17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
= 3 k £ CUMHURÎYET/6 HABERLER 6 EKÎM 1991 SEOM '91 Erbakan: ANAP öldti • AMASYA (AA) — Refah Panisi Genel Başkanı Necmettin Erbakan, ANAP'ın içindeki inananlann aynlraasıyla bu partinin çöktüğünü öne sürerek "12 Eylül'ün arkasından çöken iki parti gibi ANAP da öldü" dedi. Amasya Yavuz Selim Meydanı'nda düzenlenen mitingte Alpaslan Türkeş ile birlikte halkı selamlayan RP lideri Necmettin Erbakan, burada yaptığı konuşmada hayali ihracat, vurgun, soygun ve papatyacılık oyunlannı bozmak için üçlü ittifakın pluşturulduğunu belirterek iktidara geldiklerinde adil düzenı kuracaklarını söyledi. ANAPTı küskünler • ANKARA (AA) — 20 Ekim'de yapılacak genel seçimlerde ANAP listesinde alt sıralarda yer alan, daha sonra adayhktan çekilen "küskün" milletvekilleri, pazartesi günü "ilerideki oluşumlara çekirdek olmak üzere siyasi belge niteliğı taşıyan bir deklarasyon" yayımlayacaklarını açıkladılar. ANAP'lı küskünler, deklarasyonu yayımladıktan sonra seçim sonuçlannı bekleyeceklerini, alınacak sonuç üzerine olağanüstü kongreye gideceklerini, yeni bir siyasi parti kurmak için de temaslarına devam edeceklerini kaydettiler. • • Ozürlülerden protesto • ANKARA (UBA) — Asya-Avrupa özürlüler Dayanışma Derneği Başkanı Kemal DemireL, siyasi partilerin özürlülere duyarsızlığını protesto ettiklerini söyledi. Kemal Demirel yaptığı yazıh açıklamada seçimler nedeniyle siyasal alanda oldukça hareketli ve tansiyonu yüksek gunler yasandığım, partilerin çeşitli vaatlerde bulunduklannı, ancak özürlü vatandaşlar için duyarlılık göstermediklerini belirtti. YSK, Star'a dokunmuyor • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) — Siyasi partilerin radyo ve televizyonda yapacakları propaganda konuşma metinleri, konuşma gününden önce YUksek Seçim Kurulu'na ya da konuşma gününde TRT'de görevli YSK üyesine verilecek. YSK Başkaru ve iki üye, bu konudaki esasları belirleyen karara koyduklan muhalefet şerhinde, Magic Box'ın Starl kanalı üe ilgili olarak, "Türkiye'ye yönelik Türkçe yayın yapan radyo ve televizyotüarla ilgili yeni düzenleme yapılması ve yasak kapsamma bu kuruluşlann da dahil edilmesi gerektiğini" vurguladılar. Bahriye Üçok anıldı • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) — Bombalı saldında yaşamını yitiren Doç. Dr. Bahriye Üçok, Atatürkçü Düşünce Derneği'nce düzenlenen panelle aruldı. "Laik Devlet Düzeninde Kadının Konutnu" konulu panelde konuşan gazetemiz yazan Uğur Mumcu, Muammer Aksoy ve Bahriye üçok'un hayatlannı Atatürkçülük yolunda verdiklerini belirterek, "Atatürk'e, bağımsızlığına, Kuvayi Milliye'ye karşı borcumuzu, emperyalist irticai çevrelere Kuvayi Milliye ruhuyla yarut vermekle ödeyeceğiz" dedi. Dr. Demet Işık da dinci akımlann önerali devlet mekanizmalannı ellerine geçirdiklerini söyledi. Prof. Dr. Neşet Çağatay, tslam kurallannın devlet yönetiminde uygulanamayacağmı belirtirken Prof. Dr. Neda Armaner de tlahiyat Fakültelerinin, giderek gericilerin eline düştüğünü kaydetti. DSP üçe binasına bomba • MARDİN (AA) — Mardin'in Kızıltepe ilçesinde DSP'nin ilçe teşkilatma bomba atıldı. Patlama dün akşam saat 20.00 sıralannda meydana geldi. Bir pasaj içindeki DSP ilçe başkanlığı binasına atılan bomba binada hasara yol açtı. Olayla ilgili soruşturma sürdürülüyor. DSP'yi yurtdışından destekleyen örgütîer, ortak deklarasyonlaparti içi demokrasinin işletilmemesini eleştirdiler Mıılıtıracılar istifa aşamasındaANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) — DSP'de milletvekili aday listelerinin belirlenmesin- den sonra başlayan huzursuzluk giderek büyilyor. Genel Başkan Biilent Ecevit'e "muhtıra" veren üç Pani Meclisi üyesinin bu hafta istifa etmeleri bek- leniyor. Yurtdışındaki DSP'yi destekleyen ör- gütler de dün ortak bir deklarasyon yayım- layarak parti içi demokrasinin işletilmemesi- ni eleştirdiler. Milletvekili adaylannın "merkez yoklama- sı"yla belirlenmesi sırasında, son kurultayda karşı liste çıkaranlar, devre dışı bırakıldı. Ör- gütün tanımadığı kişilerin aday gösterildiği- ni öne süren "isyancı grup", sesini yukselt- meye başladı. Kamuoyuna açıklanan ilk or- tak tepki, MYK üyeleri Zeynel Yüksel ve Ca- fer Türkoglu ile PM üyesi Demir Ünsal'dan geldi. DSP Genel Başkanı Ecevit'e 8 madde- lik bir "muhüra" veren yöneticiler, Genel Başkan Yardımcısı Rahşan Ecevit ile "Ece- vit'in prensi" olarak tanınan MYK üyesi Ali Dönmez'in parti yönetiminden uzaklaştırıl- masını istediler. Isyancılar, partinin antide- mokratik görüntüsünün de düzeltilmesi ge- rektiğine işaret ettiler. Ecevit'e ilettikleri mektuplarına bir yanıt alamayan üç yönetici, "istifa aşunasT'na gel- diler. Genel merkezdeki makam odalanna so- kulmayan isyancılar, "istifa noktası"na gel- diler. Cumhuriyet'in konuyla ilgili soruları- m yamtlayan isyancılar, "örgütten gelen tep- kiierin sözcüsü" olduklannı ifade ettiler. "Aday olamadıklan için parti yönetimine U- vır aldıklan" yönündeki eleştirilerin gerçeği yansıtmadığını belirten isyancılar, aday olma- yı kendilerinin istemedigini bildirdiler. Yüksel, Ünsal ve Demiroğlu, Cumhuriyet'e önümüzdeki hafta partilerinden istifa etme- yi düşündüklerini açıkladılar. MYK üyesi Yüksel, "DSP artık tamamen antidemokra- tik bir parti olmuştur. Sesimizi şimdiye ka- dar çıkaramamamızın nedeni ise PM üyeleri olarak birbirimizi taaımayışımızdı" diye ko- nustu. MYK üyesi Ünsal da Genel Sekreter Selçuk Sönmez'in de "sıkınülı" olduğuna işaret ede- rek şöyle konuştu: "Sayın Sönmez in örgfitle ilgili hiçbir söz yetkisi yok. Tabandan gelen tepkileri dinli- yor, hak da veriyor. Ama şimdilik sesini çı- karmamayı yegliyor. Son olarak aday göste- rilmedi. PM'de bu durum gündeme gelince 'Bunca hizmeti geçen genel sekreter niye aday gösterilmedi' diye sordum. Hakikaten de öy- le. Bence Eceviüer hiç olmazsa Sönmez'e bu- nu yapmamalıydüar." PM üyesi Türkoğlu da 9 aydır PM'de gö- rev yaptığını, bu süre içinde partinin demok- ratik, Ecevitler'in de "dürüst" olmadığını gördüğünü söyledi. Rahşan Ecevit'in daha önce "kara defteri"ne aldığı kişileri sonradan aday gösterdiğini öne süren Türkoğlu, "Se- çimle birlikte hiç tanımadığımız, cebi bol pa- ralı işadamlan ortaja çıkü. Partinin kirasını ödeyemezken bir anda rahat bir dönem baş- ladı. Rahşan Hanım, görüştüğüm için beni azariadıgı kişileri listeye aldı" diye konuştu. DSP parti yönetiminde isyancı isimlere ka- tılmayı düşünen baska PM üyeleri de olduğu ifade ediliyor. Kenan Sagol, Dogan Köprülü gibi PM üyelerinin "şimdilik yatışmış" gö- ründükleri kaydediliyor. Bu yöneticilerin ge- lecekteki gelişmelere bağh olarak tavır alabi- lecekleri belirtiliyor. Çankaya'dan DSP milletvekili adayı olan PM üyesi Dursun Ali Dönmez ise aday liste- lerine yönelik eleştirileri doğru bulmadığını belirterek "Adaylar, PM'de tek tek oylandı. Kimse de çıkıp, ben karşıyun demedi. Her şey bittikten sonra niye karşı çıkıyorlar, anlamıyortar" dedi. Keçiören'den milletvekUi adayı olan PM üyesi Sait Kekeç de "isyancı" PM üyelerinin tavırlannı doğru bulmadığını söyledi. Kekeç, "Herhalde istifa edecekler. Ama gönlümüz istifa etmemelerinden yana" diye konuştu. Kekeç, Genel Sekreter Sönmez'in sıkıntısı ol- duğu görüşüne de katımadığım belirterek "Kendisi nazik bir insandır. Şikâyetleri din- le>ip, yaüştırmaya çalışıyor. DSP'ye yönelik son eleştiri ise dün Avru- zey yöneticisinin imzasını taşıyan deklaras- yonda, "Merkez yönetimine DSP örgütleri- nin önerdiği ve onayladığı partililerin degil, Rahşan Ecevit'in daha önceden saptadığı ki- şilerin seçtirildiği" ifade edildi. DSP Ümraniye İlçe Başkanı Hasan Şahin, ilçe yöneticüeri K&zun Karaköse, Haki Ergin, Aşur Doluyurt, Mebrael Bingöl, Hamza Yn- sufoglu ve Yaşar Yalçın, gönderdiği bir mek- tupla Bülent Ecevit'i ağır bir dille suçladılar. 8 yıldır demokratik sol harekette yer aldık- lanm, son gttnlerde halkın partide etkin ol- ması yerine otel lobilerindeki pazarlığın ge- çerli olduğunu ileri süren partililer, "Seçkin adaylara karşı mücadeleniz, seçkinci kanıkuln cehaletine dönüşerek aşümaz bir güç oldu" dediler. Bu arada eski Ankara tl Başkanı ve MKYK pa'daki DSP yandaşı demokratik kitle örgüt- üyesi Mehmet Ugurlu bir açıklama yaparak lerinden geldi. ANKA'nın haberine göre mer- "Sayın Ecevitler emege saygı ve demokrasi- kezi Isveç'te bulunan Avrupa Demokratik Sol ye sevgi duymazlar. Hak bukuk ve adalet Türk-lşçi Federasyonu (DESOF) Genel Baş- duygulan da yok olmuştur" dedi. DSP'nin kanı Hadi Orman ile Avrapa'run çeşitli ülke- "fiili ve gercek genel başkanuun Rahşan Ece- lerinde örgütlü bulunan derneklerin 14 üst dü- vit olduğunu" söyledi FEHMISIKLAR Ecevit, beklenenden az, ancak canlı bir topluluga karşı konuştu. Ecevit, ANAP iktidannın nefesinin tükendigini savunarak, "20 Ekim'de Fransız makyajı yüı lerinden dökülecek" dedi. "Ah iktidar olsam diye avucum kaşınıyor" söziinü yineledi. Ecevit, Bursa ve Eskişehir'de konuştu: iktidar yetkisi istiyorumGÜNSELÎ ÖNAL ADNAN BAŞTOPÇU BURSA / ES- KtŞEHİR — DSP Genel Başkanı Bii- lent Ecevit, kendi- sine iktidar olma yetkisi verilmesi isteğini yinele- di ve Yılmaz, Inönü ve Demi- rel'e yüklendi. Bursa mitingi öncesinde "Güvercin" otobü- süyle kent turu atan Ecevit, Fa- mora Alaru'ndaki konuşmasın- da, Başbakan Yılmaz'ın ülkenin sorunlarını bırakıp 21. yuzyıla ilişkin hedeflerden söz etmesini eleştirdi. Ecevit şunlan söyledi: "Sayın Demirel ise 21 ekim- den sonrasını düşünüyor. 21 ekimden önce ne kadar anahtar. ne kadar kart varsa dagıtıyor. Eğer kazara iktidara gelirse. miliet bu vaatleri kendilerine ha- ürlatırsa, ne diyecek? 'Dün dündür, bugün bugündür' diye- cek. Sayın fnönü'nün ise 'Artık bu politikalan değiştir' diyenle- re cevabı 'Eski politikalan de- ğiştirmek, soyadimı degiştirmek gibi zor oluyor." Oysa bu soja- dın ilk sahibiyken işini yenilik- lere uyduran bir kişiydi." DSP'nin hem gününü, hem önünü hem de ileriyi görebilen ve ona göre hazırlanan bir par- ti olduğunu bildiren Ecevit, ko- nuşmasını şöyle sürdürdü: "Onun için, taızla degişen dünyaıun hızia degişen Türldye- si'nde, partime de, kendi dene- yimlerime de, milletime de gü- venerek iktidar yetkisi istiyo- rum. Bu yetkiyi yalnız Türkiye için degil, umullarını Türkiye'- ye bağla>an başka ulkelerdeki Türklerin esenligi için de istiyo- rum. Kürt asıllı yıırttaşlann ulu- sal birlik içinde huzura kavuşa- bilmeleri için istiyorum. Ve bu yetkiyi, ekonomtmizin çıkmaz- dan kurtulabilmesi için, ülke- mizde hakça bir düzen kurula- bilmesi, işçinin yitirdigi hakla- ra kavıışabilmesi, köylünün yoksııllaşmaktan kurtulabilm«si için; Türkiye'nin dünyada bir önder ve örnek ülke durumuna gelebilmesi için istiyorum." Güneydoğu sonınu Ecevit, DSP iktidarı döne- minde Güneydogu'nun yarı "feodal" yapısmın >ıkılacağım bildirerek şöyle konuştu: "DSP iktidan döneminde yö- re halkını devlet, terör, toprak ağası ve şeyhlerinden kurtaraca- ğız. Bizim Güneydogu'da aga- lara, şeyhlere 'diyet' borcumuz yok. SHP, DYP. ANAP ve HEP, ağalara yaranarak bölge- ye girdi. Benim b* yiiregim var. Bunu Türk-Kürt diye böle- raem." DSP'nin Güneydoğu politi- kası nedeniyle PKK'mn partisi- ne yüklendiğini savunan Ecevit, "Güneydogu'dan ne kadar oy ahnz? Onu bOemem, ancak yö- reden batıya göç eden insanla- nmızın oylarıyla iktidara gelip, GUneydoğu sonınunu çözümle- yecegü" dedi. Ecevit, daha sonra Eskişe- hir'e geçerek Odunpazarı'nda YEDÎKULE NOFLARI coşkulu bir kalabalığa yağmur altında seslendi. Alana gelirken, "Türkiye'nin Boris Yeltsin'i, ib- tilallere direnen tek lider. Kara- oglan geliyor" diye anons edi- len Ecevit, yağmur nedeniyle kı- sa kestiği konuşmasında, "tnö- nü, yerel yönetimlerde denendi, o aldı. Ben dıs politikada denen- dim, işçi haklan konusunda de- nendim, 12 Mart-12 Eylül'de şapkamı alıp kaçmadım. Parti- me, kendime güvenerek şimdi sizden yetki istiyorum" dedi. DSP'nin eğitim politikasını da açıklayan Ecevit, partisinin, açık yHkseköğrenimi, en güçlü özgün üniversitelerdeki öğrenim düzeyine çıkaracağını ve köyler- deki gençlerin de bu olanaktan yararlanabilmelerinin sağlana- cağını söyledi. DSP'de 'Milliyetçi Türkiye' sloganları ŞÜKRAN KETENCt Yedikule'nin yoksul eski binaları, dar sokaklanmn açıldığı sözde meydanı, ka- ranlık sağanak yağmur altında ıslanmış yoksul insanlar bir bütünlük içinde çok çarpıcı bir sinema sahnesini oluştunır gi- biler. DSP'nin aralıksız yayımlanan, hare- ketli bir türküden alınmış melodisi ile "Gözünaydm Türkiye" seçim kampan- yasuun müziği, kitleleri coşturuyor. Bü- ytik çoğunluğu yoksulluğun simgesi avurtları çökmüş, sakalh yüzlerde müt- hiş bir keyif, hep birlikte söyleyip oynu- yorlar. Yine büyük bir çoğunluğunda şemsiye dahi yok. Yağmur öylesine şid- detli yağıyor ki olsa da bir işe yaramı- yor. Satılan ince büyiik naylon toTbalar- la başlar ve omuzlar sarılı, elbiselerin- den, çenelerinden sular aka aka slogan atıyorlar... Konuşmalanndan birbirlerini tanıma- dıklan da ortaya çıkan gönüllü parti gö- revlüeri, gelecekler için yol açmaya ça- lışıyor, pek bir işe yaraıruyor. Kazanmış bir takımın keyifli futbol seyircisine ben- zeyen kitlenin kimseyi dinlemeye niyet- li olmadığı, bir sorun da çıkarmayacağı emlaşıhyor. Polis de gözevliler de bir süre sonra boş çabalanndan vazgeçiyorlar. Zaman geçiyor, Ecevit'in trafik yüzün- den geciktiği anons ediliyor. İnsanlar öy- lesine ıslanmış ki artık ne yağmur ne de beklemekten etkilenmeleri söz konusu değilmiş gibi her anonsa keyifle slogan atarak yanıt veriyorlar. "Eco geliyor", "Karaoglan geliyor..." sözcükleri, coş- kulu alkış ve ıslıklar için yeterli oluyor. CHP kökenli, deneyli bir partili ile ke- narda konuşuyoruz... "Eco yanlış bir slogan. KürtJerin kiıltüriinden bir ad kı- saltması. Eski dönemin mesajını veriyor. Bugünkü Ecevit'e ve parti mesajlanna uymuyor. CHP döneminde kullanıyor- dnk. Şimdi vazgeçilmesi lazım" diyor. Kitleye bakıyorum. Eski CHP'li yeni DSP'li deneyli politikacının kaygısını yersiz buluyorum. Kitle söz konusu çağ- nşımı algılamıyor. "Eco" onlara "Sa- yın Ecevit"ten çok daha yakın geliyor. "Eco geliyor" anonsundan coşan ya- nımdaki biri "Sana oy vermeyecekler utansın, kader utansın" diye bağırarak sevgisini, tepkisini dile getiriyor. Liderine tapınma düzeyinde bir bağ- lılığı gözlenen bu insana hemen soruyo- nım: "Neden Ecevit?" "Bizim gibi ga- ribanlann sahibi. Bizden biri. Dürüst, ablaklı. Kıbns'ı kurtardı." Sorularımı yanıtlamayı sürdürürken inşaatlarda ça- lıştığım, Ecevit'in Türkiye'nin her yerin- de yapılan mitinglerine katıldığını.onun için camnı vereceğini anlatıyor. Ecevit'in Aydınlar çok az. Eski Ecevitçiler, "Ben sosyal demokratun. Ama Ecevit'ten vazgeçmem" diyenler hariç. Sigortalı iş- yerlerinde çalışan, sendikalı işçiler dahi azınlıkta. Bir de kadınlı çocuklu gelmiş aileler var.. Onlar eski CHP ve vazgeç- mez Ecevit hayranlan. "Neden Ecevit" sorusuna eski CHP'lilerden benzer yanıtlar geliyor. "Dürüst, gercek, karizmaa'k lider." Es- ki miünglerinden tanımadığımız yeni hayranlar kitlesinin de yanıtları kendi içinde uyumlu... "Milliyetçi, bizden, Kıbnsın fatihi. Türkiye'>i Kürtçülük- ten, maceradan kurtaracak." Bildiğimiz karizmatik lider Ecevit hayranhğı büyümüş, parti, programı, hedefler anlamını çok çarpıcı yitirmiş. "Eco yanlış bir slogan. Kürtlerin kültüründen bir ad kısaltması. Eski dönemin mesajını veriyor. Bugünkü Ecevit'e ve parti mesajlarına uymuyor. CHP döneminde kullanıyorduk. Şimdi vazgeçilmesi lazım." peşinde dolaşırken işini bırakmak, pa- rasız kalmaktan gocunmuyor. Şemsiyeye rağmen su içinde kalmış olarak bir yandan da fazla üşümemek, bir yandan da kitleyi tanımak için mey- danın bir ucundan diğer ucuna insanlar- la konuşa konuşa yüzlerini, tepkilerini izleye izleye yürüyorum. Ecevit'in geç- miş yılİ2inndaki mitinglerinde bir sürü tanıdığa ben tanımasam da beni tanıyan okurlara rastlamaya alışmış bir insan olarak hayretle kimseyi tanımadığımı ve kimselerin de beni tanımadığını gözlü- yorum. Merakla "hangi gazete" diye so- ranlar çok tabii ki. Ancak sorunun ar- kası gelmiyor. "lyi, bizden" diyenlerin dahi asla Cumhuriyet okumadıklan iz- lenimini alıyorum. Şoför, tamirci, emek- li, inşaat işçisi, işsiz, çırak... ağırlıklı. Mikrofondan kitleyi oyalamak üzere arada bir yapılan konuşmalarda bile bu gözleniyor. Sözcü bazen "demokratik sol" bazen de eski alışkanlıkla olacak "sosyal demokrasi" sözcüklerini kulla- nıyor. Kalabalığın içinde bekleyen par- ti gbrevlilerini sadece ellerindeki dağıt- tıklan bildiriler, sıraya koyma çabaları ya da görev bantlarından ayırabiliyor- sunuz. Onlar da birbirlerini pek tanımı- yorlar. Ancak aydın kökenli adaylar giy- sileri, duruşları ile kitle arasında adeta göze batıyorlar. Karşılıkh yabanalaşma gözleniyor. Şaşırtıa, ama birbirlerini da- hi tanımıyorlar. Bir ara adaylar otobü- sün üstüne çıkarıhp tanıtıhrken sadece Ecevit simgesinde toplanmış kitlenin de- ğil, parti yöneticilerinin de yabancısı ol- duklannı gozlüyoruz. Isimleri kâğıttan okunuyor. Adı okunan kendini öne çı- karana kadar yanlış kişinin gösterildiği oluyor. Bir başka köşede çok az tanıdık yüz- lerden biri ile daha karşılaşıyoruz. Eski CHP'li şimdi liste başı ve uzun politik deneyimi olan bir isim. Partinin yeni kadrolannı, kitleyi tanımadığını, Ece- vit'in çevresinin, oy alacağı kitlenin ta- mamen değiştiğini doğruluyor. Aday lis- telerinin belirlenmesinde hangi ölçülerin alındığını asla anlayarnadığmı itiraf edi- yor. Hiçbir mantıklı açıklama bulama- dığını vurguluyor. Siyasal yaşamdan değil, bilim dünya- sından başka tanıdık yüzler de var. On- lar biraz daha üstü kapalı, benzer şey- leri söylüyorlar. Geldikleri yeTİn yaban- cısı oldukları öylesine görünüyor ki. Partinin liste başları adaylan, partinin geceye, yağmura rağmen çok coşkulu kitlesi ile hiçbir iletişim kuramıyor. Ken- dilerini ne kadar gülümsemeye zorlasa- lar da tablodan hoşnut olmadıklan, ürk- tükleri gözlenebiliyor. Neyse ki kimse- ler bizim gibi onlan gözlemlemiyor. Sa- ğanak yağmurda oynayan, slogan atan, alkış, tempo tutan kitleye seçim türkü- sü, "Eco geliyor" anonsu yetiyor. Ya- rım saat, bir saat, bir buçuk saat böyle- ce geçip gidiyor Ecevit'in otobüsü çılgın bir coşku ve alkışla, ıslıkla karşılaruyor. Görebilmek için itiş kakış yaşanıyor. Vurgulu, etkili konuşması bol bol kesi- lip alkışlanıyor. Araya gerçekten çok şiddetli bir fırtına girmese, Ecevit bu ne- denle konuşmasını kesmek zorunda kal- masa, insanlar artık çok fazla üşümüş olmasa, konuşma ve coşkulu dinleme sa- atler sürüp gidecek. Diğer parti liderle- rine yönelik her sataşma. her çarpıcı söz ve vurgulama, geleneksel sosyal demok- rat sloganlar değil, milliyetçi büyük Türkiye sloganlan ağırlık çerçevesinde ytiksek tempolu saatlerle yinelenip du- racak. Ecevit ile hesaplaşacağız DtYARBAKIR (Cumhuri- yet) — SHP'nin 1. bölge ada- yı eski HEP Genel Başkanı Fehmi Işıklar dün Diyarbakır'a gelerek seçim çalışmalarına başladı. Havaalamnda yaklaşık 300 araçhk bir konvoyla karşı- lanan Işıklar, Kürtçe marş ve halaylar eşliğinde yaklaşık iki saatlik bir kent turu attı. Konvoy, eski Içişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'nun evinde protesto gösterisine dönüştü ve yüzlerce kişi "Kahrolsun Aksu" diye slogan attı. HEP il binası önünde ise konvoya yürüyerek eşlik eden yaklaşık 200 kişilik bir grup 'Faşistler Güneydoğu'ya giremez" slogamnı atarak uzun süre yuh çekti. Daha sonra Gazetecüer Ce- miyeti'nde SHP adaylarının basına tarutıldıği toplantıda ko- nuşan Işıklar, Ecevit'in ruh sağhğımn bozulduğunu öne sü- rerek DSP'li ve bağımsız aday- lanna listelerden çeküme çağ- rısında bulundu. Işıklar şöyle konuştu: "Ecevit, SHP'yi en çok HEP yüzünden ekşürmek- tedir. Ecevit'le seçim platfor- munda ve daha sonraki zaman- larda elbette besaplaşacagu. Gerekli yamb bizden ve halkı- mızdan alacakbr. Ancak ne ya- zık ki seçimkrde SHP-HEP or- tak tavnna saldıran Ecevit ile bağımsız aday olan kimi arka- daşlanmız bilerek ya da bilme- yerek aynı çizgide buluştular." Toplantının son bolumunde, "SHP'ye verilecek olan her oyun demokrasiye verilmiş olacagım" kaydeden Işıklar, temmuz aymda öldürülen HEP il başkanı Vedat Aydın'ın anı- sına toplantıya katılanlan 1 da- kikalık saygı duruşuna davet etti. Saygı duruşu sonunda SHP'ye verilecek her oyun Ve- dat Aydın'ın ruhuna fatiha ola- rak kabul edileceğini belirten Işıklar, yviksek sesle ve Kürtçe • "Vedathu ötaez" dedi. • Anında Görüntü...(Baftarafı 1. Sayfada) kavramayıp bunu "sorumlu baba", "sorumsuz Cumhurbaşkanı" parantezinde degerlendirenler olabilir. Ama, biz yine de olayı suna- üm. özal \>\T müjdeyi, Sberaton Oteli'nin suitinden anons edi- yor: "Yakında Starl'de partiler- den başka, tek tek milletvekili adaylarının reklamlan yayım- lanacak. Elbette bu reklamlar. para karşılıgı olacak." Starl, kökii dışarda, ama patronlan ile izleyicileri içerde olan bir şirket. Starl'in de tüm öteki şirketler gibi ticari sırian var. Peki Cumhurbaşkanı Starl şirketinin ticari ariannı, kim- den, nereden öğreniyor? Cumhurbaşkanı büyük bir içtenlikle buna da açıklık ka- zandunyor: "Starl'in sahiplerine bu ak- h ben verdim" diyor, "ABD'- de bu tür reklamlar çok yaygm. Adam kendiani tanıtmak için televizyonu kullansın. Fena mı olur? Hem artık bizim sistem- de tercih de var. Böytece TV'de kendisini tanıtan bunun yara- nnı görecektir." Özal, akıl içinde akıl veriyor. Bir yandan Starl'in sahiple- rine, "Adaylardan reklam alıp para kazanın" diyor, öte yan- dan da yerini sağlam gönneyen adaylara, "Reklam verin, ter- cihi sağlayın ve miHetvekilligi elde edin" diye sesleniyor. Bir koyundan iki pösteki çı- karmak ya da bir koyup iki al- mak buna denir herhalde... Cumhurbaşkanı'nın kendisi- ne koydngu teşhis gerçekten çok yerinde: "Ben ekstraordinari bir cumhurbaşkanıyım.'' Ekstraordinari, "olaganüs- tü" anlamına geliyor. Bundan daha olaganüstüsü can saglıgı... Lksiraordinari babanın oglu da ekstraordinari olur... Dünyada "baba nasihatını" anında görüntüye ve paraya çe-, viren bir başka evlat herhalde veryüzünde yoktur. : SUrl'deki ANAP reklamla- nnda hep 12 Eylül öncesi ka- ranuk tablolar sergileniyor. O dönemin acılı gazete başlıklan kullanılıyor. O dönemin lider- lerine bugün oy verilmemesi is- teniyor. Cumhurbaşkam Özal. eUnde , ' uzaktan kumanda aracı bu rek- lamlan degerlendiriyor. Rek-; lamlan hem ANAP hem Starl - için çok yararlı buldugu belli. Ama yeterli bulmuyor. Diyor ki: "Bunlara bir de ileride neler yapüacağını anlatan reklamlar eklenmeli. O zaman daha iyi olur. Zaten yapacaklar berhal-' de..." Cumhurbaşkanı, hem rekla-, mı verenlerie hem de oynatan- { laria sürekli bir ifişkide olmah. Elbette bu işten, yani kendi eliyie kurduğu partisinden ve- ya öz oglundan bu nasihatlan için elbette para falan alnuyor. Bu bedava müşaviriik hizme- 1 tini ise ANAP oya çeviremiyor belki ama Ahmet paraya çevi- rip duruyor. Hadi, ANAP kâra, belki ik- tidara gelirse geçecek. Ama, Ahmet hep kârda. Televizyon düğmeleri ile oy- nayan milyonlarca yurttaşın görebileceği ödül şifrelerini ya- yımladı diye Cumhuriyet'e aç- tıklan dava ile bu kâriılıgı daha da artırmak peşinde. Sahi, ödülü 1 milyar lira olan bir olayın tazminatı nasü 5 milyar olur ki? Bunu araşürdık. Herhalde Ahmet, yine baba nasihatı dinledi. Babasımn ABD'ye tcşekkür mektubnnu yayımlayan Sa- bah'a açtığı 5 milyarlık dava- daki rakamı, "taban fiyaü" olarak aldı. K A D 1 K Ö Y 1 SÜRKUR SÜRÜCÜ KURSU Devreler: Hafta Sonu: 5 Bom Hafla kj: 7 Etom (Sabah-Akşam) KADIKÖY (Söğütlüçeşme Camıi yanı) Tel: 349 18 24-336 02 06 - 336 02 79 R3x; 349 18 25 1 K A D 1 K O V SÜRKUR E L S ENGLISH LANGUAGE SCHOOL PRACTICAL ENGLISK • 12k)$ıl*sınıhartia • Huzuriu va sıcak bir ortamda • Oygun teems ka^uKaıiyU İNGİIİZCE ÖĞRENİN D»vr»l«r: Hafta Sonu b air^Haha İçi: 7 Bum KAOKÖY (S6öütlûçe?me Cami yın) Tel. 34v 182 « 3 6 02 O>-336 OC79 Fax: 3 4 9 1 8 25
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle