12 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
"UMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 18 ŞUBAT1991 Özel tJniversite Hevesi Halen ülkemizde yeni üniversiteye gereksinme yoktur. Sadece mevcut üniversitelerin daha iyiye doğru yol almaları gerekir. Buna karşın kurulması isteniyorsa, kurulabilir. Fakat konunun ikinci yönü daha önemlidir. O da bu işi becerecek güçlü kuruluşların ya da güçlü kentsoylulann, nadir demek şöyle dursun, namevcut oluşudur. Prof. Dr. HÜSREV HATEMİ Uzun yıllardan beri özel üniversite kurma hevesleri ülkemizin gündemine geliı. Her gün- deme gelişte de bizim kötü bir huyumuz ola- rak, tarihsel deneyime ve geleneklere boş ve- rilcrek, Amerika yeniden keşfedilmeye çalı- şılır. Keşfedilen gerçekten Amerika kıtası ol- sa yine zarar yok. Fakat hemen her defasın- da yazlık tiyatro dekoru gibi bir pano boya- narak en gerçek fakülte kuruldu sanıhr. Bun- dan sonra iki ihümal vardır. Birincisi 1970'li yıllarda olduğu gibi bu özel üniversitelerin devletleştirilerek devletin üniversiteleri arası- na kaydedilmesi ve kuruluştaki "devletten da- ha iyi olma" iddialannın bir yana bırakıla- rak hiç degüse "devlet üniversitesi kadar iyi olma" amacına yönelmekür. Jkinci ihtimal, daha doğrusu ikinci tip davTanış ise 1980'U yıl- larda ortaya çıkmıştır. Bu davranışta vakıf- lar (ya da holdingler) hem özel üniversite kur- mak istemekte hem de devletten yardım ve destek bekledikleri halde devlet üniversitele- rini gözden düşürücü beyanlarda da buluna- bilmektedirler. Tarihsel deneyım ve arka plan Her ülkenin kendiue özgü eğitim-öğretim ge- lenekleri vardır. Bizim geleneğimiz, yükseköğ- retimin devletin elinde olmasıdır. Bu, sadece "gelenck olduğu için böyle" değüdir. Eğer Ana- dolu'ya geçen Türkler özel toprak mülkiyetini kabul etselerdi, toprak sahibi aristokratlar, bir sımf oluşturacaklar ve onların kurarak himaye ettiği üniversiteler oluşacaktı. Hepimizin bildi- ği gibi, bizde aristokratlar olmadığı için devleti yönetenler de yüksek memur kimliğinde kalmış- lardır. Aristokratlar dışmda eğitim kurumu ku- rabilecek grup olarak bir de din adamlan var- dır. Batı ülkelerinde kitise, tran'da rauctehidler, devletten ayn eğitim kurumlan kurmuşlardır. Bizde ise din adamlan da memur kimliğinde ol- duğundan, böyle bir olguya rastlamıyoruz. Aris- tokratlar ve düı adamlannın kuramadığı ürüver- siteyi, Tanzimat'tan sonra gelişen bir sınıf ola- rak kentsoylular (burjuvazi) kurabüirdi. Fakat bizde kentsoylular da devletin yenileştirmekte ol- duğu eğitim kurumlanndan hoşnut olduklann- dan, böyle bir girişime gerek duymamışlardır. Batı ülkelerinde özel üniversite kurulmasının başka bir nedeni de Katolik üniversitelerin din- sel baskısından kurtulmak ve "serbest üniversiteler" kurmak arzusudur. Batı ülkelerin- de "Frei ÜniversiUet-Universitc libre" adı ve- rilen kurumlar böyle doğmuştur. Bizde Tanzi- mat'tan sonra serbest üniversite kurma gereği hiç kalmarruştır. Çünkü Rum, Ermeni, Musevi asüh profesörlerin bol miktarda olduğu bir Mekteb-i Tıbbiye'de dinsel baskı zaten söz konusu değil- di. Dinsel eğitim-öğretim kurumlan olan med- reselere ise doğal olarak sadece Müslüman Os- manhlar devam ettiğinden, onlar da dinsel bas- kıdan şikâyetçi değildiler. Geleneğimizde yoksa kurmayalım mı? Şu soru akla gelebilir: "Geleneğimizde yoksa şimdi kurmayalım rru?" Buna yamumız şudur: a) Gereği varsa kunılmalı, b) Becerecek ve yük- lenip götürecek kişiler varsa kurulmalı. Halen ülkemizde yeni üniversiteye gereksin- me yoktur. Sadece mevcut üniversitelerin daha iyiye doğru yol almalan gerekir. Buna karşın ku- rulması isteniyorsa, kurulabilir. Fakat konunun ikinci yönü daha önemlidir. O da bu işi beceTe- cek güçlü kuruluşlann ya da güçlü kentsoylula- nn nadir demek şöyle dursun, namevcut oluşu- dur. Bu yokluk nedeniyle önceleri "Devletten iyi- sini yapacağız" diye gürültüler kopanlmakta, bir süre sonra "Devlet, bağışlanmıza vergi muafi- yeti tanımanın da ötesinde, öbür islerimize.de kolaylık taımın vs vs" şeklinde istekler basla- maktadır. Ya da zaten devletin olan binalar dev- letten istenmekte, bunlann üzerine yapılan kü- çük katkılarla kamu emeği ya da atalann say- gın anılarına sahip çıkılmak istenmektedir. Bir saçsız köylü, köy çeşmesine sadece bir tekne yap- tırarak bu çeşmeyi kendinin yaptırdığıru göste- ren kitabe konmasıru istemiş. Bunun üzerine, başvurduğu şair hattat, şöyle bir kitabe yazmış. "Su elin, çeşme elin, tekne keün". Vakıf üniversitelerin çoğumın durumu da bu- na benziyor. Yine bizde bir söz vardır: "El ke- sesinden Sultamm, develer olsun kurbanım." Devlet kesesinden eğitim sulunı olmak isteyen- lerin kurbanı ise yazık ki develer olmuyor, üni- versite kavramının saygınhğı kurban ediüyor. devletin saygmlığı kurban ediliyor. Dış tilkelerde durum Müslüman komşularda genellikle dinsel eği- tim daha özel bir görünümde iken tıp fakültele- ri ve teknik üniversiteler, bizdeki gibi devletin- dir. Çünkü sağhk politikası, sanayileşme ve bi- lim politikası, özelükle devletin konulandır. Biz- de devleti küçükmek için daha vakit gelmemiş- tir. Devleti küçülteceğiz sevdasıyla her kurumu özelleştirirsek "gemisini yürüten kaptandır" fel- sefesini yaygmlaştınnz. Zor zamanlarda, "Türk milletine ne oldu"? Neden eskisi gibi değiliz" gi- bi sorular soran yöneticiler, bu kimlik değiştir- mesinden, en başta kendilerinin sorumlu olduk- lannı da bilmeüdir. Le Monde gazetesinin (Paris) 11 EylüJ 1983 pazar ekine bir göz atarsak, özel girişimci say- dığımız Batı'mn bir temsilcisi olan Fransız üni- versitelerine yerli ya da yabancı bağışçılann ne kadar yardım ettiğini görürüz. Le Monde'dan özetleyerek bazı bilgiler alakm: "Sorbon Üniversitesi büyük koridorunda du- van kaplayan mermer levhalar göze çarpar. Hiç beklenmedik bağışcılann adıyla da karşılaşma- mz mümkündür. Bir Japon baron, bir İtalyan markiz, Çekoslovakya Cumhuriyeti, Rotschild ailesi, borsalar, enstitüler bunlara örnek verile- bilir. 20 milyon frank değerinde hisse senedi, 170 apartman dairesi ve öbür taşınmaz mallar. Vil- lalar, birçok şato, uçsuz bucaksız arsalann sa- hibi ve vârisi olan Paris Üniversitesi, mahnm ne hesabını ne de ondan yararlanmasmı iyi biliyor." Bu gazete yazısı bize, Batı üniversitelerine ya- pılan yardımlann büyüklüğünü ve bağışçıların sadece mermer levha ile yetindiklerini, üniver- site yönetimine ortak olmak istemediklerini gös- teriyor. Bu davranışın daha birçok örneği var- dır. Bizde, az sayıda iyi öraekler dışmda bağış- lar devede kulaktır. Ayrıca bağışçılar üniversi- tenin işine kanşmak isterler. Devlet üniversitelerini daha iyiye götürmek ye- rine devleti küçümseyici beyanlarda bulunan şa- hıslarm ne yank ki önemli bir kısmı, devlet ola- naklanyla okumuş, devlet olanaklanyla yurtdı- şına gönderihnişlerdir. 1976'da Tarun Bakanh- ğYnın "ekonomik pantolon yamama usulü" ya- yımyla karşüaşmış ve çok duygulannuştım. Ken- di köylüsüne ekonomik pantolon yamamayı öğ- reten devlet görünümünden "herkes kendini kurtarsın" diyen devlet görünümüne gelmemiz Uerleme değil, kimlik değiştirmedir. Devletin üni- versiteleri ve yüksekokullan arasında hiçbir fark gözetmeyerek ressam, heykeltıraş, piyanist, avu- kat, doktor ve veterineri aynı tip yönetmeliklerle eğiten, bununla da pek doğru bir yola girmiş ol- mayan yükseköğretim anlayışımız şimdi ne ol- du da eskisinden daha kanşık bir şekilde özgün- leşiyor? Ancak parayı vererek üniversite kuranlann kendi üniversitelerinin mütevelli heyetlerine gir- mesi doğaldır. Devlet üniversitelerinin mütevelli heyetlerinde, söz konusu üniversitenin öğretim üyesi ve memurlan dışında kimselerin yeri olma- sa gerektir. Bunları çok yazdık. Dinleyen yok, yanıt veren yok. Bizde neşe yok. EVET/HAY1R OKEff AKBAL İki Tarihsel Belge Bugünkü yazımda iki belge sunmak istiyorum. Biri, SHP Genel Başkanı Erdal İnönü başta olmak üzere grup başkan- ları Güneş, Çetin ve daha pek çok SHP'li, HEP'li milletve- killerinin imzasını taşıyan bir yasa önerisi. İkinci belge de, Başbakan Akbulut'un bu öneriye verdiği olumsuz yanıt. 7.9.1989 tarihini taşıyan yasa önerisinde "2932 sayılı Türk- çe'den Başka Dillerde Yapılacak Yayınlar Hakkındaki Ka- nun'un yürürlükten kaldırılması isteniyor. Tarihsel bir önem taşıdığı için bu yasa önerisinin gerekçesinden ve Akbulut'- un verdiği yanıttan önemli bölümleri okurlanma sunmakta yarar görüyorurtv. "Hiçbir kimse biyolojik olarak belirli bir dili öğrenme ve konuşma yeteneğine sahip olarak doğmaz. Ancak bütün sağ- lıklı çocuklar şu ya da bu dili öğrenme yeteneği ile doğarlar. Hangi dili öğrenecekleri biyolojik ve fiziksel özelliklerine göre değil, içinde yetiştikleri aile ya da çevreye bağlıdır. Bu çev- renin dili insanın anadilidir. Örneğin bir İngiliz ailesi içinde emeklemeyi, yürümeyi ve konuşmayt öğrenmiş olan Türk kö- kenli bir çocuğun anadili İngilizcedir. Halen vürürlükte bulunan 2932 sayılı yasa yukarıda izah ettiğim gerçeklere ve bilime aykırıdır. Çünkü yasanın 3'üncü maddesinde 'Türk vatandaşlarının anadili Türkçedir' denil- mektedir. Oysa Türk vatandaşlannın resmi dili Türkçedir. Ni- tekim bu durum Anayasa'nın 3'üncü maddesinde "Türkiye Devletinin dili Türkçedir" şeklinde belirlenmiştir. 2932 sayılı yasa ülkemizin ve çağımızın gereklerine uy- mamaktadır. Dünya uluslarının birçoğu ve ülkemiz resmi dil- lerinin dışında anadilleriyle de konuşan yurttaşlara sahiptir- ler. Çünkü anadil resmi dilin dışında ayrı bir realitedir. 2932 sayılı yasa kendi içerısinde de çelişkilidir. Çünkü ül- ke sınırları içerisinde düşüncelerin açıklanmasını Türk Dev- leti taraiından tanınmış bulunan devletlerin birinci resmi dil- lerinin tekeline bırakmıştır. Oysa çağımızda dil farklılıkları top- lumlara ayn bir kültür zenginliği kazandırmaktadır. 2932 sayılı yasa gereksizdir. Türk hukuk sıstemi dil konusunu anayasa ve diğer yasalarla ihtiyaçlan karşılayacak düzeyde düzen- lemiş bulunmaktadır. İlgili yasa aynı zamanda anayasamızın 3'üncü maddesi- ne de aykırıdır. Anayasamızın 3'üncü maddesi anadilden bahsetmemiş, sadece Türkiye Cumhuriyeti'nin dilinin Türkçe olduğunu belirlemiştir. Çağımızda başta ABD ve Batı ülke- leri olmak üzere burada yasayan insanlar resmi dilleri dışında anadilleriyle de iletişim sağlamakta ve birbirleriyle ilişki kur- maktadırlar. Otoriter ve totaliter ülkelerde dahi resmi dilden ayrı bir dili konuşmak suç sayılmamaktadır. 2932 sayılı ya- sa, ulusumuzu dünya ulusları içerisinde küçük düşürmekte olup yürürlükten kaldırılmalıdır." ANAP Genel Başkanı ve Başbakan Yıldırım Akbulut'un TBMM Başkanlığı'na 24 Kasım 1990 günü bu yasa önerisi konusundaki görüşleri ve 'hükümetçe müspet mütalaa edilmemiştir' diyerek geri çevrilmesi de şöyle: "İzmir Milletvekili Erdal inönü ve 26 arkadaşının, '2932 Sayılı Türkçeden Başka Dillerde Yapılacak Yayınlar Hakkın- da Kanun'un Yürürlükten Kaldınlmasına İlişkin Yasa Tekllfi' incetendi. Teklitte, 22/10/1983 tarihinde yürüriüğe giren 2932 sayılı Türkçeden Başka Dillerde Yapılacak Yayınlar Hakkında Kanun'un yürürlükten kaldırılması öngörülmektedir. Bilindiği üzere 1982 Anayasası'nın başlangıcında, anaya- sanın, Türkiye Çumhuriyetinin kurucusu, ölümsüz önder ve eşsiz kahraman Atatürk'ün belirlediği miHiyetçilik anlayışı ve O'nun inkılap ve ilkelerı doğrultusunda anlaşılıp yorumlana- cağı ve uygulanacağı ifade edilmiş ve hiçbir düşünce ve mü- lahazanın Türk milli menfaatlerinin, Türk varlığının devleti ve ülkesiyle bölünmezliği esasının, Türklüğün tarihi ve ma- nevi değerlerinin, Atatürk milliyetçiliği, ilke ve inkılaplan ve medeniyetçiliğinin karşısında korunma göremeyeceği belir- tilmiştir. Yine anayasanın 3'üncü maddesinde; 'Türkiye Devleti, ül- kesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir' hük- mü yer almış ve 26'ncı maddenin üçüncü fıkrası ile de, dü- şüncelerin açıklanması ve yayılmasında kanunla yasaklan- mış olan hernangi bir dilin kullanılamayacağı, bu yasağa ay- kın yazılı veya basılı kâğıtlar, plaklar, ses ve görüntü band- ları ile diğer anlatım araç ve gereçlerinin toplattırılacağı be- lirtilmiştir. 28'inci maddede kanunla yasaklanmış olan her- hangi bir dilde yayin yapılamayacağı hükme bağlanmıştır. Diğer taraftan, anayasanın 13'üncü maddesi, temel hak ve hürriyetlerin, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bü- tünlüğünün, milli egemenliğin, cumhuriyetin, milli güvenli- ğin, kamu düzeninin, genel asayişin, kamu yararının, genel ahlakın ve genel sağlığın korunması amacı ile ve ayrıca ana- yasanın ilgili maddelerinde öngörülen özel sebeplerle ana- yasanın sözüne ve ruhuna uygun olarak kanunla sınırtana- bileceğini amirdir. 2932 sayılı kanunun genel gerekçesinde; 1982 Anayasa- sı'nın, düşünce ve kanaat hürriyeti ve düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetine özel bir önem verdiği ve getirdiği yeni ilkeler ve hükümlerle, Türkçeden başka dillerde yapılacak yayınlar hakkında bir kanun çıkarılmasını öngördüğü için bu kanunun çıkarıldığı belirtilmiştir. Diğer taraftan, memleketimizin bugün içinde bulunduğu şartlar karşısında, 2932 sayılı kanunun yürürlükten kaldırı- larak Türkçeden başka dillerde yayın yapılması, ileride dev- let düzeninde tamiri imkânsız sonuçlar doğurabilecektir. Yukarıda açıklanan nedenlerle söz konusu teklif hüküme- timizce müspet mütalaa edilememiştir." *Experience Speaks... İNGİLİZCE GÖKDİUDE ÖĞRENİLİR Dil öğretiminde en son uygulanan EAST-WEST serisi ile, Amerikadan, Ingiltereden getırilen video programları, slayt, bant vb. ders araçlarıyla, Tümü laboratuar düzenine getihlmiş derslikterte uzman öğretmen kadrosuyla hizmetınızdeyız. Elemantary, intermediate, advanced seviyelerde GENEL İNGİLİZCE KURSLARI Geliştirmek isteyenlere PRATİK KONUŞMA SINIFLARI Öğrencilere Cumartesi-Pazar Çalışanlara Akşam-Gece '• •' Gündüz zarnanı olanlara Yoğun ve yarı yoğun kurslar - •*- K/Ş DÖNEMİ KAYITLARI SÜRÜYOR En yakın Şubemıze gelerek. sıze uygun gün ve saatleri belirteyip kaydınızı yaptırın. Almanca Kurslarımız için şubelenmizden ayrıntılı bilgi alınız. ' Deneyim konuşur..." VEFATLAR İÇİN Yurtkpi, yurtd>şı cenaze nakte- dilir, cenaze ilaclama, malzeme, tabut. bütün iştemler hassasi- yette, süratle yapılır. Işletmede aynca 18 ambütans mevcuttur. Cenaze ilanlarında hizmeı be- deli alınmaz. İSLAM CENAZE İŞLERİ 147 20 0€-140 68 86 MesulMüdü<- HafaVEÜERDEMİR FOREIGN LANGUAGE CENTRE TAKSİM ŞUBESİ: Taksım Cad. No 71 Tel. 150 47 47-150 34 49 LALELİ ŞUBESİ: Kumltay Sok No 10 BEYAZITTel 520 11 41-520 11 42-527 52 U - 5 M 4883 BAKIRKOY ŞUBESİ: Istanbul Caö Danlelacı SoK. No 7 Tel: 571 27 83-583 68 40 KADIKÖY ŞUBESİ: Kusdılı Cad Dilek Han No:67 Tel: 338 03 47-345 1896 LISKUR SÜRÜCÜ KURSU Devretar: HaitaSonu: 16Şübat Hafta içi. 18 Şubat KAOIKOY (Söğütlüçeşme Camii yanı) -349 18 24-349 18 25 336 02 06-336 02 79 . T.C. TEKİRDAĞ 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Sayı: 1990/434 Davacı Handan Turtay vekili tarafından davalı Abdül Vahap Turtay aleyhine raahkememizde açılan şiddetli geçimsizlik sebe- biyle boşanma davasıaın yapılan açık duruşması sırasmda; Istanbul, Kaıtal, Maltepe, İnö- nü Caddesi, No: 62, D: 2'de ika- met ettiği bilinen ancak belirtilen adresine tebligat yapılamayan ve yaptınlan zabıta tahkikatına rağ- men sarih ikâmetgâh adresi tespit edilemeyen davalı Abdül Vahap Turtay'a duruşma günü ve dava dilekçeşinin ilanen tebliğine karar verilmiş olmakla, 15.3.1991 cuma gtinü saat: 10.10'da mahkememizde yapıla- cak olan dunışmaya bizzat gel- mesi veya kendisini bir vekil ile temsil eıtirmesi, mazeretsiz ola- rak dumşmaya gelmedigi takdir- de gıyabmda duruşma yapılarak karar verileceği hususu şerhli da- vetiye tebligi yerine geçerli olmak üzere Uan olunur. GAYRÎ MENKULÜN AÇIK ARTTIRMA İLANI ANKARA GAYRİ MENKUL SATIŞ MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN Dosya No: 1991/10 İş Satılmasına karar verilen gayri menkulün cinsi, kıymeti, adedi, ev- safı: Ankara Çankaya ilçesi, Dikmen Öveçler mevkiinde kâin imann 25609 ada, 1 parselini teşkil eden 1440 m ! miktarındaki arsa ve üze- rindeki muhtesatlan hissedarlar arasındaki şuy'uun giderilmesi için Ankara Belediyesi mezat salonunda açık arttırma suretiyle satdacaktır. Geniş evsafı dosyada mevcut şartnameyi iüşik bilirkişi raporunda açık- lanmıştır. TAKDİR EDİLEN DEĞERİ: 720.000.000^ TL'.dir. KDV gayri menkulün alıcısına aittiı. İMAR DURUMU: Yola mesafesi kro- kide, inşaat cephesi krokide, inşaat tara krokide, inşaat derinliği kro- kide, inşaat kat adedi bodnım hariç krokide, inşaat saçak seviyesi kro- kidedir. Proje tanzim ve tasdikinde plan notlanna uyulacaktır. Saüş şarüan: 1 — Satış 26.3.1991 günü saat 11.30'dan 11.45'e kadar i'ukandaya- zıh yerde açık antırma suretiyle yapılacaktır. Bu arttırmada tahmin edilen kıymetin <Ccı75'ini ve rüçhanlı alacaklüar varsa alacaklan mec- muunu ve satış masraflaruu geçmek şartı ile ihale olunur. Böyle bir bedelle alıcı çıkmazsa en çok arttıranın taahhüdü baki kalmak şar- tiyle 5.4.1991 günü aynı yer ve saatte ikinci arttırmaya çıkarüacaktır. Bu arttırmada da rüçhanlı alacaklüann alacağmı ve satış masraflan- nı geçmesi şartiyle Vo4O antırana ihale olunur. 2 — Arttırmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen kıymetin %20"si nispetinde pey akçesi veya bu miktar kadar miHi bir bankanın terai- nat mektubunu vermeleri lazımchr. Satış peşin para iledir, alıcı iste- diğınde 20 günü geçmemek üzere mehil verilebilir. DeUaliye resmi ihale pulu, tapu harç ve masraflan alıcıya aittir. Birikmiş vergiler satış be- delinden ödenir. 3 — lpotek sahibi alacaklüarla diğer ilgililerin (+) bu gayrimen- kul üzerindeki haklarını, hususiyle faiz ve masrafa dair olan iddiala- nnı dayanağı belgeler ile on beş gün içinde dairemize bildirmeleri la- zımdır; aksi takdirde hakları tapu sicili ile sabit olmadıkça paylaş- madan hariç bıraküacaklardır. 4 — Satış bedeli hemen veya verilen mühlet içinde ödenmezse lcra ve tflas Kanunu'nun 133. maddesi gereğince ihale feshedilir. İki ihale arasmdaki farktan ve °MQ faizden alıcı ve kefılleri mesul tutulacak ve hiçbir hükme hacet kalmadan kendilerinden tahsil edilecektir. 5 — Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup masrafı verildiği takdirde isteyen alıcıya bir örneği gönderilebilir. 6 — Satışa iştirak edenlerin şanrvatneyi gönnüş ve münderecatını kabul etmiş sa>ilacakları, başkaca bilgi almak isteyenlerin 1991/10 tş sayılı dosya numarasıyla memurluğumuza başvurmalan ilan olunur. 6.2.1991 (lclf.K. 126) (+) llgililer tabirine irtifak hakkı sahipleri de dahildir. T.C ADANA 4. tCRA MÜDÜRLÜĞÜ Sayı: 1988/1894 Satılmasına karar verilen gayri menkulün cinsi, kıymeti, adedi, ev- safı: Adana ili, Seyhan ilçesi, Reşatbey mahallesi, 14 pafta, 1381 ada, 6 cilt, 1079 sahife, 26 parsel nolu gayri menkui üzerinde kat irtifaklı 20/386 paylı 1. kat 6 nolu mesken dairesi taşınmaz halen Adana Re- şatbey Mahallesi Vali Yolu Caddesi ile Ordu Caddesi'nin kesişüği köşe başında bulunan Ergül Apt. 1. kat 6 nolu bağımsız bölüm kuzeybatı tarafta Valiyolu Caddesi'ne cepheli mesken dairesi olup iki oda, bir salon, mutfak, banyo, tuvalet ve balkondan müteşekkil zeminleri karo mozaik kaplama, duvarlan kağıt kaplama olup 90 m2. alanlıdır. Da- irenin mutfak tezgâhı mermer, alt ve üstü ahşap dolaplı, banyo, tu- valet yan duvarlan fayans kaplamadır. Apanmanda asansör bulunmaktadır. Dairenin bulunduğu yer, mevkii itiban ile şehrin en mutena yerlerinden birinde olup 35.000.000^- TL. değerindedit. Bu değer üzerinden satışa çıkanlmıştır. Saüş sartian: 1 — Satış 22/3/1991 cuma günü saat 9.00'dan 9.3O"a kadar Adana Seyhan Belediyesi Mezat Salonu'nda açık arttırma sureti ile yapıla- caktır. Bu arttırmada tahmin edilen kıymetin %75'ini ve rüçhanlı ala- caklüar varsa alacaklan mecmuumı ve satış masrafıtu geçmek şartı ile ihale olunur. Böyle bir bedelle alıcı çıkmaz ise en çok arttıranın taahhüdü baki kalmak şartı ile 1/4/1991 pazartesi günü Adana Sey- han Belediyesi Mezat Salonu'nda saat 9.00-9.30'da ikinci arttırmaya çıkarüacaktır. Bu arttırmada da rüçhanlı alacaklılann alacağını mu- hammen bedelin ^040*101 ve satış masraflannı geçmesi şartı ile en- çok antırana ihale olunur. 2 — Arttırmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen kıymetin oft^si nispetinde pey akçesi veya bu miktar kadar milli bir bankamn temi- nat mektubunu vermeleri lâzımdır. Satış peşin para iledir, alıcı ıste- diğinde 20 günü geçmemek üzere mehil verilebilir. Dellaliye resmi, ihale pulu, tapu harç ve masrafları alıcıya aittir. Birikmiş vergiler sa- tış bedelinden ödenir. 3 — lpotek sahibi alacaklüarla diğer ilgililerin (Ugililer tabirine ir- tifak hakkı sahipleri de dahildir) bu gayri tnenkul üzerindeki hakla- nm, hususiyle faiz ve masrafa dair olan iddialannı dayanağı belgeler ile 15 gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır; aksi takdirde hak- lan tapu sicili ile sabit olmadıkça paylaşmadan hariç bıraküacaklardır. 4 — Satış bedeli hemen veya verilen mühlet içinde ödenmezse lc- ra ve îflas Kanunu'nun 133. maddesi gereğince ihale feshedilir. İki ihale arasındaki farktan ve temerriit faizinden alıcı ve kefılleri mesul tutulacak ve hiçbir hükme hacet kalmadan kendilerinden tahsil edi- lecektir. 5 — Şartname, 7.3.1991 tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup masrafı verildiği takdirde isteyen alıcıya bir örneği gönderilebilir. 6 — Satışa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayüacakları, başkaca bilgi almak isteyenlerin 1988/1894 sayılı dosya numarasıyla memurluğumuza başvurmalan ilan olunur. 7.2.1991 (tctf.K. 126) OKURLARA.. OKAYGÖNENSİN Manipülasyon/ Yönlendirme... 4 merikalılann, Körtez savaşının başından beri içinde yaşadıkları psikolojiyi çeşitli ç&ıreler "Vietnam Sendromu" diye niîeliyor. Uzun ve uzak bir savaş sonunda yenilgi duygusunun yanında çok insan kaybıyla biriikte hâlâ süregelen toplumsal sorvnlar Amerikalıların bu savaşa bakışını da biçimlendiriyor. "Vietnam Sendromu"nun Amerikalılar üstündeki etkinliğinîn belki de en büyük kanıtı, yazılı ve görsel tüm basına karşı alınan tutum. Amerikalı yetkililer uzun süre Vietnam'da aslında medyalara yenildiklehni savunmuşlardı; ölü ve yaralı asker fotoğrafları en başta hızla moralleri bozmuş, Vietnamlılara yapılan kıyımların haber ve fotoğraffarmın da hızla büyük kitlelere ulaşması savaşın nedenlerinin sorgulanmasına yol açmış, gizli belgelerle siyasilerin yanlışlan da basmda yer alınca Amerikalıların yenilgisi birkaç boyutta hazırlanmıştı. Bu dersten yola çıkan Amerikalı yetkililer bu kez savaşın ikinci yönünü çok sağlam tuttular ve bunda tam bir basarrya ulaştılar. "Haber savaşı"nı gazeteciler kaybetmiş durumdadır. Irak'ın gazetecilere rahat çalışma ortamı sağlamasını zaten kimse beklemiyordu. Ama Amerikan yetkililerinin gazetecilerin habere uiaşmasını bu kadar kısıtlayacağı da beklenmiyordu. hak yönetiminin en fazla hosgörü gösterdiği CNN de Batılı kaynaklar tarafından Saddam'ın propagandasına alet olmakla suçlanmaya başlandı. Habersizlik egemen olunca herkes birbirini şu veya bu siyasal-askeri güç tarafından manipüle editmekle, yönlendirilmekle suçlar oldu. Manipüle edilmek ya da yönlendirilmek bir gazete ya da gazeteci için en büyük mesleki onursuzluklardan biridir. iki italyan gazeteci, Carlo de Martine ve Fabio Bonifacci'n/n hazırladıkiarı "Pratik Gazetecilik Sözlüğü" manipülasyonu şöyle tanımlıyor: "Yazılı basın yoluyla gerçekleştirilen iletişimin içeriğine müdahale etme eylemi. Bu eylem geniş anlamıyla, güç odakları ile basın arasında oluşur.." Manipülasyon-yönlendirme eyleminin hangi biçimlerde ortaya çıkabildiğini yine aynı sözlükten özetleyelim: — Basın sektörüne giren büyûk sanayi kuruluşları gazetelerini faaliyette bulundukları diğer sektörlere dayanak gibi kullanmak isteyebilirler. Gazetenin yayımcısı salt tîcari kaygılarla gazeteciliğin temel ilkelerini zedeleyebilir. — Sanayileşmiş toplumlarda, seçmenleriyle doğrudan iletişimi yitirmiş olan siyasi partiler tüm dikkatlerini iietişim araçlannı kullanmaya çevirmişlerdir. Özel amaçlı siyasi tartışmalar yaratarak iletişimi yönlendirmek isterler. — Haber değerlendirme yöntemieri de özellikle skandal gazeteciliğinde bir tür yönlendirmeye dönüşebilir. Orneğin birinin tutuklandığmı 7 sütun üzerinden verdikten sonra tahliyesi iç sayfada iki sattrda yer ahrsa şerçek bir "yönlendirme" uygulaması söz konusudur. — Uzmanlaşma da dolaylı yönlendirilme kaynağı olabilmektedir. Belli bir çevreye çok uzun süre devam eden gazeteci o insanlaria itişkilerini sıkılaştırmakta, heberiere bakış açisj bundan etkilenmeye ; b.aşlamaktadır. ABD'li sosyolog Robert Judd bu konuda şöyle diyor; "Belediyede görevli bir gazeteci zamanla belediye başkarumn kendi şefinden daha önemli olduğunu düşünmeye başlar." Belli bir güç odağının etkisi altında kalan gazeteci ya da gazete için ilk doğal sonuç inandırıcılığını yitirmesidir. Bir gazeteci için bundan daha kötü bir nokta olabilir mi? TEŞEKKÜR Oğlum MUSTAf A'nın rahatsızlığı sırasında yakın ügilerini esirgemeyen ve uyguladığı tedaviyle sağlığına kavuşturan Izmit SSK Hastanesi Başhekim Yardımcısı Op. Dr. DOGAN ittAMAN'a başta Bevliye Servis Hem$iresi GÜLTEN ÇETtN ile diğer servis görevlilerine teşekkürü bir borç bilirim. AHMET KURT 16 Ocak 1991'de gözahında ölen BİRTÂN AITUNBAŞ "Bu gözler bir kere bile faka basmadı" BİRTAN Demokratik üniversite mücadelesinde SENM unutmayacağız - unutturmayacağız A.NKARA ÜMVERStTESt ZtRA-\T-VETERlNER.DTCF-St\'ASAL-HlT KUK.r nP- DlŞHEKtMUGl. BASIN YAYES-EĞtTtM-FEN-ECZ/VClLIK FAK. AYÖ-DER'U »e tLERld-DEVRtMCl-DEMOKRAT ARKADAŞLARI ADKSA ALP ASLAN Erdem ERKOÇ 1960/18-2-1980 FATSA SEN Erdemsizlik içinde ERDEM Kokmuşkaranlıkta; Düşüncesiışık, Yüreğikaranfil... SENİ UNUTMAYACAĞIZ. Ailesi ve Arkadaşları Adına Levent ERKOÇ TEŞEKKÜR Sevgili kızımız, kardeşimiz, halam LEYLA İLERTnin vakitsiz olarak aniden ararmzdan aynlması üzerine LEYLA"ya ve bizlere sürelice, candan yakınlarıru kanıtlayan bütün dostlanmıza ve bu arada telefon, telgraf, fax ve mektup Ue Paris, Amsterdam, Strasbourg, Lüksemburg, Atina, Selanik, Roma, Londra, Magosa ve ABD, Almanya, Fransa, Kanada, tsviçre'nin çeşitli şehirlerinden Ankara, İznur, Adana, Zonguldak, Adapazan, Bursa, Bodrum, Dikili, Balıkhova'dan, cezaevlerinden, TBKP, SBP, SP, DYP'den çeşitli kuruluş, şirket ve sendikalardan gelen sayısız mesajlarla elemimizi paylaşanlara, evimize, Bebek Camisi'ne, Rumelihisan Kabristanı'na, hatim duasına katüan, 100"e yakın çelenk gönderen, sevgili LEYLA'mınn ve bizlerin, bütün akraba ve yakın dostlanmıza çeşitli nedenlerle gelemeyen ve adresimizi bümeyen, fakat aynı hisleri bizimle paylaşanlara derin candan şükranlanmızı sunarız. BEDİA-RAStH NURİ-MUSTAFA SUPHİ-MEHMET CAN-MAHMURE-EStV tLERt
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle