17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
5 EKİM 1991 HABERLER CUMHURİYET/3 Bölgeye komando eğitimi almamış hiçbir asker gitmeyecek G. Doğu'ya komando yığınağıJANDARMA YENİLEMİYOR Genelkurmay Başkanlığı bölgedeki tüm il ve ilçe jandarma teşkilatının da komando askerleriyle yenileneceğini açıkladı. Olağanüstü Hal Bölge Valiliği ile Asayiş Birlikleri Komutanhğı'nın Genelkurmay'dan ek tabur istemesi halinde Kara Kuvvetleri'nin bölgedeki birliklerinden takviye yapılabileceği bildirildi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) — Genelkur- may Başkanlığı, Güneydoğu Bölgesi'nde yaşanan sıkıntının yalnızca "askeri" önlemlerk değil, dev- letin tüm kıırum ve kuruluşlarının görevlerini "eksiksiz" yerine getirmesi ile çözümlenebilece- ğini bildirdi. Üst düzey askeri kaynaklaı, Güney- doğu Anadolu Bölgesi'ne bundan böyle koman- do eğitimi almamış hiçbir askerin gitmeyeceği- ni, bölgedeki tüm il ve ilçe jandarma teşkilatı- nın da komando askerleri ile yenileneceğini açık- ladılar. Genelkurmay Başkanlığı'ndaki üst düzey as- keri yetkililer, bölgedeki tüm askeri birliklerin ko- mando askerleri ile yenilenmesine yönelik uygıı- lamamn kısa bir süre önce baslatüdığım bildir- diler. Askeri yetkililer, uygulama çerçevesinde ko- mando okullarına seçilen asker sayısında da ar- tış yapıldığını kaydederken, bölgede gerek sınır karakollarındaki, gerekse ilçelerdeki tüm askeri birliklerin komando birlikleri ile yer değiştirece- ğini belirttiler. Kaynaklar, Olağanüstü Hal Böl- ge Valiliği üe Asayiş Birlikleri Komutanlığı'nın, Genelkurmay Başkanlığı'ndan "ek tabur" iste- mesi halinde de kara kuvvetlerinin bölgedeki bir- liklerinden takviye yapılabileceğini söylediler. Ay- nı kaynaklar, 2. Ordu Komutanlığı Karargâhı- nın Diyarbakır'a taşınmasının ise "terörle mü- cadele yönünden verimli" olmayacağını "be- lirttiler. Genelkurmay yetkilileri, bölgede gerek terör- le mücadelede gerekse sorunun köklü çözümün- de, devletin tüm kunım ve kuruluşlanmn görev- lerini "eksiksiz" yerine getirmesi gerektiğini bil- dirirken şöyle konuştular: "Bir kepenk kapatma eytemi oluyor, askerive- den ya da polisten yardım isteniyor. Şimdi Kızı- lay'daki dükkânlar kepenk kapatsa belediye ce- za uygular. Neden burada da uygulanmıyor? Ke- penk mi kapattılar, belediye ekiplerini gönderir, 30 gün sureyle dükkânlan kapattmr. Kolay mı ondan sonra kepenk indinnek? En basit yöDtem olarak bunun uygulanması gerekir". Bölgede güvenliğin sağlanması için "acil" he- likoptere gereksinim duyulduğunu, bunun alımı için de tüm uyanlann yapıldığını kaydeden as- keri yetkililer, "Hüknmel bunun için kaynak ayırmabdır" dediler. Bölgede bazen istenmeyen olaylann cereyan et- tiğini de büdiren askeri kaynaklar, Yeşilyurt olayı konusunda ise "Her toplum içinde bazı sadist in- sanlar bulunabilir. Ancak bunu o lopluluğa mal etmemek gerekir. O olayı yapan kişi de saptan- mış ve cezalandınlmıştır" dediler. Üst düzey askeri kaynaklar, Güneydoğu sorunu- nun çözümüne ilişkin önerilerini, özellikle tüm kamu kurum ve kuruluşlarının görevlerini "eksiksiz" yerine getirmesi gerektiği yolundaki görüşlerini siyasi otoriteye ilettiklerini de sözle- rine eklediler. Dünya Ortodoksluğunun ruhani merkezine kimin oturucağı Beyaz Saray'ı da ilgilendiriyor ABD'nin gözü Fener Patriği'ndeSTELVO BERBERAKİS ATİNA — Istanbul Fener Rum Patriği Dimitrios'un ölü- müyle Yunanistan'da ilan edilen yas, cenaze töreninin yapılaca- ğı salı gününe kadar uzatıldı. Dünyadaki 300 milyon Orto- doksun ruhani lideri olacak ye- ni patrik üzerine çeşitli senaryo- lar üretiliyor. Uygulamaya gö- re Istanbul Rum kiliseleri baş- kanları yeni Metropolit'lerin oluşturduğu kutsal Sinod'un pat- rik adaylannın listesini valiliğe sunması gerekiyor. Bu listenin içinde Kadıköy Metropolit'i Vartholomeos'un bulunduğun- dan söz ediliyor. Ancak Patrik- hane Başkanlığı için ABD'nin de büyük ilgi gösterdiği bildiri- liyor. Washington'dan Atina'ya ulaşan haberlere göre ABD Baş- kanı George Busta, Türkiye - Yunanistan ve ABD ile "iyi Uiskiler" kurabilecek bir patri- ğin seçilmesini yeğliyor. Bu ko- nuda Bush'un Istanbul Patrik- hanesi için Güney ve Kuzey Amerika Başpiskopos'u Yako- vos'u desteklediği ve bu yolda- ki görüşlerini Türk hükümetine bildirdiği belirtiliyor. Ancak Yakovos'un Istanbul Rum Patriği seçilebilmesi için ilk önce TC vatandaşlığmı yeni- den kazanması ve ABD vatan- daşlığından çıkması gerekiyor. Ayru durum 1972'de vefat eden Athinagoras için geçerüydi. O dönemde ABD Başkanı Tru- man, Türk hükümetiyle yaptı- ğı anlaşmadan sonra Athinago- ras'a ABD vatandaşlığından çıkması için izin vermiş ve At- hinagoras TC vatandaşlığma ge- çerek Patrikhane koltuğuna oturmuştu. Ancak bu dunımun Yakovos için de geçerli olması güç, çünkü Yakovos, Türk va- tandaşlığından resmen çıkanl- mış ve 1985'te Turgut Ozal'ın özel izni ile Türkiye'ye giriş ya- pabilmişti. Patrik Dimitrios'un ölümün- den sonra Yakovos'un aday lis- tesine girmesi de kolay olmaya- cak. Çünkü Yakovos Istanbul kutsal Sinod üyesi de değil... Yakovas, Patrikhanede hiçbir zaman gözü bulunmadığını, an- cak "Dimitrios'un naaşT'ı top- rağa verilmeden yeni patriftn kim olacağı konusundaki söz, etmenin doğru olmayacağını söyledi. ABD'nin tstanbul Pat- rikhanesi'ne gösterdiği bu bü- yük ilgi, SSCB'deki perestroy- kadan sonra Rus Ortodoks Ki- lisesi'nin canlanmasından kay- naklanıyor. ABD, hiç bir du- rumda Rus Ortodoks Kilisesi'- nin Istanbul Rum Patrikhane- si'nin rolünü almasını istemi- yor. tstanbul Patrikhanesi, dünya ortodoks kiliselerinin ru- hani lideri olarak görüldüğü için Bush bu liderliğin peşinde olan Moskova patriği Aleksi'nin pat- rik Dimitrios'un ölümünü fırsat bileceğinden endişe duyuyor. Oysa Dimitrios, eski sosyalist ülkelerin ortodoks küiseleriyle iyi ilişkiler kurmuş ve dünya or- tadoks kiliselerini tek çatı altı- na toplamak için gösterdiği uğ- raşılarda başarılı olmuştu. Di- mitrios'un uğraşıiarı ABD yö- netimi tarafından takdir edili- yordu. Yunan basını ise Patrik Di- mitrios'un ölümıı ile ilgili ha- berlere dün de geniş yer ayırdı. Bu haberlerde Türk - Yunan ilişkilerinin nazik bir dönemden geçtiği sırada Türk makamlan- nın palrigin seçimi için "Dog- rudan müdahale edebilecegi" endişeleri dile getiriliyor. Dimitrios'un cenaze törenine katılmak üzere Yunanistan Baş- bakanı Konstantin Mitsotakis, Dışişleri Bakanı Andonis Sama- ras ve Yunan Parlamentosu'ndan bir heyet ile Yunanistan'ın eski krah Constantin de günübüiiği- ne Istanbul'a gelecek. TÖRENİ BEKLtYOR— Fener Patrikhanesi'nde katafalka konan Dimitrios'un cenazesi salı gün- kü törene kadar ziyarete açık tutulacak. (Fotograf: AA) DUNYADA BIJGIJN ALtSİRMEN Kötü BelirtiSeçim kampanyası gıttıkçe kızışırken hoş olmayan sataşma- lar, asılsız suçlamalar da artmaya başladı. Bûtün bunlara baka- rak siyasetçileri suçlamak kolay. Ama gerçekçi olmayan bir dav- ranış. Eğer siyasetçi kabadayılık ediyor, hoş olmayan biçimde konuşuyorsa ve halk buna tepki duyduğunu belli ederse, hiç kuş- kunuz otmasın ki davranış hemen son bulacaktır. Çünkü politi- kacının esas amacı bağcı dövmek değil üzüm yemektir. Eğer yakışıksi2 yüklenme oy getirrneseydi onlar da bu yola başvur- mazlardı. Belki de olay yalnızca toplumun yeterli siyasal olgun- luğa erişmemesınden değil de uzun yıllar sessiz bırakılmanın hıncından kaynaklanmaktadır. Yine de herkesin 20 Ekim'in sonrasını da dûşünerek davranı- şını ayarlamasında yarar vardır. Seçim kampanyasının en ilginç yönlerinden biri de ANAP'ın önde gelenleri, Ozal ailesi ile Mesut Yılmaz'ın basına yönelik suçlamalarıdır. Bayan Özal gıbi Mesut Yılmaz da basının kendilerine karşı ol- duğunu, basının güçlü iktidar istemediğini ileri sürûyor. Hatta Köşk'e yakın kimi köşe yazarlarına göre Yılmaz, Türkiye'nin ön- de gelen gazetelennin ANAP'ı devirmek üzere aralarında an- laştıkları yolunda bir "istihbarat" almış. Başbakanın arkadaşı- mız Ahmet Tan ile yaptığı konuşmayı okuyunca Sayın Yılmaz'ın kendisine iletilen bu dehşetengiz "istihbarata" candan inandığı görülüyor. Böyle çocuksu bir habere inanabilmek için gerçekten basını hiç algılayamamak gerekir. Basının bugün içinde bulunduğu du- rumun boylesi bir anlaşmayı olanaksız kılmasını bir yana bıra- kalım. Ama dünyanın her ülkesinde basının güçlü ve becerikli iktidarları istedigi gerçeğini görmezden gelemeyiz. Çünkü her şeyden önce bizde de yürürlükte olan sistemin ge- reği.basın da kapitalist işletmenin kurallarına uymak zorunda- dır. Ülkeyi sarsan herhangi bir bunalımın basını da etkilemesi kaçınılmazdır. Gûçsüz iktidaıiarın doğuracağı sorunlar, basının patronunu da emekçistni de güç durumda bırakır. Öte yandan güçsüz iktidarların yaratacakları kaosun sonun- da meydana gelecek otoriter gelişmelerin ilk ve en kötü etkile- yeceği kesımlerden biri de basındır ve herkes de bu gerçeğin bilincindedir. Sayın Yılmaz gazeteleri şöyle bir açıp bakarsa aynı günde bir- den fazlasında manşet olduğunu, görüşlenntn yansrtıkjığını görür. Yine Sayın Yılmaz, kendi çevresınin kimi gazetecileri kendisin- den uzaklaştırmak için harcadıkları ınanılmaz çabayı ve hatta tevessül ettiklerı yakışıksız dedikoduiara karşın görevinin politi- kacının görüşünü yansıtmak olduğunu düşûnen gazetecilerin her şeye nasıl göğüs gerdiklerini kolayca öğrenebilir ve o zaman da nasıl bir yanılgı içinde olduğunu daha rahat anlama olanağını bulur. Devlet TV'si ile Mahdum Bey'in korsan TV'sinde yantı yayın ve kimi zaman da dezenformasyon yöntemlenni rahatlıkla uy- gulayan ANAP'a öyle görülüyor ki bu destek bıle yetmıyor ve ik- tidarın başları yazılı basının da, tıpkı ellerindeki TV istasyonlan gibi davranmasını istiyorlar. Polıtıkacılarda boy gosteren bu paranoyak eğilim gerçekte, so- nuna yaklaşmış iktidarların tipik göstergesidir. Hangi iktidar al- tındakı sandalyenın sallanmakta olduğunu hissetse hemen çev- rede dış sorumlular aramaya başlar. Bu davranış ise belki bir noktaya kadar önlenebilir olan çöküşü, önlenemez hale sokan etkendir. Demokrat Parti iktkjarının son yıllarını bitenler Bayar-Menderes ikilisinin nasıl basını düşman gördüklerini basın ile gazetecile- rin başlarına ne çoraplar ördüklerini gayet iyi anımsarlar. Ne var ki ne basına karşı düşmanlık ne de basını suçlamak kurtarabilmiştir DP'yi- Bugün görünen odur ki ANAP da artık bir zamanlar DP'nin izlediği yola girmiş bulunmaktadır. Sadece bu davranış bile seçim sonuçları hakkında daha bü- günden önemli ipuçları veriyor. ; GELECEĞİNİ2İN GÜVENCESİNİ GOODYEAR SAĞLAR. Beklentilerin ilerisindeki teknoloji Geleceğiniz demek olan çocuklarınızın ve sizin yol güvenliğini sağlamak için aracınızın en önemli ve hayati unsurlarmın başında lastikleri gelir. Bu nedenle Goodyear üretiminin her aşamasında insan hayatına karşı büyük sorumluluk duyar. Her yol ve iklim şartında aracınıza fren güvencesi ile emniyetli ve konforlu sürüş sağlayan üstün performanslı lastikleri ileri bilgisayar teknolojisiyle size Goodyear sunar. Siz de Goodyear kullanın. Geleceğiniz ve sevdikleriniz için! GOODpYEAR tNSAN HAKLARININ-KORUNMASI SEMPÖZYUMU Türkiye'nin sicili bozuk! ANTALYA (Cumhuriyet) — TBMM Kültür Sanat ve Yayın Kurulu'nca Antalya'da duzenle- nen "İıısan Haklannın Ulusla- rarası Koruıunası ve TBMM" sempozyumu dün başladı. Açış konuşmasım Cumhur- baskanı Turgut Özal'ın yaptığı sempozyumda TBMM Başkanı Kaya Erdem, içinde yaşamlan yılların en önemli olayının "demokratikleşme" olduğunu söyledi. Erdem, "Bu hareket dünyanın başka köşelerinde de zafere ulaştıkça insan haklannın ulusiararası düzeyde korunma- sının giderek küresel bir nitelik alacagını tahmin etmek güç de- ğildir. 21. yüzyıla dünya, insan haklan açısından çok daba ile- ri bir aşamaya ulaşmış olarak girecektir" dedi. Sempozyumda okunan mesa- jında Başbakan Mesut Yılmaz, "Kalkınan Türkiye, çevre ülke- lerde ekonomik, siyasal ve sos- yal bir güven unsurudur. İnsan hak ve hürriyetlerini anayasal te- minat altına alan ülkemizde hü- kümetlerimizce TCK'da yeni dü- /enlemelcre gidilerek 141. 142 ve 163. maddeler suç olmaktan çı- kartılmış, ceza ve infaz kurum- lannda, >argı organlannda ye- nileştirilmelere gidilerek suçlu- ların eğitimi hedef alınmıştır" dedi. İnsan Haklan Derneği Genel Başkanı Nevzat Helvacı da- sempozyum başlamadan önce düzenlediği basın toplantısında, sempozyuma resmi görüşleri yansıtacak kişilerin çağnldığım, uygulamalan anlatacak hiç kim- senin çağrılmadığını söyleyerek hükümeti eleştirdi. Helvacı, ulusiararası insan haklan kuru- luşlarının Türkiye"yi insan hak- lan açısından "sicili bozuk" ül- keler arasında gördüklerini anımsattı. Helvaa, BM'nin 40 puan üzerinden >aptığı değer- İendirmede Türkiye'nin sadece 7 puan alarak 88 ulke arasında 66. sıraya düştüğünü belirterek, "Türkiye Cumhuriyeti, BM ve Avrupa Konseyi'nin, işkencenin önlenmesi amacıyla hazırladıgı sözleşmeleri imzaladı ve onayla- dı. Ancak işkencenin halen bir sorgulama yöntemi ve baskı ara- cı olarak yaygın biçimde kulla- nıldığı inkâr edilemez. 1 Ocak 1991-30 Eylül 1991 arasında gözaltında ve cezaevinde toplam 18 kişi yaşamını yitirdL Bu ölümler kuşkuln ölümlerdir" dedi. Kamu çalışanları ile mülki idarelerin "sendikalaşma yüxun- den sürtüşmelere neden olduğunu" anlatan Helvacı, "Terörle Mücadele Yasası kaldı- nlmalı. tşkenceyi tamamen ya- saklamalı ve tutuldunun avukaü ile görüşmesine olanak sağlanmalıdır" dedi. Sempozyumun öğleden son- raki oturumunda BM İnsan Haklan Komisyonu Başkanı Martin Bamalez Ballesteros, Avrupa Konseyi Hukuk Yoluy- la Demokrasinin Korunması Komisyonu Başkanı Prof. Aa- tonio la Pergola, Avrupa Kon- seyi Parlamenterler Meclisi Da- imi Komisyon üyesi Bruno Spe- gaknini, Avrupa Konse> i İnsan Haklan Komisyonu Başkan Yardımcısı Prof. Yılmaz Altug ve SBF öğretim üyesi Prof. Mümtaz Soysal, "İnsan Hakla- n ve Ulusiararası Hukuk" konu- sunda görüşlerini açıkladılar. Sempozyum, bugün ikinci otu- rumuyla sürecek. Aylık SüperBas Ekim sayısı çıktı• Coachların karnesi: En büyük kim? • ikinci yabancıya doğru: 8+2 • NBA yıldızları Türkiyede • "Sky High" programı ile sıçramanızı 25 cm arttırabilirsiniz • Kıran kırana bir lig Süper Posfer lorûan ve Golgelerin Dansı
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle