Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURÎYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 8NİSAN1991
Af mı9 Erteleme mi?
Biz, açıkladığımız nedenlerle kamuoyundaki huzursuzluğun
giderilmesi ve yaralann sanlması amacıyla "cezaevlerinin
boşaltılması" görüşüne tamamen katılıyoruz. Bunun için suçlar ve
sağ-sol arasında hiçbir ayrım yapmadan kapsamh bir genel affın
çıkarılmasını zorunlu görüyoruz.
HALİT ÇELENK Hukukçu
"Devlet, değişik sosyal ve siyasal düşünce-
lcrle bazen geçmişte işlenmiş olan belli kimi
juçlann artık izlenmemesini uygun görür; top-
lumsal yarar bunların unutulmasında görüle-
bilir. Ceza verme hakkı özellikle toplumsal ya-
rann gereği olduğu gibi, bazen ceza vermemek
de onun gereklerinden olabilir. Kamu huzur ve
sükûnu için kimi suçlann artık hiç izlenme-
mesi yeğlenir. Çoğu kez bir devrim ya da İn-
kılap yahut önemli olaylardan sonra düşün-
celeri yatışünp normal halin geri gelmesi is-
tenilir... Işte bu tür siyasal gerekçelerle, sos-
yal yapıyı ilgilendiren olaylann doğurduğu ne-
denlerle genel af ilan ecülir!'(1)
Bu sözler, ünlü ceza hukuku uzmanı, İstan-
bul Üniversitesi Ceza Hukuku Profesörü Ta-
hir Taner'in biz öğrencilerine af konusunda
söylediği sözlerdir. Gerçekten çalkantıh dö-
nemlerden sonra geçmişin unutulması, yara-
ların sarılması, toplumun huzura kavuşması
af yasalannın temel gerekçesi olagelmiştir.
Sayın Prof. tlhan Arsel'e göre "Siyasi ve
Biilli mUlahazalara binaen ve muayyen suçla-
n işlemiş mahkûmlara şamil olmak üzere
umumi af yoluna gitmekle memleketin sükûn
ve emniyetinin tesis edilebileceği kabul edi-
Kr!'(2)
Yargıtay Ceza Genel Kurulu da konuya
ilişkin bir kararında "Ammenin (kamunun)
menfaati noktasından ittihaz edilmiş siyasi bir
tasarruf olan umumi af Ue bazı suçların unu-
lulmak istendiği"ni kabul etmektedir.(3)
Bilinen ük yazılı genel af, MÖ 404 yûmda
Atinalı General Thrasybule'run ilan ettiği af-
tır. Atinalı general bu affa "Geçmişi unutma
yasası" adını vermişti. Fransızların "Amnis-
tie", lngilizlerin "Amnesty", ltalyanların Am-
nistia deyişini kullandıkları af, Latince
"Amnestia" sözcüğünden kaynaklanmakta ve
"geçmişin unutulması" anlamına gelmektedir.
Ceza hukuku öğretim üyeleri Prof. Sulhi
Dönmezer, Sahir Erman, düşünür Barthelemy,
"Türk ve İtalyan Ceza Kanunları Şerhi"nin ya-
zan Magno, Seha L.Meray ve Ali Fuat Baş-
gil, yapıtlarında affı toplumsal yarar, geçmi-
şin unutulması, toplumun huzura kavuşması
gerekçelerine dayandurnaktadırlar. Ünlü İtal-
yan cezacısı Iyering'e göre "Af yetkisi toplu-
mun emniyet sübabıdır!'
Yaratılan huzursuzluk
Ülkemiz, özellikle son on yıldan bu yana bir
huzursuzluk ortamına itilmiştir. 12 Eylül'de te-
rör hareketlerini önleme savı ile yönetime el
koyanlar yurdumuzu yeni bir huzursuzluk or-
tamına sürüklemişlerdir. 24 Ocak Kararları1
nı temel alan tekelci kapitalist bir sistemi yer-
leştirme çabalarının demokratik bir ortamda
tepki yaratacağını ve olumlu sonuçlar vereme-
yeceğini gören egemen güçler, amaçlarına ula-
şabilmek için darbeyi, baskıcı rejimi ve sıkı-
yönetimi yeğlemişlerdir.
Bu güçler, 12 Mart faşizminden sonra ya-
salarda kalan insan haklanna ve demokratik
ilkelere uygun hükümleri de ortadan kaldır-
mışlar ve yerine, başta anayasa olmak üzere
tüm toplumsal yasalan değiştirerek, "12 Ey-
lül hukuku" dediğimiz bir "yasalar sistemi"ni
getirmişlerdir.
Uygulamaların getirdiği
12 Eylül hukuk uygulaması, sözü geçen hu-
zursuzluğu daha da arttırmıştır. Bir yandan
"sorgulama yöntemi" olarak uygulanan işken-
celer, emniyet binalarında ve cezaevlerinde
meydana gelen ölüm ve öldürme olayları, öte
yandan işkenceli anlatım tutanaklannı su<* ka-
nıtı olarak değerlendiren ölüm ve ömürboyu
ağır hapis ve özgürlüğü bağlayıcı cezalar, ada-
letsiz kararlar, kamuoyunda tedirginlik yarat-
mış ve halkın adalete olan güven ve inancını
sarsmıştır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun verdiği;
emniyet, savcı, tutuklama hâkimi ve mahke-
me önündeki ikrar anlatımlannın tek başına
hükme dayanak yapılamayacağına ve bunla-
rın inandıncı başka kanıtlarla doğrulanması
gerektiğine ilişkin son karar da, toplumların
gerilimli dönemlerinde oluşturulan bu tür ka-
rarlann adaletle bağdaşmadığını bir kez da-
ha ortaya koymuştur.
Halk arasında Pişmanhk Yasası adıyla anı-
lan, vatandaşı muhbirliğe, jurnalciliğe teşvik
ederek ahlak duygularını ve ahlaka bağhlığı-
nı tahrip eden yasalarla, kimi sanıkların (iti-
rafçı sanıklar) kendilerini cezadan kurtarmak
için suçsuz olduğunu bildiği kişileri suçlama-
larına, bunların anlatımlanna dayanılarak
ölüm cezaları ve ağır hapis cezaları verilmesi-
ne olanak sağlanmıştır. Böyle bir yasanın uy-
gulanması adaletsiz kararların daha da artma-
sına neden olmuştur. Sağ ve sol görüşlü kişi-
ler arasında sol görüşlüler aleyhine ayrım ya-
pılarak çifte standart uygulamalanna gidilmesi
kamuoyunda tedirginlik yaratmış ve adalet
duygularını yaralamıştır. Yıllardan beri ceza-
evlerinde meydana gelen olaylar, açlık grevle-
ri, ölüm oruçları, ölüm olaylan bu baskıcı dev-
let anlayışının ve haksız uygulamaların bir
yansımasıdır.
Bütün bunlar kamuoyunda ciddi rahatsız-
lıklara neden olmuştur. Yöneticiler tarafmdan
da gözlemlenen bu huzursuzluğun bir "tecil"
(erteleme) yasası yoluyla giderilmeye çahşıldığı
görülmektedir,
Af mı, tecil mi?
Biz yukarıda açıkladığımız nedenlerle ka-
muoyundaki huzursuzluğuK giderihnesi ve ya-
ralann sarılması amacıyla "cezaevlerinin bo-
şaltılması"görüşüne tamamen katılıyoruz. Bu-
nun için suçlar ve sağ-sol arasında hiçbir ay-
rım yapmadan kapsamh bir genel affın çıka-
nlmasını zorunlu görüyoruz. Siyasal iktidar
çevrelerinin düşündüğü "erteleme" (tecil) yo-
luna gidilmesi bir tür "sartlı salıverme" ola-
caktır. Erteleme, suç ve cezamn sonuçlannı or-
tadan kaldırmayacaktır. Bunun dünyada bir
örneği yoktur. Böyle bir yöntem, salıverilen ki-
şiyi kamuoyunda "cezası tecil edilmiş kişi" du-
rumuna düşürecek, yeni bir suç işlemesi ha-
linde eski suçun cezası da çektirileceğinden,
yeniden suç işlememe çabası vatandaşı yaşa-
mmın sonuna kadar tedirgin edecek, yurttaş-
hk hakları, seyahat özgürlüğü, ehüyet, iş ara-
ma vb konularda engellerle karşı karşıya ge-
tirecektir. Bu yöntem devam eden davalar ba-
kımından uygulamada zorluklar ve karışıkhk-
lar yaratacaktır. Tümden değiştirilmesi bile
düşünülen 12 Eylül Anayasası'nda yapılacak
küçük bir değişiklikle sorun çözülebilir. Mu-
halefetin böyle bir af konusunda yardımcı ola-
cağına inanıyoruz. Ve yine inanamıza göre zo-
runlu hale gelen, iktidann da muhalefeün de
istediği "cezaevlerini boşaltma"nın en sağlık-
h yolu ayırımsız ve kapsamh bir genel aftan
geçmektedir.
1) Ceza Hukuku. S: 101-102.
2) Türk Anayasa Hukukunun Umumi Esasları. S: 340
3) 11/12/1933 G3Î5/351 S.K.
EVET/HAYIR
OKTAYAKBAL
Özal Masalının İflası!..
İyidir, hoştur ağırlanmak, pohpohlanmak! Hele koskoca
bir ABD Başkanı ise, ABD'nin Dışişleri Bakanı ise ya da her-
hangi büyük bir devletin önde gelen kişisi ise ağırlayan, öven,
göklere çıkaran; o zaman kişi ister istemez gevşeyecektir,
'ben neymişim be!' diyecektir, kendini çok çok yücelerde gö-
recektir!
Bay Turgut Özal ABD'ye gitti, gezdi, konuştu, övüldü, ko-
nuşturuldu vb. Gerçi kimi yerde de domates, çürük yumur-
ta yağmuruna da tutuldu, o başka! Turgut'la George, sanki
kırk yıllık dost gibiydiler. Ama sonuçta ne var? Ne elde ettik
Türkiye olarak? Sıfır! Hani bir koyup on-yirmi alacaktık, pas-
tayı eşit biçimde bölüşecektik, barış masasında baş köşede
oturacaktık? Hiç biri yok! Gerçek, yüz binlerce Irak yurttaşı
Türkmenle Kürdün sınır kapılarımıza dayanması, bunları is-
ter istemez konuk etmek göreviyle, sorumluluğuyla başba-
şa kalışımız, dost saydığımız ülke liderterinin de 'şu Türkle-
re bak, ne kadar acımasızlar, zavallı insanlara sınır kapıları-
nı açmıyorlar' diye eleştirmeleri...
Kenan Evren bile sonunda büyük devletlerin dostlukları-
na güvenilmeyeceğini söylemedi mi? Yunanlılartn NATO'-
ya dönüşlerini kabul ettiren. General Haig değil miydi? As-
ker sözü vermişti Evren'e, 'srz bu işe engel almaym, biz Yıı-
nanlılarla aranızdaki sorunları çözümleriz' dememiş miydi?
Nedense bizim devlet adamlanmız gerçekleri emeklilikten
sonra anlamaya, daha doğrusu öğrenmeye başlıyorlar. 82
Anayasası'na kefil olan kişi bile o anayasanın değiştirilme-
sini ister gibi!..
Bayan Işılay Saygın, SHP'Iİ Erdal Kalkan'ın "82 Anaya-
sası'nı beş general zorla kabul ettirdi" sözlerini, "O anaya-
saya yüzde 92 halk oy verdi" diye yanıtlamasını okuyunca
şaşırdım. Bu yüzde 92 oyla benimsenen anayasayı bugün
beğenen kalmadı. Kalkan doğru söylüyor, 'beş generalin
işidir' o anayasa! Şimdi kendileri de bu anayasanın değiş-
mesini istiyoriar. Nerde kaldı 'kefillik'? Bayan Saygın'ın ger-
çeklere biraz saygılı olması gerekmez miydi?
ANAP dokuz yıldır iktidarda. Az zaman mı bu? Bu dokuz
yılın sonucuna bir bakalım. Doların dört bin liraya yaklaşması
en açık bir kanıt. Türk Ürası'nı nerden alıp nereye götürmüş!
Özal'ın, Akbulut'un atıp tutmalarına artık kim inanır? Orta-
direk çökmüş, para pul olmuş, yoksulluk, işsizlik artmış. Peki
ya dış pjolitika?.. O hepsinden beter! Bir koyup on alma he-
veslisi Özal, şimdi Irak'tan gelen göç dalgası karşısında yal-
nız, güçsüz ve ağlamaklıdır. Nerede o bir telefonda 'buyur'
diyen, büyük gösterilerle şölenlere çağıran, gezdirip tozdu-
ran Bush'lar, Baker'lar!..
Ekranlarda, resimlerde görüyoruz Irak'tan kaçıp bize sı-
ğınmak isteyenleri... Yüz binlerce yoksul insan; aç, yarah,
umutsuz. Onlar için Türkiye'dir tek kurtuluş yeri. Ama biz
de kapıları kapatıyoruz yüzierine! Denecek ki, çaresiziz. Ama
nerede Bay Ozal'ın dünyaölçüsündeki etkinliği, saygınlığı!
Herkese telefonlarla yön vermesi, öğütlerde bulunması! Ne-
den kimse yardıma gelmiyor? Neden büyük dost Amerika,
Ortadoğu petrollerini eline geçirdikten sonra Irak'ta olup bi-
tenlere karışmıyor; tam tersine, Irak'taki Kürt ve Şii isyancı-
ları neden destekler gibi davranıyor?
Şu Özal saltanatı bir yıkılıp gitse halkımız geniş bir soluk
alacak. İşlere bıraktıgımız yerden yeniden başlamak gere-
kiyor. O da demokrasinin gereği gibi uygulanmasıdır... Özal
ne dediyse ters çıktı; ne yaptıysa yanlış! Şimdi de cezaevle-
rindeki on binlerce hükümlü ve tutukiu korkunç bir bunalı-
ma sokuldu. 'Ben söz verdim, senet vermedim' diyen bir baş-
bakan hangi uygar ülkede görülmüştür? Demek, bundan
sonra verilen sözlere aldırmayıp bir de senet mi isteyece-
ğiz? Hani bayrama kadar tecil olayı gerçekleştirilecekti? Ger-
çi 'tecil', sorunu çözümlemekten uzak bir çare... Ama yılla-
rını kapalı duvarlar ardında geçirenler için yine de bir umut,
bir kurtuluş yolu. ANAP iktidarı on binlerce insanı, bu insan-
ların ailelerini bir kez daha perişan etmiş olmayacak mı?
Tek çare, Özal'ın başında bulunduğu şu ANAP iktidarını
en kısasürede alaşağı etmek... Halkın yüzde sekşeni bu so-
nucu dört gözle bekliyor... Halkın gücüne karşı Özallar ne
yapsalar ne etseler boştur, sonuçsuzdur.
Sevgili
ALTUĞ
Senin yokluğuna alışmak zor olacak.
Dostluğun, insanhğın, mücadelen
bizlere ışık tutacaktır.
ANKARAU DOSTLARI KüVSk
CEN(İİZ AYTAİ,:
SEDEN ÖZAN
ile
ZAFER KAKINÇ
evlendiler
İstanbul, Divan Oteli
7 Nisan 1991
SULTAN% AIR
BOEING 737-200 ile
D SULTANM/UR
IMIIIIIMIIII I iT •IIIIIIIIMIIIIII
İ Ç H A T L A R
İSTANBUL-ANKARA-İSTANBUL
İSTANBUL - İZMİR - İSTANBUL
İSTANBUL - ANTALYA - İSTANBUL
ANKARA-ANTALYA-ANKARA
ANK'ÂRA - İZMİR - ANKARA''''- •"
DIŞ HATLAR
ALMANYA: Düsseldorf, Hamburg/
Stutgart, Mû'nih, Hannover, Berlin
FRANSA: Paris BELÇİKA: Brüksel
İSVİÇRE: BajjfiL&İrih hipLLANP
Amsterdam, /Vraaitricht; Rott^rdam
MÜRACAAT VE REZERVASYON:
• ^ - . •- . ' . . • •• -,,*• :«•;•' ~ " - r " " r * - ••*
İstanbul, Ankara, Antalya ve İzmir'den.
SULTAN HAVA YOLLARI
EKİNTURİZMMERKEZ
NAZAR REIŞEN
SARAYTURİZM
KÜLTÜR TURİZM
SARAY TURİZM ANKARA
EKJN TURİZM ANKARA
EKİN TURİZM İZMİR
EKJN TURJZM ADANA
EKİN TURİZM ANTALYA
Florya Asfaltı 68 Şenlikköy-istanbul Tel: 574 76 50 (10 Hat)
Cumhuriyet Cad. 295 Harbiye-istanbul Tel: 134 43 00-141 53 23
Mesihpaşa Cad. Erseven işhanı Kat:3 Aksaray-İstanbul Tel:5U 54 85-511 76 37
İstasyon Cad. Cihan işhanı Kat:3 Bakırköy-İstanbul Tel: 570 26 56 - 583 59 20
Cumhuriyet Cad. No:243 Kat:4 Harbiye-istanbul Tel: 134 34 20
Safariye Cad. Alinazmi İşhanı No:1 K:4/40 Kızılay-Ankara Tel:131 66 03-135 08 53
Kızılırmak Cad. Mis Apt. Akay-Ankara Tel: 118 84 40 - 11 7 57 80
Cumhuriyet Bulvarı 123/1-B Alsancak-izmir Tel: 21 70 02 - 63 25 43
Ziyapaşa Bulvarı Divan Apt. 10 Adana Tel: 14 31 41 - 13 05 43
Fevzi Cakmak Cad. Günal Apt. 26/A Antalya Tel: 1 2 99 29 - 11 57 11
VE SEYAHAT ACENTANIZ
"FLY AND SMILE"
transferleri mevcuttur.
THY biletleri kabul edilir.
SAVAŞA HAYIR diyen Demokratik Kamuoyuna
SAVAŞA HAYIR! BİN KEZ HAYIR
YA..!
Kuzey Irak KÜRT HALKININ KATLEDİLMESİNE
EVETMİ?
Öyleyse Neden Suskunuz?
Sessiz ve duyarsız kalmak, Katliamı Onaylamak değil midir?
Osman ÖZÇELİK
Ercan SEZGİN
Zeki AKTAŞ
Şemsettin POLAT
Orhan KAYA
Latif EPÖZDEMİR
Hikmet Can ÖZDEMİR
İsmet ERDEMLİ
Abdurrahman DEMİR
Mehmet Ali SARIÇİMEN
Nusret TÜRKKAN
Yaşar KİLERCİ
Şevket ÜNAL
Serap MUTLU
Dilaver EREN
Ali ASLAN
Niyazi İLETMİŞ
Mehmet ÖLÇER
Adnan ŞENOL
Sabahattin TUNCEL
Ahmet GEZ
Ertan ÖZTÜRK
Orhan AVCI
Erdal YILDIRIM
Hasan ZENGİN
Zeki GÜNAY
Baki PALABIYIK
Halkın Emek Partisi
Halkın Emek Partisi
Halkın Emek Partisi
Halkın Emek Partisi
Halkın Emek Partisi
Halkın Emek Partisi
Halkın Emek Partisi
Halkın Emek Partisi
Halkın Emek Partisi
Halkın Emek Partisi
Halkın Emek Partisi
Halkın Emek Partisi
Halkın Emek Partisi
Halkın Emek Partisi
Halkın Emek Partisi
Halkın Emek Partisi
Halkın Emek Partisi
Halkın Emek Partisi
Halkın Emek Partisi
Halkın Emek Partisi
Halkın Emek Partisi
Halkın Emek Partisi
Halkın Emek Partisi
Halkın Emek Partisi
Halkın Emek Partisi
Halkın Emek Partisi
Halkın Emek Partisi
İstanbul İl Başkanı
Bakırköy İlçe Bşk.
Beşiktaş İlçe Bşk.
Beyoğlu İlçe Bşk.
Büyükçekmece İlçe Bşk.
Eminönü İlçe Bşk.
Fatih İlçe Bşk.
Gaziosmanpaşa İlçe Bşk.
Kadıköy İlçe Bşk.
Kağıthane İlçe Bşk.
Kartal İlçe Bşk.
Küçükçekmece İlçe Bşk.
Pendik İlçe Bşk.
Sarıyer İlçe Bşk.
Şişli İlçe Bşk.
Umraniye İlçe Bşk.
Üsküdar İlçe Bşk.
Yalova İlçe Bşk.
Zeytinburnu İlçe Bşk.
Arnavutköy Belde Bşk.
Çınarcık Belde Bşk.
Çittlikköy Belde Bşk.
Esenyurt Belde Bşk.
Gürpınar Belde Bşk.
Mimar Sinan Belde Bşk.
Sultanbeyli Belde Bşk.
Tepecik Belde Bşk.
OKURLARA.
OK4Y GÖNESSİN
Medyalardan Kuşku
B atı'da gazeieciler tedirgin. Gazete ve gazeteci
kavramları bugüne dek az görülmüş biçimde
yıprandığı için... Mesleğin temel kurallan tartışma
konusu yapılırken kamucylannın basına olan inanç ve
güveni hızla gerilediği için (Fransa'da gazetecilerin
bağımsızlığına inananlann oranı yalnızca %26)... İki
dünya savaşı arasında Avrupa basını için az istisna ile
"büyük güçlerin elinde, bütün pis işlerin içinde"
denildiği günleri andıran bir kampanya yürüdüğü için...
İletişim Araştırmaları Dergisi Mediapouvoirs'ın Yazı
İşleri Müdürü Jean-Marie Charon "gazeteci"n/n
kamuoyu karşısındaki son durumunu çok kötümser bir
üslupla tanımlıyor: "Gazetecinin robot portresi şöyle
özetlenebilin Yetkileri ve ayrıcalıklannın haklılığı
kuşkulu, kendi görüntüsüyle gözleri kamaşmış bir
adam..." Bu sevimsiz görüntüyü yaratan gazetecilerin
ortak özellikleri ise tekrar tekrar özetleniyor: Yanlış bir
iktidar duygusuna kapılıp süreklenenler; devlet
adamları, politikacılar ve diğer gûç odaklarıyla
ilişkilerinde mesafe koyamayanlar; haber kaynaklannın
karşılıklı denetimi kuralını kavramayan ve işlevinin
bilincinde olmayanlar. Son olarak Körfez savaşında
yaşanan kötü örnekler gazetecileri zaten sevmeyenler
için tüm basına karşı kampanya yürütme olanağı
yarattı. Fransa'nın eski başbakanlarından Laurent
Fabius da fırsatı kaçırmayanlardan: "Körfez savaşının
iyi yanı, insanların medyalardan kuşku duymaya
başlamalan oldu..."
Doğu Avrupa'da da gazeteciler tedirgin. Yeni bir basın
özgürlüğü dönemini büyük umutlarla beklerlerken, bu
özgürlüğün tanımını herkes farklı yapmaya başladığı
için... Batı'dan gelen büyük basın patroniarı tam bir
"batan geminin mallarını yağmalama" havasında
önlerine gelen yayını satın aldıklan için... Yeni
yönetimler fiilen elde edilmiş olan basın özgürlüğünü
kısıtlama girişimlerinde bulunduklan için... LJteraturnaya
Gazeta'dan Katia Şukşin Sovyetler'deki gazetecilerin
durumunu anlatıyor: "Suya atılmış köpek yavruları
gibiyiz, tutunacak bir dalımız da yok..."
Basını tümüyle kuşku altında bırakan kötü örnekler
Türkiye'de belki de fazlasıyla var, ama bu durumlar
Batı'da olduğu gibi meslek örgütleri içinde ve dışında
açık açık tartışılmıyor. Türkiye'de de gazeteciler
tedirgin, ama öncelikle sektörün içinde bulunduğu ağır
ekonomik bunalım yüzünden tedirgin; mesleğin
saygınlığını düşüren ömeklerin yarattığı tedirginlik ise
yavaş yavaş su yüzüne çıkıyor...
•
2000 yılına az kala gazetecinin işlevi nedir, ne
olmuştur. Philippe Gaillard net bir tanım yapıyor:
"Siyasal bir angajmana sıkı sıkıya bağlı basın dışında,
söz konusu olan artık düşüncelerin yayılması değil,
okurun bilincinde olduğu veya olmadığı
gereksinmelerin karşılanmasıdır. Gazeteci, okuru
ilgilendiren haberleri, gerekli açıklamalarıyla birlikte
vermeye, aynı zamanda onu rahatlatmayı unutmadan,
eğitimini sürdürmesine yardımcı olmaya çalışır. Daha
alçakgönüllü olmayı gerektiren ve daha çok titizlik ve
çabayı gerektiren, düşünceleri yayma özgürlüğünü
dıştalamayan, onunla bütünleşerek ona eklenen bir
ideale gelinir: Eksiksiz ve doğru haber." (Philippe
Gaillard, Gazetecilik, İletişim Yayınlan Cep Üniversitesi
dizisi) 'ş.r
l
s: . L •
*
Mart 1991, gazetelerin yine promosyona yüklendikleh
bir ay oldu ve yalnızca reklamlara harcanan para
miktan 8.5 milyar lirayı aştı. Bileşim araştırma
kuruluşunun verilerine göre reklam harcamalarının
gazetelere göre dökümü şöyle:
Sabah
Hürriyet
Milliyet
Meydan
Türkiye
Bugün
Yeni Asır
Süneş
Zaman
Günaydın
Tan
2.5 milyar lira
2 milyar lira
1.5 milyar lira
1.2 milyar lira
600 milyon lira
500 milyon lira
200 milyon lira
57 milyon lira
51 milyon lira
34 milyon lira
16 milyon lira
Yoğun promosyon kampanyası yapan gazetelerden
önemli tiraj artışı sağlayanlar Bugün, Sabah, Türkiye ve
Yeni Asır oldu. Gazetelerin mart 1991'deki günlük
ortalama net satışları ve bir önceki aya göre farkları
şöyle:
1500 Liralık Gazete
Cumhuriyet 102.500 —5.620
1300 Liralık Gazeteler
Sabah
Milliyet
Hürriyet
916.322
635.605
530.587
+85.354
—175.457
—47.940
1000 Liralık Gazeteler
Türkiye
Günaydın
Fotospor
Zaman
Yeni Asır
Güneş
Tercüman
686.600
119.840
90.117
68.500
55.200
48.051
39.481
+47.600
—11.958
—8.634
—3.200
+9.900
—3.063
—2.944
Bugün
Meydan
800 Liralık Gazeteler
503.221
482.722
+201.889
—116.409
500 Liralık Gazeteler
Tan 92.092 —8.482
OLUM
Ailemizin çok değerli varlığı, gerçek insan,
seçkin bilim adamı
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim üyesi
prof D r NEJAT SABUNCU'yu
4 Nisan 1991 akşamı ani bir rahatsızlık sonunda lzmir'de kaybettik.
O'nu, 8 nisan pazanesı günü saat 1 l'de Ege Üniversitesi Tıp
Fakültesi'nde yapılacak törenden sonra 9 nisan salı günü lstanbul'da
Karacaahmet Camisi'nde öğle namazmı izleyen cenaze namazından
sonra Karacaahmet'teki aile mezarlığında toprağa vereceğiz. Acımız
sonsuzdur.
ŞEBİNKARAHİSARU SABIHVCU AİLESİ ADEVA
GÖNİ L VE POLAT SABUNCU