22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET/10 DIŞ HABERLER 11 ŞUBAT 1991 350 Fılistinü tutuklandı • KUDÜS (AFP) — Israil Istihbarat Servisi'nin, radikal Islamcı Hamas grubuna dahil 350 Filistinli militanı tutukladığı bildirildi. Israil ordusu tarafından yapılan açıklamada, Batı Şeria ve Gazze Şeridi'nde yakalanan militanlarla birlikte çok miktarda silah, yangın botnbası, arşiv ve doküman ele geçirildiği bildirildi. Açıklamada operasyonla birlikte ihanet ettiği iddiası ile Filistinlilerin saptanması ve cezalandırılması surecine de son verildiği öne süruldü. Iraniia af • TAHRAN (AA) — tran dini lideri Ayetullah Ali Hamaney'in çeşitli suçlardan huküm giymiş yaklaşık 10 bin kişiyi affettiği bildirildi. Tahran Radyosu'nun haberine göre tran yargı erki başkanı Ayetullah Muhammed Yezdi tarafından verilen af önerisi, tran dini liderince tslam devriminin 12. yıldönümü dolayisıyla kabul edildi. Yunanlılardan destek yok • ATtNA (AA>— Yunanlılann büyük çoğunluğunun, Irak'ın saldınsına uğraması halinde, Türkiye'ye yardım edilmesine taraftar olmadığı belirlendi. Bu ülkede "Dimel" kamuoyu araştırmalar şırketi tarafından şubat ayı başında Atina'da ve Pire'de gerçekleştirilen ankete katılan Yunanlılardan yüzde 86.42'si, Türkiye'nın saldırıya uğraması ve NATO'nun Türkiye'ye askeri destek vermeyi kararlaştırması halinde Yunanistan'ın bu yardımda yer almamasını istedi. Ankete katılan Yunanlılann sadece yüzde 10.47'si Türkiye'ye askeri destek verilmesi gerektiğini savundu. Arnavutiıık Çiftçi Partisi • Dış Haberier Servisi — Doğu Avrupa'daki reform hareketlerine en son katılan Arnavutluk'ta önceki gün Arnavutluk Çiftçi Partisi kuruldu. AFP'nin Arnavutluk haber ajansına dayandırdığı haberine göre en son kurulan bu muhalefet partisinin liderleri Adalet Bakanı Enver Halil ile görüştüler. Adalet Bakanı, partinin programının ülke anayasasma uygun olduğunu belirterek partinin kunıluşunu onayladı. Erşad'a protesto • Dış Haberier Servisi — Bangladeş'te Tüm Partili Öğrencilerin Birliği'nin dün düzenlediği yürüyüş, yoğun güvenlik önlemleri altında geçti. Sayıları 300*ü bulan öğrenciler daha önce planladıkları gjbi devrik Devlet Başkanı Muhammed Erşad'ı protesto ederek yürudüler. Öğrencilerin, Erşad'm ve eşinin tutuklu bulunduğu eve ilerlemelerinden endişe duyulduysa da Devlet Başkanı Şehabettin Ahmed'in konuşması etkili oldu. Aristide'nin başbakan adayı • Dış Haberier Servisi — Geçen perşembe günü Haiti Devlet Başkanhğı görevini üstlenen rahip Jean- Bertraud Aristide'nin başbakanhk için önerdiği Rene Preval parlamentoda yoğun tartışmalara yol açtı. Aristide'nin yakın arkadaşı olan Preval, Anayasanın Korunması tçin Duvalier Karşıtlan Grubu üyesiydi. Preval'ın daha öne herhangi bir hükümette çalışmamış olması başbakanlığına engel olarak gösteriliyor. Parlamento, bu konudaki oylamayı çarşamba günü sonuçlandıracak. Körfez'deki bunalım sürecinde Avrupa ülkeleri aralarında eşgüdüm sağlayamadılar Avrupa birliğine Körfez darbesiKörfez krizinde, ortak bir politika saptayamayan Batı Avrupa'nın siyasal ve askeri liderliğini ABD üstlendi. İngiltere, Fransa ve Belçika arasında sürtüşme çıktı. Almanya ise başlangıçta kabuğuna çekilmeye çahştı. Dış Haberier Servisi — Körfez krizi, Arap Birliği'nin yanı sıra Avrupa Birlijö'ne de afcr darbe indirdi. Batı Avrupa ülkeleri krizin başlangıcından bu yana kararsız ve bölün- müş bir görüntü sergilediler. Kendi araların- da siyasal ve askeri eşgüdümu sağlayamadık- lan gibi ABD ile de uyumlu bir politika Lz- leyemediler. Batı Avrupa, Körfez petrolüne ABD'den daha fazla bağımlı olduğu halde, krizde inisiyatifı tümüyle ABD'ye bıraktı. Böylece Avrupa Birliği savına karşın, Batr- nın siyasal ve askeri liderinin hâlâ ABD ol- duğu ortaya çıktı. Körfez krizinde Batı Av- rupa ülkelerinin ortak bir politika izleyeme- meleri, aralannda gerginliğin çıkmasına yol açtı. Örneğin krizde ABD'nin en sadık müt- tefiki olan İngiltere, Almanya, Fransa ve Bel- çika ile sürtüştü. Fransa, izlediği başına buy- ruk politika ile "ne tsa'ya De de Musa'ya" yaranabildi. Birleşik Almanya, kendinden Avrupa'nın liderliğini bekleyenleri düş kınk- hğına uğrattı. Ve Batı Avrupa ülkeleri tngil- tere'nin dışında "Dosdar ahşverişte görsün" örneği Körfez'e asker gönderdiler. Sonuç olarak Körfez krizi, Avrupa Birliği'ne giden yolun uzun ve çetin olduğunu ortaya çıkardı. İNGILTERE EDİP EMİL ÖYMEN LONDRA — Körfez savaşı, tngiltere'ye günde 4 milyon sterline mal oluyor. Maliye, hazine ve savunma bakanları, daha savaş başlamadan önce durgunluğa girmiş olan eko- nomiyi daha da batağa saplamamak ıçin alı- nabilecek önlemleri saptamaya çakşırken ka- muoyu ekonomik sıkıntısına aldınş etmeden hükümeti destekliyor. Her 10 kişiden 8'i sa- vaştan yana. Saddam Hüseyin'in iktidarını yıkmak, Londra'nın resmi siyaset "progra- mı"nda yer almıyorsa da "örtülü niyet" bu. Bütün planlar, Saddam sonrası için Avam Kamarası'nda dahi milletvekilleri, Kuveyt ve Irak'ın imarı için önceliğin "bölgeyi tanıyan" lngiltere'ye verilmesi gerektiği gö- rüşündeler. İngiltere, Avrupa Topluluğu ülkeleri ara- sında Amerika'ya en yakın olanı. Amerika- nın ATye aktarmak istediği göruşleri iletme- de, Başkan Bush'un en güveneceğı müttefık. Washington'da tasarlanan "Saddam sonrası" planlann aynntüannı Amerikan ve lngiliz Dı- şişleri Bakanları neredeyse aralannda bölüş- ımuşçesine uyumlu bir şekilde yavaş yavaş bir- ;likte açıkhyorlar. Avrupa Topluluğu'nun, önce ekonomik, sonra siyasal bütünleşme amacıyla attığı bü- tun adımlar, bu amaçla sarfedilen bütün söz- ler, önce Körfez bunalnnı, sonra da savaşı ile zedelendi. AT içinde bir tek İngiltere, Irak'a karşı kararlı bir tutum takındı. ATnin en zen- gin ve büyük üyesi Almanya'nın parasalfcatkı konusunda dahi ayağını sürümesi, lngiliz ka- muoyunda tepki yarattı. tngilizlerin neredeyse tiksinti ile baktıklan AT Komisyonu'nun merkezi Belçika'nın daha da belirsiz tutumu üzerine magazin bastnında Belçika yerden ye- re vuruldu. "lyi niyetii ancak yeteoeksiz" gö- rülen ttalya ile alay edildi. "Ezeli diişman" Fransa'nın bunaümın ta başından beri takın- dığı kaypak tavır, hele 15 ocak öncesinde Baş- bakan Major'ün Paris'i ziyaretınden bir kaç saat sonra "kendi banş planını", uygulama- ya kalkışması kamuoyunda gerçek bir tepki yarattı. "Avrupahlara siyasal bakımdan gü- venilmez. Onlarla ticarete evet, siyasi birliğe hayır" görüşunü pekiştirdi. vaşa göndermek istemiyor ve analar bu ül- kede hesaba katılan büyük bir seçmen teme- lini oluşturuyorlar. Bütün bunlara rağmen Batı'daki yerini ko- rumak isteyen Italya, bu savaşa "dostlar aiış- verişte görsiin" şeklinde katıldı. AT ortak- ları İngiltere ve Fransa'ya uyum sağlamak için küçük bir askeri varlıkla Körfez'e giden ulke, son olarak Milano'daki Malpensa Ha- vaalanı'nı da askeri üsse çevirdi ve ABD'nin emrine tahsis etti. Körfez savaşına daha fazla katkıda bulunması için Pentagon'dan gelen yoğun baskılarla bu kararı alan ttalya, böy- lelikle lspanya ve Diego Garcia üsleri arasm- da bombardiman uçaklan için bir ikmal nok- tasına dönüşüyor. Almanya, anayasası bunu men ettiği için Suudi Arabistan'a asker göndermedi. Akde- niz'e birkaç mayın tarama gemisi yolladı. Çe- vik Kuvvet kapsamında, Ankara'aın çağrısı üzerine Turkiye'ye yolladığı savunma birlik- leri ve araçlan ise Almanya'da sokaktan mec- lise kadar buyük tartışmalara yol açtı. Alman hükümeti, savaş başladıktan son- ra da "izleyici" tutumunu gunlerce sürdur- dü. Hükümetin resmi açıklamalarla Alman- ya'nın görüşunü sarih olarak dile getirmek- te gecikmesi; Almanya'nın ABD ve dostları- na para yardımı konusunda adım adım bir politika izlemesi ve Washington'un uyanlan sonucu malı yardımını yavaş yavaş arttırma- sı Batı'da tepkiyle karşılandı. Alman hükümet çevreleri Batı'dan gelen tüm suçlamalan geri ceviriyor ve anayasal sı- mrlamalara, üstlendiği büyük mali yüke dik- kat çekerek "Almanya, üzerine düşen görevi yaptı" dıyor. Almanya'daki muhafazakâr ko- alisyon partüerinde, yapılanın yeterli olduğu rağmen hâlâ her an "oyun bozanlık" edebi- leceğinden kuşkulu. Körfez'deki Fransız bir- likfcrLiin "yanm gün" savaştığı, başka bir de- yişle, yalnızca "savaş sonrasında söz sahibi olmak" amacıyla Mitterrand'ın Körfez'e bir- lik gönderdiği iddialannı buna ekleyebiliriz. Bu suçlamalardan kurtulmak için Savunma Bakanı Chevenement'in istifasından sonra Paris'in Körfez'deki kara birliklerini cephe- nin ön saflanna yerleştirdiği bildiriliyor. Cumhurbaşkanı Mitterrand'ın 24 Eylül- de BM kürsusünde ortaya attığı 4 maddelik plan, Dışişleri Bakanı Roland Dumas'nın bundan esinlenen ve 15 ocak tarihine kadar belli aralıklarla gundeme getirdiği 6 nokta- hk planı sözü edilen çözüm önerilerinin en fazla anımsananlan, içeriği henüz tam ola- rak bilinmemezine karşın tran Devlet Başkanı Haşimi Rafsancani'nin öne sürdüğü banş planının da Fransa tarafından sıcak karşılan- ması. Paris'in bu kriz nedeniyle ne kadar "zor" durumda olduğunu bir kez daha gösterdi. fez savaşı nedeniyle ABD'nin Türkiye ve Yu- nanistan'a ayırdığı 7/10 oranındaki yardım dengesinin Türkiye'nin lehine bozulmuş ol- ması da Atina hükümetinde hayal kınklığı yarattı. Yunan hükümetinin geriye kalan tek umudu şimdi yine AT'de bulunuyor. Kıbns sorununun çözümü için dönem başkanı Lük- semburg'un öncülüğüne "bel baglamak zornnda" bırakıldı Atina hükümeti. HOLLANDA HALUK BAKIR AMSTERDAM — Körfez