Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
UBAT 1991 KENT3AŞAM HURİYET/17
TELEFONLAR
STANBUL'DA BUGÜN
• BakırfcöyJklediye Baskaru Dr. Yüdırım Aktuna,
Bağcüar Çınar Mahallesi'nde saat ll.ÖO'de yapılacak bir
törenle 1607 kişiye tapularını dağıtacak.
• Bayoğlu Güzelleştirme ve Korııma Derneği merkezinin
açılış töreni saat 18.00'de yapılacak. (îstiklal Caddesi No:20)
BlR MEKTUP
Kasisler sorun yaraüyor
• Çamüca- Kadıköy arasındaki ana arter üzerinde yapılan
kasisler, araçlar için sorun oluşturuyor. Bildiğimiz kadanyla
kasisler yalruz ara yollar ve sokaklar üzerinde yapüır.
Konuyu ilgililerin dikkatine sunuyorum.
ESAT BIÇAKÇI
KlSA KISA
• "Kadunn Cinsel Sonınlan" konulu panelde, Turkiye'de cinsel
eğrtimin alınmasından korkulduğu, yanlış ve abartüı bilgUenme
nedeniyle cinsel sorunlann yoğun olarak yaşandığı bildirildi.
Kadın dergisi tarafından tstanbul Tabip Odası Toplantı
Salonu'nda düzenlenen panele, konuşmacı olarak Prof. Dr.
Kurban özuğurlu, Operatör Dr. Akif Poroy, Jinekolog Dr. Erdal
Ulakoğlu, yazar Buket Uzuner ve sanatçı Fusun önal katıldılar.
• Şnbat ayının ilk günü başlayan ve dört gün etkili olan kar
yağışı tstanbul'un barajlanna önemli katkı sağladı. Barajlardaki
suyun kentin 8 aylık su ihtiyacını karşılayacak miktarda olduğu
belirtildi.
• Elektrik Mühendisleri Odası tstanbul Şubesi'nce düzenlenen
panelde, "Elektrik iç tesisleri yönetmeliği ve uygulamalanndaki
• değişiklik önerileri" tartışıldı.
• KiğıUune Belediyesı tarafından yapılan denetimlerde, sağlık
koşullanna aykın üretim yaptıklan gerekçesiyle 2 fınn ve 1
yemek fabrikası kapauldı.
• Demokrat Vierkez Parti (DMP) Genel Başkanı Bedrettin
Dalan, ll îdare Kurulu'nun Uyurn Villalan'yla ilgüi aldığı
"Lüzum-u Muhakeme" karanna karşılık Danıştay'a iürazda
bulunduklanru bildirdi. Dalan, "tdari Mahkeme'de Uyum da
dahil, villalann projeye aykın olan yerlerinin düzeltilmesine dair
karar var. Kökten yıkmak kanunsuzluktur. Vandalizmdir. Sözen,
kanunsuzluğuna devam ediyor" dedi.
Küçükarmutlu halkı 'tedirgirf
İLDÜK'—Gcce yana evlerinden süriıklenerek doviılerek çıkanldıklannı anlatan gecekonducnlar,
gözaltındakj 13 kişinin yaşamından endişe duyduklannı belirtiyorlar. (Fotograf: Uğur Gnnyıiz)
'Yogun baskı var* Üst üste 'operasyona'
uğrayan gecekonducular, sadece başlarını
sokacak bir yer için mücadele ettiklerini
belirterek "Biz terörist değiliz" dediler.
İstanbul Haber Servisi — Po- şiddetle kınryoruz. Gözaltına
lisin geçtiğimiz gunlerde üst üs-
te operasyonlar düzenlediği Kü-
çükarmutlu'daki gecekonducu-
lar, altyapı sorunlanna çözüm
bulmak amacıyla düzenledikle-
ri toplantılann polis tarafından
"örgütsel toplantı" biçiminde
yorumlandığıru belirterek "Biz
terörist degiliz. Sadece başımı-
u sokacak bir yer için mücade-
le ediyoraz" dediler. SHP ts-
tanbul ll Gençlik Komisyonu'-
nun Küçükarmutlu'da düzenle-
diği basın toplantısında konu-
şan gecekonducular, hâlâ göz-
altında bulunan 13 kişinin
yaşamlanndan da endişe duy-
duklanm söylediler.
SHP Istanbul tl Gençlik Ko-
misyonu Başkanı Mustafa Ka-
raoguz ile yöneticilerin katıldı-
ğı, toplantıda okunan bildiride,
polisin olay gecesi kapı ve pen-
cereleri kırarak evlere girdigi ve
insanlan sorgusuz sualsiz gözal-
tına aldığı bildirildi.Yasalan ko-
rumak ve uygulamakla görevli
olanlann yasaları çiğnediği sa-
vunulan bildiride şunlar söylen-
di:
"Devtetin memuru oldugnnu
unutan pobslerin yaptıgı terörii
alınanlann en lusa sürede ser-
best burakılmasıııı istiyornz."
Gecekondu sakinleri de üzer-
lerindeki baskılann gittikçe yo-
ğunlaştığından yakınarak gece
yarısı evlerinden sürüklenerek,
dövülerek çıkanldıklanru, kapı
ve camlann kınldığını anlattüar.
Hüseyin, Ali, tpek Vücel, Hü-
seyin öztörk, Rıza Özen, Ala-
addin Koyun, Rıza Bora, Ali
Rıza Sert, Nihat öksüz, Ahmet
Şimşek, Sedat Zeki Gülen ve
Muunmer Şimşek'üı halen göz-
altında tutulduğunu bildiren
Küçükarmutlulular, Giülzar ve
Aziz tşeri'ninse yaralı olarak
hastanede tedavi altında bulun-
duklanru söylediler.
Belediyeye defalarca başvur-
dukları halde altyapı hizmetle-
rinden yararlanamadıklannı an-
latan gecekondu sakinleri şun-
ları söylediler:
"Su, eiektrik, yol gibi sonın-
lanmızı kendimiz çözümleyebU-
mek için topiantdar yapıyoruz,
para topluyoruz. Polis bunlan
örgütsel toplantılar, örgütsel
amactarla yapılan çahşnuüar
olarak yornmluyor. Biz terörist
degiliz."
172 13 73 -74-75 ve 088
• tadana:068
: 077
MMUfc511 89 18
ClM*HM T * 588 48 00
Ç T 534 00 00
340 01 00
345 46 80
131 22 09
ltkâm hpriaK 152 43 00
588 44 00
132 30 00
r. 358 67 60
TMFfc
TnNk $ * • •*.: 176 24 14 (Ist.).
356 04 85-86 (Kadıköy)
M t f * Tnrifc 377 22 07 (E-5),
356 04 86 (Şehıriçi).
314 36 (B Cekmece)
: 573 13 31.
z 573 04 33,
574 73 00,
574 82 00 (25 hat)
527 00 50,
338 30 50
144 42 33,
MzYı
144 25 02. 149 18 96
543 05 25
526 40 20.
i: 145 53 66,
(Hava tahmımftOrenme)573 89 80
526 62 74.
150 83 50.
r. 348 71 40
• H U D İ :
522 97 03.
HABERLERIN DEVAMI
Washington'un Bakışı...
(Baştarafı 1. Sayfada)
fez Işbiriiği Konseyi" gibi bölgesel örgütle-
rin devreye sokulması. Bu düzenlemenin
amacı, sınıriann güvenlik altına alınması ola-
cak. SınıMara saygt gösterilmesini sağlamak
için bölge dışı ülkelere de rol düştüğünü be-
lirten ABD Dışişleri Bakanı, dünkü The New
York Times'a göre şunu demek istedi: ABD'-
nin Körfez'de deniz gücünü sürdürecek ola-
nağa sahip olması; Körfez ülkeleriyie ayn ay-
rı yapacagı güvenlik anlaşmalanyla onların
topraklarında savaş malzemesi depolama-
sı ve ortak askerı manevralar planlaması.
(2) Bölgede silahlanmanın denetimini ön-
gören bir anlaşmanın yapılması. Böyie bir
anlaşmanın hiç olmazsa silahları sağlayan
ülkeler arasında olabilmesi. Böylece Irak'ın
yeniden kimyasal, biyolojik ve nükleer silah
yapmasının önüne geçilmesi.
(3) Arap dünyasında varsıllarla yoksullar
arasındaki uçurumları törpüleyecek bir eko-
nomik ışbirliği programının uygulamaya so-
kulması.
(4) Arap dünyasıyla İsrail arasındaki anlaş-
maz'ıkları, Filistin sorununu ve bölgede is-
tikrarsızlık kaynağı olan başka sorunları çö-
züme bağlamak üzere hareketienmek.
(5) ABD'nin rthal petrote bağımlılığını azalt-
mak için kapsamlı bir yeni strateji oluştur-
mak.
ABD Dışişleri Bakanı'nın savaş sonrasıy-
la ilgili olarak çizmiş olduğu bu çerçevede
yeni ya da öngörülemeyen bir unsur bulun-
duğu söylenemez. Ayrıca ortaya çıkan plan
o denli genel çizgilerden oluşmaktadır ki, ge-
lecekte neyin ne olacağı konusunda bugün-
den iddialı degerlendirmeler yapmak doğru
olmaz; zira yarın tümü boşlukta kalabilir.
ABD Dışişleri Bakanı, ülkesinin Ortadogu'-
yaAmerikan banşı dıkte etmek niyetinde ol-
madığını sözlerine eklemiştir.
İnsan ister istemez bu noktada acaba di-
ye soruyor kendi kendine...
Savaş öylesine bilinmeyen dinamikleri ha-
rekete geçiriyor ki, yarın Ortadoğu'da ne ola-
cağını, sokaklara nelerin döküleceğini kes-
tirmek çok zor. Onun için, böyle bir bölgeye
dışandan ısmarlama elbiseler giydirmenin
kolay olacağını sanmıyoruz.
Keşke, savaş sonrasında kalıcı ve hakça
bir barış düzeni kurulabilse Ortadoğu'da...
Keşke, Saddam gibi çılgınlar sahneden bir
daha gelmemek üzere yrtip gitseler...
Ne iyi olurdu!
Ama hiç de kolay gözükmüyor bu güzel
hedefe varabilmek.
Bağdat-Kuveyt hattına darbe
• (Baştorafı 1. Sayfada)
'• Muhafızlan'ndan binlerce aske-
îrin öldüğünüjöyledi.
{ 'ABD Savunma Bakanlığı,
;müttefik uçaklannın öncelikli
•hedefinin bundan böyle Cum-
'huriyet Muhafızlan'nın mevzi-
:
leri olduğunu açıkladı.
' General Tboroas KeU>, verdi-
ği brifıngde, New York Times
gazetesinde yer alan ve Cumhu-
riyet Muhafızlan'na düzenlenen
saldırılarda bugüne kadar tah-
min edilen sonuçlann alınmadı-
ğı yolundaki haberi yalanladı.
Kelly, "Bnnun tersine, Cum-
horiyet Mahafızbuı'nın zarar
gördüğünü düşunüyonız. An-
cak bombardımanlann verdiği
zaran bettriemek su an için zor"
djye konuştu.
Suudi Arabistan'daki askeri
yetkililer, Irak'ın, ucaksavarlan
sivil yerleşim bölgelerine kaydır-
dığını bildirdiler. ABD Hava
r4, Kuvvetleri'ne ait uçaklann Bağ-
dat ve diğer kentlere düzenledi-
ği saldınlara katılan pilotların,
evlerin çatılannda çok sayıda
uçaksavar gördükleri belirtildi.
Irak'ın, bu yolla uçaksavarlann
etkisini arttırmaya çalıştığı ve
müttefik savaş uçaklannca vu-
rulmayacaklannı planladığı ha-
ber verüiyor.
. Müttefik uçaklannm Bağdat'a
düzenledikleri bombardımanın
özellikle telefon merkezi üzerin-
de yoğunlaştığı bildirildi. Bağ-
dat'ta elektriklerin kesik olduğu,
büyük su sıkıntısı çekildiği ha-
ber veriliyor. Ajanslara göre
Irak banİcalan halka ödeme
yapmayı durdurdular. Irak dün-
kü bombardımanda 22 kişinin
öldüğünü bildirdi. Irak'ın 22
gündür süren bombardımanlar-
da uğradığı maddi zarann ise 40
daha tran hava sahasına girdi-
ğini, bunlardan yalnızca birinin
güvenli iniş yapabildigini bildir-
di. Ajans, diğer uçaklann dunı-
muna ilişkin ise^ijgi vermedi.
Körfez'de müttefik kuvvetle-
rin devam eden bombardıma-
nında Irak birliklerinin ağır ka-
yıp verdiği bildirildi.
Washington Post gazetesi, ts-
rail kaynaklanna dayanarak
verdiği haberde, bombardıman-
da 600 Irak tankının tahrip edil-
diğini, Irak'ın seçkin ordusu
Cumhuriyet Muhafızlan'nın en
az bir tümeninin ezildiğini be-
lirtti.
Gazete, Israillilerin Irak'ın
300 bin ton olduğu tahmin edi-
len cephane stokunun en az 40
bin tonluk bölümünün de hava-
ya uçurulduğuna inandıklannı
kaydetti.
Bush'tan güvence
ABD Başkanı George Bush'-
un, Körfez savaşının bitiminden
sonra Arap-İsrail çatışmasını ele
alacaklan konusunda Suriye
Devlet Başkanı Hafız Esad'a
güvence verdiği bildirildi.
Suriye resmi haber ajansı SA-
NA'nın verdigi habere göre
Bush, dün Esad'ı telefonla ara-
dı. Göruşmede, "Körfez'deki
gelişmeler" ele alındı.
Habere göre Bush, ayrı-
ca "müttefik güçlerin sivil yerle-
şim bolgelerinden sakındıklan-
nı ve dinsel alanlara saldınna-
dıklannı" vurguladı.
Kara savaşı
ABD Savunma Bakanı Dick
Cbeney Genelkurmay Başkam
Colin Powe0 ile Suudi Arabis-
tan'a gitmek üzere dün Was-
hington'dan ayrılmadan önce
Senato Askeri Komisyonu'nda
leyici olacağını ve çarpışnıalar-
da on binlerce Amerikan aske-
rinin ölecegini" iddia etti. Bağ-
dat Radyosu'ndan okunan bir
yorumda, "Amerikan yönetimi-
nin verikn kayıplar konusunda-
ki gerçek rakamlan gizleme ça-
balanna ragmen Amerikan hal-
kının bir panik, korku ve kaos
döneminden geçtiği" ileri
sürüldu.
Fransa Cumhurbaşkam Fran-
çois Mitterrand dün Fransız te-
levizyonuna verdiği demecıe, ka-
ra savaşının kaçınılmaz ve zor-
lu olacağını belirterek Fransız-
lardan "bu acunasız deneye
hazuianmalannı' istedi. Mitter-
rand, "Kara savaşının önümüz-
deki gunlerde başlayacağını ve
şubat içinde olacağını
sanıyorum" dedi. Saddam'ın
kimyasal silah kullanacağını
sandığını belirten Mitterrand,
müttefiklerin buna kimyasal mi-
sillemede bulunmasına karşı
çıktı. Savaşın BM kararlan ile sı-•
nırh kalmasında ısrar eden Mit-
terrand, Kuveyt kurtanldıktan
sonra Irak içlerine girmenin bu
ülkeyi fethetmek anlamına gele-
ceğini, ancak amaçlannın bu ol-
madığun söyledi.
'200 sivU öldü'
Bağdat radyosu, müttefik
kuvvetlerin, önceki gece Bağ-
dat'ı 12 saat sürekli olarak bom-
ba ve füzelerle bombardımana
tuttuklannı bildirdi. Radyo, sal-
dın sonucunda 3 köprunün yı-
kıldığını ve 200 sivilin öldüğü-
nü öne sürdü.
Bağdat radyosu, saat 20.15'te
başlayan bombardımanın sabah
saat 08.00'e kadar sürduğunü ve
bu süre içerisinde toplam 33 ha-
va akını duzenlendiğini bildirdi.milyar dolara yakın olduğu be- ^^u»^ ^.o^^.i .^....J/^..« «—
lirtiliyor. yaptığı konuşmada, her iki ta- R a d
y°- B u s h u n
cezalandırıl-
Suudi Arabistan askeri sözcu- rafın kayıplarını en az düzeyde ması ıçın terönst saldınlann hız-
sü, Kuveyt'teki Irak birUklerinin tutabilmek için savaşı olabUdi- landırılması çağrısında
ikmalinin, müttefik hava kuv-
vetlerinin saldırılan sonucunda
yüzde 80 oranında kesildiğini
bildirdi. Suudi sözcusü, operas-
yonlann planlandığı gibi ilerle-
digini ve belirlenen amaçlann
yerine getirildiğini belirtti.
Amerikan askeri sözcusü Ge-
neral Richard Neal de 2 Ameri-
kan F-15 C Eagle uçağının, 3
Irak SU-22 Fitter ava bombar-
dıman uçağmın yolunu kestiği-
ni ve bunlardan 20"sini düşürdu-
ğünü açıkladı. Amerikalı sözcü,
3. uçagın da muhtemelen düşü-
rühnüş olduğunu kaydetti. Ge-
neral Neal, bu uçaklann büyuk
bir ihtimalle tran'a gitmeye ça-
hştıklannı söyledi ve bugüne ka-
dar tran'a 134 Irak uçağının sı-
ğındığını kaydetti.
Iran haber ajansı IRNA son
iki gün içinde 7 Irak ucağının
ğince çabuk bitirmeyi düşün-
düklerini söyledi. Cheney, Suu-
di Arabistan'a "Çöl Fırtınası'
harekâtının komutanı General
Norman Sclmarzkopf ve kur-
maylan ile son durumu gözden
geçirmek ve harekâtın bundan
sonraki evrelerini görilşmek üze-
re gittiklerini, dönüşte Başkan
Bush'a bilgi vereceklerini belirt-
ti. Gözlemciler, Cheney'in bu
sözlerini kara harekâtının yakın-
da başlayacağına bir işaret ola-
rak yorumluyorlar. Askeri uz-
manlar, kara harekâtının hava
koşullarının uygun olacağı (ay-
sız geceler ve denizin yüksek ol-
ması) şubat ortalannda başlaya-
bileceğini kaydettiler.
Bağdat Radyosu, Irak'ın "ka-
ra savaşını sabırsızlılda bekle-
digini" bildirerek "Kfifiriere
karşı yapılacak bu savaşın belir-
landırılması
bulundu.
da
Riyada Scud
Irak dün gece TSİ Ol.OCde
Suudi Arabistan'ın başkenti Ri-
yad'a füze saldırısı düzenledi.
Ajanslar, bir Scud füzesinin fır-
latıldığını ve Patriotlar tarafın-
dan havada vurulduğunu bildir-
ABD yardımı tehlikede
ABD Dışişleri Bakanlığı'ndan
bir yetkili dün yaptığı açıklama-
da, Ürdün Kralı Hüseyin'in ön-
ceki gün televizyondan yaptığı
konuşmada Körfez savaşındaki
tarafsız tutumundan vazgeçerek
Irak'tan yana tavır alması nede-
niyle, Washington'un bu ülkeye
yaptığı yardımı gözden geçirece-
ğini söyledi.
Arap dünyasına nabız turu
(Baftarafı 1. Sayfada)
Baker'ın, VVashington tarafın-
dan Körfez savaşı sonrasında
Ortadoğu için öngörülen düze-
ne önceki gün netlik kazandır-
ması konuya ilişkin tartışmala-
ra yeni bir boyut getirdi. ABD,
beİclentilerini böylece en yetkili
ağızdan duyururken Ankara'-
nın da pazartesi gününden baş-
lamak üzere sırasıyla Şam, Ka-
hire ve Riyad'da dışişleri bakan-
lan düzeyinde bu konuda "na-
bız yoklayacağY' bildirildi.
Dışişleri Bakanı Kurtçebe
Alptemoçin'in 11-13 şubat ta-
rihleri arasında Suriye'ye ger-
çekleştireceği "resmi ziyaret" ve
ardından 13-15 şubatta Mısır ve
Suudi Arabistan'a yapacagı "iş
ziyaretlerinin" ana gündem
maddelerinin, Körfez savaşı ve
savaş sonrasına ilişkin senaryo-
lardan oluşacağı bildirüiyor.
Tahran'daki temaslanm dün
tamamlayan Alptemoçin'in Su-
riye Dışişleri Bakanı Fanık El
Şara, Mısır Dışişleri Bakanı ls-
met Abddlmecit ve Suudi Ara-
bistan Dışişleri Bakanı Suud El
Faisal ile yapacagı görüşmeler-
de, Körfez savaşı nedeniyle ön
plana çıkan "tran faktörii"nün
de değerlendirileceği kaydedili-
yor. Bu çerçevede Alptemoçin'-
in "Tahran izlenimlerini" ve
Ankara'nın tran'ın rolüne yö-
nelik görüşlerini aktaracağı ifa-
de ediliyor.
Alptemoçin'in, Şam ve Ri-
yad'da Suriye ile Suudi Arabis-
tan arasında geçen salı günü va-
rılan anlaşma çerçevesinde iki
ülke arasındaki ilişkileri geliştir-
mek amacıyla kurulması karar-
laştınlan "ortak komite" hak-
kında bilgi alacağı da belirtili-
yor.
Musul, Kerktik
Dışişleri Bakanhğı çevreleri,
Suriye ve Mısır'm, Türkiye'de-
ki üslerin ABD'nin kullanımına
verilmesinden duyduklan rahat-
sızlığı, Musul ve Kerkük konu-
sunda Ankara'ya atfedilen
emeller konusundaki kaygıları-
nı hissettireceklerini samyorlar.
Alptemoçin'in, Ankara'mn da-
ha önce çeşitli vesilelerle yaptı-
ğı açıklamalan yineleyerek bu
kaygılan gidenneye yönelik gü-
venceler verecegini bildiriyorlar.
Alptemoçin'in Şam'da ayn-
ca, eskiye oranla daha az ol-
makla beraber Türk-Suriye iliş-
kilerinde bir püriiz oluşturma-
ya devam eden "sınır
güvenligi" konusuna da zama-
nın el verdiği ölçüde değinecegi
kaydediliyor. Bu arada iki ulke
arasındaki diğer hassas konuyu
oluşturan bölgesel sulann pay-
laşımı konusunun Türk tarafın-
ca gündeme getirümeyeceği, gel-
diği takdirde bunun Suriye ta-
rafından açılacağı ifade edili-
yor.
Dışişleri çevreleri, Alptemo-
çin'in Şam ve ardından ziyaret
edeceği Kahire ve Riyad'da
Körfez savaşımn gjdişatının ya-
nı sıra Ortadoğu için geleceğe
yönelik olarak çizilen çeşitli se-
naryolar üzerinde ağırlıklı ola-
rak durmasıran "dofal" oldu-
ğunu kaydediyorlar. ABD Dı-
şişleri Bakanı James Baker'ın
Snceki gün Kongre'de yaptığı
konuşmada, Washington'un
bölge için önerdiği yeni düzen
konusunda açık ipuçlan verme-
sinin bu konudaki değerlendir-
meleri daha da önemli kıldıgını
belirtiyorlar.
Baker konuşmasında, Orta-
doğu için silahsızlanmayı da içe-
ren bir güvenlik sisteminden,
petrol zengini Arap ülkelerin-
den fakir Arap ülkelerine kay-
nak transferini sağlayacak eko-
nomik işbirliginden ve Arap-
tsrail sorununun çözümlenme-
sinden söz etmişti.
Dışişleri çevreleri, Arap - ts-
rail uyuşmazhğnun çözümlen-
mesinin Ortadoğu'daki yeni
oluşumlann "önkoşulu" oldu-
ğu konusunda Ankara ile Arap
başkentleri arasında görüş bir-
liği bulunduğunu kaydediyor-
lar. Ancak önerilen "bölgesel
güvenlik sistemi konusnnda"
farklı görüşlerin bulunduğuna
işaret ediyorlar. Bu konuda şu
görüşlere yer veriyorlar:
"Arap ülkelerindeki yaygın
kanıya göre bölgede bir göven-
Uk sistemi olacaksa bunun pa-
nunetrelerinin dışandan dejfl,
yne Arap iükelerince saptan-
ması gerekiyor. Başka bir ifade
ile bunnn esas itibanyla bir
Arap olusnmn şekliade biçim-
lenmesini istiyorlar. Ankara'ya
gönderdikleri duyumlar ise böl-
genin aynlmaz unsuru olması
nedeniyle Türkiye'nin de bu
oluşnmda yer alması yönünde.
Ancak bir Arap iilkesi olmayan
Türkiye tarafından oynanacak
rolün, asli degil, "ortak üye"
kapsamında gerçekleşmesini is-
tediklerini hissettiriyoriar. Bun-
dan da anlaşdan, Körfez sava-
şın da da tescil edilen ABD ile
yalunlıgından dolayı biraz kuş-
kuyla bakılan Turkiye'ye Orta-
doğu masasında başrol öngör-
mnyorlar."
Türkiye'ye askeri rol
(Baftarafı 1. Sayfada)
sonrasında Ortadoğu'da yapıla-
cak yeni düzenlemeler konusun-
daki planını ilk kez üst düzeyli
bir resmi ağızdan açıklaması
sonrasında Ankara'da "Türkiye
bu planın neresinde?" sorusunu
yönelttiğimiz diplomatik kay-
naklaı, "Askeri rolünttz önem
kazanacak" görüşünde birleşti-
ler. Bu konuda bilgi ve görüşle-
rini aktaran bir diplomat, Ba-
ker'ın plamnda "Ortadoğu'nun
güvenligi için NATO'nun so-
rnmluluk üstlenmesinden soz
edilmekle büiikte bu düşünce-
nin bölgede atüacak askeri istik-
rar adımlannın temelinde yattı-
ğım" savundu.
Bu yaklaşıma göre Körfez tş-
birliği örgütü gibi kunıluşlann
da katüımı ile Ortadoğu'nun gü-
venliği için oluşturulacak yeni
işbirliği sürecinde bir NATO
üyesi olarak Türkiye'nin üstlene-
ceği askeri rol şu aşamalarla or-
taya çıkacak:
1) NATO, "alan dışı müdaha-
le" (out of area) kavramını tes-
cil edecek. Savaş sonrasında,
NATO'nun Ortadoğu'ya yönelik
rollerinin yadsınamayacağı,
Doğu-Batı yumuşaması ve Ku-
veyt krizinin NATO'nun rol ve
yükümlülüklerinin yeniden be-
lirlenmesini gerektirdiği ve bu
çerçevede "alan dışı müdaha-
le"nin belirh koşullar altında
gündeme gelebileceğinin kabu-
lü ittifak üyeleri arasında kara-
ra bağlanacak.
2) Bölgedeki tek ittifak üyesi
olan Türkiye'nin Ortadoğu'nun
istikran için rol üstlenmesi iste-
necek. Bu rolün Ortadoğu'daki
mevcut sınırlan ve Ulkelerin top-
rak bütünlüğunü tehdit edecek
askeri girişimlere karşı, Türki-
ye'nin "garantöriük" üstlenme-
siyle gerçekleştirilmesi kararlaş-
tınlacak. NATO, Türkiye'deki
tncirlik, Batman ve Muş üsleri-
nin bölgede olası bir saldırgamn
ortaya çıkması durumunda hızla
devreye sokulabilecek askeri ko-
layhklar olarak görevlendirilme-
si için girişimjfapacak.
ABD yönetiminin Ortadoğu
ıçın öngördüğü planın askeri
kapsamında bölgede bir silahla-
nn denetimi anlaşmasına gidil-
mesi ve saldırmazlık paktları
imzalanması düşüncesinin de
yer aldığı belirtiliyor. Diploma-
tik kaynaklar, bölgede süahlann
denetiminin öncelikle silah ihra-
catçısı ulkelerin kendi aralann-
da varacaklan bir anlaşma yo-
luyla gerçekleştirilebüeceğini
ifade ediyorlar. Suriye, İsrail gibi
ulkelerin ortak edilmesinin güç
olacağı düşünülen saldırmazlık
paktları girişiminin ise özellik-
le tran, Irak, Kuveyt, Suudi Ara-
bistan gibi ülkeler arasında gün-
deme gelmesi olasüığı üzerinde
duruluyor. Bu kapsamda, tran,
Irak ve Suriye*nin tutumlanna
göre Türkiye'nin de ikili saldır-
mazlık paktlanna imza koyma-
yı düşünebüeceği ifade ediliyor.
Öte yandan, James Baker'ın
bölge ülkelerinin isteğine bağlı
olarak yeni güvenlik düzenleme-
lerinden söz ettiğini anımsatan
kaynaklar, ABD'nin Kuveyt'te
açacağı yeni bir deniz üssünün
de Ortadoğu'nun askeri yapısın-
da ağırlıklı bir konuma sahip
olacağını vurguluyorlar.
Siyasi konferanslar ve
ekonomik birlik
Baker'ın plamnda Arap-tsrail
sorununun çözümü için çok ge-
nel bir eğüim dışında somut sü-
reçler önerilmedigine de dikkat
çeken diplomatik kaynaklar,
Ortadoğu'daki siyasi sorunlann
ayn ayn konferanslara konu
edilebileceğini belirtiyorlar.
Arap-lsrail, Israil-Suriye (Go-
lan), Lübnan gibi sorunlarla
Kürt halklan konusunun konfe-
ranslar ve Birleşmiş Milletler
Güvenlik Konseyi aracüığıyla
yeniden ele almacağı kaydedili-
yor. Bu süreçlerde Türkiye'nin
üstleneceği rolün ise "Araplann
ardında, ıran'ı dengekyen bir
ülke olarak ikinci planda" kala-
cağı vurgulanıyor.
Bölgedeki ekonomik işbirliği-
nin güçlendirilmesi ve petrol
zengini ulkelerin gelirlerinin
bölge refahının arttırılmasında
kullanıhnası projesinin ise Eko-
nomik tşbirliği ve Kalkınma ör-
gütü (OECD) benzeri bir olu-
şumla somutlaşnnlması gün-
demde. Nitekim James Baker
dün yeni bir Ortadoğu Kalkın-
ma ve tmar ifanlcfltı kurulması-
nı önerdi. Banka, Körfez sava-
şından sonra bölgenin yeniden
imanna yardımcı olacak.
Bu dunımda, Türkiye'run de
söz konusu örgütün üyesi olaca-
ğı, ancak "yönetici bir konum
üstlenmesinin zoriugu" üzerin-
de duruluyor. ABD'nin bu ko-
nuda Ankara'dan beklentisinin
bölgedeki altyapı ve kalkınma
projelerine destek vermek, Bağ-
dat'la ekonomik ağırlıklı olarak
iyi ilişkiler kurmak ve Tahran-
ın "bazı karşıt" girişimlerinin
dizginlenmesinde yardımcı ol-
mak diye özetlendiği beUrtiliyor.
w w
G O Z L E M UĞUR MUMCU
(Baştarafı 1. Sayfada)
Cumhurbaşkam Özal, Başbakan Akbulut ve Dışişleri Ba-
kanı Alptemoçin.
Başbakanlık'a bağlı Basın-Yayın ve Enformasyon Genel
Müdüriüğü, Paris doruğunda imzalanan bu antlaşmayı kü-
çük bir kitapçık olarak yayımladı.
Genel müdürlüğün bu yayınında antlaşma metninin al-
tında yalnızca Cumhurbaşkam Özal'ın adı var; Başbakan
Akbulut'un adı yok!
Akbulut bu antlaşmayı imzalamak için Paris'e gitmiş de-
ğil miydi?
Gitmişti.
öyieyse neden antlaşmanın altında imzası yok?
"Paris Yasası" her devlet adına birer kişi tarafından im-
zalanacaksa, Akbulut'a antlaşmanın altına neden imza at-
tırdılar? Attırdılarsa, Akbulut'un imzasım sonradan neden
yok sayıyorlar?
Bu "imza", işin biçimsel yanı sayılabilir mi?
Diyelim ki saydık; gelelim işin özüne:
Uluslararası antlaşmalar yasa hükmündedir. Antlaşma-
lara karşı Anayasa Mahkemesi'ne dava açılamayacağı için
antlaşmalar yasalardan da üstün sayılabilirler.
^ Paris Yasası'nın Özal ve Akbulut tarafından imzalanan
metinlerinden alıntılar yapalım:
— Ulusal azınlıklann etnık, kültürel, dil ve kimliklerinin ko-
runacağmı, ulusal azınhklara mensup kişılerin bu kimlikferi-
ni ayrtma tabi tutmaksızın ve kanun önünde tam bir eşitlik-
le, hür olarak ifade etmeye, korvmaya, geliştirmeye haklan
olduğunu teyit ederiz.
Herkesin, hakiann ihlali halinde, ulusal ve uluslararası alan-
da, yasal yollara başvurma hakkını garanti altında alacağız.
Antlaşmanın "Getecek İçin Rehber İlketer" bölümünde de
şunlar yazılı; okuyalım:
— Ulusal azınlıklann toplumumuzun hayatına zengin kat-
kılarını arttırmak azmiyle, durumlarını daha da iyileştirmeye
çalısacağız. Barış, adalet, istikrar ve demokrasinin yanı sı-
ra halklarımız arasındaki dostane ilişkilerin de ulusal azın-
lıklann etnik, kültürel, dil ve din kimliklerinin korunmasını ve
bu kimliğin kuvvettendihlmesi için gerekli şartların yaratılma-
sının gerektiğine ilişkin derin inancımızı teyit ederiz. Ulusal
azınlıklarta ilgili sorunlann ancak demokratik bir siyasi çer-
çevede tatminkâr olarak çözümlenebileceğini beyan ederiz.
Ulusal azınlMara mensup fertlerin haklarına, evrensel insan
haklannın bir parçası olarak bütünüyie saygı gösterilmesi ge-
rektiğini de kabul ediyoruz.
özal ve Akbulut, ayrıca bu azınlık sorununun bu yılın tem-
muz ayında Cenevre'de toplanacak uzmanlar kurulunca ele
alınmaşım da kararlaştırmışlar:
— Ulusal azınlıklann daha iyi korunması ve ulusal azın-
lıklar konusunda işbiriiğinin arttırılması yönündeki acil ge-
reksinmeyi müdrik olarak Cenevre'de 1-19 Temmuz 1991 ta-
rihlerinde ulusal azınlıklar konusunda bir uzmanlar toplanb-
sı dûzenlemeyi kararlaştırmış bulunuyoruz.
Kürtler, "ulusal azınlık" mıdır?
Lozan Antlaşması'na bakarak "değildir" diyebilirsiniz.
Doğrudur; Lozan Antlaşması'na göre Kürtler "azınlık" sa-
yılmazlar.
AGİK Antlaşması ve Paris Yasası, Kürtleri ya "ulusal
azınlık" sayıyor ya "bölgesel kültür." Bölgesel kültür de sa-
yılsa, ulusal azınlık olarak da nitelense sonuç değişmez.
Her iki antlaşmaya göre Kürtlere kültürel haklan vermek.
gerekir.
AGİK antlaşmasının imzalandığı Viyana Kapanış Belge-
si'nde "ulusal azınlıklar" ve "bölgesel kültür1er"der\ söz edil-
mektedir.
1989 ocak ayında Viyana'da imzalanan antlaşmanın 45,
54 ve 68. maddelerinde, hem ulusal azınlıklann hem böl-
gesel kültürlerin, "kendi dillerinden enformasyon yaymala-
rı, elde etmeleri, değişimde bulunmaları" isteniyor. Ayrıca
"kendi küttürterini, dil, edebiyat dahil tüm yönleriyle koruma
ve geliştirme" gibi haklann güvence altına alındığı "kendi
kültürterinde eğitim verme ve eğitim görme" olanaklarımn
sağlanacağı da bildiriliyordu.
O zaman da "Türkçeden başka dil" diye yasak koyma-
nın; "yasakları kaldırıyorum" diye aynı yasakları korumanın
anlamı olmaz.
Başbakan Akbulut, 1989 yılı kasım ayında "Türkçeden
başka dıllerde yapılacak yayımlar hakkında" yasayı kaldıran
yasa önerisı, 1989 yılı ekim ayında SHP Genel Başkanı İnö-
nü tarafından TBMM'ye verildiğinde öneriye nasıl karşı
çıkmıştı?
— Bu yasanm kaldınlması ileride devlet düzeninde tamiri
imkânsız sonuçlar doğurur.
Bu görüşteyseniz "Paris Y&sas/"nı neden imzaladınız? Vi-
yana Kapanış Belgesi'ne neden imza koydunuz? İmza koy-
duysanız, bu antlaşmaların gereğıni neden yerine getirmi-
yorsunuz?
Güneydoğu'da
4
siyah kar' paniğî
GÜNSELt ÖNAL
İDİL — Kimyasal silah kor-
kusuyla camlarını naylonlayıp
sımsıkı bantlayan Şımak, Ciz-
re, Nusaybin ve tdilliler, geçen
hafta yaşadıkları 'siyah kar'
korkusuyla iyice paniğe kapıldı-
lar. Nusaybin'de 'siyah kar' ya-
ğınca korkup kapısını, pencere-
sini örterek eve kapanan sekiz
kişilik bir aile kömürden zehir-
lendi. Ancak hepsi kurtanldı.
15 gündür içme suyunun ve-
rümediği, halkın yağmur ve kar
suyunu biriktirerek kullandığı
tdil'de 'siyah kar' gece yağmış.
Sabah kalktıklannda biriken
kar suyunun simsiyah olduğunu
gören tdilliler, bunun, "Irak'-
ın bombalanmasıyla ortaya çı-
kan bir radyoaktif sızmb" ya da
"Irak'ın Körfez'e pompaladıgı
petrolün buhaıiaşnıası ve bunun
riizgârla ilçelerine kadar gelme-
si'nden kaynaklanmış olabilece-
ği yorumunu yapmışlar. Ancak
'siyah kar'ın neden yağdığı ko-
nusunda, resmi makamlarca bir
açıklama yapılmadığından,
hangi varsayımın doğru olduğu
veya neden 'siyah kar' yağdığı
anlaşılmamış. Kahvede bu ko-
nuyu tartışırken bulduğumuz
Idilliler'e soruyoruz:
"15 gündür içme suyu gelmi-
yorsa, ne içiyorsunuz?
Yanıt, "Bilmem, suyu kadın-
lar getiriyor" oluyor.
Bölgede neden 'siyah kar'
yağdığını ve ne yapıldığını, Şır-
nak Valisi Aydrn Arslan'a soru-
yoruz. Arslan, hayvanlann su
içtikleri göletlerden alınan kar
örneklerinin İl Hıfassıhha Mü-
durluğü'nde tahlil edildiğini,
herhangi bir kimyasal ve radyo-
aktif madde bulunmadığını söy-
lüyor. Arslan, kann siyahlığı-
nın, bölgede kullamlan kömü-
run kirliliğinden kaynaklandığı-
nı bildiriyor.