18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER da 15 yıl ve öbür suçlardan verilen cezalarda ise 8 yıl cezaevinde kalma hükmü getirilmiştir. Ayrıca özgürlüğü bağlayıcı cezalarda adi suçlar için cezanın beşte birini çekme öngörülürken, devlet idaresi aleyhine işlenen suçlardan ceza yasasının Birinci Kitap'mm üçüncü babında gösterilen cezalar için bu indirim oranı 1/3'e yükseltilmiştir. leme anayasaya aykırılık oluşturur" diyerek bu degerlendirmesini sürdurmüştür. Anayasa Mahkemesi ve Eşittik İlkesi Anayasa Mahkemesi'nin bugüne kadar verdiği kararlarda belirlediği Eşitlik ve hukuk devleti anlayışına, "yasa önünde eşitlik" ilkesine ters düşen, hukukçular arasında ve kamuoyunda tedirginlik yaratan bu adaletsiz hükümlerin yüksek mahkemece iptal edilmesi hukuka bağh devlet anlayışımn bir gereğidir. Şarth sahvermeye gelince... Yukanda açıkladığımız gibi 3713 sayılı "Terörle Mücadele Kanunu"nda aynı durumda olanlar için eşitsiz düzenleme yapılmıştır. Ceza Yasası'nın 125 ve 146/12. maddelerine göre ölum ve ömür boyu ağır hapis cezasına hukümlü olanlarla, şartlı salıvermenin kapsamı içine ahnan 149, 168, 171,173. maddelerden ceza alanlar arasında ayrım yapılmıştır. Oysa bu maddelerin hepsi de Ceza Yasası'nın birinci kitabında, Birinci Bap altında "Devletin şahsiyetine karşı cürümler" başlığı ile düzenlenmişlerdir. Yani nitelik bakımından aynı durumda olan maddelerdir. Böylece Anayasa Mahkemesi'nin "aynı durumda olanlar arasında ayn düzenleme yapılması eşitlik ilkesine aykırı düşer" görüşü burada açıkça ortaya çıkmıştır. İnfaz hukuku açısından: tnfaz hukuku hükümlerine göre suç işlendikten ve yargılama yapılarak sanığa ceza verildikten sonra sanığın suçla bağı ortadan kalkar. Artık o, hükümlüdür. Böyle bir kişi hakkında yasal düzenleme yapıhrken işlenen suçun niteliği değil, verilen hüküm gözönüne alınır. Şartlı salıverme işlemi, infaz hukuku içinde yer alan bir işlemdir. Terörle Mücadele Yasası'nın, hükme göre değil, suçun niteliğine göre yaptığı ayrım bu yönden de eşitlik ilkesine ters düşmektedir. İnancımıza gore Anayasa Mahkemesi'nin bugüne kadar verdiği kararlarda belirlediği eşitlik ve hukuk devleti anlayışına, "yasa önünde eşitlik" ilkesine ters düşen, hukukçular arasında ve kamuoyunda tedirginlik yaratan bu adaletsiz hükümlerin yüksek mahkemece iptal edilmesi hukuka bağh devlet anlayışımn bir gereğidir. 1) 29.11/1966 gun ve 966/1144 sayılı karar. 2) 19/4/1966 gun, 966/121 sayılı karar PENCERE Akıl ve Nakil... 16 MAYIS 1991 Anayasa Mahkemesi ne diyor? Anayasa Mahkemesi, bugüne kadar verdiği kararlarda anayasada yer alan eşitlik ilkesi'nden, "yasa önünde eşitlik"ten ne anlamak gerektiğinî ve bu ilkenin hukuk devleti kavramı içinde nasıl bir yeri olduğunu açıklamıştır. Yüksek mahkeme bu konuda şöyle diyor: "Anayasanın eşitlik başlığını taşıyan 12. maddesinin ikinci fıkrasında 'hiçbir kişiye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz' denilmektedir. Bu maddenin birinci fıkrasında ise 'herkes, dil, ırk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din ve mezhep ayrımı gözetiimeksizin kanun önünde eşittir' hükmü yer almıştır. Bu maddenin birinci fıkrasında anlatılan kanun karşısında eşitlik ilkesi, ikinci fıkrasında hukme bağlanan hiçbir kişiye veya topluluğa imtiyaz tanınaınayacağı hükmüyle, bugün için bir bütün meydana getirmektedir. Gerçekten, ikinci fıkra, bir tek kişiye veya bir takım topluluklara, aynı durumda bulunan yurttaşlardan daha çok veya daha geniş hak ve yetkiler tanımak yoluyla kanun karşısında eşitlik ilkesinin çiğnenmesini yasak etmekle birinci fıkra hükmünü başka bir yönden açıklamaktadır." (I) Yine Anayasa Mahkemesi başka bir karannda: "Hukuk devleti, 'hukukun üstünlüğü' temeli üzerine oturur; kanun önünde eşitlik, bu temelde esaslı bir unsurdur..." demektedir. (2) Ayrıca Anayasa Mahkemesi 17/9/1990 gun, 1989/35 esas ve 1990/22 sayılı kararında da "aynı durumda olanlar için ayrı düzen HALİT ÇELENK Hukukçu "Terörle Mücadele Kanunu" TBMM'de kabul edilerek yürürlüğe girdi. Gerek bu yasa gerekse yasanın getirdiği "şartlı salıverme"ye ilişkin hükümler kamuoyunda yoğun tartışmalara konu oldu. özellikle 'şartlı salıverme'de sağ görüşlü kişilerle sol görüşlü kişiler arasında uygulanan çifte standart, suçlar arasında yapılan ayrım ve anayasanın "eşitlik" ilkesinin çiğnenmesi, tartışmaların odak noktasını oluşturmaktadır. Bu yasa ile eşitlik ilkesinin ihlal edilmesi, yargı organlarının da tepkisine neden oldu. İstanbul 2 Numaralı Sıkıyönetim Askeri Mahkemesi ve daha sonra Ankara 4. Kolordu Askeri Mahkemesi eşitlik ilkesi açısından sanıklann ileri siirdükleri anayasaya aykırılık iddialannı ciddi bularak konunun Anayasa Mahkemesi'ne götürülmesine karar verdi. Gerçekten 1982 Anayasası, 10. maddesinde: "Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşiince, felsefi inanç, din, mezhep ve benzer sebeplerle ayrım gözetiimeksizin kanun önünde eşittir. Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz" demektedir. Yine bu temel yasa, II. maddesinde anayasa hükümlerinin, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve öbür kurulmuş ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallan olduğunu, yasaların anayasaya aykırı olamayacağı kabul etmiştir. Oysa "Terörle Mücadele Kanunu" ve bu yasanın getirdiği "şartlı salıverme" hükümleri anayasanın anılan ilkelerine ve ayrıca hukuk devleti ilkesine aykırı düşen bir düzenleme getirmiştir. Biz burada AntiTerör Yasasının öteki hükümlerini şimdilik tartışma konusu dışında bırakarak "şarth sahverme" maddelerinin getirdiği eşitsizlik üzerinde durmak istiyoruz. AntiTerör Yasası'nın geçici 4. maddesi, Ceza Yasası'nın 125 ve 146/12. maddelehni kapsam dışı bırakmış, buna karşılık aynı yasanın 149. maddesini ve adi suçlara ilişkin çoğu maddelerini kapsam içine almıştır. Böylece 12 Eylül döneminin uygulamalarında öteden beri hukukçular arasında tartışılan, sağ görüşlü kişilerle sol görüşlü kişiler arasında gözetilen çifte standart uygulamasına yasama orgam tarafından da başvurulmuş, böylece anayasanın "yasa önünde eşitlik" ilkesi yaralanmıştır. Yine şarth salıverme hükümlerinde, cezalarda yapılan indirimlerde de eşitsiz düzenlemelere gidilmiştir. örneğin 125 ve 146/12. maddelere dayanılarak verilen ölüm cezalarında 20 yıl cezaevinde kalma hükmü getirilirken, adi adam öldürmelerde, tasarlayarak adam öldürme suçlanndan ölüme mahkum edilenler için bu indirim 10 yıl olarak saptanmıştır. Ömür boyu ağır hapis cezalarında da 125 ve 146/12. maddelerden verilen cezalar Hiç unutmam, lise son sınıfta mantık ve felsefe dersleriyle karşılaşınca altüst olmuştum. Meğer ben çok safmışım; çünkü o yıla varıncaya dek okul kitaplarında yazılı bilgilerin tartışılmaz doğrular olduğunu sanırdım; bütün yaşdaşlarım gibi yalnız bize öğretilenleri bellemekle yetiniyordum. Mantık kitabının daha ilk sayfalarında şaşırıp kaldım. Neymiş? Düşünmenin kuralları varmış. Haydi canım sen de!.. Yani ben düşünürken kafam kurallara göre mi işliyordu? Sonra biçimsel (suri) mantık, ardından metodoloji (tatbiki mantık) başlamasın mı!.. Benliğimde bir depremi yaşıyordum; sanki önümde ufuklar açılıyordu. Bilmiyordum ki insanlığın Miletli Thales'ten bu yana yaşadığı 2500 yıllık serüven benliğimde yineleniyor; 'nakilcilik'ten 'akılcılık'a doğru bir eğitim sürecinden geçiyorum. Gerçek lise öğretiminin de hedefi budur; 'öğr&tim biriiği devrimi' satt bu amaçla yapıldı. • Ülkemizin büyük değerlerinden Prof. Macit Gökberk Aydıngerekli kitabında bir gerçeğin altını çiziyor "...islam düşüncesi yakın zamanlara kadar Aristo'nun 'Organon'undaki mantk içinde dönüp durmuştur. Türkiye'de Aristo mantığından aynlmanm ilk belirtilerini, ancak 19'uncu yüzyılın ikinci yansında Italyancadan çevrilmiş olan 'MiftahalFünuri (1860) ile Ali Sedat'ın 'Mizanülukul, fi'lmantık ve'/ usul'ünde (1865) bulabiliyoruz. Demek ki Aristo mantığı karşısında başka, yeni mantıkla doğru bilgiler türetmek yöntemıni getiren Francis Bacon'un 'No~ vum Organum'undan ancak 240265 yıl sonra aynı yöntem Türkiye'ye adım atabılmiştir." Peki, 12 Eylül Türkiyesi'nde mantık ve felsefe derslerinin liselerde dışlanması bir rastlantı mı? * 21'inci yüzyıla yaklaşırken İslam ülkeleri sersefil ortalığa serilmıştir. Kimi İslam ülkesinde gökdelenler, barajlar, otoyollar, fabrikalar yükseliyor; ama çağımızda bunlar yalnız başına bir anlam taşımıyor. Eğer bir toplumda bilım, sanat, kültür düzeyi gerideyse, yasama düzenine de kesinlikle ipotek koyuyor. O ülke, gökdelenleri, barajları, fabrikaları, otoyolları, rafinerileriyle geri sayılıyor. Sayın Gökberk'in dediği gibi, "/s(am düşüncesi Aristo'nun 'Organon'undaki mantık içinde dönüp durdukça" kısır döngü kırılamayacaktır. Üçüncü Dünya'da yürürlüğe giren sosyalizmlerin de ikilemi burada odaklanıyor. Aristo mantığını aşamamış bir insanın kafası, sosyalizmi 'suri mantık' kapsamında algılıyor; Mao Çetung'un Kırmızı Kitap'\ artık o kimse için bir yeni Kuranı Kerim gibidir; Stalin'in her tümcesi, bir 'ayef ya da 'hadis' gibi ele alınır; eski peygamber gitmiş, yerine Marx konmuştur. Uygarlığın Aydınlanma dönemini özümsememış bir insanın, sosyalizmi çağdaş anlamıyla benimsemesı kolay mı? * Ne var kı liberalizm için de aynı şeyler söylenebiiir; bir anlamda liberal devrim insanlığın en çarpıcı aşamalarından birini simgelemektedir; ancak Türkiye'de 1960'larda modaya uyarak sosyalist olmuş bir kimse, 1980'lerde yine modaya uyarak liberal rolüne çıkıyorsa durup düşünmek gerek. Sanınm ne sosyalizm bu kadar ucuz, ne de liberalizm ıçi boş bir kavramdır. İlk elde Aristo mantığıyla bir kibrit çakmak kolaydır; "Sosyalizm mi? Ûretim araçlanm kamulaştırırsın; tamam. Yfe liberalizm? Kamu kuruluşlarını özelleştirirsin; olur biter." Bu yaklanma Felsefesi, Atatürk ve Devrimler1 adlı yeniden basılması EVET/HAYIR OKTMAKBAL PatronsuzGeneralsizBürokratsız SOSYALİZM 1 yaştnda Devlet terörünü teşvik yasası Sosyalizm Kürt sığınmacıların kampındaydı: Kürtler barbarlığın pençesinde İşçi kurultayı hazırlığı sürüyor Sovyet bürokrasisinin işçilere karşı kutsal ittifakı ftfoyıs 199f f2. sayı tüm frayffercfe Nakilbent Sok. No.49/3 SultanahmetIST Tel. 516 84 54 SATILIK DAİRE Acıbadem, Basın Sitesi'nde kaloriferli, merkezi sistemli, hidroforlu. 95 m2. 95 milyona acele satıhknr. i fc >1 î.Kınî a " <>' ^''"TELs'325'22 if ''•"*""•'"' l t < l ) ' •*"' TEŞEKKÜR 11 Mayıs özürlü çocuklar şenliği nedeniyle ERAM Özel Eğitime Muhtaç Çocuklara Yardım Derneği tarafından düzenlenen özurlü çocuklar ş'enliğine katkıda bulunan Fatih Belediyesi Başkanı Dr. YUSUF GÜNAYDIN ve diğer Fatih Belediyesi Mensuplanna, Yasama Sevinci FARUK ÖZTİMUR'a, Mustiland İRFAN KORKMAZ'a, Fatih Lions ve Liones Kulübüne, Şehir Tiyatrosu Peter Pan İsimli Çocuk Tiyatrosu oyunculanna ve yönetmeni TİLBE BATUM'a, BİRSEN KAPLANGI, BİNNUR UYAR ve CAN DOĞAN'a, Turk Ticaret Bankası Dağ Denize Kavuştu isimli çocuk tiyatrosu oyuncularına ve yönetmeni ÜSTÜN ASUTAY'a, TRT çocuk korosu şefi YÜCEL ELMAS'a, YAŞAR MANDACI ile Derneğimize maddi manevi katkıları bulunan isimlerini yazamadığımız diğer yardımseverlere teşekkur ederiz. "Şairler Dövüşür" Yüz ellı şair 'Merdiven Şiir Günleri'nde bir araya gelmiş, istanbul Şıır Toplantıst'nı, özel adıyla 'Poesium'u protesto eden bir bildiri yayımlamış. Hiç yüz elli şair olur mu diye düşünenler çıkacaktır Yüz elli bir şey mı? Ülkemiz bir şairler topluluğudur On yurttaştan bırı şıır yazar ya da yaşamının belırlı bir süresınde yazmıştır. Bu yüzden bir şiir yarışması açılmaya gorsun, torbalar, kutular, çuvallar dolusu şiirle karşı karşıya kalırsınız. Yıllar önce TRT'ntn açtığı şiir yarışmasına PTT'den çuval dolusu şiir geldiğinı anımsıyorum. Yunus Nadi Şiir Yarışması'nda, daha başka yarışmalarda sayılan binleri aşan şiirle karşı karşıya kalmışımdır Demek ıstediğim ülkemızde gereğinden çok şair var ya da şair olma ısteklisi var. Şıır yazmak guzel bir eylemdir, Lıse sıralarında yazdığım şıırler hâlâ detterlerde durur. Içlerinde belli bir düzeyde olanlar da var. Ama 1940'larda çok başarılı, çok güçlü şairlerin ürünlenyle karşılaştırdığımda benimkilerin hiç de yeterli olmadığını anlayıp 'şair'liğime kendi elimle son vermiştim. Şiiri seviyordum, şiirle Ugili ng bulsajn gkyjfprd^rr), İ ^ (Arkası 19, Sayfada) ERAM Özel Eğitime Muhtaç laşımlar çocuksu ve basit düşüncelerin kalıplarını oluşturmuyor mu? Liberal felsefenin arkasında bütün bir Batı tarihi var; Doğu'da bu eksik... 1990'ların Türkiyesi'nde bir liberal partiden söz açmak gerçekle bağdaşıyor mu? Bir kanadı İslamcı, bir kanadı serbest piyasacıl Al sana liberal parti! Söz yine Sayın Macit Gökberk'in dediğine geliyor: Ortadoğu, "Aristo'nun Organon'undaki mantık içinde dönüp duruyor." t, ,r ,.,., ÇpcuHlara Jardrnı Türkiye'de her yıl binlerce ton ürün ve eşya toşımo sırosındo hasora ugruyor. Bunların bir bölümü Anadolu Sigorta güvencesi altında. Uğradıkları zararlar karşıianıyor, en kısa sürede eksiksiz ödeniyor. Anodolu Toşımo Sigortosı soyesinde, malınız nereye giderse gitsin, dünyonın neresinde olursa olsun, güvencededir. Anadolu Taşıma Sigorîası poliçeleri, her sigortalının özel ihtiyacına göre düzenlenir. Her türlü ticari malı, öretimden satış noktalarına kadar, taşınırken korur. Anadolu Sigorta, yurdun dört bir yanına yayılmış 519 acentesi ve 922 İş Bankası Şubesi aracılıgıyla hizmetinizdedir. ANADOLU SİGORTA Anadolu Sıgorta bir T Ü R K İ V E İ Ş B A N K A S I kuruluşudur Eksiksiz öder. H e m e n öder.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle