Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ZUMHURÎYET/16 22 ARALIK 1991
HAVA DURUMU TÜRKİYE'DE BUGÜN
Cevre Bakanh^ı Meteorotoıi
fşteri Genel Mûdüriûğû'nden
alman bügiye g&re, Marmara,
Ege, Akrleraz iie Batı Karade-
niz yaûmurtu, Iç Anadolu'nun
yüteektesJmterindetaryağı-
şgorûlecekHWAS!CAKLI-
Ğl: Biraz artacak. RÜZGÂR:
Guney yönterden hafif, ara st-
ra orta kuvvette esecek. De-
rczterde, Marmara, Kuzey Ege
üe Baö Karaderîız'de yıldız ve
poyraz, diğer denızlerde kıb-
te ve toöostan 7 kuvvetinde,
saatte 16-27 deniz milı hızla esecek. Van Gölû'nde
harabulutlu gececek. Rûzgâr güney yönlerden or-
ta kuvvette esecek. Görüş uzaklığı 5-10 km. dola-
yında butunacak.
Bokj
Burea
ÇanaMale
Çotum
Oendi
Y 8° PEdin*
8 9° 2°Eızncan
Y 3°-3° Eramım
B -7» 18° EstoşaNr
K 4°-2»GaSan«p
Y 14° 11° Gnsun
Y 14?
B T-rWMl\
Y 13° 3°İSaı*ul
Y V 3°laı*
B 2°-WKars
B PKnGMBBonu
K 5° T>Ka»seıi
Y 10° 4°t(ııMaral
Y 11°
B
Y 12° «»Uatatya
6
Y
B 2°-a°M«sın
K. 4°-
6 11»
B 14» BPOrtlu
0P-11°Samsun
8P-2°Swt
9° 6°Sinop
14» 9°Swas
B
Y
Y
Y
B
K 2° -3° labzon
K V -1f ümcel
Y 6 4 Usak
K 2°-e°Van
o
2° ZonguU*
»Ç* öuMlu B | s e * ^
t a r t l
A-aç* B-tx*ı9u G^ûnes» K-tariı S-ss» Y-KSflmurtu
Imus
Varçna Y 6°
B 1S°
Vıyma Y 9°
«ashmgmn--
Zûrtı Y e°
BUIMACA
SOLDALN SAĞA:
1/ Sıgır çobanı...
Yünden dövülerek
yapılan kalın ve ka-
ba kumaş. 2/ Eski-
den hattaüar tara-
fından kullanılnuş
yan mat bir kâğıt tü-
rü... Bakı. 3/ Rize^
nin bir ilçesi... Tele-
fon sözü. 4/ Lapina
bahguun büyük cin-
si. 5/ Uluslararası
Gürcş Ftederasyonu'-
nun simgesi... Bai
koymaya yarayan
küçük tekne. 6/ Ma-
fia örgütünün suskunluk yasası. 7/
Şenliklerde caddelere kurulan süslü
kemer... Görcceli. 8/ tspanyollann
scvinç ünlemi... Gömülmeden önce
ölûnün sanldığı bcyaz bez. 9/ Nes-
ne, şey... Huzur.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Argoda bir içimlik afyona verilen
ad... Boşlukta 300.000 km/sn'ük bir
hızla yayılan ışık taneciği. 2/ En kü-
çük izci birliği... Aruz ölçüsünde kı-
sa okunması gereken bir heceyi kahba uydurmak için uzatma.
3/ Çıplak toprak... Kara batmamak için aya|a takılan bir çeşit
örgulü ayakhk. 4/ lstanbul'un bir ilçesi. 5/ Icar... Ekmek ufa-
ğı. 6/ Canh renkli kumaşlardan yapılmış bir çeşit spor ceket.
II Harman yerindeki tahilın taş ve toprakla karışık kabntısı...
Gösteriş, Fıyaka. 8/ Gemici, işçi gibi kimselerin eglenmek için
gittikleri içkili yer... Fizik, kimya, matematik ve biyolojiye veri-
len ad. 9/ Tirsi balığma verilen bir başka ad... Pannak da deni-
len bir lngilız uzunluk ölçü birimi.
60 YDL ÖTSCE CumhuriYet
Halı davası
MfcRCEl »UKSESESi
UtUIKı
! OİM N»
22 ARALIK 1931
Londra ceza mahkemesinde
görülmekte olan ve
sehrimizdeki bazı
müesseseleri de alâkadar
eden mühim bir sigorta
kaçakçıhğı davası hakkında
dün malûmat vermiştik.
Aldığınuz mütemmim
malûmata göre maznun halı
tacirleri îstanbul'da
hazırladıklan balyeleri,
Îstanbul'da çok büyük bir sigorta kumpanyasının maruf
bir eksperine muayene ettirmişler, eksper tarafmdan
verilen rapor burada tasdik olunmuş, eşyarun Londra'ya
muvasalatından bir hafta sonra oraya gönderilmiştir.
Rapor üzerinde yapılan tetkikat neticesinde bunun tarihi
ile mallann yükletildiği tarih arasında mübayenet
görülmüş ve asıl şüphe buradan başlamıştır.
Mallar, lstanbul'da bazı tngiliz sigorta şirkeüeri
mümessilleri bulunduğu halde başka bir şirkete sigorta
ettirilmiş ve bu noktadan mes'ele aynca şayanı tetkik
görülmüştür.
Ingiltere'deki sigorta kumpanyası tstanbul'a aynca
mufettişler göndermekle beraber mes'elenin tetkrkini
buradaki (Vitol ve şürekâsı) sigorta kumpanyasına havale
etmişler ve hâdisenin son safhalan bu suretle meydana
çıkanlmıştır.
Mes'elenin daha garip bir noktası da şudur:
Hahlan sigorta ettiren ticaretane Londra'da gayet maruf
biı avukat tutmuş, bu avukat tstanbul tngiliz
sefaretanesini de mes'eleye müdahale ettirmiştir.
30 YIL ONCE Cumhuriyel
147'lerle ilgüi yasa
22 ARALIK 1961
Bakanlar Kurulu bugünkü toplantısmda 147 öğretim
üyesirün universiteye dönmelerini sağhyacak olan kanun
tasansıru onaylamıştsr.
Milli Eğitim Bakanhgında yapılan çalışmalar sonunda
hazırlanan ve sözlü olarak bir evveîki Bakanlar Kuruluna
getirilen kanun tasansı bugün onaylandığından pazartesi
günü Millet Meclisine hükümet tasarısı olarak sunulacak.
Beş maddelik yeni tasan, 147'lerin tamamen Universiteye
dönmelerini kabul ve üniversitelerin kadroya almalannı
derpiş etmektedir. 114 sayüı kanunun 5 inci maddesini
tamamen kaldıran yeni tasanda profesörlerin bir ay
içinde senatolara müracaatleri halinde eski görevlerine
kabul edilecekkri, aksi halde müstafı sayılacaklan
hususu da yer almaktadır. Tasan, kanunlaştıgı gün
yürürlüğe girecektir.
GEÇEN YBL BUGÜN Cumhuhyet
Güneydoğu'yayığınak
22 ARALIK 1990
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin Irak'a
Kuveyt'ten çekilmesi için 15 ocak tarihine kadar tanıdığı
süre için geriye sayım sürerken Türkiye'nin olası bir
'askeri müdahalede' ikinci bir cephe olacağına iiişkin
kuşkular büyüyor. Güneydoğu bölgesine bir süre önce
başlatılan askeri sevkıyat kapsammda Irak sımnna
yerleşürilen komando sayısı 8 bini buldu. Trakya
bölgesinden 4500 piyade erinin de önümüzdeki günlerde
Güneydoğu'ya kaydınlacagı öğrenildi.
Halen Türkiye'nin Güneydoğu bölgesinde yaklaşık 150
ucaktan oluşan ulusal bir hava gücü bulunuyor.
Kızûordu'da çatışma
Sovyet resmi haber ajansı TASS Ukrayna'daki Sovyet
askerleri arasında çıkan bir etnik tartışmarun silahlı
çatışmaya dönuştüğünü ve 21 askerin yaralandığmı
bildirdi. Macaristan smınndaki Chop kasabasında görevli
askerler arasında çıkan tartışmarun, önce yumruk
kavgasına, ardından da silahlı çatışmaya dönüştüğü
bildirildi.
TASS, kavganın cephane bölümüne ve nöbetçilere
saldırma boyutuna ulaştığını, daha sonra olay yerine
gelen subaylara da saldın düzenlendiğini bildirdi.
Haberde kavgaya kanşan askerlerin arasında
Ermenilerin, Aİerilerin, özbeklerin, Çeçenlerin ve
Türkmenlerin bulunduğu ve nöbetçilerin saatleTce süren
kavgayı durdurabilmek için dövüşen askerlerin ayaklanna
ateş ettikleri belirtüdi.
Kavgada ölen olmadı|ı, 9'u kurşun yarasından olmak
üzere 21 asker ve subayın tedavi için hastaneye
götürüldüğü bildiriliyor.
TABT1SMA
MaliyeBakanhğt^ndatıalcsazu^ulamalaı*
Vergileri arttırmaşartlannın gözde olduğu bu dönemde, Sayın
Maliye ve Gümrük Bakanı'mn ülkemizdeki "vergi dairesi
gerçeğıni" gözleriyle görmesinde sayısutoplumsalyarar vardır...
Cumhuriyet tarihimizde neredeyse eşi
görülmemiş bir demokraükleşmenin söz-
cüsü ve yüklenicisi niteminı kazanmış
yeni hükümeümizin uyandtrdığı coşku-
nun. bir süre sonra tavsayvp, beklentile-
rin ağırhğı altında düş kınkhğına
dönüşebileceâi unutulmamalıdır. Çün-
kü, sayın hükümet üyelerinin bu konu-
daki lyimserliklerini gerçeğe dönüştür-
menin o denlı kolay olmayacağını
haykıran sayısız örnekler. günümüzTür-
kiyesi'nde hak ve hukuk tanımazlığın
yönetenlerin yaşam"a biçimi haline geldi-
ğini göstermektedir.
Bu bağlamda, hukukun üstünlüğünü
geçerli kılarak. başmda bulunduğu ba-
kanhğı demokratikleşürip memurlannın
hakkını teslim etme onuru ile taçlanma
fırsatı Sayın Maliye ve Gümrük Bakanı'-
nın da önüne çıkmış bulunmaktadır.
Böylesi bir uğraşın ilk adımıru maliye
bürokrasisindeki maliye müfettişi-hesap
uzmanı "'kastının" ortadan kaldınlması
oluşturacaktır hiç kuşkusuz. Bakanhğın
merkez örgütünü, elli bin memuru aşkın
taşra bürokrasısinden ayıran aşılmaz du-
var yıkılmah. ülkeye yayılrruş dev kadro-
lan banndıran taşra örgütündeki değerli
beyinlerin merkezdeki karar organlan
olan daire başkanhklan, müdürlükler,
genel müdürlüklerde görev yapmalanna
izin verilmelidir.
tkinci bir adım 19.4.1983 gün, 83/6525
sayılı BKK ve bu kararnameye ek olarak
çıkanlan 1986/10917 sayılı BKK ile yü-
rürlüğe giren "Devlet Memurlannın Yer
Değiştirme Suretiyle Atanmalanna lliş-
kin Yönetmelik" hükümlerini uygulaya-
rak hemen tümüyle "Genel ldare
Hizmetleri Sınıfına" dahil olan taşradaki
unvanlı maliye memurlannı zorunlu ta-
yin baskısından kurtarmak olacaktır.
. Kanıttan bol bir şey yoktur bu konu-
da: Damştay 5. Dairesi'nin 27.12.1990
gününde temyizen kesinleştirdiği lstan-
bul 6. İdare Mahkemesi karan uyannca
vergi kontrol memurlanna hak ettikleri
bir derece farklan bir yıldır ödenmemiş-
tir. Yine aynı dairenın bakanlıgın yer
degişünne yönetmeliği aleyhine verdiği
1991/1609 esas, 11.7.1991 günlü yürüt-
meyi durdurma karan pervasızlıkla
çiğnenerek ülke çapında yüzlerce vergi
kontrol memurunun tayini yapılmışür.
Bu memurlann bakanlık aleyhine aç-
mış olduklan idari davalar cumhuriyet
tarihimizde örnek sayılabüecek boyuüa-
ra ulaşmıştır. Yalnızca 1990-1991 döne-
minde 500'ü aşkındır bu sayı.
Yine sözkonusu bakarihktır ki, önce-
likle merkez örgütündeki denetim ele-
manlannın çıkarlannı garantileyen bir
"Serbest Muhasebeci Mali Muşavir ve
Yeminli Mali Müşavirlik Yasası" çıkara-
rak, her yıl yaptıklanvergi incekmekriy-
le milyarlarca lira matrah farklanna
raporlar düzenleyen vergj kontrol me-
murlannı bu haktanyoksun bırakmışlar-
dır.
Vergileri arttırma şarkılanmn gözde
olduğu bu dönemde, Sayın Maliye ve
Gümrük Bakanı'nm ülkemizdeki "Vergi
Dairesi gerçeğini" gözleriyle görmesinde
sayısız toplumsal yarar ardır.
Ulkemızde bir şeylerin değişüğini gör-
menin mutluluğunu yaşamaya maîıye-
den başlamak istiyor, kolay gelsin
diyoruz.
ASUMANA.SARICA
tsunbal
tfnJversdteeve Araştırma Görevliieri . A
-
1
"• ^ Bu amaçla, genel eğıtım anlayışmda ve
eğitimin her duzeyinde bütünlük içindeYatınmcılara dayananvebunuhukuki düzenlemelerle (örneğin,
araştırmagörevlilerininsözleşmelistatüdetutulması)pekiştiren
bir üniversite anlayışınıneleşüreldüşünceyive özerk üniversite
anlayışımhazmetmesioldukça zordur.
Toplumsal ve tek.nk alanda toplumla- geçerlılığmi sürdürmekteydiler. 12 Eylül
nn tüm yeniliklere açılabilmesi için üe
^zhz belirainleşen kışla üniversite an-
düşünen, araştıran, lartışan ve inançlan ıaV
ışj V
e cuntacı hukukun Güvenlik
doğrultusunda mücadele eden insanlara Soruşturmaları ile hüküm sürdüğü üni-
ihüyaç vardır. Toplurnda bu işlevin yeri- versitelerde kadrolaşmanın başlı başmay ç p ş y
ne geürilmesinde üniversitelerin önemi
büyüktür. Fakat üniversitelerimizin bu
sorun olduğu açıktır.
Sorunu bıreye indirgemek bana göreislevi yerine getirmemesi için büvük çaba , =x>rumı oıre _ _ __
harcanrnaktadır. İleriye yönelik' her adı- baa seyten aztemekte ve sorunun ozunu
mın karşısmda sUtus quo'cu ve düzenle gozden uzaklaştırmaktadır. Eğıtımın vu-
bütünleşen bir Ubaka vardır. Varolan rurluktekı ekonomık ve sıyasal modele
sistemde kendine bir yer edinme ve dü- gorebıçımlendığıbırgerçektır.Umversı-
zenle bütünleşme çabasına giren birey ya
da bireyler, kişilikleri de dahil olmak üzs •
re bir dızi alanda ödün verirler. Bir vanda
dûzenle bütünleşmenin getirdiği ofanak-
lar, diğer yanda inanmış olduklan -tabii
varsa- değerler. Bu ikilem. zamanla top-
lumun her kurumuna bulaşırken, ilk
seçenek toplumun genelini kapsayacak
yozlaşma sürecini başlatır.
12 Eylül ile getinlen sıyasalyekonomik
düzenlemeler yaşamın her alanında böy-
le bir anlayışı egemen kıkk ve üniversiteler
debu anlayıştanpaylanna düşeni aldılar.
telerimizde sorunlu araştırma görevlisi
ya da öğretim üyesinin varlıöı e|itim sis-
teminin yapısmdaki aksaklıkla ilgilidir.
Sorunlu bireyler ancakbunlan içinde bu-
lunduran çevrede yaşayabilirîer. Üniver-
sitelerin sorunu, sorunlu bireylerden çok
eğitim sisteminin yozlaşmasmdan kay-
naklanmaktadır.
Yatunmcılara dayanan ve bunu hukuki
düzenlemelerle (ömeğin, araştırma gö-
revlilerinin sözleşmeli statüde tutulması)
pekiştiren bir üniversite anlayışının eleşti-
rel düşünceyi ve özerk üniversite anlayı-
Üniversiteyi ve içinde bulunduğu sorun- şıru hazmetmesi oldukça zordur. Eleştirel
lan yürürlükteki sistemden ayn düşün- düşüncenin yer almadığı bir yerde tek bir
1980 öncesi ve düşüncenin egemen küınması çabası var-
dır. Böyle bir anlayışın üniversitelerde
kabul görmesi korkunçtur ve üniversite-
toplumda üstlendiği işleve olduğu
mek mümkün değildir. 1980 öncesi
sonrası ayınmı bu gcrçeğj gizkrrıeye yar-
dım etmektedir. Çünkü üniversitelenmi-
nsal sorunlar bu
la o dönemde de
zin içinde bulunduğu yapı:
kadar belirgin olmasa- da
nin
kadar onun özüne de aykmdır.
yapısal değişikliklere ihtiyaçvardır. Mes-
lek seçimıne iiişkin yapılan anketlerde
yapılan tercihlerin sıralamasmm en so-
nunda üniversite öğretim üyehğinin
(dolayısıyla araştırma görevliliğinin) yer
alması düşündürücüdür. Bunun nedeni-
nin bir tek soruna bağlı olmadığı açıktır.
En kısa sürede üniversitelerin özerk sta-
tüye kavuşturulması kacınılmaz bir
olgudur.
Bu genel yapı içerisinde araştırma gö-
revlileri ile ilgili sorunlardan bazılannı
belirtmekte yarar görüyorum.
- Araştırma görevlilerine uygulanan
sözleşmeli statüsünün kaldınlması,
- Güvenlik soruştunnalanna son veril-
mesi,
- Araştıçma görevlilerinin yönetimin
her ka^îemesinde terasil edilmelen?
- Araştırma görevlirerinin statü've gö-
revlerinin ne olduğu konusunda belirsiz-
liğin giderilmesi,
- Araştırma görevlilerine örgütlenme
hakkmın tanınması,
- Kadrolann dağıhmmda ve tespiünde
araştırma görevlilerinin de kauhmının
saglanması,
- Araştırma fonlannın artınlması,
- Araştırma görevlilerinin ücret du-
rumlannın düzeTtilmesi,
- Araştırma görevlilerinin yurtdışı ola-
naklanndan eştt düzeyde faydalanmalan
ve adam kayıncıhğa son verilmesi,
- Sınavlara araştırma görevlüeri ilebir-
likte öğreüm üyelerinin de katılması.
YAVUZ GÖKALP YILDIZ
t.Ü. tktisatFakültesi Araştırma Görevlisi
ÇıkışlanYasaManamax mı?
Yeni kurulan koalisyon hükümetinin
programında demokrasiyle ilgili çok gü-
zel şeykr var. Hükümet ortağı iki parti de
amaçlarınm demokrasinin tüm kurum ve
kurallanyla eksiksiz uygulanması oldu-
ğunu vurguluyorlar. Programlanna,
beklenülerimize uygun hedeüeri koyma-
lan da dürüstlükkrini ortaya koydu.
Ancak dıkkatımizi çeken önemli bir
konuya hiç değinilmemiş olması üzücü-
dür. Bu önemli konu. çahşanian yaşam-
sal düzeyde ilgikndiren, aile yıkımlanna,
intiharlara yol açan ışçı çıkarmalandır.
Bugün Türkiye'de Saym Turgut Özal'ın
sözkrinden cesaret alan işvercnkr tara-
fından 250 bin kişi, üstelik son 1 yılda,
işten çıkartılmış durumdadır. Ve halen
de işçi kıyımlanna devam edibnektedir.
12 Eylül'ün paşalannın yönetime el koy-
duğunda ilk uygulaması, hatırlanacağı
gibi sadece sokağa çtkma yasağı değildi,
işçi çıkarmalar da vasaktı. Bu karar, bel-
ki o günün koşullan içinde halka şirin
gözükmeyi hedeflemiş olabilir. Ancak yî-
ne de cesareüi bir karar ve uygulamaydı.
Bize göre yeni hükümetin yapması ge-
reken ilk icraatlardan biri anti demokra-
tik biçimde süren işçi çıkışlanna bir an
önce dur detnek olmahdır. Her iki parti-
nin de tam bir mutabakatla konuya
egümesinde sonsuz yararlar vardır. İşçi
çıkarmalara genel olarak baktığımızda,
öncülüğün karlarma kâr katan noldinp-
ler olduğunu görürüz. Bu holdinglenn
açıklanan kân 20 trilyonun üzerindedir.
Sayın hükümet yöneücileri, Sayın Çahş-
ma Bakanı Mehmet Moğultay, sosyal
adaleün ilk adımı olaraklütfen şu çıkışla-
n gündeminize ahnız. İşçi, halk sizden
bunu beklemektedit.
ZEKİÖZEBL
Adana
İLAN
YOZGAT
KADASTRO MAHKEMESİ'NDEN
Sayı: 1988/108
Davacılar Bekir Ibiş ve arkadaşları tarafmdan Dudu
Arslan ve 31 paydaşlan aleyhine Yozgat Merkez Sanhacı-
U Köyti'nde bulunan 24, 26,76, 77, 78, 87,93, 94,96,97,
123,125, 128,242, 261, 268,428, 429, 430, 492, 547, 548,
549,607,682,769,776,777, 804, 805,806, 808, 809,1063,
1065, 1172, 1173 ve 1175 numarah parsellerin kendilerine
ait olduğunu iddia ederek dava açrruşlardır.
Ölü olduklan anlaşılan davahlardan Yozgat Merkez Sa-
nhacıh Köyü nüfusuna kayıtlı Keziban Şahingöz mirasçı-
lan; 1.1.1949 D.lu Abdurrahman Tuna, Remziye'den olma
28.2.1950 D.lu Abdurrahman Tuna, Remziye'den olma Ra-
bia Tuna (Öcalan), Feride kızı Emiş Aslan, Niyazi oğlu
Necip Şahingöz ile Afıde (AYŞE) Bulut mirasçılan; Sor-
gun ilçesi Külhüyük Köyü nüfusuna kayıth Yusuf çocuk-
ları Ceunet, Gülhan, Eüf, Aslan, Kemal kızı Zeycan Ars-
lan, Bahatün çocuklan Mustafa, Saffet, Semiha, Selahat-
tin, Sagıp, Suzan, Nuran, Uğur Aslan, Veysel kızı Hali-
me Arslan, Halil çocuklan Satı, Fikriye, Ahmet, Mehmet,
Fariz, Cengiz Arslan, Yusuf oğlu Şakir Arslan, Şakir ço-
cuklan Kamil, Cennet, Saffettin ve Ayşe Arslan, Sorgun
ilçesi Agcm Köyü nüfusuna kayıth Bekir çocukları Du-
rak, Yaşar, Yüksel, Mustafa Bulut, Osman çocuklan Adife,
Emme, Ayşe, Rabia, Yaşar ve Murat Bulut, Salih çocuk-
lan Mevlüt, Emine, Hatice, Naime ve Gülsüm Arslan,
Hamdi çocuklan Abdulbaki, Muhlis, Hatice ve Faik De-
mir'in açık adresleri tespit edilemediğinden tebligatın üa-
nen yapılması gerekmiştir.
Duruşmanın 28.1.1992 günü saat 9.30'a talik edildiği,
duruşmaya gelmedikkri takdirde yokluklannda karar ve-
rilebiîeceği hususu ilan tarihinden itiöaren 7 gün içerisin- I
de tebliğ edilmiş sayılacağı 7201 sayıh yasanın 31. mad-
desi uyannca ilanen tebliğ olunur. 10.12.1991
Basın: 51040
tLAN
CtHANBEYLİ KADASTRO
HÂKİMLtCl'NDEN
Esas No
Hâkim
Kâtip
Davacûar
Vekffleri
Davalüar
1991/33
Rahime Akan 27642
Hüseyin Üstündağ
1- ZUfınaz Çağlayan - Ahmet Kıa 1338 D. lu
Doğancüaı Caddesi Aziz Mahmut Efendi
Sokak No: 94/2 Üsküdar - tstanbul
2- Ruştü Baran, Hanım oğlu Doğancuaı
Caddesi, Aziz Mahmut Efendi Sokak No: 94/2
Üsküdar - tstanbul
3- Makbuie Aydm, Hanım kıa, Doğancüar
Caddesi, Aziz Mahmui Efendi Sokak No: 94/2
Üsküdar - tstanbul
Av. Mustafa Akmcı, Hükümet Alaıu Belgin
tşhanı - Cihanbeyli
1- Aü Rıza Berk, Ahmet o|lu, Köprübaşı
MahaUesi Taşkesü Sokak No: 7 Cihanbcyü.
2- Adife Berk (Aslan) Ahmet Kızı, AtiUa Mah.
Tepe Üstü Sokak No: 422 Ankara
3- Muhammet Sıdık Betk, Ahmet Oglu, '
Köprübaşı MahaUesi, Taşkesti Sokak No: 7
Cihanbeyli
4- Mustafa Berk, Ahmet Oglu, Köprübaşı
MahaUesi, Taşkesü Sokak No: 7 Cihanbeyli
5- Selahatün Berk, Ahmet Ofclu, Köprübası
MahaUesi, Taşkesti Sokak No: 7 Cihanbeyli
6- Çiğdem Berk, Ahmet Kızı, Köprübaşı
Mahalesi, Ta^kesti Sokak No: 7 Cihanbeyli
7- Mehmet Berk, Ahmet Oğlu, Köprübaşı
MahaUesi, Taşkesti Sokak No: 7 Cihanbeyli
Dava# : Tespite ttiraz.
Davacûar veküı tarafmdan davalılar aleyhine tnahkememize tespite
itiraz davası açıkms olup mahkememizce yapılmakta olan yargjla-
mada verilen ara karan uyannca:
Tüm aramalara rağmen adresi tespit edilemeyen, duruşma günü
ve dava dilekçesi tebüği yapılamayan davalı Ali Rıza Berk'e Tebligat
Yasası'mn 28 ve 29. maddeleri gereğince dava dilekçesi yerine ilanen
tebliğ olunur. 9.12.1991
Basın: 51050
KARŞ1LAŞMALAR
ADALET AĞAOĞLU
Işık! Işık!.Bir zamanlar, Söz gazetesi çıkacağı sıralarda, bana ay-
rılması düşünülefi köşeye "Karştlaşmalar" ana baştığını
koymaya kararltydtm. Ama daha başlamadan Söz'de yaz-
maktan caydım. Yine de o gün bugündür, belli bir yerde,
belli bir sürekliltkte yazarsam, yazılanmın ana başlığını
"Karşılaşmalar" koyarım, der dururum.
Burası sürekli bir köşe olmayabilir. Hiç önemi yok. Ye-
ter ki arada bir göründüğömde de yazılanmın ana başlı-
ğı bu olsun. Bir edebiyatçının güncel durumlarla ilgili ya-
zıları için "Karşılaşmaiar" bana mühtiş çağrışımlı geliyor.
öyle çağrışımlı ki 'edebî' alışkanlıkları bile çatısı altmda
barındırabilir.
Sözcüğü bütün olarak aldığınızda da parçalaraböldü-
ğünüzde de çeşit çeşit anlamlar boy göstermektedir. Ba-
kın, şöyle:
Karşı; (Muhalit, öie yaka, evtm evine / köyüm köyüne,
önündeki, burnunun dibindeki, karşı takım, karşısında du-
ran, oturan, yüzünü bir yana çevirme halı: Denize karşı
durmak, yani... Hakkında, için: Ona karşt şunu hissedi-
yorum; bu durumda şöyie davranmak gerekir... dogru: Sa-
baha karşı; direnmek: Karşı durmak; -aynca- karşt dur-
mak. Karşı gelmek: Konuğu karşılamak. Trenden, uçak-
tan ineni karşılamak vb.)
Düşünürsek 'Karşı'nın belki başka anlamlannı da
buluruz.
Şimdi buna bir hece daha ekliyorum (la.)
Karşıla: (öyle davran, hoşgör, anla. Göğüs ger, konuk
karşıla, başbakanı alanda karşıla; eşitte, denk getir vb..
'Karşıla'ya (ş) harfini ekliyorum:
Karşıtaş: Git, gör, ara but, sor; başına gelsin, belanı bul!
vb...) (Ma) yı ekleyip emir kipi bile yapıyorum; temenni de:
Karşılaşma: (Sakın ha! Başınagelmesin, bulaşma, rast-
laşma. Buluşma, başına gelme: Bugün şu olayla, bu kim-
seyle karşılaştım, gibi.. aynca tabii: Maça tutuşma,
yarışma..)
Her zaman, her an, herkesin, her yerde başına gelebi-
lecek, hep olabilecek olan her şey. Bu 'her şeye
1
karşı dü-
şünülüp eylenebilecek çeşitli 'şeyler'... Topluca
"Karşılaşmalar" işte.
Örnekse, şimdi benim için haftanın sadece bir gûnû ola-
bilen bir karşılaşma durumundan söz açayım: Bu, bası-
nımızın hemen tümüyle karşılaşma, onu karştlama, ona
karşı durma, onu anlama haüerimdir. Pazar günierimin en
büyük keyfi ya da Pazar günlerimi mazoistçe, kendi elle-
rimle berbat etme hali: Ikisi de aynı oranda geçerli.
Pazar günleri gazetelerin hemen hepsini, haftalık der-
gilerden birkaçmı, bir iki de aylık dergiyi alırım, topluca
kucağıma yığıp saatlerce ilgiden öfkeye, öfkeden kahka-
haya, kahkahadan kedere, kederden alkışa, hoşgörüye,
oradan meraka, meraktan isyana, ısyandan umuda, umut-
tan tekrar öfkeye, buradan yorgunluğa, bitkinliğe, derken,
"kim nerede ne yapmış, ne yemiş, ne içmiş, ne giymiş,
ne çıkarmış, kim kimle yatmış, kalkmış"lara doğru gider
dururum.
Özetle, insanoğlunun hemen bütün ruh hallerini, zihm
durumlarını art arda
yaşamak, çoğu za- Kimbiür, belki de bu ülke
3 a d
b i r ° ^ t biri bir türtü 'kesin
zu tadıyla kala kal- UimitSUZİUk'
maktır karşılaşma^ hırakmadını ictn
nin adı. bu arada, ar- Diramnaoigi »Ç»" Ç
tık şaşacak, şaşıra- tonlan bu kadar getçiıı
cak dönemleri çok- rıkıunr- Iratrifton
tan aştım, demeye ÇW»yOr, Kaymen,
kalmaz, sayfaları bir COŞkttdan yokSUfl
kınlıklara da uğra-
kotanimış, hem gazete
alabildiğine ucuzla- ^ 5 ^ l^tttâilDİZ
tılmış bir sayfanın bi- . • T^ - •. ••
le bir koşeciğinde kaışııaştığıınız tıaller
ansızın çok derinlik- OİUVOf.
U, çağdaş dûşünce
ler yansıtan hem de çok güzel yansıtan satırtarla karşıla-
şıvermemden ileri gelir. Herkes bilir: Bu sevinçli şaşkın-
lıklar, sevilmeyecek gibi değildir.
"Basın aynı zamanda toplumun aynası olmalıdır", den-
mektedir ya? Pazar deneyimlerimden bütün dayanakla-
nyia bilıyorum ki, Türk basını pekâlâ toplumun aynası ola-
bilmektedir. Her şeyin çukura yuvariandığına inandtğınız
an'da, burnunuzun dibinde beklenmedik bir ışıklı nokta
beliriverir. İşte bu anlamda basınımız gerçekten, ayna ol-
ma hali bir yana, toplumun ta kendisidir. Uç karamsariık-
tan uç ışıklanmaya, büyük düşmantıklardan yakın kucak-
laşmalar haline geçiş: Oyle ya, basın da toplum da işi ha-
fife alıyorsa, bunalımdan alıyor. Gülüyorsa, sinirden gü-
lûyor. ağlıyorsa, derdine yanıyordur. (Bunu ben sadece
köylü kadınlar arasında oiur sanırdım: Şimdi dovünür, saç
baş yolarken, bakarsınız şimdi oynamaya, kalkıp göbek
atmaya başlarlar ya) Şöyle bir durup düşünme de var ta-
bii. Ama toplum bilinci, sürekli düşünme halinde kalmak
istemez. Doğrusu akıldışılığın egemenliği bu sefer de in-
sanları kendi gözünde hindi durumuna düşürebilir. Her
ciddi durumdan bir gırgır icat edilmesi bundandır.. diye
düşünürüm ben de basınımız ve toplumumuz üstüne bu
türden düşünmenin tehlikeli sınırlarında dolanırken...
Kimbilir, belki de bu ülke bizi, bir türlü 'kesin
umutsuzluk' halinde bırakmadığı için ses tonlan bu ka-
dar gergin çıkıyor; keyiften, coşkudan yoksun hırçın ton-
lar, kıncı yarıcı hareketler hem sokaklarda, caddelerde,
hem gazete kolonlannda sık sık işittiğimiz tonlar, karşı-
lastığımız haller oluyor. Bir görünüp bir yok olan ışıklı nok-
talardır herhalde bizi böyle sinirli bir toplum yapan.
Kuşkusuz bu kadar bir alestelik ölüm dinginliğine yeğ-
lenir; büsbütün elden ayaktan düşmediğimizi, ölmediği-
mizi gösterir. Ama okun ucuna taze otu bağlayıp atı kır-
baçlarsanız, onu delirtebilirsiniz de.
Sonra da buyrun cenaze namazına.
Hükümet degişti, Diyarbakır'daki karşılamalara bakar
sanız insanlar hiç bu kadar umutlu olmadı. Ecevit zama
nına benzer kültür kurulları yine toplanryor; tutuklu kîta;
ların salıverilmeleri çok güzel; Eskişehir'in modern zir
danı çoktan boşaltıldı; insan nakları, basm-yayın hayat
mız, kültürel hayatın, eğitimin yeniden düzenlenmesi iç
yeni yeni vaatlerie karşılaşıyoruz. "Kürtçe de konuşulsa
Aleyiler de kendilerini açıkça yaşayabilseler.."in fısıltıy
bile söylenemediği günler ne kadar 'uzakta' kaldı.
Ama yaratılan büyük umut bu sefer de boşa çıkan
sa, bilmiyorum, sinir hali deliliğe dönüşmez mi? En iy
umudumuz olsun da kolaycılık, kendimizi kandırmac
olmasın.
OSMANCIK ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
1990 479
Davacı SS Kurumu Genel Müdütluğü Adına Av. Figen Karagö*
lu tarafmdan davalılarözkoçaklar Maden A.Ş. KınltepeK.ömürO
ğt, Metin Ozkoçak, Haluk Yılma2 ve Necati Aslantürk aleyhine a
mış bulunas alacak davasmın yapılan açık duruşması sonunda:
Davalılardan HALUK Y1IİMAZ VE METtN ÖZKOÇAK'a
ruşma gününü bildınr davetiye leblığ edılemedı|inden adı geçer
duruşma gününübildınr davetiye yerine geçcrh olmak üzere duru
günü olan 25.2.1992 günü Osmancık Ashye Hukuk Mahkemesi
hazır bulunmaları ilanen lebliğ olunur 26.11.1991