Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
7 OCAK 1991 CUMHURİYET/17
HAVA DURUMU TURKIYE'DE BUGUN
Davlet Meteorotoji Işleri Genel Mû-
dürtüjû'nden akıun bûgiye göre, yur-
dun kuay ve bat tenrteri patçah bu-
luthı. Trakya, Marmara, Ege Batı ve
Orta Karadena ile Iç Anadolu'nun ku-
zeybatısı yağrnurtu, yer yer az buluflu
ve açık geçecek Yurdun doğu kesim-
tertnde sts görülecek. HAA SICAKU-
Ğl: Yağış alan yerteîde bıraz azalacak
Ötetâ yerterde değişmeyecek RÜZ-
GÂR Güney ve b*> yfaienten hafif.
ara sıra orta kuvvetfe esacek. Oenız-
lerimizde: Do$u Akdeniz* gûnbatsı
ve karayel. dtyer denizterimizde gün-
baös ve lodostan 3-5, yer yer 6 kuv-
vetinde. saatte 10-21 yer yer 27 deniz
mılı tiızia esecek Dalça yükseklığı 05-1 meîre acıklarca 1 5-2
metre dolayında buiunacak Van Gölü'nde hava Az buluttu ge-
çecek. rûzgâr gûney ve batı yörılertien haftf, ara sıra orta kuv-
vette esecek Göl kûçük dalgalı olacak. Görüş uzaklıjı 10 km
dolayında bulunacak
AOn
Ankara
Antakya
Aniatya
Anvm
Ayriın
Balıtesr
Bıleak
Bıngfil
Bıfiıs
Bolu
Bursa
A 17° 6° Dıyartukır
Y 13° 6 E&ne
A 15° 2°Erancan
Y 3°-2°Eıamını
S 8°-7° Estaşetar
Y 8° 0° Gaointep
A 18° ff'âresun
A 16° 6° Gümüşhane B
B °H S
Corunı
Dernzk
ş
B 5° 1°Hakkân
y ie° 6°tspam A
Y 6° (PlslBrtul Y
Y 6° 0°toı»r Y
S 8°-2° Kare S
S 7" (PKastamonu Y
Y 12° 0°Kaysan B
Y 12° 2°Kırtl«l Y
Y 16°i2°Konn B
Y 7 ° - f Kutahya Y
Y 12° 5°Mabtya S
8° -3° Manısa
7° 2°K.Maraş
10° -2° Mersn
S°-6°Muflla
7"-f Muş
14° 1°Nijde
14» 7°0nlu
6°-2° f t e
7° -3° Samsun
16° e°Siif1
11° 8°Sinop
15° 9°Sıvas
6°-2°Trabznn
7»-*
0
luncalı
10° 8°Uşak
4°-4° van
T-f Yoagat
7°-S° ZongukUı
Y 10° 4°
A 14° 2°
A 18° 9°
Y 13° 7°
5 0°W>
B 6° 3°
B 13° 7°
Y 18° 8°
A 8° 0°
Y 16° 7°
B 0°W>
Y W° 6°
6 15° 8°
S 9° -3°
Y 10° 3°
S 6°-6°
B 6° -1°
Y 15° 8°
ı bukıVu • aslı [iort Vjç.k B-bututlu G-gûn«lı Mariı S-ssk Y^ajmurtu
BULMACA
SOLDAN SAĞA:
1/ Mahalle aralann-
da dolaşarak ya da
cami avlularında,
pazarlarda tezgâh
kurarak et saian ge-
zici kasap. 2/ lç sı-
kıntısı... Su. 3/ Kay-
nağı mitolojik çağla-
ra dayanan kirişli bır
çalgı... Dince azız ta-
nınan kimi kadınla-
ra verilen saygı sanı.
4/ Boğaz, gırtlak...
lzmir yakınlarında
ttnlü bir antik kent.
5/ Gevenden çıkan-
lan ve kitre de denilen bir tür zamk.
6/ II. Dünya Savaşı'nda Amerikan
erlerıne takılan ad... Hukuksal sonuç
doğuran bir suç işlemiş kimse. 7/ Ya-
tak doldurmaya yarayan yün, pa-
muk, kıtık gibi şeyler... Altınm sim-
gesi. 8/ Türk müziğinde bir usul...
Avuç içi. 9/ Hayati sıvı... Güzel
koku.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Kilit ve anahtar yapan ya da sa-
tan kimse. 2/ Acıklı... Kimi dillerde sözcük kökünün içine gi-
ren ek. 3/ Üstdudağı yarık olan kimse... Dolaylı olarak anlat-
ma. 4/ Radon elementinin simgesi... Eski Mısır'daki üç büyük
piramitten biri (Diğerleri Keops ve Mikerinos). 5/ Yunan abe-
cesinde bir harf... Dilenci. 6/ Devinim olaylarını inceleyen bi-
lim dalı. 7/ Yeryuvarlağırun yıl içinde Güneş'e en uzak olduğu
nokta... Satrançta bir taş. 8/ tşaret... Rütbesiz asker... Bir hay-
van. 9/ Temel bir öğeyi tamamlayan yardımcı nesne.
6 0 YIL ONCE Cumhuriyet
Divanı Harp azaları
edik
7 OCAK 1931
Divanı harp azaları
tamamen gelerek Menemen'e
gitmişlerdir. Divanı harp
hazırlıklarını ikmal ve
Kubilây mektebini işgal
etmiştir. Fakat tahkikat
ikmal edilmediği cihetle
muhakemelere ancak
perşembe veya cumartesi
günü başlanacaktır. Bu
sebeple tahkikat teşri
edilmiştir.
Istanbul'dan getirüen Şeyh
Esad'ın arkadaşları isticvap
sAilftüs riivaB^ hajbf l/mir'dpn iâyi& edilefl yedi«- -
zabıt kâtibi yarın sabah Menemen'e hareket
edeceklerdir. Kâtipler ilk iş olarak dava dosyalannı
tanzim edeceklerdir. Müddei umumî Hidayet B.
Menemen'de bulunmakta ve tahkikata nezaret
etmektedir.
tzmir civarında Narlıdere köyünde bir evde taharriyat
icra edilmiş ve Bektaşi Şeyhi Seyyah Ef. isminde biri
tevkif edilmiştir. Seyyah Ef.nin isticvabından, gizli bir
tekkesi olduğu anlaşılmıştır. Tahkikat mektum
lutulmaktadır. Bu adamın isticvabına yarın da devam
olunacaktK. Şeyhin bazı yerlerle muhat«ratı vardır.
Dört gün evvel tevkif edilerek Manisa'ya sevkedilen
Şeyh Lûtfullah, isticvabından sonra serbest bırakılmış,
Izmir'e avdet etmiştir.
3 0 YIL ÖNCE Cumhuriyet
Kurucu Meclis açıldı
7 OCAK 1961
Temsilciler Meclisinin açılışı
münasebetiyle bugfin yeni Meclis
binasının içinde ve dışında
fevkalâde tedbirler alındı.
Saat 14.37 de sağ taraftaki
kapıdan Bakanlardan hemen sonra |
C.H.P liler salona girerken sağ
taraftaki kapıdan da yanında bir
kısım C.H.P liler olduğu halde Yusuf Kemal Tengirşek
Ismet İnönü göründü. Inönü'nün salona girmesi üzerine
kısmen ayağa kalkan dâvetliler ve temsilciler, Genel
Başkanı uzun uzun alkışladılar.
Saat 15.- te sol taraftaki merdivenlerden, sırtmda frak
olduğu halde Emekli Orgeneral Fahri Özdilek kürsüye
çıktı. Bir dakika kadar ayakta durduktan sonra şu kısa
konuşmayı yaptı:
" — Mes'ut Inkılâbımız münasebetiyle Kurucu Meclisin
açılışını Istiklâl Marşı ile tes'id ediyoruz."
Bu konuşma üzerine salonun sağ tarafında yer alnuş
bulunan askeri bando lstiklâl Marşını çaldı ve marşımız
ayakta dinlendi.
Fahri Özdilek müteakiben Kurucu Meclisin açılışını
yapması beklenen Başkan Gürsel'in rahatsızlığı sebebiyle
müdavi tabiblerinin açılışta bulunmasına müsaade
etmediklerini bildirdi ve kendisinin bu açılışı yapmakla
vazifelendirildiğini söyliyerek Başkan adına konuşmasmı
yaptı.
Cemal Gürsel adına okunan konuşma 12 dakika sürdü.
Müteakiben Özdilek, temsilcileri şu sözlerle Atatürk için
iki dakikalık saygı duruşuna çağırdı:
Saygı duruşundan sonra Özdilek şu sözleri söyleyip
kürsüden ayrıldı:
" — Atatürk'ün Ankarasına lâyık bu binayı, duvarlan
hiç bir çarpık sesle kirlenip zedelenmeden tertemiz
olarak sizlere emanet ediyorum."
özdilek aynca ilk oturumu kapattı.
Saat 15.25'te en yaşlı üye Yusuf Kemal Tengirşek
tarafından oturum açıldı. Açış konuşmasmdan sonra
yoklama ile birlikte and içme merasimi başladı.
19.50 de and içme merasiminin sona ermesini
mütaakıp başkanlığa verilen takrirlerin okunmasına
geçildi.
Saat 20 de Başkan Tengirşek, pazartesi günü saat 15 te
toplanmak üzere Temsilciler Meclisinin ilk tarihi cekesini
kapadı.
BUGÜN Cumhuriyet
Soydaşlar zorda
7 OCAK 1991
Bulgaristan'da Türk azınlığa iade edilen haklara karşı
protesto gösterileri sürerken, Bulgaristan Dışişleri Bakanı
Boiko Dimitrov, ülkesinin, topraklarında bir Türk
azınlığın v-arlığını tanımayacağını açıkladı. Bu arada
Bulgaristan Devlet Başkanı Petar Mladenov, gösterilerin
yoğunlaşması üzerine ülkede "birlik" çağrısında
bulundu.
vjislo f T
DUNYA'DA BUGUN
Lerangrad
Londra
Madnd
Mılano
Momreal
Mostava
Mûnh
New York
Oskj
Pans
Prag
ftyad
Roma
Sotya
Sam
•fel AMV
liflus
^ 5 v ? ~ ^ S r Atirıj
Kahire • Y 7°
T4BT1SMA
'Beşiktaşta Bir Cevelan' Üstöne
Dinamizmini yitiren, yeni toplumun koşullarına uymayarak
çağdışı kalanlar tasfiye olur, ya da kitaplarda yazdığı gibi
"münkariz olur". Toplumbilimin ya da siyaset biliminin
gerçeği budur; bu "inkirazı" önleyecek hiçbir umar da
bulunamamıştır.
Çelik Gükrsoy 25 aralık günü Cumbu-
riyet'e yine "konuk" olmuş. Bu kez Beşik-
taş'u "cevdan" ediyor. Eski Yıldız'dan asa-
ğı, nostaljik bir düşün peşine takılmış, Tuz-
baba, Ortababce, Hayrettin Paşa deyip de-
niz kıyısına kadar iniyor. Orada, mal mü-
durlüğundekj iyi yürekli memur amcayı
anımsayıp düşten uyanıyor ve soruyor: "Ne-
redesiniz o insanlar?" Yanıtsız kalmaya
mahkûm bir çağrı bu. Gülersoy'un seslen-
diklerinden geriye bir şey kalmadı gibi: Bü-
tün lstanbul'da, buradaki konukluk süre-
leri iyiden iyiye daralmış, yorgun ve mut-
suz küçük bir azınlık. Hepsi bu. "tstanbul-
nn yeni azınlıkları" ya da "Yeni tstanbnl-
un azınhklan"... Diliyle, davranışıyla, zev-
ki ve estetik anlayışıyla, dünyaya bakışı ve
değer yargılanyla kendisine hiç benzemeyen
yığınlardan oluşan ezici çoğunlugun
"muhasarasında" bunalan, ezilen, üzülen ve
büsbütün yok olup gitmeyi tevekkülle bek-
leyen zavallı bir azınlık! Sait Faik'in "dün-
yaya hayretle bakmaya dogmıış" tipleri gi-
bi, evinin bahçesinde hiç ayva ağaa görme-
miş, "Uhtaboş"un lafını bile duymamış,
"fiyet, dıvar, silihtaraga" gibi sözcüklerle
konuşan kimseye rastlamamış "insan yıgın-
lanna", hayretle ve de dehşetle bakan mut-
suz ve şaşkın bir azınlık. Kaba sabalığa "di-
munizm", kaypaklığa "gerçekçilik" yavan
ezgilere "milii musiki", zevksiz manzume-
lere "şiir", boyalı kâğıtlara "basın" denen
bu ortamdan uzanıp da "ben buradayım"
demeye mecalleri mi var? En kabasından
"homo economicus"lardan oluşan bu
"kahhar" çoğunluğa karşı, başka bir dün-
yanın değer yargılarında direnen "o
insanlan" boş yere arıyor Gülersoy. Bu ko-
nuda hiç iyimser olmayalım: Devrini dol-
duran gıdiyor; yüzyıllarca önce tbni Haldun
saptamış bu gerçeği: Dinamizmini yitiren,
yeni toplumun koşullarına uymayarak çağ-
dışı kalanlar tasfiye olur, ya da kitaplarda
yazdığı gibi "münkariz olur". Toplumbili-
min ya da siyaset biliminin gerçeği budur;
bu "inkirazı" önleyecek hiçbir umar da bu-
lunamamıştır.
Gözlemlediğimiz süreç bu olduğuna gö-
re şimdi "o insanlan" çağırmak yerine baş-
ka bir şey yapmalıyız: Onların ve onlardan
önce gelenİerin burada yaptıklan, diktikkri,
yarattıklan bir şeyleri korumaya ve kurtar-
maya çalışabiliriz. Birkaç anıt yapı, on beş
yirmi tane özgün ev, birkaç sokak, bir iki
soylu çeşme vb. bu soyu tükenen kuşakla-
rın burada "insan gibi" yaşamış olduklan-
nın kanıtı ya da belirtisi olarak korunup
saklanabilir. Bunun için önümüzde iyi bir
fırsat da var: Kökü bu ilçede olan B«şiktaş-
Belediye Başkanı Ayfer Atay'ın himmetiy-
le Beşiktaş merkezi için kapsamlı bir pro-
jenin geliştirilmekte olduğunu biliyoruz.
Konuk yazarımız Gülersoy, bu gibi işlerin
yolunu yöntemini iyi bilenlerin başında ge-
len kişi olarak, bu proje çerçevesinde, Be-
şiktaşlı dostlarının özlemlerinin gerçekleş-
mesi için kollarını sıvamaz mı? Bu tür giri-
şimlerin ne büyük zorluklar getirdiğini, iyi
niyetli insanların başına nasıl işler açtığını
biliyorum. Ama bunun başka yolu da yok;
öncüsu olmayan eser yaratılamıyor. Benim
işim değil, ama yülardan beri bana dert olan
bir şeyi de bu vesileyle ammsatmak istiyo-
rum: Açıkhava Tiyatrosu'nun girişinin kar-
şısındaki duvara yamanmış bakımsız mer-
mer çeşme, Beşiktaş'ın merkezindeki yerin-
den, sanırım 1940'lann sonuna doğru sö-
külerek oraya taşınmıştır. Otobüslerin park
yeri olarak kullamlan yol kenannda, yük-
sek karoserli araçların perdelediği bir me-
kânda, işlevsiz olarak duran bu çeşmeyi ora-
dan kaldırarak, ait olduğu eski yerine, Be-
şiktaş'ın yeni projedeki meydanına götür-
meye ve burada yine eskisi gibi iki yüzlü ola-
rak kurmaya ne dersiniz? Çağırdığımız "o
insanlar"ın, bir beton parçasına takılmış sı-
radan bir musluk yerine, boyle görkemli bir
mermer yapıya bağlı sanatkârca dökülmüş
bir çeşmeden su içtiklerüıi ammsatmak, on-
lara karşı bir saygı borcunun gereği sayıl-
maz mı?
AYDIN AYBAY
Cniversitelerimizde Bölöm Manzaraları
1980 sonrası düzenlemelerle büyük rahatsızhklar içinde
bulunan üniversitelerimiz, 10 yıldır ülke gündeminin ilk
sıralannda yer almaktadır.
Gelişmiş ülkelerde olduğu üzere, ülke-
mizde de üniversitelerin esas bileşeni olan
bölümler, genel olarak lisans duzeyinde (4
yılhk) eğitim-öğretimin yapıldığı birimler-
dir. Bölümler, fakülteleri; fakülteler de üni-
versiteleri gluşturur. Gene, bölûnıler, aıja,-,
bilim (veya anasanat) dallanna; anabilim
dalları da bilim (veya sanat) dallanna ay-
rüırlar. Bölüm düzeni ile fakülteler, âdeta
koordinatörlük ile sınırlandınlmışlardır.
Şimdi, bu esas bileşenin yapısına ve işle-
yişine bakahm: 1980 sonrası çıkanlan 2547
sayılı yasaya göre bölüm başkanı, dekan ta-
rafından atanmaktadır. Atama yöntemi de-
mokratik değildir. Çünkü demokrasinin te-
meli seçimdir, kendi kendini yönetmedir.
Üniversitelerin bu en temel bileşeninin ça-
tısı çatılırken, demokrasinin temeline aykı-
rı, taraflılığa açık bir yaklaşım seçilmiştir.
Bölüm başkanı, bölümü taraflı ve keyfi
yönetebilir. Atama ile gelenler, kendileri-
ni, yönettikleri insanlara karşı değil, ata-
yanlara karşı hesap vermekle yükümlü his-
setmektedirler. Yönetilenlerin (öğretim üye
ve yardımcılar, öğrenciler, diğer çaüşanlar),
taraflüığı ve keyfiliği önlemeleri olanaksız-
dır. Çünkü, yeni düzenlemelerde, yöneti-
lenlere, katılım ve denetim hakkı verilme-
miştir. Her ne kadar bir bölümdeki anabi-
lim dalı baskanlarından oluşan bölüm ku-
,rulu Ugili yönetmelikte (Üniver&ıtekiiie-
Akademik Teşkilat Yönetmeliği) yer alıyor-
sa da bu kurulun bir değeri yoktur. Çünkü
kurul, daruşma niteliğinde olup bölüm baş-
kanının kişisel yetkileri geçerlidir. Diğer ta-
raftan, anabilim dab başkanlannın atanma-
sı; bölüm başkanınm önerisi üzerine, dekan
tarafından yapılmakta olup bunun da key-
fıliğe tam olarak açık olduğu ortadadır. Da-
ha da önemlisi, yukanda açıklanan bölüm
kurulları, bazen Karadeniz Teknik Üniver-
sitesi'nde olduğu gibi hiç işletilmemektedir.
Yüksek Ögretim Kurulu'nun çıkardığı
' bir diğer yönetmelikle (Yuksek Öğretim Ku-
rumlarında Akademik Kurulların Oluştu-
rulması ve Bilimsel Denetim Yönetmeliği),
bilimsel faaliyetlerle sımrlı olmak üzere,
seyrek (yarıyılda bir kere) olarak toplanan
ve bölümdeki ders sorumlulanndan (öğre-
tim üyeleri, öğretim görevlileri, okutman-
lar) oluşan, akademik bölüm kunılu oluş-
turuhnuştur. tlgili yönetmeliklerde, yapıla-
n, işlevleri farklı olan bölüm kurulu ve aka-
demik bölüm kurulu ayn ayn yer almışken,
üniversitemiz bu kunıllardan sadece birini
secme hakkına sahipmiş gibi akademik bö-
lüm kumlunu seçip, uygulamak istemiştir.
Bunu yaparken de akademik bölüm kuru-
lunu son derece etkisizleştirmiş ve cılızlaş-
Urmıştır. Çünkü kurulun gundemr, sadece
bölüm başkanı tarafından belirlenir. tlgili
yönetmelikte tutanakların tutulması, katı-
lanlarca imzalanması yer aldığı halde, bu
işlemlerin hiçbiri yerine getirilmemektedir.
Böylece, akademik bölüm kurulunun
varhğı ve yokluğu birbirine karışmakta ve
göstermelik olarak kalmaktadır.
1980 sonrası düzenlemelerle büyuk rahat-
sızlıklar içinde bulunan üniversitelerimiz, 10
yıldır ülke gündeminin ilk sıralannda yer
almaktadır. Ara rejimlerin derin izlerini ta-
şıyan üniversitelerin çağdaş duzenlemelere
acil gereksinimi vardır. Bu açıdan, 1990yüı
iyi değerlendirümeli, gereken önlemler aün-
malıdır.
Doç. Dr. BAYRAM UZUNER
KTL tnşaat Muhendisliği Bölümü
Trabzon
İLAN
CİHANBEYLt SULH CEZA
MAHKEMESİNDEN
Esas No
KararNo
Davacı
Sanık
Suç :
Suç Tarihi :
Karar Tarihi
1988/73
1990/135
K.H.
Mustafa Tuncer, Mehmet oğlu Sultan'dan olma
1968 D.lu Cihanbeyli İlçesi Damlakuyu
köyünden aynı yer nüf.suna kayıtlı halen
Cihanbeyli ı'.çesi Bahçelievler Mahallesınde
ikamet eder evil çocuksuz okur yazar
sabıkasız, tuzculuk yapar TC lslam
Gıda maddeleri tüzüğüne muhalefet
4.2.1988
5.11.1990
Yukanda açık kimliği yazüı bulunan sanık hakkında verilen hük-
mün ilanına karar verilmiş olmakla,
Sanık Mustafa Tuncer'in eylemine uyan TCK'nun 396 maddesi uya-
nnca takdiren 3 ay hapis ce 5000 TL. ağır para cezası ile cezalandı-
nlmasına 647 sayılı yasanın 4/1 maddesi uyarınca sanık hakkında
hukmolunan hapis cezasının suç tarihine göre beher günü 300 TL.
hasabı ile 27.000 TL. ağır para cezasına çevrilmesine, TCK'nun 72.
maddesi uyannca sanık hakkında hukmolunan aynı neviden para ce-
zalannın içtima ettirilerek sonuç olarak samğın 32.000 TL. ağır pa-
ra cezası ile cezalandınlmasma, saruğa verilen ceza 647 sayılı yasanın
6. maddesi geregince ertelenmesine, sanığa verilen ceza TCK'nun 402/1
maddesi geregince samğın cürme vasıta kıldıı meslek ve sanatının 3
ay süre ile tatiline; takdiren işyerinin 7 gün süre Ue kapatılmasına karar
verilmiştir.
TCK'nun 402/2 maddesi geregince ilan olunur.
Basın: 17104
tLAN
CÎHANBEYLt SULH CEZA
MAHKEMESİ
1989/55
1990/110
K.H.
Mehmet Üçleroğlu, Rifat Oğlu, Dilfuruz'dan
olma 1955 D.lu Cihanbeyli ilçesi Yeniyayla
Mahallesi nufusuna kayıtlı aynı yerde ikamet
eder, evli 2 çocuklu okur yazar. Sabıkasız, TC
lslam Tuz imalatcılığı yapar.
Cıda maddeleri tüzüğüne muhalefet
10.11.1988
15.10.1990
Yukanda açık kimliği yazılı bulunan sanık hakkında verilen hilk-
mun ilanına karar verilmiş olmakla,
Sanık Mehmet Üçleroğlunun eylemine uyan TCK'nun 396/maddesi
uyannca takdiren 3 ay hapis ce 5.000 TL. ağır para cezası ile ceza-
landınlmasma, 647 sayılı yasanın 4/1 maddesi uyarınca sanık hak-
kında hukmolunan hapis cezasını suç tarihine göre behergünü 300
TL. hesabı ile 27.000 TL. ağır para cezasına çevrilmesine, TCK'nun
72. Maddesi uyarınca sanık ha.kkında hukmolunan aynı neviden pa-
ra cezalannı içtima ettirilerek sonuç olarak samğın 32.000 TL. ağır
para cezası ile cezalandınlmasma, sanığa verilen ceza 647 sayılı ya-
sanın 6. maddesi geregince ertelenmesine sanığa verilen ceza TCK'nun
402/1 maddesi geregince samğın curme vasıta kıldığı meslek ve sa-
natının 3 ay süre ile tatiline, takdiren işyerinin 7 gun süre ile kapatıl-
masına karar verilmiştir.
TCK'nun 402/2 maddesi geregince ilan olunur.
EsasNo
KararNo
Davacı
Sanık
Suç
Suç Tarihi
Karar Tarihi
İLAN
CİHANBEYLt SULH CEZA
HÂKİMLİĞl'NDEN
Esas No
Karar No
Davacı
Sanık
1987/60
1990/126
K.H.
1- Hasan Arıkan, Mehmet ve Guluzar'dan
olma, 1946 D.lu, Cihanbeyli ilçesi Yeşilöz
Mahallesi nüf. kayıtlı, halen aynı yerde otunır,
evli, 3 çocuklu, okur yazar, sabıkasız, TC,
Islam, nakliyecilik yapar.
2- Hüsrev Ahmet Dikici, Hasan ve HaticeMen
olma, 1964 D.lu Cihanbeyli Atçeken mahallesi
nüf. kayıtlı, aynı yerde ikamet eder, evli, 1
çocuklu, okur yazar, sabıkasız, TC, tslam, tuz
imalatçısı.
24.7.1984
Gıda Maddeleri Tüzuğu'ne muhalefet
31.10.1990
Yukanda açık kimlikleri yazılı bulunan sanıklar hakkında verilen
hükmün ilanına karar verilmiş olmakla;
Sanıklar Hasan Arıkan ile Ahmet Dikici'nin eylemlerine uyan
TCK'nın 398. maddesi uyannca takdiren 3'er ay hapis 5.000 TL. ağır
para cezası ile cezalandınlmalanna, 647 sayılı yasanın 4/1 maddesi
geregince beher günü 300 TL!den 27.000 TL. ağır para cezasına çev-
rilmesine, TCK'nun 72. mad. gereğince aynı neviden para cezalan
içtima edilerek 32.000'er TL lira ağır para cezası ile ayn ayn ceza-
landınlmalanna, 647 sayılı yasanın 6. mad. uyannca bu cezalannın
ertelenmesine; TCK'nın 402/1 mad. gereğince sanıklann cürme va-
sıta kıldıklan meslek ve sanatlarından 3'er ay süre ile tatillerine; tak-
diren işyerlerınin 7'şer gün süre ile ayn ayn kapatılmasına; karar
verilmiştir.
TCK'nun 402/2 maddesi gereğince ilan olunur.
Basın: 17106
Suç tarihi
Suç
Karar tarihi
tLAN
ÇİÇEKDAĞI
KADASTRO HÂKİMLİĞt'NDEN
Esas No: 1972/29
tlçemiz Bahçepınar köyünden davacı Osman Alişiroğlu'nun dava-
lılar Hazine, Bahçepınar Köyü Muhtarlığı, Muammer, MUnür, Gü-
lüşan Şahin, Binnaz Şahin mirasçıları, Abbas Şahin mirasçılan ve
Davut Şabapoğlu mirasçıları aleyhine açmış olduğu tescil davasının
mahkememizde yapılan açık yargılaması sırasında verilen ara karan
uyarınca;
Davalılardan ölü Abbas Şahin mirasçıları Hasan, Ayşe, MUnev-
ver, Hilmi oğlu Hacımusa'nın mirasçılan Zübeyde, Servet, Faika, Yıl-
maz, Mustafa, Rıza Şahin, davalı Davut Şabapoğlu mirasçılan
Rahime, Hasan, Galip, Ayşe, Raife, Zeliha, Hüseyin, Neset, Şerife,
Fariziye, Güllü, Neclâ, Ayla, Hasan, Recep Şabapoğlu ve davalı Binnaz
Şahin mirasçılan Hasan, Hayri, Ayten, Coşkun ve Gürsel Şahin'nin
tüm aramalara rağmen açık ve kesin adreslerinin bulunmaması ve
adlarına çıkartılan davetiyelerin bilatebliğ iade edilmesi nedeni ile yu-
kanda adı geçen davalı mirasçılanmn 1972/29 esas sayılı dosyanın
duruşma günü olan 7.3.1991 günü saat 9.00'da Çiçekdağı Kadastro
Mahkemesi'nde hazır bulunmaları ya da kendıleriru bir vekil ile temsil
ettirmeleri davetiye yerine kaim olmak üzere ilanen tebliğ olunur.
20.12.1990
Basın: 17112
POUTIKA VE OTESI
MEHMED KEMAL
Pisi Pisine Ölmek...
Okurken tüylerim diken diken oldu, bir yere not ettim. Belki
günün birinde yazarım diye düşündüm. Yazdıklarımın bir ya-
rarı oluyor mu? Böyle asarımlı, keserimlisi son zamanlarda
gelmedi. 'Besleyecek miyiz, elbette asacağız' demesine bu
tüy dikti. Kişi belki düşünür de aradan bunca yıl geçti, akJı-
na bile gelse söylemez. Bir de övüne övüne söylüyor. Kimbi-
lir daha ntceleri torbasında doludur. Tüylerim diken diken olsa
da işte not ediyorum:
"...Ölmekten korkmuyordum. Ama pisi pisine vurulmak is-
temiyordum. Bir aralık, konsey üyesi arkadaşlarla konuşur-
ken, 'Eğer beni ve bu arada sizlerden de bir veya ikinizi öl-
dürecek olurlarsa, en kıdemli arkadaşımız emir ve komutayı
alır, görevi sürdürür. Hangi örgüt bu suikastı yapmtş ise, o
örgüte mensup ve tutuklu bulunanların hepsini kurşuna di-
zersiniz. Böylece başka örgütlere de gözdağı verilmiş olur'
dedim."
Pisi pisine ölmek istemiyormuş. İnsan niye pisi pisine ölür
ki? Hem Saltık Paşa'yt çagırıyor bir darbe planı hazirlaması-
nı söylüyor, darbeyi yapıyor, ondan sonra da pisi pisine öl-
mekten korkuyor. Hey paşaların paşası, darbenin ertesi gü-
nü televizyonunda omzunda parıldayan yıldızlarla caka sa-
tarken içine pisi pisine ölme korkusu düşüyormuş. Pisi pisi-
ne ölmek!.. Herke pisi pisine ölmez, temizi temizine ölmek
vardır. Hem daha ölmedığıne göre pasanın nasıl öleceği de
belli değildir. Ölüm, kimine göre 'asude bir bahar ülkesidir',
kimine göre pisi pisine gitmedir.
Bir eşkıya türküsü vardır, şöyle der:
Yüce dağ başında koca bir kartal '
Açmış kanadını dünyayı örter
Kimi yiğıt vardır ölümden korkar
Ben korkmam ölümden er geç yolumdur
Dünya bu, kimi yiğit vardır ölümden korkar, kimi de bağrı-
nı açar, güle oynaya ölümü karşılar.
Hani o halılarla, kılımlerle döşenmiş balkonlarda görkem-
li görünümler içinde asarımlı, keserimli nutuklar söyterken
bir yandan da pisi pisine ölmekten korkarmış. Hitler de, Mus-
solini de böyle görkemli balkonlarda konuşmaz mıydı? Aca-
ba onların içinde de pisi pisine ölmek korkusu var mıyd? Hit-
ler bir bodrumda kendini zehirledi; pisi pisine mi öldü? Pisi
pisine sayılmaz, bir oranda cesurca bile şayılır.
Ya Mussolini önce öldürdüler, sonra ayagından darağacı-
na astılar Onunki nasıl bir ölümdu, pisi pisine mi? Kişi dün-
yaya gelişini bilir de nasıl gideceğini bilmez. Bilmediği için-
dir ki olur olmaz işler yapar, sonra da korkar. Şimdi Evren
Paşa'nın dünyaya nasıl geldiği belli de nasıl gideceği belli
değil... Pisi pisine mi, temizi temizi temizine mi, orası hâlâ
askıda... "Tanrı gecınden versin!.." diyelim, bekleyelım. Er-
ken gıderse insan kurtulur. Geç kalırsa neler görür, rteler
duyar...
Bir halk türküsü "sen ölme" der. "Sen ölme de ben sonu-
nu göreyim.." Bütün iş, başı değil sonu görmededir.
Ama Evren Paşa, darbeyi yaptığı için seviliyor. Seviliyor ki,
iktidarda iken yaptıklarını, becerilerini bir de anılarında an-
latıyor. Üstü örtüisün, kapatılsın istemiyor. Hep anılsın, bel-
leklerde tazelensin istiyor. Hre fırsatta da anılması için bir şey-
ler buluyor. Artık başta değil, emekli bir general ölümden
korkmuyordur. Siz oturduğu evin çevresinin korumacılarla sa-
nlı olduğuna bakmayın, onları ölümden korkanlar yapıyor. Ev-
ren Paşa'ya kalsa oturduğu kıyı kentinde sade bir yurttaş ola-
rak halkın sevgı kucaklamasında yaşayıp gidecektir. Kurşu-
na, sıram sıram dizilecek örgütler de yok!.. Nasıl olsa yaptı-
ğı darbe sonucu hepsi temizlenmiştır. Evren Paşa, yaptığı dar-
beyle, astığı kestiği gençlerle ortalığı huzura kavuşturmaya
gelmemiş miydi? Ortalık temizlenmiştir. Kimsenin de yüre-
ğine pisi pisine ölmek korkusu düşmesin. Taaa, bir dahaki
darbeye kadar... Bir darbe daha olursa. bir darbeci Evren,
•HPff«eraıw*üJilı !••••- »~***->*r>*'**m^
ÇALIŞANLARIN
SORULARI/SORUNLAR1
YILMAZ ŞİPAL
"Öğreninı ve lıizmetinıiz eşit"
SORU: Emniyet teşkilatında polis memunı olarak gorevli
iken, 1988 yılı sonunda 5. derecenin 6. kademesin-
den istegimle emekliye aynldıra.
30 Haziran 1988 tarihli Resmi Gazete'de yayımla-
nan 331 sayılı kararname ile bir kademe verilerek,
S. derecenin 7. kademesine yükseltildim.
331 sayılı kararnamenin yürurlük tarihinden öo-
ce emekliye aynlan benim gibi Emekli Sandıgı'na aym
ke$eneği ode\en. öğrenim ve hizmetimiz eşit olan bir
arkadaşım bu kararnameden yararianarak 5. dere-
ceden 4. dereceye yükseldi.
Aynı haktan yararianarak benim de 4. dereceye
yükselmem gerektiği konusundaki başvuruma, ka-
ramamenin yürurlük tarihi olan 30 Haziran 1988'den
sonra emekliye aynldığımdan söz edilerek istefirn geri
çevrildi.
Kararnameden sonra emekliye aynlanlar bu hak-
tan yararlanamaz mı?
SJL
YANIT: 30 Haziran 1988 günlü Resmi Gazete'de yayımlanan
ve aynı gün yürürlüğe giren 331 sayılı yasa hükmünde karar-
name ile devlet memurlarının ya da aylıksız izinli sayılan per-
sonelden Devlet Memurlan Yasası'nın "derece yukselmesine dair
hükümlerinde yer alan şartlan taşımakla beraber, 1.3.1975 ta-
rihinden sonra kadrosuzluk sebebiyle derece yükselmesi yapa-
mayanların bu şekilde geçen başarılı hizmet süreleri, öğrenim
durumlanna göre yükselebilecekleri dereceleri aşmamak kay-
dıyla her yılı bir kademe ve her üç yılı bir derece verilmek su-
retiyle kadro şartı aranmaksızın" değerlendirileceği, aynca 2182
sayılı yasaya göre kazanılmış haklann da sakh tutulacağı be-
lirtilmiştir.
Bunun yanı sıra da 1 Mart 1975 ile 30 Haziran 1988 arasın-
da emekli olanlann da bu haktan yararlanmalan öngörülmüs-
tür.
30 Aralık 1988 günlü Resmi Gazete'de yayımlanan 351 sayıh
yasa hükmünde kararname Ue de emniyet hizmetleri sınıfında
görev yapanlardan "a) Emniyet müdürleri ve bu sıfatı taşunakta
olan emniyet teşkilatı mensuplan ile başkomiser ve emniyet
amirleri dışında" kalan polis memurlarının öğrenim durumla-
nna bakılmaksızın 3. derecenin son kademesine yükselebilme-
leri sağlanmıştır.
5434 sayılı TC Emekli Sandığı Yasası'nın ek rrıadde 9'una göre
de "barem, teşkilat, kadro vesair konularda yapılacak değişik-
likler sonunda ayhk tutarlarında husule gelecek yükselmeler,
aynı rütbe, kadro unvanı ve dereceden bağlanmış bulunan emek-
li, adi malullük ve vazife malullüğü ayhklan ile dul ve yetırn
aylıkları hakkında da uygulanır!'
Bu durumda hizmet süreleri aynı olan ve öğrenim durumla-
n eşit bulunanlarm emekli aylıklarırun da eşit olması gerekir!'
tLAN
GAZİPAŞA İCRA CEZA
HÂKİMLİĞt'NDEN
Esas No: 1990/5
Karar No: 1990/18
Mal beyanında bulunmamak suçundan sanık Teoman Yazalı'ya Ga-
zipasa Pazarcı Mahallesi Iskele Yolu No: 39 Gazipaşa adresine ka-
rar tebliğ edilmiş ve bilainfaz hâkimliğimize iade edüdığinden, zabıtaca
adres tahkiki istenmiş ve adresi meçhul kaldığından 27.9.1990 tarih
ve 1990/5 esas 1990/18 karar sayılı ilamı ile 10 gun hafif hapis cezası
ile mahkûmiyetine karar verildiğinden sanığa ilanen tebliğine karar
verilmiştir.
Işbu mahkûmiyeı karan sanığa ilan tarihinden itibaren 15 gün sonra
tebliğ edilmiş sayılacağı karar yerine kaim olmak Uzere ilanen tebliğ
olunur.
Basın: 17110