Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/6 DtZİ-RÖPOKIAJ 18 KASIM 1991
Sosyal demokratlar tartlŞiyor Nedenyenildik, nasılkazanınz?
INONU: Kurultay
koalisyonu etkilemez
lYurultayın bu defa partiyi dağınıklıktan
kurtarmasını istiyoruz. Bu hareketler
partinin etkinliğini azaltıyon
AHMETTAN
— Demin ifade ettiğiniz , nasıl oisa bu
parti iktidara gelecek, o zaman en kestir-
e yol, ptrtioin içinde egemeo olup ikti-
dar* gelmek. Hertalde bu anlayış bu se-
çün sonuçlan dolayıayla yeniden gözdeu
ccem nuı
NÜ — Ee, gerekir tabii.
— O zaman peki gerüemcleri gcrekmez
miî
İNÖNÜ — Gerekir, gerekir ama..
— AksüK daha da hız kazanmış oldn-
INONU — Işte yanhş yaklaşım kendi
içinde bir noktaya gelince, bu kolay ko-
lay ortadan kalkrruyor, kolay kolay kabul
etmiyor. Ama elbet olacak, partinin sağ-
bkb hizmet yapması, bu yanlış anlayıştan
kurtulmasıyla beraber sağlanacak.
— Sagbklı hizmeti muhakfeti oiuşturan
grup partinin yeniden yapdaamaa diye ifa-
4c ediyor ve 'Yetü Sol' diye bir kavram
çerçevesinde yeniden bir oluşnm öngöru-
yor. Buau nasıl degerieudiriyorsunuz?
tNÖNÜ — O başka. Partili yetkililere
elbet ihtiyacı var, yenüeşme, çağdaşlaşma,
yeni ihtiyaçlara cevap verecek yeni deği-
şiklikler, programda, tüzükte gibi davra-
nış şeküleri. Bunlann hepsi güzel seyler.
Bunlan biz de anyonız. Zaten kurultayı
ben iki ay sonrasına ertelediğim zaman, bir
gnıp üyembdn hemen yapın demesine rağ-
men, yetkimi kullanarak, hukukun içinde
kalarak enelememin tali nedeni bu.
Partinin hangi doğrultularda yenileşmeye
ihtiyacı var, bunlan tartışalım. ll kongre-
lerinde, il danışma kurultaylarında, il da-
tuşma toptantüannda, işte küçük kurultay-
da geniş tartışma oldu, iyi oldu. Ondan
sonra anketler yapalım, uzmanlarla konu-
şalım ve bu gelişme doğrultulanru meyda-
na çıkarahm. Ondan sonra kurultaya gi-
delkn. Bunlar yapılacak şeyler. Ama şim-
di Yeni Sol diye getirilen davranış şekli
böyle degjl. Bir takımın partide egemen ol-
masına vesile olmak üzere öne sürûlen bir
yapay gerekçe.
— Nasıl yani?
tNÖNÜ — Yani parti-
nin bugün gelişmesini
düşünen ınsanlar elbet
her türlü davranıştan
olumlu bir şey çıkarma-
ya çahşmah. O yapay ge-
rekçe içinde de partinin
gerçekten yenileşmesine
götûrecek fikirler varsa
onları da değerlendirip
gündeme koymahyız, al-
mabyız ve tartışmahyız.
Hepsinde olumlu bir ta-
raf bulmaya çahşıyorum.
Ama davraruş biçimi esas
itibanyla parti içi muha-
lefetin lehine olmasını
saglayacak bir şey. O açı-
dan da yanlış. Yani böy-
le parti içi organize mu-
halefet yerleşmiş demok-
ratik partiler kabul etmi-
yorlar bunu. Fikirlerin
çeşitliliğini kabul ediyor-
lar, ama parti içinde ör-
gütlü bir muhalefetin ba-
sına yansıyan şekliyle de-
vamuu kabul etmiyorlar.
— Peki bu devam
ederse, belki konu dışına
taşacagız, ama koalisyo-
nun çahşmalan, koalis-
yonun variıgı tehlikeye
diişer mi?
İNÖNÜ — Düşmez.
Koalisyonun devamı bir
Meclis grubunun gönül iradesiyle sağlanır.
O tehlikeye düşmez, ama partinin etkinli-
ğini azalüyor bu hareketler. Tabii eninde
sonunda çare bulacak olan şey, kurultay-
dır. Kurultayın bu defa bu dagınıklıktan
partiyi kesin olarak kurtarmasını istiyoruz.
Kunıltaya giderken de ön hazulıklar, ön
değerlendirtneler yaparak, ikna ederek, yol
göstererek bu dağınıklıktan partiyi kurta-
racağız.
— önünüzdeki kedef, bu koalisyonun
calışmaya başlamasından, bükametin iş-
b*pna getanesinden sonra parti içindeki bu
yeaklen yapuanmayayönelraenizherhalde..
tNÖNÜ —Evet. Tabii bunun hükümet-
le Ügisi yok. Bu yapılması gereken birşey
ve yapılacak.
— Peki efendim, SHP'uin çeşitH konu-
larda tophuna ceUşküi mesajlar vermeâ-
nin de, tntarsu görunmesinin de payı ol-
dugu iddias... Bunlara da örack olarak
Kürt sonurann gösteriyortar. HEP'Ukrin
önce ifcraç edibnesi, sonra da onlarfaı itti-
fak yapdma&ı. Şimdi belki de yeniden ih-
nç edilneteri... Bu çeUşkili tntoman ka-
•aoynada da bir tereddttt yaratması do-
faıyıaıyla SHP'nin başansufagun kabul edi-
yor nusunoz?
tNÖNÜ — ÇeBşkili bir dunım ashnda
orada yok. Partinin yaptığı kendisiyle tu-
tarh. Çelişki gibi görünen şey, bu önemli
degişimlerin algılanmasmda ortaya çıkan
biı dunım, nitelik. Yıllardır devam ettiri-
len bazı alışkanlıklar var, toplumsal olay-
lan değerlendirmekte. İşte ülkemizin klil-
tür mozayiğini meydana getiren çeşitli
farkhuklar, bunlar geçmişte de vardı, şim-
di de var, bundan sonra da olacak. Bu
farklüıklan toplumun büyuk çoğunluğu
nasıl değerlendiriyor? Bunlan yok mu sa-
yacak, yoksa bunlan var sayıp görüp bun-
lann hepimizm kültürel zenginliğine kat-
kı yaptığım mı kabul edecek? tkinci yol,
dogru ve gerçek olan ve eninde sonunda
kabul edikcek olan yol. Zaten başlangıç-
tan beri Türkiye Cumhuriyeti bir siyasal
yaptsı olan ırk esasına, mezhep esasına
baglı olmayan bir cumhuriyettir. Yurttaş-
bk kavranudır önemli olan. Bu yurttaşla-
rımran kendi mezhepleri, kendi ırklan,
kendi anadilleri çoğunluktan farkh olabi-
ür. Ama bu onlann birinci sınıî vatandaş
olmasını engellemez. Ama bu anlayış ka-
ğıt uzerinde olmakla beraber, toplum için-
de o kadar da çok benimsenmiş bir anla-
yış degüdir yakm zamana kadar. örneğin
ana dilini konuşmayı yasakladı ara dönem-
de askeri rejim ve buna bir itiraz da gel-
medi toplumdan.
— Ama sonunda degişti...
tNÖNÜ — Evet, sonunda haksızhk ol-
duğu, böyle bir yaklaşımm çağdışı oldu-
ğu, insanbk dışı olduğu anlaşıhnca bu dü-
zeltildi, bizim önculuğümüzde esas itiba-
nyla. Ama bu düzeltilirken tabii önemli bir
yaklaşım farklılığı da ortaya çıkıyor. ör-
negjn Kürtçe konuşmasmı serbest bırakı-
yorsunuz, zaten serbestti ayn hikaye. Ya-
saklanmıştı. Bunu dinkyen pek yoktu. Bu-
nu resmen söylüyorsunuz ve Kürtçe şarkı-
lar dinlenmeye başlamyor. Yann Kürtçe
gazeteler çıkacak, bunlara özel sektörün
yapuğı şeyler olarak kanşmayacak devlet.
Ama işte bu müsamahayı göstermek bir-
denbire olmuyor. Müsamahayı bir gün
gösteriyorsunuz, o datepki oluyor. O tepki
bakıyorsunuz partinin disipUn kurallannı
aşan bir şekilde ortaya çıkıyor. O zaman
mecburen partinin disipün kurahru işleti-
yorsunuz. Onu işletmezseniz, o zaman par-
tinin kendi görevini yapmadıgı gibi bir du-
rum ortaya çıkar ve gene eleştiri karşısm-
dasınız parti parti olmaktan çıkar. Disip-
Un kuralmı uygulamak zorunda. Ama ona
disiplin kurallannm uygulanmasına götü-
ren şey, kendi içinde tutarsızhk falan de-
ğU. O tepkilerin tesiri altmda olarak bazı
üyelerimizin yapmamalan gereken şeyleri
yapmalan. Yani üyeleri disipline aykın iş-
ler yapmaya iten şey, bu geçmişten gelen
birikimin, geçmişten gelen alışkanlıklann
degjştirilmesi noktasında ortaya çıkan duy-
gusal tepkiler. Onlar duygusal tepkilerin
esiri olarak disiplin dışı hareketler yapıyor-
lar, parti onlara karşı gerekerüeri yapıyor.
— Çöziimü yok mu?
tNÖNÜ — Onun için disipün dışı ha-
reketlerin hiçbirine karşı gelmem de di-
yemezsiniz. O zaman parti olmaktan çıkar-
smız. Ama parti bu
gibi gelişmelerin dışında
olunca, bu gelişmelerin
kaçınılmaz bir şekilde ta-
kip ettigi zikzakh seyir
partiyi de etkiliyor ve
parti de sanki bu zikzak-
lar içindeymiş gibi görü-
nuyor.
Bunun çaresi yok. Ya-
ni, siz bir gelişme için-
deyseniz, o zaman bu ge-
lişme hiçbir zaman o ka-
dar düzgun bir seviyede
gitmez. Çeşitli evreler ge-
çirir. Siz de onlan geçiri-
yorsunuz, ama ashnda
niyetiniz doğru, iyi ve
doğrultunuz saglam. Ni-
tekim sonunda bir nokta-
da kalıyoruz. Ama onun
etrafında böyle yonunlar
yapılması, işte bu duygu-
sal tepkilerden kaynakla-
nıyor ve bu duygusal tep-
kiler de kaçınılmaz. Bir
alışkanlık değişmesi es-
nasında bu tepkiler gös-
terilir. Tabii onlan müm-
kun olduğu kadar hoşgö-
ruyle karşılamak gerekir.
Yine de disipline hiç uy-
mayan hareket oldugu
zaman yapmak zorunda
kahyorsunuz.
— Yani tutum dogru
ama, tuhımun yanlış yan-
sıması, algüanması dolayısıjia bir ölçüde
başarısızhğa katkısı olabiür diyorsunuz...
tNÖNÜ — Hayır, yani bizim bu seçim-
deki etkisi ne olrnuştur, onu henttz daha
kesin olarak söylemek kolay değjl. Bazı
yönlerde Aleviler çok istismar ediyor, o
beUi.
öbttr partiler özellikle çok istismar
ettüer.En baştadaDSP. O kadar istismar
ettiler ki, bunu ülkedeki vatandaşlanmızı
da birbirlerine karşı duşmanlığa götûrecek
tahıiklere kadar gjttiler. Tabii, çok yan-
hştır bunlar. Ama bunlann bir ölçüde so-
nucu olarak oy kaybettiğimiz herhalde
dogru.
Yani bu konuyu gene fazla deşmek
istemiyonım. Çünkü esasında yaptıgurnz
çok dognıydu. Ülkenin bütunünü kapsa-
yan bir politikamız var, ana dili farklıdrr
diye hiçbir vatandaşımızı dışlamayız. Ana
dili farkh insanlanmız eğer bizim partiden
bir yardım istiyorlarsa, onlara da yardıma
olmaya hazınz. Bu ülkenin butünlüğünü
korumak için gittiğimiz yddur ve devam
edecegiz.
— Peki efendim, SHP'nin yine Türki-
ye'de dünyada olup bHenlerİ yorumlama-
da, çöznmlemede yetersiz kaldıgı düşün-
ce Mçbnlerini, siyasetleld degişmeleri dik-
kaüe izfcyip, bunu seçim stratejisi haline
döniiştürenedi|i ve bu yolla da seçünde
başansu oldugu ve bunun bir anlamda pa-
yı oldugu öne sühilüyor gene. Buna yanı-
tınız ne olacak?
tNÖNÜ — Bunlar da hakh itirazlar de-
ğü. Biz bu seçime girerken en geniş hazır-
lıgı yapmış olan partiyiz. Çeşitli iddialar
çıktı, bUiyorsunuz. Bunlar seçimden çok
önce başladı. Seçime kadar da devam et-
ti.
Burada elbet yararlandıgımız fıkirleı,
dünyadaki geUşmelerdir. OrJardan ders al-
dık ve o dogrultuda kendi olanaklanmız
çerçevesinde neler yapılabüir, onlan dile
getirdik. Başka hiçbir parti bu kadar de-
rin ve geniş bir haarhk yapmadı. Bunu ya-
yınladıklan belgelere bakmca görüyoruz.
Onun için bu eleştiri bence haksız.
Baykal 1972 ve 1977 de CHP'de \apılan parti içi tariışmaların oylan arttırdığını soyıüyor.
ülkenin
butünlüğünü
kapsayan politikaıuı:
var. Ânadili farklıdır
diye kinıseyi
dışlamayız. Öbiir
partiler çok istismar
eıtiler. Ülkedeki
vatandaşlanmızı da
birbirine karşı
duşmanlığa
götûrecek kadar
tahrik ettiler.
Baykal:Haklıolduğumuzortaya çıktı
Marti içindeki tarîışmayı bir seçim yenilgisine
gerekçeyapmak, yaşadığımızpratik açısından kabul
edilebilir değildir. Tartışmamn haklı, geçerli, ciddi,
önemli, yapısal kalıcı nedenleri varsa bunu gözardı
etmemek ve tartışmayı çözecekyaklaşım aramak lazım.
AHMET TAN
ANKARA — SHP'de parti içi muhale-
fetin önderi Deniz Baykal, secimlerdeki ba-
şansızhğm "parti içi yanş'tan değil, "seçim
stratejisi"nden kaynaklandığı inancında.
Baykal, başarısızhğın belediyeler boyutu-
na indirgenmesine de karşı. Sosyal demok-
ratlann iki parti olarak seçime girmesinin
de başansızhkta çok önemü bir etken ol-
madığjm söyluyor.
Uzun söyleşimizde Baykal, sosyal de-
mokratların başarılı olabilmesi için
SHP'nin "yoksulluk ideolojisi"ni bir ya-
na bırakarak "refah ideolojisi"ne geçmesi
gerektiğini uzun uzun anlatti. Geçen ku-
rultaylarda olduğu gibi gelecek kurukay-
da da SHP Genel Başkanı Erdal tnönü'ye
rakip çıkacak olan Baykal, partinin prog-
ram ve kadrolannın yenüenmesinı şart ola-
rak görüyor. Solda birligin sağlanması
gerektiğini de; "Türkiye'de sosyal demok-
rat hareket sadece SHPdir demiyorum.
SHP'yi de aşan bir şekilde var olan parti-
lerin dışında solda ortaya çıkan çeşitli çev-
relerin önumuzdeki donemde yeni bir
sosyal demokrat anlayış etrafında beraber-
tik anlayışı içine girmeleri gerekti|ine
inanıyorum" şeklindeki sözleriyle ifade edi-
yor.
Baykal'a yönelttiğimiz sorular ve yanıt-
lan şöyle:
— Şimdi SHP'nin yeterince başardı ola-
mamasında yahut da başansızlığında ka-
muoyunda bölünmuş yahut da parti içi
tartışmalann yoğun bir gönıntü ortaya
koymasımn rolu olduğu söyleniyor. Bu gö-
ruşe katüıyor musunuz?
BAYKAL — Evet. Son seçimlerin SHP
için kesin bir yenilgi olduğu açıktır. Bu ye-
nilginin nedenlerini sisternatik bir biçim-
de ortaya koymak, tartışmak gerekiyor.
Bu konuda akla gelebilecek çok çok fak-
tör var. önce seçimlere dogru bir seçim
stratejisi ortaya koyarak partimizin girme-
diği açıktır. Hedefi, tartışmayapacağı mu-
hatabı iyi seçilmiş, geleceğe dönük iddialan
inandıncı biçimde ortaya konulmuş, sis-
tematik, tutarh bir seçim stratejisiyle or-
taya çıktığımız ne yazık ki söylenemez.
Seçim stratejisiyle ilgili yönleri vardır. Pro-
paganda teknikleriyle ilgili, propaganda
kanallannın seçimiyle, propagandanın uy-
gulanmasıyla ilgili yanUşhklarımız, eksik-
liklerimiz olmuştur. Propaganda
zamaûımn çok kısa seçilmiş olması, daha
dogrusu propaganda konusunda gerekli et-
kinliğin zamarunda gösterilememiş olma-
sı ve son iki hafta içinde sahaya
çıkümasıyla ilgili nedenleri vardır. Kitle ile-
tişim araçlannın başanh kullanılamama-
sıyla ilgili nedenleri vardır. Partinin seçime
yaklaşırken iktidann yerini alacak ana par-
ti alternatif parti göruntusünden çeşitli ek-
siklikler sonucu düşurülmüş ohnasımn ve
buna karşıt olarak Doğru Yol'un ana mu-
halefet partisi gorunumüne kavuşmuş ol-
masının yol açtığı nedenler vardır. Bu
arada labü özetle parti yönetiminde so-
rumluluk taşıyan çevrelerden kaynaklanan
bazı mağlubiyet gerekçeleri ortaya atdıyor.
Bunlann da iyi tartişilması gerekir. Bun-
lardan birisi şimdi sizin söylediğiniz. Ya-
ni parti içi yanş, parti içi taruşma,
SHP'nin bu secimdeki başarısını engelle-
miştir iddiası. Önce yaşanan gerçekler da-
ha önceki seçimlerde yaşanan gerçekler, bu
saptamayı doğrulamıyor. Bunu bir defa
açıkhkla ortaya koymuyor.
— Nasıl yani?
BAYKAL — Türkiye'de sadece SHP'de
ve sadece şimdi bir siyasal tartışma yaşa-
nıyor değü ki. Demokratik rejim içinde
partilerimiz önemli siyasi tartışmalan ken-
di bünyelerinde geçmişte yaşadılar, halen
de yaşıyorlar. Bu tartışmalann onlann se-
çim başansını nasıl etkilediğini görmek la-
zıra. Mesela Cumhuriyet Halk Partisi
zamanında çok ağır bir tamşrna yaşandı.
1972 yılında bu tartışma partinin bölün-
mesine kadar işi götürdü. Genel başkan
partiden istifa etti. Partinin üst yönetici-
lerinin tümü partiyi terk ettiler ve 1972 yı-
Unda bu olaylardan çok kısa bir süre sonra
1973 yılında seçim yapıldı ve o seçimde
CHP Türkiye'nin en büyük siyasi partisi
olarak seçim kazandı. 1977 yıkna giderken
CHP içinde yine çok önemli siyasal tartış-
malar vardı. Birbirinden ideolojik acıdan
farklı konumda yer alan hareketler, kume-
ler birbirleriyle ve parti yönetimiyle çok
önemli taıtışmalar yapıyorlardı ve o zaman
da bu şikayetter çok yaygın bir biçimde dile
getiriliyordu. Bütün bunlara karşm 1977
seçimlerinde CHP oyunu daha da arttıra-
rak, milletvekili sayısmı daha da arttıra-
rak Türkiye'nin en büyük siyasi partisi
halinde seçimlerden çıkmayı başardı. 1989
yerel seçimlerine girerken partimizin için-
de bulunduğu durumu ben anımsıyorum.
O zaman biz yönetimdeydik. Bize karşı ge-
ne çok bırçın bir muhalefet kampanyası
götüruyorlardı, çok ağır suçlamalar yapı-
hyordu. Çok büyük tepkici bir muhalefet
hareketi parti içinde vardı. Ama bu mu-
pir seçim başansı kazandık. Bırakınız
CHP ve SHP'yi, bu seçimlerde ANAP'ın
içine girdiği tartışmalan anımsayınız.
ANAP bir genel başkan degiştirdi seçim-
lerden bir sure önce bir Başbakan degiş-
tirdi. Bu değişiklik çok büyük sancılara yol
açtı. Büyük iç tartışmalara yol açtı ve 1991
seçimlerine girerken ANAP üstelerinde yer
alan milletvekili adaylanndan bir kısmı,
100'e yakını listelerden çekilme karan al-
dı. Bu kadar büyük bir kargaşayı yaşayan
siyasal parti kendi ölçüleri içinde bu seçim-
lerden başanh çıkmıştır. En azından
SHP'den daha başanh çıkmıştır. Yani şu-
nu söylemek istiyorum. Parti içindeki tar-
tışmayı bir seçim yenilgisine gerekçe
yapmak, yaşadıgımız pratik açısından ka-
bul edilebilir değildir. tkinci nokta şudur,
bir partide ciddi bir siyasi tartışma varsa.
halefet hareketmin varhğı bizim 1989 se- bu tartışmamn nereden kaynaklandığına
çünlerinde çok başanh bir sonuç almamızı doğru teşhiskoymak laam. Partinin genel
engellemedi. Bende hiçbir zaman ne seçim- performansı ile tatminsizlikten kaynakla-
lerden önce, ne seçimlerden sonra bu mu- nan bir olaydır. Yani partiyi başanh bul-
halefet hareketinin partinin başansım*mayan insanlar, başannm gelmeyeceğine
inanan insanlar, bu gözlemlerinden yola çı-olumsuz etkikyeceği anlamına gelebilecek
hiçbir değerlendirme yapmadım. Buırhn
çok yanlış olacağına inaruyordum. Herkes
istediği biçimde tuzuk»içinde, hukuk için-
de hakkını kullanıyordu. Yönetimin göre-
vi, hakkını kullanan partiülerden şikâyet
etmek değildir. Onlar yanhş yapıyorlarsa,
bu yanh§ı partilere ve topluma anlatmak
mumkündür diye düşünüyordum ve bu an-
layış ile hiçbir şikayeti söylemedik.
— Sonra hava aieyhînize mi dönmeye
başladı?
BAYKAL — 1990 yüında da çok büyük
GAZETECt ALTAN ÖYMEN (Milliyet Gazetesi Başyazan)
Evin içi düzeltilmeliPartilerin bir üyeleri var.
Onlara ya geleneksel ola-
rak ya ideolojik açıdan
kendilerini bağlı hisseden
taraftarlan var.
Bir de partilere "Ülke-
nin işlerini hangisi daha iyi
yürütür?" diye bakan ta-
rafsız seçmenler var. Bu-
gün şu partiye oy verebilir-
ler. Yann onun tamamen
zıddı görunen öteki parti-
ye oy verebilirler.
Gunümüzdeki gelişme-
ler, partilere uye veya yan-
daş seçmenlerin ağıruğını
azaltmış, tarafsız seçmen-
lerin etkisini arttırmıştır.
Onlann etkisi, evvelden de az değildi.
Dünyada da Türkiye'de de birçok seçimin
sonucunu "belirleyenler" gene onlardı.
Fakat bugün o beürleyicilik daha güçlen-
miştir.
Nedenleri açık: Dünya konjonkturü,
partilerin izleyebileceği poh'tikalan birbi-
rine yuklaştırdı. Demokratik haklar, hür-
riyetler konusunda bir "Paris şartı' var.
Soldaki partiler gibi, evvelce daha otori-
ter bir devlet türünden yana olan sağda-
ki partiler de onun evrensel ilkeleri etra-
fında toplanmak zorundalar. Ekonomik
alanda da uluslararası iliş-
kilere egemen olan düzen
"piyasa ekonomisi"dir.
Sağdaki partiler gibi onu
evvelce reddeden soldaki
partiler de o gerçeği kabul
etmek zorundalar.
Bu olgu, partilerin ide-
olojik kimlikleri uzerinde
iç tartışmalann onemini
azaltıyor. Onun yerine ta-
rafsız seçmeni şuna inan-
dırmayı önemli kılıyor:
"Bu partidir ülkeyi en iyi
yonetebilecek, iş yapabüe-
cek, sorunlan çözebilecek
olan parti..."
Bunu vurgulamak, işi
biraz basite indirgemek gibi olur, ama sa-
nınm, ulkemizdeki bu seçimlerin de ge-
lecek seçimlerin de anahtan bu basit ger-
çektedir.
SHP'rün son seçim başansızhğımn ana
nedeni de budur. Tarafsız seçmenlere o
niteliklerde bir parti olduğu izknimıni ve-
rememesidir.
Parti içi kavgalar... O kavgalan dev ay-
nası boyutlanyla tüm Türkiye'ye yansıtan
surekli kurultaylar. "Parti içî demokrasi''
adı altmda, "demokrasi"den çok "fıkir
(Arkaa Sa. 19, Sü. S'de)
karak reaksiyonlarıru ortaya koyuyorlar.
Bir değişim talep ediyorlar. Onlara karşı
"Hayır, parti basanya girecek" deniyor.
Geçen kurultayda bunu yaşadık. Geçen
kurultayda partide bir değişim öneren in-
sanlar, partinin iyi gitmediğinı, başanh bir
sonuç ahnmayacağını, önumuzdeki muh-
temel bir seçimden, o nedetüe partinin çok
ciddi tepeden tırnağa esaslı bir değişim ge-
çirmesi gerektiğini ve bu değişimi gerçek-
leştirmeye talip olduklarını ortaya
koyuyordu. Onlara karşı da yönetimde bu-
lunanlar, geçen kurultayda buna gerek ol-
madığım, partinin başanh olduğunu ve bu
başanmn seçimlerde ortaya çıkacagını, se-
çimlerde partinin birinci siyasi parti ola-
rak iktidara geleceğini, kamuoyu
araştırmalanrun bunu gösterdiğini, yüzde
30'lar civannda oy alacağunızı resmen ifa-
de ediyorlardı. Tartışma budur zaten.
— Sizin bu göraşe karşı çıkmamz seç-
meni olumsuz etkilemiş olamaz mi?
BAYKAL — Şimdi bu tartışma seçim-
lerde ortaya çıktı. Seçimlerden aylarca önce
partinin gidişatının iyi olmadığını söyleyen
insanlan seçimler olumsuz sonuçlanınca,
"Bu tabloyu siz daha önce söyiediniz, o ne-
denk bu otumsuzhığa yol açtuuz" diye suç-
lamak, hiçbir biçimde kabul edilemez. 1991
seçimleri, SHP'de yaşanan tartışmada mu-
halefetuı hakhhğını ortaya koymuştur. De-
ğişimin gereğini ortaya koymuştur. Bugün
partide olan tartışmayı aşmanın yolu da bu
değişimden geçmektedir. Parti bir iç deği-
şim geçirecek olursa ve bu değişim partiye
başanmn yollannı açacak ohırsa, parti et-
kin, güçlu, büyüyen bit siyasi parti haline
dönüşecek olursa, o zaman işte bu taruş-
malann ortadan kalkacağına hep birlikte
inanabiliriz. SHP'de tartışmayı kaldırma-
mn tek yolu partiyi başanh kılmaktır. Par-
tiyi başanh kılamayanlar tartışmadan şi-
kâyetçi olma hakkına sahip değildir.
Tartışmamn haklı, geçerli, ciddi, önemli,
yapısal, kalıcı nedenleri varsa, bunu göz-
ardı etmemek, temele inmek ve o tartışma-
yı çözecek yaklaşımlar aramak lazım.
StRECEK
StiREtEK
Seçmene çelişkUi mesajlar verildi
ŞAHİN ALPAY
Sosyal demokrat partiler, 20 Ekim se-
çimlerinde gerek kendi seçmenlerine, ge-
rekse seçimden seçime parti değiştirebilen
'ortadaki' seçmene çelişküi mesajlar ver-
di. Birçok konuda açık ve net bir tutum ta-
kınamayışı, sosyal demokrasinin seçim ye-
nilgisinde rol oynayan belki de en önemli
etken oldu. Kamuoyuna verilen çelişküi
mesajlann, tutarsız politikalann belki en
belirgin olduğu konu Kürt sorunuydu.
DSP, Türkiye'de yaşayan herkesi Türk
sayan resmi pplitikaya uygun bir tutum iz-
ledi. Beklendiğı gibi Doğu ve Güneydoğu-
da hemen hiç oy alamadı. Kendisini ülke-
nin ve seçmenlerin bu önemli bölümünden
soyutladı. Bu tutum Batı'da da kendisine
fazla bir oy kazandırmadı.
Türkiye'de yaşayan herkesi Türk kabul
eden politikanın demokrasi içinde uygula-
nabilirliği kalmadı. Türkiye Cumhuriyeti-
nin kendisini Türk saymayan yurttaşlan da
var. Demokratik bir rejim içinde hiçbir
yurttaş çoğunluğa uymaya, kendini Türk
kabul etmeye zorlanamaz. Bütun dünya-
nın deneyimleri etnik kimlik ve milli duy-
guların yaşadığım ve bazen canlandığım
gösteriyor. Bu kimlik ve duygulan, "etnper-
>osyal demokratpartiler, 20 ekim seçimlerindegerek
kendi seçmenlerine gerekseseçimden seçimeparti
değiştirebilen "ortadaki"seçmene çelişkili mesajlar verdi.
yalist kışkırtması", "iç ve dış düşmanlann
oyunu" olarak nitelemek, kendini aldat-
maktan ve çözümsuzlükten başka bir so-
nuç vermiyor. "Emperyalistler, iç ve dış
düşmanlar" etnik farkhhklardan yararla-
nabilirler; ama o farklıhklardan sorumlu
tutulamazlar. Farkhhklardan yararlanma-
larım engellemenin yolu, bunlan yok say-
mak hiç olamaz. Etnik kimlik ve duygu-
lann serbestçe ifade edihnesini sağlayan de-
mokrasiler ülkelerinin butünlüğünü, halk-
lannın birliğini korumayı başanyor; bas-
kı rejimleri ise ergeç yıkıhyor.
Kürt sorununda DSP tümüyle milliyet-
çi bir politika izlerken SHP iyice bocala-
dı. Bu konuda sosyal demokrat ilkelere uy-
gun bir politikanın belirlenmesi ihtiyacı ka-
pıya dayandığı halde, hayli hazırlıksız ya-
kalandı. Kendilerinin Kürt olduklanm söy-
leyen; etnik kimlik ve külturlerini serbest-
çe ifade özgürluğü; bölgelerarası dengesiz-
liğin bitmesini; Doğu'da yapılan baskıla-
ra son verilmesini isteyen milletvekillerini
partiden ihraç etti.
SHP, gecikmeyle de olsa Kürt sorunu
uzerine sosyal demokrat niteüği ağır basan,
yani ülke bütünlüğünün Doğu ve Güney-
doğu'nun ekonomik kalkınması ve Kurt-
leTe kültürel haklaruun tanınmasıyla konı-
nabileceğini öngören bir raporu kabul et-
ti. Sosyal demokrat kamuoyu büyük ço-
ğunluğuyla bu raporu destekledi. Daha
sonra seçimlere gidilirken partiden ihraç
edilen milletvekillerinin kurduğu, fakat
sosyal demokrathktan ziyade milhyetçi
özellikleri ağır basan HEP ile seçim ittifa-
kı uzerinde anlaştı.
HEP'liler niçin partiden aalmıştı ve şim-
di niçin HEP ile seçim ittifakı yapıldı?
SHP yönetimi bu politikalannı Batı böl-
gelerinde yaşayan seçmenlerin önemli bir
bölümüne anlatamadı. HEP ile ittifak
SHP'nin Dogu ve Güneydoğu'da bagımsız
olarak örgütlenen ve siyasi faaliyet yürü-
ten, sosyal demokrat bir parti olarak ça-
hşmasını da engelledi. Bu bölgelerde
SHP'nin aldığı oyların ne kadannm ken-
disine, ne kadanrun HEP'e verildiğini bi-
lemiyoruz.
önumuzdeki dönemde SHP yönetimi,
üniter Türkiye Cumhuriyeti içinde kendi-
lerini Kürt sayan yurttaşlanmıza kûnlik ve
külturlerini serbestçe ifade ve geliştinne öz-
gurlüğünün tanınmasını öngören; şoven
müliyetç'îhğin her türlüsünü, aynhkçıhgı,
baskı ve terörün her biçimini reddeden;
bölgelerarası dengesizliğin giderilmesini
öngören sosyal demokrat bir politikayı be-
nimseyecek mi? SHP, tüm gerekçeleriyle
açıklayarak Kürt sorununa sosyal demok-
rat çözüme kamuoyunun desteğini kazan-
mak için gerckh çahşmayı yapacak mı'
Yoksa DYP ile koalisyon, bu yönde karar
lı adımlar atılmasına engelmi olacak?
Ne var ki bu ilkelere dayanan bir politi
kayı netlikle ortaya koyup, içindeki HEP'
milletvekillerini bu politikayı benimseme
ya da partiden ayrümak alternatifleriy
1
baş başa bırakmadığı sürece, SHP yönet
minin Kurt sorununda kamuoyuna çeli
kili mesajlar vermeye devam etmesi ku
vetle muhtemeldir.
Kuşku yok ki sosyal demokratlar için 1
ke ve halkın birliğini savunrnak, seçim V
zanmaktan, iktidar veya iktidar ortagı-
maktan daha Önemli bir sorumlulukt
StJKECEfL