bunalımında iz- lediği politikaya bakıknca, 2 ağustos günün- den bu yana Hollanda'da tüccarlann baskın çıktığını savunanlara hak vermemek elde de- ğil. Konu, burada sık sık kullamlan deyişiy- le "Hollanda Limited Şirketi"nin yaşamsal çıkarlanyla ilgili olunca, banş, demokrasi ve insan haklannı savunagelen "rahipJerin" sesi MISIR ASKERLERİ SINIRDA - Suudı Arabıstan dakı çokulusln güçte yer alan Mısır biriikleri, son gunlerde on hatlara Uerieyerek Suudi Arabistan-Kuveyt sınınnda mevrilendiler. Mısır biriikleri olası bir Irak saldınsına karşı tetikte bekli>orlar. (Fotograf: AP) ITALYA NİLGÜN CERRAHOĞLU Ama her durumda ttalya, bu savaşta as- keri açıdan önemli bir varlık gösterme peşin- de koşmuyor. Coğrafı konumu ve uzlaşma- eı siyasi gelenekleri ile uzlaşma politikasın- da başanlı olan ttalyanlar, asıl savaş sonra- sı diplomasisinde faal olmak istiyorlar. Sa- vaş öncesinde ve süresince arzuladıklan or- tak politikayı oluşturamayan AT ülkeleri, hazırlanan savaş sonrası ve diplomasisinde bu açığı kapatmaya çalışıyor. ltalyan diplo- masisi, bu çerçeve içinde Brüksel ile tam bir uyum sağlıyor. örneğin, son 10 yılda FKÖ'ye çok yakınlık göstermiş olan ttalyan dış siya- seti, Brüksel gibi Yaser Arafat'ı arük saf dışı bırakıyor. ttalyan Dışişleri Bakanı, AT'nin dönem başkanhğını yaptıgı geçmiş 6 aydan beri bir Akdeniz AGİK'ini savunuyor. Helsinki, bu bağlamda savaştan yıkık çıkan Irak ve Ku- veyt'in yanı sıra bölgenin en fakir ülkeleri- nin inşaatını hedefleyen bir "Akdeniz Kal- kınma Bankası" fikri de ttalyanlar tarafın- dan destekleniyor. göruşü hakim. Sosyal demokratlar Kohl hu- kümetinin Türkiye'ye asker göndererek "ge- rekenden fazlasını yaptığı" görüşünde. Ge- rek hukümete, gerekse muhalefete ortak olan göruş ise kesinlikle daha fazlasının yapılma- ması gerektiği. Almanya, ATnin ekonomik birlikten siyasi bir birliğe doğru ilerlemesinde başı çeken ül- kelerdendi. Avrupa Topluluğu Körfez buna- lımında baştan itibaren Amerika Birleşik Devletleri'nin gölgesinde kaldı ve inisiyatifı ABD liderliğinde Birleşmiş Milletler'e bıra- karak kendi politikasını çizmedi. ROMA — Körfez'de savaşın çıkacağı giln gibi acık olduğu halde ltalyan hükümeti son. ana dek "sJçak profil"li (geri planda kalan> bir politikada direndi. Hatta ttalyanlann di- ğer mütteFıklerle birlikte bombardımanlara katılmalan için ilk izin, savaşın patlamasın- dan 24 saat sonra toplanan parlamentoda apar topar çıktı. ttalyanlar, sanatsever olmakla övünen, . -_^ 'cengâverligi' kınayan ve en azmdan savaş- / • j » * A \ r\r A ta gidip ölmeyi aptallık olarak gören bir ulus. ^ T . LjJVLr\Iy ±J\ Bu savaşı ise hiç ıstemediler. Ülkenin ikinci büyük partisi anamuhalefetteki komunistler, hâlâ ltalyan uçaklannın ve Körfez'e gönde- rilen 3 firkateynin geri çekilmesi için direti- yorlar. Türkiye'ye Irak'tan bir saldın olur- sa NATO kapsamında çıkacak bir çatışma- ya da buluşmak istemiyorlar. tktidara dam- gasını basan Hıristiyan Demokratlar da ken- di aralannda bölunmüş durumda. Papa her gün savaşa karşı vaaz veriyor. Hıristiyan De- mokratlar içindeki Papa'ya yakın koyu Ka- tolik çekirdek de Vatikan'ın göruşleri para- lelinde banşçılığı savunuyor. ttalya'run sa- vaşa karşı tutumunda rol oynayan bir diğer unsur da "ana faktörü". Italya'da anaların aşkı, vatan aşkmdan üstün tutuluyor. Oğul- lanna tapınan ltalyan analan, çocuklarmı sa- FRANSA SABET41VAROL DtLEK ZAPTÇIOĞLU BONN — Birleşik Almanya, savaşla so- nuçlanan Ortadoğu bunalımı karşısında ta- yin edici bir inisiyatif göstermedi. Birleşerek Avrupa Topluluğu'nun en güçlü ülkesı hali- ne gelen Almanya ne kendisi ne de AT çer- çevesinde Körfez'de yürütülen diplomatik ça- balara büyük müdahalelerde bulunmadı. Dı- şişleri Bakanı Hans-Dietrich Genscher'in şah- sında toplanan ve Fransa'yla ortak teşebbus- ler öngoren bazı barışçı temaslar gerçekleşe- meden rafa kalktı. Alman rehineleri geri ge- tirmek amacıyla Bağdat'a giden ve bu girişi- minde kısmen başanlı olan Willy Brandt'ın girişimi ise hiçbir resmi arka plana sahip değildi. PARİS — Fransa herkesi idare edeyün derken Körfez bunanmının tüm taraflannı küsturerek mi savaştan çıkacak? Son geliş- melerle birlikte bir çok gözlemci kendi ken- dine bu soruyu soruyor. Bir yanda, eski Fransız sömürgesi üç Kuzey Afrika ülkesin- de patlayan Fransa alehytan şiddetli kitlesel ofke. Oysa Fransa bu Akdeniz otesi komşu- larla yoğun ekonomik ve siyasi ilişkileri de- vam ettiriyor. Somürge döneminin yol açtı- ğı eski nefretlerin, otuz yıllık uykusundan uyanması, Fransa'da bir çok çevrede ciddi rahatsızlık yaranyor. Aynca bilindiği gibi Paris son olarak Bağdat'ın diplomatik iliş- kiyi kestiği altı ülkeden biri oldu. öte yandan ise Fransa'nın son gunlerde gösterdiği yoğun çabalara rağmen, Anglo Sakson basınının yakıştırdığı "giivenilmez müttefik" nitelemesi sürüyor. 15 ocak önce- sinde Fransa'nın, Kuveyt'in işgaliyle Füistin sorunu arasında organik bağ kurması ve art arda diplomatik çözüm önerileri ortaya at- ması bu yakıştırmada büyük rol oynadı. Müttefikler, Paris'in şiddetlenen savaşa YUNANİSTAN STELYO BERBERAKİS ATİNA — Yunanistan, Körfez savaşının patlak verdiği günden bu yana Birleşmiş Mil- letler'in aldığı kararlar doğnıltusunda hare- ket ediyor. Bu arada üyesi olduğu Avrupa Topluluğu (AT) içinde bir "tam bağıralılık" siyaseti guden Atina hükümeti, aynı anda sa- vaşın başını çeken ABD ile de "iyi ilişkiler" kurmaya çalışıyor. Körfez'e Limnos adlı fır- kateynini de gönderen Yunanistan'ın en bü- yük kaygısı, Türkiye'nin bölgedeki strate- jik önemini arttırmış olmasından kaynakla- nıyor. Bu çerçevede "Türkiye'nin gerisinde kalmamak" amacıyla, tüm diplomatik ola- naklarını kullanan Atina hükümeti, Kıbns sorununu da yeniden uluslararası kamuoyu- nun gündemine getirmeye çalışıyor. Kıbns so- runu ile Kuveyt'in bugünkü durumunun "benzer olduğunu" kanıtlamak isteyen Yu- nanistan'ın bu doğrultuda attığı adımlarda bugune kadar somut bir sonuç aldığı söyle- nemez. Bunun aksi ABD ve özellikle tngil- tere'den aldığı "mesajlar", Kıbns sorunu ile Kuveyt'in "avnı kefeye konulmaması gerektiği" yolundaydı. Yunanistan Başbakaru Konstantin Mitsotakis, her ne kadar Kıbns sorununun, BM kararları çerçevesinde ve Körfez savaşmdan "hemen sonra'' gündeme getirileceğini açıklamışsa da Körfez savaşı so- na ermeden konu ile ilgili bir dizi girişimler- de bulunmayı yeğledi. Bu amaçla Dışişleri Bakanı Andonis Samaras'ı, Suriye, Mısır ve ABD'ye gönderirken kendisi de Londra'ya gitti. Ama bu ziyaretlerden beklediğini bu- lamayan Atina hükümeti, yalnız ABD Baş- kanı George Bush'un, Kıbns sorununun "BM çerçevesinde çözUlme zamanı geldiği" yolun- daki sözlü güvencesini alabildi. Üstelik Kör- kesildi. Hollanda, güvenlik ve silahlanma ko- nulanndaki geleneksel "mızmızlıgjndan" ya da bazı çevrelerin deyişiyle "Holanditis" has- talığından sıynlıverdi. Şimdi "Ortadofn pct- roliinü sağlama alacak" bir "Pax Americant" hedefınin peşinde, savaş şahin- lerinin yanında yer aüyor. Hollanda, Körfez bunalımının çıktığı ilk gunlerde BM kararları çerçevesinde hareket etmeye özen gösterdi. Ancak daha sonra at- tığı ağır, ama kararlı adımlarla, tngiltere'nin yanı sıra ABD ile en uyumlu ülke konumu- na geldi. Hatta savaş karannı ABD ve Ingil- tere'den daha zahmetsiz bir şekilde aldı. Amerikan Kongresi ve Avam Kamarası'nda uzun uzun, "Savaş mı yoksa ambargonun de- vamı mı" tartışmalan yapıhrken Hollanda Parlamentosu'ndaki tartışma. "Savaş çıkn- ca Körfez'deki 3 Hollanda savaş gemisiniı ABD komutasına verilip verfflmemesi" sorusu etrafında cereyan etti. Hollanda, Irak'taki rehineler için çeşitli ül- kelerden resmi ve özel misyonlann Bağdat'a gittiği dönemde, ABD'nin, "Saddam'ın aya- gına gitıııeme" tavnnı benimsedi. 15 ocaktan önce Avrupa Topluluğu çerçevesinde gelişti- rilmek istenen banş girişimlerine de karşı koydu. Ülkede savaş aleyhtan gösteriler a- lız kaldı, kamuoyu yoklamalan, Hollanda nalkımn çoğunluğunun savaştan yana oldu- ğunu ortaya çıkardı. Savaşa karşı tavır koyan tek siyasal parti olan Yeşil sol partisi, Hıris- tiyan demokrat bir parlamenter tarafından dolaylı bir şekilde "vatan haini" damgası ye- di. ABD'deki yabancı yatınmlar açısından tn- giltere'den sonra gelen, ancak Japonya ve Al- manya'nın önünde yer alan Hollanda'nın, Körfez savaşına bugune kadar katkısı 180 milyon dolar düzeyinde kaldı. DlŞ BASINDAN ghc;\c\ırJ3orkgimcs LONDRAT)A]\ RUMLARA GUVENCE Irak'a girmekten kaçınmalı 'KKTC'yitanımayacagız' VELİD HALİDİ * Irak'a karşı kara saldınsımn başlayacağı artık kesin. Tek sorun, savaşın ne zaman başlayacağı. Tut ki saldın başanlı oldu. O zaman ne olacak? Ya da Saddam iktidarda kaldı. Müttefikler onunla görüşmeli mi? Veyahut Saddam'ın şartsız teslim olmasını sağlamak için savaşı Irak'm içlerine mi götürmeli? Bize kalırsa, müttefikler Saddam'la görüşmeyi kabul etmeli. Irak'a hava saldırılannda dördüncü haftaya girdik. Şimdiye kadar uçaklar 50 binden fazla çıkış yaptılar. 85 bin ton dolayında bomba atıldı Irak üzerine. Bu, Hiroşima'ya atıian atom bombasının beş katı fazla patlayıcı güç anlamına gelir. Ama Saddam Hüseyin'in biriikleri hâlâ Kuveyt'te. Hava saldınları devam ettikçe, boyun eğmeyen Saddam, her geçen gün Arap, Müslüman ve Üçüncü Dünya halkları arasında daha büyük bir kahraman olarak görülüyor. Örneğin, Suudi Arabistan'a asker gönderen Fas'ta Saddam lehine muazzam gösteriler düzenleniyor. Saddam, Kuveyt'ten çıkartıklıktan sonra, görüşmeyi reddedip müttefiklere "Kendine güveniyorsan gel de beni Irak'ta yakala" dese bile müttefikler bu oyuna gelmekten kaçınmalı ve Irak'a girmemeli. Saddam, Irak'a çekildikten sonra Kuveyt'e saldın düzenleyebilir. Bunu sadece kanlı bir diktatör olduğu için yapmaz. Savaşı uzatıp, kitlelerin belleğine bir kahraman olarak geçmek için yapabilir. Kabul etmeli ki Saddam, ülkesine yağan bomba yağmuruna karşın, siyasal- psikolojik zaferin eşiğinden çok uzak değildir. Birçok Arabın gözünde, Saddam'ın günümüzde Batı'ya meydan okuyuşu yanında. Nasır'ın 1956'da Avrupa'ya meydan okuması silik kalmaktadır. Müttefıklerin savaşı Irak'ın içine götürmeleri ve burada meydana gelecek uzun, kanlı çarpışmalar, Saddam'ın askeri yenilgisini kesinlikle bir siyasal zafere donüşturür. Saddam, bu savaşta ölse bile siyasal zaferi kazanmış olur. Biliyoruz; eğer Irak lideri kimyasal silah kullanır ya da müttefikler Kuveyt'teki çarpışmalarda ağır kayıp verirlerse, Saddam'ı Irak içlerinde izleyip, işini bitirme arzusuna dayanmak zor olur. Ama müttefikler yine de böyle bir hevesten kaçınmalı (8 şubat) * Velid Hatidı, Harvard Üniversitesi Ortado- ğu çalışmalart Merkezı'nde öğretim üyesidir. LEFKOŞA (AA) — tngiltere sûnda teminat vermesi istenmiş- hükumeti, Kuzey Kıbns Türk Cumhuriyeti'ni tanımayacağı konusunda Rumlara teminat verdi, ancak BM Genel Sekrete- ri'nin çabalannı desteklemeye devam edeceğini bildirdi. tngiltere Başbakanı John Ma- jor'ün özel sekreten Charles Po- wel, Rum örgütü "Büyük Bri- tan>a Kıbrıslılar Federasyonu" tarafından Başbakan'a gonderi- len bir mektuba verdiği yanıtta, tngiliz hükümetinin Kıbns soru- nuna ilişkin tutumunda herhan- gi bir değişiklik olmadığını bil- dirdi. Rum orgutünün mektubun- da, Major'dan "İngiltere'nin KKTC'yi tanımayacağı ve Kıb- ns'ın kurtuluşu ve birliği için ca- lışmaya devam edecegi" konu- ti. Powel, Başbakan Major adı- na gönderdiği cevapta, tngiliz hükümetinin "KKTC'yi tanı- mama" politikasını surdüreceği- ni açıkladı. Böyle bir tanımanın, adanın bölünmüşlüğünu pekiştireceğini ve Kıbns sorununa kapsamlı, adil ve kalıcı bir çözüm bulma çabalannı zorlaştıracağını öne süren Powel, şunları kaydetti: "tngiliz bükümeti. Kıbns'ta- ki toplumlararası anlaşmazlığı oluşturan karmaşık sonınlar hakkında tam bilgi sahibidir. Hükümet, Kıbns'ta rnevcut du- rumun sona erdirilmesi için elin- den geleni yapmaya devam el- mektedir. BM Genel Sekreteri'nin iyi niyet misyonunun ilerieme kaydedümesi konnsunda en iyi ümidi oluşturduğn inancında- yız. Genel Sekreter'in çabalan- nı her zaman destekledik ve des- teklemeye devam edecegiz." Baker'a tepki Rum yönetimi eski lideri ve Demokratik Parti (DtKO) Ge- nel Başkanı Spiros Kipriyann, "Kıbns sorununun bir görüşme- ler sorunu olduğu ve Kuveyt'e benzemediğı" yolunda James Baker'ın yaptığı acıklamanın "asla kabul edilemeyecek, hayal kıncı bir demeç olduğunu" öne surdü. Kipriyanu, "Bu demec, ABD'nin, Kıbns sorununun doğru dürust bir çozüm saglan- masına yanbmcı olmayacak bir tutum içinde bulundugunu gös- teriyor" dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle