18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 30 MART 1991 Fethiye'deki Günlük Ormanı Kendüerini günlük ormanlarının sahibi sayanlardan son dileğimiz: Bu doğa harikası emanet ne Orman İdaresi'nindir ne Fethiyelinin ne de piknikçilerindir. Günlük ormaru, doğanın, tüm insanlar adına bize emanet ettiği bir dilber, bir tarih, bir anıttır. Hepimiz, üstüne titreyerek bu dünya emanetini korumakla yükümlüyüz. ALI YILMAZ Bitkibilimci Birkaç yil önce Ankara-Denizli-Muğla üs- tünden Fethiye'ye bir yolculuk yaptık. Iç Ana- dolu'dan, Dinar dolaylanndan başlayarak bit- kilerin görüntüsü gittikçe değişiyor. Yer yer kavlamış, soyulmuş çıplak kel tepeler, baa te- pelerde tek tük ağaçlar görülüyor. Yamaçla- nn derelerinden yeşil birer yol eteklere sarkı- yor. Bunlar, çok önceleri buralann orman ol- duğunu söylüyor. Ama bu yazıda konumuz onlar değil, günlük ormanı olacak. Doğu am- beri, günlük, sığla da denen bu ağacın yur- du, bizim yurdumuzdur. Denizli-Nazilli-Muğla yolu boyunca kendi- nizi tümü ile Akdeniz bîtkileri arasmda gö- rürsünüz. Dere tabanlarında hayıt ve ılgjn ça- lıları değişik renkli çiçekleriyle sizi selamlar. Muğla'dan Ula'ya doğru inişe geçip Köy- ceğiz yoluna doğrulurken kızılçam ormanla- n ve dolaylanndaki taşhk yamaçlarda maki- ler sık görülür. Köyceğiz çevresinde ayağınız ovaya basınca, şimdiye kadar görmediğiniz bir yeşil sizi selamlar. Bu, tül gibi hafif hafif kıpırdaşan incecik yapraklardan yansıyan bir açık yeşildir. Siz, bu nazlı dilberin adını da- ha önce duymuş, ama kendisini görmemişsi- nizdir. Bu dilber ile yakından tanışmak için Fethiye'nin Katrancı koyuna kadar sabrede- meyeceksiniz, yola yakın bir yerlerde görün- ce arabanızdan inip onunla tanışacaksınız. 'O da ne! Şimdiye kadar hiç görmediğim bir çınar* diyeceksiniz. Haklısınız. Bunun yap- rakları da çınar yaprağı gibi. Ama onun gibi tüylü, bozyeşil ve kalın değil; tüysüz, çok na- rin, ince ve açık yeşildir. Günlük ağacınm kimliği Canlılar dünyasmı kolay tanıyabümek için doğabilimcileri bir dizge (sistem) kurmuşlar. Bitkileri de böyle bir dizgeye sokmuşlar. Ben- zer özelliklerine göre sınıflandırmışlar. Bu sı- nıflandırma içinde günlük ağacı nın kimliği- ni de şöyle saptamışlar: Faniilyası hamamildacese. Adı liquidambar orientalis mill. Türkçesi: Doğu amberi, sığ- la, günlük'tür. Bu dilberin anayurdu da zey- tin, incir ve pek çok kültür bitkisi gibi Ana- dolu'dur. Bizim ülkemizin Fethiye yöresinden başka bir yerinde, dünyanm da hiçbir yerin- de günlük ormanının olmadığı, bitkibilimci- leri tarafmdan belirtilmektedir. Kıbrıs'ta birkaç ağaçlık küçük bir ailenin varlığını görmüştüm. ABD'nin Kaliforniya bölgesinde başka tür küçük bir günlük ailesi nin yaşamakta olduğu kayıtlarda görülür. Ka- liforniya yöresine nasü ulaştığına da kısaca deginelim: Zamanımızdan 50-60 milyon yıl önce Ku- zey Amerika karası, Avrupa ve Grönland adası ile bitişikmiş. Oradan kopmuş, deniz- de yüze yüze Avrupa karasmdan ve Grön- land'dan uzaklaşarak haritada şimdi gördü- ğümüz yere ulaşmış. O dönemlerde günlük ağacı sadece Anadolu'ya değil tüm Avrupa'- ya da yerleşmiş. Ne var ki dünyamız üzerin- deki iklim değişiklikleri, yeni bitki ve canlı türlerinin türeme ve çoğalmasına neden ol- muş. Bitkilerin türeme ve çoğalmalan sonu- cu aralannda meydana gelen yaşam boğuşma- lan ile çevreye uyum sağlayamamaktan ve son buzul çağının da etkisiyle birçok bitki ve can- hlar gibi günlük ormanlarım da yok etmiştir. Bitkibilimciler (botanikçiler) Çin ve Japon- ya'da çok az bir alanda yaşamlannı sürdür- meye çalışan ginko ağacı ile Kaliforniya'da- ki mamut ve bir tür günlük ağaçlannı, yaşa- yan ölüler (nesli tükenmiş olduğu için) diye tanımlamışlardır. Çınarın uzak bir akrabası olan günlük ağa- cı, sadece ve sadece Fethiye yöresinde geniş bir aile toplulugu, yani orman oluştunır. Su- cul (susever) bitkilere özgü, narin yapılı, açık yeşil ince yapraklı, 15 metre kadar boylanan, 30 cm. kadar kalınlaşabüen bir ağaçtır. Ana- dolu'nun ilk sahiplerindendir ve bizim yurt- taşımızdır. Taban suyu yakın alüvyonlu top- rakları sever. Yani ayaklan su içindedir. Kök- leri yüzeysel karakterdedir. Katrancı Koyu'nda, bu yaşayan ölüme mahkûm durumdaki dilber yurttaşımıza ko- nuk olduk. O da ne? Bu ne çirkin, ne tehlike- li bir görüntü! Katrancı Koyu, piknik yeri ol- muş. Görüntü karşısında içim sızladı. Gün- lük koyunda yüzlerce araç, yüzlerce insan ağaçlann altlarına kadar sokulmuşlar. Ocak- lar kurulmuş, ateşler yakılmış. Ağaçların dip- lerine yağlı, deterjanlı, sabunlu sular dökül- müş. Sağda solda sofra aıtıklan. Pek çok ağa- cın dallanna insanlar asılrmş, dallar kırılmış. Gövdelerinde ve toprak üstünde görünen kök- lerde hunharca yaralamalar. Onca insan ve araç tarafından alüvyon toprak basıla basıla sıkıştınlmakta. Tüm ağaçlar neşesini yitirmiş, küskünleşmiş, durgunlaşmışlar. Konuklarmın yüzlerine gülemiyorlar. O gün akşama kadar bu koyu enine boyuna dolaştım. Bazı konak- çıların ağaç diplerine çok yakın yerlere ocak yapıp ateş yaktıklannı da gördüm. Öğretmen- liğim tuttu. Bazılanna bir şeyler anlatmaya ça- hşüm. Yeni yetişen genç fidan göremedim. Bu da günlük ormanının ölmekte olduğunun en çarpıcı kanıtıdır. Tatil nedeniyle ertesi gün Orman tşletme- si'nden kimseyi bulamadım. Üzüntülerimi söyleyemeden buradan ayrılmak zorunda kal- dım. Günlük ormanlarım, koylannı piknik yeri yapanlara sesleniyonım: Günlük ormanlarını, koylarım yasak böl- ge ilan edin. Son günlerde moda olan deyim- le süper konıma bölgesi ilan edin. Günlük or- manının içine tekerlekli araç, 4 ayaklı yara- tıklar giremez, iki ayaklılardan sadece kuşlar girebilir, deyin. Günlük ormanlarının 1000 metre yakımna avcılar; cebinde kibrit, çak- mak, çakı olanlar yaklaşamaz deyin. Ne olur, insanlık onurumuz adına, doğanın bize arma- ğan ettiği bu harika emanete sahip çıkın. Doğada ekosistem, denge diye bir kuralın (doğa yasası) olduğunu unutmaym. Ne yapmalı? Yetişkin birkaç ağaan arasına, yüzeysel kökleri bulacak derinlikte dar hendekler aç- tınn. Bulduğunuz yatay kökleri temiz (dezen- fekte edilmiş) keskin çakı ya da makasla ke- sin (budayın). Kök tuvaleti, kök budaması de- nir bu işleme. Kış yağışları ile yukarıdan ge- len sel sularını boşa akıtmayın, gunlüklerin altlarına çevirip gönenleyin, millendirin. Alüvyon taban toprağı ince yapılıdır, insan- lar ve araçlar tarafmdan çiğnenince sıkışır, altı havalanamaz. Bakteri etkinliği durgunlaşır. Toprak, besleyicilik niteliğini yitirir. Millen- dirme ve yağış suları ile gönenleme, ölmeye mahkûm edilen toprağı canlandıracaktır. Kök budaması yapılan yerlerden gelecek yıl oluşa- cak sürgünleri 2-3 yaşına kadar çok iyi konı- yun. Sonra bu fidanlan analanndan ayırarak, günlük ormanı içinde uygun yerlere dikin. Çünkü günlük fidanını tohumdan üretmek (yetiştirmek) daha zordur. Kendilerini günlük ormanlannın sahibi sa- yanlardan son dileğimiz: Bu doğa harikası emanet ne Orman Idare- si'nindir ne Fethiyelinin ne de piknikçilerin- dir! Günlük ormanı, doğanın, tüm insanlar adına bize emanet ettiği bir dilber, bir tarih, bir anıttır. Hepimiz, üstüne titreyerek bu dün- ya emanetini korumakla yükümlüyüz. SHf İSTANBUL İL KÜLTUR VE EĞİTİM KOMİSYONU KÜLTÜR KURULTAYI • 1991'E DOĞRU DİL-YAZIN-YAYIN TARTIŞILIYOR • 30 Mart 1991 Dil-Yazm-Yayın Açıs 10 30-11 00 Ercan KARAKAŞ Prof. Dr. Tolga YARMAN 1. OturumH 00-13 00 Konıj Dıl sorunları. çözüm önenlerı Başkan Sami KARAÖREN : ŞHP Istanbul II Bşk Istanbul II Kültür ve Eğıtım Komısyonu Bşk Prof. Dr. Tahsin YUCEL Prof. Dr. Dzcan BAŞKAN Nadiye SARITOSUN Osman ŞAHİN Ara 13 00-13.30 2. Oturum 13 30-15.30 Konu Yazın sorunları, cözum önerileri. Gazetecı. Yazar, Elestırmen Istanbul Universıtesı Marmara Unıversitesı İTÜ Turk Dılı Okutmanı Yazar Başkan Faik AKÇAY : Demirtaş CEYHUN Arastırmacı Eğıtımcı, TYS Ikıncı Başkanı. Yazar Arastırmacı, Yazar Arastırmacı, Elestırmen, HuKukçu. Ya2ar Konur ERTOP Asım BEZİRCİ i. Kemal KARADAYI : Ara 15 30-15 45 3. Oturum 15 45-17 45 Konu Yaym sorunları, cözüm önenlerı Başkan Aygören DIRIM : Yaymcılar Bırlığı Başkanı Erdal Öz : Yazar, Yayıncı Nihal EMEKSİZ : Yayıncı, Sendıkacı Çetin TÜZÜNER : Dağıtımcı Fırat DİNÇ : Kitapcıiar Bırlığı Yön. Kur. üyesı Yer The Marmara Oteli Tepe Salonu - Taksim İLERİCİ - DEMOKRAT KAMUOYUNA Güneydoğu'da halka yapılan zulüm ve ülkenin ınsansızJaştırılmasını protesto ediyor, bu amaçla 7 günlük açlık grevine gıdıyoruz. Gaziantep Özel Tip Cezaevi'nden siyasi tutuklular adına SABRİ OK Şık bir restoranda çahşacak elemanlar aranıyor. Tel: 168 66 60-61 EVET7HAYIR OKTAY AKBAL 2020'de Türkiye! Açık açık söylüyorlar, Türkiye'de demokrasinin amacı İs- lamcı eylemi iktidara götürmekmiş! Toplumun öz değerleri- ne dönüş yönünde bir hareket başlamış! Günden güne hız- lanıyormuş. Türkiye önümüzdeki günlerde 'islami bir dönüşüm 1 yaşayacakmış! Bir zamanlar anarşik solcu eylemin öncülüğünde görünen bir kişi, 'Cumhuriyet'in '2020 Yılında Türkiye' soruşturması- na verdiği yanıtta bakın neler dıyor: "Bu akımın adını koyalım: islama yöneliş var. Türkiye'de demokrasi, kesintilerolmasına rağmen sürekli olarak İslami bir çerçevenin toplum hayatına daha belirleyici bir damga vur- mast yönünde gidiyor." İslamcı kişi çok kesin konuşuyor. 2020 yılını önceden gö- rüyormuş gibi: "Demokrasi çoğunluk yönetimi ise çoğunluk Müslümanlardadır. Ben önümüzdeki yıllarda İslami hareke- tın iktidara geleceğıne inanıyorum" diyor. 'Cumhuriyet 1 , düşünce, görüş özgurlüklerine saygılı bir ya- yın organıdır. Kurulduğu 1924 yılından bu yana Atatürk ön- derliğinde gerçekleştirilen Kemalıst devrimleri savunmuşolan bu gazete şu günlerde '2020' yılındakı Türkiye'nin hangi özü ve biçimi alacağını belirlemek amacıyla bu soruşturmayı dü- zenlemiştir. Okurlarımızın içinde, "Atatürk cumhuriyetine düş- man kişilerin düşüncelerini 'Cumhuriyet'te görmek bizi üzü- yor. Bu gibi kişilerin kendi organlan var. Onlar kendilerine kar- şıt olanların o organlarda seslerıni duyurmalarına izin ver- mezlerken, Cumhuriyet' niye yobaz kafasını temsil edenle- re sütunlarını açar, resimlerini basar" diye yakınanlar var. Bu konuda birçok okurdan telefonlar aldım. Kendilerine karşıt görüşlerı temsil edenlerden çekınmemek gerektiğini, tersi- ne, onları daha iyi tanımakta yarar olacağmı söyledim. Ülke- mizin içinde yaşadığı, yasatıldığı gerçekleri bilmek, tanımak, gereken devrimci savaşımı vermekte bize güç verecektir. Türkiye 2020 yılında bir İran İslam Cumhuriyeti niteliği mi kazanacak, yoksa Kemalist devrim ilkelerini çağdaş uygarlı- ğın koşullarına göre özümleyip, yorumlayıp gerçek anlamda demokrat bir ülke mi olacak? Üzerinde duruiması gereken sorun budur. 'Cumhuriyet'in bu soruşturmasında birbirine karşıt, çeliş- kili görüşlerı okuyacaksınız. Bunlar bize toplumumuzun dü- şünce karmaşasını bir ayna gibi gösterecek. Kendimizi da- ha iyi tanımamız için bu çeşit araştırmaların, soruşturmala- rın gerekliliğine inananlardanım, Falanca kişi öyte söyledi diye çekinmemeli. O tür görüşler o kişinin kendi özlemidir; kendi bilgisinin, anlayışımn yansımasıdır. İslami hareket adı veri- len eylemin nasıl bir karışıklık olduğunu görmemek zordur. Hangi İslam eylemi? Bakın ülkemizde kaç türlü islamcı ey- lem var? Nakşiler mi, Nurcular mı, Süleymancılar mı, daha başka görüş ve tutumda olanlar mı kuracak o hayallerde ya- ratılan İslamcı Türkiye devletini? Bu ülkede kaç genel seçım yapıldı. Hepsinde de islamcı- lığı, dinciliği öne alan radyo-TV, meydan konuşmalarında Türk halkının islamcı eylemi savunanlara oy vermesi, desteklemesi gerektiğini söyleyen nice insan çıktı. MSP'ler, Refahlar, Türk İslam sentezini savunan başka partiler... Aldıkları oy ne ka- dardır, bilirsiniz. 1987 genel seçimlerinde Refah Partisi yüz- de onluk barajı bile aşamamıştır. Kamuoyu araştırmalarında da görüyoruz, büyük partilerin dışında kalanlara ancak yüz- de 15'lik bir pay düşüyor. Bu yüzde 15'in içinde yalnız Refah ya da MÇP yok, sosyalist partiler de var. Yani eski solcu, şimdi İslamcı o kişinin dediği gibi Türkiye, bir gerici eylemin eline teslim edilmeyecektir. Türk seçmeni din duygusu ile gerçek demokratik uygulamayı birbirinden ayırmasını bilmiştir, bun- dan sonra da belli çevrelerin meydan okumalarına karşın yi- ne de bilecektir. Hem Türkiye'de Müslümanlar ne zaman hor görüldü, ne zaman saygısız bir durumla karşılaştı? Atatürk döneminde de, İnönü döneminde de kutsal duyguları gündelik politika çıkarlarından üstün tutan insanlar toplumda her zaman say- gı görmüşlerdir. Hiçbir zaman dinsel inançları ortadan kal- dırmak isteyen bir yönetim ışbaşma gelmemiştir. 2020 yılına şurda ne kaldı? Otuz yıl sonra Türkiye'nin bir gerici akımın egemenliğinde bir ülke olacağmı hayal eden- ler, o günlerde yaşıyorlarsa büyük bir yanılgı ve aldanışa düş- müş olacaklarını göreceklerdir. İLAN NİĞDE KADASTRO MAHKEMESİ 1988/4 Es. Davacılar Osman ve Bekir Bozdemir tarafından Fatma Dcmgün, Papi Esen, Hacer Esen, Mümine Soylu, Naci Esen, Aziz Esen, Remzi Esen ve Nesibe Feysin aleyhine açılan kadastro tespitinin iptali ve tes- cıli davasımn yapılan yargılama- sında: Dahili davalı Nesibe Feysın 1 - ın adına çıkartılan davetiyenin tebliğ edilemedıği, adres tahki- ki için C. Bassavcüığı'na yazılan müzekkeTe>e verilen cevapta ad- resinin tespit edilemediği anla- şıldığından 19.6.1991 günü sa- at 09.00'da dunışmada bulun- ması gerektiğinden dava dilek- çesı \e davetiye yerine kaim ol- mak üzere ilan olunur. 20.3.991 ERTAN SARIHAN Sensiz, çok uzun on dokuz yıl geçti. On dokuz yüzyıl geçse duygularımız hep aynı AİLESİ - ...Hep de olacak. Çok özgün bir tarz çünkü. Beyaz bir gömiek ve uygun aksesuarla tamamlanan biazer şıklığını, başka hiçbir şeyle yaratamazsınız. ÇANKIRI ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN İLAN 1990/456 Davacı Satılmış Altınsoy ve- kili Av. Mehmet Çivitçioğlu ta- rafmdan davalılar tzrair Kara- bekir Cad. No: 34/5'te ikamet eden Ali Solakoğlu, Ankara Ay- dınlıke\ler Karaahmet Sok. 10/11 'de ikamet eden Munise Maden ve Çankın taılıpınar Mah. No: 17'de ikamet edenler Nevzat Ertemer, Suat Ertemer, Rabia Ertemer, Ahmet Saatçi, Hatice Saatçi \e Adeviye Saat- çi aleyhine mahkememizde açı- lan tapu iptali ve tescil davasın- da: Adresleri tespit olunamayan davalılara dava dilekçesi tebliğ edilemediğinden, davalılar Ali Solakoğlu, Munise Maden, Nev- zat Ertemer, Suat Ertemer, Ra- bia Ertemer, Ahmet Saatçi, Ha- tice Saatçi ve Adeviye Saatçi'nin 2.4.1991 günündekı duruşmaya katümalan veya kendisini bir ve- kille temsil ettirmeleri, aksi hal- de yoklugunda yargılamaya de- vam edileeeğı ve hüküm verile- cegi, Dava dilekçesi yerine kaım ol- mak uzere ilanen tebliğ olunur. Basın: 46351 İLAN MAZGİRT 1 NO'LU KADASTRO MAHKEMESİ'NDEN Esas No: 1979/216 Karar No: 1989/111 Parsel No: 84 Mahkememizce verilen 27.6.1989 tarih ve 1979/216 Es. 1989/111 Ka. sayüı hükmü ile Mazgirt ilçesi Kabun (Köklüce) köyü hudutları dahilinde kalan 84 No'lu parselin davalılar Ha- san Duman, Huseyin Duman, Ali Duman, Emine Duman ad- larına tapuya tesciline karar ve- rildiği, davacılardan Tuncer Çağh mirasçıları Elemşabano, Necati, Şirin, Aynur, Gülnur, Hüseyin Onur, Semra, Nilufer, Berrin, Kemal, Hasan, Emel Çağh ve Emoş Yıldız'ın adres- leri meçhul olduğundan ve ken- dilerine karar tebliğ edilemedi- ğinden işbu ilanın gazetede ila- nından 15 gün sonra davacı mi- rasçılanna karar tebliğyerine ka- im olmak üzere ilanen tebliğ olunur. Basın: 46344 BODRUM YAT LİMANINDA KİRALIK DÜKKÂNLAR TEL: 346 92 98 / 346 79 41 Dosya No: 1990''849 İLAN DÜZCE 1. ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN lamamış yapılan zabıta araştırmasında dahi adresi tespit edilemedi- ğinden bu kere dava dilekçesinin ve duruşma gununun ilanen tebli- ğine karar verilmiş olmakla, duruşmanın yapılacağı 29.3.1991 gunu saat 9'da davalının duruşmada hanr bulunması veya kendısim >a- sal bir vekille temsil ettirmesi aksi halde yargılamanın vokluğunda yapılacağı ve karar verileceği ilanen tebliğ olunur. Davacı Mevlude Keleş vekili A\. N. Sami Miroglu tarafından da- valı Ali Keleş aleyhine açılmış bulunan boşanma davasının mahke- memizde >apılan açık duruşması sırasında: Davalı Ali Keleş'in Hendek Aktufek Köyü adresine tebligat yapı- Basm: 46269 Diş Protez Uzmanı DT. TONGUÇ GÖRKER Ağız Protezleri, Ağız Cerrahisi 2. Levent, Emlak Kredi Bloklan, A 2 Blok, D:18 tst. Tel: 180 31 48
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle