13 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
19 ŞUBAT 1991 HABERLER CUMHURİYET/3 CezaYasası'na makyaj Birçok kişinin yurttaşlıktan çıkarılmasınayol açan 140. maddenin kaldırılması gündemde "Devletin yurtdışındaki itibar ve nüfuzunu kıracak şekilde haberler neşredenler ile ulusal çıkarlara zarar verecek faaliyetlerde bulunanlara 5 yıldan az olmamak üzere ağır hapis cezası verilmesini" öngören 140. maddenin önümüzdeki günlerde TBMM Genel Kurulu'nda ele alınarak yürürlükten kaldırılması karara bağlanacak. TURAN YILMAZ ANKARA — DSP Genel Başkanı Biüenl Ecevit'in de ara- lannda bulunduğu binlerce ki- şinin tutuklanıp yargılanması- na, birçok kişinin de yurttaşlık- tan çıkanlmasma gerekçe oluş- turan Türk Ceza Yasası'nın 140. maddesi yürürlükten kaldı- nlıyor. TBMM Adalet Komis- yonu, bu maddenin "suç unsur- larının belirsiz olması nedeniy- le uygulamada büyük tereddiit- lere yol açacagı" gerekçesiyle TCK'dan çıkarılmasını kabul etti. Hukuk otoritelerince "dii- şttnce suçunun en iyi örneği" di- ye nitelenen 140. maddenin kal- dırılması yönündeki bu karar, önümüzdeki günlerde TBMM Genel Kurulu'nda ele alınarak bir sonuca bağlanacak. "Devletin yurtdışındaki itibar ve nüfuzunu kıracak şekilde ha- berler neşredenler Ue ulusal çı- karlara zarar verecek faaliyet- lerde bulunanlara" 5 yıldan az olmamak üzere ağır hapis cezası verilmesini öngören bu madde de, 141 ve 142. maddeler gibi ttalyan Ceza Yasası'ndan alın- dı. 1936 yıhnda TCK'ya soku- lan ve geçen 55 yıl içinde fazla değişikliğe uğratılmadan günü- müze değin korunan bu madde- yi, dünya hukuk literatürune Mussolini'nin liderliğini yaptığı faşist ltalyan yönetimi koydu. 1926 tarihli Devleti Koruma Ka- nunu ile yaratılan bu madde, 1930 tarihli ltalyan Ceza Yasa- sı'nın da 269. maddesi oldu. Ünlü 141 ve 142. maddeler de bu yasamn 270 ve 272. madde- lerinde yer aldı. 141 ve 142. maddeler de tıpkı 140 gibi yine ilk olarak Devleti Koruma Ya- sası ile yaratılmıştı. Ceza hukukçusu Prof. Dr. Faruk Erem, bu maddenin Dev- leti Koruma Yasası'na, "yaban- cı memlekette, ttalyan faşist re- jimi aleyhine faaliyetlerde bulu- nan kimseleri cezalandınnak ga- yesiyle konuldugunu" beürtti. Erem'in bu maddeye ilişkin eleştirisi şöyle: "Tamamıyla muayyen bir re- jimin tesiri altında nazırlanmıs bir hükümdür. Bu itibarla ka- nunumuza alınması isabetsiz ol- muştur. Diger yandan yanlış tatbikatı haberieşme hürriyetini tehdit eder." 140'ın tarihi, Erem'in bu kuş- kusunu doğrulayan örneklerle dolu. Damokles'in kılıcı Adalet Bakanı'run izni ile uy- gulanabilen bu maddenin en önemli mağdurlan, 12 Eylül 1980 sonrası yurtdışına çıkan "politik göçmenler" oldu. 12 Eylül'den sonra yurttaşlıktan çı- kanlan ya da yurttaşlıklan kay- bettirilen yaklaşık 15 bin kişinin önemli bölümünün bu madde mağduru olduğu öne sürülüyor. Türkiye'de yargıç önüne cıkan- lar da sayı olarak az değil. Son 5 yılda bu madde nede- niyle yargıç önüne çıkanlann sa- yısının 250 kadar olduğu sanı- hyor. Yalnızi 986-88 yıllan ara- sında bu maddeden yargılanan- lann sayısı 180. Istatistiklere gö- re 1986'da açılan 11 davada 15 sanık, 1987'de 43 davada 45 sa- nık, 1988'de 46 davada da 120 sanık yargıç önüne çıktı. Eski başbakanlardan DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit'in de bu maddeyi ihlal ederek "Türkiye'nin hariçteki itibar ve nüfuzunu kırıcı faaliyette bulunduğu" öne sürüldü. 12 Eylül doneminde Ecevit, bu sav- la 2 ay kadar tutuklu kaldı,- yar- gıç önüne çıktı. Ecevit, ne yapmıştı? Ecevit 1983'te, Danimarkalı bir gazeteciyi evinde kabul ede- rek çaylarını yudumlarken bir süre sohbet etti. Ülkesine dönen gazeteci, Türkiye'deki "fısıltı gazetesi"nden duyduklannı, bu sohbette edindiği izlenimlerle birleştirerek Ecevit'e atfen ha- ber yaptı. Ecevit, bunun üzeri- Anayasa Mahkemesi'nde 'redd-i hâkim' davası Özden için karar günüANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu)— Anayasa Mahkemesi, ANAP Genel Başkanı ve Başba- kan Akbulut'un, Başkanvekili Yekta Güngör Ozden'e ilişkin "redd-i hâkim" başvurusunu bugün ele alıyor. Özden'in ka- tılmayacağı oturumda, SHP Genel Başkanı Erdal Inönii'nün bu başvuru üzerine dava dosya- sına giren belgelerden birer ör- neğin kendilerine verilmesi yö- nündeki yazılı istemi de karara bağlanacak. Özden, ANAP'ın hakkındaki "redd-i hâkim" başvurusuna ilişkin 100 sayfalık yanıtını dün başkan ve üyelere iletti. Anayasa Mahkemesi heyeti, bugun saat 10.00'da toplanarak ANAP Genei Başkanı ve Başba- kan Yıldırım Akbulut'un Yek- ta Güngör Özden için yaptığı "redd-i hâkim" başvurusunu incefeyecek. özden'in yerine mahkemenin kıdemli üyesi, Uyuşmazlık Mahkemesi Başka- nı Yılmaz Aliefendioglu'nun katüımıyla oluşacak heyetin, bu başvuruya ilişkin kararını bu- gün vermesi bekleniyor. Heyet, aynca SHP Genel Başkanı tnö- nü'nün bu konudaki yazılı baş- vurusunu da ele alarak karara başvurunun, o dönem bazı sağ yayın organlannda çıkan haber ve yorumlar doğrultusunda ha- zırlandığmı savundular. Bu ara- da, ANAP yöneticilerinin, söz konusu panele katılan hukukçu ve yazariarla da herhangi bir gö- rüşme yapmamaları dikkat çek- ti. Bu panele katılanlardan ga- zeteci - yazar Nazlı Ilıcak ve Prof. Dr. Orhan Aldıkaçtı, öz- den'in "ihsas-ı rey" olabilecek sorulara yanıt vermediğini, bu yönde görüş açıklamaktan özenle kaçındığmı ifade ettniş- lerdi. Prosedür nasıl işleyecek? Anayasa Mahkemesi Kuruluş Yasası'nın 47 ve 48. maddeleri başkan ve üyelerin reddedilme- si konusunu düzenliyor. 47. madde, başkan ve üyelerin, ta- rafsız hareket edemeyecekleri kanısını haklı kılan haÜerin da- va açılmadan ya da iş mahke- meye gelmeden önce mevcut ol- duğu savı ile reddedilebilecekle- rini öngörüyor. Bu madde, ret başvurusunun, reddedilen üye- nin katılmayacağı bir oturumda ele alınmasını ve Anayasa Mah- Anayasa Mahkemesi, ANAP Genel Başkanı ve Başbakan Akbulut'un, mahkemenin Başkanvekili Yekta Güngör Özden için yaptığı redd-i hâkim başvurusunu görüşüyor. Oturuma Özden katılamayacak. bağlayacak. İnönu, 12 şubat gü- nü Anayasa Mahkemesi Baş- kanlığı'na ilettiği yazılı başvuru- sunda, ANAP'ın "redd-i hâkim" başvurusunu TRT'den kamuoyuna yansıtış biçimini sert bir dille eleştirmişti. taönü, "hukuk devleti, yargı bağımsız- bgı ve yargıç güvencesi açısın- dan son derece düşündürücü" bir durum olarak nitelediği bu duruma TRT'nin de alet oldu- ğunu belirterek tarafı olduklan bu davanın dosyasına giren bel- gelerden birer örneğin, buna ilişkin görüşlerini iletmeleri için kendilerine verilmesini istemiş- ti. Polis kuryesi ANAP, "redd-i hâkim" baş- vurusuna dayanak aldığı ve Öz- den'in konuşmacı olarak katıl- dığı Ege-Sav'ın İzmir'de düzen- kdiği paneldeki konuşma me- tinlerini Izmir Valiliği aracıhğıy- la "polis knryesi" kullanarak almıştı. Bu durum, vakıf yöne- ticilerince de dogrulanmıstı. Öz- den'in konuşma metnini bu şe- kilde alan ANAP'ın, Anayasa Mahkemesi'ne ilettiği "redd-i .hâkim" dilekçesinde, bu konuş- madan alıntı yapmaması dikkat çekti. Hukuk çevreleri, Başba- kan Akbulut imzası ile yapılan kemesi heyetince kesin bir bi- çimde karara bağlanmasını hük- me bağhyor. Ayru madde, ret is- teminin şahsi olduğunu, kuru- lun toplanmasına engel olacak sayıda üyenin reddine ilişkin is- temlerin dikkate alınamayacağı- nı da öngörüyor. 48. madde ise ret dilekçesin- de, ret nedenlerinin açıkça gös- terilmesini, gerekli kanıtlann da büdirilmesini öngörüyor. Bu madde, bu koşulları içermeyen dilekçelerin reddedilmesini hük- me bağhyor. Aynı madde, ye- mini kanıt olarak kabul etmi- yor. 50. madde ise "redd-i hâkim" isteminin reddedilmesi halinde, bu başvuruyu yapan- dan "ret isteminin mahiyetine göre" 10 bin liradan 100 bin li- raya kadar para cezası alınma- sını hükme bağlıyor. Anayasa Mahkemesi'ne daha önce bir kez "redd-i hâkim" başvurusu olmuştu. Yargıtay Başsavcı Vekili Ibrahim Polat, DYP'nin Siyasi Paıtiler Yasası'- na aykınhktan kapatılması iste- miyle açtığı davada, mahkeme- nin o dönemki Başkanı Ahmet Hamdi Boyacıoğlu ile üye Yek- ta Güngör Özden hakkında "redd-i hâkim" isteminde bu- Iunmuş, ancak heyet bu istemi reddetmişti. Otoyolm KOZYATAGI, SAAT 12.00— B'i fotograf 17 Şubat 1990 günü saat 12.00'de Çakmak Mahalle- si'ni Kozyatagı'na bağlayan yolda çekildi. (Fotograf: Turgut Ögreten) Kaza 'geliyorum' diyorİstanbul Haber Servisi — Ikinci Boğaziçi Köprusü'nün çevre yollarını oluşturan Kınalı-Sakarya otoyolunun yapımı hızla sürerken otoyolun İstanbul çevresinde hizmete açılan bölümlerde de büyük tehlikeler yaşanıyor. Otoyol çalışmalannın başlamasından sonra çevrede oluşan kaçak yapılaşma, projede olmayan yaya geçitlerini zorunlu kılıyor. Muteahhit firmalar ise eldeki projeyi çabuk bitirmeye çalışırken alt geçit sorununu gundeme getirmiyor. Paralı otoyollar ve sürat yollarında zorunlu olan koruma tellerinin yetersizliği ve yer yer yayalar > tarafmdan sökülmesi sürücüler ve yayalar için büyük tehlike yaratıyor. Fatih Sultan Mehmet Köprusü'nün Ümraniye kavşağından Mahallesi'ni Kozyatağı'na bağlayan otoyol, bölgede son 3 yılda mantar gibi biten yeni mahallelerin sakinleri tarafından âdeta "sokak" gibi kullanılıyor. Çevre sakinleri, otoyolun altgeçidi olmadığını belirterek Karayolları tarafından yapılan koruma tellerini sökerek karşıdan karşıya geçiyorlar. Yeni açıldığı için trafiğin fazla yoğun olmadığı otoyolda oynayan çocuklar hızla giden sürücüleri heyecanlandınyor. Avrupa yakasında Mahmutbey-Selimpaşa arasındaki paralı otoyolda ise zaman zaman görülen sığır sürüleri küçük kazalara neden oluyor. Yolda görevli trafik ekipleri ise koruma tellerinin yetersizliği nedeniyle sürücülerden gelen şikâyetlere çare bulamıyor. ne tutuklanıp Ankara Sıkıyöne- tim Askeri Maıikemesi'nde yar- gıç önüne çıkanldı. Ecevit, an- cak bu gazetecinin "gerçegi" anlatması üzerine beraat edebildi. Bu maddenin ilginç uygula- malanndan biri de Isveç Radyo- su'nda çalışan Hadi Orman'ın başına geldi. Ecevit'in bu dava- sını Isveçlilere duyuran Orman hakkında Isveç Büyukelçisi'nin durumu bıldirmesi üzerine da- va açıldı, gıyabi tutuklama ka- rarı çıkanldı. Sonuçta dosya, "sanık bulunamadıgı" için ra- fa kaldırıldı, ancak Orman da bu nedenle yurttaşlıktan çı- karıldı. Hukukçular, bu maddedeki suçun yamızca neşir ile müm- kun olabileceğini belirtiyorlar. Ancak yaşanan örnekler bunun tam tersini ortaya koyuyor. Bu maddeden yargılanarak Türki- ye için kınlması güç bir ceza re- korunun sahibi yazar tsmail Be- şikçi, Isviçre Yazarlar Birliği Başkanı bayan Beauriinger'e yazdığı özel bir mektup nede- niyie sanık oldu. 1979'daki bu mektubunda, "Türkiye'de bir Kiirt sonınunun bulundugunu, ülkede özgürluklerin askıya alındıgım" bildırdiği için Göl- cuk Askeri Mahkemesi'nce 10 yıl ağır hapis cezasına çarptırıl- dı. 1979-1986 yıllannı, 2 ayı ha- riç tümüyle cezaevinde geçiren Beşikçi'ye bu nedenle 5 yıl da zorunlu ikamet cezası verildi. TİP Yönetim Kurulu üyesi Burhan Cahit Ünal, ttalyan Ko- münist Partisi Kongresi'nde çe- kilen ve fonunda "orak-çekiç" bulunan bir fotoğrafta görün- düğü için bu maddeden sanık olurken, aralarında Genel Sek- reter Akın Birdal'ın da bulun- duğu 5 tnsan Hakları Derneği yöneticisi de Paris'te düzenle- dikleri bir basın toplantısmda- ki açıklamalarından ötürü An- kara DGM'de yargılandılar. Bu davada, 140'ın, anayasaya ay- kın olduğu gerekçesiyle iptali is- temiyle Anayasa Mahkemesi'ne götürülmesi istemi mahkeme heyetince kabul edilmedi. Aynı mahkemede yargı lanan TBKP liderleri Nihat Sargın için bu maddenin 19 kez, Haydar Kutlu için de 17 kez uygulanma- sı isteniyor. Yani, Sargın için 95 yıl, Kutlu için de 85 yıl ağır ha- pis cezası anlamına geliyor bu. Savaştan kaçtılar Izmîrlde 160 bin göçer tZMİR (Cumhuriyet Ege Bü- rosu) — Körfez krizinin başla- masından bu yana Güneydoğu Anadolu ve Doğu Anadolu'dan îzmir'e yaklaşık 160 bin kişinin göç ettiği bildirildi. Emniyet Müdür Yardımcısı Bedrettin Acar, kent nüfusunun her geçen gün arttığını belirterek son bir hafta içinde yapılan operasyon- larda 500 kişinin gözaltına alın- dığım, bir kişi dışında diğerleri- nin kısa surede serbest bırakıl- dığını söyledi. Körfez krizinin başlamasın- dan bu yana îzmir'e özellikle Güneydoğu Anadolu'dan çok sayıda yurttaşın geldiğini belir- ten Acar, büyük kentlerde asa- yişi sağlama konusunun önemi- ne değinerek şunları söyledi: "İzmir zaten kalabalık bir kent, sürekli göç yaşıyor. Özel- likle Körfez krizinin başlamasın- dan bu yana Güneydoğu Ana- dolu ve Doğu Anadolu bölgele- rinden gelenlerin sayısı arttı. Yaklaşık 160 bin kişi geldi. tz- mir'e gelen ailelerin, tzmirlilerin huznr içinde yaşamalan için asayiş şube ve diğer şubeler or- taklaşa operasyonlar düzenli- yorlar. Görevliler şüpheli görü- len ve üzerlerinde kimlikleri bu- lunınavanlan gözaltına alıyor- lar. İçişleri Bakanlığı bilgi top- lama merkezinden durumlan sonılan kişilerden sabıka kayıt- lanna rastlanmayanlar salıveri- Uyor. Yapbgunız son operasyon- larda, bir bafta içinde 500 kişi gözaltına alındı. Bunlann ara- sında 1 asker kacağı belirlendi. Digerleri kısa surede serbest bı- raküdı." Basın Konseyi Rahmi Tiıran'ı uyardı Basın Konseyi Yüksek Kurulu, Meydan Gazetesi'nde Ender Arol imzasıyla Güneş Gazetesi Ankara Temsilcisi Nurcan Akad aleyhine yazılan yazı nedeniyie gazetenin Genel Yayın Müdürü Rahmi Turan'ı uyardı. Haber Merkezi — Basın Kon- seyi Yüksek Kurulu, Meydan Gazetesi Genel Yayın Müdürü Rahmi Turan'ın uyanlmasına karar verdi. Konseyin bir adli merci olmadığı hatırlatılan ka- rarında basın meslek ilkelerinin Ongörduğü "Manevi ve abiaki ölcülere uyulmasının genel yayın müdürlerinin sorumluluğu al- tında bulunduğu" belirtildi. Konsey aynca Sabah ve Bugun gazetelerinin, haklarında yapı- lan şikâyete karşı takındıkları tavrı olumlu buldu. Yüksek Kurul geçen cuma gü- nü yaptığı toplantıda kendisine yapılan başvuru ve şikâyetlerle ilgili kararlar aldı. Konsey top- lantısında ilk olarak Kıbrıs Do- ğu Akdeniz Üniversitesi Rektö- rü Prof. Dr. Okan Tarhan'm Hürriyet gazetesinde 9-10 Ara- lık 1990 tarihkrinde yayunlanan Saygı Öztürk imzalı "Üniversi- tede Torpil Skandalı", "Üniver- sitenin Torpilli Ögrencileri Bel- li Oldu" başlıkh iki haberde, "üniversitenin manevi şahsiyeti- nin rencide edildigi", "üniversi- teyle yeterli iletişim kurulmadan" verfldiği iddialan- nı karara bağladı. Konsey, ha- berlerde yer alan somut iddiala- rın hiçbirinin yalanlamada açık- ça yadsınmadığım, aynca muha- birin rektör yardımcısıyla yaptı- ğı görüşmeye ilişkin ifadelerin de yalanlama yazısında redde- dilmediğini tespit ederek Rektör Okan Tarhan'ın başvurusunu yerinde bulmadığına karar ver- di. Konsey, Türk hafif müziği sa- natçısı Suna Yıldızoglu'nun, Bu- gun gazetesinde 5 Ocak 1991 ta- rihinde yayımlanan "Bir Türk- ten Çocuk Doguracagım' ve Sa- bah gazetesinde 11 Ocak 1991'de yayımlanan "Türkten Çocuk lstiyor" haberlerini, "sosyal iti- barinın zedelendigini" öne süre- rek yaptığı başvuru üzerine ele aldı. Yüksek Kurul, Bugün Gaze- tesi Genel Yayın Yönetmeni Ay- dın Öztürk'ün konuyla ilgili ola- rak, "Yıldızoglu'nun uygun gö- recegi bir düzeltmeyi yayımla- maya hazınz" şeklindeki yakla- şımını olumlu, Sabah Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Zafer Mutlu'nun da "aynı olumlu yak- lasım"r göstermesini 'takdir duygusu" ile karşıladı. Turan'a uyan Basın Konseyi Yüksek Kuru- lu Güneş Gazetesi Ankara Tem- silcisi Nurcan Akad'ın Meydan gazetesinde 27 ocakta yer alan Ender Arol imzalı yazıyla ilgili başvurusunu ele aldı. Akad ya- zıda "cinsiyeti nedeniyie aşagılandığını" ve "kamu yara- n olmadığı halde özel yaşamının konu edildigini"bildirerek kon- seye başvurdu. Konsey bu konu- da verdiği kararda şunları açık- ladı: "Sayın Rahmi Turan, kendi- sinin hukuki bir sonımluluk ta- şunadığını, yazıyı yazanın ve so- rumlu yazı işleri mudürunün bi- lindigini belirterek şikâyete iti- raz etmiştir. Basın Konseyi Yük- sek Kurulu, konseyin bir adli yargı mercii olmadığı, şikâyetieri basın meslek ilkelerinin temelin- de manevi ve ahlaki ölçüleri dik- kate alarak değerlendirdiği ger- çeginin ışığında, basın meslek il- kelerinin öngördüğü manevi ve ahlaki ölçülere uyulmasının ge- nel yayın müdürlerinin sorum- luluğu altında bulunduğu görü- şüyle Sayın Rahmi Turan'ın uya- nlmasına, gizli oyla ve oybirli- ğiyle karar vermiştir." DUNYADA BUGUN AUSIRMEN Afiyet Olsun... ANAP'taki tartışmaları tüm yurttaşlar ilgiyle izliyorlar. Haklılar da. Çünkü son olay ile birlikte siyasal yaşamımız- da yepyeni bir sayfa açılmıştır. Artık Çankaya'da oturan ve ettiği yemin gereği tüm siyasal partiler karşısında yansız ol- ması gereken kişi, taraflılığı o denli ileri götürmüştûr ki ANAP- ın İstanbul il başkanının kim olması gerektiğine bile karış- makta, hatta bu amacını gerçekleştirmek üzere kampanya açmış bujunmaktadır. Sayın Özal, tarafsızlığını bozmadığını ileri sürûyor ve bun- dan önceki dört cumhurbaşkanının partilerie ilişiği olmadı- ğını vurguladıktan sonra kendi durumunun farkiı olduğunu söylüyor. Yani Sayın Özal'ın tarafsızlığı, kendi yorumundan çıkan kendine özgü bir tarafsızlık oluyormuş. Biz, Sayın Korutürk'ün görev süresinin sona ermesinden bu yana 11 yıldır Çankaya'daki fetret devrinin sona ermedi- ğine inananlardan olduğumuza göre açıklama bizi fazla il- gilendirmiyor. Hatta, Çankaya'nın tarafsızlığının, kişilerin yo- rumuna göre değil, demokrasinin nesnel kurallanna ve bun- ların anayasada somutlaşmış açıklamalarına göre yürütül- mesi gerektiği tartışmasına bile girmiyoruz. Zaten açıklama da bizlere yönelik değil, ANAP'lı delege- lere ve hâlâ ANAP'ın tabanında kalanlar ile bu partiye oy ver- me olasılığı bulunanlara yöneltilmiştir. Yerlerse. Zaten Semra Hanım'ın il başkanlığının, aydınlık kafa yapı- sına sahip bir Türk kadınının politikaya atılmasına yönelik bir yenilik olduğu yolundaki savlar da yurttaşların çoğuna yö- nelik değil. Şimdi bütün amaç; ANAP delegelerini inandır- maktır. Aynı şekilde Semra Hanım'ın adaylığının, parti içindeki mu- hafazakâr kanadın, daha doğrusu Keçeciler öndeıiiğindeki şeriatçı takımının ağırtığının fazlaca artmış olmasına karşı bir önlem olarak düşünüldüğü savı da yurttaşların çoğunluğu- na yönelik değil. Yurttaş, Özal'ın başbakanlığı doneminde bile Milli Eğitim'in, İçişleri Bakanlığı'nın, Adalet Bakanlığı'nın ve devletin bir sü- rü kurumunun şeriatçı takımın eline geçirilmekte olduğunu bilmiyor mu? Yurttaş, Türk siyasal yaşamına Devlet Planlama koridor- larında takunyalarını şakırdatarak gezinip "Takunyalılar" de- yişini yerleştirenlerin kimler olduğunu bilmiyor mu? Yurttaş, aile boyu şeriatçılığın devleti nasıl parsellediğini, bir biraderin DPT'de öneri hazırladığını, öbür biraderin bu önerileri yürürlüğe koyduğunu, bir başka biraderin de yürür- lüğe konan kurallarla köşeyi nasıl döndüğünü unuttu mu? Yurttaş, şimdi laikliğe soyunanlann devleti nasıl Nakşibendi sultasına soktuğunu hiç mi görmedi? Bütün bu açıklamalar yurttaşa yönelik değil, satt ANAP de- legelerine yöneliktir. Amaç; onları istenen doğrultuya çek- mektir. Yerlerse. Milliyetçi - muhafazakâr kanadın, şimdi tek adam sultası* na karşı bayrak açmış görünenlerine de fazla kulak asmıyor yurttaş. Her şeyden önce, "milliyetçi - muhafazakâr" etiketi- nin nasıl köşe dönmek için kullanıldığını, tarikat oyunlarının ardındakı ekonomik çıkarları, Türkiye'nin en büyük ilinin bir il başkanı tarafından, nasıl herkesin gözünün içine bakarak ve kutsal kavramlar kisvesı ardında parsellendiğini biliyor yurttaş. Yurttaş, şimdiye dek aynı kanadın, tek kişi sultasına nasıl boyun eğdiğini, tüm çıkışlarına karşın nasıl kuzu kuzu gkJip hepsinin istenen oyu verdiğini de biliyor. 'Yurttaş, tek kişi surtasından da demokratik olmayan ge- lişmelerden de sözü edilen kanadın hiç mi hiç rahatsız ol- madığını, tek rahatsızlığın, devlete hu çektirme, laikliğin üze- rine şeriat cüppesi giydirme gırişıminde arada çatlak see Ç4- kar gibi olmasından tedirginlik duyduğunu, aslında Semra Hanım'ın da zevci gibi bu gidişi falan durdurmayacağını bil- diklerini, ancak kendi tabanlarını Refah'a kaptırmamak için salt Semra Hanım'ın görüntüsünü içlerine sindiremedikleri- ni biliyor. Bu yüzdendir ki tüm savlar da ANAP'ın delegelerine ve üyelerine yöneliktir. , Yerlerse. Acaba yerter mi dersiniz? Vallahi şimdiye kadar neleri yiyip yuttukları, neleri sineye çektikleri düşünülürse, verilecek yanıt "Yerler yerler, onları yediklerine göre bunu da pekâlâ yerler ve içlerine de sindirirler" diye düşünmek pek yanlış olmasa gerek. "Afiyet olsun"! KISA KISA • Malatya'nın Doğanyol ilçesine bağlı Gümüşsuyu köyü ve Kahramanmaraş'ın Ekinözü ilçesinde çığ düşmesi . sonucu beş kişi öldü. Gümüşsuyu köyü Karahüseyin mevkiinde önceki gün düşen çığ, dün sabah tamamen kaldırıldı. Çığ altından Ramazan Sekman ile Orhan Varol'un cesetleri çıkanldı. Ölen iki kişinin, evlerinde elektriklerm kesilmesi nedeniyie anzanın bulunduğu direkleri aramaya çıktıklan ve bu sırada düşen çığ altında kaldıkları belirtiliyor. Ekinözü ilçesi Gümüşderesi mezrasından Ambar Köyü'ne gitmekte olan llyas Salman, Mustafa Sas ve Cuma Doğan çığ altında kalarak hayatlannı kaybettiler. • Sıvas ve çevresinde 16 günden beri devam edem kötü hava şartlan 750 köy yolunun kapanmasına neden oldu. Köy Hizmetleri Bölge Müdürü Yakup Gülmez "Sayıyı asgariye indirmeye çalışıyoruz" dedi. Bu arada Vali Bekir Aksol da kotü hava şartlarının özellikle okullarda eğitimi olumsuz etkilediğini söyledi. Aksoy, suları donan okullann bir haftadan beri don çözülmediği için su sıkıntısı çektiğini söyledi. • Körfez savaşı nedeniyie Irak'tan Türkiye'ye son iki günde asker ve sivil toplam 281 kişinin giriş yaptığı bildirildi. Yetkililerden edinilen bilgiye göre Körfez krizinin başlamasından bu yana Türkiye'ye sığınanlann sayısı 1416'ya ulaştı. Yetkililer, son iki gündür sınınn Şırnak kesiminden Türkiye'ye girişlerde yoğunluk yaşandığını ve geçişlerin devam ettiğini söylediler. Dün de 38'i asker, geri kalanı da kadın, çocuk ve sivil olan top!am-88 kişinin Silopi kesiminden giriş yaptıkları, bunlann daha sonra Van, Hakkâri, Tatvan sığınmacı kamplarına alındıkları kaydedildi. • Milli Eğitim, Ulaştırma, Tarun Orman ve Köy Işleri bakanlılanna atamalar yapıldı. Dünkü Resmi Gazete'de yayımlanan kararlara göre Milli Eğitim Bakanlığı Müşavirliği'ne emekli öğretmen Necmettin Uçkan, Orta- öğretim Genel Müdürlüğü'ne Mehmet Efeoğlu, Öğretmen Eğitimi Genel Müdür Yardımcılığf na Necmettin Şakar, Talim Terbiye Kurulu üyeliğine Sağlık Işleri Daire Başkanı Haşim Ayaokur, Niğde MilJi Eğitim Müdürlüğü'ne de Abdurrahman Metirer getirildi. • İtalya'nın Ankara Buyükelçiliği Askeri Ataşeliği'nde görevli diplomatm otomobiline bomba kondu. Ismi açıklanmayan ttalyan diplomat, otomobilinin altında bombayı görünce, elçilikteki bomba imha ekibine haber verdi ve bomba zararsız hale getirildi. ltalyan Buyükelçiliği, olayı doğrularken, dıplomatın adı açıklanmadı. • Bursa'nın Inegöl ilçesine bağlı Ortaköy'de geçen hafta 3 kişiyi ısıran bir köpeğin kuduz olduğu anlaşıldı. Kuduz köpek tarafından ısınlanlar lnegöl Devlet Hastanesi'nde tedavi altına alındı. Kö>:e hayvan giriş-çıkışı 6 ay süreyle yasaklandı. Yetkililer, köylüleri, köyde başıboş köpeklerin dolaşmasına izin vermemeleri konusunda uyardılar. Bu arada, köyde 25 köpek itlaf edildi. 35 köpek de kontrol altına alındı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle