Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
12 ŞUBAT 1991 HABERLER CUMHURÎYET/3
Şubat yağışları, İstanbuVdaki barajların seviyesiniyarıdan yukarı çıkaramadı
Karyağdı9
su tlolıııadı14 milyoa metrekâp arttş Şehirde 1 şubattan bugüne
kadar metrekareye 9.5 kilogram yağış düştü. Yağmur ve kar
şeklindeki ya&şlar, 7 barajdaki toplam su miktannı 14
milyon metreküp arttırdı. Yüzde 36.5'lik doluluk oranı
yüzde 38.5'e yükseldi. Yağışlar sonucu en çok Yeni Elmalı
Barajı beslendi. Baraj yüzde 85 doluluğa erişti.
Barajlar ytizde 50'nin altında fstanbul'un -halen
uygulanan kesinti programı devam ettiğitakdirde- 8 aylık su
stoku son yağışlarla 9 aya yükseldi. İSKİ yetkilileri, ancak
tüm barailardaki doluluk oranının yüzde 50'nin üstüne
çıkması durumunda kesinti programmda değişiklik
yapılacağını belirttiler. Umut, şubat ve mart yağışlarında.
tstanbul Haber Servisi — Şu-
bat ayına karla giren Istanbul'-
da 7 barajda toplanan su, iste-
nilen seviyeye ulaşamadı. 1 şu-
baıtan bugüne kadar tstanbul'-
da kar yağışı dahil metrekareye
9.5 kilogram su düştü. Yağmur
ve eriyen kann oluşturduğu bu
su, 7 barajdaki toplam su mik-
tannı 14 milyon metreküp art-
tırdı.
İSKİ yetkilileri bugün uygu-
lanan kesinti programı sıirdüğü
takdirde, 8 aylık su stoku olan
fstanbui'un kar yağışından son-
ra sadece 9 aylık suya kavuştu-
ğunu belirttiler. 7 barajın top-
lam yüzde 36.5 olan doluluk
oram kar yağışından sonra ytlz-
Ortadoğu
Su Zîrvesi
kasımda
Cumhurbaşkaru Turgut
özal'ın "Ortadoğu
sulannm banşçı
paylaşımı" ve bölgede
enterkonekte elektrik ağı
kurulması önerilerini
canlandırma girişimi,
teknik adamJarca
'gerçekçi' bulunmuyor,
ancak siyasi gözlemciler
tarafından "önemJi
kozlar" olarak
değerlendiriliyor.
YASEMtN ÇONGAR
ANKARA — Cumhurbaşka-
oı Turgut Özal savaş sonrasın-
da Ortadoğu'da Türkiye'nin
öncülü|ünde su ve elektrik ala-
nında yeni bir işbirliği sistemi
kurulması yönündeki görüşünü
Batı ülkelerine iletti. Bu kap-
samdaki iki önerinin, "Ortado-
fu sulannın banşçı paylasımı"
ve "bölgede enlerkonekte elek-
trik sistemi kunımmsı" olarak
adlandırıldığı oğrenildi.
• -Söz konusu önerfler, Enerji
ve Tabii Kaynaklar, Bayındırlık
ve Iskân Bakanlığı'nda görevli
teknik U2manlarca gerçekçi bu-
lunmuyor. Ancak başta ABD
olmak üzere Batı siyasi çevrele-
rinin bu girişimleri "önemli si-
yasi kozlar" olarak niteledikle-
ri belirtiliyor. Bu çerçeyede,
Global Stratejiler Konseyi adlı
bir Amerikan kuruluşunun
Cumhurbaşkaru Turgut özal'-
ın önerisi üzerine 3-9 kasım ta-
rihJerinde fstanbui'da bir Orta-
doğu su zirvesi düzenleyeceği
ögreruldi.
Cumhurbaşkanı Turgut
Özal'ın savaş sonrasında Orta-
doğu'da yeni bir ekonomik iş-
birliği süreci oluşturulması ve
Türkiye'nin de bunda aktif rol
alması yönündeki girişimleri
çerçevesinde yeniden gündeme
getirdiği 'su' ve 'elektrik' öne-
rileri teknik adamlarca gerçek-
çi bulunmuyor. Uzmanlar,
"Bans Sayu" projesüıin Ame-
rikan Brown and Root şirketi
tarafından hazırlanan ve genel-
de 'olumlu' görüşler içeren fizi-
bilite raporunun "siyasi önyar-
gılar içcrdigini" belirterek
"Amerikahlar kendi çıkarlan
açısından uygun gördükleri için
projeye destek verdiler. Ancak
projede Türkiye'nin Guneydo-
ğıı komşulan üe Körfez ülkele-
rine su aktannası öngöriUen
Seyhan ve Ceyhan nehirlerinin
snlan zaten yetersiz. Bu nehir-
lere dayalı bir projenin gerçek-
leşme olanağı yok" görüşünü
savundular.
öte yandan, projesi Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanlığı tara-
fından yapılan, ancak yaşama
geçirüemeyen "Ortadofu enter-
konekte sistemi" ise bölge ülke-
iennin önemli bir bölümünün
aynı boylamlar üzerinde yer al-
ması nedeniyle "getirisi düşük
bir öneri" olarak değerlendiri-
liyor.
de 38.5'e yükselirken İSKİ, ba-
rajlardaki doluluk oranının yüz-
de 50'yi geçmesi için şubatm
ikinci yansı ile mart ayında bek-
leyen yağışa bel bağladı.
Yeşüköy Meteoroloji Istasyo-
nu Müdürü Ercan Ertıs da şu-
bat ayının 18'inden sonra tek-
rar yağmur ve kar görülebilece-
ğûıi belirterek, daha ilerki tarih-
ler için tahmin yapmanın Mete-
oroloji Genel Müdürlüğü'nden
gelecek raporlara bağlı olduğu-
nu söyledi.
İSKİ, kar yağışının etkisini
ölçebilmek^çin 2 şubatta yoğun-
laşan kar yağışı sonrasında Is-
tanbul'un özellikle 4 barajın yer
aJdığı Kuzeybatıdaki ormanlık
arazilerinde 15 santimi bulan
kann erimesini bekledi. Son ya-
pılan ölçümlerde, Kardan en
çok beslenen barajın Elmalı ol-
duğu anlaşıldı. Diğerlerine gö-
re küçük olması nedeniyle yüz-
de 85 doluJuğa erişen Yeni El-
malı Barajı'ndaki su seviyesi 64
metre 77 santimden, 65 metre
85 santime yükseldi. En fazla
67.5 metre su tutan baraja do-
lu gözüyle bakıhyor.
Yaz ayiannda kuruma nokta-
sına gelen Terkos ve Büyükçek-
mece barajlan ise son yağışlar-
dan sonra biraz nefes almış du-
rumda. Kar erimesiyle 10 san-
tim yükselen Terkos da bugün
yarı yanya dolu. Kardan sonra
4 santım yükselen Küçükçekme-
ce Barajı'nda doluluk oranı ise
yüzde 34 civannda.
tstanbul'un en büyük su re-
zervi olan Şile yakınlanndaki
ömerli Barajı ise kardan sonra
45 santim artarak yüzde 36 do-
luluk oranına ulaştı. 267 milyon
592 bin metreküp su hacmine
sahip olan Ömerli Barajı'nda en
fazla 62 metre yüksekliğe kadar
su tutulabiliyor. Barajda son öl-
çülen su seviyesi 36 metre 54
santim.
Anadolu yakasından sonra
deniz altından gtçen isale hat-
tıyla Avrupa yakasının bir bö-
lümünü de besJeyen Ömerli Ba-
rajı 'nın doluluk oranının yüzde
50'yi asmasını dört gözle bekli-
yen lSKi yetkilileri, bunun tüm
barajlarm ortalamasım daha ıyi
duruma getireceğini belirtiyor-
lar.
1989 yılında su vermeye baş-
layan, yine Şile yakınlanndaki
Darlık Barajı'nda da su seviye-
si kar yağışı sonucu 43 santim
arttı. En fazla 52 metre su tuta-
bilen barajda bu günkü su sevi-
yesi 36 metre.
Alibeyköy ve Eski Elmalı Ba-
rajlan ise küçük hacimleri ile
kardan etkilense bile kente
önemli bir su katkısı sağlayacak
yapıda değüler. Yüzde 27 dolu
olan Alibeyköy Barajı, kar ya-
ğışından sonra birkaç santim
artmasına karşm yemden düşü-
şe geçmiş durumda. Kar yağı-
şından bir giin önce 18 metre 03
cm olan su seviyesi dün 17 met-
re 77 santime düşmüş olarak öl-
çüldü.
Eski Elmalı Barajı da küçük
hacmi nedeniyle kardan sonra
sadece 2 santim artarak doluluk
oranını yüzde 62'ye yükseltmiş
durumda.
İSKİ yetkilileri tüm barajla-
rın doluluk oranının yüzde
50'nin üzerine çıkmasından son-
ra su kesinti programıda deği-
şikliğe gidilebileceğini, ancak
bugün için kesinti programını
aynen sürdürmek durumunda
olduklannı bildirdiler.
11 MİLYON ÖGRENCİ DERS BAŞI YAPTI — tlk ve orta dereceli okullarda
yakiaşık 11 milyon ögrenci dün ikinci yanyıl için dersbaşı >aptı. Kış koşullan
nedeniyle ikinci yanyd Erzurum şehir merkezi, ilçe ve köyleri ile Giresun'un kö>
ilkokullannda 14 şubat perşembe, Rize, Agn ve Bingol ile Kars ve Ordu'nun mer-
kez ve tüm ilçelerinde, Samsun, Kastamonu, Trabzon ve Amasya'nın bazı ilçe
ve köylerinde 18 şubat pazartesi başiayacak. 1990-1991 ogretim yılında, okul ön-
cesi, ilk ve orta dereceli toplam 66 bin ögretim kurumunda 400 bin ögretmen
görev yapıyor. Aday çırak ve çırak öğrendlerin 26 ocakta baslayan yanyıl talili
de 18 şubatta sona erecek. Ögretim yılı köy ilkokullannda 10 Mayıs, kasaba ve
kentlerde 7 hazirsnda tamamlanacak. Ögrenci yetistirme kursları, köy ilkokul-
lannda 13-14 mayıs, şehir ve kasaba ilkokullannda 10-21 ma>ıs tarihieri arasın-
da dıizenlenecek. (Fotograf: Ugur Saner)
Ayasofya'nınyanındaki 'Sultan Mahfili'nin sadecegirişinde namaz kılınabüiyor
Koridor îbadete açıldıtstanbul Haber Servisi —
Yakiaşık 10 yıldan sonra resto-
rasyonu tamaralanarak tekrar
açıldığı bildirilen Asayofya Ca-
mii'nin sonradan eklenen
"Hünkâr Mabfili'nin resmen
"açümadıgı" öne sürüldü. Aya-
sofya'nın resmi imamı Mahmut
Toptas, "Suhanın atına inip
bindigi, aptes aldıgı, ayaküstu
sohbet ettigi yerleri cami olarak
açtdar. Aslında Hünkâr MahfiB
demir bir kapı ile kapah" dedi.
Ayasofya Müzesi ile birlikte
restore edilen Hünkâr Mahfili,
önceki gün Kültür Bakanı Na-
mık KemaJ Zeybek'in "ibadete
açıldı" sözüyle açılmış, ancak
resmi bir açılış töreni de yapıl-
mayacağı bildirümişti. Kültur
Bakanı Zeybek bu açıklamayı
Ayasofya Müzesi'nde düzenle-
nen Türk Tasavvuf Mûzigi kon-
seri sırasında yapmıştı.
Kültür Bakanlığı yetkilileri
Hünkâr Mahfili'nin 1980 yılı
öncesinde bir ara açıldığını, an-
Ayasofya Camii imamı Mahmut
Toptaş, ibadete açılan yerin 'Sultan
Mahfili' değil, binamn girişinde,
sultanın abdest aldığı, ayaküstu sohbet
ettiği ve atma inip bindiği yer olduğunu
söyledi.
Kültür Bakanlığı yetkilileri ise
"Namaz kılmak isteyen Müslüman
turistler var deniliyordu. Şimdilik
burası uygun görüldü" şeklinde
konuştular.
cak daha sonra sürdürülen res-
torasyon nedeniyle kapatıldığı-
nı belirttiler. Yetkiüler, resmi
bir açılış töreni olmayacağın] da
belirterek "Ejeştiriler vardı. Na-
maz kılmak isteyen Müsiüman
turistler var deniliyordu. Şimdi-
lik burası nygan görüldü"
dediler.
lmam Toptaş, Hünkâr Mah-
fili'ni padişahın namaz kıldığı,
imamı mihrapta ve mimberde
gördüğü yer olarak tanımlarken
şunlan söyledi:
Ayasofya'nın içinde Hünkâr
Mahfili'ne geçen kapıyı kapaı-
mışlar. Sultanın atına inip bin-
digi, aptes aldıgı, ayak ustu soh-
bet ettigi >erleri cami olarak aç-
tılar. Aslında Hünkâr Mabfili
demir bir kapı ile kapalı. Aya-
sofya 6644 metre kareiik bir yer.
100-150 metre karesini Müslü-
manlara verdiler. Gönlüm bu
kadanna razı degil. Sadece
mahfile inen koridor açılmış-
tır."
Mahmut Toptas, Ayasofya'-
nuı "topyekun" resmi imamı
olduğunu belirtirken kendisine
Hünkâr Mahfili üe ilgili resmi
bir yazı gelip gelmediğine ilişkin
soruya da şu yanıtı verdi:
"Bana Hünkâr Mahfili diye
açılan yerie ilgili olarak resmi
bir yazı geunedi. Ancak ben ön-
ceki günden bu yana resmi hiç-
bir şey olmadan ceraaat imam-
sız kalmasın diye oraya gidiyo-
rum. Her gün de gidecegim."
Kültür Bakanlığı yetkilileri de
namaz kılınması için şimdilik
orasmın uygun goruidügünü be-
lirterek "Herkes birtakun istek-
lerde bulunuyor. Bazılan tüm
Ayasofya'nın cami olmasım is-
tiyoriar. Namaz kılmak isteyen-
lerin gidip kılabilecekleri bir
yer".
Ayasofya Müzesi yetkilileri,
Hünkâr Mahfili'nin 1. Mahmut
döneminde Ayasofya ile baflan-
tısının sağlandığını belirttiler.
Hünkâr Mahfîli'nin girişi Top-
kapı Sarayı'nın Babıbümayun
kapısı tarafında ve III. Abmet
Çeşmesi'nin karşısında bulunu-
yor. Bina son Osmanlı döne-
minde yapılan ilave yapılardan
birisi sayılıyor.
GenelkurmayBaşkanı Orgeneml Güreş, Tecavüz olmadığı süreceparmağınuzıbile kımıldatmayız'dedi
'Ordumuz yurdukoruyacakgüçtedir'DİYARBAKIR (Cumhpriyet) — Genelkur-
nay Başkanı Orgeneral Dogan Güreş, Türk Si-
ahlı Kuvvetleri'nin kendi topraklannı korutna-
r& hazır olduğunu belirterek "Türk halkı merak
•tmesin, bize güvensin. Tüm savnnma tedbirie-
imizi aldık" dedi. Güreş, Incirlik'ten ABD
ıcaklannın Irak'a yaptığı çıkışlann tamamen
rSK'nın kontrolü altında olduğunu söyledi.
Beraberinde Jandarma Genel Komutam Or-
eneral Eşref Bitb's ve 2. Ordu Komutam Orge-
leral Kenitl Yavuz ile birlikte dün Güneydoğu'-
a gelerek denetlemelerde bulunan Orgeneral
îures, Divarbakır'daki Müttefik Basın Merke-
i'nde bir basın toplantısı düzenledi. Gezisinin
ölgedeki bırlikleri yerinde gönrıek amacını ta-
dığını söyieyen Güres'e yöneltilen sonılar ve ya-
ıtları şöyle:
— Müttefik güçlerin Irak'a yaptıgı sortilerde
Kirlik Üssü'nden yapdanlann payı nedir?
GÜREŞ — özür dilerim, bilgi veremem.
— Türkiye'nin kara savaşına girme olasılığı
nedir?
GÜREŞ — Bunu yetkililer söyledi. TSK, ken-
di vatan ve milktini korumaya hazırdır. Bu gü-
ce sahiptir. Bize tecavüz olmadığı sürece parma-
ğımızı bile kımıldatmayız. Türk halkı merak et-
mesin, bize güvensin. Tüm savunma tedbirleri-
mizi aldık.
— Neden Batüı ülkelerden yardım istemeye ge-
rek dnyduouz?
GÜREŞ — Gelen kuvvetlerin hepsi hava sa-
vunmadır. Hava savunma için kim ne gönderir-
se almaya hazınm. Kim gönderirse göndersin, sa-
vumada kuvvetli olmak benim arzumdur, alınm.
— Geiecekte savunmaya daha fazla pay iste-
yecek misiniz?
GÜREŞ — Elbette, Türkiye'nin ban gerçek-
leri var. Ekonomik kalkınma planlan mevcut.
Dengeyi bulacağız. Ama sorumlusu hükümet.
— Askeıiik süresiyle ilgili diizenlemelere sıcak
baktıgınız söyleniyor.
GÜREŞ — İlk defa gazetelerden okudum. Bel-
ki fikir seviyesindedir, bilemiyorum.
— ABD ucaklannın İncirlik'ten yaptıgı uçuş-
lar hakkında enforme edihyor musunuz?
GÜREŞ — Incirlik benim kontrolümdedir.
Her şeyden habenm vardır.
— Irak'a yapılacak saldınlar size daha önce
söyleoiyor mu?
GÜREŞ — Evet, her şeyi biliyorum.
— İncirlik harekâtta kullanılan tek üs, gizle-
necek bir şey mi var da gezdirmiyorsunuz?
GÜREŞ — Gizlenecek ne var ki? Bu konu
Müttefik Basın Merkezi tarafından düzenlene-
cektir. Zaten iki gezi yapılmış.
— Körfez savası geleo silalı ve malzeme açı-
sından TSK'ya varadı mı?
GÜREŞ — Bazı ülkelerden cidden takdire şa-
yan yardımlar, destek gördük.
— Türkiye'ye gönderilen Roland ve Hawk sis-
temleri savaş sonrası kalacak mı?
GÜREŞ — Bunu söylemek için çok erken.
— Körfez'de savaşın iki üç haftada bilecegi
söykniyordu. Hatta Camhurbaşkanı Özal da öy-
le demişti.
GUREŞ — Şimdi Sayın Cumhurbaşkanı'nın
böyle bir tahminde bulunduğundan haberim yok.
Savaşın ne zaman biteceğini de tahmin edemem.
Ben Schwarzkopf değilim.
— Ordudan iki generalin istifası konnsunda
ne diyorsunuz?
GUREŞ — Her yıl ocak ve şubat ayiannda su-
baylarımız emekliliğini isteyebilir. O iki genera-
lin de durumu budur. Ancak Körfez krizi nede-
niyle emeklilik ve istifaian bir süre durdurduk.
DUNYADA BUGUN
AIİSİRMEN
"Kemalizm Miadını
Doldurdu" mu?
Son zamanlarda Turgtrt Özal'ın kimi yabancılaria konuşur-
ken "Kemalizm'in miadını doldurduğu, Türkleştırme hareke-
tinin artık gereğinin kalmadığını, Atatürk'ü tartışmaya açma-
mn ve çoğulcu kültürlü bir toplum yaratmanınzamanının
geldiğini" söylediği yazılıyor gazetelerde. Sayın Özal'ın Kon-
ya'da Mustafa Kemal ile ilgili olarak söyledikleri de gerçi Ata-
türk'ü tartışmaya açma emelinin bir gdstergesi, ama yine de
ciddı gazetecilerin iyi haber alan çevrelerden ya da konuyu
Özal ile doğrudan konuşmuş kimselerden dertedikjeri bu ha-
berin içeriğıni Turgut Özal'a doğrudan doğrulatmak olana-
ğını bulamadığımız için konunun bu yanı uzerinde durmak
istemiyoruz.
Bugün tartışmak istediğimiz konu, son zamaniarda çok ele
alınan, sert eleştirilere hedef kılınan, kimilerince, yeni hane-
danın tek adam yönetimini desteklemek amacıyla saptınlan
"Kemalizm" olayı uzerinde durmak istiyoruz.
Her şeyden önce belirtmek gerek. Uğur Mumcu'nun da
pazar günkü yazısında altını çızdiği gibi "Kemalizm" deyimi
yerli değildir, ulusal kurtuluşçulara önderlerine atfen Batılı-
ların taktığı bir addır.
Zamanfa "Kemalizm" deyimi, Atatürk'ün örtderi olduğu ha-
reketi tanımlamak için kullanılır oldu.
Burada bir soruya açıklıkla yanıt getirmek gerek. Acaba
Kemalizm, özgün bir ideoloji, yaşamın tümünü kapsayan bir
değerler bütünü, bir "cosmogonie" midir?
Bu soruyu "evet" diye yamtlamak sanırım olanaksız. Ke-
malizm, kapîtalizm ya da sosyalizm gibi yepyeni değerler bü-
tünü getiren ve yaşamın (üm alanlarını kapsayan bir ideoloji
olmaktan çok, kökünü kendi toplumunun son yüzyılının eği-
limlerinden, isteklerinden alan, aydmlanma çağının, rönesan-
sın yaşanmasını sağlayan ve Fransız Devrimı'nin kazanım-
larını ilk kez nüfusunun çoğunluğu Müslüman, Batı dışı bir
topluma mal etmeye yönelen bir harekettır ki onu cumhuri-
yet devrimi diye de adlandırabiliriz.
Ancak Mustafa Kemal Atatürk'ün önderliğinde başlatılıp
geliştirilmiş olan bu hareketin ka/naklannın Osmanlı'nın son
yüzyılında belirmeye başladığını da görmezden gelemeyiz.
Kadınlann toplum içindeki yerlerinin düzenlenmesinden ki-
mi laik eğitim kurumlarının oluşturulmasına, hatta Arap al-
fabesini tümden bırakmamakla birlikte, yazın kurallannın ko-
laylaştırılmasına kadar birçok reformun Osmanlı dönemin-
de de düşünüldüğünü, yürürlüğe konmaya çalışıfdığını gör-
mezden gelemeyiz.
Başka bir deyişle, Mustafa Kemal de Atatürkçülük de cum-
huriyet reformu da gökten zembılle inmedi. Fizik kişiliğinin
ötesinde, bir akımın önderi ve sirngesi olan Atatürk, tarihi-
mizin, toplumsal yönelişlerimizin bir ürünüydü.
Ancak olayı irdelerken bu noktada durup, daha ilerısini gör-
memek de eksik kalır. O zaman da cumhuriyet devriminin
kazanımlannm, neden bunca çabaya karşm daha önce ba-
şarılamadığı sorusuna yanıt bulamayız.
Cumhuriyet devrimini başanya ulaştıran, Osmanlı'nın ye-
nilikçi hareketinde görülemeyen ve başanlamayan, belki de
koşullar dolayısıyla başarılmasına olanak bulunamayan ba-
zı girişimlerin gerçekleştirilmiş olmasıdır.
Fransız Devrimı'nin ilkelerini, tebaa -ümmet temeline otu-
ran bir toplumda yaşama geçirmek olanaksızdı. Tebaa-
ümmet toplumun aydmlanma çağının ürünlerini geniş biçim-
de tabandan benımsemesi ve kendi rönesansmı yaratabil-
mesi de aynı biçirnde olanaksızdı.
Cumhuriyet devrimi, tebaa -ümmet toplumdan, bir ulus ya-
•fatarak kendi ürünleri için elverişli ortamı oluşturdu. Cum-
huriyet devriminin en büyük başansı, ümmet-tebaa toplum-
dan, bir ulus yaratmasıydı.
Ancak burada oluşan yeni ulusun niteliğinin ne olduğu ko-
nusu uzerinde durmamız gerekiyor. Gerçekten yeni ulus, za-
man zaman kendisine millıyetçı etiketini yapıştıranlann son-
radan çarpıtarak ileri sürecekleri gibi "Gobineau'cu yani ırkçı
bir temele değil, Ernest Renan'ın 'Bir Ulus Nedir'inde öğe-
lerini saptadığı, çağdaş, bilimsel deyimiyle "sübjektivist" bir
ulustu ki onu oluşturan en önemli öğeler, kültür, tarih ama
aynı zamanda amaç birliği ve birlikte yaşama isteğiydi.
Atatürk'ün "Ne mutlu Türküm diyene" sözünde belirtmek
istediği de buydu. "Ne mutlu Türk olana" denmiyordu. Bu-
rada önemli olan bir ırkın bireyi olmak değil, kökeni ne olur-
sa olsun, bir ulusun yurttaşı olmak iradesi (istenci) idi.
Kuşkusuz, ümmet-tebaa'nın yüzyıllarsürmüş yenilgilerden
ezikliklerden, yoksunluklardan, ulusa geçişindeki sürecte
abartılı övgüler olmustu ve bu belki de kaçınılmazdı. Ama da-
ha çok moral şırınga etmeye, kışilik istenci kazandırmaya yö-
nelik olan ve zamanla etkısını yitirmesi kaçımlmaz bu abart-
malann ardından esas gerçeği görmek gerek. Cumhuriyet
devriminin ulusçuluğu ve tarih anlayışı ırkçı değildi.
Nitekim Mustafa Kemal'in tarihe bakarken 'ırkın tarihi' gö-
rüşünü değil de (Zaten Anadolu'da böyle bir görüşü egemen
kılmak da olanaksızdı ya.) "ülkenin, toprağın tarihini" benim-
semesi, bu ulusçuluk algılamasının sonucudur. Hititlerin, Sü-
merlerin Türk olduğunu söyieyen Atatürk'ün vermek istedi-
ği mesaj 'bin tannlar ülkesinin' tüm zengin kültürünü özüm-
semenin gerekliliği, sağlayacağı olanaklan görme zorunlu-
ğuydu.
Ummet-tebaa toplumdan ulusa geçişin "onsuz olmaz"ı ise
hiç kuşkusuz laiklikti. Laik, din ve ırk, köken ayırımı yapma-
yan bu çağdaş ulus birimi uzerinde kurulmuş olan ulusun
Türkieştirme çabasıyla özdeşleştirilmesi büyük bir yanılgı ola-
caktır.
Tarihe dikkatle baktığımızda Dersim ayaklanmasının da et-
nik kökeninın ötesinde, dinsel istekler dile getiren ve emper-
yalizm tarafından desteklenen bir hareket olduğunu görürüz.
Bu ayaklanmanın, cumhuriyet devrimi ulusçuluğunun ilke-
lerinin tümüyle yaşama geçirilmesini olumsuz etkilediği kuş-
kusuzdur.
Ancak tarihsel olayları doğru irdelemeden, yüzeysel bir ba-
kışla cumhuriyet devrimini kastederek 'Kemalizmi' ırkçı bir
ulusçulukla kanştırmak ve kültür çoğulculuğunun önünde bir
engel olarak görüp, göstermek büyük bir yanılgıdır. Tıpkı,
cumhuriyet devriminin özünü ve atılımlarını, geçici bir döne-
min yöntemi uygulaması olan jacobenizm ile karıştırıp, ona
özünün çok ötesinde nitelıkler yüklemek gibi.
Atatürk'ü, cumhuriyet devriminin özünü tartışmaya açmak
yararlı bir davranış. Demokrasilerde her türlü tabuyu kaldır-
mak özgürlüğün ön koşulu.
Ama tabulan yıkıp, tartışma ortamını yaratırken kavram kar-
masasından ve saptırmalardan da özenle kaçınmalıyız.
Kis KISA
m Karadeniz
Teknik
Üniversitesi
Fatih Eğitim
Fakültesi
Eğitim
Bilimleri
ögretim
görevlilerin
den Mehmet
Okutan,
"Sevihneyen
ögretmen
nitelikleri"ni
10 maddede
topladı.
Okutan'a
göre
sevilmeyen
ögretmen
niteükleri şöyle: "İyi ders
anlatmayan, ders anlatmayan, konusunu iyi bilmeyen,
neşeli ders anlatmayan, güzel soru sormayan, somurtkan,
ders anlatış yöntemi iyi olmayan, yazılıJan iyi değerlendir
meyen, öğrencilerin soru sormalarına fırsat vermeyen,
öğrenciye karşı sert davranıp onlan döven."