Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
11 ŞUBAT 1991
Kamyon
saldırısına
gözalü
• RAMTHA (AA) —
Türk kamyonlarının Suudi
Arabistan'a geçişi sırasında
Ramtha kentinde çıkan
olaylarla ilgili olarak 18
kişinin gözaltına alındığı
bildirildi. Türk şoförûne
karşı girişilen saldırıyı
soruşturan askeri yetkili,
dün yaptığı açıklamada, bu
kişilerin geçen perşembe ve
cuma günu gözaltına
alındıklannı söyledi. Yetkili
gözaltına alınanlardan
çoğunun sorgulamalarmdan
sonra serbest
bırakıldıklannı bildirdi.
Burnıa, silah
alıyor
• BANGKOK (AA)—
Burma'nın Çin'den yaklaşık
1 milyar dolarlık silah '
alacağı bildirildi.
Tayland'da bulunan Burma
diplomatik kaynakları, iki
ülke arasındaki ilgili
anlaşmanın geçen yıhn
sonlannda yapıldığıru ve
silah sevkıyatının
basladığını, bu çerçevede
F-6 ve F-7 uçaklannın
Burma'ya geldiğini
belirtiyorlar. Satışın, jet
uçaklanndan küçük çaplı
silahlara kadar geniş bir
kapsama sahip olduğu
öğrenildi.
Samaras: 7/10
oranı korunsıuı
• ATtNA (AA)—
Yunanistan Dışişleri Bakanı
Andonis Samaras, Körfez
savaşı ile ilgili
politikalannın ileriye dönük
olduğunu belirterek bu
politika sayesinde ülkesinin
savaştan sonra Kıbns
konusundaki Birleşmiş
Milletler kararlarının
uygulanmasını "isteyecek ve
sağlayacak" pozisyonda
olacağını iddia etti.
Samaras, devlet
televizyonuna verdiği
demeçte, Kuveyt ile Kıbns
arasında benzerlik
bulunduğu iddiasını
yineledi. ABD'nin Türkiye
ve Yunanistan'a 1992
yılında vereceği askeri
yardımda 7/10 dengesinin
bir kez daha korunacağına
inanmak istediğini ancak,
Yunanistan'ın bu kez geçen
yıllara kıyasla daha fazla
mücadele vermesi
gerekeceğini belirten
Samaras, ABD Dışişleri
BakanlığYnın insan haklan
raporunun ulkesi ile ilgili
bölümünun de yeniden
hazırlanması istemini
tekrarladı.
Türk şilebi
battı
• BRÜKSEL (AA)—
Ereğli adh Türk şilebinin
dün sabah Yemen
açıklannda battığı
bildirildi. Belçika Dışişleri
Bakanhğı tarafından
yapılan açıklamada Türk
şilebinin yolcu ve
mürettebatının Belçika
firkateyni tarafından
kurtarıldığını ancak şilebin
kaptanının kaviD oldugunu
bildirdi.
DIŞ HABERLER CUMHURİYET/U
ABD'ye göre Türkiye'nin savaşta doğrudan askeri rol oynamasına gerekyok
'Ankara banşa yöneLsirfWashİngtOn'a göre, Irak'a karşi ambargoya katllan, NATO
I r
*
k
'
B k a r
?
1
Mrleşıııiş, hatta Türldye'nin nin savaşta doğrudan rol oynaması ola-
Çevik Kuvvetİ'nİ davet eden ve ÜSİerİ kullandiran Türkiye,
d eÜeris
!f
e
****"*
a s k
?' göndermiş da- sılığını giderek azahabUecek^ Ancak bu
Körfez krizinde üzerine düşeni yaptı. Ankara bu noktadan î^manian, T^kiSm, bu dtnSdko" daha fazla k u i ü ı içüı A^kar^'n^'ka"
SOnra banşa yönelik çabalarda daha aktif bir tUtum takinmall. ruduğu sürece krizden en kârh çıkacak pısını çalması olasılığı gündeme gelebi-
ülkelerden birisi olacağını ileri sürüyor. İecek.
yaptığı gıbı banşa yönelik çabalarda da-UFUK GÜLDEMİR
WASHINGTON — Körfez savaşmın
gidişatına ilişkin yeni veriler, Türkiye'-
nin bu savaşta doğrudan askeri rol oy-
naması olasılığının giderek azalabilece-
ğine işaret ediyor.
Bu hava, ABD Dışişleri Bakanı James
Baker'ın Senato Dışişleri Komitesi'nde
yaptığı son konuşma ve ABD'nin kla-
sik anlamda bir kara savaşına girmeye-
ceğinin anlaşılmasından sonra ortaya
çıktı. Bu çerçevede bize yansıyan göriiş-
ler şöyle:
Banşcı çabalar: "Töridye Irak'a karşı
ambargoya katıldı, NATO Çevik Kuv-
veti'ni davet etti, BM karariannı dikkatc
alarak üsleri kullandırdı. Ama savasa
doğrudan girmedi. Yani bu noktaya ka-
dar saglıklı politikalar izledi. Ancak bu
noktada kalmalı. Oaha otesine geçip
doğrudan askeri roi oynamasında bir ya-
rar bnlunmuyor. Aksine, artık şn anda
ha aktif bir görttntü içine girmeye ağır-
lık vermeli ve sonucu az çok bclli olmuş
bu savaş sonunda kurulacak banş ma-
sasındaki yerini hazırlamalıdır". ABD
yönetiminin izlenimi o ki zaten Türkiye
de bunu yapıyor. Iran, Suriye ve Mısır
ile son temaslar bu çerçevede çabalar
olarak algılanıyor. Ayrıca Türkiye şim-
diden Irak'a karşı komşuluk ve dostluk
hislerini vurgulamaya başlasa bile bunun
Washington'u hiç rahatsız etmeyeceği
anlaşılıyor.
Arap diiayası: "Ankara'nın şa ana
kadar uyguladtgı politikalar, Türkiye'-
yi Baü dünyas ileflişkikrindeyiiksek bir
ptatforma getirdiği gibi Arap düayası ile
de ilişkilerini gölgekraedi. Türkiye'nin
üs kunandınnasının, Arap dünyasmdaki
imajını sarstıgı iddia» geçerli degil. Çiin-
kü birindsi, Türkiye'nin Arap dünyasın-
daki imajı hiçbir zaman iyi degüdi; ikin-
cisi de Arap ülketerinin çogunhıgn
Şu anda bulunduğu noktadan ileri ge-
çerek askeri rol alması halinde ise yukar-
da özetlenen pembe tablonun bozulacağı
kaydediliyor.
Savaşın gidişatına ilişkin son veriler de
Türkiye'nin şu anda bulunduğu nokta-
da ileri geçmesine olan ihtiyacın giderek
azalabileceğine işaret ediyor. Artık şu
nokta belli olmuş: "ABD önümüzdeki
haftalarda hava saldınlannı tamamen
Kuveyt'teki Irak birlikleri üzerinde yo-
ğunlaştıracak. Irak tank ve topçusunu
saklandıklan yerden çıkanp uçaklarla
vurmak için de şu ana kadar yaptığı gi-
bi saldırıya geçtiği izlenimi uyandıran,
bol basın duyurulu birlik kaydırmaları
yapacak. Yani Irak ile klasik anlamda
göğüs göğüse bir kara savaşına tutuşma-
yacak. Bu tür bir savaştan sonuç almak
belki aylar sürecek, ama Amerikan as-
kerlerinin yaşamı tehlikeye atılmadan
sonuç alınabildiği sürece Washington bu
planda ısrarlı olacak. Bu da Türkiye'-
Gündeme gelebilecek bir başka tehli-
ke de ABD'nin, toprak bütünlüğü ko-
nusunda güvence vermiş olmasından ce-
saretlenebilecek Irak yönetiminin, son
nefesini verirken Türkiye'ye karşı bazı
davranışlar içine girmesi. özelükle de
Türkiye'nin bunu bahane edip bir askeri
harekâta girmesini Washington'un en-
gelleyeceği hesabıyla askeri değeri olma-
yan ama siyasi açıdan Çankaya'yı yıp-
ratabilecek türden bir iki füze fırlatma-
sı. ABD Dışişleri çevrelerinde "Irak'ın
toprak bütünlügiinün konmacagj volun-
daki açıklamayı yaparak acaba iyi mi
yaptık, bn güvence Saddam Hüseyin'in
daha korknsuz davranmasına yol açar
mı?" gibi bir kaygı var.
Özetle, Ankara'nın bu noktadan iti-
baren bir askeri role tamamen kapılan
kapatıp banşa yönelik çabalar gösterme-
sinin Washington'u hiç de rahatsız et-
meyeceği anlaşılıyor.
ÇÖLDE TATBtKAT— Suudi Arabistan'daki Amerikan destek birlikleri, çölde bir Utbikat sırasında. (Fotograf: AFP)
ITALYA
Ochetto, yeni sol partinin başkanıAchille Ochetto, Demokratik Sol Parti adını
alan eski Komünist Parti'nin, genel
sekreterliğine ancak ikinci oylamada seçilebildi
NİLGÜN CERRAHOĞLU
ROMA — Artık "Demokra-
tik Sol Parti" (DSP) adını taşı-
yan eski komünist partinin
(İKP) ilk siyasi trafik kazası
mutlu sonla sona erdi. Hafta
başında lKP'nin küllerinden
doğan DSP'nin genel sekreteri
seçUmeyi başaramayan Achille
Occhetto, önceki akşam topla-
nan parti meclisinde oyların
yüzde 72'siyle yeni partinin ge-
nel sekreteri oldu. Ama ilk oy-
lamada uğradıgı ağır kayıp Occ-
hetto'nun imajına büyük bir
darbe indirdi.
Occhetto Roma'ya ancak yeni-
den seçilmeyi garantiledikten
sonra döndü. Occhetto'nun, 15
aydır üzerinde çahştığı bu yeni
parti projesi, özellikle bu tatsız
olaydan sonıa pek çok gözlem-
ci tarafından "öln dogmuş bir
proje" olarak nitelendirildi. Es-
ki lKP'nin oylarım yemek iste-
yen rakip siyasi partilerin lider-
lerinden sosyalist Bettino Cra-
xi, Cumhuriyetçi Ugo La Mal-
fa ve Hıristiyan Demokrat Ar-
naldo Forlani daha şimdiden
DSP'yi 'merhum' sıfatıyla ar-
şivlediler.
Sosyal demokrat yapıh olma-
sı gereken bu yeni parti seçmen-
lerin karşısına üç ayrı kanatla çı-
kıyor. "Her tip konıünizmle
tüm baglan koparmak" yanhsı
olan Occhettocular, "liberal
egilimli yeni bir sol parti" kur-
mak peşinde koşuyorlar.
DSP'nin Batı Avrupa'daki
diğer sosyal demokrat partiler
gibi daha klasik bir yapı içinde
kalmasını isteyen kanadı ise
partinin yüzde 20'sine hâkim
olan Giorgio NapoMtano temsil
ediyor. Radikal kanadı temsil
eden Pietro Ingrao ise aslında
komünızınden kopmaya hiç gö-
nüllü görünmüyor. Partiye dar-
be vurmamak için ve eski lKP'-
nin birlik ruhuna sadık kalarak
DSP serüvenini kabul eden Ing-
rao bu yeni sol partinin aslında
neo-komünistlerin partisi olma-
sını diliyor.
Buna karşın "dışarıdan
getenler" olarak adlandınlan ve
IKP deneyimini hiç paylaşma-
dıklan halde yeni doğan DSP'ye
ilhak olan bir grup aydın ise
Occhetto'ya verdikleri oylar ve
destekle, bu yeni oluşuma güç
katmaya çalışıyorlar. "Dısan-
dan gelenler'in başını ltalya'-
nın en saygın aydınlanndan bi-
ri sayılan ünlü gazeteci Paolo
Flores d'Arcais çekiyor.
Katı komünist çekirdeği oluş-
turan yüzde 5'lik bir grup da
DSP'den koparak yeni bir ko-
münist parti girişimi içine atılı-
yorlar. Senatoda şimdiden 11
senatörlük küçük bir grup oluş-
turan bu yeni komünist parti,
parlamentoda da kendini örgüt-
lemeye çalışıyor: "Komünizmi
yeniden kuruş" adını benimse-
yen grup bugün (10 şubat) Ro-
ma'da Brancaccio Tiyatrosu'n-
da bir araya gelerek "gerçek
komünistlerin" yeni partisini
kuracaklar.
Gözlemciler, büyük bir fırtı-
na ile yola koyulan DSP hak-
kında tahmin yurütmeye cesaret
edemiyorlar. Ama en iyimser
beklentiler bile 20 yıl önce seç-
menlerin üçte birinin oyunu
alan ikinci büyük Italyan parti-
sinin, gelecek seçimlerde ytizde
20'nin altına düşeceğini söylü-
yor. Occhetto sağlam bir takım-
la yola çıkmıyor.
TÜRK HALKININ SAĞDUYUSU
POLTITKADA
SORUNLAR
ERGUNBALCI
Irak Yıkılıyor...
Irak yıkılıyor. Köprüleri, elektriksantrallan, yolları, teleton,
su şebekeleri, Basra'daki petro-kimya tesisleri, altyapısı çö-
kertiliyor Irak'ın. Savaşın başlamasından bu yana 50 bin sorti
yapmış müttefik uçakları, 100 bin tondan fazla bomba yağ-
dırmışlar.
Önümüzdeki günlerde bombardımanlar daha da yoğun-
laşacak. Körfez'deki İngiliz kuvvetlerinin komutanı General
Peter de la Billiere, kara savaşı yaklaştıkça bombardımanla-
rın yoğunlaşacağını söyledi. İngiliz General geçen hafta Ri-
yad'da yaptığı açıklamada, "Şimdiye kadar yapılan bombar-
dımanlar, önümüzdeki günlerde gerçekleştirilecek bombar-
dımanların yanında hafif kalacak" dedi.
Arap dünyası kaynıyor. Sadece Arap değil, İslam ülkeleri,
3. Dünya kaynıyor. Irak'a yağdınlan "akıllı bombalar", bilgi-
sayarlı "süper füzeler", televizyon aracılığı ile 3. Dünya'da her-
hangi bir ülkede gecekondusunda oturan insanın da tepesi-
ne yağmaya başladı. Savaşın ilk günlerinde, yüz milyonlar-
ca insan teknoloji harikası bu silahları, şaşkınlık ve hayran-
lıkla izliyordu televizyon ekranlarında. Ama savaş uzadıkça
işin rengi değişmeye başladı. O teknoloji harikalarının sahi-
bi, zengin Kuzey'di. Korkunç silahların ölüm kustuğu ülke-
nin insanları ise kendileri gibi Güney'in, 3. Dünya'nın insan-
ları idi.
Süudi Arabistan'a asker gönderen Fas'ta geçen hafta 300
binden fazla insan, Batı aleyhine gösteri yaptı. Huzursuzlu-
ğun hızla arttığı Tunus'ta Dışişleri Bakanı, bombardımanlan
kınadı. Cezayir'de Saddam Hüseyin için yapılan gösterilere
onbinlerce kişi katılıyor. Suudi Arabistan'a asker gönderen
Pakistan'da Kara Kuvvetleri Komutanı General Mirza Aslan,
"Körfez savaşmın Siyonist stratejinin bir parçası oldugunu"
söyleyerek asker gönderme kararını alan hükümeti açıkça
eleşiirdi. Mısır'da öğrenci gösterilerinden korkan hükümet,
üniversiteleri kapalı tutuyor. İspanya'da, Malezya'da, Filipin-
ler'de Müslüman topluluklar savaş aleyhinde gösteriler dü-
zenliyor.
Türkiye'de kimiçevreler Körfez savaşmın demokratik bir
savaş oldugunu ileri sürdü, kimileri de emperyalısl savaş ola-
rak niteledi.
Körfez savaşı, bir ülkenin, BM üyesi başka bir ülkeyi işgal
ve ilhak etmesi sonucunda başlamıştır. İlhak edilen ülkenin
çağdışı olduğu, aile egemenlığine dayalı bulunduğu gibi sav-
lar sorunun özünü değiştirmez. Ama İsrail de yıllardır Arap
topraklarının üzerinde oturuyor. Filistinlilere kan kusturuyor.
Çok doğru. Ne var ki bu mantıkla gittiğimiz takdirde yarın
sözgelışı Hindistan'ın Pakistan'ı, Çin'in Vietnam'ı ya da Yu-
goslavya'nın Arnavutluk'u işgal etmesini haklı göstermek du-
rumunda kalirız.
Sorun, yeni bir işgali, eski işgali öne sürerek haklı göster-
mek değil, eski işgal ve haksızlığın ortadan kalkması için mü-
cadele etmektir.
Saddam'ın Araplan birleştirmek istediği, Kuveyt'i bu ne-
denle işgal ertiği savı da biraz eşeleyınce pek saglıklı değil-
dir. Körfez savaşı, Saddam'ın ne denli güçlü bir askeri me-
kanizma kurduğunu ortaya çıkarmıştır. Yüzbinlerce askeri,
binlerce tank topu barındıran yeraltı koruganlanndan en mo-
dern konvanşıyonel silahlara, kımyasal silahlara, uçakJara ka-
dar her türlü donanımı tamam büyük bir askeri güç.
Şimdi açık konuşalım.
Kuveyt bir Arap ulkesi otmayıp apayrı ırktan bir Hıristiyan
ülke olsaydı Saddam, bu ülkeyi yaşatacak mıydı?
Bir milyonluk ordusuyla muazzam bir askeri mekanizma,
militarist bir yönetim ve amansız bir diktaiör. Yanıbaşında 15
milyon nüfuslu, topraklarının altında 80 milyar varil petrol bu-
lunan ülkeyi yaşatacak. Buna inanabilmek için herhalde bi-
raz safdil olmak gerekir.
O zaman Körfez savaşı basınımızda bazı yazarların öne
sürdüğü gibi demokratik bir savaş mı?
Değil. Bu ne biçim demokratik savaştır ki Batılılar Irak'ı Ku-
veyt'ten çıkarmak için kıyameti kopartırken Suriye'nin ses-
siz sedasız Lübnan'ı işgal etmesini görmezlikten getmişler-
dir. ABD, kriz boyunca, Filistin sorunu için bir uluslararası
konferans toplanması gereğinden inatçı biçimde söz etme-
miştir.
Ve son olarak Kuveyt, petrol yerine sadece hurma ya da
muz üreten bir ülke olsaydı, ABD herhalde bu ufak ülkeyi kur-
tarmak için yarım miryonluk orduyu bölgeye yığmazdı. Suu-
di Arabistan ve Kuveyt, sadece petrol açısından değil sağla-
dıkları mali destek bakımından da Batı için çok önemlidirler.
Suudi Arabistan ve Kuveyt'ın ABD ile İngiltere'de milyarlar-
ca dolarlık yatırımlan, bu iki Batılı ülkenin mali sistemlerine
önemli katkıları vardır. Bu nedenle Körfez savaşında ABD
1
nin en sadık müttefiki İngiltere olmuştur.
Körfez savaşı, daha doğrusu Körfez krizi, başından beri
duygulara hitap eden bir bunalım olmuştur. Bu niteliği ne-
deni iie de yorumcuların büyük çoğunluğunu yanıltmış, hiç
beklenmedik gelişmeler göstermiştir.
Irak'ın Kuveyt'i işgal etmesi, dünyada haklı bir tepki yarat-
mıştır. Zorbalık ve güçlünün güçsüzü ezmesi, her zaman tep-
(Arkası 17. Say/ada)
Eğilim: îstikrar ve Irak'm toprak bütünlüğü
Dr. ŞÜKRÜ ELEKDAĞ
Emeklı BOyûkelçi
Bu ayın ilk günlerinde PİAR-Gallup
(Türkiye) tarafından Körfez savaşına Tür-
kiye'nin nasıl baktığına ilişkin olarak ya-
pılan ve tstanbul, Ankara, tzmir, Adana,
Gaziantep, Konva ve Zonguldak illerini
kapsayan bir karauoyn yoklamasmın tüm
sonuçlan basmımıza yansımadı. Oysa bu
sonuçlar, Türk kamuoyunun, savaşın na-
sıl ve hangi koşullarda son bulmasını ar-
zuladığı ve savaştan sonra ortaya çıkabile-
cek muhtelif dunımlardan hangisini Tür-
kiye'nin yaranna gördüğü hususlannda çok
önemli ipuçlannı ortaya koyuyordu.
Türk halkinin eğilimlerini açıklayan ve
dış poiitikamıza ışık tutan niteliği dolayı-
sıyla, söz konusu kamuoyu yoklamasmın
yorumlanmasının yararlı olacağı kanı-
sındayım
Türk halkinin eğilimleri
Kamuoyu yoklamasında savaşın hangi
koşullarda son bulacağına ilişkin dört se-
çenekli soru şöyle ifade edilmişti:
"Savaş aşağıdaki ihtimalkrden hangisi-
nin gerçekkşmesi ile son bulacaktır?
1) Hava bombardımanlarının devam et-
mesi, Irak'ın direnmesinin kınlarak ordu-
sunun dağılması ve teslim olması du-
rumunda.
2) Irak'uı bir süre sonra başlayacak ka-
ra savaşında da direncini yitirmemesi, sa-
vaşın uzaması, yaz aylannda müttefiklerin
kara harekâtımn etkisini kaybetmesi ve
müttefik ülkeler arasında catlaklar başgös-
termesi durumunda.
3) Irak'ın bombardımanlara dayanma-
sı, kara savaşında müttefik ülkelere azım-
sanmayacak kayıplar verdirmesi ve Ku-
veyt'ten çekilerek Irak içinde savunmaya
geçmesi halinde, müttefiklerin Birleşmiş
Milletler karan gereklerinin yerine getiril-
digi gerekçesivle savaşa devam etmemele-
ri ve Saddam'ın Arap halkları gözünde
kahraman olması durumunda.
4) Irak'ın Kuveyt'teki kara savaşında ağır
yenilgiye uğraması ve müttefik ülkelerin
Irak kuvvetlerini, Irak topraklannda da ta-
kip ederek tam silahsızlandırılmasını ger-
çekleştirmesi durumunda"
Kamuoyu tercihierinin bu secenekler
arasmdaki dağılımı yüzde olarak sırasıyla
şöyle olmuştur: 30.9.; 25.1; 11.7 ve 32J.
Bu sonuçlann en göze çarpan yönü,
Türk hallunın sadece çok küçük bir çoğun-
luğunun (Voll.7) Saddam'ın savaştan kah-
raman olarak çıkmasını görmek istediği ve-
ya bunu olası gördüğiıdür. Irak'ın savaş-
tan yenik çıkacağı varsayımına dayanan 1.
ve 4. seçenekleri olası gören veya eğilimle-
ri bu yönde olanlar ise toplumumuzun bü-
yük çoğunluğunu (•'«63.2) yansıtmaktadır.
Türk kamuoyunun tercihlerinin, "Baö-
lı öikeler-Orta Doğu ülkeleri" ekseninde-
ki yerini belirleme yönünden şu önemli
noktaya işaret etmekte yarar vardır. Türk
halkinin bu konudaki eğilimlerinin, Kör-
fez savaşına fiilen katılan Batılı ülkelerde-
ki eğilimlerden pek farklı olmadığını sö-
zünü ettiğimiz kamuoyu yoklamalan açık-
ça ortaya koymaktadır. Buna karşılık, ör-
neğin Mısır ve Suriye gibi Batı safmda Kör-
fez savaşına katılmış Arap ülkelerinde da-
hi, tamamen özgür koşullarda yapdacak bu
nitelikteki bir kamuoyu yoklamasının
Türkiye*deki eğilimlerin tam tersini yansı-
tacak sonuçlar vereceği kuşkusuzdur.
Irak'ın toprak bütünlüğü
Sözünü ettiğimiz kamuoyu yoklamasın-
da sorulan diğer bir soru ile seçenekleri
şöyle:
"Savaş sonrasında ortaya çıkabilecek şu
ihtimallerden hangisi Türkiye'nin yaranna
olacaktır:
1) Savaş gucünü elinde bulunduran, an-
cak Kuveyt'ten çekilmiş bir Irak.
2) Kuveyt'ten çekilmiş, kimyasal ve kit-
Son yapılan PİAR-
Gallup kamuoyu
yoklamasının sonuçlan,
halkımızın bölge
istikrarını bozacak güçte
bir Irak istemediğini,
buna ek olarak Irak'ın,
zayıf ve bitap hale
düşmesini arzu
etmediğini de ortaya
koymaktadır.
lesel imha silahları elinden ahnmış fakat
toprak bütünlüğü korunmuş bir Irak.
3) Hem sosyal bem de iktisadi altyapısı
tahrip olmuş, zayıflamış ve parçalanma
tehlikesi ile karşı karşıya bir Irak.
4) Üstünde, Arap, Kürt ve Türk federe
devîetleri kurulmuş bir Irak!'
Kamuoyu tercihlerinin bu secenekler
arasmdaki dağılımı yüzde olarak sırasıyla
şöyle olmuştun 13.7; 60.8; 18.3 ve 7.2.
Bu sonuçlann yansıttığı en çarpıcı nok-
talardan birincisi, Türk hallunın büyük ço-
ğunluğunun (°7o6O.8) savaştan sonra Irak'ın
toprak bütünlüğünün korunmasıru istedi-
ğidir. Kamuoyumuzun büyük çoğunluğu,
aynı zamanda, Irak'ın savaştan sosyal ve
iktisadi altyapısı tahrip olmuş, son derece
zayıflamış ve parçalanma tehlikesi ile kar-
şı karşıya bir durumda çıkmasını arzu et-
memektedir. Bunun anlamı açıktır: Halkı-
mız, Irak topraklarının Iran ve Suriye ta-
rafından paylaşılmasına karşın olduğu gi-
bi, Türkiye açısından da böyle bir eğilimi
desteklememektedir. Bu hususun, Türkiye1
nin, Musul ve Kerkük üzerinde "etnelleri"
oldugunu ileri sürenlerin iddialarına da
açık ve seçik bir yanıt teşkil ettiği açıktır.
Di6er bir deyişle, kamuoyu yoklaması-
mn sonuçlan, halkımızın, bölge istikran-
nı bozacak güçte bir Irak istemediğini, bu-
na ek olarak Irak'ın, bünyesindeki etnik
unsurlan üniter bir devlet yapısı içinde bir
arada tutamayacak ve toprak bütünlüğü-
nü koruyamayacak derecede zayıf ve bitap
hale düşmesini arzu etmediğini de ortaya
koymaktadır
Bu bağlamda, yoklama sonuçlan Türk
kamuoyunun iki eğilimini daha yansıtmak-
tadır. Bunlardan birisi, komşulanmız Iran
ve Suriye tarafından Irak'ın toprak bütün-
lüğüne karşı başvurulacak bir girişime
Türkiye'nin kesinlikle lakayt kalamayaca-
ğıdır. tkincisi de Irak topraklannda özerk
bir Kürt devletinin kurdurulmasına karşı
Türk kamuoyunda mevcut derin hassasi-
yettir.
Bu sonuçlar, Türk halkinin sağduyusu-
nu ve ülke çıkarlannı isabetli biçimde de-
ğerlendirme yeteneğini ortaya koy-
maktadır.
Irak'ta iiçlü federasyon
modeli
Anket sorulan arasında bulunan, Arap,
Kürt ve Türkmen federe devletlerinden olu-
şacak bir Irak federasyonu kurulması se-
ceneginin de Türk kamuoyunun pek küçük
bir azınhğı tarafından ("Ç«7.2) desteklenmiş
olması düşündürucüdür. Federasyon yak-
laşımına halkımızın sıcak bakmamasının
sebebini nasıl izah edebiliriz? Zannediyo-
rum, bunun yegâne izah tarzı, Irak'ta bu-
gün bu yönde oluşturulabilecek bir mode-
lin yann Türkiye için de emsal teşkil ede-
bileceği endişesidir. Kürt liderlerinden Ta-
labani'nin birkaç gün önce "Türkiye, Irak
için ileri sürdüğünü ilk önce kendi bünye-
sinde uygulasın" yolundaki ifadeleri, hal-
kımızdaki kaygılann ne denli gerçekçi ol-
duğunun karutı değil midir?
Ancak anket sonuçlannın Türk halkınm
Irak'ta yaşayan, Musul ve Kerkük'te yo-
ğunlaşmış soydaşlannın akibetlerine du-
yarh olfnadığı şeklinde yorumlanması da
son derece yanlış ve hatta tehlikelidir.
Türkiye'nin, savaş sonrası Irak'ta yaratüa-
cak siyasi ve sosyal ortamda, soydaşlanna
karşı hiçbir aynmcı muamelenin yapılma-
masına ve onlann her alanda tam hak eşit-
liğinden yararlandınlmalanna azami has-
sasiyet göstereceği bilinmelidir.
Ancak Türkiye*yi Ortadoğu'da demok-
rasi, laiklik ve insan haklarının liderliğini
yapan ve dış ülkelerdeki soydaşlarının sos-
yal ve kültürel haklanna etkili biçimde sa-
hip çıkabilen bir konumda görmek istiyor-
sak, kendi bünyemizde temel hak ve özgür-
lükler alamndaki eksiklikleri gidermemiz
gerektiğini de unutmamamız gereklidir.
Alptemoçin'in ziyaretleri ~
Son iki hafta süresince, gerek ABD ge-
rek Batı Avrupa basınında, Türkiye'nin
Irak'a karşı yayılmacı emeller beslediği ve
Musul ile Kerkük'ü ele geçirme hesaplan
peşinde olduğu, ülkesinin Güneydoğusu-
na yaptığı büyük yığınağın da bu amaca
yönelik bulunduğu yolunda bir hayli ha-
ber ve yorum yayımlandı. Bu tür yorum-
lar, Arap dünyasının Türkiye'ye daha da
soğuk bakmasına ve bazı tepkiler göster-
mesine yol açtı.
Öte yandan Batılı müttefiklerimizden
bazıları bu değerlendirmelere öylesine
inandılar ki Türkiye'nin yayılmacı maksat-
lan için kendilerinden yararlanmayı tasar-
ladığı endişesiyle NATO Çevik Kuvveti'ne
katkıları hususunda dahi tereddüte duştü-
ler.
Hükümetçe son günlerde bu konuda ya-
pılmış olan açıklamalara ragmen ülkemiz
aleyhindeki bu önyargılı tutumun devam
ettiği gözlenmektedir. Nitekim, birkaç gün
önce, Fransız eski Dışişleri Bakanı Clau-
de Cheysson, "Türkiye'nin Irak toprakla-
nnda gözü oldugunu ve Türkiye, İran, Sn-
riye arasında kurulacak olan cephenin,
Irak'ın kuzeyini paylaşabilecegiai" Avru-
pa Parlamentosu'nda ileri sürdü.
Türkiye'nin niyetleri hakkındaki bu yan-
lış değerlendirmelerin bir an önce bertaraf
edilmesinin önemi açıktır. Sıcak çatışma-
lann ve yanlış hesapların birçok durumda,
devletlerin birbirlerinin niyetlerini yanlış
değerlendirmelerinden ileri geldiğinin ta-
rihte sayısız örnekleri vardır. Bu bakımdan,
Türkiye'nin, İran ve Suriye ile iyi bir ileti-
şim içinde olması zorunludur. Bunun ya-
nında, Türkiye'nin gerçek görüş ve niyet-
lerini diğer bazı bölge ülkelerine ve Batılı
müttefiklerine de açıklayarak, onlann yan-
lış değerlendirmelerden kurtulmalanm sağ-
lamaya çabşmasmın sayısız yaran vardu-.
Dışişleri Bakanı Sayın Kurtcebe Alpte-
moçin'in bu amaca yönelik olarak başla-
mış olduğu dış ziyaretlerinin ve girişimle-
rinin zamanlaması bu bakımdan uygun ol-
muştur. Kanımızca, yukarıda açıkladığımız
kamuoyu yoklamalannın sonuçlan, yapa-
cağı görüşmeler sırasında güvenle yararla-
nabileceği ve Türkiye'nin gerçek niyetleri
hakkındaki beyanlarını kuvvetle destekle-
yen veriler olacaktır.