23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/4 HABERLER 7 OCAK 1991 raen Çiller: Gelir dağüımı bozuk • tç Politika Servisi — DYP Genel Başkan Yardımcısı Ekonomist Tansu Çiller, dün DYP tstanbul il merkezinde '1991'de Beklentilerimiz' konulu bir basın toplantısı düzenledi. Çiller, 1991'in ekonomik yönden olumlu gözükmediğini belirterek "Kurlar ve faizlerden doğan makas ortalama yuzde 30'luk devalüasyonun altına çekilmedikçe olumlu beklentiler içine girmemiz mürnkün değildir" dedi. 1991 yılında buyume hızırun düşeceğini savlayan Çiller, hukumetle OECD saptamaları arasında fark olduğuna dikkat çekerek Türkiye*deki en temel sonınun gelir dağılımındaki olağanüstu bozukluk olduğunu söyledi. 61 Kurucu Meclisi • İSTANBUL (ANKA) — 27 Mayıs devrıminden sonra oluşturulan ve 1961 Anayasası'na hazırlayan Kurucu Meclis 30'uncu yıldönumünu kutladı. 1961 Kurucu Meclisi uyeleri Istanbul'daki Profesorler Evi'nde bir araya geldiler. Eski tabii senatörierden Suphi Karaman Kurucu Meclis uyelerine çektiği telgrafta, 1961 ' Anayasası'nın ınsan hak ve özgurlüklerini guvence altına aldığını, ulusal dayanışma içinde emeğın kutsaJlığını yücelttiğini, laık ve sosyal hukuk devietını bütün kurum ve kuruluşlanyla gerçekleştirdiğinı belirtti. Çanakkale'den firar • ÇANAKKALE (AA) — Çanakkale Yarıaçık Cezaevi'ndeki iki mahkûm firar etti. AA muhabirinin edindiği bilgiye göre cezaevindeki ekmek fabrikasına ait kasalan yıkamak için 4 kilometre uzaklıktaki Kepez çayına giden, adam öldurmekten 10 yıla hukümlü Oktay Erişmiş ile hırsızlıktan 9 yıla hukümlü Sefer Kartal adındaki mahkûmlar, ekmek kasalarını çay kenarına bırakarak kaçtılar. Ezan molası • BURSA (Cumhuriyet) — Bursa Çınar Lisesi'nde * geçen cuma günü yapılan bayrak töreni sırasmda duyulan ezan sesi ile törene ara verildiği öne süruldu. Bir grup veli, tören sırasında söylenen lstiklal Marşı'nın Müdur Yardımcısı Erdal Karadağ tarat'ından kestirildiğini iddia etti. Çınar Lisesi Müdürü Murat Çağlayan ise olayı doğrulayarak "Ancak kasıt yok. Bir anlık bir olay. Müzik öğretmenimiz Ümit Doğan lstiklal Marşı'na orgu ile eşlik ediyordu. Ezanı duyunca bir anda geri çekildi. Konsantre olamadığını söyledi. 181ik İmer'e işkence savı • ADANA (Cumhuriyet Giiney tlleri Burosııl — Siyasi şube gorevlilerınce gözaltına ahnan 18 yaşındaki kızı İmer Ekmiş'e, Adana Emniyet Müdürlüğü'nde işkence yapıldığını savlayan Şule Şakakoğlu, cumhuriyet savcılığına başvurdu. Şakakoğlu, kızının yaşamından endişe duyduğunu bildirdi. Adana Emniyet Mudürluğu Siyasi Şube görevlilerince geçen 2 ocak gecesi annesiyle birlikte yaşadığı evine düzenlenen baskında gözaltına ahnan 18 yaşındaki İmer Ekmiş'e işkence yapıldığı öne süruldu. Kızının geçen yıl Borsa Lisesi'nden mezun olduğunu ve universite sınavlarına hazırlandığını anlatan Şule Şakakoğlu, "Yasadışı hiçbir olayla ilgisi yoktur, kendi halinde bir insandır. Zaten gözaltına alınması sırasında da herhangi bir açıklama yapılmadı. Sadece gözaltındaki bir kişinın adını verdiğinden yakalandığını daha sonra öğrendim. 500 binlik bordroyu gösteren işçiye komisersoruyor.Maaşınız U milyon lira değil mi Madenci maaşına polis şaşırdı CELAL BAŞLANGIÇ MENGE.N — Barikatlar ku- rulacaktı. Dozerler yolu kesmiş- ti. Panzerler yola çıkmıştı. Zon- guldaklı maden işçileri yürüye- cekti. Gece ateş başlannda, gün- düz yürüyüş kolunda, her gör- dukleri yabancıya anlatıyorlar- dı: — Tarihte görülmedi böylesi. Bir 1965'te, onu da askerle bas- tırdılar. Zonguldak işçilerinin yazdıklan tarihin üçüncü gü- nunde koşebaşı dakikalan: KARARGÂH NOTLARI Komando subayları plan çiziyor ÜMİT ASLANBAY ESKİÇAĞA — Sabahın ilk saatleri. Işçiler Mengen'de top- lanıyorlar. Eskiçağa önlerinde komando taburu. "Yelkili", ">etkili"ye bilgi veriyor: — 3 bin 500 civannda işçi yü- ruyüşe geçti. Aramızda 20 kilo- metre mesafe var. Karşısı soruyor, o yanıt veriyor: — Dün akşam 20 bin dola- >ında>dılar. Cavmışlar. Emni- yet tedbirierini gorunce bu işten vazgeçmişler. Bizim bulundugu- muz jere 20 kilometredeler. Bi- zim olduğumuz yeri bili- vorsunuz. Çok geçmıyor, verilen bilgi- ler yenileniyor. Köylerden işçi- ler akıyor. Bir süre sonra da sa- yılan yine geceki kadar oluyor. Eskiçağa onunde askeri açı- dan "stratejik" olarak nitelene- bilecek yerde köpru başında yer tutmuş komandolar. Bir tabur olduklan soyleniyor. lSOOdola- yında da polis olduğu tahmin ediliyor. Yol kenarlarına atesler \anmış, duvarında ığreti harf- İerle "Bal satılır" yazan kam- yonculara, yolculara demli çay veren yer karargâh olmuş. Rüt- behler burada. HaritaJar çizili- yor, planlar yapılıyor. Askerler kâğıt uzerinde dağlara yerleşti- rılıyor, yol kenarlarına dizüiyor, polısW daha onde. Ateşin başında bir polis. Pos- talını, çorabını çıkarmış, sırt üs- tu uzanmış, ayağını ısıtıyor. Bi- raz ötede karavana pişiyor. Da- ha da ileride bir çadır, hemen yanıbaşında ağaçlar arasına giz- İenmiş masa ve sandalyeler. Bel: li ki gerektiğinde yemek yenile- cek, toplanıiacak. "\ olu kesecek misiniz" diye soruyoruz, "İşçiler gelmezse yol kesilmez. Onlara bağlı" diyor- lar. Konuşma şöyle devam ediyor: — Işçiler gelirler, ama siz olunca yurümezler. Beklerler. — Onların lojistik desteği zayıf. — Esas bizimki zayıf. Dagın başı. Orman lşletmeleri'nin heli- kopteri yukarıdan anı anına iş- çi yurüyüşünü ve artan sayıyı gozleyıp bildirirken "karargâh" sıvil otobüslerle de takviye edi- liyor. Kutukler taşınıyor yak- mak için. En arkada jeneratör bekliyor. Bu arada tstanbul- Ankara karayolundan Eskiça- ğa'ya gidişler de kesiliyor. Hiç kimse ne ileriye, ne geriye bıra- kılıyor. E-5 ile Eskiçağa arası "askeri alan" oluveriyor. İşçiler, Köy Hizmetleri'nin iki buldozeriyle kapaülan yola yak- laştıklarında karargâhta son ta- limat sesleri yükseliyor: — Anlaşıldı mı? Bir arkadaş düşerse iki arkadaş uzaklaş- tıracak. Polisler "Anlaşıldı" diyorlar. Askerler sloganları duyulan iş- çilere karşıhk türkü söyluyorlar. Öndeki polisler safları sıklaştı- rıyorlar, bazıları dozerlerin üs- tune çıkıyor. Arkada askerler tufekleri haar bekliyorlar. "As- keri alanda" tek bir "yabancı" kalmıyor. Dağlardaki askerler mevzile- niyor, polisler gizleniyor. İşçile- rin başında Genel Başkan Şem- si Denizer yurüyor, buldozerle- re yaklaşıyor, soruyor: — Vali Bey nerede?.. Vali Be> nerede?.. Vali Bey nerede?.. Işçilere sırtını dönmüş, doze- re yaslanmış bir rutbeli, karşı ta- rafa fısıldıyor: — Cevap venneyin. Bir süre cevap alamıyor De- nizer. Milletvekilleri de araya gi- riyor, sonra buldozerlerin uze- rinden aşırılarak yönetim kuru- lu üyeleriyle birlikte "askeri alaıT'a giriyor. Her iki taraf da kararlı. Bir taraf yunimeye, diğeri geçit ver- memeye. Soğuk ve dar vadide işçiler bekliyor. Köylerden yakınlan geliyorlar, destek veriyorlar. Binlerce araç arkada madenci- lerle birlikte, onlar da bekliyor... 09.40: 400 kadar delege, Men- gen Düğün Salonu'nda Genel Başkan Denizer'i bekliyordu. Denizer salona, "Ölmek var, dönmek yok" sloganıyla girdi. Bir gece önce "Grevi bir giın ertdeyebiliriz" diyen Denizer, 50 bine yakın işçiyi temsil eden de- legelerin tavrını da böylece öğ- renmiş oldu. Denizer işçilere, "tçinizde hasta olanınız var mı?" diye sor- du. Salondan "Yok" diye bir gü- rültü koptu, "Su verilmiş çelik gibiytt." Denizer, kadınlara dön- dü: — Ben bir ricada bulunaca- ğım. Bayanlar... Kadınlar sözünü kesti Genel Başkanlannın: — Döniiş yok... Denizer işçilere döndu, dört sözcük söyledi: — Tekrar yiiniyüş koluna ge- çecegiz... İşçiler bir an önce yüruyüşün başlamasını, Mengen-Ankara karayolunun uzerinde bekliyor- lardı. Çoğu gece sabaha kadar açık havada ateş başlannda ya da beton uzerinde sabahlamış- tı. Hepsinde dün geceden kalan kızgınhğıc izleri vardı. Binlerce işçi Özal'j televizyonda her gör- düklerinde, aralanndaki konuş- mada her adı geçişte kızgınlık- larını biler gibiydiler. Bir gece önce anlaşma sağla- namadı haberi 18.45'te Men- gen'e ulaşınca işçiler belediye önündeki alana doluşmuş ve ba- ğırmışlardı: — Savaş değil hak istiyoruz. — Savaşlar olmasın, insanlar ölmesin. — Özallar savaşa, işçiler ba- nşa. — ışçidea aldı davulcu>-a ver- di. Gece geç saatlere kadar gös- teri yapan işçiler, "Yetkisiz ba- kanlar boşa imza atanlar". "Ba- rikatlar bizi durduramaz", "Pa- dişah istifa" diye bağmrken at- tıkları bir sloganla da kendi du- rumlarına en uygun teşhisi ko- yuyorlardı: — Çankaya şaşırdı, sabnmı- zı taşırdı. 10.10: İşçiler yıirüyüşe, dün gecenin de getirdıği kızgınlıkla neredeyse koşar adım başladılar. Bugünku sloganları belirlenmiş- ti: — Yagmur yağsa da barikat kursa da yüniyeceğiz. İşçiler yurüdukçe arkaların- daki insanlann sayısı ve araç konvoyunun sayısı giderek artı- yordu. Zonguldak'tan, Devrek- ten gelen araçlann engellendiği, gece köylere gidip yatan işçile- rin engellemeler yuzunden yurü- yüş koluna yetişemediği anlatı- lıyordu. Mengen'den çıkan işçi- MENGEN'E AKIN — Zonguldak maden işçilerinin Ankara >uruviişii Uçüncü gıin Mengen'den 12 km. uzaklıkta Diller Köprüsü'nde komando birlikleri ve çevik kuvvet tarafından barikatla kesildi. Zonguldak'tan Mengen'e kalabalık gruplar halinde kamyonlarla yeniden işçiler gelmeye başladı. (Fetoğraf: Rıza Ezer) ZONGULDAK MADENCİLERİNİN TARJHİNDEN BİR YAPRAK 9 MART1965 Kozlu'da madenciler ayaklandı Zonguldak maden ocaklannda liyakat zamlarının eşitsiz dağıtımına tepki gösteren işçiler, 1965 ydının mart ayında ayaklandı. Bölgeye gönderilen askerle işçi arasında çıkan çatışmada Satılmış Tepe ve Mehmet Çavdar adlı işçiler öldüler. Dönemin Çalışma Bakanı Çağlayangil'in işçilere "amele" demesi havayı sertleştirdi. Daha sonra hükümet, "Hükümet olarak Türk milletinin ve Türk işçisinin emrindeyiz" biçiminde bir mesaj yayımladı. Tüm işçilere liyakat zammı ödenmesi karan ile ayaklanma sona erdi. Haber Merkezi — Tarih: 9 Mart 1965. Yer: Zonguldak Konu: Maden işçilerinin grevi Ereğli Kömür İşletmeleri'ne bağlı Gelik, Karadon, Kilimli, Çaydamar ve Kozlu ocaklann- da binlerce işçi liyakat zamla- rının dağıtımındaki adaletsizli- ği ocaklara inmeyerek protesto eder. Eylemler Kozlu ocaklannda yoğunlaşır, iki işçi askerlerin mudahalesiyle çıkan çatışmada ölur. Olaylann başlangıcında "İnsan gibi yaşamak istiyoruz" diyen işçileri "Böyle lafları bilmezler" duşüncesiyle "biri- lerinden öğrendikleriyle hare- ket etmekle" suçlayan donemin hukümeti istenilen zammı verir. Altı bin maden işçisinin dort günlük eylemi zammın alınma- sıyla sona erer. Olaylar nasıl başladı? 1963 yıhnda Maden-İş Sendı- kası'nın imzaladığı toplusozleş- mede likayat zammı da alma- ya hak kazanan maden işçile- ri, iki yıl sonraki uygulamada adaletsizlikler görürler. Bu ada- letsizlik liyakat zammının tum işçilere değil, yönetime daha ya- kın ve hafif işlerde çalışan işçi- lere verilmesidir. yeı CUMHURİVET EKİBi ZONGULOAK O Kamınsoz gıev büytiiü B/R mÜHlNDİİ ÜNÇ £D(tM£*C İSTENOİ.IK.I İ}Çİ D£ ÖLDÛAÜLDÜ KOZLUDO BYflKUHHBZow}ultlnqn hirtüıncn M»I krdilıii. U kitfmevkuL r (nhşmn «r. lUm kr\ nnnumrlrr hııhmdu. Esse 13 MART 1965— Cumhuriyet. "Kozlu'da ayaklanma" umhuriyel Baken,if<;,ltrt"sizitabrik T8rk <fottu ohmaz,, dtdi KOZLUDA İŞÇİLER OUN İŞBflSI YflPTI lnönü:Olayın sebepleri oiacaktır •caklm 1 4 M A R T 1 % 5 ~ Yönetımin surekli aşağılayı- cı, hakaret dolu tavırlarından da rahatsız olan maden işçile- rinin ilk eylemi Gelik ocağında başlar. Ocağa inmenıekte dire- nen işçiler, Maden-Iş Sendıka- sı yöneticilerinin "ikna edici" konuşmalanyla işbaşı yaparlar. Ancak eylemin Karadon ve Ki- limli ocaklarına sıçraması en- gellenemez. Yine sendika yone- "Hükümet-işçi karşı karşıya tıcileri devreye girer velly ocak- ta da işçiler bir gun sonra oca- ğa inerler. Çaydamar ocağı ile Asma bolumunde de yinelenen eylemler, yine sendikacılar ta- rafından onlenir. Sendikanın tum girişiınleri- ne, ahnan önlemlere karşın iki gun sonra grev, Ereğli Komur lşletmeleri'nin en buyuk işlet- mesı Kozlu'ya sıçrar. Gece var- dı>asındd kuzlu'Jakı tum ocaklara yayılan eylemle işçiler EKİ binasına kadar yurürler. İlk aşamada olayları bastırmak uzere bolgeve 200 deniz, 350 de jandarma en gönderilir. Deniz eıieri kım tarafından verildiği bilinmeyen bir emirle havaya once manevra daha son- ra gerçek mermiyle ateş açar. İşçi Satılmış Tepe vurularak ölür. Arkadaşlarının ölümünü gören işçiler daha da öfkelenir. Çatışma çıkaı, işçi Mehmet Çavdar da sungulenerek yaşa- mım yitirir. Artık işçilerin öf- kesi zaptedilemez haldedir. Kendilerıne surekli hakaret eden, kufurlu konuşan mühen- dıs Gultekin Yandımata'yı bu- lurlar, doverek komaya sokar- lar. Olaylann büyümesi uzerine Kozlu'ya çevre ıllerden asker sevkıyatı sürdurulür. Bu arada Ankara'da Cumhurbaşkanı Ce- mal Gürsel, Başbakan Suat Hayri Ürguplu, Içişleri Bakanı İsmail Akdogan, Çalışma Ba- kanı thsan Sabri Çaglayangil, muhalefet partilerinın de katıl- dığı toplantılar duzenleyerek "durum değerlendirmesi" ya- parlar. Olay yerine "hıikumet- ozel sektör" toplantısını baha- ne ederek geç gelmesi eleştiri- lere yol acan Çalışma Bakanı Çağlayangil, bu toplantılardan birinin sonunda maden işçile- rini daha da ofkelendiren bir açıklama yapar: "Ehliyet ve liyakat zammı için altı milyon lira ayrılmış, bunun için de bir protokol im- zalanmıştır. Amele kalkmış bu- nu se>>anen dağıtın demiş." "Amele" tanımını kullanması ışçinin öfkesini daha da arttı- ran Çağlayangil, Içişleri Baka- nı Akdoğan ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Mehmet Turgut'la birlikte Kozlu'ya ge- lir. Burada yapılan toplantıda işçilere "İşbaşı yapın, ocaklara inin" mesajı bir kez daha gön- derilir. Olaylann başlamasın- dan 19 saat sonraki bu ziyaret- te işçiler, hükümet yetkililerini alkışlarla karşılarlar, yetkilile- rin de bir başka mesajı, "Hü- kümet olarak Türk milletinin ve Türk işçisinin emrindeyiz" dir. Binlerce askerle ahnan gü- venlik onlemlerine karşın dört gun madenlere inmeyerek gre- vini surduren altı bin işçi, an- cak bakanların "Üç hafta için- de hal çaresi bulacağız" sözu uzerine işbaşı yapar. iki gun sonra da hukumet Zonguldak'a telsizle "çok acele" bir karar gönderir. Bu karar, tum işçilere likayat zam- mının odenmesidir. İşçilerin is- tedikleri zammı alması uzerine Kozlu'da yaşam normale döner. Tüm bu olaylann yaşandığı sure içinde bütun eleştinler hu- kumete yöneltılir. Gazetelerin köşe yazılarında hükümet, ola- yı once "önemsememekle", Zonguldak işgal edildikten son- ra onlem almaya çalışmakla suçlanır. ler karşılarında bir tabela gör- düler: "Yeniçağa 22, Bolu 62, Ankara 172" Gökyüzunden bir motor gü- rültüsü geldi. Gri-turuncu bir helikopterdi bu, Orman Genel Müdürlüğü'ne ait. İşçiler bir üstlerindeki helikoptere, bir de "Ankara 172" yazan beyaz tabe- laya baktıktan sonra bağırdılar: — Çankaya'nın şişmanı, işçi- lerin düşmanı... 12.30: Yaklaşık 12 kilometre- lik bir yürüyüşle işçi kolunun önünde bulunan göre\iiler, Dir- gme mevkıine geldiler. Karşıla- rında iki köprü vardı. Birinci köpninun iki yanına Köy Hiz- metleri'nin iki dozeri çekilmiş- ti. Dozerlerin etrafında çevik kuvvet ateş yakmış, kumanyası- nı açmış, birkaç saate kadar ge- lecek işçileri bekliyordu. Konvoyun çok önunde gelen görevli işçiler, ilk barikatı oluş- turacak çevik kuvvet görevlile- riyle sohbet ediyorlardı. Biri çı- kartıp cebinden bordrosunu gösterdı: — Göriıyor musun? 500 bin lira alıyorum. Komiser şaşırdı: — Yanlış olmasın. Sizin ma- aşınız en az 1.5 milyon değil mi? Bu soru uzerine hoş bir soh- bet başlıyor. İşçiler, çevik kuv- vet komiserine madende nasıl yolsuzluklar olduğunu, ANAP- ın seçimlerde nasıl çahşmayacak adamları işe aldığını, yıllardır nasıl çalışması mümkün olma- yan aletlerle komur çıkardıkla- rını anlatıyorlar. Komiserin ka- fası öne eğik, sadece dinliyor. 13.30: Yüruyuş kolu yaklaşı- yor. Milletvekilleri, gazeteciler, ışçılerle barikatm tam ortasında yer alacak köprunün uzerinde kalıyorlar. Dozerler çevik kuv- vetin emriyle köprunün E-5 Ka- rayolu tarafında kafa kafaya ge- lip kapatıyor. Dozerlerin arka- sında çevik kuvvetin bir panze- riyle bir de su sıkma aracı var. Son dakikaya kadar dozerlerin uzerinden aşağı ındiriliyor. Köy Işleri'nin iki dozeri kafa kafaya bırleşip tırnaklanm toprağa ge- çırdiğinde ilk barikat kurulmuş oluyor. Görevli işçiler dozer kul- lanan işçilere kızgın: — Utan utan, intihar ederim de o işi yapmam. Köy İşleri'ndeki dozerciler ka- falannı eğip poiislerin olduğu tarafa atlıyor. işçiler önce alkış- larla protesto ediyorlar köprfi- nun kapanmasını, sönra da gfln-' lerdir attıklan sloganı >ineliyor- lar: — Geliyor geliyor, madenci- ler geliyor. 14J0: Bir taksi, iki dozerin kafa kafa>3 verip kapattığı köp- ruye hızla girdi. İki dozerin di- binde acı bir frenle durdu. 8 ya- şındaki Anıl Ateş, annesinin ku- cağındaki yastığa koymuş başı- nı. Sürucu, çelik kalkanlı polis- lere, "Çocuk felci var, ayağında- ki cihaz çıktı" diye anlatıyor. Ancak aracm, dozerlerin dibin- den geçmesine izin verilmiyor. SHP'li milletvekilleri araya gi- rince, annesinin pek yerinden kı- pırdatmak istemediği Anıl, SHP'li Milletvekili Enis Tfitun- cii'nun de yardımıyla kucakta, barikatm öbür yanına taşınıyor. Kendileri için kurulan barikatı hasta bir çocuğun bile guçlükle aşmasına kıayor işçiler: — Filistinli çocuğu mu bu? İsrail mi burası? 14.10: Yurüyüş kolu barika- ta doğru son virajı dönuyor. Do- zerlerin önünde bekleyen işçiler alkışlayarak yurüyuş kolunu karşılamaya koşuyorlar. Çevik kuvvet kalkanlarıyla greyderle- rin uzerine tırmanıyor. Gerilim dorukta. Helikopter işçilerin uzerinde uçarken hayli alçalıyor. Yurüyuş kolu barikata bir kilo- metre kala durdu. 14.45: Sıralar düzenlendikten sonra yurüyüş kolu yeniden ha- reket etti. İşçiler kararh: — Ölmek var, dönmek yok. Barikata hayli yaklaştıktan sonra Genel Başkan Denizer ve sendikanın diğer yoneticileri, dozerlerin dibine kadar yürü- yorlar. Çevredeki onlarca gaze- teci bu görüntüyü fotoğrafla- mak peşinde. İşçiler durduklan yerden yurüyen yöneticilerine moral veriyor: — Zonguldak işçisi, demok- rasi bekçisi. Denizer, iki dozerin birleşti- ği yere gelip tam üç kez soruyor: — Vali Bey nerede? Polislerin kafası one eğik, bir süre yanıt vermiyorlar soruya. Gerilim giderek artıyor. Neden sonra sadece Denizer'i "görüş- mek için" barikatm öte yanına geçiriyorlar. Gazeteciler barikat- tan geçirilmedikleri için kızgın. Kendilerini geri çeviren polisle- re sesleniyorlar: "Biz de mi ba- ğıralım 'Ölmek var dönmek yok' diye?" Görüşmeler uzuyor. Uzadık- ça işçilerin arkasındaki araç konvoyu da artıyor. Devrek'ten, Mengen'den, Zonguldak'tan akın akın taksiler, özel araçlar, kamyonlar, insan, yiyecek, bat- taniye ve ilaç taşıyorlar. îşçilere yardıma koşan yakınlarının, ta- nıdıklannın dillerinde aynı tüm- ce var: — Eğer bizi buradan geçir- mezlerse bütün Zonguldak bu- raya akacak.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle