Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyel
Sahıbı Cumhunyet Maîbaacılık ve Ca2etecıtık Turk Anonım Şırketı adına
>adir Nadı 0 Genel >ayin Muduru Hasu Cesıal, Muessese Mudunj
Emiitt Işaklıgil. Yazı lllen Mudu'U <>ka> Göneasin, 0 Haber Slcrkezı
Muduru YaJçıo Baytf, Savfa Duzenı YOnetmem Mi \c*r % Temsıtaler
4N'KAR<\ AhnrtTan. İZMİR Hıknn Çrdakı}i, <ıDA\\ Ç«ın ^ ıgenoglu
!v Poiılika CeU lllşlaat*. D-ş Habertcr. Efina Bakı. Ekoooır Cntu T«fcu. "., SendıU şakıu KMettO. Vuhut CdaJ Lsttf.
Utanbul HabeTİerı Kcaal ILmçmk. Egıtım Geacaj Şa«laa. Vun Haber cn Necdd Dofıa, Spor Damîmans \bdalksdir \nnhua,
Duı Yazılar Kcrm ÇlüçkM Araş ırma ŞaMa Alpa). Dvzc< mc tMuUa» Yttıcı 0 Koori nator thnct K o n b u 0 Mab
i^ler En>l Ertut 0 Muhascbe B«lra( teaer 0 BuıvC Planlama bcvp OuMjıbe^oflı 0 Rrklaı- W Taruı 0 E» Ya>miar
Hal» Vk.ol 0 Ilart Hamıa Ganr 0 lı -;me CMtr Çdik 0 Bılg Ijlem NaU lıd 0 Pn^onc' So,ı
»»m ATun;/u Başkan >«Ur Nadi
Old»> Aktal. lalça ••«». Hlsaa
b a t Hikael ( d U m (Xu<
Ltıc Mn«cı llhıı
H Sırn«a U n e l TM
faunyet Maıbaacüıi ve Gazetecüık T A Ş. Turk Ocajı Câd 39 '4J Catak£iıı
M'34 lsı PK 246 lslanb»! Td 512 05 05 (20 baı). Telct 2224i F*> (1) 526 60 ^ 0
Bvoiar AMIUHK ZI>? G*kaip BK Inkslap S No 19 4 ft! 133 II 4M7, Tekx 42344. F u (4> 133*
}5 65 0 b ^ - H Zıya B!v 1352 S 2. 3, Td 13 12 30 Telex 52359, F « 151» 19 5? 60
0 *<)••• InOMı Cad 119 S No 1 Jüı I. Ttf 19 37 52 |4 hat>. Tsfc* 62155. Faj. pl) 19 23 TJ
TAKVİM: 2 ŞUBAT 1991 Imsak; 5.39 Guneş: 7.07 Oğle: 12.22 tkindi: 15.03 Akşam: 17.28 Yatsı: 18.49
LeNouvel Observateur'ün araştırmasi' Dünya yazarları Körfez savaşına nasıl bakıyorlar?
Boıııbalara karşı sözcüklerKfiltiir Servisi — Körfez krizinin Körfez
savaşına dönüşmesiyle birlikte yaym
organlanndaki siyasal çözümlemelere,
uzman kişilerin savaşla ilgili
çözümlemeleri de eklendi.
Yerli ve yabancı basında kaçmılmaz
olarak savaşla ilgili haberler, yazılar,
incelemeler ağırlıkta. Fransa'da
yayımlanan "Le Nouvel Observateur"
dergisi savaş konusunda "hariçten
uzmanlar"ın, yazarlann görüşlerini aldı.
Beyazperdeye de uyarlanan "Soph.e'ııin
Seçimi"nin Amerikalı yazarı VVilliam
Styron; Barış Için Eylem hareketinin
kuruculanndan "Kara Kutu" adlı
yapıtıyla 1988'de Femina Yabancı Yazar
ödülü'nü alan İsrailli Amos Oz; "Kutsal
G«ce" ve "Kum Çocuk" adlı kitapları
Türkiye'de de yayımlanan, 1988
Goncourt Ödülü sahibi "Le Monde"
gazetesi yazarlarından Faslı Tahar Ben
Jelloun; "Giineşin Athlan"nın yazarı,
Fransız romancı Jules Roy; Fransa'da
"Aşiretin Onuru" adlı kitabı yayımlanan
Cezayirli romancı Raşid Mimuni savaşa
ilişkin düşündüklerini, duyumsadıklarım
yazdılar. Okuyucularırruza bu görüşlerin
geniş bir özetini sunuyoruz.
WUliam Styron (ABD):
Savaş sonrası mı?
Kestirmesi güç.
Amerikalılar ve
müttefikleri hiç kuşkusuz
rnalı götürecek ama bunun
için ağır bir bedel
ödenecek. Çok ağır!
T. Ben Jelloun (Fas):
Bugün Arap dünyası
büyük sarsmtılar
geçiriyorsa, bunun nedeni
gayrimeşruluğun, Arap'
politikasının çocuk
hastalığı olmasında.
Darbelerden doğan askeri
rejimler, tek parti! Eksik
olansa özgür düşünce,
nesnel tahlil, insana saygı.
JnlesRoy (Fransa):
Irak'ın karşısında her şey
petrol kokuyor. İrin
kaynıyor. Bağdat, sanki
Babil. Bü^k fahişe ve
Saddam, MÖ 5. yüzyüda
olduğu gibi istila ve ilhak
ediyor.
Amos Oz (Israil):
Saddam Hüseyin'in amacı
yeni bir Selahaddin
Eyyubi, yeni bir Nasır
olmak, Arap kitlelerinin
kahramanı olmak.
Kaşarlanmış bir savaşçı ve
silahları iyi tanıyor. Ne
şaşırdı ne de düş kınklığına
uğradı. Planlannı asla
değiştirmiyor.
WILLIAM STYRON / ABD
Zaferin bedeliIrak'a karşı savaşın ilk gün-
leri bana Pasifik'teki Okinavva
çatışmasında olup bitenleri
anımsatıyor. Bu adayı Japon-
lardan hiçbir guçlükle karşılaş-
madan geri aJabilirdik ama ba-
sın birden zafer çığlıklan atma-
ya başlamıştı. Goklere ve kara-
ya egetnen olduğumuzun far-
kındaydık. Ama bir hafta son-
ra Japonlar yeraJtındaki kalele-
rinden çıkıverdiler. Gemi azıya
almış atlar gibiydiler. tnanılmaz
biçimde kan döküldü.
Bugün Körfez savaşının gö-
rüntülerine bakınca, olabilecek-
leri hayal etmekten kendimi ala-
mıyonım. Ikinci Dünya Sava-
şı'nda, sonra da Kore'de deniz
piyadesiydim. Biz piyadelerin
yüzüne gülünuyordu. Oysa he-
pimiz altımıza dolduracak ka-
dar korkuyorduk. Ölüm bize
dehşet veriyordu. Ama çekindi-
ğimiz bir başka şey daha vardı:
Baskı altında ezilmekten, iste-
nen duzeye ulaşamamaktan da
korkuyorduk. Yani çatışmada
gerektiği kadar kahraman ola-
mamaktan. Şimdi bugun de o
kuma gömulen askerleri düşu-
nüyorum. Bu kasaplığı nasıl en-
gellemeli?
Aslında oiay, kaçınılmaz bir
şey. Saddam Hüseyin'e karşı
çıkmalıydık ve hep çıkmalıyız:
Kendisi tehlikeli bir megalo-
man; düşmanlannı devirmek
için hiçbir şey karşısında gerile-
meyecek. Burada ABD'de, ba-
zı barışçı eylemlere karşın, in-
sanların çoğunluğunun mutte-
fiklerin mudahalesine destek
verdiklerine inanıyorum.
Bu savaş, Vietnam Savaşı'n-
dan çok farklı. Önceki, tepeden
tırnağa ahlak dışıydı. Vietnam'-
da burnumuzu pisliğe sokmaya
gerek yoktu, çunkü olay Viet-
namlılar arasında bir iç savaş-
tı. Doğru, o zaman Amerikalı-
lar komünizmi gerçek bir tehli-
ke olarak gorüyordu. Ama şim-
di de yeni bir düşman bulduğu-
muz gibi bir izlenim var içimde.
Ve bu seferki gerçekten çok teh-
likeli. Birlikleri taş gibi eğitıl-
miş, aynca 1944'teki Japonlar
kadar da gözleri dönmuş. Yeni-
lik, savaşın hiç kuşkusuz dinsel
yonünde. Saddam bunu sonuna
kadar oynuyor.
Savaş sonrası mı? Tahmin et-
mek guç. Hiç kuşkusuz Ameri-
kalılar ve muttefikleri, malı go-
türecekler. Ama bunun için ağır
bedel ödenecek. Çok ağır.
RAŞÎD MÎMUNİ / CEZAYIR
Rambo'nun gerçek yanı
tnsan kaçınılmaza kendisini
dilediği kadaı hazırlasın, dram
kopup çıkagelince, şaşkınhğını
ve üzüntusünü göruyor yine. O
dönülmez 15 ocak tarihi gelip
çatınca, kıyamet gunünu atlat-
tık derken Dahran'dan kalkan
Amerikan uçaklan, Irak'a ölüm
ve ateş kusmava uçtular.
Önce bir öfke duyuyorum.
Büyücülerin hesaplannın karşı-
sında, iyi niyetli insanlann ça-
baları boşa çıkmış oluyor. Ar-
tık beterin beterini beklemek ge-
rektiğinden kimsenin şüphesi
yok. Bundan böyle bu savaşın
patlamasıyla, her Araba Sad-
dam Hüse\in'in ajanı ve guçlü
bir terörist gozüyle bakılacak.
Bu kaç ırkçı suikaste neden ola-
cak? Gizli göç, terör ve AIDS'-
ten sonra Uçuncü Dünya ülke-
leri acıklı geriliklerini izlemek-
ten başka bir şey yapamayacak-
lar. Ekonomileri tepetaklak; dış
borçlann ağırhğı altında inliyor-
lar.Gelişmiş ulkelere gelince on-
lar daha uzun bir süre dünyanm
geri kalan yörelerine çeşitli bi-
çimlerde sözlerini geçirmeye ye-
tecek kadar zenginliği bir araya
getirdiler, bilgileri geliştirdiler,
son derece gelişmiş teknik ola-
naklar yarattılar. Askeri üstun-
lükleri öyle ağırlıklı ki müdahale
birlikleri hedeflerine âdeta
"cerrahî" denecek bir isabetle
ulaşıyor. Yenilgi bilmeyen Ram-
bo, yalnızca aktör Stallone'nin
düş gücünün ürünü değil, ger-
çek olan bir yanı da var.
Finans kolaylıkları sayesinde
birkaç bağışla en uslu öğrenci-
lerini ödüllendirebiliyorlar. Bu-
gün, şu Körfez bunaümı içinde
açtıkları uzun vadeli krediler,
onlara Sovyeüer Birliği'nin hoş-
görusünu sağlayabiliyor. Ame-
rikan müdahalesınin kararlaştı
nldığı gunden beri, müttefik ta-
raflarının kasalarına milyarlar-
ca dolar dalgalar halinde yağ-
maktan geri kalmadı. Tepeleri-
mize asılı uydulanyla gece gun-
duz bize savunduklan bütün da-
valarının haklı olduğunu
anlatan görüntuleri belletiyor-
lar. Bütün dünya, Iraklılar bi-
le, bunalımı CNN'in gözunden
izledi. Bu yaymlar hep bir nok-
taya yönelik. Bu bir medya dik-
tatörlüğune gidiş.
Gorbaçov"un "perestroyka"-
sı da Sovyetler Birliği'nin ulus-
lararası alanda kayıtsızhğı ik
ifadesini bulunca, BM'nin oy-
nak dengesi de bozulup gitti.
Arap aydınlan, Saddam Hu-
seyin'e hiçbir sempati beslemi-
yorlar, ama seks, kumar ve vis-
ki tutkunu Arap Yarımadası'-
nın zorba krallarına da sempa-
tileri yok.
Bizim için asıl dram, Irak'ın
olası yenilgisinin bizim her gun
ülkeniizde savaş verdiğinıiz aşın
eylemlere karşı tutumumuzu
güçlendirmeyeceğidir. Bu savaş
Islamcı akım yandaşlan için bir
fırsattır. Çünkü stratejileri ne ti-
tizlik, ne de mantık sıkıntısı çe-
kiyor. Keselerini dolduran Su-
udi'leri boşlayarak laik Sad-
dam 'ı göklere çıkarıyorlar ve
kaba saba imamlann askeri üni-
formalara bürünüp Selâhattın
Eyyubî rolu oynadıklarını goru-
yoruz.
Fransa'nın Arap politikası da
bir seruvene sürukleniyor. Ne
pis iş! Yalnız kaybedenleri gö-
rebilivorum.
JULES ROY/ FRANSA
Babil'i anımsıyorumKuve>t'in işgalinden ben, hep
savaşın kaçmılmaz olacağını du-
şündüm. Dünyanın patlamaya
hep hazır bu bölgesinde Ameri-
ka, Mezopotam>
r
a'da, Guney Fi-
listin Krallığı ve Pers İmparator-
luğu'ndan berı var olan sorun-
ları çözmek istiyor.
Biz, davamızın haklı olup ol-
madığını sormadık bile, oraday-
dık, çünku öyle gerekiyordu; se-
çenek yoktu. Barbarlığa karşı
v<a Uctrca yontemıerıe savaşmak.
Zorbalığa karşı hakkın, huku-
kun askerleri Ortadoğu'da top-
lanmıştı.
Burada, Irak'ın karşısında her
şey petrol kokuyor.
Irin kaynıyor. Bağdat, sanki
Babil, büyük fahişe ve Saddam,
M.Ö. 5. yüzyılda olduğu gibi, is-
tila ediyor, ilhak ediyor, önune
geleni katlediyor ve Israil'i orta-
dan kaldırmakla tehdit ediyor.
Raşid Mimuni (Cezayir):
Arap aydınlan, Saddam
Hüseyin'e hiçbir yakınlık
duymuyorlar, ama seks,
kumar ve viski tutkunu
Arap Yanmadası'mn zorba
krallanna da yakınlık
duymuyorlar. Bütün dünya
krizi CNN'in gözunden
izledi. Bu bir medya
diktatörlüğüne gidiş.
TAHAR BEN JELLOUN /FAS
KüçültücüişlerSoluduğumuz hava alabüdiği-
ne ağır. Sözcükler ve içli ağıtlar-
la yüklü. Tehditler ve vaatlerle
dolu. Gariptir, "Açların Ninni-
si"ni, 1900'de Necef te doğan bir
Iraklı ozan, Muhammed Ceva-
hiri yazmış: "Lyuyun, halkın
açları ve besin tannlan korusun
sizleri/ Ve eğer sizi eylem doyu-
ramazsa, düşler doyursun hepi-
nizi / vaatlerin cinayeti ve söz-
cüklerin sıvısı üstünde uyuyun
/ Ve karanlıklar içinde hayalin
nişanlıları pohpohlasın sizi /
Dolunay gibi parüdayan yuvar-
lak ekmek dilimleriyle." Aynı
"açlar" bugün bazı Arap baş-
kentlerinde Tunuslu ozan Ab-
dülkasım Şabbî'nin (1909-1934)
şu iki dizesini yineliyor: "Bir
giin bir halk hayat isterse / Ka-
der adına yanıt vermek zorun-
dadır."
Çocuklanmıza hangi bugunu,
hangi yarını hazırlamaktayız?
Ellerimiz titriyor: Elektronikten,
bostan dolabını dönduren goz-
leri bağlı eşeğe geçiyoruz. Ço-
cuklarımıza hangi anıyı aktan-
yoruz? Yine geçmişe mi sığına-
cağız; Araplann modernhği sün-
gelediği, bilimlerin ve felsefenin
efendileri olduğu altın çağdan
mı medet umacağız?
Denize düşup çırpınanlar gi-
bi nostaljinin kumlan üzerine
uzanmaya bile cesaret edilemi-
yor ve bir kere daha küçulmenin
ve utancın aa ilacı içiliyor.
Bize, tarihe girmek için davet
edilmek gerek diyorlar. Ayakları
yıkamak, bir hukuk devleti ol-
mayı kabul etmek ve bireyi, tar-
tışılmaz bir değer haline getir-
mek gerek.
Eğer bugun Arap dünyası,
Richter ölçeğiyle bile olçüleme-
yecek şiddet ve genişlikte sarsm-
tılar geçiriyorsa, nedeni, gayri-
meşruluğun, Arap politikasının
çocuk hastalığı olmasındandır:
Hukümet darbelerinden doğan
askeri rejimler; tek parti; propa-
ganda olmaktan oteye geçmeyen
haberler. Bu hastalık butun Or-
tadoğu'da kendine uygun bir
alan buldu. Eksik olan özgür
düşünce, derinleştirilmiş duşün-
ce tarzı, nesnel tahlil, kendine
eleştirici gözle bakabilme, insa-
na* saygı.
Ayaklarını sürumemek.
Ayaklar altında çiğnenmemek.
Sessizliğin derinliklerine batma-
mak. Komşun diye "kardeş" de-
yip sonra uzerine katiller salma-
mak. Islamiyeti militan bir ide-
oloji haline ğetirmemek. Özgur-
lüğü sever gibi yapmamak. Ku-
şakları savaş yıllanna göre say-
mamak; 1948, 1956, 1967, 1973,
1982, 1991.
Bu arada Arap çocuklan,
Mahmud Derviş'in "Kimlik
Kartı" adlı ünlü şiirini ezbere
öğreniyorlar: "Yaz/Arabım
ben/Kartımın nuraarası elli-
bin/Sekiz çocuğum var/doku-
zuncusu da yolda_. yazdan son-
ra gelecek'Kızacak mısın ba-
na?"
AMOS OZ / ISRAİL
Eyyubi'nin kâbusu
SAVAŞIN ÖBÜR YÜZÜ — Bir yanda işgal edilen bir ülke, petrol kuyuları. öte yanda insanlann
yaşamı var. Körfez Savaşı'na gönderdiği eşine ağlayarak sanlan bu Amerikalı kadın da, savaşın
kargaşasında unutulan "insanlann acısı"nı simgeliyor.
ABD'nin hedefi, Saddam Hü-
seyin'in devrilmesi değil, Ku-
veyt'in kurtarılması. Devrilirse
memnun olacaklar, iktidarda
kalırsa bir şeyler ayarlayacaklar.
Saddam Hüseyin'in hedefi ise ne
Kuveyt'in uzerine oturmak, ne
de savaşı kazanmak. Yeni bir Se-
lâhaddin Eyyubî olmak, Nasır
olmak, Arap kitlelerinin kahra-
manı olmak. Askerî yapısının
bombardımanlarla yıkılacağını
o onceden hesaplamıştı. Kaşar-
lanmış bir savaşçı ve silahlan iyi
tanıyor. Ne şaştı ne de hayal kı-
nklığına uğradı. Planlannı asla
değiştirmiyor.
Uç yıl içinde petrol gelirleriyle
uçak pistlerini yeniden inşa ede-
cek teçhizatını düzecek. Arap
kitlelerinin, onu bir aziz olarak
değil de bir yüzkarası gibi gör-
melerini sağlayacak bir şamar
yemeden, 29 ülkenin Golyat'ı
karşısında, Muslumanlarm Da-
vııd'u olarak kalacak ve kazana-
cak.
Benzer koşullarda Batı dün-
yasının hangi lideri olsa, istifa
etmek zorunda kalırdı. Ama
Arap dünyasında oyunun kural-
ları farklı.
Saddam Hüseyin, halkını iyi
tanıyor. Bir Arap liderin yeni bir
Selaiıattin E>>iıbî gibi tanınacak
olursa, bir daha iktidardan düş-
meyeceğini çok iyi biliyor. Mut-
tefikler işin sonuna kadar git-
mezlerse Saddam'ı Kuveyt'ten çı
karmakla yetinirlerse Saddam
Hüseyin yine Kuveyt'e doner,
hem de Kuveyt halkımn çağrısı
üzerine döner.
Saddam yenilip İslami volkan
patlaması gerçekleşmezse, Filis-
tin sorunu da çozülmeli. Bun-
dan kaçmak yok. Israilliler ve
Filistinliler arasında zafer soz
konusu değil.
Yunan polisi, bir Türkü öldürdü
l^tçılık zorda
• İZMİR (Cumhuriyet Ege
Bürosu) — Körfez bunahmı
ve ardından çıkan savaş
nedeniyle yat turizmi
açısından 1991'in 'kayıp bir
yıV olduğu belirtildi. Deniz
Ticaret Odası Muğla Şubesi
Müdurü Gahp Isen savaş
nedeniyle firma bazında
zararın 25-250 bin dolar
olduğunu yat sahiplerinin
iflasm eşiğine geldiğini
söyledi. Yatçılıkta yurtdışı
rezervasyonların en geç
şubat ayında büyük ölçüde
tamamlandığını belirten
Isen, "1991 yıhnda
bölgemizde çalışan yat
işletmecilerinin hiçbiri bu
sezon için tatminkâr
rezervasyon yapabilmiş
değildir. Işletmelerin
tümünde girdiler hemen
hemen durmuştur" dedi.
Karabataklar
Körfczlden kaçü
• BANDIRMA (AA) —
Her yıl mart ayında
Afrika'dan ve Arap
Yanmadasf ndan göç ederek
Manyas Kuşcenneti'ne inen
karabataklar, bu yıl bir ay
erken geldiler. Basra '
Körfezi'ne ham petrol
pompalanması olayının
arkasından karabataklann
Manyas'a gelmeleri, "Körfez
savaşının bu zamansız göç
üzerinde etkili olabileceği"
yorumlanrun yapıhnasına
yol açtı. Balıkesir Orman
Bolge Müdürü Fuat Erdem
yaptığı açıklamada, "Her yıl
mart ayında Manyas
Kuşcenneti Milli Parkı'na
gelen karabatak kolonisi
şimdiden bölgeye geldi.
Mamure Kalesi
tarüşıhyor
• ADANA (AA) — tçel'in
Anamur ilçesindeki tarihi
Mamure Kalesi'nin fiziksel
ve görsel görünümünü
olumsuz etkileyecek
yapılaşma yasağı, Adana
Kültür ve Tabiat
Varlıklarını Koruma
Kurulu'nca "delindi"
Kurulun bir şirkete yörede
inşaat yapma izni vermesi,
Anamur Kaymakamlığı ve
Belediyesi'nce tepkiyle
karşılandı.
Soydaşlarm
mal varlı.ğı
• Haber Merkezi —
Bulgaristan'dan göç eden
Türklerin bu ülkede kalan
mal varlıklan ile ilgili
haklannın Türkiye'ye
transfer edilmesi istendi.
Rumelililer Yardımlaşma ve
Dayanışma Derneği'nden
yapılan açıklamada,
soydaşlann Bulgaristan'da
bıraktıklan gayri menkuller
ile bankalardalci
tasarruflannjn 3 trilyon 200
milyar lira değerinde
olduğu belirtildi.
Açıklamada, bu haklann
alınabilmesi için Türk
hükümetinin Bulgaristan ile
resmi göruşmeler yaparak
sorunu çözümlemesi
gerektiği kaydedildi.
Kokuyu eraen
duvar boyası
• ANKARA (ANKA) —
îsveç'te geliştirilen bir duvar
boyasının odalardaki kötü
kokulan emerek yok ettiği
bildirildi. Kefa Nightech Ab
Flen şirketince geliştirilen
ve kefa koku kontrolü
olarak adlandınlan yeni
duvar boyasının, özellikle
çok fazla sigara içilen
bürolar, restoranlar,
kafeteryalar ve buna benzer
kalabahk yerler için çok
yararlı olduğu belirtiliyor.
Linkoping Universitesi'nce
yapılan testlerde başan
gösteren yeni duvar
boyasının kapalı yerlerdeki
akustiği iyileştirdiği de
kaydedildi.
25 yaşındaki Süleyman Akyar, Yunan
Narkotik Şubesi'nde ölesiye dövüldü, komaya
girdi, acüen kaldırıldığı hastanede öldü.
STELYO BERBERAKİS
ATİNA — Yunanistan baş-
kenti Atina'da geçen hafta için-
de bir dram yaşandı. "Tarihe
kanşttğı" sanılan polis coplama-
ları yeni bir kurban daha verdi.
Kurban, bu kez bir Türk vatan-
daşıydı. Süleyman Akyar (25),
Yunan Narkotik Şubesi'nde ole-
siye dovulecek, komaya girecek
ve acilen kaldırıldığı hastanede
can verecekti.
Süleyman Akyar, 1984'te
Türkiye'den Yunanistan'a kaça-
rak siyasi iltica hakkı isteyenler-
den biıiydi. O yıldan bu yana
"mülleciler" statüsünde bulu-
nan Akyar, uyuşturucu madde
kaçakçılığı yapıyordu. Bundan
uç hafta önce Atina'nın
"karanlık" sokaklarından birin-
de "yakayı ele veren" Akyar,
Atina Narkotik Şubesi'ne gotu-
ruldu \e "sorgulaması" başla-
dı... Sorgulamanın amacı, Ak-
yar'ın, meslektaşlarını ele ver-
mesini öngöruyordu. Akyar, iki
gun üst uste aynı şubede dayak
yedi, işkenceler gordü, fakat po-
lisin sorulanna verdıği yanıtlar
yeterli değildi. Akyar, multeci
olduğu ve cebinde multecilere
verilen belgeleri bulundurduğu
için artık Yunan makamlannın
merhametine kalmıştı.
Ancak bu merhamet, Akyar
1
ın olumune yol açtı. Yediği da-
yak süresince komaya giren Ak-
yar, aynı polis memurian tara-
fından hastaneden hastaneye
goturülecek ve son olarak acil
yardım KAT Hastanesı'ne sevke-
dilecekti. KAT Hastanesi'nin gi-
rişler defterine, Akyar'ın "beyin
sarsıntısı. kaburga kemiklerinde
ve kavalkemiğinde çokca kınl-
ma, avrıca incebağırsak ve rai-
de zannda yırtılma olaylarından
mustarip olduğu" yazılıydı.
Akyar, 24 saat sonra can var-
di. Polis makamlan olayı bir
hafta boyunca gizli tutmaya ça-
lıştıysa da hastane doktorlan,
"Hipokrat adına içtikleri andı"
anımsayarak savcılığa haber ver-
di. Haber, anında Turkiye Bu-
yükelçiliği'ne ve konsolosluğu-
na intikal etti. Olay gerek Turk
gerekse Yunan basınından hâlâ
gizli tutulmaya çalışıyordu.
Nitekim KAT Hastanesi'nde
Akyar'ın cesedi üzerine yapıla-
cak otopsinin birkaç gün erte-
lenmesini isteyen elçilik gorevli-
leri, Akyar'ın Türkiye'deki aile-
sini aramaya başladı ve otopsi-
yi izlemesi için Türkiye'den bir
uzman getirteceğini duyurdu.
Ancak Akyar'ın ailesi bulu-
namayınca, çürumüye yuz tutan
Akyar'ın cesedine, Turk uzma-
nına gerek kalmadan otopsi ya-
pılması için gerekli izin verildi.
Akyar'ın multeci olmasına kar-
şın hâlâ TC vatandaşhğını taşı-
yıp taşımadığı henuz bilinmiyor.
Eğer TC vatandaşıysa TC Buyu-
kelçiliği, bu durumlarda "gere-
kenin yapılacağına" dikkat çeki-
yor. Konsolosluk yetkilileri Ak-
yar'ın ailesi bulunur, cesedinin
Türkiye'ye gönderilmesi talep
edilirse bu talebin yerine getiril-
mesi için gerekli işlemlerin baş-
latılacağından söz ediyor. Ama
cesedin büyuk bir olasılıkla Yu-
nanistan'da gömülmesi beklenı-
yor. Atina Narkotik Şubesi, Ak-
yar'ın polis memurlarına "tor-
navida ile saldırdığı" gerekçesiy-
le dövüldüğünu soylüyor.
Akyar'ın dövüle dövüle öldü-
rülmesi olaya dünkü Yunan ga-
zetelerinde oldukça geniş yer al-
dı. Yunan polisınin geneldeki tu-
tumunu her gun eleştiren Yunan
gazeteleri, Akyar'ın "köpek gi-
bi dövülerek öldüriıldügünii ve
bunun hesabının sorulması
gerektiğini" yazdılar.