Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/4 HABERLER 7 OCAK 1991
raen
Çiller: Gelir
dağüımı bozuk
• tç Politika Servisi —
DYP Genel Başkan
Yardımcısı Ekonomist
Tansu Çiller, dün DYP
tstanbul il merkezinde
'1991'de Beklentilerimiz'
konulu bir basın toplantısı
düzenledi. Çiller, 1991'in
ekonomik yönden olumlu
gözükmediğini belirterek
"Kurlar ve faizlerden doğan
makas ortalama yuzde
30'luk devalüasyonun altına
çekilmedikçe olumlu
beklentiler içine girmemiz
mürnkün değildir" dedi.
1991 yılında buyume
hızırun düşeceğini savlayan
Çiller, hukumetle OECD
saptamaları arasında fark
olduğuna dikkat çekerek
Türkiye*deki en temel
sonınun gelir dağılımındaki
olağanüstu bozukluk
olduğunu söyledi.
61 Kurucu
Meclisi
• İSTANBUL (ANKA) —
27 Mayıs devrıminden sonra
oluşturulan ve 1961
Anayasası'na hazırlayan
Kurucu Meclis 30'uncu
yıldönumünu kutladı. 1961
Kurucu Meclisi uyeleri
Istanbul'daki Profesorler
Evi'nde bir araya geldiler.
Eski tabii senatörierden
Suphi Karaman Kurucu
Meclis uyelerine çektiği
telgrafta, 1961 '
Anayasası'nın ınsan hak ve
özgurlüklerini guvence
altına aldığını, ulusal
dayanışma içinde emeğın
kutsaJlığını yücelttiğini, laık
ve sosyal hukuk devietını
bütün kurum ve
kuruluşlanyla
gerçekleştirdiğinı belirtti.
Çanakkale'den
firar
• ÇANAKKALE (AA) —
Çanakkale Yarıaçık
Cezaevi'ndeki iki mahkûm
firar etti. AA muhabirinin
edindiği bilgiye göre
cezaevindeki ekmek
fabrikasına ait kasalan
yıkamak için 4 kilometre
uzaklıktaki Kepez çayına
giden, adam öldurmekten
10 yıla hukümlü Oktay
Erişmiş ile hırsızlıktan 9
yıla hukümlü Sefer Kartal
adındaki mahkûmlar,
ekmek kasalarını çay
kenarına bırakarak kaçtılar.
Ezan molası
• BURSA (Cumhuriyet)
— Bursa Çınar Lisesi'nde *
geçen cuma günü yapılan
bayrak töreni sırasmda
duyulan ezan sesi ile törene
ara verildiği öne süruldu.
Bir grup veli, tören
sırasında söylenen lstiklal
Marşı'nın Müdur Yardımcısı
Erdal Karadağ tarat'ından
kestirildiğini iddia etti.
Çınar Lisesi Müdürü Murat
Çağlayan ise olayı
doğrulayarak "Ancak kasıt
yok. Bir anlık bir olay.
Müzik öğretmenimiz Ümit
Doğan lstiklal Marşı'na
orgu ile eşlik ediyordu.
Ezanı duyunca bir anda
geri çekildi. Konsantre
olamadığını söyledi.
181ik İmer'e
işkence savı
• ADANA (Cumhuriyet
Giiney tlleri Burosııl —
Siyasi şube gorevlilerınce
gözaltına ahnan 18
yaşındaki kızı İmer
Ekmiş'e, Adana Emniyet
Müdürlüğü'nde işkence
yapıldığını savlayan Şule
Şakakoğlu, cumhuriyet
savcılığına başvurdu.
Şakakoğlu, kızının
yaşamından endişe
duyduğunu bildirdi. Adana
Emniyet Mudürluğu Siyasi
Şube görevlilerince geçen 2
ocak gecesi annesiyle
birlikte yaşadığı evine
düzenlenen baskında
gözaltına ahnan 18
yaşındaki İmer Ekmiş'e
işkence yapıldığı öne
süruldu. Kızının geçen yıl
Borsa Lisesi'nden mezun
olduğunu ve universite
sınavlarına hazırlandığını
anlatan Şule Şakakoğlu,
"Yasadışı hiçbir olayla ilgisi
yoktur, kendi halinde bir
insandır. Zaten gözaltına
alınması sırasında da
herhangi bir açıklama
yapılmadı. Sadece
gözaltındaki bir kişinın
adını verdiğinden
yakalandığını daha sonra
öğrendim.
500 binlik bordroyu gösteren işçiye komisersoruyor.Maaşınız U milyon lira değil mi
Madenci maaşına polis şaşırdı
CELAL BAŞLANGIÇ
MENGE.N — Barikatlar ku-
rulacaktı. Dozerler yolu kesmiş-
ti. Panzerler yola çıkmıştı. Zon-
guldaklı maden işçileri yürüye-
cekti. Gece ateş başlannda, gün-
düz yürüyüş kolunda, her gör-
dukleri yabancıya anlatıyorlar-
dı:
— Tarihte görülmedi böylesi.
Bir 1965'te, onu da askerle bas-
tırdılar. Zonguldak işçilerinin
yazdıklan tarihin üçüncü gü-
nunde koşebaşı dakikalan:
KARARGÂH
NOTLARI
Komando
subayları
plan
çiziyor
ÜMİT ASLANBAY
ESKİÇAĞA — Sabahın ilk
saatleri. Işçiler Mengen'de top-
lanıyorlar. Eskiçağa önlerinde
komando taburu. "Yelkili",
">etkili"ye bilgi veriyor:
— 3 bin 500 civannda işçi yü-
ruyüşe geçti. Aramızda 20 kilo-
metre mesafe var.
Karşısı soruyor, o yanıt
veriyor:
— Dün akşam 20 bin dola-
>ında>dılar. Cavmışlar. Emni-
yet tedbirierini gorunce bu işten
vazgeçmişler. Bizim bulundugu-
muz jere 20 kilometredeler. Bi-
zim olduğumuz yeri bili-
vorsunuz.
Çok geçmıyor, verilen bilgi-
ler yenileniyor. Köylerden işçi-
ler akıyor. Bir süre sonra da sa-
yılan yine geceki kadar oluyor.
Eskiçağa onunde askeri açı-
dan "stratejik" olarak nitelene-
bilecek yerde köpru başında yer
tutmuş komandolar. Bir tabur
olduklan soyleniyor. lSOOdola-
yında da polis olduğu tahmin
ediliyor. Yol kenarlarına atesler
\anmış, duvarında ığreti harf-
İerle "Bal satılır" yazan kam-
yonculara, yolculara demli çay
veren yer karargâh olmuş. Rüt-
behler burada. HaritaJar çizili-
yor, planlar yapılıyor. Askerler
kâğıt uzerinde dağlara yerleşti-
rılıyor, yol kenarlarına dizüiyor,
polısW daha onde.
Ateşin başında bir polis. Pos-
talını, çorabını çıkarmış, sırt üs-
tu uzanmış, ayağını ısıtıyor. Bi-
raz ötede karavana pişiyor. Da-
ha da ileride bir çadır, hemen
yanıbaşında ağaçlar arasına giz-
İenmiş masa ve sandalyeler. Bel:
li ki gerektiğinde yemek yenile-
cek, toplanıiacak.
"\ olu kesecek misiniz" diye
soruyoruz, "İşçiler gelmezse yol
kesilmez. Onlara bağlı" diyor-
lar. Konuşma şöyle devam
ediyor:
— Işçiler gelirler, ama siz
olunca yurümezler. Beklerler.
— Onların lojistik desteği
zayıf.
— Esas bizimki zayıf. Dagın
başı.
Orman lşletmeleri'nin heli-
kopteri yukarıdan anı anına iş-
çi yurüyüşünü ve artan sayıyı
gozleyıp bildirirken "karargâh"
sıvil otobüslerle de takviye edi-
liyor. Kutukler taşınıyor yak-
mak için. En arkada jeneratör
bekliyor. Bu arada tstanbul-
Ankara karayolundan Eskiça-
ğa'ya gidişler de kesiliyor. Hiç
kimse ne ileriye, ne geriye bıra-
kılıyor. E-5 ile Eskiçağa arası
"askeri alan" oluveriyor.
İşçiler, Köy Hizmetleri'nin iki
buldozeriyle kapaülan yola yak-
laştıklarında karargâhta son ta-
limat sesleri yükseliyor:
— Anlaşıldı mı? Bir arkadaş
düşerse iki arkadaş uzaklaş-
tıracak.
Polisler "Anlaşıldı" diyorlar.
Askerler sloganları duyulan iş-
çilere karşıhk türkü söyluyorlar.
Öndeki polisler safları sıklaştı-
rıyorlar, bazıları dozerlerin üs-
tune çıkıyor. Arkada askerler
tufekleri haar bekliyorlar. "As-
keri alanda" tek bir "yabancı"
kalmıyor.
Dağlardaki askerler mevzile-
niyor, polisler gizleniyor. İşçile-
rin başında Genel Başkan Şem-
si Denizer yurüyor, buldozerle-
re yaklaşıyor, soruyor:
— Vali Bey nerede?.. Vali
Be> nerede?.. Vali Bey
nerede?..
Işçilere sırtını dönmüş, doze-
re yaslanmış bir rutbeli, karşı ta-
rafa fısıldıyor:
— Cevap venneyin.
Bir süre cevap alamıyor De-
nizer. Milletvekilleri de araya gi-
riyor, sonra buldozerlerin uze-
rinden aşırılarak yönetim kuru-
lu üyeleriyle birlikte "askeri
alaıT'a giriyor.
Her iki taraf da kararlı. Bir
taraf yunimeye, diğeri geçit ver-
memeye.
Soğuk ve dar vadide işçiler
bekliyor. Köylerden yakınlan
geliyorlar, destek veriyorlar.
Binlerce araç arkada madenci-
lerle birlikte, onlar da
bekliyor...
09.40: 400 kadar delege, Men-
gen Düğün Salonu'nda Genel
Başkan Denizer'i bekliyordu.
Denizer salona, "Ölmek var,
dönmek yok" sloganıyla girdi.
Bir gece önce "Grevi bir giın
ertdeyebiliriz" diyen Denizer, 50
bine yakın işçiyi temsil eden de-
legelerin tavrını da böylece öğ-
renmiş oldu.
Denizer işçilere, "tçinizde
hasta olanınız var mı?" diye sor-
du. Salondan "Yok" diye bir gü-
rültü koptu, "Su verilmiş çelik
gibiytt." Denizer, kadınlara dön-
dü:
— Ben bir ricada bulunaca-
ğım. Bayanlar...
Kadınlar sözünü kesti Genel
Başkanlannın:
— Döniiş yok...
Denizer işçilere döndu, dört
sözcük söyledi:
— Tekrar yiiniyüş koluna ge-
çecegiz...
İşçiler bir an önce yüruyüşün
başlamasını, Mengen-Ankara
karayolunun uzerinde bekliyor-
lardı. Çoğu gece sabaha kadar
açık havada ateş başlannda ya
da beton uzerinde sabahlamış-
tı. Hepsinde dün geceden kalan
kızgınhğıc izleri vardı. Binlerce
işçi Özal'j televizyonda her gör-
düklerinde, aralanndaki konuş-
mada her adı geçişte kızgınlık-
larını biler gibiydiler.
Bir gece önce anlaşma sağla-
namadı haberi 18.45'te Men-
gen'e ulaşınca işçiler belediye
önündeki alana doluşmuş ve ba-
ğırmışlardı:
— Savaş değil hak istiyoruz.
— Savaşlar olmasın, insanlar
ölmesin.
— Özallar savaşa, işçiler ba-
nşa.
— ışçidea aldı davulcu>-a ver-
di.
Gece geç saatlere kadar gös-
teri yapan işçiler, "Yetkisiz ba-
kanlar boşa imza atanlar". "Ba-
rikatlar bizi durduramaz", "Pa-
dişah istifa" diye bağmrken at-
tıkları bir sloganla da kendi du-
rumlarına en uygun teşhisi ko-
yuyorlardı:
— Çankaya şaşırdı, sabnmı-
zı taşırdı.
10.10: İşçiler yıirüyüşe, dün
gecenin de getirdıği kızgınlıkla
neredeyse koşar adım başladılar.
Bugünku sloganları belirlenmiş-
ti:
— Yagmur yağsa da barikat
kursa da yüniyeceğiz.
İşçiler yurüdukçe arkaların-
daki insanlann sayısı ve araç
konvoyunun sayısı giderek artı-
yordu. Zonguldak'tan, Devrek-
ten gelen araçlann engellendiği,
gece köylere gidip yatan işçile-
rin engellemeler yuzunden yurü-
yüş koluna yetişemediği anlatı-
lıyordu. Mengen'den çıkan işçi-
MENGEN'E AKIN — Zonguldak maden işçilerinin Ankara >uruviişii Uçüncü gıin Mengen'den 12 km. uzaklıkta Diller Köprüsü'nde komando birlikleri ve çevik
kuvvet tarafından barikatla kesildi. Zonguldak'tan Mengen'e kalabalık gruplar halinde kamyonlarla yeniden işçiler gelmeye başladı. (Fetoğraf: Rıza Ezer)
ZONGULDAK MADENCİLERİNİN TARJHİNDEN BİR YAPRAK 9 MART1965
Kozlu'da madenciler ayaklandı
Zonguldak maden
ocaklannda liyakat
zamlarının eşitsiz
dağıtımına tepki
gösteren işçiler, 1965
ydının mart ayında
ayaklandı.
Bölgeye gönderilen
askerle işçi arasında
çıkan çatışmada
Satılmış Tepe ve
Mehmet Çavdar adlı
işçiler öldüler.
Dönemin Çalışma
Bakanı Çağlayangil'in
işçilere "amele"
demesi havayı
sertleştirdi. Daha
sonra hükümet,
"Hükümet olarak
Türk milletinin ve
Türk işçisinin
emrindeyiz"
biçiminde bir mesaj
yayımladı. Tüm
işçilere liyakat zammı
ödenmesi karan ile
ayaklanma sona erdi.
Haber Merkezi — Tarih: 9
Mart 1965. Yer: Zonguldak
Konu: Maden işçilerinin grevi
Ereğli Kömür İşletmeleri'ne
bağlı Gelik, Karadon, Kilimli,
Çaydamar ve Kozlu ocaklann-
da binlerce işçi liyakat zamla-
rının dağıtımındaki adaletsizli-
ği ocaklara inmeyerek protesto
eder.
Eylemler Kozlu ocaklannda
yoğunlaşır, iki işçi askerlerin
mudahalesiyle çıkan çatışmada
ölur. Olaylann başlangıcında
"İnsan gibi yaşamak istiyoruz"
diyen işçileri "Böyle lafları
bilmezler" duşüncesiyle "biri-
lerinden öğrendikleriyle hare-
ket etmekle" suçlayan donemin
hukümeti istenilen zammı verir.
Altı bin maden işçisinin dort
günlük eylemi zammın alınma-
sıyla sona erer.
Olaylar nasıl başladı?
1963 yıhnda Maden-İş Sendı-
kası'nın imzaladığı toplusozleş-
mede likayat zammı da alma-
ya hak kazanan maden işçile-
ri, iki yıl sonraki uygulamada
adaletsizlikler görürler. Bu ada-
letsizlik liyakat zammının tum
işçilere değil, yönetime daha ya-
kın ve hafif işlerde çalışan işçi-
lere verilmesidir.
yeı
CUMHURİVET EKİBi ZONGULOAK O
Kamınsoz gıev büytiiü
B/R mÜHlNDİİ ÜNÇ £D(tM£*C
İSTENOİ.IK.I İ}Çİ D£ ÖLDÛAÜLDÜ
KOZLUDO BYflKUHHBZow}ultlnqn hirtüıncn M»I krdilıii. U kitfmevkuL
r (nhşmn «r. lUm kr\ nnnumrlrr hııhmdu.
Esse
13 MART 1965— Cumhuriyet. "Kozlu'da ayaklanma"
umhuriyel
Baken,if<;,ltrt"sizitabrik
T8rk <fottu ohmaz,, dtdi
KOZLUDA
İŞÇİLER OUN
İŞBflSI YflPTI
lnönü:Olayın
sebepleri
oiacaktır
•caklm
1 4 M A R T 1 % 5
~
Yönetımin surekli aşağılayı-
cı, hakaret dolu tavırlarından
da rahatsız olan maden işçile-
rinin ilk eylemi Gelik ocağında
başlar. Ocağa inmenıekte dire-
nen işçiler, Maden-Iş Sendıka-
sı yöneticilerinin "ikna edici"
konuşmalanyla işbaşı yaparlar.
Ancak eylemin Karadon ve Ki-
limli ocaklarına sıçraması en-
gellenemez. Yine sendika yone-
"Hükümet-işçi karşı karşıya
tıcileri devreye girer velly ocak-
ta da işçiler bir gun sonra oca-
ğa inerler. Çaydamar ocağı ile
Asma bolumunde de yinelenen
eylemler, yine sendikacılar ta-
rafından onlenir.
Sendikanın tum girişiınleri-
ne, ahnan önlemlere karşın iki
gun sonra grev, Ereğli Komur
lşletmeleri'nin en buyuk işlet-
mesı Kozlu'ya sıçrar. Gece var-
dı>asındd kuzlu'Jakı tum
ocaklara yayılan eylemle işçiler
EKİ binasına kadar yurürler.
İlk aşamada olayları bastırmak
uzere bolgeve 200 deniz, 350 de
jandarma en gönderilir.
Deniz eıieri kım tarafından
verildiği bilinmeyen bir emirle
havaya once manevra daha son-
ra gerçek mermiyle ateş açar.
İşçi Satılmış Tepe vurularak
ölür. Arkadaşlarının ölümünü
gören işçiler daha da öfkelenir.
Çatışma çıkaı, işçi Mehmet
Çavdar da sungulenerek yaşa-
mım yitirir. Artık işçilerin öf-
kesi zaptedilemez haldedir.
Kendilerıne surekli hakaret
eden, kufurlu konuşan mühen-
dıs Gultekin Yandımata'yı bu-
lurlar, doverek komaya sokar-
lar.
Olaylann büyümesi uzerine
Kozlu'ya çevre ıllerden asker
sevkıyatı sürdurulür. Bu arada
Ankara'da Cumhurbaşkanı Ce-
mal Gürsel, Başbakan Suat
Hayri Ürguplu, Içişleri Bakanı
İsmail Akdogan, Çalışma Ba-
kanı thsan Sabri Çaglayangil,
muhalefet partilerinın de katıl-
dığı toplantılar duzenleyerek
"durum değerlendirmesi" ya-
parlar. Olay yerine "hıikumet-
ozel sektör" toplantısını baha-
ne ederek geç gelmesi eleştiri-
lere yol acan Çalışma Bakanı
Çağlayangil, bu toplantılardan
birinin sonunda maden işçile-
rini daha da ofkelendiren bir
açıklama yapar:
"Ehliyet ve liyakat zammı
için altı milyon lira ayrılmış,
bunun için de bir protokol im-
zalanmıştır. Amele kalkmış bu-
nu se>>anen dağıtın demiş."
"Amele" tanımını kullanması
ışçinin öfkesini daha da arttı-
ran Çağlayangil, Içişleri Baka-
nı Akdoğan ve Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanı Mehmet
Turgut'la birlikte Kozlu'ya ge-
lir. Burada yapılan toplantıda
işçilere "İşbaşı yapın, ocaklara
inin" mesajı bir kez daha gön-
derilir. Olaylann başlamasın-
dan 19 saat sonraki bu ziyaret-
te işçiler, hükümet yetkililerini
alkışlarla karşılarlar, yetkilile-
rin de bir başka mesajı, "Hü-
kümet olarak Türk milletinin
ve Türk işçisinin emrindeyiz"
dir.
Binlerce askerle ahnan gü-
venlik onlemlerine karşın dört
gun madenlere inmeyerek gre-
vini surduren altı bin işçi, an-
cak bakanların "Üç hafta için-
de hal çaresi bulacağız" sözu
uzerine işbaşı yapar.
iki gun sonra da hukumet
Zonguldak'a telsizle "çok
acele" bir karar gönderir. Bu
karar, tum işçilere likayat zam-
mının odenmesidir. İşçilerin is-
tedikleri zammı alması uzerine
Kozlu'da yaşam normale döner.
Tüm bu olaylann yaşandığı
sure içinde bütun eleştinler hu-
kumete yöneltılir. Gazetelerin
köşe yazılarında hükümet, ola-
yı once "önemsememekle",
Zonguldak işgal edildikten son-
ra onlem almaya çalışmakla
suçlanır.
ler karşılarında bir tabela gör-
düler: "Yeniçağa 22, Bolu 62,
Ankara 172"
Gökyüzunden bir motor gü-
rültüsü geldi. Gri-turuncu bir
helikopterdi bu, Orman Genel
Müdürlüğü'ne ait. İşçiler bir
üstlerindeki helikoptere, bir de
"Ankara 172" yazan beyaz tabe-
laya baktıktan sonra bağırdılar:
— Çankaya'nın şişmanı, işçi-
lerin düşmanı...
12.30: Yaklaşık 12 kilometre-
lik bir yürüyüşle işçi kolunun
önünde bulunan göre\iiler, Dir-
gme mevkıine geldiler. Karşıla-
rında iki köprü vardı. Birinci
köpninun iki yanına Köy Hiz-
metleri'nin iki dozeri çekilmiş-
ti. Dozerlerin etrafında çevik
kuvvet ateş yakmış, kumanyası-
nı açmış, birkaç saate kadar ge-
lecek işçileri bekliyordu.
Konvoyun çok önunde gelen
görevli işçiler, ilk barikatı oluş-
turacak çevik kuvvet görevlile-
riyle sohbet ediyorlardı. Biri çı-
kartıp cebinden bordrosunu
gösterdı:
— Göriıyor musun? 500 bin
lira alıyorum.
Komiser şaşırdı:
— Yanlış olmasın. Sizin ma-
aşınız en az 1.5 milyon değil mi?
Bu soru uzerine hoş bir soh-
bet başlıyor. İşçiler, çevik kuv-
vet komiserine madende nasıl
yolsuzluklar olduğunu, ANAP-
ın seçimlerde nasıl çahşmayacak
adamları işe aldığını, yıllardır
nasıl çalışması mümkün olma-
yan aletlerle komur çıkardıkla-
rını anlatıyorlar. Komiserin ka-
fası öne eğik, sadece dinliyor.
13.30: Yüruyuş kolu yaklaşı-
yor. Milletvekilleri, gazeteciler,
ışçılerle barikatm tam ortasında
yer alacak köprunün uzerinde
kalıyorlar. Dozerler çevik kuv-
vetin emriyle köprunün E-5 Ka-
rayolu tarafında kafa kafaya ge-
lip kapatıyor. Dozerlerin arka-
sında çevik kuvvetin bir panze-
riyle bir de su sıkma aracı var.
Son dakikaya kadar dozerlerin
uzerinden aşağı ındiriliyor. Köy
Işleri'nin iki dozeri kafa kafaya
bırleşip tırnaklanm toprağa ge-
çırdiğinde ilk barikat kurulmuş
oluyor. Görevli işçiler dozer kul-
lanan işçilere kızgın:
— Utan utan, intihar ederim
de o işi yapmam.
Köy İşleri'ndeki dozerciler ka-
falannı eğip poiislerin olduğu
tarafa atlıyor. işçiler önce alkış-
larla protesto ediyorlar köprfi-
nun kapanmasını, sönra da gfln-'
lerdir attıklan sloganı >ineliyor-
lar:
— Geliyor geliyor, madenci-
ler geliyor.
14J0: Bir taksi, iki dozerin
kafa kafa>3 verip kapattığı köp-
ruye hızla girdi. İki dozerin di-
binde acı bir frenle durdu. 8 ya-
şındaki Anıl Ateş, annesinin ku-
cağındaki yastığa koymuş başı-
nı. Sürucu, çelik kalkanlı polis-
lere, "Çocuk felci var, ayağında-
ki cihaz çıktı" diye anlatıyor.
Ancak aracm, dozerlerin dibin-
den geçmesine izin verilmiyor.
SHP'li milletvekilleri araya gi-
rince, annesinin pek yerinden kı-
pırdatmak istemediği Anıl,
SHP'li Milletvekili Enis Tfitun-
cii'nun de yardımıyla kucakta,
barikatm öbür yanına taşınıyor.
Kendileri için kurulan barikatı
hasta bir çocuğun bile guçlükle
aşmasına kıayor işçiler:
— Filistinli çocuğu mu bu?
İsrail mi burası?
14.10: Yurüyüş kolu barika-
ta doğru son virajı dönuyor. Do-
zerlerin önünde bekleyen işçiler
alkışlayarak yurüyuş kolunu
karşılamaya koşuyorlar. Çevik
kuvvet kalkanlarıyla greyderle-
rin uzerine tırmanıyor. Gerilim
dorukta. Helikopter işçilerin
uzerinde uçarken hayli alçalıyor.
Yurüyuş kolu barikata bir kilo-
metre kala durdu.
14.45: Sıralar düzenlendikten
sonra yurüyüş kolu yeniden ha-
reket etti. İşçiler kararh:
— Ölmek var, dönmek yok.
Barikata hayli yaklaştıktan
sonra Genel Başkan Denizer ve
sendikanın diğer yoneticileri,
dozerlerin dibine kadar yürü-
yorlar. Çevredeki onlarca gaze-
teci bu görüntüyü fotoğrafla-
mak peşinde. İşçiler durduklan
yerden yurüyen yöneticilerine
moral veriyor:
— Zonguldak işçisi, demok-
rasi bekçisi.
Denizer, iki dozerin birleşti-
ği yere gelip tam üç kez soruyor:
— Vali Bey nerede?
Polislerin kafası one eğik, bir
süre yanıt vermiyorlar soruya.
Gerilim giderek artıyor. Neden
sonra sadece Denizer'i "görüş-
mek için" barikatm öte yanına
geçiriyorlar. Gazeteciler barikat-
tan geçirilmedikleri için kızgın.
Kendilerini geri çeviren polisle-
re sesleniyorlar: "Biz de mi ba-
ğıralım 'Ölmek var dönmek
yok' diye?"
Görüşmeler uzuyor. Uzadık-
ça işçilerin arkasındaki araç
konvoyu da artıyor. Devrek'ten,
Mengen'den, Zonguldak'tan
akın akın taksiler, özel araçlar,
kamyonlar, insan, yiyecek, bat-
taniye ve ilaç taşıyorlar. îşçilere
yardıma koşan yakınlarının, ta-
nıdıklannın dillerinde aynı tüm-
ce var:
— Eğer bizi buradan geçir-
mezlerse bütün Zonguldak bu-
raya akacak.