Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet
Sahıbı Cumhunvtı Matbaacıük ve Gazetecılık Turk Anonım Şırkecı adına
Nadir N«di 0 GCIK! Yayın Mudüru. Hasan Cmul. MuesseM Muduru
EmilK istkhjM. Yazı Ulen Mudüru Oka> Goaensn. 0 Haber Mcrkezı
Mudüru Yalçm Bayvr. Sayfa Duzem Yönetmenı Ali \cu 0 Temsıtaler
ANKARA thmet Tan. İZMİR HiknKI ÇtUrduv*. ADANA Çelın Yigcnothı
k Polıtıkz Crisl B«ltWfK. [>> Haberio Lr|ua Balrı. Ekonornı O a p t T«rtaa. I; Scndıka Şakna Krtmtf. Ku.-.r Crlal Larr
Kıanbu) Habc.erı K*wal Ka«ak Efır m Gr*r*> $•?••«, ıur! Haberl«ı Necori Do£*n, Spor Danışmanı AM*hMİIr *»<*••*«.
r>/ı Yuıiar ILrmn Çabşkân. Arajt -ma Şafcin tlpa), Du«l<mc 4M«ltah Yancı £ Koordınaiör Ahatt Korvtnı 0 Ma
liler Lrol LrVat 0 Mu-a^b; B«knf Wner 0 Buıcr Pldnlama Se*& OtmuımbtttoHm 0 Rei.arrt A** Tom* 0 Ek Ya^ınlar
Huln Ak>«l 0 Mârc Ha<^>uı üarer 0 Sleime Ondrr Çrilk £ Bılgı Hl<in \«d İMİ 0 Pcwnfl -»^ı Boslıscıotla
>ona kunthı Bajkan Nadır N«lı
Oklm U M . iılcm k x ı H n ı
t m ı i . H A M Çctnfca)* Okı>
SHcuk. Ab Sfevca. Akaci T M
Sraâff ıv laraıt Cumhunyct Malbaactlık vv Gazctccıbk T A Ş Ttlrkocagı Cad 39/4)
34334 lsı Pk 246 hıanbui Td «12 0* t)« (2Ü han TCİCT 22246, Fax (1) 526 60 ' 2 0
Surotoı- Allun. Zıva Gokalp Bh Inkılap S. No 19 4, Tel 133 II 41 f . Tdej 42Î44. Faj (4) 13!
0< 6! 0 Izaın H Zra Bh 1351 S. 1 3 . Tel 13 12 30. Tda 52359 Faı |SI) 19 53 60
0 Vfcus: lnonü Cad 119 S S o I Kal I. Td 19 3" ' 2 (4 han. T d o 62!5< F«x. (71) 19 25 78
TAKVİM: 18 ŞUBAT 1991 îmsak: 5.23 Guneş: 6.48 Öğle: 12.23 lkindi: 15.18 Akşam: 17.48 Yatsı: 19.07
23 şubata dek sürecek 3. Uluslararası Istanbul Kısa Film Günleri bugün başlıyor
Kısa filnıiııFransız Kültür Merkezi'nin
gösteri salonundaki etkinlikler
kapsamında Fransa'dan 10,
Almanya'dan 7, Ingiltere'den 6,
tsveç ve îsviçre'den 5, İspanya
ve Türkiye'den 4, Avusturya ve
ABD'den 3, Çekoslovakya,
Hollanda, Japonya ve
Italya'dan 2 kısa metrajlı film
gösterilecek.
ASLI KAYABAL ~
İFSAK ve Istanbul Fransız Kültür Merke-
zi'nin işbirliği ile düzenlenen III. Uluslararası
Istanbul Kısa Film Günleri bugün başhyor.
Fransız Kültür Merkezi'nin gösteri salo-
nunda 23 şubata dek sürecek etkinlikler kap-
samında Fransa'dan 10, Almanya'dan 7, In-
giltere'den 6, lsveç ve Îsviçre'den 5, İspanya
ve Türkiye'den 4, Avusturya ve ABD'den 3,
Çekoslovakya, Hollanda, Japonya ve Italya"-
dan 2 kısa metrajlı film gösterilecek.
Aynca İFSAK 12. Ulusal Kısa Film Yarış-
ması'na katılan 12 film de hafta kapsamın-
da izlenebilecek. Mısır ise özel gösterim bö-
lümünde tek filmle yer alacak.
Çoğunlukla yeni yapım filmlerin gösterile-
ceği Kısa Film Günleri'nde, lsveç adına katı-
lan 1947 yapımı (1949 Oscar ödüllu) "Şeh-
rin Soluğu" adlı filmle, "Diagonal
Symphony" adh 1924 yapımı ilk soyut film
örneğine de yer verilecek.
Ingiltere'yi temsil eden filmlerin tümü Ro-
yal College of Art öğrencilerince çekilmiş.
Film Günleri'nde 23 şubat günü saat 16.00 -
17.00 arası düzenlenecek ve Hilmi Etikan'ın
yöneteceği yuvarlak masa toplantısına ise
Avusturya ve Fransa'dan iki, Almanya, Ital-
ya, İspanya, Isviçre, Ingiltere ve Türkiye'den
birer konuşmacı katılacak.
Uluslararası standartlar çerçevesinde 30 da-
kikayı aşmayan filmler kategorisi "kısa film'
olarak adlandınlıyor. Can Filmcilik ve Rek-
lamalık'ın yöneticisi ve lFSAK'ın kısa film
yanşmalanna 1984 ve 1985 yıllannda iki kez
katılmış olan Mehmet Eryılmaz, "Kısa film,
sinema sanatı içinde en ozgUn, özgur, sine-
mamn ha>at bulduğu bir alan. Bu alan sine-
ma sanatı için bir tiir laboratuvar. Sonsuzca,
ticari bir kaygı olraadan çıkışfaurın yapılabi-
lecefi bir alan" diyor.
İFSAK sinema kolunun kurucusu ve
belgesel-tanıtım filmleri yapan Film-Ür'ün sa-
hibi Hilmi Etikan'a göre kısa film dünyası-
mn içerdiği özgürlüğün de sımrları var. Eti-
kan, "Bu filmler dışa açılamıyor. Bunda da
toplumun ekonomik, sosyal ve kültürel bas-
lusı hfkim. Ama kısa filmci ticari sinemacı-
dan daha özgür. Çünkü para kazanma kay-
gısı yok" diyor.
Mehmet Eryılmaz, kısa filmin Turk kültü-
rünün bir parçası olduğunu belirtiyor. Eryıl-
uzun öyküsü
SAVAŞ ATLARINDAN— fhuısa, Kısa Film Gönleri'ne 10 fttmle kaühyor. Bunlardan biri de Savaş Atianndan. Yönetmen H. Fontaine
maz bu dünya için bir slogan yaratmış: "Ya
aşk ya ölüm" diyor. Kişi bu işe, ya hiç bir
şey beklemeden, bir yaşam tarzı gibi kabul-
lenip sarılacak ya da bu aşk olmadığı sürece
farkında olmadan bir intihara doğru yol ala-
cak. Ikisinin arası ise yalnızca bir "lılç".
Temel sorunlar
Kısa film dünyasımn dışa kapalı kapılan-
nı araladığımızda görünen, bir sorun yuma-
ğı. Bu yumagı çözmeye çauşırsak ana düğüm-
lerden biri nitelikli kısa film üretiminin arttı-
rılmasında odaklamyor.
Bu konuda Etikan, Kültür Bakanbğı, TRT
ya da çeşitli sponsörler aracılığı ile doğrudan
ulaştırüacak her türlü destek ve yardımın
"gelişmek" yönünde var olması gerektiğine
inanıyor, ancak bu işlemin gerekli altyapılar
ve sistemler kurulmadan, kısaca kurumsalla-
şılmadan gerçekleştirilebileceğine kuşkulu
yaklasıyor.
Etikan, bu tür islerin tekellerle beslendiği
zaman, bu tekelin ortadan kalkması ile yok
olma tehlikesi ile karşı karşıya geldiğini söy-
lüyor. Bu yönde Etikan iki çözüm önerisin-
den söz ediyor: "Belediyeler kendi semtlerin-
de atölyeler ve video kameralanndan oluşan
setler kurabilir. Gerekli araçlaıia donanmış
bu yapılardan insanlann yarmrianması ureti-
mi arttıracaktır" diyor.
Etikan, Kültür Bakanlığı'nın da büyük
kentlerde üst düzey atölyeler kurabileceğini,
16 mm'lik montaj masaları, 38 mm'lik film
kameralarımn bir altyapı oluşturduğu bu bi-
rimlerin denetiminin gençlere bırakabileceği-
ni belirtiyor.
İFSAK sinema kolu sorumlulanndan Er-
dem Gökgücü ise kısa filmcüikte temel sorun-
lann, fınans, yapım-üretim ve izleyiciye
ulaşma-dağıtım noktalarında odaklandığını
belirtiyor. Gökgücü, "Kısa filmcilikte konn-
lan para geri gelmiyor. Çoğunlukla genç ku-
şak kısa fümciler fllmlerini kendi olanaklan
ile gerçeklestiriyor. Üretim-yapım açısından,
bir sinema için gereken altyapı öğeleri sağla-
namryor. Sonuçta ortaya diişak nitettkü ürttn-
ler çıkryor" diyor. Amatör kısa fümcinin elin-
deki malzemeyi kullanmak zorunda bırakıl-
dığım aktaran Gökgücü, kısa film yönetmen-
lerinin fılmlerini izleyemediklerini de belirti-
yor. Bu soruna koşut Etikan, "Türkiye'de
önemli olan kısa filmlerin nicel yönden artısı
degil. bunlann kimler tarafından ve nasıl ure-
tildigi. Türkiye çapında dagıtılmışlar mı, her
kesimden insan bu alandan pay alabiliyor
mu" diyor.
Erdem Gökgücü sorun yumağmın bir di-
ğer düğümünün salon yoksunluğunda gözlen-
diğini belirtiyor. Şimdilik Kısa Film Günle-
ri'nin yoğun ilgi gördüğüne dikkat çeken
GökgücU, bugünlerde düzenli gösterilere dö-
nüşürse belki de bu ilginin azalabileceğini dü-
şünüyor.
Mehmet Eryılmaz kısa film dünyasını sar-
malayan ekonomik, teknik ve dağıtım sorun-
larının aksi yönünde, "Bugün maddl kosul-
lar uygun olsa kaç kişi film çeker" diyor.
KISA FlLMCtLER BİRLİĞ1
Salon aranıyorKısa film dünyasımn özgür ortamını saran
sorunları bir ölçüde aza indirgemek ve
izleyiciye ulaşacak bir kanal inşa etmek
yönünde Hilmi Etikan'ın yönetimini
üstlendiği, tüm kısa film yapanlara açık
bir derneğin kuruluş çahşmalan
noktalanma aşamasında.
"Kısa Filmciler Birlifii" adı altında,
lFSAK'tan bağımsız bu derneğin 7
kurucu uyesi var. Etikan, İFSAK'ın
sinemadan çok fotoğrafla bütünleştiğini,
kurulacak derneğin, kısa filmcileri bir
kimlik altında bir araya getirmeyi
amaçladığını aktanyor.
Etikan, derneğin çıkaracağı bültenle kısa
filmle ilgilenenlerin birbirlerinden
haberdar edileceğini, gerekli malzemelerin
aktanmının sağlanacağını ekliyor. Aynca
dernekte eğitim kursları, seminerler ve
tartışmalara da yer verilmesi tasarlamyor.
Etikan filmi üretenlerle izleyicinin
buluşturulması yönünden de büyük bir
salon aradıklarını aktanyor.
Kısa filmin düğümlerle yüklü yumağının
dışında, Kültür Bakanlığı'nın 1991 yılı
içinde kısa metrajlı filmlere yönelik maddi
bir destek çahşması içinde olup olmadığı
sorumuzu, Kültür Bakanlığı Musteşar
Yardımcısı Cevdet Türkeroğlu, "Kültür
Bakarüığı'na şimdilik ulaşmış bir müracaat
yok. Maddi destek bütçeye ve bütçenin
serbest kalacağı mart sonuna bağlı" diyor.
GÜNÜN PROGRAıMl
6 saatlik gösteri
Kendi içinde özgür, dışanda sorunlarla
kuşatılrruş Kısa Film Dünyası'na biraz
daha yaklaşmak isteyenler için Fransız
Küıtür Merkezi gösteri salonunda saat
15.00-21.00 arasında gösterilecek filmler
şöyle sıralanıyor:
"tlk Metreler", "Lardux", "Imagine ",
"Sağıriar Diyalogu', "Haber", "Boş Şey-
ler" adlı altı Fransız filmi, "Sokak
Çalışmalan" adlı ABD filmi, İFSAK 12.
Ulusal Kısa Film Yarışması'na katılan
"Piping", "Fon Müzigi " ve "Hifl Hişl"
adh filmler, "Aşk Adası" ve "Öbür Kişi"
adlı iki tsviçre filmi, "Şehrin Soluğu" ve
"21. Ynzyü Jappn Sanatından Bir
EsinJemc" adh lsveç filmleri, "Ayancık
Keteni ", "Cin" ve "Çizgiııı" adh İFSAK
12. Ulusal Kısa Film Yarışması
fılmlerinden üçü, "Karnaval" "Sevgililer"
ve "Cennetteki Yabancılar" adlı lngiliz
filmleri ve "Plerrot Lunaire" adh
Hollanda filmi.
O eski meyhanelerden bîriııde...IŞIL ÖZGENTÜRK
O zamanlar Yedikule, Samat-
ya küçük Paris'ti. Kırk iki mey-
hane, otuz üç kilise, on cami
vardı. önce meyhaneler biraha-
ne oldu, sonra birer ikişer Rum-
lar evlerini, kiliselerini, sonunda
da yurtlannı terk ettiler. Gene
de onlardan, o meyhanelerden
bir esinti kaldı. Bir adap bir ter-
biye kaldı.
Yüzyıl önce tavanarasında sı-
ra sıra uskumru kurutulan, ma-
salara çirozun müessese ikramı
olarak konduğu, rakının bar-
daktan değıl kuçuk kadehlerden
bir dikişte içildiği Yedikule'de-
ki Safa meyhanesinin elh üç yıl-
lık sahibi yetmiş yedi yaşındaki
Süleyman Bey, tek kınşığı ol-
mayan siyah takım elbisesi, ko-
lah beyaz gömleği ve ciddi yu-
züyle tanıdık tammadık her ma-
saya hal hatır sorarken sanki o
adap ve terbiyeden bir şeyler ya-
şatmak ister gibiydi.
"O gunlerde latenıa vardı, in-
cc, insanın içine işleyen sesi
meyhanedeki tüm sesleri bastı-
nr, sizi olmadık hayallere sü-
rüklerdi. Sonra kadınlar daha
çoktular. Şu eğlenmesini her
şeyden daha çok seven Rumlar
çok sönnez ild kadeh sonra baş-
laıiardı şarkrya, türkiiye... Şu
masalann bir anda geriye çekil-
digini, ortada hemen bir dans
pisti oluşturuldugunu çok gör-
möşliifüm var. Kimse kimseden
çeidnmezdi. Eglenmek, gnlmek
ve gönül hoşluğu için gelinirdi
meyhanelere..."
Ama yıllar gecmiş Süleyman
Bey'in meyhaneleri bitmişti.
1991 yıhna gelmiştik, yeni rakı
zamlanmn herkesi yasa boğdu-
ğu, Saddam'ın Scud füzelerini
dilimize doladığımız şu günler-
de meyhanelerde pek neşe
yoktu.
Neşe yerini kederli iç çekme-
lere, "Beni hiç kimse
anlamıyor" yollu yakmmalara
ve savaş stratejisi üstüne çok il-
ginç konuşmalara bırakmıştı.
Altüst işler
Bayram Kuruç kendi ifadesi-
ne göre elli dokuz yaşındaydı ve
otuz yıla yabn bu Yedikule
meyhanesinin müdavimiydi.
"Nasıl müdavim olmayacaksı-
HIZ hanımefendi, bu miimkün
mii? Bir zamanlar burası bir
şenlikti, Ermeni, Rum kadınla-
n kaynardı. Pek güzel, pek
ahmu olurlardı, eh Bayram
efeodi de o zamanlar böyle ko-
SAFA MEYHANESİ— Bir zamanlar Yedikule, Samatya küçük Paris'ti. 42 meyhane vardı. Sonra teker teker birahaneye çevrildikr.
Safa Meyhanesi hfilâ o eski günlerden bir şeyler yaşatmak ister gibi... (Fotoğraf: Erdogan Köseoğlu)
camış degildi."
Bayram Kunıç'un bunca za-
man iyi giden işleri bu lanet
Körfez savaşı nedeniyle altüst
olmuştu. Eğer sürekli iş yaptığı
patronu arka çıkıp babalık yap-
masaydı -bu patron öyle başka-
lanna benzemezdi- Bayram kü-
çük terzi dükkâmna kilit vur-
mak zorunda kalacaktı.
Patronu oğlu yerindeydi ama
baba adamdı, "Ustacığım bu-
günlerde senin canın burnunda,
gel bir iki kadeh atıp neşemizi
bulalım" demişti.
Bayram, savaşın ne olduğunu
buradaki herkesten çok daha iyi
bilirdi. Günlerdir dilinde tüy
bitmişti, anlaüyordu, savaş gör-
müştü o, Ikinci Cihan Harbi'n-
de Üsküp'te ortaokul öğrenci-
siydi, konu komşu tüm aile sa-
vaş içindeydiler. Ağabeylerin-
den biri Almanlarla çahşıyordu,
ağabey SS üniforması giyip ma-
halleye geldiğinde Bayram, işte
o zamanlar cahil kafa, bir övu-
nür bir övünürdü, şimdi olsa
utançtan ölürdü herhalde...
Paıron Keleşer, işçisi Bay-
ram'dan yirmi yaş küçüktü.
Bayram'ı başka türlü severdi,
Bayram ona baba emanetiydi.
Yıllar önce Bayram'dan kızını
istemiş Bayram vermemişti, ge-
rekçesi de tam ona göreydi. Kı-
n zengin yere verip hakkında
kötu dedikodu yaptıramazdı.
Patron Keleşer'in de bugün-
lerde pek tadı yoktu, bu savaş
böyle giderse elli yedi işçinin ca-
lıştığa atölyesine ve üç toptancı
dükkâmna kilit vurmak zorun-
da kalacaktı. O patrondu, evi
barkı, bir süre gecinecek parası
vardı ama elli yedi işçiyi kapı-
nın önüne koymak hem de silah
tüccarlannı ve Arap şeyhlerini
zengin eden bir savaş için vic-
dansızhktı.
Vicdan mı? Patron Keleşer'-
in yureği yumuşaktı, 1951 do-
ğumlu, dogma büyüme Samat-
yalı üç meyhane arkadaşı için-
se "Bu savaş insanda vicdan fi-
lan bırakmayacaktı." Yolu yok
savaş üç ay sürerse küçük ser-
mayeli, kendi yağıyla kavrulan
işletmeler birer ikişer batacak-
tı. Tabii, elbette bu işten şimdi-
den vurgunu vuraıuş olanlar
vardı; para ticareti yapanlar.
Gece saat iyice ilerlemiş, Sa-
matya meydanının ona yerinde-
ki ayakçı mayhanesi Baba'nın
Yeri tam kıvammda, polis dü-
dükleri imalatçısı Yaşar Nanüı
(Baba'nın Yeri'nin azüı müda-
vimlerinden) her zaman cebin-
de getirdiği beş düdüğun beşini
de eşe dosta dağıtmış.
Her kadehe bir düdük, de-
mek ki kafayı bir iyi bulmuş.
Şimdi kalkıp taa Üskudar'daki
evine gidecek. Uzaklık filan
umunında degil, kendi deyişiy-
le, "Nasıl bilgin adamlar ber sa-
bah üşenmeden dunyanın bir
ucundan kalkar Beyazıt kütiip-
hanesine giderse o da üşenme-
Yedikule'deki Safa
Meyhanesi'nin 53
yıllık sahibi 77
yaşındaki Süleyman
Bey, "Eskiden
eglenmek, gülmek
ye gönül hoşluğu
için gelinirdi
meyhanelere" diyor.
Şimdi neşe; yerini,
kederli iç çekmelere,
'beni hiç kimse
anlamıyor' yollu
yakınmalara ve
savaş üzerine
konuşmalara
bırakmıştı.
Bu savaş insanda
viedan falan
bırakmayaeaktı.
Yolu yok, savaş üç
ay sürerse küçük
işletmeler birer
ikişer bataeaktı.
den Baba'nın Yeri'ne geürmiş."
Şimdi selam verip kalkıyor, bir
eliyle de şişe dibindeki artıklan
birbirine ekleyen meyhanenin
bay barmenini gösteriyor:
"Kardeşim Saddam'ı çok
uzakta aramaya gerek yok. İş-
te Saddam orada!"
Bay barmenin Saddam'ın ta
kendisi olduğuna inananlar az
değil yalnız biraz genç bir Sad-
dam bu. Bıyıklar aynı, saç şek-
li aynı, bir anda meyhane kan-
şıyor, cümle müdavimler Sad-
dam'ı ortalanna alıp kadeh kal-
dınyorlar.
Bay barmen Saddam'a ben-
zetilmekten oldukça hoşnut,
jesti herkese bir yolluk.
Ve alkışlar.
"Yaşasın Saddam!"
"Bre ne utanmaz adamlarsı-
nız!" Babanın küf kokulu kü-
çük yerine birden sanki bir
bomba düşüyor herkes donup
kalıyor. Ses koşeden geliyor, elli
yaşlannda, beyaz saçh, Çehov
oyunlarının nihilist kahraman-
lannı ammsatan bay Nuri öfkesi
burnunda dostlannı, arkadaşla-
nnı protesto ediyor.
"Yahu ne utanmaz adamlar-
sınız, bir kadehte Saddamcı ke-
sildiniz. Vaşınızdan utanın De!"
Şaşkınlık bir an suruyor.
Cumle mayhane müdavimleri
"Boşver yabu" diyorlar, "Bu
Saddam bizim Saddam'ımız.
Hem Saddam'm füzeleri bizim
başınuzda çoktan patladı."
Babanın Yeri'nde saat ilerli-
yor. Komşu turşucu dükkânı
kapamış bir yolluk atmaya gel-
miş... Sekiz ay olmuş Güneydo-
ğu'dan geleli, öfkeli, kızgın,
"Şu gazeteler" diyor, "Bizim
Doğu sonınuna, Küıi sornnuna
bir Saddam kadar yer vermiyor-
lar". Hıçbir şeyden hoşnut de-
ğil hele Kürtçenin serbest bıra-
kılmasına iyiden iyiye karşı.
"tçimizdeki gucü yok edecek
bu" diyor. Gecenin o saatinde
kimsenin Kürtçe mi, Türkçe mi
tartışması yapacak hali yok. Sa-
vaş da yavaş yavaş gündemden
düşuyor. Şimdi altmış yedi ya-
şındaki emekli sağhk memuru
Mehmet Döven'e takılma saati.
"Yahu hoca", diyorlar, "Saat
on ikiye geliyor hâlâ buradasın,
yenge seni gene içeri almaya-
cak."
Mehmet Döven bu gündelik
takılmalara ahşmış. "Bir pazar-
lan gelmezdim buraya" diyor,
"geçen pazar bu kuralı da boz-
dum. Tam pijamamı giymiş pa-
zar keyfi yapmaya hazırlanıyo-
nım hanım bir telaş bir telaş
karşı pencereyi göstermez mi...
Bir baktım, bir adam, pijama-
sını giymiş, sakal bir kanş, etin-
de bir bez pencereleri siliyor.
Hanım derin iç geçirip, 'ne olur
bir sefertik sen de siliversen' de-
mez mi, işte o an tepem atn."
Sağdan soldan işaret ediyor-
lar meğer Mehmet Döven bir
anlatmaya başladı mı susmaz-
mış. "Aman" diyorlar, "aman
ha."
Ama artık her şey için çok
geç... Ikinci Dünya Savaşı sıra-
sında inzibat eri olan, aylarca
Trakya'da nöbet tutmuş Meh-
met Döven'i tutmak mümkün
değil. Elçi Von Papel'in yaveri
Çiçero'nun casusluk macerala-
rını, tifüs kınmını bir çırpıda
anlatıyor.
Mehmet Döven'in anılan
meyhanedeki herkesi geçmişe
götürüyor. Kimileri nüfus cüz-
danındaki damgayı ammsıyor,
kimileri evlerin hemen önünde-
ki 'canlı mezar' diye anılan uy-
duruk sığınakları.
Ve hep birlikte birer kadeh
daha içip, "yaşasın şimdiki
savaşlar" diyorlar, "rakı var hiç
olmazsa."
Şöyle sıcak, dost bir meyha-
ne köşesi de.
"Fotoğraflarla
• İSTANBUL (AA) —
îaşbakanlık Aile Araştırma
<urumu'nca "Fotoğraflarla
Mle" adlı bir yanşma
düzenlendi. Tum amator ve
profesyonel fotoğraf
sanatçılarına açık olan
yanşmaya aile, insan,
kadın, erkek, anne, baba,
çocuk, genç, ergenlık,
yaşlılık, nesil, ebeveyn,
konut, evlilık, gehn, damat,
söz kesme, nişan, düğün,
nikâh, doğum, ölüm,
mutluluk vb. ailenin sosyal,
kültürel ve ekonomik
yapısıru yansıtan tum
konuların işleneceği
fotoğraflar katılabilecek.
Siyah-Beyaz ve renkli baskı
dalında düzenlenen
yanşmaya, her bölüm için,
18x40 santimetre ebattan
küçuk olmayan, en fazla
5'er eserle katılabilinecek.
Yanşmaya son katılma
tarihinin 12 nisan cuma
günü olduğu açıklandı.
Kadın danışma
merkezi
• İZMİR (AA) —
Bornova Belediyesi, Izmir
Tabip Odası ile işbirliği
yaparak "Kadın Danışma
Merkezi" kurdu. Belediye
Başkanı Ali Sözer,
Çamdibi'nin Yeşilova
Mahallesi'nde bir ay içinde
faaliyete geçecek merkezde,
pratisyen hekim, sosyal
hizmet uzmam, psikolog ve
hemşirelerden oluşan
kadrolar tarafından, yöre
kadınlanna sağlık ve sosyal
konularda damşmanhk
hizmeti verileceğini belirtti.
DDVden golf
sahası
• ANKARA (ANKA) —
Devlet Demiryollan
Ankara'da Kayaş
istasyonunda mini golf
sahası yaptıracak. Devlet
Demir Yollan'ndan yapılan
duyuruda 18 kademeli
olarak yaptırüacak mini
golf sahasının yaklaşık 60
milyon liraya mal olacağı
bildirildi. Golf sahasının
yapımı için teklifier 26
şubata kadar alınacak.
Duyuruda, golf sahasının 1
Mayıs 1991'de hizmete
gireceği belirtildi.
Dıale ile çevre
koruma
• ANKARA (ANKA) —
özel çevre koruma
bölgelerinin korunmasında
karşılaşılacak gereksinimler,
kapalı-açık teklif, pazarhk,
yanşma ile fiyat ve teklif
yöntemleriyle yapılacak
ihalelerle özel sektörce
karşılanacak ihalelerin
bedeli Özel Çevre Koruma
Fonu'ndan ödenecek.
Başbakanhk özel Çevre
Koruma Kurulu
Başkanlığı'nca hazırlanan
"Fon Ihale Yönetmeliği"
Resmi Gazete"de
yayımlanarak yürürlüğe
girdi.
Atatürk'ün
portresi
• ANKARA (Cumhuriyet)
— "Atatürk'ün Eline
Geçmeyen Portre" başhklı
haberimizde yer alan 1.
Dönem Kars Milletvekili
Piroğlu Fahrettin
Erdoğan'm yeğeni Kars eski
Milletvekili Dr Hasan
Erdoğan, eserin mermer
bölümünun, çocuklan
tarafından kınlmadığını
belirtti. Hasan Erdoğan,
eserin kayıp olduğuna
inandıklarını da belirterek
"Bulunduğu ve emin ellerde
olduğu için çok sevinçliyiz"
dedi. Hasan Erdoğan,
halası olan ve donemin
Kars Milletvekili Piroğlu
Fahrettin Erdoğan'ın eşi
Zehra Erdoğan'ın eseri
evinde titizlikle
koruduğunu, birçok kez
çeşitli kunımlara eseri
teslim etmek için
başvurduysa da ilgilenenin
ohnadığını belirtti.
• •
Ozgen Acar'a
ödtil
• ANTALYA (Cumhuriyet
Bürosu) — Tarihi eser
kaçakçıhğı konusundaki
araştırmalanyla tanınan
gazeteci özgen Acar,
yasalann eski eserlerin
kaçakçıhğını önle>ecek
düzeyde olmadığım söyledi.
Acar, dünya eski eser
ticaretinin dörtte birinin
Türkiye'den yapıldığını ve
ülkede köy sayısı kadar
antik merkezin
bulunduğunu kaydetti.
Antalya Profesyonel Turist
Rehberleri Derneği
tarafından "Kültür Hizmet
ödülu" verilen arkadaşımız
özgen Acar özel idare
kongre salonunda
"Yundışına tarihi eser
göçü" konulu bir konferans
verdi.