10 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
>/ ARALIK 1991 KÜLTÜR-SANAT CUMHURİYET/9 Sanat Kurumu ödülleri ANKARA(ANKA) - Ankara Sanat Kurumu'nun geleneksel yılın sanatçısı ödülleri belli oldu. Buna göre "Deli Dumrul' oyunu en başanlı oyun, Ahmet Leventoğlu da en başanlı yönetmen olarak seçildi. Sanat Kurumu'ndan yapılan açıklamada, Ayşegül Yüksel, Gönül Üçele. Nurhan Karadağ, Atilla Sav, Tahsin Konur ve Uğur Bılge'den oluşan seçicı kurul, en iyi kadın sanatçı ödülünü üç kişi arasında pay laştırdı. Buna göre 'Bır Kadın' oyunundaki rolüyle Ayşe Sankaya, 'Kafesten Bir Kuş Uçtu' oyunundaki rolüyle Sema Aybars, 'Çılgın Sonbahar' oyunundaki rolüylede Nevra Serezlı en başanlı kadın sanatçı seçildıler. En başanlı erkek oyuncu ödülü ise 'Kefesten Bir Kuş Uçtu' oyununda rol alan tüm erkek oyunculara verildi. Ahmet Leventoğlu en iyi yönetmen ödülünü 'Aldatma' oyunundaki yönetimiyle aldı. Seçici kurul, 'Kafesten Bir Kuş Uçtu'nun çevirmeni Bilgi Koloğlu ile 'Aldatma'nın çevirmeni Haluk Bilginer'i yılın en başanlı çevirmenleri olarak belirledi. Kurul DTCF Tiyatro Bölümü'nün sergilediği 'Emrem Yunus' • oyununa da da özel ödül verdi. Sanat Kurumu, plastik sanatlar resim dalında Nevzat Akoral'ı, özgün baskı dalında Mürşide İçmeli'yi, heykel dalında Ali Teoman Germener'i, fotoğraf dalında Ahmet Öner Sezgin'i, seramik dalında da Şeymn Reisoğlu Nalça'yı en başanlı sanatçı olarak belirledi. Sanat Kurumu, Türk ve lş Bankası'na, D YO'ya Türk sanat ve sanatçısını destekleyici ve özendirici katkılanndan dolayı özel ödül verdi. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Murat Karayalçın da 'Yılın Önur Ödülü'ne layık bulundu. Thelma ve Loııise'e ödül Külrür Servisi - 19l5yılındaBirMiIletinDoğuşu'ileve 1916da Hoşgörüsüzlük'le sinema tarihinin ilkölümsüz fllmlerini gerçekleştiren yönetmen David Wark Grifîlth adına konulan ve kazananlara saygınlık getiren ödüler sahiplerini buldu. Dün Türkiye sinemalannda gösterime giren. yönetmenliğini Ridley Scott'ın üstlendiğı 'Thelma ve Louise' filminin başrol oyunculan Susan Sarandon ve Geena Davis, bu filmdeki yorumlanyla yılın en iyi kadın oyunculan secildiler. öte yandan Tretty Woman" fılmiyle Julis Roberts'ı üne kavuşturan yönetmen Gary Marshall'ın yönettiği "Frankie and Johnny' fılmindeki rolüyle Kate Nelligan da yılın en iyi yardımcı kadın oyuncusu seçildi. Bufilmde,başrolleri Al Pacino ve Michalle Pfeiffer paylaşıyorlar. Yönetmenlerden Sağlar'a mektup Kültür Servisi - Sinema yönetmenieri Kültür Bakanı Fıkrı Sağlara bır mektup yollayarak 'umutlu' olduklannı sö>lediler. AtıfYılmaz, BilgeOlgaç, Memduh Ün, Orhan Aksoy, Osman Seden, Zeki Ökten. Şerif Goren, Ömer Kavur. Tunç Başaran, Ali Özgentürk. Şahin Gök, Yavuz Özkan, Yusuf Kurçenli, Irfan Tözüm, Fehmi Yaşar, YavuzerÇetinkaya, Işıl Özgentürk, Erdoğan Tokatlı, Ya v uz Turgul, Başar Sabuncu ve Nısan Akman imzalı mektupta şöyledeniyor: 'Kültür Bakanlığı'nı üstlenmeniz. sinema alanının düzenlenmesiyle ilgili bizJeri ojumlu düşüncelere yöneltmiştir. Sinemamızın sizin de bildiğiniz gibi yeni bir yapılanmaya ve temel yasalara ihtiyacı vardır. Çünkü Türk sinemasının zaman kaybına ve geleceğini