28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
11 OCAK 1991 * * * * CUMHURİYET/19 ÎBRANtCE İÇİN JAPON ÖGRETMEN — Tsuguya Sasaki Kudüs'le yaşayan bir Japon. Sasaki, iinrversitede Japonca de- ğil İbranice dersieri veriyor. (Fotograf: AP) Uzayda ışık gösterisi Dış Haberier Serviâ — Ame- rikan Uzay Ajansı, uzayda bir ışık gösterisi düzenledi. Uzayda- ki bir uydudan salınan gazlar gökyüzünde yapay mavi bir ay yarattı. Amerikan uzay yetkilileri bu- nun, uzaydaki en parlak varlık olduğunu bütün yıldızlardan daha parlak göründüğünü be- lirttiler. Uydudan salınan gazlar, gü- neşten gelen ultraviyole ışıklan ile iyonlandı ve bunlar bütün Kuzey, Güney Amerika'dan, Ka- rayiplerden ve Batı Avrupa'dan gorünen geniş ışık saçan bulut- lar yarattı. Amerikan uzay yetkilileri, bu ışık gösterisinin dünya nufusu- nun yaklaşık üçte biri tarafın- dan izlendiğini belirttiler. KENDINİ YARALADI — Güney Koreli, Japon karşıtı gös- terici, Japon Başbakanı'nın ziyareti sırasında kendisini kar- nından yaraladı. 38 yaşındaki gösterici hastaneye kaldırıldı. (Fotoğraf: Reuter) 2001 metrelik gökdelen TOKYO (UBA) — Ohbayas- hi Corporation adlı Japon inşa- at şirketi, yeni tasarımıyla gök- delen kavramına değişik bir bo- yut getiriyor. tnşaat şirketi 2001 metre yüksekliğinde bir gökde- len yapacak. Aeropolis 2001 olarak adlan- dırılan bu tasarım gerçekleştiği takdirde geçen yıl dünyada bü- yük yankılar uyandıran 1600 metrelik devr "sky city" projesi de gölgede kalacak. Aeropolis 2001'in toplam alanı 11 milyon metrekare olan 500 katlık muh- teşem bir gökdelen projesi oldu- ğunu belirten inşaat şirketi yet- kilileri, "Bu gökdelende 70 bin daire, buro, dukkân ve bahçele- riyle şehircilik kavramına yeni boyutlar getiriliyor" dediler. RALLİDEKİ ANTİKA— Önceki gün sona eren Paris-Dakar Rallisi'ne Coisou ve Lopes'den oluşan Belçika ekibi 1930 mo- del bir otomobille katüdı. Ekip sonuna dek rallide kalmayı başardı. (Fotograf: AP) HABERLERİN DEVAMI TBMM Göreve... (Baftarafi 1. Sayfada) keri bir çözümün? Borsalarda düşüş, altın ve ham petrol fi- yatlannda tırmanış... Dünya ekonomisine et- kileri nasıl olabilirdi savaşın?.. Belirsizlik ve kaygı havasının gitgide ko- yulaştığı bir döneme giriliyor. İnsanlık açısın- dan en büyük tehlike olan savaşa doğru, şimdilik, doludizgin bir gidişten söz edilebi- lir. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri, böyle- sine umutsuz koşullarda gidiyor Bağdat'a. Perez de Cuellar'ın bu ziyareti, barışçı çö- züme dönük kapıyı aralayabilecek mi? Yok- sa BM Genel Sekreteri, yasak savma türün- den bir diplomatik girişimde mi bulunuyor? Bugünkü hava öyle ki, gerçeği daha çok ikinci sorunun yansıttığına dikkat çekiliyor. BM Genel Sekreteri'nin kendisi de kendi misyonuna pek umut bağlamış gözükmüyor. Ne olacak? Savaş ya da barış, bugün herkesten çok Saddam Hüseyin'in elindedir. Birleşmiş Mil- letler kararlarına uyup Kuveyt'ten çekilme- si... Ya da en azından çekilme yolunda so- mut bir adım atabilmesi, bu açıdan kapsamlı bir öneriyle ortaya çıkabilmesi... 15 Ocak salı gününe dek bu çerçevede bir girişimde bu- lunabilirse, ibrenin yeniden banşa dönme- sini sağlayabilir Bağdat. Yoksa savaş kaçınılmaz gözüküyor. Saddam'ın esneklikten tümüyle yoksun tu- tumu, askeri çözümden yana olanların elini güçlendirmektedir. Bağdat böylesi bir kıvrak- Itğı son anda sergileyebilse, bu kez esnek- lik sırası başka güçlere gelebilir ve Körfez'- de barışçı çözüm umudu da artabilir. Bakalım, Saddam gücünün sınırını biliyor mu? • Türkiye ne yapmalı? Muhalefet liderleri Sayın İnönü'yle Sayın Demirel dün yaptıklan açıklamalarda, Türki- ye'nin savaş dışı kalması ve kanlı bir serü- vene bulaşmaktan özenle geri durması ge- rektiğini bir kez daha haklı olarak vurgula- mışlardır. Ayrıca yerinde bir noktanın daha altını çizerek, TBMM'nin konuya el koyma- sını istemişlerdir. Bir savaş tehlikesiyle karşı karşıyadır ül- kemiz. Böylesi koşullarda, Millet Meclisi'nin toplanıp konuyu ayrıntılı biçimde ele alma- sı, tartışması öncelikli bir görevdir. Yasama organı böyle bir görevi savsaklayamaz. Ozellikle Çankaya'yla ANAP yönetiminde dikkati çeken kimi yönelişler, ülkemiz açısın- dan tehlikeli bir doğrultuya işaret etmekte- dir. Oysa, açık bir saldırtya uğramadıkça, Türkiye'nin savaşa katılmakta en ufak bir çı- karı yoktur. Kanlı bir dış serüvenden siyasal çıkar umanlar olabilir Ankara'da; ama böyle bir çıl- gınlıkta Türkiye'nin yeri olamaz; olmamalı- dır. TBMM bir an önce toplanmalı ve konuya el koymahdır. Ankara endişeli (Baftarafi 1. Sayfada) değişiklik gözlenmemesinin "üzüntü ve endişeyle" karşılan- dığını vurgularken, Irak karşs- sında oluşan ulusiararası daya- nışrna ve koordinasyönun deva- mınm önemine de dikkat çekti. Sungar şu açıklamayı yaptr. "Dünya barışını ve ozellikle bölgemizde barış ve güvenliği çok dddi bir şekilde tehdil eden Körfez krizine barışçı bir çözüm yolu bulunabilmesi için bu son iyiniyetli girişimi teşkil eden Baker-Aziz göriişmesinin de ba- şansıziıkla sonuçlanmasını ve Irak'ın tutumunda en ufak bir defişiklik umidi vermediğinin anlaşılmasını büyük üzüntü ve endişeyle karşılıyonız. Çok kritik bir dönemden geç- tiğimiz bugünlerde her şeye rağ- men sonına banşçı bir çözüm bulunması yolundaki ümidimi- zi ve arnımuzu muhafaza ediyo- Bu dönemde, tüm banşçı ül- kelerin arzusunun gerçekleşebü- mesi için krizin başından bu ya- na istila karşısında birleşenlerin aralanndaki dayanışma ve koor- dinasyonun devamının çözüm için en etkin yol olduğu konu- sundaki kanaalimiz geçerliliği- ni konımaktadır. Temennimiz, aklı selimin ga- kbe çalarak Irak'ın, tüm dünya- nın kararlılığının idraki içinde kendisinden beklendiği şekilde Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararlarına uygun ola- rak Kuveyt'ten çekilmek suretiy- le Irak balkı için son derece va- him sonuçlan olabilecek bir si- lahlı çatışmaya meydan verme- mesidir." Öte yandan, ABD'nin Irak- taki diplomatlarını geri çağırma kararı, benzer bir girişimin Tür- kiye'de de gündeme gelebilece- ği beklentisine yol açtı. Dışişle- ri çevreleri, Avrupa ülkelerinin de ABD'yi izlemesi durumunda Türkiye'nin "büyük olasılıkla" aynı şekilde hareket edebileceği- ni belintiler. Ancak bu konuda şu aşamada resmi düzeyde her- hangi bir çalışmanın yapılmadı- ğı kaydedildi. "Gidiş olumsuz" Dışişleri Bakanlığı çevrelerin- de dün Körfez krizine ilişkin de- ğerlendirmeler genelde "kaygJı" bir hava taşırken, ABD ve Irak sonuç beklenmediğini, ancak dışişleri bakanlan arasındaki görüşmenin "zarannın yararın- dan çok olduğu" görüşü ifade edildi, Bir yetkili, göruşmeden daha sorira iki bakanın yedi sa- ate yakın bir arada kalmasının umut yarattığını vurgulayarak, "Sonuçta yapılan açıklamalar ise moralimizi tam anlamıyla bozdu. Kaygılandık. Belki Ce- nevre görüşmesi hiç yapılmasa daha iyi olabilirdi" diye konuştu. BM Genel Sekreteri Perez de Cuellar'ın Bağdat'a gidişi ise Dı- şişleri çevrelerinde "sonuçsuz ol- maya aday bir girişim" olarak değerlendiriliyor. Yetkililer, Irak'a karşı ABD'nin temsil et- tiği "kesin dayantşma ve koor- dinasyon çizgisi" ni destekledik- lerini belirterek, bu çizgide ge- dikler açan girişimlerin, Irak'ın "geri adım atmaya yanaşmayan >tutunramı dofaylı olarak cesa- retlendirdiğini" savunuyorlar. Fransa Cumhurbaşkanı Franço- is Mitterrand'ın başını çektiği Ortadoğu konferansı düzenlen- mesi girişimi de Ankara'da "za- rarlı sonuçlan olabilecegi" ge- rekçesiyle benimsenmiyor. Yet- kililer, Tank Aziz'in önceki gün- kii görüşmede James Baker'a "Filistin konusundaki Irak tez- lerini anlattığına" dikkat çeke- rek "Filistin iie Kuveyt aynı ke- feye konursa Bağdat amacına ulaşmış olur" yorumunda bulu- nuyorlar. NATO Güney Avrupa Mütte- fik Hava Kuvvetleri Komutanı Korgeneral CA. Llagnam te- maslarda bulunmak üzere An- kara'ya geldi. Baker geliyor ABD Dışişleri Bakanı James Baker'ın, 12 ocak cumartesi ak- şamı Ankara'ya gelmesi bek- leniyor. Dışişleri Bakanlığı 'ndan ko- nuya ilişkin yapılan açıklamaya göre öngörülen program uyann- ca 13 ocak pazar günü Türk ve ABD Dışişleri bakanları arasın- da yapılacak görüşmelerden sonra konuk bakan, Cumhur- başkanı Turgut Özal ve Başba- kan Yıldırım Akbulut tarafından da kabul edilecek. MGK, olaganüstü toplantı yapıyor Körfez'deki son gelişmeler üzerine MGK, bugün Özal başkanlığında toplamyor. Bakanlar Kurulu'nun da bugün gelişmelere göre olaganüstü toplanabileceği belirtildi. ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) — Cenevre'de yapılan Ba- ker - Aziz gonişmesinden olum- lu bir sonuç çıkmaması üzerine savaş olasılığı artarken Milli Güvenlik Kurulu da gelişmeleri değerlendirmek üzere bugün olaganüstü toplantıya çağrıldı. Başbakan Yıldırım Akbulut 13 ocakta yapacağı Gaziantep ge- zisini iptal ederken, Bakanlar Kurulu'nun da bugün olağanüs- tu toplanması olasılığı ortaya çıktı. Körfez krizinde 15 ocak için geriye sayış sürerken Ankara'- da da Baker'ın pazar günü ya- pacağı ziyaret öncesinde hızlı bir trafik yaşanmaya başlandı. MGK bugün saat 14.00'te Cum- hurbaşkanı Turgut Özal baş- kanlığında Cumhurbaşkanhğı Köşku'nde toplanacak. MGK'- nın toplantısında Körfez krizi- ne ilişkin son gelişmeler değer- lendirilecek. Toplantıya Başba- kan Akbulut ile Milli Güvenlik Kurulu üyesi bakanlar da katı- lacaklar. Bakanlar Kurulu'nun da MGK toplantısının ardından ABD Dışişleri Bakanı James Baker'ın pazar günü Ankara'- ya gelmesinden sonra olağanus- tü toplantıya çağnlabileceği be- lirtiliyor. Başbakan Yıldırım Akbulut daha önceden planlanan Gazi- antep gezisini iptal etti. Akbu- lut'un Gaziantep il kongresıne gitmekten vazgeçerek Ankara'- da kalmasının, Baker'ın aynı gun başkente gelecek olmasın- dan kaynaklandığı kaydedildi. Geziye Akbulut'la birlikte katı- lacak olan bakanlar ve ANAP milletvekilleri de Gaziantep'e gitmekten vazgeçtiler. ANAP kulisinde Meclis'in her an olaganüstü toplantıya çağnlabileceği konuşulmaya başlandı. Ozellikle Doğu ve Oi- neydoğu illeri milletvekilleri bölgelerinde yoğun askeri yığı- nak ve hazırlık yapıldığına dik- kat çekerek hükümetin "savaş hali ilanı izni" için her an TBMM'ye başvurabileceğini ifade ettiler. ANAP grup yöne- timi Meclis'in olağanüstü top- lanmasına gerek olmadığını, kendilerine henüz bu yönde her- hangi bir istek gelmediğini be- lirtirken, milletvekilleri olağa- nüstü bir toplantı için Ankara'- ya çağrılma olasılığına hazır ol- duklarını ifade ettiler. Körfez programına halktan tepki Haber Merkezi — TRT tele- vizyonun 1. kanalında ana ha- ber bülteni sonrasmda yayımla- nan Körfez krizi ile ilgili prog- ram tepkileri yol açtı. "Bir Konu" bölümünde yer alan programda, Irak'a karşı Kör- fez'de yığınak yapan, başta ABD olmak üzere çeşitli ülke- lerin askeri gtiçleri ve yapılan hazırlıklar verildi. Programda, "Dünya ulusla- n, Saddam'a vahşetinin meyve- sini yedirmemeye kararlıdır. Saddam'ın önündeki tercih şu- dur, ya Kuveyt'ten çekilecek ya da felaketle karşı karşıya gele- cektir" denildi. Gazetemizi te- lefonla arayan vatandaşlar, programı "savaş kışkırtıcılığı" yaptığı gerekçesiyle eleştirdiler. TRT Haber Dairesi yetkilileri ise, programın, Körfez'deki as- keri kuvvetlerin caydırıcı gücü- nü konu aldığını öne sürdüler. Gtineydoğu'dan göçGüneydoğu'da can güvenliği nedeniyle Batıya göç sürüyor. Diyarbakır ve öteki kentlerden Istanbul'a otobüs bulmamn güç olduğu bildiriliyor. Güneydoğu ve büyük kentlerde "evlerde stokçuluk" eğilimi arttı. G.Doğu'da unun çuvalı 47 binden 55 bine yükseldi. Ekonomi Servisi— Sonuçsuz Şırnak, Silopi, Habur ve Çu- Baker-Aziz goruşmesinin ardın- dan "savaşa doğru gidiş" endi- şesi gıda stokçuluğu eğilimi doğ- masına yol açtı. Büyük kentler- de, bir panik boyutuna varma- yan ve ancak yer yer gözlenen "evlerde stokçuluk" eğiliminin Güneydoğu Anadolu'da zaman zaman kuyruklar oluşturacak boyutlara ulaştığı bildiriliyor. Bu arada "Can güvenliği" kor- kusuyla, Irak sımnndaki ilce sa- kinlerinin iç kesimlere doğru go- çü sürüyor. Diyarbakır ve öteki kentlerden lstanbul'a sefer ya- pan otobüslerde yer bulmamn güç olduğu belirtiliyor. Irak'a Kuveyt'ten çıkması için tanınan sürenin kısalması, ozel- likle Güneydoğu'daki yurttaşlan tedirgin ediyor. Can güvenlikle- rinin sağlanması konusunda du- yulan kuşku, batı yörelerine yö- nelik "göç"ü hızlandırdı. özel- likl esubay, memur ve mühen- dislerin ailelerinin çoluk-çocuk, otobüslerk ve özel araçlarla bölgeden ayrılmalan son iki gun içinde daha da yoğunlaştı. Bölgede bulunan arkadaşlan- mız Vedat Yenerer ve Ergun Ak- soy'un bildirdiklerine göre, Mar- din, Kızıltepe, Nusaybin, Cizre, kurca hattında tam bir sessizlik hüküm sürüyor. llçe sokakları- nın bomboş ve dükkânların ka- palı olduğu görülüyor. Diyarba- kır, Mardin, Şımak, Cizre, Nu- saybin ve Silopi'de son bir haf- ta içinde ozellikle un satışların- da büyük bir artışın olduğu bil- diriliyor. Unun çuvalının 47 bin liradan 55 bin liraya çıktı. ozel- likle şeker, yemeklik margarin ve kuru gıdaya akın eden yurttaş- lar, "fırsatçılara engel olunmasım" isteyerek, ii ve ilçe yöneticilerinin "stokçuluga en- gel olunmasım" istiyorlar. İstanbuPdaki Rami Kuru Gı- da Çarşısı toptancılan, savaş söylentilerinin henüz piyasada etkisini göstermediğini söylüyor- lar. Piyasadaki durgunluktan yakınan toptancılar, savaş söy- lentilerinin talepte bir artışa ne- den olmadığını ancak krizin en büyük faturasının para sıkıntısı olduğunu belirtiyorlar. "İki ara- da bir derede kaldık. Anadolu- daki müstahsil savaş korkusuy- la satışlarda peşin para isterken, tstanbul'daki perakendeciler sa- tış olmadığından dolayı büyük bir para sıkıntısına girdiklerini söylüyorlar. Kırk yıllık iyi müş- terilerimizin çekleri dönmeye beklentisi. başladı" diyen toptancılar, piya- sada mala hücumun belki bu- gün başgösterebileceğini söylü- yorlar. Piyasada büyük bir sessizliğin hüküm sürdüğünü belirten top- tancılar, savaş öncesi stoklama- ya gidilen şeker, tuz, yağ, ma- karna, un, baklivat gibi malla- rın satışlarımn şu anda normal olduğunu söylüyorlar. Bazı top- tancılar ise "Krizin başlangıcın- dan bu yana piyasada büyük bir durgunluk söz konusu. Satışlar şimdi belki biraz hareketlendi, ancak bir savaş paniği hücu- mundan söz etmek imkânsız" diyorlar. Birkaç toptancı da bu hareketliliği savaştan çok yeni yıl hazırlıklarıyla açıklıyor. Perakende piyasasında ise ba- zı yerlerde satışlarda bîr artış ol- duğu gözleniyor. Migros yetki- lileri, ozellikle un, şeker, makar- na, çay, yağ ve bakliyatta aşın bir taleple karşılaştıklannı belir- tiyorlar, "Sabahleyin un reyonu- muz doluydu. Öğlen saatlerin- de bir tane bile un kalmadı" di- yen Migros yetkilileri, depola- nnda bu talebi karşılayacak ka- dar stok bulunduğunu belirti- yorlar. Küçük perakendeciler de fazla bir talep artışı yaşamadıklarını söylüyorlar. Henüz mala hücum diye bir şeyin söz konusu olma- dığını belirten bakkallar, belki bugün bir artışın olabileceğini vurguluyorlar. (Baftarafi 1. Sayfada) çıkması sürpriz degil, çunkü ge- çen hafta sonunda ABD Başka- nı George Bush ile Camp Da- vid'de bir görüşme yaptı. ABD Dışişleri Bakaru James Baker da Cenevre'deki görüşmelerde so- mut bir gelişme kaydedilmeyin- ce Cuellar'ın adını ortaya attı. Buna Irak'ın itirazı olmadığı an- laşıhyor. Hatta içeride görüş bir- liğine varılmış olabilecegi dahi düşunülüyor. Çünkü Irak Dışiş- ler Bakanı Tank Aziz, Cenevre'- deki basın toplantısında "Birkaç gün önce BM'deki daimi tem- silcimiz Genel Sekreter De Cu- ellar'ı Bağdat'a davet etmişti, bu davet geçerliliğini koruyor" de- di. Cenevre goruşmesinin diğer ülke ve kişilerin diplomatik ça- balarına yeşil ışık yakması, bir ölçüde de ABD'nin artık "Irak'ı biz ikna edemedik, ikna edebi- lecek kimse varsa buna karşı çıkmayız" cümlesiyle özetlene- bilecek bir ruh haline girmiş ol- masından kaynaklanıyor. ABD, daha önceki güne kadar koalis- yon ortaklannın Irak ile ikili çö- züm arayışına girmesinden ra- hatsız oluyordu, oysa artık start verilmiş durumda. Baker, basın toplantısında en az iki kez "Onümüzde altı gün daha var" diyerek ileriye dönük sınırh umudunu ifade etti. Diplomasinin şansı Aziz-Baker goruşmesinin olumsuz sonuçlarının yarattığı korku dalgası nedeniyle diplo- masinin şimdi her zamankinden daha fazla şansı var. Ancak sa- vaş tehlikesi de o ölçude artmış durumda. Bunun nedenlerine bakıldığında ortaya çıkan man- zara ana başhklanyla şöyle ozet- lenebilir: • Hodri Meydan: Cenevre gö- ruşmelerinde ozellikle Irak açı- sından ön plana çıkan olgu, Bağdat'ın âdeta VVashington'a meydan okumasıydı. Tank Aziz, sadece Irak'ın 'tarihi haklar nedeniyle' Kuveyt'ten çekilmeye- ceğini vurgulamakla kalmadı, aynı zamanda kararlı bir ifade ile bir savaş çıkarsa Amerika'ya şiddetle karşı konulacağının sin- yalini verdi. Buna ek olarak da ABD Başkanı Bush'un Baker aracılığı ve Aziz eliyle Saddam Hüseyin'e yollamak istediği mektubu "okuduktan" sonra al- mayı reddetti. ABD Dışişleri Ba- kanı Baker'a bu göruşmeden sonra neler hissettiği soruldu- ğunda, tek kelimeyle "Karaınsar" yanıtını verdi. Irak'ın bu tavır içine girmiş ol- ması tabiatıyla Amerika'yı tum dünyanın gözu önünde, "pabuç bırakmamaya" zorluyor. • Eşit platform: Irak'ın ABD'ye meydan okumasında göze çarpan dürtulerden birisi "eşit platform özlemiydi". Irak Dışişleri Bakanı Aziz, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi ka- rarlarının "aynmsız uyguianma- sından", ABD Başkanı Bush'un Irak lideri Hüseyin'e yazdığı mektubun tonunun beğenilme- mesi nedeniyle reddedilmesine kadar "eşitlerarası bir ilişki" arayışı içindeydi. Dolayısıyla da Cenevre'deki basın toplantısın- dan dünyaya seslenirken soyle- diklerinin tümü ile görüş birli- ğinde olunmasa dahi mağrur tavrı ve kişiiikli yaklaşımlan ne- deniyle hiç kuşku yok ki Orta- doğu'da kitlelerin kalbini kazan- dı. Aziz'in bu tavrının, sokak düzeyinde, "Irak, Amerika'ya kafa tuttu" diye efsaneleştirilme olasılığının yuksekliği, Ameri- ka'nın Ortadoğu'yu tanıyan uz- manlanna önceki gün soğuk ter- ler dökturdü. Irak iideri, BM kararlannın sadece Kuveyt ile il- gili olanlarının değil tümünün uygulanmasını isterken "bölge- deki tüm konulara adil yaklaşım" formülunü ortaya at- tı. Aziz'in bu tavrı, Baker ile gö- ruşmesinde Kıbrıs ile ilgili BM kararlannın da gündeme getiril- miş olabileceğini gösteriyor. • Paralı askerler. Irak Dışiş- leri Bakanı, bu mağrur tavrı sa- dece Amerika'ya karşı sergile- medi. Örneğin Baker ile yaptığı görüşmeden sonra Avrupalılann kendisini Lüksemburg'a davet ettiklerini, ancak bunu reddet- tiğini açıkladı. Neden olarak da "ABD Başkanı Bush, beni Was- hington'a davet edince Avrupa Toplulugu da ttalya'ya gitmemi istedi. Ama ben Uashinglon'a gitmeyince Avrupalılar daveti geri çekti, şimdi de ben Lüksem- burg'a gitmek ihtiyacı hissetmiyorum" dedi. Aziz, üs- tü kapalı olarak başka ülkelere de çattı. Örneğin ABD'yi des- tekleyen bazı "paralı asker ülke- lerin, her gün Amerika ya da Araplardan para gelmiyor diye şikâyet ettiğini, oysa Irak'ı des- tekleyenlerin böyle bir çıkar beklentisi olmadığını" söyledi. • "tsrail'e vururuz": Aziz, ba- sın toplantısında, savaş başlar- sa Irak'ın İsrail'e saldınp saldır- mayacağının sorulması üzerine, "Kesinlikle evet" diye yanıt ver- di. Ancak "Saldırılmadan saldırmayız" diye de ekledi. Irak Dışişleri Bakanı bu açıklaması zaten olası bir savaşın Ortado- ğu'da bugünkünden çok daha büyük sorunlar yaratacağı endi- şesini taşıyan VVashington'u da- ha da tedirgin ederken Irak li- deri Saddam Hüseyin de Bağdat TV'sine verdiğı bir demeçte, "Amerikan askeri kendi kanı içinde yüzer" dedi. Bu açıkla- malar barışa dönük bekfentîler yaratmaktan geride kaldığı gibi olası bir savaşın sadece Kuveyt coğrafyasıyla sınırlanacağı umu- dunu da iyice ortadan kaldırdı. Kuveyt'te katı • Kuveyt'ten çekilmeyiz: Aziz'in basın toplantısında dik- kat çeken bir başka unsur, 45 dakikalık konuşması içinde tek bir kez "Kuveyt" sözcüğünü ağ- zına almamasıydı. Bu durum, ozellikle ABD Başkanı Bush'un dikkatini çekmiş. Bush, dünkü basın toplantısında, "Hem Fi- listin sorunu ile Kuveyt arasın- da irtibat kurmak istiyorlar hem de Kuveyt'in adım bile anmıyorlar" dedi. Bu gözlem- den anlaşılıyor ki Irak, Kuveyt'i işgal amacının "Filistin davası- na hizmet etmek" olduğuna dünyayı inandırmakta zorlanı- yor. Irak'ın amacının daha çok kendine hizmet eder bir çizgide olduğu konusunda görüş birli- ği bulunduğundan Irak'ın Ku- veyt'ten çekileceğine ihtimal ve- rilmiyor. ABD Başkanı Bush, bu yüzden dun, "BM karariart- nın tam olarak uygulanması için her zamankinden daha kararlı oldugunn" söyledi ve ekledi: "Banş için fazla umudum yok". • Diplomatlar çekiliyon Aziz- Baker goruşmesinin karamsar- hk yaratan bir başka yanı da ABD Dışişleri Bakanı'nın Irak- lı meslektaşmdan Bağdat'taki Amerikalı diplomatların 12 ocakta Irak'ı terk etmesine güç- luk çıkarılmaması için güvence istemesiydi. Bu adım, Amerika- nm savaşa gitmekteki kararlılı- ğının gösterisi olarak planlanmış bir manevra olsa dahi krizin çö- zümüne dönük beklentileri şim- dilik erteliyor. Ayrıca Aziz- Baker görüşmesi sırasında Was- hington'da meydana gelen iki gelişme de savaş bulutlarmın da- ğılmasına hizmet etmiyor. Bush, önceki gün, İkinci Dünya Sava- şı'ndan bu yana ilk defa yakıt, ulaştırma ve yakıt tüketiminde önceliğin sivilden askeri kanada kaydınlmasına dönük bir kara- rı yürürlüğe soktu. ABD Savun- ma Bakanı Dick Cheney de 1 milyonluk yeni bir grup ihtiyatı "hareketlendireceğini", ama ilk elden çağnlanlann az sayıda olacağını açıkladı. Bu arada Baker-Aziz görüşmesinin yarat- tığı umutsuzluk ortamı, Bush 1 un Kongre'den askeri güç kul- lanmak için destek alması ola- sılığını arttırdı. Ancak bu, "sa- vaş yetkisi" anlamına gelmiyor. Ne Bush'un böyle bir talebi var ne de Kongre bunu vermek ni- yetinde. Kongre desteği sadece bir tavsiye kararı niteliğinde olacak. Baker ve Aziz'in umut yarat- mayan açıklamalarından sonra New York Borsası'nda fiyatlar başaşağı giderken sabah 22 do- lar civarında olan petrolün va- rili yedi dolar arttı. Bir gün için- de meydana gelen bu oynama, ekonomik piyasaların savaş bek- lentilerinin arttığını gösteriyor. Dünya belki önceki günden da- ha fazla savaşa yakın, ama dip- lomasinin hiç şansı da yok de- ğil. VVashington'daki hava özetle bu merkezde. GOZLEM UGUR MUMCU (Baftarafi 1. Sayfada) Bazılarımız ise savaşın hiç çıkmayacağı kanısındadır. — )fok canım, savaş çıkmaz... Nereden biliyorlar bunları? Bildikleri yok: "Strateji.." "denge." "diplomasi" gibi kav- ramlar arasından bu palavraları sıkıyorlar Savaşın çıkıp çıkmayacağını, çıkacaksa ne zaman ola- cağını Bush ve yakın çevresi ile Saddam ve adamları bilir, kim bilecek başka?_ Cumhurbaşkanı Özal bilir mi savaşın çıkıp çıkmayacağı- nı? Bilmez. Başbakan Akbulut? O hiç bilmez. Niçin bilmezler? Çünkü bu savaşa karar verecek olanlar Özal ve Akbulut degildir de ondan bilmezler. Sıkıyönetim ilanı değil ki bu bilsinler! Savaş hazırtığı yapmasına yaparlar... Çevik Kuvveti de ça- ğırırlar. Incirlik ve Erhaç üslerini de açarlar. Baker'ı konuk edip Bush ile telefonla da konuşurlar. Ancak Irak'ın Ameri- ka'ya, Amerika'nm da Irak'a saldınp saldırmayacağına ka- rar veremezler. Bu ayrı bir iştir. Bu kararı verecek olan Bush'tur Bush, saldırı kararı verirse, Türkiye kendisini bir anda sa- vaşın içinde bulacaktır. Konunun can alıcı noktası da işte buradadır. Bugünkü teknoloji bu. Savaş kararlannı "süper devletter" veriyor, yoksul uluslar da savaşlara katılıyorlar. Siyasal ku- rumlar da savaş koşullarında büsbütün devreden çıkıyor. "Milli irade" bunalım anlarında "çokuluslu askeri iradeye" dönüşüveriyor. Savaşlardan sonra sınırlar; sınırlar ile bir- likte rejimler de değişiyor. Sivit demokrasi gidiyor, yerinde militarizm rüzgârları esiyor Bugün bu "çokuluslu askeri ;rade"nin başında Pentagon ve Bush var. Bush narar verdi mi tamam; buyurun savaşa... Günümüzdeki bu savaşların arkasında hangi çıkarlar ya- tıyor, bunlar da ancak savaştan yıllarca sonra yapılan araş- tırmalarla ortaya konuyor. Ortaya konuyor, ama iş işten geçiyor... Örneğirr.Saddam'ın bugünkü sakjırganhğına yol açan as- keri gücü sağlayanlar arasında Batı silah tekelleri ile Sov- yet ve Çin Halk Cumhuriyeti şirketleri var. Irak'a, başta Sovyetler olmak üzere ABD, Fransa, Fede- ral Almanya ve Çin Halk Cumhuriyeti silah satmadılar mı? Sattılar... Irak'a kimyasal silahları kimler sartı? Federal Alman şirketleri sattı... İngiliz şirketleri sattı... Sov- yetler sattı... Arjantin sattı... Irak'a her türlü silahı satan bu devletler Saddam'ın bu silahları olası bir saldırı için kullanacağını bilmiyorlar mıy- dı? Biliyorlardı... Öyleyse bu canavarı onlar yarattılar... Türkiye, Irak'a silah satmadı. Ne kimyasal silah, ne kla- sik silah... Irak ile savaş nedeni olacak bir sorunu da yok. Bush karar verecek, Amerikan çıkarları, çağdışı petrol şeyhlikleri ve despot Arap rejimleri için Türkiye savaşa gi- recek. Bu savaşın karannı da ya Bush verecek ya Saddam... Ve nice vatan evladı da hiç ilgimiz ve çıkarımız olmayan böyle bir savaşta pisi pisine ölecek... Peki niçin? Petrol yükseldi, borsalar (Baftarafi 1. Sayfada) viyesine inen petrol fiyatlan ye- niden tırmanışa geçti. Cenevre'- deki başarısızlığın önceki gün New York'ta yarattığı panik so- nucu 31 dolara kadar çıkan pet- rol fiyatı, dun biraz düştü ve 27-26 dolara geriledi. Londra Ticaret Borsası'nın dünkü işlem- THY 13 ocaktan sonra Körfez'e sefer yok Haber Merkezi — Türk Ha- va Yolları (THY) Ortadoğu'ya yapacağı seferleri 13 ocaktan iti- baren iptal etti. Kurumdan ya- pılan yazıh açıklamada gerekçe olarak, Korfez kriziyle birlikte yolcu sayısındaki düşüş ve böl- geye yapılan uçuşlarda uygula- nan "sigorta primlerindeki ar- tışın (aşınmaz boyutlara ulaşması" gösterildi. THY yetkilileri, Ortadoğu ül- kelerine yapılan uçuşlar için si- gorta şirketlerinin "sigorta uy- gulaması"nı durdurduklannı bildirerek Körfez'de yükselen tansiyon nedeniyle bazı Ortado- ğu ülkelerinin havayollarının uçaklarını risksiz bölgelere gö- türerek koruma altına aldıklan bildirildi. THY, uçuş güvenliği yanı sı- ra ticari kıstaslann da değerlen- dirilmesi sonucu en son uçuşla- rını dün Tel-Aviv, Amman, Şam ve Riyad'a dun yaparken, Cidde, Dahran, Dubai ve Kahi- re uçuşlannı 13 ocakta yapacak. Belirtilen tarihten sonra bu nok- talar için tarifede yer alan sefer- lerin ikinci bir emre kadar iptal edildiğini belirten yetkililer, kış tarifesinde mevcut diğer Avru- pa, Amerika ve Uzakdoğu uçuş- larına aynen devam edecekleri- ni beliıttiler. lerinde Kuzey Denizi turü ham petrolün variİ fiyatı 22.35 dolar- dan 26.70 dolara yükseldi. Ay- nı tür petrol Sıngapur Borsası'n- da 27 dolardan, Tokyo Borsa- sı'nda ise 26.60 dolardan işlem gördü. Piyasa analıstleri ticaret borsalarında işlemlerin çok ha- reketli olduğunu, savaş çıkması halinde petrolün 50 dolara ka- dar çıkabileceğini belirtiyorlar. Altın fiyatlarında ise küçük çaplı fıyat artışlan gözlendi. Al- tının ons fiyatı Londra'da 387 dolardan 387.85 dolara yükselir- ken Zürih'te 387.75 dolardan 388.20 dolara çıktı. Altın fiyat- ları konusunda yazılan senaryo- larda savaş halinde ons başına fiyatın 425 dolara kadar çıkabi- leceği, barış halinde ise fiyatın 365 dolara kadar gerileyebileceği yer alıyor. Kriz dönemlerinin en güveni- lir yatırım araçlarından biri ola- rak gösterilen dolar diğer para birimlerine karşı değer kazanı- yor. ABD para birimi ulusiara- rası borsalarda dün Alman Mar- kı'na karşı 1.5125 marktan 1.5265 marka yükselirken Japon Yeni'ne karşı da 134 yenden 135.48 yene yükseldi. Baker-Aziz goruşmesinin ya- rattığı iyimserlik havasında yük- selen hisse senedi fiyatlan görüş- me sonrasında yapılan açıkla- malardan sonra inişe geçti. Londra Borsası'nda dün Finan- cial Times 100 endeksi 17.9 pu- anlık kayıpla 2 bin 111 puana ge- riledi. Paris Borsası'nda ise his- se senetlerinin ortalama kaybı yüzde 2.2 olarak gerçekleşti. lİY^TRODA DEVRİM Zehra tpşiroğlu 5.000 lira (KDV içinde) Çağdaş Yayınlan Turkocağı Cad. 39-41 Cağaloğlu-tstanbul Ödemeli gonderilmez.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle