Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/16 DİZİ-RÖPORTAJ UNİSAN1991
2 0 2 0 YILINDA TURKIYE SAHINALPAY- 1 3 —
"Demokratikleşme değil, ama Avnıpalılaşma Rus-
ya için nispeten kolay olacak. Niçin? Çünkü kültü-
rel olarak Avrupa'ya yakın. Ortodoks Kilisesi'yle Ka-
tolik Kilisesi arasında bin yıllık bir iletişim var. Za-
ten ikisi de kilise: Aynı felsefeye mensup. Rusya da
şimdi demokratikleşme yolunda bir eğitiınden geçi-
yor... O eğrtim kolaylık görecek. önümttzdeki 30 yüın
5-10 yılı bununla geçecek; ama geri kalan 20 yılda
Rusya'yı Avrupa'nm devamıgörecegiz. Türkiye'nin
Denizer: Doğu
Bloku ülkeleri
devletçilikten
liberalleşmeye
doğru gidiyorlar,
ama bu çok zor bir
olay. Çok zaman
alacak ve çok
büyük çalkantılar
yaşanacak. Bu ülkelerle Türkiye'nin
ilişkilerinde sağlıklı gelişmeler
olabileceğine inanmıyorum.
Avnıpa'yla entegrasyonunun gıderek artan ekono-
mik ilişkilerle Rusya ile bütünleşmeden geçtiğini dü-
şünüyorum. Onun için Türkiye'nin, AT'yi daha faz-
la itelemek yerine Sovyetler Birliği'yle ilişkilerini yo-
ğunlaştırması gerektiğine inanıyorum"
Işadamı İshak Alaton, Türkiye'nin Avrupa'yla bü-
tünleşmesinin, Rusya ile bütünleşmeden geçtiğine
üişkın ilginç görüşünü bu sözlerle açıklıyor. Alaton'a
göre bu görüşlerinin kültürel-felsefi gerekçeleri de
var: "Ruslar, Müslüman felsefesine karşı olmadılar.
70 yıldır Müslümanlarla kardeşçe yaşıyorlar. Avru-
palılann Müslümanlara reaksiyonu var; ama Rusla-
nn yok. Bundan yararlanalım.."
"Avrupa'ya Kuzey'den girmek"
Türkiye'nin Avrupa'yla Rusya üzerinden bütunleş-
mesi senaryosunda Alaton yalruz değil. Öhart Selçuk.
çok benzer bir görüşü "Avrupa'ya Kuzey'den girmek"
şeklinde özetliyor. Işadamı Osman Kavala da önu-
müzdeki yıllarda Rusya'yla ekonomik ve siyasi iliş-
kilerin giderek yoğunlaşacağına inananlar arasında.
Kavala'ya göre öteki cumhuriyetlerle bir tür federas-
yon içinde yaşamayı başaracak olan Rusya, "Türki-
ye'ye siyasi bakımdan en yakın büyük devlet" olmaya
aday.
"2020 Yılında Türkiye" araştırmasmda görüştu-
ğümüz kimselerin çoğuna göre (Alaton, Selçuk, Ka-
vala yanı sıra Boyner, Anday, Buğra, Canevi, Çiller,
Giiriiz, Elekdag, Özbudun. Ozdalga, Tunçay, Sunar,
Yümaz, Vergin, Yalçıntaş ve Yiicel) önümüzdeki otuz
yılda Rusya ya da bir tür federasyon şeklinde devam
edecek olan Sovyetler Birliği ile ilişkiler giderek yo-
ğunlaşacak. Türk seçkinlerinin geleceğe bakışında
Rusya ya da SSCB ile iktisadi, siyasi ve kültürel ba-
kımdan giderek güçlenen bağlar var.
Nur Vergin ve Tabsin Yiicel, Rusya ile ilişkileri-
mizi, Türklerle Ruslar arasındaki "ruhsal vakınlığın"
da güçlendireceği kanısındalar. Vergin'e göre Türk-
ler ve Ruslar "aralannda çok derin psikolojik bağlar"
olan, "hem Doğulu hem de Batılı" kimlik taşıyan
iki halk: "Otoriter kişilik... Belirli bir hantallık... Iki
halkın ortak özelliği. örneğin Ruslar hiç sevmedik-
leri komünizme 70 yıl katlandılar... Ses çıkarmadan,
fakat taş koyarak. Bu 'taş koyma', örneğin îtalya'da
yoktur. İspanyol, Fransız yakar, yıkar, süpürür... Do-
ğu'da ise bu katlanır gibi yapıp taş koymak kültürü
vardır.." Tahsin Yücel de Ruslarla Türkler arasında
"birtakım tarihsel düşmanüklar yamnda, ruhsal bir
yakınhk" buluyor: "Ruslan çok yakından tanımıyo-
rum, ama bir Rus filmi gördüğüm zaman, bir Rus
romanı okuduğum zaman, Ruslan Fransızlardan, Al-
manlardan daha yakın hissediyorum... Halk duze-
yinde Ruslarla Türklerin dünyaya bakışında büyük
benzerlik görüyonım."
Türk-Rus yakınlığı
Nevzat Yalçıntaş da İshak Alaton gibi Ruslarla
Türklerin yüzyıllardır süren beraberliğini iki ulkenin
gelecekteki ilişkilerinin ilerlemesi açısından önemli
bir etken olarak görüyor: "Türk ulusu Ruslara ya-
bancı değil. 6. yüzyılda ilk Moskova prensliğinin ku-
rulup büyümesinden bu yana Ruslar daima Türk-
lerle beraber oldu. Kazan, Başkırt, Kınm, Kafkas-
ya, Orta Asya Türkleri Ruslarla hep birlikte oldu-
lar. Rus Çarlık tmparatorluğu'nun, Sovyetler Birli-
ği'nin bütün bu unsurlan içinde bulundurması, Türk-
lerle nasıl münasebet kurulur, nasıl geçinilir konu-
sunda Ruslan belki de en tecrübeli ulus yapmıştırî'
Türkiye-Rusya ilişkilerinin giderek güçleneceğine
ilişkin görüşler, seçkinlerimizin zihnindeki hâkim se-
naryoyu oluşturuyor. Ancak bu ilişkilerin geleceği-
ni hayli belirsiz bulanlar (Avcı, Anter, Dicleli, Ecza-
abaşı) ve bu ilişkilerin bir noktadan öteye gelişece-
ğine ihtimal vermeyenler (özel, Kara, Denizer, Te-
keli, Ali Ulvi, Yazgan) az değil.
Türkiye-Rusya (SSCB) ilişkilerinin geleceği konu-
sunda koşullu ve sırurlı iyimserlerin bir sözcüsü Ziilfü
Dicleli: "Türk-Sovyet ilişkilerinin geleceği açısından
iki alternatif görülüyor. Biri, Sovyetler'de istikrann
daha da bozulması. Sadece cumhuriyetlerin aynlması
olarak değil, yeniden sekter, Rus merkezli güçlerin
ağır basması. Bu, bütün dünya bakımından çok
olumsuz olur. Türkiye'yi de çoİc kötü etkiler. O za-
man SSCB'deki Türklerin Türkiye üzerindeki bas-
Alaton:
Türkiye'nin
Avrupa'yla
entegrasyonunun,
giderek artan
ekonomik
ilişkilerle Rusya ile
bütünleşmeden
geçtiğini
düşünüyorum. AT'yi itelemek yerine
Sovyetler'le ilişkilerin
yoğunlaştırılmasına inamyorum.
kısı çok artar. Bu da Türkiye'yi yeniden içe kapan-
maya, istikrarsızlığa itebüir. tkinci alternatif, bugün-
kü eğilimin devam etmesi... O takdirde iktisadi iliş-
kilerin son derece gehşeceğini söylemek mümkün...
Ama bugünkü eğilim güçlense bile Sovyetler'in 2020
yılına kadar ekonomik sorunlannı büyük bir güç ola-
cak ölçüde düzeltebileceğini sanmıyorum!'
Sovyetler Birliği'ndeki istikrarsızlığın, Türkiye-
Rusya ya da Sovyetler Birliği ilişkilerinin geleceği ko-
nusunda iyirnser olmayanlann bir sözcüsü Genel Ma-
den İş Sendikası Başkanı Şemsi Denizer. Denizer'e
göre SSCB ve tüm eski Doğu Bloku ülkelerindeki
istikrarsızlık, Rusya ile ilişkilerimizin geleceği konu-
sunda ümit vermiyor: "Doğu Bloku ülkeleri devlet-
çilikten liberalleşmeye doğru gidiyorlar, ama bu çok
zor bir olay... Çok zaman alacak ve çqk büyük çal-
Sovyetler'le iktisadi ve
kültürel ilişkilerimiz çok
güçlenecek
Türkiye,
dış Türkleri
örnek
olacakkantılar yaşanacak. Bu ülkeleri 40-50 yıl sonra da
tam anlamıyla düzlüğe çıkmış olarak görmüyorum.
Bu koşullardaki ülkelerle Türkiye'nin ilişkÛerinde
çok sağlıklı gelişmeler olabileceğine inanmıyorum."
Denizer'e göre Sovyetler Birliği 2020 yılına kalma-
dan dağılacak, belki 2000 yılında Sovyetler Birliği-
nin bütün cumhuriyetleri bağımsız olacak. "2020 Yı-
lında Türkiye" araştırmasında görüştüğümüz kim-
selerin çok büyük çoğunluğu, Sovyetler Birliği'nin
bugünkü yapısıyla devam etmeyeceğini düşünüyor.
SSCB, 2020"ye kadar ya bir konfederasyon haline ge-
lecek ya da dağılacak... Bu nedenle federe Türk cum-
huriyetleriyle ilişkileri SSCB'den ayn düşünme eği-
limi egemen.
Rehber, Türkiye
"Bugün dünyada yüzünü Türkiye'ye döndürmüş,
asağı yukan 250 milyonluk bir Türk kitlesi yaşıyor.
Türkiye onlar için bir bakırna kâbedir, bir bakıma
ABD'den daha güçlü, kendileri için rehber bir ülke-
dir. Bu bakış açısı Azerbaycan'dan Kazakistan'a sıç-
ramıştır. Suudi Arabistan'ın, ABD'nin buna karşı ça-
lışmasına rağmen sıçramaktadır. Ve diğer Türk ül-
kelerine sıçrayacağına da hiç şüphe yoktur. Çünkü
milliyet asn devam ediyor. Milliyete dayalı işbirliği
siyasi ortamı sürüyor!' Türk Dünyası Araştırmalan
Vakfı Başkam Prof. Dr. Turan Yazgan, Türkiye'nin
dış Türklerle, Türki halkiarla ilişkilerinin giderek
güçleneceğine inananlann başmda geliyor.
Yazgan'ın, Türkiye'nin Türki halklara rehber ol-
ması fikrini, farklı gerekçelerle de olsa, siyaset bi-
limci ve tarihçi Prof. Dr. Mete Tunçay da paylaşı-
yor: "Sovyetler Birliği'ndeki bugünkü eğilimler de-
vam ederse, Ruslar bizim Türki kökenli, Müslüman
halkiarla daha yakın iktisadi ve kültürel ilişkiler kur-
mamızı teşvik edebilirler... Onlara yol göstermenin
bizim ahlaki bir yükümlülüğümüz olduğunu düşü-
nüyorum. Dil ve din ortaklığımız olan halklann en
Batıusı, en çağdaşı biz olduğumuz için onlara yol
göstericiiik görevimiz olduğuna inamyorum... Tabii
bu bazı riskleri de içeriyor. Çünkü onlann gerilikle-
ri, bizimJe yaklaştıklan ölçüde bizi de geriye çekme
tehlikesini getiriyor..."
Türkiye'nin Türkçe konuşan ve Islam dinine men-
sup cumhuriyetlerle ekonomik ve kültürel ilişkileri-
nin gelişmesinden Sovyet yönetiminin "şikâyetci değil
hoşnut" olacagını düşünen bir başkası da Türk Si-
yasi Ilimler Derneği Başkam Prof. Ergun Özbuduıu
"Sovyetler'deki demokratikleşme hareketi bir parca-
lanmaya yol açar mı? Ben Sovyetler'in parçalanma-
sının Türkiye'run çıkanna olacağuu sanmıyorum. Fa-
kat bugünkü demokratikleşme hareketi, federe cum-
huriyetlere bugün olduğundan çok daha geniş bir
özerklik kazandıracaktır. Bu cumhuriyetin bazılany-
la fevkalade yakın kültürel bağlanrmz var. Azerbay-
can Türkiye'yi bir model olarak görüyor. thmal edi-
lebilir şive farklan dışında aynı dili konuşuyonız. Di-
ğer Türkçe konuşan Sovyet cumhuriyetleri de Azer-
baycan'ı izkyebilir. Tttrkiye, SSCB'nin bir an
önce parçalanmasını istiyor ve Türkçe konuşan ül-
kelerle politik birlik oluşturmak istiyor... Böyle bir
rüyayı gören insanlar hâlâ vardır. Ama böyle şoven
bir imaj vennekten özenle kaçmmak lanm. Biz gü-
cü azalrnış da olsa bir süper devletle komşuyuz. Dost-
luk üişkilerinden her iki ulkenin de kazanacağı çok
şey var. Sovyetler'in de Türkçe konuşan ve İslam di-
nine mensup cumhuriyetlerle olan ilişkilerimizden şi-
kâyetçi değil, hoşnut olacağı, hatta bunu teşvik ede-
ceğini sanıyorum. Çünkü eğer Türkiye bunlara mo-
del olmazsa, SSCB'nin geleceği bakımından çok sa-
kıncalı olan Iran, Suudi Arabistan model olabilir..!'
"2020 Yılında Türkiye" araştırmasında görüştü-
ğümüz kimseler arasında, Türk kökenli halklann ya-
şadığı Sovyet cumhuriyetleriyle iktisadi ve kültürel
ilişkilerin giderek güçleneceğini düşünenler büyük
çoğunlukta. Ancak kimse bir siyasi bütünleşmeyi,
bazı Batılı senaristlerin öngördüğü "Türk birliği"ni
öngörmüyor. Uzun vadede bir Türk kökenli halklar
Yazgan: Bugün
dünyada yüzünü
Türkiye'ye
döndürmüş, aşağı
yukan 250
milyonluk bir
Türk kitlesi
yaşıyor. Türkiye
onlar için bir
bakıma kâbedir, bir bakıma ABD'den
daha güçlü, kendilemçin rehber bir
ülkedir.
"Commonwealth"inin ortaya çıkabileceğinden söz
eden tek kişi, son yıllarda Türkler üzerine antropo-
loji incelemeleri yazan Prof. Sencer Divitçioglu.
Türk kökenli halkiarla ilişkilerin iktisadi ve kül-
türel çerçeveyle sırurlı kalacağını düşünenlerin iyi bir
temsilcisi TÜSİAD Başkam Bölent Eczacıbaşı: "Bu
cumhuriyetler siyasi kimliklerini şu veya bu şekilde
düzenledikten sonra ekonomik atılımlara giriştikle-
rinde Türkiye ile ilişkilerinin gelişmesi için.yollar açıl-
\
mış olacakto. Bu ülkeler Türkiye'ye çok iyi gözle ba-
kıyorlar. Türkiye'yi gereksinim duydukları teknolo-
jiyi sağlayabilecek, dost ve kardeş bir ülke olarak gö-
rüyorlar. Türkiye'nin onlara Batıhlardan daha farklı
yaklaşacağmı umuyorlar. Sanıyorum bu konuda hak-
lılar... Ekonomik ve kültürel ilişkilerde mutlaka il-
ginç gelişmeler olacakUr, Ama bunlann herhangi bir
şekilde siyasi gelişmeler doğuracağına ihtimal ver-
miyorum."
îki emekli büyükelçi Şükrü Elekdag ve Coşkan
Anday:
Konuştukları diller
Türk dilleri
ailesine mensup,
ama bizim
konuştuğumuz
Türkçeye pek
benzemiyor. Biz,
Türk dilleri ailesini
bizim dilimiz samyoruz. Bu, dillerinde
300 Türkçe kelime var diye Macarları
Türk saymak gibi bir şey...
Kırca, Türki halklar âleminin dış politikada Türki-
ye'nin önemli bir kozu olduğuna dikkat çekiyor-
lar. Elekdag şöyle diyor: "Şimdi bütün cumhuriyet-
ler Türkiye ile Uişki geliştirmek istiyorlar. Bunun bir
ekonomik temeli var. Yaklaşım kafatascı değil; kork-
mamamız lazım. Kafatascı zihniyet Türkiye'nin çok
aleyhine olmuştur. Bu yüzden Türkiye bu ülkeleri
unutmak zorunda kalmıştır. Kafatascı zihniyeti bir
tarafa bırakıp bu ülkelerle ekonomik, ticari ilişkile-
ri geliştireceğim; aynı zamanda Türkiye'ye siyasi des-
tek sağlayacağım, diye düşünmek gerekiyor!'
Kırca'ya göre laik ve demokratik Türkiye'nin TOrki.
halklar üzerindeki etkisi, Batı'ya karşı çok önemli
bir kozu: "SSCB gitgide daha fazla dağılma işaret-
leri veriyor, fakat bu 20 yıl sürebilir... 2000 yıhnda
Rusça konuşmayanlann nüfusun yansım oluştura-
cağı; 2020 yıbnda Türkçe konuşanların çoğunlukta
olacağı söyleniyor... SSCB dağıhrsa ne olur? Oradaki
Müslüman Türkler fundamentalist Suudi Arabistan
veya Iran'ın mı etkisinde kalacak, yoksa laik Türki-
ye'nin mi? Türkiye fundamentalist olursa, onlar da
olur... Olmazsa Iran'ın etkisinde kalmazlar. Burada
Türkiye'nin, Batı'mn, Çin'in, Japonya'nm, Rusya-
nın ortak bir çıkan var...:'
"2020 Yılında Tttrkiye" araştırmasında görüştü-
ğümüz kişiler arasında Türkiye'nin Türk kökenli
halkiarla ilişkilerinde önemli bir gelişme bekleme-
yenler azınlıkta. Melih Cevdet Anday, tsmail Kara,
Haluk Ozdalga, Ali Ulvi bu grupta yer alıyor.
Melih Cevdet Anday, bu konuda şöyle diyor:
"Türkçe konuşan dediğüıiz ülkeleri gördüm... Kal-
kınmış ülkeler değil. Konuştukları diller Türk dille-
ri ailesine mensup, ama bizim konuştuğumuz Türk-
çeye pek benzemiyor. Biz, Türk dilleri ailesini bizim
dilimiz samyoruz. Hayır, değil. Bu, dillerinde 300
Türkçe kelime var diye Macarları Türk saymak gibi
bir şey... Aynı dil ailesine mensup olduğumuz için
bizim geleceğimize mutlu bir katkıda bulunurlar de-
mek, çok yanlış bir şey!'
Yaru: Ege. barış denizi olacak au?
HABERLERIN DEVAMI
Sınırda
sefalet
MtHMET AKA /
YUSUF TOPRAK /
ERGÜN AKSOY /
ALİ SEVMİŞ
HAKKÂRİ / ULUDERE /
ÇUKURCA — Türkiye sınırına
dayanan 250 binden fazla Kürt,
yağmur, çamur ve açlıkla mü-
cadele ediyor. Şiddetli yağmur,
konaklama alanlannı balçık ha-
line getirdi. Önceki gece, Çu-
kurca yakınlanndaki 49. sınır
taşı ve Narlı kamplarında don-
ma, tifo ve zatürreeden 8'i ka-
dın, 14'ü erkek, 16'sı çocuk ol-
mak üzere toplam 38 kişinin öl-
duğü bildirildi.
Sığınmacılara gıda dağıtımın-
daki aksaklık ise sürüyor. Ça-
dırkente gelen yardım kamyon-
lan adeta yağmalanıyor. Çukur-
ca çadırkentte kalan sığınmacı-
lardan 2 bini gece kent merke-
zine yürüyüş düzenledi. Guven-
lik güçleri yurüyüşü havaya ateş
açarak durdurdu. Olayda bir ki-
şi öldu, iki kişi de yaralandı.
SHP Genel Başkam Erdal
Inönü, bölgede incelemelerde
bulunmak üzere dün akşam ka-
rayoluyla Şanlıurfa'ya hareket
etti. İnönü, Uludere ilçesi ile
öteki sınır bölgesindeki bannma
merkezlerinde, sığınmacılarla il-
gili bilgi alacak. Başbakan Yıl-
dırım Akbulut'un da sınırda
bekleyen Kürtlerin durumunu
incelemek uzere yarın bölgeye
gideceği bildirildi.
Bu arada, Devlet Bakanı
Vehbi Dinçerler ile ABD'nin
Ankara Büyükelçisi Morton
Abramovvitz de bölgede incele-
melerde bulundular.
DYP Genel İdare Kurulu ta-
rafından yayımlanan bildiride
de "San Francisco Beyanname-
si, Helsinki Nihai Belgesi, Pa-
ris Şartı, Birleşmiş Milletler,
Avrupa Konseyi, Avrupa Par-
lamentosu, NATO ve Varşova
Paktları hepsi bugün Hakkâri
dağlarında sınavdan
geçmektedir" denildi.
Türk ordıısu
(Baftarafi 1. Sayfada)
releri, önceki gun Dışişleri Ba-
kanı Alptemoçin'i ziyaret eden
Irak'ın Ankara Büyükelçisi Ra-
fi Dahan Mücvel, El Tikriti'nin
göruşme sırasında bu konuya
değinmediğini bildirdiler.
Ote yandan dün akşam
BBC'nin sorularım yanıtlayan
Devlet Bakanı Kâmran tnan,
Kuzey Irak tarafma geçen Türk
askerlerinin sığmmacılann gü-
venliğini sağlamak amacıyla
orada bulunduklannı söyledi.
Tampon bölgeye ABD'den destek
EDtP EMİL ÖYMEN kabul ettiği bildirildi. Erbil ken-
tinin 30 kilometre güneyinden
LONDRA — Irak/ın kuzeyin- geçen 36. enlem ile Türkiye sı-
de, Kürtler için "tampon bölge" nm arası, Kürt sığınmacıların en
ilişkinoluşturulmasına ilişkin öneri,
ABD Başkam Bush'un destek
verdiğini açıklamasıyla güç ka-
zandı.
"Tampon bölge" oluşturul-
ması konusundaki İngiltere Baş-
bakanı John Major'ın getirdiği
öneriyi, ABD Başkam George
Bush'un ilke olarak kabul ettiği
açıklandı. İki lider arasında dün
gece yapılan 20 dakika süren te-
lefon konuşmasının ardından
Ingiltere Başbakanlığı'nın açık-
lamasmda, Irak'ın, sığınmacıla-
ra yapılmakta olan yardım ope-
rasyonuna karışmaması ve en-
gellememesi gerektiği belirtildi.
Irak ordusundan bir saldıri gel-
diği takdirde, sorunun Birleşmiş
MiUetler'e götürüleceği belirtil-
di. Böylece Cumhurbaşkanı
Turgut Özal tarafından ilk kez
ortaya atılan, İngiltere Başbaka-
nı John Major tarafından geçen
pazartesi günü Lüksemburg'da
Avrupa Topluluğu Liderler Do-
ruğu'nda şekillendirilen "ta-
mpon bölge^' önerisi, Amerikan
yönetiminin konuya uzak dur-
masına ve
v
çekince belirtmesine
rağmen gerçekleşme aşamasma
geldi.
Reuter'in haberine göre ko-
nuyla ilgili bilgi veren bir ABD
yetkilisi de ABD Başkam Geor-
ge Bush ile İngiltere Başbakanı
John Major'ın Kürtler için bir
güvenlik bölgesi oluşturulması
konusunda görüş birliğine var-
dıklannı söyledi.
Beyaz Saray Sözcüsü Marlin
Fitzwater. daha sonra yaptığı bir
açıklamada ise Başkan Bush'un
tampon bölge oluşturulması ko-
nusunu, AT liderleriyle perşem-
be günü yapacağı görüşmelerde
değerlendireceğini bildirdi.
Fitzwater, Bush'un Major'la
Irak'ın içinde tampon bölge
oluşturulması konusunda tam
bir anlaşma içinde oldukları
açıklamasının tersine "Bildiğiniz
gibi İngiltere ve Türkiye, Irak'-
ın içinde bir tampon bolge oluş-
turulması konusunda öneri ge-
ürdiler, bu öneriyi de diğer öne-
yoğun iç göçüne tamk olan böl-
ge. Bu bölgenin ne kadarında
tampon bölge oluşturulacağı,
Birleşmiş Milletler Genel Sekre-
teri'nin özel temsilcisi Eric Suy-
un önümüzdeki günlerde yöre-
ye yapacağı ziyaret le şekillene-
cek. Başbakan Major, önerisinı
Çin ve Sovyetler Birliği ve BM
Genel Sekreteri Perez de Cuel-
lar'a da resmen bildirerek des-
teklerini talep etti.
Bu arada Irak'ın kuzeyinden
yaklaşık bir milyon sığınmacının
akınına uğrayan İran, Irak sını-
nnda özel güvenlik bölgesi öne-
risini eleştirerek, bunun İran'a
gelmek isteyen Iraklı Şiileri göz-
ardı ettiğini savundu.
Tahran Radyosu'nda güvenlik
bölgesi planı konusunda yapılan
bir yorumda, önerinin Irak'ın
güneyindeki yanm milyon Şli
mülteci için de sağlanması ge-
rektiğini savundu.
Tahran radyosunda güvenlik
bölgesi planı konusunda yapılan
bir yorumda, önerinin Irak'ın
güneyindeki yanm milyon Şii
için de sağlanması gerektiği sa-
vunuldu.
Planın, "gizü si>usi amaçlan"
bulunduğu iddia edilerek Bağ-
dat rejiminden zarar gören in-
sanlara yardım etmekten çok,
Irak'ta istikrarsızlık yaratmayı
amaçladığı öne süruldü.
Cumhuriyet Ankara Bürosu'-
nun haberine göre Türkiye ile
Irak arasındaki sınır bolgesinde
Kuzey Iraklı sığınmacıların gü-
venliğini sağlamak üzere bir
tampon bölge oluşturulması ko-
nusu "zamana kalıyor." Irak'ın
sığınmacılara yapılacak yardım
çalışmalarına engel olmama sö-
zü vermesinin, tampon bölgenin
gerekliliğini tartışmaL hale getir-
diği Dışişleri Bakanlığı yetkilile-
rince ifade edilirken Sözcu Mu-
rat Sungar, "Tampon bölge ça-
lışmalarını hızlandırmak için eli-
mizde fazla imkân yok. Zaten
eğer yardımı engelleyici davra-
nışla karşılaşılmazsa mesele nor-
raal safhasında yiiriiyor demek-
tir" dedi. BM Genel Sekreteri
Perez de Cuellar sınırda incele-
meler yapmak üzere Türkiye'ye
davet edilirken Irak, yardım ça-
Iışmalan için Türk Kızılayı ile
Irak Hilal-i Ahmeri arasında iş-
birliği yapılmasını önerdi.
Irak'ın Ankara Büyükelçisi
Rafı Dahan Mücvel El Tikriti ile
Dışişleri Bakanı Ahmet Kurtce-
be Alptemoçin arasında önceki
gün yapılan görüşmede Bağdat,
Ankara'ya bazı 'sıcak' mesajlar
iletti. Dışişleri Bakanlığı Sözcü-
sü Murat Sungar haftalık basın
toplantısında görüşmeye ilişkin
bilgi verirken "Kuzey Irak'ta ve
Türk sınınnda bulunan Irak va-
tandaşlanna >'ardun konusunda
Irak Hilali Ahmeri'nin Türkiye
Kızılayı'yla tam bir işbirliği için-
de hareket edecegini Irak Büyü-
kelçisi tarafımıza bildirmiştir.
Ajrıca bu bölgeye yönelik yar-
dımlann da süralle bölgeye ulaş-
tınlması hususunda keza Irak
makamlannın >ardım etmeye
hazır olduklannı da ifade et-
miştir" dedi.
BM'de tartışmalar
İlk kez Cumhurbaşkanı
Özal'ın ortaya attığı "tampon
bölge" önerisi, bugunlerde Irak-
Kuveyt sınınnda Birleşmiş Mil-
letler asker ve sivil gözlemcile-
rinin denetimine geçmesi bekle-
nen, tampon bölge planına ben-
ziyordu. Her iki sınırdan para-
lel olarak yaklaşık 10-15 kilo-
metre içeriden geçecek bir böl-
ge BM denetimine bırakılıyor.
Cumhurbaşkanı Özal da
Türkiye-Irak sınınnda benzer
bir uygulama yapılabileceğini
ortaya atmıştı. İngiltere Başba-
kanı John Major ise bu öneri-
den hareketle, tampon bölgeyi,
neredeyse Kürtlerin yaşadıkları
tüm yöreyi ve kentleri içine ala-
cak şekilde genişletti. Böylece
Kürt sığınmacılar Türkiye ve
İran sınınndan geri dönmeye
'ikna edilecek'. Yeniden yerleri-
ne, yurtlarına kavuşacaklar.
Uluslararaşı yardım buralara ya-
pılacaktı. Özal-Major planı ilke
olarak benzeşirken kapsam ve
içerik bakımından farkhlık gös-
teriyordu.
Gözlemciler geliyor
Birleşmiş Milletler Genol Sek-
reteri'nin Kuzey Irak'taki duru-
mu incelemekle görevlendirdiği
temsilcisi Belçika Başbakanı'run
danışmanlanndan Eric Suy'un,
cumartesi günü Bağdat'ta olaca-
ğı bildirildi.
Birleşmiş Milletler Basın Bü-
rosu tarafından dün New York-
ta yapılan açıklamada, Kuzey
Irak'a gitmekle görevlendirilen
Eric Suy'un dün Cenevre'de
Prens Sadrettin Ağa Han, Bir-
leşmiş Milletler Yüksek Mülte-
ciler Komiserliği yetküileri, Irak,
İran, Türkiye ve İngiltere büyü-
kelçileri ile görüştüğü bildirildi.
BM Mülteciler Yüksek Komi-
seri Sadako Ogata'nın da Irak-
tan kaçanların yığıldığı İran ve
Türkiye sınırlarını ziyaret edece-
ği bildirildi.
ABD'den Irak'a: Askeri faaliyetlerini durdurDış Haberler Servisi — Irak'-
lan kaçarak Türkiye ve İran'a
sığınan Kurtlere, uluslararaşı
yardımlar sürerken ABD'nin,
İrak'ı uyararak sığınmacıların
bulunduğu bölgeiere yakın tüm
askeri faaliyetlerini durdurma-
sını istediği bildirildi. ABD'nin
sabah saatlerinde de irak'ı he-
likopter ve uçak kullanmaması
konusunda uyardığı öne sürül-
müştu.
Beyaz Saray Sözcüsü Marlin
Fitzvvater, dün yaptığı açıkla-
mada uyarının Irak'ın "tüm ka-
ra ve hava kuvvetlerinin" faa-
liyetlerini kapsadığını belirtti.
Fitzvvater, ayrıca ABD yöneti-
minin Iraklı sığınmacılara yar-
dım için Kongre'den ek ödenek
isteyereğini de belirtti.
le hakkı'nı gündeme getirdiği- toplantıda Batı'mn sığınmacı
ni belirıti. "Kurtlere yardım sü- sorununa yardımcı olmasını
rebilir. Buna
olmalıyız" diyen
rilergibi inceliyoruz. Ancak bu İ R n ı t , „ „ „ , , , ,
konuda kesinleşmiş bir kararı- A B D , I r a k I u y a r d l
mız yok" şeklinde konuştu.
Irak'ın kuzeyinde oluşturul-
ması öngörulen tampon bölge-
nin nereyi kapsayacağı henüz
belli değil. Ancak Amerikan yö-
netimi, bunun ilk ipucunu dün
verdi. ABD yönetiminin Irak
hükümetine, geçen hafta sonun-
da 36. enlemin kuzeyinde savaş
helikopter ve savaş ucaklan kul-
lanmama ve her türlü askeri fa-
aliyeti durdurma uyarısı yaptı-
ğı açıklandı. Irak'ın bu uyarıyı
AP'nin haberine gore ABD
Dışişleri BakanıJames Baker'ın
Kahire ziyaretine katılan bir ust
düzey yetkili, Irak'ın, Türkiye
ile olan sınırının güneyinde,
uçak ve helikopterlerle Kurtle-
re saldırmasına bir son verilme-
sinin istendiğini öne sürdü.
Fransa Devlet Başkam Fran-
çois Mitterrand dün Bakanlar
Kurulu toplantısında yapiığı ko-
nuşmada, "Kurtlere insani
>ardım" konusunun "müdaha-
hazırlıklı
Mitterrand,
Fransa'nın Kurtlere yardım yo-
lundaki girişimlerinin "umduk-
larından fazla yankı
bulduğunu" söyledi.
Irak Başbakan Yardımcısı
Tank Aziz, CNN'e verdiği de-
meçte Batılıların sığınmacılara
yardım konusundaki yaklaşım-
larını eleştirdi. Tank Aziz, "Ba-
tılı bir ülke Kuzey Irak halkına
50 ton gıda maddesi gönderiyor.
Bu manşetlerde büyük haber
olarak verili>or. Ola> olu>or.
Oysa biz, Kuzey Iraklı halkımı-
za her gün 10 bin tonluk gıda
yardımı yapıvoruz. Bu Batı ba-
sınında >er almıyor" şeklinde
konuştu. Aziz, Batılıların Irak'-
ın iç işlerine karışmak için fır-
sat kolladıklarını da sözlerine
ekledi.
Yardım ulaşamıyor
AP'nin haberine göre iran'a
sığınan yaklaşık 800 bin Kuzey
Iraklı Kürde gönderilen yardım-
lar, yorenin dağlık ve hava ko-
şullarının çok kötu olması nede-
ni ile sığınmacılara ulaşamıyor.
İran Dışişleri Bakanı Ali Ekber
Velayeti, dun Tahran'da Batılı
ulkelerin temsilcileriyle yaptığı
istedi.
AA'nın haberine gore Kerbe-
la, Necef, Hilla ve Bağdat'ı zi-
yaret eden ABD'li iki doktor,
Bağdat ve Guney Irak'ta açlık
ve salgın hastalıkların giderek
yayıldığını bildirdi.
Insan Hakları İçin Doktorlar
Örgütu'nün yoneticileri H. Jack
Geiger ve Jonathan Fire, 5 gün-
lük 7İyaretleri boyunca salgın
hastalıkların yayıldığına ilişkin
beürtiler gördüklerini söylediler-.
Çekilme hızlanacak.
Beyaz Saray, Irak'taki Ame-
rikan birliklerinin çekilme süre-
cinin gelecek hafta bölgeye BM
gözlemci heyetinin gelmesiyle
birlikte hızlandırılacağını
açıkladı.
Beyaz Saray Sözcüsü Marlin
Fitznater, Guney Irak'taki
Amerikan birliklerinin bir kıs-
mının çekildiğini belirterek
Tüm Amerikan birliklerinin
tam olarak ne zaman çekilece-
gini şimdiden söyleyemeyiz, an-
cak BM gözlemci heyeti hafta
sonuna doğru bölgeye gidecek"
dedi.
Öte yandan AP, Irak'ta bu-
lunan 4 Batılı gazetecinin kayıp
olduğunu duyurdu.
AA'nın haberine göre Japon-
ya, Irak'tan kaçanlar için
Türkiye'ye 304 bin dolarlık acil
yardımda bulunacağını açıkladı.
Japonya Dışişleri Bakanlığı
tarafından yapılan açıklamada
Türkiye'ye 304 bin, İran'a da
470 bin dolarlık battaniye, ça-
dır ve ilaç yardımında buluna-
cağı kaydedildi.
Öte yandan Avustralya, Ku-
zey Iraklılar için Türkiye'ye 22
ton yardım gondereceğini açık-
ladı.
Türkiye'ye 200 milyon
dolar yardım
ABD Başkam George Bush'-
un, Ürdün'e yardımın kesilme-
sini öngören bir yasayı imzala-
dığı bildirildi.
Körfez krizinde Ürdün'ün
Irak'ın yamnda yer almasına
kongrenin duyduğu öfkeyi yan-
sıttığı belirtilen yasa, yine de
başkana Ortadoğu barışı için
gerekli olduğuna inandığı tak-
dirde, yardımı yeniden başlatma
yetkisi tanıyor.
Sözkonusu olağanüstu tahsi-
sat yasası, Körfez savaşı dola-
yısıyla uğradıkları zararlar kar-
şıhğında İsrail'e 650, Türkiye'-
ye ise 200 milyon dolar ek yar-
dım sağlanmasını içeriyor.
G O Z L E M UĞUR MUMCU
(Baftarafi 1. Sayfada)
yerek yazmaya çalışıyoruz. Bu tarihsel süreç içinde Kürtle-
rin İngiltere ve ABD ile ilişkilerini, belgeleri ile sergilemeye
çalışıyoruz.
Bu belgelerın büyük birikimini de Kürt aydınlarının yayım-
ladıkları dergilerden, gazetelerden ve kitaplardan seçiyo-
ruz.
O kadar uzaklara da gitmeye gerek yok. 1970'li yıllarda
Molla Mustafa Barzani, Kürtlerin kurtuluşunu ABD'ye 'ihalef
etmedi mi?
Bugün Irak'tan Türkiye'ye sığınan Kürtlerin dramında
ABD'nin hiç mi sorumlulugu yok?
Emperyalizmin Ortadoğu siyaseti 20. yüzyılda ne gibi
oyunlar oynadı? Bugün oynanan oyunların amacı nedir?
Bunlann üzerinde hem Türkler hem Kürtler olarak "yurt-
taşlık bitinci' ile derin derin düşünmek gerekir, uzun uzun
ve derin derin... ^
Anayasa, "Momurlar sendika kuramazlar" diyor mu?
Unutmuş! demiyor.
21 öğretmen, 28 Mayıs 1990 günü 'Eğrtim Işkolu Kamu
Gömvlileri Sendikası' adıyla sendika kurmuş. Kısa adı
'Eğitim-İş' olan sendika, bir demokratik savaşım veriyor.
Hükümet 'hayır1
diyor; "memurlar sendika kuramaz." An-
kara Valiliği, sendikanın kuruluş dilekçesini bile almıyor.
Valiliğin başvuru dilekçesini almama diye bir yetkisi de
yok. Yok, çünkü Sendikalar Yasası'nın 6. maddesi, "Sendi-
kalar önceden izin almadan kurulur" diyor. Kuruluş aşama-
sında idarenin böyle bir takdir yetkisi' yok.
İdare, ancak kurulan ve tüzel kişilik kazanan sendikanın
yasada öngörulen koşullara uymadığı savıyla iaaliyetin
durdurulması' ve 'sendikanın kapablması' için basvuruda bu-
lunabilir.
Valilik, hem kuruluş dilekçesini kabul etmiyor, hem no-
terlere emir vererek bu tür başvuruların noter kanalıyla ya-
pılmasını da yasaklıyor!
Sendika da ne yapsın? PTT aracılığı ile başvuruyor.
Valilik, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığfna başvurarak
sendika kuruculan hakkında ceza soruşturması açılması-
nı istiyor. Savcılık, "Memurlann sendika kurmalannı yasak-
layan bir yasa hükmû olmadığı" gerekçesiyle kovuşturma-
ya yer olmadığı kararı veriyor.
Ankara valiliği, bir yandan savcılığa başvururken bir yan-
dan da iş mahkemesinde sendikanın kapatılması için da-
va açıyor. Ancak başvuruyu usulüne göre yapmadığı için
dava dosyası kapatılıyor.
valilik yine pes etmiyor. Sendikanın kapatılması için Ça-
lışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Yargıtay'a başvuru-
yor. Yargıtay, bu işler için görevli mahkemenin iş mahke-
mesi değil asliye hukuk mahkemesi olduğuna karar veri-
yor.
Yargıtay'ın bu kararına karşın valilik, Eğitim-lş Sendika-
sı'nın kapatılması için görevsiz mahkeme olan 8. İş Mah-
kemesi'ne başvuruyor. Görevsiz mahkeme 17-18 Kasım 1990
günü yapılması gereken olağan genel kurulun toplanma-
sını yasaklayan 'ihtiyati tedbir karan' veriyor.
Ankara 4. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde kapatılma da-
vası bugün başlıyor.
Kamu çahşanları 'memur', 'işçi've 'sözleşmeli personel'
olarak üçe ayrılır.
İşçiler, kısıtlı da olsa sendika kurma, toplusözleşme ve
grev haklarına sahipler. Sözleşmeli personel ile memurta-
rın toplusözleşme, grev hakları yoktur.
Türk idare hukukunda memurlar "aylıklı köleier'diT. Bu 'ay-
lıklı köleler' haklarını arayabilmek için sendika kurmak isti-
yorlar. Bu hak da kendilerine çok görülüyor.
Oysa Türkiye'nin imzaladığı sözleşmelerde kamu görev-
lilerine sendika kurma hakları tanınıyor. Bu sözleşmelerden
biri 'Insan Hakları Avrupa Sözleşmesi', öbürü de Uluslara-
raşı Çalışma Örgütu'nün (ILO) 98 sayılı sözleşmesidir.
Anayasa da "Usulüne göre yürürlüğe konmuş uluslara-
raşı sözleşmeler kanun hükmündedir" diyor.
Türkiye, bu uluslararaşı sözleşmelere "Valilikleri
bağlamaz" diye bir çekince mi koydu da bizler bu çekin-
celeri bilemiyoruz!/