yanlış belirleyecek eksik çalışmalara dayanacak gücü kalmamıştır. Bakanlığınızın sinema alanında yapacağı bütün çalışmaları Türk sinemasını yaratan, üreten sanatçıların, kurumlann deney ve önenlerinden yararlanarak gerçekleştireceğiniz umudunu taşımaktayız.' SERGİ Çini deaenlerinde yansımalar • Kültür Serrisi — Istanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Müzesi ile Mimar Sinan Üniversitesi Geleneksel Türk El Sanatlan Bölümü Çini ve Çini Onanmı Ana Sanat Dalı Prof. Kerim Silivrili Atölyesi işbirliğiyle düzenlenen "Çini Desenlerinde Geçmişten Günümüze Yansımalar" baslıklı sergi Yıldız Sarayı Sanat Galerisi'nde açıldı. Türk sanatında önemli bir yeri olan ve bugün artık benzerlerine rastlayamadığımız çiniler genellikle rnüze ve özel koleksiyonJarda buîunuyor. Mimar Sinan Üniversitesi Geleneksel Türk El Sanatlan Bölümü Çini ve Çini Onanmı Ana Sanat Dalı'nda klasik motiflerden esinlenerek yapılan özgün çalışmalann da sunulduğu bu serginin amacı, tarihsel değişirni ve gelişimi içinde tanıtılmaya çalışılan çini sanatının teknik, renk, biçim ve kompozisyon açısından günümüze yansımalarını örnekleyebilmek. Durukan'ın takıları KültürServisi - Amerika'da Rhoda Island School of Design'da mücevher tasansı ve metal işçiliği bölümünde eğitim gören Ayşe Durukan'ın takı sergisi, yann saat 18.00'deDiIhayatsok. No. 18,Etileradresindeaçılacak. Louis Mueller, Robin Quigley veOtto Kunzli gibi ısimlerle çalışma olanağı bulan Ayşe Durukan, 6 aylık bir süre için gittiği Floransa'da da Tamio Fujimura denetimindeçalışmış. Halen Kapalıçarşı'dakiatölyesinde pırlanta, zümrüt, yakut gibi değerli taşlar ve ametist, topaz gibi yan değerli taşlarla çalışmalarını sürdüren sanatçı. asıl eğilimınin yalın ve modern bir desene yönelmek olduğunusöylüyor. Durukan, herbiryapıtın tek ve kullanana özgü oJması gerektiğine inanıyor. Konuralp'ten parçalı bohça • Kültür Servisi — ' Nuran Konuralp'in parçah bohça sergisi, Vakıfbank Feneryolu Sanat Galerisi'nde açıldı. Sanatçının sergisi ay sonuna dek açık kalacak. Nuran Konuralp, Türkiye'de pek fazla bilinmeyen bu sanat dalıyla ilgilenen birkaç kişiden biri. Sanatçı, parçah bohça ile 1982 yılında ilgilenmeye başlamış. Derken, bu ilgi tutku haline doniışmuş. Türkiye'de açtığı sergilerden sonra yapıtiarını ABD'deki International Patchwork and Ouilting Association'a gondermiş. Bu uluslararası derneğe üye olma hakkını kazandıktan sonra sanatçı çeşitli ülkelerde bu dalla ilgili festivallere katılmış. Ünlü balerin Melissa Hayden, DevletBalesi'nde Balanchine'in yapıtını sahneleyecek Mıızığı goren, dansı işitenŞEBNEM AKSAN Ankara Devlet Opera ve Balesi bu yıl repertuarına Türkiye'de ilk kez 20. yüz- yıhn en önde gelen çağdaş koregrafların- dan George Balanchine'in bir eseri Con- certo Barocco'yu katıyor. Bu yıl 50. yı- hnı kutlamakta olan Concerto Barocco, Balanchine'in koregrafi anlayışını, neo- klasik olarak adlandırılan stilin bütün özelliklerini içeren tipik bir eseri. Bir iğne oyası, dantel kadar ince işlenmiş, zor ve karmasık olduğu kadar sade ve berrak bir yapıt. Eseri sahnelemek üzere dünyaca ün- lü balerin Melissa Hayden, Ankara'ya geldi. Balanchine'in belli başlı tüm eser- Ierinde başrolleri oynayan Melissa Hay- den, daha önce American Ballet Theater" topluluğu ile pek çok klasik eser oynadığı gibi Frederick Ashton, Je- normal bir evlilik sürdürmüş, iki çocuk annesi, ufak tefek, sanatından ve pren- siplerinden hiçbir ödün vermeyen bir profesyonel. Kendisine öncelikle hoşgeldin diyor, Ankara Balesi'ne de bu ilk Balanchine deneyiminde başanlar diliyoruz. George Balanchine, Paris'te meşhur Serge Diaghilev'in, Ballet Russe toplu- luğuna katılıp eser üretmeye başladığın- da henüz 20 yaşında, ama koregrafi de- hası belirmiş bir dansçıdır. Diaghilev'in son dönemlerinde yarattığı Apollo adlı eserle koregraf kişiliğini ve anlayışını be- lirler. Modernizm anlayışını, anlatımcı olmaktan çok, salt akademik klasik dans üzerinde -başka bir deyişle hareket biri- mi üzerinde- yoğunlaştırmıştır. Bu anlayış içinde geleneksel bale tek- niği ve kuramlannı en mükemmel şekil- de kullanabildiği gibi ihlal de ederek hem 20. yüzyılın önde gelen koregraflarmdan George Balanchine'in belli başlı yapıtlannda başrol oynayan Hayden, Ankara Devlet Balesi'nde Balanchine'in ''Concerto Barocco'' adlı eserini sahneleyecek. rome Robbins ve Todd Bolonder gibi ça- ğımızın unlu koregraflarının eserlerinde başroller yaratmış, Charlie Cbaplin'in meshur Liraeligbt (Sahne Işıklan) fil- minde (1953) balerin rolünü canlandır- mıştır. 1961'de Dance Magazine ve 1973'te New York Şehri Handel Madal- lion büyük ödüllerine layık görüimüştur. Aynca "Sahne Dışında ve Ustiinde" (1963) ve "Dansçıdan Dansçıya" (1981) adlı iki kitabuı > r azarı olan Melissa Hay- den halen North Carolina School of Arts'ta dans fakültesinde görevli. Ba- lanchine'in en uzun süreli balerini olup eserlerini sahneleme hakkı olan sayılı birkaç balerinden biri. Yukanda çok kısa bir özgemişini ver- diğimiz Melissa Hayden, George Balanc- hine'in assolist kadrosu tanımadığı top- luluğunda, halkın assolist olarak benim- sediği ve hocaJığı ile dansçıhğı kadar ün yapmış az rastlanır bir sanatçı. ömrü bo- yunca gösterişe takılmaksızın, inanılmaz bir tempoyla çahsnuş. gayet sıhhatli ve dinamizm hem de hareket esnekliği ve zenginliği kazandırmaktadır. örneğin dansçılar, dışa döndükleri ve parmak uç- lanna kalktıklan kadar içe dönebilmekte ve topukları üzerinde dans edebilmekte- dirler. Balenin gerektirdiği gibi zarif, çe- kik ve yuvarlak olduklan kadar köşeli, gergin ve çarpık olabilmektedirler. Caz ve modern dansın etkisiyle hareketlerde, oynak kalçaiara, kasılmalara, açık par- maklanna rastlanmaktadır. Balanchine koregrafide müziği, dan- sa temel plan olarak kullandığını belır- tir. Stravinsky ile ilk çalısması olan Apol- lo'yu koregrafi hayatımn dönüm nokta- sı olarak belirtirken bu çabşmada fikir- lerini aza indirmeyi ve en vazgeçilmezle çahşmayı öğrendi|ini söyler. Kendisi de ayrıca çok iyi bir piyanist ve müzisyen- dir. "Miiziği gorüyor, dansı işitiyorum" sözü onun dansla müziği ne kadar eşde- ğerde kullandığını göstermektedir. Yer yer müziğe karşı ritmler, hareket- ler veva senkoplar meydana getirmesi, yer yer tamamen onun akışına girmesi. "SAHNE IŞKLART'NDA OYNAMIŞTI — Dünyaca inln bak suatçıa Meiis- sa Hayden, Charüe ChapUn'in "Sahne IsUdan" adb fllminde balerini oynamıştı. Hayden. Balanchine'den söz ederken de "Balanchine'in baMertade oynayarak- Balaocbine danscısı olursuonz" diyor. "Bacaklannu değfşir, röcudanaz dejfcir, bir kısrak olup çıkarsınu." onun muzikle birleşme gereğini ifade et- mektedir. Balanchine, neo-klasizm ola- rak belirlenen bu stilini esasen Stran- vinsky ile birlikte gerçekleştirmiştir. Amerika'da bale, bugün dünyada ön- cü bir ekol kurmuştur. Birçok tarihçiye göre Balanchine, bilinçli olarak Ameri- kan karakteri ve duyarlığına uygun bir stil yaratmıştır, bazılanna göre bu stili nerede ojsa yaratacaktı... Gerçek şu ki, Balanchine'in kurmuş olduğu okul ve topluluk, Avrupalı meslektaşlarından daha atletik ve enerjik, daha serbest, hız- lı ve Arnerikan diyebileceğimiz tavırlan benimsemiş dansçılar yetiştirmektedir. Her ne kadar Amerika, koregrafide, sosyal yapısını ve kültürünü yansıtan çok kivmetli.eserler üretmişse de (Agnes de Mille'in Rodeo'su ve Eugene Loring'in BiU> The Kid'i gibi), bir toplumun fizik- sel bünye ve karakterlerine uygun bir tek- nik stil geliştirilmesi çok daha az rastîa- nan bir olgudur. Klasik Amerikan bale- sinde bu olguyu Balanchine gerçekleştir- miştir. Söz konusu stil ve tavnn Balanchine'in eserleri ile birükte son yıllarda Avrupa'da da benimsediği izlenmektedir. Çünkü bu eserler, stilin anlaşılamadığ: ve özümse- nemediği topluluklarda gerektiği gibi sergilenememektedir. Tıpkı bale repertu- annda romantik ve klasik koregraflara farklı yrfklaşıldığı gibi, şimdi New York City Ballet'in repertuanna da farklı yak- laşmak gerekmektedir. Yani çağdaşiaş- mak gerekmektedMvuüi.1/ .Mu\ JJJ!^.).... Ismirde kararı dinleyiciler verecek Wagner aııkete kaldıKUDÜS(AP) - tsrail Filarmoni Orkestra- sı, Hitler'in gözde bestecilerinden Richard NVagner'in yapıtlannın çalınması konusunda konan yasağın kaldınhp kaldınlmaması kara- nnı izleyiciye bıraktı. İsrail Filarmoni Orkest- rası üyeleri arasında daha önce yapılan oyla- mada, 12'ye karşı 39 ve 9 çekimser oy ile yasa- ğın kaldınlması kararlaştınlmıştı. İsrail radyosunun verdiği habere göre tsrail Filarmoni Orkestrası Yönetim Kurulu "Ko- nunun hassasiyetini göz önünde bulundura- rak" orkestranın konserleri için bilet alanlar arasında bu konuda bir anket düzenlemeyi kararlaştırdı. öte yandan, yasağın kaldınlma- sına tepki gösterenler arasında parlamento başkanı da bulunuyor. Nazizm, döneminin çok öncesinde yaşamış olan 19. yüzyıl bestecilerinden Richard Wag- ner, yapıtlannda anti-semitik (Yahudi karşıtı) çizgileri yansıttığı gerekçesiyle Naziler tara- fından yüceltilmişti. Besteciye karşı konan ya- sak, fsrail kurulduğu 1948 yıhndan önceki ın- giliz yönetirni döneminde, 1938 yılında Av- rupa'da Naziler tarafından soykınrn başJatıl- ması üzerine uygulanmaya başlamıştı. Daha sonra 'savaşı atlatanlann" anlattıklanna göre Nazi kamplannda Richard VVagner'in müziği çalınıyordu. Israil Filarmoni Orkestrası'run vermeyi planladığı konserde, Richard Wagner'in "The Flying Dutchman" ve "Tristan and Isolde" adlı yapıtlan çalınacak. Ancak bugüne dek VVagner hiç çahnamadı. Bunun nedeni de ya- sağı kaldırmak için yapılan her girişimde hal- kın protestosuydu. SJCAksal'ın oyumm JurgayKantürksahneliyor BakırköyVle şenlik varKültür Servisi — Sabahattin Kudret Aksal'a 1974'te en iyi oyun yazan ödülünü kazandı- ran "Kahvede Şenlik Var" önümüzdeki günlerde Bakır- köy Belediye Tiyatroları'nca sahnelenecek. tlk kez 1966'da Devlet Tiyat- rolan'nda sahnelendiğinde Ke- rim Afşar, Muammer Esi ve Gülgün Kutlu'nun oynadığı rolleri bu kez TRT'nin "Gençler" dizisinde ve "Kan Kardeşler" adlı müzikalde oy- nayan Oktay Kaynarca, Bakır- köy Belediye Tiyatroİarı'nın oynadığı "Bedava mı San- dın?" ve "Ivan tvanoviç Var mıydı, Yok muydu?"da izledi- ğimiz Fidan Tek ve yine Bakır- köy'de sergilenen "Mine"de oynayan Orhan Aydın Ustlene- cekler. Sabahattin Kudret Aksal'ın "Kabvede Şenlik Var" adlı oyunu daha önce Çetin İpekka- ya, Melek Ökte ve Can Gurzap tarafından sahneye konulmuş- tu. Bu kez, şair Sabahattin Kudret'in oyununu bir şair yö- netiyor: Turgay Kantürk. İlk şiir kitabı "fik Gibi Son" ile geçen hafta Necatigil Şiir Ödü- lü'ne değer görülen Kantürk, "Kahvede Şenlik Var'Ma ilk yönetmenlik denemesini ger- çekleştirecek. "Kahvede Şenlik Var"ın öğ- rencilik yıllanndan beri ilişki kusduğu bir oyun olduğunu be- lirten Kantürk, "Hepdüsündü- ğüm, düşledigim, belki de ti- yatro bilincimin oluşmasında katkılan olan, hatta uyumsuz tiyatroya eğilimimin temelinde yatan bir metin" diyor. Sanat yapıtının bir serüven 1974'TE ÖDÜL ALMIŞTI — Sabahattin Kudret Aksai, "Kah- yede Şenlik Var" adlı oynnnyla 1974'te en iyi oyun yazan odti- liinü almışü. (Fotograf: LÜTFİ ÖZKÖK) olduğuna inanan Kantürk, "Kahvede Şenlik Var"ın yeni- likçi, düşsel, nerdeyse aykın yapısının, o bildik metni yeni- den çözmesine, yeniden yarat- masına oldukça şenlikli bir kaynak olduğunu vurguluyor. Aksal'ın metni, bir tiyatro- da oynanmakta olan bir oyun- da, bir tiyatro kahvesinde, so- yut üç konuşmacı arasında ge- çer. Evlenmek için buluşan bir kadınla bir erkek ve sözde kah- venin garsonudur bu üç kişi. Evliliğin neşeli bir sorgulama- sına tanık olur seyirci. Yönet- men Kantürk, kendi sahne dü- zeninde, metnin bu kez anla- tımcı ve farkh algılanmasını öngörmüş. "Oyunda öne çıkarmak iste- diğim estetik seçimlerin yanı sıra" diyor yönetmen Kantürk, "anlamsal düzlemde de 'sahlelik' en önemli sorunsalım oldu. Masa yerine bir tahtıra- valli kullanmayı, giysi yerine örtünülmüş çizimleri \egledim. Her şey gerçekdışı olsun iste- dim. Yazann soyullamasını bi- çimlendirmek, sahnedeki düze- ni izleyicinin ilk görüşte yadır- gaması, 'başka' bir oyun izle- yeceğini hemen algılaması çok önemli benim için. Artık "sahici" hiçbir şeyin kalmadığı dünyamızda 'sahtelik' yoluyla da olsa tiyatronun bir tapınak görevi yüklenebileceğine hâlâ inanıyorum. Sahteliğin ve eg- lencenin gülünç bir buluşması olsun isterira bu oyun..." Sarkis'e mektup Çalışmalanm uzun yıllardır Fransa'da sürdüren Sarkis, sanat boyutlanmn ötesine geçen bir yazısmdan dolayı eleştirmen Sezen Tansuğ'u mahkemeye vermişti. Tansuğ'u kınayan ortak bUdiriye imza atan Enis Batur, Tansuğ'u mahkemeye verişi dolayısıyla Sarkis'e bir açık mektup yazdı. ENİS BATUR Ne yapıyorsunuz Allah aşkı- na siz? Cumhuriyet'te okudum haberi: Sezer Tansuğ'u mahke- meye vermissiniz. Neden bir da- va açıyorsunuz? Hakkıruzda yazdığı yazılara dayanıyorsunuz; daha doğrusu, öyle anlaşılıyor ki, dayanamıyorsunuz, dayana- mamıssınız. Sezer Tansuğ'u ki- şiliğinizi ve yapıtJannızı konu edinen yazılannı, ilkinden baş- layarak, büyük tepkiyle karşıla- yan insanlar oldu Türkiye'de: Bir kınama metni hazırlandı, araiannda benim de yer aldığun çok sayıda yazar ve sanatçı ya- yımlanan bu metni imzaladılar. Kınama biçimini kınayanlar ol- du sonra. Sezer Tansuğ'dan ya- na görüş bildiren başkalan çık- tı ardından. Size kendinizi ifa- de edebilmeniz için, doğal ola- rak, sayfalannı açtı gazeteler ve dergiler. özellikle, Arredamen- to Dekorasyon'un kasun sayısm- da yer alan uzun söyleşide çok önemli yaklaşımlar getirdiniz, aynı sayıda "iş"Jeriniz de kanım- ca çok iyi sunuldu. Sezer Tansuğ'un yazdıklarına vereceğiniz yanıtın, doğru yanı- tın bu olduğu, başka bir yanıt biçimi aramayı aklınızdan geçi- remeyeceğinizi sanıyordum ken- di payıma. Mahkemeye başvu- ru haberini okuduğumda yîldı- nm yemişe döndüm: Bütünüy- le yanılmışım. Sezer Tansuğ'u, ama toplu ama tekil biçimde kınamayı, kim ne derse desin "hak"kım saymıştım. Şimdi de aynı "hak" kı kullanıyor ve bu kez de sizi kınıyorum. Boyutlan nereye va- rırsa varsın, araç olarak yazıyı seçmiş bir tartışmayı komiserlik katına çeken bir yaklaşımı dü- pedüz ayıp sayıyorum. Sanata ve düşünceye devlet desteği beklen- tisine bütün bütüne karşı biri olarak, bu alanlarda onun ha- kemliğinin aranmasını da bağış- lanmaz bir yanılgı olarak değer- lendiriyorum. Diyebilirsirüz ki, Sezer Tan- suğ'un tartışma düzeyi olarak seçtiği hizaya bu yakışırdı. Bir bakıma, evet: Mahkemeye baş- vurarak aynı düzeyi, hatta, ba- na kalırsa çok daha vahim bir düzeyi seçiyorsunuz. Eğer Deko- rasyon'da yayımlanan sözleriniz ve sergilenen "iş"lerinizin yeterli yanıtı temsil eftiğine inanmıyor- sanız, bizlerin de işlerinizin "sa- hici"Iiğinden şüphe duymaya başlamamız için sağlam bir ge- rekçe doğuruyor demektir. Sözü, sizin Paris'te herhalde aynntılannı öğrendiğiniz eski bir "kavga"ya bağlamak istiyo- rum. 1920*li yıllarda, gerçeküs- tûcü hareket patlak verdiğinde, hem Katolik kesimin buyük şa- iri hem de Fransa'nın Güney Amerika'da büyükelçisi olan Paul Claudel, bir soruşturmada gerçeküstücülüğü "bu işler ho- moseksüelliğin alamna girer" sözleriyle ele almıştı. Breton ve arkadaşlan, Claudel'i "domuz- lardan oluşan bir milletin temsilcisi" ilan edip, resmen ağ- zına huniyle etmişlerdi. Kaleme alınan metni imzalayanlar, bam- başka nedenlerle 10 yıl sonra Stzcr TaMMJ'H kınamayı ktaiMdt "bak"km "kı *t bt ktz dt sizf ioMyMHi. Aıaç tltfri( yanyı stçaiş Hr tSfOŞMsyı KMMMIIR Mr gırtlak gırtlağa geldiler. Aynlan grup, Breton hakkında "Bir Ce- set"i yayımladı, Breton da onla- ra ağız dolusu karşılık verdi, hem de en galiz sözlerle. Ama ne Breton'un ne diğerlerinin ne de Claudel'in aJdmdan mahkeme- ye başvurmak geçti herhalde. Sizin bütün bunian, orada öğrenmeniz ve fark etmeniz ge- rekirdi. Hiç değüse, bizim bura- larda, mahkemeye neden ve na- sıl, hayli değişik anlam vurgula- nyla yaklaştığımızı. Sezer Tansuğ'da, sizi ihbar eden bir ton görmüş, en çok bu- na içerleyerek kendisini kınamış- tım. Siz, Sarkis, bir adım ileri götürdünüz işi. Bu "dava"da, bana göre, ar- tık mazlum kalmamıştır. Şimdi de dileğim: Tez elden açtığınız davanın düşmesini talep etme- nizdir. p çıktı dergisi • Knltnr Servisi — Yapı- Endüstri Merkezi'nce yayımlanan aylık kültür, sanat ve mimarhk dergisi Yapı'nın aralık 1991 sayısı piyasaya çıka. "tsrail'deki Konut Pazan Üstüne" Şinasi Acar, "EASA 91'in Ardından" Deniz Erinsel önder, "Yüksek Yapılarda Yaşam", Saadet Aytıs ve "Sveti Stefan Bulgar Kilisesi Fener-Istanbul", Mete Tapan - Hasın Kuruyzaası tarafından yazüan yazılann yanı sıra "Semerkant Uluğ Bey Kültür Merkezi İçin Uluslararası Mimari Yanşma" hakkında bilginin de yer aldığı 'yapı'nın bu ayki konuğu ise ressam Mehmet Uygun. Fotoğraf kampı • Kültür Servisi — Istanbul Fotoğraf KulübÜ, şubat ayı içindeki sömestr tatilinde, Türkiye'nin doğa yönünden en ilginç yöresi olan Kapadokya'da birer hafta süreli "Fotoğraf Kampı" kuruyor. Türkiye'de ilk kez gerçeklesecek olan Fotoğraf Kampı, fotoğrafı öğrenmek isteyenler, yeni başlayanlar ve fotoğraf bilgisini ilerletmek isteyenler için uygulama ve pratik çalışmalar ağırhkb fotoğraf eğitimini kapsıyor. Kamp boyunca, önemli çekim noktalarına gidilecek ve vadilerde fotoğraf yürüyüşleri yapılacak. Katıhmcılar, seyyar karaolık odada aynı gün filmlerini banyo edip, baskılannı yapabilecekler. Katıüm sayısımn sınırlı olduğu Kapadokya Fbtoğraf Kampı hakkında aynntıü bilgi için 349 67 30 ve 347 62 97 nolu telefonlar aranabilir. Genç yetenekler • KûltürServisi - Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda gerçekleştirilen "Genç Yetenekler" serisi kapsamında bugün saat 19.00da Nihal Yapalı'nın piyanoresitali izlenebilecek. Yapalı, resitalindeScarlatti, Beethoven ve Schumann'ın yapıtlannı seslendirecek. UGUN î'r • KadıköySöyl^ileri Kadıköy Belediyesi Kültür ve Sanat Merkezi'nin saat 15.00'de gerçekleştireceği "Anı" başlıklı etkinliğe Aydın Boysan, Melisa GürpınarveZihni Küçümen katılacak. (3609095) • DtagösterisiKâmil Fırat'ın "Kuşlar" başlıklı dia gösterisi saat 14.00'te Basın Müzesi'nde. !513 84 57) j p ç çlüsü'nün oda müziği konseri saat 18.30'daSadberkHanım Müzesi'nde. (14238 13) •Sinema sohbetieri Beyoğlu Sineması'nda düzenienen sinema sohbetieri kapsamında saat 17.00de Beyoğlu Cafe'de sinema oyuncusu Berhan Şimşek izleyicilerinin sorularını yanıtlayacak. (1513240) •Şiirtiyatrosu Öğretmenler Tiyatrosu Caner Günışık'ın yönettiği " Veli'nin Ardından" başlıklı oyun saat 20.30'da Atatürk Fen Lisesi'nde sahneleniyor. (329 90 57) bugün bilsak 21 ARALIK CLMARTESÎ : 14.30 Genç Tiyatrocular Seminerleri 2: Yön: Haluk Şcvkci ATASEVEN, Ccvai ÇAPAN Konuk: EROL KESKİN Fotoğraf Çulışmaları M. Zıya ULKENClLER yöncümindc Latince Çulışmalar Salı-Pcr^cmbc 19.30-21.30 Seramik Çalışmaları Kadri>cE/cl AĞAOĞLU 10.00 -14.00 »İLSAK n.NDIKLI Cafe-Bar-Restaurant Rezervasvon: 152 3868-152 0130 Cafe-Fover-Uar(Gıriş) 3 AfricanCafe-Bar(5.Kai) Panv bilsak, sırasclvilcr c.id., soğancı sok. 7 cıhangır 14 5 28 79-99
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle