Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/14 HABERLERİN DEVAMI 12 ŞUBAT 1991
Savaş ve Ekonomi...
(Baştarafi 1. Sayfada)
rekçe de şu: İşi daha fazla uzarsa, Arap dürv
yasında gitgide yoğunlaşacak öfke ve tepki
havası, Saddam'ın işine yarayabilir.
Buna karşı, kara savaşı için bir süre daha
beklenmesini isteyen çevrelerin ortaya attık-
lan soru ise şöyle: Vaktinden önce başlatı-
lacak bir kara saldırısında, Amerikan tarafı-
nın verebileceği ağır kayıplann sonucuna
katlanmaya Hazır mı Washington?
Yanıtlanması hiç de kolay olmayan bir so-
ru bu. Çünkü kendi içinde ikinci bir soruyu
da banndırıyor. Şöyle: Saddam, askeri ye-
nilgisini, karşı tarafı ağtr kayba uğratarak si-
yasal yengiye dönüştürebilir mi?
O yüzden, kara savaşının zamanlaması-
na ilişkin son kararı verecek olan Başkan
Bush'un bu konuda zorlanacağı belirtiliyor.
Şimdilik su yüzüne vuran belirtilere bakıl-
dtğırnja, Körfez savaşının daha uzayacağı
anlaşılıyor.
•
Savaşın uzaması Türk ekonomisini nasıl
etkileyecek?
Bu soru işaretinin çengelinde asılı olan ön-
gorüler hiç de iyimserlik verici değil.
Piyasada bugün için var olan durgunluk
açısından, "Bundan daha beteri olamaz" de-
niliyor. Savaş sonrasındaki ilk şokun atlatıl-
dığı, çok sınırlı da olsa piyasada bir kıpırdan-
manın uç verdiği söytenıyor. Bir "baharumu-
dı/"ndan söz edenlere de rastlanıyor. Kimi-
lerine göre bahar umudu gerçekleşirse, bu
kez meydana gelebilecek talep patlaması
enflasyonu azgınlaştıracaktır.
Kısacası, gelecege dönûk belirsizJikler
şimdilik#ağır basıyor.
Bugün gazetemizin birinci sayfasında yer
alan OECD'nin ekonomik raporu, Türkiye
için 1991 'i şimdiden kayıp yıl ilan etmiş du-
rumda.
Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü'-
nün (OECD) son Türkiye raporu şöyle özet-
lenebilir:
• Büyüme hızı düşecek: Ekonomimizde
büyüme hızının bu yıl yüzde 3.5'e ineceği be-
lirtilen raporda, 1980'li yılların ikinci yarısın-
da izlenen ekonomi politikalannın yanhşlığı
vurgulanarak, "Makroekonomikpolitikalarda
istikrar azalmıştır. Bunun en çarpıcı örneği bir
yıl yüzde 7.5'lere yükselen büyüme hızının,
ertesi yıl yüzde 1.6'lara gerilemesJdir" deni-
liyor.
• Enflasyon şiddetlenecek: Geçen yıl yüz-
de 53 olan ortalama enflasyon hızının bu yıl
yüzde 60'lara çıkacağı raporda belirtiliyor.
Kamu açığının resmi öngörülerin üstüne çı-
kacağına işaret edilen OECD raporunda şu
satırlar yer alıyor: "İç borçlanma olanakları-
nın sınııiı olması ve yeterii ölçüde net dış borç-
lanmaya gidilememesi, açıklann büyük ölçü-
de Merkez Bankası kaynaklanndan karsılan-
ması tehlikesini doğuruyor. Bu durumda enf-
lasyon iyice şiddetlenecektir."
• İşsizlik artacak...
• Döviz dengesl kötüleşecek: Rapora gö-
re, geçen yılki açığı 2.5 milyar dolar civann-
da gerçekleşecek cari işlemler dengesi, bu
yıl daha da kötüleşecek, ancak 1992'de dü-
zelme yoluna girebilecek.
OECD'ye göre durum böyle.
Ama isteyenler iyimser bir senaryo da ya-
zabilirter: Savaş hızla ve Saddam'ın hem as-
keri hem de siyasal açılardan kesin yenilgi-
siyle noktalanırsa... Türkiye bir anda güvenli
ülkeler grubuna girerse... Böylece dış kredi
akışı hızlanırsa... Kamu açtğını kapatabilmek
için dışarıdan hibe yardımlar yeterii bir biçım-
de imdada yetişirse... Kuveyt'in ve Irak'ın ye-
niden inşa edilmesine hızla başlanır ve bun-
dan da fürkiye'ye anlamlı bir pay düşebilir-
se... Turizm ve dışsatım canlanırsa...
Böyle bir senaryonun tümüyle gerçekleş-
me şansı var mı bu yıl içinde?
Bilemiyoruz; keşke olabilse...
Kriz aşırı zorlamaya gelmez
(Baştarafi 1. Sayfada)
larda patlama olacak." Piya-
sayla iç içe çalışan kuruluşlann
yöneticileri, durgunluğu aşma-
ya çalışırken "aşın zorlamalar-
It" yeni sorunlar yaratılmasın-
dan .endişe ediyorlar.
Üretim/pazarlama - piyasa
araştınnası - reklam üçgeninde
yer alan deneyimli isitnler, kri-
zi aşma çabası içinde gözden
uzak tutulmaması gereken bazı
noktalara değiniyorlar: 1) Bu-
güne kadar birçok kriz atlatıl-
dı. önemli olan, kuruluşlann
paniğe kapılmayarak mevcut
programlarını aksatmadan sür-
dürmeleridir ki birçok büyük
kuruluş krize rağmen bu tutu-
mu benimsemiştir. 2) Konuya
yalnız ekonomik perspektiften
bakılmamalıdır. Insanlann ge-
leceğe umutla bakmalarını sağ-
layacak manevi bir motif gerek-
lidir. 3) Kapı ağzında bekleyen
en büyük tehlikenin yüksek enf-
lasyon olduğu unutulma-
malıdır.
Reklamcılığa 47 yılını veren,
Manajans/Thompson'un Yöne-
tim Kurulu Başkanı Eli Acunan,
bir savaş ortamıyla ilk kez kar-
şılaşılmasma rağmen Türkiye'-
nin, bugüne kadarki gelişimi
içinde, iş hayatını derinden et-
kileyen çok ciddi kriz dönemle-
rinden geçtiğini belirtiyor. Her
duraklama devTesinin ardından
iş âleminin kendi toparladığını
ve çarkın tekrar dönmeye baş-
ladığını, Körfez krizi dolayısıy-
la yalnız Türkiye'de değil birçok
ülkede belli sektörlerde işlerin
bıçak gibi kesildiğini, bu tür
krizterden ilk etkilenen sektörün
reklam sektörü olduğunu anla-
tan Acıman şu görüşü dile geti-
riyor: "Böyle bir ortamda rek-
hunverenleri yönJendirmek, on-
lara yönelik bir çağndan her-
hangi bir sonuç beklemek, iytm-
scriik olur. Bir reklamveren, her
şeyden önce bjr işadamıdır. Ül-
kemizde iki tür reklamveren
var. Âdet yerini bulsun diye rek-
lam yapan bir tür reklamveren
var ki bunlar, herhangi bir kriz
ya da ciddi olay karşısında, ilk
iş olarak reklanu keserier. Bir de
'imanh' reklamverenler var.
Bunlar, îşletmelerinin büyüme-
sine ve deger kazanmasına yar-
Savaş
(Baftarafı 1. Sayfada)
dığını belirtirken arkadaşı Saa-
dettin Tekin de "döşenen yedek
hattıo Irak suunna kadar götü-
rülecegini" söylüyor. Her iki iş-
çi de bölgedeki diğer il ve ilçe-
lerde başka PTT ekiplerinin tel
döşemeyi sürdürdüğünü ifade
ediyor.
lşçilerle sohbeti bırakıp tek-
rar Hakkâri'ye doğru yola ko-
yulunduğunda, "yedek telefon
hatü"nın döşenmesinin hayli
zaman alacağı gözleniyor. Çün-
kü Hakkâri-Yüksekova yol ay-
nmına kadar başka ekibe rast-
lanılmıyor. Yol aynmında ise
Hakkâri'den yola çıkan ekiple
karşılaşıhyor.
Hakkâri Valisi Şahabettin
Harput, "yedek telefon hattı'-
nın Körfez savaşına yönelik ön-
lemlerden biri olduğunu doğru-
luyor. Harput, "babadan
kalma" telli sisteme neden ge-
rek duyulduğunu ise şöyle açık-
lıyor:
"Her şeyden önce mevcut
radyolink sistemin yanı sıra ek
bir sisteme gerek var. Çünkü
radyolink sistem Uhrip edildi-
ginde yedeginin devreye sokul-
ması gerekiyor. Ayrıca radyo-
link sistem dinlenebiliyor, telli
sistemde ise bunun sınır ötesin-
den yapılması oldukça zor. Bu
dnrumda radyolink sistemin ya-
nı sıra özel durumlarda telli sis-
temi kullanmak daha doğru, ay-
nca radyolink sistem yayınlan
bazen düsman tarafından bozu-
labiliyor."
dım eden etkinlikler arasında
reklamın önemini çok iyi bilir-
ler... Bu müesseseler, en büyük
kriz esnasında dahi kamuoyu-
nun gözünün önünden tama-
men kaybolmamn yol acabilece-
ği büyük sakıncalann bilincin-
dedlrler." Acıman, bu ikinci tür
reklamverenlerin progTamlannı
krize rağmen sürdürme eğilimi
içinde olduklannı belirterek
"Yakmda, turizm sektörü da-
hil, birçok yaralı sektörde, çark-
lar tekrar dönmeye başiayacak-
tır. İyimserim!" diyor.
Uluslararası Araştırmacılar
Demeği'nin (ESOMAR) Türki-
ye temsilcisi, Doğrudan Pazar-
lama A.Ş.'nin (DAP) yönetici-
si Akın Alyanak, aynı doğrul-
tudaki bir gözlemini aktarıyor:
"Büyük ölçekli nrmalar, çalış-
malanna, bir şey olmamış gibi
devam etmek niyetinde. Madem
yapacağım bir şey yok, diyor
adam, birtakım dıssal faktörler
var oritada, o zaman oturup der-
dine yanacagma normal progra-
mını sürdürüyor. Tabü birtakım
tedbûier alınıyor ya da bazı ak-
samalann önüne geçilemiyor.
Örnegin bizim yurtdışı muşteri-
lerimizle olan araştırma çalıs-
malan beklemede. Çünkü bir-
likte çalışacagımız adamlar bu-
raya gelemiyor."
Mevcut programlann müm-
kün olduğunca sürdürUlmesi ge-
rektiği konusunda Ada Ajans
Yönetim Kurulu ve Reklamcılar
Derneği Başkanı Ersin Salman,
"Bu şok etkisinin, 91 yıhnın be-
lirieyki özelhgi olarak devam
edecegini sanmıyorum. tlk psi-
kolojik etki atlatılmaya başlan-
dı. Burada çok önemli bir şe-
yin, 'savasa karşı duyarsızlığın
oluşmasının' altını çizmek la-
zım. tnsanlar aiıştılar. Resmi
devlet haberlerinin sıradanlıgı-
na neredeyse girdi savaş haber-
leri. Özellikle önümüzdeki 3-4
ay gibi bir süreden sonra orta-
lık biraz daha sakinleşecektir.
Gerek üretimde, pazarlamada,
gerekse tanıüm faaliyetlerinde
bilimsel ve gerçekçi planlamala-
nnı bu şokla bozmuş olanlar bi-
raz üziıleceklerdir" diyor. Cari
harcamalardan akılcı bir biçim-
de tasarruf yapmanın gereğini
yadsımadığını belirten Salman,
"Ancak bu, gereğinden fazla
tedbiıier silsüesi olarak yansı-
mamalı ekonomiye bence. 3-5
ay sonra bu dönemde tasaımf
edildiği düşünülen rakamlar.
daha fazla harcamayi gerekti-
rebilir" Ancak Salman, karar
sürecini etkileyen bir dizi belir-
sizliğin varlığına da dikkat çe-
kerek kendi sektöründen verdi-
ği örnekle geçici bir duraklama
yaşanmasının normal olduğurîu
da anlatıyor: "Geçen yayın dö-
neminde TRT'de reklam sözles-
mesi için başvunı 1200 dolayla-
nndaydı. Bu sene için bu rakam
400 küsur. TV programuun akı-
şı nasıl olacak? Bu bilinmiyor.
Doğru medya planlaması yapa-
bilmek için de insanlar bekliyor.
Kriz döneminde projeksiyon
yapmanın güçlükleri var."
PİAR-SİAR araştırma kuru-
luşlannın kurucusu ve yöneticisi
Bülent Tanla, durgunluğun salt
ekonomik acıdan ele ahnmama-
sı gerektiğini savunarak piyasa-
lann açüması için yapılacak
"suni pompalamalann" ileride
daha büyük boşluklar yaratması
tehlikesine dikkat çekiyor. "In-
sanlann gelecekten bekiedikle-
ri bir şeyin, bir umudun olma-
sı, onlan harekete geçirecek bir
motifin olması laam" diyen
Tanla, "Bir araşörmacı olarak
bu motifin ortaya çıkarılması-
nın salt pazarlama, reklam ya
da piyasa araştırmasından geç-
mediği kanısındayım. Biitiin si-
vil toplum kurumlannın kendi
kesimlerini bir araya toptayarak
sadece maddi değil onun öte-
sinde, bu ortamın maoevi ya-
nını insanların gelecekten bek-
lentilerini yansıtan motifleri ya-
kalaması lazım."
Tıkanıkhğı aşmak için göste-
rilecek "aşın çaba"lann doğu-
rabileceği olumsuz etkiler ara-
sında en çok üzerinde durulam
enflasyonun azdınlması.
Türkiye'nin en eski araştırma
kuruluşlarından PEVA'nın ku-
rucusu ve Kamuoyu ve Pazar-
lama Araştırmaalan Derneği
Başkanı Nezih Neyzi, bu ortak
endişeyi şöyle dile getiriyor:
"Alışveriş bıcak gibi kesildi,
ama bu bence aldaücı. Piyasa-
ya yüzde 25 daha fazla para çık-
tı. Herkes parasını aldı eve git-
ti. Evde dunnayacak o para, çı-
kacak piyasaya ve zaten yüksek
olan fiyaüarda büyük bir patla-
ma yaratacak."
Piyasa araştırmacısı Akın Al-
yanak da temasta olduğu firma
yöneticilerinin de kendisi gibi
yüksek enflasyon beklentisi için-
de olduğunu belirtiyor: "Birçok
kişi enflasyonun öyle 60^-70'te
kalmayacağı görüşünde. Önem-
li ölçüde para piyasaya süriıldü
ve geri çekilemedi. Bizde en iyi
işleyen şey para teorisidir."
Yarm: Krizden
dersler
Ankara'dan
(Baftarafı 1. Sayfada)
ğını belirttiler.
Türk Hava Yollan'ndan kira
lanan özel uçakla saat lOJCfda
Şam'a gelen Alptemoçin, bura-
da Suriye Dışişleri Bakanı Faruk
El Şara tarafından karşılandı.
Havaalanında kısa bir açıklama
yapan Alptemoçin, iki ülke ara-
sındaki ilişkileri geliştirme yö-
nünde bir iradenin bulunduğu-
nu belirterek buna rağmen eko-
nomik ilişkilerin arzulanan du-
zeye erişmediğini söyledi.
Alptemoçin'in açıklamalan
sırasında, "bölge sorunlarının
ele alınacağını" belirtmenin öte-
sinde Körfez savaşından ve ikili
ilişkilerde pürüz oluşturan böl-
gesel sulann ortak kullanımı ko-
nusundan söz etmemesi dikkat
çekti.
Alptemoçin'in açıklamalann-
dan sonra Suriye'nin resmi ha-
ber ajansı SANA'nın muhabiri,
Türkiye'nin Irak'ın toprak bü-
tünlüğüne yönelik herhangi bir
emeli olup olmadığuu sordu. Bu
sorudan rahatsızlığını gizleme-
yen Alptemoçin, Türkiye'nin
böyle bir niyeti olmadığını de-
falarca açıkladığını anımsattı.
Alptemoçin, bu sorunun halen
soruluyor olmasının, bunları
söyleyenlerin Irak'ın toprak bü-
tünlüğünde gözleri olup olma-
dığı sorusunu gündeme getirdi-
ğini belirtti.
Alptemoçin'den sonra konu-
şan Faruk El Şara da Türkiye ile
olan ilişkilerinden memnun ol-
duklarını bildirdi. El Şara, "Bu
üişkiler sadece iki hükümet ara-
sında değil, iki balk
arasındadır" dedi.
Dışişleri Bakanı Alptemoçin
ile Şam'da yapacaklan görüşme-
de öncelikle Körfez krizi üzerin-
de duracaklarını anlatan El Şa-
ra, "Bu sonına bir an önce çö-
züm bulunması için göriiş tea-
tisinde bulunacağız" diye
konuştu.
El Şara, Irak'ın Türkiye'ye ol-
duğu gibi Suriye'ye de komşu bir
ülke olduğunu hatırlatarak şun-
ları söyledi:
"Irak'm toprak bütünlügü-
nün korunması hususunda
Türkiye'nin titizlikle izkdigi po-
litika Suriye'de de izleniyor. Bi-
zim politikamız buna paraleldir.
Ister Türkiye olsun, isler başka
ülkeler olsun, Irak'ın toprak bü-
tünlügünde gozleri yoktur. Bu
konudaki yanlış haberfer fayda
getirmez, tersine zarar getirir."
Irak rejimi ile Irak halkını
"aynı kefede" görmediklerini de
beürten El Şara, "Irak rejimi
masum Irak halkını kurban
etti" diye konuştu. El Şara,
Irak'ın Kuveyt'i işgal etmesinden
Irak halkının sorumlu olmadı-
ğını da kaydederek kısa sürede
savaşa son verilmesi için Irak'-
ın Kuveyt'ten cekilmesi gereğine
işaret etti ve "Aksi halde sava-
şın bitmesi, ateşkesin ilan edil-
mesi mümkün olmayacaktır"
dedi.
El Şara, Irak'ta bir Kürt dev-
leti kurulması veya Kürtler,
Türkler ve Araplann dahil ola-
cağı federatif bir siyasi yapının
oluşturulması konusundaki bir
soruyu yanıtlarken bunlann
Irak'ın iç işleri olduğunu, karar
verrne hakkının Irak halkına ait
olduğunu söyledi.
Suriye Dışişleri Bakanı, ken-
dilerine ulaşan bilgilere göre
Kürtler de dahil Irak'taki bütün
muhalefet partilerinin Irak'ın
toprak bütünlüğünün korunma-
sından yana olduklannı, bu ne-
denle Irak'ın bölünmesinin za-
yıf bir ihtimal olarak gördüğü-
nü belirtti.
El Şara aynca, Suriye yöneti-
minin Irak rejiminin iç mesele-
leri ile ilgüi olarak alacağı karar-
lara saygılı olma konusunda ka-
rarlı olduğunu da vurguladı.
Savaş sonrasında bölge için
öngörülen güvenlik sistemine
ilişkin bir soruyu da yanıtlayan
El Şara, "Bu konuda kardeş
Arap ülkelerle henüz görüş ahş-
verişi aşamasındayız. Ama inan-
cımız şudur ki bölge için düşü-
nülen güvenlik sisteminin me-
totlan, planfaui ve boyutlan böl-
ge ülkelerinin istelderi dogrultu-
sunda hazırlanmalı" dedi.
Havaalanındaki karşılama tö-
reninden sonra Dışişleri Bakanı
Alptemoçin, Suriyeli meslekta-
şını makamında ziyaret etti ve
bir süre görüştü.
tLAN
Esas: 1989/279
Davahlar: 1- Osman Şahan. Adresi meçhul
2- Ali Bektaş. Adresi meçhul
3- Yaşar Kocaslan. Adresi meçhul
4- Mehmet Salmanoğlu. Adresi meçhul
5- Oktay Cençkal. Adresi meçhul
Dava: Şirket feshi
Davaalar Elbey Daver ve Adnan Zeytinoğlu vekili Av. Ali Galip
Sıkar tarafından davahlar Osman Şahan ve arkadaşlan aleyhine açı-
lan şirket feshi davası nedeni ile;
Davahlar Osman Şahan, Ali Bektaş, Yaşar Kocaaslan, Mehmet Sal-
manoğlu ve Oktay Gençkal adına duruşma gününü bildirir mahke-
memizce çıkarılan meşruhatlı davetiyelere adreslerinde
bulunamadıklanndan bahisle bila tebliğ iade edildiklerinden, adını-
za ilanen davetiye tebliğine karar verilmiş ve duruşması 6.3.1991 sa-
at 9'a bıraküdı.
Duruşma günü olan 6.3.1991 günü saat 9'da duruşmaya gelmeniz
veya sizi temsilen bir vekil göndermeniz, gelraediginız veya bir vekil
göndermediğiniz takdirde H.U.M.K.nın 509. ve 510. maddesi gere-
ğince davanın gıyabınızda kalacağı ve karar verileceği ilan olunur.
28.5.1990
Basm: 45471
tLAN
ŞİŞLt l.SULH HUKUK HAKİMLİCİ'NDEN
Davacı Fatma Sabiha KöklOoğJu tarafından mahkememizde mah-
cur Hafize Mender aleyhine açılan vasi tayini davasında,
lstanbul, Kâgıthane, Kâğıthane mahallesi, cilt 008-03, Sayfa 76,
Kütük 167'de nüfusa kayıüı MusUfa ve Fatma'dan olma 1324-1322
D.Iu HAFİZE MENDER M.K.'nın 355'nci maddesi uyannca VE-
SAYET ALTINA ALINMIŞ olup mahkememizm 14.11.1990 gün
1990/706 Esas, 1990/1234 sayıL karan Ue kıa FATMA SABİHA
KÖKLÜOĞLU (MENDER) VASt TAYİN edilmistir.
Keyfıveti ilan olunur. 14.11.1990 Basm: 1366
VEFATLAR
İÇİN
Yurttçi, yurtdışı cenaze nakle-
dilir, cenaze iladama. malzeme,
tabut, bütün işJemler hassası-
yetle, süratle yapılır işletmede
aynca 18 ambülans mevcuttur.
Cenaze ilanlarında hizmet be-
deli alınmaz.
İSLAM CENAZE İŞLERİ
1472006-14068 86
Mesul Müdür
Hafız VELİ ERDEMİR
ÖZBOLAT — Cinayet ile ilgisi olmadığını öne sürdü.
Katil zanlısı teslim oldu
(Baftarafı 1. Sayfada)
madıgı için beni suçladılar, be-
ni bedef gösterdiler. Suçlamalar
başta yasadışı gösterilerle geliş-
Ü, sonra Dr. Musa Duman ola-
yı Ue ifademi almaya çalıştılar.
En son Hulusi Sayın olayı ile be-
ni sokakta cezalandırmaya va-
ran afişleme Ue işi en üst boyu-
tnna ulaştırdılar" dedi.
Işkence korkusu yüzünden
doktordan sağlam olduğunu
gösterir rapor aldığını söyleyen
Ozbolat, Ankara Kapalı Ceza-
evi'nde tutuklu bulunan Alişan
Turan'ın ifadesinde Dr. Duman
elayı ile ilgili olarak adının geç-
tiğini soran bir gazeteciye, "Ali-
şan'ın ifadesi işkence altında
alınmıştır. O konnda ne
diyebilirim" karşılığım verdi.
Arandığı süre boyunca Ankara
dışına çıkmadığını da belirten
özbolat, "Daha önce neden or-
taya çıkmadınız ve gelip teslim
olmadınız?" sorusuna, "Açıkça
infaz olacağı için teslim
olmadım" cevabmı verdi.
Erol özbolat ile birlikte
DOM'ye gelen Avukat Murat
Demir de müvekkilinin yaşa-
mından endişe duyduklan için
DGM Savcıhğı'na getirdiklerini
öne sürerek "Bu bir komplodur.
Ancak kendisinin işkence gör-
mesinden korkuyoruz. Bu ne-
dente. sizlerin gozü önünde dok-
tor raporu ile biıükte kendisini
savcılığa çıkartacağız" diye
konuştu.
DGM Başsavcısı Nusret De-
miral, Erol Özbolat'm gözaltma
alındığını ve soruşturmanın sur-
dürüldüğUnü söyledi. Demiral,
gazetecilerin konuyla ilgüi diğer
sorulannı yanıtsız bıraktı.
Ankara Valisi Saffet Arıkan
Bedük'ün önceki gün basın or-
ganlannda yer alan emniyet
güçlerine ilişkin haberlerin "sol
örgütler tarafından bilinçli
yayıldığını" açıklamasından
sonra dün de Emniyet Genel
Müdürü Necati Bilican bir ba-
sm toplantısı düzenledi. Bilican
toplantıda, polisin sayısı, eğiti-
mi konulannda bilgi vererek he-
deflerini açıkladı. 95 bin dola-
yındaki polis sayısını 120 bine
çıkartmayı hedeflediklerini,
kendilerini Cumhurbaşkanı'n-
dan Başbakan'a kadar birçok
kişinin desteklediğini ifade eden
Bilican, bazı haberlerde polisin
çahşmadığı imajımn yaratılmak
istendiğini belirterek ne tür ça-
hşmalar yaptıklannı anlattı.
Ankara Anafartalar Karako-
lu'nda nezarethanede "kendini
atkısryla asan" emekli polis me-
muru çocuğu thsan Başboga ile
ilgili olarak da Bilican, otopsi
raporunun ellerinde o'lduğunu
ve bu konuda ihmali görülen bir
polis memuru hakkında soruş-
turma açıldığını belirtti. İşken-
ce haberi yazan gazetecilerin
öltimle tehdit edilmesiyle ilgili
bir soruyu da yanıtlayan Bilican,
"Kimse polis başıma çorap örer
diye tedirgin olmasın. Bugüne
kadar kime ne olmuş? Polis
hakkında birçok köşe yazısı ya-
zılıyor. Kime ne olmuş? Bunu
aklınıza dahi getirmeyin" dedi.
Alkollü araç kullanmaktan
gözaltma alınan elektrik mıi-
hendisi Ceyah San'nın Keçiören
Emniyet Amirliği'ne bağlı kara-
kolda döVOfcrek beliûrn kınlma-
sı yönündeki iddialanda yanıt-
layan Bilican, "Elde raporlar
var. Böyle haberler yanlması
üzücü. Trafik kazasından dola-
yı belinin kırüdığı raporda var"
dedi.
GÖZI ,EM UĞUR MUMCU
(Baftarafı 1. Sayfada)
en azından bir yakınlaşma yaratılması gerekir.
Arap ülkeleri bin parçadır. "İslam enternasyonalizmi" de
gerçekleşmesi olanaksız düşlerden biridir.
Bu ülkeler, nasıl bir siyasal yörüngede ve çerçevede bir
araya gelecekler?
İngiliz diplomasisi, böyle bir birlik için "önce bölgede bir
savunma ve güvenlik örgütü kurmak gerekir" diye kolları sı-
vadı biie.
Böyle bir birlik olmaz. Olsa bile böyle bir birlik, Batılı ül-
kelerin öndeıiiklerinde Türkiye'nin de katılacağı yeni bir
"Bağdat Paktı"na benzer.
Ve bu birlik, "Bağdat Paktı" gibi bölgede birteştirici ol-
maktan çok bölücü ve parçalayıcı sonuçlar doğurur.
Türkiye'nin dışsatım tabloları da bu bakımdan pek iç açıcı
ipuçları da vermiyor.
Türkiye, genellikle dış satımı Federal Almanya, Italya, irv-
giltere, Fransa, isviçre ve Amerika gibi Batılı ülkelere yapı-
yor.
Ortadoğu, Türkiye için gerek dışsatımın değeri, gerekse
bölge olarak bu pazardaki payı bakımından hiç de "istikrarlı'
bir pazar oluşturmuyor.
Prof. Dr. Taner Berksoy tarafından yapılan incelemeye gö-
re AT ülkelerine yapılan dışsatım, toplam dışsatımın yüzde
43.3'ünü oluşturuyor. Öteki OECD ülkelerinin aynı pazar payı
da yüzde 11.7'dir.
Bu oranlar, Türkiye'nin toplam dışsatımının yüzde 55'inin
sanayileşmiş Batı ülkeleri ile yapıldığını ortaya koyuyor.
(Türkiye'de 1980-1989 Döneminde Ihracatm Getişmesi, Unin
ve Pazar Yapısı, İTO Yayın. İst. s. 63)
Türkiye'nin İran ve Irak ile ticareti, Özellikle bu iki ülke ara-
sındaki savaş yıllarına rastlıyor. 1982 yılında İran, dış satı-
mımızın en ağırtıklı ülkesi oluyor. İkinci sırayı Federal Alman-
ya, üçüncü sırayı Irak, dördüncü sırayı da Suudi Arabistan
alıyor. 1983 yılında İran yine birinci sıradadır. Irak ise be-
şinci sıraya düşmüştür. 1984 yılında AT üyelerinin bu pa-
zardaki payları yükselirken İran ve Irak, ikinci ve üçüncû
sırayı korumuşlardır.
Irak ve İran ile yapılan dışsatımın artış nedeni "petrol
şoku" ve savaş koşullarının yarattığı "geçici konjonktür"tiür.
1985 yılından sonra da AT üyelerinin Türk dışsatım pa-
zarındaki payları artış göstermiş ve toplam dışsatımın yüz-
de 605'ine ulaşmıştır.
Türk dışsatımının güvenli ve sürekli pazarı sanayileşmiş
Batılı ülkelerdir.
Türkiye AT'ye tam üyelik için başvurusunu yapmıştı. Şim-
di, Körfez bunalımından sonra sanılıyor ki AT kapıları Türki-
ye'ye hemen açılacak.
Hayır, açılmayacak; tersine kapanacak...
Batı, Türkiye'ye bundan sonra "Batı yanlısı Araplar ile
birlikte" bir yeni siyasal, askeri ve ticari yön çiziyor.
Batı, Türkiye'yi bu "hiper-enflasyonlu" ekonomisi ile Av-
rupa metropollerinde iş arayan bu işsiz ordusu ve bu ya-
sakçı rejimi ile kendi bünyesine almak niyetinde hiç degil-
dir.
Körfez savaşı, Batı'ya "Türkiye'nin yeri Ortadoğu'dur" de-
me olanağını da veriyor.
Batı, Türkiye'ye diyor. ki:
— Senin yerin Ortadoğu'dur; Ortadoğu'da bizim karako-
lumuz ol, bir karışıkhk çıkınca da incirlik Üssü'nü bizlere aç.
Bizim patronajımızda kurulacak islam Ortak Pazaharına da
Ortadoğu Güvenlik Paktı'na da gir. Bizler sana bölgede iş
de buluruz.
Savastan sonra Ortadoğu'da bazı inşaat şirketlerine iş
bulunacak; bunlar da -hiç kuşkusuz- şimdiye kadar oldu-
ğu gibi "ANAP'a yakın ayncalıklı şirketler" olacak.
Belki Türkiye değil, ama bu şirketler "bir koyup 20 ala-
Caklar!"
Bölgede bütün İslam ülkelerini içine alacak bir "İslam Or-
tak Pazan" kurulmaz. Kurulacak olan ABD-Suudi Arabis-
tan yörünge ve güdümündeki yeni pazarlardır.
Bu yeni pazarlarda ANAP'a yakın ayncalıklı şirketler de
zemzem kutularına bastırılmış yeşil dotarla "taşeronluk" ya-
pacaklar.
Kimilerihin "aktifdış siyasef diye öve öve bitiremedikle-
ri siyasetin aktifi de pasifi de budur; ne olacak başka?
"Savaş zenginliği", bir kanlı, bir kirli ve bir uğursuz tica-
ret dalıdır. Sonunda kimseye yarar sağlamaz. Ne devletle-
re ne de bu devletlerle içli dışlı şirketlere, kimseye!
Savaşta ramazan hesabı
(Baftarafı 1. Sayfada)
şına başlamak konusunda aske-
ri komutanlardan gelecek görüş-
ler doğrultusunda hareket ede-
ceğini de vurguladı. Bush, gaze-
tecilerle yaptığı görüşmede müt-
tefik kuvvetlerin neredeyse tüm
hava hâkimiyetine sahip olduğu-
nu vurguladı ve savaşın şu ana
kadarki gelişiminden memnun
olduğunu belirtti. Bush, yüksek
teknolojiden yararlanarak sivil
hedefleri vurmaktan kaçındıkla-
nnı ve savaştaki kayıplann da
beklenenin altında olduğunu
söyledi.
ABD siyasi çevrelerinde sava-
şın ramazandan önce "açık bir
zaferie" bitirümesi gerektiği üze-
rinde duruluyor. Çünkü rama-
zan ayı ile birlikte müttefik güç-
lerle birlikte savaşan Müslüman
Arap askerler arasında "hoş-
nutsuzluk" başgöstermesinden
çekiniliyor. Müslümanlar için
kutsal bir ay olan ramazanda
"oruç' gibi yorucu fiziksel un-
surların da devreye girmesi ile
Mısu-, Suriye, Suudi Arabistan
askerlerinin "savasma kapasite-
sinde" düşme olacağı öne sürü-
lüyor.
The Wall Street Journal gaze
tesi, kara savaşı konusunda
ABD'li siyasi ve askeri yetkilileı
arasında görüş aynlığı bulundu-
ğunu öne sürüyor. Siyasetçiler
kara savaşının bir an önce baş-
layıp bitmesini isterlerken asker-
lerin daha uzun süre gerektiği-
ni söyledikleri ve kara savaşın-
dan asgari kayıpla çıkmak için
Irak'ın askeri gücünün havadan
daha bir süre yıpratılmasını is-
tedikleri belirtiliyor.
Körfez'deki ABD'li komutan-
ların "müttefik güçler arasında
koordinasyon eksikliği ve Irak
askeri gücünün yeterince yıpra-
tılmadıgı" gerekçeleri ile kara
T.C.
ANKARA
ASLtYE 14. HUKUK HAKİMLİĞİ
Sayı: 1990/429
Davacı: Hacettepe Üniversitesi Rektörlüğü
Vekili: Av. Emel Şimşek
Davah: 1- Zekiye (Ethem kansı) Dumlupınar Mah. Gazeller Sokak
No: 32 Ankara
2- Muzaffer- (Ethem oğlu), aynı adres
3- Şerefnur (Ethem kın), aynı adreste
Dava: Tescil
Davalının yukarıdaki adresine çıkartılan davetiye bila tebliğ iade
edilmiş, emniyetçe yaptırılan tahkikat neticesi sarih adresi tespit edi-
lemediğinden, dava dilekçesinin ilanen tebliğine karar verilmiş olup
duruşması 11/3/1991 günü saat 10.55'e bırakılmıştır. Mezkür gün
ve saatte duruşmaya gelmeniz veya kendinızı bir vekille temsil ettir-
meniz, dava dilekçesinin tebligi yerine kaim olmak uzere ilan tari-
hinden itibaren 15 gün sonra tebliğ yapılmış sayılacağı hususu ilan
olunur. 30/1/1991 Basm: 19430
savaşı için 3 hafta süre isteme-
leri de Pentagon'u düşündüren
bir faktör.
Savaşın 25 şubat dolayındaki
bir tarihte başlayıp en az 10-15
günlük bir sürede bitirilmesini
amaçlayan Pentagon kunnayla-
n, kara savaşının baslama tari-
hinin marta sarkması halinde
"zaman sıkışmasından" ve çatış-
marun ramazandan önce bitiri-
lememesinden çekiniyorlar.
Irak lideri Saddam'ın sürekli
olarak Irak halkı ve diğer Arap-
lara "cihat" çağrıları yapması,
savaşı bir Müslüman-Hıristiyan
savaş platformuna çekmek iste-
mesi, Beyaz Saray'da "savaşı ra-
mazandan önce bitirme" arzu-
sunu güçlendiriyor. Ramazan ile
birlikte Saddam'ın Müslüman-
lara dönük mesajlarınm daha
etkili olmasından çekiniliyor.
Dünkü mesajında "25 gün di-
renmek zaten zaferdir" diyen
Saddam'ın ise zaman kazanma-
ya çalıştıgı gözleniyor.
îngiltere'de yayımlanan saygın
Economist dergisi, Körfez savaşı
ile ilgili bir yorumunda, mütte-
fiklerin "zaman lüksüne sahip
olduklannı" belirterek bunu
kullanmaları gerektiğini yazdı.
Dergi, "Çölün kavunıcu sıcağı-
nın ve ramazanın yaratacağı so-
nınlardan önce mart ayının or-
talannda açık seçik bir zafere
nlasmak iyi olacaktır" yorumu-
nu yaptı.
Suudi Arabistan'daki Fransız
kuvvetleri komutanı General
Micbel RoquejeoffK, kara sava-
şının "bir kaç hafta sonra" baş-
layacağmı söyledi. General Ro-
quejeoffre, Fransız TV'sine ver-
diği demeçte, "kara savaşının
mutlaka çıkacağuu" belirterek
"Şu anda gerçekleştirilen hava
saldınlannın amaçlanan etkile-
ri yaratmasını beklemek
gerekir" diye konuştu.
AFP'nin yorumu
AFP, Irak'ın müttefıklerin
büyük kara saldırısım kendine
güvenle beklediğini bildiriyor.
AFP'nin yorumuna göre Irak,
kara savaşında müttefiklere ağır
kayıp verdireceğine, böylece sa-
vaşma azimlerini kıracağına ina-
nıyor. AFP, Irak lideri Saddam
Hüseyin'le Bağdat Radyosu-
nun, müttefıklere meydan oku-
yan ve zaferin Irak'ta olacağına
ilişkin demeçlerine dikkat çeke-
rek bu açıklamalarda bir ölçü-
de propaganda unsurunun bu-
lunduğunu, ama Irak'ın kara sa-
vaşını kendi lehine döndürebile-
ceğine de inandığını belirtti.
Nükleer silah
Körfez'de başlatılacak kara
saldınsında müttefik kayıpları-
m en aza indirebilmek için "tak-
tik nükleer silah kullanılması
gerektiği" yolundaki görüş,
Amerikalı politikacı ve yorum-
cular tarafından giderek daha
fazla savunulmaya başlandı.
AA'mn haberine göre Temsil-
ciler Meclisi'nde Cumhuriyetçi
tndiana üyesi Dan Bnrton, Ku-
veyt'teki mevzilerine uçaklardan
l'er kiloton gücünde nükleer
bombalar atılabileceğini
savundu.
Burton, nükleer silah kullan-
ma olasılığından "siyasi ve ah-
laki yönü" nedeniyle kaygı duy-
duğunu, ancak 20 bin Amerikan
askerinin ülkeye tabutlar içinde
dönmesini önlemek için bu yo-
lun denenmeye değer olduğunu
söyledi.
Demokrat Partili tndiana Se-
natörii Richard Lugar da mes-
lektaşı Burton kadar ileriye git-
memekle birlikte, "ABD yöneti-
minin nükleer seçenegi gündem
dışı tutmaması gerektiği" görü-
şünü savundu.
öte yandan ABD askeri yet-
kilileri, Irak'ın Kuveyt'in güney
kesimlerine sinir ve hardal gazı
içeren mayınlar döşemiş olabi-
leceğini söylediler.
ABD'li askeri yetkililer, Irak-
ın bir kara savaşı için Kuveyt'in
güney sımrlanna yaklaşık yanm
milyon mayın döşediğini, Ame-
rikalı askeri personelin bu ma-
yınlardan korunmak için eğitil-
diklerini belirttiler.
Moskova huzursuz
Müttefiklerin Irak'ı yoğun bir
biçimde bombalaması nedeniy-
le Moskova'da huzursuzluk ar-
tıyor. BBC'nin haberine göre
SBKP Politbürosu'nun muhafa-
zakâr üyelerinden Aleksandr
Zakakov, dün yaptığı açıklama-
da, bombardımanın Güvenlik
Konseyi karannın sımrlannı aş-
tığını ve Irak'm ekonomisini çö-
kertmeye yöneldiğini söyledi.
Zakakov, bombardıman bu şe-
kilde devam ettiği takdirde Sov-
yetler Birliği'nin Kuveyt'in kur-
tarılması için harekâta verdiği
desteği yeniden gözden geçirile-
bileceğini belirtti.
Beyaz Saray Sözcüsü Marlin
Fitzwater, SSCB Başkanı Mihail
Gorbaçov'un Irak'ta sivil hedef-
lerin vumlmasından rahatsızhk
duyduğuna ilişkin, geçen cu-
martesi günü yaptığı açıklama-
nın, Moskova'nm Irak'ın propa-
gandalarından etkilendiğinin
göstergesi olduğunu söyledi.
Fitzwater, "Başkan Gorbaçov-
un açıklamalannın en talinsiz
yanı bir ölçüde Saddam Hüse-
yin'in etkisi altında kalmış ol-
masıdır. Bu bizim için rahatsu
edici bir durumdur. Çünkü bas-
lıca hedeflerinden biri açıkça
ABD'nin askeri degü sivfl hedef-
lere saldırdıgmı göstermeye ça-
bşmaktadır. Oysa gerçek durum
budegfl'dedi.
tran Devlet Başkanı Haşimi
Rafsancani'nin, SSCB Devlet
Başkanı Mihail Gorbaçov'a bir
mesaj gönderdiği açıklandı.
Sovyet Televizyonu'nun haberi-
ne göre mesaj, dün SSCB Dışiş-
leri Bakanı Aleksandr Besmert-
nih ile görüşen Moskova'daki
îran Büyükelçisi aracıhğıyla
Sovyet liderine iletildi. Haberde,
mesajm "ikili ilişküer ve bazı
uluslararası sorunlarla ilgili ol-
dugn" bildirildi, başka aynntı
verilmedi.
SSCB Dışişleri Bakanhğı Söz-
cüsü Vitaly Çurkin, Başkan Mi-
hail Gorbaçov'un özel temsilci-
si olarak dün sabah Moskova-
dan Bağdat'a hareket eden \fev-
geni Primakov'un, "Saddam
Hüseyin'le çok önemli bir gö-
rüşme yapacağım" söyledi.
İran resmi haber ajansı ÎR-
NA, Bağdat'a giderken Tahran'a
uğrayan Primakov'un, "Dlplo-
matik çabalanmızın tran'ın ça-
baları ile aynı çizgide ve koor-
dineli olmasını istiyoraz" dedi-
ğini bildirdi.
Fiize saldınlan
Irak dün gece tsrail'e iki, Su-
udi Arabistan'a da bir kez füze
saldınsı düzenledi.
tsrail ordu sözcüsü, saldınlar-
dan sonra yaptığı açıklamalar-
da konvansiyonel başlık taşıdık-
lannı belirttiği Scudlann hava-
da imha edilmesi için Patriotla-
nn ateşlenip ateşlenmedigine
ilişkin bilgi vermedi. Füzelerin
Israil'in orta kesimlerine düştü-
ğünü belirten sözcü, can kaybı
ve yaralanmalar konusunda
açıklama yapmadı.
Irak'ın dün gece Suudi Ara-
bistan'ın başkenti Riyad'a attı-
ğı Scud füzesinin ise iki Patriot-
füzesi tarafından vurulduğu bil-
dirildi. Scud füzesine karşı atı-
lan iki Patriot füzesinin de he-
defe isabet ettiği belirtildi.