27 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
26 KASIM 1991 KÜLTÜR-SANAT CUMHURİYET/9 EDEBİYAT 4 Kara Peter' Odülü Wolf un • DÜSSELDORF (UBA) — Grostesk yazın için verilen 10 bin markkk Uk 'Kara Peter' ödülüne Hainz'de yaşayan yazar Ron Wolf layık görüldü. 'Kara Peter' ödülünü veren kuzey Vestfalya Edebiyat Bürosu Başkanı Jens Pruss; Düsseldorf ta yaptığı açıklamada, söz konusu ödülün "uçuk ve trajikomik yazmın özendirilmesi" için verildiğini söyledi. Ron WoIFun bu ödülü alması için jürinin göstermiş olduğu gerekçe, Wolf un kitaplannda yaşamla ilgili günlük gariplikleri çok doğal bir dille anlattığı belirtildi. GRAFİKERLER MESLEK KURULUŞU Altıntaş başkan • Kültür Servisi — Grafîkerler Meslek Kuruluşu genel kurulu 24 kasım pazar günü The Marmara Oteli'nde toplandı. Divan başkanlığını Mengu Ertel'in yaptığı genel kurulda yeni yönetim kurulu belirlendi ve görev dağılımı yaptı. Buna göre Yurdaer Altıntaş başkanhğa, Bülent Erkmen başkan yardımcılığına, Sadık Karamustafa genel sekreterliğe, Serdar Benli saymanlığa, Uğurcan Ataoğlu yazmanhğa, Cemalettin Mutver ve Murat Dorkip de yönetim kurulu üyeliğine getirildiler. Toplantıda aynca üyelere GMK'nın üye olacağı ICOGRADA (Grafik Tasanm Dernekleri Uluslararası Konseyi) ile ilgili dia- pozitif gösterimi sunuldu. Türk grafik tasanmcılannın yapıtlanndan oluşan ve yayımı tamamlanan "Logotürk" kitabı da üyelere tanıtıldı. MÜZİK 4 Bol Vitamin' • Kültür Servisi — Son aylarda kaset listelerinde üst sıralarda gezinen 'Bol Vitamin' adlı kaset mahkemelik oluyor. Kamuoyunda 'Vitaminciler' olarak tanınan Ercan Saatçi ile Ufuk Semiz'in, adlarını 'Grup Vitamin' adlı kasette izinsiz kullandığı iddiasıyla Uras Plakçıük'ı mahkemeye vermesinden sonra Uras Plakçılık da sahtecilik iddiasıyla mahkemeye gidiyor. Uras Plakçıhk adına Grup Vitamin kasetini dolduran ekipten Gökhan Semiz'in sözlerini yazdığı dokuz parçanın Semiz'e ödeme yapılmadan kasette kullanıldığını, aynca TV programlarında Ercan Saatçi ve Ufuk Yıldınm'ın kendilerinin söylemediği parçalan playback eşliğinde seslendirdiklerini belirtiyor. TYS ETKİNLİKLERİ Yılnıaz Güney'e saygı gecesi • Kültür Servisi — Türkiye Yazarlar Sendikası 91-92 kış dönemi etkinliklerine "Yılmaz Güney'e Saygı" gecesiyle devam edildi. Karaca Tiyatro'da düzenlenen geceye konuşmacı olarak Demirtaş Ceyhun, Asım Bezirci, Vedat Günyol, Onat Kutlar ve Rekin Teksoy konuşmacı olarak katıldılar. Gecede ayrıca Sevingül Bahadır, küçük bir k'pnser verdi. Geceye Yılmaz Güney'in eşi Fatoş Guney, Paris'te olduğu için katılamadı. Fatoş Güney'in yaz sonu düzenlenen Yılmaz Güney gecelerinde Türkiye Yazarlar Sendikasf nın ilgisizliğinden yakındığını hatırlattığımız Demirtaş Ceyhun, konuyla ilgili olarak "O gecelerde Yılmaz Güney'in etnik yanı ön plana çıkartıldı. 'Yılmaz Güney kürttür' denildi. Açılış konuşmalarını Mehdi Zana yapıyordu. Biz 'Bırakın Kürtlüğünü, onun sanat yanının ele alalım' dedik. O yüzden katılmadık" dedi. Fatoş Guney, söz konusu gecelerin değerlendirildiği basm toplantısında, TYS'yi ilgisizlikle suçlamıştı. Açılış konuşması ve ara sunuşlarını tiyatro sanatçisı Gülsen Tuncer'in yaptığı gecede konuşmacılar, Yılmaz Güney'in sinemacı ve yazar kimliğini anlattılar. Guney'le ilgili anılarını dile getirdiler. (Fotoğraf: ENİS ONAT) EDEBİYAT ÖDÜLLERİ Medicis, Yves Simon'un • PARİS (AP) — Bu yıhn Medicis ödülü Fransız şarkın ve yazar Yves Simon'a, Femina ödülü ise Fransız yazar Paula Jacques'a verildi. "Sürüklenen Duygular" adlı romanıyla kazandığı Medicis ödülü, bugüne kadar 6 roman yazmış olan ünlu şarkıcı ve besteci Simon'un aldığı ilk ödül oldu. Yeni bir tarz getiren yazarlara verilen Femina Ödülü'nü, 1940'larda Kahire'nin Yahudi kesiminde geçen "Deborah ve Zevk Düşkünü Melekler" adlı romanıyla Paula, Jacques aldı. ttalyan yazar Pietro Citati ise kendi ailesinin 19. yüzyıl Italyası'ndaki seruvenini anlatan "Mutlu, Hüzünlü ve Müthiş Bir Öykü" adlı romanıyla yabancı yazarlara verilen Medicis Ödülü'ne değer görüldü. Tanınmış Avustralyalı şair David Malouf da AvustralyaL göçmenlerin 70 yılhk öyküsünü anlatan "Koca Dünya" adlı romanıyla Femine Denizaşın Ülkeler Ödülü'nü aldı. SERGİ Ayşe Takı'da Canöz • Kültür Servisi — Canöz (Özcan Ervardar) ilk kişisel sergisini 2 aralık pazar günü Ortaköy'deki Ayşe Takı Galerisi'nde acıyor. Resim çalışmalannı Zühal Köseler, Kasım Koçak, Belkıs Soran ve Zeki Kıral ile yürüten sanatçı daha önce çeşitli karma sergilere katümıştı. Canöz, "Tann, doğa, müzik, hayvan ve insanı içimde yaşatıp kendi yorumum ile aktarıyorum" diyor. Canöz'ün Ayşe Takı Galerisi'ndeki sergisi 14 arabğa dek sürecek. CEMALREŞÎTREY "ROMOS" MOSKOVA PLASTİK DANS TÎYATROSU 28 Kasım Perşembe saat 19.00 OlağanüstU istek nedeniyle tek bir gösteri daha sunacaktır. Türk Hava Yollan Katkılanyla + 15 Ki^nin üıtvndekı gnjpkıra % 25 indtrim uyguksmr * öğrenct, ögr*tm*n va •m«klî indirimı tûm y*rl*rd« % 50'dir. Bil«t Salif Yericn. Konıer Salonu 148 53 72 Gallcrıa Damşma Burotu 559 95 60 Vakkorama Taktim 151 15 71 Voklcoramo Suadiye 360 90 90 AKMGifSİcri 151 56 00 Süleyman Saim Tekcan'ın resim sergisi Kâzım Taşkent Sanat Galerisi'nde Rivaatlan doludizginSüleyman Saim Tekcan, Çamlıca Sanat Evi'nin, ileride kurulacak ilk özgün- baskı müzesi olacağını söylüyor. Özgünbaskının virtüözü diye nitelenen Tekcan'ın Kâzım Taşkent'teki sergisi 12 aralığa kadar görülebilecek. AHU ANTMEN ~ Süleyman Saim Tekcan atlar- dan vazgeçmedi. Yapı Kredi Kâzım Taşkent Sanat Galerisi'n- de açılan sergisinde, sanatçı yi- ne atlan konu seçmiş kendine. Ama bu kez 'Anadolu Uygarh- ğı-Atlılar' gibi tarihsel bir geç- mişe oturtarak degil, Polonez- köy yakınlanndaki Riva'daki çiftliklerde yetişen, gördüğü, 'duydugu' atlan yaratıcılığının süzgecinden geçirerek. Serginin adı, 'Riva Atlanna Gondenne.' Aslında at, vazgeçilebilecek bir hayvana da benzemiyor. Taşçağı resimlerinden Parthe- non Tapınağı'nın duvarlannda- ki kabartmalara, Uzakdoğu'da mezar taşlarına; yani Yunan'- dan, Roma'dan, Rönesans'tan bugüne dek gelen ve 'sünnekte olan' bir 'konu' at. Hep bir 'saygınlık' göstergesi. Bir soylu- luk (efendisine kazandırdığı de- ğil, kendine özgü) simgesi. Süleyman Saim Tekcan, atlar serisi Uzerinde dört yılı aşkın bir süredir çalışıyor. Riva atlann- dan çok etkilenmiş, ama yalnız- ca bu atlar degil sanatçıyı bu ko- nuya çeken. "Çocukluğumda YARATICILIGIN SÜZGECİNDEN— Suleyman Saim Tekcan, bu kez Polonezköy yakınlanndaki Riva çiftliklerinde yetişen atlan yaratıcıhğının süzgecinden geçirdi. "Riva Atlanna Gönderme" adlı sergi- deki atlar, galerinin duvariannda canlı gibi. atlar ile iç içe yaşadım. At bir yük hayvanı olarak bep vardı çevremizde. Severdik, biner- dik." O zamanlar, belki bilinç- sizce etkilenmiş bu hayvanlar- dan. Çünkü 'Idtap kanşürana dek' birçok sanatçımn önde ge- len modelinin at olduğunu kav- rayana dek yani, boyle bir 'tut- kn'nun izi yokmuş Tekcan'da. 'Minyatürden atı kaldınn, başka bir şey kalmıyor' diyor Süleyman Saim Tekcan. Atın 'evrensel boyutu'ndan söz edi- yor. Insana belki en yakın hay- van 'insan kadar güzel bir yaratık' oluşundan... Sanatçı- mn Riva atlan, birer canlı gibi Kâzım Taşkent Sanat Galerisi'- nin duvariannda. Koşuyorlar, tepişiyorlar, yatıyorlar. Alt al- ta, üst üsteler. Beyoğlu'nda, bir sanat galerisinin içinde olduğu- nuzu unutup kendinizi resimler dışında her şeyden; diğer izleyi- cüerden, kapıdaki görevliden soyutlarsanız Riva atlanmn se- sini duyabilirsiniz. 'Özgünbaskının virtüözü' olarak nitelendirilen Süleyman Saim Tekcan, 'Riva Atlanna Gönderme' adh sergisiyle uzun bir süredir ilk kez yağlıboya tab- loları ve desenleriyle çıkıyor iz- leyicinin karşısına. Bunlar, sa- natçımn özgünbaskılarından kurgu ve boyama tekniği açısın- dan farklı degil. Bir bölümü, özgünbaskı öncesi çizilen desen- ler veya yağlıboya ile yapılmış etütler. Ama karton uzerine yağlıboya ile yaptığı siyah-beyaz resimler, sergfdeki diğer tüm ya- pıtlardan farklı Tekcan'ın; bu resimleri kendisi de çok seviyor. özgünbaskı için bugüne dek verdiği emeğin 'hiç kimsenin vermediği boyutta' oiduğunu söylüyor Süleyman Saim Tek- can. Sanatçıyla, kendisinin kur- duğu Çamlıca Sanat Evi'nde, bütün baskılanm gerçekleştirdi- ği atölyesinde konuşuyoruz. Çamlıca Sanat Evi'nin, belki ileride kurulacak ilk özgünbas- kı müzesi olacağını söylüyor. Çamlıca Sanat Evi'nde 60 sa- natçının 10'ar işten yaklaşık 600 iş urettiği de gözonünde bulun- durulursa, Tekcan'ın ne demek istediği anlaşıhyor... Süleyman Saim Tekcan, de- ğişik çahşmalardan oluşan öz- günbaskı albümlerini gösterir- ken, bir yandan da 'kendi tekniginden' söz ediyor bize. Katıldığı bienallerde Tekcan'ın yapıtlanm bir türlu çözemiyor sanatçılar. Sırn, belli bir adı ol- mayan, ama 'Süleyman Saim teknigi' denilen bir yöntem: "Yaşbaskı dedigim bir teknik bu. Dört, hatta beş makineyi birden çalıştınyonım. Boya ku- nımadan ikinci renk, üçüncü renk, dördüncü ve beşinci renk- leri basıyorum. Sonra rölyef için bazı kaiıplar kullanıyonım. Bu birkaç kez devam ediyor. Böy- lece yaklaşık yirmi civannda renk basıhyor." Süleyman Saim Tekcan, bu tekniği anlatmanın kolay bir yo- lunu da bulmuş: "Yağlıboya re- sim yaparken fırça ile palet uze- rinde nasıl kanştınlıyorsa boya- lar ben de boyayı ipek ve kâgıt uzerinde kanştınyorum. Boya yaşken birbiriyle karışınca ara tonlar eide ediliyor, resimsel öğe daha kola> yakalanıyor." Özgün baskj, bugun artık yaygın bir yöntem. Burhan Do- ğançay'ın da dediği gibi, 'bir ye- rine, bine ulaşmak' için... Riva Atlanna Gönderme / Süley- man Saim Tekcan resim sergisi / Yapı Kredı Kâzım Taşkent Sanat Galerisi /18 kasım-12 aralık / 7W: 750 // 11. Selim Birsel'in ilk kişiselsergisi BM Çağdaş Sanat Merkezi'nde 'Göremeyen Görülmeyen'Selim Birsel'in BM Çağdaş Sanat Merkezi'ndeki sergisi, Doğu'yla Batı'nın birleşme ya da ayrışma noktası İstanbul'da mevcudiyet bulan bir yerleştirme. Serginin ana meseli ise F-117 uçaklarının kullanıldığı Körfez Savaşı. SEMİH KAPLANOĞLU Selim Birsel Grenoble, Le- ningrad, Istanbul, Krakow gibi kentlerde kaüldığı toplu sergiler- den sonra ilk kişisel sergisini İs- tanbul'da, eski adı BM, yeni adı BM Çağdaş Sanat Merkezi olan galeride açtı. "Göremeyen Görülmeyen" adlı yapıt, galeri mekânının bi- ri büyük, biri küçük birbirine bir kapıyla bağlanan iki salonu- na yayılmış bir yerleştirme. Bir- sel, bu çalışmasmda, görebildi- ğim diğer çalışmalanndan farklı olarak mekâna müdahale etmek yerine mekânın fiziksel oylu- munda görsel/düşünsel açılım- lar aramak, açmak yerine mekâ- nı sadece işinin sergileneceği bir sergi mekânı olarak ele alıyor. Ancak burada atlanmaması gereken bir olgu, işin, -Doğu- Batı arasmdaki coğrafı ve tarih- sel fokus etmesi ve bu yerleştir- menin Doğu'yla Batı'mn birleş- me ve aynşma ya da çarpışma noktası olan kentte, İstanbul'da mevcudiyet bulması, makro an- lamda işle zemin arasında doğ- rudan bir ilişkiyi başlatmasına yetiyor. "Göremeyen Görülmeyen" düşüncede harekete geçiren gör- sel üç işaret, bıçak, köpekbahğı ve uçak, yerleştirmenin ana uzuvları arasındaki köprüleri kuran uç simge olarak kullaml- mış. Buıilara, büyük salonda ye- re bu-akılmış ahşap, ancak me- tal izlenimi verilmiş üç parçanm üzerindeki hilali de eklemek ge- rekiyor. Bu simgeler, içerdikleri şiddet ve tehdit unsurlarıyla yine Doğu-Batı aynmını tek tek re- feranslar vererek kuvvetlendiri- yor. Bu referanslann gittiği ve yapıştığı ana mesel ise F117 uçaklarının kullanıldığı Körfez savaşı. Yakın geçmişe, Doğu'yla Batı'mn tarihteki son kapışma- larına bir gönderme olarak ya- pıta konumlandmlmış bu sim- geler. Büyük salondaki soğuk ısı, küçük salona yerleştirilen gece mavisi yorganın altındaki yata- ğın yaydığı sıcaklıkla bir karşıt- lık oluşturuyor. Bu yerleştirme- nin ana temasında yer alan I GECE MAVİSİ YORGAN— Birsel'in sergisinde, buy uk salondaki "soğuk ısı", küçük salona yerleş- tirilen gece mavisi yorganın altındaki yatagın yaydıgı "sıcaklıkla" bir karşıtlık oluşturuyor. Doğu-Batı karşıthğıru, sıcak- soğuk algı karşıtlığında da tek- rarlıyor. Yine küçük salonun üç duva- rına yerleştirilen üç aynada da tekrarlanan bıçak, köpekbabğı ve uçak (F117) simgeleri aynala- ra bakanın yüzünde/gözün- de/içinde tekrarlamyor ve bu şiddet nesnelerinin sorumluluğu doğa, insan, teknoloji bağla- mmda bireye hatırlatılıyor. Aynca aynalara belli bir açı- dan bakıldığında -bu bir tesadüf eseri olmamalı- tüm simgeler birbiri üzerine yığıhyor. Ancak yerleştirmenin sıcak tarafında bulunan galeri ofisinin masa, sandalye, kütuphane gibi nesne- leri bence yerleştirmeye negatif anlamda müdahale ediyorlar. Bir yahtıma niye gidilmediği so- rusunu kendi kendime soruyo- rum. Bir ikinci, dikkat çekici olgu ise soğuk tarafta, karşılıklı ola- rak duvarlara asılmış, camın içi- ne yerieştirilmiş ve çerceve içine alınmış siyah-beyaz* elemanlann -siyah kısımda gece görunmeyen F117 uçaklan, beyaz kısunda gö- rülmez çizgilerle yine aynı uçaklar- bu halleriyle işin kim- yasına yabancı bir nitelik kattı- ğıdır. Dışanda katıldığı sergilerde, yaptığı işler ile Selim Birsel'in Türkiye'de açtığı bu ilk kişisel sergisindeki işi arasında bence negatif anlamda bir değişim söz konusu. Bu eğer Türkiye'nin kendine özgü şartlanna davanı- larak oluşturuhnuşsa genç sa- natçı adına bir şanssızlıktır. An- cak yine de Selim Birsel Türk çağdaş sanatına yeni bir soluk katacaktır kanaatindeyim. Göremeyen Görülmeyen / Selim Birsel'in Enstalasyon Sergisi/11 kasım -11 aralık /BM Çağdaş Sanat Merkezi / TeL 1311023 Çağdaş müzecilik mimarisinin ünlü adı GaeAulenti IstanbuVdaydı Çağdaş müzelere damgasım vıırdu ASL1KAYABAL "Müzelerde eserler genelde vitrinlerin ardında sergilenir. önlerinde ver alan kartonlarda açıklayıcı bilgiler yer alır. Biz Venedik'teki Palazzo Grassi'de 1988'de açılan ve Fenikelileri ko- nu edinen arkeolojik bir sergide tüm öyküyii du\arlarda anlattık. Bu, yeni bir keşifti ve büyük bir başarı kazandı" diyor ünlü ttal- yan mimar Gae Aulentı. Paris'tekı Orsay Müzesi ve Pompidou Sanat Merkezi, Ve- nedik'teki Palazzo Grassi, Barcelona'daki Katalonya Sa- nat Müzesi ve Prado Müzesi'n- de "çağdaş müzecilik mima- risT'nin proje uygulayıcısı ve fıkir üreticisi mimar Aulentı, ts- tanbul'daydı. Türkiye'ye daha önce turist olarak gelen Aulentı. ttalyan Kültür Merkezi ile Is- tanbul Kültür ve Sanat Vakff- ıjın işbirliğinde gerçekleşen "Çağdaş Müzecilik Mimarisi" konulu bir konferans verdi Her mimarın izledıği bir yol olduğunu söyleyen Aulenti, "Benim yöntemim koruyucu bir işlet ) ükienmek ve müze y apıları içinde yer alacak eserlere doğnı olan yerleri secroek" diyor. Çağ- daş müzecilik mimansi kavra- mına bakışım şöyle açıklıyor, Aulenti: "Çağdaş sanat, galerüerde doğdu. Galeri ile doğnıdan, kar- maşık bir ilişkiye giren sanatçı, müze ve sanat galerisi arasındaki farklılığı görebilmeli. Çünkü mflze geçmişin >apıtlarını barın- dınr. oysa çağdaş bir sergi tek bir sanatçımn ya da bir grup sa- natçımn yapıtları ile şekillenir. Çağdaş sanat müzesinin geçmi- şin sanat müzelerinden farklı olması doğaldır. bu müzeler geç- miş yerine geleceğe ait objeleri toplamalıdır." Geçmişe ait eserleri banndı- ran mûzeleri ele alırsak Aulenti tarih ve mimarlık arasında ne tür bir ilişki kuruyor? ttalyan mımar, tarih ve mimarlık ara- sında artık bir ilişkinin \»ar oldu- ğunaınanmıyor: "Değişik şehirlerde çeşitli roü- zeler var. Bu müzeler farklı koleksiyonlardan çıkma sanat eserlerini sergiliyor. O hakle bu 'farklılık' uzerinde düşünmek gerek. Bir 'müze modelinden' söz edemeyiz, ancak çeşitli "müze türlerini' düşünebiliriz." tki günlük İstanbul ziyaretin- de Ayvansaray'daki tarihi Feshane bınasını da ziyaret ettı Aulentı. Feshane'de kurulması kararlaştınlan İstanbul Büyük- şehır Beledıyesı Dr. Nejat Eczacıbaşı Çağdaş Sanat Müze- si için söz konusu yapının uygun olduğunu dile getirdi. Müzeye yönelik yürütülecek proje çalış- malannda ünlü mımann rol alıp almayacağı ise şimdilik be- lirsiz. "Çağdaş Müzecilik Mimari- si" konulu konferansında ttal- -yan mimar, Paris, Barcelona ve Venedik kentlerinde yer alan beş müzeden örnekler verdi. 1900 yılında demiryolu istasyo- nu olarak tasarlanan Orsay'ın endüstri uygarlığının birer par- çası durumundaki mekânları- nın yeniden kullanımına yönelik bir proje yürütüldüğü- nü aktardı. Pompidou Sanat Merkezi'nde 1900'lü yıllann Galeri • AtSly* 132 64 26 • 13O 21 87 AKDENİZ RESİMLERİ ORHAN TAYLAN 15 KASIII-14 ARAUK 19*1 1. Levenl SUün Sok. No 14 170 03 62 BEN1DAM MEHMET PESEN Resim Sergisi 16/KASIM/1991 14/ARALIK/1991 ModD CoMn 22072» * A II »0 tanbd (et[l)34i«;H (1)34519 4} MA Vitray k Seramik L'ygulamalı vitray ve seramıgı bızımle öğrenin KADIKÜY a 336 90 49 galeri • atölye 132 64 26 • 130 21 87 başlangıcından itibaren resim ve heykel sanatından örneklerin yer aldığını, Matisse'ten moder- nizme ulaşan süreçte sanatın gelişiminin izlendiğini belirtti. Ve Venedik'te iki önemli ar- keolojik sergiye evsahipligı yapan Palazzo Grassi... Her iki sergide de "pedagojik amaç" ön plana çıkmış. tlk sergi Fenıkelı- len. ikinci sergı Keltleri konu edinmiş. Aulenti'ye göre müze- ler boşluklar birliğini tammlı- yor. Bu süreçte iki değışken var. Bu değişkenler sanat yapıtı ile kurulan ilişkide ya da ziyaret eylemı ile kurulan ilişkide cidak- lanıyor. "Müze tipolojisi" kavramı ye- rine "müze roimaıiığı" kavramı- nın kullanılmasına dikkat çekiyor Aulenti' "Mfizeler mi- mari yönden tanımlanmış uzay- sal boşluklar bütfinü. Bu bütün içinde yapı, biçim. sanat eserkri ve ziyaret eylemi birbiriyle iç ice geçiyor..." Orsay - Müzesi'ndeki calışmalann yedı yıl surduğunü söyleyen mimar, Prado Mü- zesi'ndekı calışmalann iki yıldır sürdüğünü belırterek "Herhal- de 20 yıi içinde tamamlanz" diyor. ÇAĞRICİHAZI MANDALINIZ Kırıldıysa İst. Tel: 329 47 46 Harding'in söyleşisi • Kültür Servisi — Yazar Peter Hartling İstanbul Alman Kültür Merkezi ile Pen Yazarlar Birliği'nin katkılanyla düzenlenen bir edebiyat söyleşisi gerçekleştirecek. Saat 17.00'de AUtürk Kitaplıgı'nda başlayacak söyleşide Peter Hartling, şürleri ve son romanı "Kalp Çeperi"nden bölümler okuyacak. Ahmet Cemal'in sunuşunu yapacağı söyleşide, çeviriler Turgay Kurultay ve Necdet Neyim tarafından gercekleştirilecek. Tanışık'ın sergisi • Kültür Servisi — Tunç Tanışık'ın resim sergisi 27 kasım - 13 aralık tarihleri arasında Atatürk Kültür Merkezi Sanat Galerisi'nde izlenebilecek. 1952 yüında Vakfıkebir'de doğan Tunç Tanışık, 1976 yılında Gazi Eğitim Enstitüsü Resim-İş Bölümü'nü bitirdi. Bu yıl içinde "sanatta yeterlilik" diploması alan Tunç Tanışık, ABD'de çağdaş müzecilik, plastik sanatlar konusunda araştırmalarda bulundu. Zeııs, PEN dergisinde • Kültür Servisi — Ingilizce olarak yayımlanan Türk PEN dergisi, Sefa Taşkın'ın Zeus Sunağı için yazdığı bir yazıyı "Yaz 1991" sayısında yayımladı. Türkish PEN dergisi tngilizce olarak yayımlamyor ve Türk yazarlanmn yapıtlanndan örnekler vererek Türk edebiyatım tanıtmayı amaçhyor. Yılda dört kez yayımlanan PEN dergisinin Yaz 1991 sayısında Sefa Taşkın'm "Sürgündeki Zeus" adlı kitabında yer alan ve Zeus Sunagı'nın Bergama kültürünün, coğrafyasının ve Bergama şehrinin ayrılmaz bir parçası olduğunu işleyen "Zeus Sunağı" adlı yazısına da yer verildi. 'Uçan Şamsiye* • tSTANBUL (AA) — İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin bir yıl sürecek "Temizlik Şenliktir" kampanyası çerçevesinde Harbiye Muhsin Ertugrul Tiyatrosu'nda sunulan "Uçan Şemsiye" adh çocuk oyunu bundan sonra haftanın iki günü Gaziosmanpaşa'da bulunan tiyatroda çocuklara sunulmaya devam edilecek. Açıklamada, belediyenin halkla ilişkiler danışmanlığınca belli bir plan çerçevesinde behrlenen ilkokullardan lETTnin otobüsleriyle ahnan çocuklann, temsilden sonra gene bu otobüslerle okullanna bırakılacağı kaydedildi. bugün bilsak 26 KASIM SALI: 19.00 Bilim Dizisi: "21. Yüzyıl :Metropolis'ten Megapoli'se Mahşeri Kentlerin Yükselişi" Ahmet Turan ALTINER TanORAL Seramik Çalışmalan Kadriyc Ezcl AĞAOĞLU 14.00-17.00 Latince Çalışmalar 3 Aralık'tan itibaren Salı-Perşembe 19.30-21.30 RİLSAK FINDIKLI Cafe-Bar-Restaurant Rezervasyon: 152 38 68-152 0130 Cafe-Foyer-Bar(Giriş) 12.00-00.30 AfricanCafe-Bar(5.Kat) Çarş.-Pcrş.-ErkinKORAY bilsak, sıraselvilcr cad., soğancı sok. 7 cihangir 143 28 79-99 B A R * R E S T A U R A N T MELIS SÖKMEN ve ERCrMENT VURAL P tesı-Salı-Çarş. SARPER ve GİTARI ATILLA ve ŞAHlN Perş -Cuma-C tesı AÇIK BUFE & SUPRIZ CANLI MUZIK Pazdr 1B.OO • OS.OO Tesvıkıye Bostan Sotc No 15 161 45 07
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle