22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 30NÎSAN1991 . Fişek JMoeaVa Mektup... Bir yandan kendi halkının geleceğini ve mutluluğunu düşünmeden insanlarını bile bile ateşe atan bir diktatör, öte yandan bu diktatörü sırf çıkarları için daha birkaç yıl öncesi gelişmiş silahlarla donatıp baş belası yapan ülkeler, sonra daha da geliştirilmiş silahlarla bu baş belasını yok etmeye çalışan aynı ülkeler ve sonra kan... Gözyaşı... Ölüm... Ve sonra harap olmuş bu ülkeyi yeniden onarmak için koruyucu melek kıüğına girecek aynı ülkeler... Emperyalizm şaşmaz kurallarını ne de güzel uyguluyor! Prof. Dr. R. KAZIM TÜRKER Hekimlik mesleğinde bilgili, sevecen ve hoş- görülü olmak gibi bizlere emanet ettiğin de- ğişmez ilkeleri uygulayarak görevlerimizi ye- rine getirmeye çahşıyonız. Ne yazık ki aramız- dan aynldığm günden beri geçen süre içinde gelişen olaylar hakkmda size ytlz güldürücü haberler veremeyeceğim. Geçen ağustos ayından beri büyük bir en- dişe ile izlediğimiz Körfez bunahmı en sonun- da korkunç bir savaş ortamına girdi. Bilim ve teknolojinin geliştirdiği en kahredici ve acı- masız silahlann kullanıldığı bu savaş, sadece insanlan değil tüm canlıları alabildiğine yok etti. Bir süre önce televizyonlarda ve Cumhu- riyet gazetesinin birinci sayfasında yayımlan- mış bir karabatak resmini görmenizi çok is- terdim. Bir ham petrol çukuruna döndürül- müş bulunan Körfez, bu zavalb yaratığın ya- samını sürdürdüğü yurduydu. Uçarruyordu. * ç ve susuzdu... Gözleri iri iriydi ve ölümü- nü bekiiyordu. Sadece karabatak rru? Hayır. Körfez'de yaşayan tüm canlılar aynı durum- daydılar. Ya insanlar? Ya mesleğimiz gereği her zaman yardımlanna koşmak durumunda olduğumuz insanlar, mutsuz... Aç ve susuz... Onurlan zedelenmiş... Yazgılarıyla baş başa. Belki de hiç acı çekmeden bir an önce ölmeyi yeğliyorlardı. Kısa bir süre önce, bir aydan biraz daha uzun süren savaşın bittiği ve silahların sustu- rulduğu açıklandı. Gerek ülkemizde gerekse iletişim araçlarından izlediğimiz kadarıyla tüm dünyada insanların sevinç mutluluklan- nı görmenizi çok isterdim. Bunun tek bir an- lamı vardı: Insanoğhı nerede olursa olsun, ke- sinlikle savaş denen eyleme karşıdır; tıpkı biz hekimler gibi. Ne var ki az sayıda da olsa ba- zılan, özellikJe çıkar peşinde koşanlar bizler gibi duşünmuyorlar. Emperyalizm canavan Tüm bunlar neden? Niçin insanlar bu ka- dar kendileri ve doğa için acımasız oluyorlar? Bunun tek bir nedeni olduğunu zannediyo- rum: Insanoğlunun bir türlü yok edemediği emperyalizm denen korkunç illettir!.. Sömü- rü düzeni, çıkarahk, başkasının sırtından ge- çinmek, yüzyıllar öncesine göre daha da pa- lazlanmış olarak kol geziyor. Ikinci Dünya Savaşı'mn tüm dünyada bıraktığı utanç tab- losu ne çabuk da unutuldu! Savaş denen ey- lemi yok etmek için gösterüen bunca çabalar, kurulan örgütler inandırıcı olmaktan çok uzak. Savaş suresince tanık olduğumuz olay- lar, artık Afrika'da açük nedeniyle yaşam sa- vaşı veren küçücük yavrulara gelişmiş ülke- lerin yaptıklan yardımların bir gösterişten başka bir şey olmadığı ve bu çabaların aJtın- da hangi çıkarlann yattığı kuşkusunu uyan- dırmaktadır. Zira savaş günlerinde insanlar arasında çifte standart uygulamasına tüm iğ- rençliği ile tanık olduk. Bir yandan kendi hal- kının geleceğini ve mutluluğunu düşünmeden insanlannı bile bile ateşe atan bir diktatör, öte yandan bu diktatörü sırf çıkarları için daha birkaç yıl öncesi gelişmiş silahlarla donatıp baş belası yapan ülkeler, sonra daha da ge- liştirilmiş silahlarla bu baş belasını yok etmeye çalışan aynı ülkeler ve sonra kan... Gözyaşı... Ölüm... Ve sonra harap olmuş bu ülkeyi ye- niden onarmak için koruyucu melek kıbgına girecek aynı ülkeler... Emperyalizm şaşmaz kurallarını ne de güzel uyguluyor! Evet genelde silahlar sustu. Ama şimdi ma- sabaşı savaşı sürüyor. Bu ikinci savaş nasıl sonlanacak, bunu zaman gösterecektir. Ama bu savaşta da emperyalizmin yine kendi ku- rallarını uygulayacağından kimsenin kuşku- su olmasın. İkinci Dünya Savaşı sonlarında büyük Türk aydım, ünlü karikatürist Cemal Nadir'in bir çizimini anımsıyorum: Hayvan- larm en güçlüsu olarak bilinen aslan başka bir yabanıl (vahşi) hayvanı yakalamış, ikinci hay- van kendinden daha güçsüz olan bir başkası- nı, o da kendinden güçsüz olan bir başkası- nı... Ve bu zincir anımsadığım kadarıyla bir kurbağa ve bir sivri sinekle sonlanıyor. Altın- daki yazı çok anlamlı: Devletler hukuku. Bu yanm yüzyıl öncesi eşsiz (harika) çizim, gü- numüz dünyasındaki olayları ne güzel yansı- tıyor. Yaşamlan boyunca sömürülmüş, hor görülmüş Doğu Anadolu insanlan arasında sık sık yinelenen bir deyim vardır: "Zengin ne derse belidir, beli... Yoksul ne derse deli- dir deli"... Işte yaşamlan boyunca emperya- lizmin baskısında ezilmiş insanlann düşündü- rücü bir özdeyişleri. | Ülkemizdeki ilginçlikler! Savaş suresince ülkemizde de ilginç olaylara tanık olduk: Savaşı istemeyen çoğunluk, sa- vaşa "hayır" demenin suç sayüdığı günler, sa- vaşa alkış tutan azınhk, savaştan çıkar bek- leyenler, savaşa karşı olan Türk insanını 'ta- bansızhk'la suçlamaya kalkan yetkililer, pa- ra ve mevkı rıırsı, poütik oyunlar, borsa zen- ginleri, kadercilik'i yol gösterici olarak özüm- semişlerin, savaşın tahrip gücünü gördükten sonra birdenbire 'bilimci' kesilmeleri, sık sık verilen demeçler, yorumlar, pot üstüne pot kırmalar ve masabaşı savaşına 'davet'i gitgi- de zayıf bir olasılık olarak görülen Türkiye! Bu savaş ülkemizde yepyeni bir Amerikan hayranhğı modelini de uygulama alanma sok- tu. Artık üzerinde İngilizce yazılar içeren kı- sa kollu gömlekleri (T-shirt) giyme yanında, bir de kişilere hayvanbilimsel (zoolojik) bir yaklaşımla güçlü hayvanlann adlannı vererek Amerikan hayranlığmııgöstermek! Böyle bir uygulama son derece edcen olacağa benzer; zi- ra bu yöntem, sıradan insanlanmızın buluşu değil, bir hükümet uyesinin ulusal kültürümü- ze önemh' bir katkısıdır. Kaçınılmaz savaşımızm kahramanlanna... Emperyalizmin tahrip gücü çok fazladır. Bu saynhğın (illetin) bulaşma yolları ise son derece karmaşıktır. Kaleyi içinden vurmak önemh" kurallarından biridir. Bunu uygula- mak için yerü işbirlikçileri kolaylıkla bulur. Bazen silah zoru ile etkili olmaya çahşır. Bu son durumlarda savaş kaçınılmaz olur. Ya- şamlannm büyük bir kısmını işte bu kaçınıl- maz savaş alanlarında geçirmiş ve emperya- listlerin silahh saldınlanna karşı ülkemizin ba- ğımsızlığını görülmemiş özveriyle kazandırıp banş içinde yaşamanın yüceliğini bizlere ar- mağan etmiş başta yüce Atatürk, Ismet tnö- nü olmak üzere tum Kurtuluş Savaşçıları'na sonsuz saygılar... Hocam, size yakın geçmişin ilginç olayla- nm oldukça karamsar bir tablo çizerek aktar- mak durumunda kaldım. Bundan dolayı üz- günüm. Aydınhkh ve savaşsız bir gelecek öz- lemiyle siz kalpaksız Kurtuluş Savaşçısı ho- cam'a içten saygılanmı sunuyor bizlere arma- ğan ettiğin hekimlik mesleğini yücelten en doğru yol ve yöntemler için sizi içtenükle al- kışhyorum. PENCERE HESAPLAŞMA BUBHAN ARPAD Bayram Yazısı Türkçe Sözlük'te Bayram şöyle açıklanır: Ulusça kutlanan gün, ya da günler. Sıfırdan seksene yaşadığım kimi bayramların daha başka bir yeri vardır. Bahçede ağaca bağlanmış bir koyunun acı acı meleme- leriyle Cumhuriyet marşları canlı ve yürekle ezgileşen dün- yalardır! Karayla mavi gibidirler. Çocukların, gençlerin, orta yaşlı- ların ve yaşlıların dünyaları ayrıdır. Açık maviyle başlayıp ko- yu maviye donüşen, daha sonra soluklaşan ve en sonunda görünmez olan bir renk! Otuz yaşını o gün bitirmişti. Otuz yaşın bütün canlılığını, hareket yeteneğini carşının aiacalı ve buğulu havasına bırakıvermiş gibıydi. Ama o mavi dünya otuz yıl döneminin arkasına saklanıyor ve hiç mi hiç gelmiyordu. Çocukluk, delikanlılık ve gençlik o masmavi toz bulutunun arkasında belli belirsiz, gülümsüyorlardı. Sünnetin acılannı hatıriamıyor, fakat kalabaiık düğün evinin kalabalığını, arma- ğanları, hokkabazı, komşu kadınların süslerini bütün çizgi- leriyle yaşayabiliyordu. Okulda cezaya kaldığını, iyi çalışma- (Artiût /5. Sayfada) "BÜYÜK GÖZALTINA" HAYIR! 1 Mayıs'ı yasaklayan zıhnıyet, 1 Mayıs'larda, öncesinde ve sonrasında ın- sanlarımıa gözaltına almaktadır Oysa; 1 MAYIS MEŞRUDUR, HUKUKİOİR. YASALLAŞMAUDIR 1 Mayıs'larda halka yönelık saldınlara son venlmelı, 1 Mayısta ölen in- sanlanmızın sorumlulan yargılanmalıdır. Bız hukııkçular, 1 Mayıs'larda yaşanan gozaltıları ve tum saldırıları kını- yor, halkımızın yanındayız dıyoruz. Katılanlar ve destekleyenler adına Av. BEDİİ YARAYICI • Av. AÜ RIZA DİZDAR - Av. FERDA ÇETİN NOT: Kurulan trttbat burolannda 30 Ntsan - 1 Mayıs tanhlerınde halktfnıza hukukı yardım için hazır bulunuyoruz Aksaray 516 21 56 - 512 03 86 Ştslı 148 31 99 - 132 93 19 Bakırköy 583 10 69 T.C. DOĞUBEYAZIT SULH HUKUK MAHKEMESt Sayı: 1990/92 Es. Ağn ili Dojubeyazıt ilçesi Suluçam köyü cüt: 77/02, sahife 86, kü- tük 149'da nüfusa kayıtlı Ali kıa 1.1.1955 doğumluve 12.7.1985 ta- rihinde ölen Hazal özcan'ın sağ eşi aynı yer nüfusuna kayıtlı, Cimioğlu 22.2.1944 doğumlu Ali özcan'ın adresi tespit edüemedi- ginden eşi Hazal'ın mirasından M.K.444 maddesi gereğince 1/2 inti- fa hakkını mı yoksa 1/4 mülkiyet hakkını mı seçtiği hususunda duruşma günü olan 10.7.1991 tarihınde mahkememize gelip beyan- da bulunması, aksı takdirde 1/4 mülkiyet hakkını seçmiş sayılacağı ilanen tebliğ olunur. Basra: 46784 —SERVER TANILU— İslâm çağımıza yanıt verebilir mi? Say Dağıtım Ltd.Şti. Ankara Caddesı No: 54 Sirkeci/İST Tel: 512 21 58 • 512 50 80 • 528 17 54 •M Grev.!••• Grev dalgası yükseliyor. Niçin? 12 Eylül'den bu yana askerden sivile aktarılan iktidar ama- cını açık seçik saptamıştı: "— Türkiye ucuz emek cenneti olacak!.," İşçi de bu programa direniyor. Dengeleri bozuk ekonomide emekçiler her yıl biraz daha okkanın altına gidiyorlar; buna karşılık doruklarda yaşayış bi- çimleri bakımından öylesine aşırı lüks ve savurganlık sergi- leniyor ki yoksul halkta tepkiler yaratıyor; devletin televizyc- nu her Allahın günü ülke ileri gelenlerinin görgüsüzlük ve savurganlık saltanatım yansıtıyor; sonra işçiye dönüp öğüt veriliyor: — Kemerleri sıkt • THY (Türk Hava Yolları) grevi yaklaşık bir aydan beri sü- rüyor; geçenlerde bir televizyon programında seyrettim, iş- veren sözcüsü Avrupa'dan örnekler veriyordu: — Batı'da grev artık aşıldı; işçi, işveren ve hükümet temsil- cisi bir araya gelip uzlaşıyorlar. Doğrudur... İsveç gibi ülkelerde sosyal demokrasi bir yaşam biçimine dönüştüğünden ne işçi burnundan soluyor, ne de işveren emekçiye tepeden bakıyor; ama yüzde 60-70 enflasyon or- tamında her gün biraz daha güvensizliğe sürüklenen Türki- ye emekçilerine Avrupa'dan örnek vermek, insanla alay et- mek demektir. Niçin? Daha geçenlerde Cumnuriyet'in İsveç muhabiri Yavuz Bay- dar yazdı: "Türkiye, banka sektöründe grev yasağı bulunan tek Avrupa ülkesidir." 100 ülkede 325 sendika ve 10 milyon işçiyi kapsayan Ulus- lararası Banka Sigorta Büro Çalışanları Federasyonu (FIET) Genel Sekreteri Jenıngs diyor ki: — Yakın geçmişte demokratik reformlann yaşandığı Doğu Avrupa'da bile bulunmayan bu yasak kaldınlmalı." (Cumhuri- yet, 8 Nısan 1991) Avrupa ile Türkiye'yi sendikal haklar bakımından kıyasla- mak gülünçtür. 21'inci yüzyıla doğru Türkiye'de işverenin çı- kan, emekçi kesimin demokratik haklarını sağlamak yolun- dan geçiyor; çünkü ancak alın teri cephesinde gerçekçi bir kurumsallaşmadan sonra iş yaşamında çalışma banşı den- gelerine oturabilir. Hem "ucuz emek cenneti" yaratmaya çalışmak, hem de işçiyle uzlaşmak olanağı var mı? Hangi sihirli reçete böyle bir sonuca bizi ulaştırabilir? • THY grevinde siyasal iktidar kötü bir rol oynuyor, işçiye düş- manca bakıyor. THY bir KİT'tir... İkilem de burada odaklaşıyor. Kırk yıldan beri Türkiye'yi yö- neten sağcı siyasal iktidarlar sözde liberaldirler. 1950 yılın- da 103 KIT vardı, hükümet programında KİT'leri özelleştire- ceğini söyleyen DP iktidan 10 yılda KİT sayısını 219'a çıkar- dı; devletçilik sürdü geldi; 1991'lerde ekonomiye damgasını vuruyor. ANAP iktidan da bir yandan THY'yi yemlik gibi kul- lanır, öte yandan THY çalışanlarına düşmanlaşır. Doğru dü- rüst bir KIT siyaseti olmayan siyasal iktidar yüzde 60-70 enf- lasyonla yürüyen bir ekonomide işçiyle boğuşmayı marifet sayar. Oysa THY, ulusal bir kurumdur, çalışanlarla uzlaşma yol- ları aranmalıdır. Uzlaşma isteniyorsa.. ^ İşçi düşmanlığı ANAP iktidarına doruğundan eteğine ka- dar sinmiş; hınç duygularına dönüşmüş; ANAP'lı, emekçiye boğanın kırmızıya baktığı gibi bakıyor; işveren, anlaşmayı ara- yıp gerçekleştireceği yerde saldırıya geçiyor. THY grevıni, işveren bugüne kadar çoktan anlaşmaya bağ- layabilirdi. Geçen her gün ulusal çıkarlar hesabına kayıptır. ' İçlerinden Biri Anadolu Sig Türkiye'de her yıl onbinlerce fıektorlık ekili ürün hasaro upruyor. Bunların bir bölümü Anadolu Sigorta gövencesi altında. Dolu, yongın, fırtına ve kalite kaybı gibi nedenlerle uğradıkları zararlar korşılanıyor, en kısa sürede eksiksiz ödeniyor. Anodolu Tarım Sigortası, Türk köylü ve dftçisinin en yokın dostudur. Anadolu Sigorta, yurdun dört bir yanına yoyılmış 519 acentesi ve 922 iş Bonkası Şubesi oracılıjjıyla hizmetinizdedir. Anaoolu Sigorta ür TÜRKİYE İŞ B A N K A S I kunjuşudur. ANADOLU SİGORTA E k s i k s i z ö d e r . H e m e n ö d e r .
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle