22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
f ŞUBAT 1991 CUMHURİYET/15 HAVA DURUMU TÜRKIYE'OE BUGÛN Meteorolojı Genel Mûdüriü- ğü'nden alınan bilgiye göre yur- dun doğu teatrteri buluöu, Do- ğu Karadenız ile Doğu Anado- lu'nun doğusu yağışlı, dığer : yerter açık geçecek. Yağışlar "* Doğu Karadene kıyılannda yağ- mur, yağtş alan diğer yerterde kar şektinde olacaK. Marmara ile yurdun içtesımlerindesa- ?ra ?ü? o r t a kuvvette esecek. Denizlerde; yılde ve bah saatierinde yer yer yoğun poyraaJan 3-5 kuvveîinde, saatte 10-21 deniz rrili olmak üzere sis gönûlecek. Ha- hızia esecek. van Gölü kar yaöışlı ve kûçük dalgak va sıcaklığında önemli bir de- olacak. ğtşıkiik olmayacak. RÛZ6ÂR — — kuzeyvedoğuy«5nlerdenhafif, & A T ^ Adarta Artapaan Adıyaran Myon Antara Antakya Antatys Artnn Baw* Bdu Busa Çanattofc Çorum OencS A 13» S W A 3° -VPEravan S -2° -13°Erauflım K W=-38°Estwel«t S 0°-12°GazanlBp A 12° 5°G«sufl A 14° 2-GümushaneK K 1°-6? HaMdn A 11° 3°lspam S 8° O°istjntıul S rfkm A -15"-3W(W K -10"-îtPKasömoın S * - f Kırttarel A 8" A -5°- A 9» A-agk B-tufcıftj frgûrtş* K-öru S-SB* Y-yajmurkj DÜNYA'OA BUGÜN Amstsrism A -5° Ammsn ASsna Bagdat Barcöona A 10° Unmgrad Undra Madnd Mlano Montreal Moskma MAnf) Hao Vbrfc Osto Pans Prag Rıyad fionu Sotya Şam W A -8° A 0° A 9° A -12° Kahıre • A -4° BULMACA SOLDAN SAGA: 1 2 3 4 5 ; 1/ Borsa simsan. 2/ ; Eli i§e yatkın, bece- • rikli... Düşmanhk. 3/ Gaz ya da elek- trikk çalışarak sıcak su sağlayan aygıt... Eylemleri olumsuz yapmaJcta kullanılan ek. 4/ iskambil oyunlannda kâğıt atma sırası... Giysi kesimi. 5/ Burun boşluğu ik ortakula- ğı birleştiren boru... Bir spor takınunın gözde oyuncusu. 6/ Bir çoğul eki... Isyankâr. 7/ Nazar değmesine karşı tütsü olarak kulla- nılan bir bitki. 8/ îskambüde koz... "Vurgun" anlamında argo sözcük. 9/ Bir şeyin esas tutulan yüzü... Gc- beliği önlemek için dölyatağı içine konan sarmal biçiminde araç. YUKARTOAJ»! AŞAĞIYA: 1/ Manyas Gölü'nün bir başka adı. 2/ Yunan rakısı... Tatb sularda yaşa- yan eti lezzetli biı balık. 3/ tki pey- gamber ya da iki padişah arasında peygambeTsiz ya da padi- şahsız geçen süre. 4/ Satıcılann kullandığı tahta tepsi... Doğu Slav halkı. 5/ Düşünce... Bir tür geçirimsiz toprak. 6/ ABD hal- kından olan... Uluslararası Tiyatro Enstitüsü'nün simgesi. 7/ Ko- nut... Kuduz. 8/ Briçte bir lövcyi ustün bir kâğıtla almayıp da- ha aşağı bir kâğıtla alma... Bir nota. 9/ Dinsel inançları olma- yan... Anayurdu Orta Amerika olan bir bitki ve bu bitkinin yap- raklanndan çıkarüan değerli lif. 60 YIL ÖNCE Cumhuhyel Kanalizasyon MAne-Moıir-Etekuiı MckteU &nt\ 8 ŞUBAT 1931 Istanbul'un kanalizasyon inşaatının plânıru yapan Alman kanalizasyon mütehassısı M. Wild dün Berlin'den şehrimize gelmiştir. Aynı zamanda Berlin tmar Cemiyetinin reisi bulunan M. Wild dün kendisile konuşan gazetecilere demiştir ki: "— lstanbul'a kanalizasyon inşaatını teftiş etmek üzere geldim. Tetkikatımı bitirerek bir hafta sonra tstanbuPdan döneceğim. Bu zaman zarfında Istanbul Belediye fen heyetile temaslarda bulunacağım. lstanbul, bütün Avrupa şehirleri içinde kanalizasyon insaatı itibarile en şayani dikkat olanıdır. Çunük şehriniz kıymetli Asari atikaya malik bulunduğundan kanalizasyon hafriyat ve insaatı esnasmda bunlara bir zarar iras etmemek için çok dikkatli hareket edilmiştir. lstanbul kanalizasyon şirketinin Unkapanı ve Kumkapı'da inşat etmekte olduğu tasfîye havuzlan tesisatı fevkalâde muhimdir. Bu tesisat on seneden beri Almanya'da tecrübe edümiş ve iyi netice akndıktan sonra ilk defa lstanbul'da tatbikına başlanmıştır. Bu tesisat Istanbul'un sıhhatine hizmet edecektir. Maamafih şunu ilave etmek isterim ki, tstanbul'un sıhhî mizanı Haliç'in temizliği ile ölçülebilir. Haliç temiz oldukça bu sehir bütün sari hastalıklardan uzak bulunur!' 30 YVL ÖNCE Cumhuriyet GÛrsel'în özel demeci 8 ŞUBAT 1961 Devlet Başkanı Orgeneral Cemal Gürsel, yanında Başyaveri Kur. Yrb. Agasi Şen olduğu halde saat 15.30'da otoraobille sehir içinde bir gezinti yapmış ve Çubuk Barajında bir müddet kaldıktan sonra koşke dönmüştür. Çubuk Barajında kendisiyle konuşan bir muhabirimizin sorduğu millete yeni bir müjdesi olup olmadığı hakkındaki soruya Başkan Gürsel şu cevabı vermişür. "— Biliyorsunuz petrol işlerimiz çok güzel inkisaf ediyor. Ben her sahada iyimserim. İşlerimiz iyjye gitmektedir!' General Gürsel, kabinedeki değişiklikler konusunda soruyu ise şöyle cevaplandırmıştır: "— Kabinede her zaman için değişiklikler olabilir. VekilleT yerlerine intibak edemezlerse bittabi vaziflerinden aynlmalan gerekir. Eskiden olduğu gibi gizli kapaklı işlerimiz yok. Yerine intibak edememek bir çok mânalar ifade eder. Bu bakımdan ciddî sebepler teşkü eder. Fakat bugün politikamızı beğenmemek gibi kırgınhk yaratan ve bozguncu bir hal hiçbir zaman olmamıştır. Arkadaşlanmın aynlmalanna kadar ifa ettikleri vazifelerinden çok memnunum. Hepsine ayn ayn teşekkur ederim. Cumhuriyet gazetesi okuyuculanna ve mensuplanna da selâm" Devlet Başkanı Cemal Gürserin, bu gezisinde gayet sıhhatli ve neşelı olduğu görülmüştür. Cemal Gürsel köşkten çıkarken ara tatilinden isitfade ile Ankara'ya gelen lzmir Göztepe Kız Enstitüsü öğrencileri tarafından sevgi tezahüraü içinde alkışlanrruştır. Bu arada Gürsel, Galatasaray Lisesi albümü için istenen mesajı, kendi el yazısıyla yazarak Albüm Kolu Başkanı Mehmet Ali Birand'a vermiştir. Başkan Gürsel'in mesajı şöyledir: "Galatasaray, memleketimize çok değerli gençler yetiştirmiştir. Bu gençler memlekette önemli ve büyük vazifeleT almışlardrr ve bu görevleri başarmışlardır. Bu senenin mezunlannın da yurt İçin faydau olmasım düer, başanh bir hayat temenni ederim. 7 Şubat 1961 CGürser GECEN YIL BUGÜN Cumhuriyet Grîzu faciası 8 ŞUBAT 1990 Amasya'nm Merzifon ilçesi yakmlanndaki Yeniçeltek KOmür îşletmesi'nde dün akşam meydana gele grizu patlamasında, ilk belirlemelere göre 3 kişi yanarak can verdi, 1 işçi ağır yaralandı. Ocakta çalışan 65 kadar işçinin de patlamanın yol açtığı göçüğün altında kaldıkları büdirildi. Ocakta^aşjayan yangının kontrol altına alınamaması nedeniyle, kurtarma ekiplerinin "can güvenliği açısından" içeri girilemediği ve mahsur kalan işçilerle irtibat kurulamadığı kaydedildi. TABTISMA KMap ım, Makarna Kitap okuyan, onu temel gereksinimleri arasına alan bir ülkenin ayaklan yerdedir. tktidannın da muhalefetinin de yurttaşının da... Düşünceleri dağınık, bulanık değildir. "Savasa hayu diyen öğrenci gözalün- da..." "Maden işçileri yürüyor..." "Kürtçe konuşma yasağı kalkıyor..." "Savaş kitap okumaz..." Füzeler, müttefıkler, petrol, sığınak, gaz maskesi, makarna, çamaşır suyu, zamlar... Son aytenn, günlerin gazete başlıklanyla ül- kenin gündemi ve arapsaçma dönen kav- ramlar... Çok önemli ve yaşamsal bir konu gttn- demdeyken bir el, ertesi günü yerine baş- kasıru koyuyor. örneğin Zonguldak'taki iş bırakınu (grev), Körfez bunalırtundan da- hamıönemsiz, tersine... Füzeler, usier, sa- vunma vb. konuşulurken Kürtçe konusu ortaya atüıyor. Bir yasa taslağı, içeriği, ne olup ne olmadığı, amacı anlaşümadan gün- deme ahnıyor. Oysa beş altı yıl önce mah- kemelerde Kürtçe dil mi, değil mi konusu yer alıyordu, dilden sayümıyordu. Şimdi sa- yıhyor, hem de kim sayıyor? Yine beş altı yıl önce, yarım yüzyıldır anayasalarla res- mi dil olarak belirlenen Türkçeye bile ya- sak koyanlar sayıyor. Üstelik bu yasak, tüm devlet kuruluşlarında sürüyorken... Ne değişti? Siyasal iktidar rru, yasalar mı, insanlar mı? Bütün bunlan düşünme nedenim, yine bir gazete başhğı: "Savaş kitap okumaz." Bir ülkede kitap okuyan, hatta okurya- zar sayısı bunca düşük, eğitim dizgeleri böylesine çağdışı olmasaydı, hangi iktidar "^ıvaşa hayır" diyenlerin kararlüığına kar- şı çıkabilirdi? "Savasa hayır" diyebilmek, toplumsal sorumluluğun bilincinde olmak- tır. Insamn öğrenim ve yaşantılar yoluyla geliştirdiği, eleştiri yeteneğinin saygın bir örneğidir "savasa hayır" yargısı. Bunu ay- lar önce söyleyebilen parmak kadar bir ço- cukla ona acı çektirenler arasmdaki ayn- rru algüayabildik mi acaba? Son günlerde Körfez bunalımmm kitap piyasasıru da etkilediğine, bu nedenle satış- lann düştüğüne ilişkin başlıklar görüyonız. Nedense her bunalım, önce kitabı etkiler. Çünkü kitap, sürekli kaygan bir yerdedir. Bu ülkede yıllardır her alanda kitaplar yayımlanır. Bilim, sanat ve teknolojinin al- gılanması, insanın dünü bugünü ve gelece- ğine ilişkin düşunce üretmesi için çabaiar harcanır. Ancak hâlâ beş sımfın bir arada okutulduğu okullan olan bir ülkedir Türkiye. "Savaş kitap okumaz" (okutmaz), doğ- ru. Banşta kitap okunuyor mu? Banşta ki- tap okunsa, kitleler kendilerine gerçeği söy- lemeyenleri öyle bir değerlendirir ki... On- lara inanmaz, bakkallara makamaya, sir- keye, çamaşır suyuna üşüşmezdi. Günü- müzdeki savaşlarda, füzelerin makarna pi- şirmeye izin vermeyeceğini anlardı en aandan... Kitap okuyan, onu temel gereksinimleri arasına alan bir ülkenin ayaklan yerdedir. İktidarımn da muhalefetinin de yurttaşının da... Düşünceleri dağınık, bulanık değildir. Okuyan bir toplum; dil bilinci, anlama, an- latma yetisi olan toplumdur. Külyutmaz... Dil; bir topluma dogrulan da yanlışlan da aktarabilmede en etkili araçlardan biri- dir. Bu araçtan yararlanıp toplumu yönlen- direbilirsiniz. Hele de kültür düzeyi surek- li düşük tutulan bir topluma, siyasal güç de elinizdeyse, bir anda korkular, bir anda se- vinçler yasatabilirsiniz. Dil, bireyin de top- lumun da aynasıdır. Araştırmıyorsa eğer, anlık korkularla yaşataniarla yaşayanların düzeyleri eşitür. Bir başka deyişle, makar- naya koşanlar ile koşturanlar arasında pek fark yoktur. Kitaplann üç beş bin basıldığı altmış mil- yonluk bir ülkede, eğitim parası olan için- se, her erk sabibi, dilediği gibi konuşma hakkına sahipür. tstediğine arkadaşım der, istediğine istediği gibi seslenir. Böyle top- lumlarda düşünce bularuklığı, etki yetki ka- nşması doğaldır. Çünkü erk sahipleri de ki- tapla tanışık değildir. Böyle toplumlarda sa- vaşta kitap okunmaz da, banşta okunur mu, hangi koşullarda nerede okunur? Demokrasinin butün kurum ve kuralla- nyla yaşadığı, özgür düşünceye, kitaba ya- saklann konmadığı, çağdaş eğitimin hak ol- duğu, banştan yana olanlann acılara gö- mülmediği yerlerde kitap anlamı olan bir nesnedir. Okunur. Kitap okunan yerlerdey- se, içinde savaş tasanlan yapüan "beyaz ev"lerin önünde, kilometrelerce iızaktaki savaşlara bile hayır diyebilme özgürluğü, duyarlıhğı vardır. SEVGİ ÖZEL Galeri . Atölye 146 97 38 • 132 64 26 ^^^^•V^'^^f^^^ftfl AOTMN ^uhal-^K Sub.it Vapur İskelesi Sok. No. 3 Ortaköy 159 51 55 ERCMENIKAMK RESIMSEftGISI vŞUBAT-9MARTlW O Zaaan. ^G Zt i XC voao^ GORBON BAHATTÎN ODABAŞI RESİM SERGİSİ 5 Şubat-2 Mart 1991 Uı Caddn. M» • EKCNKOY «• M < TOMUR ATAGÖK 11.1-17.2.1991 DERİMOD KOLTÜR HERKEZt Sıhı I r o lu Be I 5 T A N B U L Pozoı dorw nergun 19û0'a DADYADOS-T SANATEVI YÜCEL DÖNMEZ Resim Sergısı 21 Ocak-20 Şubat Kufdll Cad. Daragaztno Sok Mo: 4 iEskı AHıneUef) KMhkty 3*5 40 30 - 3«S 40 M AEDPA jfiüÂTekslilbank SanalGaleriıi ALİ DEMİR Resim Seıgte! 30 Ocok-18 Şubat HOmm Gcrad* Cad 12C T*«*IUy* Heydanı 136 M 7» Vakko Sanat Galerileri Sunar: Vakko'Beyoğlu DEVABİL KARA Resim ve Özgünbaskı Sergisi 5 Şubat-28 Şubat 1991 Vakko/Ankara ALPTAMERULUKILIÇ Resim Sergisi 5 Şubat-28 Şubat 1991 Vakko/İzmir TANJU SAĞLAM Resim Sergisi 5 Şubat-28 Şubat 1991 TEM 5AHAT GALERtSİ AÜÇELEBİ Resim Sergisi 19O«*-1t$ab«t 1991 riosi sanat çalerisi YUSUF KATİPOĞLU Resim Sergisi 30 Ocak-16 Şubal Valtkon>4ı Cad f>w| S5 N(Mnt»»' 146 72 11 ARKEONSANAT GALERISt SORHOJ ÇACDAŞÖZGÜNBAS» SERAMİK. hCYKEL YAÛJ BOYA TABLOLAR İ ISKEU. <M. n OtTUOVTCUM « i! YÜKSEL DİYAROĞLU Resim Sergisi 8 $ubat - 3 Mart Atstikrk Kltaplı«ı MMe CaO. No 4 T>ksn< 149 09 «5-149 56 «3 IPEROH S A N A T E V İ Müreccel Küçükaksoy Grubu Resim Sergısı 8-28 Şubet'91 Moda Cad GüM0«du Sok. Ha: 4-< Moda 349 53 30 (Yapı Kredı - Atcbank araaı) TESVİKİYE SANAT; GALERİSİ Bedrl Rahml Eyüboğlu Zekl Falk izer Mejat Devrlm Abldln Dino Burhan uygur ibrahlm Örs Cünduz Temur Erol Kınalı Şahin Paksoy R«sul Ayt«mür Argun Okumuşoğlu Doğan Paksoy Asaf Zekl Yükscl Zehra Özmeral 9 şubat-28 şubat Karma Resim Sergisi AMI Ipakç) Cad. No: 4«/1 Mşantt+ı 1*1 P4S» güzel sanatlara hazırlık ..........KAZANMAK İSTEYENLER tCİN H İÇI-H SONU Güzel sanatlar fakültelerini birincitikkr ve derecekrie kazananlar başanlannı uzun dönem çalışarak ekie etmişlerdir. Lütfen zaman kaybetmeden başvurun. istasyon sanat evi TESVİKİYE 140 56 50-130 6617 ERENKÖY 3854131-32-33 PLASTIK SAMATUR ^ ^ 6 U L I E N I 5 U S*T t S 9 i ^ M ^ S * V I 1 ltTtü GALERİLERİNDE TEM SANAT GALERİSİ ÇELEBİ'DCM GÜRBÜIE SAMATIM HİZMETİNDE BE$ Y l l 29 Ocak-28 Şubat 1991 ALİ »VNİ ÇElEti, I£Kİ FAİK İUR, HMCKI *Nİ.I, SABRİ BfKKiL AIİOİN DİNO, CİHAÎ BURAK, FAHİR AKSOf ŞÛKRİYE OİKMEN, ADNAN VAUNa, NEJAD MfLİH DEVRIM, NEŞET GÜNAL, AONAN ÇOKETl. ÛZOEMİR AUAN, 6MER ULUÇ EROl AKTAVAŞ, ÖMH KAIEŞİ, YÜttEl MSIAN METİN TAUYKIAN, SETTftT BOZDOĞAN, KOMH IGÛKKANCOŞKUNı AlAETrtH AKSOT, MUSTAPA ATA. FİGEN AYDINTAŞBAŞ, ZAHİT BÛYÛKlŞÜYEN, A.YTAÇ KAT1,HÜ5EYİN ERTUNÇ, FEVZİ KAJtAKOC SALİH COŞKUN, ŞfNOl KOKOZLU, FUAT ACAROĞIU, OOET SAIAN, YÛKSEl ÛZEN, MİTHATjEN.SELMAGÜSBÛÎ Atatürk Kültür Nterkezi lAslm İ S I M W W:151 S* 00 fotoğraf sanatıÖĞRENMEK İSTEYENLER HAFTA IÇt-HAFTA SONU CÜNEYT BAYKUBT yönetimin- de fotoğraf ve çekim teknikkri srüdyo ve model fotoğrafçıhğı karanlık oda ve füm banyosu moda ve reklam fotoğrafçıUğı profesyonel stüdyoda çckımter istasyon sanat evi TESVİKİYE 1405650-1306617 ERENKÖY 3854131-32-33 5• 26şubat 1991. uoö-18.00 tsuklal Caddest. 141 Beyoğju iaarM TA. 1521696 OKTAY AN1LANMEKT C A U N T 1 S A N A T G A I E R I S I F a t i h S a r m a n l ı Resim Seıgisi 4-25 Subat 1991.1140-180) iPamgünlaıdışmıUl ( Modem Sanat Vâlitonağt Caddesi No. 117/2 Nişantaşı-tstanbul DA-. 130 39 80 gatorl atölye 146 97 38 132 64 26 AJNKARA...ANKA MUŞERREF HEKİMOĞLU Hayriye Abla... Çankaya'dan Kızılay'a gidiyorum. Beyaz bir başkent, ısı SH fırın altında 14, iliklerime kadar donuyorum. Şoför arkadaş gülüyor, buz ve tuz bütünleşmesıyle trafiğin tıkanmadığına seviniyor. Derken Anakent Belediye Başkanı Karayalçın ge- liyor söyleşımize. Başkan o günlerde Finlandiya'da. Ekibı ge- ce gündüz çatışıyor. Şoför arkadaşa Finlandiya'yı anlatıvo- rum. İnanıyor mu bilmem? İnanılırgibi değil gerçekten. Ben de yaşayarak inandım. Önce beyaz gecelerı yaşadım. Gü- neş hiç batmıyor. Deniz, göller, ormanlarda mavi-yeştl bir gü- zellıği var doğanın. Ama bir de güneşin solduğu günler var. Finlandiya buzlar içinde. tsı sıfirın altında 25'e iniyor; deniz, göller donuyor, ama yaşam durmuyor, trafik hiç aksamtyor. Buz çok kalın, denızde arabalar dolaşıyor, göllerde paten ya- pıyor gençler. Buzlu yollarda ayağı kayan, düşen yok hiç. Buza kum, çakıl döküyorlar, kaymay. önlüyor. Yalnız Helsinkj'de de- ğil, doğu sınınnda Oulu kentinde de aynı yöntem. Soğuk, buz- lar yaşamı durdurmuyor, panik yaratmıyor hiç! Masal türü dinliyor şoför arkadaş. Oysa gerçek. Anakent Başkanı Murat Karayalçın ile karşılaştık Helsinki dönüşü. O da hayli etkilenmiş Baltık yolculuğundan. terel bir yönetici olarak ilginç gözlemleri var. Sağlık, yangın, kur- tarma servislerinden, ulaşımdan, sosyal hızmetlerden söz ederken gözleri parlıyor. Yerel çalışmalann çok yüksek dü- zeye, niteliğe varmasının belli nedenleri var elbet. Bu küçük Baltık ülkesinde kişi başına düşen gelir yirmi iki bin dolar. Helsinki toprakları betediyenin. Oysa Ankara'da geçen yıl yal- nız bedel arttırımı için 150 milyon dolar ödeniyor! Kuşkusuz bir de nüfus artışı var; Ankara dört yılda bir Helsinki yapıyor! Yine de iyimserliğini yıtırmiyor genç Başkan. Galiba yirmi yıl- dır tanıyorum. Hiçbir görevınde karamsar görmedim. Göre- viyle güzel bütünleşiyor; bu kışiliğin başka bir üretkenliği var bence. Karayalçın'ın sevdığım bir yanı başkentin estefıği- ne de önem vermesi. Çok dar olanaklara karşın sanat ve kül- tür çalışmalanna ağırlık veriyor. Gıderek taşlaşan başkentı- mizi yeşertmek, güzel parklar olusturmak, alanlara yontular koymak için çabaları var. Bu konuda çelişkiye düşenlere de rastlanıyor çevremızde. Belkt başkanların çevresınde de... Ön- celikler tartışılıyor. Başkentte bir alana güzel bir heykel kon- masr, İlhan Koman, Mehmet Aksoy ya da çok değerli yorrtu sanatçılarımızın yapıtlarına bütçeden para ayrılması gerçek dışı bir olay gibi düşünülüyor. Bir başkent, bir anakent ger- çeğinın altyapısı kadar, sanat yapıtlarıyia, kültür yaşamtyla oluşacağı düşünülmüyor mu acaba? Uygar ülkelerde yerel yönetımter kentlerin estetiğine çok önem veriyorlar. Güzel sa- nat yapıtlan. kentlilere başka bir mutluluk veriyor. Kentlerini daha çok seviyor, o güzel yapıtlara sevgiyle bakıyorlar. O ya- pıtlan, o kentte yaşayanların ortak varlığı olarak görüyortar. Güzel yapılar, güzel heykeller, galeriler, konser salonlan ya- şamın bir parçası oluyor artık. Sanınm Jacques Chirac be- lediye başkanlığına aday olduğu zaman söz veriyor Parisli- lere. Tek bir söz, "Paris'i değiştirmeyeceğim" diyor. Parisli- ye bundan daha güzel söz verilmez. Paris'in her şeyi var, ketv te en olumlu katkı güzelliğini korumak olur ancak! Oysa savaş tüm güzellikleri yok ediyor, değil mi? Bomba- lar yangın yerine döndürüyor kentleri, yaşam soluyor birden. Barış yolunda yerel yöneticılere de belli görevter düşmüyor mu acaba? Savaşı kim sever? Evinin, kentinin, ülkesinin, bombalanmasını kim ister? Irak halkı ister mi? İran halkı is- ter mi, biz ister miyiz? Savaşı silah sanayiini tırmandıranlar ister ancak. TV ekranında son model uçaklar, füzelerle defi- le yapartar. Savaş teknolojısinin başanstnı kutlayanlar! Yok eden, öldüren başarı doyum verebilir mi hiç? Kuşkusuz ver- miyor, belki de bu nedenle savaşı göklerde izliyoruz yalnız. Bombalann düştüğü yerleri görmüyoruz. * Oysa görmek gerekir. Savaşın faturası daha iyi anlaşılır o zaman. Neler yitiriyoruz, o gelişmış teknoloji neye mal olu- yor, nice güzellikleri, nice değerleri yok ediyor dünyamızdan! Yerel yöneticiler bir banş toplantısı yapsalar caydırıcı bir rol oynamazlar mı acaba? Belki düş; ama sivil halkın özlem- lerini bir kez daha duyururlar en azından. Yaşama sevincini solduran değil, yeşerten bir eylemde bulusabilirler. * * • Ekrandaki savaş görüntüterini, sanat olayian siliyor gözû- müzden. Bir oyun, bir konser, bir resim, bir yorrtu... Olcay Poyraz'ın tek kişilik oyunu "Sular Aydınlanıyordu" da bun- lardan biri. Kaç kişilik birden sergiliyor sahnede. Toplumun değişik kesimlerinden kadınlar... Nezihe Meriç belli bir ola- yın tepkilerini yansıtırken kadınlanmızdan manzaralar çizi- yor kalemiyle. Yıllarca önce de seyrettim bu oyunu. Oteay Poy- raz genç bir sanatçıydı o zaman. Yıllar boyunca değişme- yen kişiliğini de alkışladım bu kez. Katbi tiyatro için çarpan; sevgiyle, saygtyia çalışan, üreten bir sanatçı. Canlandırdığı onca kadın arasında bir Hayriye Abla var. Mutluluğu, yaşa- ma sevinciyle dimdik, güçlü bir kadın; bir sokağın sevinci, solmayan çiçeği gibi. Son sahnede bir saksı var, içinde çiçekler. Sahne kararır- ken saksı aydınlanıyor. O saksı Hayriye Ablalan simgeliyor. Yaşama sevincini yeşertenlerı. Barışseverleri. Dünyaya, in- sanlara sevgiyle bakanlan. Banşı sevgi üretiyor ancak. ÇAUŞANLAIUN SORULAR1/SORUNLARI Y1LMAZ ŞİPAL "Almanya'da sakaüandım" SORV: 1957 yılında ilköğretmen oknlunu bitirdim. 195Tdcn 1970 >ıhna kadar 12 vıl çeşitli yerlerde öğretmenlik yaptım. 1970 yılı eylül ayında geldiğim Federal Al- manya'da 1990 yılı temmuz ayına kadar çahştım. Şim- di işsizlik yardımı ile 1994 yılını bekliyorum. Almanya'da sakatlandım. Bana % 40 oranında işgö- remez raporu verdiler. Sakatlığım belirne, bacaklan- ma ve kulağıma vurduğu gibi, şeker hastası olmtma da neden oldu. Buradan emekli olmak için 63 yaşına kadar çalış- mak ya da 60 yaşın yanı sıra sigortalı çahştıgın yıllar da 35 yılı dolduracak. Bu arada işgucunün en az % 50'$ini de yitirmiş olacaksıtı. Bir de 60 yaşından ÖB- ce en az bir yıl işsizlik yardımı alacaksın. Benim öğrenmek istedigira: 1) Türkiye'de Emekli Sandığı'na baglı geçen 12 yıl karşdığı emekliliğimi isteyebilir miyim? 2) Bu süre 15 yıldan az diye emekli olamazsam, buradan 3 yıl daha prim yatırıp 15 yıh doldurduk- tan sonra emekli olur muyum? Türkiye'de geçen çalışma surelerim karşılıgında emekli maaşım ne kadar tutar? Buradan ödeyeceğim borçlanma ile çalışmalannu 30 yıla tamamlarsam emekli ayhgım ne olur? B.Y. YANIT: 1) TC Emekli Sandığı'nca emekli ayhğı bağlanabilmesi için erkek iştirakçilerin 25 tam yü fiili hizmet süresi bıılunması ve bunun yanı sıra 50 yaşını da doldurmuş olmalan koşuldur. Fiili hizmet süresi 10 tam yıl olan kadın ya da erkek iştirak- çilere 60 yaşını doldurduklarında Emekli Sandığı'nca emekli ayhğı bağlanmaktadır. 12 yıl fiili hizmet karşıhğı Emekli Sandığı'ndan emekli ola- bümeniz için 60 yaşını doldurmanız gerekecektir. 2) Emekli Sandığı'nca emekli ayhğı bağlanabilmesi için en az 25 tam yıl kesenek ödemek koşuldur. 3) Yurtdışında geçen çahşma sürelerinin borçlanılabilmesi için yurda kesin dönüş yapılmış olmalıdır. Yurda kesin dönüş yapanlardan borçlanmak isteyenler, ke- sin dönüş tarihini izleyen en geç iki yıl içinde borçlanma baş- vurulannı yapmak zorundadır. Yönetmelik uyannca a) "Kesin dönüş tarihinden itibaren her- hangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna tabi çahşması olmayan- ların Sosyal Sigortalar Kununu'na. b) Kesin dönüş tarihinden sonra çalışmakta olanlann, borç- lanmak için başvuru tarihinde tabi olduklan sosyal güvenlik kuruluşuna" başvurmalan gerekmektedir. 3201 sayılı yasa ile getirilen yurtdışında geçen çalışma süre- lerini borçlanabilme hakkından yararlanabilmeniz için yurda kesin dönüş yapmanız gerekecektir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle