Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ŞUBAT 1991 HABERLER CUMHURİYET/Ş
(
Karsu: Şansı
hiç kalmadı
. • tç Politika Servisi —
Kapatılan CHP'nin
; Erzincan milletvekillerinden
Nurettin Karsu Başbakan
- Yıldırım Akbulut'un 'Kürtçe
serbestisi' konusunda yakın
farkadaşlarına 'Kürtçe
.serbest bırakılırsa benim
ı bile Erzincan'dan seçilmem
büyük riske girer' sözleri
üzerine bir açıklama yaptı.
.Karsu, Erzincan'la
.Kürtçenin herhangi bir
(ilgisini kuramadığını
belirterek. "Erzincanlılar
. Yunus Emre, Hacı Bektaş
Veli ve Atatürk Türkçesi
'konuşurlar. Zaten Sayın
jAkbulut'u Erzincanlılar
değil Kenan Evren seçmişti.
Bu beyandan sonra seçilme
şansı hiç kalmamıştır" dedi.
SHP-TRT
' mahkemelik
• ANKARA (Cumhuriyel
Bürosu)— SHP, TKT'nin
"cevap hakkı" istemini ret
kararına itiraz ederek
Ankara Sulh Ceza
Mahkemesi'ne başvurdu.
SHP, bir grup partili
milletvekilinin TRT Genel
Müdürü Kerim Aydın
Erdem'i ziyaretine ilişkin
verdiği haberin biçimi ve
Başbakan Yıldırım
Akbulut'un konuşmasına
ilişkin, TRT'den cevap
hakkı isteminde
bulunmuştu. TRT'nin bu
istemi önceki gün
reddettiğini açıklaması
üzerine SHP, avukat Şahin
Mengu eliyle itiraz
.dilekçesini dün Sulh Ceza
Mahkemesi'ne iletti.
Mahkeme, SHP'nin TRT'ye
tyaptığı "cevap hakkı"
.istemini inceledikten sonra,
2 gün içinde karannı
raçıklayacak. SHP,
mahkemenin aleyhte karar
vermesi durumunda Asliye
Ceza Mahkemesi'ne
-gidebilecek.
,yürüyüşe
erteleme
• İSTANBUL (AA) —
Muhalefette bulunan 8
%iyasi partinin
temsilcilerince oluşturulan
komite tarafından bugün
-Şişli Abide-i Hürriyet
Caddesi'nde yapılması
•kararlaştmlan "barışa
çağn" yürüyüşü, İstanbul
-Valiliği'nin karanyla 2 ay
ertelendi. Tertip
ıKomitesi'nce dün
düzenlenen toplantıda karar
.protesto edildi. İstanbul
-Vali Yardımcısı Osman
Gürbüz imzasıyla Tertip
Komitesi Başkanüğı'na
tebliğ edilen yazıda,
-yapılmak istenen yürüyüşün
2911 Sayılı Toplantı ve
^Gösteri Yüruyüşleri
JCanunu'nun 17. maddesi
gereğince 2 ay süre ile 30
Mart 1991 tarihine kadar
"ertelendiği bildirildi. SHP ll
Merkezi'nde konuyla ilgili
basın toplantısı düzenleyen
SHP, DYP, HEP, RP,
TTBKP, SP, ŞBP ve Yeşiller
partisi temsilcileri,
•yürüyüşün ertelenmesini
hukuk dışı ve demokratik
olmayan bir davranış olarak
nitelendirdiklerini
açıkladılar.
Tikriti, Aksu ile
görügtü
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) — Irak'ın Ankara
büyükelçisi Rafı Dahham
Micvel El-Tikriti, Kaya
Erdem, Hüsnü Doğan ve
Halil Şıvgın'dan sonra dün
de Içişleri Bakanı
Abdülkadir Aksu'yu ziyaret
etti. Büyükelçi El-Tikriti'nin
isteği üzerine gerçekleşen
görüşmede Bakan Aksu,
Kûrfez krizi boyunca
Türkiye'nin BM'nin kurucu
bir üyesi olduğunu
anımsatarak, uluslararası
camianın kararlannın
benimsenerek,
uygulandığını söyledi.
'Akbulut'un
gezisi iptal
• ANKARA (AA)—
Başbakan Yıldırım
Akbulut'un bu hafta sonu
Van ve Hakkâri'yi kapsayan
yurt gezisinin iptal edildiği
bildirildi. Başbakan
yetkililerinin verdiği bilgiye
göre, Başbakan Yıldırım
Akbulut'un gezisi kötü
hava koşullan yüzünden
iptal edildi.
Başbakan, AGİK gereklerinin yerine getirileceğinisöyledi
Akbulut'tan ffüvenceBaşbakan, AT Karma Parlamento Komisyonu
Başkanı Metten'i kabul etti. Akbulut,
Türkiye'nin insan hakları alanında mevcut
uluslararası denetim mekanizmalarına
çekincesiz taraf olduğunu söyledi.
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) — Başbakan Yüdınm Ak-
bulut, Avnıpa Güvenlik ve Iş-
birliği Konferansı'nın (AGİK)
insani boyutunca öngöriilen de-
netim mekanizmalannın tüm
gereklerinin yerine getirileceği-
ni bildirdi. Akbulut, terör ve
anarşiyle mücadele yasa tasan-
sı hazırhklarının da bu amaca
dönük çalışmalann son ömeği
olduğunu söyledi.
Başbakan Yıldırım Akbulut,
bir süredir Ankara'da temaslar-
da bulunan Avnıpa Topluluğu
Karma Parlamento Komisyonu
Başkanı Alman Metten'i dün
kabul etti. Akbulut, kabul sıra-
sında yaptığı konuşmada "Türk
hükümetinin, insan haklan ala-
nında mevcut uluslararası dene-
tim mekaniznuüanna tereddüt-
siiz ve çekincesiz taraf
olduğunu" bildirdi. Akbulut,
Türkiye'nin, AGlK'in insani bo-
yutunca öngöriilen denetim me-
kanizmasının tüm gerekle-ıni
yerine getirmeye hanr olduğunu
belirtti. Başbakan, bu amaçla
TBMM'de İnsan Haklan Ko-
misyonu kurulduğunu anımsattı
ve Türkiye'de terörist hareketle-
rin mahkeme karanyla cezalan-
dınlmasının insan haklanna ay-
kın bir tutum olarak değerlen-
dirilemeyeceğini söyledi. Akbu-
lut, terör ve anarşiyle mücadele
için hazırlanan yeni yasa tasan-
sırun terorizmin önlenmesi ko-
nusundaki çahşmalann, Avnıpa
hukukuna uyumun son örnek-
lerinden olduğunu belirtti. Baş-
bakan Akbulut, Yunanistan'ın
Türkiye-AT ilişkilerindeki tutu-
munu ima ederek "Bir ülkenin
sürekli çıkarttıgı engelin. Onbir-
ler'in gerekli siyasi irade oluştur-
maları halinde aşılabjlecegiae
inancını" vurguladı.
Bir süredir Ankara'da bulu-
nan AT Karma Parlamento Ko-
misyonu Başkanı Metten, te-
maslarından sonra düzenlediği
basın toplantısında, Kürtçe ko-
Metten sorulan yanıtlarken
de, Kürtçe konuşma ve eğitim
serbestisi getinhriesi gerektiğini
nuşma serbestisi ile birlikte de-
mokratikleşme yolunda atılan
adımlan "ohımlu" gelişmeler
olarak niteledi. Metten, insan
haklanna çok büyük önem ver-
diklerini belirterek, Türk Ceza
Yasası'nın fikir suçlanna ilişkin
141, 142 ve 163. maddelerinin
yüriirlükte olmasıru, işkence uy-
gulamalarını ve olağanüstü hal
bölgesi Güneydoğu'da uygula-
nan kanun hükmündeki karar-
nameleri, insan haklan açısın-
dan giderilmesi gereken konular
olarak niteledi.
Metten, AT Karma Parlamen-
to Komisyonu Eş Başkanı Bii-
lent Akarcalı ile birlikte düzen-
lediği basın toplantısında, insan
hakları ve demokrasi konusun-
da Türkiye'nin attığı adımlardan
memnuniyet duyduklarını
söyledi.
savundu. Fikir suçlanndan do-
layı mahkûmiyet cezalanm in-
san haklan açısından büyük ek-
siklik olarak niteleyen Metten,
işkencenin sürdürülrnesi ve Ola-
ğanüstü Hal Bölgesi'ndeki sı-
kıntılara dikkat çekti.
AT Karma Parlamento Ko-
misyonu Başkanı Biilent Akar-
calı da demokrasi ve insan hak-
lan konusunda Türkiye'nin çok
hızlı ve önemli adımlar attığını,
İnsan Haklan Komisyonu ku-
rulduğunu, uzun süredir sıkıntı
yaratan komünist parti kurulup
kurulmaması tartışmalannın ge-
ride kaldığını, TCK'nın 140.
maddesinin kaldınldığını, Kürt-
çe konuşma serbestisi iceren dü-
zenlemeler yapıldığını anlattı.
Kürtçe ve TCK'daki değişiklikler Batı'da olumlu karşılandı
AGIK'te rahatlama çabalarıBatılı diplomatlar özellikle Avrupa Güvenlik
ve İşbirliği Konferansı (AGİK) bünyesinde
temmuzda Cenevre'de, kasımda Oslo'da
gerçekleşecek toplantılar için Türkiye'nin
şimdiden rahat bir nefes alabileceğini
belirtiyorlar. Diplomatlar, alınan kararlan
Helsinki Nihai Senedi ve Paris Şartı
hükümlerinin yerine getirilmesi açısından
"olumlu" buluyorlar.
feransı (AGİK) bünyesinde ger-
çekleştirilecek toplantılar için
Türkiye'nin "şimdiden rahat
bir nefes alabilecegi" görüşünü
savunurken, alınan kararlar
Helsinki Nihai Senedi ve Paris
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) — Bakanlar Kurulu'nun
Kürtçenin kullanımını serbest
bırakacak bir yasa tasarısı ha-
zırlanmasıileTCK'nın 141, 142
ve 163'üncü maddelerinde deği-
şikliğe gidilmesi yönündeki ka-
rarlan, Türkiye'yi uluslararası
platformlarda rahatlatacak gi-
rişimler olarak değerlendirildi.
Batılı diplomatlar özellikle Av-
rupa Güvenlik ve İşbirliği Kon-
Şartı hükümlerinin yerine geti-
rilmesi açısından "olumlu" di-
ye nitelendirdiler.
Kürtçe yasağının kaldırılma-
sı ile komünist ve Islamcı dü-
şünceye orgütlenme özgürlüğu
tanınması yönündeki girişimle-
rin 1975 tarihli Helsinki Nihai
Senedi'nin yedinci ilkesinin ge-
reklerinin "bıiyuk bir gecikme>-
le yerine getirilmesi" anlamına
geldiği diplomatik çevrelerde sa-
vunuluyor. Söz konusu ilke,
"düşünce, vicdan, din ve inanç
özgiirlükleri de dahil olmak üze-
re, insan haklanna ve lemel öz-
giirlüklere saygı" diye ozetleni-
yor ve AGlK'in diğer birçok
belgesinde bu ilkenin açıklan-
masında. "her türlu görüşün ör-
gütlenmesine izin verilmesi" ge-
reği üzerinde duruluyor.
21 Kasım 1990 tarihli Yeni bir
Avrupa İçin Paris Şartı belgesi-
nin "insan Haklan, Demokra-
si ve Hukukun Özgürlügü" baş-
lıklı ikinci bölümünde yer alan
şu ifadeler de, Türkiye'nin bu-
güne dek taın olarak uygulama-
dığı hak ve özgurlükleri içerdi-
ği gerekçesiyle son değerlendir-
melerde gündeme getiriliyor:
"Demokrasi, ifade özgiirlü-
ğiiniin, loplumdaki bütün gnıp-
lara miisamaha göslerilmesinin
ve her fert için fırsat eşitliginin
en i>i güvencesidir. Her ferdin
duşünce, vicdan, din ya da
inanç özgürliiğüne, ifade özgur-
lügiine; dernek kurma ve siiku-
nu bozmayan bir şekilde toplan-
ma özgürlugüne; yer degiştirme
özgürlüğüne hakkı olduğunu ve
hiç kimsenin keyfi bir şekilde
tutuiamayacagını ya da tutukla-
namayacağını; işkence ya da za-
limane. insana yaraşmayan ya
da insani alçaltan bir muamele
ya da cezalandırmaya tabi tutu-
lamayacagını. keza herkesin
haklarını bilmeye \e haklanna
dayanarak hareket elmeye, hur
Akbulut nikâh
Milietvekili Necmettin Karadumanın kızı Canan Karaduman ile
Mobil Pazarlama Müdürü Yalçın tlter'in oglu Güven İlter'in ni-
kâh törenlerine katıldı. Harbiye Orduevi'ndeki nikSh törenin-
de, gelin Canan Karaduman'ın şahitliğini TBMM Başkanı Kaya
Erdem, damat Güven İlter'in şahitliğini de Başbakan Yıldınm
Akbulut yaptı. (Fotoğraf: Suat Kozluklu)
ve adil seçimlere iştirak etmeye:
bir suçla ilham edildiği zaman
adil ve aleni bir şekilde yargüan-
maya; tek başına ya da ortak-
laşa mal ve mülk sahibi olmaya
ve bireysel girişimlerde bulun-
maya; iktisadi, toplumsal, kiil-
tiirel haklardan yararlanmaya
hakkı olduğunu hiçbir ayrım
yapmaksızın teyit ederiz.
Bir ulus içindeki azınlıklann
soy, kültür, dil ve din vönünden
sahip oldukları kimliğin konı-
nacagını ve azınlıklara mensup
kişilerin hiçbir aynm yapılmak-
sızın kanun önünde tam bir eşit-
lik içinde işbu kimliği serbestçe
ifade etmek. korumak ve geliş-
tirmek hakkına sahip oldukla-
nnı teyit ederiz."
Sınav platformları
Yeni Bir Avrupa îçin Paris
Şartı'nın uygulama hükümleri-
nin ele alınacağı toplantılar,
Türkiye'deki 'demokrasi' açı-
sından da bir sınav oluşturacak.
Bu etkinliklerin basında, Paris
Şartı'nın bazı hükümlerinin uy-
gulanmasına ilişkin tamamlayıcı
belgede yer alan ulusal azınİık-
lar konusundaki uzmanlar top-
lantısı (Cenevre-1-19 Temmuz
1991) ile demokratik kurumlar
hakkındaki uzmanlar toplantı-
sı (Os_lo-4-l5 K%5im 1991)
geliyor.
Yeni Bir Avrupa İçin Paris
Şartı'nın bazı hükümlerinin uy-
gulanmasına ilişkin tamamlayıcı
belgede, ulusal azınlıklar top-
lantısının amacının "Değişik
dunımlara ve yasal, tarihi. po-
litik ve ekonomik ortama gerek-
li dikkat gosterilerek, ulusal
azınhklarla ve bu azınlıklara
mensup kişilerin haklannın
tartışılması" olduğu belirtiliyor.
Ulusal azınlıklar uzmanlar
toplantısının kapsamı konusun-
da da değinilerek şu esaslar be-
lirleniyor:
• Toplantılarda, özellikle ulusal
jasalar, demokratik kurumlar
>e uluslararası düzenlernelerle
ilgili pratik deneyimler ve olası
işbirliği yollannda göriiş alışve-
rişi yapılacak.
• İlgili AGİK yukümlülükleri-
nin uygulanmasımn ve konuya
ilişkin standartlann iyileştiril-
mesi olanaklan gözden geçirile-
cek.
Demokratik kurumlar hak-
kında uzmanlar toplantısında
ise üç çalışma grubu çeşitli ko-
nuları tartışacak. AnayasaJ re-
formlar, hukukun üstünlüğü ve
bağımsız yargı, yasama yürütme
ve yargı organları arasındaki
kuvvetler ayırımı konuları bir
çalışma grubu tarafından tartı-
şılacak.
Diplomatik çevreler "olumlu" yaklaşıyon askeriyetkililer "siyasi amaçlı" buluyor
Özal'ın Kürt politikası tarüşılıyorIraklı Kürt liderleriyle ABD ve İngiltere
arasında varılan anlaşmanın öngördüğü
"Türk-Kürt-Arap Konfederasyonu" plamnı
Özal benimserken, Türkiye'deki Kürt
örgütlerinin bu plana karşı çıktıkları
belirtiliyor.
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) — Hükümetin Kurt poli-
tikasındaki değişiklikler ile
Cumhurbaşkanı Turgut Özal'-
ın Körfez savaşıyla bağlantılı
olarak Irak Kurtlerine özerklik
verilmesi düşüncesini destekle-
yen açıklamalan tartışma yarat-
tı. Irak'taki Kürt örgütlerinin
"bağımsızlık" isteminden vaz-
geçmeleri karşılığında "özerklik
ve federatif bir yapıda geniş
temsil haklan" için Batı ülkele-
rinden aldıklan belirtilen güven-
ce, Cumhurbaşkanı'nca destek
gorürken Türkiye'deki Kürt ör-
gütlerinin bu gelişmeyi "talihsiz
bir uzlaşma" olarak niteledik-
leri öğrenildi. Kürt örgütlerinin
"savaş" nedeniyle ara verdikleri
eylemlerini Guneydoğu Anado-
lu'dan batıdaki kent merkezle-
rine kaydırmaları olasılığı üze-
rinde durulurken askeri çevreier
hukümet politikasındaki deği-
şiklikleri "siyasi amaçlı" olarak
nitelendiriyor ve şimdilik izle-
mekle yetiniyorlar.
Irak'ta Kürdistani Cephe adı
altında birleşen muhalif Kürt
örgütlerinin temsilcileri ile Was-
hington ve Londra'daki yetkili-
ler arasında yapılan temaslarda,
"bağımsız bir Kürt devletinden
vazgeçilmesi" yönünde görüş
birliği sağlandığı haberleri,
Türkiye'deki Kürt örgütlerinin
tepkisiyle karşılandı. Bu örgüt-
lerin, Kürtçenin serbest bırakıl-
masina yönelik girişimleri de
"Batı'yla pazaıiıgın bir parçası
olarak değerlendirdikleri" ve
son gelişmelere ilişkin temel
yaklaşımlannın şöyle özetlendi-
ği öğrenildi:
— Guneydoğu'daki askeri yı-
ğınağın ve Cumhurbaşkanı
Ozal'ın Körfez konusunda
"aktif" politika yanlısı olması-
nın, Irak tehdidine karşı değil,
bölgedeki bağımsızlıkçı Kürt ör-
gütlerinin engellenmesi amacını
taşıdığı görüşü savunuluyor.
— Güneydoğu'da Irak tehdi-
di korkusuyla yapılan göçün
teşvik edildiği belirtilerek hükü-
metin bu yolla bölgeyi boşaltma
ve Kurt örgütlerine verilen des-
teği azaltma amacı güttüğu one
sürülüyor.
— Irak sınırına yakın bölge-
lerde yürutülen askeri operas-
yonlann "özel bir savaş" oldu-
ğu savunuluyor ve Irak'taki
Kürt bölgelerinin İncirlik'ten
kalkan uçaklar aracılığıyla
bombalanması eleştiriliyor.
— Kürtçe yasağının kalkma-
sı "kozmetik" bir girişim ve bir
"siyasi manevra" olarak değer-
lendiriliyor. Cumhurbaşkanı
Özal'ın "Kürtlerin hamisi" ro-
lüne soyunarak "Batı yanlısı
Kürtlerle iyi ilişki kurmak iste-
diği ve bağımsızlıkçı Kürtlere
karşı yürülulecek mucadelede
Batı ulkelerinden destek alma-
yı planladığı" one sürülüyor.
— Irak'taki rejimin yıkılma-
sı durumunda, bölgedeki bazı
Iraklı Kürt örgütleriyle birlikte
"bağımsız bir Kürt devleti" için
silahlı mücadelenin yoğunlaştı-
rılması, savaş sırasında ise bu
bölgeden ziyade, Batı'daki ey-
lemlerin kent merkezlerinde ger-
çekleştirilmesi planlanıyor.
Diplomatik çevreler, Cum-
hurbaşkanı Turgut Özal'ın ön-
cülüğünde yürutülen Kürt poli-
tikası ile TCK'nın 141, 142 ve
163. maddelerinde değişikliğe
gidilmesi kararlarını "yerinde
adımlar" olarak değerlendiri-
yorlar. Dışişleri Bakanlığı'nın
bir yetkilisi, bu konudaki göruş-
lerini açıkiarken "Batı'da bizi
rahatlatacak adımlar atıldı. An-
cak bundan sonra hem aynlık-
çı Kürt örgütlerine hem de terö-
rist gruplara karşı mücadele yo-
ğunlaştırılacak. Eskiden Batı,
Güneydoğu'daki askeri girişim-
lere tepki gösterirken, son yeni-
liklerden sonra bu konudaki
lavnnı yumuşatacak" dedi.
Askeri yetkililer ise bu çerçe-
vedeki gelişmeleri "siyasi
amaçlı" olarak nitelendirdiler.
Izlenen politikaya ne destek ver-
diklerini ne de karşı çıktıkları-
nı bildiren askeri çevreler, geliş-
meleri izlediklerini kaydettiler.
Irak'ta Kürtlere özerklik sozu
verilmesiyle, Saddam Huseyin'-
in köşeye sıkıştmlmaya çalışıl-
dığını vurgulayan bir askeri
kaynak, "Halk, bölgeye gelen
askere Irak'a karşı değil. kendi-
sine karşı savaşmak için gelmiş
gözüyle bakıyor. Halbuki bizim
tüm önlemlerimiz olası bir sal-
dınyı puskurtmeye yöneliktir"
dedi.
Talabani'den övgü
Irak Kürt liderlerinden
Celal Talabani, Kürtçenin ser-
best bırakılması karannı olum-
lu karşıladığını söyledi ve
"Türkiye'deki 12 milyon Kürt'-
ün varlığının inkânnın rnümkün
olmadığını kavrayan Turgut
Özal zeki ve güçlü bir politi-
kacıdır" dedi. Talabani, sava-
şın vardığı bu son aşamada
"Irak ordusu ile savaşmamayı
tercih ettiklerini" belirterek
"Bize ait olmayan bir savaşta
taraf olmayız" biçiminde ko-
nuştu.
Talabani Türkiye'de Türkçe
yasağının kaldırılması konusu-
nu şöyle değerlendirdi:
"Türkiye'de bir takım iç ve
dış sorunlar nedeniyle Kiırlçe
yasağı kaldınlmıştır. Türkiye
kendini Irak, Suriye ve kendi
Kurtlerine sempatik göstermek
istiyor. Türkiye, Kürtlerinin
varlıgını kabul ederek, Saddam
sonrası Irak'ta Irak Kürtleriyle
diyalog kunıp bu parçaları ken-
di denetiminde birleştirmek is-
tiyor. "
CÜNEYT ARCAYUREK
YAZIYOR
Içeriye de Dışarıya da
Yutturmacalar...
ANKARA — Bir vakte, 26 Mart yerel seçimlerinde hatk-
tan okkalı bir tokat yediği güne kadar TÖ, ANAP iktidarının
seçeneği olmadığını gerine gerine söylerdi.
Demirel'in o zamanlar vurguladığı gibi ulusal irade toka-
dının sesi taa Hint'ten, Çin'den duyulunca, alışıldığı gibi TÖ
hemen geçmtşe sünger çekti. Taktik değiştirerek bu kez mu-
halefetten "seçenek politikalanm" açıklamalarını istedi.
Huylu huyundan vazgeçmiyor. ANAP ile iktidara benzer ir-
delemeler yapmayı marifet bilenlerden şimdilerde aynı is-
tek yansıyor. Muhatefetin "savaşa karşı ve savaş sonrasryta
ilgili seçenek politikalanm" açıklaması isteniyor.
Oysa muhalefetin seçeneği çok basit, yüz binlerce yine-
lediöinden her çevrenin ezberinde: "Savaş değil, barış!"
TÖ, baktı ki halkımız da aynı sloganı benimsemiş. Nobet'e
hak kazanacak ölçüde barışcıl insan rolü kesiyor. Beri yan-
dan da son bir haftadır başka sahnelere rengârenk dekor-
lar hazırlıyor, hükümete hazırlatıyor. Kürtçeden sonra ana-
yasa değişikliğini ısıtıp yeniden gündeme getiriyor.
"Savaş sonrası seçenek politikaların" ilk bölümü Kürtçe
imiş. TÖ'nün "barış masasında bize Batı'dan gelecek mu-
halefeti şimdiden önlemek için" bu girişimleri başlattığını
ANAP kaynakları anlatıyor. AT ön koşullannda Kürtçe ile
anılan ünlü ceza maddeleri, hatta anayasadaki kimi kısıtla-
yıcı hükümlerin değiştirilmesi baş köşede. Savaş sonrası-
na değinen yutturmacalar Batı baskısı önünde eğilmenin
son ömekleri.
Tabii iç politikaya dönük. Muhalefet önkoşuldan önce se-
çimi ön plana almayı yeğlerse; seçenek bulmak ya da iste-
meyi muhalefetin nasıl karşılayacağını TÖ, acaba hiç he-
sapiadı mı? Kel kafalı resmi yagdanlığa hele sorunuz bir kez:
Daha örtceleri CHP'ye, hatta AP'ye, mutlak biliniyor ki as-
kerlere yaktığı yağı _ . . - . . . . ... . .. .
idi Tö için harca- DYP lıderı "Uç gunde
İyacağı ve "kafasında bİter
yedi tilki gezen büyük rjoHj'ler" HİVB
devlet adamı ve insan
u l 7 U
"
C 7
' u ı / c
TÖ, adım atarken mu- anımsatıyor, cumlenın
halefetten başlayıp jçjne "ayvayi"
hemen her kesimden ı/pr/pef/rm/ı/nr ama
gelecekleri hesapla- yc/'t??»'^''/^' f
/ f
'«».
maz olur mu karde- SOnUÇta baŞKa Dir
şeyyediler" diygr^ve
şim?" diyeceği kuş-
lan
y
ekliyor: "Zaten
frlaResmi yağdanlık ne ı t .
desin; biz dün, konuşuyorlardı,
güncei Kürtlere, sadeceB
bûîue
nn
konuşma serbestisiyle
HÎîm* çetin. anayasa değişikliği
muhaiefetten seçe- tamamen yutturmaca."
nek ıstendığını duyun- '
ca, önce şaşırdı. TÖ'lü dünyada olmaz olmaz diye düşün-
müş olmalı ki, "Durum öyle ki bugünden seçenek sapta-
mak mümkün değil" dedi. Hikmet Çetin, çok çevrenin, he-
le TÖ ile iktidarın önemsemediği gerçeğin altını şöyle çi-
ziyordu:
"ABD'nin dümen suyuna girmiş bir dış politikada, seçe-
neği biz değil, yine Amerika saptayacak!"
Ya anayasa? "SHP'nin bunlara güvenerek anayasa de-
ğişikliğine gitmesi olanaksızdı."
Demirel'e göre, "Savaş sonrası seçenekleri bugün dün-
yada düşünecek kafa yok. Savaşta geçilen aşamalarda kim-
lerin rol alacağı ve savaşın nasıl biteceği bile bilinmeden,
seçenek aramak ve istemek!.." Hangi akla sığıyor acaba?
DYP lideri "Üç günde biter, pastayı yeriz dediler" diye
anımsatıyor, cümlenin içine "ayvayı" yerleştirmiyor ama,
"Sonuçta başka bir şey yediler" diyor ve şunları eklfyof:
"Zaten konuşuyorlardı, Kürtlere, sadece konuşma ser-
bestisiyle anayasa değişikliği tamamen yutturmaca. Açın
bakın koleksiyonlara. 141,142 bilmem kaç kez aynı gerek-
çelerle getirilmiş gündeme."
Araya sıkıştırdığı örnek, çok renkli:
Saddam'ın cihat çağrısının ardından önceki gece Başba-
kan, sonra Diyanet İşleri Başkanı TV'de bu savaşın
"Hıristiyan-islam savaşı" olmadığını ilan buyurdular.
TV'leri özenle izleyenler anlattı: O gecenin sabahı Bush,
savaşın "Yahudi, Müslüman, Hıristiyan savaşı" olmadığ*-
nı bastıra bastıra söylememiş mi?
"Aynı mekanizmaya dahil olmak" bu kadar olur!
2000'eDoğru'nun kapatılmasına tepki
Perînçek: Hükümet
yargıyı çiğniyor
İç Politika Servisi— Hükü-
metin, 2000'e Doğru dergisini 2
ay süreyle kapatması tepkiyle
karşılandı. 2000'e Doğru Genel
Yayın Yönetmeni Doğu Perin-
çek, "DGM'nin, derginin son
sayısı hakkında 'Yasaldır' kara-
n vermesine karşın hükümetin
uygulamasını yargıyı çigneme"
olarak niteledi. Perinçek, der-
giye yapılan baskılarm, "Cum-
hurbaşkanı Özal'ın batakçı sa-
vaş politikasından kaynaklan-
dıgını" da öne sürdü.
2000'e Doğru Dergisi Genel
Yayın Yönetmeni Doğu Perin-
çek, dün düzenlediği basın top-
lantısında, hükümetin sürekli
kendileriyle uğraştığuu ifade et-
ti. İçişleri Bakanlığı'nın dergi-
nin yayınını durduğu gün, hü-
kümetin 141-142. maddelerin
değiştirilmesine yönelik karar
aldığına dikkat çeken Perinçek,
şöyle dedi:
"Mahkeme karannı bile çiğ-
ıteyerek uygulanan yayın dur-
durma kararı bu hükümetin
basın özgürlüğüne, genel olarak
özgürlüklere ve demokrasiye
karşı düşmanca tavrını ortaya
koyuyor. Aynı hükümet, Kürt-
çeye serbesti karannı da işçi
grevlerini jasakladığı gün açık-
lamıştı. "
Derginin son sayısındaki ya-
yını dolayısıyla kapatıldığını
söyleyen Doğu Perinçek, yargı-
nın yasal bulduğu yayının, po-
litik nedenlerle yasalara aykın
sayıldığını söyledi. Perinçek,
"sansür-sürgün" kararnamesi-
nin çıktığı günden bu yana,
dergiye yönelik baskılarm ardı
arkası kesilmediğini ifade etti.
Perinçek, "Bütün bu uygula-
malar, Özal'ın batakçı savaş po-
litikasının zayıflıgını gösteriyor.
İktidar, özellikle emekçilerin
savaşa karşı mücadelesinden
korkuyor ve telasa kapılıyor.
Yargıyı bile çiğner hale gelme-
leri bu telaşın ifadesidir" diye
konuştu. Perinçek, 10 şubat gü-
nü okuyuculara ulaşacaklarını
da belirtti.
2000'e Doğru dergisi, 27
ocak tarihli sayısında yayımla-
nan yazı ve haberlerden dola-
yı, İçişleri Bakanbğı tarafından
iki ay süreyle kapatılmıştı.
Öte yandan 20OO'e Doğrui
nun yanı sıra haftalık yayımla-
nan Yeni Ülke gazetesini de ba-
san Serler Matbaası'nın da 10
gün süreyle kapatıldığı be-
lirtildi.
Beşikçi
yarçılandı
İstanbul Haber Servisi—Dr.
Ismail Beşikçi'nin Tunceli Kanu-
nu (1935) ve Dersim Jenosidi
(1937-1938) adlı son kitaplann-
dan dolayı bölücü propaganda
savıyla yargılanmasına başlandı.
İstanbul 2 Noiu DGM'deki
duruşmada iddianame okundu.
Kitapta TCK'nın 142/3^6. mad-
desine aykırı olarak milli duygu-
ları zayıflatıcı, bölücü propa-
ganda yapıldığı ileri sürülerek
yazar İsmail Beşikçi ile yayıncı
Ayse Zarakolu'nun 15 yıla kadar
hapisle cezalandınlmalan isten-
di.
İsmail Beşikçi suçlamalan
reddederek şunları söyledi:
"Tunceli Kanunu (1935), yakla-
şık 55-60 yıl öncesiyle ilgili ola-
rak sömürge Kürdistan'a ilişkin
mevzuatın önemli bir parçasıdır.
Bunun incelenmesi bize yakın
geçmiş hakkında çok önemli bil-
giler vermektedir. Türk yöneti-
mindeki zihniyet bugün de aynı-
dır, ancak toplum ve Kürt halkı
hızla değişmektedir. Hiç değiş-
meyen bir resmi ideolojiyle hız-
la değişen bir toplumu yönetmek
mümkün değildir. Ülkedeki top-
lumsal ve siyasal değişmenin
sancılı ve sarsıntılı olması bu ko-
nuyla yakından ilgilidirr
Mahkeme, Ayşe Zarakoln'
nun sorgusunun yapılabilmesi
için duruşnıayı ileri bir tarihe bı-
raktı.