Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
UNİSAN1991 CUMHURİYET/17
HAVA DURUMU TURKİYE'DE BUGUN
Meteorofoji Işleri Genel
Müdurlüğû'nden alınan bilgiye gö-
re bütün bötgelerimız çok bulut-
lu, Marmara, Karadenız, lc Ana-
dolu'nun kuzey ve doğusu, Doğu
Akdeniz ile Dogu ve Gûneydoğu
Anadolu bölgetefi yağışlı geçecek
Yağışlar genellikle yağmur ve sa-
ğanak yağışlı geçecek. HAVA Sl-
CAKLIGI: Güney ve doğu kesım-
deTsmeSîuZGAR^n ü n d e s a a t t e 2 7 d e n ı z mı
" ^ ««*• T a h
™' ^ V*
K n S S f araSS*£ ^ ***^»
batl
^'^
orta
^ ^ •»"
kuvvette esecek. Denızierde; Ka-
radeniz, Marmara ve Ege'de yıl-
dız ve karaye!. Akdeniz'de gunbatısı ve lodostan 6 kuvve-
Adana
f
Adıyaman
Afyon
Ağn
Artora
Antakya
Anolya
Artvm
Aydın
Balıtesr
Bılecık
Bmtfl
BıDıs
Bolu
Bursa
Çanakkale
Çonım
OeıuzS
Y 19° 10» Oıyarbakır
Y 10° 7°Edime
Y 16° 5°Erancan
B 10° 4°Erajwm
Y 13° 2°Eslosetw
Y 10° 4°Gaaamep
Y 19°ir>&resun
18° 6°Manısa
12° 8°KMa«ş
M° 4°M
Y 19° 9°GûmûşhaneY
Y
Y
Y
B
•y
Y 16°
B 18° 10° Ispam
Y 11° 8°lslant>ul
Y 11° e°izmr
Y 13° 4°Kaıs
Y 16° 5°Kastamonu Y
Y 9° 2°Kaysen
Y 10° 8° Kjrttarelı
Y 14° 9°Konya
Y 11° vmatifl
Y 13° 6°Malatya
13° 3°Mutfa
8° 3°Muş
16° 5
o
N4de
11° 8°0rdu
12° 6°lta8
13° 3°Samsun
10° «°»ri
10° 7°Sncp
17°10»Sıvas
12° 2°Telorta8
10° 4°TratEWi
11° «"Tunceiı
10° 8°Uşak
10° 3°Van
10° «"Yozjat
15° 6° Zongukjak
B 17° 10°
Y 15° 8°
Y 18° 11°
Y 14° 5°
Y 15° 5°
Y 10» 4°
Y 12° 8»
Y 12° 8°
Y 12° 8°
Y 18° 5°
Y 7° 10°
Y 11° 2°
Y 12° 8°
Y 12° 7°
Y 14° 5°
B 9° 4°
Y 13° 2°
Y 7° 1"
Y 10° e°
açık bunıHiı $ *** A-apk B-MuSu G-flüneşS l«art S-so* Y-yıJmuriu
BULMACA
9
SOLDAN SAGA:
1/ Isparta, Burdur,
Denizli yörelerindeki
dağ köylerinde do-
kunan bir tür kaba
kumaş. 2/ Asma ktt-
tüğü... Birrenginko-
yuluk ya da açıklık
derecesi. 3/ En bü-
yük ustası Montaig-
ne olan yaa türü...
Bir nota. 4/ Baş ço-
ban... Madrid'de bu-
lunan dünyanın en
ünlfl müzelerinden
biri. 5/ Tüy, kıl...
Ağır kokulu bir gaz.
6/ Boğanotundan çıkanlan ve he-
kimlikte kullanılan zehirJrfcir mad-
de. 7/ Boylam... Bir makyaj malze-
mesi. 8/ Ot ve ekin taşıyan arabala-
nn arkasındaki merdiven. 9/ Afri-
ka'da bir ülke... Odalarda en önemli
ve itibarlı olan oturacak yer.
YUKARIDAN AŞAGlYA:
1/ lcranın ılımlı bir tempoda olma-
sı gerektiğini belirten müzik terimi.
2/ Bir işin yapılması için harcanan
beden ve kafa gücü... Kurçatovyum elementinin simgesi. 3/ Vü-
cutça ve ruhça dayanıksız olanlar için kullanılan bir alay sozü.
4/ Kraliçe... öğütülmüş tahıl... Hayvanlara vurulan damga. 5/
Filmlerde kendisine tutulan erkekleri mahveden güzel ve acı-
masız kadın tipi... Eski dilde toprağı ya da hayvanı sulama. 6/
Cinsel zevkleri çağnştıran, cinsel istek uyandıran. 7/ Bir gıda
maddesi... Gidiş. 8/ Üç katlı bükülmüş ipek ipliği. 9/ Sıvı du-
rumuna getirilmiş havadan elde edilerek ışık araçlarmda kulla-
nılan element... Bir tür taze ve tuzsuz beyaz peynir.
60 YIL ONCE Cumhuriyet
Zeplin Mısır'a geldi
11 NİSAN 1931
Nisanın dokuzuncu günü
sabahı saat altıda
Friedrichshafen'den hareket
eden Graf Zeppelin baJonu
24 saatlik bir uçuştan sonra
dün Mısır toprağına
gelmiştir. Balon, sabahleyin
saat 7.5 ta Kahire afakında
dolaştıktan sonra Assoian
istikametinde yoluna devam
etmiştir. Graf Zeppelin
balonu bu sabah Almaza
tayyare karargâhındaki
bağlama direğine
raptedilmiştir. Vaktin çok
erken olmasına rağmen 25.000 kişi balonun yere iniş
manevrasında hazır bulunmuştur. Balon, toprağa temas
eder etmez seyre gelen ahali balonun içindeki yolcuları
hararetli bir surette alkışlamıştır. Graf Zeppelin'i sevk ve
idare eden Dr. Eckener, görünür görünmez şiddetli bir
alkış tufanı kopmuştur. Bir çok kimseler balon
mürettebaünm etrafını sarmışlar ve kendilerinden el
yazılannı havi kartlar almak istemişlerdir. Halkın, bu
arzusu bol bol is'af edilmiştir.
Ingiliz askeri tayyare idaresine mensup 150 kişi ile 200
tngiliz askeri yere bağlanan Zeppelin'in iplerlni bir saat
kadar tutmuşlardır.
Kalabalığın gittikçe artması üzerine ahaliyi balonun
yanında uzaklaştırmak için 750 itfaiye neferi
çağınlmıştır. Bunlar, ahalinin üzerine su sıkmağa
rcecbur kalmışlardır.
Nihayet, Graf Zeppelin Filistin'e gitmek üzere binlerce
seyircinin alkışlan arasında yeniden havalanmıştır.
Zaharya
| Kasık
bağ'an
böbrck
tıbU
Korseler
TS'çütarife
iigtadcriilr.
.iol»k-
0>«opu*os
30 YIL ONCE Cumhuriyet
Eichmann davası
11 NtSAN 1961
Adalet Vekâleti sözcüsü bugün bir
basın toplantısı yaparak geniş
izahat vermiştir. Sözcü, bilhassa
Eichmann'a tam bir müdafaa
hakkı tanındığını defalarca
tekrarlamıştır.
Diğer taraftan Eichmann'ın
avukatı da yaptığı bir basın
toplantısında reddi hâkim talebinde
bulunacağını, müvekkilinin Eichmann
Arjantinden getiriliş tarzına itiraz edeceğini ve birçok
şahitleri olduğunu söylemiştir.
Eichmann bu sabah alelacele üç doktor tarafından
muayene edilmiştir. Bu ani muayeneye sebep olarak,
Eichmann'ın avukatının "akli muvazene meselesini"
ortaya atmak istemesi gösterilmektedir. Bu arada,
Eichmann'a duruşması sırasında istemezse sorulara
cevap vermemek hakkının da tanındığı açıklanmıştır.
Duruşmaların yapılacağı Halkevi binası dünden beri
gazetecilere açılmıştır. Buna rağmen gazeteciler içeri
girerken her defasında inceden inceye aranmaktadırlar.
Basına aynlan odada yarım düzüne televizyon âleti
bulunmaktadır.
Eichmann, geçen salı günü mahkeme binasına yakın bir
yere getirilmişse de bu yer son derece gizli
tutulmaktadır.
Dâvayı takip edecek gazetecilerin sayısı, bundan önceki
Nazi harb suçluları dâvalannı takip edenlerinkinden
daha fazladır.
GEÇEN YIL BUGUN Cumhuriyet
'Bu,siyasi birkomplodur'
11 NİSAN 1990
ANAP Genel Başkan adaylanndan eski Milli Eğitim
Bakanı Hasan Celal Güzel, "Özal-Bush görüşmesinin
tutanaklannı basına sızdırdığı" suçlamasını da içeren
iddiaların "komplo olduğunu" söyledi.
Güzel, dün TBMM'de düzenlediği basın toplantısında,
DGM Savcısı Ülk'ü Çoşkun'un hazırladığı iddianamadeki
suçlamalan yanıtlarken, genel başkanlık mücadelesinden
çekilmeyeceğini, kendisine yönelik komplo
hazırlayanlardan "hangi makamı işgal ediyorlarsa
etsinler" hesap soracağını açıkladı.
Hasan Celal Güzel'in basın toplantısına, kendisiyle
birlikte hareket eden ANAP milletvekillerinden Talat
Zengin, Barlas Doğu, Adnan Yıldız, Burhan Kara,
Alaattin Fırat, Mehrnet Çevik, Baki Albayrak, Nuh
Mehmet Kaşıkçı, Mustafa Balcılar, Mehmet Yüzügüler,
Alpaslan Pehlivanlı ile Gökhan Maraş da katıldılar.
DÛNYA'DA BU6ÛN
Kahire •
Vteshmgion
Zûıh B 13°
TARTISMA
Baker'a ©neri
Birleşmiş Milletler, Irak'ın petrol gelirlerinden savaş tazminatı
olarak kesilecek paralarla oluşturulacak fonun belirli bir
yüzdesini, canlarını kurtarmak için sahip oldukları her şeyi
terk eden bu talihsiz insanlara tahsis etmelidir.
ABD isteklerinin tümünu Irak yonetimi-
ne eksiksiz kabul ettirdikten sonra Kuzey
Irak'ta meydana gelen tarihte eşi görülme-
miş vahşet ve insanlık drarruna kayıtsız kal-
jnaktadır. ABD işine geldiği zaman Irak
göklerinde bir uçurtma uçmasına izin ver-
memekte; diğer yandan çoğu kadın, çocuk,
ihtiyar olan yüz binlerce masum insanın acı-
masızca sürülmesine kayıtsız kalmasını,
"Irak'ıniçtşJerinekanşmakistemedigi' şek-
linde geçiştirmektedir. Yüz binlerce lraklı
Kürdün Saddam'ın zulmunden canını kur-
tarmak için ülkeden kaçmasına "ABD as-
keri Kürtler için ölemez" diyerek göz yu-
man ABD Başkanı Bush'un devletler hu-
kuku, BM yasaları, insan hakları gibi yüce
değerler uğrunaKuveyt'i kurtardıkları yo-
lundaki iddiaları hiç de inandırıcı olma-
maktadır.
Körfez savaşında ABD'nin süper silah-
larını yerinde görmek için İncirlik'e giden
Sayın Cumhurbaşkanı tarihin en büyük in-
sanlık dramının yaşandığı Gûneydoğu sını-
rımıza gitmeyi düşünmemekte, basket ma-
çına gitmeyi ve 3. sınıf devlet yöneticileri-
nin iştirak ettiği European Study Center'-
ın Hollanda'daki paneline katılmayı yeğle-
mektedir. Körfez savaşı sırasında Türkiye'-
nin bu krizden güçlü çıkacağını her saat ba-
şı TV'de tekrarlayanlan, mevcut durum
karşısında nasıl güçlü çıktığımızı, pasiadan
ne pay aldığımızı kamuoyuna açıklamalı-
dırlar. Batı'nın çifte standardı TV ve diğer
iletişim alanlannda da kendini göstermek-
te; Körfez savaşında yüz binlerce ton bom-
banın atıldığı Bagdat'ı Noel şenliklerine
benzeten ABD TV'si CNN her nedense
Dante'nin Inferno'sundan daha feci cehen-
nem şartlarında yasam mücadelesi veren
Dag\ Fare Pogıırdu
Cezaevlerindeki kişilere bayramı evde kutlama umudu verildi.
Bunun geri alınması yanlış olur. Toplumun beklentisi bu
değildir.
Cezalann ertelenmesi yasa tasarısının
TBMM Adalet Komisyonu'nda temel bir
değişikliğe uğratılarak bunun şartlı salıve-
rihne sürelerini değiştiren bir yasa tasarısı
durumuna getirilmesi bir siyasal tercihtir.
TBMM bu değişikh'ği yapabilir.
Ancak son günlerde yaşanan olayın ama-
a bu değildir. Amaç, ülkede geçmiş dönem-
de yaşanan olaylar ve sosyal kanşıklıktan
ötürü bir uzlaşma sağlamaktır.
Bunun asıl yolu bk genel af çıkarmak-
ür. Bu, geçmişin kötü izlerini silmek için bir
fırsattır.
ANAP iktidarı, genel affm doğuracağı
sonuçlan istemediği içindir ki buna bir şartlı
erteleme biçimi vermiş ve Adalet Bakanlığı
tarafmdan hazırlanan taslak, TBMM'ye gel-
miştir.
Taslaktaki temel duşünce, istisnalar dışın-
da tüm suçlann bu şarth ertelemeden fay-
dalanmasıdır. Ertelemenin şartı da dava ya
da ceza zamanaşımı süresi içinde belirli
ağırhkta yeni bir suç işlememektir.
Adalet Komisyonu'nda bu taslak, dün
Ceza tnfaz Yasası'nın ilgili maddesinin de-
ğiştirilmesiyle şartlı tahliye sürelerinin kısal-
tılması biçimini almıştır.
Toplumun beklentisi bu değildir. Aynca
bu sonuç komisyonda yaratılırken aksine
bir tavnn kuvvetler aynlığı ilkesine ve ana-
yasaya aykırı düşeceğinin ifade edilmesi,
anayasa hukuku yaklaşımı ile doğru değil-
dir. Kuvvetler aynlığı, anayasanın yapısı
içinde yasama-yürütme kuvvetleri acısından
tzmir
Biz, düzenleyeceğiz güzelleştireceğiz anlayışıyla yok ediyoruz.
Başka uluslar ise korumak için yasaklar bile getirebiliyorlar.
Üstelik bireyin kendi özel mülkünün bir parçası için.
16 Mart 1991 tarihli Cumhuriyet gazete-
sinin ilk sayfasını cevirir çevirmez Sayın
Prof. Dr. Ekrem Akurgal'm "Güzel tzmir"
başlıklı yazısı dikkatimi çekti. Izmir'i çir-
kinleştirmek için elden gelen her şeyin ya-
pıldığı kamsında olan ben kentimi tanıya-
mamıştım demek ki.
Evet, lzmir güzel. fzmir "Avnıpalı" gö-
rünüse sahip bir uygarlık merkezi. Ama ne-
resi? Belli bir gelir düzeyinin üstünde olan
kişilerin milyonlarca lira sayıp aldıkları da-
irelerin bulunduğu Mithatpaşa Caddesi,
Karşıyaka ve Alsancak kordoruarı \ e Bos-
tanlı. Burada oturanların, otoparklan, ço-
cuklarımn oyun bahçeleri, bisiklet yolları,
gece dahi spor yapabilecekleri birçok tesis-
leri hep düşünülmüş. Peki, lr.nir sadece
oralan mı? îzmir'de bir Şirinyer, Gümüşpa-
la, Ballukuyu, Yeşilyurt da var. Kuçükya-
lı'da bir daireden aşağı bakmca içiniz açı-
lır, ama lütfen bir de Yeşilyurt'ta bir dai-
reden aşağı bakınız. Bu semtte birkaç cad-
de vardır. Bunlann belli başüları olan Or-
du ve Zaim Ağa caddelerinde iki araç yan
yana anca geçer, yaya kaldırımları yoktur,
yayalar araçlara sürunerek onlarla birlikte
hareket etmek zorundadırlar. Mithatpaşa'-
da arada bir rastlanan o oyumsuz yapılar
çoğunluktadır. Bu caddelerin sokaktan far-
kı yoktur, ama çok katlı inşaat yapılabil-
sin diye zamanında ilgililer bu sokaklara
"cadde" diyebilme cesaretini gösterebilmiş-
lerdir. Yapılar en aşağı 5 katlı. Sokak ara-
Iarında bile 6, 7 katlı apartmanlara rastla-
mak olası. lzmir'in en havadar semti olan
burada insanlar iç içe. Yağmurda çalışma-
yan kanalizasyonlar, taşan lağım sulan, sık
sık patlayan borular, açılıp kapatılmayan
çukurlar, uzun süre sonra kapatüsa da rast-
gele atılan taşlarla yolun ortasında, yoldan
farklı bir görünüm, hiç bitirilemeyen yol
onanmları. Işte burası da tzmir. Çevreme
baktığımda, cadde ile sokakların yaya kal-
dınmlan dahil düzgün taşiarla ya da asfalt-
la döşeli bir İzmir'i her yerde görme özle-
mi duyuyorum. Şehirciük bakımından göze
çarpan yüksek uygarlık düzeyinde bu den-
li çarpıklıklar olmamalı.
Sayın Akurgal'ın yazısını okuduğum gün
şehir dışına gıtmem gerekti. Abdullah Aga'-
ya gelince gözlerime inanamadım. Yol sağlı
sollu kesilmiş yılların ağaçları ile dolu idi. ÇAĞLA DEMİR
yüz binlerce insanın içler acısı dramı karşı-
sında duyarsız kalmaktadır.
Önerimiz şudur: Birleşmiş Milletler,
Irak'ın petrol gelirlerinden savaş tazmina-
tı olarak kesilecek paralarla oluşturulacak
fonun belirli bir yüzdesini, canlarını kur-
tarmak için sahip oldukları her şeyi terk
eden bu talihsiz insanlara tahsis etmelidir.
Türkiye'ye gelen sığınmacıların en asga-
ri düzeyde yaşamlanru sürdurebilmeleri için
kişi basına aylık 400 $ bir harcamanın ya-
pılması zorunludur. 500.000 kişi için aylık
200.000.000 $ bir paraya ihtiyaç olacaktır.
Körfez savaşında 100 milyar S harcayan
ABD ve muttefiki Arap ülkeleri için bu pa-
ra çok küçük bir tutardır. Irak petrol geli-
rinden savaş tazminatı olarak kesilecek pa-
raya ne Suudi Arabislan'ın ne de Kuveyt'-
in ihtiyacı vardır. Sabah ve Fahd ailelerı-
nin Kuveyt'i ve Suudi Arabistan'ı birkaç
defa yeniden kuracak şahsi servetleri mev-
cuttur. Nitekim Suudi Arabistan, Saddam
devrildiği ukdirde tazminat talebinden vaz-
geçeceğini açıklamıştır. Bu paraya esas ih-
tiyacı olanlar Saddam'ın zulmüne uğramış
zavallı insanlardır. ABD Dışişleri Bakanı
Baker'm ülkemizi ziyaret ettiği şu sıralar-
da bu konu gündeme getirilmeli; ABD gi-
rişimiyle GiivenMk Konseyi'nden, savaş taz-
minatının bir bölümünün sığınmacılara
harcanmak üzere BM Yardım Fonu'na ak-
tarılması kararı çıkarılmalıdır.
NADtR ERGENEKON
İ.Ü. Müfa. Fak.
Ögretim Gorevlisi
bunlann bir elde toplanmasına engel olan
bir temel ilkedir. Yargı, bunun dışındadır.
Yasama, ülke ihtiyaçlan yasaları değişti-
rebilir ve kesin hükümle sonuçlanmış yar-
gılamalar sonunda infaz aşamasında orta-
ya çıkabilecek dunımları yasama yoluyla
düzenleyebilir.
Buna anayasal bir engel yoktur.
TBMM'den genel ya da özel af yasası çıkar-
tılsaydı, bunda kuvvetler aynlığını zedele-
yen bir yön olmayacaktı. Yasama yoluyla
şartlı erteleme getirilmek istendiğinde, ne-
den bu ilke zedelensin? Aynca ANAP ikti-
darı döneminde geçmişte şartlı salıverme-
de yumuşama yapan yasa çıkarılmıştı. Bu-
nun şimdi biraz değişik biçimde çıkanlma-
sı hukuka ve anayasaya uygun olurdu.
Unutmamak gerekir ki cezaevlerindeki
kişilere bayramı evde kutlama umudu ve-
rildi. Bunun geri alınması yanlış olur.
Prof. ERDENER YURTCAN
tstanbul Laiversitesi
Biliyorum bu yazıyı okuyan ilgililer bir ye-
ni düzenlemeyi ya da sahil yolunu neden
olarak göstereceklerdir. Bu ağaçlar kaç yıl-
da yetişti, ne emeklerle nasıl yetişti? Müm-
kun mü o yola aynı güzelliği tekrar vere-
bilmek. Bir süre once loni Schumacher ile
yapılan bir söyleşiyi okumuştum. Kendisi
Köln'de bahçeli bir ev aldığını, bahçesin-
deki ağacı kesmesinin yasak olduğunu söy-
lüyordu. Biz, düzenleyeceğiz, güzelleitire-
ceğiz anlayışıyla yok ediyoruz. Başka ulus-
lar ise korumak için yasaklar bile getirebi-
liyorlar. Üstelik bireyin kendi özel mülkü-
nün bir parçası için.
100. Yıl Polis Okulıı ile Yeşilyurt arasın-
daki caddenin genişletildiği yülarda çok ulu
bir ağaç caddenin tam ortasında kaldı.
Uzun sure ne yapılacağını merakla bekle-
dik. Kesilmeyince hayret ettik. Şimdi o ağaç
ne guzel bir döner kavşak oluşturdu. Altın-
dan her geçişimde duyduğum mutluluk az
duyulur cinsten. İşte benim için guzel İz-
mir orası. Değil bir ağaca bir fideye bile
hasret olduğumuz bu beton yığınlarının
içinde doğa sevgimizi birkaç saksı ile gider-
mek zorunda bırakılmayalım.
Denizi kokmayan, temiz, mavi, her yeri
yemyeşil, gökyüzünü rahatca görebileceği-
miz, düzenli, ferah bir İzmir'i, İzmir'in her
noktasında görebilmek dileğiyle.
Htıkuk Devleti Yerine Terör Devleti
Taslak halinde iken TBMM'ye sunularak hükümet tasansı
haline getirilen bu maddelerin yasalaşması halinde kişileri
kolluğun karşısında acze düşüren hükümler sadece suçun
tanımlanmasından, suçlunun belirtilmesinden ibaret kalmıyor.
Cezalar arttırılarak veriliyor.
nız da terör suçlusu sayılabilirsiniz. Yasa-
nın birinci maddesinde aynen: "Bu kanun-
da yazılı olan örgüt iki veya daha zi>^de
kimsenin aynı amaç etrafında birleşmesiy-
le meydana gelmis sayılır" hükmü getiril-
miş, şimdiye kadar askeri ve sivil yargıtay-
lann zaman zaman kılı kırk yararak belir-
lemeye çalıştıklan "teşekkül, cemiyet, sflahlı
cemiyet, çete v^a silahlı çete" deyimlerini
tahlil etmeden silahlı iki kişiyi devleti orta-
dan kaldırabilecek örgüt olarak kabul et-
miştir. Hatta bir kimse örgüte mensup ol-
masa da örgüt adına suç işleyen kişi de te-
rör suçlusu sayıhr. Çünkü ikinci maddede
"terör suçlusu" deyimini açıklarken böyle
bir hüküm de getirilmistir.
Akla hemen gelebilir ki "Bir kimse terör
suçu işlerse hakkında şiddetli ceza uygulan-
Terörle mücadele yasa tasansı ile siyasal
iktidar, 141, 142 ve 163. maddeyi kaldıra-
rak insan haklanna ve düşünce özgürlüğü-
ne açıkça karşı bir yola girdiği izlenimini
vermektedir.
Sözüm ona Türk Ceza Yasası'nın 141, 142
ve 163. maddeleri kaldınlmakta ve terörle
mücadele yasası sadece "terör, baskı, cebir
ve şiddet, korkutma, yıldınna, sindirme ya
da tehdit yöntemleriyle devletin ülkesi ve
milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmak,
Türk devletinin ve cumhuriyetinin varlığı-
m tehlikeye düşürmek amacıyla bir örgüte
mensup kişi ya da kişiler tarafından
girişilecek" eylemlere uygulanacaktır. An-
cak yasa taslağının öbür hükümlerine bak-
tığınızda her vatandaşa örgüt mensubu di-
yebileceğiniz gibi örgüt mensubu olmasa-
ÖZGÜRLEŞME EYLEMİ: KÖY
ENSTİTÜLERİ
Mehmet Başaran
5.000 üra(KDV içinde)
Çağdaş Yaymlan Türkocağı Cad. 39-41 Cağaloğlu-htanbul
Ödemeli gönderilmez.
malıdır. Eylem sadece teröre yönelikse bu
maddeler uygulanabilir ve sadece bizzat su-
çu işleyenler bu kanuna göre şiddetli işle-
me tabi tutulup mahkûm edilebilmelidirier."
Hemen açıklayalım: îşlenmiş ve suçlusu ya-
kalanmış bir eylem değil, düşünce dahi te-
rör sayılabilecektir. Tasannın ikinci madde-
sinde aynen "amaçlanan suçu işlemese da-
hi örgütlerin mensubu olan kişi terör
suçlusudur" hükmü vardır.
Taslak halinde iken TBMM'ye sunularak
hükümet tasansı haline getirilen bu mad-
delerin yasalaşması halinde kişileri kolluğun
karşısında acze düşüren hükümler, sadece
suçun tanımlanmasından, suçlunun belirtil-
mesinden ibaret kalmıyor. Cezalar arttırı-
larak veriliyor. Hâkimlere hemen hemen tu-
tuklama zorunluğu getiriliyor. Gözetim sü-
resi 15 güne kadar uzatılabiliyor. Kolluk için
korkmadan işkence yapma maddeleri geti-
riliyor. Aynca delilsiz mahkûm edilme için
hükümler getiriliyor. Hukuka, insan hak-
lanna aykınlıklara Meclis'in seyirci kalma-
yacağını umuyoruz.
Dr. METİN ŞEKERCIOGLU
Danıştay Emekli Üyesi
AMDEGİL
Oktav Akbal
5.000 lira (KDV içinde)
Çağdaş Yaymlan Tûrkocağı Cad. 39-41 Cağaloğlu-htanbul
Ödemeli gönderilmez.
ANKARA NOTLARI
MUST4FA EKMEKÇI
Zindanları Açalım...
Server Tanilli'nin 60. yaş günü kutlamasının -sonuna geli-
yorum. Tanilli, yaş gününe yolladıgı iletide, daha sonra şöy-
le diyordu:
"Aydınlanma süreci içinde oimak üzere, üzerinde özel bir
duyarlıkla durduğum iki önemli nokta daha vardır:
Birincisi, aydınlanmamızın hedeflediği toplum düzenini ku-
racak güç olarak, Türkiye işçi sınrfını görüyorum; Türkiye'yi
asıl kurtaracak düzenin de sosyalizm olduğu inancındayım.
Çok özel koşullann bir sonucu olarak dünyada olup bitenle-
re yüzeyinden bakıp, "sosyalizm, yaşasın kapitalizm" diyen-
lerden değilim; hiçbir zaman da olmayacağım. Diyalektik
eğitimden geçmiş bir aydın olarak söyleyeceğim şudur. Yer-
yüzünde kapitalizm oldukça, sosyalizm de olacaktır ve son
bir cözümlemede, insanın insanlığını duyması sosyalizmle
mümkündür.
Gelecek kapitalizmin değil, sosyalızmindir.
Duyarlı olduğum ikinci önemli nokta şudur: Türkiye'de iş-
çi sınıfı sınıf olarak ezilirken özellikle ezilen bir halk da var-
dır: Kürt halkı! Her ikisinin tepesinde bir zulüm makinesi
işleyip durmuştur öteden beri; bugün de öyledir. İşçi sınıfını
ezenlere karşı nasıl o sınıfın yanındaysam, Kürt halkını ezen-
lere karşı da Kürt hakkının yanındayım. Kürtler, üstelik türkü-
lerimize varıncaya değin ortak olduğumuz, kız alıp verdiğimiz
kardeş bir halktır. Onların kimliği, ulusal demokratik hakları
karşısında, bir aydın olarak saygıyla doluyum. Bir düşüncem
de odur ki Türkiye'de gerçek anlamda bir demokrasiyi yara-
tıp rayına oturtacak olan iki güçten biri, Türkiye işçi sınıfı ise
öteki de Kürt ulusal demokratik hareketidir. Bu ikisi, etle tır-
nak gibi birbirine bağlıdır ve gelecek de onlarındır.
Selam o geleceğe, selam onlara!
Sevgili arkadaşlarım,
Türkiye'de uğrunda nice kuşağın -acılarla dolu- emeği bu-
lunan aydınlanma hareketimiz, 1950lerden başlayarak apaçık
düşmanlannı da bulmuştur karşısında; hele 12 Eylül 1960'den
beri, bu düşmanlar düpedüz iktidardadırlar. 12 Eylül hare-
ket i, saçlarına varıncaya değin faşist bir harekettir; aklın ve
bilimin öncülüğü, demokrasi, insan hakları gibi, aydınlanma
hareketimizin -vazgeçilmez- değerlerini umursamadan çiğ-
nemiş ve bu uğurda kazanılmış mevzileri hallaç pamuğu gi-
bi atmıştır. 12 Eylül'de ülkemiz, düpedüz birdüşman işgaline
uğramıştır ve bir düşmanın bile yapamayacağı şeyleri yap-
mıştır. Ona önayak olanları tiksıntiyle ve lanetle anıyorum. Bu-
günkü iktidar ise 12 Eylülün faşist mirasını devralıp, içinedinci
gericiliği de boca eden, sözde sivil bir iktkJardır. Aslında, daha
baştan beri bir kirli çıkar şebekesi, bir mafya olan bu topju-
luk, bir süreden beri toplumdaki desteğini de yitirdiği için üs-
telik 'gayri meşru'dur bugün.
Getirdikleri yok, götürdükleri vardır, daha da olacaktır.
Bu mafyanın sultasına son verecek, aydınlanma hareketi-
mizin ilke ve değerlerini tahtına geçirtecek, bu arada cum-
huriyetin kurum ve geleneklerini yeniden rayına oturtacak
olan güçler kimlerdir?
Sol ve sosyalist güçlere büyük görevler düştüğü kanısın-
dayım; öyle olduğu içindir ki onlann birlik ve beraberlıği, bu-
gün her zamankinden daha önemlidir. Bir gözüm de
gençliktedir: Gericiliğin, eğitime onca ettiği yetmiyormuş gi-
bi, üniversiteyi de üniversite olmaktan çıkarıp çevresine dik-
tiği karanlık duvarlan yıkacak olanların başında gençlik
gelmektedir. Kimi yaptıklarına bakıp saçımı başımı yolduğum
demokrat burjuva partileri ise şunu hiçbir zaman unutma-
sınlar: Her türlü gelişmenin önünü tıkamış olan bugünkü cu-
rufu kaldırıp atacak olan, işçi sınıfıdır, büyük halk kitleleridir,
onlann eylemleridir. Bir Zonguldak grevinin karşısında, ge-
riciliğin nasıl telaşa düştüğünü unutmasınlar. Yığınları politi-
lonın sahnesine davet etmeden, kitleleri protesto eylemlerine
çağırmadan, hiçbir şey yapılamaz ya da sadece ağız dalaşı-
na girişilir ki bugün gördüğümüz de -bir bakıma- odur. Bu
burjuva partilerinin 'geldik, geliyoruz' derken bu anasının
gözü, bu hinoğlu hin iktidarın köşe başında karşılarına bir--
den çıkıp, el çabukluğuyla malı götürmesinden de korkarım.
Sevgili arkadaşlarım,
Bildiklerinizi tekrarlayıp sözü fazlaca uzatmayayım. 60 ya-
şıma girdiğim şu günlerde, koşullar ne denli nankör olursa
olsun, büyük bir iyimseriik içindeyim; zaten hiçbir zaman kö-
tümser olmadım. Göreceksiniz, hemen yanı başımızdaki
2000'li yıllara, Türkiye'de gericiliği kesin yenilgiye uğratacak
aydınlık güçlerin zaferiyle gireceğiz. O günleri hep beraber
görelim, göreceğiz de.
Sizleri, asıl o zaferi kutlamaya şimdiden davet ediyorum.
Şu içinde bulunduğumuz yıl, her şeye karşın apayrı sıcak
duygular, seziler ve umutlar içindeyim. Başta nereden geli-
yor bu biliyor musunuz? Yunus Emre'den! Ta 700 küsur yıl
öncesinden hem de pırıl pırıl bu Türkçeyle seslenen bu ba-
rış, bu sevgi dolu büyük şair, bana anlatamayacağım duygu-
lar esinletmektedir. Onun büyük ruhunun, en katı yürekleri
bile yumuşatıp kendine getireceği gibi bir seziye sahibim. Bu
yüce insana layık bir toplumun çocuklarıysak, içinde bulun-
duğumuz yılı, sıradan değil gerçekten bir barış ve sevgi yılı
olarak ilan edelim; bunu uygulamada da göstererek bir ge-
nel affa gidip hapishanelerin kapılarını açalım; zindan karan-
lığına son verip özgürlüğün aydınlığıyla dolduralım her yeri.
Önce buradan koyulalım işe.
Yunus alsın bizi götürsün; toplumumuzu en başta bu nok~
tada acılar içinde tutan bir yarayı onun mübarek elieri sar-
sın; ve bizi bir ayıptan kurtarsın o ulu insan!
Buna muhtacız.
Madem ki Yunus Emre'nin huzuruna gelip dikildik, sözle-
rimizi de onun bir şiiriyle bağlayalım:
Bir nazarda kalmayalım gel dosta gidelim gönül / Hasret
ile ölmeyelim gel dosta gidelim gönül.
Gel gidelim can durmadan sûret terkini urmadan / Araya
düşman girmeden gel dosta gidelim gönül.
Bu dünyaya kalmayalım fânidir aldanmayalım / Bir iken ay-
rılmayalım gel dosta gidelim gönül.
Kılavuz olgıl sen bana yonelelim dosttan yana / Bakmaya-
lım önden sona gel dosta gidelim gönül.
Gerçek erene varalım Hakkın haberin soralım / Yunus Em-
re'yi alalım gel dosta gidelim gönül.." (Uzun alkışlar)
İLAN
MANAVGAT İCRA TETKİK rVfERCİİ
HÂKİMLİĞİ'NDEN
Dosya No: 1990/19
Davacı Raşit Atabakan vekili Av. Ahmet Ali Erol'un davalılar Arif
Özden, Hasan San ve Okay Şanlı aleyhinde mahkememizde imzaya
ve borca itiraz davası açmışur.
Davaya konu Manavgat İcra Mûdürlüğü'nün 1990/112 Es. sayılı
takip dosyasında Arif Özden tarafından Raşit Atabakan hakkında
yürüttilen 35.OOO.OO0.-TL'lik takiple ilgili olup, raahkememizdeki da-
va ile ilgili dava dilekçesi ve duruşma gününün davah Hasan San'ya
Manavgat Kemer köyü Koctoga çiftliği adresinde, davalı Okay Şan-
h'ya da Manavgat Fevzipaşa Cad. Lassa Bayii yanı adresinde tebli-
gat yapılamadığı, adreslerde bulunamadığından. bu davarun derdest
olup duruşmanın 30.4.1991 günü saat 09.00'a atılı olduğu, belirtilen
gün ve saatte adı geçen davalılar duruşmaya gelmedikleri ve bir ve-
kil de gondermedikleri takdirde. duruşma gününden evvel delillerini
bildirmedikleri takdirde duruşmaya ve yargılamaya yokluğunuzda de-
vam edilip karar verileceği, bu ilamn tebliğ yerine geçerli olduğu du-
yurulur.
Basın: 46521
İLAN
ARAKLI ASLİYE HUKUK
HÂKİMLİĞİ'NDEN
Dosya No: 1990/27
Davacı Yusuf Çebi tarafından davalı Güllihan Çebi aleyhine açı-
lan boşanma davasında:
Davalı Arakb ilçesi Bahçecik köyü nüfusuna kayıüı Kibar kıa Gül-
lihan Çebi'nin yaptırılan tum zabıta araştırmalannda adresi tespit
edilemediğinden hakkında açılan boşanma davası nedeni ile duruş-
ma gunu olan 9.5.1991 günu saat 9.30'da mahkemede hazır bulun-
raası veya kendisini bir vekille temsil ettirmesi, aksi halde davamn
yokluğunda yurütülüp sonuçlandırılacağı davetiye yerine kaim olmak
üzere ilan olunur. 26.3.1991
Basın: 46524