Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
5 ARALIK 1991 DIZI-RÖPORTAJ CUMHURİYET/7
Öğrenci bîrbîriııe beıızer
ftiVERStTE
I GENCLİK
F O R U M 9 2 Ç A Ğ R I S I :
Nasıl bir üniversite
istiyorsunuz?
Oğrencıler, doktora
öğrencıleri, asistanlar, doçentler, ogretım üyeleri,
yöneticıler... Cumhurıyet, sutunlarını sizlere açtı.
Üniversite ile ilgili tüm isteklerinızi, geleceğe vönelık
düşüncelennızi |bır daktilo sayfası uzunluğunda ve bir
foıoğraiınızla birlıkte) bize gönderın. Sayfalarımızda
yayımlayarak sorunlarınıza ortak olalım.
Adres. Üniversiteliler Yazıyor
Cumhuriyet Gazetesı Türkocağı Cad. 39/41
34334 Cağaloğlu / Istanbul
Bir Bilkent'linin günü, ODTÜ'lününkinden o kadar da
farklı değildir. Bizim çalar saatimiz de sabahın köründe
'zırrr' diye çalar örneğin. Ve biz de bu sese si&ir oluruz.
Aceleyle içtiğimiz çay bizim de ağzımızı yakar. Çayı
aceleyle içeriz, çünkü Bilkent otojbüsleri kahvaltı yapanları
affetmez.
YUKSEL AKIN
tngılız Dıiı ve Edebıyatı 2. sınıf
oğrencısı
Birçok oyunda iskambil kâ-
ğıtlannın arasına alınmayıp dı-
şanda bırakılan joker ya da bir
duzine tükenmez kalemin ara-
sına kanşmış kurşun kalem! Iş-
te hemcinsleri arasında böyle-
sine sırıtan, hep ayn tutulan bir
üniversite: Bilkent. Dığer üni-
versitelcrden daha iyi ya da kö-
tfl, orasını bilernem. Ancak ay-
ncalıklı tutulduğu kesin. Böy-
lesine fosforlu bir üniversitenin
öğrencilerinin de diğer okullar-
da okuyanlar tarafından dış-
lanması, en azından benimse-
nememesi kaçınılmaz tabii...
Oysa bir Bilkent'linin gıinu OD-
TÜ'lününkinden o kadar da
farklı değüdir.
Bizim çalar saatimiz de saba-
hın köründe "zırrrr!" diye ça-
lar örneğin. Ve biz de bu sese
sinir oluruz, tıpkı bir lTÜ'lü ya
da Marmaralı gibi... Aceleyle
içtiğimiz çay bizim de ağzımızı
yakar. Çayı aceleyle içeriz,
çünkü otobüsü kaçırma ihti-
mali her ûniversitede olduğu gi-
bi bizde de hayli yüksektir. Bil-
kent otobusleri kahvaltı yapan-
ları affetmez! (Aynnülı bilgi
için bkz. diğer üniversitelerin
otobusleri.)
Tamam, kabul ediyorum,
MazdaJarına, Mercedeslerine
atlayıp saatte yaklaşık 170 km
süratle okullarına gıdenler de
yok değil. Bu yuzden de Bil-
kent yolunda "Mazcedes"
marka arabalara rastlamak
mümkündür. (Mazda ve Mer-
cedes marka arabaların o hız-
la çarpıştıktan sonra aldıkları
yeni biçime verebileceğimiz
ad!) Ancak unutulmamalıdır ki
yurdumuzun yollarında mey-
dana gelen trafik kazalarının
yanında bu kazalar ayncalıklı
değil, sıradan yapar bizi...
Erkenden kalkıp derse git-
mek yetmiyormuş gibi bir de
kışla kondurmuşlar yolumuzun
üzerine. Askerlerle bir alıp ve-
remediğimiz yok aslında, ama
her sabah yağmur çamur deme-
den nöbet bekleyen bu insan-
lan görmek de moral bozmu-
yor değil hani... Bilirsiniz, san-
ki "okuyun okuyun bakalım,
sonunda geteceğüriz yer bura-
sı!" dercesine...
Okula varır varmaz ufak
çapta bir "piyasa" yapmak
âdettendir. Hemen her ûniver-
sitede böylesi boş, ama hoş
muhabbetlerin yapıldığı me-
kânlar vardır. Yoksa bile öğ-
renciler tarafmdan oluşturulur.
Ancak bu muhabbetlerde çok
dikkatli olmak ön şarttır. Zira
piyasa esnasmda yapacağınız
her hareket, söyleyeceğiniz her
kelime aleyhinize delil olarak
kuüanılabilir. Hisse senetleriniz
değer kaybedebileceği gibi Zip-
po çakmağınızı ustaca bir el-
hareketiyle açmanız sayesinde
çok yüksek değerlere de utaşa-
bilir. Zippo çakmağınız yoksa
şansınız da yok demektir za-
ten... lşte Bilkent'te de öğren-
ciler sabahlan o ya da bu şekil-
de piyasaya çıkar ve günun de-
Yttksel Akın (sağ üstte) ve diğer Bilkent'lilerin giindelik hayalı
diğer oğrencilerinkinden farklı değil.
ğerlerinı öğrenirler. Sonra sıra yaşanan ve sabaha nazaran çok
derslere girmeye gelmiştir.
Işin bu kısmının yorumu ki-
milerine göre "Bayar aabi
yaa!" kimilerine göre "Yok
abi, ben bu bocanın dersine gi-
rerim", kimilerine göreyse
"Lan ben bu bocanın dersini
alıjo muydum?" şeklinde de-
ğişiklık gösterir. Oysa ders tüm
bu değişik görüşlere sahip, de-
ğişik karakterdeki öğrencilere
rağmen gayet tekdüze geçer.
Bu da tüm üniversitelerde böy-
ledir sanınm...
Bir başka ortak nokta ise ak-
şamlan eve dönüş saatlerinde
daha şiddetli geçen otobüse
binme mücadelesidir. Üstelik
bizim planlarımız da en az di-
ğer üniversitelerde okuyan öğ-
rencilennki kadar gaddar ve
acımasızdır! Yolunuz duserse
dikkatli olun. lşte size otobü-
se binme telasındaki kalabalık-
tan çekip çıkardığun iki öğren-
cinin sinsice hazırlanmış pla-
nından bir bölum: (Saat 16.45)
— Bana bak Sezai, biliyosun
bu otobüsu kaçırmamamız la-
zım.. Ben şu öndeki hanzoya
çelme takıcam, sen o sırada
şapkalı ihtiyann üstunden atla-
yıp " T " cetvelinle kınnızı
montlu kızın kafasına vur. Ben
boşluktan yararlanıp otobüse
binmeyi deniycem..
— Yemezler.. Dün de öyle
dedin, otobüse binip gittin.
Ben iki saat daha durakta bek-
ledim. Hem " T " cetvelimi de
geçen gün herifin birini saf dı-
şı bırakıyım derken yanhşlıkla
hocalardan birinin kafasında
parçalamıştım. Bereket o kala-
balıkta kimin yaptığmı anla-
>amadı...
Bu gibi diyaloglara hemen
her üniversitenin otobus dura-
ğında rastlayabilirsiniz. Bil-
kent'teki otobus durağının da
diğer duraklardan bir farkı
yok. Aynı durak, aym çetin
mücadele...
Verdiğimiz savaş yalnızca
otobus duraklannda kalmaz.
Sırada daha ev sahibiyle yapı-
lacak ufak bir münakaşa, yö-
neticiden alınacak ihtar ve ka-
pıcıya akşam servisini yapma-
sı için çekilecek yağ vardır. Da-
ha sonra ise yarının nasıl atla-
tılacağun planlayarak geçirilen
uyku saatleri...
Tabii böyle sıradan bir ak-
şam geçirmek yerine başka şey-
ler yapmak da mümkün. An-
cak olağanüstu geçen akşam-
lar, ev sahiplerinin pek hoşuna
gitmez.
Tüm öğrencilerin ev sahipleri
aynıdır...
Hergün
Asya'dan
Avrupa'ya
FATMA ÖZDİL
ÖZAKMAN
Istanbul Ün. tkl. Fak. Maliye
Yük. Lıs, Ûğrencısi
Lise çağlanndakı hemen
hemen tüm öğrencilerin, üni-
versite özlemini yansıtan o
haşmetli kapıdan içeri adım
attığımda, rahat bir nefes al-
dığımı hissettim. Artık öğ-
renciliğin yaşandığı ve onla-
nn yarattığı kurallann var ol-
duğu bir toplumdaydım.
O günden bugüne, zaman
zaman sınavlardan ve kala-
bahk yapılan derslerden do-
layı nefes darlığı çektiysem
de ilk coşkum, ilk heyecanım
sürûyor. Belki de bu coşku
beni mezun olduğum iktisat
fakultesinın maliye bölü-
münde master yapmaya itti.
Ben, diğer üniversite öğ-
rencilerine göre daha şanslı-
yun. Yalnız yaşadığım, ken-
dime ait Ziverbiey'de bir evün
var. Okulumun Beyazıt'ta,
evimin Anadolu yakasında
olması sabah derslerine yetiş-
memi güç kılıyor. 8.30'daki
derse yetişebilmem için
6.45'te kalkarak -vapurlarda
ya da kantinlerde simitler ile
yapılan kahvaltı ile
yetinilerek- önce minibüse,
sonra 7.30 \apuruna binmek
zorundayım. Oradan da oto-
büsle kampusa. Üniversite
kampusunun önüne geldi-
ğimde her zaman düşundü-
ğüm tek şey, şebekemızi gös-
tererek girmek zorunda kal-
dığımız, çoğu kez başka
okullardan gelen arkadaşla-
nmızın kampusa alınmama-
sı uygulamasının kaldınlma-
sıdır. Çünkü üniversiteler,
öğrenci toplumlarırun kay-
naştığı, fîkir alışverisinde bu-
lunulduğu mekânlardır.
En buyuk özlemim ise tüm
öğrencilerini ve öğretim üye-
lerini içinde banndırabilen
yurtlan, pansiyon şeklinde
evleri, geniş, her turlü spor-
tif faaliyetlere olanak veren,
gözünü açtıktan yanm saat
sonra derste olunabilecek bir
kampus. Çünkü her turlü ha-
va muhalefetine karşuı -sis,
kar, lodos vb- 1.5 saatlik bir
gidişin, aynı saate yakın bir
de dönüşu vardır.
Fazla ders ekmeden dü-
zenli olarak girdiğim dersler-
den sonra öğle yemeklerimi
arkadaşlarımla birlikte ye-
mekhanemizde yenm. Ye-
mekten sonra daha once alın-
mış tiyatro biletleri ile tiyat-
ro matinesine yetişiriz. Soğuk
havalarda da kafelerde ya da
kantinlerde dersler, günün
ekonomik ya da siyasi olay-
lan ve gündemin son aşkı
tartışıhr.
Sahaflar'dan geçerken ye-
ni çıkmış kitaplara göe gez-
diririm. Vapurlarda birçok
kitap okumuşumdur. Kütüp-
haneleri ise daha çok verilen
ödevlerin araştınlması için
kullanınm. Vize ve fınal ça-
hşmalarım, genellikle evde
olur.
Akşam eve dönüşlerde ev-
de hazırlayacağım yemeğim
için alışverişimi yaparun. Ba-
zen de arkadaşlanmla "Club
9"a" yani bizim eve geliriz.
Günün yorgunluğunu, va-
purda ya da kantinde tam
olarak okuyamadığım gaze-
teme göz gezdırirken dinledi-
ğim, FM kanalındaki
24.00 -1.00 arasındakı "Gece
ve Müzik" ile atarım. Artık
uykuya ve yanna hazırımdır.
Nasıl bir
Bilkent Üniversitesi'nde yemek. Diğer üniversitelerden farklı mı? (Fotoğraf: RIZA EZER)
üniversite
istiyoruz?
Dünyayla bilgisayar ağı
VANER A L P E R (B.Ü. Mutercım-Tercumanlık Bölumu
4. sınıf oğrencısı)
Öğrenim gorülen üniversitenin mııtlaka
*buyük şehirde olması gerekır. Böylece sine-
maya, tiyatroya yakın ve sosyal yaşamla içi-
çe olunur. Ûniversitede spor tesislerinin, klup
faaliyetlerinin olması gerekli. Üniversite öğ-
rencilerinin üniversite ile lise arasındakı far-
kı kavramaları gerekir. Araştırma-gelıştirme
butün alanlarda etkili olmalı. Öğrencilerin
hazır bilgı almak yerine bilgıye ulaşmaları gerekir. Okudu-
ğum universıtenin kutüphanesmın dunyadaki kütuphanelere
bilgisayar ağıyla bağlanmasını isterdim.
Konuşma özgürlüğü
AYSEL AKBABA (K.T.Ü. Fen-Edebiyat Fakültesı Kimya
Bolümu 1. Sınıf)
Bir öğrenci, ûniversitede öğrenim yaparken
birtakım sorunlarla uğraşmamalı. Örneğin,
'yurt bulup aileme fazla yuk olmadan oku-
yabilir miyim?", "Bugün daha ucuz bir yer-
de nasıl öğle yemeğı yiyebüirim?", "Okul bit-
tiğinde acaba otobüslerde yer bulup evime er-
ken donebılecek miyim?" gibi..
Ve bunların yanında en önemlisi, düşuncelerimi kimseden
korkmadan, çekinmeden özgürce söyleyebilmeli ve savuna-
bilmeliyim.
Kaliteli öğretim üyesi
AŞKIN KOÇ (Marmara Üniversıiesi Eğıtım Bıltmien
Fakültesı son sınıf oğrencıst) \
Üniversite öncelikle özgür olmalı, polis ol-1
mamalı. Öğretim üyelerinin de çok kaliteli ol-
ması gerekir. Üniversitenin 1. ve 2. sınıfların-
da öğretim üyelerinin düzeyı yetiyor, ancak
3. ve 4. sınıflarda eksikliğı hissediyorsunuz.
Ûniversitede fiziki koşullaruı tam olması ge-
rekir. Örneğin, bizim okulda kaloriferler yan-
mıyor, soğukta ders yapıyoruz. Üniversiteyi
bitiren oğrenciye iş olanağı sağlanmalı, ûniversitede iş çev-
releriyle iletişimı sağlayacak bir birim olmalı, üniversiteye da-
ha geç yaşta gırılmelı. Üniversiteli olmadan önce kendi so-
runlarımızı çozmemiz gerek. Ûniversitede derslere devam zo-
runluluğu olmamalı, öğrenim görduğümüz üniversite dışın-
daki yüksekoğretim kurumlarına da girip-çıkabilelim. Ders
programları duzenlenirken öğrencıye de danışılmalı, öğren-
ci istediği dersi seçebilmeli, geniş olanaklı bir kütüpnane ol-
malı.
Üniversiteler öğrencilerini destekleyebilir mi?
Prof. Dr. AYSEL EKŞİ
Ülkemizde üniversite öğren-
cilerinin sosyal yaşamı, çok sa-
yıda etkene göre değişir. Bu ne-
denle önce hangi üniversitenin
hangi oğrencılerinden söz etti-
ğimizi bilmek gerekir. Işin il-
ginç yanı, bir üniversitenin ken-
di öğrencıleri arasında da yer
yer büyük uçurumlar bulunabi-
lir, bu kez hangi liseleri bitirip
oraya geldikleri işe karışmıştır.
Çunkü geleneksel lise eğitimi
öğrencinin sadece bilgi geliştir-
mesine ve saygılı davranmasına
yönelirken, yabancı dille eğitim
yapan okullar genellikle onla-
nn yaratıcılığını ve kişiliğini ge-
liştirmeyi destekler; bu eğitimi
alanlar büyük olasılıkla daha
girişken ve güvenlidir; bir kıs-
mı yaz tatillerinde turist rehber-
lığı, otel resepsiyon memurlu-
ğu gibi işlerde çabşır; yuıtdışm-
da staja veya gezılere giderler;
lırsaıları ogrencuıunc ve ucger-
lendirme olanakları daha faz-
ladır. Kısaca sosyal çevreleri ge-
nişleme eğilimindedir, kız-
erkek arkadaşlığı ve grup oluş-
turma açısınd^n geleneksel li-
se mezunlanndan çok şanslıdır-
lar.
öğrencilerin sosyal yaşamı,
üniversitelerin yerine ve nitelik-
lerine göre de değişir. Ülkemiz-
deki 29 universiteden Boğaziçi,
Bilkent ve ODTÜ tek kampus
içindedır; Istanbul, Marmara
gibi üniversiteler önce merkez-
de kurulduklan halde, geliştik-
çe büyük kentin çevresine yayıl-
mışlardır. Diğer üniversiteleri-
mizin hemen hemen çoğunluğu
çeşitli kentlere dağılmışlardır.
Örneğin Karadenız Teknik Üni-
versitesi'nin Trabzon Giresun,
Gümuşhane, Ordu, Sürmene,
Rize ve Hopa'da olmak üzere
yedi ayn kentte kampusu var-
dır. Gazi Universitesi'nin fakül-
te ve diğer öğretim kurumları
Ankara, kastamonu, Bolu,
Yozgat ve Kırşehir'dedir. Bu du-
rumda bulunduklan yere göre
ister istemez örf ve âdetleri, o
çevrenin sosyal ve kulturel du-
rumu da öğrencinin yaşamıru
doğrudan etkiler.
Universiteler, oğrencilerinin
sosyal yaşantısını destekleyebi-
lir, toplumsal ve kültürel çevre
yaratabilır mi? Kâğıt uzerinde
var olan bu kavramlar da her
üniversitenin yapısına ve yöne-
ticilerinin yaklaşımına göre de-
ğişir. lstanbul'da Boğaziçi Üni-
versitesi, Robert Kolej'den dev-
raldığı geleneği en iyi biçimde
kullanarak diğer öğrencilerin
dainıa kıskançlığını çekmekte-
dir. Her ne kadar 1981 YÖK Ya-
sası'ndan sonra, özellikle spo-
ra çok önem verildiğı, kültürel
faaliyetlerin yapılamaz hale gel-
diği, Boğaziçi çevrelerinde eleş-
tirümekteyse de bu universite-
de arkadaşı olan %« böylece Bo-
ğaziçi'nin kulüp faaliyetlerin-
den yararlanabilen diğer üni-
versite öğrencileri kendilerini
şanslı saymaktadır. Ülkemizın
en köklü ve en fazla sayıda oğ-
renciye sahip olan Istanbul
Üniversitesi'nde Rektörlük Kül-
tür Merkezi MüdUrlüğü'ne
bağlı olarak 10 kulüp bulun-
makta, sık sık spor karşılaşma-
ları yapılmaktadır. Gene de öğ-
rencilerin büyuk çoğunluğunun
ya var olan sınırlı faaliyetlerden
urktüğü ya da haberdar olma-
dığı için pek yararlandıkları
söylenemez. Temelde 12 Eylul
sonrasında öğrenciler potansi-
yel suçlu gorülduklerinden, or-
gutlenmeleri çok zorlaştırılmış-
tır. Buna rağmen taşra unıver-
sitelerinden bu alanda olunılu
örnekler Bursa Uludağ ve ozel-
likle Eskışehir Anadolu Unıver-
sitesi verilebilir. Anadolu Unı-
versıtesi daha olanaklı yerler-
den sanatçı \e bilimadamı ge-
tirerek geçen yıl 464 değişik et-
kinlik düzenlemiştir; 19konser,
16 tiyatro oyunu, 12 spor gös-
terisi, 88 bilimsel toplantı gibi.
Bu, istenirse bir üniversitenin
toplumsal ve kültürel bir çevre
yaratabileceğini kanıtlamakta-
dır.
Üniversite oğrencilerinin sos-
yal yaşamı, hiç kuşkusuz onla-
rın kız >a da erkek olmalarına
gore de değişir. Ülkemizde hâ-
lâ kadın-erkek ayrımının son
derece belirgin olduğu, kızların
tutum ve davranışlarının top-
lum tarafından surekli olarak
denetlendıği ve kısıtlandığı ger-
çeğinı göz ardı edemeyiz.
Öğrencilerin sosyal yaşamı,
onlann ekonomik ve kültür dü-
zeyleriyle de doğrudan ilişkili-
dir. Özelbkle kuçuk yerleşim
yerlerinden büyuk kentlere ge-
lenler için arkadaş ve bir çevre
edinebilmek bazen yaşamsal
önem kazanır. ilk gunlerden iti-
baren Anadolu ya da kolej kö-
kenlilerin, imam hatipli ya da
türbanlılann birbirini bulduğu,
sosyal yaşantının bu temelde
düzenlendiği bir ortamda, nor-
mal bir öğrenci için tek başına
kalakalmak en buyuk işkence-
dir.
Özetle, uni\ersite oğrencile-
rimizin sosyal yasantısı çok sa-
yıda etkene bağlı kalarak dar-
madağınıktır, gelişiguzeldir,
kendi haline bırakılmıştır, işlen-
memiş vegeliştırılmemiştir. Oy-
sa farklı çalışmalara ilgi duyan
gençlerin ayn kulüp ve dernek
gibi örgütlerde faaliyet gös.ter-
melen, çağdaş bir umversıte ya-
şamının en basit ama temel ge-
reksinimlerinden biridir. Geliş-
miş çağdaş üniversitelerde en az
100 kulüp bulunur ve bu faali-
yetler üniversite yaşamınm ders
kadar önemli parçası sayılır.
Çunkü bunlar gençlerin girişim
duygularını geliştirir, yani on-
lara bazı şeylere başlamanın,
başladığını sonuna kadar de-
varp ettirmenin ve bir sonuca
ulaşmanın zevkini öğretir; bu
gibi faaliyetler gençlerin kendi-
ne güvenini destekler; sosyalleş-
mesini kolaylaştırır, insanlarla
ilişki kurmayı, bunu başarma-
yı ya da uyumsuzluğu burada
deneyerek ve yaşayarak öğrenir;
kısaca bunlar onu geleceğe ha-
zırlar. Ülkemiz gençlerinin de
kendini geliştirmesine ve ger-
çekleştirmesine önem vereceği-
miz gunlerin çok uzak olma-
masını umalım...
Y \RII>: 12 EYLUL CUMHURIYETl'NİN ÖRGUT ALERJİSİ VE ÜNİVERSİTE/İŞTE BİZİM YAŞAMIMIZ/NASIL BİR ÜNİVERSİTE İSTİYORUZ?