Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
17 OCAK 1991 HABERLER CUMHURİYET/5
Aybar: Savaşı
Ozal istiyor
• lç Politika Servisi—
Mehmet Ali Aybar, ABD
uçaklarının çağnlmasının
yanlış olduğunu belirterek
özal'ın savaş kazanan
cumhurbaşkanı olmak
istediğini belirtti. Aybar
dün gazetemize yaptığı
açıklamada şunlan söyledi:
"Savaş oldubittiye
getirilemez. Sayın özal
baklayı ağzından çıkardı.
'Üslerdeki ABD uçaklan
nedeniyle Saddam
misilleme yaparsa savaşa
girebiliriz' dedi. Peki
uçaklar neden çağrıldı?
Irak Türkiye'ye saldınrsa,
ABD uçaklan iki saatte
Incirlik'e gelebilirlerdi.
Oysa Irak'ın Türkiye'ye
saldırmakta çıkarı olmadığı
açık bir gerçektir. Neden
iki cephede savaşsın?
Demek ki uçaklarm
çağnlması yanlıştı. özal da
bunu bilir. Ama özal krizin
başından beri Türkiye'yi
savaşa sokmak istiyor:
Savaş kazanan
cumhurbaşkanı olacak.
Oysa cumhurbaşkanırnn
savaşa karar verme yetkisi
yok. Anayasaya göre bu
yetki Meclis'in. Savaşı oldu
bitti haline getirerek
Meclis'ten yetki istemek ise
suçtur!'
Olçer: Savaş
istemiyonız
• ANKARA (UBA) —
Türk Tabipleri Birliği
(TTB) Başkanı Selim Ölçer,
savaşın bir felaket
olduğunu belirterek,
"Kesinlikle savaş olmasını
istemiyoruz. Türkiye böyle
bir felakete
sürüklenmemelidir" dedi.
Türk Tabipler Birliği
Başkanı Selim Ölçer, "savaş
ve sonrası" konulu bir
basın toplanüsı düzenledi.
Selim ölçer, kitlelerin
sağiığının korunması söz
konusu iken hekimlerin
mutlaka savaşa karşı
çıkmak zorunda
olduklarını, bu nedenle
hem hekimler hem de TTB
olarak savaş istemediklerini
söyledi.
'Banş reçetesi'
• İZMİR (Cumhuriyet Ege
Biirosu) — Sağlık meslek
odaları yöneticileri
yazdıklan reçetede savaş
hastalığına karşı "banş
ilacmın" sürekli
kullanılmasının gerektiğini
belirttiler. Körfez krizinin
gündeme gelmesiyle birlikte
olası bir savaşa karşı,
açıklamalarıyla sık sık
banşı gündeme getiren
sağlık meslek odaları
yöneticileri bu kez de
savaşa ilginç bir yöntemle
karşı çıktılar.
Vakıf
üniversiteleri
• ANKARA (AA) —
TBMM Plan ve Bütçe
Komisyonu Başkanı Yusuf
Bozkurt Özal, hükümet
tarafından geri çekilen
vakıfların kuracakları
yüksekokullarla ilgili yasa
tasansını benimsedi. Özal,
TBMM Başkanlığı'na bir
önerge vererek, hükümetçe,
Plan ve Bütçe
Komisyonu'nda bir kez
daha görüşülmek üzere
genel kuruldan çekilen,
2547 sayılı Yüksek Öğretim
Kurumu'nun bazı
maddelerinin değiştirilmesi
ve Bilkent'e "üniversite" adı
verilmesini öngören yasa
tasansını benimsediğini
bildirdi. Böylece, yasa
tasansı, içtüzüğün 76.
maddesi uyarınca genel
kurulda görüşülecek.
ISargı çalışanına
tazminat
• ANKARA (AA) —
TBMM Genel Kurulu,
yargıda çalışan personele
maaşlannın yüzde 25'i
oranmda, "adalet hizmetleri
tazminatı" verilmesini
öngören yasa tasansını
kabul etti. Benimsenen
yasaya göre yüksek
mahkemeler, Yüksek Seçim
Kurulu, il ve ilçe seçim
kurulları, Sayıştay, ceza
infaz kurumlan, icra
müdürlükleri, ticaret sicili
ile adli idari ve askeri
yargıda görevli personele
maaşlarının yüzde 25'i
oranında "adalet hizmetleri
tazminatı" verilecek.
Inönü savaşı TV'den izledl Çetin'le birlikte GenelMerkez'e gitti
'Savaş kısa zamanda bitsirîİnönü, gölge kriz kabinesinin halkı tehlikelerden
koruma amacıyla görev yapacağım açıkladı.
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) — SHP Genel Başkanı Er-
dal İnönü, saat 03.20'de kendi-
sini arayan Cumhuriyet muha-
birine "Televizyondan izliyo-
rum. Kısa zamanda bitmesini
diiiyorum. Şimdilik başka de-
ğerlendirmem yok. Anlaşılan
Soudi Arabistan havaalanların-
dan kalkan uçaklar harekât
yapıyorlar" dedi. aynı saatlerde
Genel Sekreter Hikmet Çetin de
barış çağrılannı yinelediklerini
söyledi. İnönü ve Çetin daha
sonra genel merkeze gelerek ge-
lişmeleri izlediler.
İnönü başkanhğında top-
lanan SHP gölge kabinesi,
savaş öncesi ve savaş süresince
halkı tehlikelerden korumak
amacıyla uyarı görevi yapacak
"gölge kriz kabinesi" oluştur-
mayı kararlaştırdı.
Özal'ın "zirve çağnsı"na ya-
nıt olarak gonderdiği mektupta
İnönü, "Yetki ve sorumlulukla-
nnı zoriayarak devlet yönetimin-
de fîili bir durum yaratmaya ça-
lışan organ ve makamların giri-
şimlerini hoşgörü ile karşılama-
mız mumkün değildir. Bövle bir
tutumun anayasa dışı uygulama-
lara süreklilik ve geçerlilik ka-
zandıracağı da açıktır" görüşü-
nü dile getirdi.
İnönü, Körfez krizinin başın-
dan bu yana "TBMM'yi ve ulu-
su devre dışı bırakan bir politi-
kanın hiçbir aşamasında bo>le
bir sorumluluğa
katılmayacaklarım" vurgulaya-
rak ulusal birlik ve bütünlüğün
"göstermelik bir kavram değil,
temel bir ihtiyaç olduğunu" kay-
detti. SHP lideri, şöyle devam
etti:
"Körfez bunalımının başlan-
gıcından bu yana gozardı edilen
bu ihtiyaon, şimdi kamuoyu
öniinde bir siyasa) eksikliği gi-
dermek amacıyla ifade edilme-
si, devlet yönetiminin maiûl ol-
duğu ciddiyetsizliğin kaygı ve
iizüntü verici bir göriınümüdiir.
Böyle bir biıiik iddiasının son
anda ve sadece sorumluluğun
paylaşılması ihtiyacı altında
açıklanması, içtenlikli ve kabul
ediiir bir davranış olamaz."
SHP'nin gölge kabinesi dün
Erdal İnönü başkanhğında iki
Körfez krizindeki
g g e r ginlik sürerken
TBMM'de olası bir savaşa karşı hazıriıklar yapılıyor. Meclis ana
binasının altında bulunan sıgınaklar temizlenerek bir sava? du-
rumunda TBMM'nin çalışmasına normal şekilde devam edebil-
mesi için gerekli donanım kuruldu.(Fotograf: AA)
saat süren bir toplantı yaptı.
İnönü, toplantıdan sonra gölge
kriz kabinesinin milli savunma,
maliye, içişleri, dışişleri, sağlık,
ulaştırma a'anlarında görev ya-
pacağım, Kriz kabinesinde gö-
rev alacaklar ile çalışma biçimi-
nin daha sonra belirleneceğini
bildirdi. tnönü, TBMM Başkan-
lığı'na da başvurarak Genel Ku-
rul'un sürekli toplantı halinde
olmasının sağlanmasını istedi.
İnönü, gölge kabine toplantı-
sında, önceki gün TBMM Genel
Kurulu'nda Başbakan Yıldırım
Akbulut ile Dışişleri Bakanı
Kurtcebe Alptemoçin'in açıkla-
malarının değerlendirildiğini
ifade ederek "Genel Kurul'daki
gönişmeler bizi savaşa sokmaya-
cak bir iradeyi ortaya koymadı"
dedi. İnönü, şunlan söyledi:
"Göruşmelerde yapılan ko-
nuşmalardan bizim dışımızdaki
giiçlerin Türkiye'yi savaşa sok-
ma girişimlerine iktidann da ha-
zır olduğu izlenimini edindik.
İktidarın hanrlıkları bize anla-
tılmayan çıkarları olduğunu
gösteriyor."
Cumhurbaşkanı özal'ın
ANAP milletvekilleriyle görüş-
mesinin de anlaşılır bir şey ol-
madığını ifade eden İnönü, şöy-
le konuştu:
"Ülkemiz savaşa süriikleni-
yor. Ulusal çıkarlarımızı koru-
ma amacı da >ok. Öyle bir amaç
olsa hep birlikte savaş ilan ede-
riz. Olmadığı halde 'Çaremiz
yok' diyerek savaşa gidiyoruz,
süriiklenerek gidiyoruz. Bu nok-
tada halkımızı tehlikelerden ko-
rumak için aramızda daha gun-
cel konulara eğilen bir işbirliği
yürüteceğiz. Arkadaşlanmız bir
kriz kabinesi gibi çalışacaklar.
Gelismeleri önceden tahmin
ederek, halkımıza yardımcı ola-
cak ne gibi önlemler varsa on-
ları aramızda konuşarak, gfinii
gunüne açıklamalar yaparak
halkımızın yanında olduğumu-
/u, ihtiyaçlannı karşılamaya ha-
7ir olduğumuzu göstereceğiz."
İnönü, savaşa giilerken grev-
lerin de çözümlenmesini isteye-
rek ekonomik alanda halka yar-
dıma olacak önlemlerin alınma-
sı gerektiğini söyledi.
ABD'nin Ortadoğu'yayerleşmekte olduğunu söyleyen Ecevit:
Emperyalizm çağıyeniden dirilîyorANKARA (Cumhuri-
yet Bürosu) — DSP Ge-
nel Başkanı Bülent Ece-
vit, "Körfez'de savaş
öncesi" Cumhuriyetin
sorularını yanıtlarken
" C u m h u r -
başkanı Özal'ın tüm yatırımını savaş
olasılığı üzerine yaptığını, bunun son de-
rece tehlikeli bir kumar olduğunu" vur-
guladı.
DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit'e
yöneltilen sorular ve yanıtları şöyle:
—Sizinle bu söyleşiyi yaptığımız sırada,
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konsevi'n-
ce Irak'a Kuveyt'ten çekilmesi için ta-
nınan süre dolalı yaklaşık altı saat geç-
miş bulunuyor. Fakat şu ana kadar her-
hangi bir askeri harekât belirtisi görün-
müyor. Sizce hâlâ banşçı çözüm olanak-
lan mı araştırılıyor, yoksa bugünlerde
savaş başlayabilir mi?
ECEVİT—Barışçı çözüm olanaklan
konusunda tıkanıklık sürüyor. ABD
Başkanı Bush'Ia Irak Devlet Başkanı
Saddam Huseyin biraz esneklik göster-
seler, savaş kesinlikle önlenebilir.
—Sizce ABD ve Körfez'deki askeri yı-
ğınağa katkıda bulunan ülkeler. Irak'a
karşı girişilecek askeri harekâttan süratle
sonuç alabilirler mi?
ECEVtT—Bu çok zayıf bir ollasılık...
Amerikan strateji uzmanları ve komu-
tanları bile süratli sonuç beklemiyorlar.
Savaş çıkarsa çatışmalann uzayıp gide-
bileceğini ve ABD ile onu destekleyen
kuvvetlerin büyük can kayıplan verebi-
leceğini kabul ediyorlar.
Bu sabah (dün), CNN'de, bir strateji
uzmanı olan ABD eski Dışişleri Bakanı
Henry Kissinger'ı dinledim. Kissinger,
kara savaşından olabildiğince kaçınarak
havadan saldırıya ağırlık verilmesini
öneriyor.
Fakat Bush yönetimi bunu çok güç-
leştirdi.
—Nasıl?
ECEVİT—Irak'ın Kuveyt'i işgalinin
hemen ardından ABD Irak'a karşı yo-
ğun bir hava saldırısına geçseydi, kendi
askerleri ağır can kayıplarına uğrama-
dan, Irak'a büyük zarar verebilirdi; hat-
ta Irak'ı Kuveyt'ten çekilmek zorunda
bırakabilirdi.
—Sizce ABD, niçin, başlangıçta hava
saldınsına geçmek yerine, bu yolu seç-
ti?
