18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
24 MAKT 1991* * * * HABERLERİN DEVAMI CUMHURİYET/19 Yaşamla Yasa— (Baştarafı 1. Sayfada) Daha dört beş ay önce bır büyük ilimizde meydana gelen bu olay, ülkemizde ağır ak- sak da olsa yaşanmakta olan zihniyet deği- şimini göstermesi açısından ilginçtir. Tabii bu durumun pek öyle yaygın oldu- ğu söylenemez. Ama yaşamla yasalar ara- sında gittikçe açılan bir mesafeden söz edi- lebilir bu ülkede. Bir yanda yasalar var. demokrasiye aykı- rı yasakları içeren; öte yanda yaşamın ken- disı. Yasaklar sistemi, yaşamın içinden ko- pup gelenin karşısında, orasından burasın- dan deliniyor, aşılıyor. Bu süreç son yıllar- da özellikle hızlandı. Bir örnek: Evlerin damlarında mantar gibi bitmiş olan çanak antenler... Ülkemizde televizyon, anayasaya göre devlet tekeii altındadır. Ama televizyonunu- zun düğmelerine basıp StaM'i, CNN'yi, BBC ya da BTL'yı seyrettığıniz vakit bu ya- sağı delmiş oluyorsunuz. Bır başka örnek: Bugün Türkiye'de hâlâ "komünistlik"\en dolayı hapiste yatanlar var. Çoğu, Ceza Ya- sası'nın ünlü 141, 142. maddelerine göre mahkûm olmuşlar. Ama bu antidemokratik hükümler geçer- liğini korurken, aynı zamanda komünist adı- nı taşıyan parti Türkıyede açıkça kongrele- rıni yapabilmiştir. Lıderleriyse haklanndaki dava sürmekle birlikte bugün serbesttirler. Bir başka örnek islamcı akımlarla ilgili ola- rak verılebilir. Ceza Yasası'nın ünlü 163. maddesı, anayasadaki laikliğe ilışkin hüküm- ler geçerlığini sürdürüyor; ama İslamcılık da herhalde en canlı dönemlerınden birini ya- şıyor. Günlük, haftalık, aylık yayınlanyla, ta- rikatları, dernekleri, parti ve şırketleriyle, Is- lamctların Türkiye'de serbestçe bir yükseliş grafiği çizdikleri yadsınamaz. 163. maddeden dolayı hapiste yatanlar var; ama bu durum İslamcıların, haklarını ya- şamın içinde bir yere kadar kullanmadıklan anlamına gelmiyor. Kürtler için de durum bir bakıma farklı de- ğildir. Demokrasi ve insan hakları açısından çektikleri sıkıntı ve acılar görmezlikten geli- nemez. Ancak, yasaklara karşın haklarını kullanıp savunmaktan ve hele seslerini du- yurmaktan tümüyle yoksun okJukları iddia edilemez. Bır yerde şu denilebilir: Tabuların kırıldığı, demokrasiye aykırı ya- sakların yaşamın içinde delinip aşıldığı bir dönem yaşanıyor Türkiye'de. Bunun bir nedeni, dünyada demokrasinin yükselişidir. Bir başka nedeni de, bu ülke- de yıllar boyu verilmiş olan demokrasi ve in- san hakları mücadelesinin sonuç almaya başlamasıdır. Artık yasalan da yaşama uygun hale ge- tirmekten başka çaremiz yok. Demokrasi korkusunu silkip atalım üstü- müzden. Unutmayalım. demokrasinin fazi- leti, kendisine aykırı fikirlere de tartışma or- tamı sağlayabilmesinde yatar. Şeriat özlemleriyie de, bölücülükle de en etkili mücadele, yine demokrasiyle verilir; "sopa"yla değil. Ülke bütünlüğü de, laiklik de ancak demokrasi içinde korunur. Demok- rasi bu kavramlarla karşı karşıya değildir, iç içedir. Ve demokrasinin somut olarak gerçekleş- tiği son yer de seçım sandığıdır. Bu gerçeği hiç aklımızdan çıkarmayalım! Teröre karşı düzenleme Ahmet Ozal MAGIC BOX (Baştarafı 1. Sayfada) hendisi. 1972'de THKP-C dava- sından yargılanmış. Aynca Kı- vücımlı davasının da sanıgı. 1974 affından yararlanan Çiz- meci, o yıilarda kurulan Birikim Sosyalist Dergisi'nin de kunıcu üyelerindeo. Yakınlan Çizme- ci'nin yine o yıilarda TİP'e ka- tıldıgını, aynca Elektrik Mii- hendisleri Odası Başkanlığı yap- tıgını anlaüyorlar. 12 Eylül'le birlikte Çizmeci, Avrupa'yı me- kân seçmiş kendine. Avrupa'- daki bu 'mecburi iskân'tn nede- ni ise .Banş Derneği Davası. Evet, Özal'ın ortağı Çizmeci, Banş Dernegi Davası sanığı ay- nı zamanda. Kendi anlatımına göre Çizmeci, yurtdışında baş- lamış iş yaşamına. thracat, bor- sa... tsviçre'de, Hollanda'da, Almanya'da şirketler kurmuş. Sonra 1989 sonlarında Türki- ye'ye gelmiş ve Nasrullah Ayan'la Türkinvest'i satın alıp borsaya girnıis. Ama esas agır- lığı turizme vermiş. Sultan Ha- va Yollan, Kemer'de otel, tur- lar vs. 1970'lerin THKP-C'lisi Çizmeci, şimdi bir işadamı. Hem de Cumhurbaşkanı Özal'- ın oflunun ortagı." Derglde Yavuz Çizmeci'yle yapılan röportaja da yer verili- yor Çizmeci Ahmet Özal'la nasıl tanıştığını şöyle anlatıyor: "Ahmet Bey, bizim eski bir arkadaşımız. Çok eski bir dost- lugumuz var. Okul degil, iş ha- yatından. Ahmet Bey, bizden daha gençtir. İş hayatından ge- len bir dostluğumuz var. Bu sektördeki beraberliğimiz ise bir frekans uyumu. Bizim bu konu- da bir projemiz vardı, ne za- mandır düşünüyorduk. Bu ara- da Ahmet Bey de pilot, havacı- lık sektörüne çok yakın ilgisi var. Biz bu düşüncelerimizi za- man zaman hem kendimiz irde- liyonız hem de yakın dostlan- mızla konuşuyoruz. Ahmet Özal'la da konuştuk. Sonunda onun da ilgisini çekti ve bu ko- nuda bir ortaklığa karar verdik. Bn ortaklıgı da açık seçik yapa- lım dedik, en dogrusu budur." Çizmeci, bir başka soru üze- rine Isviçre'de 10 yıla yakın kal- dığını, Türkiye'den tsviçre'ye kerevit ihraç ettiğini, daha son- ra da iş alanını değiştirip finans alanıyla ilgilendiğini, yurtdışın- da ilk kurduğu firma olan Na- zar'dan sonra şimdi "sayısını hatırUyamadıgı" çoklukta fir- malarının olduğunu söylüyor. Çizırieci, "Yaptîgınîz îşlerde politik birikiminizin katkısı ne oldu?" sorusuna "Bence biitün sennayemiz o" yanıtını verirken Sovyetler Birliği ve öteki sosya- list ülkelerde de eski modeUerin bırakıldığını örnekliyor ve "Dünyadaki genel degişimi ben beş sene önce yakalamış oldum" diyor. ŞİRtVYER fflPODROMlHNDAN Fikret Dağlıoğlu 1. KOŞU: Hanımtay (3), PP: Alarda (4), P: Avruşa (1), S: Amber 2 (5). 2. KOŞU: Varol 1 (1), PP: Tunçpınar (3), P: Mesudiye Güzeli (2). 3. KOŞlhAllThat Jazz(l), PP: Body Guard (4), P: Gönül 1 (6). 4. KOŞU: Gönül 2 (5), PP: Taşkentli (2), P: Tulnea (4), S: Kerim (8). 5. KOŞU: Kalamış (3), PP: Kerem 3 (4), P: Emiroğiu (2). 6. KOŞU: Buse (10), PP: Bozkurt (9), P: Hasandede (2), P: Tolgam (6), S: Ümitbey (7). 7. KOŞU: trresistible Miss (4), PP Vagobant (6), Doğu- kan (1), S: Avare (9). Yönetim değişikligi Yönetim Kurulu Başkanı Tunca Toskay'ın yönetim kurulu üyelerinin isteği doğrultusunda geçen perşembe günü istifasını verdiği açıklandı. Yeni başkan gelecek hafta yapılacak yönetim kurulu toplantısında belirlenecek. Magic Box Yönetim Kurulu üyeleri arasında Ahmet Özal da bulunuyor. TV Servisi — Tunca Toskay, Magic Box'tan aynldı. Şirketin yönetim kurulu başkanı olan Toskay'ın "diger üyelerin isteği doğrultusunda" geçen perşem- be günü istifasını verdiği açık- landı. Magic Box Yönetim Ku- rulu gelecek hafta ortasında toplanarak yeni başkanı seçe- cek. Kurulda adı ilk kez 'resmen' üye olarak geçen Ah- met Özal da bulunuyor. Magic Box yönetiminde yeni yıldan bu yana yaşanan "Toskay sorunn" çözüme kavuştu. Şirke- tin kuruluşunda ve ilk harcını atan isimler arasında yer alan Prof. Tunca Toskay, vübaşından bu yana "kızakta" bulunuyor- du. Toskay butarihe kadar Ma- gic Box'ın yayın politikasıyla il- gili tüm yetkiyi elinde tutuyor- du. Yönetim kuryju kararı ile Magic Box, Toskay'ın basına de- meç vermesi, görüş bildirmesi- ni yasakladı. Tek yetkili Cem Uzan'ın olduğu açıklandı. Tos- kay'ın Magic Box'taki "yayıncı- lık" anlayışının da yönetim ku- ruluna gelen yeni isimler tarafın- dan benimsenmediği bildirildi. tstanbul ve Ankara'daki haber merkezlerinin kurulması ve "ha- berci TV" girişimlerinin de Tos- kay'ın karşısındaki bu kurul üyeleri tarafından Cem Uzan'a kabul ettirildiği belirtildi. Şimdi Magic Box'ın günde- minde yeni yönetim kurulu baş- kanlığı var. Adı ilk defa yönetim kurulu üyesi olarak geçen Ah- met Özal'ın da başkan adayla- nndan olduğu iddia ediliyor. önümüzdeki hafta içinde adı açıklanacak olan yönetim kuru- lu başkanhğının "yetkili sıfat" taşımadığı, tek söz sahibinin Cem Uzan olduğu Öne sürülü- yor. Magic Bpx,'ı bundan böyle yöneteceklerin isimleri ise şöy- le: Cem Uzan, Ahmet Özal, Cü- neyt Ülsever ve Yekta Okur. (Baştarafı 1. Sayfada) maddelerle birlikte TCK'nın 'devletin şahsiyetine karşı cürümler' başlıkh bölümünde yer alan 125, 131, 156,157, 158. maddeleri terörle mücadele ya- sa taslağmda tek tek sayılıyor- lar. Taslak, TCK'nın bu sekiz maddesinde belirtilen suçlann terör amacıyla işlenmesi halin- de, işleyenlere TCK'da belirtilen ceza miktarlarının yarı oranın- da arttırılarak uygulanmasını öngörüyor. Bu suçlann terör amacıyla işlenip işlenmediğinin takdiri, yargı organlanna bıra- kılıyor. • Basına ceza: Terör eykra- lerini 'abartarak', 'guvenlik kuvvetlerini zaafa uğratacak' ya da 'bu fiillerin propagandasına imkân verecek' biçimde kamu- oyuna yansıtan basın-yayın or- ganlanna da ağır yaptınm ön- görülüyor. Bu fiillere normal yasalarda belirtilen cezaların katlanarak uygulanması ilkesi benimseniyor. Basına verilecek para cezalannın 5 milyon lira- dan başlaması öngörülüyor. • Gözaltı süresi: Mevcut ya- sada bulunan 24-72 saat ve top- lu suçlarda ise 15 gun olan göz- altı süreleri aynen korunuyor. Bu sürelerin gerekli mercilerden alınacak izinle uzatılabilmesi de benimseniyor. Adalet Bakanlı- ğı'nın, üzerinde çalıştığı bir baş- ka calışmayla da normal suçlar- daki gözaltı sürelerini ise indir- meyi amaçladığı öğrenildi. 15 gtln olan sürenin 4-6 gün olarak sınırlanmasının düşünuldüğü kaydedildi. • Tutuklamaya esneklik: Te- rörle mücadele yasa taslağıyla CMUK'nun 104. maddesine gö- re gerçekleşürilen tutuklama ka- rarlannın kapsamı da genişleti- liyor. Halen yasalara göre tu- tuklama kararı 'suçlunun kaç- ma olasıhğı' ve 'delilleri yok et- me olasıhğı' dikkate alınarak verilebiliyor. Getirilen degişik- likle bu sınırlama kaldınlıyor. • Savunmaya sınırlama: Te- rör nitelikli sayılan suçlara iliş- kin davalara girecek avukat sa- yısında da sınırlamaya gidiliyor. "Hızlı yargılamayı saglama' amacıyla getirildiği öğrenilen bu düzenleme ile davalara mahke- melerin uygun göreceği sayıda avukatın girebilmesine olanak sağlanıyor. En çok üç avukatın savunma yapması öngörülüyor. • Polise maddi destek: Terör- le miicadelede görev alan guven- lik görevlilerine yeni parasal olanaklar sağlanıyor. Bu amaç- la ek tazminat verilmesi olana- gı getiriliyor. • Polisin yargılanmasına ön- lem: Rajfn avjta' i polis olmak üzere terörle mucadelede görev alan guvenlik görevlilerinin gö- revleriyle ilgili suçlardan ötürü yargılanmalannın önlenmesi de amaçlanıyor. Bu nedenle Içişleri Bakanı'nın izninin ahnması ko- şulu getirilerek bir 'yargı bagışıklıgı' mekanizması öngö- rülüyor. • Suçlulara tecrit: Terör nite- likli davaların DGM'lerde sii- ratle sonuçlanması için gerekli önlemler alınıyor. Bu suçlardan hiiküm giyenlerin diğer tutuklu ve hiikiimlülerden 'tecrit edilmesi' ilkesi benimsenerek bunlann özel tip cezaevlerinde tutulmalan olanagı sağlanıyor. Bu suçlardan yargılananlara ya- salarda yer alan ceza indirimi hükümlerinin uygulanmaması, aynca meşruten tahliye olana- ğından da yararlandırılmamala- n kosulu getiriliyor. • Ihbarcıya ödül: Terör or- gütlerinin çokertihnesi ve bu ko- nudaki mücadeleye etkinlik ka- zandınlması amacıyla da ihbar- cıhk mekanizmasına işlerlik ka- zandırılmaya çalışılıyor. Bu me- kanizmanın cazip hale getiril- mesi amacıyla yeni düzenleme- lere gidiliyor. Bunun, ihbarcıla- ra önemli boyutlarda ceza indi- rimi ve can güvenliklerinin ko- runması şeklinde olduğu öğ- renildi. • Cezaevleri boşaltılıyor: Ya- pdan çalısmada tecille ilgili ola- rak iki olasıuk yer alıyor. Birin- cisi, guvenlik kuvvetlerine ve devlet yöneticilerine yönelik suçları işleyenler dışında kalan- ların tecil kapsamına ahnması, ikincisi de hiçbir sınırlama ge- tirilmeden herkesin yararlandı- rılması, tecilin özel ve geçici bir hükiimle bir defaya mahsus ol- mak üzere yapılması öngörülü- yor. Tecilden halen yargüan- makta olanların da yararlandı- rtlması hedefleniyor." Yasa temizliği hazırlanan anayasa ve başta TCK olmak üzere bazı yasalar- da değişiklik öngören çalışma- lara ilişkin ANAP milletvekille- rinin tepkileri iftar yemeklerin- de gündeme geldi. Bizzat Başba- kan Akbulut'un katıldığı ye- meklerde dile getirilen bu tepki- ler şu noktalafda yoğunlaşıyor: "• Anayasa değişikligi konu- sunda muhalefet ile uzlaşmaya gidilmesi gereklidir. Bunu tek basına bizim gerçekleştirmemi- ze olanak yok. Bu konuda ke- sinlikle muhalefetin destegi aranmahdır. Aksi halde gerçek- leştiremeyeceğimiz bir isi taah- hüt etmiş dunımuna duşeriz. • Yapılan calışmalar öncelik- le gnıba getirilmeli ve burada tartışılmalıdır. Biz bu çalışmala- rı gazetelerden öğrenmek duru- munda kalıyoruz. Bu konudaki çalışmalann bir emrivakiyie gündeme getirilmesi dogru de- gildir. • Ceza tecili konusunda has- sasiyetle dunılmalıdır. Bu konu- da kamuoyunun vicdanında meydana gelebilecek tereddütler asgariye indirilmelidir. Kamu vicdanını rahatsız edecek düzen- lemelerden kaçınılmalıdır. Su- çun iki tarafı vardır. Suçu işle- yeni affederken, suçtan magdur olanın haklan da gözetilmelidir. Böyle bir düzenleme, yargının yetkilerinin elinden alınması so- nucunu da dogurabilir. • Anayasa'da ve TCK'nın özellikle 163. maddesinde yapı- lacak degişiklikle din kuralları- na dayalı devlet rejimlerini amaç edinen gruplara geniş hareket serbesfisi kazandınlabiiir. Bu ise kastımızı aşan bir sonuç dogu- rur. Özellikle tarikatlann kendi düşüncelerine göre faaliyetleri- ni yaygınlaştırmaları da müm- kün olabilir. Bu ise Anayasa'da belirtilen laiklik ilkesiyle çelişki 141, 142 ve 163. maddelerde oluşlurur." duşünülen değişiklikler doğrul- Başbakan Akbulut'un da bu tusunda bu maddelere paralel eleştiriler karşısında grubun gö- duzenlemeler içeren diğer yasa- rüşünün alınacağı yönünde gü- Iarda da değişiklik yapılıyor. Bu vence verdiği öğrenildi. Başba- değişikliklerin siyasi partiler, kan Akbulut'un özellikle tecil sendikalar, dernekler ile toplan- öngoren çalışmayı önümüzdeki tı ve gosteri yuruyuşleri yasala- gunlerde gruba giderek tartış- nnda gerçekleştirileceği öğrenil- maya açacağını söylediği de kay- di. Adalet Bakanlığı bünyesin- dedildi. deki bu çalışma çerçevesinde soz ANAP içinde dile getirilen bu konusu yasalarda 141, 142 ve eleştirilerden bazılarırun Silahlı 163. maddelere paralel hüküm- Kuvvetler ve emniyet teşkilatm- ca da paylaşıldığı öğrenildi. özellikle laiklik konusunda or- tay^ çıkabilecek olumsuz sonuç- lann Silahlı Kuvvetler bünyesin- de rahatsızlık yarattığı, bu ne- denle askeri çevrelerin 163. mad- denin kaldırılmasına hiç de sı-- cak bakmadıklan belirlendi. As- keri çevrelerin 141 ve 142 konu- sunda da aynı hassasiyeti taşı- n'W*'fr lr —" kaldınlmasına çak-idıklan.^her uç ma4dfiQİn de kal- şılıyor. dırılmasından çok, değiştirilme- Cumhurbaşkanı Özal'ın iste- sinden yana oldukları kay- ği üzerine Adalet Bakanlığı'nca dedildi. lerin bu maddelerde öngörulen değişiklik doğrultusunda yeni- den kaleme ahnmasına çalışıldı- ğı belirlendi. Yine bu çalışma kapsamında 163. madde ile pa- ralel hükümler taşıyan, ancak gunumüzde uygulanmayan îhanet-i Vatani>ye ile Vicdan ve Toplanma Hurriyetinin Korun- ması Hakkındaki kanunların da tütünbank TUTUNBANK'IN ÜSTÜN PERFORMANSINA BİR KANIT DAHA! Bu güçlü ve önemli gelişmeyi borçlu olduğumuz tüm mudilerimize teşekkür ederiz. Tütünbank, pozitif taiz vermeye ve en iyi hizmetleri sunmaya bundan böyle de devam edecektir... GÖZLEM UĞUR MUMCU (Baştarafı 1. Sayfada) takozlu kanepeler mi? Yoksa uzun boylu sarışın İskandinav hostesler mi? Hepsi, hepsi iirst c/ass'olacakmış... 1 milyarlık serma- ye ile kurulan şirketin yüzde 48.5 payı Teviik Ahmet Özal1 ınmış. Bunları bütün gazeteler yazdı; biz de bugün gazetelerin yazrnadıklannı yazalım. Önce kim bu Yavuz Çizmeci? Onu öğrenelim: Yavuz Çizmeci, Boğaziçi Üniversitesi çıkışlı bir elektrik mühendisidir. 1949 yılında doğan Çizmeci, değerli bir in- sandır; çalışkandır; arkadaş canlısıdır. Çok yetenekli ve ba- şarılıdır. Ve 7D'li yılların militan eylemci devrimcilerindendir. —r. Mahir Çayan liderliğinde kurulan örgütün paraya ihti- yacı olduğunu, Robert Kolej kasasındaki parayı silahlı soy- gunla ele geçirmeyi düşündüklerini, maaş dağıtımının nasıl ve ne zaman yapıldığını, muhasebede ne kadar para bulun- duğunun tespitini, bu hususta detaylı bir araşbrma yapma- larını, muhasebe servisinin bulunduğu katın planını çıkarma- lannı istemeleri üzerine sanık Yavuz Çizmeci'nin (...) ile bir- likte istenen hususlarda topladığı bilgiyı (...j'nin evinde (...) verdiği... (İstanbul Sıkıyönetim Komutanlığı Askeri Savcılığı. THKP-C davası iddianamesi. 1973, S. 485-86) Yavuz Çizmeci, bu davadan 1974 yılında çıkarılan Af Ya- sası ile kurtulmuş; 1980 sonrasında açılan Banş Derneği Davası "gıyabi tutuklu sanığı" olarak isviçre'ye kaçmış; İs- viçre'de Nasrullah Ayan ile tamşmıştır. Kimdir bu Nasrullah? Bir devrimci mi? Hayır: Dövizci! Nasrullah'ın ne yaptığını da Ankara Sıkıyönetim Komu- tanlığı Askeri Savcılığı'nın 21.11.1983 gün ve 1983V164 sayı- lı iddianamesinden öğrenelim: —... sanıklar Mehmet Zeki Ayan ve Abdullah A/aritn yurt- dışına altın kaçırmak suçundan sanık olup, henüz yakalan- mayan... (...) ile tanıştıkları, onlann yurtdışına kaçırdıkları al- tınlann satış bedelleri olan dövizlenn yurda getirilmesi için formül aradıkları ve durumu sanıklar Abdullah Ayan'a anlat- tıkları, sanık Ayan'ın da onlara, (İsviçre'de bulunan Nascor şirketinde müdür olarak çalışan kardeşim Nasrullah Ayan ile görüşün ve anlaşın. Onun aracılığı ile bu dövizlerin Türki ye'ye gönderilmesini sağlayabilirsiniz) dediğini, onlann da bu teklifi kabul ederek Nasrullah Ayan ile görüştüklerini ve anlaştıklannı, bu anlaşma gereğince altın saUşından elde edi- len dövizlerin Nascor ve Sharkargo A.G. şirketler ve diğer paravan şirketler aracılığı ile ihraç bedelini peşin döviz ha- valesi gibi göstererek Türkiye'ye gönderdikleri... (s: 3-4) Döviz ve altın kaçakçılığı suçundan yargılanan sanıklar, 7 Mayıs 1985 günü TBMM'deki ANAP çoğunluğunun oyla- rıyla çıkarılan 3196 sayılı yasa ile bu davaya bakan mahke- menin kararmca (Ankara 4 No'lu Sıkıyönetim Askeri Mah- kemesi'nin 25.7.1985 gün ve 1985/48 sayılı kararı) belirtildi- ği gibi "devletin ihtiyacı olan milyaharca lirayı bulan dövizi toplayıp yurtdışına kaçıran sanıklar" 100 bin lıra ödeyerek bu davadan kurtulmuşlardır. Ayan ailesi Özal'a ne kadar teşekkür etse azdır. Yasa de- ğişikligi çıkmasaydı ne olurdu? Nasrullah Ayan, babası ve kardeşi ile birlikte mahkûm olurdu. Tabii bunlarla birlikte biri ANAP kurucusu, üç banka genel rnüdürü de! Dövizci Nasrullah Ayan ile devrimci militan Yavuz Çizme- ci, son yıilarda birlikte "Türkinvest AOG" adlı yatırım şirke- tini kurarak İstanbul'da borsaya girmişler. Sonra -nedense- ayrılmışlar. Özal ailesine artık karada ölüm yok! Korkut Bey, Arap ser- mayesi ile... Mazhar Efe borsa simsarlığı ile Tevfik Ahmet de devrimci sermayesi ile dünyalıklarını yapıyorlar. Özal ailesi, kapitalist kalkınma yolunun bir modelini oluş- turuyor. Anayasa Hukuku, Medeni Kanuna, Medeni Kanun Ticaret Yasası'na karışıyor. » Sizler de öyle yapın; çok çalışın, çok kazanın! Yoksa siz de bizim bir türlü devlet eliyle liberalleştiremediklerimizden misiniz ki... * * • Çankaya Başkomiseri Erkek Papatya fırdöndü Mehmet, yine kocaoğlanlığına devam ediyor. ' Son günlerdeki hastalığı "deririum": Türkçesi ile "heze- yan"... korku. Öfke ve çaresizlikten aklına gelen her saç- malığı art arda sıralıyor. "Papatya McCartizmi" ile beni bir yandan Çavuşesku ve Enver Hoca ile "yoldaş" yaptıktan sonra Stalin savcılarına asistan olarak atıyor; öte yandan da Marksist olmadığımı yazıp "Kemalist ajan provokatöhük" ile suçluyor. Evet, ben Kemalistim, hiçbir zaman Marksist - Leninist görüşleri savunmadım. Kemalist olmakla da onur duyuyo- rum!.. Ne diyor başkomiser başka?.. 12 Eylül'de gene- raller ile konuşmama kızıyor. Ben, Mehmet Barlas gibi Kenan Paşa'nın sofralarında "Enginar yerine Müjde Ar gerekır" diye soytaniıklar yapma- dım. 12 Eylül günlerinde şirketlerimin kredilerini devlet ban- kalarmın Nuruosmaniye subelerinden yüz katı da arttırma- dım. Cuntaya övgüler dizen yazılar da yazmadım. 12 Eylül döneminde hakkımda ikısi Uruğ'un emri ile dört kez soruşturma açıldı. 12 Eylül günlerinde Orgeneral Üruğ ile birkaç kez ve Ce- lasun ile de bir kez görüştüm.Görüşme konuları.devlet için- deki mafya uzantılan, DİSK davası sanıklarına ve milletve- kili Nurettin Yılmaz'a yapılan işkenceler, Barış Derneği sa- nıklarına uygulanan baskılar, Orhan Apaydın'ın sağlık ko- şulları, Ruhi Su'ya ölüm döşeğinde gerekli olan pasaport- tu... Bunlar o güç gunlerde insanlık ve arkadaşlık görevleri- mizdi. O gunlerde kaçakçı Bulgar şirketlerini sergilediğimiz için KGB ve Bulgar Radyosu tarafından "CIA ajanı" ülkücü çe- teler ile devletin ilişkisini yazdığımız için de CIA'nin Ankara İstasyon Şefi Paul Henze tarafından da "KGB ajanı" ilan edil- dikj Örgütlenmiş çıkar çetelerinin çamurian bizleri yıldıramaz. Ne bunların çamurları ne de Çankaya Başkomiseri fırdön- dü Mehmet'lerin gülünç hezeyanları! Bir değil bin fırdöndü Mehmet gelse yine yolumuza de- vam ederiz. Erkek Papatya Mehmet, patronu Dinç Bilgin'in babası Şevket Bilgin'i Selanik'te Yunan ordusuna yakarıp yanaş- makla, Menderes'in örtülü ödeneğinden çıkar sağlamak- la, Dinç Bilgin'i de SEKA'dan usulsüz teminat mektupları ile kâğıt almakla suçladıktan, Sabah gazetesince de "iha- le takipçisi" olarak sunulduktan sonra hiç utanmadan ve hiç sıkılmadan Sabah gazetesinde köşe kaptı. Fırdöndü Mehmet'in onur, kişilik ve gazetecilik anlayışı, ne yapalım ki dövize indekslidir. Yaz liboş Mehmet yaz, eğlenceli oluyor! Şike topu ayaktan ayağa (Baştarafı 18. Sayfada) Öte yandan şike olayında fe- derasyon hakkında suç duyuru- sunda bulunulması üzerine yo- netim kurulunun bugün topla- nacağı açıklandı. Federasyon Başkanı Şenes Erzik, "Kurulu- muz bugünkü toplanlıda fede- rasyon hakkındaki suçlamaları degerlendirecek ve ahnması ge- reken tavn belirleyecek" dedi. Futbol Federasyonu Tahkim Kurulu Başkanı Ekrem Amaç da kurulun şike olayında göre- vini eksiksiz yaptığını söyledi. Ekrem Amaç, yaptığı açıklama- da, "Şike olayında, Tahkim Ku- nüu'nun en ufak bir ihmali yok- tur. Kunıl, şike olayını ortaya çı- karmış ve şike karannı oy çok- luguyla almıştır. Bu kararın in- fazı, Futbol Federasyonu Yöne- tim Kurulu'nun görevidir" diye konuştu. Ekrem Amaç, Futbol Fede- rasyonu hakkında yapılan suç duyurusuyla ilgili olarak da şun- ları söyledi: "Anayasamız, konuyla ilgisi olsun olmasın. herkese bu hak- kı verir. Malatyaspor Kulübü- nün avukatı İzzettin Dogan da Ceza Kanunu'nun 230 ve 240. maddelerine dayanarak federas- yon hakkında suç duyurusunda bulunmuştur. Bu onlann anaya- sal hakkıdır." Ali ve fBaştarafı 18. Sayfada) sonra ligin zayıf ekibi Konya- spor'a borçludurlar. Suat, Salih ve Lugusiç"ten başka elle tutu- lur oyuncusu olmayan Konya- spor öylesine güçsüz bir ekip ki biraz isminiz varsa, birazcık da mücadele ediyorsanız, futbol oynamasanız da pozisyon bul- masanız da sizi açık farklı ka- zanmaya âdeta zorlarlar. Ha- kem Namoğlu ve arkadaşlarını çarşamba günü yönetecekleri Yugoslavya-lrlanda maçı önce- si oldukça formda bulduk.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle