Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
f ŞUBAT 1991 CUMHURİYET/15
HAVA DURUMU TÜRKIYE'OE BUGÛN
Meteorolojı Genel Mûdüriü-
ğü'nden alınan bilgiye göre yur-
dun doğu teatrteri buluöu, Do-
ğu Karadenız ile Doğu Anado-
lu'nun doğusu yağışlı, dığer :
yerter açık geçecek. Yağışlar "*
Doğu Karadene kıyılannda yağ-
mur, yağtş alan diğer yerterde
kar şektinde olacaK. Marmara
ile yurdun içtesımlerindesa- ?ra ?ü? o r t a
kuvvette esecek. Denizlerde; yılde ve
bah saatierinde yer yer yoğun poyraaJan 3-5 kuvveîinde, saatte 10-21 deniz rrili
olmak üzere sis gönûlecek. Ha- hızia esecek. van Gölü kar yaöışlı ve kûçük dalgak
va sıcaklığında önemli bir de- olacak.
ğtşıkiik olmayacak. RÛZ6ÂR — —
kuzeyvedoğuy«5nlerdenhafif, & A T ^
Adarta
Artapaan
Adıyaran
Myon
Antara
Antakya
Antatys
Artnn
Baw*
Bdu
Busa
Çanattofc
Çorum
OencS
A 13»
S W
A 3° -VPEravan
S -2° -13°Erauflım
K W=-38°Estwel«t
S 0°-12°GazanlBp
A 12° 5°G«sufl
A 14° 2-GümushaneK
K 1°-6? HaMdn
A 11° 3°lspam
S 8° O°istjntıul
S rfkm
A -15"-3W(W
K -10"-îtPKasömoın
S * - f Kırttarel
A 8"
A -5°-
A 9»
A-agk B-tufcıftj frgûrtş* K-öru S-SB* Y-yajmurkj
DÜNYA'OA BUGÜN
Amstsrism A -5°
Ammsn
ASsna
Bagdat
Barcöona
A 10°
Unmgrad
Undra
Madnd
Mlano
Montreal
Moskma
MAnf)
Hao Vbrfc
Osto
Pans
Prag
Rıyad
fionu
Sotya
Şam
W
A -8°
A 0°
A 9°
A -12°
Kahıre •
A -4°
BULMACA
SOLDAN SAGA: 1 2 3 4 5
; 1/ Borsa simsan. 2/
; Eli i§e yatkın, bece-
• rikli... Düşmanhk.
3/ Gaz ya da elek-
trikk çalışarak sıcak
su sağlayan aygıt...
Eylemleri olumsuz
yapmaJcta kullanılan
ek. 4/ iskambil
oyunlannda kâğıt
atma sırası... Giysi
kesimi. 5/ Burun
boşluğu ik ortakula-
ğı birleştiren boru...
Bir spor takınunın
gözde oyuncusu. 6/
Bir çoğul eki... Isyankâr. 7/ Nazar
değmesine karşı tütsü olarak kulla-
nılan bir bitki. 8/ îskambüde koz...
"Vurgun" anlamında argo sözcük.
9/ Bir şeyin esas tutulan yüzü... Gc-
beliği önlemek için dölyatağı içine
konan sarmal biçiminde araç.
YUKARTOAJ»! AŞAĞIYA:
1/ Manyas Gölü'nün bir başka adı.
2/ Yunan rakısı... Tatb sularda yaşa-
yan eti lezzetli biı balık. 3/ tki pey-
gamber ya da iki padişah arasında peygambeTsiz ya da padi-
şahsız geçen süre. 4/ Satıcılann kullandığı tahta tepsi... Doğu
Slav halkı. 5/ Düşünce... Bir tür geçirimsiz toprak. 6/ ABD hal-
kından olan... Uluslararası Tiyatro Enstitüsü'nün simgesi. 7/ Ko-
nut... Kuduz. 8/ Briçte bir lövcyi ustün bir kâğıtla almayıp da-
ha aşağı bir kâğıtla alma... Bir nota. 9/ Dinsel inançları olma-
yan... Anayurdu Orta Amerika olan bir bitki ve bu bitkinin yap-
raklanndan çıkarüan değerli lif.
60 YIL ÖNCE Cumhuhyel
Kanalizasyon
MAne-Moıir-Etekuiı MckteU
&nt\
8 ŞUBAT 1931
Istanbul'un kanalizasyon
inşaatının plânıru yapan
Alman kanalizasyon
mütehassısı M. Wild dün
Berlin'den şehrimize
gelmiştir.
Aynı zamanda Berlin tmar
Cemiyetinin reisi bulunan M.
Wild dün kendisile konuşan
gazetecilere demiştir ki:
"— lstanbul'a kanalizasyon inşaatını teftiş etmek üzere
geldim. Tetkikatımı bitirerek bir hafta sonra tstanbuPdan
döneceğim. Bu zaman zarfında Istanbul Belediye fen
heyetile temaslarda bulunacağım.
lstanbul, bütün Avrupa şehirleri içinde kanalizasyon
insaatı itibarile en şayani dikkat olanıdır.
Çunük şehriniz kıymetli Asari atikaya malik
bulunduğundan kanalizasyon hafriyat ve insaatı
esnasmda bunlara bir zarar iras etmemek için çok
dikkatli hareket edilmiştir. lstanbul kanalizasyon
şirketinin Unkapanı ve Kumkapı'da inşat etmekte olduğu
tasfîye havuzlan tesisatı fevkalâde muhimdir.
Bu tesisat on seneden beri Almanya'da tecrübe edümiş ve
iyi netice akndıktan sonra ilk defa lstanbul'da tatbikına
başlanmıştır. Bu tesisat Istanbul'un sıhhatine hizmet
edecektir.
Maamafih şunu ilave etmek isterim ki, tstanbul'un sıhhî
mizanı Haliç'in temizliği ile ölçülebilir. Haliç temiz
oldukça bu sehir bütün sari hastalıklardan uzak
bulunur!'
30 YVL ÖNCE Cumhuriyet
GÛrsel'în özel demeci
8 ŞUBAT 1961
Devlet Başkanı Orgeneral Cemal
Gürsel, yanında Başyaveri Kur. Yrb.
Agasi Şen olduğu halde saat 15.30'da
otoraobille sehir içinde bir gezinti
yapmış ve Çubuk Barajında bir
müddet kaldıktan sonra koşke
dönmüştür.
Çubuk Barajında kendisiyle konuşan
bir muhabirimizin sorduğu millete
yeni bir müjdesi olup olmadığı hakkındaki soruya Başkan
Gürsel şu cevabı vermişür.
"— Biliyorsunuz petrol işlerimiz çok güzel inkisaf ediyor. Ben
her sahada iyimserim. İşlerimiz iyjye gitmektedir!'
General Gürsel, kabinedeki değişiklikler konusunda soruyu
ise şöyle cevaplandırmıştır:
"— Kabinede her zaman için değişiklikler olabilir. VekilleT
yerlerine intibak edemezlerse bittabi vaziflerinden aynlmalan
gerekir. Eskiden olduğu gibi gizli kapaklı işlerimiz yok.
Yerine intibak edememek bir çok mânalar ifade eder. Bu
bakımdan ciddî sebepler teşkü eder. Fakat bugün politikamızı
beğenmemek gibi kırgınhk yaratan ve bozguncu bir hal hiçbir
zaman olmamıştır.
Arkadaşlanmın aynlmalanna kadar ifa ettikleri
vazifelerinden çok memnunum. Hepsine ayn ayn teşekkur
ederim.
Cumhuriyet gazetesi okuyuculanna ve mensuplanna da
selâm"
Devlet Başkanı Cemal Gürserin, bu gezisinde gayet sıhhatli
ve neşelı olduğu görülmüştür. Cemal Gürsel köşkten çıkarken
ara tatilinden isitfade ile Ankara'ya gelen lzmir Göztepe Kız
Enstitüsü öğrencileri tarafından sevgi tezahüraü içinde
alkışlanrruştır.
Bu arada Gürsel, Galatasaray Lisesi albümü için istenen
mesajı, kendi el yazısıyla yazarak Albüm Kolu Başkanı
Mehmet Ali Birand'a vermiştir. Başkan Gürsel'in mesajı
şöyledir:
"Galatasaray, memleketimize çok değerli gençler
yetiştirmiştir. Bu gençler memlekette önemli ve büyük
vazifeleT almışlardrr ve bu görevleri başarmışlardır. Bu
senenin mezunlannın da yurt İçin faydau olmasım düer,
başanh bir hayat temenni ederim. 7 Şubat 1961
CGürser
GECEN YIL BUGÜN Cumhuriyet
Grîzu faciası
8 ŞUBAT 1990
Amasya'nm Merzifon ilçesi yakmlanndaki Yeniçeltek
KOmür îşletmesi'nde dün akşam meydana gele grizu
patlamasında, ilk belirlemelere göre 3 kişi yanarak can
verdi, 1 işçi ağır yaralandı. Ocakta çalışan 65 kadar
işçinin de patlamanın yol açtığı göçüğün altında
kaldıkları büdirildi. Ocakta^aşjayan yangının kontrol
altına alınamaması nedeniyle, kurtarma ekiplerinin "can
güvenliği açısından" içeri girilemediği ve mahsur kalan
işçilerle irtibat kurulamadığı kaydedildi.
TABTISMA
KMap ım, Makarna
Kitap okuyan, onu temel gereksinimleri arasına alan bir
ülkenin ayaklan yerdedir. tktidannın da muhalefetinin de
yurttaşının da... Düşünceleri dağınık, bulanık değildir.
"Savasa hayu diyen öğrenci gözalün-
da..."
"Maden işçileri yürüyor..."
"Kürtçe konuşma yasağı kalkıyor..."
"Savaş kitap okumaz..."
Füzeler, müttefıkler, petrol, sığınak, gaz
maskesi, makarna, çamaşır suyu, zamlar...
Son aytenn, günlerin gazete başlıklanyla ül-
kenin gündemi ve arapsaçma dönen kav-
ramlar...
Çok önemli ve yaşamsal bir konu gttn-
demdeyken bir el, ertesi günü yerine baş-
kasıru koyuyor. örneğin Zonguldak'taki iş
bırakınu (grev), Körfez bunalırtundan da-
hamıönemsiz, tersine... Füzeler, usier, sa-
vunma vb. konuşulurken Kürtçe konusu
ortaya atüıyor. Bir yasa taslağı, içeriği, ne
olup ne olmadığı, amacı anlaşümadan gün-
deme ahnıyor. Oysa beş altı yıl önce mah-
kemelerde Kürtçe dil mi, değil mi konusu
yer alıyordu, dilden sayümıyordu. Şimdi sa-
yıhyor, hem de kim sayıyor? Yine beş altı
yıl önce, yarım yüzyıldır anayasalarla res-
mi dil olarak belirlenen Türkçeye bile ya-
sak koyanlar sayıyor. Üstelik bu yasak, tüm
devlet kuruluşlarında sürüyorken...
Ne değişti? Siyasal iktidar rru, yasalar mı,
insanlar mı?
Bütün bunlan düşünme nedenim, yine
bir gazete başhğı: "Savaş kitap okumaz."
Bir ülkede kitap okuyan, hatta okurya-
zar sayısı bunca düşük, eğitim dizgeleri
böylesine çağdışı olmasaydı, hangi iktidar
"^ıvaşa hayır" diyenlerin kararlüığına kar-
şı çıkabilirdi? "Savasa hayır" diyebilmek,
toplumsal sorumluluğun bilincinde olmak-
tır. Insamn öğrenim ve yaşantılar yoluyla
geliştirdiği, eleştiri yeteneğinin saygın bir
örneğidir "savasa hayır" yargısı. Bunu ay-
lar önce söyleyebilen parmak kadar bir ço-
cukla ona acı çektirenler arasmdaki ayn-
rru algüayabildik mi acaba?
Son günlerde Körfez bunalımmm kitap
piyasasıru da etkilediğine, bu nedenle satış-
lann düştüğüne ilişkin başlıklar görüyonız.
Nedense her bunalım, önce kitabı etkiler.
Çünkü kitap, sürekli kaygan bir yerdedir.
Bu ülkede yıllardır her alanda kitaplar
yayımlanır. Bilim, sanat ve teknolojinin al-
gılanması, insanın dünü bugünü ve gelece-
ğine ilişkin düşunce üretmesi için çabaiar
harcanır. Ancak hâlâ beş sımfın bir arada
okutulduğu okullan olan bir ülkedir
Türkiye.
"Savaş kitap okumaz" (okutmaz), doğ-
ru. Banşta kitap okunuyor mu? Banşta ki-
tap okunsa, kitleler kendilerine gerçeği söy-
lemeyenleri öyle bir değerlendirir ki... On-
lara inanmaz, bakkallara makamaya, sir-
keye, çamaşır suyuna üşüşmezdi. Günü-
müzdeki savaşlarda, füzelerin makarna pi-
şirmeye izin vermeyeceğini anlardı en
aandan...
Kitap okuyan, onu temel gereksinimleri
arasına alan bir ülkenin ayaklan yerdedir.
İktidarımn da muhalefetinin de yurttaşının
da... Düşünceleri dağınık, bulanık değildir.
Okuyan bir toplum; dil bilinci, anlama, an-
latma yetisi olan toplumdur. Külyutmaz...
Dil; bir topluma dogrulan da yanlışlan
da aktarabilmede en etkili araçlardan biri-
dir. Bu araçtan yararlanıp toplumu yönlen-
direbilirsiniz. Hele de kültür düzeyi surek-
li düşük tutulan bir topluma, siyasal güç de
elinizdeyse, bir anda korkular, bir anda se-
vinçler yasatabilirsiniz. Dil, bireyin de top-
lumun da aynasıdır. Araştırmıyorsa eğer,
anlık korkularla yaşataniarla yaşayanların
düzeyleri eşitür. Bir başka deyişle, makar-
naya koşanlar ile koşturanlar arasında pek
fark yoktur.
Kitaplann üç beş bin basıldığı altmış mil-
yonluk bir ülkede, eğitim parası olan için-
se, her erk sabibi, dilediği gibi konuşma
hakkına sahipür. tstediğine arkadaşım der,
istediğine istediği gibi seslenir. Böyle top-
lumlarda düşünce bularuklığı, etki yetki ka-
nşması doğaldır. Çünkü erk sahipleri de ki-
tapla tanışık değildir. Böyle toplumlarda sa-
vaşta kitap okunmaz da, banşta okunur
mu, hangi koşullarda nerede okunur?
Demokrasinin butün kurum ve kuralla-
nyla yaşadığı, özgür düşünceye, kitaba ya-
saklann konmadığı, çağdaş eğitimin hak ol-
duğu, banştan yana olanlann acılara gö-
mülmediği yerlerde kitap anlamı olan bir
nesnedir. Okunur. Kitap okunan yerlerdey-
se, içinde savaş tasanlan yapüan "beyaz
ev"lerin önünde, kilometrelerce iızaktaki
savaşlara bile hayır diyebilme özgürluğü,
duyarlıhğı vardır.
SEVGİ ÖZEL
Galeri . Atölye 146 97 38 • 132 64 26
^^^^•V^'^^f^^^ftfl
AOTMN
^uhal-^K Sub.it
Vapur İskelesi Sok. No. 3
Ortaköy 159 51 55
ERCMENIKAMK
RESIMSEftGISI
vŞUBAT-9MARTlW
O Zaaan. ^G Zt i XC voao^
GORBON
BAHATTÎN
ODABAŞI
RESİM SERGİSİ
5 Şubat-2 Mart 1991
Uı Caddn. M» • EKCNKOY «• M <
TOMUR ATAGÖK
11.1-17.2.1991
DERİMOD KOLTÜR HERKEZt
Sıhı I r o lu Be
I 5 T A N B U L
Pozoı dorw nergun 19û0'a
DADYADOS-T
SANATEVI
YÜCEL
DÖNMEZ
Resim Sergısı
21 Ocak-20 Şubat
Kufdll Cad. Daragaztno Sok
Mo: 4 iEskı AHıneUef)
KMhkty 3*5 40 30 - 3«S 40 M
AEDPA
jfiüÂTekslilbank SanalGaleriıi
ALİ DEMİR
Resim Seıgte!
30 Ocok-18 Şubat
HOmm Gcrad* Cad 12C
T*«*IUy* Heydanı 136 M 7»
Vakko Sanat Galerileri
Sunar:
Vakko'Beyoğlu
DEVABİL KARA
Resim ve Özgünbaskı Sergisi
5 Şubat-28 Şubat 1991
Vakko/Ankara
ALPTAMERULUKILIÇ
Resim Sergisi
5 Şubat-28 Şubat 1991
Vakko/İzmir
TANJU SAĞLAM
Resim Sergisi
5 Şubat-28 Şubat 1991
TEM 5AHAT GALERtSİ
AÜÇELEBİ
Resim Sergisi
19O«*-1t$ab«t 1991
riosi
sanat çalerisi
YUSUF
KATİPOĞLU
Resim Sergisi
30 Ocak-16 Şubal
Valtkon>4ı Cad f>w| S5
N(Mnt»»' 146 72 11
ARKEONSANAT GALERISt
SORHOJ
ÇACDAŞÖZGÜNBAS»
SERAMİK. hCYKEL
YAÛJ BOYA TABLOLAR
İ
ISKEU. <M. n OtTUOVTCUM « i!
YÜKSEL
DİYAROĞLU
Resim Sergisi
8 $ubat - 3 Mart
Atstikrk Kltaplı«ı
MMe CaO. No 4 T>ksn<
149 09 «5-149 56 «3
IPEROH
S A N A T E V İ
Müreccel
Küçükaksoy
Grubu
Resim Sergısı
8-28 Şubet'91
Moda Cad GüM0«du Sok.
Ha: 4-< Moda 349 53 30
(Yapı Kredı - Atcbank araaı)
TESVİKİYE
SANAT;
GALERİSİ
Bedrl Rahml Eyüboğlu
Zekl Falk izer
Mejat Devrlm
Abldln Dino
Burhan uygur
ibrahlm Örs
Cünduz Temur
Erol Kınalı
Şahin Paksoy
R«sul Ayt«mür
Argun Okumuşoğlu
Doğan Paksoy
Asaf Zekl Yükscl
Zehra Özmeral
9 şubat-28 şubat
Karma Resim Sergisi
AMI Ipakç) Cad. No: 4«/1
Mşantt+ı 1*1 P4S»
güzel sanatlara
hazırlık ..........KAZANMAK İSTEYENLER tCİN H İÇI-H SONU
Güzel sanatlar fakültelerini
birincitikkr ve derecekrie
kazananlar başanlannı
uzun dönem çalışarak ekie
etmişlerdir. Lütfen zaman
kaybetmeden başvurun.
istasyon sanat evi
TESVİKİYE 140 56 50-130 6617
ERENKÖY 3854131-32-33
PLASTIK SAMATUR ^ ^ 6 U L I E N I
5 U S*T t S 9 i ^ M ^ S * V I 1
ltTtü
GALERİLERİNDE
TEM SANAT GALERİSİ
ÇELEBİ'DCM GÜRBÜIE
SAMATIM HİZMETİNDE BE$ Y l l
29 Ocak-28 Şubat 1991
ALİ »VNİ ÇElEti, I£Kİ FAİK İUR, HMCKI *Nİ.I, SABRİ BfKKiL
AIİOİN DİNO, CİHAÎ BURAK, FAHİR AKSOf ŞÛKRİYE OİKMEN,
ADNAN VAUNa, NEJAD MfLİH DEVRIM, NEŞET GÜNAL,
AONAN ÇOKETl. ÛZOEMİR AUAN, 6MER ULUÇ EROl AKTAVAŞ,
ÖMH KAIEŞİ, YÜttEl MSIAN METİN TAUYKIAN,
SETTftT BOZDOĞAN, KOMH IGÛKKANCOŞKUNı AlAETrtH AKSOT,
MUSTAPA ATA. FİGEN AYDINTAŞBAŞ, ZAHİT BÛYÛKlŞÜYEN,
A.YTAÇ KAT1,HÜ5EYİN ERTUNÇ, FEVZİ KAJtAKOC SALİH COŞKUN,
ŞfNOl KOKOZLU, FUAT ACAROĞIU, OOET SAIAN, YÛKSEl ÛZEN,
MİTHATjEN.SELMAGÜSBÛÎ
Atatürk Kültür Nterkezi
lAslm İ S I M W W:151 S* 00
fotoğraf
sanatıÖĞRENMEK İSTEYENLER
HAFTA IÇt-HAFTA SONU
CÜNEYT BAYKUBT yönetimin-
de fotoğraf ve çekim teknikkri
srüdyo ve model fotoğrafçıhğı
karanlık oda ve füm banyosu
moda ve reklam fotoğrafçıUğı
profesyonel stüdyoda çckımter
istasyon sanat evi
TESVİKİYE 1405650-1306617
ERENKÖY 3854131-32-33
5• 26şubat 1991. uoö-18.00
tsuklal Caddest. 141
Beyoğju iaarM TA. 1521696
OKTAY AN1LANMEKT
C A U N T 1 S A N A T G A I E R I S I
F a t i h S a r m a n l ı
Resim Seıgisi
4-25 Subat 1991.1140-180)
iPamgünlaıdışmıUl (
Modem Sanat
Vâlitonağt Caddesi No. 117/2 Nişantaşı-tstanbul DA-. 130 39 80
gatorl
atölye
146 97 38
132 64 26
AJNKARA...ANKA
MUŞERREF HEKİMOĞLU
Hayriye Abla...
Çankaya'dan Kızılay'a gidiyorum. Beyaz bir başkent, ısı SH
fırın altında 14, iliklerime kadar donuyorum. Şoför arkadaş
gülüyor, buz ve tuz bütünleşmesıyle trafiğin tıkanmadığına
seviniyor. Derken Anakent Belediye Başkanı Karayalçın ge-
liyor söyleşımize. Başkan o günlerde Finlandiya'da. Ekibı ge-
ce gündüz çatışıyor. Şoför arkadaşa Finlandiya'yı anlatıvo-
rum. İnanıyor mu bilmem? İnanılırgibi değil gerçekten. Ben
de yaşayarak inandım. Önce beyaz gecelerı yaşadım. Gü-
neş hiç batmıyor. Deniz, göller, ormanlarda mavi-yeştl bir gü-
zellıği var doğanın. Ama bir de güneşin solduğu günler var.
Finlandiya buzlar içinde. tsı sıfirın altında 25'e iniyor; deniz,
göller donuyor, ama yaşam durmuyor, trafik hiç aksamtyor.
Buz çok kalın, denızde arabalar dolaşıyor, göllerde paten ya-
pıyor gençler. Buzlu yollarda ayağı kayan, düşen yok hiç. Buza
kum, çakıl döküyorlar, kaymay. önlüyor. Yalnız Helsinkj'de de-
ğil, doğu sınınnda Oulu kentinde de aynı yöntem. Soğuk, buz-
lar yaşamı durdurmuyor, panik yaratmıyor hiç!
Masal türü dinliyor şoför arkadaş. Oysa gerçek.
Anakent Başkanı Murat Karayalçın ile karşılaştık Helsinki
dönüşü. O da hayli etkilenmiş Baltık yolculuğundan. terel
bir yönetici olarak ilginç gözlemleri var. Sağlık, yangın, kur-
tarma servislerinden, ulaşımdan, sosyal hızmetlerden söz
ederken gözleri parlıyor. Yerel çalışmalann çok yüksek dü-
zeye, niteliğe varmasının belli nedenleri var elbet. Bu küçük
Baltık ülkesinde kişi başına düşen gelir yirmi iki bin dolar.
Helsinki toprakları betediyenin. Oysa Ankara'da geçen yıl yal-
nız bedel arttırımı için 150 milyon dolar ödeniyor! Kuşkusuz
bir de nüfus artışı var; Ankara dört yılda bir Helsinki yapıyor!
Yine de iyimserliğini yıtırmiyor genç Başkan. Galiba yirmi yıl-
dır tanıyorum. Hiçbir görevınde karamsar görmedim. Göre-
viyle güzel bütünleşiyor; bu kışiliğin başka bir üretkenliği var
bence. Karayalçın'ın sevdığım bir yanı başkentin estefıği-
ne de önem vermesi. Çok dar olanaklara karşın sanat ve kül-
tür çalışmalanna ağırlık veriyor. Gıderek taşlaşan başkentı-
mizi yeşertmek, güzel parklar olusturmak, alanlara yontular
koymak için çabaları var. Bu konuda çelişkiye düşenlere de
rastlanıyor çevremızde. Belkt başkanların çevresınde de... Ön-
celikler tartışılıyor. Başkentte bir alana güzel bir heykel kon-
masr, İlhan Koman, Mehmet Aksoy ya da çok değerli yorrtu
sanatçılarımızın yapıtlarına bütçeden para ayrılması gerçek
dışı bir olay gibi düşünülüyor. Bir başkent, bir anakent ger-
çeğinın altyapısı kadar, sanat yapıtlarıyia, kültür yaşamtyla
oluşacağı düşünülmüyor mu acaba? Uygar ülkelerde yerel
yönetımter kentlerin estetiğine çok önem veriyorlar. Güzel sa-
nat yapıtlan. kentlilere başka bir mutluluk veriyor. Kentlerini
daha çok seviyor, o güzel yapıtlara sevgiyle bakıyorlar. O ya-
pıtlan, o kentte yaşayanların ortak varlığı olarak görüyortar.
Güzel yapılar, güzel heykeller, galeriler, konser salonlan ya-
şamın bir parçası oluyor artık. Sanınm Jacques Chirac be-
lediye başkanlığına aday olduğu zaman söz veriyor Parisli-
lere. Tek bir söz, "Paris'i değiştirmeyeceğim" diyor. Parisli-
ye bundan daha güzel söz verilmez. Paris'in her şeyi var, ketv
te en olumlu katkı güzelliğini korumak olur ancak!
Oysa savaş tüm güzellikleri yok ediyor, değil mi? Bomba-
lar yangın yerine döndürüyor kentleri, yaşam soluyor birden.
Barış yolunda yerel yöneticılere de belli görevter düşmüyor
mu acaba? Savaşı kim sever? Evinin, kentinin, ülkesinin,
bombalanmasını kim ister? Irak halkı ister mi? İran halkı is-
ter mi, biz ister miyiz? Savaşı silah sanayiini tırmandıranlar
ister ancak. TV ekranında son model uçaklar, füzelerle defi-
le yapartar. Savaş teknolojısinin başanstnı kutlayanlar! Yok
eden, öldüren başarı doyum verebilir mi hiç? Kuşkusuz ver-
miyor, belki de bu nedenle savaşı göklerde izliyoruz yalnız.
Bombalann düştüğü yerleri görmüyoruz.
* Oysa görmek gerekir. Savaşın faturası daha iyi anlaşılır o
zaman. Neler yitiriyoruz, o gelişmış teknoloji neye mal olu-
yor, nice güzellikleri, nice değerleri yok ediyor dünyamızdan!
Yerel yöneticiler bir banş toplantısı yapsalar caydırıcı bir
rol oynamazlar mı acaba? Belki düş; ama sivil halkın özlem-
lerini bir kez daha duyururlar en azından. Yaşama sevincini
solduran değil, yeşerten bir eylemde bulusabilirler.
* * •
Ekrandaki savaş görüntüterini, sanat olayian siliyor gözû-
müzden. Bir oyun, bir konser, bir resim, bir yorrtu... Olcay
Poyraz'ın tek kişilik oyunu "Sular Aydınlanıyordu" da bun-
lardan biri. Kaç kişilik birden sergiliyor sahnede. Toplumun
değişik kesimlerinden kadınlar... Nezihe Meriç belli bir ola-
yın tepkilerini yansıtırken kadınlanmızdan manzaralar çizi-
yor kalemiyle. Yıllarca önce de seyrettim bu oyunu. Oteay Poy-
raz genç bir sanatçıydı o zaman. Yıllar boyunca değişme-
yen kişiliğini de alkışladım bu kez. Katbi tiyatro için çarpan;
sevgiyle, saygtyia çalışan, üreten bir sanatçı. Canlandırdığı
onca kadın arasında bir Hayriye Abla var. Mutluluğu, yaşa-
ma sevinciyle dimdik, güçlü bir kadın; bir sokağın sevinci,
solmayan çiçeği gibi.
Son sahnede bir saksı var, içinde çiçekler. Sahne kararır-
ken saksı aydınlanıyor. O saksı Hayriye Ablalan simgeliyor.
Yaşama sevincini yeşertenlerı. Barışseverleri. Dünyaya, in-
sanlara sevgiyle bakanlan. Banşı sevgi üretiyor ancak.
ÇAUŞANLAIUN
SORULAR1/SORUNLARI
Y1LMAZ ŞİPAL
"Almanya'da sakaüandım"
SORV: 1957 yılında ilköğretmen oknlunu bitirdim. 195Tdcn
1970 >ıhna kadar 12 vıl çeşitli yerlerde öğretmenlik
yaptım. 1970 yılı eylül ayında geldiğim Federal Al-
manya'da 1990 yılı temmuz ayına kadar çahştım. Şim-
di işsizlik yardımı ile 1994 yılını bekliyorum.
Almanya'da sakatlandım. Bana % 40 oranında işgö-
remez raporu verdiler. Sakatlığım belirne, bacaklan-
ma ve kulağıma vurduğu gibi, şeker hastası olmtma
da neden oldu.
Buradan emekli olmak için 63 yaşına kadar çalış-
mak ya da 60 yaşın yanı sıra sigortalı çahştıgın yıllar
da 35 yılı dolduracak. Bu arada işgucunün en az %
50'$ini de yitirmiş olacaksıtı. Bir de 60 yaşından ÖB-
ce en az bir yıl işsizlik yardımı alacaksın.
Benim öğrenmek istedigira:
1) Türkiye'de Emekli Sandığı'na baglı geçen 12 yıl
karşdığı emekliliğimi isteyebilir miyim?
2) Bu süre 15 yıldan az diye emekli olamazsam,
buradan 3 yıl daha prim yatırıp 15 yıh doldurduk-
tan sonra emekli olur muyum?
Türkiye'de geçen çalışma surelerim karşılıgında
emekli maaşım ne kadar tutar?
Buradan ödeyeceğim borçlanma ile çalışmalannu
30 yıla tamamlarsam emekli ayhgım ne olur?
B.Y.
YANIT: 1) TC Emekli Sandığı'nca emekli ayhğı bağlanabilmesi
için erkek iştirakçilerin 25 tam yü fiili hizmet süresi bıılunması
ve bunun yanı sıra 50 yaşını da doldurmuş olmalan koşuldur.
Fiili hizmet süresi 10 tam yıl olan kadın ya da erkek iştirak-
çilere 60 yaşını doldurduklarında Emekli Sandığı'nca emekli
ayhğı bağlanmaktadır.
12 yıl fiili hizmet karşıhğı Emekli Sandığı'ndan emekli ola-
bümeniz için 60 yaşını doldurmanız gerekecektir.
2) Emekli Sandığı'nca emekli ayhğı bağlanabilmesi için en
az 25 tam yıl kesenek ödemek koşuldur.
3) Yurtdışında geçen çahşma sürelerinin borçlanılabilmesi için
yurda kesin dönüş yapılmış olmalıdır.
Yurda kesin dönüş yapanlardan borçlanmak isteyenler, ke-
sin dönüş tarihini izleyen en geç iki yıl içinde borçlanma baş-
vurulannı yapmak zorundadır.
Yönetmelik uyannca a) "Kesin dönüş tarihinden itibaren her-
hangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna tabi çahşması olmayan-
ların Sosyal Sigortalar Kununu'na.
b) Kesin dönüş tarihinden sonra çalışmakta olanlann, borç-
lanmak için başvuru tarihinde tabi olduklan sosyal güvenlik
kuruluşuna" başvurmalan gerekmektedir.
3201 sayılı yasa ile getirilen yurtdışında geçen çalışma süre-
lerini borçlanabilme hakkından yararlanabilmeniz için yurda
kesin dönüş yapmanız gerekecektir.