13 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
19 ŞUBAT 1991 HABERLER CUMHURtYET/5 O Aykut-Türker davası • ANKARA (UBA) — Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Imren Aykut'un, kendisine hakaret ettiği gerekçesiyle bağımsız Çelik- Iş Sendikası Genel Başkanı Metin Türker aleyhine açtığı hakaret davasında, davaya konu haberleri yazan gazetecilerin tanık olarak dinlenmesine karar verildi. Ankara tkinci Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın dünkü duruşmasında ifade veren Türker, "Bakanlığın, sendikalann yetki barajını aşıp aşmamalanna, etkili olan istatistiklerini güvenilir bulmadığını belirttim. Ancak bu konuyla ilgili basın toplantılarında ya da sendika bültenlerindeki yazılarda Sayın Bakan'a hakaret kastiyle ifade kullanmadık" dedi. M agic Box'a ziyaret .„ • tSTANBUL (AA) — Körfez Savaşı konusundaki düşüncelerini aktarmak ve iletişim araçlan yetkiüleriyle aralarında diyalog sağlamak isteğiyle Magic Box'ı ziyaret etmek isteyen Istanbul'daki meslek odaJarının temsilcileri, yetkililerin ziyaretten haberdar olmadıklannı söylemeleri üzerine, gönlşemeden geri döndüler. Istanbul Diş Hekimleri Odası Başkanı Celal Korkut, Tabip Odası Genel Sekreteri Nüvit Duraker, Ziraat Mühendisleri Odası Marmara Şube Başkanı Yücel Erdener, Eczacı Odası Başkanı Mehmet Domac, Türkiye Mühendis Mimar Odaları Birliği lstanbul Koordinasyon Sekreteri Hasan Akalın, özel televizyon kuruluşu Magic Box'ın Cağaloğlu'ndaki binasına giderek genel müdür yardımcısı Adem Gürses ile görüşmek istediler. Adem Gürses ve muharras üyesi Yefcte Okur, basın mensuplarına yaptıklan açıklamada, oda temsilcilerinin ziyaretinden önceden haberdar olmadıklannı ifade ederek "Haberimiz olsaydı memnuniyetle görüşürdük. Kendilerine, yazıh bir başvuru yaparak görüşme talebinde bulunmalannı söyledik" dediler. Başkana silahlı saldın • GEMLİK (Cumhuriyet Borsa Bürosu) — Gemlik'in SHP'li Belediye Başkanı Nezih Dimili, işyerine ruhsat verilmeyen, ANAP'ın önde gelen adlanndan Mecdi Nalcı tarafından dün belediye binasında silahlı saldınya uğradı. Bacağına saplanan iki kurşunla yaralanan Belediye Başkanı Dimili tedavi altına ahnırken, saldırgan olaydan sonra kaçtı. Demokrasi egitimi • ANKARA (ANKA) — Milli Eğitim Bakanı Avni Akyol, Türkiye'de okullarda demokrasi eğitimi yapddığını belirterek "Bu konudaki eleştirilerin hakh yanı, verilen eğitimin toplumda görülen olumsuz davranışlardan dolayı yetersiz kalmasıdır" dedi. Milli Eğitim Bakanı Akyol, "Milli Eğitim Sisteminde Demokrasi Eğitimi" adlı bakanbk yayuıı kitapçığa yazdığı önsözde, demokrasi eğitimindeki yetersizliğin sadece örgün eğitim kurumlanndan kaynaklanmadığını, demokrasi eğitirainin okul öncesi aileden başlaması ve okuldan sonra yaygın eğitimle tüm hayat boyu sürmesi gerektiğini bildirdi. Ifasadışı örgüt • lstanbul Haber Servisi — Yasadışı "İBDA Cephesi Devrimci îslami örgütü"ne üye olduklan ve Istanbul'da çeşitli örgûtsel faaliyetlerde bulunduklan bildirilen 17 kişiden 6'sı tutuklandı. Laik dttzeni yıkarak yerine "Birleşik tslam Devleti" kurmayı amaçladıkları ileri sürülen sanıklardan Sttleyman Dal, Bilal Saylak, Ali Osman Zor, Mevlüt Koc, Harun Yüksel ile örgütün lideri olduğu savlanan Salih tzzet Erdiş DGM'ce tutuklanarak cezaevine gönderildiler. Cumhurbaşkanı Özallncirlik Üssü'nü gezdi 6 Bizi Allah koruyor''Dağarcıklarında bir şey olmayanlar çirkef atar' diyen Özal, muhalefet liderlerini "adi politika" yapmakla suçlarken "Kıskanıyorlar" şeklinde konuştu. ÜMİT ASLANBAY EVREN DEĞER ADANA — Cumhurbaşkanı Turgut özal, dün geldiği Ada- na'da, Incirlik Üssü'nde "bir harekât süresi" brifinge katıldı, yaptığı konuşmalarda da muha- lefete çattı. Türkiye'nin "daha da Ueri gidecegini" söyleyen özal, "Biz zaten her taraftan korunuyoruz. Korunuyoruz derken bizi Allah koruyor" di- ye konuştu. Cumhurbaşkam muhalefet liderlerini "çirkef atmakla" ve "adi politika" yapmakla suçlarken "Konuş- malanna bakmayın. O bir teda- visi kabil olmayan hastalık. Kıskanıyorlar" dedi. Cumhurbaşkanı, Avrupa ül- kelerinin Körfez politikası ko- nusunda Türkiye'yi örnek al- dıklanm öne sürerken Türkiye'- nin bütün komşularından daha iyi durumda olduğunu, "bize horozlanan Bulgaristan'ın ise şimdi sıkıntı içinde bulnnduğu- nu" söyledi. Özal, "Eskiden bi- zim dış siyasetimiz yoktu. Baş- kalannın peşinden gidiyorduk. Ama biz bunu kökıinden değiş- tirdik" göruşünu ifade ederken kendisini "Türkiye'yi savaşa sokmakla" suçlayanların "gaf- let içinde" olduğunu, "burun- lannın ucunu göremediklerini" söyledi. Özal, Körfez Savaşı'- ndan sonra Türkiye'nin kurula- cak barış masasında sözünün geçeceğini savundu. Cumhurbaşkanı Turgut Özal, "eephe gezisinin" ilk durağı olan Adana'ya dün TC-GAP uçağı ile geldi. Özal, ABD uçak- lannın Irak'a yapüklan operas- yonlar hakkında bilgi aldı. Cumhurbaşkanı'na üssün kapı- sında Incirlik Belediye Başkanı SHP'li Cumali Kar bir buket çi- çek verdi. Özal Adana'ya konvoy ile birlikte girerken Güney Sanayi Fabrikalan'nda işten atılan bir grup işçi yolunu kesti. "îşten çı- karmalara el koyun" pankartı taşıyan işçiler, "açız, işsisiz, yardım edin" dediler. özal da "Pankartınızı gördum. Duru- munuzla Ugileneceğim" yanıtı- nı verdi. Daha sonra şehir turu atan özal'a SHP'li Belediye Başka- nı Selahattin Çolak da eşlik etti. Az sayıda bir kalabalığa vila- yet binası önünde kurulan kür- süden hitap eden cumhurbaşka- nı, Körfez Savaşı başladıgından beri bazılanmn "Adana'ya bir şeyler olacakmış havası yarat- maya çalıştıklanm" söyledi. Oglum savaşa hazır Özal, Körfez krizi ile dünya- nın gözünün Türkiye'ye döndü- ğünü belirterek özetle şöyle ko- nuştu: "Yurt içinde birçok kimse 'özal savaş istiyor, memleketi savaşa sokacak. Önce onun oğullan, sonra bizimkiler girsin' şeklinde acaip laflar söylemeye başladılar. Aslında benim Ük oğlıun aynı zamanda pilot. Ser- tifikası var. Hemen Turk Kuşu'- ndan bildirmişler. Yedek çagn- lacak ilk 10 kişi arasında. Yani biz bunlardan korkmayız. Bir kısmı çıktı, savaşa hayır miting- leri yaptı. Savaşı biz çıkartma- dık ki a gözüm. Savaşı kim çı- kardıysa git de ona 'savaşa ha- yır'de. Gitti. onu da kandırama- dı. Bu sozu söyledik, ondan sonra gitti. Bakmavın bizde bas- ka tiiriu konuşanlara. Onlar bi- ze olan ezeli kinlerinden dolayı öyle koouşacaklardır. O bir has- talık halini almıştjr. Hem de te- davisi kabil olmayan hastalık. Kıskanma da var. Çok kıskanı- yorlar hem de..." Bir zamanlar "Türkiye'ye horozlanan" Bulgaristan'ın sı- kıntıda olduğunu söyleyen Cumhurbaşkam, şöyle devam etti: "Türk Silahh Kuvvetleri'ni modernize edecegiz, reform ya- pacağız dediğimizde bazılan kalktı, 'özal Silahh Kuvvetleri- mize hantal diyor' diye konuş- tu. Bırak canım bu adi politika- lan. Sen işin doğrusuna bak. Dağarcıgında bir şey olmayanın ÖZAL İNCİRLİKTE — Cumhurbaşkanı Özal Incirlik'te yaptığı incelemeler sırasında bir brifıng de aldı. (Fotograf: AA) Eski Genel Sekreter 'gizli toplmtüar'da genel merkezi eleştirdi BaykaPdan 'Şarklı' suçlam YALÇIN ÇAKIR SHP eski Genel Sekreteri Deniz Baykal Istanbul'da "özel çağnlı" partililerle | yaptığı toplantılarda genel merkezin, Körfez krizinde izlediği politikalan "ŞarklT diye eleştirdi. Kartal ilçe örgütünde düzenlenen toplan- tıya davetli olmadığı halde katılan MYK üyesi, tstanbul MiLletvekili Mehmet Mogol- tay, söz hakkı tanınmamasına karşın kür- süye çıkarak Baykal'ı "Parti organlan ye- rine kamuoyu önünde tartışmak"la sucla- dı. Baykal yanlısı lstanbul Milletvekili ts- mail Cetn de Moğultay'ın konuşmasını ya- nıtlayarak, "Kttlüstür politikalar izüyorsunuz" dedi. SHP'de geçen yıl yapılan seçimli olağa- nüstü kurultaydan parti içi iktidan kaybe- derek çıkan Baykal ve destekleyen milletve- killeri, temmuz ayında yapıiması beklenen olağan seçimli kurultay öncesi atağa kalk- tılar. Bu arada Körfez krizi nedeniyle yaptığı açıklamalarla dıkkatleri üzerine çe- ken Baykal, "sessiz sedasız" geldiği tstan- bul'da geceli günduzlü çalışarak kendisine yöneltileneleştirileriyanıtladı Baykal Istan- bul'daki gecelerini de kendisini destekleyen örgüt yöneticilerinin düzenlediği yemekle- re katılarak değerlendirdi. Bu yemeklerde ilçe belediye başkanlarından Şinasi Öktem (Ümraniye), Mahmut Özdemir (Kâğıthane), Yıldınm Aktuna (Bakırköy), Safa Sirmen (Izmit), Burhan Köseoğlu (Pendik) ve Fat- ma Girik'in (Şişli) yanı sıra ilçe başkanla- rından Fikri Yılmaz (Şişli), Yılmaz Bakıt- kal (Kartal), Mustafa Tosun (Beşiktaş) ve Ümit Sılan (Kadıköy) bulundu. Baykal ilk olarak geçen cuma günü Ga- ziosmanpaşa Belediye Binası'nda düzenle- nen toplantıda konuştu. Basın mensupla- nnın dışan çıkartıldığı toplantıya Gazios- manpaşa İlçe Başkan- Halil Telek katılma- dı. Baykal "Körfez krizi"yle ilgili görüşle- rini aktararak çeşitli sorulan yamtladı. Top- lantıya genel merkez yanlısı bazı mületve- killerinin katılmayı düşündükleri ancak sonradan "polemige yol açar" gerekçesiyle vazgeçtikleri öğrenildi. Şarklı zihniyet Geçen pazar günü, Kartal ilçe örgütünün düzenlediği toplantıya katılan Baykal'a par- tililer "Körfez krizi" konusundaki açıkla- malanyla ilgili sorular yönelttiler. Baykal'm genel merkezin uygulamalannı burada da eleştirerek, "Böyle Şarklı zihniyet olmaz. Biz olsaydık Irak'a gidip Saddam'ı ziyaret elmezdik. lnciıiik Lssunün kullanılması konusunda 'Irak'a müdahale hakkı doğar' demezdik" dediği öğrenildi. Bu sırada top- lantıya Genel Sekreter Yardımcısı lstanbul Milletvekili Mehmet Moğultay davetli ol- madığı halde geldi. Moğultay'ın, Baykal- ın genel merkezi suçlayan açıklamalan üze- rine kendisine söz hakkı tanınmamasına karşın kursüye çıkarak. "Siz genel merkezi Şarklı olmakla suçluyorsunuz. Hacı Bektaş Veli de Şarklıydı. Siz parti yetküi kurulla- nndan önce kamuoyu önünde parti politi- kalannı tartışıyorsunuz. Bu yanlıştır" de- diği beürtildi. söyleyecek bir şeyi ancak çirkef atmaktır. Biztm dağarcıgımızda daha çok seyler var. Türkiye'- nin ilerisi için çok güzel seyler var ve emin olun ki Türkiye tah- mininizden çok daha ileri gide- cektir. Biz her taraftan korunu- yoruz. Korunuyoruz derken bizi Allah konıyor." Konuşmasından sonra 6. Ko- lordu Komutanlığfna giden Özal'a, brifıng verildi. Özal da- ha sonra "hipermarket" olarak nitelenen bir alışveriş merkezi- ni açtı. Özal, gece de kaldığı otelde düzenlenen toplantıda işadam- lanna hitaben yaptığı konuşma- da, "Saddam'ın saldırmayaca- ğını tahmin ettim. Onlarda es- ki Osmanlı korkusu var. O kor- ku kolay çıkmaz. Belki barp edersek geçer de barp etmezsek o korku var" dedi. Atatürk Ba- rajı'mn Iran-Irak Savaşı su-asın- da yapılmaya başlandığmı hatır- latan özal, "Savaş bittiğinde barajın savaş sebebi yapılacağı yolunda işareüer aldık. tncuiik'i onun için verdik. Savaş bir an önce bitsin diye verdik" diye konuştu. ANAP'ta Snîllîyetçi atak' Kongre seçimlerinde milliyetçiler 9, liberaller 7, muhafazakârlar 4 il başkanlığı kazandı. ANKARA (Cumhuriyet B ü r o s u ) — ANAP'ın ta- mamlanan 20 il konpresinden dokuzunu 'milliyetçi"ler, yedisini "liberaller" ve dördunü de "mu- hafazakârlar"ın aldığı saptandı. 19 ocakta başlayan ilk kong- relerinin nisan ayı sonuna kadar tamamlanması beklenen ANAP'ta dikkatleri üzerine top- layan lstanbul tl Kongresi 3 martta yapılacak. Bugüne kadar yapılan kongrelerd? kazanan il başkanlan ve eğilimleri şöyle: Bitlis Felemez Kara (lıberal), Bolu: Abbas Inceyan (milliyet- çi), Diyarbakır. Nezir Koçlardan (muhafazakâr), Erzincan Recai Alptekin (milliyetçi), Gaziantep Mehmet Büyüknacar (liberal), Giresun: Salih Akgül (milliyet- çi), Gümüşhane Süleyman Köp- rülü (milliyetçi), Hakkari Evli- ya Parlak (liberal), Isparta Züh- tü Altug(liberal), KırklareU Hil- mi Çiler (liberal), Kırşehir Mu- zaffer Tekeli (milliyetçi), Malat- ya: Rıza Sinanoğtu (milliyetçi), Muş: Aydın Fırat (muhafaza- kâr), Neyşehir Abdülkadir Bas (milliyetçi), Rize Kemal Er (libe- ral), Sürt: Izzet Tarhan (muha- fazakâr), Trabzon Kemal Başa- ran (liberal), Yozgat: Rubi Ba- canh (milliyetçi), Aksaray: tlha- mi Perk (milliyetçi), Batman: Muhittin Hamidi (muhafaza- kâr). 20 kongreden sadece Kırkla- reli, Malatya ve Yozgat'ta il baş- kanlarımn değiştiği, diğerlerin- de ise eski il başkanlanmn gö- revde kaldığı saptandı. Bu hafta sonu yapılacak olan Kayseri il kongresine Başbakan Yıldınm Akbnlut'un da katıl- ması bekleniyor. Hafta sonun- da Adana, Amasya, Çorum, Elazığ, Muğla, Manisa, Hatay il kongreleri de yapılacak. Bay- burt il kongresi ise 22 şubat cu- ma günü gerçekleştirilecek. CUNEYT ARCAYUREK YAZIYOR BAYKAL VE ARKADAŞLARINEV HAZIRLADIĞI U YENİDEN YAPILANMAW MODELİNDEN: 6 Devlet' yerine 'kamuyararı'Iç Politika Servisi — SHP eski Genel Sekreteri Deniz Baykal ve arkadaşlarmm "yeniden yapüanma" modeli içinde hazırladıkları, "Sosyal Demokrasinin Teorik-tdeolojik Sorunlan ve Yeni Yaklaşımlar" adlı alternatif program ve projeler paketi SHP olağan kurultayımn ilk basamağı olan delege seçimlerinin başlamasına az bir zaman kala kamuoyuna açıklandı. Daha önceden bölüm bölum çeşitli panel ve toplantılarda içeriği anlatılan "Yenileştirici Sol"un bu geniş kapsamlı çalışmasında "ekonomik geüsmeyle, demokratik gelismenin birbirinden aynlmaz bir bütün olduğu" göriisü savunuldu. SHP'de Baykal"la birlikte çalısan mîlletvekillerinin yurtiçi ve dışındaki araştırmalar ile dünyadaki çeşitli sol ve sosyal demokrat parti pıvgramlarından yararlanarak hazırladıkları 24 sayfalık pakette parti içi sorunlara girilmeden genel değerlendirmeler yapıldı. "Siyaset dünyastnın sorunlan", "Sosyal demokrasinin hedefleri, ilkeleri, yöntemleri", "Demokrasi'* ve "Sosyal Demokrasinin ekonomiye bakışı" başliklarmdan oluşan çalışmada en geniş yer "ekonomi"ye aynldı. "Devletin toplumdaki yeri ve iflevi" başlığı altında ise devletle ilgili kavram kargaşasma son vertlmesi istenerek, "devlet" yerine "kamu yaran" kavramınm kullamlmasınm tercih edilmesinin gerektiği vurgulandı. "Sosyal Demokrasinin Teorik - İde- olojik Sorunlan ve Yeni Yaklaşımlar" adlıpaketin "Sosyal demokrasinin eko- nomiye bakışı" ve "Ekonomiye bakışı- mız" bölümleri şu şekilde kaleme alın- dv "... KlT'lerin resmi yönlendirme dı- şında, piyasa mantığı içerisinde, rasyo- nel bir işletme ilkesiyle, ekonomide et- kinlik arayabilecek kuruluşlar olması he- da bir ekonomik angajmana girmek doğru değildir...." "Genel olarak, Türkiye'nin, özel ola- rak Türkiye ekonomisinin sorunlann çö- zümü için global, genel yaklaşımlara, bütüncül değişim projelerine ihtiyaç var- dır. Türkiye, içinde bulunduğu açmaz- dan çıkışının ana hareket noktalannı saptamak, bulmak ve oluşturmak zo- mndadır. Sorunlarımızın parça başı yaklaşımlarla, fason çözümlerle, halle- dilme şansı yoktur. Ekonomiyi, siyase- ti, idari yapıyı bu çerçevede değerlendir- Baykal ve arkadaşlannca hazırlanan platformda, "Devlet" kavramı, yerini "Kamu yaran"na terk ediyor. Demokrasi ile ekonominin aynlmaz bir bütün olduğuna dikkat çekilen çalışmada, KİT'lerin özelleştirilmesi yerine özerkleştirilmesi görüşü savunularak pazar ekonomisinin, uygulanmadığına dikkat çekiliyor. deflenmelidır. Buradan hareketle bu ku- ruluşlarla ilgili sorunlann çözümünü, özelleştirme yerine 'özerkleştirmede' görduğümüzü ifade etmemiz gerekli- dir." "... Bu noktada söz konusu işletme- nin mülkiyetinin özel şahıslarda veya ka- muda olması fazla önem arzetmemek- tedir. Önemii olan, bu işletmenin genel mek artık Türkiye için kaçınılmazdır. Türkiye böylesi bir sistematik yaklaşımı cumhuriyetin kuruluş dönemlerinde ya- şadı. O sureç içerisinde, gelişmiş model- lere adapte etmeye dönük yaklaşımlar ortaya çıktı. Çok dar olanaklarla eko- nomide gelişmeler kaydedildi. Hukuk sistemi, dünyarun gelişmiş hukuk sistem- lerinden ödünç alındı. Eğitim modelle- kamu çıkarlanna uygun rasyonel bir bi- ri geliştirildi. Çoğunlukla çağdaş toplu- çimde, verimlilik içerisinde çahşmasıdır. mun ortaya koyduğu, o gunün ihtiyaç- Mülkiyetin kamuda veya özel şahıslar- lannı karşılayabileceği düşünülen yak- da olması veya olmaması doğrultusun- laşımlar, kuramlar, modeller örnek alın- dı. Bugün artık 1920'lerde, 1930'larda geliştirilen 1950'lerde katkı verilen 1970'lerde revize edilmeye çalışılan mo- delin, Türkiye'yi taşımaya yetmediği açıkca görülüyor. Bu anlamda, Türki- ye'nin yeniden yapüanma zorunluluğu vardır. Böyle bir şekillenmenin çıkış noktası, demokrasinin bütün kurumla- nyla, işlerliğe kavuşması ve buna cevap verecek ekonomik gelismenin sağlanma- sıdır. Ekonomik gelişmeyle demokratik gelişme arasında kopmaz bağlar olma- lıdır. Ekonomiyi, demokrasi dışında dü- zenlenebilecek bir teknik sorun gibi al- gılama yanlışından kurtulmalıyız. Eko- nomiyi, demokratik bir anlayışla düzen- leme gereğini kabul etmeliyiz ve bunu içimize sindirmelfyiz. Siyasal duyarklıkla ekonomik duyarlılık arasında bir önce- lik gözetmeden ekonomik sorunlan da, siyasal sorunlan da aynı öncelikle ele alan bir yaklaşım içinde olmalıyız. Bu değerlendirmenin, Türkiye'de demokra- tik sol, sosyal demokrat hareket açısın- dan önemii bir yeri vardır. Çünkü gele- neksel olarak sosyal demokrat hareke- tin ekonomik sorunlardan çok, siyasal sorunlarla ilgilendiği anlayışı yaygındır. Bu anlayışın, çoğunlukla gerçeği yansıt- tığııu bir özeleştiri olarak görmemiz ge- rekır. Söz konusu bu tek boyutlu yak- laşımı Türkiye'de siyaset, özellikle sos- yal demokrat siyaset aşmak zorunda- dır." SCRECEK Almış Gidiyor Başını, Bakalım Nereye? ANKARA — Bir gece önce Bolu'dan döner dönmez Baş- bakanlık Konutu'na çıktı. Gec vakit döndü evine. TÖ'nün bir Çankaya ilçe başkanını andıran saldırılarından sonra Hüsnü Ooğan'ın siyasal, bedensel, ailesel baskıların etki- siyle sarsıntı gecirmesi doğal karşılanabilirdi. Dün sabah tam tersi izlenimler veren bir insan vardı kar- şımızda. Sesinde ve davranışlarında yorgunluğun, bezgin- liğin, ezilmişliğin izleri yoktu. Oaha önemlisi konuştuğumuz insan kararlıydı! Tepeden inme yöntemlere karşı bikjiği yolda savaşıma kararlı havadaydı. Bize "bugüne kadar hep doğrunun ya- nında olduğunu" söyleyen Hüsnü Doğan, sanki "yannlar- daki savaşımlarda hak bildiği yolda" yürüyecegini anlatmak istiyordu. Türkiye'nin bugünü ve geleceği tek kişiyte birlikte dar çer- çevede ailenin ıradesine terkedilmişti. "Yeğen" diye anı- lan çok yakınlar bile artık "gidişe dayanamıyordu". Kendi- ni Cumhurbaşkanı kabul ettirmek isteyen bir insanın il baş- kanlığına soyunan eşini açıktan desteklemesi bardağı taşı- ran son damla değil miydi? Hüsnü Doğan sabahki söyleşide soruyu doğrulartasına bize, "Türkiye'de demokrasinin ve hukuk düzeninin müca- delesi veriliyor" diyordu. Hukuk devletini hiçe sayana kar- şı sürekli savaşım verenlerin arasına, kuşkusuz Hüsnü Do- ğan karışıyordu. Buyruğundaki TV'yi ve oğlumuz Ahmet marifetiyle Ma- gic Box'u -hem de her saat başı sanki kara savaşı başla- mış gibi- Anayasal konumunu aşarak partizanlığa alet et- mesini Hüsnü Doğan, "Meseleyi nasıl ortaya koydu, görüyorsunuz" diyerek açıyordu. Durun bakalım. Dün bir, bugün iki. Doğan daha neler görecek, neler keşfedecekti? Hüsnü Doğan, sorunu "liberal - muhafazakâr çatışma- sı" olarak görmü- — — ^ — — ^ — ^ — ^ ~g yordu. Daha öteler- deydi sorun. TÖ'- nün, devlet yöneti- mindeanayasatann maz, yasa bılmez, Partİdekİ KaynaŞmalara KOŞUt bjr <je hÜkÜmet krİZİ çıkarmaya onayak o l m a n ı n n e ne zaman söyleye- Vardl? BaŞta AkÖUİUt, ce !Ssnü Doğan-m kabinenin öteki paylaşamadığımız ÜVelerİnİn bÖVİe kimi görüşleri olabi- -i/jo/v-^jf'îAf'i lir. Parti tüzüğüyle dUŞUnduğU ilk hükümet progra- kUİİSte mını, söylentilere göre hatta TÖ'nün kimi önemii konuş- __ malarını yazan insan. Şimdi, TÖ annesi baktı, kansıyla yar- dım etti diye dün övdüğü Doğan'ı bugün aşağılıyor. Bu nasıl Müslüman, bu ne biçim Müslümanlıktı? Sorduk soruşturduk. Bilenler "yapılan iyiliklerı başa kakmanın, sag- da solda övünerek soylemenin günah" olduğunun Kuran'- da birçok yerde geçtiğini söylediler. İşine gelmeyene ne Islam kuralları ne de Müslümanlık... İşte TÖ! Sabah bize "sükûnetle düşündükten sonra TÖ'yü yanıtlayacağım" söyleyen Doğan, bir iki saat sonra basın toplantısı yapacağını duyurdu. Hem de Milli Savunma Ba- kanlığı'nda. Garipsenen de toplantının yeri oldu ve hemen istifa ola- sıtığı gündeme geldi. ^ _ Geldi ve aynı anda, gündem dışı kaldı. Başbakan'la, ar- kadaşlanyia önceki geceden basın toplantısı saatine kadar Hüsnü Doğan'ın yaptığı ıkili, üçlü görüşmelerden sonra şim- dilik açıklamadıkları, ama izlen^n gelişmelerden kendini his- settiren ortak karar, "hükümette kalarak haklı kavgayı so- nuna dek sürdürmekti." Üstelik çatışma, kabine bünyesinde ya da TSK ile Doğan arasında değildi. Bir parti sorunuyla başlamış, TSK dahil her çevrenin tepki gösterdiği Anayasa tanımazlığa ve hu- kuk devleti tartışmalarına kadar uzanmıştı. Partideki kaynaşmalara koşut bir de hükümet krizi çıkar- maya önayak olmanın ne gereği vardı? Başta Akbulut, ka- binenin öteki üyelerinin böyle düşündüğü dün kuliste öne sürülüyordu. TÖ, "Banafikrini söyledi. Bundan ötesi yanltştır" dtyor, Dogan'ın SÖ konusundaki demecini "babaya isyan" diye göstermek is- tiyordu. Fikrini söyleyecek, ama TO ve eşi söz konusu olunca su- sacaksın! Tek adamlığın belgeli fermanı olan bu cümleler, TÖ'ye isyana yeter de artar bile... 13.2.1991 günü Beyoglu Emniyet Amirliji'nce gözaitına aknan oğlumuz AIİRIZA AĞDOĞAIVı 16.2.1991 günü akşam kaybettik. Cenazesi 19.2.1991 günü Bademlik Camiı'nde kılınan öğle namazından sonra Sütlüce Mezarlığı'nda topraga verilecektir. ALt RIZA A G D O C A N . . 1971-16.2.1991 AlLtSl BAŞSAĞLIĞI 16 Şubat 1991 günü gözetim altmda ölen ALİ RIZA AĞDOĞAN'ın ailesine ve yakınlanna başsağlığı dileriz. HALKEV EMEK PARTtŞİ tSTANBUL İL ÖRGÜTÜ Ve bundan dolayı biz UHuttuk hagışlamayı ALİRIZA AĞDOĞAN 132.1991 günu Beyo^hı Emniyn Amirliii'nce gözahına aluııp aynı gün kaldınkbjı hastanede yaşamını yıtirmiîtir. AILESI VE DEVRIMCI ARKADAŞLAR1 AMNAMLNZLRA£DOGAN Not: Cenaze 192.1991 günü Bademlik (örnefctepc) Camii'nde blmacak ögk namannrian sonra Sütlüce Mezarhgı'aa defnedilecektir. VEFAT Onur ışığımız, yaşam direncimiz P. Tgm. (1988-159) TURGAY ÖZTÜRK'ü kaybettik. Acımız sonsuzdur. Unutmayacağız. AİLESt
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle