22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET/4 HABERLER 19 ŞUBAT 1991 Alternatif politika • ANKARA (UBA) — Doğru Yol Partisi, iktidann uyguladığı ekonomik politikaya alternatif bir ekonomik politika hazırlıyor. DYP Genel Başkan Yardımcısı Tansu Çiiİer, çok kapsamlı bir çalışma yaptıklannı • belirterek çalışmalarını tamamlayınca alternatiflerini parça parça açıklayacaklanm söyledi. Çiller, kalıcı olanın enflasyonu 2 yılda aşağı çekip yukan çıkarmamak olduğunu belirtti. DYP Genel Başkan Yardımcısı Tansu Çiller, çalışmalarını sürdürdükleri alternatif politikalarla ilgili olarak bilgi verirken hazırladıkları alteraatif politikaların çok kapsamlı olduğunu öne sürdü. Mııhalefetten savaşa hayır • İSTANBUL (AA)— "Savaşa Hayır" yürüyüşü için Istanbul Valiliği'ne 30 kez başvuruda bulunan muhalefet partilerinin il başkanları, dün yeniden bir araya geldiler. Halkın Emek Partisi îstanbul II Merkezi'nde bir araya gelen SHP, HEP, RP, SBP ve TBKP il yöneticileri, toplantı sonrası yaptıkları açıklamada, savaşa karşı olduklarını ve "ateşkes"in sağlanması için Irak ve müttefik ülkelerin •başkonsolosluklarını bu hafta içinde ziyaret •edeceklerini bildirdiler. İl yöneticileri, bu arada bazı basın organlannın "yanlı yayın ve savaş kışkırtıcılığı yaptıklannı" öne sürerek bu politikalannı • degiştirmeleri için gazetelerin yöneticileriyje de - tıir görüşme yapacaklannı "•söyledüer. SHPMYK toplantısı • ANKARA (AA) — • -SHP Merkez Yûrütme • Kuruhı toplantısında, 3 haziranda Istanbul'da yapılacak olan Sosyalist Enternasyonal toplantısıyla ilgili hazırhkları yürütmek Ü2ere Genel Sekreter Hikmet Çetin başkanlığında bir komisyon kurulması kararlaştırıldı. SHP Genel Sekreter Yardımcısı Ertuğrul Günay, MYK toplantısından sonra gazetecilere yaptığı açıklamada, toplantıda parti meclisinin olağan toplantısının 25 şubat pazartesi günu yapılmasının kararlaştınldığını ve Genel Başkan İnönü'nün 23-24 şubat günleri Güne> r doğu Anadolu'ya ve 28 şubat-1 mart tarihleri arasında da Trakya'ya yapacağı gezilerin görüşUldüğünü söyiedi. Günay, toplantıda ayrıca 23-24 şubat tarihlerinde Kayseri'de Orta Anadolu il vc ilçelerini kapsayan parti içi eğitim çahşması ile 2-3 mart tarihlerinde de Ankara'da SHP il kadın komisyonları başkanlarının katılacağı bir eğitim çaJışması yapılmasının kararlaştınldığını bildirdi. Dalokay ve Gtineş • ANKARA (AA)— Ankara'da dün ölen Elazığ eski senatörü Cahit Dalokay ile Kırşehir eski milletvekili Tevfik Güneş için dün TBMM'de tören düzenlendi. Dalokay'ın cenazesı Kocatepe Camii'nde, Güneş'in cenazesi ise Maltepe Camii'nde öğleyin kılınan namazdan sonfa Karşıyaka Mezarlığı'nda toprağa verildi. Meclis'teki törene, ; TBMM Başkanvekili Halim ; Aras, DYP Genel Başkanı Süleyman Demirel, ANAP, SHP ve DYP'nin grup '- yöneticileri ile Dalokay ve '. Güneş'in yakınlan katıldı. SHP ve DYP'den ÖzaVın açıklamalarıyla ilgili ortak kaygu Akıl sağlığı tehlıkede. Olaya neresinden bakarsanız bakın, Ç l I l C l © l * I l k Özal ruhi bunalım geçiriyor. demokratik hukuk devleti anlayışı ile alay eden, Özal ve ailesi Çankaya'yı ANAP ilçe merkezi, bütün ölçüleri aşan bir davranış bu. Akıl sağlığımızı TRT'yi de ailenin posta kutusu haline getirdiler. korumak için gayret sarf etmek zorundayız, ama Devletin televizyonu bir aile anlaşmazlığına sahne halkın gücü arkamızda olduğu için bunu da oldu. Ben izlerken önce "Kaynanalar" dizisini yapacağız. Merak etmeyin. seyrediyorum sandım. Bu traji-komiktir. ANKARA (Cumhuriyet Biirosu) — SHP Genel Başkanı Erdal İnönü, Cum- hurbaşkanı Turgul Özal'ın televizyonda eşi Semra Özal'ın adaylığını des- tekleyen konuşmasını, "bir ai- lcyi ve kiiçük bir çevreyi koru- mak için girişilmiş görülmemiş bir hareket" olarak nitelendire- rek "Akıl sağlığımızı korumak için gayret sarf etmeliyiz" dedi. TRT'nin bu yayınla anayasa'ya karşı geldiğini kaydeden SHP li- deri, "Bir Cumhurbaşkanı ana- yasayı bu kadar açıkça ihlal edemez" diye konuştu. DYP Genel Başkan Yardımcısı Hüsa- mettin Cindoruk da Özal'ın "ruhi bunalım geçirdiğini" öne sürerek, "Özal ve ailesi Çanka- ya'yı ANAP ilçe merkezine, TRT'yi de ailenin posta kutusu haline getirdi" dedi. İnönü, dün dUzenlediği basın toplantısında Cumhurbaşkanı Özal'ın önceki akşam televiz- yondan "ANAP'ın seçmenleri ve temsilcilerine seslenerek eşi- nin neden il başkanı olması ge- rektiği konusundaki görüşlerini anlattıgım" söyledi. Özal'ın, aralarında bakanlann da oldu- ğu bu düşünceye karşı çıkanla- ra suçlamalar yönelttiğıni, azar- ladığını anlatan tnönü, şöyle konuştu: "Olaya neresinden bakarsa- nız bakın. demokratik hukuk devleti anlayışı ile alay eden. bü- tün ölçüleri aşan bir davranış bu" dedi. Turkiye'de Cumhur- başkanı'nın tarafsızhğının "za- ten tartışma konusu olduğunu" savunan İnönü, Özal'ın taraf- sızlığı, "devletin ayırım yapmaması" biçiminde tanım- ladığım anımsatarak, şöyle ko- nuştu: "Sayın Özal'ın söyledigi ken- di yaptıklanylü çelişiyor. Dev- letin başı çıkar da televizyonda 'Şu partinin il başkanı olarak ben şu şahsı öneriyorum. Onu seçin, seçmeyenlere ben gösteririm' derse, devlet aynm yapmıyor rnu? Bu demeci verir- ken Sayın Özal istifa mı etmiş- tir? Cumhurbaşkam'nın olduğu her yerde, her konuşmasında devlet vardır. Cumhurbaşkanı olarak yaptığmız yemine uymu- yorsunuz." İnönü, şöyle devam etti: "Cumhurbaşkam'nın eşi bir partinin il başkanı adayı olursa, eibet onun yamndaki bütün hiz- met tertibatı, ona yardım eden her kuruluş, her çaba soz konu- su adayın Cumhurbaşkam'nın eşi olmasından yararlanır. İs- tanbul'da herkesin bu konuya bu kadar ilgi göstermesi, eğil- mesi devletin aynm yapmasın- dan başka bir şe> değil. Çünkü soz konusu olan Cumhurbaşka- m'nın eşi." Bir devlet bakanının Cum- hurbaşkam'nın eşinin "proto- kolde yeri olduğuna" ilişkin sözlerini anımsatan İnönü, "Protokol değeri olan bir kişi il başkanı olursa devlet aynm yapmış olmuyor mu" diye sor- du. Cumhurbaşkanı Özal'ın, parti kurmuş ve yönetmiş bir ki- şi olarak düşüncelerinden vaz- geçemeyeceğini ifade ettiğini anımsatan lnönü, "Gene kan- dınyor. Bizim onun fikirlerine bir dediğimiz yok. Fikirlerini saklasın, ama eski partisinin ye- niden canlanması için o partinin iç işlerine karışıp demeç verirse bu fikirlerin otesüıe geçer. Bir Cumhurbaşkanı anayasayı bu kadar açıkça ihlal edemez" di- ye konuştu. Özal'ın, bu davranışını, ka- dın haklarını korumaya yönelik yüce bir davranış gibi göstere- rek halkı kandırmaya çahştığı- nı öne suren İnönü, "Kadın hakları böyle göstermelik dav- ranışlarla korunmaz" dedi. Cindoruk TRT aile posta kutusu DYP Genel Başkan Yar- dımcısı Cindo- ruk, dün parti genel merke- zinde düzenle- diği basın top- , Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın önceki gün TRT'den yayımlanan eşi Sem- ra Özal'ın îstanbul İl Başkanlı- ğı'nı ve bu konudaki tartışma- ları değerlendiren konuşmasıy- la "anayasa suçu" işlediğini ve "TRT'yi ailenin posta kutusu gibi kullandıklannı" öne sürdü. "Geçen akşam devletin televiz- yonu bir aile anlaşmazlığına sahne oldu. Ben programı izler- ken, önce 'Kaynanalar' dizisini seyrediyorum sandım. Bir an- laşmazlık varsa aile içinde çö- zümlenmeliydi. Haber değeri ol- mayan böyle bir olayın TV'den de verilmesi trajikömiktir" di- yen Cindoruk, Cumhurbaşkanı Özal'ın böyle bir olayda TRT'yi lantısında, Ö kullanmasının açık anayasa su- çu olduğunu savundu. Cindoruk, sözlerini şöyle sürdürdu: "Cumhurbaşkanı Özal ana- yasa dışı bir idare kurmuştur. Bunu fiiliyata da geçirmiştir. Orduya hantal diyor, neşterden bahsediyor. Savaş konusunda birbirini tutmayan şeyler söylü- yor. Milli Savunma Bakanı'nı kendisini arkadan vurmakla suçluyor. Çankaya Köşkü'nü ailesi ve kendisi ANAP ilçe mer- kezi gibi kullanıyor. Anayasa gereği partisiyle ilişkisini kes- mek bir yana, siyasi ilişkisini or- ganik hale getiriyor. Kendi ai- lesi içinde birliği sağlayamayan bir kişi milli birliği nasıl sağlar? Aile içinde taraf, siyasette ta- raf... Böyle bir kişiye artık ora- dan çekil demekten başka bir- şey kalmamıştır. Cumhurbaşkanlığı makamı bence boşalmıştır. Çünkü Özal bir ruhsal bunalım geçiriyor. 1966da o zamanki Devlet Baş- kanı Cemal Gürsel için yapılan işlem Cumhurbaşkanı için de yapılmalıdır. O zaman da Gür- sel'in bedeni rahatsızlıklan ne- deniyle devlet başkanlığı yapa- mayacağı doktor raporuyla be- lirlenmişti. Benzeri bir işlem Özal için de yapılmalıdır. TBMM ve hükümet derhal bu konuya el koymalıdır. Ruhsal bunalım geçiren bir kişi Cum- hurbaşkanı olarak kalamaz. Bundan Türkiye ve demokrasi daba fazla zarar görür. Özal dü- şürülmeli ve yeni bir Cumhur- başkanı seçilmelidir." DYP Genel Başkan Yardım- cısı, soruları yanıtlarken de, Özal'ın Cumhurbaşkanlığı ya- ETKİLEMİYOR — Cumhurbaşkam'nın eşi Semra Özal, parti içi ve kamuoyundaki tepkilere karşın ANAP İl Başkanlığı adaylığı ile ilgili çalışmalarını yoğun bir şekilde sürdüriiyor. ANAP'taki calkantının Semra Özal'ı fazla etkilemediği gözleniyor. HUKUKÇULARIN GORUSU 'Devlet tahrip edildi'ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) — Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın, eşi Semra Özal'ın ANAP İstanbul İl Başkanhğı- na adayhğıyla ilgili olarak önce- ki gün televizyonda da yayımla- nan konuşması hukukçular ta- rafından "anayasayı ihlal" ola- rak yorumlandı. Anayasanm 101. maddesinin "Cumhurbaş- kanı seçilenin, varsa partisiyle ilişiği kesilir" bölümünü hatır- latan hukukçular, "Anayasanm çiğnendiği, devletin tahrip edildiği" görüşünü savundular. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku öğ- retim üyelerinden Prof. Dr. Oya Arash, anayasanm 101. madde- sinin, cumhurbaşkanının taraf- sızlığını düzenlediğini anımsata- rak şöyle dedi: "101. maddeye göre tarafsız- lığın gerçekleşebilmesi için iki koşulun gerektiği gorulur. Bun- lardan birisi cumhurbaşkanının görevlerini yerine getirirken her- hangi bir siyasi partiye \eya si- yasi göriişe kendi âyasal kamlan ne olursa olsun, ayncalık sagla- yacak şekilde davranmamasıdır. Ikinci koşul ise, cumhurbaşka- nının herhangi bir partinin saf- lannda flflı politika ile uğraşma- masıdır. Cumhurbaşkanının herhangi bir parti ile bağlantısı olduğu takdirde kendisine taraf- sız statüsü nedeniyle tanınmış birtakım yetkileri, gereğince ye- rine getirmesi tehlikeye girebile- ceği gibi taşıdığı sıfat üyesi ol- duğu partide katılacağı siyasal mücadetelerin eşit koşullar altın- da yürümesini engeller. Bu ne- denle 101. maddede cumhurbaş- kanımn tarafsızlığı düzenlenir- ken onun herhangi bir parti ile bağlantısı bulunamayacağı bildi- rilmiştir. Bu hükme rağmen cumhurbaşkanının bir siyasi partinin il başkanlığı mücadele- sine bir adayı desteklemek ama- VEFAT Çağdaş-evrensel çoksesli Türk müziğinin öncülerinden; büyük besteci; müzik eğitimcisi; bilim adamı ve aynı zamanda kuruluşundan bu yana vakfımız danışma kurulu değerli üyesi Prof. Dr. BÜLENT TARCAN'ı kaybetmiş bulunuyoruz. Tüm sanatseverlere üzüntüyle duyurur, ailesine başsağlığı dileriz. SEVDA-CENAP AND MÜZİK VAKFI cıyla taraf olarak kaulması ana- yasanm üstiinlüğü ve anayasa- nın bağlayıcıhğı ilkelerine a>kı- n duşeceği gibi anayasanın 101. maddesinin de iblali sonucunu doğurur." "Cezai sorumluluk gerektirir" İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku öğ- retim üyelerinden Prof. Dr. Er- doğan Teziç de cumhurbaşkanı- nın tarafsız olacağına ilişkin anayasa hükmünun, daha önce mensup olduğu siyasi partinin düşüncelerini taşımasına engel olmadığını, ancak cumhurbaş- kanı olduktan sonra partisi ile fiili ilişkilerini tümüyle kesmiş olması gerektiğini söyledi. Cum- hurbaşkanının, tüm siyasi par- tiler ve toplumdaki siyasi düşün- celere karşı takındıgı mesafeli yaklaşımı, kendi partisine de uy- gulaması gerektiğini de belirten Teziç, bunun aksi bir tutumun ise anayasada belirtilen tarafsız- lık ilkesi ile bağdaşmayacağını bildirdi. Bunun ise bir anayasa ihlali olacağını anımsatan Teziç, anayasa ihlalinin ise aynı za- manda kendisi için cezai bir so- rumluluk gerektireceğini kaydet- ti. Teziç, anayasanm buna ilişkin yaptırımı da öngördüğünü anımsatarak bu yaptınmın Mec- lis'in cumhurbaşkanı hakkında1 ki cezai sorumluluk mekaniz- masmı işletmesi ile söz konusu olabileceğini de söyledi. 1982 Anayasası Hazırlama Komisyonu Başkanı ve İ.Ü. Hu- kuk Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Orhan Aldıkaçtı, Özal'ın eşi Semra Özal ve Milli Savunma Bakanı Hüsnü Doğan hakkında söyledigi sözlerle ilgili olarak "Bunun arük anayasa ile bir ilgisi kalmamıştır. Bu ayıp- tır. Bu daha ziyade bir ahlaki sorundur" dedi. ANKA'nın ha- berine göre Aldıkaçtı, bugüne kadar 6 cumhurbaşkanı gördü- ğünü belirterek en çok Özal'ın cumhurbaşkanlığı döneminde anayasal çizginin dışına çıkıldı- ğını söyledi. İstanbul Barosu Başkanı Avu- kat Turgut Kazan da Cumhur- başkanı Turgut Özal'ın yaptığı konuşmamn anayasaya aykırı olduğunu söyledi. Kazan, ken- disinin baro başkanı olarak ANAP İstanbul il başkanlığına kimin getirileceği konusunda ta- rafsız kalmasını gerektirecek hiçbir kural olmadığını, buna karşın tarafsızlık ilkesine uydu- ğunu belirterek şöyle konuştu: Cumhurbaşkanı önce devletin başıdır. Ve devletin başı olduğu için tarafsız davranmak zorun- dadır. Tarafsızlık, her partiye ve her düşünceye karşı aym mesa- fede dunnayı zonınlu kılar. Anayasanm 101. maddesi 'Cumhurbaşkanı seçilenin, var- sa partisiyle ilişiği kesilir' diyor. Ama Sayın Özal, eşinin il baş- kanlığı konusunda gizli - açık ilişkiter kuruyor, toplantılar dü- zenliyor, basın açıklamaları ya- pıyor. Yani anayasa gereği ilişi- ğini kesmek zorunda olduğu partisiyle, bir cumhurbaşkanı olarak ilişiğini sürdüriiyor. Açıkça anayasa çiğneniyor, dev- let tahrip ediliyor. pıp yapamayacağının "araştınl- ması gereken tıbbi bir konu" durumuna geldiğini, aksi halde devletin büyük zararlar görebi- leceğini öne sürerek "Bu Cum- hurbaşkanı bu bunalıma, bu strese dayanamaz. Sevdiğim ve saydığım bir kişi olduğu için teklif ediyorum. Cumhurbaşka- m'nın bir an önce sağlığına ka- vuşması için ailesinin ve vatan- daşlanmızın bu konuya sahip çıkması lazım, sağlığıyla ilgilen- mesi lazım. Yoksa bu böyle gitmez" dedi. Cindoruk, 196X)öncesi Cum- hurbaşkanlığı yapan Celal Ba- yar'ın, yurt gezilerine sadece üzerinde parti amblemi bulunan bir baston ile çıktığı için daha sonra kurulan Yüce Divan'da idama mahkûm edildiğini de sözlerine ekledi. İstanbul Anakent Belediye Başkanı Nurettin Sözen de Sem- ra özal'ın il başkanı seçilmesi durumunda eşinin gezilerine ka- tılmaması, katıldığı takdirde de devlet töreniyle karşılanmama- sı gerektiğini söyledi. Sözen, Semra Özal'ın il başkanhğmdan sonra İstanbul Anakent Beledi- yesi başkan adayı olmak istedi- ğini hatırlatarak, "Dereyi gör- meden paçayı sıvamasın. Önce il başkanı olsun da gorelim" di- ye konuştu. Dalan Devletin "D"si kalmadı DMP Genel Başkanı Bed- rettin Dalan, Cumhurbaşka- Özal'ın konuş- masını televiz- yonda "ibret ve esefle" dinledi- ğini söyledi. Devletin "D"sinin dahi kâlmadığını belirten Dalan, "TRT aile televizyonu oldu. Devletin alet ve gereci partinin iç siyasetine alet ediliyor. Bu res- men suçtur. Kadının yerini öne çıkartıyormuş gibi konuşuyor. Öbür yandan da 'Gelselerdi er- kekçe, namuslu olarak konuş- saydık" diyor. Yani namuslu ol- mak için erkek olmak gerekiyor. Kadının haklannı tslamiyetten sonra aldığını soyluyor. Oysa kadın en ileri haklarını Ata- türk'ten sonra almıştır. Ne diye- lim, Allah sonumuzu hayır etsin" diye konuştu. Güzel Sanki başka dert yok ANAP Ge- nel Başkan adaylarından Gaziantep mil- letvekili Hasan Celal Güzel, "Memlekette bunca sorun varken tek konu, Sayın Cumhurbaşkam'nın say- gıdeger refikalan Semra Özal'- ın ANAP'a İstanbul il başkanı olması mıdır? Sanki başka dert yok" dedi. TRT'yi de eleştiren Güzel, "Düşünün ki ülkenin Cumhurbaşkanı devletin resmi yayın orgam televizyona çıkıyor. Televizyon da yağ çekmek için kendisine her zaman olduğu gi- bi dakikalarca yer veriyor. Bu- na karşı çıkan gene aileden bi- rine olmaz laflar ediyor. Oryan- tal melodram havasında sözler söyleniyor. Bu politika degil, or- ta oyunudur" diye konuştu. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ı sert bir dille eleştiren Gü- zel, "Bir Cumhurbaşkanı düşü- nün ki bir parti teşkilatına 'illa da benim kanmı il başkanı yapacaksınız' diyor. Karşı çı- kanlan istifaya çağınyor. Ne va- zık ki delegeden, seçmenden il- tifat goremeyen, Ustelik kendi- sini çağdaş ve liberal olarak tak- dim eden birtakım kişüer de Sa- yın Semra Özal'ın elini ayağını öperek onun çantası içinde ge- lecek bakanlığın hesabını yapı- yorlar. Bu kadar haysjyetsiz bir politika görülraemiştir. Anaya- sayı açıkça ihlal eden Sayın Cumhurbaşkam'nın Çankaya'ya dönmesi gereküdir" dedi. Vahnici İşler çığrından iyice çıktı MÇP Genel Başkan Yar- dımcısı Şevket Yahnici de, "Artık Sayın Özal, kendisini Türkiye Cum- huriyeti Devleti'nin tarafsız ve devleti temsil eden makamı ola- rak gorüp tarif edemez. Artık Sayın Özal'ın şahsında Cum- hurbaşkanlığı makamı her gün tartışılacak, her türlü eleştirile- re hedef olacak gunlük ve basit politika malzemesi haline geti- rilmiş bulunmaktadır" dedi. ÜĞÜPOLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA Turizmde Sancılı Dönem Yaşanıyor... 2 Ağustos 1990 günü Körfez bunalımı başlamıştı. On, on beş gün sonra ise durumun onemini kavrayan turizmciler hükümeti uyarıyordu: — Eytül rezervasyonlannın tümü iptal edildi, sancılı bir yıl yaşayacağız 1991'de... Gerçekten, turizmcilerin söyledikleri tek tek çıktı. Başta Almanya, İngiltere ve Fransa, "Türkiye savaşın içinde" de- yip Türkiye'ye hazırladıkları paket programlar; erteledi. O günlerde Turızm Bakanı İlhan Aküzüm, "İptal diye bir şey yok, abartılıyor" diyor, ekliyordu: — Savaş, Akdeniz çanağındaki ülkeleri ne kadar etkiler- se bizi de o denli etkiler, paniğe girmeyin... Bu sıralarda TV yine bir kandırmacanın içindeydi. Akde- niz kıyı diliminde röportajlar yapıyor, yabancı turistlerin hiç de panik içinde olmadığını yansıtıyordu: — Ben burada evimdeki gibi rahat, huzurlu, güvenli ve mutluyum... Ama tüm bu yöntemler tutmadı. Turizm sektörünün ön- ceden gördüğü gerçek 1991 yılında saydamlaştı. Bu kez ül- keyi yönetenler de turizmciler gibi konuşmaya başladılar: — Evet, savaş ülke turizmini etkilemistir... Körfez savaşının önce birkaç günde, ardından 15-20 gün içinde biteceğini söyleyenler, şimdilerde süreyi 3-4 ay ola- rak uzatıyorlar. Oysa turizm kış aylannda atağa kalkıyor, bağ- lantılar o zaman yapılıyor. Görülüyor ki 1991 yılı Türk turiz- mi için 'ölü yıl' olacak. Turizm sektöründe sancılı bir dönem yasanıyor kim ne der- se desin. Antalya'da beş yıldızlı oteller satılıyor İşçiier işten çıkarılıyor. Umut 1992 yılında, ama hiç kimsenin şimdiden geleceğe dönük gözlemi yok. Hükümet ise bu gibi konulan hiç önemsemiyor. • Cumhurbaşkanı Özal ne demişti İstanbul'da sanayici ve işadamlarına: İlanlarmızı— İlanlarmızı , CNN'everin.Üstelik KOIİeZ SSVaŞiniP Tm- çok ucuz^. birkaç günde, ard,ndan 15-20 gün içinde biteceğini T söyleyenler, şimdilerde İlhan Aküzüm'le ko- SÜreVİ 3-4 8V İ k nuştu. Aküzüm, gele- ll7atıwnrlar O cekten hayii umutiu uzaııyonar. görünüyorvesöyledi- tUHZm KIŞ l^yHındage-^^y lirler 3.5 milyar dolar. Dağlantllar O ™t£^&y a P'lıyor- Görülüyor ki krizi olmasaym.ş ne- 1991 yill TÜrk tUIİZmİ ler olacaktı kimbilir. jCjn 'ölü Vll' OİaCak. Kımse bize yanlış yap- ' tığımızı soyleyemez. Bir kere kriz bizim irademizin dışına çıktı. Buna rağmen uy- gulanan politikalar demek ki doğru... Bakan Aküzüm *x)yle söylüyor. O da her ANAP'lı gibi ge- leceğe güvenle bakan, umutlarını yitirmeyen bir kişi. Turizm sektörüne sahip çıkılması gerektiği halde açık açık, "Kör- fez krizi bizim irademiz dışına çıktı" yürekliliğiyle topu bi- faz Saddam'a, biraz da Bush'a atıyor... Turizmciler şimdilerde "yaktın bizi Bush, Saddam" diye- rek otellere alıcı arıyorlar, işçileri kapının önüne bırakıyor- lar. Böylece ANAP kafasıyla soruna çözüm bulunuyor... Bakan Aküzüm, pembe görüntüler çiziyor durmadan. is- ter inanın, ister inanmayın şöyle diyor: — 1992 yılı muhteşem olacak. Gelenler yerfilan bulama- yacaklar. Ben çok iyi tanıtım faaliyetlerine giriyorum. Kör- fez kriziyle birlikte tanıtım faaliyetlerini durdurmuştum. Bu- lut yoksa yağmur bombası atsan ne olur kardeşim? Adam Körfez savaşından dolayı gelmiyorsa gelmeyecektir... Turizm sektörünün temsilcileri Bakan Aküzüm gibi gele- ceğe umutla bakmıyoriar. Onlar kredi borçlannın ertelenme- sini bekliyorlar. Ancak görünürde bir ışık yok. Teşvik uygu- laması ise "belki bir gün" denilerek "umut dağın arkasında" izlenimi veriliyor. TÜRSAB Başkanı Bahattin Yücel ise çaresizlik içinde ga- zetecilere dert yanıyor: — Biz de 1991 yılı bitmiştir diyerek üyelerimize başka iş aramada yardımcı olacağız... Evet, turizm sektörü zor bir dönemden geçiyor... .- Bu dönemeci nasıl aşacaklar? Bize kalırsa önce CNN'e reklam versinler. Eğer onu yap- mazlarsa bir seçenekleri daha var; Semra Hanım'ın İstan- bul il başkanlığını destekiesinler... Siz ne dersiniz? Evet mi hayır mı? Konservatuvanmız Müzikoloji Bölümü öğretim Üyesi Prof. Dr. BÜLENT TARCAN'ıkaybettik. Cenazesi 20.2.1991 çarşamba günü 12.00'de Mimar Sinan Üniversitesi'nde yapılacak •törenden sonra Teşvildye Camii'nde kılmacak ikindi namazını takiben defnedilecektir. MİMAR SİNAN ÜNTVERŞİTEŞİ KONSERVATLVAR MÜDÜRLÜĞÜ Vakfımız Yönetim Kurulu Üyesi Değerli Sanat Adamı Prof. Dr. BÜLENT TARCAN'ı kaybetmiş bulunuyoruz. Ya*kınlarına ve tüm sanatçılara başsağlığı düiyoruz. İSTANBUL KÜLTÜR VE SANAT \AKFI 16 Ocak 1991'de gözaltında ölen BİRTAN AI31J1NBAŞ Soranm zulmün gecesinın impaıatoruna Benım karanlıklarda bOyUyen kızım var Senin safajia diıenecek çocugun var mı? BtKlAN, Denıokralık üniversiıe mUcaddesi seninle Yeni bır atüım yıh yaşayacak Seni unuımayaca^ız-unutturmavacajii HACETTEPE MERKEZ KAMPÜSUNDEN \BDILL4H ARABAa
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle