22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/6 DİZİ-RÖPORTAJ 21 KASIM 1991 Sosygl demokratiar tartişiyor Nedenyenıldikmtsılkazanınzf Inîsîyatif sağ partilere kaptırıldı ŞAHİN ALPAY Sosyal demokratlann 20 Ekim 1991 se- çimlerindeki ağu yenilgisinde, hızla deği- şen dünyayı ve Türkiye'yi çözümleme ve anlamada yetersiz kalmalannm; böylelik- le gündemi belirlemede inisiyatifı başka partilere kaçırmalarının rolü de azunsana- maz. Kuşku yok ki son yıllarda sosyal demok- ratiar olumsuzlukları sergilemede, eleştir- mekte gösterdikleri başanyı; Türkiye'nin yeai soruiılanna ve yeni takplerine yaıut veren fıkirler üretmek, çözümler önermek alarunda gösteremediler. Tophımun genel- likle kamuoyunun oluşmasında da etküi olan genç, dinamik ve üretici kesimleri, sos- yal demokratlan yenilenmeye direnen, ile- riye değil geriye dönük, geleceğe ilişkin viz- yonu bulunmayan, topluma öncülük etme yetenegine sahip olmayan, iddiasının ak- sine yenilikçi değil tutucu bir siyasi akım olarak algılamaya başladılar. 1980*^6 Turkiye gıderek zenginleşti. Ancak gittikçe yükselen enflasyon, zaten hayli çdrpık olan gelir dagılımını daha da bozdu. Bölgelerarası dengesizlik daha da arttı. 1980'ler boyunca ülkeyi yöneten ANAP iktidarları, kalkınmanın yükünü oplumun genç, dinamik ve üretici kesimleri; sosyal demokratlanyenilenmeye direnen, ileriyedeğilgeriye dönük, geleceğe ilişkin vizyonu bulunmayan, yenilikçi değil tutucu bir akım olarak algılamaya başladı. enflasyon aracüığıyla sabit gelirlerin, yani emeğiyk çahşanlann srnraa yükledi. Insan ihmal edildi. Eğitimc ve sağliğa yatırun ya- pılmadı. Okullar ve hastaneler toplumun Steki alanlarda gösterdiği ilerlemenin çok gerisinde kaldı. Sosyal guvenlik sistemi iyi- ce yetersiz bir hal aldı. Sosyal demokratiar, toplumdaki insan haklanna saygı, özgurlük ve demokrasi ta- lebini dile getirmede büyük ölçüde basa- nb oldular. Ama gelir dağüımındaki den- gesizükleri gjderecek; sosyal guvenlik sis- temini yaygınlaşüracak; okulları Türkiye"- nin parlak geleceğinin temellerinin atıldı- ğj yuvalar haline getirecek; hastaneleri icin- de bulunduklan ükellikten kurtaracak; do- gayı gittikçe daha büyük ölçüde tahrip eden çevre kirliliğini önleyecek; her gün binleTce insanımızın yollarda boğazlanma- sraa yol acan trafik kargaşasını önleyecek, tttopik değil uygulanması mümkün somut önlemler önermekte hayli başansız kaldı- lar. Oysa tüm bu konularda ve başka konu- larda, sosyal demokratiar öncü fıkirler üre- tebilir; Türkiye'de sosyal devletin nasıl in- şa edileceğinin yolunu gösterebüirlerdi. Ne yaak ki yenilikçilik konusunda olduğu gjbi toplumdan yükselen sosyal adalet talebini dile getirmede de inisiyatifı mcrkez sağ par- tilere kaptırdılar. Dünyada arük hiçbir devlet, kunım, şir- ket, siyasi parti veya sair kuruluş araştır- ma yapmaksuan, bilgi toplamak ve üret- meksizin yönetikmiyor. Gdişmiş dünyanın bütun ülkelerinde belli başlı siyasi partiler, kendileri için uygulamaya dönük araştır- ma yapan, çözüm üreten "think tank" de- lülen bilgi depolan, araştırma merkezleri- ne sahipler. SHP de iki yü önce, bu amaç- la Türitiye Sosyal Ekonomik Siyasal Araş- ünnalar Vakfı'nı (TÜSES) kurdu. Parti bünyesi içinde bir araştırma merkezi ku- rulduğuna ilişkin haberkr çıktı. SHP yo- netiminin somut politikalar üretilmesinde bu merkezlerden ne ölçüde yarariandığı bi- linmiyor. önümüzdeki dönemde bu mer- kezlere çok daha geniş kaynak aynlarak çok daha üretken ve etkin cahşmalann sağ- lanacağı beklenebilir. Totaliter sosyaUznün çökttşti Sosyal demokrasinin 20 Ekim seçimle- rinde uğradığı yenilgi ile sosyalizmin bü- tün dünyada gerikrnesiyle; Doğu Avnıpa- da ve Sovyetler Birliği'nde komunist rejim- lerin çökmesi arasında ilişki kuranlar da görüldü. Son yinni yılda dünyamızda özgurlük talebinin büyük bir ivme kazandığı çoğul- cu demokrasifikrinindünyanın en ûcra kö- şelerine kadar yayıldığma kuşku yok. Son iki yılda da özgurlük ve demokrasi rüzgâ- nnın önce Doğu Avrupa'da, sonra da ana- yurdu Sovyetler Birligi'nde sosyalizmin to- taliter yorumuna dayah rejimleri silip sü- pürdüğünu gördük. Ancak Doğu Avrupa, Sovyetler Birliği ve başka yerlerdeki tota- liter rejimlerin çöküşü, sadece ve sadece sosyalizmin özgürlükçü ve çoğulcu yoru- mu olan sosyal demokrasinin zaferi olarak yorumlanabüir. Sosyal demokratiar, kurul- duklan ilk yıllardan itibaren söz konusu diktatörlüklerüı sosyalizm, yani özgurlük ve eşitlik değil, baskı ve zulüm getirecek- lerini ve er geç çökeceklerini söylediler, de- mokrasi yani özgurlük olmadan sosyalizm, yani esitlik olamayacağını savundular. tk- tidara geldikleri her yerde toplumu daha özgür ve daha eşit kıldılar. Totaliter sosyalizmin çökmesiyle Türki- ye'de sosyal demokrasinin gerüemesi ara- sında üişki kurulması, ancak ulkerruzde to- taliter sosyalizmle sosyal demokrasi arasın- daki ayrımın dahi henüz tarn olarak yapı- lamadığıru düşündüren bir örnek olarak görülebilir. Sosyal demokrat partilerin beklenenin aksine şimdi çoğulcu demokrasiyi inşa et- meye başlamış olan Doğu Avrupa ülkele- rinde başanlı olamadıklan bir gerçek. Çok uzun yıllardan beri iktidarda olduklan Ku- zey Avrupa ülkelennde de, daha önce de görülen geçici bir gerilemeyi yaşıyorVar. Ama kendini yenilemesini başaran sosya- list partiler Fransa'da, lspanya'da başka Batı Avrupa ülkelerinde iktidarda; Ingil- tere'de iktidara gelmeye hazırlaruyor. Kuş- ku yok ki sosyal demokrasi, ülkemizde de hatalardan ders çıkararak kendini topar- layabilir; kendini yenileyerek yeniden öz- gürlük ve sosyal adalet içinde kaüunma ta- lebinin baş temsücisi haline gelebüir. BtTTİ ANKARA BÜYÜKSEHIR BELEDÎYEBASKANIMURATKARAYALÇIN: SİYASET BİLİMCİ Doç. Dr. NİHAL İNCİOĞLU Sosyal demokrat örgütyapısı yok . erelparti örgüıleri ve kudrolar açısından SHP ile merkez-saz partiler arasında önemli bir fark olmadığı sövlenebilir. tüm bunla- 1991 Seçimleri sonu- cunda merkez-sol par- tilere giden toplam oy- larda büyük bir düşüş görülmekle birlikte kaybedenin SHP oldu- ğu açıkça görülmekte- dir. SHP'nin oy kaybi ilk bakışta seçmene "iyi yönetebiür" ve "güvenittr" bir parti olduğu imajını vere- memesi ile ilgili görün- mektedir. Burada, ka- muoyunda son zaman- larda dile getirilen, paıtinin bölünmüş gö- rünümü, politika üre- tememesi, belediyele- rin başarısızlığı, HEP'k ittifak, medya- nın etkin bir biçimde kullamlamaması vb. gibi konjonktürel fak- törlerin çeşitli derece- lerde etkileri olduğu söylenebüir. Ancak, nn gerisinde Türkiye'de sosyal demokrat bir partinin oluşumunu engelleyen ciddi yapısal kısıtlamalann varlığı söz konusu- dur. Dünyadaki yeni geüşmeler karşısm- da Baü'nın bir yüzyüa yakın bir süredir ör- güüenme gekneğine sahip olan yerleşik sosyal demokrat partilerinin bile kendüe- rini ve politikalannı yenidentarumlama ça- baa icine girdikleri bir dönemde, böyle bir geleneğe sahip olmayan bir ülkede sosyal demokrat bir partinin nasıl oluşacagı önemli bir sorudur. Bu noktada "örgüt" ve "kadro" sorunlan önem kazanmakta- dır. Bugün SHP, yerel örgütleri ve kadrola- nyla sosyal demokrat bir parti görünümü- nü vermekten uzaktır. 1980 öncesindeki yerleşik partilerin örgütleri siyasal modern- leşmenin sosyo-ekonomik gelişmenin önü- ne geçtiğı diğer ülkelerde de olduğu gibi hamilik (patronaj) ve aracüık (clientelism) gibi dikey ilişkiler üzerine temellenmişti. 1970'li yıllarda bir dönüşüm yaşayan CHP'de de bu mekanizmalar üzerine ku- rulu örgütlenme biçimi değısmerniş ve 1980 kesintisinden sonra CHP'nin devamı ola- rak kurulan SHP bunu devralmıştır. Bu durum, sosyal demokıat bir partinin güç- lti olmasının beklenebilecegi büyük kent- leıde kadro devşirilmesi ve oy mobilizas- Reform paketi hazırlanmalıydı20 Ekim seçimlerinih ortaya çıkardığı tablovu ben şöyle değerlendiriyorum: De- ğişik toplum kesimleri, bu arada sosyal de- mokrat bir parti olarak özeüikle ulaşmak istediğiniz toplum kesimleri, geleceklerini partimizin seçim programında görememiş ya da okuyamamışlardır. Ancak bu değer- lendirme, yalruzca SHP için geçerli değil- dir. Çünkü tek başma hiçbir parti, toplu- mun geleceğini yönlendirme erkine ulaşa- manuştır. SHP'nin seçimlerde beklenilep sonucu alamamasının çeşitli nedenlertnden bahse- dilebüir... Parti içi tartışmalar, belediye- ler, HEP faktörünün kamuoyuna yeterin- ce açıklanamaması, kampanyanın niteli- ği... Ama bence, bunlann da belli ölçüleT içinde payı olmakla birlikte, secim kaybı- nın daha temel nedenleri bulunmaktadır. Bunlardan birincisi SHP'nin, 1991 secim- lerinde sağ partiler tarafindan da kullam- lan ve özünde sosyal demokrat dünya gö- rüşünü yansıtan kavramlann yaşama ge- çiş biçimi konusunda yapısal farkuhğını ortaya koyamamasıdır. Gerçekten, çoğu sosyal demokratiar tarafindan da iddia edildiği gibi, sağ paniler bu seçimlerde sos- yal demokrat dünya görüşünü yansıtan kavramları yoğun bir biçimde kullanmış- lardır. Hatta bu olgudan hareketle kimi- leri "SHP üçüncü parti oldu, ama sosyal demokrat dünya göriişU iktidara geldi" yorumunda bulundular. SHP'nin sağ par- tiler tarafindan da kullanüan bu kavram- lann gerçek sahibi olduğunu, bu kavram- lan, bu kurumlan proje ve program baa- na dönüştürerek ve bunlan Turkiye meka- nına yerleştirerek anlatması gerekirdi. Sos- yal adalet ilkemiz, Söke Ovası'nda nasıl, hangi projelerle yaşama gececekür? Ya da Kelkit Vadisi'nde, HaymanaOvası'nda... Biz gelir dağılımınm iyîleştirilmesi için han- gi araçlan, nerelerde ve nasü kullanacağız? Şu acık ki "Tiirkiye genelinde gelir d»|ı- hmını iyileştireceğiz, sosyal adaleti knracagız" dememiz yetmiyor. Bunlan herkes söylüyor. Bizim, bu konudaki dü- şüncelerimizi yereüeştirerek, projelendire- rek, programlaştırarak söylememiz gere- kiyordu. yonu açısından çok önemli sorunlara yol açmaktadır. Türkiye'- de son 30 yüdır yoğun göç alan büyük kent- leTde, kente sonradan göç etmiş, "hemşek- riMk" üişkileri yoluyla yükselmeyi amaçlayan gruplann, "hamilik" ve "araabk" meka- nizmalanm kullanarak yerel parti örgüüerine hâkim olduklan göz- lenmektedir. Genellik- le esnaf ve küçük giri- şimcilerden oluşan ve kendi "adaml»naı" kolayhkla harekete ge- ciren bu gruplar ön se- çimlerde de etkili ola- rak adaylann beUrlen- mesinde önemli bir rol oynamaktadırlar. So- nuç olarak, yerel parti örgütleri ve kadrolar açısmdan SHP Üe merkez-sağ partiler ara- sında önemli bir fark olmadığı söylenebi- lir. Kısa vadeli çıkar karşıhğında belirli. gruplann desteğini alarak yerel örgütlere hâkirri olan gruplar yeni kadrolann dev- şirilmesinin ve sosyal demokrat bir parti örgütlenmesinin gerçekleştirilmesinin önünde önemli bir engel oluştunnaktadır. Aynı gruplar belediyelerde de etkili olmak- ta ve "aracılık" mekanizması sosyal de- mokrat bir belediyeciliğin geliştirümesini engellemektedir. Milletvekili seçimleri içinbeürlenen aday üstekri de bu gruplann tercihlerini yansıt- maktadır. 1980'li yıllarda yapılan araşürmalar, seçmen tabanırun kayganhğına işaret ede- rek, seçmenin büyük bölümünün pragma- tik kaygılarla oy verdiğini ve iyi yönetece- ğine inandığı partiyi seçtiğini göstermiştir. Son seçimlerde büyük kentlerde kullaıulan tercih oylan, seçmenin aynı zamanda adaylann niteliklerine de önem verdiğinin bir işareti sayılabüir. Yasal kısıtlamalardan dolayı toylumun genis kesimlerinin siyasal partilere üye ola- madıgı, sendikalann ve meslek örgütleri- nin partilerle organik bağ kuramadığı Türkiye'de bu kadrolann ve örgüt yapısı- nın degismesi mümkün görünmemektedir. ürkiye belki de hiçbir dönemde reformlara bu denli ihtiyaç duymamıştır. Halk artıkpopülist söylemleri benimsemiyor, gerçeklerin söylenmesini talep ediyor. Biz de herhangi bir parti gibi Türkiye'yi yönetmeye talip olduğumuzu söyledik. Oysa sosyal demokrat bir partinin asıl kaygısı Türkiye'yi değiştirmek olmalıydı. h îkind neden de SHP'nin amaçlannı ger- çekleştirecek bir reform paketini tanımla- yamamış ohnası ve dolayasıyla da bunu halka anlatamamasıdır. Toplumumuzda iktisadi ve toplumsal değişkenlerin varmış olduğu nokta, Türkiye'de çok ciddi bir re- form paketinin uygulamaya kon^lmasım gerekli kılmaktadu-. Turkiye'nin; eğitim, nüfus, vergi, kentlerin yönetimi, kentsel topraklar gibi birçok konuda reformlat yapmadan, başta enflasyon olmak üzere karşı karşıya olduğu sorunlan aşması ve kendisini sağhkh bir şekilde gelecek yüla- ra hazırlaması olanaklı değildir. Böyle bir reform paketini hazırlamak durumunda olan parti SHP idi. Ancak bu yapılamadı. Turkiye, belki de hiçbir dönemde re- formlara bu denli ihtiyaç duymamıştı. Halkımız artık popüüst söylemleri tercih etmiyor, benimsemiyor; gerçeklerin söy- lenmesini talep ediyor. Halkımız, bütün toplum kesimlerinin güçleriyle oranuh ola- rak üstlenecekleri bir reform-özveri prog- ramını olumlu karşılamaya hazır. Bence bizim öteki siyasi partilerden farkuruz bu noktada ortaya konmalıydı. Sosyal de- mokrat bir paniden beklenen bu. Biz de herhangi bir parti gibi, Türkiye'yi yönet- meye talip olduğumuzu söyledik, öyle bir izlenim verdik. Oysa, sosyal demokrat bir partinin asıl kaygısı Türkiye'yi değiştir- mek, dönüştürmek olmalıydı. Yahuzca de- ğişim için değişim, ya da yalnızca dönü- şüm için dönüşüm demiyorum. Bunu, Türkiye'nin ihtiyaç duyduğu bir husus ola- rak gördüğüm için söylüyorum. Yukandaki iki temel neden kadar agır- lık taşımamakla birlikte bir başka eksikli- ğimiz de sivil toplumcu yönümüzün yete- rince anlatılamamasıdır. Demokrasinin güçlenebilmesi için sivil toplumun, siyasal toplumun önüne gecmesi gerekmektedir. Siyasal toplumun çok güçlü olduğu, ikti- sadi ve toplumsal yaşamın her yerini de- netlediği bir ülkede, demokratikleşme pro- jesini yaşama geçirmek çok zordur. Buna inanıyoruz. Ancak bu konuda da gereken- leri dile getiremedik, açıklayamadık. Ne yapmalıyu? Önce neden sosyal de- mokraüann yukanda değindiğim konular- da gerekli çaîışmalan yapamadıklanna de- ğinevim. Sosyaldemokrat Halkçı Parti, ne- redeyse yalnızca çeşitli parti organlannın seçimi için bir araya gelen bir parti dunı- mundadır. tlçe, il, ya da genel merkez öl- çeğinde siyasi konulan belli bir sistem ice- risinde ele ahna olanağırruz olmuyor. Ay- n ayn çalışılıyor. Nitekim 1991 yılı içeri- sinde parti içindeki çeşitli gruplann ilginç ve yararlı çajışmalanna tanık olduk. Bun- larm kimı kitapçık, kimi de kitap şeklin- de basıldı. Ama bu ayn ayn yapüan ha- zırlıklan, partimizin resmi platformlann- da bir araya gelip taruşamadık. Bir reform paketinin haarlanmasında da Türkiye'nin gundeminde bulunan çeşitli siyasi konulara ilişkin öneri ve yaklaşımırmzın, örneğin özelleştirme konusunun, beürlenememe- sinde de en büyük eksîkliğimiz bence bu. Yani sonın, partiulerimizin, mahalle ölçe- ğinden başlayarak, yalnızca seçimlerde bir araya gelebilmesidir. Bir başka de>imle so- nın, parti yapımızda ve örgütümüzün iş- leyiş biçimûıdedir. Ben bu görüşlerimle dikkatleri nelerin yapılması gerektiğinden çok, nelerin nasıl yapılması gerektigine çekmek istiyorum. tlçe ve il damşma kurultaylan yeniden toplanmab ve tüzüğümüzde olmamakla birükte bölge damşma kurultaylan gibi bir tartışma platformu oluşturularak örgüt ya- pısına, üye yapısına yönelik, partimizin ça- uşma sistemine yönelik yeni taıumlamalar yapılmahdır. Çünkü asıl aksakhk orada. Bunu yapmadan yalnızca genel başkanuk yanşıyla sınırh bir çahşma, partimizi da- ha da büyük bir çıkmaz içine sokacaktır. SHP, 1991 secimlerinde gerçekleştirdigi görkerali mitinglere karşın, 1987 ve 89 seçimlerinde aldıgı oy oranlannın hayli gerisine düştü. Bu gelişmeler seçimlerden hemen önce ara verflen parti içi sürtüşmeleri daha da ürmandırarak partiyi olağanüstü kurultaya taşıyor. SHPMYK ÜYESİERCANKARAKAS: Sorunyapısal, çözüm yenilenme20 ekim seçimlerinde SHP'nin yaşadığı yenilgi, sosyal demokrasinin, onun ideal- lerinin yenilgisi olarak görülmemelidir. Dünyanın birçok ülkesinde siyasal ve sos- yal demokrasiyi gerçekleştirerek 20. yüzyüa damgasım vuran sosyal demokrat hareke- tin 21'inci yüzyüda da insanlann umudu olacağı şimdiden bellidir. "Reel sosyalizmin" çöküşü, çozümün sosyal de- mokraside/demokratik sosyalizmde oldu- ğunu da göstermiştir. Ülkenüzde on yillardır bir türlü gerçek- lesürilerneyen çoğulcu demokrasinin kurul- ması da ekonomik, sosyal, etnik ve kültü- rel sorunlann çözümü de sosyal demokrat- lann iktidan ile mümkün olacaktır. 40 yü- dır ülkeyi yöneten sağ iktidarlar ülkemizin temel sorunlannı çözememişlerdir. Kısacası ülkemizde de umut dün olduğu gibi bugün de sosyal demokrasidir. Bizdeki sorun sosyal demokrat hareke- tin henüz partüeşme sürecini tamamlaya- mamış olmasıdır. 20 Ekim seçim yenilgi- sinin temel nedeni de budur. 1965'lerde CHP'de "Ortanın solu" kavramımn ona- ya aülmasıyla başlayan kimlik arayışı 12 ey- lül darbesi ile Önce kesintiye uğramış, 1983'ten sonra yeniden partüeşme süreci ile birlikte devam etmiş ve günümüze kadar gelmiştir. 12 Eylül'den sonra sosyal demokrat ha- reket tekrar partileşirken geçmişin ciddi bir değerlendirmesini yapabüseydi ve geçmişin bazı olumsuzluklannı ve yaklaşımlanm bir tarafa bırakarak, programını ve örgüt ya- pısıaı çağdaş sosyal demokrasinin ideolo- jisine oturtmuş olsaydı bugün başka bir noktada bulunurdu. Dünya ve Türkiye sürekli değişiyor. Top- lumlar teknolojide olduğu gibi düşüncede de yenileşme yolundadır. Bu tür gelişme- ler dogal olarak insanlann ihtiyaçlanm, beklentilerini, değer yargılanm ve davra- mşlannı da etkiliyor. Bu nedenle siyasette de yenileşme kaçı- orun sosyal demokrat hareketin henüz partileşmesürecini tamamlayamamış olmasıdır. 20 ekim seçim yenilgisinin temel nedeni budur. Yeni bir toplum, yeni bir düzen kurmak isteyen SHP, kendisini de her bakımdan yenilemek vegeliştirmekzorundadır. nılmaz hale geliyor. Yalnızca geçmişin si- yasi tezlerini tekrarlamakla yetinen siyasi kuruluşlann başan şanslan azahyor. Bu kuruluşlann toplumla olan diyaloglan da zayıfhyor. Tüm bu nedenlerle SHP'nin önümüzde- ki dönem yapması gereken şey kendisini hızla yenilemek ohnalıdır. Yeni bir toplum, yeni bir düzen kurmak isteyen sosyal de- mokrat bir parti olarak SHP, kendisini de her bakımdan yenilemek ve geliştirmek zo- nındadır. 20 Ekim seçim sonuçlan, yeni- lenmenin kaçınümazhğuu bir kez daha gözler önüne sermiştir. SHP'nin içerisinde bulunduğu bunalımı gündehk siyasetlerle, genel başkan ve yö- netim değişikliği ile aşması mümkün de- ğildir. O nedenle yapuması gereken şey, ko- nuyu serikanhhkla ele almak, örgütün her kademesinde yapılacak kapsamh tartışma- larla yenilginin temel ve tali nedenlerini or- taya koymaktır. SHP Genel Merkezi, 25 ocakta toplanacak olağanüstü kurultaya kadar devam edecek olan böyle bir süreci başlatmış bulunuyor. Şimdi tüm partilile- re, Parti içi gruplara ve sosyal demokrasi- ye inanan herkese düşen görev bu tartış- ma sürecine katkıda bulunmak ohnalıdır. Bu tartışmalar sonucunda, SHP'nin so- runlannı aşması, toparlanması için neler yapması gerektiği somut biçimde ortaya cıkmış olacakür. Gerek örgütkrden gelmeye başlayan de- ğerlendirmeler, gerekse siyaset büimcileri- nin tahlilleri SHP'de yenileşmenin hangi noktalarda olması gerektiğirü şimdiden or- taya koyuyor. îdeolojide netleşme, mevcut programı geliştirme, eksikliği büyük sorun yaratan belediyecilik programını hazırla- ma, örgüt yapısını yenileme, üyelik anla- yışını değiştirme, çalışan kiüelerle bağlan güçlendirme, parti içi egituni sürekli hale getirme, parti içi yanşlan kavgaya dönüş- türaıe anlayışma son verme gibi konular gündemin başlannda yer almaktadır. DSP Çankaya İiçe Başkanı İltüzer Şimşefc DSP'ye gölge etmesinler, gerisikolay 20 Ekim 1991 Milletvekili Genel Se- çimleri, birçok açıdan diğer seçimlerden* farklı özellikler taşırmştır ve bu özellik- leri nedeniyle seçim sonuçlan seçmen iradesini, Meclis'te tam olarak yansıt- mamışur. Dolayısıyla, çok yüzeysel bakıldıgın- da, 20 Ekim 1991 seçimi sonuçlanndan Türkiye'de sol oylarda bir düşüş oldu- ğu görülmektedir. Ancak bunu genel- leştirmek ve sol oy potansiyelin bu oran- larda sırurlanmış olduğunu kabul etmek çok yanıltıa olur. Bu tablonun oluşmasındaki en kay- da değer etken, SHP'nin propaganda çalışmalannı, kendi görüş ve prograrrunı halka anlatmak yerine, DSP'yi ve Bü- lent Ecevit'i suçlamak, yermek şekün- de yürütmüş olmasıdır. Bu suçlamala- ra zaman zaman, siyasi ve kişisel ahla- ka yakışmayan iftiralar da eklenmiştir. Kısaca SHP bu yaklaşımıyla sol oy po- tansiyelini, kendi eliyle azalttığı gibi DSP'ye karşı basının büyük bir kesimi ve kamuoyu yoklama kunıluşlan ile aç- mış olduğu karşı kampanya ile bu oy potansiyelinin DSP'ye gelmesini de cay- dınnıştır. Diğer bir caydıncı konu da Güneydo- ğu konusuna SHP'nin bakış açısı ve bu konunun, partimiz ve genel başkammı- za karşı tavır alınması için istismar edil- miş olmasıdır. SHP'nin bu iki konudaki yaklasımı, DSP oylannda beklenen artışın gerçek- leşmesini önleyen etkenlerin başında yer almaktadır. SHP, DSP'ye zarar verirken kendisine de bir yarar sağlayamarmştır. DSP olarak sağ partilerin tabanına sı- kışmış seçmenlerin oylanru almayı bek- lerken SHP bu tavn ile sol seçmenleri hayal kınkhğına uğratarak sağa kaydır- mıştır. Görüldüğu üzere, 20 Ekim seçimle- rinde sol yelpaze içinde yer alan bir par- tinin tavır ve davramşlan, sol oylarda- ki düşüşe neden olmuştur. Ama DSP bütün bu engellere karşm 1987 seçim- lerine göre % 2.28'lik bir artış sağlaya- rak TBMM'ne girmişur. SHP'nin bir erime içinde olması, DSP'nin güçknmesi ile birlikte, Türki- ye'deki sol potansiyel gerçek gücüne ula- şabileceği gibi 2000"!! yülara, yükselen bir grafıkle ve gerçek bir sosyal demok- rasi ardayısıyla girecektir. Çünkü pek çok sorunlan olan demokrasinin, insan hak ve hürriyetkrinin, eşitliğin tam ola- rak henüz rayına oturmadığı bir ülke- de sol oylann ve sosyal demokrasinin sürekli bir düşüş içinde olacağmı bek- lemek anlaşüabilir bir davramş değildir. Yukanda beurtilen nedenlerden do- layı geçici düşüşler olabilir. Fakat bu- nun nedenlerini de sosyal demokrat ge- çinen diğer partilerde aramak gerekir. Sosyal demokrasinin gerçek gücüne ulaşması için DSP, artık TBMM'deki varhğıyla da eskisinden daha etkin bir şekilde rol oynamaya devam edecektir. Sol yelpaze içinde yer alan diğer parti- ler ise DSP'ye gölge etmeyerek kend doğrultusunda ilerledikkri takdirde sosyal demokrasideki bu güçlenmeyı katkıda bulunacaklardu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle