22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/4 HABERLER 21 ARALIK 1991 ÖZGURCE TURKER ALKAN Tarz-ı Siyaset Her rejimin kendine özgü bir "sorunlan çözme tarzı" vardır. Sertlik, cop ve işkence, otoriter yönetimlerin tarzıdır. Uzlaşma, oydaşma, katılım ve içerseme ise demokratiksiyasetin özellikleridir. 1968 kasırgası bütün şiddeti ile esiyordu. Öğrenci yürüyüş- leri, boykotlar, işgaller, zenci eylemleri, sosyalizm talepleri, yönetime katılım sloganları, savaş karşıtı eylemler... Genç- ler, Kızılderililer, eşcinseller... Tarıh perspektifi olmayan biri- si, dünyanın sonunun geldiğini düşünebilirdi. Ama Amerika'nın ünlü siyaset bilimcisi Seymour Martin üpset öyte düşünmüyordu. Parmağını üniversite gençliğine uzatarak "Delikanlılar" diyordu, "bütün bunlar geçecektir. Amerikan siyasal sistemi, kendisine muhalefet eden akım- lan genel çizgısi içine çekip eritmede ustadır. Biz tarihimiz- de bunun gibi nicelerini gördük. Ne sosyalist ütopyalar ne zenci devrimcileri ne radikal işçi hareketleri... Hepsi sistem tarafından emildi. Sonuç olarak sisteme dahil oldu, fakat tü- müyle yok olup gitmediler. Kendilerinden bir şeyler katarak Amerikan demokrasisinin sağlamlaşmasını, derinlik kazan- masını sağladılar." Doğrusu ilk dinlediğim zaman Lipset'e hak verip verme- me konusunda kararsızdım. Fakat aradan bunca yıl geçtik- ten sonra geriye bakıyorum ve ne kadar haklı olduğunu gö- rüyorum. Amerikan demokrasisi zamanla 1968'i bünyesi içine alıp eritti. Geride, meslek yaşamında başarılı olmayı her şeyden önemli sayan günümüz gençliği kaldı. Bir de daha demok- ratik ve katılımcı bir üniversite yaşamı ile daha hoşgörülü bir siyasal ortam. Bizde ise işler tam tersine yürûdü. 1968'le biriikte polisler coplannı kalmlaştır- maya başladılar. Çeza Yasası sertleştirildi, Anayasa değiştirildi. Kaşlar çatıldı, sinirler gerikji. Milyonlarca in- sanın konuştuğu bir dil bile yasaklanabildi. Amerika'nın iki yüz yıllık demokratik uz- ^ ^ _ _ laşma ve oydaşma geleneği bizde yoktu. Osmanlımn çok daha eski "tenkil" (bastırma) geleneği ile yolumuza devam ettik. Şu anda vardığımız noktanın partak olduğunu söylemek pek mümkün gözükmüyor. Yeni koalisyon hükümeti, izlediği kültür, hukuk ve asayiş politikaları ile ciddi bir dönüş yaptığı izlenimini veriyor. "Se- nim bu kadar kalın copa ihtıyacım yok" diyor. Kürtçe konu- şulması, kaset çıkarılması, film çevrilmesi ve gösterilmesi, krtap basılması, yeni yönetimin onayladığı girişimler oluyor. Birçok kişinin eleştirisine karşın SHP'nin Kürt kökenli mil- letvekillerinin Meclis'e girişini kolaylaştırması da son dere- ce yerinde olmuştur. Türkiye, Kürt ve Türk kökenli yurttaşlannın birlikte yaşa- yacağı bir toplum olacaksa Amerika'nın kısa tarihinde çok ustaca sergilediği uzlaşmacı politikaları anlamak, benimse- mek ve uygulamak zorundadır. Milyonlarca insanın kürtürel kimliğini yok sayarak bir arada yaşayamayız. Bu arada çok uzun yıllar en doğal haklanndan yoksun bı- rakılmış bu insanlarınyaşadığı heyecanı ve gerginliği de an- laytşla karşılamak gerekmez mi? Kürtlerin kültürel kimliğini "tanımarıın" yeterli olduğunu da sanmıyorum. Hükümet, bu kültürel kimliğin gelişip olgunlaş- masına da yardımcı olmalıdır. "Kürt Enstitüsü"nün kurulma- sı kararı, bu açıdan son derece yararlı olmuştur. Her rejimin kendine özgü bir "sorunlan çözme tarzı" var- dır. Sertlik, cop ve işkence, otoriter yönetimlerin tarzıdır. Uz- laşma, oydaşma, katılım ve içerseme (kooptasyon) ise de- mokratik siyasetin özellikleridir. Türkiye, bu siyaset tarzlarının birinden diğerine geçmede başarı gösterebilirse yalnız kabuğunu değil, özünü de değiş- tirmiş olacaktır. Meclis'e yılbaşı tatili yok • ANKARA (ANKA) — TBMM Genel Kurulu'nun yılbaşı dolayısıyla çalışmalarına ara vermeyeceği bildirildi. DYP Grup Başkanvekili Güneş Müftuoğlu ANKA'ya yaptığı açıklamada, Meclisi çalışır durumda tutmanın iktidann görevi olduğunu belirterek Meclisin yılbaşı nedeniyle tatil kararı almayacağını bildirdi. Geçrnış yıllarda ANAP iktidarının aldığı tatil kararlarını eleştirdiklerini hatırlatan Muftüoğlu, 31 aralık salı gününün yarım gün tatil olduğunu, 1 ocak çarşamba gününde resmi tatil olduğunu hatırlattı. Muftüoğlu, TBMM'nin bu yıl en son 26 aralık perşembe günü yapacağı toplantıda "güvenlik" genel görüşmesini yapacağını bunun da TV'den naklen yayımlanacağını belirterek "TBMM Genel Kurulu'nda 2 ocak perşembe günu çoğunluk sağlanamaması dummunda milletvekillerimiz fiilen 7 ocak salı gününe kadar 11 gûn tatil yapmış olacaklardır" dedi. Eski bakanlar koruma Lstiyor • ANKARA (ANKA) — tçişleri Bakanı Ismet Sezgin, eski bakanlann koruma istemelerinden yakınarak "3 günlük bakan bile koruma istiyor" dedi. İçişleri Bakanı Ismet Sezgin, ANAP döneminde görev yapan bakanlann büytık çoğunluğunun Anti Terör Yasası'ndan hareketle koruma ve makam otosu istediklerini bildirdi. Bakan Sezgin, Ankara'da görev yapan 8 bin polisten 2 bin 500'ünün daha önce önemli görevlerde bulunan kişilere koruma yaptıklarını bildirerek "bu büyük bir rakam, iş artık istismara döndü. Buna bir düzen getirmeye çalışıyoruz" dedi. 'Bir mahkûm kaçarsa gensoru' • KONYA (Cumhuriyet) — ANAP Konya Milletvekili Mehmet Keçeciler, Demirel hükümetini Eskişehir Cezaevi'nin kapatılması kararı nedeniyle eleştirerek "Cezaevlerinden bir tek mahkûm kaçarsa gensoru isteyeceğiz" dedi. Yann yapılacak yerel seçimler için Konya'nın Sarayönü ilçesine giden Keçeciler, son zamlan da eleştirdi. Keçeciler şunları söyledi: "Demirel'de hiçbir değişiklik yok. Demirel eski Demirel. Bunu zamlarla bir kez daha gösterdi. Tüpgaza yapılan yüzde 48'lik zararaın mesuliyeti çok buyük!' ANAP'lı Keçeciler, Kürt sorununa ilişkin gelismeleri de eleştirdi ve "Eşkıya çetesinin başının annesinin elini öpmek bu memlekete en büyük ihanettir" dedi. Balyozcu hükümet • ANKARA (ANKA) — Refah Partisi Genel Başkanı Necmettin Erbakan, yapılan zamlar nedeniyle hükümete "Balyozcu Hükümet" adını taktı. İsrail'e büyükelçilik açılmasını eleştiren Erbakan, Başbakan Demirel için "Kendisi yakın arkadaşımdır, ama çok üzülUyorum. Alnındaki bu kara leke tabutuyla mezara kadar gidecek" dedi. Orgütten kaçanlara af vaadi • ANKARA (UBA) — Yargıtay Ceza Genel Kurulu, üyesi oldukları yasadışı örgütlerden kaçan kişilerin güvenlik kuvvetlerine teslim olmasalar bile Pişmanlık Yasası'ndan yararlandırılması gerektiğine karar verdi. PKK üyesi iken kaçan ve kayıtlı olduğu okuluna dönen bir kişinin durumunu tartışan Cezi Genel Kurulu'nun kararında "örgütten kaçan ve ilişiğini kesen sanığın mutlaka güvenlik kuvvetlerine başvurması zorunlu değildir. Özal hükümete geçit vermiyor Cumhurbaskanı, CANAN GEDİK ANKARA — Cumhurbaşkanı Ttargut Özal- m boş bulunan belediye başkanlığı seçimlerini er- teleyen yasayı veto etmesinin ardından, gözler bu kez de Ozal'ın emeklilik süresini düşüren kanun hükmünde kararname ile çiftçi ve Bağ-Kur borç faizlerinin silinmesine ilişkin karamameler ko- nusunda takınacağı tutuma çeyrildi. Cumhurbaş- kanı özal'ın, emeklilik süresini erkeklerde 25, ka- dınlarda 20 hizmet yıhna düşüren, çiftçi ve Bağ- Kur borçlannın faizlerini silen kararnamelerin "mali porteleri"yle birlikte kendisine gönderil- mesini istediği bildirildi. Emeklilik eşiğindeki 150 bin kişi ile 1.5 milyon Bağ-Kurlu ve yüz binlere üretici kararlann bir an önce yürürlüğe girmesi- ni beklerken Ozal'ın "mali portesini çok yüksek" bulduğu bu kararnameleri onaylama olasüığının duşük olduğu öğrenildi. Cumhurbaşkanı Turgut özal, hukuk danış- manlanna hükümet tarafından 8 araükta Cum- hurbaşkanhğı'na sevk edilep erken emeklilik ile ilgili KHK'nın "mali portesi" ve "yasal dayanaklan" açısından incelenmesi talimatını verdi. Edinilen bilgiye göre Cumhurbaşkanı özal'a bu konuda iletilen raporlarda, yaş sının- na bakılmaksızın kadınlarda 20, erkeklerde 25 hizmet yıhnı dolduranlann emeklilik haklannı kazanması halinde 1992 yılının başlannda bu haktan yaklaşık 150 bin kamu görevlisinin yarar- lanabileceği, bunun devlete maliyetinin de 7.5-10 trilyon lira arasında olduğu bildirildi. 6te yandan hafta başında yapılan Bakanlar Kurulu toplantısında karara bağlanan Ziraat Bankası ve Bağ-Kur borçlannın ertelenmesine ilişkin kararnamelerin henüz Köşk'e gitmediği öğrenildi. Cumhurbaşkanı Özal'ın her iki karar- nameye detaylı mali yük analizlerinin ve ilgili ku- ruluşlann görüşlerinin eklenmesini istediği, bu nedenle kararnamelerin yazun ve redaksiyonu- nun uzadığı belirtildi. Başbakan Süleyman Demirei'in açıklamalan- na göre Bağ-Kur faizlerinin 2.5 trilyon, küçük çiftçi borç faizlerinin de 577 milyar lira tuttuğu hesaplandı. Edinilen bilgiye göre, Özal aynca Anayasa Mahkemesi'nin iptal edilen yetki yasasına daya- h olarak çıkanlan bu kararnameleri "yasal" açı- dan da incelemeye aldı. Anayasa Mahkemesi'nin yetki yasası- nı iptal gerekceleri Resmi Gazete'de yayımlanma- dığından buna dayalı olarak çıkanlan kararna- melerin Cumhurbaşkanı tarafından onaylanması halinde yürürlüğe girmesi mümkün olabilecek. Anayasa Mahkemesi'nin ise 'iptal edilen bir yetki yasasına dayanılarak kararname çıkanlma- siBin hukuk devleti fte baidaşmayacafi" görü- şünde olduğu öğrenildi. Anayasa Mahkemesi çev- releri,,gerekçesi yazılmasa bile Anayasa Mahke- mesi'nce verilen iptal karanmn anayasaya aykı- nlığm saptanması açısından yol gösterici oldu- ğu göriişünü dile getirdiler. CumhurbaşkanlığYna yakın kaynaklar, özal'ın Anayasa Mahkemesi'nin yetki yasasını iptal ge- rekçelerinîn Resmi Gazete'de yayımlanmasını bekieme eğüiminde olduğunu ifade ettiler. Bu du- rumda yetki yasası yürürlükten kalkacağından, yasaya dayalı olarak çıkanlan erken emeklilikle çiftçi ve Bağ-Kur borç faizlerinin silinmesine iliş- kin düzenlemelerin yürürlüğe girmesi mümkün olamayacak. Cumhurbaşkanlığı'ndan edinilen bilgiye göre aynca er ve erbaşların aylık düzenlemesi ve Kül- tür Bakankğı kadro artışma ilişkin karamame- ler de özal'ın onayını bekliyor. Başbakan Yardıması Erdal Inönü'nün ilk basın toplantısı Inönü: Zamlar devam etmeyecekANKARA (Cumhuriyet Bn- rosu) — Başbakan Yardıması ve SHP Genel Başkanı Erdal Inö- nü, son zamlann ANAP iktida- nnın bıraktığı mirastan kaynak- landığını savunarak "Bu yol de- vam etmeyecektir. Ekonomiyi böyle ayariamalara gerek olma- daa götürmek karanndayız. Bu- nun için de biraz zaman verin" dedi. Inönü, çağdaş duzenleme- lere ilişkin hazıruklann da sür- düğünü belirterek "Bu konuda hiçbir gedkme savunnhunaz" dedi. tnönü, "onnrtu bir dış potitika" yürütüleceğini söyledi. Erdal fnönü'nün hükümetin kumluşundan bu yana düzenle- diği ilk basın toplantısmı SHP yöneticilerinin yam sıra bazı SHP mületvekilleri de izledi. Toplantıyı izleyen basın men- supları içerisinde de yabancıla- nn çoğunlukta olduğu gözlendi. 12 sayfalık basın toplantısı met- nini okurken zaman zaman me- tin dışına çıkan tnönü, "Bugün ölkede yeni bir hava esiyor. Fi- yat ayarlamalan bu havayı de- giştirebilir mi? Ben sanmıyorum" dedi. Yıllardır bi- riken sonınlann çözümü konu- sunda somut adımlar atılmaya başlandığım vurgulayan Inönü, hükümet icraatlarım anlatırken SHP'li bakanlıklann çalışmala- nna agırlık verdi. Anayasa de- ğişikliği için TBMM'de çoğun- luğa sahip olmadıklannı anım- satan tnönü, "Ama biz öncülük görevimizi yapaeagız" diye ko- nuştu. Anayasa değişikliği çahş- malarının sürdüğünü anlatan Inönü, Milli Güvenlik Konseyi uygulamalanna ilişkin yargıla- maları önleyen geçici maddenin de kaldırılacağını söyledi. Inönü, adalet, çalışma, kül- tür, kadın ve insan haklanyla il- gili devlet bakanlıklannın hazır- ERDAL INÖNÜ — Kadtnlanmızın çogu başörtii takıyor. Ama siyasi hareketin sembolü olarak kuUanılması kafinde hukümetin müdahate etmesi gerekir. (Fotoğraf: R1ZA EZER) ladıkian tasanlann önümüzde- ki günlerde Meclis'e sunulacağı- nı kaydetti. Sözlerinin arasına, "Değinmediğim bakanlıklar ahnmasın" şeklinde bir açıkla- ma sıkıştıran Inönü, "12 Eylül dönemi sonrasında ülkemizin özerine çökmüş olan işkence gölgesini kesin olarak kaldıracagız" dedi. Inönü, Eski- şehir Cezaevi'nin kapatılmasımn hükümetin yaklaşımını sergile- yen güzel bir örnek olduğunu belirtti. Adalet Bakanlığı'nm ha- zırladığı Ceza Muhakemeleri Usulü Yasası'ndaki değişikliğe göre ceza davalannda yargıcı reddetme olanağının getirildiği- ni söyleyen tnönü, gözetim sü- resinin üç haftaya indirildiğini anlattı. -Çalışma yaşanundaki değişiklikleri de aynntıh olarak anlatan tnönü, "Çafdaş dflıen- lemelerde hiçbir gecikme savunulamaz" dedi. Enflasyonu birdenbire dur- durmarun mümkün olmadığını söyleyen Inönü, "KTTlerin za- rarlan nedeniyle zorunlu olarak fiyat ayarlamalan yapüdı. Bun- lan gögösieyecetiz. Ama bir ta- raftan da halkı ferahlatacak ça- uşmalara başladık" diye konuş- tu. tnönü, "geçen dönemin ya- rattıgı enflasyonnn" birkaç.ay daha süreceğini dile getirdi. Hükümetin aldığı son karar- lan yineleyen Inönü, "En önem- li uinsal sornnun Göneydoga- da yaşanan şidet ortamı oMugBnu" söyledi. Sorunun de- mokratik yoldan çözüleceğini söyleyen tnönü, "Yörede devlet sadece güvenlik örgutü De deffl, doktonı, ebesi, ögretmeni, mü- hendisi ve şefkati ile var olacak- tır. Biz, devleti demokrasinin güvencesi yapacak bir yönetim anlayışı ile işbaşına geldik" di- ye konuştu. Yeni hükümetin dış politika- ya yeni bir ruh ve yeni bir itibar getirdiğini savunan Inönü, Sov- yetler Birliği'ndeki cumhuriyet- lerin tanıma kararından söz et- ti. Bu cumhuriyetlerle iUşkilerin geliştiriunesinin önemine deği- nen tnönü, sözlerini özetle şöy- le sürdürdü: "Turkiye'aiıı Avrupa potttika- », Ortadogu politikası ve Bal- kanlar poMtikaa birbirterinin al- ternatifleri detU, Mrkirierini U- mamlayan ve takviye eden ve ül- kemizin coğrafyasuun gerekli kjMıgı çok boyutiu dış politika- mn ayıilmaz unsuriandır. Gannmuzde NATO'nun da kendini yeniden tanımigma ça- balanna girdiğiae tanık olmak- tayız. NATO, istikrann güvence- si olmaya devam etmektedir." Başbakan Yardımcısı Inönü, fıyat ayarlamalanna ilişkin bir soruyu yamtlarken "Böyte ayar- lamalan, halkımm, nepimizi özccek şekilde gündeme getir- meden, Ktrierin açıklamu baş- ka tnritt kapatmak gereklidir" görüşünü dile getirdi. ÇEVÎKGÜÇ Aniden kaldınnak imkânsız— M«hatefetteykes Çekiç Gâce karşıydmu? tNÖNt) — Muhalefetteyken söyiedikîerimizi hâlâ savunuyoruz. Mesele Irak'm, Kuveyt'i iş- gali, uluslararası hukuk ihlaliyie ortaya çıktı. Buna hepimiz karsı çıktık. Biz bu hukuk ihlalinin düzeltibnesinin banş içinde olmasım istedik. Ülkemizde hükümete hep bu doğrultuda uyanlar, çağrılar yaptık. Eğer bu olsaydı, bugün Ortadoğu'nun durumu başka türlü olacaktı. Ama maalesef bu olmadı. Saraş çıkmasıyîa birlikte istenmeyen olaylar birbiri ardına mey- dana geldi. Bunlan hep eleştirdik. Sonunda bil- diğimiz olaylar oldu. Basında bizim kaışı çıkü|ımx. doğrultuda bir hareket başladı. Ama hâlâ bitmedi. Bir hare- kete, daha meydana gelmeden yapmaym demek ve eğer hareket yaptlmazsa durdurmak müm- kün, ama hareket başlarsa, ondan sonra dur- durmak elinizde değil. Bu hareketin başlama- sıyia meydana çıkan yeni durumda, 'Ben bu du- rumun meydana gehnesini istemiyordum, onun için kanşmıyorum' deaıeye fcy^fa»" kalmıyor. HttkömeMeamz, karsuuzdaki dnnunii çare boi- oak zoraBdasaız. O danunu yarataa sz OİBM- MUHZ da siz çare getirnek zonındasınız. Çare 4e gefkiymmz, bu doıura böyle devam edeoaez. BiüneHdir. Onon için de bir süre daha veriyo- ruz. AaidcB kesmek elinizde defİL Anında or- tadan kakfara* imkânmı» yok. HEP KÖKENLtLER Özal'laözel sıkıntım yok — Özal çıkardı|uıız ilk yasayı veto etti. tNÖNÜ — Cumhurbaş- kanlığı ile hiçbir özei sıkın- tım yok. Basınla yaptığımız görüşmeler zaman zaman çarpıa bir biçimde yansıtı- lıyor. Biz de burada basma saygımız içinde zevkle oku- yoruz. Ama siz de bir basın men- subu olarak bu haberleri ih- tiyatla değerlendirseniz iyi olur. Başka bir yorum yap- maya da gerek yok. özel bir sıkmtımız yok. Demokra- simizin yaİun geçmişte gör- düğümüz gibi bütün bu so- runlan çözecek bir yapısı var. Zaman içinde çözüyo- ruz. Siyasal, demokratik çerçevede çözüyoruz. Bütün bunlan aşacağız. Halkın oyuyla iktidara gelmiş bir hükümet, kendi icraaüru yü- rütecektir. özgürce... Cumhurbaşkanı'nın yasa- lan yeniden görüşmek üze- re Meclis'e gönderme yetki- si var. Bu açıdan böyle bir hareket olduğunda hiç ol- mayacak bir şey meydana gelmiş gibi hareket etmeye gerek yok. Cumhurbaşkanı yetkisini kullanmıştır. Cum- hurbaşkanı'mn bir yasayı geri göndermesinde siyasi bir maksat var mı yok mu? Tabii konu siyasi. Seçimle il- gili bir konu, her zaman si- yasidir. Kurallara uyulmalı— Kürt kökenli milletvekillerinegeçmişteda- ha sert âavraBiyordHiBz, pmdi daha toteraus- hsmız. Nedea ratum değiştirdüüz?" tNÖNL 1 — Ashndatutumumıizda değişiklik yok. Değişiklik kamuoyunun algılamasmda ve bu konunun Türkiye'deki algılanmasında. Her toptumda bu yaşanıyor. Etnik farklıhklardan do- ğan zorlukİar zaman içinde çözülttyor. Demok- rasi anlayışı geliştikçe bu farkülıklann getirdi- ği zorhıklar çözülüyor. Bu meseleier ilk defa or- taya çıktıkça tepkuer daha çok oluyor. Sonra tepkiler azalıyor. Sonra demokratik çözüme va- nhyor. Tutumumuz başmâan beri aynıdır. Biz ba- şından beri partimizdeki bazı milktvekiUerinin genel merkez veya genel başkan kararma uy- mamalanndan dolayı disipün cezasına uğrama- ianndan uzüntü duyduk. Ama bir hareket olun- ca disiplin uygulaması da şart. Çeşitli yanlış haksız uygulamalara uğradığı- na inanan bir etnik grup, bugün kendisinden bir üyeye karşı vapüan herhangi bir hareketi hep o duygusal birikim içinde yorumhryor. Yani biz Kürt kökenliyiz, onun için böyle davranılıyor. Hayır, öyle bir şey yok. Kürt, Türk, Azeri han- gi kökenden gelirseniz gehn, bir kurala uymaz- sanız onun karşılığuu görürsünüz. Arkadaşla- nmız başlangıçta bu şekilde anlamama eğilimi gösterryorlar. Toplumda böyle bir yaniış yak- laşım var. TBKPLİDERİ, SBP GENEL BAŞKANI SADUNAREN'İ YANITLADI: Kutlu: Deri değiştiriyoruz RUŞEN ÇAKIR Türkiye Birleşik Komünist Partisi (TBKP) lideri Haydar Kutlu, Sosyalist Birlik Partisi (SBP) Genel Başkanı Prof. Dr. Sadun Aren'in Cumhuriyet'e yapuğı açıklamalan "şaşırtıcı" bulduğunu ve Aren'in sözleri- nin, SBP'nin krizinin aşılması- na yardımcı olacağına inanma- dığını belirtti. Cumhuriyet'in sorularmı ya- nıtlayan TBKP lideri Kutlu, SBP'nin uzun süredir zor du- rumda olduğunun bir sır olma- dığına değinerek "SBP'nin ba- şanlı olmaması Markazmi ka- bul ya da retle açıklanamaz. SBP politik gttndeme aktif ola- rak müdahale edememiştir. So- kaktaki insan bu partinin Mark- sist olup olmadığını değil, nasıl b» politika izledigini, ne yaptı- gını merak ediyor" dedi. Aren'in iddialarının aksine SBP'de "Marksizm karşıü " kimse bulunmadığım söyleyen Kutlu, kendisini, "Marksist ge- lenekten gelen yeni bir sol biri" olarak tanımlayıp şöyle devam etti: "Ben sosyalist idealleri sa- vunuyorum. Marksizm bu gele- nek içinde reddi olmayan bir ye- re sahiptir. Ancak her teori gi- bi Marksizm de eskiyip aşılmıs- tır. Artık sınıf mücadelesi top- lumsal degişmenin belirleyicisi olmaktan çıkmıstır. Bu da Marksizm adına sevinilecek bir seydir." SBP'nin kuruluş sürecinde herkesin yenilenmeden yana ol- duğunu, fakat sosyalist sistemin çözülmesiyie birlikte basit bir olay olmadığı anlaşüan yenilen- menin bazı kişilerce sorgulan- maya başladığını vurgulayan Kutlu şöyle dedi: "Yeni yapı- lanmalar çözülme olmadan mümkün olamaz. Sadece bir bi- nayı onarmak istiyorsaaız, bu mın, SBP'nin krizinin asılması- na yardımcı oJacağını hiç sanmı- yorum. Sayın Aren'den daha esnek bir yaklaşım beklenirdi." SBP'nin tüzuğıinde hiçbir za- man "Marksist parti" tanımla- ması olmadığını beürten Kutlu, SBP'nin başansızhklannı "so- ğukkanlı bir şekilde analiz et- mek yerine günahkâr arandı- ğını" iddia etti: "Günahkâr bn- labilmek için önce günahı tarif etmek gerekli. Günah Marksiz- Kutlu "Marksizm üzerine tartışmak kadar doğal ne olabilir? Asıl kaf asında soru olmayanlara şaşmak gerekir. Evlere renkli televizyon girdi, ama sol hâlâ siyah beyaz kültüriinden kurtulamadı." yeniden yaprianma degildir. Ye- nilenme eski gömieği çıkartıp atmak degil, deri degiştirmektir. Biz çözülme sancısı yaşıyoruz. Böyle sancdı bir sürecten geçmi- yorsak zaten yenilenmiyoruz de- mektir." Kutlu, Aren'in Cumhuriyet'- teki açıklamalan için de şu de- ğerlendirmeyi yaptı: "Sayın Aren'in açıklamalan benim için çok şaşırtıcı oldu. Bu yaklası- me eleştirici yaklaşmak olarak görülüyor ve bu Marksizmin reddi olarak gösteriliyor." Solun, hâlâ "eski alışkanlık- lardan kurtulamadığından" ya- kınan Kutlu sözlerini şöyle sür- dürdü: "Sosyalist sistemin çök- tügü koşullarda Marksizm, sos- yalizm üzerine tartışmak kadar doğal ne olabilir? Asıl kafasın- da soru olmayanlara şaşmak ge- rekir. Evlere renkli televizyon girdi ama sol hâlâ siyah beyaz külturünden kurtulamadı. Ya mümin olacaksınız ya da kâfîr, ortası yok." thraç edilmedikleri muddetçe SBP'de kalacaklannı ve başlan- gıçtaki konsensüsün parti için- de yeniden kurulması için çah- şacaklanm beürten Kutlu şöyle devam etti: "Ben SBP'yi Türk- iye'de yeni sol hareket ve yeni sol politik perspektifin oluştu- rulmasında etkûi olabilecek bir parti olarak düşünüyorum. Ta- bii kongresinde krizini aşabilir- se. Biraz esnek olunursa bu kriz aşıtahiKr. En aykın düşünenler- le de beraber olabilmeyi günü- müz yeni politik külturünün bir geregi olarak gördiigüm için bunda ısrar edecefcim." Marksist gelenekten gelen so- lun "kendi külleri içerisinden kendini yeniden yaratmak zo- runda" olduğunu beürten Kut- lu sözlerini şöyle tamamladı: "Sol iktidar saplantısından ve kendi içinde de iktidar hırslann- dan annabüirse önemli şansa sahip oiabinr. Hükümetin prog- ramını desteklemek tek başına yeterli degil. Onun gerçekleşti- rilmesinde sol nerededir, ne ya- pacaktır? Kürt sorununun çözü- münde, hatta terör olaylannın engellenmesinde sol çok önem- li roller oynavabilir. Ancak po- litik sürece etkili bir şekilde mü- dahale edebildigi takdirde." NUSAYBİN^DE KEPENKLER AÇ1LMADI Şırnak'abaskınDİYARBAKIR (Cumhuri- yet) — Nusaybin'de belediye işçisi Hayrettin Çetin'in meç- hul kişilerce öldüriilmesinin ardından başlayan gerginlik, dün taziyeye giden grubun gü- venlik güçlerince engellenme- siyle arttı. Çetin'in öldürül- mesi olayı üzerine dün Mar- din'in Nusaybin ilçeşinde ya- şam adeta durdu. Bin kişilik bir grubun Hayrettin Çetin'in evine taziyeye gıderken gü- venlik güçlerince engellenme- si. tansiyonu bir anda yükselt- ti. Cuma namazından sonra Dörtyol semtinde toplanan kalabahk, Çetin'in evine doğ- ru yürüyüşe geçti. Kışla ma- hallesinde barikat kuran gü- venlik güçleri, kalabalığın da- ğılması için havaya ateş açtı. Göstericiler de buna taş ve so- palarla karşılık verdiler. Çı- kan kargaşa sırasında 2 Uışı hafıf yaralandı. Şıroak'a baskın Şırnak'ın tdil ilçeşinde terö- ristler; jandarma karakolu, res- mi daireler ve lojmanlara roke- tatar ve otomatik silahlarla sal- dırdılar. tlçede elektriklerin ke- sik olması nedeniyle ölü ve ya- ralı olup olmadığı konusunda bilgi almamadı. BBC'DEN îrere Kürtçe soruldu ANKA- RA/LOND- RA (UBA) — BBC Radyosu, Başbakan Süleyman Demirel ile, Kurtler ve haklan konusunda bir söyleşi yaptı. BBC muhabirinin sorulanndan bazıları ile yanıtları şöyle: BBC: Başbakanhkta, arka- nızdaki duvar üzerinde 'Ne MuÜu Türküm Dryene 3 diye ya- zıyor. Ama Güneydogu'da ya- şayan birçok Kürt aynı görüşte degil. Ne dersiniz? Demirel: Şimiye kadar 'Kürt yoktur, hepsi Türktür' fılan di- yorduk. Ama şimdi insanlann çeşitli menşeden geldiğini söy- lüyoruz. Keza ülkemizde, Kürt menşeli insanlar olduğunu ka- bul ediyoruz. Bunlann kendi dillerini konuşmaları lazım. BBC: Diyarbakır Havaala- nı'na gittigimde, uçak anonsla- nntn Türkçe'nin yanında Kürt- çe verilebilmesi ne zaman ger- çekleşecek? Demirel: Bu söylediğiniz ay- n konu. Şimdi bunun sırası de- ğil. Türkiye böyle şeylere henüz hazır değil.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle