Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
21 KASIM 1991 KÜLTÜR-SANAT CUMHURÎYET/9
MÖZAYEDE
Unutulımış. Iznikler
• Költür Servisi — Fransa'da Provence'da uzun yıllar
gözlerden uzak kalmış bir 16. yüzyıl Iznik çinileri
koleksiyonu, 7 araükta Sotheby'nin Monaco'daki
salonlannda açık arttırmaya çıkanlacak. Iskenderiye'de
yaşamış zengin bir Yunanlı olan Stefanos Lagonikos'un
Birinci Oünya Savaşı'ndan hemen sonra Mısır*da
oluşturduğu koleksiyonda 47 parça tznik yer abyor. Bir
zamanlar Iskenderiye'deki Yunan topluluğunun önde
gelen üyeleri genellikle Fransız mobilyalan, halı ve
kumaş koleksiyonu yaparlarken, Stefanos Lagonikos
İslam sanat eserleri toplamaya başlamıştı. Lagonikos
Koleksiyonu, uzun bir süre Provence'daki bir evde gizli
kaldı. Bu unutulmuş koleksiyon şimdi Sotheby'nin
Monaco'daki müzayedesiyle yeniden gün ışığına çıkıyor.
MÜZİK
Erkin'e madalya
I ANKARA (AA) — Ünlü Türk bestecisi, çoksesli
müziğin Türkiye'deki kuruculanndan Ulvi Cemal Erkin'e,
ölümünden 8 yıl sonra And Vakfı, altın "Müzik Hizmet
Madalyası" verecek. Sevda Cenap And Vakfı Başkanı
Mehmet Başman'dan alınan bilgiye göre çalışmalan ile
Türkiye"de çoksesli müziğin gelişmesine katkıda
bulunanlara verilen "Müzik Hizmet Madalyası"na bu yıl
"Post Nortem" olarak Ulvi Cemal Erkin layık görüldü. 3
yıldan bu yana dağıtılan odül 1989 yılında müzik
alanındaki çalışmalan ile Cevat Memduh Altar'a, geçen
yıl da ölümünden önce AhmeD Adnan Saygun'a
verilmişti. Erkin'in ödülü 6 aralık günü Cumhurbaşkanı
özal'ın da katılacağı bir törenle eşi piyanist Ferhunde
Erkin'e verilecek. Aynı gün Sevda Cenap And Müzik
Vakfı da 19. kuruluş yıldönümünü kutlayacak. tşadamı
Cenap And tarafından Ankara'mn kültür yaşamına
destek sağlamak amacıyla 1972 yıhnda kurulan vakıf, 7
yıldır Ankara Kültür ve Sanat Festivali'ni sürdürüyor.
Cevat And'ın ölümünden sonra vakfın başkanlığını
işadamı Mehmet Başman yürütüyor.
FUAR
Feminist kitaplar
I Kültür Servisi — tki yılda bir düzenlenen Uluslararası
Feminist Kitap Fuan'mn beşincisi 24-28 Haziran 1992
tarihleri arasında Hollanda'run Amsterdam kentinde
yapılacak. Dünyanın dört bir yanından yayınevlerinin
kadın yazarlarının kitaplanyla katılacağı fuar, kadınlann
oluşturduğu edebiyatın dünya çapında tanıtımı açısmdan
büyük önem taşıyor. Daha önce Londra, Barselona, Oslo
ve Montreal'de gerçekleştirilen Feminist Kitap Fuarı'mn
Amsterdam'da düzenlenecek beşincisine 300 yayınevi ve
1S0 kadın yazarın katılması, 12 bin ziyaretçi çekmesi
bekleniyor. Fuara katılması beklenen yazarlar arasmda
Petra Kelly, Agota Kristof, Patricia Highsmith, Sevgi
özdamar ve Alice Walker da var.
MÜZE
Paris'te kopya müzesi
• PARİS (UBA) — Fransa'nın başkenti Paris'te tarihi
eserlerin kopyalarının sergilendiği bir müze hizmete
açıldı. Müzede, her türlü eserin kopyası sanatseverlerin
beğenisine sunuluyor. Paris Trocadero Tepesi'nde açılan
ve 'Fransız Anıtlan' adı verilen müzede, her türlü sanat
eserinin kopyalan aslına uygun olarak yapılarak uygun
yerlere yerleştiriliyor. Müzenin en büyük özelliği ise
hiçbir özgün yapıta yer verilmemesi, sadece kopya olan
ve kopya olarak adlandırılabilecek eserlere yer verilmesi.
Paris Belediye Başkanı tarafından hizmete açılan müze
büyük ilgi görürken, müzeye giriş konusunda da ücret
alınmaması kararlaştırıldı.
SERGI
Eğitim-Iş Sergisi'ne yasaklama
• ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)— Ankara Valiliği,
Eğitim-tş'in önceki gün açılacak "Çizgilerle Eğitim ve
öğretim" konulu karikatür sergisini yasakladı.
Yasaklama gerekçesi olarak "Eğitim-lş'in yasal
olmaması" gösterildi. Eğitim-Iş Sendikası'ndan yapılan
açıklamaya göre kapatılmasına ilişkin davası süren
Eğitim-İş'in yasal olduğuna işaret edilerek "Valilik bu
karanyla her zaman olduğu gibi uluslararası sözleşmeleri
yok saymıştır" denildi. Valiliğin "yargıç rolü"ne
soyunarak insan haklarını ihlal ettiğine dikkat çekilen
açıklamada, "Eğitim-tş hakkındaki davada taraf olan
valilik, kendisini mahkeme yerine koyarak hem davacı
hem yargıç rolüne çıkıyor" denildi.
Üsküdarlı öğretmenler
• Kültür Servisi — Usküdar llçesi Resim öğretmenleri
Karma Sergisi, 22 kasımda Altunizade'deki Uran Kültür
ve Sanat Merkezi'nde açılacak. 11 aralık gününe kadar
açık kalacak sergide Berrin Nalcı (özel Doğan Lisesi),
Birsel Uz (Mithatpaşa Kız Teknik ve Meslek Lisesi),
Bünyamin Kara (Özel Fazilet- Lisesi), Cumhur Kısır
(Kirazh Ortaokulu), Eşref Yılmaz (Burhan Felek Lisesi),
Fahriye Tokgöz (Mithatpaşa Kız Teknik ve Meslek
Lisesi), Günal Tüz (N. Fuat Özdayı llköğretim Okulu),
Handan Şahbaz (Üsküdar Anadolu Lisesi), Nursel
Kültür (Halide Edip Adıvar Lisesi), Şehnur Turan
(Mihriban Suat Bedük llköğretim Okulu), Ünsal Yılmaz
(Çamlıca Kız Lisesi) ve Zeki Kunıkız'm (Burhan Felek
Lisesi) yapıtlan yer alacak.
JAZZ Perş.-Cuma-C.tesi
ÖNDER FOCAN Gitar
SOREN ERİKSEN Saksafon
OöUZ DURUKAN Kontrbas
CENGİZ BAYSAL Davul
MualHm Naci Cad. 71/3 Ortakoy Tel 160 51 99
GÖNDOĞARKEN
AmbiancfeBAR
Cuma: Saat 21.15 Cumart«sı, Pazar Saat 15.00-18.00
GÜLRİZ SURURİ TİYATROSr
TIYATROCUnnv * ı»Oı.f:
Ya:m: liülriz SVHl'Rİ
Ynneten. Işıl KASAPOÖLl'
Drkar: Di\v
tı SAGIRtHSI l
t » ı l « « : Voz f.RAYDA
u:th:AnfERKİX
» Br«/ı. Dılrk Flf./V
>ur*ı ,mu: Macıt KOPf.R
OynayaMar Merm Makn-eeHr Aksov Duvgu Ankara-Rlız Coşkuner
Buket Dereoğlu-Can artm-Ztfiaf Gencer Gokhan IÇOJ Guven Kıraç
Vaman OkayNuran Oktar Ndat Oğum; Cuirız Surun Nacı Taşdogen
Haluk Toksoz aıaver uyanık Kmet ustefcın Levent vumaz
Koraca Tiyotro • istiklal Cad
HM Sakf Yartot Q$m fk 149 16 32
Vt*»«aıno Tofcrim « 1 21 M • Vokkotomo Suodty» 350 «7 4»
Balkan NaciIslimyeli'nin İz'adlı sergisiAtatürk KültürMerkezi'nde
Yazııım ruhuyla ytiz yüzeZamanla büyük bir
serbestlik, kendini
ifadede kuralsızlık
kazandığını söylüyor
Balkan Naci İslimyeli.
Islimyeli'nin dün
açılan sergisinde yirmi
tablonun yanı sıra
ilginç bir düzenleme
de yer alıyor.
FATMAORAN
"Gözlerini kapıyor karanlık /
Sv da sasmuş / bir son bekleniyor
artık. / Yalnız onun sesi / çok
uzak bir sarmaşığın ıssız ilerleyi-
şi gibi / sızıvor zamanın ellerin-
den. / Suyun aktıkça derine inen
kederli saflığı / bekliyor aklın o
soyunma anını. / Gelmiyor son. /
Yine karanlıkta bekleyen o eski
çocuk / tekrar dalıyor suyunun
derinlikkrine. / Artık eski gözle-
rini kaybetmiş olan bu çocuk /
yani bir çeşit ben / öylece bakı-
yoruz zamana / kuşlan ürkütme-
den. / Sonra ağır ağır geliyor
son. / tnce bir kükürt kokusuna
belenmiş dumanıv la. / Yitirilmiş
aklın en bulanık anında / içeriye
sızıyor lav ve kûl. / Ve örtüyor
eşyanm gözlerini. / Gözlerirne
çekiliyor karanlık. / Son da gec-
miş / hiçbir şey beklenmiyor
artık."
Doğu'ya özgü bir duyarlıkla
Batı resim tekniğini birleştirdi-
ği. fantastik öğeler içeren figü-
ratif yapıtlanndan tanıdığımız
Balkan Naci Islimyeli'nin fstan-
bul Atatürk Kültür Merkezi'-
nde 'İz' adıyla sergileyeceği
resimlerinin atmosferini yansı-
tan bir metin bu: Balkan Naci'-
nin yazdığı şiirsel bir metin.
vardır Balkaa Naci'nın ve bu
'zaman' kavramıyla at başı gi-
den bir durumdur; üstelik
zaman kavramı 'tarih' ilgisiyle
de koşuttur. Tarih; Balkan
Naci'ye göre bugünün daha de-
rinlikli yaşanmasına yarar.
Eğer o yoksa, güncelliğimiz de
çok sığ olur.
"Ressamm nefesi, iz'i bir re-
sim her köşesinde var" diyor
Balkan Naci ve sürdürüyor ko-
nuşmasını: "Dolayısıyla insan
resminden hiçbir zaman eksilrai-
yor. Figörû. bir ressamm yarat-
ma dönyasını tanımlayan tek öğe
otmaktan kurtarmak istiyo-
RESSAMIN NEFESİ— Balkan Naci İslimyeli, "Ressamın nefesi bir resmin her köşesinde var"
diyor. Resimlerinin yalınlaştıkça bir tür işaretler diline dönustügünü söylüyor İslimyeli. (rotoğraf:
İBRAHİM GÜNEL)
tz; Balkan Naci'nin 1990'da
Ibrahim Paşa Sarayı'nda ger-
çekleştirdiği 'Sır'la başlayan ve
iki yıl önce Fulbright bursuyla
gittiği New York Üniversitesi'-
nin Güzel Sanatlar Bölümü
galerilerinde 91'in mart-nisan
aylannda sergılediğı Deli Göm-
legi ve Mektuplar'dan sonra
aynı izleği sürdüren dördüncü
sergisi oluyor. Birtakım yazı fo-
sillennden hareketle 'ilertşim'
teması üzerine 'arayış'lannın
devamı da dıyebıliriz buna.
lz; 1x1.30 ve 50x80 boyutla-
nnda yirmi tablodan oluşuyor,
aynca salonun ortasında üç bo-
yutlu, ilginç bir düzenlemesi de
var İsujnyeU'nin.
Iz'in ana malzemesi. Balkan
Naci'nin tuval üzerinde oku-
naksız hale getirdiği. yok ettiği
Osmanlıca metinler ki Balkan
Naci o klişelerin çoğunu babası-
nın kendisine hediye ettiği
Osmanlıca-Türkçe taşbaskı es-
ki bir lügatten seçtiğini söylü-
yor. Metinleri okunaksız hale
getirmesine. yok etmesine gelin-
ce; 'yazı'nın bir tür ruhuyla,
sadece 'iletişün' isteğinin büyü-
süyle karşılaşılsın diye yapıyor
böyle. Detaylanyla değil de ya-
zının ruhuyla yüz yüze gelinsin
diye. Balkan Naci eski yazıyı
bilmiyor, hayır. Fakat biliyor-
muşçasma iyi kullanıyor onu.
Iz'in öbür malzemelen ise her
şey aslında. Kuş teleklerinden
eski anahtarlara. bırakılmış eş-
yalardan kilitlere, ip parcalan-
na kadar her şey. Balkan
Naci'nin kendi dünyasında yeri
olan her şey, bu seri içinde görü-
nüyor; resmettiğı değil de
doğrudan dokunduğu şeyler...
Resimlerinde hem bireysel
hem de toplumsal anlamda bir
'çökuş'ün nedenleri üzerine sür-
düğü bir 'iz\ bir 'düsünme'
Resimlerinin yalınlaştıkça bir
tür işaretler dih'ne dönüşmeye
başladığını da söylüyor Balkan
Naci; gizli bir şifreler diline dö-
nüştüğünü, o hep var olan 'gi-
zcoı'ın yoğunlaştığını. "Bir
soyut noktasına gelip dayandım,
ama asla bir soyut ressam oMmn
dcmiyorum. soyut bir geçiş de
değildir bu. Sadece zamanla bü-
yük bir serbestlik, kendimi ifade-
de kuralsızlık kazandım, onun
verimleridirbunlar."
Sanat eserini veya herhangi
bir üretimi adlandıran meka-
nizmalann yarattığı iletişimsiz-
lik; yani 'açıklama' gayretinin
yarattığı iletişimsizlik, ele geçi-
rememe olayı ve tarihsel süreci-
miz içinde yaratıcı mesajlann
uğradığı kesintiler üzerine insa-
nın kendini keşfetmesi üzerine
bir seri lz. Balkan Naci tslim-
yeli'nin tüm sergılerindeki
'zaman' ve 'arayış'ın; ressamın
temel izleğinin bir toplamı...
Balkan Naci İslimyeli resim ser-
gisi l 20 kastm - 20 aralık /
Istanbul Atatürk Kültür Aferke-
zi Sergi Salortu 1 Tel: 1515600
Bügisayarlayazanlar, bilgisayarla edebiyat eleştirisiyapanlar
Ikzarlar için soğuk bir araç
Dili yanlış kullanmayı önleyen programlar
Batı'da çoktan piyasaya çıktığına göre, tez elden
bir Türk dili disketi yaratmak gerekiyor.
perdelen sıkı sıkıya kapatıyo-
rum. Bilmiyorum duydular mı?
'Şah mat' demek için belki de
bir fotoğrafla suçüstü yapacak-^
lar korkusu çöktü üzenme.
ENİSBATUR
Michel Butor Doğrudan bilgisayarla yazıyor.
Geçen yıl, bügisayar sektörü-
nün gözde dergilerinden Moni-
tör, benimle bir söylesi yaptıydı:
Edebiyat-bilgisayar ilişkisi üze-
rine. Orada. "Bügisayar bir
yazar için soğuk bir araçtır" di-
yecek oldum, kızılca kıyametler
koptu. Dergınin bütün yazarla-
4 n ağzımın payını vermek için
• sıraya girdiler; hem sıcak hem
soğuk epey terdöktüm açıkçası.
Sonra bir gaf daha yapüm:
Tutup kendime bügisayar al-
dım. Şimdi onunla çahşırken,
Şaka bir yana, bilgisayann
bir yazar için soğuk bir araç ol-
duğuna ilişkin kanım sarsılmış
değil. özellikle de "edebiyatçf
açısından böyle düşünüyorum.
Kâğıtla temas olmadan, kalem
kullanmadan yazılamaz gibi ge-
liyor şiir de. anlatı ya da deneme
de. Bu görüşümün nesnel bir da-
yanağı yok oysa. Tam tersine,
Umberto Eco'nun, Michel Bu-
TekiaşAğaoğlu'nun heykelsergisi bugün GaleriMD'de açılıyor
'Ben asker değil, nişanlıyım'Heykelleri için sürgünlüğün ürünleri de
denilebilir. Ağaoğlu heykel yapmaya 12 Eylül
sonrası sürgün günlerinde başlamış. Şimdi,
heykelleriyle ilk kez ülkesinde...
REFİK DURBAŞ
"- Asker su ver asker
- Ben asker değil nişanlıyım."
Cemal Süreya'nın "Mola"
şiiri bu iki dızeyle bitiyor. Ve
Tektaş Ağaoğlu'nun "küçük as-
ker"lerden oluşan heykellerini
gördüğüm günden beri bu iki di-
ze dilimden düşmüyor.
Yazarlığı bir yana Tek'ıaş
Ağaoğlu'nun resimleri 1957 yı-
hndan başlayarak Ankara'dan
Londra'ya, İstanbul'dan Prag'a
birçok kentte izleyici önüne çık-
mıştı. 80'lerin başından beri de
Ağaoğlu, sanatsal yaratımının
odağına heykelleri almış. Bu-
nun spnucu olarak da üçü kışi-
sel, biri toplu dört sergide gün
ışığına çıkarrnış heykellerini.
Kişısel sergileri 1984 Produzen-
tengalerie Zürih (Ezel Ağaoğlu
ile birlikte). 1985 Galerie Basta
Lozan, 1987 Galerie Art Studio
Vaduz; toplu olarak 1988 Züs-
pa Zürih...
Heykelleri için sürgünlüğü-
nün ürünleri de denebılir.
Çünkü Ağaoğlu heykel yapma-
ya 12 Eylül sonrası sürgünlük
günlerinde başlamış. Bunlan
yurtdışında sergilemesi de bu
>
r
üzdenzaten...
Şimdi Ağaoğlu, heykelleriyle
ilk kez ülkesinde.
Yazarlığından gelen anlatım
gücü, ressamlığından gelen
renk bilinci. çamurla biçimle-
nen heykellerin oluşumuna
katkıda bulunmuşlar.
Evet, Ağaoğlu 21 Kasım - 14
Aralık 1991 tarihleri arasında
"asker" ağırlıklı heykellerini
Galeri MD'de sergiliyor.
Sergi öncesi yaptığımız bir
konuşmada Ağaoğlu, heykelle-
rin oluşumunu şöyle anlatıyor-
du (Cumhuriyet. 7 Mayıs 1991):
"Surgünlüğümün başlangıç
yılları. Zfirih'teydim ve orada
çok aktif bir gençlik hareketi
vardı. 2-3 günde bir, haftada bir
olaylar çıkıyordu. Bankalara
bombalar konuyor, insanların
yüzlerine, üstlerine boyalar atılı-
yordu. Tabii ki polisler de bu
olaylan çıkaranlara miidahale
ediyordu. Yaşananlar sanki bir
sokak muharebesiydi. İşte Zü-
rih'te bütün bunlan. yakından
gördüm ve yaşadım. Üstelik o sı-
ralar bütün düny ada buna benzer
olaylar çıkıyordu. Bu teçhizatlı,
silahlı, donanımlı asker-polis
imajı bütün dünyayı sarmıştı.
Günlük hayatın bir parçası hali-
ne gelmişti. İşte bu olaylardan
etkilendim sözün kısası."
Kalkanlann, miğferlerin, gaz
maskelerinin ardında uçuk ma-
viler, canlılığını yitirmiş sanlar.
yeşiller... Üzerleri "sır" kaplan-
sa da hepsinin bir karşılığı var
hayatta. Hepsi Ağaoğlu'nun
yaşadıklanndan süzüimüş...
Biri miğferınin gölgesine sı-
ğınmış... Biri "kanatlı" kollarını
açmış uçar gibi tutsaklığından
özgürlüğüne... Biri yüklenmiş
sırtına dünyasını.. Dış görünü-
müyle "asker" de olsalar "po-
Us" de olsalar "sır"ın altında.
renklerin derinliğinde, çamurun
"gidi" sıcakhğında bir 'insan
sureti..."
Tektaş Ağaoğlu heykel sergisi '
Galeri MD / 21 kasım - 14 ara-
lık ı Tel: 132 59 59
ASKERİN SIRRI— Üzerleri
"sır" kapla,nsa da hepsinin bir
karşılığı var hayatta. Hepsi Ağa-
oğlu'nun yaşadıklanndan sü-
züimüş.
tor'un, daha pek çok yazann
doğrudan bilgisayarla yazdıkla-
nnı biliyorum. Benimkisi inatçı
bir saplantı topu topu: Zaten
daktiloyu da hiçbir zaman sev-
memiştim.
tyi hoş da, bügisayar neden
edindim öyleyse? Bırincısi, son
işlem için nasıl olsa makine ge-
rekli ve bügisayar daktüodan
her bakımdan daha üstün bu
anlamda. tkincisi ve daha
önemlisi: Bilgisayann, edebiyat
adamına ilk işlem olan 'yaz-
mak'la son işlem olan 'yayına
hazır etmek' arasında pek çok
ara işlem olanağı tanıdığını ka-
bul etmemek elde değil.
Ara işlem kolaylığı derken,
yalnızca bilgisayann daha hızlı
ve pratik oluşundan (ki doğru
bu) söz etmiyorum. Monitör
muhabiri bana "Marquez,
'Eğer bügisayar daha önce çık-
mış olsaydı ûç misli daha fazla
kitap yazardım,' diyor, siz bu ko-
nuda ne düşfinüyorsunuz" soru-
sunu yönelttiğinde. şöyle
yanıtlamıştım: "önce bizi Allah
konnnuşrur, diyorum. Çünki,
Marquez'in yazdıkları bana ka-
lırsa yeterlidir. Üç misli fazla
yazıp da ortaya ne koyacAtı bi-
lemiyomm."
Edebiyat, niceliğin değil. nı-
telığin öne çıktığı bir alandır.
Ara işlemler, bir yazann metni
üzerinde daha koyu, aynntıh
bir sonuç elde etmesine yol aça-
biliyor. Sözgelimi, aklımza
"Çok sık mı 'bn' kullanıyonun
acaba" sorusu geldiğinde bügi-
sayar bunun yanıtını çarçabuk
veriyor.
Geçenlerde, Italya'da La
Stampa gazetesinde yayımla-
nan bir araştırma, bilgisayann
belli bir program çerçevesinde
edebiyat eleştirisi yapabildiğini
göstermekteydi. Kimbilir, belki
de bundan soğuk buluyorum-
dur âleti! Gene de şurası açık:
Dili yanlış kullanmayı önleyen
programlar Batı'da çoktan pi-
yasaya çıktığına göre, tez elden
bir Türk dili disketi yaratmak
gerekiyor. Yanlış yapan yazar-
lardan mı söz edıyorum? Hayır:
Türkçeyi yanlış kullanma illetı-
ne kapılan bir toplumdan dem
vuruyonım.
SANAT KULtSİ
'Gülün Adı'
okunuyor mu?
Türkiye Yazarlar Sendikası önceki
gün "Yeni Siyasal Dönemde Kültür ve
Yazın" konulu bir açıkoturum düzen-
ledi. TYS'nin ikinci başkanı Demirtaş
Ceyhun'un "özürleri" ile başladı top-
lantı. TYS'nin başkanı Oktay Akbal Is-
tanbul dışındaydı ve toplantıya katıla-
mamıştı. Oturumu yönetecek Doğan
Hızlan da görevi gereği Kıbrıs'a gitmek
zorunda kalmıştı. Bu durumda Aziz Ne-
sin, Ahmet Oktay ve Sadun Aren'in ka-
tılacağı toplantıyı yönetmek Demirtaş
Ceyhun'a düştü. Seçilen konu, üzerin-
de uzun uzun konuşulacak üç kavramı
kapsıyordu; "yeni siyasal dönem",
"kültür" ve "yazın". Ancak zaman sı-
mrlıydı. Konuşmacüar da bu geniş ko-
nuyu bir "ucundan yakalamaya çalıştı."
TYS'nin gerçekleştirdiği toplantılarda
Beyoğlu Karaca Tiyatro'nun "tenha"
kalan salonu bu kez de dolmamıştı. Aziz
Nesin, salonda bulunan 54 kişiyi kutla-
dı ve yazar başına 13 kişinin düştüğünü
söyledi. Nesin "değişen siyasal yaşam"
konusunda konuşurken, Sadun Aren
"sivil toplum kavramı" ve "kültür"
üzerine konuştu ağırhklı olarak. Ahmet
Oktay ise "yazm" üzerinde durdu. Ga-
zetelerin kültüre yeterince yer vermedi-
ğini, dergilere yansıyan tartısmalarm
"kitle dedikodulan" düzeyinde kaldığı-
m ammsattı. Oktay; îtalyan yazar, or-
taçağ tarihi uzmanı Umberto Eco'nun
"Gülün Adı" romanından bir örnek
verdi. Oktay'a göre Türkiye'de "Gülün
Adı" adlı kitabı okuyanlann sayısı
1000'i geçmiyor. Oktay "Eco'nun kitabı
'profesyonel bir okur' gerektiriyor. Ya-
zann Türkçede yakın zamanda yayım-
lanacak ikinci kitabı 'Foucault'nun
Sarkacı' da 'Gülün Adı' gibi çok sata-
cak. Çünkü onun da pazarlaması önce-
den yapıldı" dedi.
Kazlı şiirler
1984 yıhnın mart ayında şair Orhan
Alkaya, Budapeşte damgalı bir mektup
alır. Karoly Hanaa imzalı mektupta
özetle şöyle denmektedir: "Bir gnıp
Türk şairi, benim de lstanbul'da bulun-
duğum o harikulade 1983 yıhnda, belir-
lenmiş bir izlek üzerine birer şiir yazmış-
lardı. Ben bu olayın tek tanığı olmamn
mutluluğunu ömür boyu taşıyacagım. O
belirlenmiş izlek, Isaac Babel'in çocuk-
luğunda bir kazı boğmuş olması ve bun-
dan ömrü billah mutsuzluk duymasıy-
dı. Şiirleri ilişikte size yolluyor...." Or-
han Alkaya, Karoly Hanaa'yı tanımı-
yor. Karoly, Rona Kayahal'm arkada-
şı. Rona ile Orhan'ın "müşterek" arka-
daşlan ise Kayahan Oral... Bu zincirle-
me arkadaşlık ilişkileri içinde yedi şiir
gelip Orhan Alkaya'yı buluyor. Orhan
Alkaya "Düşler" dergisinin kasım sayı-
sında bu yedi şairin şiirlermi Karoly'nin
mektubuyla birlikte yayımlıyor. Şiü-le-
rin altında şairlerin imzası yok. Yalnız
bir şiiri yayımlamakla yetinelim: "Gi-
zemli Kaz: fetret ve fütüvvet üe / yeşil
imgdemine şiddet / sızdı. ve dahi / mağ-
ralarda, koyaklarda / sakalsız çocuk
hükmünde idi / izak / bir kaz boynun-
da beyaz / ölümcül ve hükümran / par-
makizleri kaldı".
Taylarfın depresyonu
Orhan Taylan, bir sergi için gittiği
Moskova'dan Leningrad'a geçtiğinde
"beyaz geceler"le karşılaşmış.
herkesin "ne kadar romantik" diye ni-
teleyeceği beyaz geceler, Taylan'm "fe-
na halde" canını sıkmış. Kendisi anla-
tıyor: "Bu senenin başında Ankaraü bir
galerinin düzenlediğı bir toplu Türk res-
mi sergisine katılmak üzere Moskova'-
ya gittim. Oradan da Leningrad'a geç-
tim ve beyaz geceler denen olayla karşı-
laştım. Yani gece yansma kadar güpe-
gündüz gidiyor, geceyansından sonra
ikiye doğru hafif karanr gibi oluyor. Sa-
at ikide güneş tekrar çıkıyor ortaya.
Ama güneş dedimse güneş zannetmeyin,
gökyüzüne gelmiş koyu bir grüik. Yete-
rince ışık yok. Herkes oradaki beyaz ge-
celerin çok romantik olduğunu düşünür-
ken, benim canım sıkıldı fena halde.
Orada yaşayanlar adına üzüntü duy-
dum. öyle bir iklimde beni bağlasalar
durmam. Ama bu sakın bir rejim me-
selesi anlaşılmasın, bu tamamen bir ult-
raviyole sorunudur, politik bir sorun de-
ğil. Daha sonra konuştuğum bir doktor
dostum, sevgili Erdal Atabek anlattı,
Akdeniz depresyonu diye bir hastalıktan
söz etti. Oralara gittiği zaman bizim gi-
biler, ışık yetersizliğinden yaşayamıyor.
Tıpkı bitkiler gibi. Bizim de ışık yoğun-
luğuna ihtiyacımız var.
Cervantes
Ödülü
Ayala
9
nın
• Kültür Servisi —
Ispanyolca konuşulan
ülkelerin en önemli
edebiyat ödülü sayılan
Cervantes ödülü, Ispanyol
romancı ve gazeteci
Francisco Ayala'ya verildi.
115 bin dolar tutanndaki
ödülün bu yılki sahibi
Francisco Ayala seksen beş
yaşında. Ayala, tspanya İç
Savaşı'ndan sonra yirmi yüı
aşkın bir süre sürgünde
yasamıştı.
Çıplak çelliat
• Kültür Servisi —
Avangard çellist Charlotte
Moorman, New York'taki
evinde öldü. Belden
yukansı çıplak olarak çello
çalmakla ünlü Moorman'ın
kanserden öldüğü ve 58
yasmda olduğu beürtildi.
Moorman 1967'de bir yapıü
çıplak çalarken iki polis
tarafından tutuklanmıştı.
New York'ta 200 davetli
önünde çıplak çalarken
tutuklanan müzisyen,
mahkeme tarafından suçlu
bulunmuş, ama cezası tecil
edilmişti.
Tunakan'ın
sergisi
• Kültür Seırisi — The
Marmara Brasserie'de
bugünden itibaren 20
aralığa dek ressam Buket
Tunakan'ın yapıtlan
sergilenecek. İki karma
sergiden sonra, ilk kişisel
resim sergisini The
Marmara Brasserie'de açan
sanatçı, resimlerinde yoğun
duygulan, sıcaklığı ve
romantizmi işliyor.
Saray gezisi
• KüHür Servisi — 24
kasım pazar günü tstasyon
Sanat Evi "İstanbul'da
Osmanh Saraylan" konulu
bir gezi düzenledi. Topkapı
ve Dolmabahçe Saraylan ile
Malta Köşkü'nü içeren
gezide anlatımlar Y.Mimar
Erdal Eren ve Doç. Dr.
Sema öner tarafından
yapılacak.
Çocuklara
tiyatro sınavı
• İSTANBUL (AA)—
Şehir Tiyatrolan, kendi
bünyesindeki oyunlarda rol *
vermek ve eğîtmek ' ft.^£
amacıyla 6-10 yaş grubu "
çocuklar için sınav açıyor.
Şehir Tiyatrolan'ndan
yapılan açıklamaya göre
yanşmaya katılmak
isteyenler 22 kasım cuma
gününe kadar Şehir '
Tiyatrolan Sahne
Direktörlüğü'ne
başvuracaklar. Başvuruda
bulunan 6-10 yaş grubu
çocuklar, daha sonra 25
kasım pazartesi günü
Harbiye Muhsin Ertuğrul
Tiyatrosu'ndaki B
stüdyosunda sınava
girecekler.
BüGÜN
• Mimartık "Türkiye'de
Mimarhk Nereye Gidiyor"
konulu panel saat 17.30'da
Yapı Endüstri Merkezi'nde.
(147 41 85)
• Prof. Dr. Belkıs Mutlu
Resim ve Heykel
Müzesi'nde "Istanbul"
üzerine bir konuşma
yapacak.
• Miller'ı anma
Doğumunun 100. yıhnda
Henry Miller'ı anma
toplantısı saat 16.00'da
Atatürk Kitaplığı'nda.
(149 09 45)
bugün
bilsak
21 KASIM PERŞEMBE :
19.00 "Uluslararası
Hukuk Çcrçevcsindc
Türkiye İnsan Haklannm
Ncrcsindc?"
Scmih GEMALMAZ
Seramik Çalışmalan
Kadriyc E«i AĞAOĞLU
14.00-17.00
Görsel Sanat Atölyejeri
Mclımci GÜLERYÜZ
yöncümindc (Pcr. -Cuma)
Yoga
Zcrrin AKGUN
18.30-19.30
BİLSAK FINDIKLI
Cafe-Iiur-Restaurant
Re/ervasyon:
1523868-152 0130
Cafe-Foyer-Bar(Girİ5)
12.00-00.30
AfricanCafe-Bar(5.Kat)
Erkin KORAY
bilsak, sırasclvilcr cad.,
soğancı sok. 7 cihangir
143 28 79-99