Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
// ŞUBAT 1991* HABERLERİN DEVAMI CUMHURÎYET/17
OLAYLABIN
ARDENDAKI
GERÇEK
(Baştarafı 1. Sayfada)
tidarmı ister istemez düşündür-
mektedir.
Bunun içindır ki kimi çevre-
lerde görülen kaygıyı gereksiz
buluyoruz; muhalefetin, ağırlı-
ğını dengeli, barışçı, macerasız
dışpolitikanın kefesıne koyma-
sı Türkiye'ye çok şey kazandır-
mıştır. Eğer bu olmasaydı, şim-
diye dek kendimizi yangımn or-
tasında bulabilirdik.
Ancak bu tehlike henuz geç-
miş değildir.
Bu arada gerek basında, gerek
basın dışmda muhalefet liderle-
rinin "'Cumhurbaşkanı Özal ile
diyalog kurarak iktidara yakın-
laşması" için gösterilen çabala-
ra değinmek isteriz. Eğer iktidar
Ue muhalefet arasında bir diya-
log kurulacaksa bu, önce Baş-
' bakan ıle muhalefet liderlerinin
işıdir. Yıldırım Akbulut'un înö-
nü ya da Demirel ile sürekli gö-
rüş alışverişinde bulunması,
hem anayasal hem meşru çerçe-
vede çok doğal ve demokratik
bir oluşum sayılır.
Ancak Türkiye Cumhuriyeti-
nin anayasası "fülen tağyir"
edilmişse, Başbakan'ın siyasal
yaşamımızda hükmü geçmiyor-
sa, Cumhurbaşkanı tek başına
dış politikayı yönlendiriyorsa,
muhalefet liderlerini oldubittiye
"hayır" dediklerı ıçin sürekli
eleştirmek ne anlama gelir?
'Siyasi hayattmızdaki anor-
mallik) sorumsuz Cumhurbaş-
kanı'mn siyasal iktidarın başı gi-
bi ülkeyi yöneterek butün dev-
let hayatım altüst etmesidir. Bu
"füü" bir durumdur. Muhalefet
liderlerine bu "fiiliduruma" baş
eğmelerini telkin etmek, "Siz de
anayasayı hiçe sayın, kartun
devletini ayaklar altına ahn" de-
mekten başka ne içerik taşıya-
bilir?
Devletin anayasada yazılı ku-
rallara göre meşru işlerliğine ka-
vuşması için çaba göstermek ge-
rekiyor; "anormal dunım" an-
cak böylece giderilebilir; yasal
ve "normal" duruma geçilebilir.
Semra Özal gerçekten aday mı?
KOMUTAN VE KORUMALARI — Körfez'deki müttefik kuvvetlerin ABD'li komutanı General Norman Schwarzkopf, Savun-
ma Bakanı Dick Cheney'in yapügı basın toplantısından sonra Riyad'daki Hayat Oteli'ni korumalannın, sık çemberi arasında terke-
diyor. ABD Savunma Bakanı Cbeney ve Genelkurmay Başkanı Powell'ın Körfez'e yaptıklan teftiş ve denetleme gezisinden sonra
'kara savaşı' tarihi konusnnda VV'ashington'da son degerlendirmeler yapılacak.
Kara savaşı süre istiyor(Baştarafı 1. Sayfada)
li bulunmadığını da belirterek
şöyle devam etti:
"Ancak Saddam Kuveyt'ten
çekilirse, savaş yann bitebilir.
Şimdi kuvvet kullanmaya baş-
lamışsak, buna devam edecegiz.
Askeri operasyonlanmız hede-
fe ulaşıncaya kadar surecektir.
Bu hedef de Irak'ı Kuveyt'ten
çıkartmaktır" Cheney, harekâ-
tın şımdiye dek çok iyi sürdüğu-
nu de belirtti.
ABD Savunma Bakanı Dick
Cheney ve Genelkurmay Başka-
nı Colin Powell, daha sonra Su-
udi Arabistan'dan ayrıldılar.
ABD'ye hareket etmeden önce
de bir açıklama yapan Cheney,
Saddam Hüseyin için 'yenilgi-
den başka yol olmadıgım'
söyledi.
Körfez bölgesindeki müttefik
komutanlarla önceki gün 8 sa-
Hükümet çözüm üretmeli
(Baştarafı 1. Sayfada)
daha az olmadığım, krizin yal-
nız ekonomik değil sosyal bir
olay olarak kavranması gerek-
tiğini vurgulayarak şunları söy-
lüyor: "Firmalann, kurumla-
nn, odalann, meslek kuruhışla-
Jının toplanarak, kendi sonın-
faruu kendi örgüüeri içinde
araştınp kendi boyutlan içinde
çözümleyerek bir tartışma orta-
nu yaratmalan, kamu nezdinde
de bir ortam yaratmalan yararh
olur kanaatindeyim. Berbere gi-
diyorsunuz, 'tıraşlar azaldı abi'
diyor. Yani insanlann saçlan da
mı uzamıyor? Psikolojiktir de-
yip geçümesinden de yana degi-
lim. Sosyal bir olay var ortada.
Bizim yönetkilerimiz her şeye
hemen bir cevap veriyor. Her-
kes durup kahyor. Oysa herke-
sin katıldıgı. yine piyasa mode-
li içinde, örgütlü bir çözüm or-
taya konsa, herkes üzerine dıi-
şeni yapar. Bireysel degil top-
lumsal çıkar boyutunu yakala-
yabilirsek, süresini büemiyo-
rum, ama en az zararla bugün-
lcri geçirebUiriz. "
Krizin çözüknesini sağlamada
hükümetin oynayabileceği "ta-
lebi teşvik edici" roller konu-
sunda Koç Holding'in Tüketim
Ürunleri Grubu'ndan sorumlu
başkan yardımcısı Cengiz Sola-
koğlu, somut bazı öneriler sıra-
hyor: "Bu dönemde, Güneydo-
gu Anadolu'daki tüccann KDV
ödemelerini bir-iki ay ertelemek
lazun. Bu, hükümele de prestij
kazandınr." Solakoğlu, konu-
nun istihdamla ilgili boyutuna
da dikkat çekerek, kendi çalış-
tığı alanla bir ilişkisi olmaması-
na karşın otomotiv sanayüni ör-
nek olarak vererek şunları söy-
lüyor: "Bir otomobil sektörü-
nün durması çok önemlidir.
Bunca hızlı nüfus artışı olan bir
ülkede işçi çıkarmalan sosyal
problemleri de beraberinde ge-
tirir. Bu dönem için KDV oran-
lannda ve diger vergilerde indi-
rime gidUir ve denilir ki, KDV
oranları üç ay için eski nispeti-
ne, yüzde 12'ye çekilmiştir. Ya
da 15'e çekilmiştir. Şok zamlar,
KİT zamlan yapılmayacaktır.
Siz de fiyatlarınızı bu noktada
bir süre arttırmayın, şu sektör
bir süre ivme kazansın!' Zaten
araba piyasasında işin hareket-
lakoğlu bu önerileri getirirken,
piyasanın canlandırılmasında
ilk inisiyatifi göstermenin sektör
liderlerine düştüğünün de altıru
çiziyor:"Lokomotifolmak,pi-
yasanın lıdenne düşer. Pazarda
lider olan kuruluş, cesur davra-
narak ileri dognı hamle yapraa-
lıdır. PasCayı büyütürse bu pas-
tadan kendi de pay alır. Prestij
de sağlar. Bunalımlı dönemler-
de iyi yönetilen firmalar buna-
lımdan daima güçlenerek çı-
kar."
Sanayiciler, hükümetin talep
açıcı politikalar uygulayabilece-
ğini tartışırken, "kronikleşme"
eğilimi gösteren bazı sonınların
"azduılmamasına" dahi razı ol-
duklarıru belirtir bir tutum ta-
kınıyorlar. Ithalat bu somnlann
başında geliyor.
Kendi sektörleri açısından,
ocak ayıyla kıyaslandığında şu-
batta bir kıpırdanmanın görül-
duğünu belirten Renault-Mais
Genel Müdürü Ateş Ünal Er-
zen, krizin kısa sürede çözülme-
mesi olasıhğının bugun için ih-
mal edilemez bir ağırlığı oldu-
ğunu savunarak bunun üretim
ve giderek istihdam kısıtlaması-
na yol açması tehlikesinin altı-
nı çiziyor. Böyle bir ortamda
yerli sanayinin korunması ge-
rektiğini savunan Erzen, şöyle
konuşuyor: "Her gün pazan ta-
kip ediyor, günliik plan, prog-
ram yapıyonız. İkJ olasılık var.
Birdenbire açılan talebe yetise-
memek ve gereğinden fazla stok
yapmak. Bu durumda ikinci
olasılığın riski daha biiyük.
Çünku maliyeti çok yüksek. İt-
halatçının böyle bir sorunu yok.
Türkiye'de, buranın enflasyo-
nu, buranın toplusozleşmeleriy-
le üretim yapıyonız. Ve hızla gi-
den bir tanker gibi durmaya ka-
rar versek bile bir süre yol alı-
yoruz. Her an karaya çıkabili-
riz. Onun için lütfen diyoruz,
bizden daha az liberal olmayan
İspanya'nm, İngiltere'nin,
Fransa'nın ne yaptıgına bakın.
Onlar kriz yokken bile kota uy-
gulamasına başvunıyor. Çiinkü
konımak istedjkleri, kendi uHse-
lerinde istihdam yaratan bir yer-
li sanayileri var. Kriz içinde bu-
lunduğumuz bu ortamda bizim
ndır."Önemli olan şu dönemin »™»u«"« **9°* işçisine, Çe-
aşdmasıdır. Burada ithal araba-
lar önemli değildir. Yerli sana-
yinin, buradaki fabrikalann ça-
uşmasıdır önemli olan. İlle de
otomobil demiyonım, en çok
duran sektörü tesbit ederek hü-
kümetin de alması gereken bir-
takım tedbûier var diye düşünü-
yorum."
Hükümetin piyasayı canlan-
dırma konusunda alması gere-
ken önlemlerden söz ederken,
kamu toplusözleşmelerine de
değinen Solakoğlu, burada ya-
pılan ertelemelerin bedelinin iki
ay sonra daha yüksek biçimde
ödenme olasıüğına dikkat çeke-
rek, "Bu toplu sozleşmelerin.
Bakanlar Kunılu'nun erteleme
karannın arkasına sıgınmadan,
bir an evvel halledilmesi piyasa-
yı bir ölçüde ferahlatacaktır"
değerlendirmesini yapıyor. So-
koslovak işçisine iş bulmak de-
gil."
Profilo Holding'in pazarla-
madan sorumlu yaşkan yardım-
cısı Orhan İyiler de benzeri bir
biçimde bu noktaya parmak ba-
sıyor: "Bir mala pazarda ger-
çekten ihtiyaç varsa, bir mono-
polü kırmak gerekiyorsa iıhalat
yapılsın. Ama Türkiye'de örne-
gin elektronik gibi, tam rekabet
şartlannın haiz olduğu altı-yedi
tane büyük, birkaç tane küçük
firmanın üretim yaptığı, üretim
miktarlarının Türkiye ihtiyacı-
nın 2,5 katına ulaştığı bir ma-
mulün, sınırsız ve gürnrüksüz
olarak itbaüne göz yummak
bence suçtur."
YARIM: Talep suni
olarak
pompalanmamalı
at süren bir görüşme yapan
Cheney ve Powell, bugün Was-
hington'da Başkan Bush ile bir-
araya gelerek temaslan hakkın-
da bilgi verecek ve kara savaşı
konusunda tavsiyelerde buluna-
caklar.
İngiltere Başbakam John Ma-
jor, Irak'ı Kuveyt'ten çıkanmak
için kara savaşının 'muhtemel'
olduğunu söyledi. Ancak Ma-
jor, bu savaşın tarihi konusun-
da bir şey söylemedi. Major,
BBC radyosuna verdiği demeç-
te, "Hava saldınlan bir süre da-
ha devam edecek, çünkü kara
savaşında zarann en az olması-
nı istiyonız" dedi. Başbakan
Major, "İleriki bir aşamada,
kara savaşının mümkun olmak-
tan çok, muhtemel olduğunu
düşünüyorum, ancak bunun ne
zaman başlavacagını söylemek
için çok erken" diye konuştu.
Öte yandan, İngiltere Dışişle-
ri Bakanı Douglas Hurd, Kör-
fez'deki Arap ülkelerinin öncu-
lüğünde, savaş sonrası 'Körfez
güvenlik yapısının" şekillenme-
ye başladığmı söyledi.
Bush'un açiklamasi
ABD Başkanı George Bush,
Körfez savaşında karadan saldın
karannı "dogru zaman gelince"
vereceğini söyledi. Bush bu ka-
ran Cheney ve Powell ile görüş-
tükten sonra alacağını belirtti.
Hafta sonunu geçirdiği Camp
David'den Beyaz Saray'a dönü-
şünde gazetecilerle konuşan
Bush, Gorbaçov'un Saddam'ı
çekilmeye ikna etmek üzere
Bağdat'a özel temsilci gönder-
mesine bir itirazı olmadığım be-
lirterek "Gorbaçov koalisyonla
birlikte davranıyor, bu
ohımludur" dedi. Savaşın ancak
Irak'ın BM kararlarına uyma-
sıyla sona ereceğini açıklayan
Bush, Irak'a her saldırının BM
kararlannın uygulanması ama-
cını taşıdığını ve bu ülkeyi yok
etmeyi amaçlamadığını belirtti.
Bush, ayrıca müttefik güçlerin
Iraklı sivillerin vurulmamasına
özen gösterdiğini de kaydettı.
ABD Dışişleri Bakanı James
Baker da Gorbaçov'un özel
temsilcisinin ziyaretinin Irak'ın
Kuveyt'ten çekilmesini sağlama-
sı halinde, bundan büyük bir
memnunluk duyacaklarını bil-
dirdi. Baker, Gorbaçov'un ön-
ceki gün, Körfez savaşma siyasi
bir çözüm bulunması konusun-
da yaptığı çağrıya rağmen
SSCB'nin, Irak'ı Kuveyt'ten çı-
karmak amacıyla oluşturulan
çokuluslu güçten desteğini çek-
meyeceğine inandığını söyledi.
Irak Devlet Başkanı Saddam
Hüseyin dun gece Bağdat radyo-
sundan yayınlanan konuşmasın-
da, Irak'ın ABD ve müttefikle-
rine karşı verdiği savaşı daha
başlarken kazandığıru söyledi ve
"her geçen gün kâfirlere yeni ye-
nügiler getiriyor" dedi. îki haf-
talık suskunluğun ardından dun
ilk kez bir açıklama yapan Sad-
dam Hüseyin, Irak halkından
sabırlı olmasını istedi.
Saddam konuşmasında ABD
ve müttefiklerine karşı "nibai
zafer"in yakın olduğunu ve Is-
lamın kutsal şehirleri Mekke,
Medine ve Kudüs'ün kurtuluşu-
nun yalnızca bir zaman mesele-
si olduğunu one sürdü.
Saddam Hüseyin yalnız Irak-
Iılara değil, "Müslümanlara,
Araplara ve tüm insanlığa" hı-
tap ettiğini belirttiği konuşma-
sında "Bush, müttefikleri ve kâ-
fir Araplar savaşı daha başlar-
ken kaybettiler ve siz Irak hal-
kı, dünyadaki tüm inananlarla
birlikte zafer kazandınız. Sava-
şın dordüncu haftasındayız ve
her geçen gun kâfirlere yeni ye-
nilgiler, inananlara yeni zaferler
getiriyor" dedi.
Irak halkının sabnnı "cephe-
deki inanç gücü" olarak nitele-
yen Saddam Hüseyin, "Iraklıla-
rın Allah tarafından verilen ve
itaatle yerine getirilen görev
inançları kaybolmamalıdır"
dedi.
Konuşmasında Irak'ın zaferi-
nin bölgede emperyalizm ve sö-
mürgeci.iğe son vereceğini kay-
deden Saddam Hüse>in, İsrail
işgali altında yaşayan Filistinli-
lerin özgürlüklerine kavuşturu-
lacağını belirtti.
Ateşkese hayır
Irak, Körfez savaşında her
turlü ateşkes önerisini reddetti-
ğini açıkladı. Bağdat radyosun-
dan dun yapılan bir ya>nnda,
"Irak. Körfez savaşında ateşkes
sağlamaya yönelik her liırlü gi-
rişimi reddeder. tehditleri ve si-
lahlı saldırganlıgı reddettiğini
>ineler" denildi. "Saldırganla-
ra karşı koyma kararı, geri do-
nulmez bir karardır" denilen
yayına şoyle devam edildi: "Bu
kararı alırken, Irak, düşmanla-
nnın gücünü ve kendisine karşı
düzenlenen entrikada kimlerin
yer aldığını bilmekledir. Vahşi
bombardımamn birinci, ambar-
gonun altıncı ayının ardından
Irak, Irak olarak, Iraklüar da
Iraklılar olarak kalmaktadır.
Moralleri yüksektir ve zafere
olan inançlan her geçen gün art-
maktadır."
Rafsancani'nin önerisi
Ali Ekber Haşimi Rafsancani,
geçen hafta Bağdat yönetimine
gonderdiği barış mesajına Sad-
dam Hüseyin'in verdiği yanıtın
'bekienen düzeyde olmadığım'
söyledi.
Tum Ortadoğu'yu tehdit
eden tehlike karşısıda 'büyük
endişe' duyduğunu ifade eden
Rafsancani, "Tarihin yargısı bu
savaştan ABD ve Irak'ı sorum-
lu tutacaktır" dedi.
Bağlantısız ülkeler top.antısı-
na katılmak üzere Yugos.avya
1
mn başkenti Be.grad'a giden
Iran Dışişleri Bakanı Ali Ekber
Velayeti, Körfez'de barışın sağ-
lanması için daha fazla zaman
ve çabaya ihtiyaç olduğunu söy-
ledi. Velayeti, "Daha fazla za-
man ve çabaya ihtiyaç olduğu
düşüncesindeyim. Bu temel çer-
çevesinde çabalanmızı sürdüre-
ceğiz. Irak'ın yanıtını olumlu
olarak varsayıyoruz, ancak bu
konuda daba fazla çalışmalıyız
ve Devlet Başkanı Rafsancani
buna karşdık verecek" dedi.
Ali Ekber Velayeti, Irak'ın
Körfez krizinde barışçı çözümü
gözardı etmediği inancında ol-
duklannı belirterek, "Saddam'm
mesajından anladıgımız, barış-
çı çözumü gözardı etmediği an-
cak karşı tarafın tek çözüm yo-
lunun savaş olduğu konusunda
direnmesi halinde savaşa devam
etmeye kararlı olduğudur" şek-
linde konuştu.
Hammadi: Koşulsuz
göriişmeye hazınz
Irak Başbakan Yardımcısı
Sadun Hammadi, ü.kesinin,
ABD'nin müdahale etmemesi
koşuluyla görüşmelere hazır ol-
duğunu söyledi. Hammadi, Ür-
dün'ün başkenti Amman'da dü-
zenlediği basın toplantısında,
"Koşulsuz olarak görüşme yap-
maya hazınz, ama ABD işimi-
ze kanşmamalı" dedi.
Sadun Hammadi, Irak'ın 2
ağustosta Kuveyt'i işgal etme-
siyle başgösteren Körfez krizine
Arap çözumü bulunmasını iste-
diklerini belirterek "ABD'nin
Irak'a karşı saldınsım durdur-
ması halinde, Lübnan'da oldu-
ğu gibi soruna Arap çözümü
bulunabileceğini" söyledi.
Irak Başbakan Yardımcısı
Hammadi, bu arada Arap ülke-
lerini, Irak'a karşı savaşan müt-
tefiklerle her türlü ilişkiyi kes-
meye, diplomatik ve ekonomik
boykot uygulamaya çağırdı, an-
cak Kuveyt'ten hiç söz etmedi..
Bu arada Ürdün ve Irak par-
lamento heyetleri, Arap ve Müs-
Iüman ülkeleri, Körfez ve
Ortadoğu bölgelerindeki krize
toptan bir çözüm getirmek ama-
cıyla Irak'ın tutumunu destek-
lemeye çağırdı.
Ankara Körfez'in nabzını yokluyor
(Baştarafı 1. Sayfada)
Şam'a gidecek. Mısır ve Suudi
Arabistan'a yapacağı ziyaretlerin
aksine bu ziyaretin Suriye Dışiş-
leri Bakanı Faruk El Şara'nın
resmi daveti üzerine gerçekleşe-
ceği kaydediliyor. Alptemoçin-
in Kahire'de Dışişleri Bakanı İs-
met Abdül Mecit ve Riyad'da
Dışişleri Bakanı Suud El Faisal
ile yapacağı görüşmelerin ise "iş
ziyareti" kapsamında olacağı
ifade ediliyor.
Dışişleri Bakanlığı çevreleri,
Türkiye'nin her üç ülkeyle iliş-
kilerine önem verdiğini ve bu
ilişkilerin geliştirilmesinin Kör-
fez krizi çerçevesinde daha da
önem kazandığını bildiriyorlar.
Konunun birçok unsurunun he-
nüz "spekülatif olmasına kar-
şın ileriye dönük olarak ortaya
atılan "Ortadogu'da yeni
düzen" senaryolannın bu dört
ülkeye "anahtar rol" biçtiğini
işaret ediyoriar.
Alptemoçin'in Ortadoğu gezi-
si sırasmda üzerinde durulacak
belli başlı konular şu şekilde sı-
ralanıyor:
1- Irak'ın süren katı tutumu
karşısında savaşın ne kadar sü-
receği konusunda gerçekçi tah-
minlerde bulunulması.
2- Savaş sonrasında ele alın-
ması gereken ilk konu olan
İsrail-Filistin sorununa ilişkin
beklentiler.
3- Yine savaş sonrasında böl-
ge için öngörülen ve silahsızlan-
mayı da içeren ortak güvenlik
sisteminin temel parametreleri.
4- İleride bölge için nasıl bir
ekonomik ve kalkınma işbirliği
modelinin geçerli olabileceği ve
bu konudaki beklentiler.
Dışişleri çevreleri, Alptemo-
çin'in her üç ülkedeki temaslan
sırasında ikili konulara da deği-
nilmeye çalışılacağım kaydedi-
yorlar. Bu bağlamda Alptemo-
çin ile Suriyeli meslektaşı Famk
El Şara arasındaki görüşmeler-
de Türk tarafının sınır güvenli-
ği sorununu gundeme geürece-
ğini kaydediyorlar. Bölgesel su-
ların ortak kullanımı konusu-
nun ise Türk tarafınca açılma-
yacağını, ancak bunun Suriye
tarafından gündeme getirilmesi-
nin olası olduğunu bildiriyorlar.
Belonogov aynldı
SSCB Dışişleri Bakan Yar-
dımcısı Aleksander Belonogov,
dün Türkiye'den aynldı. Belono-
gov, Esenboğa Havaalanı'dan
ayrılırken yaptığı açıklamada,
temaslannın olumlu geçtiğini ve
l^nkara'dan memnun aynldığı-
nı bildirdi. Sovyet yetkili,
"Türkiye'nin Irak'a karşı ikinci
bir cephe açacağını sanmadı-
gını" söyledi. Belonogov, "Sov-
yetler Biriigi'nin Türkiye'den sa-
vaşın durdurulması için oyna-
masını beklediği belirli bir rol
var mı" sorusuna, "Türkiye
Irak'ın komşusudur. Bu pozis-
yonu nedeni ile Bağdat üzerin-
de etkili olabilir" yanıtını verdi.
Belonogov'un Moskova'dan
sonra Yugoslavya'nın başkenti
Belgrad'a giderek salı günü baş-
layacak Bağlantısız Ülkeler Top-
lantısı'na katılacağı öğrenildi.
Almanya Savunma Bakanı
Stoltenberg iki günlük bir ziya-
ret için 13 şubat çarşamba gü-
nü Ankara'ya gelecek. Stolten-
berg, Ankara'da Cumhurbaşka-
nı Turgut Özal, Başbakan Yıldı-
nm Akbulut ve Milli Savunma
Bakanı Hiisnü Dogan'la görüşe-
cek. Bu görüşmelerde Bonn'un
Çevik Kuvvet'e Alman askerle-
rinin katılması konusunda gös-
terdiği çekingen tutum sonrasın-
da iki ülke arasında yaşanan
"gerginUgin" giderilmesi amaç-
lamyor. Stoltenberg'in Türk yet-
kililerine, Almanya'nın yapaca-
ğı savunma yardımı konusunda
da bilgi aktarması bekleniyor.
Stoltenberg, 14 şubatta da
Malatya'ya giderek Erhaç Üs-
sü'nde incelemelerde bulunacak
ve buradaki Alman hava birliği-
ni ziyaret edecek. Stoltenberg
aynı gün Türkiye'den aynlacak.
(Baştarafı 1. Sayfada)
Sosyal Güvenlik Bakanı Imren
Aykut, açıkça Bayan özal'ın ya-
nında olduğunu söyledi. Diğer
bakanlar, "Hayırlı olsun. Orta-
da kesin bir adayuk yok gibi"
değerlendirmesini yaparken,
birçoğunun da karşı olduğu be-
lirtiliyor.
Akbulut, Semra Özal'a karşı
kendisini destekleyen muhafa-
zakâr kanadın da yardımıyla
Semra Özal'ı Istanbul ll Baş-
kanlığı'na aday olmaktan vaz-
geçirmeye çalışıyor. Semra
özal'a karşı Akbulut, son koz
olarak ilçe seçimleri sırasında
genel merkez ağırhklı oluşan de-
lege potansiyeline güveniyor.
Cumhurbaşkanı Turgut
Özal'ın gitmediği Japonya gezi-
si sırasında aktif politikaya atı-
lacağım ilk kez açıklayan Sem-
ra özal, sonraki günlerde
ANAP Genel Başkanlığı'na da
talip olduğunu söylemişti. Bu
açiklamasi da ANAP çevrele-
rinde tartışmalara neden olan
Semra özal, kendisini politika-
ya girmesi konusunda "yakın
çevresinin" zorladığını da be-
lirtmişti. Semra özal bir süre
önce ANAP İstanbul Sanyer
teşkilatından delege secilmişti.
Semra Özal'ın Sanyer'deki de-
lege seçimine ANAP Gene. Baş-
kan adaylarından Mesut Yıl-
maz'ın listesinden katılması,
Başbakan Akbulut ve ANAP
içinde çeşitli tartışmalara da ne-
den olmuştu. Semra Özal, dele-
ge seçildikten sonra Ankara'da
Türk Kadınını Güçlendirme ve
Tanıtma Vakfı'nın bir yemeği
sırasında basına yaptığı yazılı
açıklamada, ANAP'tan millet-
veküüği ve MKYK üyeliğine de
aday olduğunu bildirmişti.
Semra Özal'ın bu çıkışlannın
Cumhurbaşkanı özal tarafın-
dan da desteklendiği belirtiliyor.
Cumhurbaşkanı Özal'ın yakın
çevresine, "Şimdi dostumuz
kim, düşmanımız kim, belli
olacak" dediği iddia ediliyor.
Semra Özal'ın ANAP içinde
aktif politikaya atılmak isteme-
si, Başbakan Akbulut başta ol-
mak üzere ANAP gene. merkez
yönetimini de rahatsı'z ediyor.
Bazı(Baştarafı I. Sayfada)
lan en alt düzeye indirme açısın-
dan kritik bir önem kazanmış-
ür.
Diger yönden Körfez kriziyle
UgUi olarak hükümetimize ceşitU
kaynaklardan yardımlar gdmiş,
ancak bu yardımlar henüz zarar
gören sektörlere yönlendirilme-
miştir.
Ekonomik ve sosyal araştır-
malar yapan, özel kesimin nab-
zmı tutan bir kuruluş olarak
TÜStAD'ın bu önlemlerin sap-
tanmasında hükümete vardım-
cı olması esas görevleri arasın-
dadır. Bu konuda bilgi alışveri-
şinin saguklı bir şekilde saglan-
ması için kamu ve özel sektör
arasında sistematik bir diyalog
platformunun en kısa sürede
oluşturulmasına ihtiyaç olduğu
açıktır.
Yaptıgım nezaket ziyarelinde
bu düşüncemiz Başbakanımız
tarafından olumlu karşılan-
mışür. Başbakanımız hükümet
yetkilUeriyle özel sektörü temsil
eden kuruluşlann katılmasıyla
yapılacak toplantıların en kısa
sürede başlamasını arzu ettiğini
ifade etmiştir.
Körfez krizinin neden
olabileceği her tüıiü zarann as-
gari düzeye indirilmesi için tüm
kuruluşlan işbirliğine çağırma-
yı ulusal bir görev saymaktayız."
Roland
(Baştarafı 1. Sayfada)
tonof" tipi büyük nakliye uça-
ğı, Hollandah "Roadair" firma-
sıyla kontrat halindeydi.
Amsterdam'daki bu firma
aracüığıyla Alman Savunma Ba-
kanhğYnın kiraladığı uçak üç
gün önce Köln askeri havaala-
nından havalanarak Erhac'a gi-
decekti. Kiralanan "AntonoF'
Köln'e sekiz saatlik gecikmeyle
indi. Uçak, detaylan açıklanma-
yan "tekııik bir anzadan ötürü"
Hollanda'mn Maastrich Hava-
alanı'nda bekletilmişti.
Köln'e gelen kirahk Sovyet
uçağının pilotu ve mürettebatı
Alman Savunma Bakanlığı yet-
kiülerine "kriz bölgesi Türkiye
1
ye uçmayacaklaruu" açıkladılar.
Bunun üzerine Bonn'daki Sov-
yet elçiliğiyle temasa geçildi ve
pilotun elçilikle görilşmesi isten-
di. Sovyet uçağmın sivil pilotu,
Bonn'daki elçisiyle görüşmeye-
ceğini açıkladı. Bunun üzerine
Almanya, nakliye için yeni bir
mürettebat arayışına girdi.
Savunma Bakanlığı'na yeni
mürettebat verilmedi. Nihayet
Sovyet elçiliğinin Moskova'dan
aldığı bir emri Savunma Bakan-
lığı'na ilettiği ve "Antonof nak-
liye uçagının Alman uçaksavar-
lannı Türkiye'ye götürmeme
emrinin Moskova'dan çıktıgını"
bildirdiği öğrenildi.
Alman Savunma Bakanlığı,
"Roland" tipi 8 adet uçaksava-
n Türkiye'ye nakletmek üzere
şimdi başka bir yol anyor. Bu-
nun için "birkaç ihtimal
bulunduğunu" söyleyen Savun-
ma Bakanlığı sözcüsü, Amerika
Birleşik Devletleri'yle temasa
geçti. ABD'nin "Galaksi" tipi
büyük nakliye uçakları Suudi
Arabistan hattında uçtuğu için
şimdilik bu görevi yerine getire-
miyor. Sovyetler Biriigi'nin
naİcliyatı niçin engellediği bi-
linmiyor.
Semra Özal'ın çıkışlannın Me-
sut Yıhnaz ve ekibi tarafından
açıkça desteklenmesi de genel
merkezin kaygılannı arttınyor.
Başbakan Akbulut, son zaman-
larda Köşk'le arası açılan ve
muhafazakâr kanadın temsilci-
lerinden olan Teşkilat Başkanı
Orhan Demirtaş ile birlikte
Semra Özal'ın adayhğmı engel-
lemek için çabahyor. Akbulut,
Semra Özal'ın, Cumhurbaşka-
m'mn eşi olarak ANAP içinde
politika yapmasının partinin
prestij kaybına neden olacağını
savunuyor.
ANAP genel merkez çevrele-
rinden edinilen bilgilere göre,
Semra özal'ın il başkanlığı ko-
nusunda ANAP teşkilatlarının
da görüşleri alınacak. Bu konu-
daki gelişmeler teşkilatlann gö-
rüşleri doğmltusunda önümüz-
deki günlerde yeniden değerlen-
dirilecek. Bu çalışmaJar için.
Semra Özal'ın yürüttüğü kulis
faa.iyetlerinin sonuçlanması
bekleniyor. Semra Özal'ın
ANAP içinde Devlet Bakanı ve
İstanbul Milletvekili İbrahim
Özdemir, Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanı ve İstanbul
Milletvekili İmren Aykut ile
Sağkk Bakanı Halil Şıvgın, İs-
tanbul Milletvekili Leyla Yeni-
ay Köseoglu araalığıyla il baş-
kanlığı çalışmalanm yürüttüğü
ANAP'lılarca kaydediliyor.
Cumhurbaşkanı Turgut
Özal'ın eşi Semra Özal'ın
ANAP îstanbul İl Başkanlığı'-
na adaylığını açiklamasi halin-
de parti içi kanatlar ilçe başkan-
lan nezdinde kıyasıya mücade-
leye girecek. Semra Özal'ın ye-
rini herkesten gizlediği, ayın
14'ünde ilçe başkanlarına vere-
ceğiVemeğ^n The Marmara Ote-
li'nin Orient Expres salonunda
gerçekleşeceği öğrenildi.
ANAP İstanbul il başkanla-
n, ayın 14'ünde Semra Özal'ın
adaylığı için 'ilk yoklama' nite-
liğindeki yemekten önce dün
gizlice Baltalimanı'ndaki Petrol
Ofısi Dinlenme Tesisleri'nde bir
araya geldiler. Bütün ilçe baş-
kanlarının hazır bulunduğu ye-
mekli toplantı Gaziosmanpaşa
İlçe Başkanı İbrahim Yıidız ta-
rafından organize edildi. Gece
geç saatlere kadar süren toplan-
tıda gecenin yönetmenliğini de
üstlenen Yıidız, katılan ilçe baş-
kanlarına Semra Özal'ın aday-
lığı hakkında görüşlerini belirt-
meleri için 5'er dakikahk konuş-
ma süresi tanıdı. Bu konuşma-
lar sırasında İstanbul'da ilçe
başkanları arasında ağırlığı su
yttzüne çıkmaya başlayan Yıl-
mazcılarla Akbulutçulann kar-
şı karşıya kaldığı gözlendi.
İlçe başkanlannın yaptıklan
konuşınalarda Semra Özal'ıa
adaylığı için kesin bir tavır koy-
madıklan gözlenirken, bunun
için de toplantı yöneticisinin sü-
rekli bir şekilde 'kesin karar
açıklamayanlar daha sonra:
Semra Hanım'la görüşrükten
sonra fikriniz degişirse, rezil
olursunuz" şeklinde uyarıda
bulunduğu görüldü. Toplantı-
nın en ilginç konuşmasını San-
yer İlçe Başkanı Erdal Aksoy
yaptı. İlçe başkanlanmn.'Ham-
mefendi gerçekten aday olacak
mı" şeklindeki ortak sorusunu
Aksoy şöyle yanıtladı:
''Hanımefendiyle yapöğım
göruşmede bana kendisine baş-
kanlık önerildigi takdirde, ka-
bul edebilirim imajını verdi.
Öncelikle ilçe başkanlanndan
gerekli desteği sağlamaya çahşı-
yor. Aday olması halinde bunn
da kesinlikle kendisinin açıkla-
yacağını ifade ettiler."
Toplantıda ilçe başkanları
özeUikle Semra Özal'ın Anka-
ra'dan İstanbul'u idare etmesi-
nin zor olduğu konusunda
ortak görüş belirlediler. Bunu
da "Sayın Eymen Topbaş İstan-
bul'da oturmasına ragmen Ue
yeterince vakit ayıramıyordu.
Bunu cumhurbaşkanının nefe-
sinin olduğu her yerde bulunan
Semra Hanım nasıl yüriitür? Bu
mümkun degil" şeklinde ifade
ettiler.
Bu saptamalar üzerine Erdal
Aksoy'un il merkezine gerekli
katkıyı, Semra Özal yokken
kendisinin yapacağmı belirtmesi
üzerine ortalık hareketlendi.
Bazı ilçe başkanlannın Erdal
Aksoy'a "Hadi sen de oradan.
O kadar becerikli isen, sen
adaylığını koy. tkinci planda
kalma" şeklinde eleştiri yönelt-
tikleri görüldü. Son derece ha-
reketli geçen yemekte en ilginç
nokta da Bakırköy ilçe başka-
nının genel merkezciler lehine
Eymen Topbaş'la ilgili
'deklarasyon' niteliğinde, an-
cak, 'geçmiş olsun mektubu' di-
ye tamtılan bir yaayı imzaya aç-
ması oldu. Yazıda özetle "Sa-
yın Eymen Topbaş, siz uzun sa-
redir yurtdışındasınız. Biz hep
sizi aradık tekrar başımıza dön-
menizi istiyonız. O takdirde ya-
pılacak kongrede size gerekli
oyu ve manevi destegi verecegJ-
mizden emin olabilirsiniz" ve
benzeri cümleler yer alıyordu.
Birçok ilçe başkanı yazıyı bir
geçmiş olsun mektubundan öte
bir anlam taşıdığı gerekçesiyle
imzalamayınca yazı ortada kal-
dı.
Toplantıya katılan ilçe baş-
kanları, dananın kuyruğunun
Marmara Oteli'ndeki yemekte
kopacağını belirttiler. Gece geç
• saatlere kadar süren toplantının
sonunda, ilçe başkanlan dağüır-
ken parti içi kanatlann İstanbul
neye karap-varirse, büyük kong-
rede ağırlıfın o yöne kayacağı
görüşünü dile getirdikleri duyul-
du.
Özal'dan su için zirve
(Baştarafı 1. Sayfada)
Türk Silahlı Kuvvetleri'nin
başka bir ülkeye gönderümesi ve
yabancı silahlı kuvvetlerin Tür-
kiye'ye davet edilmesi konusun-
da hükümet, partamentodan ge-
rekli yetkiyi almıştır. Bu yetki-
nin ışığı altında 678 sayılı karar
geregince, ortagımız ve uluslara-
rası gücün üyesi ülkelere sağla-
dığımız destegi buyütme kararı
aldık ve ortak askeri tesislerin
daha geniş biçimde kullanılma-
sını onayladık. Türk Silahlı
Kuvvetleri de Irak sınınnda ge-
rekli tedbirleri alnuştır.
Irak bize saldırmadıgı müd-
detce, Türk Silahlı Kuvvetleri de
Irak'a karşı bir harekette bulun-
mayacaktır, ne Irak'ın ne de bir
başka ülkenin toprağında gözü-
müz yok.
Ülkemizin ise bir avuç toprak
parcası bile tartışma konusu ya-
pılamaz. Kuveyt'in kurtarılma-
sı için gerekli harekât başlamış-
tır. Uluslararası platfonnda sa-
vaştan sonra bölgenin güvenli-
gi için neler yapdabUecegi düşü-
nülmelidir. Ortadogu'da banşın
saglanması için çeşitli imkânlar
vardır. Birkaç yıl önce iki Türk
nehrinden Arap Yanmadası'na
suyun götürulmesini önerdim.
Bölgede su azdır, suyun bölge-
de banşı tamamlayıcı önemli bir
unsur olabilecegine inanıyo-
nım. Önerdigim su hatlannın
kurulması halinde. suyun petrol
kadar değerli hale gelecegini sa-
nıyorum. Bölgenin su ihtiyacı
şimdiye kadar ciddi biçimde eie
aiınmadı. Bölge yöneticilerini
bu konuyla ilgili olarak kasun
ayında tstanbul'da yapüacak bir
zirveye davet ettim.
Gaz ve petrol bonı hatlanyla
paralel olarak su bonı hatlan da
bölgedeki ülkelerden birlikte ge-
çebilir. Birlikte bölgenin alt ya-
pısını yeniden yapar veya düzel-
tir, böylece ekonomik işbirligi-
ni saglanz. Sadece bir karşılıldı
anlayış ve iyi niyetle degil, halk-
lar arasındaki büyük gelir fark-
lılıklannı da önleriz. Bu şekilde
gelecekte Ortadogu'daki sosyal
patlamalan önlemiş oluruz. Pet-
rol gelirlerinden oluşacak bir
ekonomik işbirliği fonu ile bu
fikre hizmet edebüiriz."
POUTIKADA
SORU1NLAR
ERGUNBALCI
(Baştarafı 11. Sayfada)
ki yaratır. Petrol çıkartarını tehlikede gören ABD, bu tepkiyi
usta biçimde kulianarak dünya kamuoyunu Irak'a karşı ha-
rekete geçirmiş ve bölgeye sözümona özgürlüğü, ama as-
lında kendi çıkarlarını ve kurmuş olduğu düzeni savunmak
için asker yığmıştır. Başka bir deyişle Körfez'de saldırgana
karşı savaşla emperyalist savaş birbirine karışmıştır.
ABD'nin saldırganlık karşısında duyulan tepkiyi usta biçim-
de kullanmasına karşıiık, Saddam Hüseyin de aynı ustalıkla
Arap dünyasında İsrail ve Batı'ya karşı duyulan tepkiyi kul-
lanmıştır.
Saddam, uzak gorüşten yoksun, dar ufuklu politikası ile
Kuveyt'i işgal ederek ABD'nin yarım milyonluk orduyu böl-
geye yığmasına yol açmıştır. ABD ise esneklikten yoksun po-
litikası ve korkunç bombardımanları ile Saddam Hüseyin'i
kahraman yapmakta, Fas'tan Pakistan'a, Malezya'ya kadar
Üçüncü Dünya halklarının kaynaşmasına yol açmaktadır.
Körfez savaşı, görülmemiş bir bataktır. Saddam, bu bata-
ğa batmıştır. Ama her geçen gün ABD'yi de çekmektedir.
Körfez savaşma sadece askeri açıdan bakarak Irak ordu-
sunun çözülmesi için daha kaç gün gerektiğini hesaplama-
ya kalkışmak en büyük yanılgı olur.
Körfez savaşı, duygulara hitap eden, siyasal, kültürel ve
ideolojik (dini anlamda) bir savaşa dönüşmek üzeredir. Sa-
vaş ne şekilde biterse bitsin, açtığı yaralann izleri uzun za-
man devam edecektir. Televizyon, bu kendine özgû, çok teh-
likeli savaşın yayılmasında başrolü oynamaktadır.
Blzi en çok şaşırtan nedir biliyor musunuz?
Hâlâ böylesine karışık, sonu belirsiz, tehlikeli bir bunalı-
ma üstefik ABD'nin dümen suyunda bulaşmayı "aktif politika"
olarak görüp bunun Türkiye'ye yarar sağlayacağına inanan-
ların bulunması.