ECEVİT—iki olasıhk aklıma geliyor:
ABD yönetimi ya başlangıçta hesapsız
kitapsız acele bir karar vererek büyük
bir strateji yanlışlığı yapmıştır ya da
ABD'nin asıl amacı, savaşmak değil,
Irak'ın Kuveyt'i işgalini bahane ederek,
Ortadoğu'ya bir bölge devleti gibi yer-
leşmektir. Şimdiden, ABD, Ortadoğu'-
nun en güçlü ve en etkili devleti duru-
muna gelmiştir. Bu bir bakıma, sona er-
diği sanılan emperyalizm çağının yeni-
den dirilmesidir.
Eğer bu ikinci olasıhk doğru ise, sa-
vaş hiç çıkmayabilir; ama bunalım ve
gerginlik sürüp giderek müzminleşebilir.
Bu da, savaş kadar korkunç sonuçlar ya-
ratmasa bile, Türkiye dahil, birçok ül-
kenin 'derhal yoğun görüşmelere" baş-
lamalarını da istiyor. Bu ifade ile Irak'-
dırıya uğramadıkça savaşa girmeyeceği-
ni söylüyorlar, ama bir yandan da, ge-
m Kuveyt'i işgali kınanırken, işşalden rekirse, Türkiye'nin ABD'ye lojistiky şg , şş
önce Kuveyt'İe arasında birtakım cîddı
sonınlar bulunduğu ve bunların müza-
kereler yoluyla çözümü gerektiği de Gü-
venlik Konseyi'nce kabul edilmiş oluyor.
Fakat, aradan beş buçuk ay geçtiği
halde, sadece Irak'a Kuveyt'ten çekilme-
si için baskı uygulanmakla yetinildi;
Irak'la eski Kuveyt yöneticileri arasın-
da görüşmeler başlaması yolunda ise,
baskı şoyle dursun, en küçük bir telkin-
de bile bulunulmadı.
DSP olarak bizim bu açık ve kesin zo-
runluluğu ammsatmamıza da kimse ku-
lak vermedi.
—Güvenlik Konseyi, sizce neden, 660
sayılı karannın tam olarak uygulanma-
DSP lideri Ecevit,
Cumhurbaşkanı Özal'ın
tüm yatırımını savaş
üzerine yaptığını söyledi.
Ecevit, ABD'ye lojistik
destek sağlanması
halinde, Türkiye'nin
'hedef durumuna
geleceğini vurguladı,
hükümet ve TBMM'nin
Özal'ı uyarmasmı istedi.
kenin ekonomilerine ağır zarar verebi-
lir.
—Sizce Ortadoğu sorununa banşçı bir
çözüm hâlâ bulunabilir mi; bulunabilirse
nasıİ?
ECEVİT—Banşçı çözümün pratik
yollannı Demokratik Sol Parti'nin ge-
çen gün yayımladığı 'banş plam'nda ay-
rıntılı olarak anlattık. O arada 2 Ağus-
tos 1990 günü alınan 660 sayılı Guven-
lik Konseyi karannın akıl almaz biçim-
de ihmal edilen, hana unutulan veya
unutturulan, bir emredici hükmüne de
dikkatleri çekmeye çalıştık. 660 sayılı ka-
rar, yalnız Irak'ın Kuveyt'ten 'derhal ve
koşulsuz olarak çekilmesi'ni değil, aynı
zamanda Irak'la Kuveyt arasındaki 'an-
laşmazlıklann çözümü' için, bu iki ül-
sını gündeme getirmiyor?
ECEVİT—Acı gerçek şu ki, Birleşmiş
Milletler Güvenlik Konseyi artık fiilen
Amerika Birleşik Devletleri'nin bir or-
ganı gibi davranır duruma düşmüştür.
ABD barış istemedikçe, Birleşmiş Mil-
letler Güvenlik Konseyi de banşçı çözüm
yolunda ağırhğını ortaya koyamamak-
tadır.
—Bir yandan Cumhurbaşkanı Özal ve
Başbakan Akbulut, Türkiye'nin, bir sal-
dınya uğramadıkça savaşa girmeyeceği-
ni söylıiyorlar: bir yandan da Türkiye'-
ye Avrupa'dan Çevik Kuvvet, ABD'den
48 bombardıman uçağı geliyor. Bunda
bir çelişki göriıyor musunuz?
ECEVİT—Cumhurbaşkam ve Başba-
kan, son günlerde, Türkiye'nin bir sal-
, y y oji
destek sağlayacağını açıklıyorlar.'Sava-
şan bir devlete lojistik destek sağlamak,
fiilen savaşa girmek veya savaşa etkin
katkıda bulunmak demektir. Körfez
bölgesinde, bir savaş çıkması durumun-
da eğer Türkiye, ABD'ye lojistik destek
sağlayacak olursa, bu hiç kuşkusuz,
Türkiye'yi bir hedef durumuna sokar.
Onun için, savaş durumunda Türkiye'-
nin ABD'ye lojistik destek sağlaması,
Türkiye'ye yönelik bir saldırıya çanak
turmak anlamına gelir.
Zaten, Başbakan Akbulut, savaş iste-
mediğini söylerken ictenlikh' gibi görünse
bile, Cumhurbaşkanı Özal'ın barış de-
ğil, savaş istediği, bütün hesabını savaş
olasılığına göre yaptığı bellidir.
—Cumhurbaşkanı Özal'ın savaş istedi-
ğini gösteren yeni belirtiler var mı siz-
ce?
ECEVİT—Ben Sayın Özal'ın 11 ağus-
tos günü Amerikan CNN televizyonuy-
la yaptığı söyleşiyi hem CNN'den hem
de Türkçe olarak TRT'den izledim.
Söyleşinin aslında, CNN görevlisi,
Özal'a, savaşı tercih veya temenni edip
etmediğini sorduğunda, Sayın Özal, hiç
duraksamadan, 'evet, evet' diye yanıt
verdi. Fakat TRT'de Özal'ın 'evet,
evet'Ieri sansür edildi.
Yine söyleşinin aslında, Özal, Ortado-
ğu'da bir güvenlik sistemiyle ilgili soru-
yu yanıtlarken, bunun ancak krizden ve-
ya savaştan sonra (yani iş işten geçtik-
ten sonra) düşünülebileceğini söylediği
halde, Özal'ın bu sözleri de TRT'de san-
sür edildi.
Hiç kuşkusuz bu sansür işlemi, Sayın
Özal'ın isteği ile yapılmıştır. Yani, Sa-
yın özal, Amerikan kamuoyuna yöne-
lik sözlerinde savaş kışkırtıcıhğı ve çığırt-
kanlığı yapmaya devam ederken, içeri-
ye yönelik konuşmalannda bunu Türk
kamuoyundan saklamaya uğraşmakta-
dır. Yani Türk kamuoyunu aldatmak-
tadır.
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri'nin
barışçı çözüm olanaklarını araştırmak
üzere Bağdat'a gitmesini eleştiren tek li-
der de Cumhurbaşkanı Özal olmuştur.
Sayın Özal, belli ki, yatınmını savaş
olasılığı üzerine yapmıştır.
Demirel: Tbpyekün savaşa itiliyoruz
"Savaş saat meselesi, çıkmaması mucize olur"
diyen DYP lideri Demirel, iktidarın politikasını
yanlış olarak değerlendirdi.
ANKARA
(Cumhuriyet
Bürosu) —
DYP Genel
Başkanı Süley-
man Demirel,
Körfez'de bir
savaş çıkmasının artık saat me-
selesi olduğunu belirterek
"Türkiye'nin birkaç gün içinde
sıcak savaşa topyekün itilme du-
ruınu bulunduğunu" söyledi.
Bu arada Cumhurbaşkanı
Özal'ın Köşk davetini Demirel
de reddetti.
DYP Genel İdare Kurulu dün
saat 16.00'da Genel Başkanı Sü-
leyman Demirel'in başkanhğın-
da toplandı. Demirel toplantıyı
açarken BM Güvenlik Konseyi
1
nin, Irak'a karşı kuvvet kullanıl-
masına izin verefı karannın
Türkiye'yi, Kuveyt için savaşa
mecbur etmediğini bildirdi.
Türkiye'nin Irak ile olan sınırın-
da önlem almasının doğal oldu-
ğunu, bunun savaş sebebi ola-
mayacağını kaydeden Demirel,
Irak ile Türkiye arasında bir sa-
vaş nedeni olmadığını yineledi.
Türkiye'nin Irak'a, "Türk
topraklannın komşulanna kar-
şı kullanılmayacagı yönünde gü-
vence verdiğini de" anımsatan
Demirel, "Türkiye'nin birkaç
gün içinde sıcak savaşa topye-
kûn itilme durumu
bulunduğunu" kaydetti. Demi-
rel, "Türkiye, bu işin içinden
çok kârlı çıkacağız diye sıcak sa-
vaşa sürüklenmek gibi bir olay-
la karşı karşıyadır" dedi.
Demirel, gazetecilerin "Baş-
bakan Yıldırım Akbulut ile Kör-
fez krizi konusunda muhalefet
liderleri olarak bir zirve yapma-
larının soz konusu olup olama-
yacağını soran gazetecilere, "Biz
mi cağıracağız?" dedi. Demirel,
'bu çağnmn Akbulut'tan gelme-
si durumunda kabul edip etme-
yeceğinin sonılması üzerine de
"Bunlar farazi şeyler,
varsayımlar" demekle yetindi.
Demirel Musul ve Kerkük üze-
rine bir senaryo olup olmadığı-
nın sonılması üzerine de "Yöne-
ticilerin kafası her zamaıı oldu-
ğu gibi kanşık. O gün geldiğin-
de duşünürler" diye konuştu.
Demirel, "Savaşın çıkması gün,
saat meselesi. Çıkmaması muci-
ze olur. Ama mucizeler bazen
olur. Çıkmanuş candan her za-
man umut vardır"' karşılığını
verdi.
Demirel, bolgedeki göçe iliş-
kin soruyu da "Göçenler, fakir
fukara insanlardır. Durumlan
çok perişandır. Türkiye'yi yöne-
(enlerin labii o insanlann sonın-
lanyla ilgilenecek halleri yok.
Başlarında kavak yelleri esiyor.
Onlar yüksek yerlerle, Beyaz Sa-
ray ile filan konuşuyorlar. Beyaz
Saray ile konuşaniann Silopi ile
ne ilgisi olur? Halkın değil de
başka yerlerin dümen suyuna
takılıriar" yanıtını verdi.
Cumhurbaşkanı Turgut
Özal'ın 18 ocak cuma günü için
SHP ve DYP genel başkanlan-
na yaptığı görüşme çağrısı,
DYP'de kabul görmedi. Genel
İdare Kurulu'nun yaklaşık dört
saat süren toplantısında Genel
Başkan Demirel, Cumhurbaşka-
nı Turgut Özal'ın davetini üye-
lerin müzakeresine açtı.
Edinilen bilgiye göre, Genel
İdare Kurulu'nda davet yerinin
yanlış olduğu, sahibinin Çanka-
ya olmaması gerektiği görüşleri
savunulurken, dış politikanın
hükümetin konusu olduğu ve
Çankaya'nın ilişkisi bulunmadı-
ğı görüşleri de tartışıldı.
Toplantıda daha sonra yapı-
lan oylamada, ittifakla Demi-
rel'in Çankaya'ya çıkmamasına
karar verildi.
CÜNEYTARGAYÜREK
YAZIYOR
Çalışırken Beklemek,
Beklerken Çalışmak
ANKARA — Büro'dan Ali Doğan uyandırdı. Bağdat bom-
balanıyordu. TV'nin başına geçtık. Bağdat ilk önce hafif hafif,
sonra dalga dalga gelen uçaklarla bombalanıyordu. Ne var
ki Kuveyt'ten, Kuveyt - Suudi Arabistan sınırından henüz ha-
ber yoktu.
Halkımız acaba savaşa bu kadar kayıtsız mı? Saldınnın
başlamasının üzerinden iki saat geçmiş, çevreye bakıyorum,
tek ışık yanmıyor. Bizim evin çevresindekiler uykuda.
Kuşkusuz, ayakta ve görev başında olanlar Genelkurmay-
da Deniz, Hava ve Kara Kuvvetleri komutanlıklarında... Söy-
lendiğine göre Köşk, Başbakanlık konutunda ışıklar yanıyor.
Saat sabahın 03.00'ü. Başkan Bush'un yakın dostuna re-
va gördüğü davranışa ne demeli? Ismarlmadığımız 48 uçak
gelmeden incirlik'in daha kullanıma açılmasını sağlamadan
Bush'un saldırıya geçmesi çok yakışıksız!
İnönü, TV'nin başında. Kısa bir söyleşi yapıyoruz. Irak1
tan karşılık görmeyen savaşı izliyor. "Bir değerlendirme için
henüz erken" diyor. Bir iki cümle konuşabiliyoruz. Ama ger-
çekte araya önemli bir yorum sıkıştırıyor:
"Bir an önce bitmeli" diyor, savaş için. Doğru söylüyor İnö-
nü. Savaşın bir an önce bitmesi, Irak'ın ya hemen teslim ol-
ması ya da Kuveyt'ten tasi tarağı toplayıp hemen teslim ol-
ması ya da Kuveyt'ten tası tarağı topiayıp hemen çekilmesi
Türkiye açısından önemli.
Savaş ne kadar kısa sürer ve sonuç ne kadar erken alı-
nırsa, Türkiye'nin savaş dışında kalması o kadar kesinleşe-
cek. Savaş hayal edenlerin hevesleri boğazlarında kalacak.
Bağdat dahil, Irak'ın önemli noktalarının vurulmaya baş-
landığı ilk saatlerde İncirlik sessizdi. Diyarbakır sakindi, sı-
nır boyları sakindi. Türk askeri otoriteleri bize saidırıyla ilgi-
miz olmadığını söylüyorlardı.
Dışişleri kriz masasında sabahlıyor. Müsteşar Tugay Öz-
çeri, "Şu anda içinde değiliz" diyor. Söylemek istediği açık.
Daha sonraki saatlerde Türkiye'deki olanaklara gereksinil-
memesini temenni ediyor. Kısacası savaşın bir an önce bi-
tip Türkiye'nin savaş dışında kalmasını diie getiriyor.
Savaşla birlikte TRT çok kötü bir imtihan veriyor. Yiğidi
öldür hakkını ver derler. Magic Box habercilikte TRT'yi vu-
ruyor. Gerek hemen yayına geçmesi, gerekse CNN spiker-
lerinin söylediklerini hemen Türkçeye çevırmesi, yayımcılıkta
büyük bir başarı sâğlıyor Magic Box'a.
Savaş haberleri sürüp gidiyor. Biz altı aydır söylediğimiz
dileğimizi yeniden ve içtenlikle yineliyoruz:
"Bu savaş çabuk bitmeli ve Türkiye, dışında kalarak bu
savaş bitmeli."
Oysa, dün sabah, bu sabah için bir savaş beklentisi yok-
tu. Tersine içe dönük şöyle tartışmalar içindeydik.
Bizi savaşa sürükleyecek üsleri açalım ABD'ye. Son gün
öğrendik. Açmamız zaten BM buyruguymuş. Başbakanımız
"üsleri açmanın BM kararları çerçevesinde meşruiyet
kazandığını" söylüyor. TÖ, -her zamanki gibi- bir adım iler-
de. Irak'a önlemleri sıralayan BM kararında "her ülkenin
'gereken' yardımı yerine getirme" koşulu bulunduğunu, sa-
vaşı mazur göstermek amacıyla TV'den halkımıza gerekçe
gibi sunuyor.
Oysa durum böyle mi değil mi? Bir iki siyasetçi dışında
tartışan yok, görüşen yok! Oysa BM kararı bağlayıcı değil.
"Her ülkeye 'uygun' gördüğü yardımı" öneriyor. Örneğin
Türkiye: Uslerin açılmasını ülke yararlarına uygun bulma-
yacak olsa ABD ye açmayabilir. Bu karanndan ötürü BM veya
herhangi bir üye ülke Türkiye'yi ne eleştirir ne de kınaya-
cak bir davranış gösterir.
Çalışırken savaş bekliyoruz.
Savaş beklerken calışıyoruz.
Kulağımız dışarda, aklımız içerde.
inönü ağzjyla, yaşadığımız dönemi şöyle tanımlayalım
diyoruz:
"Açıkça kandırmaca ve aldatmaca!"
Ya aklımızdan geçenler:
Bir gün gelir, o gün mutlaka gelecek. Kimileri hesap ver-
mek için sadece mahkeme-i kübrayı düşlemesinler. Hesap
bu dünyada da verilir.
Savaşa süreceği tümen tümen asker kadar hesap sorma-
ya hazırianan varken...
P A R T İ L E B D E N
Doğaıfın ihracı isteniyor
•lç Politika Servisi— SHP İstanbul İl Yönetim Kurulu,
görevden alınan İl Disiplin Kurulu Başkanı Suat Doğan'ın
partiden kesin ihracı istemiyle Merkez Disiplin Kunılu'na
verilmesi için MYK'ya başvurdu. Yetkililerden edinilen
bilgiye göre daha önce partiden iki yülığına ihraç edilen
Küçükçekmece Belediye Başkanı Ertuğrul Tığlay'm
hakkındaki ihraç kararını onaylayan, ancak daha sonra bu
kararda karşı oy kullandığını açıklayan Doğan'ın karar
defterinde oynama yaptığı savlandı. ,
SHP Sakarya'da çekişme
• ADAPAZARI (Cumhuriyet) — SHP Sakarya merkez
ilçe başkan adaylarından Vacit Öktem, partinin şu anki
yöneticilerinin SHP'yi küçültüp sahte üye kaydı
yaptıklannı savladı. Genel merkez yönetiminin önlem ahp
konuyla ilgilenmesini isteyen Öktem, üyelerden toplanan
aidatlann ne olduğunun da anlaşılamadığını öne sürdü.
Kürt Dili Enstitüsü
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) — HEP
îstanbul Milletvekili Mehmet Ali Eren'in
"rektörlüğe bağlı olarak Kürt Dili ve
Kulturü Araştırma Enstitüsü kurulmasını"
öngören değişiklik önergesi, TBMM
Başkanlığı tarafından anayasaya aykırı
bulunarak dün Genel Kurul'da okutulmadı.
TBMM Başkanvekili Yılmaz Hocaoğlu, bunun üzerine
konuşmak isteyen Eren'e söz de vermedi. Eren, Konya
Milletvekili Mehmet Şimşek ve 39 arkadaşının. 2809 sayıh
Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Hakkında 41 Sayılı
Yasa Gücünde Kararname'nin değiştirilerek kabulüne
ilişkin yasanın bir maddesinin değiştirilmesine iüşkin yasa
önerisi Genel Kurul'da gorüşulürken değişiklik önergesini
meclis başkanlığına sundu.
SBP'de görev dağılımı
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) — SBP yöneticileri
yapılan seçimler sonucu belirlendi. Sadun Aren'in
oybirliğiyle genel başkanhğa getirildiği SBP'de bağımsız
İzmir Milletvekili Kemal Anadol, eski parlamenterlerden
Nedim Tarhan, İHD Genel Sekreteri Akın Birdal, Erdal
Talu ve Şerif Felekoğlu genel başkan yardımcıları oldular.
Şadun Aren, Ekin Dikmen, Akın Birdal, Kemal Anadol,
Ömer Can, Hüsnü Okçuoğlu, Veli Gürcan, Kâmil
Ateşoğulları, Nedim Tarhan, Şerif Felekoğlu, Erdal Talu,
Müge Onat, Yusuf Işık, Ahmet Abakay, Serhat Salihoğlu
Merkez Yürütme Kurulu üyesi olarak görev yapacaklar.
Genel saymanhğa Erol Can'm seçildiği SBP Genel
Yönetim Kurulu şu üyelerden oluşuyor: Kâmil
Ateşoğullar, Ekin Dikmen, Hüsnü Okçuoğlu, Kemal
Anadol, Akın Birdal, Nedim Tarhan, Yusuf Işık, Çağatay
Anadol, Hacı Goya, Mevlüt Bilgin, Ömer Can, Şerif
Felekoğlu, Enver Sezgin, Zülfü Dicleli, Birsen Özkan,
Fatma Hikmet İşmen, Vedat Tellioğlu, Ayşe Çamalan,
Abbas Tan, Umur Coşkun, Hürriyet Karadeniz, Alpaslan
Berktay, Veli Gürcan, Erol Kızılelma, Ahmet Abakay,
Tektaş Ağaoğlu, Atilla Aytemur, Talat Ulusoy, Erdal
Talu, Ayşe Bilge Dicleli, Nesrin Toker, Naciye Babalık,
Yusuf Uzun, Hürriyet Saygı, İlhan Okçu, Zagaryan
Vildanoğlu, Ferhat Salihoğlu, Sadiye Zafer Gönül, Musa
Ömer, Osman Sakalsız, Haluk Tan İpekçi, İbrahim
Aksın, Suat Atsak, Münir Derçin, Necati Demirel, Gönül
Eliçin, Hasan Hüseyin Çebi, Şefik Mars, Şaban Yıldız,
Müge Onat.