19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
31 OCAK 1991 HABERLER CUMHURİYET/5 çıgırtkan' • ANKARA (Cumhuriyet Biırosu) — ANAP Genel Başkan Yardımcısı Galip Demirel, SHP Genel Başkanı İnönü'nün "Savaşa hayır çığırtkanlığY' yaptığını söyledi. Demirel, DYP'nin son günlerde izlediği politikadan, iktidar partisi olarak memnun olduklannı belirtti. Galip Demirel, dün düzenlediği basın toplantısında Körfc7 savaşında SHP'nin izlediği politikayı eleştirirken Inönü'nün, "Türkiye'nin savaşa girmesini SHP'nin muhalefeti engelledi" sözleriyle ilgili olarak "Buna kargalar bile güler" dedi. Demirel, "Fanatik bir şekilde savaşa hayır demekle savaş bitmez" diye konuştu. Mııhalefetin TRT ziyareti • tSTANBUL (AA) — İstanbul'daki muhalefet partilerinden 8'inin il yöneticileri, TRT îstanbul Bölge Müdürlüğü ve Magic Box'ı ziyaret ettiler. Yöneticiler, yetkililerden savaş aleyhtan yayınlara ağırlık verilmesini istediler. SHP 11 Başkanı Ercan Karakaş, DYP İl Başkan Yardımcısı Recai Dıblan, •RP 11 Başkanı Tayyip Erdoğan, TBKP II Başkanı Zeynep Vardal, SP İl Başkanı Mustafa Birçek, SBP MKYK üyesi Erol Kızılelma, YP İl Başkanı TUrksan Başer Kafaoğlu ve HEP İl Başkanı Osman Özçelik, dün ilk olarak TRT İstanbul Bölge Mudürlüğü'nü ziyaret etti. Basın Konseyi • »STANBUL (ANKA) — Basın ,Konseyi, soa günlerde görevlerini yapan gazetecilerin emniyet görevlileri tarafından gözaltına alınmalannı protesto ederek İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'ya başvurdu. Basın Konseyi'nden yapılan açıklamada, 25 ocak günü Tatvan'da Milliyet gazetesi muhabiri Ferhan Çelebi'nin polisler tarafından tartaklandığı ve filmlerine el konulduğu, Batman'da da Milliyet gazetesi muhabiri Kemal Tapan'ın bir süre gözaltına alındığı belirtildi. 28 ocak günü de Ankara'da 2000'e Doğru Dergisi Genel Yayın Yönetmen Yardımcısı Hasan Yalçın ve foto muhabiri Nail Bulut'un polisçe gözaltına alınarak bir gün nezarette tutulduğu belirtildi. Özelleşen tesisler • ANKARA (ANKA) — Sosyalist Birlik Partisi (SBP) Genel Başkan Yardımcısı Nedim Tarhan, savaş nedeniyle bütün dikkatler Körfez'e çevrilirken trilyonluk tesislerin özelleştirme adı altında sanayiciye peşkeş çekildiğini öne sürdü ve "Savaş ortamında köylü perişan edildi" dedi. Nedim Tarhan yaptığı açıklamada Körfez savaşı nedeniyle sömürünün daha da artınldığmı, zamlarm füze , gibi geldiğini, bunun da ureticileri perişan ettiğini kaydetti. SHP lideri DYP ile aralarında görüş ayrılığı olmadığınıyineledi Iııöııü:Savaş yanlıştırtnönü, gölge kabine toplantısından sonra yaptığı açıklamada bir soru üzerine "Ne kadar gayret ederseniz edin, iki büyük muhalefet partisi arasında esaslı görüş ayrılığı olduğuna beni ikna edemezsiniz. Bunlar Saym Özal'ın propaganda gayretleri" dedi. ANKARA (Cumhuriyet Biirosu) — SHP Genel Başkanı Erdal İnonii, Türki- ye'den kalkan uçakların, Irak'ı bombalaması karşısında, Türkiye'ye yönelik bir saldın olasılığının bulundu- ğuna dikkat çekerek hükümete, "Boş beyanlan bırakın. Vatan- daşlann can giivenliğini koru- yun. Hükümet birinci görevini ihmal etmiştir" dedi. lnönü, sa- vaşa karşı çıktıklannı, hüküme- tin bu konuda izlediği politika- ları onaylamadıklarını, ancak Türkiye'ye bir saldın halinde, Türkiye'nin kendisini koruyaca- ğını herkesin bildiğini, bunun Cumhurbaşkanı Turgut Özal böyle söyledi diye ortaya cıkma- dığını anlattı. lnönü, "tki mu- halefet partisi arasında görüş ay- nlığı olrjuguna ne kadar gayret ederseniz edin, beni ikna edemezsiniz" diye konuştu ve Türkiye'nin savaş hakkında bir anlaşması varsa bunun yazılı ol- ması gerektiğini söyledi. İnönü, SHP gölge kabinesi- nin dünku toplantısından son- ra yaptığı açıklamada, Körfez savaşındaki gelişmeleri ve Türki- ye'ye yansımalannı günü gününe izlediklerini, ancak iktidann halkın can ve mal güvenliği ko- nusunda gerekeni yapmadığının ortaya çıktığını anlattı. lnönü, Irak'ı bombalayan uçakların Türkiye'den kalktığmı, dolayı- sıyla Türkiye'ye bir saldın ola- sılığı bulunduğunu anımsattı ve "iktidann halka hâlâ bildirme- miş olmasını" eleştirdi. İnönu, özetle şöyle konuştu: "Türkiye'ye saldın olmamasını difa'yontz, ama böyle bir oiasılık var. Önce vatandaşı koruyacak- sınız, sonra Birleşmiş Milletler karannı uygulayacaksınız. Bir- leşmiş Milletler 'Vatandaşlannın can güvenliğini bırak, önce be- nim kararlanmı uygula' demiyor ki. İktidar birinci görevini ihmal etmiştir. Savaş tehlikesi ile kar- şı karşıya gelindiginde, vatanda- şı savunacak bir örgüt yok. Si- vil savunma örgütünün böyle bir oiasılık karşısında görevini yapması gerekirdi. Ama hükü- met 'Hazırlıklarınızı vaklinde yapın' diye talimat vermeliydi, vermedi. Madem ki hiikümetin aklında bo>le birşey vardı. Bu- nu daha evvelden düşünmesi ge- rekirdi. Muhalefetin çıkışı üze- rine şimdi yeni yeni harekete ge- çiyorlar, ama önlemier hâlâ ek- siktir. Boş beyanlan bırakıp bunlan yapmak lazım. Vatanda- şın can güvenliği bu kadar boş bırakılacak konu degildir." Bir gazetecinin, "Silahlı Kuv- vetler'den üç önemli istifa daha olduğu belirtiliyor. Bunun TBMM'de göruşülmesi için gi- rişimde bulunacak mısınız" so- rusuna da İnönü, şu karşıhğı verdi: ;. "Bu konuda ayrı bir bilgi sa- hibi değilim. Üzerinde dunılma- sı gereken önemli bir konu. TBMM'ye ve kamuoyuna bilgi verilmesi gerekir. Biliyorsunuz bir siıre önce en yüksek riitbeli komutan istifa etti, nedenini kimsenin bilmediği ortaya çık- tı. Başbakan Cumhurbaşkanı- nın bildiğini ima etti, Cumhur- başkanı 'Başbakan'a sorun' de- di. Tabii bunlar kandırmacaydı. Aslında ikisi de biliyorlardı. ama sorumluluk almak isteme- diler. Bu konuda TBMM'ye ve kamuoyuna bilgi verilmeli. De- mokrasilerde her şey açıklıkla olur. Ama 'Savaşa hayır, barış istiyonız' diyenleri gözaltına alı- yorlar. Demokrasinin gelmesi için yaptıgımız bütün girişimle- re saçma gerekçelerle karşı çıkı- yoriar." DYP ile görüş aynlığı yok "DYP'nin politika değiştirdiği söyleniyor. Genel merkez yöne- ücilerinden Tansu ÇUler, Körfez savaşı konusunda Türkiye'nin bir anlaşması varsa bunun yazılı hale getirUmesini istedi. Suin görüşunüz nedir" sorusu üzeri- ne de lnönü, şöyle konuştu: "Ne kadar gayret ederseniz edin, iki bihiik muhalefet par- tisi arasında esasb görüş ayrılı- ğı olduğuna beni ikna edemez- siniz. Bunlar Sayın Özal'ın pro- paganda gayretleri. Herkesi ya- nına almak, yanındaymış gibi gostermek istiyor. Sayın Çiller'in sovlediği gayet makul. Ben de katılıyonım. Aynı şeyi söylüyo- rum. Ortak hareket edecekseniz, ortada yazılı bir şey olmalı. Bu en basit harekettir. Yazılı olur- sa herkes çıkarlannı nasıl koru- yacağını bilir. Ama ortada yazılı bîr şey yok. Umanm Sayın Özal ne soylediğini kendisi hatırlıvor- dur. Elbet her partinin kendi po- litikası vardır. Ama şimdi DYP sözcüleri ile eskisinden daha çok, daha önce olmayan bcnzer- likler ortaya çıktı. Bu da iilke- nin bir macareye siiriiklenmesi- ne, Sayın Özal'a karşı ortak ha- reket etmeyi guçlendiriyor." Ecevit, iki günlük Güneydoğu gezisini değerlendirdû Ambargolubölge gîbi CELAL BAŞLANGIÇ NUSAYBİN- DSP Ge- nel Başkanı Bülenl Ecevit, "Körfez sava- şı"ndan etkile- nen sırıır bölge- lerinde yaptığı gezinin ardından Güneydoğu'yu "Sanki ekono- mik ambargo uygulanan bir bölge haline gelmiş" diye değer- lendirdi. Ecevit, Özal'ın Körfez bunalımım Türkiye'de bir rejim bunalıınına dönüştürdüğünü söyledi. Bir İngilizceye, bir Fransızca- ya tanınan serbestliklerin Kürt- çeye de tarunması gerektiğini sa- vunan Ecevit "Kürtçe serbest bı- rakılırken bence berhangi bir sı- nır düşüomemek gerekir. Tıirk- çe olmayan herhangi bir başka dile Türkiye'de ne olanaklar sağ- laaıyersa Kurtçeye de o olanak- lar saglanmalı" dedi. İncirlik'ten Silopi'ye kadar iki gün süren bir gezi yapan ve yol boyunca, Şanlıurfa, Viranşehir, Kızıltepe, Cizre gibi yerleşim bi- rimlerinde yurttaşlarla sohbet toplantılan gerçekleştiren Ece- vit, "Bölge halkının durumu", "Savaşa karşı muhalefet partile- rinin ortak piatformu", "Kiirt- çenin serbest bırakılması", "ÖzaJ'ın Körfez savaşına karşı aldığı tutum ve Türkiye'nin konumu" konulannda "Cum- huriyef'in sorulannı yanıtladı. "Körfez savaşı'' sonrasında, savaştan etkilenen sınır bölgele- rinde mcelemelerde bulunan ilk lider Ecevit oldu. DSP lideri bölgenin durumuna ilişkin ola- rak şu gözlemleri aktardı: "Yol boyunca beni en çok şa- şırtan ve en çok üzen, eskiden trafiğin yoğunluğundan geçil- meyen yolun bomboj, terk edil- miş gibi olmasıydı. Ûç beş oto- mobile ya rastladık ya rastlaya- madık. Kamyon ve otobüsler bu bölgeden aynlanlan taşı>ordu. Bölgede ucuz mazot satan yer- lerin hepsi kapanmıştı. Cizre ve Silopi'de çarşılann büyük bir kısmı tamamen kapanmış du- nımda. İş hayatı durmuş, trafik durmuş. Sanki ekonomik am- bargo uygalanan, sanki ekono- mik ambargonun hedefi bir böl- ge haline gelmiş. Hiçbir yörede gaz maskesi yok. Hiçbir yerde doğru dürüst sığınak yok. Tür- kiye'ye bir savaş tehlikesi getiri- lirken önce bunlan düşünmek gerekir. Eğer bunlar sağlanma- mışsa savaştan uzak kalmak ge- rekirdi. Çünkü Saddam kendi halkına karşı bu silahlan kullan- mış. Bize haydi haydi kullanır." Türkiye'de "tiim engellere ECEVİT DİYARBAKIRDA — DSP lideri Ecevit, Diyarbakırda yaptığı basın toplantısında da TRT yayınlanyla kamuoyunun savaşa haarianmak istendiğini söyledi. Ecevit, Saddam için ise "Akıllı bir adam ve zeki bir satranç oyuncusu" ifadesini kullandı. (Fotoğraf: AA) rağmen" savaşa karşı oluşan ka- tan olayıvla ilgili Taksim toplan- saklıyken, anayasaya koyulan o muoyunu değerlendiren Ecevit göruşlerini "savaş karşıtı göste- rilerin engellenmesi çok garip. Dünyanın hiçbir yerinde barış lehine yapılan gösterilerin ya- saklandığı, duyulmamıştır, gö- rülmemiştir. Yalnız Türkiye'de oluyor. Bu çok garip bir şey, ama beni çok umutlandıran şey, bölge htlkının üzerindeki tiim baskıya rağmen açıkça savaş is- temediğini ha>kırması oldu. Çok ilginç geldi bana" diye dile getirdi. "Muhalefet partilerinin sava- şa karşı oluşlurmaya çalıştıkla- n ortak platforma yaklasımınız nedir?'' sorusunu Ecevit şoyle yanıtladı: "Zaten fiilen öyle bir ortak platfonn oluşmuş durumda. Ya- ni her partinin kendi uslubu içinde buna karşı çıkması ben- ce yeteri kadar etkili. Onun ötesi yapay olabilir ve birtakım şey- ler olabilir. İstanbul'da Bulgaris- tısında yaşanan birtakım tatsız- lıklar da olabilir. Çunkü disip- lin sağlanamaz. Her partinin a>- n müşterisi var. Aynca sızanlar olur. Onun için de bence her partinin kendi sorumluluğunu taşıdığı toplantılarda ve etkin- liklerde savaş karşıtı tutumu sür- dürmesi daha sağlıklı bir şey ve bir çoğulcu toplumun bir nok- tada birlestiğini göstermesi ba- kımından da çok önemli. Tür- kiye'nin savaşa bulaşması aley- hinde çok geniş bir konsensüs var. Biz ilke olarak başka ku- ruluşlann düzenlediği loplantı- lara katıimak istemiyoruz. Ken- di etkinliklerimizi yapıyoruz. Kontrol elden kacabilir, sakın- calı sonuçlan olabilir. Böyle bir ihtiyaç da bence yok." ANAP iktidarının "Kurtçeye konan yasağın kaldırıiması yo- lundaki çalışmalarını nasıl de- gerlendirdigi" biçimindeki bir soruya da Ecevit, "Ben daha ya- maddeye açıktan karşı çıkmış- tım. Elbet çok gayri insani. Geç bile kalındı. Çok iyi oldu bu ka- rann alınması. Özal'ın zihninde- ki planların bir parçası mı, o he- nüz daha belli degil" karşıhğını verdi. Körfez savaşından zarar go- ren yöre halkıyla ilgili olarak alı- nabilecek önlemlerle ilgili bir so- ru üzerine Ecevit, "Her şeyden önce ciddi can güvenliği önlem- leri alınması gerekir. Bolgede ekonomik hayatı canlandırmak için çeşitli projeler kullanılabi- lir. 1yi niyetle de olsa hüküraet garip bir karar aldı. İş >aratmak yerine kadro yaratmava \oneldi. Bunlara aynlan parayla ciddi is- tihdam olanağı yaratılabilir, üretken yatınmlara yönelinebi- lir. Kriz ne kadar sürerse sürsün bu topraklar bizim. Bölgede cid- di bir yatırım faaliyetini başlat- mak gerekir. Bu da halka huzur verir" dedi. Demirel: Saddamhn canı cehenneme tZMİR (Cumhuriyet Ege Bu- rosu) — DYP Genel Başkanı Sülevman Demirel, kuvvetler ayrılığı prensibinin uygulanma- dığını belirterek "O zaman tek kuvvet, tek kişi gelir. Bunun adı da şahıs ve zümre hâkimi>eti olur. Böyle hükümet, böyle >u- rülme olur mu? Böyle yüriıtme- yi yapanlar yürumelidir" dedi. Demirel "Saddam'ı Saddam yapan" ülkeler arasında Türk- iye'nin de bulunduğunu vurgu- layarak "Saddam yıkılmalıy- mış. Saddam'ın canı cehenne- me. Bizim meselenüz Turkiye" diye konuştu. DYP Genel Başkanı Süley- man Demirel dün Ege Sosyal Araştırmalar Vakfı tarafından düzenlenen "Yasama, Yürüt- me, Yargı ve Demokrasimiz" konulu toplantıda konuştu. Toplantıya çok sayıda parüü ve Egelı işadamuun yanı sıra Ana- kent Belediye Başkanı Yuksel Çakmur da katıldı. Demirel konuşmasının baş- langıcında demokrasi tanımı ve insan hakları üzerinde durdu. Demirel, "Eğer bir Ulkede hal- kın >üzde 80'inin reddettiği bir hükümet olabiliyorsa bu ulkede yasama, yurutme, yargı tartış- ması ikinci plandadır. Böyle bir hükümet demokrasi sayılabile- cek ülkelerin hiçbirinde yoktur. Yani bu iyi bir şey olsa başka ul- kelerde de olurdu. Bugün Tür- kiye'de demokrasi çok çarpıtıl- dı, tanınmaz hale getirildi" de- di. Demirel kendisinin de katı- lacağı barış panelinin iki ay ile- riye atılması konusunda da "Orada konuşulursa biz suç mu işleyecektik? Türkiye'nin aley- hine mi davranacaktık? Türki- ye'ye iğne batsa bize çuvaldız batar. Muhtemel suç ya suç iş- lerse korkusuyla bir yere vanl- maz. Bir korku toplumu olmak- tan çıkmaya mecburuz, güven toplumu olmalıyız" diye konuş- tu. Demirel daha sonra Saddam'ı yıkmaya kalkanlann "Çekilıne- yi taahhüt ederse savaş durur" demeye başladıklanna dikkat çekerek "Saddam yıkılmalıy- mış, öyle diyorlardı. Ya şimdi biz ne duruma düşüyoruz? Biz kraldan fazla kralcı oluyoruz. Efendim, Saddam bu haliyle kalırsa bize zarar verirmiş. Pe- ki ondan sonra diyorsunuz ki 100 milyar dolarlık petrol akıt- tık. Saddam bu petrolden aldı- ğı parayla harp etti. Saddam'ı Saddam yapan Ruslardır, Fran- sızlardır, bir de biziz. Petrol akı- tıvermişiz. Saddam'ın canı ce- henneme. Saddam degil mesele. Türkiye mesele" dedi. CUNEYT ARCAYUREK BARIŞ YURUYUŞU 2 Şubat 1991 Cumartesi Saat: 13.00 ABİDE-İ HÜRRİYET (Çağlayan) SAVAŞI DURDURALIM DYP, HEP, RP. SP. SBP. SHP. TBKP,Yeşiller İstanbul İl örgütleri 1. Hamur kağıda çok temiz, önlii arkalı. seri çekimlerde FOTO KO Pİ Doğan Copy 160 78 28 TFI Ortabahçe Cad. • No: 6O Beşiktaş Huviyetimi kaybettim. Hükumsüzdür. M. YAVUZ YILDIRIM Nüfus cuzdanınıı yitirdim, hukümsüzdür. ILKNUR KALAY AOKAYIP Biricik dostum, sevgili eşim, her şeyim UFUK'umu Yitirdim. Her şeyin CENAN ACIKAYIP Güzel yürekli, can dostumuz UFUK TORUNOĞLU'nu yitirmenin derin acısı içinde seninleyiz. LEMİS SARAN, AYŞE GÖKŞİN, MELİKE ILGEN, MENE BULDAM, FERAL ÜNGÖR, NtLGÜN ŞIKOĞLU, BANU BÖREKÇİ AaKAYIP Sevgili gelinimiz UFUK TORUNOĞLU'nu genç yaşta kaybetmenin acısı içindeyiz. Tanrı'nın rahmeti üzerinde olsun. BELKIS-DOĞAN TORIJNOĞLU AaKAYBIMIZ Sevgili arkadaşımız, dostumuz, iyi insan UFUK TORUNOĞLU'nu 29.1.1991 tarihinde kaybettik, acılar içindeyiz. Tüm yakınjarına, sevenlerine başsağlığı dileriz. ERKAN KIRELLt YAZIYOR Sonu Dualı Yutturmacının Dik Alâsı.. . ANKARA—Her gün yeni bir yaşa giriyor;TOsayesinde, yeni ve fakat, acayip bir şeyler öğreniyoruz. Taze örneği bir iki gündür tartışma masasına yatınldı. Kurtçe- ye özgürtük tanıyan karan biz, Paris Şartı'na, falan filan uluslara- rası kurallara bağlamaya çalışır, Türkiye'nin uygarlık alanında yeni adımlar atmaya hazırtandığını düşünürken Çankaya tepesinde "mukim" bir başkası "bir koyup üç almanın" yeni hesabını yapı- yormuş. Köşk değil, kapalı kutu. Resmi ve gayri resmi yağdanlıklarla, özkökü Çankaya'ya dayalı haber kaynaklan dahi üç almak için bir koymaya çalışan çabalardan habersizolduktan sonra... Rüşvet vermeye kaikardiye bu iktidara selam vermekten çekinenlerolay- ların aslını astannı, daha neler olacağını nasıl bilebilir ki? Neyse ki konuşmadan duramayanlar, kımi tıpsal tanımlama- lara göre "ağız istihali"nin verimkârlığı sayesinde önemli sorun- lann altında yatan gerekçedeki gerçek nedenleri kamuoyu bir iki gün içinde öğrenebiliyor. Geien bılgılerın doğru ya da yanlış yanlan olabilir, ama hiç de- ğilseTOiktidannın sorunlara bakış açtsındaki anatemelleri çizi- yor. Kürtçeyle ilgili karan açan sözlerden öğreniyoruz ki kısıtlı da olsa özgürlüğün asıl nedeni,TO'nüninsan haklanna, her insa- nın anadılinı kullanmasına duyduğu saygı değilmiş. Neymiş gerçek neden? Dillere destan iştihaya layık "sofra" ku- rulmayacakmış. Savaştan sonra kurulacak 'banş masasından" söz eden açıklamalanna göre "Sağlayacağımızyararlarağır bas- sın diye terazinin kefesıne Kürtçeyi koymaya" hazırlanıyormuş. Vah benım Kürtçe konuşan Türk vatandaşım! Yoksa masada adama sorarlarmış. "Ülkende 10 milyon Kürt var, Kürtçe bile konuşturmuyorsun" derlermiş. Bu engeli yık- mak gerekiyormuş. Irak'ıniASuriye'ninbir ' S F K : İMdarla muhalefeti bir p çabasınm yumruk olıvaya davet önüne ancak ve ancak busonginşimiegeçiie- biiirmiş. Ya insan hakia- olarak liderleri TO'nün yanına çıkarmayı hedef lanlar... Boşver şimdi! 3/3/7 ve aÇlkçaSI, 7D'/B her türlü lojistik destek u-- ^ * u veren bütün yazarlar yonKurtolduğunuaçık . . ' , , , seçik beyan ediyor. He- çızerler mşallahhh yeni yetkilere karşı çıkahar yarabbi! Amin! milyon diye direniyor. Acaba unutuyor mu? Bir iki ay önceki nüfus sayımında her şey vardı. Kürt müsün,Ermeni misinyada^hu- di mi sorusu nedense araştırmaya girmemiştı. Kısacası bugün Kürt, Yahudı, Rum, Ermeni kaç vatandaşımız olduğunu saptayan kesin rakamı, hatta yaklaşık sayılannı Türki- ye Cumhuriyeti Devletı "resmen bilmıyor". Yorumlara göre TC hü- kümeti, dünyada gıderek parlayan Kürt sorununa ciddi dayanak yaratmamak amacıyia gerçek sayıyı ıska geçmişti. Kesin gerçe- ğe karşın, işte rakam üstadı açıklıyor: Türkiye'de on mityonu Kürt, 57 milyon Türk vata idaşı var! Ne var ki bu resmi söz, yüreklerde burukluk yaratmıyor mu? Sağlayacağımız yararlar öne sürülerek yıllardır unutulan ve unut- turulmaya çalışılan Kürt kökenli Türkler, şimdi bir pazarlığın ana öğesıne dönüştürulmüyor mu? Bu, ister Kürt, ister Türk, kimüe- rindeki insana saygı ve sevginin kısıtlı ölçeği olmuyor mu? İktidar kanadından gelen son duyurumları bir gün yadsıya^K olursa hiç şaşırmayalım. Dun soylediklerini birbaşka gun\aol- madakıustalığınıbilmeyenkalmadı. ^ Kürt-Türk derken bir yandan da "Meclisin yetkilerini hükümeîe devrini" sağlayacak girışımleri başlatıyor. Geçen yıl, şubat 1990'da Anayasa Mahkemesi'nin bu yetkılere karşı çıktığını bile bile TÖ iktkjarı aynı yetkilerde direnırken elındeki güvence ne ola ki? Üye sayısında iktidar lehine son değişimler mi? Ve de iktidarla muhalefeti bir yumruk olmaya davet edenlere tercüman olarak liderleri TO'nün yanınaçıkarmayı hedef alan ve açıkçası, TÖ'ye her türlü lojistik destek veren bütün yazarlar çi- zerler inşallahhh yeni yetkilere karşı çıkarlar yarabbi! Amin! Sanatı, bilimi ve demokrasiyi geçmişten günümüze taşıyan, hepimizin hocası, Prof. Dr. TARIK ZAFER TUNAYA'yı sevgi ve saygıyla anıyoruz. Anı ve özlemlerini yaşatacağız. 68'li Öğrencileri TokOnıış Aleş, Ali Kaik A>dın, Vedst Altun, Aniye Anadoi. Nuran Ataban, Haşnıet Atahan, Jalide Aral. Fahri Aral, Mele Akalın, Orh»n Z. Akçar, Şahin Alpay. Alpa> Biber, Osman Bahadır. İnci Be^pınar. Mebdi Beşpınar. Namık Kemal Bo>a, Kadir Bakogln, Kemal Bingollü. Mural Belge. Umur Buga>. Şuknı Ceytaan. Kıvmel Coşkun. Aıilla Coşkan, Mehmel Can. Melin Cengiz, Zihni Çetiner. Deniz Çamlıbel, Akın Çılako^lu, A>şin Derbenl, Banş Derbenl, Nurettin Demırdoven, Necmi Demir. Zulfıi Dicleli, Alla> Direk, Refik Durbaş. Celal Dogan, Şaayip Dilmen. A. Rıza Dizdar, Muammer Demirtaş. Fehmi Dalgan, Erol Ergen, Mobeccel Enem, Raif Ertem, Tamer Erdogan, Cevat Ercişli, Halil Ergün, Gokalp Eren, Melin Erkan, Ertugrul Ginay. Mnstafa tlker Gurkaa, Şıikni Güner, Tunç Goze. Yucel Gıirsel. tnci İşbulur, Işık Inanç. Bilgin lnaııç, O. Cavil Ijigun. Ha>ri İçli. Sıdıka Kunıl, Saim Kurul. Erdal Kalkan, Hale Kıyıcı. Mustafa Lulfi Kıyıcı. Cavil Katak. Şafak Koba$, Kazım Kolcuoglu, Kasım Kolcooglu, Ertağrul Kürkçu, Hnseyin Kvsb, Alp Kuran. Oklay Kök, Hidayel Kaya, Ahmel G. Ketenci, Salman Kaya. Osman Kiper, Cengiz Ka>ıtmazer. Mumin Karaoglu, Haşim Mısır, Boıkurl Nuhoglu. Mehmel Okfuoglu, Selahattin Okur, Sibel Özbudun, Mural Özdabak, Rasim Öz. Nizar Ozkaja, Hamza Ozkan, FeVzi Örnek, tbrahim Ozlen. Gurkan Rişvanoglu, Znhre Sururu, Mehmel Sunkıi, Erim Suerkan. Mehmel Saga>. Edip Sakarya. Palal Sabuncu, Abdullah Scrvel, Zehra Şenoguz, Cihan Şenogıu, Afşar Timuçia. Elif Tolon, Büleal Tanör, Hulki Tannyar, Nahit Tore. Mehmet Tansug. Huseyia Tozlo, Taşkın Tanman, Celaleıtin l slaer, Tuncav Lzun. Melih Izel. Nizamettin İistundag, E>up Yıldınm, Ziya Vümaz, LuıH \1ltna2, Levenl Yılnaz, Nurettin \akar, Necraeıtin Nazıcıoğlu, Esen Yucel. Sevgili öğretmenim Prof. TARIK ZAFER TUNAYA Bizim kuşağa insan onurunun yüceliğini, yasama sevincini ve yurtseverliği öğrettin. Bize öğjettiğin erdemleri ve yaşam sevgisini yaşatabildiğimiz sürece seni hiçbir zaman yitirmemiş olacağız. BOZKURT NUHOĞLU OLUM Sevgili aile büyüğümüz İSMAÎL HAKKI DURAK'ı kaybetmenin derin üzüntüsü içindeyiz. Allah rahmet eylesin. DURAK, BÖRÜTEÇENE, StPAHt AİLELERİ Şişli'de 85 m2 işyerine kiralık daire Tel: 147 46 27 146 95 06
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle