22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/14 DİZİ-RÖPORIAJ 12 HAZİRAN 1991 tsmet Faşa hükümeti iç olaylar nedeniyle sert tedbirler almak istiyor, muhalefet karşı çıkıyordu TBMM'de Takrir-i Sükûn gürültüsü Öncesi ve sonrasıyla ŞEYH SAÎT AYAKLANMASI UGURMUMCU — ı ı — "İstiklal Mahkemeleri, adından da anlaşılacagı özere tstiklal Harbimiz sırasıoda kurulan ve karul- ması gereken mahkemeierdi. Bu nedenle bu mah- kemckrin taribe kanşması yttce Meclisimiz için ta- rihsel bir onurdur. tsmet Paşa hazretleri, eğer İs- tiklal Mabkemeferi'ni iyüestinne araa sayıyorsa çok yanıhyor." (178) 4 Mart 1925 çarşamba günü Terakkiperver Cum- huriyet Fırkası lideri Kâzım Karabekir Paşa, TBMM ktlrsüsünde Takrir-i Sükûn Kanunu"na bu sözlerle karşı çıkıyordu. Fethi Bey hükümeti ayrılmış, yerine tsmet Paşa hükümeti kurulmuştu. Karabekir Paşa'dan önce tsmet Paşa hükümeti- nin programı üzerine söz alan Ali Fuat Paşa, "Hü- kümet degjşjkligmin nedeni" diyordu "miDet önün- de tarbşılmadıkça tsmet Paşa hükümetiııe güvene- meyecegiz." Ali Fuat Paşa, kuşkiılarıru şöyle dile getirmişti: "Ayaklanmalar, gerici eylemler yok edilmdi, ayaklanmacılar ve gericiler cezalandınlmahdır. Bu- na şöphe yoktur. Ancak mületin dogai haklannı ve özgürtüfünü kısıtlayacak baskı yöntemlerine kU- re mekanizmasında yer verilraemesini rka ediyo- rum." Ali Fuat Paşa da, Karabekir ve Rauf Bey de ola- cakları tsmet Paşa hükümeti kurulurken sezmiş- lerdi. Gazi Paşa, köktenci yöntemleriyle işe girişmiş- ti. önlemler birbiri ardından gelecekti. İhtilallerin kan ve ateş çemberlerinden geçenleT için olacakları kestirmek hiç de güç değildi. Bir baskı döneminin geleceğinden kuşkulanılı- yordu. Bu yüzden var güçleriyle yasaya karşı çıktı- lar. Karabekir, Ali Fuat Paşa, Dersim Milletvekili Fe- ridun Fikri Bey (Düşunsel), Sıvas Milletvekili Ha- lis Turgut Bey, Rauf Bey an arda konuşarak Takrir-i Sükûn Yasası'na ve bu yasa ile getirilen İstiklal Mahkemeleri'ne karşı çıktılar. Rauf Bey de ayaklanmanın cumhuriyeti yıkacak güçte olmadığını, getirilen Takrir-i Sükûn Yasası ile uygulanacak yöntemlerin anayasaya aykırı olduğu- nu vurgulayarak "Takrir-i sükûnun, sükûnsuzluk getireceginden şüpbe ediyorum" demişti. Karabekir ordudan yeni aynlmış, yakın arkadaş- lan Rauf Bey (Orbay) ve Ali Fuat Paşa (Cebesoy) ile Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası'nı kurmuştu. (179) Mustafa Kemal Paşa'nın lsmet Paşa'yı Ankara'ya çağırması binakım siyasal geiişmelerin olacağına işaretti. 23 Şubat 192S günü Doğu illerinde sıkıyönetim ilan edilraiş, bu karar TBMM'ce oybirliği ile onan- mış; iki gün sonra da Hıyaneti Vataniye Yasası de- ğiştirilerek din duygulannı ve dince kutsal kavram- lan siyasal amaçla kullanmak için örgüt kuranla- ra ölüm cezası yaptırımı getirilmişti. (180) Sıra İstiklal Mahkemeleri'nde ve Takrir-i Sükûn Yasası'ndaydı. Yeni bir dönem başlıyordu. Başlayan bu yeni dönemde Başbakan Fethi Bey'e de yol görünmüştü. Gazi Paşa, ayaklanma başlar başlamaz kararını vermişti: Bu ayaklanmayı ancak lsmet Paşa ile beraber bastırabilirlerdi. Kararını verdi; hükümeti değiştirecekti. 2 mart günü M. Kemal Paşa'nın da katıldığı on iki saat süren Halk Fırkası Grubu'nda ayaklanma karşısında hükümetin görevi yapmasında "azimli ve basiretli davranması" konusunda bir önerge ve- rilmiş, önerge 60 oya karşı 92 oy ile kabul edilmiş- ti. Ayaklanma başlar başlamaz hükümet üyeleri arasında da ahnacak önlemler konusunda görüş ay- nLklan belirmişti. îçişleri Bakanı Recep Bey (Pe- ker) de ayaklanmadan önce "Hükümet enerjik davranmıyor" diye görevinden çekilmişti. (181) 2 mart günü Halk Fırkası Grubu'ndaki bu uzun tartışmalardan sonra Mustafa Kemal Paşa da kür- süye gelmiş ve şöyle konuşmuştu: "Milleün eUnden tutmaya lüzum vardır. Devri- mi başlatan tamamlayacaktır." (182) Fethi Bey o gün görevinden ayrıldı. İki gün sonra milletvekilliğinden de çekildi. 27 mart günü de Paris'e doğru yola çıktı. Siyasetten aynlmış, Türkiye Cumhuriyeti'nin Pa- ris Büyükelçisi olmuştu. (183) Yeni Başbakan tsmet Paşa'ydı. İsmet Paşa, iki yıl içinde ikinci kez Başbakan- lık'ı Fethi Okyar'dan devralıyordu. (184) lsmet Paşa'nın, Mustafa Kemal'den iki isteği var- dı: Emre hazır bir kolordu ve tstiklal Mahkemele- ri. (185) lsmet Paşa'nın hükümet programı altı paragraf- tan oluşuyordu. Programın üçüncü paragrafı şöy- leydi: "İç siyasette her şeyden önce son olaybuın hızla ve şiddetle basbrüıp söndürülmesi ve ülkenin maddi ve manevi bozgundan korunması, genel huzur ve rahatlığın sürdürülmesi ve berbakle devletin etki ve gücünün pekişüriiip kuvvetlendirilmesi için hızlı ve etkili özel önkmler alınmasını gerekli görüyoruz." (186) Hükümet programı üzerindeki Uk sözü Ankara Milletvekili Ali Fuat Paşa almış ve hükümet deği- şikliğinin nedenini sormuştu. Bu neden açıklanma- dıkça Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası lsmet Paşa hükümetine güvenoyu vermeyecekti. Oylama yapıldı: Oylamaya 179 üye katılmış, hükümet 23 hayır Gazi Paşa ayaklanma başlar başlamaz kararını verdi, hükümeti değiştirecekti. Bu ayaklanmayı ancak îsmet Paşa ile birlikte bastırabilirlerdi. Fethi Bey hükümeti istifa etti. Yerine îsmet Paşa hükümeti kuruldu. Gazi Paşa köktenci yöntemlerle işe girişmişti. Önlemler birbiri ardına gelecekti. Takrir-i Sükûn Yasası'na göre "gericiliğe ve ayaklanmaya, memleketin sosyal düzeninin ve huzurunun ve güvenliğinin ve asayişin bozulmasına neden olacak bütün kuruluşlan, kışkırtmaları, davranışları ve yayınları, hükümet, Cumhurbaşkanı'nm onayı ile kendi başına yasaklayabilecek"ti. Fuat Paşa, Kâzım Paşa ve Rauf Bey (Orbay), olacaklan daha İsmet Paşa hükümeti kurulurken sezmişlerdi. Karabekir, Ali Fuat Paşa, Dersim Milletvekili Feridun Fikri Bey, Sıvas Milletvekili Halis Turgut Bey, Rauf Bey art arda konuşarak Takrir-i Sükûn Yasası'm ve İstiklal Mahkemeleri'nin kurulmasını eleştirdi. Kâzım Karabekir Bu yasa (Takrir-i Sükûn) kabul edilip uygulanırsa, anayasanın ruhundan doğan siyasal organlar ve basın baskı altına ahnırsa halk egemenliği kısılmış olacaktır. Milletvekillerin sesieri Meclis'ten dışarı çıkmayacaktır. Bu yasayı kabul etmek cumhuriyet tarihi için bir onur değildir. Hüseyin Rauf Bey Genç ayaklanması (Şeyh Sait ayaklanması) oldu diye, cumhuriyetin ve ulusal egemenliğin temeli olan anayasa bozulamaz. Kurtuluş Savaşı'nın en çetin olayları karşısında bile Meclis herhangi bir yasanın uygulanmasını savsaklamamış, anayasaya aykırı davranmamış ve başarıya ulaşmıştır. Ali Fuat Paşa Ayaklanmalar, gerici eylemler yok edilmeh', ayaklanmacılar ve gericiler cezalandırılmahdır. Buna şüphe yoktur. Ancak milletin doğal haklarını ve özgürlüğünü kısıtlayacak baskı yöntemlerine idare mekanizmasmda yer verilmemesini rica ediyorum. tsmet Paşa Muhalefetin bütün üyelerine düşüncelerini son sözlerine kadar söylettiren millet kürsüleri dünyada pek azdır. Siyasal tutum ve davranışlarımızın doğruluğuna en açık ve haklı belge budur. Arkadaşlarımın açıklamaları ile anlaşıldı ki bu yasa yararlı sonuçlar doğuracak bir yasadır. Refik Bey Şimdi Doğu'daki azız kardeşlerimiz bize diyorlar ki: Biz temiz kanımızı akıttık, size bir vatan, bağımsızlık ve devrim verdik. Bizim ruhlanmı üzmeyin, yurdun esenliğine, yaşamına, cumhuriyete suikast etmek isteyen gericilerin tezelden yok edilmeleri için bu yasayı kabul edin. Hahmut Esat Bey Hükümet hüküm versin demiyoruz. Hükümet hapsetmiyor, suçluya mahkemenin kapısım gösteriyor. Vatanın doğu bölgesi baştan aşâğı gericilik ateşi içinde yanarken, isyancıların karşısına anarşi özgürlüğüyle mi çıkacağız? oyuna karşı 154 oyla güvenoyu almış, iki milletve- kili de çekimser oy kullanmışlardı. Teşekkür için kürsüye gelen İsmet Paşa, "Bu gece görüşülmesini istedigim ild yasa var" diye bitirdi konuşmasmı. Yasa tasanlan hazırdı. On dakika sonra oturum yeniden başlamıştı. Tasanlar da hemen adliye encümeni tarafından hazırlanmış ve TBMM'ye sunulmuştu. Takrir-i Sükûn Yasa Tasansı'ru görüşen encümen üyelerinden ikisi tasanya karşı oy kullanmışlardı. Bu üyelerden biri Dersim Milletvekili Feridun Fik- ri Bey, öbürü de Bursa Milletvekiü Osman Nuri Bey'di. Bu iki milletvekili de Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası kurucusuydular. Takrir-i Sükûn Yasası Uç maddelikti. Birinci mad- de şöyleydi: "Gericiliğe ve ayaklanmaya memleketin sosyal düzeninin ve huzurunun ve sükûnunun ve güven- liginJD ve asayişin bozulmasına neden olacak bü- tün karuiuşlan, kışkırtmalan, davranışları ve ya- yınlan hükümet; Cumhurbaşkanı'nın onayı ile ken- di başına ve idari olarak yasaklayabilir." 2. madde, yasanın iki yıl süreyle yürürlükte kal- masını öngörmekteydi. (187) Tasan üzerinde Uk sözü Gümüşhane Milletvekili Zeki Bey aldı. Zeki Bey, yasanın anayasaya aykırı olup olmadığmın tartışılması gerektiğini söyledi. • Karesi (Balıkesir) Milletvekili Ahmet Süreyya Bey, Zeki Bey'i yamtlarken konunun anayasa en- cümeninde konuşulduğunu belirterek hemen görüş- melere geçilmesini istedi. Tasannın tümü üzerindeki ilk sözü Dersim Mil- letvekili Feridun Fikri Bey aldı. Feridun Fikri Bey, hükümetin bu tasanyla "ana- yasayı da denetimi altına alacağından endişe ettiglni" söylüyor ve şu gerekçeleri ileri sürüyordu: "— Hnkömet istediğinde belirsiz bazı deyimler- le herhangi bir kavramı irtica sözcüğii kapsamına sokamaz mı? Herhangi bir kavramı da isyan söz- cügünün kapsamı içine sokamaz mı? Memleketin sosyal düzeni kavramından daha belirsiz sının çi- zilmemiş ne vardır? Basiucı bükümeüer, sosyal dü- zen ilkesi alünda hep kendi isteklerini ileri siinnüş- lerdir. Cumburiyetimizde böyle bir maddeye yer olma- malıdır. Cumhuriyet ve ulusal egemenlik yöneti- mindeki amaç bütün yurttaşlann güven ve huzu- rudur. Bu gibi konularda hükümetin takdir hakkı kullanması herkesin yanmna güvenmemesi demek- tir. Çünkü dünyada huzur ve sükûn deyimi kadar geniş bir deyim yoktur. Bu deyime neler girmez ki? Dünyadaki keyfi yönetime dayanan bütün hüktt- metler, butun yanlış işlerini bu kapıdan içeri sok- muslardır." Konuşmanın bu yerinde Zonguldak Milletvekili Tunalı Hilmi Bey yerinden söz atmıştı: — Sen de uslu otur çocuğum! Feridun Fikri Bey, yerinden "Çok yanlış, hangi maddeye göre konuşnyorsun" diye sataşan Karesi Milletvekili Ahmet Süreyya Bey'i yanıtlamadan ko- nuşmasını şöyle sürdürmüştü: — Bir de güvenlik sözcüfü var. Bu sözcüğü hü- kümetin eline vererek insanlann çabalannı, kuru- luş, kışkırtıcıhk, bozgunculuk, yayım diye sınırla- mak doğru değildir. Oyle bir sınır ki insanlann us- lanndan gecenleri bile bu kapsama sokmak müm- kündiir. Bu nedenlerie bu yasayı cumhuriyet ve ulu- sal egemenlik rahona, anayasaya aykm göriiyonım. Feridun Fikri Bey, konuşmasmı şöyle tamamla- mıştı: "Bu ortama girmeden de vatanın muhtaç oldu- ğu buzuru, muhtaç olduğu emniyeti saglama ola- nagı vardır. („.) Bu gercek ortadayken bu yanlış yola girmek, emin olun vicdanımın en acı yaralanndan birinj oluşturmaktadır. Tek avuntum, encümende bu yasaya karşı olma gibi bir mutluluğu elde et- memdir. (...) Ayaklanmanın tezelden ve acunaksızın bastınl- masında hepimiz göniş birtigindeyiz. Nitekim Baş- bakan Fethi Bey, nefret edilecek durumu anlattı- gında oybirliği ile güvenoyu verdik. Şimdi ise sıkı- yönetimi bile geride bırakacak bir şüphe yasası ge- tiriliyor." (188) Feridun Fikri Bey'den sonra kürsüye Istanbul Milletvekili Kâzım Karabekir Paşa gehnişti. Şöyle konuşuyordu Paşa: "— Önce de bu kursüde söylediğim gibi ayaklan- ma olan yerlerde bükümetimizin alacagı yasal ön- lemlere taraftarız, bunu bir kez daha y ineliyorum. Fakat bu betirli olay karşısında milletin doğal hak- lannı baskı arana alacak e> lemlerden kesinükle ya- na degiliz. Önümüze getirilen yasa açık değildir ve lastiklidir. Kabul edilip uygulanırsa anayasanın ru- hundan doğan ve anayasada yer alan siyasal organ- lar ve bunlann çalışmalannı sınırlama ya da bası- nın baskı altında tutulma girisimlerine tanık olu- nursa, halk egemenliği kısılmış olacaktır. Milletve- kiDerinin sesieri bile Meclisten dışan çıkmayacak- Ur. Bu yasayı kabul etmek cumhuriyet tarihi için bir onur değildir. tstiklal Mabkemeleri'ne geliııce; tstiklal Mahke- meleri adından da anlaşılacağı üzere tstiklal Har- bimiz sırasında kurulmuş ve kuruhnası gereken mahkemelerdi. Bu nedenle bu mahkemelerin tari- be kanşması Meclisimiz için tarihsel bir onurdur. İsmet Paşa hazretleri, eğer İstiklal Mahkemeleri- ni iyileştinne araa sayryorsa çok yanılıyor." Karabekir Paşa'dan sonra kürsüye Konya Millet- vekili Refik Bey (Koraltan) çıkıyordu. "— ...Devrimi hiçe indinnek ve cumhuriyeti yık- mak, vatanı yeni bir kargaşaya sokmak ve parca- bunak gibi gerici ve lanetü düşiinceler Dofu'da boz- gunculuk ateşi yakmıştır. Biz bnrada sözcükler üze- rinde tarbşırken orada haklannı korumak istedi- ğimiz kardeşlerimizin kanı akmaktadır. Şimdi oradaki aziz kardeşlerimiz bize diyorlar ki; biz temiz kanımızı akıttık. Size bir vatan, ba- ğımsızlık, yaşam ve ulusn mutluluğa götüren dev- rim verdik. Bizim nıhlanmızı üzmeyin, yurdun esenliğine, yaşamına, cumhuriyete suikast etmek is- teyen gericilerin tezelden yurttan kovulup yok edil- meleri için bu yasayı kabul edin." Refik Bey'den sonra söz sırası eski başbakanlar- dan Rauf Bey'e gelmişti. Rauf Bey şöyle konuşmuştu: "— Genç ayaklanmasının başladığı günlerde çe- kilen hükümet, ayaklanmayı anlatırken bazı Idm- selerin iğrenç, çürük, alçakça denebikcek kötü ni- yetlerie her şeyden habersiz birtaknn Idmsekri pes- lerine takarak ortaya atddıklarmln aniaşıldığını an- latmıştı. Genç ilinde ortaya çıkan bu ayaklanma- dan ötürii ulusal egemenlik ve cumhuriyetin yıkı- lacağım sanmak yürek zayıflığından başka bir şey değildir. Türkiye halkı içinde bilinci olan, namusu olan, vatan sevgisi olan hiç kimse bu kötülüğe göz yu- mamaz ve bir saniye bile dayanamaz. Bunun için Genç ayaklanması oldu diye cumhuriyetin ve ulu- sal egemenliğin temeli olan anayasa bozulamaz. Bu nedenle bu konu ne kadar çok görüşülse o kadar yarariıdır. Yiirükkrimize dolan kuşkulann hiçbir raman kişisel olduğuna inanmayın. Kuskumuz va- tan ve millet içindir. Knrtuluş Savaşı'nın en çetin olaylar karşısında bile Meclis herhangi bir yasanın uygulanmasını savsaklamamış, anayasaya aykın davranmamış, sogukkanlılığmı korumuş ve başa- nya ulaşmıştır... Türiü anlamlara çekilen bu yasa- yı iyice inceleyenm, zararh yerieri varsa çıkaralım." Rauf Bey'den sonra Sıvas Milletvekili Halis Tur- gut konuşuyordu: "— Türkiye Cumhuriyeti smırian içinde Türk ve Kürt kardeşliği yaşıyor. Anayasamızca, cumhuri- yetin sıriırian içinde yaşayan nerkes Türktür. Türk olan, Tfirkiye'nin bir parcasmda olay var. Bu olay bazı zavaüılann Kürtlük peşinde alçakça koşmala- ndır. Bunu miDete açıkça söylemek gerekir." "EfeBdiler" diye devam ediyordu Halis Turgut Bey, "Türk mUetinden şüphe edüemez-. Egemenlik onun hakkıdır» Bu yangım söndüriirken Türk mil- letinin doğal huktıku çiğnenmemelidir." (190) Halis Turgut Bey'den sonra Muş Milletvekili ll- yas Sami Bey yasayı savunur: "— Genç ayaklanması deyip ülkenin afnklann- da görülen bozgupculugn ve ayaklanmayı görme- mek doğru değildir. Geridleri telin etmek ve alı- nacak önlemler ile bunlan yok etmek zamanı gel- diğinde bir dakika dunnamalı ve halkın yaranna, yaşamına ve yöneümin millete vereceği mutluluğa yol gösterici olmalıdır." Söz sırası Milli Savunma Bakanı Recep Beyde- dir (Peker). Recep Bey konuşmasına, "Yalmz na- zariyeler göz önünde tutularak yapdmış yanlışla- nn ve gösterilen hoşgörülerin sonucu ve tepkiti olarak" yasa>ı getirdiklerini söyleyerek başlamış- tı. Recep Be>' senlik yanlısıydı: "— Tttrkiye'de devlet nüfuzu adına gösterilen hoşgörünün sonunda devlet işlemez hale gelmiştir. Çok yüksek adla» adına yapılmış bazı yasalar da buna yol açmıştır. Basın, özellikle tstanbul basuu Türkiye'de devlet gücü diye ne kadar kutsal yer re makam varsa bepsini ite kaka mesnüuk dısı bir çe- kişme aracı yapnuşdr. Bnnlar devlet knrulnşn diye ne varsa bepsine birden yalan ve iftiralarla saldı- np tüm devleti tahrip etmektedirler. Her sabah miBetin yüzüne hşlaran mikroplu bal- gamlar, masum halka, devlet gücünün değerli bir şey olmadığını aşüamaktadır. Istanbul gazeteleri- nin yarattıklan dnrama göre Tttrkiye'de devlet yok- tur, hükümet yoktur, hükümetin dayanağı Meclis de yoktur. Herkes özgüriük kavramımn kutsalhğına bürünen basım her şey yapmaya kudreüi olan tek varlık kabnl ediyor. Ve devleti de basırun hakaret- lerini içine sindirdiği için gerçekten buna layık bir zavallı sayıyor." Milli Savunma Bakanı Recep Bey'e gö""e devlete karşı bu yıkıcı eylemler, bilinerek ya da bilinmeyc- rek iç ve dış etkenlerle birleşir. Işte ayaklanmanın ardında da böyle bir oluşum yatıyor. öyleyse? öyleyse şiddet! "Hükümetimiz, pis kötülük yuvalannı temizle- me yetkisi olmadan bu ülkenin yönetimini ele al- maz. (...) tç lehlike, içinden yanaa yangın gibidir. Eğer devlet kuruluşlan, Medisler ve hükümetler bu yangım patlamadan önce bulup gereken yasal ön- lemleri alamazlarsa yangın büyüdükten sonra ön- lem almaya da zaman kalmaz. Herhauıgi bir dttşünce ile ve herhangi bir amaç- la özgüriüğü yine bizzat özgürlüğe çevrilmiş bir si- lah gibi kullanmak gerceğe ve ynrt yaranna uygun değildir." (191) Kozan Milletvekili Ali Saip ve Gaziantep Millet- vekili Kılıç Ali Bey oturduklan yerierden Recep Bey'i destekleyen çıkışlar yapıyorlardı. Mehmet Emin Bey'in yasayı destekleyen konoş- masından sonra söz alan Adalet Bakanı Mahmut Esat Bey, haklann yasalarla sınırlandırıldığını söy- lüyor ve amacın "Polis yetkilerinin genişletilmesi" olduğunu ileri sürerek yasayı şöyle savunuyordu: "— Memleketin düzenini, asayişini, genel güven- liğini bozacak davraoışlan hükümet yasaklar, hü- küm verir demiyoruz. Hükmü yasa Uc belirlenen mahkemeler verecektir. Niçin bu yüzden anayasa hiçe sayınyormuş? Hükümet hapsetmiyor, bükmet- miyor, snçhıya mahkemenin kapısuu gösteriyor. En uygar devlederde de bundan başka ne yapüır? >%- tamn Doğu Bölgesi baştan asağı gericilik ateşi için- de yanarken isyancUann karşısına anarşi özgürlü- ğüyle mi çıkacağız?" Mahmut Esat Bey kürsüde konuşurken Rauf Bey yerinden soruyordu: '— Devletin polisi, yargıçlan, jandarması, güven- lik görevlileri görev yapamayacak durnmdadniar mı ki olağanüstü önlem almak gereğini duydular?" Bu konuşmalardan sonra kürsüye Başbakan ts- met Paşa gelmişti. Paşa, her zamanki gibi yine o gün de sözcüklerin üstüne basa basa ve ağır ağır konuşuyordu: "— Muhalefet liderlerinin ve sanmm bütün üye- lerin duygulannı yansıtan düşüncelerini dinledik. Muhalefetin bütün üyelerine düşüncelerini son söz- cüklerine kadar söylettiren millet kürsüleri bütün dünyada pek azdır. Siyasal tutum ve davranısunı- zm doğnıluğuna en açık ve haklı belge budur. Ar- kadaşlannun açıklamalan ile anlaşıldı ki bu yasa, aaayasanın sınnian içinde yararlı önlemkrie, ya- rarh sonuçlar dcğnracak bir yasadır. Yalmz Sayın Kâzım Karabekir Paşa, 'toplumsal iyileştirmeleri İstiklal Mahkemeleri'ne dayanarak mı yapacaksınız' diye soruyor. Benim kanım şudur ki bu iyikştinnderi ancak güvenlik ve asayiş teneli- ne dayanarak yapabiliriz. (...) tstiklal Mahkemesi de bir araçtır. („.) Yalmz bir şey sorayım: Bana iyi- lestinneden söz ederken bu memlekerte 'ıslahat, ye- nilik, ilerieme ahlaksızlıktır' diye bağnilırken bu noktada bir şey söylemediler?" lsmet Paşa'dan sonra kürsüye gelen Kâzım Ka- rabekir Paşa, "Bizim endisemiz" diyordu, "böyle her yere çekilen, istenen biçime sokulabflecek ya- sayia özguriüklerin kısimasıdır. Bn yasanın kaba- lüyle basın özgüriüğü tttmüyle kısıüanacaktır." Karabekir konuşmasmı şöyle noktahyordu: "İsmet Paşa hazretleriM şunu büdiririm ki yk- minci yüzyılda kuşku ve kuruntularia millet yöne- ülmez!" Yasa, 122 oyla kabul edilmişti. 22 hayır oyu çık- mıştı. Üç gün sonra da İstiklal Mahkemesi savcı ve yargıçlan seçiliyordu. (192) Yeni bir devir açıhyordu. "Şark Cepbesi'nde Kürt-Nakşi Ayaklanması" ya- şanıyordu. "Garp Cephesi'nde de yeni şeyler" vardı. Garp Cephesi'nin eski komutanı başbakan olarak şimdi de Şark Cephesi'nde düzeni sağlayacaktı. V a r m : Ş e y h SritTa yali IIIBMIM n î i « « « » * l « » < 1 7 8 ) - T B M M Z a b l t C e r i d e s i 1:69 4.3.1341 c: 2 134-135. U l p l 1 O l l a i ( 1 7 9 ) - Mumcu Uğur, Kâzım Karabekir AnJatıyor Tekin Yay. 1990, Ist. S: 144 vd. 1924 yılı kasun aymda kurulan Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası'nın genel başkanhğına Kâzım Karabekir getirılmış; Rauf Orbay ve Adnan Adıvar ge- nel başkan yardımcüıklarına seçümişlerdi. Refet Paşa (Bele) tzmir suikastı nedeniyle asılan Rüştü Paşa, Halis Turgut, Feridun Fikri (Duşünsel), Cafer Tayyar Paşa (EJİImez) de partınin kuruculan arasındaydılar. Ali Fuat Paşa (Cebesoy), partinin genel sekreteriydi. (Kandemir Feridun, Siyasi Dargın- lıklar, cilt 3, Ekinci Tarih Yay. 1955 Ist. s: 18-19; Mancı Nurşen, Belgelerle Atatürk Döneminde Muhalefet, Dilmen Yay. 1984, Ist. s: 80.) (180)- TBMM Zabıt Ceridesı, dlt 14,1:63,23. 2. 1341 c: 3, s: 288 ve 306 vd. (181)- Okyar'a hukumet içinde Recep Peker'den başka Adalet Bakanı Mah- mut Esat (Bozkun), Deniz Bakanı Ihsan (Eryavuz), Tıcaret Bakanı Ali Ce- nani ve îçişleri Bakanı Cemil (Uybadın) karşı çıkmışlardı (Cemal Behçet s: 54): Toker, s: 64. (182)- Toker, s: 66. (183)- Okyar Fethi, Üç Devirde Bir Adam, Tercüman Yay. 1980 Ist. s: 371 (184)- Takrir-i Sükûn Yasası'nj getiren 3. lsmet Paşa hakümeti, îçişleri Bakanı Cemil Uybadın, Dışişleri Bakanı Tevfik Ruşttt Aras, Milli Savunma Bakanı Recep Peker, Adalat Bakanı Mahmut Esat Bozkun, Bayındıruk Ba- kanı Süleyman Sırrı Bey, Maliye Bakanı Hasan Saka, Ticaret Bakanı Ali Cenani, Sağlık Bakanı Refik Saydam, Deniz Bakanı thsan Eryavuz, Milli Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi Tannöver ve Ziraat Bakanı Sabri Toprak'tan oluşmaktaydı. (TBMM Tutanak Dergisi: Dönem 2, cilt 15, sayfa 127; Dağlı Nuran-Akturk Belma, Hükümetler ve Programlan TBMM Yay. 1988 Ank. s: 33 (185)- Toker, s: 67. (186)- TBMM Zabıt Ceridesi, cilt 15, 1: 69, 4.3.1341 (1925) c: 1, s: 127. (187)- Yasayı görüşen Adliye Encümeni üyeleri şunlardı: Başkan Saruhan Milletvekili Mustafa Fevzi, tutanak yazmanı Çonım Mil- letvekili Münır, üyeler Konya Milletvekili Refik (Koraltan), Karesi Millet- vekili Mustafa Süreyya örgeevren, Beyazıt Milletvekili Şefık, Kırşehir Milletvekili Ali Rıza, Bursa Milletvekili Yusuf ziya ve Dersim Milletvekili Feridun Fikri (Duşünsel). (188)- Feridun Fikri Bey'in bugün de geçerliğini koruyan parlak ve tutarlı konuşmasını bugünkü TUrkçe'ye çevirerek yayımlıyoruz: TBMM Zabıt Ceridesı, cilt 15, I: 69, 4 3 1341 c: 2 s: 133-134. Goloğlu Mahmut, Devrimler ve Tepkileri (1924-1930), 1972, Turhan Kitabevi, Ank. s: 112. Feridun Fikri Duşünsel, 1892 yılında tstanbul'da doğdu, 23 Aralık 1958 günü Ankara'da öldû. Hukuk öğrenimini tamamladıktan sonra Paris Hu- kuk Fakültesi'nde doktora yaptı. 2. dönemde milletvekili oldu. Terakkiper- ver Cumhuriyet Fırkası kuruculan arasında yer aldı. 1926 yüındaki İzmir suikastı nedeniyle tstiklal Mahkemesi'nde yargılandı. Dava sonunda aklan- dı. 8 ve 9. dönem Bingöl Milletvekilliği yaptı. (önelçin Adnan, Nutuk'un İçinden Yüce Yay. 1981, s: 61; Ayberş s: 452. (189)- TBMM, Zabıt Ceridesi 4.3.1341 (1924) s: 135. Takrir-i Sükûn Yasası'm bu ateşli konusması ile savunan Refik Koraltan, 1891 yılında Divriği'de doğdu. 17 Haziran 1974 günü Istanbul'da öldü. 1914 yılında hukuk fakültesini bitiren Koraltan, 1914-18 arasında sava- lık ve emniyet müdürlüğü yapüktan sonra Anadolu'ya geçti. İlk TBMM'ye Konya Milletvekili olarak girdi. Yozgat ve Istanbul İstiklal Mahkemeleri'- nde yargıç olarak çalıştı. 1935 yılından sonra Artvin, Trabzon ve Bursa va- liliklerinde bulundu, 1939 yılında yeniden TBMM'ye girdi. 1946 yılında DP'nin kuruculan arasına katıldı 1950-60 yıllan arasında TBMM Başkan- lıgı yaptı. 27 Mayıs 1960 lhtilali'nden sonra Yüksek Adalet Divanı'nca yar- gılanarak ölüm cezasına çarptınldı. Bu ceza Milli Birlik Komitesi'nce yaşam boyu hapıs cezasına dönüştürüldü. 1966 yılında cıkanlan Af Yasa» ile öz- gürlüğüne kavuştu. (Aybers, s. 488.) (190)- Sıvas Milletvekili Halis Turgut, M. Kemal Paşa'ya suikast düzen- lemek suçundan Izmir İstiklal Mahkemesi karan ile 14 Temmuz 1926 saba- hı lzmir'de idam edilmişti. (Aybers, s: 453.) (191)- Recep Peker, 1889 yılında doğdu, 1 Nisan 1950 tarihinde öldü. Harp okulunu bitiren Recep Peker, 1. Dunya Savaşı ile Balkan Savaşı'na katıldı. tlk TBMM Genel Sekreterliği'negetirildi. 1923 yılında 2. dönem milletveki- li olarak TBMM'ye girdi. Aynı yıl CHP Genel Sekreterliği'ne seçildi. On iki yıi bu görevi sürdürdü. Okyar, Inönü ve Saracoğlu hükumetlerinde tçiş- leri, Imar ve lskân Bakanlığı ve Milli Savunma Bakanlıldan yaptı. Hâkimi- yeti Millıye gazetesinde basyazarhk yaptı. Üniversitelerde ınkılâp tarihi dersleri verdi. 1946 yılında kurulan hükümetin de başbakanlığına atandı... Peker, 1935 yılında Italya ve Almanya'da faşist parti modeUerını incele- yip Ataturk'e bu modelleri sunmuş, Ataturk'ün büyük tepkisiyle karşılan- mıştı. (Soyak Hasan Rıza, Atatürk'ten Hatıralar, Yapı Kredi Bankası Yay. 1973 İst. s: 58-59.) (192)- Takrir-i Sükûn Yasası, CHP grubunda 79'a karşı 82 oyla kabul edil- mişti. Bkz. (Topuz Hıfa, Cumhuriyeti Kuranlar Anlaüyor: Takrir-i Sükûn Kanunu ite Neler Kaybettik?" Akşam. 4 Kasım 1951, Tunçay, s: 139.)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle