Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
1 ŞUBAT 1991
MÜZİK
KÜLTÜR-SANAT CUMHURİYET/7
Menuhin 75 yaşında
• LONDRA (AP) — Ünlü keman virtüozu Yehudi
Menuhin önümüzdeki nisan ayı ortalarında yetmiş
beşinci doğumgunünu kutlayacak. Menuhin'in yetmiş
beşinci doğum yılı dolayısıyla Londra'da bazı kutlama
konserleri de düzenlenecek. Sir Yehudi Menuhin aynı
zamanda Londra Uluslararası Yaylıçalgılar Dörtlüleri
Yarışması'nın sanat yönetmenliğini üstlendi. Menuhin'in
yetmiş beşinci doğumgunünden birkaç gün önce, 10-15
nisan günleri arasında düzenlenecek yanşmaya sekiz
ülkeden 24 dörtlü katılacak. Menuhin, önceki gün
yanşmaya katılması beklenen Sterling Yayhçalgılar
Dörtlüsü'nün üç müzisyeniyle Londra'da bir araya geldi.
YARIŞMA ~ ~
Cemal Nadir'in anısına
• BURSA (Cumhuriyet Biirosu) — Bursa Kültür Sanat
ve Tlırizm Vakfı, Bursalı ünlü karikatürist Cemal Nadir
Güler'in anısına uluslararası bir karikatür yanşması
düzenleyecek, Cemal Nadir'in dünyada ve Türkiye'de
yeniden tanıtılmasımn, gençlere duyunılmasının
amaçlandığı yarışmanın katılma koşullan ile jüri
üyelerini belirleme çalışmalannın sürdUğü bildirildL
Kültür Sanat ve Turizm Vakfı Genel Sekreteri ömer
Ersöz, önümüzdeki günlerde tüm hazırlıklann
tamamlanarak karikatür sanatçılarına duyuruda
bulunacaklannı söyledi. ömer Ersöz, Uluslararası Bursa
Festivali çerçevesinde bu yıl ilk kez düzenleyecekleri
karikatür yanşmasımn bundan sonra her yıl yapılacağını
kaydederek bunu geleneksel hale getireceklerini belirtti.
Hazırlıklan süren şartnameye göre yarışmaya
katılacakların yapıtlannı en geç 15 mayıs gününe dek
kendilerine ulaştırmalarını isteyeceklerini anlatan Ersöz,
uluslararası festivaJin ikinci günü olan 13 haziranda da
ilk üçe girenlere ödüllerinin verileceğini bildirdi.
Biriııci ^ütopva' bulunamadı
• Kültür Servisi— Milliyet Sanat dergisinin düzenlediği
Abdi Ipdcçi Ütopya Yanşması sonuçlandı. Her yıl Abdi
Ipekçi'rün anısına düzenlenen geleneksel sanat
yarişmalarının on birincisi 'Ütopya'ya aynlmıştı. 56
yapıtın katıldığı yarışmanın Enis Batur, Orhan Duru,
ömer Fanık ve Halûk Şahin'den oluşan seçiciler kurulu,
yanşmaya gönderilen yapıtlar arasında birincilik, ikincilik
ve üçüncülük ödüllerine değer çalışma bulunmadığına
karar vererek ödül tutannın 8 yapıta mansiyon olarak
paylaştınlmasım uygun gördü. Seçiciler kurulunun
değerîendirmesi sonucunda, mansiyona değer görülen
yapıtlar ve yazarları şöyle (soyadına göre alfabetik):
"Saklı Gezegen" (Zeynep Ankara), "Ikibindoksandokuz"
(Kemal Mükremin Barut), "Ekrandaki Ütopya" (Şafak
Ahmet Deniz), "X.X.XXXX" (Işık Tabar Gençer), "Ça
ira" (Kutlu Tünca Hacıoğlu), "Düşistan" (Ateşhan Örs),
"Ütopya" (Doğu Perinçek), "Yüriiyorum, O Halde
Gidemem" (llhan Uçku).
BALE
Türk Adımlı Bale' tartışması
• ANKARA (AA) — "Türk Adımlı Bale" çahşmasının
kaldınlmasını isteyen Bale Müdürü ve Başkoreograf
Altan Tekin ile Başöğretmen Gülay Sargın, idari
görevlerinden alındılar. Devlet Opera ve Balesi Genel
Müdür Yardımcısı Mete Ünal başkanlığındaki Disiplin
Kurulu, iki sanatçının savunmalannı inceledikten sonra
görevlerinden alınmasını kararlaştırdı. Mete Ünal,
yönetici sanatçılar hakkında ilgili yasanın 44. maddenin
işletildiğini kaydederek, "Sanatçılar, genel müdürluk
hakkında beyanatta bulunamaz. Bu suç, yasamızın 44.
maddesine giriyor. O maddeden yola çıkılarak
görüşüldü" dedi.
SERSİ
'Mozart' sergisi açılıyor
• Kültür Servisi — 1991 Mozart yılı nedeniyle
Istanbul'daki Avusturya Kültür Ofisi'nin programında yer
alan etkinliklerden "Mozart" sergisi, yann başhyor. Sergi
lstanbul Devlet Operası'nda, Atatürk Kültür Merkezi
salonlannda açılacak. Bunu Ankara ve tzmir devlet
operalanndaki sergiler izleyecek. 153 resimden oluşan
sergi, VVolfgang Amadeus Mozart'ın doğumundan
ölümüne kadar uzanan bir kesit içersinde bu Avusturyalı
bestecinin yaşamı, eserleri ve çağı konusunda belgesel
nitelikte bilgi vermeyi amaçlıyor. Sergide yer alan
fotoğraflarda, yaşamımn çeşitli dönemlerinde Mozart,
yakmlan ve dostlan, kendi el yazısıyla kaleme aldığı
besteleri, yayımlanmış besteleri, Mozart'ın döneminde
yaşayan çeşitli sanatçılar, Mozart'ın gitmiş olduğu
kentlerin o zamanki görünümleri, Mozart operalannın
ilk temsiUerinde yer alan sanatçılar görülüyor.
PLASTİK SANATLAR
Plastik sanatlar paneli
• Kültür Servisi — Çanakkale Seramik Sanat
Galerisi'nin düzenlediği, resim, heykel, seramik ve çok
boyutlu uygulamalann düşünsel yapısının konu edildiği
panel dün yapılan genel değerlendirme konuşmalanyla
sona erdi. Beril Anılanmert, Beral Madra ve Saim
Bugay'ın konuşmacı olarak katüdıkları toplantıda Beril
Anılanmert, "Seramik malzemenin endüstri ve sanat
boyutları olması nedeniyle, panelde sanat ve endüstri
alanında iiyelerin birlikte göruş bildirmeleri, konuyu
değişik boyutlara götürecek ana tema üzerinde
yoğunlaşılmasını engellemiştir" dedi. Beral Madra, resim
sanatı üzerine, konuşmacıların belgelere ve verilere
dayanarak, Türkiye*deki resim ve üç boyutlu yapıtlann
düşünsel yapısının ana hatlannı özetlediklerini aktardı.
Heykeltıraş Saim Bugay ise otunımun heykel, resim ve
seramik gibi ayrımlar yapılmadan "Sanatta Düşünsel
Yapı" olarak gerçekleştirilmesinin daha iyi olacağına
dikkat çekti. Düşünsel yapının tüm sanatlarda ortak
olduğunu aktaran Bugay, heykel sanatı üzerine,
konuşmacıların sinirli hava içinde uzayan oturumda öz
olarak düşünsel yapıyı tartışmadıklarını belirtti.
SINEMA/AIILLÂ DORSAY
Antalya şenliği için hazırlanan yeniyönetmelik üstüne
Antalya neyle oynuyor?Yeni yönetmelikte
yanşmaya katılacak
filmlerin 'daha önce
gösterime çıkmamış'
olmasını şart koşan
Antalya Festivali
yöneticileri böylelikle
lstanbul Festivali
kapsamında yapılan
Eczacıbaşı Ulusal
Film Yarışması ile
Ankara Festivali
kapsamında yapılan
ulusal film
yarışmalarını hedef
almakta, onlan açık
biçimde sabote etmeye
çalışmaktadır.
Türk sineması zor günler ge-
çiriyor, dogru. Bu konuda ilgi-
li (veya kimi zaman ilgisiz) her-
kes bir seyler >anp çiziyor. Ama
kimi zaman da hem de sinema-
nın içinden olan kişiler ve ku-
rumlardan öyle davranıslar or-
taya çıkıyor ki, şasar kalırsınız.
Buna son örnek, Antalya şen-
liği için hazırlanan veni yonet-
meligin kimi maddeleridir. Bu
şenliğin ciddi bir yonetmelige
kavuşmasını yıllar yılı düşün-
dük, istedik, beiirttik. Neden
sonra bu yapılmaya çalışılıjor.
Bu arada festivalin daha önce
gösterime çıkmamış, "bâkir"
filmlere açık olması gerektiğini
düşünduğumüz bir dönem de
oldu. Tıpkı diğer önemli festi-
vallerde olduğu gibi... Türk si-
nemasının yılda nerdeyse 200
fılm ürettiği yıllardı bunlar!..
Ve Antalya, filmlerin daha ön-
ce gösterime çıkmamış, hiçbir
yerde oynatılmamış olmasını is-
temek hakkına ve gücune sahip-
ti. Bu yapılmadı.
Şimdiyse sinemamızm üreti-
minin son derece düştüğü, ko-
şullann ağırlaştığı bir dönemde,
bu yönde bir koşul getiriliyor.
Yönetmeliğin 3. maddesi aynen
ANTALYA NEREYE? — Yıllar yılı bir kasaba şenligi görunümunden kurtulamayan Antalya Film
Festivali'nde gecen yıl olduğu gibi önceki yıl da Tank Akan en iyi erkek oyuncu odülüne değer
buhınmuşru. Akan, ödülünü Antalya Belediye Başkanı Hasan Subaşı'nın elinden almıştı.
şöyle diyor: "Antalya Altın
Portakal Film Festivali, bir ön-
ceki festivalin biıim tarihinden
sonra çekimi yapılarak eser iş-
leme belgesi almış ve yıl içerisin-
de yurt içinde hiçbir şenlik, fes-
tival ve yanşmalara katılmamış
35 mm'lik tüm Türk filmlerine
açıktır."
Türkçe yanlışlarını bağışla-
yın, bize ait değil. Elbette ki
"hiçbir" diye başlayan bölü-
mün sonundaki sozcuğün tekil
olması, yani "hiçbir şenlik, fes-
tival ve yanşmaya katılmamış"
denmesi gerekir. Ama Turkiye'-
de artık Türkçe konuşan-yazan
mı kaldı deyip, bunu geçelim!..
Asıl önemli olan, maddenin
ruhudur. Gerçekten de bu tnad-
de, masum görünümü altında,
Ulkemizde son yıllarda yapılan
2 ciddi sinema organizasyonu-
nu, yani lstanbul Uluslararası
Festivali kapsamında yapılan
Eczacıbaşı Ulusal Film Yanş-
ması ile Ankara Festivali kap-
samında yapılan ulusal film ya-
rışmalarını hedef almakta ve
onlan açık biçimde sabote etme-
ye, engellemeye çalışmaktadır.
Bu açıktır. Konan yuksek ödtt-
lün de katkısıyla, film sahiple-
rinin yalnızca Antalya'ya katıl-
ması ve fılmlerini diğer şenlik-
lerden çekmesi zorunlu hale ge-
tirilmektedir. Diğer bir deyişle,
tstanbul veya Ankara şenlikle-
rine katılan fılmler sanki ceza-
landırılmaktadır.
Oysa İstanbul ve de Ankara
şenliklerinin kendilerine özgü
bir mantıkları, organizasyonlan
ve sinemamıza önemli katkılan
olmuştur, olacaktır. İstanbul
Festivali, ulaştığı dev ve ulusla-
rarası bir organizâsyon boyut-
ları içinde, Istanbul'da topla-
mayı başardığı 100'ü aşkın ya-
bancıya, sinemamızm bir yıl
içindeki ömeklerini toplu biçim-
de sunmakta, filmler üzerinde
anında ilgi toplamayı ve kimi-
lerini anında kimi uluslararası
şenliklere davet ettirmeyi başar-
maktadır. .Ankara şenliği ise da-
ha yeni, genç bir çabadır. Ama
o bile ulusal yanşmaya ulusla-
rarası sinema adamlannı çağıra-
rak ve özellikle genç sinemayı
özendirici bir nitelik kazanma-
ya çahşarak, sinemamıza olduk-
ça yararlı bir perspektif açma-
ya doğru gitmektedir. Oysa An-
talya'mn son karan, savaşia bir-
likte Ankara festivalinin iptali
için kuşkusuz bir diğer neden
oluşturmuştur. lstanbul festivali
ise, en kötü olasılıkta başlangıç-
taki asıl amacına, yani kaliteli
yabancı sinema orneklerini bi-
zim seyircimıze sunma misyo-
nuna geri dönecek, yerlı film ya-
rışmasını, çok zorlanırsa iptal
edecektir. Peki, bu sonuç da si-
nemamıza yarar mı getirecektir
acaba?
Bu 2 yarışmanın da ortadan
kalktığını düşünelim. Antalya
festivali bunların yerini alabile-
cek midir? Yıllar yılı bir kasaba
şenliği görunümunden kurtula-
mayan ve kurtulması için de
kendi adıma yakın gelecekte
hiçbir umut görmediğim Antal-
ya, hangi altyapısı, hangi bilgi
ve pratik birikimi, hangi dona-
nımıyla bu işe sıvanacaktır?
Acaba onca yabancı konuk ge-
tirebilecek, hadi getirtildiği var-
sayılsm, o hamam gibi kültur si-
nemasına veya belediyenin kuş
yuvası misali saloncuğuna mı sı-
ğıp yerli film izlenecektir? Ya-
bancılann Türk fılmi izleyece-
ğim diye mazoşist tutumlara gi-
receği mi sanılıyor? Sahi aklımı-
za gelmişken, Antalya belediye-
si ödullere yüz milyonlar ayır-
mayı düşunürken, gelecek fes-
tival için yeni bir mekân, yeni
bir salon oluşturmak, hiç ol-
mazsa şimdilik, o köhnemiş
kültür sinemasını biraz onar-
mak işine de herhalde çoktan
başlamıştır. Değil mi?
Gerçek şu ki Antalya şimdi-
ye dek ulaşabildiği düzey için-
de sinemamıza elbette belli bir
yarar getirmiştir, getirmeye de
devam edebilir. Ama Antalya'-
nın yerel yöneticileri, şimdiye
dek (kim olurlarsa ve hangi par-
tiden olurlarsa olsunlar) sorun-
lara hep bir politikacı gibi bak-
mışlar, Türk sinemasının sorun-
larını ciddi biçimde asla düş'ün-
memişlerdir. Oysa İstanbul fes-
tivali, olaya hep sinemamızm öz
yararları açısından bakmış ve
bu alanda özellikle dışa dönük
bir tanıtımı ön plana almış, us-
telik de başarmıştır. Antalya'-
nın bu düzeye ulaşabilmesi için
daha kırk fırın ekmek yemesi
gerekir. Antalya'alara bu akıl-
ları kirnler verdi, bilemiyoruz.
Ama sinemamızm şu zor döne-
minde, tanıtım, işbirliği, eski
kamplaşmalann unutulması gi-
bi sloganlan dillerine pelesenk
edenler, eğer bu akıllan da ve-
renlerle aynı kişilerse, yuf ol-
sun!..
Alan Pakula'nınfılmi "hukukfılmleri"nin kendine özgü çekiciliğini taşıyor
'Şüphe altında'bir savcıŞiipke Allında
(Presumed Innocent) /
Yönetmen: Alan J. Pakula
/ Senaryo: Frank Pierson
/ Görüntü: Gordon VVillis
/ Müzik: John WiUiams /
Oyuncular: Harrison Ford,
Brian Dennehy, Raul
Julia, Greta Scacchi /
Bonnie Bedelia / Bir
Warner Bros filmi (Fitaş,
Nova-Baran, Yddız,
Kristal, Izmir Çınar,
Ankara Batı, Balıkesir
Şan, Adana Metro,
Antalya Ulusoy vs.)
'Hukuk filmleri'nin kendine
özgü bir çekiciliği vardır. özel-
likle Hollywood'dan geldiğin-
de... Çünkü Amerikan sinema-
sı, hukuk ve adalet sorunlarına
da kitleler için çekici şablonlar-
la yaklaşmayı hep bilmiştir: 'İyi'
ve 'kötü' arasındaki çekişme,
bireysel inadın ve direnişin son-
sal zaferi, 'doğru'nun ve 'suç-
lu'nun bir soruşturma veya yar-
gılama boyunca meydana çıkı-
şıyla bir gerilim fılmınin şema-'
sı arasında ustaca kurulan ko-
şutluk... Oysa diyelim ki bir
Fransız sineması benzer sorun-
lara yaklaştığında, Andre' Ca-
yatte gibi gerçek bir hukukçu si-
nemacının çabalan, aşın bir di-
daktiklik ve şematizmle sonuç-
lanmaktan kurtulamamıştır...
'Şüphe Altnda', bu açıdan ti-
pik Hollywood usulu 'hokuk
'MASUM SUÇLU' — Harrison Ford'un basrolünü oynadıgı "Şüpne Alanda" filmi, "masum suçhı"
temasına dayanan, ancak genelde pek inandırmayan bir fîlm. Yine de hukuk sonınları ve Ameri-
kan yargı sisteminin özellikleri, yeleri kadar surukleyici bir malzeme olustunıyor denebilir.
filmi'nin (buna yargılama fılmi
de diyebilirsiniz) tüm öğelerini
taşıyor. Bir savcı, öldürülen bir
kadının davasıyla ilgilenmekle
görevlendirilir. Ama ondan son-
rası neler de neler içermez: Ka-
dın da bir savcı yardımcısıdır...
Kahramanımızla aynı büroda
çalışmaktadır... Onun metresi,
giderek kurtulamadığı tutkusu
olmuştur... Üstüne üstluk, baş-
ta başsavcı, yatağından geçme-
dik kimse de kalmamıştır. Bu
tuzlu-biberli öykü, elbette ki
gerçek ve inandıncı bir öyküye
hiç benzememektedir. Ne var ki
Hollywood, bu filmi de yeterin-
ce allayıp pullamayı becermiş ve
insanlara gerçek, otantik bir hu-
kuksal olayı, yaşanmış bir da-
vayı izlemenin yanılgısını be-
nimsetmeyi başarmış görunü-
yor.
Evet, Harrison Ford'un sert
çizgilerini taşıyan savcı Rusty
Sabitch, sıvandığı davada gitgi-
de köşeye sıkışır. Çünkü kadın-
la ilişkisi meydana çıkmış, öldü-
rulduğü gece evindeki bardak-
ta kendisinin parmak izleri bu-
lunmuştur. Bu suçlamadan sıy-
nlmak ve suçsuzluğunu kanıtla-
mak, ancak adaletin ve huku-
kun kendine özgu incelikleri sa-
yesinde mumkün olabilecektir.
'Şüphe Altında', görüldüğü
gibi 'masum suçlu' temasına da-
yanan ve bu temaya dayanan
birçok filmi (başta Hitchcock'-
un unlü 'Lekeli Adam-The
VVrong Man'i) anımsatan bir
fîlm. Dayandığı çok satan ro-
manın fantezi, şişirilmiş yanla-
nm bir film boyutlannda daha
da büyüten ve genelde pek inan-
dırmayan bir film. Ancak hu-
kuk sorunlan ve Amerikan yar-
gı sisteminin özellikleri, yine de
film boyunca yeteri kadar sü-
rükleyici bir malzeme oluştura-
biliyor denebilir. Yüzündeki ha-
şarı çocuk ifadesini silemese de
Harrison Ford, kumaşı olan bir
oyuncu olduğunu kanıtlıyor.
"Orümcek Kadının Öpücüğü'
filminin devrimcisi Raul Julia,
avukat rolünde oldukca şaşırtı-
cı. Filmin bizce asıl kozu ise kı-
sa rolüne karşın Greta Scacchi
oluyor. Lutfen bize biraz daha
Greta Scacchi ve Scacchi'li
film!.. Zaten Scacchi'nin, fîlm-
de savcının kansmı oynayan
Bonnie Betfelia'yla birlikte var-
lığı, fılme damgasını vuruyor ve
'hukuk arenası'ndaki bu 'erkek-
ler savaşımı'nı, sonuçta bir 'ka-
dın filmi' yapıyor...
Taklit cam
eşyalar
• Kültür Servisi —
Dünyanın en ünlü cam
ustalanndan Emile GalK
günümüzde başansının
kurbanı olmuş
sanatçılardan biri. Çünkü
Galle'in 1900 tarihli ve
imzasını teşıyan vazo ve
lambaları dünya genelinde
en sık kopya edilen objeier
içinde başı çekiyor.
Romanya'da üretilen taklit
ediimiş sahte Gaile imzalı
ürünler piyasayı sardı.
Konunun uzmanı olan
kişiler bile gerçek ve
sahteleri birbirinden
ayırmakta zorlanıyor.
Kopyalar içinde mükemmel
örnekler de var. Paris ve
Nancy'deki dükkanlarda
sahte lambalar peynir-
ekmek gibi satıhyor. "Galli
tekniği"nin özellikle
Romanya'da kurumlaştığı,
14 fabrika genelinde 25.000
memur-işçinin objelerin
ihracı için görev aldıklan
belirtiliyor.
Horhor'da
"Ninja Kaplumbağaları" bilimkurgusal bir masal
Kötttlere karşı dört kaplumbağa
• Kültür Servisi — Pertev
Boyar'ın, portre, natürmort
ve peyzajlardan oluşan 50
eseri Horhor Sanat
Galerisi'nde sergileniyor.
1897'de doğan Selim Pertev
Boyar Askerı Rüştiye ve
Kuleli Lisesi'nde okuduktan
sonar 194O'lı yıllarda albay
rütbesi ile emekliliğine
kadar sürdürdüğü
subayüğın yani sıra sanat
çalışmalannı da geliştirdi.
1948 yıhnda basılan "Türk
Ressamlan" kitabı ile de
tanınan S. Pertev Boyar'ın
Horhor Sanat
Galerisi'ndeki sergisi 24
şubata dek sürecek.
Erdinç ve Akçıl
BaküVle
• Kültür Servisi —
Orkestra şefi Erol Erdinç ve
kemancı Saim Akçıl 5
şubat tarihinde
Azerbaycan'ın başkenti
Bakü'de bir konser
verecekler. Bakü Devlet
Filarmoni Orkestrası'yla
birlikte gerçekleştirilecek
konserde Nevit Kodalh'nın
"Telli Turna" adlı yaptı,ı
Mozart'ın "5 no.lu Keman
Konçertosu" ve
Rahmaninofun "2.
Senfonisi" seslendirilecek.
Erdınç'in şef, Akçıl'ın solist
olarak yer alacağı bu
konserin ardından
sanatçılar bir de TV
programı
gerçekleştirecekler.
AKMldefilm
gösterileri
• İSTANBUL (AA) —
Atatürk Kültür
Merkezi'nde, şubat aymda
gösterilecek filmler belli
oldu. Programa göre 6-24
şubat tarihleri arasında,
yönetmenliğini Jean-Jaques
Annaud'un yaptığı "Ayı"
filmi gösterilecek. 27-28
şubat ve 1-2-3 mart tarihleri
arasında ise Frank Oz'un
yönetmenliğini yaptığı,
başlıca rollerini Steve
Martin ile Michael Caine'in
paylaştığı "Kirli, Çürük ve
Adi'" adlı fılm
izlenebilecek. Fihn
gösterimleri, pazartesi ve
salı günleri dışında, saat
14.30 ve 18.00'de yapılacak.
BüGÜN
• Kısa film IFSAK'ın 12.
Ulusal Kısa Film
Yanşması'na katılan
filmlerden gösterime
alınanlar, saat 19.00'dan
itibaren İFSAK'ta
(Kumbaracıbaşı Yokuşu,
Kumbaracı Han, Tünel)
izlenebilecek.
bugün
bilsakNinja Kaplaotbagaları (Teenage Mutant Ninja Turtles) / Yönetmen: Steve Barron /
Senaryo: Todd W. Langen, Bobby Herbeck / Görüntü: John Fenner / Oyuncular: Judith
Hoag, Elias Koteas, James Saito, Jay Patterson, Michael Turney / Bir Golden Harvest
filmi (Atlas, Gazi, Yumurcak, vs.)
'Hollytvood'un son harikası' işte karşınızda!..
Uzakdoğu felsefesi ve de dövüşüyle yetişmiş, dör-
dü bir orduya bedeL 'kötülere karşı' ortahğı bir-
birine katan dört kaplumbağa!..
Evet, bu yeni harika fdmin öyküsü böyle...
Radyoaktif bir maddeyle temas ettikleri için
"büyüyen" ve insan boyutlanna ulaşan bir fa-
reyle dört kaplumbağa, tipik ve karamsar bir bi-
limkurgu filminin karabasana dönuşmüş New
York dekorunda, Uzakdoğulu bir silahşörün yö-
netiminde örgütlenen ve kente dehşet saçan "ayak
çetesP'ne karşı savaşıma girişiyorlar.
"Ninja Kaplumbağalan", artık ömrünü dol-
durmusa benzeyen Hong Kong fılmlerinin, büim-
kurgusal bir masal ve de "Mappet Show"un ya-
ratıcısı artık yaşamayan Jim Henson'ın
"knklalan" ile kanşımından oluşan garip bir
fihn... Filmin ardında, Uzakdoğu (Hong Kong)
fılmlerini yıllardır dünyaya pazarlayan Golden
Harvest şirketiyle birlikte bu filmlerin ünlü ya-
pımcılarından, Uzakdoğu'da adeta bir impara-
torluğun sahibi olan- Chow kardeşlerden Ray-
mond Chow"un da adını bulmak ilginç...
"Ninja Kaplumbağalan", Kevin Eastman ve
Peter Laird'in resimli roman kahramanlarından
ve Jim Henson'ın bunlara dayanarak yaptığı kuk-
lalardan yola çıkmış. Ama kaplumbağalar, ger-
çek insanlar tarafından canlandırılıyor. Hong
Kong kökenli karate filmlerine özgü tüm şiddeti
bir "çocuk filmi"nin çerçevesine taşıyor film...
Uzakdoğu felsefelerinin, Budizm öğretisinin an-
lamsız kmntılar halinde yer aldığı öykü, günü-
müz sinemacüarının çocuklaralayık gördukleri
"masallar" konusunda ilginç bir örnek oluştu-
ruyor. Kuşkusuz oldukça "gırgır" yanlan olan,
tam bir seyirlik oluşturan bu surukleyici film, öte
yandan artık "çocuk dünyası"nda, Andersen veya
Grimm Kardeşler masallannın da Disney tarzı
canlandırmanın da aşılmış, daha doğrusu değiş-
miş olduğunu gösteriyor. Artık alabildiğine ge-
mi azıya almış bir fantezi, hep sıradışını arayan
bir fantastik duygusu ve kaçınılmaz bir şiddet
'|çocuk filmleri" denen kurdelalann da baş özel-
likleri arasındadır. "Zararlı" değilse de pek
"yararlı" da sayılamayacak bir ideoioji içeriyor
bu fılm ve benzerleri. Ama böylesine bir tanıtı-
ma sunulan ve ABD'de yaptığı "iş" neredeyse tek
ölçüt olarak anılan bu tür yapımlara karşı ciddi
bir karşı çıkışta bulunmak da kolay gözükmü-
yor...
1 ŞUBAT CUMA :
19.00 GünîerinGötürdüğâ:
"Naklcn Sava^ Yayını"
Aydın UĞUR, Kürşat BAŞAR
Erkan OYAL
19.30BUsakTıyatroAtölycsi:
"Işte Baş İşte GövdelŞte
Kanaılar"Yazan:Scvim
BURAK
Görsel Sanat Atölyejeri
Mchmct GÜLERYÜZ
yönctiminde(Pcr. - Cum.)
Cafe-Foyer-Bar(Ciriş)
1100-00.30
Rock Cafe-Bar(S.Kaı)
12.00-18.00 HcavyMcial
18.00-24.00 Rock
MuraiPazar-Sonay
HOLLYWOOD'UN SON HARİKASI — Radyoaktif bir mad-
deyle temas ettikleri için bü>ü>en ve insan boyutlanna ulaşan bir
fareyle dort kaplumbağa, Uzakdoğulu bir silahşörün yönetimin-
de orgutlenen ve kenle dehşet saçan "ayak çetesi"ne karşı savaşı-
ma girişiyorlar. Oldukça 'gırgır' yanlanyla tam bir seyirlik.
bilsak, sıraselvilcr cad.,
soğancı sok. 7 cihangir
143 28 79-99