Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
30SİSAN1991 + + * * HABERLERİN DEVAMI CUMHURİYET/19
Ekonomi Tıkanırken Güzel: Özal devleti temsil edemez
(Baarafl 1. Sayfada)
ecslemekten başka bir anlam taşımayan ge-
çc tedbirlerle vakit geçirmek yerine, sorun-
lam özûne bir an önce inilmesi gerekmekte-
dr
3ır başka yüksek bürokrat, Hazine ve Dış
Tcaret Müsteşarlığı'nın iki numarası Mahfi
Eoimez de bugün Sayın Saracoğlu'ndan
fa"<lı düşünmüyor ve uyarıyor:
Her devletin hazinesi bir. Bir tek hazine
otj. 50 hazine olmaz. Bu fonlar tek tek ku-
riMjğu zaman söyledik, yapmayın dedik.
k-î kimse dinlemedi. Fonların her birisi ayrı
bm hazine, ayrı yönetiliyor. 50 tane hazine-
nr olduğu yerde de ne para programı yapı-
iasâr, ne de mali program. Fonlann tamamı
raokal bir kararla kaldırılmalıdır. Hepsi büt-
çe/e, Hazine'ye devredilmelidir.
'ersonel harcamalarındaki 9 trilyonluk ar-
ftş da göz önünde tutulduğunda, yıl sonun-
dtöütçe açığı 17trilyon değil, 25-30 trilyon
oij. Körfez nedeniyle gelecek hibeleri de büt-
çe/e katsak açık yine 30 trilyon olur.
irtık harcama alanında yapılacak bir şey
k&madı. Harcamalan nereye kadar kısabilir-
sirz? Zaten bütçede maaş ve borç ödeme-
smşında bir şey yok. Gelirleri arttıncı önlem
laıvn.
Günü kurtarmaya çalışılıyor. Türk halkı as-
g&n iki üç yıllık yeni bir istikrar programına ik-
ns edilmelidir. Ekonomik gerçekler halka an-
laamalıdır." (Milliyet, 29 Nisan 1991, sayfa
11ı.
Ekonomideki tıkanmanın hangi noktalar-
dadüğümlendiğini sergiliyor bu açıklamalar.
Ûzal yönetimi özellikle 1989'un ortaların-
dan itibaren kamu finansmanını bekleyen
çıkmaz konusunda uyarılmıştır. Öneriler, o
dönemde başbakan olan Turgut Özal'a su-
nılmuştur.
Ama o sıralarda Sayın Özal, yaklaşan
cumhurbaşkanlığı seçimini düşünüyor olma-
lıydı ki, tasarrufu değil, kamu harcamaların-
da pompalamayı yeğledi; açık finansman
yöntemleriyle büyümeye dönük ekonomi po-
litikalarına ağırlık verdi; enflasyonla savaşı-
mı ikinci plana itti.
Devlet Planlama Teşkilatı da ocak 1990 ta-
rihli raporuyla, kamu finansman açığındaki
olumsuz gelişmeler ve alınması gerekli ön-
lemler konusunda hem Cumhurbaşkanı
Özal'ı hem de Başbakan Akbulut'u
uyarmıştı.
Dinleyen olmadı.
Özal yönetimi kamu açıklarını büyük bir
sorun olarak görmedi. Ödemeler dengesin-
de 1988 ve 1989'da üst üste iki yıl meyda-
na gelen fazlalar, kalıcı bir gelişme gibi de-
ğerlendirildi. Finansman açıklarının kısa va-
deli dış borçlanmayla karşılanması yoluna
başvuruldu.
Bugün Türkiye'nin kısa vadeli dış borçlan-
mada sınıra geldiği görülüyor. Şimdi de bu
borcun nasıl geri ödeneceği bir sorun ola-
rak gündemdedir.
Kısacası deniz bıtti.
Günü kurtarmayı amaçlayan önlemlerle
ekonomide artık yol alınamaz.
Özal yönetimi şöyle düşünüyor olabilir:
Körfez dolayısıyla gelebilecek hibe yardım-
larla sonbahara kadar acı ilacı ertelemek ve
erken seçime böylece gitmek...
Tam ne yapılacağı konusunda henüz bir
görüş birliği ortaya çıkmamış olsa da, eko-
nomik durumun böyle bir ertelemeye taham-
mülü olmadığını Özal yönetimi de bilmiyor
değil.
O zaman ne olacak?
Eylülde erken seçime gidebilecekse, ye-
ni istikrar paketini erteleyebilir mi? Erteler-
se, ekonomi ne olur?
Seçim 1992 eylülüne, normal zamanına
sarkacaksa, bu durumda 24 Ocak benzeri
yeni bir istikrar paketini halkın sırtına vura-
cak bir siyasal iktidann seçim şansı ne olur?
Kemeri sıksa bir türlü, sıkmasa bir türlü...
Hangisi Sayın Özal?
Çıkmaz çok derin değil mi?
Likat-Iş
şoförü
öldürüldü
ANKARA (Cumhuriyet Bii-
rosu) — Türkiye Liman ve Ka-
ra Nakil Tahliye tşçileri Sendi-
kası'nın (Likat-İş) şoförü Rıd-
van Yıldmm, silahlı bir saldır-
gan tarafmdan dün sendika ge-
nel merkezinde tabancayla vu-
rularak öldürüldü. Olayın nede-
ni henüz belirlenemezicen polis
çok yönlü soruşturma başlattı.
Sendika Genel Başkanı Melih
Hfisnii Yümaz'ın verdiği bilgi-
ye göre olay dün 15.30 sıraların-
da meydana geldi. Saat 15.00'te
sendikanın Kızılay Sezenler So-
kak 4/5 nolu binada bulunan
genel merkezine gelen kimliği
belirsiz bir kişi, kapıdaki görev-
lilere sendikanın şoförü Rıdvan
Yıldırım'ı aradığını söyledi. Da-
ha sonra Rıdvan Yıldırınj'la bir
odaya geçerek bir süre konuşan
saldırgan, bilinmeyen bir neden-
le üzerinde bulunan silahı ateş-
ledi. Görgü tanıkları iki el silah
sesi duyduklarını söylediler. Sal-
dırganın silahından çıkan kur-
şunlarla başından ve göğsünden
yaralanan Rıdvan Yıldırım, kal-
dırıldığı Belediye Hastanesi'nde
öldü. Saldırganın olaydan son-
ra koşarak binadan çıktığı ve
kayıplara karıştığı kaydedildi.
Olaya el koyan polis, sendi-
ka binasındaki görgü tanıkları-
nın ifadelerine başvurdu.
ANAP tam teslîm
(Başiarafı 1. Sayfada)
leceği öne sürülüyor.
Anayasa değişikliği ve erken
seçim: Cumhurbaşkanı Özal'ın
anayasa değişikliği ve erken se-
çim isteğini Mecliste gündeme
getirebileceği ANAP kulislerin-
de konuşuluyor. Özal'ın bu ya-
sama yılı içerisinde anayasa de-
ğişikliğini gerçekleştirmesi ve er-
ken seçim kararını meclisten çı-
karması halinde haziran ayı içe-
risinde toplanması gereken
ANAP üçüncü büyük kongresi-
nin erken genel seçim sonrasına
bırakılabileceği öne sürülüyor.
Özal'ın ANAP lideri olarak gi-
receği cumhurbaşkanlığı ve mil-
letvekili seçiminde güç kazan-
mayı hesapladığı, bu güçle gidi-
lecek kongrede istediği sonucu
almasının daha kolay olacağı
ifade ediliyor.
Akbulut silindi: İstanbul ll
Kongresi Başbakan Akbulut'un
ANAP grubu ve delege tabanın-
da silinmcsinc yol açtr. ANAP
kulisinde taraflar arasında "uz-
laşma sağlama" iddiasıyla orta-
ya çıkan Akbulut'un etkisiz kal-
dığı, sorunun yine bizzat Cum-
hurbaşkanı Özal'ın devreye gir-
mesiyle çözümlenebildiği ifade
ediliyor. Kulislerde "Akbulut
önce muhafazakâr ekiple işbir-
liği >ap(ı. Ancak Özal'ın ısran
karşısında önce Hüsnü Doğan'ı
azletmek durumunda kaldı,
sonra da ilçe başkanlannın fesih
ile tehdit etti. Belki Özal'ın gö-
zünde puan kazandı, ancak par-
ti içerisindeki etkinliği sıfırlan-
dı" yorumları yapılıyor.
Akbulut İstanbul kongresin-
de izlediği politika ile ANAP
içerisindeki eğilimlerden de tep-
ki topladı. Mesut Yılmaz yanlı-
sı liberaller "böylesine silik \e
etkisiz bir başbakan ile ANAP'-
ın seçim kazanması 'mümkün
değildir" yorumunu yaptılar.
Akbulut'a destek veren milliyet-
çi ve muhafazakâr kanat ise Ak-
bulut'tan desteklerini çekmeye
başladılar.
Akbulut'un buyük kongrede
Özal'ın desteğini almasına da
zayıf bir olasılık olarak bakılı-
yor. ANAP grubunda "Akbu-
lut Özal'ın desteğini alsa bile
kongrede genel başkan olarak
seçilmesi çok guç" yorumları
yapılıyor..
Muhafazakârlann güç kaybı:
Semra Özal ve Cumhurbaşkanı
Özal'a direnen muhafazakârlar
da İstanbul il kongresinde güç
kaybına uğradılar ve kendi ara-
larında bölündüler. Milli Sa-
vunma Bakanlığı'ndan azledilen
Hüsnü Doğan Semra Özal'a
karşı direnişini sonuna kadar
sürdürmeyi başanrken, Devlet
Bakanı Mehmet Keçecijer son
anda Cumhurbaşkanı Özal ile
uzlaştı. Keçeciler'in uzlaşması
üzerine ertelenen kongrede Ta-
lat Yılmaz'ı destekleyen muha-
fazakâriann bir bölümu bu kez
Semra Özal'ın listesine oy ver-
diler. Ancak muhafazakâr eği-
limindeki delegelerin büyük bir
bölumünün Semra Özal adını
çizdikleri öne sürüldü.
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) — Semra Özal'ın ANAP
İstanbul İl Başkanlığı'na seçil-
mesi parti içinde çeşitli tepkile-
re yol açtı. ANAP'ın "liberal"
kanadı sonuçtan menvnun gözti-
kürken, genel başkan adayla-
rından Hasan Çelal Güzel,
Cumhurbaşkanı Özal'ı sert bir
dille eleştirerek "Kansını il baş-
kanı yapmak için akla hayale
gelmedik baskılar uygulayan bir
cumhurbaşkanının devlet ve hu-
kuk müesseselerini temsil etmesi
mümkün değildir" dedi. Devlet
Bakanı İbrahim Özdemir ise so-
nucun partiye hareket getirece-
ğini söyledi. ANAP Teşkilat
Başkanı Orhan Demirtaş, kim-
senin bu kongrenin sonucuna
bir şey diyemeyeceğini, "maddi
ve manevi baskılann" her yerde
olduğunu belirtti.
Bu arada ANAP il kongresi
sırasında 51 oy pusulasından
Semra Özal adının çizilerek Ta-
lat Yılmaz yazılmasına karşın,
oyların Semra Özal'a yazıldığı
öne sürüldü. Ancak Beyoğlu İl-
çe Seçim Kurulu, bu yönde bir
itirazın incelendiğini ve doğru
olmadığının anlaşıldığını bildir-
di. Semra Özal'a karşı seçimi
kaybeden Talat Yılmaz da "de\-
lete karşı mücadele verdigini,
baskılar karşısında kazanması-
nın mümkün olmadığını" söy-
ledi. ANAP İstanbul II Başkan-
lığı seçimini 82 oyla kaybeden
"Genç Demokratlar"ın adayı
Talat Yılmaz, kongrenin hukuk
kurallarının ayaklar altına alın-
dığı bir ortamda, delegelere "ne-
fes kesen bir baskı" altında ya-
pıldığını ileri sürdü. Yılmaz, me-
deni bir insan olarak kongre bi-
timinde Semra Özal'ı tokalaşa-
rak tebrik ettiğini, ancak
"küçültücü" diye inandığı için
elini kesinlikle öpmediğini be-
lirtti.
Yılmaz, kongrenin eşit koşul-
lar altında geçmediğini ifade
ederek şunlan söyledi:
"Delegeye bunaltıcı baskı u>-
gulandı. Kongre öncesi listeleri-
nin bile kabul edilmeyeceği yo-
lunda yalan haberler >aydılar.
Delegeye 'Kongre günu büyük
şeyler olacak. Can tehlikesi bile
meydana gelebilir' şeklinde me-
sajlar yayınladılar."
Kongrenin "seçim" maddesi
ile başlatılması yerine, yeniden
kongre yapıldığını söyieyen Yıl-
maz sözlerini şöyle sürdürdü:
"Siyasi Partiler Kanunu'nun
2820 sayılı maddesinin 21. şık-
kını okuyan herkes kongre gü-
nü hukuk kurallarının ayaklar
altına alındığını rahatlıkla gö-
rür. Kongre günu başbakanın
bir konuşma yapması ise seçi-
min nasıl adaletsiz bir şekilde
gerçekleştirildiğinin en açık ka-
nıtıdır. Bir de başbakan benim
vermedigim sözleri verdigini
söyleyerek delegeleri de yanılt-
mayB çalıştı. Müdahale etmek
hakkımdı."
Talat Yılmaz, ANAP'taki ge-
leceğin "Genç Demokratlar"ın
elinde olduğunu vurgulayarak,
"Kiminle mücadele ettiğimizi
çok iyi biliyoruz. Bizim hareke-
timizi destekleyen delege arka-
daşlarımız var. Bundan böyle bu
delege arkadaşlanmızla parti içi
demokrasiyi yerleştirmeye çalı-
şacağız" diye konuştu.
İstanbul il kongresini değer-
lendiren Hasan Celal Güzel de
kongreyi "Hukuk, adalet ve de-
mokrasinin yuz karası" olarak
niteledi. Güzel, Semra Özal'ı İs-
tanbul il başkanı olarak tanıma-
dığını ifade etti.
Güzel, 1.5 gün içerisinde üç
ayrı hâkimin İlçe Seçim Kurulu
başkanı olarak tayin edildiğini,
aynı konuda dört ayrı karar
alındığını da hatırlatarak, şöyle
konuştu:
"Kansını il başkanı yapmak
için akla hayale gelmedik baskı-
lar uygulayan bir cumhurbaşka-
nının devlet ve hukuk müesse-
selerini temsil etmesi mümkün
değildir. Şahsiyet ve haysiyet sa-
hibi ANAP'hları bu rezaletleri
protestoya davet ediyorum."
Liberaller memnun
Semra Özal'ın il başkanlığına
seçilmesi liberalleri sevindirdi.
Kongreden önce Özal lehine ku-
lis çalışmaları yapan ANAP ge-
nel başkan adaylarından Mesut
Yılmaz'ı destekleyenlerin delege
listesinde ağırlıkta olduğu kay-
dedildi.
Devlet Bakanı tbrahim Özde-
mir, "Bu sonucun partiye hare-
ket getireceğine inanıyorum.
Partimize ilgi artacak" dedi. Öz-
demir, Bayan Özal'ın 2 mayısta
başlayacak Uzakdoğu gezisin-
den sonra zamanının önemli bir
bölümünü İstanbul'da geçirece-
ğini söyledi. Özdemir, "Semra
Özal'ın genel başkan adaylığı
söz konusu olabilir mi" sorusu-
na, "Kongreden önee hem cum-
hurbaşkanı hem de Semra Ha-
nım böyle bir şey olmayacağını
söylemişlerdi. Oyle olacağına
inanıyorum" yanıtını verdi.
ANAP Teşkilat Başkanı Or-
han Demirtaş. Cumhuriyet'e, İs-
tanbul kongresinin tamamİan-
masından sonra ANAP'ın 71 il
kongresinden sadece Mardin ve
Antalya'nın henuz yapılmadığı-
nı söyledi. Mardin kongresinin
7 mayısta yapılacağını belirten
Demirtaş, Antalya delegelerinin
büyük kongreye katılmayabile-
ceğini ifade etti. Demirtaş,
ANAP Merkez Karar ve Yöne-
tim Kurulu'nun önümüzdeki
gunlerde toplanarak büyük
kongre tarihini belirleyeceğini ve
kongrenin haziran ayı sonunda
yapılabileceğini kaydetti.
Demirtaş, bir soru üzerine
"Benim genel başkan adayım
Yıldırım Akbulut'tur. Ama her-
kes gibi Semra Hanım da genel
başkanlığa aday olabilir" dedi.
Kongre sonuçları dün Beyoğ-
lu İlçe Seçim Kurulu'nda askı-
ya çıkarıldı. Askıya çıkanlan lis-
telerde 661 delegeden 642'sinin
kongreye katıldığı, 15 oyun ge-
çersiz sayıldığı, Semra Özal'ın
351, Talat Yılmaz'ın ise 269 oy
aldığı belirtildi.
Kongre sonuçlarına 48 saatlik
itiraz süresi bugün akşam sona
erecek. Bu süre içerisinde itiraz
olmaması halinde Semra Özal'ın
mazbatası yarın kendisine veri-
lecek ve mazbatayı aldıktan son-
ra il başkanlığı görevine başla-
yacak.
İlçe Seçim Kurulu yetkilileri,
51 oy pusulasında Semra Özal'-
ın adının çizilerek yerine Talat
Yılmaz'ın adının yazılmasına
karşın, bu oyların Özal lehine
sayıldığı ıddıalarını yalanladılar.
Yetkililer, Cumhuriyet'e "Böyle
bir olay olmadı. çizilme olsaydı
bu oylar Talat Yılmaz'ın şahsı-
na verilmiş sayılırdı" diye ko-
nuştular.
Demirel: Çankaya artık sokağa indi
İç Politika Servisi — Çum-
hurbaşkanı'nm eşi Semra Özal'-
ın, ANAP İstanbul İl Başkan-
lığı'na seçilmesine siyasi parti-
ler tepki gösterdi. SHP Genel
Başkanı Erdal İnönü, "Cum-
hurbaşkam'nın eşi parti il baş-
kanı olamaz" derken, DYP li-
deri Süleyman Demirel, "Çan-
kaya sokağa inmiştir. Makamı
geniş çapU zed«lediler" ifade-
sini kullandı. DMP Genel Baş-
kanı Bedrettin Dalan da Semra
Özal'ın "devlet gücüyle" il baş-
kanhğına oturtulduğunu söyle-
di. Bu arada muhalefet partile-
rinin İstanbul il başkanlan,
Semra Özal'a kutlama ziyare-
tinde bulunmayacaklannı açık-
ladılar.
SHP lideri Erdal İnönü,
Cumhurbaşkanı'nın, tarafsızlık
ilkesini "ayaklar altına aldığını
ifade ederek Semra Özal'ın bir
"cumhurbaşkanı eşi olarak"
parti il başkanı olamayacağını
söyledi. İnönü, "Bu davranış
cumhurbaşkanının, tarafsız ol-
madığını bir kez daha ortaya
koyuyor. Bunlann hepsinin he-
sabı sorulur. Sayın Özal diyor
ki 'Ben cumhurbaşkanının ta-
rafsız olması gerektiğine inan-
mıyorum. Değiştireceğim'. Böy-
le bir şey söylemeye hakkı yok
ki. Anayasa yürürlükte, buna
Hymak cumhurbaşkanının gör^
vi" dedi.
Semra Özal'ın ANAP İstan-
bul İl Başkanlığı'na seçilmesini
"Çankaya sokağa inmiştir" di-
ye eleştiren DYP lideri Süley-
man Demirel ise "Devlet nüfu-
zu ve imkânlan daha çok siyasi
iktidann partizanlıgı için
kullanılacaktır" diye konuştu.
Demirel, Çankaya'nın anayasa-
nın öngördüğü tarafsızlık ilke-
sini ihlal ettiğini belirterek şöy-
le dedi:
"Makam geniş çapta zedeten-
di. Tartışmalı olan Çankaya,
önümüzdeki gunlerde daha çok
tartışdacaktır. Ekonomide deniz
bitmişti, şimdi devlette denizi
bitiriyorlar. Kurumlann tahribi-
dir bu. Sanki Çankaya yetmedi
de dar geldi. Bekleyelim, göre-
lim."
DMP Genel Başkanı Bedret-
tin Dalan da Semra Özal'ın il
başkanlığı makamına "devlet
gücüyle" oturtulduğunu söyle-
di. Dalan, bu yöntemin
ANAP'ın eski huyu olduğunu
belirtti. Dalan şöyle dedi:
"Kendi içinde demokrasiyi
çalıştırmayan, dikta usullerle
partiyi yöneten zihniyetin Tür-
kiye'ye demokrasi getireceğini
sanmak, saflıktan öte bir olay-
dır. Birden bire her nedense,
başkanlığı da bırakıp neredey-
se İstanbul Belediye Başkanı ol-
mak istiyorlar. Ancak belediye
başkanı olmak var, belediye
başkanı olmak var!"
G Ö Z L E M UĞUR MUMCU
(Baştarafı 1. Sayfada)
Biz gelelim, tütün ve petrol konularına.
Bu konularda da yabancı şirketler muratlarına ermek üze-
reler.
Tütün konusunda yabancı şirketler neredeyse zil takıp oy-
nayacaklar. Nasıl oynamasınlar? İstedikleri oluyor. Daha ön-
ce, kaçakçılar aracılığı ile Türkiye pazarını ele geçiren ya-
bancı sigara şirketleri şimdi de 'legalize' oluyoriar; çıkarta-
rını yasal yoldan elde ediyorlar.
Yüzdelerini arttırmak için bakan kapılarını aşındırdıkları
günler geride kaldı; şimdi ne istiyorlarsa elde ediyorlar.
Tütün Tekeli Yasası da değişecek; artık engel mengel kal-
madı...
Petrol şirketleri de bugünlerde ellerini ovuşturarak Pet-
rol Yasası'nı değiştiren tasarının bir an önce yasalaşması-
nı bekliyorlar.
Tasarı, TBMM Bütçe ve Plan Komisyonu'ndan da geçti;
Genel Kurul'da görüşme sırasını bekliyor.
N'e getiriyor yeni tasarı?
Yerlisi ve yabancısı ile özel şirketlere hiç yatırım yapma-
dan rafinerileri kurma ve petrol ürünlerini pazarlama hakkı
getiriyor.
Yürürlükteki yasa, petrol üretmeyen şirkete petrol pazar-
lama hakkı vermiyor. Yasa 'belge alma hakkını da ancak
sermayesinin yarısından çoğu devletin olan Tüpraş, Botaş,
Petkim gibi şirketlere veriyor. Petrol üretmeyen bir şirkete
belge de verilmiyor.
İşte tasarı bu engeli kaidırıyor.
Petrol konusunda hiçbir riski olmayan en kazançlı tica-
ret yolu böylece açılıyor.
Bundan sonra, petrol arama yatırımı yapmayan şirketle-
re, tasfiye, depolama, taşıma, boru hattı tesisi ve işletme
hakları verilecek.
Ûrneğin, Korkut Özal'ın Irak'tan kara Avrupası'na petrol
taşıyan şirketleri bundan sonra bu işleri de yapacaklar. Ta-
bii Allah rızası için!
Bu tasarı yasalaşırsa, bir yabancı şirket neden Türkiye1
de petrol bulmak için yatırım yapsın?
Yapmaz; bunun yerine işin pazarlaması ile tatlı kârlar el-
de etmeyi yeğler.
Yeni tasarı bu yolu açıyor.
Diyor kl:
—Yatınm yapmadan para kazanın...
Bu yatırım yapmadan para kazanma formülü de 'petrol
politikasında uygulanan serbest piyasa ekonomisi' gerek-
çesi ile sunuluyor
Petrolde özelleştirme, daha doğrusu, 'özeileştirme adı al-
tında yabancılaştırma' dönemi açılıyor.
Petkim'e 'çalışma yaşamını ILO standartlarına
uyduruyoruz' diye grev yasağı getirilmesi boşuna mıydı?
Petrol Ofisi, Tüpraş, Botaş, Petkim gibi kuruluşlar, yabancı
sermayenin eline geçerse, TPAO, kolsuz kanatsız kalacak-
tır.
Petrol arama çalışmalarının tümüne yakın bölümü TPAO
tarafmdan yapılıyor. Tasan yasalaşırsa TPAO aramaları da
ister istemez yavaşlayacaktır.
Tasarı, 5. maddesi ile de arama ruhsatlanmn sürelerini
uzatıyor
Süre uzatmanın da sakıncası şu:
TPAO, bugün ruhsatların yüzde 42'sine sahip, geriye ka-
lan yüzde 58'i öteki şirketlerin elindedir. Bu, süre uzatma
formülü de uygulanırsa, o zaman, yabancı şirketler, petrol
kaynaklarını uzun süre kapalı tutabilecekler; bu kaynaklan
diledikleri zaman kullanacaklardır
Petrol yasa tasansı, ulusal kaynaklar üzerinde yabancı
şirket ipotekleri getiriyor.
Dikkat!
Irak'a gıda ihracı serbest
(Baştarafı 1. Sayfada)
yapılacak başvurular bu kuru-
luşlarca karara bağlanacak.
Hazine ve Dış Ticaret Müste-
şarhğı'ndan yapılan açıklamada,
Güvenlik Konseyi'nin 3 nisanda
Irak'a yönelik ekonomik ambar-
gonun hafifletilmesi yönünde
bazı düzenlemeler yapıldığı be-
lirtilerek şöyle denildi:
"Buna göre Irak'a gıda mad-
delerinin ihracı Birleşmiş Millet-
ler Yaptınmlar Komitesi'ne bil-
gi vermek kaydıyla, lemel insa-
ni ihtiyaç maddelerininki ise anı-
lan komiteye gerekli bilgiler
ulaştmldıktan sonra itiraz vaki
olmaması halinde imkân dahi-
line girmiştir. Irak menşeii mal-
ların ithaline getirilmiş olan ya-
saklamalar henüz devam etmek- ""•
tedir. Kuveyt'e karşı uygulanan
kısıtlayıcı önlemler ise bilindiği
gibi daha önceden kaldınlnuş
bulunmaktadır."
BM Güvenlik Konseyi, Irak-
ın Kuveyt'i işgal etmesinden son-
ra her iki ülkeye yönelik ihracat
ve ithalat ambargosu kararı al-
mış, Türkiye de bu kararı uygu-
layan ilk ülkelerden biri olmuş-
tu. Savaşın sona ermesinden
sonra Kuveyt'e yönelik ambargo
kaldınlmış ve Irak'a yönelik am-
bargonun da hafifletilmesi ka-
rarlaştırılmıştı.
ENSTRIMANTASYON914. İstanbul, Uluslararası Enstrümantasyon veTeknikKontrol Cihazlan Endüstriyel Fuan
A.B.D., Japonya, İngirtere, Almanya, Fransa, Hollanda, Danlmarka, İsveç ve Fln-
landlya gibi sektöre dünya çapında egemen ülkelerin dev kuruluşlarının yanısıra, İn-
gRtere, Macaristan ve Halya'nın ülke standları ile yeraldığı.. Uluslararası düzeydeki
Türk kuruluşlannın katıhmı ile gerçek uluslararası nitelilçte. .
Türkiye pazarı için yeni birçok ürün ve dünyanın en yeni teknolojileri tüm sektör çeşitleri
ile birarada... Kimya'91'de. Her türlü endüstriyel kimya makinaları, cihazlan ve dona-
nımlarının yanısıra analitik cihazlar, tahlil gereçteri, katalizörler, santrifüjler, kimyasal
maddeler, kontrol aletleri, ölçüm ve test aletleri, mikserler, pompalar, arıtım cihazlan,
güvenlik cihazlan, vanalar, ısı kontrolü, her türlü kimyasal ürünler, kimya ile ilgili teknik
yayınlar, dergiler ile tüm diğer lıteratür ve bilgisayar çalışmaları... Enstrümantas-
yon'91 de: Enstrümantasyon ve teknik kontrol cihazlan konulannda dünyadaki en son
gelişmelerin yanısıra programlanır kontrol sistemleri, endüstriyel kontroller, madde
test makinaları, akış ve düzey ölçme ve kontrol sistemleri, işlem ölçüm ve kontrol cihaz
ve sistemleri, elektronik ölçüm ve test cihazlan, metalurjik cihazlar, veri alma yazılım
aletleri, alıcı, verici ve kaydediciler: servis ve tamir ekipmanlan, optik atetler...
Pazarlama potansiyeli, prezantasyon kalitesi, olağanustu katılımcı kapsamı ile sektör-
lerinin en nttelikli fuarları... ÜsteHk Türkıye'deki tek amaca uygun ve her türlü modern
altyapıya sahip dünya standartlanndaki tek özel fuar merkezinde...
8.lstanbul, Uluslararası Endüstriyel Kimya, Makina,Cihaz, Donanım ve Teknikleri ile Kimyasal Ürünler Fuan
12.00-20.00
PazarGünü:1Z0O-18.00
15MAVI8
CONVENTIONfr
E\niBmoN
CCNTCR
inferleks A&D