Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
20 EKİM 1991 KÜLTÜR-SANAT CUMHURÎYET/9
DEVLET SANATÇILIĞI
Tıyatrocunun tepkisi
• ANTALYA (AA) — Tiyatro sanatçısı Ercan Yazgan,
devlet sanatçüığı kavramını eleştirerek "Kime bu unvan
veriliyor, hak eden kişilere mi iktidara yakın olanlara
mı?" dedi. Yazgan şöyle devam etti: "Bu unvan Hülya
Koçyiğit'e neden verildi? Hülya Koçyiğit ANAP
milletvekili adayı olduğu için mi? Insanın kafasmda bu
tip sorular oluşuyor. Bizler halk sanatçısıyu ve böylesi en
güzeliî' İktidara gelen herkesin, sanatçının yanında
olduğunu söylediğini kaydeden Yazgan, şunları ifade etti:
"1%3'te tiyatroya başladığımda 30 özel tiyatro salonu
vardı. 1991'de ise Istanbul'da 8 salon var. Bunlar da
kulisi, soyunma odası olmayan salonlar. Türkiye'de
dolaştığımız 104 yerin yalnızca birkaç tanesinde soyunma
yeri vardı. Bu derece kötü koşullarda tiyatro yapıyoruz.
Devletten istediğınıiz, devlet yardımları dağıtmak yerine,
her yıl bir tane tiyatro salonu yapması. Amâ değişik
tiyatrolara paralar verip bu işten kurtulmak nedense
kolaylanna geliyor!'
'Unvanların iptalini isteyeceğiz'
• İSTANBUL (AA) — Film-San (Film Sanayii ve Tüm
Sanatçüarı Güçlendirme Vakfı) Genel Başkanı Ümit
Utku, devlet sanatçıhğı seçiminin, unvanın Türkân Şoray
ve Hulya Koçyiğit'e verilmesi için yapıldığını iddia etti.
Seçim sonrası kurulacak hukümetten unvanların iptalini
isteyeceklerini belirten Utku, idare mahkemesine
ba$vuracaklannı da bildirdi. Film-San Vakfı'nda bir
basın toplantısı duzenleyen Ümit Utku ve Film-San
üyeleri, devlet sanatçılığı unvanınm "hibe verir gibi"
dağıtıldığını söylediler. Sanatçılan, "Onların vereceği
devlet sanatçısı unvanını almaktansa, halk sanatçısı
olarak kalmayı istiyoruz. Kültürden yoksun kültür
bakanı ve sanattan anlamayan seçici kurulun 36 devlet
sanatçısının seçimiyle ilgili kararıru protesto ediyoruz"
diye konuştular.
SERGİ
Eyüboğlu'nıın yazma sergisi
• Kültür Servisi — Akbank Bahariye Sanat Galerisi'nde
Mehmet Eyüboğlu yazma sergisi açıldı. Sergi, üzerinde
Anadolu motifleri taşıyan yazmalardan oluşuyor. Sanatçı
Eyüboğlu, "Benim açtığım her yazma sergisinin kendine
has bir rengi, dokusu ve motifi vardır. Bunun için
sergilerime ayrı bir önem veririm. Kalamış'ta Mavi
Kaplumbağa bahçesinde haziran aylarının ilk cumartesi
ve pazar günleri açtığım geleneksel yazma şenliğinin
gitgide ilgi gormesi beni yazma sergisi açmaya ve bu
doğrultuda çahşmaya yönlendiren ayrı bir etkenî'
Mehmet Eyüboğlu 1939'da doğdu. Kabataş Erkek
Lisesi'nde öğrenim gördü. Brüksel uluslararası sergisinde
gösterdiği yoğun çabalarla yaptığı çalışmalar sonucu altın
madalya aldı. Sanatçı Amerika'nın çeşitli bölgelerinde
babası B. Rahmi ve annesi Eren Eyuboğlu'nun
yapıtlarından oluşan sergiler açtı. Akbank Bahariye
Sanat Galerisi'ndeki Mehmet Eyüboğlu yazma sergisinde
150'ye yakın yapıt bulunuyor. Sergi 1 kasıma dek açık
olacak.
Henry Moore İzmir'de
• İZMİR (AA) — Dünyaca ünlü lngiliz heykel-gravür
ve baskı ustası Henry Moore'un yapıtlan Karabağlar FY
Art Galeri'de sergilenecek. Galeri sahibi Feridun
Yeşilyurt'tan alınan bilgiye göre Moore'un yapıtlan,
lngiliz Kültür Heyeti ve Halk Bankası'nın katkılarıyla
Türkiye'ye getirildi. Sanatçının 1 kasımdan itibaren
izlenime sunulacak yapıtlan, Mısır ve Aztek kültürlerini
inceliyor ve Avrupa kültüru ile birleştiriliyor. Moore'un
yapıtlan, Amerika'dan Japonya'ya kadar çeşitli ünlu
devlet galerilerinde uluslararası düzeyde sergilendi.
Moore, İkinci Dünya Savaşı sırasında Londra
Metrosu'ndaki sığınaklara yaptığı resimlerle de geniş
kitlelere ulaşmıştı. Henry Moore'un sergisi 15 kasıma dek
açık kalacak.
Galeri Arşiv'de yeni sezon
• Kültür Servisi —
Galeri Arşiv, 1991-92
sezonunda geçen yıl
olduğu gibi bir fotoğraf
galerisi olarak
etkinliklerini sürdürecek.
Galeride, fotoğraf
konusuna ilişkin kitap,
kartpostal, dergi gibi
çeşitli yayınlar satışa
sunulacak. Sezon
başında ve sonunda ise
geçen yıl olduğu gibi bu
yıl da fotoğraf sanatı
dışında bir konuya yer
veriliyor. 26 ekimde
gerçekleştirüecek açılış
sergisi, ressam İsmail
Hakkı Duru'ya ait. Duru'nun suluboya peyzajlanndan
oluşan sergî, kasım ayının sonuna dek izlenebilecek.
(Galeri Arşiv, Bağdat Cad. No: 270, Ak Apt. Daire 2
Göztepe)
SİNEMA
Halit Refiğ ve ıılusal sinema
• İSTANBUL (AA) — Sinema yönetmeni Halit Refiğ,
yazar Kemal Tahir'den etkilendiğini ve "kafasındaki
karanhklan" onun aydınlattığını belirterek "Kemal
Tahir'in kitaplarında kullandığı metoüarı ben sinemada
kullandım" dedi. Refiğ, tstanbul Üniversitesi Basın Yayın
Yüksek Okulu Sinema Kulübü'nce düzenlenen sinema
sohbetlerine "Ulusal Sinema" adh konuşmasıyla katıldı.
"Ulusal sinema" akımının savunuculanndan olan Refiğ,
bugüne kadar bu görüşten hiç sapmadığını belirterek
şöyle konuştu: "1960'lı yıllarda, aralarında benim de
bulunduğum bir grup yönetmen ulusal sinemayı
savunduk. Bu yönetmenlerden bazıları birbirlerinden
oldukça farklı zikzaklaria kendilerine çeşitli yollar aradı.
O günden bu yana ben neye inanıyorsam, bugune kadar
bu düşünceyi kendi içinde geliştirmek şartıyla aynı
düşuncemi koruyarak hiç sapma göstermedim. Bunun
için de bilincimi, irademi ve vicdanımı çok kontrol ettim:'
'Yeniden Ölmek'
• İSTANBUL (AA) — Yükselişi Time dergisine kapak
konusu olan genç dahi Kenneth Branagh'ın hem yönettiği
hem iki rolü birden üstlendiği "Dead Again-Yeniden
Ölmek"te, Branagh'ın eşi Emma Thompson da iki ayn
rolü oynuyor. Senaryosunu yazdığı, yönettiği ve
başrolünü oynadığı "5. Henry" adlı filmle, lngiliz Film
ve TV Sanatları Akademisi'nce verilen tngiliz Oscan'nda,
yılın en iyi yönetmeni dalında ödül alan yönetmen-
oyuncu Branagh, bu filmi ile En 1yi Genç Avrupa Filmi
dalında Avrupa Oscarı Felbc'i kazandı. Iddialı sanatçı
"Yeniden Ölmek"te de bu iddiasını sürdürüyor.
Van Morrison, biralbümü 'soğumadan'yenisini çıkanyor
Baş köşelerin şarkıcısı
PORTRE VAN MORRISON
Rock'ın en önde gelen
şarkıcı ve bestecilerinden
biri olan Van Moırison, 31
Ağustos 1945'te Kuzey
Irlanda'nın başkenti
Belfast'ta doğdu. Asıl adı
George Ivan Morrison'du.
Caz şarkıcısı olan annesinin
etkisiyle küçük yaşta caz ve
blues türlerine merak sardı.
Müzik nedeniyle okulu 15
yaşında terk eden
Morrison, ünlü gnıbu
Them'i 1963'te kurdu. Kısa
sürede tngiltere'de adını
duyuran Them'le bir ABD
turnesine de çıkan Van Morrison, rock'ın ticari niteliklere
kaymasına isyan ederek lrlanda'ya dondü. 1966'da yeniden
ABD'ye giden Morrison, besteciliğinin ilk denemelerini iki
solo albümde topladı. Bu iki albümü, 1968'de rock tarihinin
klasikleri arasmda sayılan, bilinç-akımı romantizmini esnek
bir caz ve blues söylemi içinde aktaran Asrtral Weeks izledi.
Kabuğuna sığmayan, öfkeyle yoğrulmuş sesini, vatanının
başkaldın ruhunu ABD'nin siyahi müzikleri ile ustaca
bütünleştiren Van Morrison, 1970'lerde çıkardığı Tupelo
Honey St. Dominich's Preyiew ve Veedon Fleece gibi
yapıtlanyla kuşağının en romantik ve saygın isimleri arasına
yerleşti. 1977'den 87'ye kadar hayli durgun bir dönem
geçiren Morrison, No Gunı No Method No Teacher ve
Poetic Champions Compose adlı iki mükemmel albümü
birbiri peşi sıra çıkararak rock içinde kalıcı olduğunu
kanıtladı. Morrison uzun bir suredir İrlanda'da yaşıyor.
YAVUZ BAYPAR
STOCKHOLM — Okyanu-
sun ikifeıyısıda kayalıklanyla
ünlü. Birinin adı Bob Dylan,
öteki ise Van Morrison diye bi-
liniyor. Rock tarihinin son 30 yı-
lı, gölgelerinde cereyan etti. Çir-
kin sesin gerçek gücü, bu ikisiyle
kabul edildi. Mick Jagger, şar-
kı söylemeyi ikincisinden, Van
Morrison'dan öğrendi.
Tedirginliğin, kaygının, öfke-
nin, hüznün simgesi bu tıknaz
Irlandalı, vatanının yaşamla he-
saplaşmayı gelenek kılan sanatçı
ruhunu rock'm bedenine kazan-
dırdı.
Bob Dylan gibi Joni MitcbeU
gibi attığı her adım -doğru da
yanlış da olsa- ciddiyet ve dik-
katle izlenen bir müzisyen, Van
Morrison. Romantizmi, geri iti-
len bazı idealleri koruyanlar,
umarsızlığa kapüan müzisycnler
için güçlü bir esin kaynağı. Baş
köşelerin bestecisi/şarkıcısı.
Son beş yıl, olağanüstü ve-
rimli bir dönem, Van Morrison
için. Sürekli olarak besteliyor,
söylüyor; daha bir albümü "so-
ğumadan" yenisini çıkanyor.
Kuşkusuz, üstada gönül vermiş
olanlar şaşkın ve mutlu.
(1970'lerin ortasında bunalıma
sürüklenmiş, solgun yapıtlany-
la büyuk hüsran yaratmıştı).
Bu şaşkınlık ve mutluluğa 21
parçadan cluşan, 90 dakjka üze-
rinde müzik içeren, hayli
"dolgnn" bir yeni Van Morrison
albümü eklendi birkaç hafta ön-
ce.
"Hymns To The SUence" -
içindeki bazı fazlalıklan hesaba
katmazsak- sonbahann müzik
olaylanndan biri. 1987'de çıkan
"No Gunı, No Method, No Te-
acher", Morrison'ın müziğe ger-
çek anlamda geriye dönüşünün
mükemmel manifestosuydu.
Aradan bir yıl geçmeden, "Po-
etic Champions Compose"
admda bir başyapıtı da rock ta-
rihine yerleştiriverdi. 1989tarihli
"Avalon Sunset" volkanik bir
yaratıcnığı, geçen yılki "Eng-
lightenment" ise olgunlaşmamn
zaferini simgeliyordu.
Bu sonuncusunda ise üstat ar-
tık dorukta, rahatça, kendisiyle
tek banşabildiği mekân olan
müziğinin ortasında, eğleniyor.
Orgun gizli ustası Georgie Fa-
me'in süslediği, blues eklemli
grubu önünde, sanki bir sergi
açmış gibi sesinden çarpıcı, unu-
tulmaz görüntüler sunuyor.
Albümün ilk yüzü, diğerin-
den daha dolgun ve tutarlı.
"Professional Jealousy", "I'm
Not Feeling It Anymore" ve
özellikle de -reggae esintili- "So-
me Peace Of Mind", kendini
unutturmayacak güçte beste-
ler/yorumlar. Bir portre dene-
mesi olan "VUlage Idiot" ise
gerçek bir mücevher.
Albümün bazı fazlalıklar
içerdiği, ikinci yuzü dinlerken
ortaya çıkıyor. Morrison, epik
besteleriyle blues parçalannı, şi-
ir okuduğu bestelerle country
çağrışımla yorumlan nedense
pek elemeye gerek duymadan
yanyana sıralamış. Birkaç kez
dinleyince, "Jfee Me Through"
gibi dini öğeler taşıyan parçalar-
la, "I Can't Stop Loving You"
gibi "biçem dışı" bazı yorumla-
nn gereksizkği seziliyor. Albüm-
de 20-25 dakikalık bir "safra"
var.
Fakat geri kalan bölüm, 24
ayar Van Morrison. Sesteki ge-
rilim, tutku, zamanlama... her
zamanki gibi yerli yerinde. Sa-
dece "Pagan Streams" için bile
"Hymns To The Silence"ı edin-
mek gerekebilir.
Son albümü, kuralı bir kez
daha pekiştiriyor: Van Morri-
son, Van Morrison'du
1
. Sonba-
har ve kışta ona aynlan yer yi-
ne büyük olacak.
Hamit Görele'nin yapıtlan Kâzım Taşkent Sanat Galerisi'nde
Bir Türk moderniGörele1980 yılında yitirdiğimiz
ressam Hamit Görele'nin
yapıtlan yanndan itibaren
Yapı Kredi Kâzım Taşkent
Sanat Galerisi'nde
sergileniyor. Sanatçının kızı
Tonya Görele tarafından
seçilerek hazırlanan bu
sergide dikkat çeken iki
büyük boyutlu düzenleme
var. Görele'nin yapıtlan, 14
kasıma dek sergilenecek.
NECMİ SÖNMEZ
Bugun olumlu ya da olumsuz özellik-
leriyle tartıştığınuz çağdaş Türk resmi,
yüzyıl başından 1930'lara dek geçirdiği
süreç içinde gruplaşmalar kanalıyla bir
tür kendini var etme çabası vermiştir. 'D
Gnıbu', 'MUstakiIler' gibi birliktelikle-
rin dışında kalmayı göze alabilen ender
ressamlardan olan Hamit Görele'nin
(1894-1980) 1935-60 arasında gerçekleş-
tirmiş olduğu işlerden derlenen 25 yağ-
hboya Kâzım Taşkent Sanat Galerisi'nde
sergileniyor.
1930'larda ya soyutlama ya da gercek-
çilik gibi iki ayn uçta tercihlerini belü et-
mesi istenen Türk ressamlan Batı ile kı-
yaslandığında tekdüze, ama Türkiye için
ilginç boya deneyimlerine giriyorlardı.
Hamit Görele'nin kişisel tavnnı belirgin-
leştiren ana eğilim, 1928-32 yıllan ara-
smda bulunduğu Paris'te edindiği soyut-
lamaya dayalı görsel notlama tekniğidir.
Geometrik kökenli kuru ve akademik
anlayışı aşılayan Lhote Atölyesi'nde 4 yıl
çalışmasına rağmen Görele'de, onun
"kendi sesi" olarak yakalanabilecek bir
25 YAĞLIBOYA— Kâzım Taşkent Sanat Galerisi'ndeki sergi, Hamit Görele'nin
1935-60 yıllan arasında yaptığı 25 vağuboya resimden oluşuyor.
figür çözümlemesi vardır. Onu bir Türk
moderni olarak nitelendirirken göze çar-
pan bu figürsellik, yer yer çok üst sevi-
yeye taşıdığı soyut kurgu eğilimi ile bir-
likte düşunüldüğtinde Görelç'de ön pla-
na çıkan "saptayım" gücüdür. Kızı Ton-
ya Görele tarafından seçilerek hazırlanan
bu sergilemede dikkati çeken iki büyük
boyutlu düzenleme var.
1930-40 arasında tarihlenebilecek olan
"Basın Müzesi" isimli çalışma, sanatçı-
nın 1933'te Galatasaray Lisesi'nde açtı-
ğı ilk kişisel sergide yer aldı. Çemberli-
taş, Ayasofya üzerinden gerçekleştirilmiş
olan bu peyzaj kompozisyonu izlenimci
vurgularla gerçekleştirilmiş çok şiirsel bir
tablodur. Renklerin saf boya tabakası ile
yuzeye yayılmış olması da Görele'deki
desen gucünu göstermesi bakımından ol-
dukça ilginç. Modern olarak yorumlana-
bilecek ikinci çalışma ise "Sokaktaki De-
nizciler." Görele'nin Paris'te gerçekleştir-
diği bu resimde, kurgusal mantık pers-
pektifi doğru olarak yorumlarken ken-
dince biçim bozma (deformation) gudü-
münde bir şekillenme üzerinde durul-
dukça onu farkblaştıran, değişik okuma-
lara yelken açan bir özellik.
Paris'te eğitim görmesine ve desen açı-
sından dikkati çeken bir yetkinliğe sahip
olmasına rağmen akademi bünyesine
alınmamıştır Görele. Şimdi onu resim-
lerinin kalitesi bakımından kuşağının di-
ğer sanatçılanyla kıyasladığımızda, bu
"uzak duruşun"un ne denli önemli ol-
duğuna vanyoruz. Bu serginin şimdiye
dek hiç sergilenmemiş kimi Paris döne-
mi ve 1950 sonrası çahşmalan içermesi
de beürtilmesi gereken bir özellik. Bu re-
simler sanatçının olgunluk dönemi hak-
kında daha aynntılı bilgi edinmemize ne-
den olduğu gibi saf soyuta doğru ilerle-
yen Görele'nin hangi noktalarda nefes al-
dığını, daha önemlisi doğru bellediği yol-
da nasıl taviz vermeden ilerlediğini kav-
ramamıza yardımcı oluyor. Ne tam an-
lamıyla soyut ne de gerçekçi tarz üzerin-
de ısrar etmemesi, ele aldığı resimsel ob-
jeyi daha iyi çevreleyebilecek olan bakış
açısını yakalamak için çabalayan Göre-
le, bir Türk moderni olarak dikkati çe-
kecek derecede kendisi olmayı başar-
mıştır.
'Bir Güç Gösterisi'nde Amy Irving ve Andy Garcia başrollerde
Adalete inaııan gazeteciııiıı öyküsü
Brezilyalı yönetmen
Bruno Baretto'nun
yönettiği "Bir Güç
Gösterisi", demokrasi,
adalet ve gerçeğe
inanan bir gazetecinin
"çürümüş" bir sistem
içinde hükümet ve
polisle olan
mücadelesini konu
ahyor. İstanbul
sinemalarında
gösterime giren film,
önümüzdeki
haftalarda Türkiye'nin
diğer şehirlerinde de
gösterime girecek.
Kültür Servisi — Brezilyalı
yönetmen Bruno Baretto'nun
Amerika'daki ilk sinema dene-
yimi, "Bir Güç Gösterisi - A
Show Of Force", Puerto Rico'-
da gerçekleşen bir skandalı ko-
nu alıyor. Film bugun Istanbul'-
da Kadıköy Süreyya ve Şişli
Kent sinemalarında gösterime
girdi.
Puerto Ricolular, 1898'de
Birleşik Devletler sömürgesi ol-
masından bu yana adalannda
"Amerikan parmağı" taşıyor-
lar. Kimisi 51. eyalet olarak ka-
bul edilmek istiyor, kimisi de şu
an oldukları gibi yani yalnızca
Amerikan vatandaşı ohnaktan
yana. "Bağımsızlıkçılar" ise ay-
n bir Puerto Rico devletinin ha-
yallerini kuruyorlar. "Bir Güç
Gösterisi", gücün kötüye kulla-
nımı ve bu tartışmalann 1978 yı-
hnda nasıl şiddete dönüştüğünü
irdeleyen bir film.
Olaylar, bir televizyon muha-
birinin yaşamı çerçevesinde ge-
lişiyor. İki genç adamın gizem-
li ölümleriyle ilgili resmi rapor-
lardaki çelişkili ifadeleri keşfe-
den muhabir, meslek hayatının
en önemli olayının içinde bulu-
AMY IRVİNG BAŞROLDE— Steven Spielberg'in eski kansı Amy Irving, filmde bir televizyon muhabirini canlandınyor.
yor kendini bir anda. Puerto Ri-
co tarihinin en büyük skandal-
lanndan biridir de bu, aynı za-
manda: Cerro Maravilla cina-
yetleri... Gerçeği açığa çıkanna-
ya çalışan muhabir, polis ve hü-
kümet içindeki "çürümüşlük"
ile karşı karşıya kalıyor. Üste-
lik çözüm Puerto Rico'nun si-
yasi.geleceği sorununun çözüm-
lenmesiyle bağlantılı ki bu da
her şeyi daha da zora koşuyor...
Filrnin "renkli" bir kadrosu
var... Hollywood'un "bugünü-
nün" yıldızlanndan oluşan bir
kadro: Amy Irving ve Andy
Garcia başrollerde. Bu arada
Robert Duvall ile Lou Diamond
Philips de var. Steven Spiel-
berg'in eski kansı Amy Irving,
kişisel riskleri göze alarak Cer-
ro Maravilla dağlarında iki gen-
cin öldürulmesinden sonra dü-
zenlenen polis raporlanndaki
"yanhşlaT" konusunda kamuo-
yunu aydınlatma uğraşı veren
bir kişiliği temsil ediyor.
Barbra Streisand'ın yönettiği
ve başrolünü üstlendiği
"Yentll" ile Oscar'a "Aşk öte
Yakada" filmiyle de Altın Kü-
re ödülüne aday olan, ayrıca
"Micki ve Maude" ve "Canie"
gibi filmlerle de tanınan Amy
Irving, canlandırdığı kişilik hak-
kında şunları söylüyor:
"Kocasının ölümü, onu bir
boşluk ve uzaklaşma duygusuy-
la başbaşa burakmış. Cerro Ma-
ravilla olayı, yaşama yeniden
dönmesi, bu duygulannın yeni-
den canlanması açısından bir
katalizör oluyor. Değer verdiği
her şey politik bir bakış açısıy-
la soysuzlaştırüıp çarpıtılırken
öylece otunıp orüara seyirci ka-
lamıyor elbette..."
"Dokunulmazlar - The Unto-
uchables", "Kara Yağmur -
Black Rain", "Baba - The God-
father 3" ve "Gizli llişkiler - In-
ternal Affairs" gibi Türkiye si-
nemalannda da gösterilen film-
lerde Robert de Niro'dan Sean
Connery'e, Michael Douglas'-
dan Marlon Brando'ya dek
Hollywood'un önemli ve de bir
kısmı "hiç eskimeyen" oyuncu-
lanyla birlikte rol alan Andy
Garcia ise "Bir Güç Gosterisi"n-
de senato savcısı Mera'yı canlan-
dınyor. Garcia, canlandırdığı ki-
şiliği şöyle yorumluyor: "İn-
sanlar için iyi olan ülke için de
iyidir. Böyle olunca da bedelin
ne olduğuna aldırmamak gere-
kir. Işte Mera, bu bulamk ba-
kış açısını hoş görmez. Huknki
sisteme olan inancı, bir an bile
duraksamasına izin vermez."
"Bir Güç Gösterisi", Los
Angeles Times, Life, Rolling
Stones gibi ünlü yayın organla-
nnda yazan Latin Amerika so-
runlan uzerine uzman gazeteci
Anne Nelson'un "İki Bayrak
Altında Cinayet" adlı kitabın-
dan esinlenilerek gerçekleştiril-
miş. Nelson'a göre "Eğer Puer-
to Rico basını olmasaydı Cerro
Maravilla olayının ardındaki
gerçek hiçbir zaman anlatüama-
yacaktı. Bu, Puerto Rico sena-
tosunun bir soruşturma başlat-
masını sağlayan butun cesur ka-
dın ve erkeklerin sayesindedir."
Yönetmen Bruno Baretto ise
şunları söylüyor: "Bir 'haçlı'
değil, bir gazeteci anlatılan. De-
mokrasi, adalet ve gerçeğe ina-
narak yetişmiş. Bütün bu kav-
ramlar çurümüş bir sistem tara-
fından tehdit edildiğinde kendi-
sini tutkuyla bunun nedenini
bulmaya adar."
Saıııi Güner
anısına
• BURSA (AA) — Şubat
ayında geçirdiği bir trafîk
kazası sonucu ölen ünlü
fotoğraf sanatçısı Satni
Güner'in anısına
düzenlenen "Sami Güner
Resim Sergisi" Devlet Güzel
Sanatlar Galerisi'nde açıldı.
DGSG Müdürü Emin îlter
açılışta yaptığı konuşmada,
sanatçının ölümünden önce
aynı galeride açtığı sergi
sırasında "Sizin
galerinizdeki sergilerin
anlamı bir başka oluyor.
Ekim ayının ikinci
yansında dünyanın çeşitli
yörelerindeki görüntülerden
oluşan bir sergi açmak
isterim" dediğini hatırlattı.
îlter, "Sanatçı dileğini
yerine getiremedi. Ama biz,
onun anısına açtığımız bu
sergi ile vasiyetini
gerçekleştirmenin
mutluluğunu yaşıyonız"
şeklinde konuştu. sergi,
30 ekime dek açık kalacak.
Sanat Kurumu
• ANKARA (AA) —
Sanat Kurumu
Başkanlığı'na ressam,
heykeltıraş ve yazar İsmail
Güneş seçildi. Sanat
Kurumu'nun geçen günlerde
yapılan olağanüstü genel
kurul sonrası, yeni yönetim
görev bölümü yaptı. İsmail
Güneş, başkanhğa
seçilirken yeni yönetim
kurulunda da Cihat tleri,
Şinasi Erdem, Uğur Bilge,
Gülten Gökyay, llker Çetin,
Halil Say, Osman Kaya ve
Celal Kurtuluş görev aldı.
İDOB'da
rekora dofenı
• İZMİR (AA) — Izmir
Devlet Opera ve Balesi
(İDOB), 1990-91 sanat
sezonunda, bir önceki
döneme oranla temsil
sayısını yüzde 30, seyirci
sayısını ise yıizde 55
arttırdı. İDOB Müdürü
Doç. Pekin Kırgız, 1989-90
sezonunda 66 gösteriyi 18
bin 407, 1990-91 sezonunda
ise 89 gösteriyi 28 bin 578
kişinin izledıgini bildirdi.
10. yıla girdiklerini
hatırlatan Pekin Kırgız,
"Bu yılki hedefimiz 9. yü
verilerini aşıp rekora
gitmektir" dedi. Bu sezon,
turnelerin yanı sıra tzmir ve
çevresindeki sahneli
mekânlarda "şan ve oda •
müziği" konserleri
vereceklerini belirten İDOB
Müdürü, sahnesi bulunan
üniversitelerde de gençler
için gösteriler sunacaklannı
açıkladı. Pekin Kırgız,
İDOB'un programh
gösterilerinden bazılannı bu
yıl ilk kez Mersin'de
sahneye çıkaracaklannı da
anlattı.
Öğretim
üyelerinden
sergi
• ANKARA (UBA) —
Anadolu Üniversitesi
Uygulamalı Sanatlar
Yüksekokulu öğretim
üyelerinin yapıtlannın yer
alacağı kanna sergi Milli
Piyango Talihkuşu Sanat
Galerisi'nde açıldı. 2
kasıma dek gezilebilecek
sergide Atilla Atar, Sadettin
Aygün, Halira Çeliker,
Zehra Çobanh, AbduÜah
Demir, Saime Bakan, Aytaç
Katı, Ekrem Kula, Şahin
özyüksel, Ali İsmail
Türemen ve Bilgihan
Uzuner'in yapıtlan yer
ahyor.
Otyamlar
Antalyada
• ANTALYA (Cumhuriyet
Bürosu) — Gazeteci, yazar,
fotoğraf sanatçısı ressam,
Fikret Otyam, pastel,
camaltı ve yağlıboya
tekniğiyle ürettiği son
resimlerini, Filiz Otyam da
ozgun dokumalannı
Antalya Kaleiçi
Sanatevi'nde sergiliyor.
Güneydoğu yaşamırun yanı
sıra doğa ve kent
yaşamından da izlenimlerin
yer aldığı Fikret Otyam'ın
resimlerinde konuların,
geniş boşluklarda tekil
figurler olarak yansıtılışı
dikkat çekmekte. Fikret
Otyam'ın 37 tablosunun yer
aldığı sergiye Filiz Otyam
da 17 özgün dokumasıyla
katılıyor. Otyamlann sergisi
25 ekime değin açık
kalacak.
Tıyatro
kıırsları
• Kültör Servisi — Izmir
Sanat Tiyatrosu, 91/92
sezonunun haarhklanmn
sürdüğü şu günlerde, üç
sezondur sürekli olarak
yaptığı tiyatro kurslanna da
başlayacak. Haftamn üç
gününde uç ay boyunca
yapılan çalışmalar
sonucunda kursiyer
oyuncular her yıl olduğu
gibi bir de oyun
sahneleyecekler.