22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet Sahıbr Cumhunyet Malbaacılık \e Gazctecılılt Turk \ndnim Şırketı adtna Nadir Nldi # Gend Ya>ın Muduru Hısın Cnral. Muessnc Mudüru: Emint l'tafclifU. Yazı Işkrı Mudüru Oki> Coansın. # Haber Mctktn Muduru Yalfn B«w. Sa>fa Duzenı Yone'menı Ali Aor 0 Temsılaler ANKARA AhmtlTm. 12MİR. Hıkmel Çetinkayı. ADASA Çeliı lt Polıîıka. Crt»l B«laatx. Dıs Hal*rlct U,u. Bakv Ekooomı Ctagu Tvtu. Ij-Sendıka Şaiuu ton kuilut Cıtal Is'anbul Haberlen Keaal K»ç«4. EJstım Geflcn Şartaa. Vun H*ber!en Nccdct Dogu, Spor DarmmajiL AMalk Duı \az lar Kcrav Çalışklıı. Araşlırma ŞlMa Alpvj. Duzeiıme \MttDj* \uıeı 0 Koordınıtor AkaMI Korafaaa 0 Hlcr Lrol biKI 0 Munasrt* Batau V w % Bmçc Plattlama « ^ OunubeşeotİB 0 ReklajB AJK TO<M # Ek Y«>ıniaı Hal» \k.<d 9 leue H K ' C«r 0 Iskim* Oad<r Çdik # BÜJJ IJIOT >ul Ual 0 Pmontl Snfi •«uacsotla Mali üvın Au-u/u Başkan NıdlrNıdi OfcM* AkhBl. taipa fe}*r. Hlfli CnuL HiknM Çttiakro, Ofcı> t|ar MıMC». teu aM1 T M Basan *e Vaw»ı Cumtıuıtyet MaıbMCıiık ve Gazdeolık TA-Ş. Türkocajı C*d 39'41 C*|a]oilu 343*4 ly PK 246 - Istanbul Tel 512 05 05 (20 hat), Tdo 22246 Fajı (I) Î26 60 72 Q «unjtor Alkanc Zıja Cokaip BS tnkılap S. No 19'4. Td I3Î II 41-47 Teta 42344, FSJL (4) 133 05 65 % \ıxmr H Zıy» Bl> 1352 i 2^3. Td 13 12 30 Ttla 52359. Ftx. (511 19 53 «0 İMuıo Cad 119 S No 1 Kıt 1. T« 19 37 52 (4 lm). Tele»: 62155. Fax (71) 1» 25 7« TAKVİM: 11 NİSAN 1991 Imsak: 4.54 Güneş: 6.25 Öğle: 13.10 tkindi: 16.50 Akşam: 19.45 Yatsı: 21.09 SSCB hazineyi verecek mi? Troya için Dışişleri devredeDışişleri Bakanlığı Kültür Dairesi, arkeolog Schliemann tarafından 1872 yılında Çanakkale'de bulunup önce Almanya'ya kaçırılan, 2. Dünya Savaşı sırasmda Berlin'den Sovyetler'e götürülen Troya hazinesinin Türkiye'ye iadesi için bilgi derlemesine başladı. ÖZGEN ACAR ANKARA — Dışişleri Ba- kanlığı Kultür Dairesi Genel haline getirilmesi koşulu da eklidir. Schliemann anılannda, bu paranın çok "fahiş" olduğu Müdüru Büyükelçi tsmel Bir- için İstanbul'a "Bab-ı Âli"ye sel, "Troya Hazinesi" için ha- gıdip zamanın "Maarif Nazırı rekete geçildiğini soyledi. Buyukelçi Birsel, Moskova'- daki Türk buyükelçiliğinden konu hakkında bilgi istendiği- ni, yurtdışında konuya ilişkin olarak yapılan yayınların der- lenmekte olduğunu ve bu ara- da gelişmeler hakkında "UNESCO'ya bilgi verileceği- ni bildirdi. Genel Müdür, Kultur Ba- kanlığı'nın "Troya Hazinesi" hakkında dış temsilciliklerimiz- ce bilgi toplanmasına ilişkin 4 nisan tarihli yazısının salı gü- nü ellerine ulaşmasından he- men sonra çalışmalara başlan- dığını da sözlerine ekledi. "Troya Hazinesi"nirı Mos- Saffet Paşa ile konuştuğunu anlatır. Kendisine, yerel yetki- lilerin devreye girmesiyle bu arazinin devlet tarafından 30 li- raya kamulaştınlabileceği soylenir. Schliemann kazılanna başlar ve aralıkta yeniden istanbul'a giderek iki arazi sahibini, bu- rayı kendisine 40 liraya satma- sına razı ettiğini bildirir. Ancak bu araziyi 24 liraya kamulaştır- dığını, burasının artık devlete ait olduğunu Maarif Nazırı Saffet Paşa, Schliemann'a söy- ler; "buldugu her şeyi vermesi koşuluy.a kazısını sürdürebile- ceginl" bildirir. Schliemann "bu iğrenç ve kova'da Kremlin Sarayı'nda aşagılık da\ranışını açık bir olduğunu bildiren haberlerin dille" Saffet Paşa'ya bildirdi- yankıları surerken arkeoloji ğini ve "kazı falan yapmayaca- profesorü Nimet Özgiiç, "Ge- ğ'nı söyledigini" yazar. Araya çen yıl Berlin'de konuştugum Amerikan konsolosunun gir- Alman bilim adamları bana mesi uzerine Schliemann "bu- (Bergama Sunağı gibı Troya luntulann yan yarıya paylaşıl- Hazinesi'nin de Sovyetler Bir- masına ve kendi payının da liği'ne götüruldüğune inandık- Turkiye'den çıkanlmasına ra- larını) soylediler" dedi. zı olduğunu" anlatır. Prof. Nimet özgüc, "Eğer j j k t a r i h i eser hazinenin gerçekten Moskova'- da olduğu kesinleşirse bunun gideceği yer yüıde yüx tslanbul Arkeoloji Müzesi'dir. Sovjet- Alman arkeolog, anılannda . j anlatımdan hemen sonraki ler'in bu umudumuzu gerçek- cumlesinde "Ancak 1872'de leştirmesini dileriz. Böylece, Turk hükümetinin çıkardıgı bir Anadolu arkeolojisi ve bilim kararnanıe ile (bundan böyle) adına hepimizi olurlar." sevindirmiş Schliemann ve Saffet Paşa Alman arkeolog Heinrich Schliemann "Tro>a Hazinesi"- ni zamanın Milli Eğitim Baka- nı Saffet Paşa'ya inat olsun di- ye kaçırdığını anılannda açık- lamaktadır. Turkiye'nin bu ha- zineyi istemesine haklı bir ge- rekçe içerdiği için bu anılardan kendi payına düşen buluntula- rın da ihraç yetkisinin elinden alındığını ve bunları sadece Tiirkiye içiade satabileceğini" öğrenmesinden dolayı kızgınlı- ğını dile getirir. Schliemann daha önce iddia ettiği gibi kazısını durdurmaz ve bu kararnameden bir yıl sonra bu hazineyi bulur. Ancak Schliemann, "Türk hükümeti böylece vazılı sözleşmemizi ih- lal ederek tüm haklarımı ben- bazı bolumlere yer veriyoruz. den aldı" dedikten sonra kara- Aklı ve yüreği "Troya" ile r >m Ş" sözlerle dile getirir: " O andan itibaren artık ken- dimi, sözleşmeyi benim işledi- dolu Heinrich Schliemann Ni- san 187O'te Çanakkale'ye ge- lip, uzerinde koyun ağılı olan ğ™ bir hatadan dolayı bozmuş "Hisariık" tepesinde kazıya bir kişi olarak görmedim. Bul- başlar. Ancak arazinin sahibi dugum her değerii şeyi kendi- me sakladım. Böylece bunları bilim adına korudum. Bıitün olan iki Turk, kendisinden tar- lasına vereceği zarar karşılığın- da 120 lira (120 Osmanlı altı- nı) ister. Buna, arazinin eski uygar dünyanın benim bu dav- (Arkası J9. sayfada) ULUSLARARASI BUDAPEŞTE TURNUVASI Satranç ustası Atahk, 4. oldııHaber Merkezi — Milli sat- rançcılarımızdan uluslararası usta Suat Alalık. Uluslararası Budapeşte Turnuvası'nda 4. olarak 'buyırkusta' unvanına bir adım daha yaklaştı. Atalık, 3 buyukustanın da kauldığı tur- nuvada, Macarların ünlü ismi P. Lukacs'ı da yenmeyi başar- dı. 22 mart-3 nisan arasında ya- pılan ve 14 ustanın katıldığı tur- nuvada 7.5 puan alan Atalık, 3 galibiyet, 9 beraberlik ve 1 ye- nilgi ile uluslararası ELO pua- nını 2450'ye çıkardı. Budapeş- te turnuvasını Alman Schlosser 9.5 puanla kazanırken Sovyet Kishnev 8.5 puanla ikinci, Ma- car Horvalh 8 puania 3. oldu. Atalık ilk üçe giren rakipleriy- le de berabere kaldı. Atahk'ın Lukacs'ı yendiği oyun şöyle: Beyaz: Lukacs - Siyah: Ata- lık. 1 d4 Af6 2x4 e6 3. Af3 b6 4*3 Fb7 5.Fd3 Fe7 6.Ac3 d5 7.0-0 0-0 8.b3 c5 9.Fb2 c\d4 10*xd4 Ac6 il.Kel Kc8 12.Kcl Ab4 13.Ff 1 Ae4 14.a3 Axc3 15.Kxc3 Ac6 16x\d5 Vxd5 17.Fc4 Vd6 18.d5 Aa5 19.Kd3 Axc4 2O.bxc4 Kfd8 21.Ad2 exd5 22xxd5 F.xd5 23.AM Ff8 24.Ae3 Kc5 25.Vd2 Vh6 26.Kdl Fd6 27.g3 Fe4 28.Ag4 V h3 29.f3 Fxd3 3O.Vxd3 Kd5 terk eder (0-1). Latife Hanım üst katta tepinince, aşağıda arkadaşları ile içen M. Kemal 'fenalaşır' Ata'nın evlilikkriziGÜNSELt ÖNAL ANKARA — tzmir'in tanın- rruş ailelerinden Uşakizade Mu- ammer Bey'in kızı Latife Ha- nım, konaklarında ağırladıkla- n Atatürk'e damdan düşer gibi sorar: "Paşam, hiç sevdiniz mi?" Soru karşısında bir süre du- raklayan Mustafa Kemal gülüm- ser ve şakacı bir tavırla, "Çook, merak mı ettiniz? Hangi birini aniatayun?" diye karşıhk verir. Latife merakla, ilk aşkırun na- sıl bir kadın olduğunu sorunca Atatürk, sigarasmdan bir nefes çekip anlatmaya başlar: M.KEMAL — İlk aşkım... Eveet.. 15-16 yaşında idim. Se- lanik'te Askeri Rüştiye"ye gidi- yordum. Merkez Komutanı Şev- ki Paşa komşumuzdu. Bir kıza vardı, Ona matematik öğretîyor- dum. Herhalde ilk sevdiğim o kızdı. —Nasıl bir hanımdı? Güzel miydi? NLKEMAL — O zaman dün- yada ondan daha güzel bir kız olabileceğini düşünemiyordum. Açıkça bir şey konuşmadık ara- mızda. Ama birbirimizd sevdiği- mizi biliyorduk. —Sonra ne oldu kıza? MJtEMAL — Kurmay Oku- lu'na geldim İstanbul'a. Birbiri- mizi göremiyorduk, ama unut- mamıştım. Bir gün kaza geçir- diğini, hastanede yatttğım öğ- rendim. Hemen Selanik'e koş- tum. Gördüğüm manzara kor- kunçtu. Güzel yüzü kazada çar- pıhp paramparça olmuş, tanın- mayacak hale gelmişti. Bana bakmıyor, yüzünü benden sak- lamaya çalışıyordu. —Aman allahım. M.KEMAL — Başucuna oturdum. EUerini avucuma al- dım. Ne diyeceğimi bilemiyor- dum. Ona evlenme teklif ettim. —Ya sonra? —Sonrası yok. O kazadan kurtulamadı, öldü. Bir an şaşkın bakan Latife ağ- lamaya başlar. Konaktaki kısa beraberlikleri sırasında duygusal olarak birbirine yakınlaşan iki insandan, duygulanm ilk açık- layan Latife olur: "Beni affedin paşam. Hisleri- me hfikim olamadım. Yani... Nasıl aniatayun? Ben size tntul- dum, sizden ayn yaşamanın be- nim için artık mumkün olmadı- gını bUiyorum." TVde dizi Atatürk'un ilk aşkmı anlattı- ğı ve bir süre sonra tek evliliğini yapacağı Latife'nin duyguJarım açıkladığı bu sahne, yönetmen Halit Refig'in çekeceğı "Gazi ve Latife" adlı fılmle beyaz perde- ye yansıyacak. Kültür Bakanlığı, film için Refığ'e 4.5 milyar lira ödeyecek. Bakanlık ile bu hafta sözleşme imzalayacak olan Refiğ, "Gazi ile Latife"yi, 45'er dakikahk dört bölümden oluşan bir TV dizisi ve 2.5 saatlik sinema fıl- mi olarak çekecek. Filmde, Atatürk ve Latife'yi kimin canlandıracağı henüz belli olmadı. Refiğ, filmin hazırhk çalışmalarının en az dört ay sü- receğini, bakanlık ile sözleşme bugün imzalansa bile çekimlerin bu süreden önce başlatılamaya- cağını söyledi. Senaryosunu da Refiğ'in yaz- dığı bu ilk Atatürk fılmi, ağla- yan, içki sofrasında neşelenince arkadaşlanna gazel okuyan, tav- la oynayan, kansıyla kavga et- tikten sonra sinir krizd geçiren li- derin özel yaşamını çeşitli bo- yutlanyla gözler önüne serecek. Filmin önemli bölümünü, Atatürk'un tek evnliğini iki yıl- da bitme noktasına getiren sert tartışma ve kavgalar oluştura- cak. Ancak film, Atatürk'un Lati- fe"ye nasıl evlenme teklif ettiği- ni perdeye yansıtmayacak. Ka- mera, Atatürk'un Izmir'deki ko- nağın çalışma odasında yaptığı evlenme teklifmi kabul eden La- tife'ye, "Tamam, anlaşük, evle- niyonız. hemen.." dediğini ve Senaryosunu Halit Refiğ'in yazdığı "Gazi ve Latife" adlı filmde ağlayan, içki sofrasında neşelenince arkadaşlarına gazel okuyan, tavla oynayan, kansıyla kavga ettikten sonra sinir krizi geçiren Atatürk'ün özel yaşamı gözler önüne seriliyor. Atatürk'un kendisiyle ilgilenmemesinden, arkadaşlanyla oturup içki içmesinden yakınan Latife Hanım ile Atatürk arasındaki kavgaların sonu gelmez. İzmir'deki anne ve babasını köşke çağırır. Birlikte otururlarken boşanmak istediğini söyler. Atatürk nedenini sorduğunda "....Önceleri candan bir yaveriniz gibi hizmetinizdeyken, sonradan bir cariye gibi hareme itilmem elbette kadınlık gururumu incitti. Beni bu kadar horgörmeye hakkınız yok" karşılığını verir. EVLENMEK HATAYD1 — Atatürk Latife Hanım'la Ugili şöyle den "Hayatımda yaptığım ha- talardan biri de evlenmekür. Ordular, medisler yönettim. Savaşlar yaptım, kazandım. Ama bir kadını yönetemiyonım. Okumuş da olsa, iyi bir ailesi de olsa, sonunda kadın kadındır." Latife'nin gözünden sevinç göz- yaşları boşanmasını görüntüle- yecek. tlk kavga Refiğ'in yazdığı senaryoya gö- re, 29 Ocak 1923'te evlenen çif- ti ayrılma noktasına getiren kav- gaların ilki, Latife'nin, seçime gidileceğini söyleyen Atatürk'e politikaya atılma isteğini açıkla- masıyla yaşanır. Atatürk'ün, "Dur bakalım Latife. Dün bir, bugün iki. O kiiçük burnunu devlet işlerine sokma. Sen bana Meclis'te değil evde lazımsın" demesi Latife'yi kızdırır: "Ya, demek öyle. Bizim evli- liğiraizin kaç-göç devrinden farklı olacagını sanmıştım. Bi- zim de kaderimiz, demek eve kapatılmakmış." Fakat ilk büyük kavga, Ata- türk'ün Adana dolayına yaptı- ğı yurt gezisi sırasında çıkar. Atatürk'un halkı selamladığı üs- tü açık arabanın sağ tarafına oturup, Latife'ye oturması için sol yanını göstermesine içerleyen ve somurtan Latife arabada söy- lenmeye başlar: "Bu ne biçim protokol? Bu ne laubalilik? Bir devlet başkanına sanhp şap şap öpuliir mii? Bu- na nasıl izin verirsin? Latife, Adana'da odalannda başbaşa kaldıklannda ise patlar, sesleri odarun dışına taşar: "Sen bana berkesin içinde na- sü hakaret edersin? M.KEMAL — Ne diyorsun sen? —Ben senin kann mıyım, de- ğil miyim? Nasıl oturtursun be- ni arabanın solunda? M.KEMAL — Lütfen yavaş konuş. Bütün Adana alt katta bizi dinliyor. —Bütün Adana değil, Bütün Türkiye, bütün dünya dinlesin. Hayır, bana hakaret edemezsin. Atatürk'ün kendisiyle ilgilen- memesinden, arkadaşlanyla oturup içki içmesinden ve yaİnız kalmaktan yakınan Latife ile Atatürk arasındaki tartışma ve kavgaların sonu gelmez. Latife, Atatürk'ten habersiz, İzmir'de- ki anne ve babasını köşke çağı- nr. Birlikte otururlarken boşan- mak istediğini söyler. Atatürk nedenini sorduğunda ise "Sebep bir değil, pek çok. Çevrenizi sa- ran birtakım arkadaşlannızla sabahlara kadar içmeye, sohbet- ler yapmaya başladınız. Ben ha- remdeki bir cariye gibi bu köş- kün içinde tek başıma kaldım. Önceleri candan bir yaveriniz gi- bi hizmetinizdeyken, sonradan bir cariye gibi hareme itilmem, elbette kadınlık gururumu incit- ti. Beni bu kadar hor görmeye hakkınız yok" karşılığını verir. Atatürk, "Devlet işleri sizin işiniz değil, benim işim. Siz de benim yaverim degil, kanmsımz. Yoksa siz bir Kösem Sultan ola- rnadıgınızdan mı şikâyetçisi- niz?" der. "Ne mflnasebet Kösem Sul- tan. Ben sadece Avrupalı bir kan-koca gibi..." diye konuşma- ya başlayan Latife'nin sözünü Atatürk "Avnıpa'da hangi dev- let başkanının kansı devleti ko- cası ile ortak yönetiyor? Bir ör- nek ver bana" diye sorarak ke- ser. Latife'nin kocasına kızdığın- da odasında tepinme alışkanlı- ğı, Atatürk'un arkadaşlan Kılıç Ali, Recep Zuhtü ve yaveri Sa- lih ile köşkteki yemek odasında içki içtiği bir akşam ortaya çı- kar^ Topuk senfonisi Atatürk, "Hafız Barhan'ın pabucunu dama atanm ha" de- yip, elini şakağına atarak gazel okumaya başladığında, yukan- daki odasında yalnız bekleyen Latife de tepinmeye başlar. Ta- vandaki avize sallanır. Arkadaş- larını uğurlarken "Dağ başını duman almış" diye başlayan Atatürk'e diğerleri de katılır. Latife, odaya çıkan Atatürk'e içki sofralanndan ve arkadaşla- rından bıktığını, topuk vurma- lannın da içki sofralannın sonu gelmeden bitmeyeceğini söyler. Latife'nin Atatürk'e kızdığın- da odasında tepinmesıne herkes alışır. Tokat'taki eski bir evde ye- nilen yemek sırasında sıkılıp odasına giden Latife, burada da aynı şeyi yapınca eski evin tava- nından sofraya toz toprak dö- külmeye başlar. Atatürk, "tşte göriiyorsunuz. Hayvtımda yap- tığım hatalardan biri de evlen- mektir. Ordular, meclisler yö- nettim. Savaşlar yaptım, kazan- dım. Ama bir kadını yönetemi- yonım. Okumuş da olsa, iyi bir ailesi de olsa, sonunda kadın kadındır" deyip od&ına çıkar- ken arkadaşı Kılıç Ali, yanında- kilere "Merak etmeyin, biz bu sçse alışük. Topuk senfonisini dinliyoruz" der. Kemal, buraya gel! Atatürk'ün Latife'den boşan- maya karar verdiği kavga ise Çankaya Köşkü'nde meydana gelir. Odasında sıkılıp balkona çıkan Latife, Atatürk'un bahçe- de bir grup askerle konuştuğu- nu görür. Asabi bir ifadeyle ses- lenir: "Kemal buraya gel." Askerler şaşırır, Atatürk bir şey söylemeden köşke doğnı yö- nelir. Latife, balkondan seslen- meyi sürdürür: "İçki arkadaşlannla yarenlik bitti. Şimdi askerlerte mi içli dış- lı oluyorsun? Koskoca adamsın, ayıp." Atatürk öfkeyle, "Latife, bundan şark hareketinden dö- nen askerler. Onların bu mem- leket için degerini anlamıyor musun" der. Atatürk, o sırada salonda piyano çalan Latife'nin akrabası Vedad Uşaklıgil'in ya- nındaki koltuğa oturup başını elleri arasına alır. Birden tavan sarsılmaya başlar. Sabn tükenen Atatürk, başını kaldınr ve Kıhç Ali ile Salih'in derhal çağnlma- sını ister. Latife evine Kılıç Ali ve Salih geldiklerin- de Atatürk, salondaki bir kana- pede "göğsü, bağn açık" biçim- de yatmaktadır. Atatürk krava- tını söküp çıkararak doğrulma- ya çalışır. Arkadaşlan, Ata- türk'ün tuvalette yüzünü yıka- masma yardım ederler. Atatürk derhal otomobilinin Yozgat'a gitmek üzere hazırlanmasını söyler ve Başbakan tsmet Inö- nü'yü telefonla aratır. Inönü'ye Latife'den boşandığını bildirir ve Anadolu Ajansı'na durumu açıklayan bir tebliğ gönderme- sini ister. Kendisi Yozgat'a gider. Latife ise erteşi gün trenle Iz- mir'e gönderilir. Vizede kolaylık • Haber Merkezi — Turkiye ile Çekoslovakya karşılıklı olarak vize uygulamalarını kolaylaştırdı. Mektup teatisiyle 18 şubatta Ankara'da imzalanan anlaşma ile iki ülke arasındaki vize uygulamasının resmi pasaport taşıyan kişilerin, üç ay sureli yolculuklarda ve birbirlerinin ülkesinde bulunacaklan görevleri suresince vizeden muaf tutulmaları sağlandı. Bu arada Bulgaristan, sınırlarından transit geçen bütün turistlere zorunlu olarak uyguladığı 10 dolar bozdurmayı kaldırdı. yayın hayatında • Haber Merkezi — Pamukbank'ın 'Genç1 dergisi yayın hayatına başladı. Yazı işleri müdürlüğünü Osman ŞenkuPun üstlendiği dergi 50 bin kişiye yollanacak. tlk sayısının sunuş yazısı Pamukbank Genel Müdürü Bülent Şenver imzasını taşıyor. Kalbimizin atışı, beynimizin çalışması, ruhumuzun haykırışı hep genç kalsın" diyen Şenver, Genç dergisinin dinamik, hayat dolu, canlı, yaşayan ve 'iyi' bir dergi olmak istediğini bildirdi. Dergi 3 ayda bir yayınlanacak. Doğayı koruyalım • İstanbul Haber Servisi — Ozel İstanbul AR-EL Lisesi'yle Yeşilyurt Lioness Kulubü'nün düzenlediği "Çevre ve Doğa Bizim, Koruyalım" konulu panel dün yapıldı. Panele Prof.Dr. Ahmet Samsunlu, Doç.Dr. Günay Kocasoy ve sanatçı Ediz Hun konuşmacı olarak katıldı. Panelde çevfe ve doğa kirliliği gençlerle birlikte geniş ölçüde tartışıhrken gençlerimizin çevreye sahip çıkması gerektiği vurgulandı. Açılış konuşmasını yapan Bakırköy Belediye Başkanı Dr. Yıldırım Aktuna, gençlere "çevre için el ele" mesajını verdi. Kalp durmalarında yardım • İstanbul Haber Servisi — Ani olümlerin yüzde 70'ini oluşturan kalp durması sonucunda yılda 500 bin kişi hayatını kaybediyor. Amerikan Bristol Hastanesi Acil Klinik Şefi Dr. Durmuş Sevinç, halka açık konferanslar dizisi kapsamında, "Kalp durmalarında acil yardım" konusunda bilgiler verdi. Maket uzerinde uygulamalı olarak açıklamalarda bulunan Dr. Durmuş Sevinç, ilk müdahale hakkında şu bilgileri verdi: "Hastanın başı, alnından tutularak geriye bükülur. Çene yukarı kaldırılır. Solunumun canlandırılması için burun kapalı tutularak ağızdan iki tam nefes verilir. Eğer hastanın nabzı atmıyorsa, kalp masajı yapılır!" "Yeni bir çağın eşiğinde, yeni kuresel eğilimler." Sofranuzdaki zehirlerŞOS Akdeniz Bürosu'nun raporunda ABD ve İngiltere'de sağlığa zararlı olduğu belirtilen pek çok gıda maddesinin kullanımına Türkiye'de izin verüdiği öne sürüldü. İZMİR (Cumhuriyet Ege Bü- rosu) — SOS Akdeniz Burosu, gıdalar için uyarıyor. Büro tara- fından hazırlanan "Soframızda- ki Zehirler" başlıklı raporda, Türkiye'de Gıda Katkı Madde- leri Yonetmeliği'yle ABD \e İn- giltere'de, ınsan sağlığına zarar- lı olduğu belirtilen pek çok katkı maddesinin kullanımına izin \e- rildiği öne suruldu. Raporda, "Yönetmeliğin yurttaşı koruyucu hükümleri bugüne kadar uygulanmazken geçici maddelerle tartışmalı bir- çok maddenin kullanımına izin verilmiştir. Yönetmelik stan- dartlarla jurttaşları koruyucu bir tutum ortaya koymamakta- dır. Taın aksine standartlar gı- da maddeleri imalatçılarını ko- rutnaya voneliktir" denildi. Yoneımeliğin "konuyla ilgili araştırmalar sonuçlanınca>a ka- dar geçici olarak i/in verilen maddeler" bolümunde de bir- çok zararlı maddelerin kullanı- mına izin verildiği belirtildi. Bu maddeler içinde ABD ve diğer Avrupa ülkelerinde "kansero- jen" etkisi kabul edilmiş olan BHT'nin de yer aldığına dikkat çekilen raporda, "Bu madde bugün margarinlerde. etsu tab- letlerinde ve çeşitli gıda madde- lerinde kuUamlmaktadır" denil- di. Türkiye'de yönetmeliğe gö- re kullanımına izin verilen mad- deler ve etkileri şöyle sıralandı: "Suni renklendiriciler: Doğa- da bulunmayan bu sentetikler gıda maddelerinin renklendiril- mesinde kullanılmaktadırlar. Yönetmelik bunlardan en tehli- keli olduğu kabul edilen Blue I (meyveli şekerler, şekerlemeler, draje şekerler, draje cikletlerde) için kullanma izni vermiştir. Yi- ne astım, döküntü ve hiperakti- vite nedeni olarak belirtilen Sunset Yellovv çerezlerde, draje şekerlerde ve cikletlerde kulla- nılmaktadır. BHT: Antioksıdan olarak kullanılan bu madde kansero- jendir ve sıvı yağlarda, marga- rinlerde, hazır çorbalarda pata- (es cipslerinde, etsuyu tabletie- rinde kuUamlmaktadır. Sodyum nitrit ve sodyum nit- rallar: Kanserojen maddelerdir. Kanserojen etkileri ozellikle kı- zartmalarda ortaya çıkmaktadır. Yönetmelikle bu maddeler sa- lam, sosis, sucuk ve ısı işlemi görmüş et urünlerinde kullanıl- maktadır. Cafein: Yapılan araştırmalar- la hamile kadınlann kullanma- sı halinde doğum anormallıkle- rine neden olduğu saptanmıştır. Uykusuzluk ve bazı solunum hastalıklanna neden olduğu da belirtilmektedir. Kolalı meşru- batlarda kuUamlmaktadır. Yö- netmelik değişikliği ile 100 mg. olan kilogramdaki kullanım oranı 150'ye çıkarılmıştır. Kinin: Doğum anormallikle- rine yol açtığı belirtilmektedir. Yönetmelik ile toniklerde kulla- nımına izin verilmişıir. Sakarin: 1951 yılından bu va- na yapılan testlerde kansere ne- den olduğu saptanmıştır. Diyet yiyecek ve içeceklerde kullanı- mına izin verilmiştir. J Akşam olup kepengi indirdiğimde... ^ "Hoş bir yorgunlukla kanşık bir mutluluk, bir gfiven duyuyorum. Bunda Halk Sigortayayaptırdığım İşimin SigorUsi'nın da büyük payı var. İnsan huzurla dönüyor evlne..." Iflmlı. StğortasıSisorta Bir çağdaşlık simgesi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle