22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
UNİSAN1991 CUMHURİYET/17 HAVA DURUMU TURKİYE'DE BUGUN Meteorofoji Işleri Genel Müdurlüğû'nden alınan bilgiye gö- re bütün bötgelerimız çok bulut- lu, Marmara, Karadenız, lc Ana- dolu'nun kuzey ve doğusu, Doğu Akdeniz ile Dogu ve Gûneydoğu Anadolu bölgetefi yağışlı geçecek Yağışlar genellikle yağmur ve sa- ğanak yağışlı geçecek. HAVA Sl- CAKLIGI: Güney ve doğu kesım- deTsmeSîuZGAR^n ü n d e s a a t t e 2 7 d e n ı z mı " ^ ««*• T a h ™' ^ V* K n S S f araSS*£ ^ ***^» batl ^'^ orta ^ ^ •»" kuvvette esecek. Denızierde; Ka- radeniz, Marmara ve Ege'de yıl- dız ve karaye!. Akdeniz'de gunbatısı ve lodostan 6 kuvve- Adana f Adıyaman Afyon Ağn Artora Antakya Anolya Artvm Aydın Balıtesr Bılecık Bmtfl BıDıs Bolu Bursa Çanakkale Çonım OeıuzS Y 19° 10» Oıyarbakır Y 10° 7°Edime Y 16° 5°Erancan B 10° 4°Erajwm Y 13° 2°Eslosetw Y 10° 4°Gaaamep Y 19°ir>&resun 18° 6°Manısa 12° 8°KMa«ş M° 4°M Y 19° 9°GûmûşhaneY Y Y Y B •y Y 16° B 18° 10° Ispam Y 11° 8°lslant>ul Y 11° e°izmr Y 13° 4°Kaıs Y 16° 5°Kastamonu Y Y 9° 2°Kaysen Y 10° 8° Kjrttarelı Y 14° 9°Konya Y 11° vmatifl Y 13° 6°Malatya 13° 3°Mutfa 8° 3°Muş 16° 5 o N4de 11° 8°0rdu 12° 6°lta8 13° 3°Samsun 10° «°»ri 10° 7°Sncp 17°10»Sıvas 12° 2°Telorta8 10° 4°TratEWi 11° «"Tunceiı 10° 8°Uşak 10° 3°Van 10° «"Yozjat 15° 6° Zongukjak B 17° 10° Y 15° 8° Y 18° 11° Y 14° 5° Y 15° 5° Y 10» 4° Y 12° 8» Y 12° 8° Y 12° 8° Y 18° 5° Y 7° 10° Y 11° 2° Y 12° 8° Y 12° 7° Y 14° 5° B 9° 4° Y 13° 2° Y 7° 1" Y 10° e° açık bunıHiı $ *** A-apk B-MuSu G-flüneşS l«art S-so* Y-yıJmuriu BULMACA 9 SOLDAN SAGA: 1/ Isparta, Burdur, Denizli yörelerindeki dağ köylerinde do- kunan bir tür kaba kumaş. 2/ Asma ktt- tüğü... Birrenginko- yuluk ya da açıklık derecesi. 3/ En bü- yük ustası Montaig- ne olan yaa türü... Bir nota. 4/ Baş ço- ban... Madrid'de bu- lunan dünyanın en ünlfl müzelerinden biri. 5/ Tüy, kıl... Ağır kokulu bir gaz. 6/ Boğanotundan çıkanlan ve he- kimlikte kullanılan zehirJrfcir mad- de. 7/ Boylam... Bir makyaj malze- mesi. 8/ Ot ve ekin taşıyan arabala- nn arkasındaki merdiven. 9/ Afri- ka'da bir ülke... Odalarda en önemli ve itibarlı olan oturacak yer. YUKARIDAN AŞAGlYA: 1/ lcranın ılımlı bir tempoda olma- sı gerektiğini belirten müzik terimi. 2/ Bir işin yapılması için harcanan beden ve kafa gücü... Kurçatovyum elementinin simgesi. 3/ Vü- cutça ve ruhça dayanıksız olanlar için kullanılan bir alay sozü. 4/ Kraliçe... öğütülmüş tahıl... Hayvanlara vurulan damga. 5/ Filmlerde kendisine tutulan erkekleri mahveden güzel ve acı- masız kadın tipi... Eski dilde toprağı ya da hayvanı sulama. 6/ Cinsel zevkleri çağnştıran, cinsel istek uyandıran. 7/ Bir gıda maddesi... Gidiş. 8/ Üç katlı bükülmüş ipek ipliği. 9/ Sıvı du- rumuna getirilmiş havadan elde edilerek ışık araçlarmda kulla- nılan element... Bir tür taze ve tuzsuz beyaz peynir. 60 YIL ONCE Cumhuriyet Zeplin Mısır'a geldi 11 NİSAN 1931 Nisanın dokuzuncu günü sabahı saat altıda Friedrichshafen'den hareket eden Graf Zeppelin baJonu 24 saatlik bir uçuştan sonra dün Mısır toprağına gelmiştir. Balon, sabahleyin saat 7.5 ta Kahire afakında dolaştıktan sonra Assoian istikametinde yoluna devam etmiştir. Graf Zeppelin balonu bu sabah Almaza tayyare karargâhındaki bağlama direğine raptedilmiştir. Vaktin çok erken olmasına rağmen 25.000 kişi balonun yere iniş manevrasında hazır bulunmuştur. Balon, toprağa temas eder etmez seyre gelen ahali balonun içindeki yolcuları hararetli bir surette alkışlamıştır. Graf Zeppelin'i sevk ve idare eden Dr. Eckener, görünür görünmez şiddetli bir alkış tufanı kopmuştur. Bir çok kimseler balon mürettebaünm etrafını sarmışlar ve kendilerinden el yazılannı havi kartlar almak istemişlerdir. Halkın, bu arzusu bol bol is'af edilmiştir. Ingiliz askeri tayyare idaresine mensup 150 kişi ile 200 tngiliz askeri yere bağlanan Zeppelin'in iplerlni bir saat kadar tutmuşlardır. Kalabalığın gittikçe artması üzerine ahaliyi balonun yanında uzaklaştırmak için 750 itfaiye neferi çağınlmıştır. Bunlar, ahalinin üzerine su sıkmağa rcecbur kalmışlardır. Nihayet, Graf Zeppelin Filistin'e gitmek üzere binlerce seyircinin alkışlan arasında yeniden havalanmıştır. Zaharya | Kasık bağ'an böbrck tıbU Korseler TS'çütarife iigtadcriilr. .iol»k- 0>«opu*os 30 YIL ONCE Cumhuriyet Eichmann davası 11 NtSAN 1961 Adalet Vekâleti sözcüsü bugün bir basın toplantısı yaparak geniş izahat vermiştir. Sözcü, bilhassa Eichmann'a tam bir müdafaa hakkı tanındığını defalarca tekrarlamıştır. Diğer taraftan Eichmann'ın avukatı da yaptığı bir basın toplantısında reddi hâkim talebinde bulunacağını, müvekkilinin Eichmann Arjantinden getiriliş tarzına itiraz edeceğini ve birçok şahitleri olduğunu söylemiştir. Eichmann bu sabah alelacele üç doktor tarafından muayene edilmiştir. Bu ani muayeneye sebep olarak, Eichmann'ın avukatının "akli muvazene meselesini" ortaya atmak istemesi gösterilmektedir. Bu arada, Eichmann'a duruşması sırasında istemezse sorulara cevap vermemek hakkının da tanındığı açıklanmıştır. Duruşmaların yapılacağı Halkevi binası dünden beri gazetecilere açılmıştır. Buna rağmen gazeteciler içeri girerken her defasında inceden inceye aranmaktadırlar. Basına aynlan odada yarım düzüne televizyon âleti bulunmaktadır. Eichmann, geçen salı günü mahkeme binasına yakın bir yere getirilmişse de bu yer son derece gizli tutulmaktadır. Dâvayı takip edecek gazetecilerin sayısı, bundan önceki Nazi harb suçluları dâvalannı takip edenlerinkinden daha fazladır. GEÇEN YIL BUGUN Cumhuriyet 'Bu,siyasi birkomplodur' 11 NİSAN 1990 ANAP Genel Başkan adaylanndan eski Milli Eğitim Bakanı Hasan Celal Güzel, "Özal-Bush görüşmesinin tutanaklannı basına sızdırdığı" suçlamasını da içeren iddiaların "komplo olduğunu" söyledi. Güzel, dün TBMM'de düzenlediği basın toplantısında, DGM Savcısı Ülk'ü Çoşkun'un hazırladığı iddianamadeki suçlamalan yanıtlarken, genel başkanlık mücadelesinden çekilmeyeceğini, kendisine yönelik komplo hazırlayanlardan "hangi makamı işgal ediyorlarsa etsinler" hesap soracağını açıkladı. Hasan Celal Güzel'in basın toplantısına, kendisiyle birlikte hareket eden ANAP milletvekillerinden Talat Zengin, Barlas Doğu, Adnan Yıldız, Burhan Kara, Alaattin Fırat, Mehrnet Çevik, Baki Albayrak, Nuh Mehmet Kaşıkçı, Mustafa Balcılar, Mehmet Yüzügüler, Alpaslan Pehlivanlı ile Gökhan Maraş da katıldılar. DÛNYA'DA BU6ÛN Kahire • Vteshmgion Zûıh B 13° TARTISMA Baker'a ©neri Birleşmiş Milletler, Irak'ın petrol gelirlerinden savaş tazminatı olarak kesilecek paralarla oluşturulacak fonun belirli bir yüzdesini, canlarını kurtarmak için sahip oldukları her şeyi terk eden bu talihsiz insanlara tahsis etmelidir. ABD isteklerinin tümünu Irak yonetimi- ne eksiksiz kabul ettirdikten sonra Kuzey Irak'ta meydana gelen tarihte eşi görülme- miş vahşet ve insanlık drarruna kayıtsız kal- jnaktadır. ABD işine geldiği zaman Irak göklerinde bir uçurtma uçmasına izin ver- memekte; diğer yandan çoğu kadın, çocuk, ihtiyar olan yüz binlerce masum insanın acı- masızca sürülmesine kayıtsız kalmasını, "Irak'ıniçtşJerinekanşmakistemedigi' şek- linde geçiştirmektedir. Yüz binlerce lraklı Kürdün Saddam'ın zulmunden canını kur- tarmak için ülkeden kaçmasına "ABD as- keri Kürtler için ölemez" diyerek göz yu- man ABD Başkanı Bush'un devletler hu- kuku, BM yasaları, insan hakları gibi yüce değerler uğrunaKuveyt'i kurtardıkları yo- lundaki iddiaları hiç de inandırıcı olma- maktadır. Körfez savaşında ABD'nin süper silah- larını yerinde görmek için İncirlik'e giden Sayın Cumhurbaşkanı tarihin en büyük in- sanlık dramının yaşandığı Gûneydoğu sını- rımıza gitmeyi düşünmemekte, basket ma- çına gitmeyi ve 3. sınıf devlet yöneticileri- nin iştirak ettiği European Study Center'- ın Hollanda'daki paneline katılmayı yeğle- mektedir. Körfez savaşı sırasında Türkiye'- nin bu krizden güçlü çıkacağını her saat ba- şı TV'de tekrarlayanlan, mevcut durum karşısında nasıl güçlü çıktığımızı, pasiadan ne pay aldığımızı kamuoyuna açıklamalı- dırlar. Batı'nın çifte standardı TV ve diğer iletişim alanlannda da kendini göstermek- te; Körfez savaşında yüz binlerce ton bom- banın atıldığı Bagdat'ı Noel şenliklerine benzeten ABD TV'si CNN her nedense Dante'nin Inferno'sundan daha feci cehen- nem şartlarında yasam mücadelesi veren Dag\ Fare Pogıırdu Cezaevlerindeki kişilere bayramı evde kutlama umudu verildi. Bunun geri alınması yanlış olur. Toplumun beklentisi bu değildir. Cezalann ertelenmesi yasa tasarısının TBMM Adalet Komisyonu'nda temel bir değişikliğe uğratılarak bunun şartlı salıve- rihne sürelerini değiştiren bir yasa tasarısı durumuna getirilmesi bir siyasal tercihtir. TBMM bu değişikh'ği yapabilir. Ancak son günlerde yaşanan olayın ama- a bu değildir. Amaç, ülkede geçmiş dönem- de yaşanan olaylar ve sosyal kanşıklıktan ötürü bir uzlaşma sağlamaktır. Bunun asıl yolu bk genel af çıkarmak- ür. Bu, geçmişin kötü izlerini silmek için bir fırsattır. ANAP iktidarı, genel affm doğuracağı sonuçlan istemediği içindir ki buna bir şartlı erteleme biçimi vermiş ve Adalet Bakanlığı tarafmdan hazırlanan taslak, TBMM'ye gel- miştir. Taslaktaki temel duşünce, istisnalar dışın- da tüm suçlann bu şarth ertelemeden fay- dalanmasıdır. Ertelemenin şartı da dava ya da ceza zamanaşımı süresi içinde belirli ağırhkta yeni bir suç işlememektir. Adalet Komisyonu'nda bu taslak, dün Ceza tnfaz Yasası'nın ilgili maddesinin de- ğiştirilmesiyle şartlı tahliye sürelerinin kısal- tılması biçimini almıştır. Toplumun beklentisi bu değildir. Aynca bu sonuç komisyonda yaratılırken aksine bir tavnn kuvvetler aynlığı ilkesine ve ana- yasaya aykırı düşeceğinin ifade edilmesi, anayasa hukuku yaklaşımı ile doğru değil- dir. Kuvvetler aynlığı, anayasanın yapısı içinde yasama-yürütme kuvvetleri acısından tzmir Biz, düzenleyeceğiz güzelleştireceğiz anlayışıyla yok ediyoruz. Başka uluslar ise korumak için yasaklar bile getirebiliyorlar. Üstelik bireyin kendi özel mülkünün bir parçası için. 16 Mart 1991 tarihli Cumhuriyet gazete- sinin ilk sayfasını cevirir çevirmez Sayın Prof. Dr. Ekrem Akurgal'm "Güzel tzmir" başlıklı yazısı dikkatimi çekti. Izmir'i çir- kinleştirmek için elden gelen her şeyin ya- pıldığı kamsında olan ben kentimi tanıya- mamıştım demek ki. Evet, lzmir güzel. fzmir "Avnıpalı" gö- rünüse sahip bir uygarlık merkezi. Ama ne- resi? Belli bir gelir düzeyinin üstünde olan kişilerin milyonlarca lira sayıp aldıkları da- irelerin bulunduğu Mithatpaşa Caddesi, Karşıyaka ve Alsancak kordoruarı \ e Bos- tanlı. Burada oturanların, otoparklan, ço- cuklarımn oyun bahçeleri, bisiklet yolları, gece dahi spor yapabilecekleri birçok tesis- leri hep düşünülmüş. Peki, lr.nir sadece oralan mı? îzmir'de bir Şirinyer, Gümüşpa- la, Ballukuyu, Yeşilyurt da var. Kuçükya- lı'da bir daireden aşağı bakmca içiniz açı- lır, ama lütfen bir de Yeşilyurt'ta bir dai- reden aşağı bakınız. Bu semtte birkaç cad- de vardır. Bunlann belli başüları olan Or- du ve Zaim Ağa caddelerinde iki araç yan yana anca geçer, yaya kaldırımları yoktur, yayalar araçlara sürunerek onlarla birlikte hareket etmek zorundadırlar. Mithatpaşa'- da arada bir rastlanan o oyumsuz yapılar çoğunluktadır. Bu caddelerin sokaktan far- kı yoktur, ama çok katlı inşaat yapılabil- sin diye zamanında ilgililer bu sokaklara "cadde" diyebilme cesaretini gösterebilmiş- lerdir. Yapılar en aşağı 5 katlı. Sokak ara- Iarında bile 6, 7 katlı apartmanlara rastla- mak olası. lzmir'in en havadar semti olan burada insanlar iç içe. Yağmurda çalışma- yan kanalizasyonlar, taşan lağım sulan, sık sık patlayan borular, açılıp kapatılmayan çukurlar, uzun süre sonra kapatüsa da rast- gele atılan taşlarla yolun ortasında, yoldan farklı bir görünüm, hiç bitirilemeyen yol onanmları. Işte burası da tzmir. Çevreme baktığımda, cadde ile sokakların yaya kal- dınmlan dahil düzgün taşiarla ya da asfalt- la döşeli bir İzmir'i her yerde görme özle- mi duyuyorum. Şehirciük bakımından göze çarpan yüksek uygarlık düzeyinde bu den- li çarpıklıklar olmamalı. Sayın Akurgal'ın yazısını okuduğum gün şehir dışına gıtmem gerekti. Abdullah Aga'- ya gelince gözlerime inanamadım. Yol sağlı sollu kesilmiş yılların ağaçları ile dolu idi. ÇAĞLA DEMİR yüz binlerce insanın içler acısı dramı karşı- sında duyarsız kalmaktadır. Önerimiz şudur: Birleşmiş Milletler, Irak'ın petrol gelirlerinden savaş tazmina- tı olarak kesilecek paralarla oluşturulacak fonun belirli bir yüzdesini, canlarını kur- tarmak için sahip oldukları her şeyi terk eden bu talihsiz insanlara tahsis etmelidir. Türkiye'ye gelen sığınmacıların en asga- ri düzeyde yaşamlanru sürdurebilmeleri için kişi basına aylık 400 $ bir harcamanın ya- pılması zorunludur. 500.000 kişi için aylık 200.000.000 $ bir paraya ihtiyaç olacaktır. Körfez savaşında 100 milyar S harcayan ABD ve muttefiki Arap ülkeleri için bu pa- ra çok küçük bir tutardır. Irak petrol geli- rinden savaş tazminatı olarak kesilecek pa- raya ne Suudi Arabislan'ın ne de Kuveyt'- in ihtiyacı vardır. Sabah ve Fahd ailelerı- nin Kuveyt'i ve Suudi Arabistan'ı birkaç defa yeniden kuracak şahsi servetleri mev- cuttur. Nitekim Suudi Arabistan, Saddam devrildiği ukdirde tazminat talebinden vaz- geçeceğini açıklamıştır. Bu paraya esas ih- tiyacı olanlar Saddam'ın zulmüne uğramış zavallı insanlardır. ABD Dışişleri Bakanı Baker'm ülkemizi ziyaret ettiği şu sıralar- da bu konu gündeme getirilmeli; ABD gi- rişimiyle GiivenMk Konseyi'nden, savaş taz- minatının bir bölümünün sığınmacılara harcanmak üzere BM Yardım Fonu'na ak- tarılması kararı çıkarılmalıdır. NADtR ERGENEKON İ.Ü. Müfa. Fak. Ögretim Gorevlisi bunlann bir elde toplanmasına engel olan bir temel ilkedir. Yargı, bunun dışındadır. Yasama, ülke ihtiyaçlan yasaları değişti- rebilir ve kesin hükümle sonuçlanmış yar- gılamalar sonunda infaz aşamasında orta- ya çıkabilecek dunımları yasama yoluyla düzenleyebilir. Buna anayasal bir engel yoktur. TBMM'den genel ya da özel af yasası çıkar- tılsaydı, bunda kuvvetler aynlığını zedele- yen bir yön olmayacaktı. Yasama yoluyla şartlı erteleme getirilmek istendiğinde, ne- den bu ilke zedelensin? Aynca ANAP ikti- darı döneminde geçmişte şartlı salıverme- de yumuşama yapan yasa çıkarılmıştı. Bu- nun şimdi biraz değişik biçimde çıkanlma- sı hukuka ve anayasaya uygun olurdu. Unutmamak gerekir ki cezaevlerindeki kişilere bayramı evde kutlama umudu ve- rildi. Bunun geri alınması yanlış olur. Prof. ERDENER YURTCAN tstanbul Laiversitesi Biliyorum bu yazıyı okuyan ilgililer bir ye- ni düzenlemeyi ya da sahil yolunu neden olarak göstereceklerdir. Bu ağaçlar kaç yıl- da yetişti, ne emeklerle nasıl yetişti? Müm- kun mü o yola aynı güzelliği tekrar vere- bilmek. Bir süre once loni Schumacher ile yapılan bir söyleşiyi okumuştum. Kendisi Köln'de bahçeli bir ev aldığını, bahçesin- deki ağacı kesmesinin yasak olduğunu söy- lüyordu. Biz, düzenleyeceğiz, güzelleitire- ceğiz anlayışıyla yok ediyoruz. Başka ulus- lar ise korumak için yasaklar bile getirebi- liyorlar. Üstelik bireyin kendi özel mülkü- nün bir parçası için. 100. Yıl Polis Okulıı ile Yeşilyurt arasın- daki caddenin genişletildiği yülarda çok ulu bir ağaç caddenin tam ortasında kaldı. Uzun sure ne yapılacağını merakla bekle- dik. Kesilmeyince hayret ettik. Şimdi o ağaç ne guzel bir döner kavşak oluşturdu. Altın- dan her geçişimde duyduğum mutluluk az duyulur cinsten. İşte benim için guzel İz- mir orası. Değil bir ağaca bir fideye bile hasret olduğumuz bu beton yığınlarının içinde doğa sevgimizi birkaç saksı ile gider- mek zorunda bırakılmayalım. Denizi kokmayan, temiz, mavi, her yeri yemyeşil, gökyüzünü rahatca görebileceği- miz, düzenli, ferah bir İzmir'i, İzmir'in her noktasında görebilmek dileğiyle. Htıkuk Devleti Yerine Terör Devleti Taslak halinde iken TBMM'ye sunularak hükümet tasansı haline getirilen bu maddelerin yasalaşması halinde kişileri kolluğun karşısında acze düşüren hükümler sadece suçun tanımlanmasından, suçlunun belirtilmesinden ibaret kalmıyor. Cezalar arttırılarak veriliyor. nız da terör suçlusu sayılabilirsiniz. Yasa- nın birinci maddesinde aynen: "Bu kanun- da yazılı olan örgüt iki veya daha zi>^de kimsenin aynı amaç etrafında birleşmesiy- le meydana gelmis sayılır" hükmü getiril- miş, şimdiye kadar askeri ve sivil yargıtay- lann zaman zaman kılı kırk yararak belir- lemeye çalıştıklan "teşekkül, cemiyet, sflahlı cemiyet, çete v^a silahlı çete" deyimlerini tahlil etmeden silahlı iki kişiyi devleti orta- dan kaldırabilecek örgüt olarak kabul et- miştir. Hatta bir kimse örgüte mensup ol- masa da örgüt adına suç işleyen kişi de te- rör suçlusu sayıhr. Çünkü ikinci maddede "terör suçlusu" deyimini açıklarken böyle bir hüküm de getirilmistir. Akla hemen gelebilir ki "Bir kimse terör suçu işlerse hakkında şiddetli ceza uygulan- Terörle mücadele yasa tasansı ile siyasal iktidar, 141, 142 ve 163. maddeyi kaldıra- rak insan haklanna ve düşünce özgürlüğü- ne açıkça karşı bir yola girdiği izlenimini vermektedir. Sözüm ona Türk Ceza Yasası'nın 141, 142 ve 163. maddeleri kaldınlmakta ve terörle mücadele yasası sadece "terör, baskı, cebir ve şiddet, korkutma, yıldınna, sindirme ya da tehdit yöntemleriyle devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmak, Türk devletinin ve cumhuriyetinin varlığı- m tehlikeye düşürmek amacıyla bir örgüte mensup kişi ya da kişiler tarafından girişilecek" eylemlere uygulanacaktır. An- cak yasa taslağının öbür hükümlerine bak- tığınızda her vatandaşa örgüt mensubu di- yebileceğiniz gibi örgüt mensubu olmasa- ÖZGÜRLEŞME EYLEMİ: KÖY ENSTİTÜLERİ Mehmet Başaran 5.000 üra(KDV içinde) Çağdaş Yaymlan Türkocağı Cad. 39-41 Cağaloğlu-htanbul Ödemeli gönderilmez. malıdır. Eylem sadece teröre yönelikse bu maddeler uygulanabilir ve sadece bizzat su- çu işleyenler bu kanuna göre şiddetli işle- me tabi tutulup mahkûm edilebilmelidirier." Hemen açıklayalım: îşlenmiş ve suçlusu ya- kalanmış bir eylem değil, düşünce dahi te- rör sayılabilecektir. Tasannın ikinci madde- sinde aynen "amaçlanan suçu işlemese da- hi örgütlerin mensubu olan kişi terör suçlusudur" hükmü vardır. Taslak halinde iken TBMM'ye sunularak hükümet tasansı haline getirilen bu mad- delerin yasalaşması halinde kişileri kolluğun karşısında acze düşüren hükümler, sadece suçun tanımlanmasından, suçlunun belirtil- mesinden ibaret kalmıyor. Cezalar arttırı- larak veriliyor. Hâkimlere hemen hemen tu- tuklama zorunluğu getiriliyor. Gözetim sü- resi 15 güne kadar uzatılabiliyor. Kolluk için korkmadan işkence yapma maddeleri geti- riliyor. Aynca delilsiz mahkûm edilme için hükümler getiriliyor. Hukuka, insan hak- lanna aykınlıklara Meclis'in seyirci kalma- yacağını umuyoruz. Dr. METİN ŞEKERCIOGLU Danıştay Emekli Üyesi AMDEGİL Oktav Akbal 5.000 lira (KDV içinde) Çağdaş Yaymlan Tûrkocağı Cad. 39-41 Cağaloğlu-htanbul Ödemeli gönderilmez. ANKARA NOTLARI MUST4FA EKMEKÇI Zindanları Açalım... Server Tanilli'nin 60. yaş günü kutlamasının -sonuna geli- yorum. Tanilli, yaş gününe yolladıgı iletide, daha sonra şöy- le diyordu: "Aydınlanma süreci içinde oimak üzere, üzerinde özel bir duyarlıkla durduğum iki önemli nokta daha vardır: Birincisi, aydınlanmamızın hedeflediği toplum düzenini ku- racak güç olarak, Türkiye işçi sınrfını görüyorum; Türkiye'yi asıl kurtaracak düzenin de sosyalizm olduğu inancındayım. Çok özel koşullann bir sonucu olarak dünyada olup bitenle- re yüzeyinden bakıp, "sosyalizm, yaşasın kapitalizm" diyen- lerden değilim; hiçbir zaman da olmayacağım. Diyalektik eğitimden geçmiş bir aydın olarak söyleyeceğim şudur. Yer- yüzünde kapitalizm oldukça, sosyalizm de olacaktır ve son bir cözümlemede, insanın insanlığını duyması sosyalizmle mümkündür. Gelecek kapitalizmin değil, sosyalızmindir. Duyarlı olduğum ikinci önemli nokta şudur: Türkiye'de iş- çi sınıfı sınıf olarak ezilirken özellikle ezilen bir halk da var- dır: Kürt halkı! Her ikisinin tepesinde bir zulüm makinesi işleyip durmuştur öteden beri; bugün de öyledir. İşçi sınıfını ezenlere karşı nasıl o sınıfın yanındaysam, Kürt halkını ezen- lere karşı da Kürt hakkının yanındayım. Kürtler, üstelik türkü- lerimize varıncaya değin ortak olduğumuz, kız alıp verdiğimiz kardeş bir halktır. Onların kimliği, ulusal demokratik hakları karşısında, bir aydın olarak saygıyla doluyum. Bir düşüncem de odur ki Türkiye'de gerçek anlamda bir demokrasiyi yara- tıp rayına oturtacak olan iki güçten biri, Türkiye işçi sınıfı ise öteki de Kürt ulusal demokratik hareketidir. Bu ikisi, etle tır- nak gibi birbirine bağlıdır ve gelecek de onlarındır. Selam o geleceğe, selam onlara! Sevgili arkadaşlarım, Türkiye'de uğrunda nice kuşağın -acılarla dolu- emeği bu- lunan aydınlanma hareketimiz, 1950lerden başlayarak apaçık düşmanlannı da bulmuştur karşısında; hele 12 Eylül 1960'den beri, bu düşmanlar düpedüz iktidardadırlar. 12 Eylül hare- ket i, saçlarına varıncaya değin faşist bir harekettir; aklın ve bilimin öncülüğü, demokrasi, insan hakları gibi, aydınlanma hareketimizin -vazgeçilmez- değerlerini umursamadan çiğ- nemiş ve bu uğurda kazanılmış mevzileri hallaç pamuğu gi- bi atmıştır. 12 Eylül'de ülkemiz, düpedüz birdüşman işgaline uğramıştır ve bir düşmanın bile yapamayacağı şeyleri yap- mıştır. Ona önayak olanları tiksıntiyle ve lanetle anıyorum. Bu- günkü iktidar ise 12 Eylülün faşist mirasını devralıp, içinedinci gericiliği de boca eden, sözde sivil bir iktkJardır. Aslında, daha baştan beri bir kirli çıkar şebekesi, bir mafya olan bu topju- luk, bir süreden beri toplumdaki desteğini de yitirdiği için üs- telik 'gayri meşru'dur bugün. Getirdikleri yok, götürdükleri vardır, daha da olacaktır. Bu mafyanın sultasına son verecek, aydınlanma hareketi- mizin ilke ve değerlerini tahtına geçirtecek, bu arada cum- huriyetin kurum ve geleneklerini yeniden rayına oturtacak olan güçler kimlerdir? Sol ve sosyalist güçlere büyük görevler düştüğü kanısın- dayım; öyle olduğu içindir ki onlann birlik ve beraberlıği, bu- gün her zamankinden daha önemlidir. Bir gözüm de gençliktedir: Gericiliğin, eğitime onca ettiği yetmiyormuş gi- bi, üniversiteyi de üniversite olmaktan çıkarıp çevresine dik- tiği karanlık duvarlan yıkacak olanların başında gençlik gelmektedir. Kimi yaptıklarına bakıp saçımı başımı yolduğum demokrat burjuva partileri ise şunu hiçbir zaman unutma- sınlar: Her türlü gelişmenin önünü tıkamış olan bugünkü cu- rufu kaldırıp atacak olan, işçi sınıfıdır, büyük halk kitleleridir, onlann eylemleridir. Bir Zonguldak grevinin karşısında, ge- riciliğin nasıl telaşa düştüğünü unutmasınlar. Yığınları politi- lonın sahnesine davet etmeden, kitleleri protesto eylemlerine çağırmadan, hiçbir şey yapılamaz ya da sadece ağız dalaşı- na girişilir ki bugün gördüğümüz de -bir bakıma- odur. Bu burjuva partilerinin 'geldik, geliyoruz' derken bu anasının gözü, bu hinoğlu hin iktidarın köşe başında karşılarına bir-- den çıkıp, el çabukluğuyla malı götürmesinden de korkarım. Sevgili arkadaşlarım, Bildiklerinizi tekrarlayıp sözü fazlaca uzatmayayım. 60 ya- şıma girdiğim şu günlerde, koşullar ne denli nankör olursa olsun, büyük bir iyimseriik içindeyim; zaten hiçbir zaman kö- tümser olmadım. Göreceksiniz, hemen yanı başımızdaki 2000'li yıllara, Türkiye'de gericiliği kesin yenilgiye uğratacak aydınlık güçlerin zaferiyle gireceğiz. O günleri hep beraber görelim, göreceğiz de. Sizleri, asıl o zaferi kutlamaya şimdiden davet ediyorum. Şu içinde bulunduğumuz yıl, her şeye karşın apayrı sıcak duygular, seziler ve umutlar içindeyim. Başta nereden geli- yor bu biliyor musunuz? Yunus Emre'den! Ta 700 küsur yıl öncesinden hem de pırıl pırıl bu Türkçeyle seslenen bu ba- rış, bu sevgi dolu büyük şair, bana anlatamayacağım duygu- lar esinletmektedir. Onun büyük ruhunun, en katı yürekleri bile yumuşatıp kendine getireceği gibi bir seziye sahibim. Bu yüce insana layık bir toplumun çocuklarıysak, içinde bulun- duğumuz yılı, sıradan değil gerçekten bir barış ve sevgi yılı olarak ilan edelim; bunu uygulamada da göstererek bir ge- nel affa gidip hapishanelerin kapılarını açalım; zindan karan- lığına son verip özgürlüğün aydınlığıyla dolduralım her yeri. Önce buradan koyulalım işe. Yunus alsın bizi götürsün; toplumumuzu en başta bu nok~ tada acılar içinde tutan bir yarayı onun mübarek elieri sar- sın; ve bizi bir ayıptan kurtarsın o ulu insan! Buna muhtacız. Madem ki Yunus Emre'nin huzuruna gelip dikildik, sözle- rimizi de onun bir şiiriyle bağlayalım: Bir nazarda kalmayalım gel dosta gidelim gönül / Hasret ile ölmeyelim gel dosta gidelim gönül. Gel gidelim can durmadan sûret terkini urmadan / Araya düşman girmeden gel dosta gidelim gönül. Bu dünyaya kalmayalım fânidir aldanmayalım / Bir iken ay- rılmayalım gel dosta gidelim gönül. Kılavuz olgıl sen bana yonelelim dosttan yana / Bakmaya- lım önden sona gel dosta gidelim gönül. Gerçek erene varalım Hakkın haberin soralım / Yunus Em- re'yi alalım gel dosta gidelim gönül.." (Uzun alkışlar) İLAN MANAVGAT İCRA TETKİK rVfERCİİ HÂKİMLİĞİ'NDEN Dosya No: 1990/19 Davacı Raşit Atabakan vekili Av. Ahmet Ali Erol'un davalılar Arif Özden, Hasan San ve Okay Şanlı aleyhinde mahkememizde imzaya ve borca itiraz davası açmışur. Davaya konu Manavgat İcra Mûdürlüğü'nün 1990/112 Es. sayılı takip dosyasında Arif Özden tarafından Raşit Atabakan hakkında yürüttilen 35.OOO.OO0.-TL'lik takiple ilgili olup, raahkememizdeki da- va ile ilgili dava dilekçesi ve duruşma gününün davah Hasan San'ya Manavgat Kemer köyü Koctoga çiftliği adresinde, davalı Okay Şan- h'ya da Manavgat Fevzipaşa Cad. Lassa Bayii yanı adresinde tebli- gat yapılamadığı, adreslerde bulunamadığından. bu davarun derdest olup duruşmanın 30.4.1991 günü saat 09.00'a atılı olduğu, belirtilen gün ve saatte adı geçen davalılar duruşmaya gelmedikleri ve bir ve- kil de gondermedikleri takdirde. duruşma gününden evvel delillerini bildirmedikleri takdirde duruşmaya ve yargılamaya yokluğunuzda de- vam edilip karar verileceği, bu ilamn tebliğ yerine geçerli olduğu du- yurulur. Basın: 46521 İLAN ARAKLI ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN Dosya No: 1990/27 Davacı Yusuf Çebi tarafından davalı Güllihan Çebi aleyhine açı- lan boşanma davasında: Davalı Arakb ilçesi Bahçecik köyü nüfusuna kayıüı Kibar kıa Gül- lihan Çebi'nin yaptırılan tum zabıta araştırmalannda adresi tespit edilemediğinden hakkında açılan boşanma davası nedeni ile duruş- ma gunu olan 9.5.1991 günu saat 9.30'da mahkemede hazır bulun- raası veya kendisini bir vekille temsil ettirmesi, aksi halde davamn yokluğunda yurütülüp sonuçlandırılacağı davetiye yerine kaim olmak üzere ilan olunur. 26.3.1991 Basın: 46524
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle