Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
9NİSAN1991 HABERLER CUMHURİYET/5
Şeklen
hükümet
• ANKARA (UBA) —
SHP Balıkesir Milletvekili
önder Kırlı, hükümetin
görevlerini Milli Güvenlik
Kurulu'na deyrettiğinl öne
sürdü. Kırlı, Milli Güvenlik
Kunılu'nun Bakanlar
Kurulu'ndan daha çok
toplandığını söyledi. önder
Kırlı, hükümetin
çalışmalarıyla ilgili olarak
görüşlerini açıklarken
Türkiye'de şeklen bir
hükümet bulunduğunu,
gerçekte hükümet diye bir
organın bulunmadığını
iddia etti. Kırlı,
"Türkiye'nin geleceğini
ilgilendiren önemli
konulardan ne Başbakan ne
de hükümet üyeleri
haberdar. Türkiye ile ilgili,
, Türkiye'nin geleceğini
; büyük ölçüde etkileyecek
konularda uluslararast
_ görüşmeler yapılıyor. Bu
i görüşmelerde yetİcisiz bir
kişi bulunuyor" dedi.
Kripto
davası
• ANKARA (ANKA) —
1
Kamuoyunda "kripto
davası" olarak bilinen özal-
Bush görüşme
tutanaklannın Güneş
gazetesinde yayımlanması
nedeniyle haklannda dava
açılan gazeteci Uluç
- Gürkan ile Dışişleri eski
memuresi Hande Şefkat
* Mumcu'nun yargılanmasma
devam edildi. Duruşma,
davaya konu olan
tutanaklarm gizli olup
olmadığına ilişkin bilirkişi
raponınun gelmemesi
nedeniyle ertelendi.
23Nisan
Genelgesi
• ANKARA (ANKA) —
Milli Eğitim Bakanı Avni
Akyol, 23 Nisan Ulusal
Egemenlik ve Çocuk
Bayramı dolayısıyla
valiliklere gönderdiği
1
genelgede, Atatürk'ün milli
* egemenlik kavramını
çocukla özdeşleştirmesinin
anlamlı olduğuna işaret etti
ve "Her ikisi de gelecektir.
- Egemenliğin de çocuğun da
ihmal edilmesi
düşünülemez, aksi esarettir,
yok ohıştur" dedi.
Akbulut iftar
yemeginde
• ADAPAZARI
. (Cnmhnriyet) — Başbakan
Yıldınm Akbulut partisinin
Sakarya tl Teşkilatı
tarafından tertip edilen
. iftar yemeğine katıldı.
\ Beraberinde Devlet Bakanı
! Cemil Çiçek ve ANAP
; Partisi Genel Başkan
• yardımcılan Metin
Gürdere, Cumhur Ersümer,
Genel Sekreter Akgün
Albayrak, Teşkilatlandırma
Başkanı Orhan Demirtaş
ve 10 dolaymda milletveküi
ile birlikte Adapazan'na
geldi. Sapanca Gölü
kenarındaki bir restoranda
verilen iftar yemeğine bir
saat geç gelen Başbakan
Yıldınm Akbulut'u 2500
dolaymda partili karşıladı.
Başbakan Akbulut yaptığı
konuşmada şunlan söyledi:
"Biz ANAP iktidan olarak
30-40 yılda verilemeyen
hizmetleri 7-8 yıla
sığdırdık. Biz her şeyin,
ama her şeyin dürüstçe,
mertçe, açıkça
konuşulmasını ve
yazılmasını istiyoruz. Her
şey erkekçe konuşulsun ve
yazılsın. Biz insanlarımızın
hür olmasım, istedikleri
gibi düşünebilmelerini ve
önlerinde bu konuda
herhangi bir engelin
olmamasını istr'oruz"
"Soruyorum size, Körfez
krizinde kimin burnu
kanadı. Körfez Savaşı'ndan
hemen hemen tüm ülkeler
etkilendiler. Biz de
etkilendik. Ama
memleketimizde yokluk,
karaborsa oldu mu?
Bulgaristan'dan gelen
soydaşlanmıza kapılanmızı
açtığımızda "Kapılan
neden açıyorsunuz?" diye
soran Süleyman Demirel,
bugün diyor ki "Kapılan
açın." Bugün
sınırlarımızda bir olay
yaşanıyor. 200-300 bine
yakın Irak vatandaşı
Türkiye'ye gelmek için
oradalar. Her türlü yardımı
yapıyoruz. Dün "Neden
kapılan açtıtuz" diye soran
Demirel'in bugün kapılan
açm demesini ise anlamak
mümkün değü!'
SHP lideri, Kuzey Iraklılarla ilgilisorunun Türkiye'ye bırakıldığını söyledi
•
Iııöııü: Böyle şey olmazSHP lideri, partisinin Silivri'de düzenlediği
mitingte yaptığı konuşmada, hükümetin,
ekonomi ve Kürt sığınmacılar ile ilgili
politikalannı eleştirdi. İnönü, tecil yasası için
"Nasıl uygulanacağı belli olmayan karma
karışık bir tasarı" ifadesini kullandı.
YALÇIN ÇAKIR
SÜJVRİ —
SHP Genel
Başkanı Erdal
İnönü, Türkiye
sınınna yığılan
Kuzey Iraklı-
larla ilgi-
li sonınun çözümünün Türki-
ye'ye bırakıldığını belirterek
"Böyle şey olmaz. Türkiye'ye
sen bu isi çöz diyeceksin, olmaz
böyle şey" dedi. İnönü, hükü-
metin ve Cumhurbaşkanı Tur-
gut özal'ın yanlış uygulamala-
n sonucu Türkiye'nin, Körfez
savaşının öncesinden de kötü
duruma düştüğünü söyledi.
Istanbul Büyükşehir Beledi-
yesi tarafından yaptınlacak su
tahliye regülatörünün temelleri-
ni atmak için dün helikopterle
Istranca'ya giden SHP lideri
İnönü, temel atma töreninden
sonra karayoluyla Silivri'ye geç-
ti. Beraberinde, Büyükşehir Be-
lediye Başkanı Nurettin Sözen,
çok sayıda milletveküi, parti il
ve ilçe başkanlan ile birlikte
partisinin Silivri'de düzenlediği
mitinge katüan İnönü, hüküme-
tin Tecil Yasası, ekonomik uy-
gulamalar ve Kürt sığınmacılar
konulanndaki uygulamalarını
eleştirdi. İnönü, iktidarın,
SHP'nin söylediği şeyleri yap-
maya çalıştığını belirterek "Ba-
kanlar çıkıp 'Enflasyonun çık-
madığına şükredin' diyorlar. ts-
raf ve halkın parasını çarçur et-
mekten başka, enflasyonun ne-
deni yok. Körfez savaşı öncesin-
de Kuveyt kurtanlacak deniyor-
du. Kurtanldı, ne oldu? Bütün
sorun Türkiye'ye yıküdı. Binler-
ce insan kapımızda. Savaşın ön-
cesinden çok daha fena durum-
dayız. Aynı zamanda bu paha-
lılığın ve enflasyonun hâlâ gil-
memiş olması; ben bunlara is-
yan ediyonım" diye konuştu.
t tnönü, ABD'den para yardı-
mı istenmesini de eleştirerek ge-
lecek bu yardımın bütçe açığmı
kapatmada kullanılacağmı,
bundan köylüye ve işçiye pay
düşmeyeceğini ifade etti. Dün
Meclis'e gelen tecil yasa tasan-
sı ile ilgili görüşlerini de açıkla-
yan SHP lideri İnönü, Başba-
kan Yıldınm Akbulut'un önce-
ki akşam TV'deki konuşmasına
değinirken de şöyle dedi:
Sayın Akbulut,'Biz düşünce
özgurluğü istiyoruz' diyor. Şim-
di neden insanlar tam bayratn-
dan önce umutlandınldılar? Biz
af çıkartmalanm istedik. Af ol-
mayacak, tecil olacak diyorlar.
Nasıl uygulanacağı belli olma-
yan kannakanşık bir tasan. Dii-
zeltelim derken, daha beter ya-
pacaklanndan korkuyorum. İs-
tanbul'da her gün bir insanınuz
öldürülüyor. Soylesinler, niçin
İNÖNÜ — SHP lideri İnönü Silivri'de incelemelerde bulundu. Temel atma törenine katıldı. (Fotoğraf: Cumhuriyet)
ABD Dışişleri Bakanı ileyemekyiyordu
Akbulut'un disi kırıldıBaşbakan Akbulut'un ABD Dışişleri Bakanı Baker'ın onuruna
verilen yemekte dişi kırıldı. Saat 23.30'da Tunalı Hilmi
Caddesi'ndeki dişçisine gelen Başbakan Akbulut, yarım saat
süren operasyon sonunda ön iki dişine protez yaptırdı.
ÜMİT ASLANBAY
ANKARA Yağmur "ahmak
ıslatan" diye tanımlanan türden-
di. Siyah "Iimuzin" Çankaya
tarafından girdiği Tunalı Hilmi
Caddesi'nde bir U dönüşü yap-
ü, sesizce karşı kaldınma yanaş-
tı. Caddede park eden araçlar
bir süre önce yine "sessizce"
uzaklaştınlmıştı. Koruma araç-
lannınferasına yerleşen "Limu-
zin"in arka sağ kapısı açıldı ve
Başbakan Yüdınm Akbulut,
şemsiyelerin altmda acele adım-
larla büyük işhanından içeri gir-
di.
Saat 23.3O*du. Binanın sade-
ce birinci katının ışıklan yanı-
yordu. Prof. Dr. Kenan Araz'-
ın... Ağız Diş Çene Hastalıklan
cJerrahı'nın. Sonra iş anlaşıldı:
Başbakan, ABD Dışişleri Baka-
nı James Baker ile yediği yemek-
te iki ön dişini kırmıştı. Yemek-
te ne vardı ki? Cumhurbaşkan-
hjb. Köşkü'ndeki yemeğin "mö-
nü"sü tüm gayretlerimize rağ-
men açıklanmadı. Ancak saçak
altında, Başbakan'ı görmek için
bekleyen vatandaşlardan birine
göre "Kisinin rastgitmezse işi,
muhallebi yerken lontardı dişi..."
"Başbakan şanssızdı, bir süre
önce kayak yaparken de elini
kırmıştı."
Saatler 24.00'e yaklaşıyordu.
BekleyenleT ıslanmıştı. Koruma
polisleri binadan içeri kimseyi
sokmuyorlardı. Karşı kaldınm-
da "24 saat hizmet veren otoma-
tik banka" sığmak olmuştu me-
rakhlara. Sabırlar tükenmek,
yağmur iç çamaşırlara işlemek
üzereyken önce "Umuzin"in
motoru, ardından "jip"in, son-
ra da diğer otomobillerinki gü-
rültü Ue çalıştı. Çıkış an mese-
lesiydi artık.
Kimi arabalanmn içinde, ki-
mi dışanda yağmur altında bek-
leyen koruma polisleri, gazete-
ciler kadar merakhydı:
— Nereden ögrendiniz Başba-
kan'ui geldigini? Duyulmasın di-
ye telsizle bile konuşmadık...
— Meslek sun dedik. Az ön-
ce ışıklarıru söndüren karşıdaki
lokantadan çıktığunızı söyleme-
dik. Çünkü onlar da Başbakan-
ın kimi ziyarete geldiğini söy-
lemiyorlardı.
Başbakan, koruma polisleri-
nin arasında gözüktü. Bir telaş-
tır başladı. Gazeteciler çevreden
uzaklaştınlmaya çalışıldı. Ama
yağmurun ve çalışan araçların
motor gürültUsü bastmlarak
soruldu:
— Geçmiş olsun efendim. Bu
arada Baker ile askeri müdaha-
leyi görüştünüz mü?
Yanıt nef
— Hayır. Şimdi bu saatte bu-
rada mı olur bu sualin cevabı?..
Dedi ve uzaktan kumandalı
bir televizyonun da yer aldığı
aracuım arka sağ koltuğuna yer-
lesti. Gitti...
Bir süre sonra binanın garaj
çıkışında kırmızı bir
"Mercedes" belirdi. Birinci kat-
taki ışıklar az önce sönmüştü.
Bu, Ağız Diş ve Çene Cerrahı
Prof. Dr. Kenan Araz olmahy-
dı. Geceyansı olsa da apar topar
mnayenehanesine gelse de kra-
vatını özenle yerleştirmişti
boynuna.
Başbakan nasıldı? Gayet iyiy-
di. Daha önceden zaten protez
yapılmıştı. Şimdi "biri zaten
problemli olan" iki ön dişi ye-
mek sırasında kınlmışü. Yarun
saatlik bir operasyonda, herhan-
gi bir zorluk çıkmadan, sorun
çözülmüştü. Başbakan'a iki ye-
ni diş takılmıştı.
Prof. Araz, fotoğrafının çe-
kilmesini istemiyordu. Daha
doğrusu reklam istemiyordu. O
nedenle de sorulara biraz çekin-
gen yanıt veriyordu.
Ancak çevrede oturanlann
anlattıklanna göre Başbakan
son birkaç aydır Prof. Araz'a
geliyordu. Herhalde tavsiye üze-
rine Prof. Araz'ı seçmişti. Bu
gece, Başbakan büyük olasılık-
la sahura kadar yatmayacaktı,
çalışacaktı. Ama dişi ağ-
nmadan...
bunnn önöne gecemiyoriar."
İnönü, Irak'ta savaş sonrası
iç kargaşa çıktığmı hatırlatarak
konuşmasını daha sonra şöyle
sürdürdü:
"Iraklüara dışandan açık
destek verdiler. Ayaklanın, re-
jimi degiştirin, arkamzdayu de-
diler. Şimdi de battaniye dagı-
üyoriar. Böyle şey olmaz. Tür-
kiye'ye sen bu işi çöz diyecek-
sin, olmaz öyle şey. Bu mu bü-
yük devlet olmak? Bu mu ulus-
lararası huknka uymak? Bnra-
da büyük devletlerin, kendi çı-
karlanna hizmet var. Ama bi-
zim Özal'ın, orada ne işi var?"
SHP lideri İnönü, Avrupa'da
olduğu gibi sınırları değiştinne-
yecek banşçı bir çözüme ihtiyaç
duyulduğunu beüVterek, "Saym
Özal'ın yapüğı gibi, her şeye ka-
nşarak değil" diye konuştu.
SHP GRUBU
Baykal
yanlıları
sahnede
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosn) — SHP'de geçirdiği fıtık
ameliyatından sonra ilk kez bu-
günkü grup toplantısına katıl-
ması beklenen Genel Başkan
Erdal tnönü, parti çahşmalan-
na eski Genel Sekreter Deniz
Baykal yanlılarının
"eleştirileriyle" başlayacak. İz-
mir milletveküi Erol Güngör,
Ankara milletveküi Yaşar Yıl-
maz, delege seçimleri sırasında
"kendilerine ulaşan tüzük
ihlali" iddialarını dile getirecek-
ler. Yurtdışında bulunan Istan-
bul milletveküi Ali Topuz'un da
yetişmesi halinde grup toplantı-
sına katılarak genel merkez ve
Baykal yanlılarınâ "birlik
çağnsı" yaparak bazı temel eleş-
tirilerde bulunacağı kaydedili-
yor. Topuz'un "genel sekretertik
yerine genel başkan
vardımcüıgı" sistemini de öner-
mesi bekleniyor.
Alınan bilgilere göre Baykal
yanlısı olarak bilinen Güngör ile
Yılmaz geçen hafta grup toplan-
tısında söz almak için gerekli
başvurulannı yaptılar. Söz veril-
mesi halinde Ydmaz, seçim oöl-
gesi olan Kırıkkale ile ilgili eleş-
tirilerini gündeme getirecek.
Güngör'ün ise "konuşma >apa-
cağını ögrenmesinin ardından
kendisine çok sayıda telefon gd-
digi ve bu nedenle bölgesindeki,
diğer illerdeki dummlan da di-
le getirecegi" bildiriliyor.
Bu milletvekillerinin lürşehir,
Kocaeli, ödemiş, İzmir,
Ankara-Çankaya ile Kınkkale
1
-
deki sorunlan anlatacaklan, ge-
nel merkezin "tüzük ihlalleri"
yaptığını öne sürerek sert eleş-
tiriler yöneltecekleri kayde-
diliyor.
öte yandan SHP tstanbnl
mahalle delege seçimlerinin ta-
mamlanmasından sonra partili-
lerin yaptığı itirazlar, il merke-
zinde değerlendirümeye başlan-
dı. özeüikle Kadıköy ilçesinden
çok sayıda itirazm geldiği belir-
tildi. Bu ilçenin Selimpaşa Ma-
hallesi'nde il merkezinin "kapalı
oy" talimatma karşın "açık oy"
kullaruldığına dair itiraz yapıl-
dığı ve seçimin ertelenebileceği
kaydedildi. Zühtüpaşa Mahalle-
si'nde ise tstanbul Milletvekili
tsmail Cem'in listeye yazıldığı ve
"İsmail Cem'in bulunduğu lis-
te kazandı" diye tutanak tutul-
duktan sonra adı çizilerek yeri-
ne başka birisinin adının yazıl-
dığı öne sürüldü. Cem savlarla
ilgili olarak, '*Arkadaşlar aday
olmamı önerdikr, ama ben do-
ğal delege oldugum için kabnl
etmedim" dedi.
SHP'DE YENÎLÎKCİ SOSYAL DEMOKRATLARIN BİLDİRİSİ
Genel af toplumsal barışı sağlar
tç Politika Servisi — SHP'de yeni-
likçi kanadın bildirisini yayımlam4ya de-
vam ediyoruz. Bildirinin bu bölümünde,
demokrasi ve af konusu işleniyor.
Bildiri şöyle:
Partimiz, demokratikleşme sürecinde
degişim ve dönüşümün öncülUğünü üst-
lenmelidir. Bu çerçevede, SHP'nin iki
projeyi topluma sunması gerekiyor. Bu
projeler, demokratikleşme ve cumhuri-
yetin yeniden yapılanması projeleridir.
Demokratikleşme Projesi çerçevesin-
de SHP, oncelikle, çağdaş, demokratik
bir anayasa taslağını hiç zaman yitirme-
den önce örgütünde tartışmalı sonra top-
luma sunmalıdır. Demokratik anayasa
ve bu bağlamda, özgür sendikal haklar,
özerk üniversite, özgür basın, bağunsız
TRT, bağımsız yargı ve halkın istencini
tam olarak yansıtacak seçim yasası ko-
nulanndaki önerileri bir bütünlük için-
de kamuoyuna açıklanmalıdır. Hiç kuş-
kusuz düşünce ve örgütlenme özgürlük-
leri üzerindeki sınırlan da kaldıracak
olan bu girişim, oncelikle ANAP iktida-
nnın gerçek antidemokratik yüzünü gös-
terecektir. Bundan da önemlisi, demok-
ratikleşme önermelerinin değişik toplum
kesimlerinde tartışılmasıyla sağlıkh uz-
laşma düzlemleri bulunabilecektir. De-
mokrasinin bir yaşam biçimine dönüş-
mesi ve kurumlaşması için olduğu ka-
dar, SHP'nin başansı için de demokra-
si yanlısı toplum kesimlerinin uzlaşma-
sı gereklidir.
Yıllardu- etkinliği ve işlerliği tartışma-
lı, olağan dışı yönleri çok ağırlıklı bir
yargı düzeni içinde yaşayan topluma,
ayınmsız ve kapsamlı bir genel af öne-
risi yapılması bir zorunluluktur. Genel
af yalnız haksızlıklan gidermekle kalma-
yacak, demokrasinin bir önkoşulu olan
toplumsal banşın da yollannı açacaktır.
SHP'nin demokrasi projesinin vazge-
çilmez bir öğesi de 12 Eylül ANAP yö-
netimlerinden hesap sonılacağının çok
açık bir biçimde belirtilmesidir. Demok-
rasi bir hesaplaşma açıklık ve halkın de-
netimi rejimidir. Son on yılda, var olan
yasal düzenlemeleri bile çiğneyen, insan
haklannı açıkça ihlal eden ve ekonomik
çıkar sağlayan uygulamalann uygulayı-
cılanndan hesap sonılacağının belirtil-
mesi gerekir. Eu olgu, demokratikleşme
için önemlidir ve bireysel hesaplaşmala-
n, şiddete yol açan gelişmeleri engelle-
yici bir özelliğe sahiptir. Hesap sorma
aynı zamanda günümüzdeki haksız uy-
gulamalan sırurlayıa bir etki de yapa-
biür.
Son bir yılm siyasal gelişmeleri ve bir
köşe yazanmızın deyişiyle 'siyasal
rezalete' dönüşen uygulamalar, demok-
rasiye geçiş projesinin gerekliliğini çok
arttınyor. Yapılacak ilk genel seçimler
ve bunun sonrasımn açıklık kazanması,
vazgeçilmez bir toplumsal zorunluluk-
tur. Oysa gelişmeler, ülkemizin bir Gü-
ney Amerika benzeri başkanhk sistemi-
ne hızla sürüklenmekte olduğunu göste-
riyor. Iktidar partisi içinde son haftalar-
da görülen 'mukaddesatçı' ve
'menfaatçı' zıtlaşmasının demokrasiye
geçişle uzaktan yakından bir ilgisi yok-
tur. Toplum son yedi yıl boyunca bu
göstermelik karşı çıkışlan ve bunlann yı-
kıcı, olumsuz ve demokrasi dışı sonuç-
lanyla oyalanmak isteniyor ya da bun-
lan kuşku ile izliyor.
Kâğıt üzerinde demokratik görünse de
gerçek demokrasinin yerleşip kurumlaş-
madığı, kalıcılık kazanmadığı siyasal ya-
pılarda, devlet başkanının doğrudan halk-
oyuyla seçilmesinin diktaya yol açtığı
biliniyor. TRT başta olmak üzere dev-
let olânaklannm tek yanb kullanımı, bü-
yük ekonomik çıkar mekanizmalannın
işletilmesi ve yoğun bir tek yanlı propa-
ganda ile kamuoyunun baskı altuıa alın-
ması salt kişilere dayah bir siyasal süreç
ile birlikte, demokrasinin tuzağı olabi-
lir. Türkiye, en azından demokrasinin
gerçek anlamda işlerlik kazanmasma ve
kurumlaşmasına dek bu tuzağa düşme-
melidir.
Cumhuriyetin Yeniden Yapılanması
Projesi, kamu yönetiminin demokratik
ilkeîere ve çağdaş sosyal devlet anlayı-
şına uygun olarak düzenlenmesini öngo-
rür. Bu çerçevede, çoğulculuk ve katı-
hmcılık içinde ulusal bütünlük, yasağa
dayalı tutuculuğu aydınlıkla aşma, dev-
letin organlannın "halka hizmeti' esas
alan, açık, etkin ve dürüst çalışan bir ni-
teliğe kavuşması öncelik taşımaktadır.
Devletin hizmet birimlerinin demokra-
tik kurallara göre işlevlerinin yeniden ta- •
nımlanması, devletin demokratikleşmesi
ve çoğu kez var olduğu tartışılan 'gizli
güç odaklannın' ortadan kaldınlması bu
projenin önemli öğeleri sayılmalıdır.
Cumhuriyetin yeniden yapılanması
yalruzca eskiyen, aşınan kurumlann ye-
nilenmesi amacına değil, bunlann de-
mokratik işleyişinin sağlanmasına da yö-
nelik olmalıdır. Bu süreç, demokrasinin
kurumlaşması için de gereklidir.
SHP, kamu hizmctlerinin özellikle bi-
reyin özgürleşmesi, yeteneklerini geliş-
tirmesi ve toplumsal yarannı ençoklaş-
tırması için eğitim ve sağlık hizmetleri-
ne özel bir öncelik vermeüdir. Eğitim
hizmeti, yalruzca çok parası olanlann el-
de edebildikleri bir hizmet değil, fırsat
eşitliğini sağlayan, laik ve demokratik il-
kelere uygun, parasız bir kamu hizmeti
olarak sunulmalıdır. Sağlık hizmeti de
tüm yurttaşlann sağlığını güvence altı-
na alacak ve yine esas olarak kamu hiz-
meti niteliğinde düzenlenmelidir.
§CRECEK
CÜNEYTARCAYÜREK
YAZIYOR
Konu Bugün Beyaz
Yarın Siyah Olursa!..
ANKARA — Başkentte günün konusu olan iki demeç üze-
rinde konuşuyorduk. Sonunda dayanamamış; İngiliz ITV ile
Amerikan ABC televizyonlannda Irak'a havadan ve karadan
silahlı müdahalenin zorunlu olduğundan söz etmişti.
Hikmet Çetin "hiç aklından çıkmıyor ki" dedi. Çetin'in alay
kanşımı söyiediğinde gerçek payı büyüktü. TÖ, Saddam'ı si-
lah zoruyla iktıdardan düşürmeye takılmıştı. Körfez savaşı-
na katilamamıştı. Kuzey Irak sorunu, heveslendiği savaş için
belki de "son fırsattı."
İki üç gün önce TÖ'nün yine savaş davullan çaldığına de-
ğinmiştik. Çankaya'dan esen havayia son bir haftadır baş-
kent barut kokuyor. Amaana varabilmek için iftar sofrala-
rında Kürt göçünü savaşa gerekçe gösteriyordu.
Sonunda yazılanları resmen doğruladı. Kürt faciasının so-
na ermesi için Türkiye'nin katılacağı BM gücü havadan ka-
radan Irak'ı vurmalıydı.
Elini ayağını BMGK bağlıyordu. Konseyin "uyarı" nitelikli
karanna değinen ilk haberler geldiğinde TÖ fena bozulmuş-
tu. Fakat sonraları yeni verilerle yeniden bilinçlendi. BMGK
kararı hedefe varmayı engellemiyor, tersine "hedefe varması
için ilk adırnı atıyor"du.
Konsey, çok önemli bir direnmeyi kırmıştı. BM'yi engelle-
mek isteyenlerin -başta ABD- öne sürdüğü "Irak'ın iç işleri-
ne karışmamak" faktörü artık ortadan kalkıyordu.
BM'yi "yeniden silahlı müdahaleye" rtecek adımlar yavaş
yavaş atılacaktı. Barıssever savaş yanlısı Türkiye yardımlan
gerçekleştirmeye çahşırken bir yandan da Güneydoğu'da bir
"güvenlik bölgesi" itanını cumartesi günü dillendirmeye baş-
lamıştı.
Böylesi bir bölge gerçekleşırse; Türkiye, BM mülteci <o-
nundan yılda 500 milyon dolar isteyecekti. İç savaşta Do-
ğu'ya sığınan Afganlılar için BM, Pakistan'a 300 milyon do-
lar yardım yapmamış mıydı?
Derinltği 60 kilometre olan güvenlik bölgesini Türk asker-
leriyle birlikte BM gücü çevirecek, Kürtleri "emniyete ala-
cak"tı. Ne var ki olayı bu noktaya getirebilmek için çeşitli
aşamalardan geçilecekti. Nitekim Türkiye, Batı'yı hem in-
san haklannda hem de kendi siyaseti açısından kıskıvrak
bağlayabılmek için dün yeni bir girişim başlattı. Sığınmacı
Kürtlerden kaçinı kabul edecegini belirleyerek hemen bil-
dirmesini, 24 ülkeden istedi. Girişimin başarı şansını kanıt-
layacak bir ömek vardı orta yerde: Avusturya daha önce "iki
yüz kişi"yi alabileceğını açıklamıştı!
Hikmet Çetin, "Kürt yürüyüşü uluslararası soruna dönüş-
tüğüne göre neden savaş" diye soruyor. Demirel, kabaran
savaş hevesini "geçelim" diyerek fazla ciddiye almıyor. Ba-
ker, ABD açısından savaşı "Türk hükümetinın alacağı karar"
diyerek geri çeviriyor.
Bir garip durum. Sınır, "fiilen açık, resmen değil". TÖ, sı-
nırı kapalı tuttuğumuzu söyleyemiyor. Kapıya dayanıp giren-
lere sarılarak açmış gibi çalım yapıyor Oysa yabancısı yer-
lisi Kürtlerin orada Türkiye'nin "arzusu hilafına de facto
durum" yarattığını biliyor. Demirel başka bir noktaya dikkat-
leri çekiyor:
Kamp Davut'tan sonra Bush'la TÖ'nün ortak basın top-
lantısında Irak'ın kuzeyinden tek sözcük yok. İki olasılık var.
Orada Kuzey Irak görüşülmediyse demek ki önemsenme-
miş. Görüşüldüyse önlem alınmamış. ikisi bir olup "ahaliyi
kışkırtarak ayağa kaldırdıtar."
Güvenlik bölgesi getecekte sonra daha genişleyecek ba-
ğımsız Kürt devletinin sınırlarını bugünden çizebiHr mi? O
zaman TÖ neyapabilir?
Aynı konu TÖ için bugün beyaz, yarın siyah olabilir.
Bağımsız ve federe devleti öteden beri savunduğunu söy-
leyerek çıkar işin içinden.
Bu kadar basit!
ÜNLÜTÜRK SUtKASTl
Saldırganların
eşkali belirlendi
emekli olan generaller de mahal-
li garnizon komutanlıklannın
koruma kapsamına alındı.
tstaobul Haber Servisi'nin
haberine göre, adıru daha çok
1973 Ziverbey Köşkü sorgula-
malannda duyuran Unlütürk'e
saldıranlan yakalamak için po-
lis, her zamanki önlemlerini bir
kat daha arttırdı. îstanbul em-
niyetine bağh öteki güvenlik bi-
rimleriyle koordineli çalışan si-
yasi şube ekipleri, yasadışı
Devrimci-Sol'un üstlendigi öte-
ki suikastlardaki ipuçlarıru tek
tek değerlendirerek saldırganla-
ra ulaşmaya çalışıyor.
Haber Merked — 12 Mart
döneminin tamnmış adlanndan
emekli Tümgeneral Memduh
Unlütürk'e yapılan suikastta
kullanılan silahın daha önce de
5 kişinin öldürülmesinde kulla-
nıldığı belirtildi. Ünlütürk'e su-
ikast olayınm soruşturması, Îs-
tanbul Devlet Güvenhk Mahke-
mesi Savcıhğı'nca yürütülüyor.
Memduh Unlütürk'ün eşinin
ifadesine dayanılarak saldırgan-
lann eşkâlinin belirlendiği bü-
dirildi.
Bu arada Resmi Gazete'de ya-
yunlanan bir kararla, MİT Müs-
teşarhğı ve sıkıyönetim komu-
tanhklarında görev yapan ve
*Ziverbey Köşkü'
ile tanınmıştıÎstanbul Haber Servisi —
Emekli tümgeneral Memduh
Ünlütürk adı, 12 Mart darbe-
si sonrası 1973 yılında Ziver-
bey Köşkü'nde yapılan sorgu-
lamalardan tanınıyordu. tlhan
Selçnk, Talat Turhan, Cclil
Gürkan ve Ugur Mumcu gibi
taınmış kişilerin kitaplannda
da Unlütürk'ün çalışmalanna
ilişkin bügi ve veriler yer ah-
yor.
tlhan Selçuk, "Ziverbey
Köşkü" adlı kitabında şöyle
diyor: "12 Mart döneminde
Erenköy'de, Ziverbey de Zih-
ni Paşa Köşkü diye anılan yer-
de, Faik Tüıiin ve Memduh
Ünlütürk bnyrnğunda bir iş-
kence merkezi kurnlmuştnr.
Bu işkence merkezinde de bir-
çok aydın tezgâhtan geçiril-
miştir."
Uğur Mumcu, 1986 yılında
"tnkdap Mekrnplan" başlı-
ğıyla yayımladığı yazı dizisin-
de, 12 ekim günü şunlan ya-
zıyordn:
"Ünlütürk, 27 Mayıs ihtfla-
lini 'giriştiğimiz milli dava'
olarak niteliyor. 'Milli davra-
nışımıza karşı menfi düşünüş-
Iere sahip olanlann temizlen-
mesi hususunda son yapılan
ameliyeden dolayı' MBK üye-
lerini kutluyor ve 'Milli dava-
mıza bağlılığımı arz ederim'
diyor. Memduh Ünlütürk adı
12 Mart döneminde Ziverbey
Köşkü'nde yapılan işkenceü
sorgular nedenfyle çok geçmis-
ti. Ünlütürk, Ziverbey Köş-
kü'ndeki sonisturmalan yöne-
ten Tahkikat Komisyonu Bas-
kanıydı."
Mumcu, ayrıca Osman
Köksal'a gönderilen.mektup-
ları yazdığı dizisinde "Mada-
noglu davası sanıklan Ziver-
bey Köşkü'nde işkence gördü-
ler. Sıkıyönetim Komotanı Fa-
ik Tiirün ve Tahkikat Komis-
yonu Başkau Ünlütürk'in
bütün amaçları, işkenceli sor-
gulardan geçirdikleri seçkin
aydmlar ve kurmay s«baylar-
dan Madanogln ve Köksal
aleyhlerine ifadeler ahnakü.
Köksal da gözaltına alımp Zi-
verbey Köşkü'ne getirilseydi
27 Mayıs günkrlnde Osmaı
Köksal'a bu mektubu yazan
Ünlütürk acana gözünü lurp-
madan bu eski arkadaşını da
işkenceli sorgulardan gecire-
cek miydi?" diyordu.
Emeldi Tümgeneral Celil
Gürkan'ın anı dizisinde
"Erenköy Ziverbey Köşkü'-
nün, idari ve güvenlik yöneti-
mi açısından Tümgeneral
Memduh Unlütürk'e baglı oi-
dugunu ogrenecektün" cümle-
si yer almıştı. Ünlütürk bu
cümleye karşıkk gönderdiği
mektupta Gürkan'a şöyle de-
mişti:
"General Gürkan'm edindi-
ği bu bilgiler, tamamen gerçek
dışı ve maksatlı bir beyandır.
1. Ordo Komutanhgı'nm 4 Şo-
bat 1972 tarife ve per. 7500-1
7 2 YNT 243 sayılı ve 1. Ordu
ve Sıkıyönetim Kornutanlığı
tarafından imzalanmış bir
emirle kunılan bir tahkikat
komisyonunda başkankgı şah-
sıma verilmistir."