Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/16 DİZİ-RÖPORTAJ 12NİSAN1991
2 0 2 0 YILINDA TURKIYE SAHINALPAY
—14—
"Türkiyeile Yunanistan, aralanndaki muaşeretin
çok yogun olduğu iki ülke. Çünkü biz Türkler, dün-
yada en çok Yünanhlarla yakınız. tçtenJikJe düşünü-
yorum ki Yunanhlar, bizimle aynı dili konuşan bir
Orta Asyaüya nazaran bize daha çok benziyor. Bizi
ayıran başlıca etken, din. Ben ekonomik gelişmele-
rin kültürel gelişmeleri beraberinde getireceğini ve
2020 yılında dinin ayıran bir etken olmaktan çıka-
cağını düşiinüyonım. 2020 yılında din, başlangıçta-
ki anlamından farklı, özel bir metafızik haline gele-
Tancay: Biz
Türkler, dünyada
en çok
Yunanlılarla
yakınız. Içtenlikle
düşünüyorum ki
Yunanlılar,
bizimle aynı dili
konuşan Orta
Asyahlara nazaran bize daha çok
benziyor.
cek ve halklar arasındaki ilişkileri belirleyen etken
olmaktan çıkacak. Bunun sonucunda halk, hükü-
metleri daha yakın olmaya zorlayacak. Ben gerçek-
ten 2020 yılında bir bölge federasyonu içinde olaca-
ğımızı düşünüyorum. Bu belki çok ütopik görünen
bölge federasyonu kurulacaksa, bunun ilk adımımn
Türk-Yunan federasyonu olacağını sanıyorum"
Yakın siyasal tarihimizle ilgili çalışmalanyla tanı-
nan siyaset bilimci Prof. Dr. Mete Tunçay, kuşku-
suz ki Türk-Yunan ilişkilerinin geleceği konusunda
"2020 Yılında Türkiye" araştırmasında konuştuğu-
muz kişile'rin en iyimseri. Tunçay'ın bu iyimserliği,
Aydınlar Ocağı Başkanı Prof. Dr. Nevzat Yalcıntaş'ın
şu sözlerle dile getirdiği karamsarhkla tam bir kont-
rast arz ediyor
"Yunanistan'ın doğuşundaki hastalığın, bozuk-
luğun, sakatlığın önümüzdeki 20-30 yılda ortadan
kalkacağmı sanmıyorum. Yunanistan Byron'dan bu
yana kendini hep Avrupa'nın şımank çocuğu; ağla-
yan, sızlayan ve istediğini koparan çocuğu olarak gör-
müştür. Avrupalılar da Yunanhlan medeniyetlerinin
köklerinden biri, mazlum, Türk zulmü altında inle-
miş bir çocuk olarak görmüşlerdir. Yunanistan ge-
çen yüzyılın ortalarında bu şartiar içinde kuruldu.
Herhangi bir Avrupa ansiklopedisine bakıhrsa, o ta-
rihten beri haritanın her 20-30 yılda bir nasıl aleyhi-
mize değiştiğini görürüz. Kıbns'ta buna dur derül-
miştir. Bu temayülden ne Yunanlı politikacılann ne
de Avnıpa'nm vazgeçeceğini sanıyorum. Ben Türk-
Yunan ilişkilerinde düzelme beklemiyorum. Hayale
kapılırsak, azdınrız. Davos işte böyle bir şey oldu.
Dikkat etmemiz lazım ki önümüzdekı yıllarda yeni
ümitlere kapılmasınlar. O takdirde problem büyür;'
Tunçay ve YaJçıntaş'ın bakış açılanndaki kontrast,
Türk seçkinlerinin Türk-Yunan ilişkilerinin geleceği
konusundaki görüşlerindeki kutuplaşmanın çok iyi
bir örneği. "2020 Yılında Türkiye" arastırmasında
görüştüğümüz kimselerin bir bölümü, önümüzdeki
30 yılda Ege Denizi'nin bir banş denizi haline gele-
ceğine kuvvetle inanırken; başka bir bölümü 30 yı-
hn Türk-Yunan uyuşmazlıklannın giderilmesine yet-
meyeceğine aynı kuvvetle inanıyor. Ama iyimserler
büyük çoğunlukta. Önemli bir grup, Türk-Yunan
uyuşmazlıklannın çözumü için her iki tarafta da bu
konuda kararlı hükümetlerin işbaşına geimesini ye-
terli buluyor.
Bu grubun bir temsildsi TÜSİAD eski Başkanı
Cem Boynen "Birbirine güvenen, aynı lisanı konu-
şan yönericilerin işbirliğiyle sorunlann kökünden çö-
zülebileceğine inanıyorum. Ne biz uslu dunıyoruz ne
de onlar... Türklere yönelik Ermeni terörü Kıbrıs ola-
yıyla başladı. Bir insanın ayağına basarsanız, o da
bir yerden size bir şeyler yapacaktır. İki ülke insan-
lan dost. Her yıl yüzbinierce Yunanü Türkiye'yi zi-
yaret eder. Yemeğimizi yer, müziğimizle dans eder.
Problem uJuslarda değil, birbirine güven vermeyen
politikacılarda"
TUrk-tş Başkanı Şeyket Yümaz da farklı düşun-
müyor: "Türk-Yunan ilişkilerinin bu şekilde devam
etmesi, ülkelerimizin ekonomileri bakımından da
yanlıştır... Bu iş biraz da her iki ülke yöneticilerinin,
sorunlann çözümüne sıcak bakmalanna bağlıdır.
Halkın, hissi ya da fanatik gözüken konuşmalan duy-
maması lazımdır..."
Türk Dünyası Araştırmalan Vakfı Başkanı Prof.
Dr. Tnran Yazgan önümuzdeki 30 yılda Türk-Yunan
uyuşmazlıklannın giderileceğine ihşkin iyimserliği-
ni ekonomik ve kültürel etkenlerle açıklıyor: "Sanı-
yorum 30 yıl içinde meselelerimiz çözülecektir. Bu-
nun sebeplerinden biri, ekonomik, manfaatlerle il-
gili. Diğeri kültür gelişmesi. Gelişen kültür insanla-
nn düşmanlıktan çok dostluğa yönelmesini emre-
der... Problemlerimizi akılcı yoldan çözme arzusu
halkta çoğunluğu teşkil etmeye başlayacaktır. Bu
arzu iki ülkeyi kardeşliğe götürecektir. Aksi bizden
çok onların zararına olurj'
Halit Refıg Türkiye ile Yunanistan arasında banş
sağlanmasını, Batılı devletlerin buna izin vermesi ko-
şuluna bağlamakta. Refiğ bu düşüncesini şöyle açık-
hyor: "Türkiye ile Yunanistan baş başa kalsalar bir
sonınumuz olmaz. Yımanistan'm tarihine ve coğraf-
yasına bakarsak, ilişkilerinin esas olarak Batı'ya değil
Doğu'ya yöneldiğini görürüz. O bakımdan Türkiye
ile Yunanistan birbirinin tamamlayıcısıdır. Ege as-
ündaayıncı değil, birleştirici bir denizdir... Yunanis-
tan bir dram içinde. Istiklalini kendi ordulanyla Os-
manhlara karşı savaşıp kazanmış değil. Yunanistan
Türkiye'den kopartıldı. 19. yüzyılda büyük devlet-
Canevi: Su
sorunu kolay
çözülecek bir
sorun değildir.
Her zaman ihtilaf
yaratacaktır.
Musluk bizde
olduğu sürece
pazarhk gücümüz
olacak, fakat anlaşmazlık devamlı
olacak. •
ler Ingiltere, Fransa ve Rusya Yunanistan'ı bağımsız
hale getirdiler. Yunanlıların kendi iradelerine kahr-
sa Türkiye'ye karşı bir düşmanlık içinde olacaklan-
nı sanmıyorum. Türk-Yunan düşmanlığının kayna-
ğında bence Batı dünyası var. Batı dünyası Yunanlı-
lan serbest bırakırsa ancak Türklerle Yunanhlar ara-
sında bans olabilir. Batı dünyası Yunanhlara Türki-
ye ile kriz içinde olmayı empoze ederse, olmaz."
İsmet özel, Mete Tunçay'ın tam aksine, dinin güç-
lenmesinin iki halkı birlestireceği görüşünde. özel'e
göre Türk-Yunan yakmlaşması, her iki ülkede dinin
güçlenmesiyle gerçekleşebilir: "Yunanistan'da fark
edebildiğim kadarıyla güçlü bir dini akım var. Eğer
Türkiye Islami bir dönüşüm yaşarsa> Yunanistan-
daki dini eğüimler ile sınırlan tespit etmek bakımın-
dan bir uzlaşmaya vanlabüir. Doğu Hıristiyanlığı-
nın Yunanistan'da güç kazanması ve Türkiye'de Is-
Ege bir banş denizi
haline gelecek, ama
Güney
komşularla
sürtüşmeler
sürecek
lami dönüşüm Ege Denizi'ni bir banş denizi haline
getirebilir;'
tsmail Kara Özel'e benzer bir fikri dile getiriyor:
"Yunanistan'ın dış politika kararlannda dayandığı
iki unsur var. Bunlardan biri milliyetçilik, diğeri din
(Hıristiyanlık). Eğer Türkiye'deki iktidar da bu iki
unsurdan güçlü destek alabilirse, bir denge söz ko-
nusu olacak ve Ege Denizi'nde banş sağlanacak."
Türk-Yunan ilişkilerinin geleceği bakımından ka-
ramsarhğı paylaşan az sayıdaki kişi arasında belki
en karamsar olanı siyaset sosyoloğu Prof. Dr. Nur
Vergin. Vergin, Türklerle Yunanlılar arasında "yapı-
saüaşnuş bir husumet" olduğunu düşünüyor: "Halk-
lann, uİuslann birdenbire birbirierini sevmelerini
beklemek mümkün değil. Türkle Yunanlı arasında
öylesine yapısallasmış bir husumet ilişkisi var ki bu
değişmez. Bu duygusal, irrasyonel boyutu, antlaşma-
larla değiştirmek mümkün değil kısa vadede... Fa-
kat uzun vadede Yunanistan, kendisini ona ezeli ola-
rak bir müze gibi bakan Avrupa'mn bir parçası ola-
rak mı görmeyi sürdürecek, yoksa Balkan ilişkileri
bütünü içinde mi yer alacak? Eğer kendisini Avru-
pa'mn bir parçası olarak görmeye devam ederse, o
zaman aramızdaki husumetin devam etmesi bekle-
nir... Ancak Yunanistan eninde sonunda Türkiye'ye
bazı çiçekler yollamak, yakınlaşmak zonında. Bu-
rada acımasız faktör yine nüfus..!"
TÜSİAD Başkanı Bülent Eczacıbaşı da Türk-
Yunan uynşmazlığı konusunda selefi Cem Boyner-
den çok farklı olarak hayli karamsar. Eczacıbaşı'na
göre bu anlaşmazlık Türkiye"nin AT üyeliği açısın-
dan "çok önemli bir engel ve öyle kalacağa benzi-
yorf' iki ülke ilişkilerinin düzelmesi için "çok kök-
lü, çok programlı, çok iyi niyetli yaklaşımlara, ça-
lışmalara gerek var. Her iki ülkeyi yönetenlerin, bu
gerginliği kullanmaktan vazgeçmeleri, her iki toplu-
mun çıkannın Ege'yi banş denizi haline getirmek-
ten geçtiğini kabul etmeleri gerekir. Bu anlayışla ko-
nuya yaklaşıldığmda belki çok önemli adımlar atı-
lacak, ama iş çözülmüş olmayacaktır. tki ülke ara-
sında gerçekten çözülmesi güç sorunlar varî'
Demokratikleşme şart
"Türkiye'nin güney komşulan Suriye, Irak ve Iran
ile çeşkli sorunlan var. 2020 yıhnda bu sorunlann
aşümış olacağını düşünüyor musunuz" şeklindeki so-
rumuza genelde olumlu yamt verenler azınhkta.
Türkiye'nin güney komşulanyla Uişkilerinin düzel-
mesi, bu ülkelerin demokratikleşmesine, otoriter re-
jimlerden demokratik yönetim biçimlerine gecmesine
bağlı göriilüyor. Güney komşulanmızm önümuzde-
ki otuz ydhk dönemde demokratikleşeceğine inanan-
lar, sonınlanmızın çözüleceğine de inanıyor. Bu iyim-
ser gruptakilerin görüşlerini kısaca aktaralım:
Eczacıbaşı: "Güney komşularla sonınlanmızın
halli, o ülkelerdeki demokratik gelişmeye bağlı...
Otuz yıl sonra Arap ve tslam dünyasında daha ileri,
daha demokratik rejimlerin kurulacağını bekliyo-
rum. Çünkü demokrasiyi engellemek artık çok zor
hale geldi."
Boyner "Zoraki ticaret bence dostluk da getirir.
Biz petrol, onlar su almak zonında. önce mecburi-
yetten iüşki kurarsınız, sonra alışırsınız birbirinizi
sevmeye, saymaya. Bugün tabir caizse 'dayılanıyo-
ruz', yann efendi gibi konuşmayı öğreneceğiz. Otuz-
yıl sonrasıru konuştuğumuza göre biz sofistikeleşej
ceğiz; onlar da demokratikleşecekler..."
Tunçay: "Arap dünyasında bir demokratikleşme
bekliyorum. Herhalde kabile ve kişi egemenli-
ği çok uzun süre devam etmeyecek. Belki Saddam
bunalımı bunun işaretlerinden biri... Arap dünyası
yıkılıp yeniden toparlanma durumunda olacak. Daha
demokratik ve daha gelişmiş olacaklar... Bu da sa-
nıyorum yobazlıkla temellendirilen Türk düşmanlı-
ğını yumuşatacak."
Yalçınttş: "Islam ülkeleri ile önümuzdeki otuz yıl-
da münasebetlerimizin derinleşeceği sonucuna vanr-
ken, onlann bugünkü rejimleriyle devam etmeleri-
ne imkân olmadığını düşünüyorum... Marksist re-
jimlerin çöküşünü, öteki otoriter rejimlerin çöküşü
izleyecektir... İçinde yasadığımız demokratikleşme
Eczacıbaşı:
Güney komşularla
sorunlarımızın
halli, o
ülkelerdeki
demokratik
gelişmeye bağlı...
30 yıl sonra Arap
ve Islam
dünyasında daha demokratik
rejimlerin kurulacağını bekliyorum.
globaldir, kısmi değildir. Doğu Avrupa'yla smırlı kal-
mayacaktu^'
Avcı: "Güney komşulanmızla sorunlanmız açısuı-
dan iyimserim. Otuz yıl sonra, örneğin Şuri>r
e, bu-
günkü Suriye olmayacak. Arap dünyasında bir de-
mokratikleşme yaşanacak... tran için değil, Suriye ve
Irak için söylüyorum: Çok 'monte edilmiş iradeler,
talepler1
söz konusu. Suriye, Irak kendi sesini bul-
duğu zaman gerçekten konuşulabilir,rasyonelinsan-
lar ortaya çıktığı zaman aramızdaki sorunlann cid-
di problemler olmadığı görülebilir;'
Denizen "Su problemi Suriye ve Irak'la sorun ya-
ratacak, ama sonradan ticarete dönüşecek. Su sata-
cağız, petrol alacağız... tlişkilerimiz ticaret temelin-
de düzelecek. O ülkelerle çok büyük kavga bekle-
miyorum. Ama Iran'la yapısal bir farkırmz varî' _
Hatit Refig gibiTuran Yazgan da uzun vadede tran
la ilişkilerimizin düzehnesinde, Türk kökenli Azeri-
Ierin başrolü oynayacagını düşünüyor. Yazgan görü-
Refi^: Türkiye
ile Yunanistan baş
başa kalsalar bir
sonınumuz
olmaz.
Yunanistan'ın
tarihine ve
coğrafyasına
bakarsak,
ilişkilerinin esas olarak Batı'ya
değil, Doğu'ya yöneldiğini görürüz.
şünü şöyle açıklıyor: "Bu ülkelerdeki mevcut potan-
siyelimiz önümuzdeki otuz yıl içinde, onlan hizaya
getirecektir. Bugün uyuyan potansiyel, yann o ülke-
leri bize karşı tutumJannda dikkatli olmaya sevk ede-
cektir... Jçindeki yüzde 50'yi aşan Türk nispetiyle,
ne yaparsa yapsın İran'ın bugünkü şartlanyla devam
etmesi mümkün değildir. Kuzeyde uyanan Azerbay-
can, güneyde yaşayan 22 milyon kardeşini unutamaz.
Hudutlan açtıklan gün 300.000 insan güneye geç-
ti... tran dehsetli bir korkuya kapıldı. Bu maddi ge-
çiştir. Manevi geçiş Iran'ı uyandıracaktır..."
"2020 Yılında Türkiye" araşurmasında görüştü-
ğümüz kişilerin çoğu, 30 yılın, güney komşulanmı-
zın demokratikleşmesi ve aramızdaki sorunlann gi-
derilmesine yetmeyebüeceği kanısında. lran'daki kök-
tendinci rejim, her üç ülkedeki otoriter siyasal rejim-
ler Suriye ve Irak ile su sorunu, Suriye ile Hatay
sorununun bugün olduğu gibi önümuzdeki 30 yılda
da komşulanmızla iliskilerimizi en hafıf bir ifadey-
le gölgeleyeceği kanısı yaygın.
Şemsi Denizer, tran'la ilgili kaygılan şöyle dile ge-
tiriyor: "Çok değişik bir yönetim anlayışı var lranL
da ve bu yönetimin yıkılmasını da mümkün görmü-
yorum. Artık tran bu yapıya kavuştu. İlişkilerimi-
zin gelişebileceğini sanmıyorum." Yavnz Canevi su
sorununa dikkat çekiyor: "Su sorunu kolay çözüle-
cek bir sorun değildir. Her zaman ihtilaf yaratacak-
tır. Musluk bizde olduğu sürece pazarhk gücümüz
olacak, fakat anlaşmazlık devamlı olacak!' Coşkun
Kırca, Türkiye'nin toprak bütünlüğünü tehdit eden
talepleri vurguluyor: "Bir güney komşumuz bir vi-
layetirnizi resmen kendi haritası içinde gösteriyor...
Güneyimizde yayılmacı bir ideoloji hâkim. Buna kar-
şı tedbiri ahnaya mecbursunuz." "Tank Bugra'ya gö-
re, Güney komşulannın "ülke sorunlanm çözeme-
yen, bu vüzden halkı dış düşmanlaria oyalayan" re-
jimlerden kendilerini kurtarmalan uzun zaman ala-
cak. Bu yüzden: "sürtüşmeler sürecek... daha çok bo-
calayacak ve tedirginlik verecekler;' Haluk Özdalga
da güney smınmızda bir "Kürt devletinin kuruhnası"
olasıhğınm altını çiziyor.
Yana: 2O2« \ifnda bir Türkiye?
HABERLERİN DEVAMI
CUMHURIYET SAVCISI
^Herhalde rahatsız
edîlince kızdı
'Kadir Bağdat görüşme İStİyor Ktirt bölgesi W arıyor
tstanbul Haber Servisi —
Şahzadebaşı'nda 35 kişinin ölü-
müne yol a_can olayda, geniş
açıklamanm bilirkişi raporunun
savcılığa verilmesinden sonra
bugün yapılacağı belirtildi. Fa-
ciaya neden olan 34 yaşındaki
Kadir Çal'la ilgili soruşturmayı
derinleştirerek yürüten tstanbul
Cumhuriyet Savalığı yetkilileri,
Çal'ın üzerinden çıkan not def-
terleri ve kâğıtlann incelendiği-
ni söylediler. Savcı Ahmet tlhan
Aydın, Çal'ın yazdığı notlann
tutarlı olmadığını ve akh' denge-
sinin bozuk olduğunu gösterdi-
ğini belirtti. Öte yandan, Yunan
plakalı otobüsün şoförü Ando-
nis Yolas'la Savcı Aydın dün bir
kez daha göriiştü.
Dışişleri Bakanhğı'nın facia-
ya neden olan kişiyi "serseri kı-
lıklı ve tinerci. 34 yaşındaki Af-
yon Dinar doğumlu Kadir Çal"
olarak açıklamasından sonra,
dün de İstanbul Cumhuriyet
Savcılığı, Çal'ın üzerinden çıkan
vesikalık resmi ile olaydan son-
ra morgda çekilen ceset resmini
basma gösterdi.
Kadir Çal'ın bir süredir Vez-
neciler ve Laleli çevresinde do-
laşırken görüldüğünü, ancak
çevredekilerin çekinerek
"tanımadıklannı" söyledikleri-
ni kaydeden Cumhuriyet Savcı-
sı Ahmet İlhan Aydın, şöyle
dedi:
"Özellikle Hamidiye Oteli
cevresindeki insanlar Kadir Çal'ı
görmüşler ve lanıyorlarmış. Sü-
rekli kendilerinden sigara, para
ve yiyecek istiyormuş."
Aydın, Kadir Çal'ın otobüsü
neden yakmak istediğinin henüz
kesin olarak belirlenememesine
karşın, ilk bulgulara ve görgü ta-
nıklarının anlatüklarına göre
olasılığı şöyle açıkladı:
"Kadir Çal'ın yatacak yeri ol-
madığı için Hamidiye Oteli'nin
karşısındaki inşaatın hemen
önünde yer alan kumlann iize-
rinde geceleri yatıyormuş. Bura-
sı da Yunan turist otobiısiinün
bernen yanı. Zaten birkaç gün-
dür bu kişilerk nerdejse dost ol-
muş. Resimlerini gösteriyormuş,
daba önce çekilmiş. Saoıyoruz
Kadir Çal, turistleri rahatsız et-
mesin diye banndığı yerden
uzaklaştınlmak istenince sinir-
lenmis olabilir:'
Savcı Aydın, Kadir Çal'ın üze-
rinden çıkan not defteri ve kâ-
ğıtlann incelendiğini söyledi.
Kuçuk bir deftere günce tutan'
Çal'ın kırmızı ve mavi renkli tü-
kenmez kalemlerle birbirleriyle
tutarlı olmayan yazılar yazdığı
öğrenildi.
Atina tazminat istîyor
STELYO BERBERAKİS
ATtNA — 35 Yunanhnm
ölümüyle sonuçlanan otobüs fa-
ciası ile ilgili araştırmalannı sür-
düren Türk makamlarının, fa-
danın, gaz ocağından değil,
meçhul bir dilencinin kundakla-
masıyla meydana geldiğini ka-
bul etmesi, Atina'da ağırlaşma-
ya başlayan siyasi havayı dağı-
Oyor. Yunan hükümeti ve Dışiş-
leri Bakanhğı çevreleri Türk
makamlarının otobüs faciası
hakkında yaptığı son açıklama-
yı tatmin edici buldu.
34 Yunanümn cesedi ve faci-
ada ağu- yaralananlar dün Ati-
na'ya getirildi. Ağır yaralılar-
dan biri, dün sabah yoğun ba-
kıma alındığı hastanede can ver-
di. ölü sayısı böylece 35'e yük-
selirken Yunan basmı, otobüs
faciasıyla bağlantılı olarak
Türkiye aleyhindeki tutumunu
dün de sürdürdü. Dünkü Yunan
gazetelerinin ilk sayfalanndan
verilen haberlerde, 35 Yunanh-
nın ölümüne yol açan kundak-
çının "ajan" olabüeceği iddia-
sında ısrar ediliyor. Ethnos ga-
zetesi, "hastaneye sevk edilen
kazazedelerden zorla para
alındığı" gibi tahrik edici boyut-
lara ulaşan iddialara da yer ver-
di. Yunan gazeteleri aynca Türk
basmının tutumunu da ağır bi-
çimde eleştiriyor. Dünkü Yunan
gazetelerinde yer alan başhklar-
dan bazılan şöyle:
"Otobüsü intihar komando-
su bir Türk ajan kundakladı",
"İşte bizi böyle yaktılar", "34
kişinin dnayetinden sonra An-
kara lutumnnu değiştirdi",
"Türkler cinayeti kabulleni-
yor", "Büliin sır kundakçının
geçmişinde dügümleniyor",
"Ozal başsağhgı mesajında te-
sadüfl kazadan söz ediyor".
Bu arada Avrupa Parlamen-
tosu'ndaki PASOK milletvekil-
leri ise Avrupa Parlamentosu'-
nun faciada can veren Yunan-
lılann aileleriyle dayanışma gös-
termelerini istediler. Türkiye'-
nin bu ailelere tazminat verme-
sini ve Türkiye'yi ziyaret edecek
Yunanlı ve diğer turistlere gü-
vence vermesini talep ettiler.
(Baştarafı 1. Sayfada)
tedavi gördüğü öğrenildi.
Kendisiyle birlikte 35 kişinin
ölümüyle sonuçlanan otobüs
yangınını çıkardığı açıklanan
Kadir Çal'ın 29.3.1989 tarihinde
Manisa Ruh ve Sinir Hastalık-
lan Hastanesi'nde 15 gün sürey-
le kaldığı öğrenildi. Hastane
Başhekimi S*mih Özalp, Çal'a
"psikopati ve uyuşturncn ilaç
ahşkanlıgı" tamsı konduğunu ve
bir süre tedavi gördükten sonra
babasma teslim edildiğini söyle-
di. Özalp, bu tip hastalann ilaç
alışkanlığından vazgeçmelerinin
güç olduğunu beürterek "Suç iş-
leme yüzdeleri çok yüksektir"
dedi.
Belediye Hastanesi'nden
emekli olan ve Altındağ'da otu-
ran Kadir Çal'ın babası Kâzım
Çal, oğlunun 1957 yıhnda Af-
yon'un Dazkın ilçesinde doğdu-
ğunu, ortaokul 1. sınıftan ayrıl-
dığmı, askerliğini jandarma ola-'
rak Fatsa'da yaptığmı beUrtirken
"Daha sonra biz annesiyle aynl-
dık. O, Dazkın'nın Aşağıyenice
köyiine annesiyle gitti. Orada
kalıyoriardı" dedi. Kâzım Çal,
oğlunun bir akrabalanyla evlen-
diğini belirtirken de şunları söy-
ledi:
"Polister oğhunu sokakta pej-
miirde bir halde bulmuşlar, al-
mışlar bana getirdiler. Kendisi-
ni yıilardır gormüvordum. Ra-
hatsızlığı vardı. Ege Üniversite-
si'ne götürdüm. Oradan da Ma-
nisa'ya akıl hastanesine gi«ik.
15 gün sonra Kadir'i bana ver-
diler. Hastaneden çıkınca 1.5 ay
bizde kaidı. Sonra bir gün çek-
ti, gitti. Gidiş o gidiş. Sonra kay-
boldu. Otobüsü benim oğlum
yakmjş olamaz. Zararlı bir kişi
değildi. Zorla yaptırdılarsa bile-
mem. Kendisine muallik değil-
di. Robot gibi, masa gibi kullan-
dılarsa onu bilemem."
Kâzım Çal, oğlunun 6 karde-
şi daha olduğunu bildirirken
Kadir Çal'ın iki çocuk sahibi ol-
duğunu, eşinden 1988 yılında
boşandığı öğrenildi. Kadir Çal-
dan boşanan ve Denizli'nin Çar-
dak ilçesi Söz köyünde yaşayan
Sabahat Erdemir, bugün başka
biriyle evli bulunuyor. Sebahat
Erdemir, eski kocasıyla ilgili
olarak şunları söyledi:
"Olayı duyunca çok şaşırdım.
Kadir'in akli dengesi yerinde de-
ğildi, ama böyle bir olaya kal-
kışacağını hiç aklıma getirme-
miştim. Çok dengesiz bir insan-
dı. Sık sık ailemden para ister,
çalışmaya kesinlikie yanaşmaz-
dı. Kendisinden çok çektim.
Kendisinin ölümüne sevindim,
ama Yunan turistlere yazık ol-
muş."
ANKARA/AMMAN (AA) —
Irak Başbakan Birinci Yardım-
cısı Tank Aziz'in Türkiye'yi zi-
yaret etme isteğinde bulunduğu,
talebin Dışişleri Bakanhğı'nca
incelendıği bildirildi. Bu arada
Tank Aziz, komşu ülkeleri uya-
rarak "Kürtlerle aramızdaki iç
soruna lran ve Türkiye kanş-
masın" dedi.
Aziz'in ziyaret talebiyle ilgili
olarak AA'ya bilgi veren Dışiş-
leri Bakanhğı Sözcüsü Murat
Sungar, Irak başbakan birinci
yardımcısmın, bir süre önce
Irak'm Ankara Büyükelçiliği
kanah ile bir mesaj ileterek
Türkiye'yi ziyaret etme isteğini
belirttiğini söyledi. Sungar,
Aziz'in ziyaret isteğinin Dışişleri
Bakanhğı'nca incelenmekte ol-
duğunu belirtti.
Irak'tan Türkiye'ye en son
üst düzey ziyaret 5 ağustosta
Başbakan Yardımcısı Taha Ya-
sin Ramazan tarafından gerçek-
leştirilmişti.
Tank Aziz, Ürdün Dışişleri
Bakam Tahir Masri ile dün Am-
man'da görüştükten sonra dü-
zenlediği basın toplantısmda,
Irak'ın içişlerine kanşmamala-
n konusunda komşu ülkeleri
uyardı. Aziz şöyle konuştu:
"tran ve Türkiye'nin, Kürt so-
rununun sadece Irak'ta değil,
kendi ülkelerinde de giindemde
olduğunu anlamalan gerekir.
lran ve Türkiye, Kürt sornnunun
'Çift yönlü bir silah' olduğunu
hatııiamalıdıriar".
Tank Aziz, Kuzey Irak'taki
gelişmeler gerekçe gösterilerek
sınır ihlallerine girilmemesi ge-
rektiğini, bu tür davranışları hiç-
bir şeyin hakh gösteremeyeceğini
ve "bir ülkenin iç işlerine
miidahale" olarak nitelendirdik-
lerini bildirdi.
Irak Başbakanı Sadun Ham-
madi de "Komşu ülkelerin uzak
görüşlü olmalan ve birbirierinin
içişlerine kanşmamalan gerek-
tiğini" söyledi. Irak Başbakanı-
nın dün New York'ta, Birleşmiş
Milletler Basm Bürosu tarafın-
dan yabancı basma dağıtılan ya-
ah açıklamasında, içişlerine ka-
nşmamn sonucunun, iki ucu
keskin küıç olduğu uyansında
bulunujdu.
Irak Başbakanı Hammadi,
Cumhurbaşkam Turgu» Özal'ın,
Irak'ta, BM şemsiyesi altuıda bir
bölge kuruünası yolundaki öne-
risini kuşkuyla karşıladıklannı
belirterek Irak'ın kategorik ola-
rak bu öneriyi reddettiğini ve her
şekilde karşı çıkacağını bildirdi.
Dışişleri'nde altı ataıııa
(Baştarafı 1. Sayfada)
Daimi Temsilcüiği'ne atandı.
Özçeri, müstesar olarak atan-
masmdan kısa süre önce NATO
sekretaryasında Genel Sekreter
Lord Carrington'm yardımcılı-
ğım yapmıştı. Bundan önce de
Türkiye'nin NATO daimi tem-
silciliğinde çalışan Özçeri, böy-
lece uzun yıllar görev yaptığı
Bürüksel'e bu kez büyükelçi sı-
fatıyla dönmüş olacak.
Büyükelçi Özçeri'den boşalan
müsteşarhk göre\ini ise Türk'ı-
ye*nin Avrupa Topluluğu nez-
dindeki daimi temsilcisi Büyük-
elçi Özdem Sanberk üstlenecek.
Büyükelçi Sanberk, Cumhur-
başkam Özal'ın başbakaniığı sı-
rasuıda dört yıl süreyle özal'ın
Dışişleri danışmanlığını yürüt-
müştü.
Sanberk'ten boşalan AT dai-
mi temsilciliğine ise Türkiye'nin
Birleşmiş Milletler'in Cenevre
ofîsi nezdindeki daimi temsilci-
si Büyükelçi Cem Dnna atandı.
Başbakanhğı sırasında Cumhur-
başkam özal'ın Dışişleri danış-
manhğım yapan Duna daha
sonra TRT Genel Müdürlüğü-
ne atanmıştı. Bu görevinden is-
tifa etmesinden kısa bir süre
sonra BM'nin Cenevre ofisinde
daimi temsilcilik görevini üst-
lenmişti.
Büyükelçi Duna'dan Cenev-
re'de boşalan göreve ise yine
Cumhurbaşkam Özal'a başba-
kanhğı döneminde damşmanlık
yapan Atina Büyükelçisi Giin-
düz Aktan getirildi. Diplomatik
çevrelerdeki yaygm kamya göre
Özal'ın başbakaniığı sırasında
yazdığı bildirilen ve Batı'da ge-
niş bir şekilde dağıtılan 'Avru-
pa'daki Türkiye' adlı kitabın asü
yazan.
Öte yandan Büyükelçi özçe-
ri'nin NATO daimi temsilcüiği-
ne atanmasından sonra halen bu
görevi yürüten Büyükelçi Ünal
Ünsal merkeze dönecek. NA-
TO'ya atanmadan önce Türki-
ye'nin Madrid büyükelçisi olan
Büyükelçi Ünsal'm Dışişleri Ba-
kanlığı Müstesar Yardımcısı ola-
rak atanacağı bildiriliyor.
Büyükelçi İlter Tttrkmen'in
emekliliğe aynlarak BM'nin Fi-
listinli mültecilerden sorumlu
örgütü UNWRA'nın direktörlü-
ğüne getirilmesiyle boşalan Pa-
ris Büyükelçiliğine ise Dışişleri
Bakanhğı Müstesar Yardımcısı
Büyükelçi Tanşuğ Bleda atandı.
Dış ekonomik ilişkiler uzmanı
olan Bleda aynı zamanda "Ka-
radeniz Ekonomik tşbirligi
Bölgesi" projesinin mimarlann-
dan biri olarak biliniyor.
(Baştarafı 1. Sayfada)
lileriyle Kürt sığınmacılara iliş-
kin yapacağı temaslann sonucu-
nu bekliyor.
Ankara ise, Irak'ın Türkiye
Büyükelçisi Rafi El TiVriti'nin,
önceki gün Dışişleri Bakam Ah-
met Kurtcebe Alptemoçin ile
yaptığı görüşmede verdiği gü-
vencelerin"tampon bölge" ko-
nusuna yeni bir boyut getirdiği
görüşünde.
Telefon göriişmesi
Bush ile Major'ın önceki ak-
şam yaptıklan telefon göriişme-
sinden sonra Londra'da başba-
kanlık tarafından yapılan açık-
lamada, "Ingiltere ile ABD ara-
sında, tampon bölgeyi çağnşü-
ran bir olav konusunda ilke ola-
rak anlasmaya varıldığı" beür-
tildi.
E4ip Emil Öjmen'in haberi-
ne göre, ABD'den yapılan kar-
şı yöndeki açıklamalara karşın,
İngiltere, bu konudaki ısrariı tu-
tumunu dün de sürdürdü. Baş-
bakanlık, dün bir açıklama da-
ha yaparak, ABD ile İngiltere
arasında "görüş bûüğine" va-
nldığı yinelendi. Ancak Ameri-
kan yönetiminin Major'ın pla-
nına bazı çekinceleri olduğu
vurgulandı.
VVashington'da farklı
yaklaşım
Reuter'in Washington kay-
naklı haberine göre, Beyaz Sa-
ray Sözcüsü Marlin Fitzwater,
"tampon bölge" konusunda şu
açıklamayı yaptı: "Başkan
Bnsh ve Başbakan Major, Kürt
sığınmacılan yerleştirmek konu-
sunda bazı düzerüemeler yapıl-
ması gerektiği konusunda fîkir
birüği içindder, ancak henüz ne
yapılacağı konusunda bir anlaş-
ma ya da görüşbirliği sağlaya-
bilmis değüler. Güvenlik bölgesi
duşüncesi bir dizi sorunu için-
de banndınyor."
Ufuk Güldemir'in haberine
göre de ABD, tngiltere Başba-
kam John Major'ın, önerdiği
"tampon bölge"yi çağnştuma-
yacak bir "güvenU alan" kurul-
masını istiyor.
Bu konudaki incelik şöyie
özetlenebilir: Güvenli alan,
"özel bir amaçla aynlmış böl-
ge, belli bir ırka mahsus yerle-
şim alanı" türünden kalıcılık
çağrışımı yapmıyor. Oysa
"tampon bölgenin" uzun vade-
de belli bir kalıcılık kazanması,
dolayısıyla da ABD'nin, Suudi-
lerin de etkisiyle korktuğu Irak'-
ın toprak bütünlüğunün parça-
lanması sonucunu getirmesi ola-
sılığı var. Aynca bu tür bir özel
bölgenin "vur kaç" hareketle-
rine ev sahipliği yapması ve baş-
ka etnik gruplara "emsal" ol-
ması olasüığı da bulunuyor.
ABD, bu yüzden, Cumhurbaş-
kam Turgul Özal'ın, bu yönde-
ki genel önerisine ilk günden bu
yana çekimser kaldı ve hiçbir
zaman yeşil ışık yakmadı. Ak-
sine, Türkiye'nin bu amaç doğ-
nıltusunda tek yanlı bir davra-
mşa girmemesi için de Ankara'-
ya dolaylı sinyaller gönderdi.
Aradan bir süre geçtikten son-
ra yapılan tartışmalar sonucun-
da bu genel öneri olgunlaştı ve
ortaya "güvenli alan" kavramı
çıktı. Güvenli alan, pratikte
Irak'm toprak bütünlüğünü teh-
dit eder bir kahcılık taşımıyor-
du. Nitekim ABD, önceki gün
Irak uçaklan ve helikopterleri-
nin kuzeyde uçuşunu yasaklaya-
rak bu tür bir güvenli alanı ses-
AFden
180 milyon
dolar
SABETAY VAROL
BRÜKSEL — Irakh Kürt ve
diğer mültecilerin gereksinmele-
rini saptamak üzere üst düzey
bir AT komisyon görevlisi dün
akşam Ankara'ya hareket etti.
Komisyon üyesi Abel Matutes'-
in yardunası ve Akdeniz havza-
sı sorumlusu Juan Prat, Anka-
ra'dan Türk-Irak sınırına gide-
cek. Oradan da lran'a geçecek.
Geçen pazartesi günü yapılan
AT zirve toplantısmda verilmesi
kararlaştınlan 180 milyon dola-
nn nasıl kullanılacağını sapta-
mak üzere Türkiye'ye ve Iran'a
giden Prat, önümuzdeki çar-
şamba günü AT Komisyonu'na
bir rapor sunacak.
Mültecilere yardrm için ayn-
lan 150 milyon ECU (180 mil-
yon dolar) tutanndaki yardınun
100 milyon ECU'luk bölümü
komisyon bütçesinden karşıla-
nacak.
Yapılan AT toplantısmda,
kaçan Şii nüfusla birlikte tran'a
sığınan göçmen sayısımn 1.5
milyonu bulacağı, Türkiye'ye
ise bunun yansı kadar mülteci
geleceğinin saptandığı ifade
edildi. Başka bir deyişle 150 mil-
yon ECU'luk yardımın 100 mil-
yonu Iran, 50 milyonu Tür-
kiye'deki mültecilere ulaştınla-
cak. Sınınn Irak topraklannda
kalan mülteciler de yardımdan
yararlanabilecek. Başka bir de-
yişle, AT Irak'm ileri sürdüğü
"toprak bütünlttğu" ihlalleri şi-
kâyetlerine kulak tıkama niye-
tinde. Bu yardınun etkin biçim-
de dağıtılıp dağıtılmadığını de-
netlemek üzere belli sayıda AT
gözlemcisinin de Türkiye ve
lran'a gönderilecegi açıklandı.
sizce yarattı. Türkiye'nin aJgıla-
dığı biçimde "tampon bölge"
düşüncesine soğuk bakmayı sür-
dürüyor.
Şebnem Atiyas'ın New
York'tan bildirdiğine göre, Bir-
leşmiş Milletler Güvenlik Kon-
seyi üyeleri, İngiltere tarafından
ortaya atılan ve AT'nin deste-
ğini alan, mültecilere "güvenli
bölge" oluşturulmasında yeni
adunlar atmak için yann bölge-
ye gidecek Eric Suy'un Bağdat'-
ta yapacağı temaslann sonucu-
nu bekliyor. Suy, Bağdat'ı, ku-
zeyde BM yardımmın rahatlık-
la mültecilere ulaştırabileceği,
Irak güçlerinin saldırmadığ
"acık bir merkez" oluşturulma-
sını kabul etmeye zorlayacak.
Bağdat, bu fikri kabul ederse,
Güvenlik Konseyi'nden yeni bir
karara gerek kalmadan, Birleş-
miş Milletler görevUlerinin rjı-
hatca hareket ettiği bir acjk
merkez oluşturulacak. Bağdat,
itiraz ederse, Ingiltere'nin Gü-
venlik Konseyi'nden "güvenHk
sığınagı" için bir karar çıkarma-
ya niyetli olduğunu ifade edi-
yor.
Ateşkeş |_
BM Güvenlik Konseyi, dün
gece geç saatlerde yaptığı top-
lantıdan sonra, Körfez savaşına
son veren resmi ateşkesi ilan et-
ti. Güvenlik Konseyi, Irak'm
ateşkesi kabul ettiğini bildiren
mektupta Konsey'in isteği doğ-
rultusunda yaptığı değişiklikle-
ri yeterli bularak ateşkesi res-
men başlattı.
Dışişleri Bakam Ahmet Kurt-
cebe Alptemoçin'e, Irak'ın An-
kara Büyükelçisi Rafi Dahan
Möcvei D Tikriti tarafından salı
günü iletilen önerinin "iyi
niyetli" olması durumunda
tampon bölgeye duyulan gerek-
sinimin ortadan kalkabileceği
beürtildi.
Yetkililer, sığınmacılara yö-
nelik yardımın bölgeye çabu'k
ulaştırılmasının "öncelikli
konu" olduğuna işaret ederek
"Yardmu engelleyici hiçbir dav-
ranış ile karşılaşümazsa zaten
mesele normal safhasında yürü-
yor demektir" göruşüne yer ver-
diler.
Aynı yetkililer, sığınmacılar
için kurulacak herhangi bir
"güvenlik bölgesinin" sadece
bir "ara çözüm" olacağım da
vurguladılar.
öte yandan Başbakan Akbu-
lut dün ABD'nin Ankara Büytf-
kelçisi Morton Abramowitz'i
kabul ederek bir süre görüştü.
Akbulut, daha sonra görüşme"-
de Türk-Irak sınınnda yaptığı
incelemeleri ve izlenimlerini ak-
tardığını söyledi.