22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet Sahıbı Cumhurıyel Malbaacılık *e Gazcleahk Turk Anonım Şırkelı adına Nadır N»dl 0 Ccncl Ya>ın Muduru Hltln Ctmai, Muesstse Muduru EmıiH Ifiklıgıl, >azı Işlcrı Mudûru Ok«> Gooensııı. 0 Haber Mcrktrzı Muduru talçın Ba>«r Sa>fa Duzem Yönctmenı All \ar 0 Temsılaler \\K\R\ Ahmtc Tıo. IZMIR Hıknel Çttınkay*. AOANA ÇMM 1 tfttnoftlu k Poiı ı.j. CHal l«Ia|>t. Dıs Haberier Eon Ma. Ekonomj C f u Tırtu. Is SeiKİıka Şakru b u a . Kulıur Cıtal lırn. Is-anbul Haberlo Koaıl IUK«k. E(n<m Cam Şayl». Yurt Habetlerı >«c4W Oofu. Spor Damiroam AMaliudır Yacdaaa. L>z, lızılar ferna ÇM|*U. Arasnnruı Jatın Alfn. DultltnK AMıiUi luKi # koordınator U M Korahaıı 0 M»!ı lilcr LnX Ertul 0 Muhıubc •airal Vatr 0 Buı.t PlmluiM S»fi ChaıııİKteotki 0 Rıklaır V<5* Tom 0 Ek Yaı nl»- H>ly« Akyol 0 Idarc H«*>« G*nr 0 l»ta]ne Oafer ÇcVk £ Bılgı Ijlem Nrt luj 0 Percone Scvgi Boflucıotl* Yayır Aunjlu Ba>kan Cuul Hıkarı Ç«nk«a, OUy Goanda. L|.r Mnca. llkaa Sctçik Ui SOTBCB Afen* TM &I&U7 v* Yayan. Cumhunvrl Mıtbaacüık ** Guetecılık T-A Ş. Turkocafı C*d 39 41 34334 İSI PK 246 İHanbul Td 512 05 05 (20 haı), Teta 22246 Ft» (I) 5 » 60 72 % Burvtar Aakan. Zı>a Göfcalp Blv Inküap S. No 19/4 1e! 133 11 41-47 Tdex 42344, Fu. (4) 133 05 65 % Infc- H Zıya Blv 1352 S. 2/3 Td 13 12 30. Tdo '2359. Fu. 151) 19 53 60 0 Adua IIMM Cad 119 S No I Kıt 1 Td 19 37 52 (4 hal) Tefcx 62155 Fax (71] 19 25 S TAKVİM: 24 MART 1991 Imsak: 4 29 Güneş- 5.54 Ögle: 12.15 Ikindi: 15.42 Akşam: 18.26 Yatsı: 19 47 Savaş, modanın havasını bozdu PIERRE BALMAIVin Çin stili kırmızı ipek kreplen bir gece elbisesi. NECLÂ SEYHUN _ _ _ PARİS — Görunuşte her şey eskisı gıbi, her şey aynı. Louvre'un kare avlusuna varmak için ya metrodan çıkınca sağa donuyorsunuz ya Seine nehrı boyunca taksı ile gelıp, sola. A\lunun karşısındaki küçük parkın yeşil çimleri ustunde guvercinler dem çekerek dolaşıyorlar gene. Tahta kanepelerde tek tük oturanlar var. Uyuklayan bır ihtıyar, ellerindeki paketlen bırakıp birkaç dakika soluklanan ıkı dost, kıtabının içine dalıp gıtmiş bır genç kız... Giriş kapısının onunde gene bekleşenler. gene barikatlar, gene gorevliler. Daveti>enizle beraber kimlık kartınızı da gosterdıkten sonra biraz ılerıde bir çanta kontrolu daha .. Her şe> tamam!.. iVma tamam olmayan bir şeyler var bu yıl. "Açık seçik" goruluyor bu. Bir şeyler var, daha doğrusu bır şeyler yok!.. O mahşerı kalabalık, o curcuna, o şenlik yok! Adım başında o on tane Japon gazetecisı, fotoğrafçısı, ahcısı yok. Amerikahlar da yok bu yıl. Hemen hemen yok. Korfez defîleleri vurmuş!.. Gene var bekleşenler. Ama o avlunun eski halını bılenler ıçin lafı mı olur?. Nerede o iğne atılsa yere duşmez kalabalık?.. Savaş ruzgârları, ne kadar uzak da olsa, modayı sarsıyor. O>sa çeşitli yenilikler var. Amerikalı kalabalığı yok ama bir Amerikalı modacı var avluda bu mevsım. Yeni dunyanın unlu adı: Oscar de la Renta. Ilk kez sergılıyor modasını Parıs'te. Bakalım Paris'te ne yapacak bu Amerikalı 9 .. Kolay mı olacak ışı, zor mu?.. Modacılar "kelleyi koltuğa alıp gelen" biz yureklı (!) konuklar için çeşitli programlar, çeşıtlı surprızler hazırlamışlar. Jin Abe, kocaman çadır salonlarda yapılan defilesinde, piknik yemeğı sunuyor gelenlere... Pikniklı defiie... Uzakdoğu'nun buluşları ikramlarla sunuluyor. Uzakdoğulular defilelerde yoklarsa da havalan var. Modacılar, Çın'den esinlenmışler bu kış. Tabiı bazıları Orneğın Pierre Balmain kısacık Çın elbıselerı yapmış ıpekten. Kıpkırmızı, sapsarı portakal turuncusu, mavi, yeşıl. Dupeduz, kısacık, hıçbir şeysiz, oylesine... Çın yakasından omuza doğru uç ırı taşlı duğme, o kadar. Çın'e davet yalnızca Balmain'den gelmiyor. Scherrer de kimono yakalı siyah klasik tayyorlerini Çin mandarinlen ıle süslüyordu. Tayyöre onde ya da arkada aplike edilen bu Çın motiflennın son derece canh renklerı, tavyörun sadelığı ve ciddiyeti ile tam bir çelişki halınde. Scherrer kadınlan yalnızca Doğu'ya çağırmıyor. Onları muzik dunyasınm geçmiş yıllarına goturuyor 91-92 kış modelleri ıle Zengin rengârenk brokarlardan yaptığı tay'yorlerle Mozart yılının havasını yansıtıyor. Altınh dantel manşetler, dantel jabo ve fiyonklar, tokalı eskı zaman saray pabuçları, insana nasıl da gunumuz dunyasını unutturuyor. Mozart muziğinin eşlığinde, podyumlarda bir saray havası esiyor. Ne savaş kalıyor ınsanın aklında, ne de vaşanan gun... Courreges gene uzayımsı modellerle geçmışe dalan konukları, geleceğe surukluyor Gene eski Courreges'i getinyor gundeme. Ferre'nın derdı başka... O Dior'da ne geçmışe goturmek ıstiyor konukları ne de geleceğe... Doğaya, ormanlara, dağlara Tırollere goturmek ıstiyor. Bir çam yeşılı tepeden tırnağa sanyor modellerini. Şapkasından botuna, ipeğınden derisine dek... Ama ne yazık kı salonlarda o eskı şevk yok. En unlu modacılarda bile, son dakıkaya kadar, hem de en onlerde, en onemlı kışılere ayrılmış koltuklar boş. Savaş, modayı yenmiş gorunuyor. Son dakikada, tam da defıle başlayınca, ayaktakiler, numaralı yerleri olmayanlar, kapışıyorlar koltukları, istila ediyorlar ama . Ah Saddam!.. tşte Mozart yılı serefine Scherrer'den bir yeşil brokar tayyör. Yakasını ve manşetlerini altın >aJdızlı danteller susluyor. Çocuklar, 'îstedikleri dünya'yı anlatacak 5-12 nisanda düzenlenecek 1. Ulusal Çocuk Kurultayı'na bütün illerden ikişer delegekatılacak. tstanbol Haber Servisi — Do- ğan Kardeş Dergısi tarafmdan 5-12 nisan tanhlerinde "1. lHu- sal Çocuk Kurultayı" düzenle- necek. Butun illerden ikişer de- legenin katılacağı kurultayda ço- cuklar, "yaşamak istedikleri dünya"yı anlatacaklar. "Çocuklan yannlanndaki so- nımluluklan konusunda duyarlı kılmak" amacıyla duzenlenen kurultayda, her ılden katılacak iki delegeden bin ilkokul çağın- daki çocuklan, diğerı ortaokul öğrencilerinı temsil edecek. De- legeler, Yapı ve Kredi Bankası- nın Bayramoğlu dinlenme tesis- lerinde, çevre, banş, eğitim, ai- ie, oyun, spor, sağlık, çalışan ço- cuk, özurlu çocuk konulannda çalışmalarda bulunacaklar. 6 komisyon halinde çalışacak de- legeler sonuçta, "Yaşamak iste- digimiz dünya" projesini ortaya çıkartacaklar. Doğan Kardeş Genel Müdü- rtt Turhan Flgaz, Birleşmiş Mil- letler Çocuklara Yardım Fonu- nun (UNICEF) "Dünya Çocuk- lannın Durumu 1991" raporun- da yer alan istatistiklenn, çocuk- lann hâlâ vahim bir biçimde en çok ihmal edilen "insan grubu"- nu oluşturmaya devam ettiğinı ortaya koyduğunu soyledi. Ilgaz, "UNICEF raporianna yansıyan olumsuzluklann belli olçulerde bizim çocuklanmızı da etkiledi- ği bir gerçektir. Doğan Kardeş, bu noktadan yola çıkarak, ulke- mizin daba guzel yannlan için çocuklarımızın soyleyecek şeyle- ri olduğuna inandığı için ve onların soyleyeceklerine kulak vermek amacıyla 1. Ulusal Ço- cuk Kurultayı'nı gerçekleştir- mekledir" dedi. 1. Ulusal Çocuk Kurultayı'nın resmi kapanışı 11 nisan gunü Ya- pı Kredi Plaza binasında yapı- lacak. Kapanış törenine, "kurul- taydan çıkacak mesajın biiyük önem taşıdığı inancı>la, delege- leri mesajlannın muhatabı kişi- lerle biraraya gedrmek" amacıy- la başta TBMM Başkanı olmak üzere yasama, yurütme ve yargı planında, devlet yönetiminde sorumlu kişilerin çağrılacağı bil- dirildi. Şeker hastası çocuk, bol protein almalı Prof. Nazif Bağrıaçık, fazla yemek yiyen, su içen, sık idrara çıkan ve geceleri yatağını ıslatan çocuklann, ebeveynleri tarafından vakit geçirmeden doktora götürülmeleri gerektiğini hatırlattı. BUBKA BUNU HEP YAPIYOR — Bubka, bu kez de 6.11'i aşü. Böylece son 6 yü içinde 14. salon dünya rekorunu kırdı. Bubka, gökyüzüne uzanıyor MURAT YIĞCI Sınkla atlama salon dunya rekoru bır kez daha kınldı. Sovyet atlet Sergei Bubka, bu kez de 6.11'ı atlayarak kendini geçme gele- neğini surdurdu. Aslında Bubka bunu hep yapıyor. Surekh yukselıyor yukarıya, daha yukarıya çıkıyor. Son 6 yılda bu 14. salon dünya rekoru Sovyet atletın. O kendıne ozgu bır dunya yaratmış. "2-3 yıl önce 6.10 ya da 6.15'i geçmeyi duşunu- yordum. 6.15'i halen istiyorum" şeklınde konuşuyor ve eklıyor: "Ama bunu yapar- ken adunlanmı ufak ufak atmak istiyorum. Rekor kırdığımda beni sevredenlerin sevi- niyor olmalan hoşuma gidi>or." 1963 yılında Sovyetler Birlığı'nm Ukray- na eyaletinde doğan Sergei Bubka ılk bu- yuk başansını 20 yaşındayken kazandı. O yıl dünya şampıyonu olan atlet, daha son- ra 1984 yılında dunya rekorları serısıne baş- ladı. 1970-83 yılları arasında sadece 13 cm geliştırılen dunya sınkla atlama rekoru, Bubka'nın kralhğmı ılan etmesinden sonra surekh olarak yukseldı. 1984'te 5.85'le yo- la çıkan Bubka (bu Sovyet atletın ılk dun- ya rekoru), 1988 vılında 6.06'ya ulaşmayı başardı Bu surede tam 9 kez dunya rekoru kırdı ve surekli olarak kendini geçti. Salonda da boş durmadı tabiı kı. 1984 yı- lı, salon rekorlan için de başlangıç teşkil ediyor. 5.81'le başlayan rekorlar serisi, 1990'ın sonunda 6.05, 1991'in mart ayında ıse 6.11'e kadar uzandı. 1984'ten beri kırdı- ğı 9'u açık havada, toplam 23 dünya reko- ru evli ve 2 çocuk babası Sovyet atlete ye- terli gelmıyor. O, kendı deyimiyle 'sadece kazanmak için yanşan bir atlet.' Kendinden çok emın, sırıkîa atlamanın en buyuk atle- tı olduğunu bilıyor ve verdıği demeçlerde "6.20 atlayan olursa, 6J0 atlayabilirim" di- yebihyor rahathkla Bubka'nın sınkla atlama dalında bu denlı başarılı olmasının bazı nedenlerı var. Bir ke- re Bubka, diğer sınkla atlamacılara göre çok daha hızlı. Ikmcisi çok guçlu bır kol yapısına sahip, bu ozelliğiyle de daha uzun sırık kullanırken zorlanmıyor (sınkla atla- mada atletler 5.10 ıle 5.15 m arasında değı- şen uzunlukta sırıklar kullanabıliyorlar). Uçuncusu Bubka, şampiyon olmasına kar- şın yarışma stresını çok az hıssedıyor Rekor denemesı yapmadan 1 saat once hayranla- nna ımza dağıtabiliyor ya da tribunlere gu- lumseyebıliyor. Bubka'nın en buyuk dezavantajı şu sıra- lar rakıpsız ohnası. Kendi 6 metrenin uze- rine çıkarken rakipleri 5.90'larda dolaşıyor, bu da sınkla yuksek atlama açık hava ve salon dunya rekortmeninin kendini zorla- madan yarışmasına neden olabiliyor. REKORLAR 1986 1986 1986 1986 1986 1986 1986 1986 1987 1987 1989 1989 1990 1990 1991 1991 1991 Bubka (SSCB) Olson (ABD) Olson (ABD) Dıal (ABD) Bubka (SSCB) Olson (ABD) Bubka (SSCB) Bubka (SSCB) Bubka (SSCB) Bubka (SSCB) , Gatauline (SSCB) Gatauline (SSCB) Bubka (SSCB) Bubka (SSCB) Bubka (SSCB) Bubka (SSCB) Bubka (SSCB) 5.87 5.88 5.89 5.91 5.92 5.93 5.94 5.95 5.96 5.97 6.00 6.02 6.03 6.05 6.08 6.10 6.11 SABAHATTtN BOSTANCIOĞLU Turkıye'de yaklaşık 700 bin seker hastası var. Çocuklarda şe- kerli hasta oraru, yetişkınlere gö- re oldukça duşuk. Turk Diyabet Cemıyetı Başkanı Prof. Nazif Bağrıaçık, diyabet hastalığı ola- rak da bılınen şeker hastalığının tedausınde en onemiı tedavı şeklinin "dijet" uygulaması ol- duğunu bıldırdı. Prof. Bağrıa- çık, "Diyabet hastalığının teda- visinde di>et u>gulamasının ya- nı sıra antidiyabetik ilaçlar, vü- cudun hareketlilik kazanması için yapılan fiziksel eg/ersizler ve eğitim de onemlidir" dedi. Dıvetın halk arasında korku- lan bir tedavı şekli olduğunu anımsatan Prof. Bağrıaçık, "In- sanlar di>et u>gulamasını hiçbir şey yememek \e içmemek olarak algılamakta ve bundan kaçın- maktadırlar. Diyet u>gulamak aç kalmak degildir. Biz hekim- ler, diyet uygulaması gereken hastalara diyet uygulaması ver- diğimizde, her lürlu yivecek ve içecek veriyoruz, ancak bunla- nn belirtilen olçulerde alınması gerektiğini vurguluvoruz" dedi. Çocuk ve genç yaştakı şeker- lı hastaların tedavisi ve neler yapması gerektiği konusunda gö- ruşlerıne başvurduğumuz Prof. Nazif Bağrıaçık, çocuk dıyabet- lılerde, çocuğun fiziksel ve du- şunsel gelışıminin soz konusu olduğunu ve bu yuzden de yıye- ceklerde çok fazla kısıtlamaya gıtmeden sadece kalorı oranla- rının belirlendiğıni anlattı. Genç yaştakı şeker hastaları- nın, yetişkınlere gore daha yo- ğun hastalık >aşadığını belırten Prof Bağrıaçık'm bu konudakı açıklaması şoyle- "Şeker hastalığı, 40-50 y^şın- daki hastalara gore, genç hasta- larda daha ağır geçer. Pankre- asları ensulin salgılamadığı için, hastalığın derecesi >e seyri daha uzun surede ve yoğun geçer. Kandaki şeker oranı yuksektir. Idrarından daha tazla şeker çı- kar. Dolayısıyla idrara gitme \e su kaybı çoktur. Bu hastalarda cilt yapısı bozulur. Saç zayıflar. Dişlerde gorulen sorunlar var- dır. Yaşıtlanna gore daha zayıf bir bunyeye sahip oluriar. Örne- ğin boylan daha kısadır ve geç uzarlar. Ergenlik çağı geç yaşa- nır." Prof. Bağnaçık, çocuk şekerlı hastalarda uygulanacak diyet konusunda besınlerde yapı taşı görev inı yapan "proteinlerin" iyı ayarlanması gerektiğini soyledi. Çocuk hastalarda, protein ice- ren, et, sut, yumurta gıbı yiye- ceklerın gelişımın sağlanması için bol miktarda verilmesi ge- rektiğini belirtti. Ancak erişkin şeker hastalarında gerekli vita- minleri ıçeren ve emilımı sağla- yacak olan yağların kısıtlanma- ması gerekiyor. Prof. Nazif Bağrıaçık, ailede, çocuğun fazla yemek yediği, su içtiğı ve idrara çıktığı göruldu- ğü zaman vakit geçirmeden bir hekime başvurulması gerektiğini soyledi. Eğer kalıtım söz konu- su değılse diğer yan etkenlerin hekim tarafından araştırılması gerekıyor. Bunlann arasında en onemli unsur da çocuğun geceleri yata- ğını ıslatması... Bu durum şeker hastalığı olan çocuklarda ilk be- lirtı olarak ortaya çıkıyor. Bir di- ğer belirti ise çocuğun kilo kay- bederek zayıflamaya başlaması. Şeker hastalığının tanısı da doğ- rudan doğruya kandaki şekerin tahlıller yoluyla behrlenmesi şeklınde oluyor. Ulkemızde diyabetolog sayı- sının oldukça az olduğuna dik- kat çeken Prof. Nazif Bağnaçık, 28 iıp fakultesmde 12 kadar unı- versite hastanesınde diyabet ser- vısı olduğunu one surdu. Prof. Bağrıaçık, Turk Dıvabet Cemı- yetı olarak ulke çapında diyabet taraması yaptıklarını, 30 yıllık bır tarama çalışması sırasında yaklaşık 700 bin kadar hasta sa- > ısı saptadıklarını bıldirdi. Ramsar sözleşmesi • İZMİR (Cumhuriyet Ege Burosu) — Sulak alanların korunması konusundaki tek uluslararası anlaşma olan Ramsar'ın Turkiye tarafından imzalanması için girişimler yoğunlaştı. Çeşitli çevreci örgutlere ve hukümet yetkililerıne, Turkıye'dekı sulak alanlar ve bu alanlann korunması için Ramsar sözleşmesinin taşıdığı önem konusunda mektup gönderen Doğal Hayatı Koruma Derneği, 'destek' istiyor. Turkiye'nin, sahip olduğu uluslararası onemdeki sulak alanlarıyla Akdeniz ve Ortadoğu'nun en önemli ülkelerinden biri olduğunu belirten Doğal Hayatı Koruma Derneği Başkanı Nergiz Yazgan, "Turkiye'deki sulak alanlarda göç sırasında, ureme mevsiminde ve kışın onemli sayıda kuş barınmaktadır. Bu alanlar neslı dunya çapında tehlike altında olan kuşlar için de buyuk onem taşımaktadır." dedi. Kadınlar silahlanıyor • ANKARA (ANKA) — Son zamanlarda kadınlara yönelik saldınlann artmasının, silah taşıyan Ikadm sayısında da artışa (neden olduğu bildirildi. Şimdiye kadar, saldırgan uzerinde geçici sağırhk, körluk ya da şoka uğratıcı etkiler yapan cop, şok sireni ve sprey gibi 'yalancı' silahlarla kendini koruyan kadın artık sahici silah taşıyor. Makine Kimya Endustrisi Kurumu, talep üzerine 'harumlara dzgu' silah uretiyor. Tempo dergisinde yer alan bır haberde, MKE'nin, üretımin yanmda Amerika Birleşik Devletleri'nden de kadınlara uygun kuçuk kalibreli tabanca ithal ettiği de bildirildi. Mamııre korunacak • ANAMUR (AA) — lçel'in Anamur ılçesınde Romalılar tarafından MS 3. yuzyılda yaptınlan Mamütt Kalesi'nın Anamur Beledıyesi tarafından korumaya alınacağı bildirildi. 1957 yılında bir bölümü restore edilen Mamure Kalesi'nin 39 kulesinden 2'sinin yıkılması ve 4'unun de yıkılmaya yuz tutması uzerıne, kalenin daha fazla tahrip olmasını önlemek amacıyla Anamur Beledıyesi tarafından korunacağı açıklandı. Datça'ya havaalanı • MUĞLA (Cumhuriyet) — Datça'ya uluslararası bir havaalanı yapılacak. Ulaştırma Bakanı Cengiz Tuncer amacın öncelikle yöreyi turistik açıdan cazip duruma getirmek olduğunu vurgulayarak, "Ancak gerektiğınde asken amaçlarla da kullanılabilecek" dedi. Uzun süredir Bodrum'a mı yoksa Datça'ya mı havaalanı yapılacağı tartışmalan suruyordu. Bakan Cengiz Tuncer, havaalanıyla ilgili olarak şu bilgilerı verdi: "Biz Rodos'a karşılık olarak Datça'ya havaalanı yapmıyoruz. Amaç, turizmi daha cazıp hale getirmek. Ancak, yeni alınan karar doğrultusunda bugune kadar yapıhıuş ve bundan sonra yapılacak olan butün sivil havaalanlarının gerektiğinde askeri amaçlarla kullanılmasını sağladık" Tıırizmde dağ tartışması • ANTALYA — 'Dağ Turizmi Yönetmelıği-'nı hazırlayan tunzmcilere dağ sporculanndan tepki geldi. Dağlann turizme açılması için Dağcılık Federasyonu, il temsilcilikleri, universitelenn dağcılık kolları veya kuruluşlan ile kulüplere danışılmadığı ve hazırlanan yönetmeliğin, dağlann kirlenmesini önleyici nitelikte olmadıgı belirtildi. Turkiye Seyahat Acentelen Birliği (TÜRSAB) ve Akdeniz Seyahat Acenteleri Derneği (AKSAD) tarafından hazırlanan henuz kesinleşmeyen 'Dağ Tiırizmi Yönetmeliği'nin olumsuzluklarla dolu olduğunu anlatan Dağcıbk Federasyonu Antalya II Temsilcisi Kemal Güneş, " Dağ sporu yapan kişilere danışılmasında yarar bulunmaktadır" dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle