22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
iMAYIS 1991**++ aştarafı 1. Sayfada) " konusunda sorularımızı yatlayan Genel Sekreter Hikmet etin, "ANAP damgasını taşıın yerleşik ve kurumsallaşan ıflasyona karşı, yapısal ve zun vadeli çözümlere" dikkat :kti. Çetin, Türkiye'deki enfsyonun başlıca nedenlerini iyle'sıraladı: " 1 Her yıl artan, kamunun nansman açıkları. Örneğin, 980'lerin başında yüzde 44.5 olayında olan bu açıklar, gide;k artmış, yüzde 10 dolayına laşmıştır. 2 Buna bağlı olarak sürekli rtan bütçe açıkları. 3 Sürekli hızlanan iç ve dış orçlar. Bunların faiz ve ana •aralarının geri ödemelerinin etirdiği yük. 4 Türk parasının hızla değer aybetmesi, bütün bunlara bağı olarak yüksek faiz uygulamaarı. 5 Enflasyonla özdeşleşen ANAP'ın getirdiği psikolojik •tki. Enflasyona karşı ciddi hiç)ir önlem almadan, mal ve hiznetlere zammı kolay bir yol )larak gören ANAP, kamu caynaklarının bir kısmını fon tdı altında disiplinden ve deneimden uzak bir biçimde başıboş sraf etmektedir. Emisyonyapaak gününü gün etme politikası zlemektedir. 6 Ekonomi yönetimindeki aaşı bozukluk, her gün çeşitli Dİaylarla ortaya çıkmaktadır. Cumhurbaskanı mı, hükümet mi, bakanlar mı sorumlu, bilinmemektedir. 7 Bütün bunların sonucu alarak, gelir dağılımının bozulması ile ekonomi ciddi bir krize girmiştir. Gayri ciddi beyanlar da krizi derinleştirmiştir." Çetin, SHP olarak, enflasyon ve hayat pahalılığını ülkenin birinci öncelikteki sorunu gördüklerini belirtirken, "makul bir süre içinde, 2 yıl içinde düşürmeyi hedef alıyorum" diye konuştu. Çetin, "enflasyon reçetesini" şöyle verdi: " 1 Fiyat istikrarını üretim artışı ile sağlamak, gelir dağılımının düzeltilmesini programlamak. 2 Vergi kaçırmaları önleyecek önlemleri uygulamaya koymak. Vergilerdeki gereksiz bağışıklık ve istisnaları önleyecek düzenlemeleri mutlaka almak. Bu, bir anlamda köklü ve ciddi «bir vergi düzenlemesini gerektirir. Bugunku vergi uygulamaları gelir dağılımını bozan bir gelişme göstermektedir. Bunların düzeltilmesi ve verginin büyük yukünu çekcn çalışan kesim için önlemler alınması. 3 Kamu kaynaklarının ve harcamalarının disiplin altına alınması. '.'..' 4 Bütçenin yapısı da enflasyon ve hayat pahalılığını körüklemektedir. Üretimi arttırıcı projeler adeta uygulamadan kaldırılmıştır. Tüm kamu projeleri gözden geçirilerek, önceliklerin enflasyonu önleyecek bir biçimde yeniden saptanması gereklidir. 5 İç ve dış borç yönetiminin yeniden düzenlenmesi zorunludur. Bu düzenleme yapılmadığı takdirde, bütçe giderek borç kayıt defterine dönüşecektir. 6 Toplum kesimleri arası diyalog sağlanması gereklidir. ANAP'ın gitmesiyle, enflasyona etki eden psikolojik ortam da ortadan kalkacaktır. İktidardaki başıbozukluk önemli bir noktadır. Çünkü, esnaf, memur, işçi herkes ANAP döneminde fiyatlarda aylık asgari yüzde 5 artış olduğunu 8 yıllık uygulama sonucu ile görmüştür. Kurumsallaşan enflasyonun düşürülmesi, bir anlamda ANAP'ın da gitmesi gerektiğini de beraberinde getirmektedir. Sosyal demokrat iktidar, başta çalışan kesim ve sendikalar olmak üzere, toplumun tüm kesimleri ile kurulacak sağhkh ve sürekli diyaloglarla enflasyon ve hayat pahalılığını aşabilir." H ABERLERİN DEVAMI UĞURMUMCU CUMHURİYET/19 ANAP'ta genel başkanLüğa aday bolluğu (Baştarafı 1. Sayfada) nı olarak kabinedeki görevini sürdürdüğünü anlatan Tüncer, "ANAP'ın kuruluşundan bu yana, bu parti ve Meclis'te çalışmadığım mercii kalmadı" diye konuştu. Tuncer, daha sonra ANAP'ın 15 haziranda yapılacak kongresinde aralarında Başbakan'ın da bulunduğu üç arkadaşının aday olduğuna işaret ederek "Ben de dördüncü aday olarak genel başkanhğa aday olduğumu açıklıyorum" dedi. Diğer adaylara başarı dileyen Tüncer, "Benim adaylığınun da kendime, aileme, partiye ve millete hayırlı olmasıriı diliyorum" biçiminde konuştu. Tüncer, 15 hazirana kadar yapacağı çalışmalarda "kavgadan yana değil, uzlaşmadan yana bir mücadele vereceğini" belirterek "ANAP kitle partisi, her oya ihtiyacı vardır. Benim de arzum, birieştirici rol oynamaktır" dedi. Daha sonra gazetecilerin sorularını yanıtlayan Tüncer, sabah Çankaya Köşkü'ne çıktığının anımsatılması üzerine adaylığını Cumhurbaşkanı'yla görüşmediğini söyledi. GOZLEM PORTRE / CENGİZ TÜNCER Ulaştırma Bakanlığı'na getirildi. Liberal eğilimin önde gelen isimlerinden sayıhyor. 1989'da da özal'ınvCumhurbaşkanhğı'na aday olması üzerine boşalan ANAP Genel Başkanhğı için adı kulislerde sık sık ortaya atıldı. Özal, Cumhurbaşkanlığı'na adaylığını açıklamadan önce ANAP grubunda yaptığı ankette genel başkan adayı olarak sıraladığı 18 isim içerisinde Tuncer'e de yer verdi. ANAP grubundaki oylamada ne kadar oy aldığı hiçbir zaman açıklanmadı, ama Özal Tüncer'i "8 Türk büyüğü" olarak nitelenen ANAP kurmayları içerisine de alarak kendisine olan sempatisini açıkça ortaya koydu. Tlıncer, olağanüstü kongreden sonra böbrek rahatsızhğı nedeniyle uzun süre ANAP kulislerinden uzak kaldı. Belki de bu nedenle seçim bölgesi olan Antalya'da yapılan ilçe kongreleri ile yeterince ilgilenemedi ve Antalya il kongresi muhafazakârliberal çekişmesi nedeniyle yapılamadı. Semra özal'ın il başkanlığına aday olduğu Istanbul kongresinde yıldızı yeniden parladı. Semra özal'ın kongreyi kazanması için üstün çaba gösterdi. Tüncer, Istanbul delegelerinin telefon, telsiz, çağrı cihazı, kablolu yayın, oto telefonu gibi bakanlığı ile ilgili her türlü problemlerini çözmeye çalıştı, bunda da başarılı oldu. tstanbul kongresinin hemen ardından Cumhurbaskanı özal ve eşi ile birlikte Avustralya'ya gitti. ANAP kulislerindeki rivayete göre genel başkan adaylığımn temelleri de bu gezide atıldı. Tüncer, 1942 Manavgat doğumlu. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nden mezun oldu. özel bir şirkette uzun yıllar müessese müdürü olarak görev yaptı. Mersin Iplik Ham Bez Ihracatçılar Birliği kurucusu ve yönetim kurulu üyesi olarak çalıştı. Tüncer, evli ve iki çocuk babası. "Bakanlıktan istifa etmiyorum" Tuncer'e yöneltilen bazı sorular ve yanıtları şöyle oldu: " Ulaştırma Bakanlığı'ndan istifa ediyor musunuz? TÜNCER Önümüzdeki hafta Ulaştırma Bakanları toplantısı (UBAK) var. 2125 mayısta. 1957'de kurulmuş bu teşkilat. Dönem başkanı da Türkiye, dolayısıyla da Türkiye'de yapılacağı için Ulaştırma Bakanlığı yönetecek toplantıyı. Belki bu konferanstan sonra istifayı duşünebilirim. Adaylığınızı Sayın Özal'la Uzakdoğu gezisinde de mi gorüşmediniz? TÜNCER Hayır. Ozal'dan destek iması Tüncer, daha önce bir gazeteye, "Özal'a karşı aday olunamayacağı" yönünde demeç verdiğinin anımsatılması ve bu göruşünün hâlâ geçerli olup olmadığının sorulması üzerine, "Tabii geçerli" dedi. Özal'a bağlılığının da hâlâ geçerli olduğunu vurgulayan Tüncer, "Mesut Yılmaz gibi ekibinin olup olmadıgY'mn ve "kendisini destekleyen milletvekillerinin sayısının" sorulması üzerine de "Politika, particilik bir ekip meselesidir. Ben de bir ekiple çalışacağım. Şu anda rakam veremem. Ama teşkilatı çok iyi tanıdığımı ifaundan sonra Ozal la görüşmek için bir girişimde bulunmayacağını, ancak Özal'dan talep gelirse kendisiyle görüşebileceğini anlatan Tüncer, adaylığını Semra Özal'la da görüşmediğini söyledi. Tüncer, "Adaylığa ne zaman karar verdiğinin" sorulması üzerine de şöyle konuştu: "Geçen dönemde de adaylar arasında önde gelen isimlerden birisiydim, o dönem bu iş realize olmadı. Görev Yıldırım Bey'e verildi. Ama belirtmek islerim, o dönemde talip olmamıştım. Başka arkadaşa verildi." daydım. Netice itibanyla görevi veren Sayın Cumhurbaskanı oldu. Sonuçta bize vermedi. Başka arkadaşı tercih etti. Ben de bu karara saygı duyarak, Sayın Başbakammıza elimden gelen desteği verdim" diye konuştu. Çelebi aday olacak sında öne çıktı. Ben de araların aday olma hakkı var" demekle ANAP'ın durumunu Cumhur mı? yetindi. ANAP genel başkan adaylarından Hasan Celal Güzel, olağanüstü kongre öncesinde sahneye konan "Türk büyükleri serisi"nin yeniden sahneye konduğunu ifade ederek "Özal, ANAP'la kedinin fareyle oynadığı gibi oynamaktadır" dedi. Guzel, Tuncer'e başanlar dileyerek "Bir mavi boncuk hamili daha çıktı. Herkes cebinde şıkır şıkır boncuklarla dolaşıyor. Arkasından herhalde Çankaya tıırları başlayacak. Tombalalar çekilecektir. Sonunda da gerçek boncuk hamili, Çankaya tepelerinden ANAP'ın başına zembille inecektir" diye konuştu. baskanı Özal ve eşi Semra Özal ile değerlendirdiği, Özal'ın ilk kez bu gezi sırasında Tuncer'e aday olması önerisinde bulunduğu öne surüldü. Cumhuriyet muhabirinin edindiği bilgiye göre Özal dün sabah Cengiz Tuncer'i Çankaya Köşkü'ne çağırarak bir sure görüştü. Tuncer'in bu görüşme sırasında genel başkan adaylığını açıklaması kesinleşti. Cengiz Tuncer, öğle saatlerinde görüştüğü bazı ANAP milletvekillerine genel başkanhğa aday olacağını açıkladı. Ancak Tuncer'in adaylığına basın toplantısı düzenleyene kadar inanan çıkmadı. Genel başkanlığı'na adaylığını açıklayan Ulaştırma Bakanı Cengiz luncer, 1983'te ANAP kurulurken kurucu olamadı, ama halıcılıkla uğraştığı Kayseri'de ANAP'ı ı kuran kişi oldu. 1983 seçimlerinde de Kayseri'den millet1 vekili seçildi. Bundan son1 raki tüm çaba' sı, ANAP Merkez Karar ve Yönetim KuruluL na girmek ve Başkanlık Divanı'nda görev almaya yönelikti. tlk ANAP kongresi öncesinde seçim bölgesi olan Kayseri'de kongreyi kaybettiği öne sürüldü. Belki de bu nedenle 1987 genel seçimlerinde seçim bölgesini Antalya'ya kaydırdı. Dönemin başbakanı Cumhurbaskanı özal kendisini kırmamıştı. Milletvekili seçildikten sonra özal'la yakın ilişkileri nedeniyle partide hızla yükseldi. Mehmet Keçeciler genel başkan başyardımcısı görevine getirildiğinde de özal'ın isteği üzerine teşkilat başkanı oldu. ANAP Teşkilat Başkanı olmasına rağmen seçim bölgesinde işleri yine yolunda gitmedi. Tüm çabasına rağmen il kongresini kaybetti. Seçim bölgesi olan Antalya'da parti teşkilatını muhafazakârların elinden kurtaramadı. 1989'daki ANAP kongresinde özal'ın MKYK listesinde yer aldı. Ancak MKYK'ya seçilmesi güçlükle gerçekleşebildi. 26 Mart yerel seçimlerinden sonra yapılan düzenleme ile Eski Teşkilat Başkanı Mesut Yılmaz'a karşı olduklarını açıklayan milliyetçi eğilim, kendi aralarında yaptıkları değerlendirme toplantılarında Cengiz Tuncer'in genel başkan adaylığını şöyle değerlendirdiler: "Tuncer'in aday olarak çıkması, Cumhurbaskanı Özal'ın Akbulut'a Ve Mesut Yılmaz'a destek olmayacağı anlamına gelir. Cumhurbaskanı Özal, aynı olağanüstü kongre öncesinde olduğu gibi çok sayıda genel başkan adayı çıkarılmasını teşvik edecek ve kongreye az bir süre kala partinin birlik ve bütünlüğunün bozulmaması gerekçesiyle gerçek adayını ortaya çıkaracak. Bu isim Semra Özal olabileceği gibi, kendisi de olabilir. Cumhurbaskanı Özal, Cumhurbaşkanlığı'ndan istifa ederek ANAP Genel Başkanlığı'na yeniden seçilebilir ve daha sonra anayasa değişikliği ile yapılacak çift sandıklı seçimle halkoyuyla Cumhurbaşkanlığı'na gelebilir." Semra Özal'ın adaylığına karşı çıktığı için Milli Savunma Bakanlığı'ndan azledilen Hüsnü Doğan, Cengiz Tuncer'in genel başkanhğa adaylığını açıklaması üzerine "Aday sayısı daha da artacak" dedi. Doğan, "Her arkadaşımız genel başkanhğa aday olacak vasıfta" yorumunu yaptı. Manisa milletvekili Ekrem Pakdemirli ise henüz adaylığını açıklamayı düşünmediğini belirterek şu değerlendirmeyi yaptı: "ANAP grubunun en az 250'si genel başkanhğa aday olabilecek kapasitededir. Herkes aday olabilir. Hayırlı olsun." Tüncer, Özal'ın genel başkan tercihinın başka yönde olması durumunda tavnnın ne olacağının sorulması üzerine de "Şu anda bir şey söyleyemem" yanıtını verdi. Tuncer'in saat 15.10'da başlayan basın toplantısı sadece 15 dakika sürdü. Devlet Bakanı Işın Çelebi Ortadoğu gezisine giderken uçakta gazetecilerle yaptığı sohbet sırasında, ANAP kongresi ve son siyasal gelişmelere de değindi. Çelebi, "Sizce genel başkan adaylarından hangisi şanslı" sorusuna, "Cevap veremem" derken "Kimi desteklivorsunuz" sorusuna, "Teşkilatla ve arkadaşlarımla konuşmam lazım" karşılığını verdi. Çelebi, "Siz aday olacak mısınız" sorusuna ise "Toplumdan ve teşkilattan böyle bir talep gelirse düşünürüm. Ama talip değilim" yanıtını verdi. ANAP Genel Başkan Yar ANAP kulisinde şok dımcısı Metin Gürdere ise BaşBaşbakan Yıldırım Akbulut, bakan Akbulut ile Cengiz TunCengiz Tuncer'in ANAP Ge^ Tuncer'in adaylığını, resmi ziya cer'i yan yana koyduklarında nel Başkanlığı'na adaylığını retini sürdürdüğü Seul'de kal Akbulut'tan yana olacaklanm açıklaması, ANAP kulisinde makta olduğu Shilla Oteli'nin KNK<İjİ 3tı ", I6bisinde ^ımhBriyet nTBhabi*1 SnEskıEnerji vf Taffi Kaynâf J J ^ rinden öğrendi. Akbulut, "Ha lar Bakanı Fahrettin Kurt da rum değerfendırmesi yapmak üzere toplantılar yapan ve Başyırlı olsun. Başarılar dilerim. "Gitsin AnBen zaten daha fazla adayın çık Tuncer'in adaylığını adayı olsun. bakan Yıldırım Akbulut'a desmasını bekliyorum" dedi. Ak talya'da il başkanı mi?" şek tek olma kararı alan milliyetçi eğilimde ise tam bir panik yabulut, Tuncer'in adaylığımn Bakalım kazanabilir şandı. Olağanüstü kongrede kendi şansını etkileyip etkileme linde değerlendirdi. Devlet Bakanı ve Başbakan Hasan Celal Güzel'i destekleyeceği sorusuna, "Kongrede yüzde yüz ben şanslıyım" kar Vekili Mehmet Keçeciler ise bu yen, ancak daha sonra Güzel'şıhğını verdi. Akbulut, daha konuda şu anda bir değerlendir den kopan milliyetçi eğilimdeki ANAP'lılardan bazıları, Cumsonra geziye katılan milletvekil me yapmayacağım bildirdi. Bazı ANAP'hlar, Tuncer'in hurbaskanı Özal ile görüşme leri ve il başkanlarıyla bir topadaylığı için "Cumhurbaşkanı randevusunun iptal edilmesini lantı yaptı. Özal'dan destekii sahte aday" önerdiler. Bazı milletvekilleri de Gezide bulunan Adalet Baka yorumunu yaptılar. Tuncer'in randevuya gitmeme kararı nı Olıan Sungurlu da "Herkesin Avustralya gezisi sırasında aldılar. Akbulut: "Ben şanslıyım" Mesut Yılmaz: Çok aday çıkacak ANAP Genel Başkan adaylarından Mesut Yılmaz, Cengiz Tuncer'in adaylığını şöyle değerlendirdi: "Ben daha önce de söylemJştilft.^AN^AP^ijenşjndeJbir hizmet yarışıdır. Ne kadar çok arkadaşımız bu yarışa talip olursa bu ANAp tabanına o kadar iyi bir seçim imkânı verir. Bunun için Sayın Tuncer'in adaylığını memnunlukla karşılıyorum ve kendisine başarılar diliyorum. Büyük kongreye daha bir aylık zaman var, zannediyorum bu bir ay içerisinde çok sular akacak, çok adaylar çıkacak, benimle ilgisini soruyorsanız, benim adaylığım diğer arkadaşlarımızın adaylığına bağlı değildir." (Baştarafı 1. Sayfada) "Hadi" diyelim bunları askeri yönetimler yapıyor. Peki ya siviller? Sivil hükümetler ne yapıyor? Askeri yönetimin koyduğu "grw yasaklarını" daha da genişletiyor. Bu da yetmiyor; DİSK'in mal varlığına el koyuyor! Askeri yönetim, sendikacıların özgüriüklerini yok ediyor, "liberal ANAP" (1) da sendikaların mal varlıklarına el koyuyor. Batı kamuoyu bu gibi olayları yakından izler. izlediği için de "Türkiye" denilince hep bu hukuk dışı olaylar akla gelir; geldiği için de "terör" konusu gibi "Kurt sığınmacılan" sorunu da Batı'ya bir türlü anlatılamaz. DİSK ve Barış Derneği ile TİP, TÛBDER, TİKP davalarını açanlar, Türkiye'ye ne kadar zarar verdiklerini bugün olsun hesaplıyorlar mı? Bu davalar için soruşturma emirleri veren sıkıyönetim komutanları çoktan emekli oldular; dosyalan hazirlayan adli müşavirler ve iddianame düzenleyen savcılar ve duruşmaya çıkan yargıçların bir kısmı da emekliye ayrıldılar. Geriye bu dava dosyalan kaldı. Son yıllarda Batı'daki "Türkiye imajı" işte bu tür davalarla ve işkenceli sorgularla oluştu. Bütün bunlardan sonra yakınıyoruz: Batılılarda Türklere karşı önyargı var. Var; tabii var. Bu önyargıları kimse yadsıyamaz. Bu önyargılar nasıl oluşuyor? Hükümet ya da birtakım devlet görevlileri tarafından yaratılan hukuk dışı olaylar, ister istemez "bunları yapan, şu şu şu olayları da yapar" mantığı ile önyargıların oluşmasına yarıyor. Bir süre sonra gerçek ile önyargı birbirine kanşıyor. Örneğin, Batı kamuoyuna DİSK'in mal varlığına yasa yoluyla el konulmasını anlatamazsınız. Ne DİSK'in yargılanmasını anlatabilirsiniz, ne işkenceli sorguları, ne de DİSK'in mal varlığına el konulmasını. Hele sivil yönetimdeyseniz bunu hiç anlatamazsınız... .Avrupa Sendikalar Konfederasyonu (ASK) ile kısa adıyla ILO olarak bilinen "Uluslararası Çalışma örgütü"nün yönetim kurulu "DİSK'in mal varlığına el konulmasını" kınıyorlar. Lüksemburg'da toplanan 'Avrupa Sendikalar Konfederasyonu'nun dün yayımladığı bildiri şöyle: ..Avrupa Sendikalar Konfederasyonu, Avrupa, kurum ve hükümleri, uluslararası kurum ve örgütler nezdinde Türkiye'deki sendikal açıdan olağanüstü anormal ve uluslararası sözleşmeler, özellikle Avrupa Sosyal Haklar Sözleşmesi, Avrupa Konseyi Insan Hakları Sözleşmesi ve Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) sözleşmeleriyle derin çelişki içinde olan bu durumun bir an önce düzeltilmesi için girişimde bulunmaya angaje olur. DİSK'in yeniden özgürlük ve yasallığa kavuşması, para ve mal variığının kendisine verilmesi gereklidir. Ayrıca Uluslararası Çalışma örgütü'nün yönetim kurulu da aynı görüştedir. Avrupa Sendikalar Konfederasyonu, şu uyarıyı da yapıyor: Eğer bu temel sendikal özgürlük ihiall&ri devam ederse, Avrupa Sendikalar Konfederasyonu, bu ihlaller devam ettiği sürece Avrupa Topluluğu'nun Türkiye ile ekonomik işbirliğinin durdurulması için hareket edecektir. DİSK davası şu günlerde Askeri Yargıtay 3. Dairesi'nde görüşülüyor. Tam bu günlerde çıkarılan "Terör ile Mücadele Yasası" na terör ile uzaktan ve yakından ilgileri olmayan "..idareleri kayyıma verilen konfederasyon ve konfederasyona bağlı işçi sendikalarıntn taşınır ve taşınmaz malanna" el koymak için madde hazırlayıp yerleştirmek, mahkemelere "emir ve talimat göndermek, tavsiye ve telkinde bulunmak" değil de nedir? Ne diyor anayasa? Hiçbir organ ve makam, merci ve kişi, yargı yetklsinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremez; genelge gönderemez; tavsiye ve telkinde bulunamaz. KrnerrnaraçrrîezaT^zeitestfrip sendlkatan yasa yoluyi la devletleştiren "ANAP liberalizmi" budur, ne yasa dinler, ne anayasa, ne sendikal haklar, ne birey hukuku, ne ilke, ne şu, ne bu. Çünkü ANAP, 12 Eylül askeri yönetiminin işci kesîminde başlattığı operasyonlannı bugün de sürdüren bir "yedeksubay a/ay;"dır! OKTÂYAKBAL EVET/HAYIR "Adaylıktan vazgeçmeyeeeğim" Kongrede kazanacak adayın en büyük destekçisi olacağını belirten Tüncer, Yılmaz'ın Cumhurbaşkanı'ndan gelecek telkinlere karşın da çekilmeyeceğini açıkladığının anımsatılması üzerine "Ben de kongreye kadar adaylığımın sürecegini ifade edebilirim" dedi. Tüncer, bir başka soru üzerine de özal'ın cumhurbaşkanı olmasından sonra başbakanlık için önce 18 ismin geçtiğini, daha sonra bu sayının sekize indiğine işaret ederek "Bazı arkadaşların isimleri kamuoyu ve ba BURSA HJPODROMIP1NDAN Abduliah Bursa'da ilk gün 1. AYAK: 1yi bir form yakalayan Koç, ilk şansa sahiptir. İzmir'den hazır gelen Balkız 11 ve çalışmalarında beğenimizi kazanan Aytuğ da yarışta söz sahibidir. Karacadağguzeli'ni Sürprizde öneririz. 2. AYAK: İzmir'den formda gelen Çargah ile Zaferyıldızı arasındaki mücadele yarışın birincisini belirleyecek. Şahin 116 ve Erkanbey sürpriz yapabilirler. 3. AYAK: Bu yarışına çok iyi bir şekilde hazırlanan Noble Harmony'ye ilk şansı veriyoruz. İdmanlarında aşama kaydeden Mevsim ve Elifîm ile ağır kilosuna rağmen Rodrigo daha sonra düşünülebilir. 4. AYAK: Kanakan, sabah idmanlarında oldukça diri göründü. Birinciliğe uzanacağını varsayıyoruz. Çalışmalarını aksatmayan Elmas ve Duygu'nun da kuponlarda bulunmasında fayda vardır. 5. AYAK: İstanbul'da kazandığı yarıştan sonra formunu muhafaza eden Leyla 456'ya ilk şansı veriyoruz. B grubu 18 Arap atının katıldığı bu zor yarışta son galobunda göz dolduran Küçükşerife, süratli stiliyle Adsız 11, hafif kilolu Kırderhir de soz sahibidir. 6. AYAK: İstanbul'daki son yarışında, bu koşunun galobunu yapan Tunçpınar, bize göre kazanacaktır. Idman pistindeki görunumüyle Şerife ve İstanbul'dan hazır gelen Burcu'yu sürprizde öneririz. TAHMİNLER 1. KOŞU: F. Good Blees You (1), P. tçim (4), S. Mighy D'or (5). 2. KOŞU: F. Koç (1), P. Balkız (2), PP. Aytuğ (10), S. Karacadağgüzeli (7). 3. KOŞU: F. Çargah (1), P. Zaferyıldızı (10), PP. Şahin 116 (2), S. Erkanbey (3). 4. KOŞU: F. Noble Harmony (2), P. Mevsim (6), PP. Elifim (5), S. Rodrigo (1). 5. KOŞU: F. Kanakan (3), P. Elmas (7), PP. Duygu (8), S. Burcuhatun (7). 6. KOŞU: F. Leyla 456 (9), P. Silver (1), PP. Küçükşerife (2), S. Adsız (15), S. Kırdemir (18). 7. KOŞU: F. Tunçpınar (3), P. Şerife (12), PP. Burcu 11 (10), S. Mudanyagüzeli (11). PHILIPS Türkiye'nin ilk "resim içinde resim"özellikli dijital videosu. llklerin yaratıcısı Philips mükemmele bir kez daha ulaştı: Philips Dijital Video... Çünkü Philips Dijital Video alışılmış video kavramının ötesinde bir çok üstünlükler sunuyor. İşte Philips Dijital Video'nun sunduğu üstünlükler + Resim içinde resim "Televizyonunuzun markası ne olursa olsun" Philips Dijital Video ile televizyonunuzun ekranında 4 küçiik pencere açabilir, video izliyorsanız televizyondaki görüntüyü... televizyon izliyorsanız videodaki görüntüyü ekranınıza yansıtabilir, dilerseniz bu görüntüyü dondurabilirsiniz. + Dört kafalı Video 4 kafa sadece Philips Di)ital Video'da bulunan bir özelliktir. Görüntünün pırıl pırıl, olağanüstü net ve aslına en yakın şekilde elde edilmesini sağlar. + Uzun kaydetme / Oynatma Philips Dijital Video'nun "Long play" özelliği sayesınde kasedinizın normal kayıt etme ve oynatma süresını ıkı katına çıkarabılirsinız. Philips Dijital Video'nun diğer sayısız marifetlerini görmek için bir Philips yetkili satıcısına uğrayın... Philips Video alın. Geleceği bugünden yaşayın. (Baştarafı 2. Sayfada) duyuyordum. Duygulanmalar, birtakım hayalleri sergilemeler şiir değildi. Neydi şiir? Bunu kim bilmiş ki? Melih Cevdet Anday'ın geçen haftaki Kitap Eki'mizde çıkan yazıs'ında dediğine katılıyorum: "Şiirin geçmişi şiirdir, geleceği de şiirdir. Bu kadar biliyoruz, daha çoğunu değil. Şairler şiiri nerede görse tanırlar. Kimin olduğunu, ne zaman yazıldığını bilmeseler de tanırlar. Kuşkusuz bir şiir bilgisinden kaynaklanmaz bu, çünkü şiirin bilgisi ve öğrenimi yoktur." Kolay gelir kimine şiir yazmak. Gerçek şair ise şiir yazmanın en zor bir sanat olduğunu bilir. Bütün bir yaşam verir. Yine de istediği şiiri yazamadığını anlar zaman zaman. Bu yüzden hep gençtir, hep yenidir gerçek şairler. Dillerin içinde ayrı bir dildir şiir. Yine Anday'dan bir alıntı yapayım: "Kır koşusu gibidir bu, yığınla insan yola koyulur. Aralarında ne bir ermiş, ne bir dâhi vardır. Belki alkışlanmak için koşuyorlardır, ama koşunun sonunu getirenlerin kulakları sağır olmuştur artık, tek düşündükleri yaratıcılığın gizi değildir, sadece yaratmadır. Arada bir geriye bakarlar, sürdürdükleri ya da yansıdıkları geçmişin kalıntılarına... Gerçekten büyük bir mesafe alınmış mıydı? Bu uzun yol, gerçekte üç binbeş bin yıllık değildir, her yaratıcının ömrüne sığar." İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür Dairesi Başkanı Hilmi Yavuz'un girişimiyle İstanbul'da uluslararası bir şairler toplantısı yaşandı. Yurtdışından yirmi kadar şair çağrılı olarak kentimize geldi, şiirlerini okudular, şiir üstüne konuşmalar yaptılar. Yine yirmi kadar Türk şairi de onlara katıldı. Şimdi bütün bu konuşmalar bir kitapta bir araya getirilecek. Ben kent dışında olduğum için ne yazık ki bu Ilginç toplantıları izleyemedim. Oysa daha girişimin başlarında bu sütunda şairler toplantısının yararlı olduğunu yazmıştım. Ne var ki 'Poesium' adı verilen bu olay büyük tartışmalara yol açtı. Karşılıklı sataşmalar, suçlamalar, eleştiriler... "Niye falanca şair yok, niye bilmem kim var, o olursa ben neden olmayayım" gibi savlar, söylentiler birbirini izledi. Poesium'a çağrıimayanlar ayrı toplantılar yaptılar; dergi, gazete sütunları bu tür yazılarla dolup taştı. Bütün bunlar böyle bir olayın önemini, gerekliliğini göstermiyor mu? Sanat alanında kesinlik yoktur. En iyi, en üstün şair kimdir, kimlerdir? Bunu saptayacak kişi, dernek, makam yoktur. Kültür Dairesi yaşlı ya da orta yaşlı şairleri seçmiş, gençlere yer vermemiş. Bu bir görüştür. Başka bir kuruluş böyle bir toplantı yapsa belki bu şairleri değil de başkalarını alacaktır. Bu yüzden ben belediyenin bu İşle görevlendirdiği kişilere yapılan epeyce acımasız saldırıları haksız buldum. Poesium'a elli şair çağrılsa elli birinci ya da altmış birinci şair çıkıp "Niye ben yokum? Niye falanca şair yok?' demeyecek miydi? Yüz şair çağrılsa, iki yüz şair çağrılsa buna benzer yakınmalarla karşılaşmayacak mıydık? Sanatçılarla, yazıncılarla, özellikle şairlerle ilgili konular her zaman tartışmalar yaratır. Böylece toplumda bu konulara ilgi artar. Bir canlılık, bir hareketlilik gelir. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür Dairesi Başkanlığı'nın uluslararası şiir toplantısını yararlı bir girişim sayıyor, bu tür uluslararası sanatsal toplantıların bir başlangıcı olarak görmek istiyorum. Mehmed Kemal'in "Şairler Dövüşür" kitabında dediği gibi şairler arasındaki bu tür tartışmaları doğru buluyorum. PHİLİPS ACELE SATILIK DAİRE Bakırköy Incirli Cad. İhsan Kalmaz Sokak No: 4/A'da yan bodrum 3 oda 1 hol, kaloriferli, hidroforlu daire Akşam 18.00'den sonra Tel: 561 27 70
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle