Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
12N/SİN199J HABERLER CUMHURİYET/3
Ronancı Orhan Pamuk, Irak sınırına gitti, izlenimlerini Cumhuriyet içinyazdı
i)nunınu koruyan aç kalır- 1 —
« R H A Î S PAMUK
Haritalsrda, coğrafya kitap-
Lannda, crtaokul atlaslarında
' Olie sınırlınnı abartarak işaret
dmek içirçizilen renkli ve ka-
Lın çizgilrin tam üstünde bir
dağ duşüıün. Sınırda büyük
yüksek bit dağ.
Karlı zinesinin bulutlar ve sis
• içâııde olduiu, yaklaştıkça uzak-
laştığı, büyidükçe erişilmez ol-
doı£u da dûjunülurse, Türkiye-
Irak sınıruda bir masal dağı
b«lki, amaarvesine yakın tepe-
lerde bugiu yaşanan felaketler
gönilduğürde ınsan, dağın ma-
sallardan ceğil, kutsal kitapla-
rııı felaket ve cehennem tasvir-
leriyle kapj sayfalanndan çık-
tıgını hetnen anlıyor. Insan ha-
yatının ne tadar kırılgan oldu-
ğuna, felatetlere ve korkunç
dönüşümlere ne kadar açık ol-
duğuna işaret eden bir dağ.
Sızin 'dışandaki' sıradan
dünyadan cıkıp geldiğinizi gö-
ren biri çarîsizlikle, "Diin ka-
n n iiçüz dogurdu, iiçii de so-
ğuktan, gıdasızlıktan ölmek
üzere, gelin bir bakın!" diyor,
siz bakmıyorsunuz. Bir başkası
soğuğa, yağmur altındaki uzun
yüruyüşe ve açlığa dayanama-
yan annesini ve kızını dün göm-
düğunü anlatıyor, siz de ona bir
sigara ikram ediyorsunuz. Bir
sessizlik. Üstunde bir sarhoş gi-
bi gezindiğiniz zirve tepelerinde-
ki onbinlerce insanın uğultusu-
nu duyuyorsunuz. Çocuk ağla-
malan, haykınşlar, silah sesle-
ri, bağınşmalar; bir felaket, öf-
IRAK
4 toplu
mezarda
450'den
fazla ceset
Haber Merkezi — Irak'ın Sü-
leymaniye kenti yakmlannda
bulunan 4 toplu mezardan
450'den fazla ceset çıkartıldığı
öğrenildi. Irak'taki iç savaş ise
yer yer suriiyor. Bu arada, ABD
Başkanı George Bush, Kurtlerin
guvenliğini sağlamak amacıyla
•.Amerıkan askerterini kullan-
mak istemedigıni belirterek,
"Irak'taki içsavaşa hiçbir Ame-
rikan askerini sokmak
istemiyonım" dedi.
AA'nın haberine göre, Irak'-
ın Süleymaniye kenti civannda
bulunan dört toplu mezardan
450'den fazla ceset çıkarıldı.
Cesetlerin çıkanlması işlem-
lerine katılan bir görevli, toplu
mezarları açma ışlemine 48 sa-
atten beri devam edildiğini söy-
ledi. Görevli, mezarların, kenti
geçen ay kontrolleri altma almış
olan isyancılar tarafından öldü-
rülenlere ait olduğunu belirtti.
AFP , kafalanna birer
I kurşun sıkılarak öldürülenlerin
ı cesetlerinin elleri arkalarından
! bağh olarak çıkanldığını, birço-
' ğunun ise kafaJannın kollannın
; ve bacaklarının kesilmiş olduğ-
! gunu belirtti.
Bu arada, Irak'taki iç çatış-
ma da sürüyor. Saddam Hüse-
; yin rejimine bağlı askerlerin dün
; Erbil kentinin kuzeydoğusunda
' düzenledıkkrı saldırının, Kürt
' isyancılar tarafından püskürtül-
i düğü öne sürüldü. AA'ya göre,
' Irak Kurdistan Cephesi tarafın-
dan Şam'da yayımlanan bildiri-
de Kürt isyancılann bu saldın-
! ya karşılık verdikleri ve 80 as-
keri öldürdükleri kaydedildi.
ke ve utanç duygusu, topalla-
yanlar, yuzü napalmle yanmış
olanlar, delirenler, her şeyi sa-
kin sakin seyredenler, oyun oy-
nayan çocuidar, gürültünün ve
uğultunun içinde uyuyanlar.
Zirveye yakm tepelerde, buyük-
çe bir kasabayı kaplayacak ge-
niş bir alanda yüzbinlerce Irak-
Iı Kürt ve az sayıda Türkmen,
Süryani ve tek tük Ermeni; ko-
yun koyuna, kucak kucağa aç-
lık, soğuk ve yağmurla savaşa-
lışırsınız. Silah sesleri, ekmeğin
dağmlmaya başlandığı ve asker-
lerin açlıktan arabalara saldı-
ranlan korkutmaya çalıştığı an-
lamına gelir. Ekmek dağıtılırken
bazılarının başına geldiği gibi
vurulup ölmek ya da kaza kur-
şununa hedef olmamak için aç-
lığın çağrısını bastınnak, uzak-
laşmak gerekir.
Tek tuk gazetecilerden fazla
bir şey bekleıhemek gerekir,
ucuza satar, kampa sızmış ka-
raborsacılardan çadır için nay-
lon alabilirsiniz. (Metresi elli di-
nar, otuz bin lira, piyasa fiyatı
iki bin beş yüz lira).
El yordamıyla yapılmış bu
naylondan çadırlarda uyuyan
yetişkinlerin ve ağlayan çocuk-
lann çevresinde asağı yukan hep
aynı nesneleri gördüm. Kap ka-
cak yerine kullanılan boş kon-
serve kutuları, civar ağaçlardan
kesilmiş yaş odunlar, kurutulan
ayağında terlıkler gördüm.
Çamura batan, ayaklardan
kolayca çıkan bu terlikler Irak-
lı Kürt kadujların pek kısa za-
man onceye kadar bu kadar ina-
nılmaz ölçüde değişebileceğine
ihtimal vermedikleri gündelik
hayatlarını ve her şeyin çok ça-
buk değiştiğini hatırlatıyor. Ba-
zılan, yazın erken geldiği Irak'-
ta Kürt kadınlarırun evlerinde,
birbirlerini görmeye gittiklerin-
de zaten hep terlik giydiklerini
Gönlük cehennem: Bu cehennem
tablosunun içinde kuralları yavaş
yavaş belirginleşen bir gündelik
hayat da yok değil. Çamurlu su
birikintilerine razı değilseniz,
zirveye tırmanır, tenekenize İcar
doldurur, sonra eze eze eritmeye
çalışırsınız. Silah seslerir
ekmeğin
dağıtılmaya başlandığı ve
askerlerin açlıktan arabalara
saldıranlan korkutmaya çalıştığı
anlamına gelir.
Aşiret reisi: Sindi Aşireti Reisi
yenilginin başka nedenlerini şöyle
anlatıyor: Kurtardıkları' bölgelerde
bir düzen kuramamışlardı,
aşiretler arasında düzenli bir
işbirliği yoktu; Saddam'm
ordusundan ele geçirdikleri
tankları, uçakları, helikopterleri
kullanmayı bilmiyorlardı, orduları
yeterince modern ve disiplinli
değildi. Uzun boylu, ince, yakışıkh,
etkileyici bir adam...
rak yeni bir şeyi bir kurtuluş
mujdesini bekliyorlar.
Cehennemde günliik
hayat
Bu cehennem tablosunun
içinde kuralları yavaş yavaş be-
lirginleşen bir gündelik hayat da
yok değil. Çamurlu su birikin-
tilerine razı değilseniz, zirveye
tırmanır, tenekenize kar doldu-
rur, sonra eze eze eritmeye ça-
ama zamanın bir türlu geçme-
diği bu dağın tepesinde değişik
bir eğlencedir, ustelik birilerinin
sizin felaketinizle ilgilendiğinı
sezdirir. En kolay bulunan şey
odundur. Sırasını bekleyen,
onurunu korumak isteyen aç
kalır. Aşiret reisleri itilip kakıl-
dığına gore, biraz hırpalanma-
ya aldırmamak gerekir. Dinarı-
nız yoksa, dağı aşırmak için on-
ca zahmete girdiğiniz keçiyi
elbiseler, belki bir battaniye,
belki karalaşmış bir tencere, bel-
ki bîr çaydanlık. Binlerce çadı-
rın yalnızca birinde çatal bıçak
gördüm, ama insan yuzbin ki-
şinin içinden bir tek aynanın
çıkmayacağından emin olabilir.
Tarih ve terlik
Neredeyse her çadırda ve çocuk-
lar gibi çamurda çıplak ayak de-
ğillerse, kadınların çoğunun
anlattı; bazıları bombalamalar
başlayınca ve Saddam'ın uçak
ve helikopterleri görününce Ha-
lepçe anılarının etkisiyle zehirli
gaz korkusuna kapılanların ev-
leri, kentleri hemen oldukları gi-
bi terk ettiklerini söyledi; bazı-
ları da kısa sureceği sanılan teh-
likeden hemen sonra evlerine
dönebileceklerinı sandıklann-
dan söz ettiler. Kuzey Irak'taki
Kürt isyanında zafer bir günde
kazanılmış, kutianarak on beş
gün sürmüş, bir günde ise fela-
kete dönüşmüştu.
Sindi Aşircti'nin yetmiş ya-
şındaki reisi Bişari Salih Sindi
Saddam'ın bilinen acımasızlığı
ve Batı dünyasının bilinen ilgi-
sizliği dışında, çok fazla zorlan-
madan, yenilginin başka neden-
leri olduğunu da söyledi: Kur-
tardıkları bölgelerde bir düzen
kuramamışlardı; aşiretler ara-
sında duzenli bir işbirliği yoktu;
Saddam'ın ordusundan ele ge-
çirdikleri tankları, uçakları, he-
likopterleri kullanmayı bilmi-
yorlardı; ordulan yeterince mo-
dern, düzenli ve disiplinli değil-
di... Uzun boylu, ince yakışık-
lı, etkileyici bir adam. Soğuk-
tan, gıdasızlıktan, bir turlu gel-
meyen yardımlar yüzünden
kampta her gece elli kişinin öl-
düğünü anlattı, ilk gazetecilik
yazısını nasıl çıkaracağını kestı-
remeyen benden gerçekleri yaz-
mamı istedi, geride bıraktığı
dükkânlardan, taksilerden, için-
de bir seferinde iki yöz kişiyi
ağırladıgı büyük evinden soz et-
ti.
Her şeyi geride bıraktıran bu
göç, tıpkı ölüm gibi, felaketle-
rın de insanlann arasındaki eşit-
sizliği azalttığını hissettiriyor.
Herkesin çadırında birkaç basit
nesne, terlikler, konserve kutu-
ları, kurutulan battaniyeler ve
ortak bir felaket. Dunya kamu-
oyu tarihte ilk defa Kürtlerle bu
kadar yakından ilgilenıyor; ama
gene bir yenilgi ve bir felaket
yüzünden.
Yarın: Suç, ceza ve
atanç
EKMEK SAVAŞI — Irak smınnda yiyeceklere saldıran insanlan, askerler havaya ateş acarak durdurmaya çalışıvor. Uotograf: Osman Yıldız)
BUGUN
ALİSİRMEN
Kıvılcım...
SHP GenelBaşkanı ErM Inönü, Işıkvenen'de sığmmaalarb görüştü
Sıgınmacı sayısı 400 binHaber Merkezi — Türkiye'de-
ki Kürt sıgınmacı sayısının da
400 bine ulaştığı bildirildi. Sığın-
macılara yapılan yardım kötü
hava koşullan nedeniyle bölge-
ye ulaştırılamıyor. önceki gün
bölgeye giden SHP Genel Baş-
kanı Erdal İnönü, Işıkveren'de
• sığınmacılarla görüştü. tncele-
' melerde buiunmak amacıyla
Başbakan Yıldınm Akbulut bu-
gün, DYP Genel Başkanı Süley-
man Demirel yann bölgeye gide-
cek.
Adana'daki İncirlik Üssü'nde
konuşlandırılan "tank katili"
olarak bilinen A-10 ucaklarının,
Kuzey Irak'taki sığınmacılara
malzeme atan ABD, İngiliz ve
Fransız uçaklarına karşı girişüe-
cek olası bir saldınyı önlemek
için yerleştirildikleri öne sürül-
dü.
Bu arada ABD'nin Kuzey
Iraklılara yapılan yardım ope-
rasyonlanna müdahale etmeme-
si için Irak'ı yeniden uyardığı
bildirildi.
AA'nın haberine göre, kimli-
ğinin açıklanmasını istemeyen
bir ABD yetkilisi, "Bu uyarı
özellikle Kürtlcri korumaya yö-
nelik değildi... Irak'a BM'nin
687 savılı karan uyannca, yar-
dım çabalarına izin vermesi ge-
rcktigini haürlatmak amacıyla
yapıldı" dedi.
Türk askerlerinin "düzeni
sağlamak" amacıyla Kuzey Irak
topraklarına girdiklerinin Dışiş-
leri Bakanhğı'nca doğrulanma-
sınm ardmdan askeri çevreler de
Dışişleri Sözcüsü Murat Sun-
gar'm açıklamasını yansıtarak
bundan "Irak içinde bir askeri
mevcudiyet olarak söz edileme-
yecegini" söylediler.
Önceki gün bölgeye giden
yen sığınmacılara, "Ben de yet-
kililere söyleyeceğim bu duru-
mu. Ben de çadır yok, ama yet-
kililere söyleyeceğim" yanıtım
verdi.
Inönü, "Benim muhaJefet ol-
duğumu soyle>in bunlara. Ben
hükümet değilim, durumlannı
göriip hükümete eksiklerini söy-
lemek için buradayım" diye ko-
nuştu.
DSP Genel Başkanı Bülent Ece-
vit, Irak'ın Ankara Büyükelçisi
Rafi Dahan Muovl El Tikriti'-
nin, Irak Kızılayı'nın, Türk Kı-
zılayı ile işbirliği yapmaya hazır
olduğunu bildirmesini önemli
bir fu-sat olarak değerlendirdi.
Ecevit, "Böyle bir çözüm, ber-
halde iki iilke açısından da Irak
topraklannda özel bolgeler ve-
ya tampon bolgeler oluşturul-
İnönü, Iraklı sığınmacılarm yaşadığı dramın
sorumlusunun BM ve Güvenlik Konseyi olduğunu söyledi.
Başbakan Yıldınm Akbulut bugün, DYP Genel Başkanı
Süleyman Demirel yarın bölgeye gidiyor.
SHP Genel Başkanı Erdal İnö-
nü, Iraklı sığınmacılarm yaşa-
dıkları dramın sorumlusunun
Birleşmiş Milletler ve Güvenlik
Konseyi olduğunu söyledi. Mu-
habirlerimiz Mehmet Aka ve
Mehmet Faraç'm haberine göre,
Işıkveren köyünde sığınmacıla-
rm durumunu inceleyen İnönu,
sığınmacılann çaresizliğine son
verilmesini istedi. İnönü, sığın-
macılarla, Siirt Belediye Başka-
nı Ekrem Bilek'in "Tiirkçe-
Kiirtce" çevirmenliği ile görüştü.
SHP lideri, kendisinden çadır,
battaniye ve gıda maddesi iste-
SHP lideri, konuşması sıra-
sında TRT kamerasının arıza
yapması üzerine, "Bakın maki-
ne bfle dayanamıyor, ama insan-
lar burada nasıl dayanacaklar?
Burada insan )ı
aşamaz" diye ko-
nuştu.
Öte yandan, Başbakan Yıldı-
nm Akbulut da incelemelerde
buiunmak üzere bugün bölgeye
gidecek. DYP Genel Başkanı
Süleyman Demirel'in sığınmacı-
larla ilgili gelişmeleri incelemek
amacıyla yapacağı gezinin ise
yarın başlayacağı bildirildi. Bu
arada, dün bir açıklama yapan
masından ve>-a Türk askerlerinin
bulundurulmasından çok daha
uygundur" dedi.
Bu arada, SBP Istanbul il yö-
neticilerinin, Kuzey Irak'taki
Kürt halkının durumunu incele-
mek amacıyla Irak'a girebilmek
için bugün vize başnırusunda
bulunacaklan bildirildi.
Bu arada geçen cumartesi gü-
nü sığınmacılarm tedavi edilme-
si amacıyla bölgede görevlendi-
rilen sağlık personelinin büyük
bölümü, dün ilk kez Altınyayla
kampına çıktı. Yusuf Toprak'm
bildirdiğine göre, kampta görü-
len ishalin önlenmesi amacıyla
dün 10 bin adet ishal tuzu dağı-
tıldı.
Olağanustü Hal Bölge Valisi
Hayri Kozakçıoğlu, dün Diyar-
bakır'da düzenlediği basın top-
lantısında, sınırda bekleyen
Iraklılarla ilgili genel bir değer-
lendirme yaptı. EKyarbakır bö-
romozun bildirdiğine göre Ko-
zakçıoğlu, Dışişleri Bakanhğı'n-
ca görevlendirilen Bağdat Büyü-
kelçisi Necati Utkan ve elçilik
müsteşan Ahmel Gökçin'in de
katıldığı toplantıda, Türkiye'ye
giren sığınmacılann sayısının
400 bin olduğunu açıkladı.
Kozakçıoğlu, aynca sığınma-
cılara şimdiye kadar toplam 520
kamyon çeşitli gıda ve giyecek,
ilaç malzemesi ve 440 milyon li-
ra nakit para yardımı yapıldığı-
nı söyledi.
Bu arada bölgeye gerek yur-
tiçinden gerekse yurtdışından
gönderilen yardımlar da devam
ediyor.
Sağlık Bakanhğı ile Turk Ta-
bipleri Birliği, sağlık hizmetleri-
nin sürdürülmesi amacıyla bir
protokol imzaladılar.
Bölgede bir yandan sığınma-
cılann Çukurca 49. sınır taşına
nakledilmeleri sürerken önceki
gece 50 kişi daha öldü.
Onları her görüşümde eski paskalyaları anımsardım. Ka-
dıköy çarşısındaki pastacıların vitrinleri renkli paskalya çö-
rekleriyie dolu olurdu. Kornşutarımızın bayramlarını kutlar, sa-
kızlı paskalyalı çöreklerinden biz de alır, damaklarımıza bay-
ram ettirirdik.
Sonra, hepsinin sorumluluğu da bize ait olmayan (ama hiç
kuşkusuz tarihi utancımız 6-7 eylülün tüm sorumluluğu bi-
zimdir) nedenlerJe gitliler, İstanbul'un çeşnilerinin, renkleri-
nin, keyiflerinin bir bölümünü de gerı gelmemek üzere gö-
türerek...
Son zamanlarda, paskaiyada ya da yazları kafileler halin-
de gezmeye geliyorlardı. Hep düşünürdüm bu turistlerle kar-
şılaştığımda, "Acaba aralarında çocukluğumun Adalar'ında,
Kadıköy'ünde yaşamış olanlar var mı? Bunlardan kimileriy-
le burada oturdukları sırada sokakta rastlaşmış olabilir mi-
yim?" diye.
Kimileri, adını duydukları bu ülkeyi ilk kez görmeye gelen-
lerdi, ama kimileri bu topraklann çocuklanydılar, köşe baş-
larında, kuytularda sıkışıp kalmış anılarını arıyorlardı ve Bo-
ğaz'da bir meyhanede oturduklarında onların konuşmaları-
nı dinlerken ben de çok eskide kalmış günlere doğru gidı-
yordum.
Salı günü, bir turist otobüsünün ateş almasıyla 35 Yunan
uyruklu turistin can verdiği çok üzücu olaydan sonra artık
onları uzun süre yine göremez olacağız.
Olay Yunanlılar için otduğu kadar, Türkler için de bir faci-
adır.
Kişilerin, kuruluşların ve toplulukların olgunluk dereceleri
işte böyle büyük facia anlarında soğukkanlılıklarını koruya-
bilme düzeyleriyle orantılıdır.
Yunan basını ve kamuoyuna baktığımız zaman soğukkan-
lılığın katresini görmediğimiz gibi, bunun da ötesinde akıl al-
maz iddialarta dolu bir kışkırtıcılıkla karşılaşıyoruz.
Kimi gazetelerde 'şimdi de bizi canlı canlı yakıyorlar' di-
yor, kimi katliamdan, kimi soykırımdan söz ediyor. Bu arada
Yunanistan'da bir misillemeden korkuluyor.
Soğukkanlılık gitmiş, Türklerin Yunanlıları yaktıkları iddia-
sı yoğunlaşmıştır.
Bu arada polisin olayı örtbas etmeye çalıştığı söylendiği
gibi, bazı Yunanlılar da yangının ardında MİT parmağı ara-
maktadır.
Aynca Türk makamlarının olayı örtbas etmek istedikleri,
olmayan tüpgazdan söz ettikleri de söylenmektedir.
Bu iddiaların gerçekle uzaktan yakından bir ilgısi yok.
Her şeyden önce Türk makamları, hiçbir resmi açıklama-
da tüpgaz kaçağından söz etmediler. Bu olasılık üzerinde du-
rulduysa da kısa sürede geçersizliği anlaşıldığından bırakıl-
dı. Şu anda otobüsü Kadir Çal adlı uyuşturucu tutkunu bir
sapığın yakmış olması olasılığı ciddiyet kazanmış bulunuyor
ve araştırma bu yönde geliştiriliyor. Görgü tanıklarının açık-
laması da bu olasılığı güçlendirıyor.
Yunanlı turist otobüsünün Türkler tarafından kasten yakıl-
mış olması, aklın havsalamn alacağı bir iddia değil. MİT'ın
Türkiye'ye, Türkiye görüntüsüne ve turizmine büyük zarar-
lar verecek olan böylesi bir girişimde bulunması da düşu-
nülemez. Bir sapığın girişimi bile zaten bu alanlarda büyük
zararlar doğurmuş bulunmaktadır.
Ancak bir gerçeği görmek gerek. Oünyanın her yerinde bu
tür yaratıklar vardır ve bu tür olaylar olmaktadır. Cezai ehli-
yeti olmayan bir sapığın girişimini bir ulusa mal etmek ve bu
yolla iki ülke arasında düşmanlık tohumları ekmeye ya da var
olanları körüklemeye çalışmak, sorumlulukla bağdaşmaya-
cak bir davranıştır.
Ölen turistler kim olsaydı hepimizi üzüntüye boğacaktı.
Ama hele bunların içinden bazılarının eskı topraklarını gör-
meye gelenler olduğunu düşünmek üzüntümüzü daha da art-
tıran bir öğe.
Bir kıvılcımın bunca kişiyi yaşamından etmesL kolây unu-
tulmayacak bir ka/abasan.
Aynı şekilde, tüm çabalara, sağlandığı sanılan ilerlemele-
re karşın bir sapığın kıvılcımınm İKİ ülkeJlişkilerinde birden
koyu bir düşmanlık ortamı yaratması ise çok daha büyük, çok
daha acı bir karabasandır. Olay 36 kişinin çok acı ölümlerini
de aşmış, milyonlann ilişkisini ilgılendiren bir boyuta varmıştır.
Burada Ellen basını ile komşu ülkede kamuoyunu yönlen-
direnlerin sorumluluk paylarını da görmezden gelemeyiz.
Bızlere gelince, hamlığa hamlıkla yanıt vererek yaratılan
ortama katkıda buiunmak yerine, Türk basını olarak sıfat ve
kışkırtıcı deyimler kullanmadan, soruşturmanın bir an önce
keşın sonuca bağlanması için çaba harcamalıyız.
Ölenlerin ailelerıne başsağlığı dılerken düşünmeden ede-
mıyoruz: "İki ulus arasındaki ilışkileri düzeltme yolunda har-
canan yoğun çabaların vardığı sonuç, bir kıvılcımla yok ola-
cak kadar kırılgan mıydı?"
Yazık! Çok yazık!
KISA KISA
• Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığ; Anabilim
Dalı öğretim üyelerinden Doç. Dr. Ahmet Saltık, sözleşmesi
yenilenmeyerek görevinden uzaklaştırıldı. Bu durumu,
"kasıtlı" bir uygulama olarak değerlendiren Doç. Dr. Saltık,
görevine yeniden dönebilmek için Edirne Bolge İdare
Mahkemesi'ne dava açacağını bildirdi.
• Yurdun çeşitli yerierinde dün raeydana gelen trafik
kazalarında 11 kişi öldü, 25 kişi yaralandı. Bolu'da önceki
gece meydana gelen kazada, Saadettin Uçan, Tacettin İnce,
Emine Uçar, Arzu tnce ve Meh'h İnce, Niğde'deki kazada
Faruk Hançer ile Gazi Sakin, Manisa'nın Kula ilçesındeki
kazada Ali Biçer, Ömer Bahar, Gaziantep-Adana
karayolundaki kazada da Mehmet Akif Kervancıoğlu ve
Mehraet Aytekin öldü.
KAMUOYUNA
Hükümet tarafından gündeme getirilen tecil ve anti terör yasaları eşi görulme-
dik eşitsizlik ve haksızlıklarla, anti demokratik baskı hükümleriyle doludur.
Bu tasarıya göre diğer bazı istisnalarla birlikte sol görüşlü kişiler bu yasanın
kapsamı dışında kalmaktadır. Bu durumda, örneğin kamuoyunda Bahçelievler
katliamı olarak bilinen TİP üyesi yedi genci öldüren kişiler veya Maraş katliamı-
na katıldığı için idam vb. cezalar alanlar salıverilirken, on yıldırtutuklu bulunan
ve 125-146. maddelere göre idam veya mühebbet hapis cezası almış binlerce
kişi bu yasadan yararlandırılmamaktadır.
12 Eylül mahkemelerinde adli hatalar, haksızlıklar ve eşitsizliklerle dolu ağır
kararlar verildi. Hükümetin her zaman övünerek hatırlattığı uluslararası işken-
ce sözleşmelerine aykırı olarak işkence belgeleri bu mahkemelerde delil olarak
kullanıldı. 12 Eylül mahkemeleri, ustelik kendi getirdikleri 82 Anayasası hü-
kümlerine de aykırı olarak sıkıyönetim kaldırıldıktan sonra da gorevlerine de-
vam ederek anayasal dayanaktan yoksun olarak hüküm verdiler.
İşte bütün bu nedenlerle, baştan sona adli hatalarla, haksızlıklar ve eşitsizlik-
lerle, adaletsizliklerle dolu olan 12 Eylül hukukunun, 12 Eylül mahkemelerinin
verdiği kararların hepsinin bütün hukuki sonuçlarıyia birlikte ortadan kaldırıl-
ması, yok sayılması gerekir.
12 Eylül hukuku bütün halkımıza büyük haksızlıklar ve baskılar getirmiştir. Bi-
zim özlemimiz de sadece hapishaneden dışarı çıkabilmek değil, bütün halkımı-
zın özgürlüğünü ve özlemlerini paylaşarak yaşayabilmektir.
Bu yüzden insanım diyen, demokratım diyen herkesi, bütün ilerici, demokrat
ve devrimci güçleri,
12 EYLÜL HUKUKUNUN BÜTÜN SONUÇLARIYLA ORTADAN KALDIRIL-
MASI İÇİN MÜCADELE ETMEYE,
HÜKÜMETİN GÜNDEME GETİRDİĞİ YENİ BASKI VE ALDATMACALARA
KARŞI ÇIKMAYA,
TECİL YASASIYLA GÜNDEME GETİRİLEN BENZERİ GÖRÜLMEMİŞ HAK-
SIZLIK VE EŞİTSİZLİKLERE KARŞI ÇIKMAYA ÇAĞIRIYORUZ!
Devrimci Yol Davası Yargılananları Adına
OĞUZHAN MÜFTÜOĞLU