Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
24 ŞUBAT 1991 HABERLER CUMHURÎYET/5
ANAFın ilk
'azil bakanı'
• ANKARA (ANKA) —
ANAP hükümetinin ilk azil
Bakanı Vural Ankan,
Cumhurbaşkanı Turgut
Ozal'ın Hüsnü Doğan'm
kişiliği ile Ugili sözlerinin
anayasaya aykırı olduğunu
belirterek "ANAP'lılar
cumhurbaşkanımn
tarafsızlığı müeyyideye
bağlanmamıştır, deseler bile
cumhurbaşkanı tarafsız
olmaJıdır" şeklinde
konuştu. Vural Ankan,
"Hüsnü Doğan'ın
azledilmeyi beklemeden
istifa etmesi daha doğru
olurdu" değerlendirmesinde
bulundu. Vural Ankan,
"Istifanın ANAP'a etkisi ne
olur" şeklindeki soruya da
"Denize benzer partide
dalgalanmalar olur. Sonra
da durulur. Lodos gibidir.
Dalgaiar kalkınca da
balıklar ortaya çıkar.
Burada balıklar, bakanlık
bekleyenlerdir" dedi.
Sivü
darbe
• ANKARA (UBA) —
Sosyal Demokrat Halkçı
Parti Genel Sekreter
Yardımcısı Ertuğml Günay,
Türkiye'de ilan edilmemiş
bir sivil darbe yaşandığını
öne sürerek, TBMM'nin
Cumhurbaşkanı özal
sorununa el koymasım
istedi. Günay, Türkiye'nin
uzun bir süreden beri
hukuk dışı yöntemlerle
idare edildiğini söyledi.
Günay, "Zaten çağdaş
demokrasilere aykın olan
anayasa hükümleri
kişiselleştiriliyor. Ve yetkiler
merkezileştiriliyor. Yüksck
mahkeme üyelerinin
atanmasından makam
tayin etmeye kadar uzanan
bir keyfüik anlayışı her
alanda toplumumuzu
kuşatıyor. Bütün bunlarla
Türkiye, adı konulmamış,
ilan edilmemiş sivil bir
darbeyi yaşıyor.
'Hanedan
tiyatroeu'
• ANKARA (UBA) —
Doğru Yol Partisi Genel
Başkan eski
yardımcılarından Esat
Kıratlıoğlu, ANAP
iktidannın sonunun iyice
yaklaştığmı öne sürdü.
Kırathoğlu, "Türkiye'de çok
garip olaylar oluyor.
Cumhurbaşkanı Özal
televizyona çıkıyor, kanm
tstanbul ll Başkanı olacak.
Yeğenim kötüdür. Şu şu
bakanlar kakadır diyor. Bu
olay en geri ülkelerde bile
görülebilecek bir olay
değildir. Batı
demokrasilerinde böyle
olaylar, ancak tiyatro
sahnelerinde komedi olarak
oynanır. Bugün Türkiye'de
'Hanedan Tiyatrosu'
oynanmaktadır. Bu çok
üzücü bir durumdur. Bu
dunımu yaratanlann sağlığı
yerinde değildir. Yaptıklan
işler sağMıksızlık işaretidir.
Bir an önce buna bir
çözüm bulunmalıdır.
Yaşananlar bir
depresyondur ve marazi
baskımn yüze vurmuş
şeklidir" dedi.
Çuha, KİT
yönetiminde
• ANKARA (Cumhuriyet
Börosu) — Eski Hava
Kuvvetleri
Komutanlanndan Cemil
Çuha, Türkiye Çimento ve
Toprak Sanayii A.Ş.
Yönetim Kurulu üyeliğine
getirildi. Atamaya ilişkin
Uçlü kararname, Resmi
Gazete'nin dünkü sayısında
yayımlandı. Kısa bir süre
önce de çok sayıda emekli
orgeneral ile üst düzey
bürokrat, kamu iktisadi
teşekkülleri (KİT) yönetim
kunıllanna atanmıştı.
\asama
tazminatı
• ANKARA (AA) —
Emekli parlamenterlere
çalışmama kaydıyla verilen
yasama tazminatının,
ölümlerinden sonra dul ve
yetimlerine de verilmesi
istendi. DYP Grup Başkan-
vekili ve Balıkesir
Milleıvekili Mustafa
Çorapçıoğlu, TBMM
Başkanlığı'na verdiği yasa
önerisiyle, milletvekillerinin
özlük haklannı düzenleyen
yasanın, emekli
parlamenterlere yasama
tazminatı verilmesine ilişkin
bölümünde değişiklik
öngörülüyor.
SHP lideri, Doğan'ın azledilmesinde;: Başbakan'ı sorumlu tuttu
Iııöııii: Âkbulut zavallıGüneydoğu gezisine Diyarbakır'dan
başlayan Erdal İnönü, muhalefetin savaş
karşıtı politikasının başarılı olduğunu
belirterek "Şayın Akbulut bizi bu
politikamız için gene suçluyor. Ama
bugünlerde bizi suçlayacak hali kalmadı
zavallının" dedi.
için yapıyor. Bu açıkça kişisel
yönetimdir" diye konuştu. Par-
tisinde "bazı yeni ayrılıkların"
ortaya çıktığını kaydeden İnönü,
örgüte seçime kadar birleşme
çağrısında bulundu.
SHP Genel Başkanı Erdal
Inönü, iki gün sürecek Güney-
doğu gezisine dün Diyarbakır'-
dan başladı. fnonü'nün gezisine
Genel Sekreter Yardımcısı Meh-
met Moğultay ve bölge milletve-
ALt DOĞAN
VEDAT YENERER
ERGUN AKSOY
DİYARBA-
KIR/URFA —
SHP Genel
Başkanı Erdal
İnönü, Başba-
kan Yıldırım
A k b u l u t ' u
"zandlı" olarak niteledi. İnönü,
Savunma Bakanı HUsnü Do-
ğan'ın azledilmesinde "asıl so-
rumluluğun Akbulut'ta" oldu-
ğunu belirterek "Sayın Özal ca-
nının istediğini Başbakan ve
ANAP çogunlugu kabul ettiği
killerinin yanı sıra Deniz Bay-
kal'a yakın Diyarbakır Milletve-
kili Fuat Atalay da katıldı. İnö-
nü, Diyarbakır'da yaptığı salon
toplantısmda Körfez savaşından
en çok etkilenen bölgenin Gü-
neydoğu olduğunu, ancak hü-
kümetin bölgenin zarannı taz-
min edecek onlemler almadığı-
nı anlattı. Üslerin kullanılması-
nın Türkiye'ye tehlike getirebi-
leceğini, muhalefetin savaş kar-
şıtı politikasının başanlı olduğu-
nu kaydeden İnonu, "Sayın Ak-
bulut bizi bu politikamız için ge-
ne suçluyor. Ama bugünlerde
bizi suçlayacak hali kalmadı
zavaüınuT diye konuştu. İnönü,
mevcut banş girişimlerinin ka-
bul edilerek savaşm bir an önce
bitmesini istediklerini söyledi.
Cumhurbaşkanı Turgut
Özal'ın "iç politikadaki kaygı-
ları nedeniyle ABD'ye yaranma
politikası güttüğünü, bunun
ulusal onurla bağdaşmadığını"
belirten İnönü, "Seçim yaklaşı-
yor. Muhalefet iktidar olacak.
Sayın Özal o zaman ne yapa-
cak?" dedi.
Hüsnü Doğan'ın Cumhurbaş-
kanı Turgut Özal tarafından gö-
revinden azledilmesine de deği-
nea înönü şöyle konuştu:
"Sayın Akbulut bakana tele-
fon açıp 'Ben bir gun once öyle
söyledim, ama kusura bakma
Cumhurbaşkanı seni azletti' de-
miş. Telefonla bir bakanın azle-
dildiği cumhuriyet tarihinde gö-
riilmemiştir. Asıl sorumluluk
Sayın Akbulut'undur. Çünkii
buna o razı oluyor. Sayın Özal
canının istediğini Başbakan ve
ANAP çoğunluğu kabul ettiği
için yapıyor. Bu açıkça kişisel
yönetimdir. Ama ANAP'ın ço-
ğunluğu bitecek. Önümüzdeki
secimde SHP iktidar olacak. tş-
te Sayın Özal bunu onkmek için
anayasayı değiştirmeye çalışıyor.
Ama bunlann hepsi beyhude
gayreüer. Türkiye'nin sağlam dış
politikası Özal'a rağmen siire-
cektir."
Kürtçeye serbestlik getirilmesi
konusunda panisinin çok önce-
den yasa değişikliğı önerisinde
bulunduğunu anımsatan İnönü,
son zamanlarda Özal'ın talima-
tıyla ANAP'ta başlayan geliş-
meden bir sonuç çıkmadığını
vurguladı. İnönü, "Hep oyala-
ma, eveleme geveleme. ANAP-
tan demokratik doğnıltuda hiç-
bir şey çıkmaz" diye konuştu.
İç politikanın en önemli soru-
nunun, Özal'ın kişisel yönetimi
olduğunu vurgulayan İnönü, se-
çimin bu sorunu çözme olanağı
vereceğini belirterek şunları
söyledi:
"Son zamanlarda birtakım
talihsiz olaylarla partimizde bazı
yeni ayrılıklar çıktı. Bu aynlık-
lan gidermek bizim elimizdedir.
Ama biz genel merkez olarak
bunlann tümünii çözemeyiz. Si-
zin de çaba göstermeniz gerekir.
Tabandaki aynlıklar bize çok
zarar veriyor. Bunun için elbir-
ligiyle aynlıklan ortadan kaldı-
ralım. Seçime ne kadar birleşe-
rek gidersek o kadar güçlii çıka-
rız. Seçimden anayasayı değişti-
recek bir çoğunlukla çıkmak bu-
gün birinci görevimizdir."
İnönü'nün konuşması sırasın-
da salonda bulunan partililer sık
sık Başbakan İnönü sloganları
ile SHP liderini alkışladılar.
İnönü, daha sonra Siverek ve
Hilvan üzerinden Şanhurfa'ya
gecti.
tNÖNÜ — Diyarbakır'da salon toplantısmda konuşan SHP lideri, örgiile Mrleşme çagnsında bulundn. (Fotoğraf: Osman Yıldız)
DSP lideri Ecevit, "Bu iktidarla Türkiyeyönetilemez" dedi
'Siyasal biınakm var'BETÜL UNCULAR
ANKARA — DSP Genel
Başkanı Bülent Ecevit, hü-
kümetteki son krizi değer-
lendirirken hükümetin artık
güvenilirliğini yitirdiğini
söyledi ve "Haysiyetli bir
hükümet oluşturulmaiı ya
da Türkiye derhal seçime götürülmeli" de-
di. Başbakan Yddınm Akbulut'un, Milli Sa-
vunma Bakanı Hüsnü Doğan'ın görevden
ahnmasıyla ilgili öneriyi kendi özgür irade-
siyle yapmadığana, Cumhurbaşkanı'nın ıs-
rarlan karşısında bu kararı aldığına işaret
eden Ecevit, Türkiye'nin çok ciddi bir siya-
sal bunalım ve rejim bunalımıyla karşı kar-
şıya bulunduğuna dikkat çekti.
DSP lideri Ecevit'e yöneltilen sorular ve
yanıtlan şöyle:
Ortadoğu'daki olası ağırlığını büyük ölçü- il başkanlığı adaylığına talip oldu?
de yitirdi. Başbakan ve Cumhurbaşkanı'nın ECEVİT: Her ikisi de olabiür. Belli ki Sa-
birlik beraberlik sözleri hiç inandıncı olmu- yın özal'ın artık eşi ve çocukları dışında
yor. Cumhurbaşkanı devletin başıdır ama kimseye güveni kalmamıştır. Partinin yöne-
bir partinin başı gibi bile değil, parti için- timini fiilen eşine devretmek ve partiyi eşiyle
de bir hizibin başı gibi davranıyor. Sayın birlikte yönetmek istemektedir. İl başkan-
Özal hâlâ fiilen yönetmeye çalıştığı parti-
nin bile birliğini beraberliğini temsil edemi-
yor. Hanedan diye adlandırılan ailesi için-
de bile birlik bütünlük sağlayamıyor.
Sayın Özal kural tanımıyor. Başbakan'a
"Suçlanan kişiler yeni mi
çağdışı oldular?" diyen.DSP
lideri Ecevit, "Özal ANAP'ı
eşiyle birlikte yönetmek
istiyor. Semra Özal,
Cumhurbaşkanı adına fiilen
— Başbakan Akbulut, "Hükümet bir- A N A P ' ı n Üderliğini yapacak
demektir" şeklinde konuştu.lik ve bütünlük içinde görevini sürdürecek.
Hiçbir bakan aynlmayacak" biçiminde yap-
tığı acıklamadan bir gün sonra Milli Savun-
ma Bakanı Hüsnü Doğan azledildi. Başba-
kan bir gün önceki açıklarnasıyla bir gün
sonra bakanın görevden aunmasını önenne-
sini nasıl değerlendiriyorsunuz?
ECEVTT: Bu konuda yapılan resmi açık-
lamalar ve basında çıkanlann dışında bilgi
sahibi değilim. Ancak Sayın Başbakan'ın
deyişiyle malum olaydan sonra Sayın Hüs-
nü Doğan'ın Milli Savunma Bakanı olarak
kalamayacağı belliydi. Sayın özal iç ve dış
politikada bütün kararlan kendi başına alı-
yor, tek adam egemenliğini sürdürüyor. Üs-
telik bu kararlar istikrarsız ve tutarsız ka-
rarlar. Türkiye dünyadaki saygmhğını ve
hğına gelecek olan Semra özal Cumhurbaş-
kanı adına fiilen ANAP'ın liderliğini yapa-
cak demektir.
— Cumhurbaşkanı Ozal, eşi Semra
Özal'ın konumu ile Rahşan Ecevit'in siyasi
konumu arasında paralellik bulunduğunu
söylüyor.
ECEVTE Benim eşim bir muhalefet par-
tisinin Genel Başkan Yardımcısı, Sayın Sem-
ra Özal Cumhurbaşkanı'nın yardımcısı.
Anayasaya göre cumhurbaşkanı tarafsız ol-
mak zorundadır. Oysa Sayın özal partisiyle
ilişkisini kesmediği gibi parti içinde bir hi-
zip başı gibi davranıyor. Cumhurbaşkanh-
ğı forsunu parti içi kuliste kullanıyor.
— Son günlerde gündeme getirilen ana-
yasa degişikiikieri konnsundaki görüşleri-
nizi alabilir miyiz?
ECEVİT: Seçmen yaşmın 18'e, seçiime
yaşının 25'e indirilmesini ilk ortaya atan
parti DSP'dir. Milletvekili sayısının 600"e çı-
kanlması o kadar önemli değil. Ancak baş-
kanlık sistemine öteden beri karşıyız. Ana-
yasa değişiklik önerileri arasında seçim sis-
En başta seçim sis-
baskı uygulayarak Hüsnü Doğan'ın azli için
öneride bulunmaya zorlamıştır. Başbakan
bu öneriyi belli ki özgür iradesiyle yapma-
mıştır, Cumhurbaşkanı'nın ısrarlan karşı-
sında yapmıştır. 24 saat içinde büyük çeliş-
kiye düşmüştür. Artık hükümet güvenilir-
liğini yitirmiştir. Türkiye çok ciddi bir si-
yasal bunalım ve rejim bunalımıyla karşı
karşıyadır: Türkiye artık bu iktidarla ve bu
hükümetle yönetilemez. r - r
,I
,.r +
^-_ , - . , , . . . . . ... ..
.. ECEVIT: Solu, sağı bir butun gıbı gor-
— Semra Ozal muhafazakâriann parti ve mek siyaseti çok basite indirgeyen son de-
hükümet yönetiminden temizlenmesi ope- rece de yüzeysel bir yaklaşım. Bize böyle bir
rasyonu için mi yoksa Cumhurbaşkanı
Özal'ın geleceğe ilişkin planlan sonucu mu
T ^ P g o l g e
kabınesınde yenıden sol-
öneri yeniden gelecek olursa kimse bunu
ciddiye alacağımızı sanmasın.
Demirel
Türkiye'yi
yönetenler
dökülüyor
ANKARA
(Cumhuriyet
Bürosu) —
DYP Genel
Başkanı Süley-
man Demirel
Milli Savunma
Bakanı Hüsnü Doğan'ın göre-
vinden azlini değerlendirirken
"Türkiye'yi yönetenler dökülü-
yor. Millet sıkıntı içinde kıvra-
nırken bu tam bir cengi<*ir, ayıp-
bir şeydir. Bu ülkeyi yonetenle-
rin devlete verdiği en büyük za-
rar son birkaç gün zarfında oy-
nanan vodville ortaya
konmuştur" dedi. Körfez sava-
şında son birkaç gun içinde çok
büyük ilerleme kaydedildiğini
bildiren Demirel, Dışişleri Baka-
nı Kurtcebe Alptemoçin'i ise
"savaş avukatlığı" ile suçladı.
DYP Genel Başkanı Süley-
man Demirel dün genel merkez-
de duzenlediğı basın toplantısm-
da iç ve dış politikadaki son ge-
lişmeleri değerlendirdi. Önceki
gün komiser Zeki Kaya'mn öl-
dürtfldüğünü, Türkiye'dekrcina-
yetler zincirinin arttığını bildiren
Demirel, "Devlet cinayetin fail-
lerini bulacak mı? Bulacaksa, ne
zaman bulacak? Yoksa kendileri
hakkında biz bu işi yapamıyo-
nız, gelsin başkalan yapsın di-
ye karar mı alacak ?" diye
sordu.
Demirel, bugün Türkiye'yi yö-
netenlerin halinin perişan oldu-
ğunu belirterek sözlerini şöyle
sürdürdü:
"Türkiye'yi idare edenlerin
hali, birbirierine söyledikleri laf-
lar ortada. Türkiye hükümetinin
üyesinin başbakana. başbakanuı
hükümet uyesine, Çankaya'da
oturan zatın hükümet başkanı-
na, onnn bakana olan tavırlan
ve sözleri orta yerde. Millet sı-
kıntı içinde kıvranırken bu tam
çengidir. Ayıp bir şeydir. Ben şa-
hıslann sorunu ile ilgili değilim.
Benim meselem devletimdir.
Devleti, onun müessesesi olan
Çankaya'yı, hükümeti ve bakan-
lığı tahrip etraişlerdir. Devletin
tahribatına çare bulmak fevka-
lade güçtür. Bugün ülkeyi yöne-
tenlerin devlete verdiği en buyuk
zarar son birkaç gün zarfında
oynanan vodville ortaya kon-
muştur, bu bir traji komiktir."
Demirel, bir gazetecinin hane-
danlığa ilişkin sorusuna ise
"Hanedan ne Türkiye'nin ne de
benim sorunumdur. Kimin han-
gi düğüne, hangi derneğe katı-
lacağından anlam çıkarmam.
Türkiye'de seçim hanedanın ar-
zusuna bağlı değildir. Başka se-
bepler vardır seçim konusunda.
Gidersek gelemeyiz korkusudur
seçim yapılamayışının sebebi.
Bunda da baklıdırlar. Ama bu-
rası da babalannın çiftliği
değildir" yanıtını verdi.
CUNEYT ARCAYUREK
YAZIYOR
SHP'de muhalefet'partiiçindeyazıhpropagandayayöneliyor
Baykalcdarda Haktîk' değişildiği
YALÇIN ÇAK1R
SHP'de karşılıklı program ve proje
ataklan sürerken "göriiş ve önerileri"
kamuoyu önünde tartışmakla eleştirilen
eski Genel Sekreter Deniz Baykal ve ar-
kadaşları, "Sosyal Demokrat Tartışma
Platfonnu" adlı bir paket hazırlayarak
genel merkeze sunmaya karar verdiler.
"Yeni Yaklaşımlar - Yeni Hedefler "
başhklı ve "Parlamentonun Yapısı",
"İdari Yapı", "Siyasi Yapı" diye üç bö-
lümden oluşan platformda anafıkir ola-
rak "geleneksel olan her şeyin
sorgulanması" gerektiği savunuldu.
Baykal'a yakın milletvekillerinin plat-
formun parti yetkili kurullan araahğıyla
parti kamuoyunda tartışılmasını talep
edecekleri belirtildi.
SHP Diyarbakır Milletvekili Fuat
Atalay, yeni çahşmalanyla ilgili olarak
"Geleneksel olan her şeyi
sorgulayacağız" derken bundan böyle
kürsülerden "sözlü propaganda" yeri-
ne "parti içinde yazılı propaganda"yı
tercih edeceklerini söyledi. Atalay, ça-
lışmalarında "Türkrje'nin idari ve siyasi
yapüaşması nasıl olmalıdır" sorusunun
yanıtlannı tartışmaya açacaklarmı belir-
terek platform hakkında şunlan söyledi:
"Sorgulayıcı olmalıyız. Dinamik ve
uzlaşmayı içine sindiren bir yapıda ol-
malıyız. Çıkış noktamız: 'Türkiye'nin
1920'lerin modelleriyle gidemeyeceği'
fikri oldu. Dış politika konusunda gö-
rüşlerirnize açık ve net bir şekilde yer
verdik. Platformu aynca 'Parlamento-
nun yapısı', 'İdari yapı', 'Siyasi yapı' di-
ye üç bölüme ayırdık. Dış politika ko-
nusunda Türkiye'nin Ortadoğu'da ak-
tif rol alması gorüşünü savunduk. Türki-
ye, silahsızlanmada öncü olmalıdır. Sa-
vaştan 'yaraJı bir yılan' gibi çıkacak olan
Saddam Hüseyin'in ateşkesle barışı ka-
bulleneceğini düşünmenin çok hayalci
olacağını söylüyoruz. Türkiye bölgede-
ki ekonomik isbirliklerinde öncü olma-
lıdır ve yer almalıdır."
Dış politika konusunda Ortadoğu'da
dengelerin değiştiğine dikkat çektiklerini
belirten Atalay, "Ortadoğu Araplann-
dır fikri geçerii değil. Ortadoğu Ortado-
ğu halklarınındır. Türkiye aktif dış po-
litika Ue söz sahibi olmalıdır" dedi. Plat-
form un "Parlamentonun yapısı" bölü-
munü de alıntılarla aktaran Atalay, de-
ğişen ihtiyaçlar karşısında yeni düzenle-
melere gidilmesi gerektiğini belirterek
şöyle devam etti:
"Siyasal iktidan denetleme mekaniz-
malarına sahip olmayan bir parlamen-
to 1990 Türkiyesi'nin parlamentosu ola-
maz. Parlamentoya işlerlik kazandırıl-
roalıdır. 'İdari yapı' ile ilgili bölümde de
artan nüfus oranıyla gelişen kentlerde-
ki yapdanmanın nasıl olması gerektiği-
ni anlattık. Kenlleri İçişleri Bakam'nın
atadığı siyasal ve idari hiçbir sorumlu-
luğu olmayan kişilerle yönetme devri
geçti. Belediyelerin yapısı değiştirilme-
lidir. Demokrasiye öz ve işlev kazandır-
manın bir yolu, köy muhtariıklarından
başlayarak, kaymakam, vali, belediye
başkanının konumunu, dublikasyonla-
rını sorgulayıp yeni bir idari yapı kur-
malıyız. Burada halkın seçtiği yönetici-
lerle 'kent konseyi' oluşturulmalıdır di-
yoruz."
Atalay, hukuk sisteminin de gunün ih-
tiyaçlanna yanıt verebilecek, dinamik ve
gerçekçi biçimde yeniden yapılandırıl-
ması için önerilere yer verdiklerini be-
lirterek "Önyargısız olmalıyız ve öneri-
lere açık olmalıyız" dedi. Halkın dev-
letin değil, devletin halkın hizmetinde ol-
ması gerektiği gorüşünü de savunan
Atalay, genel merkezden bu platformu
tartışmaya açmasını talep edeceklerini,
kurultay zemininin daha da hareketle-
neceğini sozlerine ekledi.
TO'den Akbulut'a
3 Fırça
ANKARA — Geçen perşembe günü TÖ ile yaptığı görüş-
menin gerçek yüzünü, daha sonra bir araya geldiği başta
Hüsnü Doğan ile öteki üç bakana, Başbakan Akbulut aca-
ba anlattı mı, bilinmiyor.
Sağlam kaynakların verdiği bilgilere göre perşembe gö-
rüşmesi dramatik içerikte. Daha çok TO'nün öne sürdüğü
öğelerin ışığında bir çeşit hesaplaşma. TÖ'nün aylardır Ak-
bulut'ta saptadığını söylediği sakıncalı politikalann -bir
bakıma- dökümünün yapıldığı görüşme.
Belki gereken sözcükleri kullanmadı ama TÖ'nün Akbu-
lut'tan artık usandığını duyumsattığı dakikalar. Sonlardada
TÖ'nün doğasına uygun tehditler...
Sağlam kaynaklar, o görüşmede TÖ'nün Akbulut'a "ha-
talarfnı sıraladığını söylüyor: (1>- TÖ diyor ki; Urfa'da sar-
hoştun. Basın önünde Meclis'ten Körfez'le ilgili yetki iste-
yen bana karşı çıktm. (2)- Zonguldak'ta maden işçileri grev
yapıyor. Sen Bolu'ya, ışçilerin ayağına kadar gidiyor, ora-
da daha önce grev konusunda söyledıklerimin tam tersini
söylüyorsun. (3)- Benim çıkışımdan sonra Hüsnü Doğan'a,
istifa etmemesini, beraber geldik beraber gideceğiz nasıl
dersin?
Suçlamalar sıralandıktan sonra görüşme kuşkusuz son
günlere geliyor. TÖ'ye göre gerçek sahibi Köşk'te oturur-
ken başkalan parti üzerınde kişisel ve kadrosal hesaplar ya-
pamaz. Hele Akbulut gibi -TÖ'ye göre- siyaseten özürlü bir
kişi, "kim oluyor ve kendini ne zannediyor."
TÖ'den Akbulut'a yükselen ses; "alımallah -karşısına
çıkanı- yerte bir edeceğini" duyuruyor. Oysa Akbulut, ken-
dini Başbakan biliyor. Arkadaşlanyla buluştuğunda istifa is-
temlerini geri çeviriyor, azil önerilerini kabul etmeyeceğtni
bildiriyor.
Fakat son dakikada Hüsnü Doğan'ı azlediyor. Tutumu Do-
ğan'a tanıklar önün-
de söyledikleriyle
çelişince, "Buna
mecburdum" diyor.
Böylece bilimsel ola-
rak nasıl adlandırıla-
cağını kestıremedi-
ğimiz garip bir siya-
set anlayışı veya si-
yasal mantık sergili-
yor. Önemli her
olayda "doğrulan"
ya arkadaşlarına ya
da basına söylüyor,
ne çare, TÖ'yü gö-
rünce ya da Çanka-
ya'dan telefon gelin-
ce "eğrileri" yeğli-
yor.
Bir yandan da Do-
ğan'ın kendisine
"yardımcı" olmadı-
ğından dem vura- ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ _ ^ _ _ _ _ _ ^
rak, kamuoyunu, ya- •
kın arkadaşlarını şaşırtıyor. Hüsnü Doğan ne yapmış da yar-
dımcı olmamış? Köşk diyor ki; Milli Savunma Bakariı
MGK'ya gelirse s!:andal çıkarır, komutanların önünde -
anayasal yetkisi olmadığı halde- azlederim. Ne bakanlıktâ
istiyor ne de yanında. Başbakan ise Hüsnü Doğan'a şu foV-
mülü gösteriyor: MGK'ya gelme, bakanlıktan da istifa etme!
Bu dahiyane buluş, elbette olacak şey değil. Savunma
Bakanı anayasaya göre MGK'nın asli üyes., gitmeyecek. is-
tifa da etmeyip koltuğunu ısıtmayı sürdürecek? Akbulut'un
resmi açıklamasında Doğan'ın kendisine yardımcı ofrfia'ffi;
ğını söylerken murat ettiği olay bu. Güler misin ağiar mısın/
Keçeciler, Çiçek ve Aksu'nun, birlikte yola çıktıkları Do-
ğan'a "reva görülen muameleyı" sindiremedikleri bir ge<-
çek. Azil gecesi Doğan'la yaptıklan değerlendirmelerden
sonra kabinede kalmaya karar verdiklerini dün sabah doğ-
ruluyoriar. .
"Içeride kalarak mücadeleye devam" anlamına gelen bir
politika saptanıyor. İstanbul başkanlığıyla ilgili politikaları-
nı kararlılıkla sürdürecekler. Kabinede kalırken bir bildiriy-
le görüşlerini açıklamaları şu sırada söz konusu değil. .
ANAP'taki çelişkili gelişmeler 3 Mart'la kesişiyor. O ta-
rihte ve sonraşı günler sadece SÖ'nün zaferi kutlanmaya-
cak. Kocası TÖ'nün partiye vereceği yeni biçimterin de uy-
gulamaya girmesi bekleniyor.
Hükümetin grupta güvensizlik oyuyla düşürülmesi olash
lığından ya da Akbulut'un istifaya zorlanmasından söz edi-
liyor. Bu aralar, Mesut Yılmaz'ın Başbakanlık şansının Köşk
indjnde yükseldiğini söyleyenler çoğalıyor.
Öylesine yozlaşma içindeyiz ki...
ANAP teknesi seçimde kaptanıyla batana kadar bekle-
yeceğiz!
Sağlam kaynakların
verdiği bilgilere göre
perşembe görüşmesi
dramatik içerikte.
Daha çok TÖ'nün öne
sürdüğü öğelerin
ışığında bir çeşit
hesaplaşma. TÖ'nün
aylardır Akbulut'ta
saptadığını söylediği
sakıncalı politikalann
-bir bakıma- ,
dökümünün yapıldığı '
görüşme.
P A B T I L E B D E N
Eğitime önem
KAYSERİ (Cumhuriyet) — SHP Genel
Sekreter Yardımcılanndan Doç. Dr.
Abdülkadir Ateş, parti olarak eğitime
yönelik çok yönlu bir çalışma başlattıklarıhı
açıkladı. Ateş, "Bu çalışmanın amacına '
ulaşabilmesi için Sayın Genel Başkanımız,
Sayın Genel Sekreterimiz ve tüm parti
örgütlerimiz seferber oldu" dedi. Kayseri'de iki gün süreli'
olarak düzenlenen "Orta Anadolu Parti tçi Eğitim" '
seminerine SHP Genel Sekreter Yardımcılan Doç. Dr.
Abdülkadir Ateş, Cevdet Selvi, Milletvekilleri Ekrem
Kangal, Fuat Ercetin, Cemal Şahin, Mehmet Dönön, Doç.
Dr. Ali Yar ve ömer Miski ile Prof. Dr. Cevdet Erdost ve
Prof. Dr. Duygu Sezer katıldı. Şehir Tiyatrosu'nda
düzenlenen ve SHP İl Başkanı Av. Mustafa Karsh'nın
açılış konuşmasıyla başlayan seminerde konuşan Ateş,
parti olarak eğitime önem verdiklerini söyledi.
Hükümet taksit taksit
KOCAELİ (AA) — DYP Genel Başkanvekili Hüsamettin
Cindoruk, Körfez krizinden sonra, Türkiye'de genel
seçimin kaçınılmaz olduğunu bildirerek "Biz hükümetin
toptan gitmesini istiyoruz, onlar taksit taksit gidiyorlar"
dedi. Belediye başkanlığı seçimi yapılacak olan İzmit'e
bağlı Aslanbej kasabasında partisince düzenlenen
açıkhava toplantısmda konuşan Cindoruk, Türkiye'de ve
dünyada siyasetin zor günler yaşadığını kaydederek
hükümetin de Türkiye'yi iyi idare edemediği goruşünu
savundu. Milli Savunma Bakanı Hüsnü Doğan'ın
azledilmesi konusuna da değinen Cindoruk, bu
uygulamanın, anayasaya ve demokratik ilkelere aykırı
olduğunu öne surdü.
Sistemler çatlıyor
ANKARA (AA) — DMP Genel Başkanı '
Bedrettin Dalan, kanunsuz vergi alınmasınıh
tek istisnasının enflasyon olduğunu '
^Urterek "Bu açıdan baktığımızda, '
enflasyonu yüzde 50'nin üzerine çıkaran
hükümetlere tümüyle kanunsuz hükümetler
demek mümkundür" dedi. Dalan, Mali
Müşavirler ve Muhasebeciler Birliği Genel Kurulu'nda
yaptığı konuşmada Türkiye'de devletin, enflasyonu devamlı'
olarak bir Fınansman kaynağı olarak kullandığını ve .
haksız bir vergi niteliğinde vatandaşın sırtına yüklediğini \
öne sürdü. Serbest piyasa ekonomisinde kaynakların ']
rasyonel kullanımının zorunlu olduğunu bildiren Dalan,
"Ama bugün baktığımızda mali kaynakların yüzde
70'inden fazlasını devletin çok irrasyonel şekilde
kullandığını görürsünüz. " diye konuştu.