Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
26 KASIM 1991 KÜLTÜR-SANAT CUMHURİYET/9
EDEBİYAT
4
Kara Peter' Odülü Wolf un
• DÜSSELDORF (UBA) — Grostesk yazın için verilen
10 bin markkk Uk 'Kara Peter' ödülüne Hainz'de
yaşayan yazar Ron Wolf layık görüldü. 'Kara Peter'
ödülünü veren kuzey Vestfalya Edebiyat Bürosu Başkanı
Jens Pruss; Düsseldorf ta yaptığı açıklamada, söz konusu
ödülün "uçuk ve trajikomik yazmın özendirilmesi" için
verildiğini söyledi. Ron WoIFun bu ödülü alması için
jürinin göstermiş olduğu gerekçe, Wolf un kitaplannda
yaşamla ilgili günlük gariplikleri çok doğal bir dille
anlattığı belirtildi.
GRAFİKERLER MESLEK KURULUŞU
Altıntaş başkan
• Kültür Servisi — Grafîkerler Meslek Kuruluşu genel
kurulu 24 kasım pazar günü The Marmara Oteli'nde
toplandı. Divan başkanlığını Mengu Ertel'in yaptığı genel
kurulda yeni yönetim kurulu belirlendi ve görev dağılımı
yaptı. Buna göre Yurdaer Altıntaş başkanhğa, Bülent
Erkmen başkan yardımcılığına, Sadık Karamustafa genel
sekreterliğe, Serdar Benli saymanlığa, Uğurcan Ataoğlu
yazmanhğa, Cemalettin Mutver ve Murat Dorkip de
yönetim kurulu üyeliğine getirildiler. Toplantıda aynca
üyelere GMK'nın üye olacağı ICOGRADA (Grafik
Tasanm Dernekleri Uluslararası Konseyi) ile ilgili dia-
pozitif gösterimi sunuldu. Türk grafik tasanmcılannın
yapıtlanndan oluşan ve yayımı tamamlanan "Logotürk"
kitabı da üyelere tanıtıldı.
MÜZİK
4
Bol Vitamin'
• Kültür Servisi — Son aylarda kaset listelerinde üst
sıralarda gezinen 'Bol Vitamin' adlı kaset mahkemelik
oluyor. Kamuoyunda 'Vitaminciler' olarak tanınan Ercan
Saatçi ile Ufuk Semiz'in, adlarını 'Grup Vitamin' adlı
kasette izinsiz kullandığı iddiasıyla Uras Plakçıük'ı
mahkemeye vermesinden sonra Uras Plakçılık da
sahtecilik iddiasıyla mahkemeye gidiyor. Uras Plakçıhk
adına Grup Vitamin kasetini dolduran ekipten Gökhan
Semiz'in sözlerini yazdığı dokuz parçanın Semiz'e ödeme
yapılmadan kasette kullanıldığını, aynca TV
programlarında Ercan Saatçi ve Ufuk Yıldınm'ın
kendilerinin söylemediği parçalan playback eşliğinde
seslendirdiklerini belirtiyor.
TYS ETKİNLİKLERİ
Yılnıaz Güney'e saygı gecesi
• Kültür Servisi — Türkiye Yazarlar Sendikası 91-92 kış
dönemi etkinliklerine "Yılmaz Güney'e Saygı" gecesiyle
devam edildi. Karaca Tiyatro'da düzenlenen geceye
konuşmacı olarak Demirtaş Ceyhun, Asım Bezirci, Vedat
Günyol, Onat Kutlar ve Rekin Teksoy konuşmacı olarak
katıldılar. Gecede ayrıca Sevingül Bahadır, küçük bir
k'pnser verdi. Geceye Yılmaz Güney'in eşi Fatoş Guney,
Paris'te olduğu için katılamadı. Fatoş Güney'in yaz sonu
düzenlenen Yılmaz Güney gecelerinde Türkiye Yazarlar
Sendikasf nın ilgisizliğinden yakındığını hatırlattığımız
Demirtaş Ceyhun, konuyla ilgili olarak "O gecelerde
Yılmaz Güney'in etnik yanı ön plana çıkartıldı. 'Yılmaz
Güney kürttür' denildi. Açılış konuşmalarını Mehdi Zana
yapıyordu. Biz 'Bırakın Kürtlüğünü, onun sanat yanının
ele alalım' dedik. O yüzden katılmadık" dedi. Fatoş
Guney, söz konusu gecelerin değerlendirildiği basm
toplantısında, TYS'yi ilgisizlikle suçlamıştı. Açılış
konuşması ve ara sunuşlarını tiyatro sanatçisı Gülsen
Tuncer'in yaptığı gecede konuşmacılar, Yılmaz Güney'in
sinemacı ve yazar kimliğini anlattılar. Guney'le ilgili
anılarını dile getirdiler. (Fotoğraf: ENİS ONAT)
EDEBİYAT ÖDÜLLERİ
Medicis, Yves Simon'un
• PARİS (AP) — Bu yıhn Medicis ödülü Fransız
şarkın ve yazar Yves Simon'a, Femina ödülü ise Fransız
yazar Paula Jacques'a verildi. "Sürüklenen Duygular"
adlı romanıyla kazandığı Medicis ödülü, bugüne kadar 6
roman yazmış olan ünlu şarkıcı ve besteci Simon'un
aldığı ilk ödül oldu. Yeni bir tarz getiren yazarlara
verilen Femina Ödülü'nü, 1940'larda Kahire'nin Yahudi
kesiminde geçen "Deborah ve Zevk Düşkünü Melekler"
adlı romanıyla Paula, Jacques aldı. ttalyan yazar Pietro
Citati ise kendi ailesinin 19. yüzyıl Italyası'ndaki
seruvenini anlatan "Mutlu, Hüzünlü ve Müthiş Bir
Öykü" adlı romanıyla yabancı yazarlara verilen Medicis
Ödülü'ne değer görüldü. Tanınmış Avustralyalı şair
David Malouf da AvustralyaL göçmenlerin 70 yılhk
öyküsünü anlatan "Koca Dünya" adlı romanıyla Femine
Denizaşın Ülkeler Ödülü'nü aldı.
SERGİ
Ayşe Takı'da Canöz
• Kültür Servisi — Canöz (Özcan Ervardar) ilk kişisel
sergisini 2 aralık pazar günü Ortaköy'deki Ayşe Takı
Galerisi'nde acıyor. Resim çalışmalannı Zühal Köseler,
Kasım Koçak, Belkıs Soran ve Zeki Kıral ile yürüten
sanatçı daha önce çeşitli karma sergilere katümıştı.
Canöz, "Tann, doğa, müzik, hayvan ve insanı içimde
yaşatıp kendi yorumum ile aktarıyorum" diyor. Canöz'ün
Ayşe Takı Galerisi'ndeki sergisi 14 arabğa dek sürecek.
CEMALREŞÎTREY
"ROMOS"
MOSKOVA PLASTİK DANS
TÎYATROSU
28 Kasım Perşembe saat 19.00
OlağanüstU istek nedeniyle
tek bir gösteri daha sunacaktır.
Türk Hava Yollan Katkılanyla
+ 15 Ki^nin üıtvndekı gnjpkıra % 25 indtrim uyguksmr
* öğrenct, ögr*tm*n va •m«klî indirimı tûm y*rl*rd« % 50'dir.
Bil«t Salif Yericn.
Konıer Salonu 148 53 72 Gallcrıa Damşma Burotu 559 95 60
Vakkorama Taktim 151 15 71 Voklcoramo Suadiye 360 90 90
AKMGifSİcri 151 56 00
Süleyman Saim Tekcan'ın resim sergisi Kâzım Taşkent Sanat Galerisi'nde
Rivaatlan doludizginSüleyman Saim
Tekcan, Çamlıca
Sanat Evi'nin, ileride
kurulacak ilk özgün-
baskı müzesi
olacağını söylüyor.
Özgünbaskının
virtüözü diye
nitelenen Tekcan'ın
Kâzım Taşkent'teki
sergisi 12 aralığa
kadar görülebilecek.
AHU ANTMEN ~
Süleyman Saim Tekcan atlar-
dan vazgeçmedi. Yapı Kredi
Kâzım Taşkent Sanat Galerisi'n-
de açılan sergisinde, sanatçı yi-
ne atlan konu seçmiş kendine.
Ama bu kez 'Anadolu Uygarh-
ğı-Atlılar' gibi tarihsel bir geç-
mişe oturtarak degil, Polonez-
köy yakınlanndaki Riva'daki
çiftliklerde yetişen, gördüğü,
'duydugu' atlan yaratıcılığının
süzgecinden geçirerek. Serginin
adı, 'Riva Atlanna Gondenne.'
Aslında at, vazgeçilebilecek
bir hayvana da benzemiyor.
Taşçağı resimlerinden Parthe-
non Tapınağı'nın duvarlannda-
ki kabartmalara, Uzakdoğu'da
mezar taşlarına; yani Yunan'-
dan, Roma'dan, Rönesans'tan
bugüne dek gelen ve 'sünnekte
olan' bir 'konu' at. Hep bir
'saygınlık' göstergesi. Bir soylu-
luk (efendisine kazandırdığı de-
ğil, kendine özgü) simgesi.
Süleyman Saim Tekcan, atlar
serisi Uzerinde dört yılı aşkın bir
süredir çalışıyor. Riva atlann-
dan çok etkilenmiş, ama yalnız-
ca bu atlar degil sanatçıyı bu ko-
nuya çeken. "Çocukluğumda
YARATICILIGIN SÜZGECİNDEN— Suleyman Saim Tekcan, bu kez Polonezköy yakınlanndaki Riva
çiftliklerinde yetişen atlan yaratıcıhğının süzgecinden geçirdi. "Riva Atlanna Gönderme" adlı sergi-
deki atlar, galerinin duvariannda canlı gibi.
atlar ile iç içe yaşadım. At bir
yük hayvanı olarak bep vardı
çevremizde. Severdik, biner-
dik." O zamanlar, belki bilinç-
sizce etkilenmiş bu hayvanlar-
dan. Çünkü 'Idtap kanşürana
dek' birçok sanatçımn önde ge-
len modelinin at olduğunu kav-
rayana dek yani, boyle bir 'tut-
kn'nun izi yokmuş Tekcan'da.
'Minyatürden atı kaldınn,
başka bir şey kalmıyor' diyor
Süleyman Saim Tekcan. Atın
'evrensel boyutu'ndan söz edi-
yor. Insana belki en yakın hay-
van 'insan kadar güzel bir
yaratık' oluşundan... Sanatçı-
mn Riva atlan, birer canlı gibi
Kâzım Taşkent Sanat Galerisi'-
nin duvariannda. Koşuyorlar,
tepişiyorlar, yatıyorlar. Alt al-
ta, üst üsteler. Beyoğlu'nda, bir
sanat galerisinin içinde olduğu-
nuzu unutup kendinizi resimler
dışında her şeyden; diğer izleyi-
cüerden, kapıdaki görevliden
soyutlarsanız Riva atlanmn se-
sini duyabilirsiniz.
'Özgünbaskının virtüözü'
olarak nitelendirilen Süleyman
Saim Tekcan, 'Riva Atlanna
Gönderme' adh sergisiyle uzun
bir süredir ilk kez yağlıboya tab-
loları ve desenleriyle çıkıyor iz-
leyicinin karşısına. Bunlar, sa-
natçımn özgünbaskılarından
kurgu ve boyama tekniği açısın-
dan farklı degil. Bir bölümü,
özgünbaskı öncesi çizilen desen-
ler veya yağlıboya ile yapılmış
etütler. Ama karton uzerine
yağlıboya ile yaptığı siyah-beyaz
resimler, sergfdeki diğer tüm ya-
pıtlardan farklı Tekcan'ın; bu
resimleri kendisi de çok seviyor.
özgünbaskı için bugüne dek
verdiği emeğin 'hiç kimsenin
vermediği boyutta' oiduğunu
söylüyor Süleyman Saim Tek-
can. Sanatçıyla, kendisinin kur-
duğu Çamlıca Sanat Evi'nde,
bütün baskılanm gerçekleştirdi-
ği atölyesinde konuşuyoruz.
Çamlıca Sanat Evi'nin, belki
ileride kurulacak ilk özgünbas-
kı müzesi olacağını söylüyor.
Çamlıca Sanat Evi'nde 60 sa-
natçının 10'ar işten yaklaşık 600
iş urettiği de gözonünde bulun-
durulursa, Tekcan'ın ne demek
istediği anlaşıhyor...
Süleyman Saim Tekcan, de-
ğişik çahşmalardan oluşan öz-
günbaskı albümlerini gösterir-
ken, bir yandan da 'kendi
tekniginden' söz ediyor bize.
Katıldığı bienallerde Tekcan'ın
yapıtlanm bir türlu çözemiyor
sanatçılar. Sırn, belli bir adı ol-
mayan, ama 'Süleyman Saim
teknigi' denilen bir yöntem:
"Yaşbaskı dedigim bir teknik
bu. Dört, hatta beş makineyi
birden çalıştınyonım. Boya ku-
nımadan ikinci renk, üçüncü
renk, dördüncü ve beşinci renk-
leri basıyorum. Sonra rölyef için
bazı kaiıplar kullanıyonım. Bu
birkaç kez devam ediyor. Böy-
lece yaklaşık yirmi civannda
renk basıhyor."
Süleyman Saim Tekcan, bu
tekniği anlatmanın kolay bir yo-
lunu da bulmuş: "Yağlıboya re-
sim yaparken fırça ile palet uze-
rinde nasıl kanştınlıyorsa boya-
lar ben de boyayı ipek ve kâgıt
uzerinde kanştınyorum. Boya
yaşken birbiriyle karışınca ara
tonlar eide ediliyor, resimsel öğe
daha kola> yakalanıyor."
Özgün baskj, bugun artık
yaygın bir yöntem. Burhan Do-
ğançay'ın da dediği gibi, 'bir ye-
rine, bine ulaşmak' için...
Riva Atlanna Gönderme / Süley-
man Saim Tekcan resim sergisi /
Yapı Kredı Kâzım Taşkent Sanat
Galerisi /18 kasım-12 aralık / 7W:
750 // 11.
Selim Birsel'in ilk kişiselsergisi BM Çağdaş Sanat Merkezi'nde
'Göremeyen
Görülmeyen'Selim Birsel'in BM Çağdaş Sanat
Merkezi'ndeki sergisi, Doğu'yla Batı'nın
birleşme ya da ayrışma noktası İstanbul'da
mevcudiyet bulan bir yerleştirme. Serginin
ana meseli ise F-117 uçaklarının kullanıldığı
Körfez Savaşı.
SEMİH KAPLANOĞLU
Selim Birsel Grenoble, Le-
ningrad, Istanbul, Krakow gibi
kentlerde kaüldığı toplu sergiler-
den sonra ilk kişisel sergisini İs-
tanbul'da, eski adı BM, yeni adı
BM Çağdaş Sanat Merkezi olan
galeride açtı.
"Göremeyen Görülmeyen"
adlı yapıt, galeri mekânının bi-
ri büyük, biri küçük birbirine
bir kapıyla bağlanan iki salonu-
na yayılmış bir yerleştirme. Bir-
sel, bu çalışmasmda, görebildi-
ğim diğer çalışmalanndan farklı
olarak mekâna müdahale etmek
yerine mekânın fiziksel oylu-
munda görsel/düşünsel açılım-
lar aramak, açmak yerine mekâ-
nı sadece işinin sergileneceği bir
sergi mekânı olarak ele alıyor.
Ancak burada atlanmaması
gereken bir olgu, işin, -Doğu-
Batı arasmdaki coğrafı ve tarih-
sel fokus etmesi ve bu yerleştir-
menin Doğu'yla Batı'mn birleş-
me ve aynşma ya da çarpışma
noktası olan kentte, İstanbul'da
mevcudiyet bulması, makro an-
lamda işle zemin arasında doğ-
rudan bir ilişkiyi başlatmasına
yetiyor.
"Göremeyen Görülmeyen"
düşüncede harekete geçiren gör-
sel üç işaret, bıçak, köpekbahğı
ve uçak, yerleştirmenin ana
uzuvları arasındaki köprüleri
kuran uç simge olarak kullaml-
mış. Buıilara, büyük salonda ye-
re bu-akılmış ahşap, ancak me-
tal izlenimi verilmiş üç parçanm
üzerindeki hilali de eklemek ge-
rekiyor.
Bu simgeler, içerdikleri şiddet
ve tehdit unsurlarıyla yine
Doğu-Batı aynmını tek tek re-
feranslar vererek kuvvetlendiri-
yor. Bu referanslann gittiği ve
yapıştığı ana mesel ise F117
uçaklarının kullanıldığı Körfez
savaşı. Yakın geçmişe, Doğu'yla
Batı'mn tarihteki son kapışma-
larına bir gönderme olarak ya-
pıta konumlandmlmış bu sim-
geler.
Büyük salondaki soğuk ısı,
küçük salona yerleştirilen gece
mavisi yorganın altındaki yata-
ğın yaydığı sıcaklıkla bir karşıt-
lık oluşturuyor. Bu yerleştirme-
nin ana temasında yer alan
I
GECE MAVİSİ YORGAN— Birsel'in sergisinde, buy uk salondaki "soğuk ısı", küçük salona yerleş-
tirilen gece mavisi yorganın altındaki yatagın yaydıgı "sıcaklıkla" bir karşıtlık oluşturuyor.
Doğu-Batı karşıthğıru, sıcak-
soğuk algı karşıtlığında da tek-
rarlıyor.
Yine küçük salonun üç duva-
rına yerleştirilen üç aynada da
tekrarlanan bıçak, köpekbabğı
ve uçak (F117) simgeleri aynala-
ra bakanın yüzünde/gözün-
de/içinde tekrarlamyor ve bu
şiddet nesnelerinin sorumluluğu
doğa, insan, teknoloji bağla-
mmda bireye hatırlatılıyor.
Aynca aynalara belli bir açı-
dan bakıldığında -bu bir tesadüf
eseri olmamalı- tüm simgeler
birbiri üzerine yığıhyor. Ancak
yerleştirmenin sıcak tarafında
bulunan galeri ofisinin masa,
sandalye, kütuphane gibi nesne-
leri bence yerleştirmeye negatif
anlamda müdahale ediyorlar.
Bir yahtıma niye gidilmediği so-
rusunu kendi kendime soruyo-
rum.
Bir ikinci, dikkat çekici olgu
ise soğuk tarafta, karşılıklı ola-
rak duvarlara asılmış, camın içi-
ne yerieştirilmiş ve çerceve içine
alınmış siyah-beyaz* elemanlann
-siyah kısımda gece görunmeyen
F117 uçaklan, beyaz kısunda gö-
rülmez çizgilerle yine aynı
uçaklar- bu halleriyle işin kim-
yasına yabancı bir nitelik kattı-
ğıdır.
Dışanda katıldığı sergilerde,
yaptığı işler ile Selim Birsel'in
Türkiye'de açtığı bu ilk kişisel
sergisindeki işi arasında bence
negatif anlamda bir değişim söz
konusu. Bu eğer Türkiye'nin
kendine özgü şartlanna davanı-
larak oluşturuhnuşsa genç sa-
natçı adına bir şanssızlıktır. An-
cak yine de Selim Birsel Türk
çağdaş sanatına yeni bir soluk
katacaktır kanaatindeyim.
Göremeyen Görülmeyen / Selim
Birsel'in Enstalasyon Sergisi/11
kasım -11 aralık /BM Çağdaş
Sanat Merkezi / TeL 1311023
Çağdaş müzecilik mimarisinin ünlü adı GaeAulenti IstanbuVdaydı
Çağdaş müzelere damgasım vıırdu
ASL1KAYABAL
"Müzelerde eserler genelde
vitrinlerin ardında sergilenir.
önlerinde ver alan kartonlarda
açıklayıcı bilgiler yer alır. Biz
Venedik'teki Palazzo Grassi'de
1988'de açılan ve Fenikelileri ko-
nu edinen arkeolojik bir sergide
tüm öyküyii du\arlarda anlattık.
Bu, yeni bir keşifti ve büyük bir
başarı kazandı" diyor ünlü ttal-
yan mimar Gae Aulentı.
Paris'tekı Orsay Müzesi ve
Pompidou Sanat Merkezi, Ve-
nedik'teki Palazzo Grassi,
Barcelona'daki Katalonya Sa-
nat Müzesi ve Prado Müzesi'n-
de "çağdaş müzecilik mima-
risT'nin proje uygulayıcısı ve
fıkir üreticisi mimar Aulentı, ts-
tanbul'daydı. Türkiye'ye daha
önce turist olarak gelen Aulentı.
ttalyan Kültür Merkezi ile Is-
tanbul Kültür ve Sanat Vakff-
ıjın işbirliğinde gerçekleşen
"Çağdaş Müzecilik Mimarisi"
konulu bir konferans verdi
Her mimarın izledıği bir yol
olduğunu söyleyen Aulenti,
"Benim yöntemim koruyucu bir
işlet ) ükienmek ve müze y apıları
içinde yer alacak eserlere doğnı
olan yerleri secroek" diyor. Çağ-
daş müzecilik mimansi kavra-
mına bakışım şöyle açıklıyor,
Aulenti:
"Çağdaş sanat, galerüerde
doğdu. Galeri ile doğnıdan, kar-
maşık bir ilişkiye giren sanatçı,
müze ve sanat galerisi arasındaki
farklılığı görebilmeli. Çünkü
mflze geçmişin >apıtlarını barın-
dınr. oysa çağdaş bir sergi tek
bir sanatçımn ya da bir grup sa-
natçımn yapıtları ile şekillenir.
Çağdaş sanat müzesinin geçmi-
şin sanat müzelerinden farklı
olması doğaldır. bu müzeler geç-
miş yerine geleceğe ait objeleri
toplamalıdır."
Geçmişe ait eserleri banndı-
ran mûzeleri ele alırsak Aulenti
tarih ve mimarlık arasında ne
tür bir ilişki kuruyor? ttalyan
mımar, tarih ve mimarlık ara-
sında artık bir ilişkinin \»ar oldu-
ğunaınanmıyor:
"Değişik şehirlerde çeşitli roü-
zeler var. Bu müzeler farklı
koleksiyonlardan çıkma sanat
eserlerini sergiliyor. O hakle bu
'farklılık' uzerinde düşünmek
gerek. Bir 'müze modelinden' söz
edemeyiz, ancak çeşitli "müze
türlerini' düşünebiliriz."
tki günlük İstanbul ziyaretin-
de Ayvansaray'daki tarihi
Feshane bınasını da ziyaret ettı
Aulentı. Feshane'de kurulması
kararlaştınlan İstanbul Büyük-
şehır Beledıyesı Dr. Nejat
Eczacıbaşı Çağdaş Sanat Müze-
si için söz konusu yapının uygun
olduğunu dile getirdi. Müzeye
yönelik yürütülecek proje çalış-
malannda ünlü mımann rol
alıp almayacağı ise şimdilik be-
lirsiz.
"Çağdaş Müzecilik Mimari-
si" konulu konferansında ttal-
-yan mimar, Paris, Barcelona ve
Venedik kentlerinde yer alan
beş müzeden örnekler verdi.
1900 yılında demiryolu istasyo-
nu olarak tasarlanan Orsay'ın
endüstri uygarlığının birer par-
çası durumundaki mekânları-
nın yeniden kullanımına
yönelik bir proje yürütüldüğü-
nü aktardı. Pompidou Sanat
Merkezi'nde 1900'lü yıllann
Galeri • AtSly* 132 64 26 • 13O 21 87
AKDENİZ RESİMLERİ
ORHAN TAYLAN
15 KASIII-14 ARAUK 19*1
1. Levenl SUün Sok.
No 14 170 03 62
BEN1DAM
MEHMET
PESEN
Resim Sergisi
16/KASIM/1991
14/ARALIK/1991
ModD CoMn 22072» * A II »0 tanbd
(et[l)34i«;H (1)34519 4} MA
Vitray k
Seramik
L'ygulamalı vitray
ve seramıgı
bızımle öğrenin
KADIKÜY
a 336 90 49
galeri • atölye
132 64 26 • 130 21 87
başlangıcından itibaren resim
ve heykel sanatından örneklerin
yer aldığını, Matisse'ten moder-
nizme ulaşan süreçte sanatın
gelişiminin izlendiğini belirtti.
Ve Venedik'te iki önemli ar-
keolojik sergiye evsahipligı
yapan Palazzo Grassi... Her iki
sergide de "pedagojik amaç" ön
plana çıkmış. tlk sergi Fenıkelı-
len. ikinci sergı Keltleri konu
edinmiş. Aulenti'ye göre müze-
ler boşluklar birliğini tammlı-
yor. Bu süreçte iki değışken var.
Bu değişkenler sanat yapıtı ile
kurulan ilişkide ya da ziyaret
eylemı ile kurulan ilişkide cidak-
lanıyor.
"Müze tipolojisi" kavramı ye-
rine "müze roimaıiığı" kavramı-
nın kullanılmasına dikkat
çekiyor Aulenti' "Mfizeler mi-
mari yönden tanımlanmış uzay-
sal boşluklar bütfinü. Bu bütün
içinde yapı, biçim. sanat eserkri
ve ziyaret eylemi birbiriyle iç ice
geçiyor..." Orsay - Müzesi'ndeki
calışmalann yedı yıl surduğunü
söyleyen mimar, Prado Mü-
zesi'ndekı calışmalann iki yıldır
sürdüğünü belırterek "Herhal-
de 20 yıi içinde tamamlanz"
diyor.
ÇAĞRICİHAZI MANDALINIZ
Kırıldıysa İst. Tel: 329 47 46
Harding'in
söyleşisi
• Kültür Servisi — Yazar
Peter Hartling İstanbul
Alman Kültür Merkezi ile
Pen Yazarlar Birliği'nin
katkılanyla düzenlenen bir
edebiyat söyleşisi
gerçekleştirecek. Saat
17.00'de AUtürk
Kitaplıgı'nda başlayacak
söyleşide Peter Hartling,
şürleri ve son romanı "Kalp
Çeperi"nden bölümler
okuyacak. Ahmet Cemal'in
sunuşunu yapacağı
söyleşide, çeviriler Turgay
Kurultay ve Necdet Neyim
tarafından
gercekleştirilecek.
Tanışık'ın
sergisi
• Kültür Servisi — Tunç
Tanışık'ın resim sergisi 27
kasım - 13 aralık tarihleri
arasında Atatürk Kültür
Merkezi Sanat Galerisi'nde
izlenebilecek. 1952 yüında
Vakfıkebir'de doğan Tunç
Tanışık, 1976 yılında Gazi
Eğitim Enstitüsü Resim-İş
Bölümü'nü bitirdi. Bu yıl
içinde "sanatta yeterlilik"
diploması alan Tunç
Tanışık, ABD'de çağdaş
müzecilik, plastik sanatlar
konusunda araştırmalarda
bulundu.
Zeııs, PEN
dergisinde
• Kültür Servisi —
Ingilizce olarak yayımlanan
Türk PEN dergisi, Sefa
Taşkın'ın Zeus Sunağı için
yazdığı bir yazıyı "Yaz
1991" sayısında yayımladı.
Türkish PEN dergisi
tngilizce olarak
yayımlamyor ve Türk
yazarlanmn yapıtlanndan
örnekler vererek Türk
edebiyatım tanıtmayı
amaçhyor. Yılda dört kez
yayımlanan PEN dergisinin
Yaz 1991 sayısında Sefa
Taşkın'm "Sürgündeki
Zeus" adlı kitabında yer
alan ve Zeus Sunagı'nın
Bergama kültürünün,
coğrafyasının ve Bergama
şehrinin ayrılmaz bir
parçası olduğunu işleyen
"Zeus Sunağı" adlı yazısına
da yer verildi.
'Uçan Şamsiye*
• tSTANBUL (AA) —
İstanbul Büyükşehir
Belediyesi'nin bir yıl
sürecek "Temizlik Şenliktir"
kampanyası çerçevesinde
Harbiye Muhsin Ertugrul
Tiyatrosu'nda sunulan
"Uçan Şemsiye" adh çocuk
oyunu bundan sonra
haftanın iki günü
Gaziosmanpaşa'da bulunan
tiyatroda çocuklara
sunulmaya devam edilecek.
Açıklamada, belediyenin
halkla ilişkiler
danışmanlığınca belli bir
plan çerçevesinde behrlenen
ilkokullardan lETTnin
otobüsleriyle ahnan
çocuklann, temsilden sonra
gene bu otobüslerle
okullanna bırakılacağı
kaydedildi.
bugün
bilsak
26 KASIM SALI:
19.00 Bilim Dizisi:
"21. Yüzyıl :Metropolis'ten
Megapoli'se Mahşeri
Kentlerin Yükselişi"
Ahmet Turan ALTINER
TanORAL
Seramik Çalışmalan
Kadriyc Ezcl AĞAOĞLU
14.00-17.00
Latince Çalışmalar
3 Aralık'tan itibaren
Salı-Perşembe
19.30-21.30
RİLSAK FINDIKLI
Cafe-Bar-Restaurant
Rezervasyon:
152 38 68-152 0130
Cafe-Foyer-Bar(Giriş)
12.00-00.30
AfricanCafe-Bar(5.Kat)
Çarş.-Pcrş.-ErkinKORAY
bilsak, sıraselvilcr cad.,
soğancı sok. 7 cihangir
143 28 79-99
B A R * R E S T A U R A N T
MELIS SÖKMEN
ve
ERCrMENT VURAL
P tesı-Salı-Çarş.
SARPER ve GİTARI
ATILLA ve ŞAHlN
Perş -Cuma-C tesı
AÇIK BUFE & SUPRIZ CANLI MUZIK
Pazdr
1B.OO • OS.OO
Tesvıkıye Bostan Sotc No 15 161 45 07