13 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
ŞUBAT 1991 HABERLER CUMHURİYET/Ş ( Karsu: Şansı hiç kalmadı . • tç Politika Servisi — Kapatılan CHP'nin ; Erzincan milletvekillerinden Nurettin Karsu Başbakan - Yıldırım Akbulut'un 'Kürtçe serbestisi' konusunda yakın farkadaşlarına 'Kürtçe .serbest bırakılırsa benim ı bile Erzincan'dan seçilmem büyük riske girer' sözleri üzerine bir açıklama yaptı. .Karsu, Erzincan'la .Kürtçenin herhangi bir (ilgisini kuramadığını belirterek. "Erzincanlılar . Yunus Emre, Hacı Bektaş Veli ve Atatürk Türkçesi 'konuşurlar. Zaten Sayın jAkbulut'u Erzincanlılar değil Kenan Evren seçmişti. Bu beyandan sonra seçilme şansı hiç kalmamıştır" dedi. SHP-TRT ' mahkemelik • ANKARA (Cumhuriyel Bürosu)— SHP, TKT'nin "cevap hakkı" istemini ret kararına itiraz ederek Ankara Sulh Ceza Mahkemesi'ne başvurdu. SHP, bir grup partili milletvekilinin TRT Genel Müdürü Kerim Aydın Erdem'i ziyaretine ilişkin verdiği haberin biçimi ve Başbakan Yıldırım Akbulut'un konuşmasına ilişkin, TRT'den cevap hakkı isteminde bulunmuştu. TRT'nin bu istemi önceki gün reddettiğini açıklaması üzerine SHP, avukat Şahin Mengu eliyle itiraz .dilekçesini dün Sulh Ceza Mahkemesi'ne iletti. Mahkeme, SHP'nin TRT'ye tyaptığı "cevap hakkı" .istemini inceledikten sonra, 2 gün içinde karannı raçıklayacak. SHP, mahkemenin aleyhte karar vermesi durumunda Asliye Ceza Mahkemesi'ne -gidebilecek. ,yürüyüşe erteleme • İSTANBUL (AA) — Muhalefette bulunan 8 %iyasi partinin temsilcilerince oluşturulan komite tarafından bugün -Şişli Abide-i Hürriyet Caddesi'nde yapılması •kararlaştmlan "barışa çağn" yürüyüşü, İstanbul -Valiliği'nin karanyla 2 ay ertelendi. Tertip ıKomitesi'nce dün düzenlenen toplantıda karar .protesto edildi. İstanbul -Vali Yardımcısı Osman Gürbüz imzasıyla Tertip Komitesi Başkanüğı'na tebliğ edilen yazıda, -yapılmak istenen yürüyüşün 2911 Sayılı Toplantı ve ^Gösteri Yüruyüşleri JCanunu'nun 17. maddesi gereğince 2 ay süre ile 30 Mart 1991 tarihine kadar "ertelendiği bildirildi. SHP ll Merkezi'nde konuyla ilgili basın toplantısı düzenleyen SHP, DYP, HEP, RP, TTBKP, SP, ŞBP ve Yeşiller partisi temsilcileri, •yürüyüşün ertelenmesini hukuk dışı ve demokratik olmayan bir davranış olarak nitelendirdiklerini açıkladılar. Tikriti, Aksu ile görügtü • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) — Irak'ın Ankara büyükelçisi Rafı Dahham Micvel El-Tikriti, Kaya Erdem, Hüsnü Doğan ve Halil Şıvgın'dan sonra dün de Içişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'yu ziyaret etti. Büyükelçi El-Tikriti'nin isteği üzerine gerçekleşen görüşmede Bakan Aksu, Kûrfez krizi boyunca Türkiye'nin BM'nin kurucu bir üyesi olduğunu anımsatarak, uluslararası camianın kararlannın benimsenerek, uygulandığını söyledi. 'Akbulut'un gezisi iptal • ANKARA (AA)— Başbakan Yıldırım Akbulut'un bu hafta sonu Van ve Hakkâri'yi kapsayan yurt gezisinin iptal edildiği bildirildi. Başbakan yetkililerinin verdiği bilgiye göre, Başbakan Yıldırım Akbulut'un gezisi kötü hava koşullan yüzünden iptal edildi. Başbakan, AGİK gereklerinin yerine getirileceğinisöyledi Akbulut'tan ffüvenceBaşbakan, AT Karma Parlamento Komisyonu Başkanı Metten'i kabul etti. Akbulut, Türkiye'nin insan hakları alanında mevcut uluslararası denetim mekanizmalarına çekincesiz taraf olduğunu söyledi. ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) — Başbakan Yüdınm Ak- bulut, Avnıpa Güvenlik ve Iş- birliği Konferansı'nın (AGİK) insani boyutunca öngöriilen de- netim mekanizmalannın tüm gereklerinin yerine getirileceği- ni bildirdi. Akbulut, terör ve anarşiyle mücadele yasa tasan- sı hazırhklarının da bu amaca dönük çalışmalann son ömeği olduğunu söyledi. Başbakan Yıldırım Akbulut, bir süredir Ankara'da temaslar- da bulunan Avnıpa Topluluğu Karma Parlamento Komisyonu Başkanı Alman Metten'i dün kabul etti. Akbulut, kabul sıra- sında yaptığı konuşmada "Türk hükümetinin, insan haklan ala- nında mevcut uluslararası dene- tim mekaniznuüanna tereddüt- siiz ve çekincesiz taraf olduğunu" bildirdi. Akbulut, Türkiye'nin, AGlK'in insani bo- yutunca öngöriilen denetim me- kanizmasının tüm gerekle-ıni yerine getirmeye hanr olduğunu belirtti. Başbakan, bu amaçla TBMM'de İnsan Haklan Ko- misyonu kurulduğunu anımsattı ve Türkiye'de terörist hareketle- rin mahkeme karanyla cezalan- dınlmasının insan haklanna ay- kın bir tutum olarak değerlen- dirilemeyeceğini söyledi. Akbu- lut, terör ve anarşiyle mücadele için hazırlanan yeni yasa tasan- sırun terorizmin önlenmesi ko- nusundaki çahşmalann, Avnıpa hukukuna uyumun son örnek- lerinden olduğunu belirtti. Baş- bakan Akbulut, Yunanistan'ın Türkiye-AT ilişkilerindeki tutu- munu ima ederek "Bir ülkenin sürekli çıkarttıgı engelin. Onbir- ler'in gerekli siyasi irade oluştur- maları halinde aşılabjlecegiae inancını" vurguladı. Bir süredir Ankara'da bulu- nan AT Karma Parlamento Ko- misyonu Başkanı Metten, te- maslarından sonra düzenlediği basın toplantısında, Kürtçe ko- Metten sorulan yanıtlarken de, Kürtçe konuşma ve eğitim serbestisi getinhriesi gerektiğini nuşma serbestisi ile birlikte de- mokratikleşme yolunda atılan adımlan "ohımlu" gelişmeler olarak niteledi. Metten, insan haklanna çok büyük önem ver- diklerini belirterek, Türk Ceza Yasası'nın fikir suçlanna ilişkin 141, 142 ve 163. maddelerinin yüriirlükte olmasıru, işkence uy- gulamalarını ve olağanüstü hal bölgesi Güneydoğu'da uygula- nan kanun hükmündeki karar- nameleri, insan haklan açısın- dan giderilmesi gereken konular olarak niteledi. Metten, AT Karma Parlamen- to Komisyonu Eş Başkanı Bii- lent Akarcalı ile birlikte düzen- lediği basın toplantısında, insan hakları ve demokrasi konusun- da Türkiye'nin attığı adımlardan memnuniyet duyduklarını söyledi. savundu. Fikir suçlanndan do- layı mahkûmiyet cezalanm in- san haklan açısından büyük ek- siklik olarak niteleyen Metten, işkencenin sürdürülrnesi ve Ola- ğanüstü Hal Bölgesi'ndeki sı- kıntılara dikkat çekti. AT Karma Parlamento Ko- misyonu Başkanı Biilent Akar- calı da demokrasi ve insan hak- lan konusunda Türkiye'nin çok hızlı ve önemli adımlar attığını, İnsan Haklan Komisyonu ku- rulduğunu, uzun süredir sıkıntı yaratan komünist parti kurulup kurulmaması tartışmalannın ge- ride kaldığını, TCK'nın 140. maddesinin kaldınldığını, Kürt- çe konuşma serbestisi iceren dü- zenlemeler yapıldığını anlattı. Kürtçe ve TCK'daki değişiklikler Batı'da olumlu karşılandı AGIK'te rahatlama çabalarıBatılı diplomatlar özellikle Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Konferansı (AGİK) bünyesinde temmuzda Cenevre'de, kasımda Oslo'da gerçekleşecek toplantılar için Türkiye'nin şimdiden rahat bir nefes alabileceğini belirtiyorlar. Diplomatlar, alınan kararlan Helsinki Nihai Senedi ve Paris Şartı hükümlerinin yerine getirilmesi açısından "olumlu" buluyorlar. feransı (AGİK) bünyesinde ger- çekleştirilecek toplantılar için Türkiye'nin "şimdiden rahat bir nefes alabilecegi" görüşünü savunurken, alınan kararlar Helsinki Nihai Senedi ve Paris ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) — Bakanlar Kurulu'nun Kürtçenin kullanımını serbest bırakacak bir yasa tasarısı ha- zırlanmasıileTCK'nın 141, 142 ve 163'üncü maddelerinde deği- şikliğe gidilmesi yönündeki ka- rarlan, Türkiye'yi uluslararası platformlarda rahatlatacak gi- rişimler olarak değerlendirildi. Batılı diplomatlar özellikle Av- rupa Güvenlik ve İşbirliği Kon- Şartı hükümlerinin yerine geti- rilmesi açısından "olumlu" di- ye nitelendirdiler. Kürtçe yasağının kaldırılma- sı ile komünist ve Islamcı dü- şünceye orgütlenme özgürlüğu tanınması yönündeki girişimle- rin 1975 tarihli Helsinki Nihai Senedi'nin yedinci ilkesinin ge- reklerinin "bıiyuk bir gecikme>- le yerine getirilmesi" anlamına geldiği diplomatik çevrelerde sa- vunuluyor. Söz konusu ilke, "düşünce, vicdan, din ve inanç özgiirlükleri de dahil olmak üze- re, insan haklanna ve lemel öz- giirlüklere saygı" diye ozetleni- yor ve AGlK'in diğer birçok belgesinde bu ilkenin açıklan- masında. "her türlu görüşün ör- gütlenmesine izin verilmesi" ge- reği üzerinde duruluyor. 21 Kasım 1990 tarihli Yeni bir Avrupa İçin Paris Şartı belgesi- nin "insan Haklan, Demokra- si ve Hukukun Özgürlügü" baş- lıklı ikinci bölümünde yer alan şu ifadeler de, Türkiye'nin bu- güne dek taın olarak uygulama- dığı hak ve özgurlükleri içerdi- ği gerekçesiyle son değerlendir- melerde gündeme getiriliyor: "Demokrasi, ifade özgiirlü- ğiiniin, loplumdaki bütün gnıp- lara miisamaha göslerilmesinin ve her fert için fırsat eşitliginin en i>i güvencesidir. Her ferdin duşünce, vicdan, din ya da inanç özgürliiğüne, ifade özgur- lügiine; dernek kurma ve siiku- nu bozmayan bir şekilde toplan- ma özgürlugüne; yer degiştirme özgürlüğüne hakkı olduğunu ve hiç kimsenin keyfi bir şekilde tutuiamayacagını ya da tutukla- namayacağını; işkence ya da za- limane. insana yaraşmayan ya da insani alçaltan bir muamele ya da cezalandırmaya tabi tutu- lamayacagını. keza herkesin haklarını bilmeye \e haklanna dayanarak hareket elmeye, hur Akbulut nikâh Milietvekili Necmettin Karadumanın kızı Canan Karaduman ile Mobil Pazarlama Müdürü Yalçın tlter'in oglu Güven İlter'in ni- kâh törenlerine katıldı. Harbiye Orduevi'ndeki nikSh törenin- de, gelin Canan Karaduman'ın şahitliğini TBMM Başkanı Kaya Erdem, damat Güven İlter'in şahitliğini de Başbakan Yıldınm Akbulut yaptı. (Fotoğraf: Suat Kozluklu) ve adil seçimlere iştirak etmeye: bir suçla ilham edildiği zaman adil ve aleni bir şekilde yargüan- maya; tek başına ya da ortak- laşa mal ve mülk sahibi olmaya ve bireysel girişimlerde bulun- maya; iktisadi, toplumsal, kiil- tiirel haklardan yararlanmaya hakkı olduğunu hiçbir ayrım yapmaksızın teyit ederiz. Bir ulus içindeki azınlıklann soy, kültür, dil ve din vönünden sahip oldukları kimliğin konı- nacagını ve azınlıklara mensup kişilerin hiçbir aynm yapılmak- sızın kanun önünde tam bir eşit- lik içinde işbu kimliği serbestçe ifade etmek. korumak ve geliş- tirmek hakkına sahip oldukla- nnı teyit ederiz." Sınav platformları Yeni Bir Avrupa îçin Paris Şartı'nın uygulama hükümleri- nin ele alınacağı toplantılar, Türkiye'deki 'demokrasi' açı- sından da bir sınav oluşturacak. Bu etkinliklerin basında, Paris Şartı'nın bazı hükümlerinin uy- gulanmasına ilişkin tamamlayıcı belgede yer alan ulusal azınİık- lar konusundaki uzmanlar top- lantısı (Cenevre-1-19 Temmuz 1991) ile demokratik kurumlar hakkındaki uzmanlar toplantı- sı (Os_lo-4-l5 K%5im 1991) geliyor. Yeni Bir Avrupa İçin Paris Şartı'nın bazı hükümlerinin uy- gulanmasına ilişkin tamamlayıcı belgede, ulusal azınlıklar top- lantısının amacının "Değişik dunımlara ve yasal, tarihi. po- litik ve ekonomik ortama gerek- li dikkat gosterilerek, ulusal azınhklarla ve bu azınlıklara mensup kişilerin haklannın tartışılması" olduğu belirtiliyor. Ulusal azınlıklar uzmanlar toplantısının kapsamı konusun- da da değinilerek şu esaslar be- lirleniyor: • Toplantılarda, özellikle ulusal jasalar, demokratik kurumlar >e uluslararası düzenlernelerle ilgili pratik deneyimler ve olası işbirliği yollannda göriiş alışve- rişi yapılacak. • İlgili AGİK yukümlülükleri- nin uygulanmasımn ve konuya ilişkin standartlann iyileştiril- mesi olanaklan gözden geçirile- cek. Demokratik kurumlar hak- kında uzmanlar toplantısında ise üç çalışma grubu çeşitli ko- nuları tartışacak. AnayasaJ re- formlar, hukukun üstünlüğü ve bağımsız yargı, yasama yürütme ve yargı organları arasındaki kuvvetler ayırımı konuları bir çalışma grubu tarafından tartı- şılacak. Diplomatik çevreler "olumlu" yaklaşıyon askeriyetkililer "siyasi amaçlı" buluyor Özal'ın Kürt politikası tarüşılıyorIraklı Kürt liderleriyle ABD ve İngiltere arasında varılan anlaşmanın öngördüğü "Türk-Kürt-Arap Konfederasyonu" plamnı Özal benimserken, Türkiye'deki Kürt örgütlerinin bu plana karşı çıktıkları belirtiliyor. ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) — Hükümetin Kurt poli- tikasındaki değişiklikler ile Cumhurbaşkanı Turgut Özal'- ın Körfez savaşıyla bağlantılı olarak Irak Kurtlerine özerklik verilmesi düşüncesini destekle- yen açıklamalan tartışma yarat- tı. Irak'taki Kürt örgütlerinin "bağımsızlık" isteminden vaz- geçmeleri karşılığında "özerklik ve federatif bir yapıda geniş temsil haklan" için Batı ülkele- rinden aldıklan belirtilen güven- ce, Cumhurbaşkanı'nca destek gorürken Türkiye'deki Kürt ör- gütlerinin bu gelişmeyi "talihsiz bir uzlaşma" olarak niteledik- leri öğrenildi. Kürt örgütlerinin "savaş" nedeniyle ara verdikleri eylemlerini Guneydoğu Anado- lu'dan batıdaki kent merkezle- rine kaydırmaları olasılığı üze- rinde durulurken askeri çevreier hukümet politikasındaki deği- şiklikleri "siyasi amaçlı" olarak nitelendiriyor ve şimdilik izle- mekle yetiniyorlar. Irak'ta Kürdistani Cephe adı altında birleşen muhalif Kürt örgütlerinin temsilcileri ile Was- hington ve Londra'daki yetkili- ler arasında yapılan temaslarda, "bağımsız bir Kürt devletinden vazgeçilmesi" yönünde görüş birliği sağlandığı haberleri, Türkiye'deki Kürt örgütlerinin tepkisiyle karşılandı. Bu örgüt- lerin, Kürtçenin serbest bırakıl- masina yönelik girişimleri de "Batı'yla pazaıiıgın bir parçası olarak değerlendirdikleri" ve son gelişmelere ilişkin temel yaklaşımlannın şöyle özetlendi- ği öğrenildi: — Guneydoğu'daki askeri yı- ğınağın ve Cumhurbaşkanı Ozal'ın Körfez konusunda "aktif" politika yanlısı olması- nın, Irak tehdidine karşı değil, bölgedeki bağımsızlıkçı Kürt ör- gütlerinin engellenmesi amacını taşıdığı görüşü savunuluyor. — Güneydoğu'da Irak tehdi- di korkusuyla yapılan göçün teşvik edildiği belirtilerek hükü- metin bu yolla bölgeyi boşaltma ve Kurt örgütlerine verilen des- teği azaltma amacı güttüğu one sürülüyor. — Irak sınırına yakın bölge- lerde yürutülen askeri operas- yonlann "özel bir savaş" oldu- ğu savunuluyor ve Irak'taki Kürt bölgelerinin İncirlik'ten kalkan uçaklar aracılığıyla bombalanması eleştiriliyor. — Kürtçe yasağının kalkma- sı "kozmetik" bir girişim ve bir "siyasi manevra" olarak değer- lendiriliyor. Cumhurbaşkanı Özal'ın "Kürtlerin hamisi" ro- lüne soyunarak "Batı yanlısı Kürtlerle iyi ilişki kurmak iste- diği ve bağımsızlıkçı Kürtlere karşı yürülulecek mucadelede Batı ulkelerinden destek alma- yı planladığı" one sürülüyor. — Irak'taki rejimin yıkılma- sı durumunda, bölgedeki bazı Iraklı Kürt örgütleriyle birlikte "bağımsız bir Kürt devleti" için silahlı mücadelenin yoğunlaştı- rılması, savaş sırasında ise bu bölgeden ziyade, Batı'daki ey- lemlerin kent merkezlerinde ger- çekleştirilmesi planlanıyor. Diplomatik çevreler, Cum- hurbaşkanı Turgut Özal'ın ön- cülüğünde yürutülen Kürt poli- tikası ile TCK'nın 141, 142 ve 163. maddelerinde değişikliğe gidilmesi kararlarını "yerinde adımlar" olarak değerlendiri- yorlar. Dışişleri Bakanlığı'nın bir yetkilisi, bu konudaki göruş- lerini açıkiarken "Batı'da bizi rahatlatacak adımlar atıldı. An- cak bundan sonra hem aynlık- çı Kürt örgütlerine hem de terö- rist gruplara karşı mücadele yo- ğunlaştırılacak. Eskiden Batı, Güneydoğu'daki askeri girişim- lere tepki gösterirken, son yeni- liklerden sonra bu konudaki lavnnı yumuşatacak" dedi. Askeri yetkililer ise bu çerçe- vedeki gelişmeleri "siyasi amaçlı" olarak nitelendirdiler. Izlenen politikaya ne destek ver- diklerini ne de karşı çıktıkları- nı bildiren askeri çevreler, geliş- meleri izlediklerini kaydettiler. Irak'ta Kürtlere özerklik sozu verilmesiyle, Saddam Huseyin'- in köşeye sıkıştmlmaya çalışıl- dığını vurgulayan bir askeri kaynak, "Halk, bölgeye gelen askere Irak'a karşı değil. kendi- sine karşı savaşmak için gelmiş gözüyle bakıyor. Halbuki bizim tüm önlemlerimiz olası bir sal- dınyı puskurtmeye yöneliktir" dedi. Talabani'den övgü Irak Kürt liderlerinden Celal Talabani, Kürtçenin ser- best bırakılması karannı olum- lu karşıladığını söyledi ve "Türkiye'deki 12 milyon Kürt'- ün varlığının inkânnın rnümkün olmadığını kavrayan Turgut Özal zeki ve güçlü bir politi- kacıdır" dedi. Talabani, sava- şın vardığı bu son aşamada "Irak ordusu ile savaşmamayı tercih ettiklerini" belirterek "Bize ait olmayan bir savaşta taraf olmayız" biçiminde ko- nuştu. Talabani Türkiye'de Türkçe yasağının kaldırılması konusu- nu şöyle değerlendirdi: "Türkiye'de bir takım iç ve dış sorunlar nedeniyle Kiırlçe yasağı kaldınlmıştır. Türkiye kendini Irak, Suriye ve kendi Kurtlerine sempatik göstermek istiyor. Türkiye, Kürtlerinin varlıgını kabul ederek, Saddam sonrası Irak'ta Irak Kürtleriyle diyalog kunıp bu parçaları ken- di denetiminde birleştirmek is- tiyor. " CÜNEYT ARCAYUREK YAZIYOR Içeriye de Dışarıya da Yutturmacalar... ANKARA — Bir vakte, 26 Mart yerel seçimlerinde hatk- tan okkalı bir tokat yediği güne kadar TÖ, ANAP iktidarının seçeneği olmadığını gerine gerine söylerdi. Demirel'in o zamanlar vurguladığı gibi ulusal irade toka- dının sesi taa Hint'ten, Çin'den duyulunca, alışıldığı gibi TÖ hemen geçmtşe sünger çekti. Taktik değiştirerek bu kez mu- halefetten "seçenek politikalanm" açıklamalarını istedi. Huylu huyundan vazgeçmiyor. ANAP ile iktidara benzer ir- delemeler yapmayı marifet bilenlerden şimdilerde aynı is- tek yansıyor. Muhatefetin "savaşa karşı ve savaş sonrasryta ilgili seçenek politikalanm" açıklaması isteniyor. Oysa muhalefetin seçeneği çok basit, yüz binlerce yine- lediöinden her çevrenin ezberinde: "Savaş değil, barış!" TÖ, baktı ki halkımız da aynı sloganı benimsemiş. Nobet'e hak kazanacak ölçüde barışcıl insan rolü kesiyor. Beri yan- dan da son bir haftadır başka sahnelere rengârenk dekor- lar hazırlıyor, hükümete hazırlatıyor. Kürtçeden sonra ana- yasa değişikliğini ısıtıp yeniden gündeme getiriyor. "Savaş sonrası seçenek politikaların" ilk bölümü Kürtçe imiş. TÖ'nün "barış masasında bize Batı'dan gelecek mu- halefeti şimdiden önlemek için" bu girişimleri başlattığını ANAP kaynakları anlatıyor. AT ön koşullannda Kürtçe ile anılan ünlü ceza maddeleri, hatta anayasadaki kimi kısıtla- yıcı hükümlerin değiştirilmesi baş köşede. Savaş sonrası- na değinen yutturmacalar Batı baskısı önünde eğilmenin son ömekleri. Tabii iç politikaya dönük. Muhalefet önkoşuldan önce se- çimi ön plana almayı yeğlerse; seçenek bulmak ya da iste- meyi muhalefetin nasıl karşılayacağını TÖ, acaba hiç he- sapiadı mı? Kel kafalı resmi yagdanlığa hele sorunuz bir kez: Daha örtceleri CHP'ye, hatta AP'ye, mutlak biliniyor ki as- kerlere yaktığı yağı _ . . - . . . . ... . .. . idi Tö için harca- DYP lıderı "Uç gunde İyacağı ve "kafasında bİter yedi tilki gezen büyük rjoHj'ler" HİVB devlet adamı ve insan u l 7 U " C 7 ' u ı / c TÖ, adım atarken mu- anımsatıyor, cumlenın halefetten başlayıp jçjne "ayvayi" hemen her kesimden ı/pr/pef/rm/ı/nr ama gelecekleri hesapla- yc/'t??»'^''/^' f / f '«». maz olur mu karde- SOnUÇta baŞKa Dir şeyyediler" diygr^ve şim?" diyeceği kuş- lan y ekliyor: "Zaten frlaResmi yağdanlık ne ı t . desin; biz dün, konuşuyorlardı, güncei Kürtlere, sadeceB bûîue nn konuşma serbestisiyle HÎîm* çetin. anayasa değişikliği muhaiefetten seçe- tamamen yutturmaca." nek ıstendığını duyun- ' ca, önce şaşırdı. TÖ'lü dünyada olmaz olmaz diye düşün- müş olmalı ki, "Durum öyle ki bugünden seçenek sapta- mak mümkün değil" dedi. Hikmet Çetin, çok çevrenin, he- le TÖ ile iktidarın önemsemediği gerçeğin altını şöyle çi- ziyordu: "ABD'nin dümen suyuna girmiş bir dış politikada, seçe- neği biz değil, yine Amerika saptayacak!" Ya anayasa? "SHP'nin bunlara güvenerek anayasa de- ğişikliğine gitmesi olanaksızdı." Demirel'e göre, "Savaş sonrası seçenekleri bugün dün- yada düşünecek kafa yok. Savaşta geçilen aşamalarda kim- lerin rol alacağı ve savaşın nasıl biteceği bile bilinmeden, seçenek aramak ve istemek!.." Hangi akla sığıyor acaba? DYP lideri "Üç günde biter, pastayı yeriz dediler" diye anımsatıyor, cümlenin içine "ayvayı" yerleştirmiyor ama, "Sonuçta başka bir şey yediler" diyor ve şunları eklfyof: "Zaten konuşuyorlardı, Kürtlere, sadece konuşma ser- bestisiyle anayasa değişikliği tamamen yutturmaca. Açın bakın koleksiyonlara. 141,142 bilmem kaç kez aynı gerek- çelerle getirilmiş gündeme." Araya sıkıştırdığı örnek, çok renkli: Saddam'ın cihat çağrısının ardından önceki gece Başba- kan, sonra Diyanet İşleri Başkanı TV'de bu savaşın "Hıristiyan-islam savaşı" olmadığını ilan buyurdular. TV'leri özenle izleyenler anlattı: O gecenin sabahı Bush, savaşın "Yahudi, Müslüman, Hıristiyan savaşı" olmadığ*- nı bastıra bastıra söylememiş mi? "Aynı mekanizmaya dahil olmak" bu kadar olur! 2000'eDoğru'nun kapatılmasına tepki Perînçek: Hükümet yargıyı çiğniyor İç Politika Servisi— Hükü- metin, 2000'e Doğru dergisini 2 ay süreyle kapatması tepkiyle karşılandı. 2000'e Doğru Genel Yayın Yönetmeni Doğu Perin- çek, "DGM'nin, derginin son sayısı hakkında 'Yasaldır' kara- n vermesine karşın hükümetin uygulamasını yargıyı çigneme" olarak niteledi. Perinçek, der- giye yapılan baskılarm, "Cum- hurbaşkanı Özal'ın batakçı sa- vaş politikasından kaynaklan- dıgını" da öne sürdü. 2000'e Doğru Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Doğu Perin- çek, dün düzenlediği basın top- lantısında, hükümetin sürekli kendileriyle uğraştığuu ifade et- ti. İçişleri Bakanlığı'nın dergi- nin yayınını durduğu gün, hü- kümetin 141-142. maddelerin değiştirilmesine yönelik karar aldığına dikkat çeken Perinçek, şöyle dedi: "Mahkeme karannı bile çiğ- ıteyerek uygulanan yayın dur- durma kararı bu hükümetin basın özgürlüğüne, genel olarak özgürlüklere ve demokrasiye karşı düşmanca tavrını ortaya koyuyor. Aynı hükümet, Kürt- çeye serbesti karannı da işçi grevlerini jasakladığı gün açık- lamıştı. " Derginin son sayısındaki ya- yını dolayısıyla kapatıldığını söyleyen Doğu Perinçek, yargı- nın yasal bulduğu yayının, po- litik nedenlerle yasalara aykın sayıldığını söyledi. Perinçek, "sansür-sürgün" kararnamesi- nin çıktığı günden bu yana, dergiye yönelik baskılarm ardı arkası kesilmediğini ifade etti. Perinçek, "Bütün bu uygula- malar, Özal'ın batakçı savaş po- litikasının zayıflıgını gösteriyor. İktidar, özellikle emekçilerin savaşa karşı mücadelesinden korkuyor ve telasa kapılıyor. Yargıyı bile çiğner hale gelme- leri bu telaşın ifadesidir" diye konuştu. Perinçek, 10 şubat gü- nü okuyuculara ulaşacaklarını da belirtti. 2000'e Doğru dergisi, 27 ocak tarihli sayısında yayımla- nan yazı ve haberlerden dola- yı, İçişleri Bakanbğı tarafından iki ay süreyle kapatılmıştı. Öte yandan 20OO'e Doğrui nun yanı sıra haftalık yayımla- nan Yeni Ülke gazetesini de ba- san Serler Matbaası'nın da 10 gün süreyle kapatıldığı be- lirtildi. Beşikçi yarçılandı İstanbul Haber Servisi—Dr. Ismail Beşikçi'nin Tunceli Kanu- nu (1935) ve Dersim Jenosidi (1937-1938) adlı son kitaplann- dan dolayı bölücü propaganda savıyla yargılanmasına başlandı. İstanbul 2 Noiu DGM'deki duruşmada iddianame okundu. Kitapta TCK'nın 142/3^6. mad- desine aykırı olarak milli duygu- ları zayıflatıcı, bölücü propa- ganda yapıldığı ileri sürülerek yazar İsmail Beşikçi ile yayıncı Ayse Zarakolu'nun 15 yıla kadar hapisle cezalandınlmalan isten- di. İsmail Beşikçi suçlamalan reddederek şunları söyledi: "Tunceli Kanunu (1935), yakla- şık 55-60 yıl öncesiyle ilgili ola- rak sömürge Kürdistan'a ilişkin mevzuatın önemli bir parçasıdır. Bunun incelenmesi bize yakın geçmiş hakkında çok önemli bil- giler vermektedir. Türk yöneti- mindeki zihniyet bugün de aynı- dır, ancak toplum ve Kürt halkı hızla değişmektedir. Hiç değiş- meyen bir resmi ideolojiyle hız- la değişen bir toplumu yönetmek mümkün değildir. Ülkedeki top- lumsal ve siyasal değişmenin sancılı ve sarsıntılı olması bu ko- nuyla yakından ilgilidirr Mahkeme, Ayşe Zarakoln' nun sorgusunun yapılabilmesi için duruşnıayı ileri bir tarihe bı- raktı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle