Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
11 OCAK 1991 * * * * CUMHURİYET/19
ÎBRANtCE İÇİN JAPON ÖGRETMEN — Tsuguya Sasaki
Kudüs'le yaşayan bir Japon. Sasaki, iinrversitede Japonca de-
ğil İbranice dersieri veriyor. (Fotograf: AP)
Uzayda ışık
gösterisi
Dış Haberier Serviâ — Ame-
rikan Uzay Ajansı, uzayda bir
ışık gösterisi düzenledi. Uzayda-
ki bir uydudan salınan gazlar
gökyüzünde yapay mavi bir ay
yarattı.
Amerikan uzay yetkilileri bu-
nun, uzaydaki en parlak varlık
olduğunu bütün yıldızlardan
daha parlak göründüğünü be-
lirttiler.
Uydudan salınan gazlar, gü-
neşten gelen ultraviyole ışıklan
ile iyonlandı ve bunlar bütün
Kuzey, Güney Amerika'dan, Ka-
rayiplerden ve Batı Avrupa'dan
gorünen geniş ışık saçan bulut-
lar yarattı.
Amerikan uzay yetkilileri, bu
ışık gösterisinin dünya nufusu-
nun yaklaşık üçte biri tarafın-
dan izlendiğini belirttiler.
KENDINİ YARALADI — Güney Koreli, Japon karşıtı gös-
terici, Japon Başbakanı'nın ziyareti sırasında kendisini kar-
nından yaraladı. 38 yaşındaki gösterici hastaneye kaldırıldı.
(Fotoğraf: Reuter)
2001 metrelik
gökdelen
TOKYO (UBA) — Ohbayas-
hi Corporation adlı Japon inşa-
at şirketi, yeni tasarımıyla gök-
delen kavramına değişik bir bo-
yut getiriyor. tnşaat şirketi 2001
metre yüksekliğinde bir gökde-
len yapacak.
Aeropolis 2001 olarak adlan-
dırılan bu tasarım gerçekleştiği
takdirde geçen yıl dünyada bü-
yük yankılar uyandıran 1600
metrelik devr
"sky city" projesi
de gölgede kalacak. Aeropolis
2001'in toplam alanı 11 milyon
metrekare olan 500 katlık muh-
teşem bir gökdelen projesi oldu-
ğunu belirten inşaat şirketi yet-
kilileri, "Bu gökdelende 70 bin
daire, buro, dukkân ve bahçele-
riyle şehircilik kavramına yeni
boyutlar getiriliyor" dediler.
RALLİDEKİ ANTİKA— Önceki gün sona eren Paris-Dakar
Rallisi'ne Coisou ve Lopes'den oluşan Belçika ekibi 1930 mo-
del bir otomobille katüdı. Ekip sonuna dek rallide kalmayı
başardı. (Fotograf: AP)
HABERLERİN DEVAMI
TBMM Göreve...
(Baftarafi 1. Sayfada)
keri bir çözümün?
Borsalarda düşüş, altın ve ham petrol fi-
yatlannda tırmanış... Dünya ekonomisine et-
kileri nasıl olabilirdi savaşın?..
Belirsizlik ve kaygı havasının gitgide ko-
yulaştığı bir döneme giriliyor. İnsanlık açısın-
dan en büyük tehlike olan savaşa doğru,
şimdilik, doludizgin bir gidişten söz edilebi-
lir.
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri, böyle-
sine umutsuz koşullarda gidiyor Bağdat'a.
Perez de Cuellar'ın bu ziyareti, barışçı çö-
züme dönük kapıyı aralayabilecek mi? Yok-
sa BM Genel Sekreteri, yasak savma türün-
den bir diplomatik girişimde mi bulunuyor?
Bugünkü hava öyle ki, gerçeği daha çok
ikinci sorunun yansıttığına dikkat çekiliyor.
BM Genel Sekreteri'nin kendisi de kendi
misyonuna pek umut bağlamış gözükmüyor.
Ne olacak?
Savaş ya da barış, bugün herkesten çok
Saddam Hüseyin'in elindedir. Birleşmiş Mil-
letler kararlarına uyup Kuveyt'ten çekilme-
si... Ya da en azından çekilme yolunda so-
mut bir adım atabilmesi, bu açıdan kapsamlı
bir öneriyle ortaya çıkabilmesi... 15 Ocak salı
gününe dek bu çerçevede bir girişimde bu-
lunabilirse, ibrenin yeniden banşa dönme-
sini sağlayabilir Bağdat.
Yoksa savaş kaçınılmaz gözüküyor.
Saddam'ın esneklikten tümüyle yoksun tu-
tumu, askeri çözümden yana olanların elini
güçlendirmektedir. Bağdat böylesi bir kıvrak-
Itğı son anda sergileyebilse, bu kez esnek-
lik sırası başka güçlere gelebilir ve Körfez'-
de barışçı çözüm umudu da artabilir.
Bakalım, Saddam gücünün sınırını biliyor
mu?
•
Türkiye ne yapmalı?
Muhalefet liderleri Sayın İnönü'yle Sayın
Demirel dün yaptıklan açıklamalarda, Türki-
ye'nin savaş dışı kalması ve kanlı bir serü-
vene bulaşmaktan özenle geri durması ge-
rektiğini bir kez daha haklı olarak vurgula-
mışlardır. Ayrıca yerinde bir noktanın daha
altını çizerek, TBMM'nin konuya el koyma-
sını istemişlerdir.
Bir savaş tehlikesiyle karşı karşıyadır ül-
kemiz. Böylesi koşullarda, Millet Meclisi'nin
toplanıp konuyu ayrıntılı biçimde ele alma-
sı, tartışması öncelikli bir görevdir. Yasama
organı böyle bir görevi savsaklayamaz.
Ozellikle Çankaya'yla ANAP yönetiminde
dikkati çeken kimi yönelişler, ülkemiz açısın-
dan tehlikeli bir doğrultuya işaret etmekte-
dir.
Oysa, açık bir saldırtya uğramadıkça,
Türkiye'nin savaşa katılmakta en ufak bir çı-
karı yoktur.
Kanlı bir dış serüvenden siyasal çıkar
umanlar olabilir Ankara'da; ama böyle bir çıl-
gınlıkta Türkiye'nin yeri olamaz; olmamalı-
dır.
TBMM bir an önce toplanmalı ve konuya
el koymahdır.
Ankara endişeli
(Baftarafi 1. Sayfada)
değişiklik gözlenmemesinin
"üzüntü ve endişeyle" karşılan-
dığını vurgularken, Irak karşs-
sında oluşan ulusiararası daya-
nışrna ve koordinasyönun deva-
mınm önemine de dikkat çekti.
Sungar şu açıklamayı yaptr.
"Dünya barışını ve ozellikle
bölgemizde barış ve güvenliği
çok dddi bir şekilde tehdil eden
Körfez krizine barışçı bir çözüm
yolu bulunabilmesi için bu son
iyiniyetli girişimi teşkil eden
Baker-Aziz göriişmesinin de ba-
şansıziıkla sonuçlanmasını ve
Irak'ın tutumunda en ufak bir
defişiklik umidi vermediğinin
anlaşılmasını büyük üzüntü ve
endişeyle karşılıyonız.
Çok kritik bir dönemden geç-
tiğimiz bugünlerde her şeye rağ-
men sonına banşçı bir çözüm
bulunması yolundaki ümidimi-
zi ve arnımuzu muhafaza ediyo-
Bu dönemde, tüm banşçı ül-
kelerin arzusunun gerçekleşebü-
mesi için krizin başından bu ya-
na istila karşısında birleşenlerin
aralanndaki dayanışma ve koor-
dinasyonun devamının çözüm
için en etkin yol olduğu konu-
sundaki kanaalimiz geçerliliği-
ni konımaktadır.
Temennimiz, aklı selimin ga-
kbe çalarak Irak'ın, tüm dünya-
nın kararlılığının idraki içinde
kendisinden beklendiği şekilde
Birleşmiş Milletler Güvenlik
Konseyi kararlarına uygun ola-
rak Kuveyt'ten çekilmek suretiy-
le Irak balkı için son derece va-
him sonuçlan olabilecek bir si-
lahlı çatışmaya meydan verme-
mesidir."
Öte yandan, ABD'nin Irak-
taki diplomatlarını geri çağırma
kararı, benzer bir girişimin Tür-
kiye'de de gündeme gelebilece-
ği beklentisine yol açtı. Dışişle-
ri çevreleri, Avrupa ülkelerinin
de ABD'yi izlemesi durumunda
Türkiye'nin "büyük olasılıkla"
aynı şekilde hareket edebileceği-
ni belintiler. Ancak bu konuda
şu aşamada resmi düzeyde her-
hangi bir çalışmanın yapılmadı-
ğı kaydedildi.
"Gidiş olumsuz"
Dışişleri Bakanlığı çevrelerin-
de dün Körfez krizine ilişkin de-
ğerlendirmeler genelde "kaygJı"
bir hava taşırken, ABD ve Irak
sonuç beklenmediğini, ancak
dışişleri bakanlan arasındaki
görüşmenin "zarannın yararın-
dan çok olduğu" görüşü ifade
edildi, Bir yetkili, göruşmeden
daha sorira iki bakanın yedi sa-
ate yakın bir arada kalmasının
umut yarattığını vurgulayarak,
"Sonuçta yapılan açıklamalar
ise moralimizi tam anlamıyla
bozdu. Kaygılandık. Belki Ce-
nevre görüşmesi hiç yapılmasa
daha iyi olabilirdi" diye
konuştu.
BM Genel Sekreteri Perez de
Cuellar'ın Bağdat'a gidişi ise Dı-
şişleri çevrelerinde "sonuçsuz ol-
maya aday bir girişim" olarak
değerlendiriliyor. Yetkililer,
Irak'a karşı ABD'nin temsil et-
tiği "kesin dayantşma ve koor-
dinasyon çizgisi" ni destekledik-
lerini belirterek, bu çizgide ge-
dikler açan girişimlerin, Irak'ın
"geri adım atmaya yanaşmayan
>tutunramı dofaylı olarak cesa-
retlendirdiğini" savunuyorlar.
Fransa Cumhurbaşkanı Franço-
is Mitterrand'ın başını çektiği
Ortadoğu konferansı düzenlen-
mesi girişimi de Ankara'da "za-
rarlı sonuçlan olabilecegi" ge-
rekçesiyle benimsenmiyor. Yet-
kililer, Tank Aziz'in önceki gün-
kii görüşmede James Baker'a
"Filistin konusundaki Irak tez-
lerini anlattığına" dikkat çeke-
rek "Filistin iie Kuveyt aynı ke-
feye konursa Bağdat amacına
ulaşmış olur" yorumunda bulu-
nuyorlar.
NATO Güney Avrupa Mütte-
fik Hava Kuvvetleri Komutanı
Korgeneral CA. Llagnam te-
maslarda bulunmak üzere An-
kara'ya geldi.
Baker geliyor
ABD Dışişleri Bakanı James
Baker'ın, 12 ocak cumartesi ak-
şamı Ankara'ya gelmesi bek-
leniyor.
Dışişleri Bakanlığı 'ndan ko-
nuya ilişkin yapılan açıklamaya
göre öngörülen program uyann-
ca 13 ocak pazar günü Türk ve
ABD Dışişleri bakanları arasın-
da yapılacak görüşmelerden
sonra konuk bakan, Cumhur-
başkanı Turgut Özal ve Başba-
kan Yıldırım Akbulut
tarafından da kabul edilecek.
MGK, olaganüstü
toplantı yapıyor
Körfez'deki son gelişmeler üzerine MGK,
bugün Özal başkanlığında toplamyor.
Bakanlar Kurulu'nun da bugün gelişmelere
göre olaganüstü toplanabileceği belirtildi.
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) — Cenevre'de yapılan Ba-
ker - Aziz gonişmesinden olum-
lu bir sonuç çıkmaması üzerine
savaş olasılığı artarken Milli
Güvenlik Kurulu da gelişmeleri
değerlendirmek üzere bugün
olaganüstü toplantıya çağrıldı.
Başbakan Yıldırım Akbulut 13
ocakta yapacağı Gaziantep ge-
zisini iptal ederken, Bakanlar
Kurulu'nun da bugün olağanüs-
tu toplanması olasılığı ortaya
çıktı.
Körfez krizinde 15 ocak için
geriye sayış sürerken Ankara'-
da da Baker'ın pazar günü ya-
pacağı ziyaret öncesinde hızlı bir
trafik yaşanmaya başlandı.
MGK bugün saat 14.00'te Cum-
hurbaşkanı Turgut Özal baş-
kanlığında Cumhurbaşkanhğı
Köşku'nde toplanacak. MGK'-
nın toplantısında Körfez krizi-
ne ilişkin son gelişmeler değer-
lendirilecek. Toplantıya Başba-
kan Akbulut ile Milli Güvenlik
Kurulu üyesi bakanlar da katı-
lacaklar.
Bakanlar Kurulu'nun da
MGK toplantısının ardından
ABD Dışişleri Bakanı James
Baker'ın pazar günü Ankara'-
ya gelmesinden sonra olağanus-
tü toplantıya çağnlabileceği be-
lirtiliyor.
Başbakan Yıldırım Akbulut
daha önceden planlanan Gazi-
antep gezisini iptal etti. Akbu-
lut'un Gaziantep il kongresıne
gitmekten vazgeçerek Ankara'-
da kalmasının, Baker'ın aynı
gun başkente gelecek olmasın-
dan kaynaklandığı kaydedildi.
Geziye Akbulut'la birlikte katı-
lacak olan bakanlar ve ANAP
milletvekilleri de Gaziantep'e
gitmekten vazgeçtiler.
ANAP kulisinde Meclis'in
her an olaganüstü toplantıya
çağnlabileceği konuşulmaya
başlandı. Ozellikle Doğu ve Oi-
neydoğu illeri milletvekilleri
bölgelerinde yoğun askeri yığı-
nak ve hazırlık yapıldığına dik-
kat çekerek hükümetin "savaş
hali ilanı izni" için her an
TBMM'ye başvurabileceğini
ifade ettiler. ANAP grup yöne-
timi Meclis'in olağanüstü top-
lanmasına gerek olmadığını,
kendilerine henüz bu yönde her-
hangi bir istek gelmediğini be-
lirtirken, milletvekilleri olağa-
nüstü bir toplantı için Ankara'-
ya çağrılma olasılığına hazır ol-
duklarını ifade ettiler.
Körfez
programına
halktan tepki
Haber Merkezi — TRT tele-
vizyonun 1. kanalında ana ha-
ber bülteni sonrasmda yayımla-
nan Körfez krizi ile ilgili prog-
ram tepkileri yol açtı. "Bir
Konu" bölümünde yer alan
programda, Irak'a karşı Kör-
fez'de yığınak yapan, başta
ABD olmak üzere çeşitli ülke-
lerin askeri gtiçleri ve yapılan
hazırlıklar verildi.
Programda, "Dünya ulusla-
n, Saddam'a vahşetinin meyve-
sini yedirmemeye kararlıdır.
Saddam'ın önündeki tercih şu-
dur, ya Kuveyt'ten çekilecek ya
da felaketle karşı karşıya gele-
cektir" denildi. Gazetemizi te-
lefonla arayan vatandaşlar,
programı "savaş kışkırtıcılığı"
yaptığı gerekçesiyle eleştirdiler.
TRT Haber Dairesi yetkilileri
ise, programın, Körfez'deki as-
keri kuvvetlerin caydırıcı gücü-
nü konu aldığını öne sürdüler.
Gtineydoğu'dan göçGüneydoğu'da can güvenliği nedeniyle Batıya göç
sürüyor. Diyarbakır ve öteki kentlerden Istanbul'a
otobüs bulmamn güç olduğu bildiriliyor. Güneydoğu
ve büyük kentlerde "evlerde stokçuluk" eğilimi arttı.
G.Doğu'da unun çuvalı 47 binden 55 bine yükseldi.
Ekonomi Servisi— Sonuçsuz Şırnak, Silopi, Habur ve Çu-
Baker-Aziz goruşmesinin ardın-
dan "savaşa doğru gidiş" endi-
şesi gıda stokçuluğu eğilimi doğ-
masına yol açtı. Büyük kentler-
de, bir panik boyutuna varma-
yan ve ancak yer yer gözlenen
"evlerde stokçuluk" eğiliminin
Güneydoğu Anadolu'da zaman
zaman kuyruklar oluşturacak
boyutlara ulaştığı bildiriliyor.
Bu arada "Can güvenliği" kor-
kusuyla, Irak sımnndaki ilce sa-
kinlerinin iç kesimlere doğru go-
çü sürüyor. Diyarbakır ve öteki
kentlerden lstanbul'a sefer ya-
pan otobüslerde yer bulmamn
güç olduğu belirtiliyor.
Irak'a Kuveyt'ten çıkması için
tanınan sürenin kısalması, ozel-
likle Güneydoğu'daki yurttaşlan
tedirgin ediyor. Can güvenlikle-
rinin sağlanması konusunda du-
yulan kuşku, batı yörelerine yö-
nelik "göç"ü hızlandırdı. özel-
likl esubay, memur ve mühen-
dislerin ailelerinin çoluk-çocuk,
otobüslerk ve özel araçlarla
bölgeden ayrılmalan son iki gun
içinde daha da yoğunlaştı.
Bölgede bulunan arkadaşlan-
mız Vedat Yenerer ve Ergun Ak-
soy'un bildirdiklerine göre, Mar-
din, Kızıltepe, Nusaybin, Cizre,
kurca hattında tam bir sessizlik
hüküm sürüyor. llçe sokakları-
nın bomboş ve dükkânların ka-
palı olduğu görülüyor. Diyarba-
kır, Mardin, Şımak, Cizre, Nu-
saybin ve Silopi'de son bir haf-
ta içinde ozellikle un satışların-
da büyük bir artışın olduğu bil-
diriliyor. Unun çuvalının 47 bin
liradan 55 bin liraya çıktı. ozel-
likle şeker, yemeklik margarin ve
kuru gıdaya akın eden yurttaş-
lar, "fırsatçılara engel
olunmasım" isteyerek, ii ve ilçe
yöneticilerinin "stokçuluga en-
gel olunmasım" istiyorlar.
İstanbuPdaki Rami Kuru Gı-
da Çarşısı toptancılan, savaş
söylentilerinin henüz piyasada
etkisini göstermediğini söylüyor-
lar. Piyasadaki durgunluktan
yakınan toptancılar, savaş söy-
lentilerinin talepte bir artışa ne-
den olmadığını ancak krizin en
büyük faturasının para sıkıntısı
olduğunu belirtiyorlar. "İki ara-
da bir derede kaldık. Anadolu-
daki müstahsil savaş korkusuy-
la satışlarda peşin para isterken,
tstanbul'daki perakendeciler sa-
tış olmadığından dolayı büyük
bir para sıkıntısına girdiklerini
söylüyorlar. Kırk yıllık iyi müş-
terilerimizin çekleri dönmeye
beklentisi.
başladı" diyen toptancılar, piya-
sada mala hücumun belki bu-
gün başgösterebileceğini söylü-
yorlar.
Piyasada büyük bir sessizliğin
hüküm sürdüğünü belirten top-
tancılar, savaş öncesi stoklama-
ya gidilen şeker, tuz, yağ, ma-
karna, un, baklivat gibi malla-
rın satışlarımn şu anda normal
olduğunu söylüyorlar. Bazı top-
tancılar ise "Krizin başlangıcın-
dan bu yana piyasada büyük bir
durgunluk söz konusu. Satışlar
şimdi belki biraz hareketlendi,
ancak bir savaş paniği hücu-
mundan söz etmek imkânsız"
diyorlar. Birkaç toptancı da bu
hareketliliği savaştan çok yeni yıl
hazırlıklarıyla açıklıyor.
Perakende piyasasında ise ba-
zı yerlerde satışlarda bîr artış ol-
duğu gözleniyor. Migros yetki-
lileri, ozellikle un, şeker, makar-
na, çay, yağ ve bakliyatta aşın
bir taleple karşılaştıklannı belir-
tiyorlar, "Sabahleyin un reyonu-
muz doluydu. Öğlen saatlerin-
de bir tane bile un kalmadı" di-
yen Migros yetkilileri, depola-
nnda bu talebi karşılayacak ka-
dar stok bulunduğunu belirti-
yorlar.
Küçük perakendeciler de fazla
bir talep artışı yaşamadıklarını
söylüyorlar. Henüz mala hücum
diye bir şeyin söz konusu olma-
dığını belirten bakkallar, belki
bugün bir artışın olabileceğini
vurguluyorlar.
(Baftarafi 1. Sayfada)
çıkması sürpriz degil, çunkü ge-
çen hafta sonunda ABD Başka-
nı George Bush ile Camp Da-
vid'de bir görüşme yaptı. ABD
Dışişleri Bakaru James Baker da
Cenevre'deki görüşmelerde so-
mut bir gelişme kaydedilmeyin-
ce Cuellar'ın adını ortaya attı.
Buna Irak'ın itirazı olmadığı an-
laşıhyor. Hatta içeride görüş bir-
liğine varılmış olabilecegi dahi
düşunülüyor. Çünkü Irak Dışiş-
ler Bakanı Tank Aziz, Cenevre'-
deki basın toplantısında "Birkaç
gün önce BM'deki daimi tem-
silcimiz Genel Sekreter De Cu-
ellar'ı Bağdat'a davet etmişti, bu
davet geçerliliğini koruyor" de-
di. Cenevre goruşmesinin diğer
ülke ve kişilerin diplomatik ça-
balarına yeşil ışık yakması, bir
ölçüde de ABD'nin artık "Irak'ı
biz ikna edemedik, ikna edebi-
lecek kimse varsa buna karşı
çıkmayız" cümlesiyle özetlene-
bilecek bir ruh haline girmiş ol-
masından kaynaklanıyor. ABD,
daha önceki güne kadar koalis-
yon ortaklannın Irak ile ikili çö-
züm arayışına girmesinden ra-
hatsız oluyordu, oysa artık start
verilmiş durumda. Baker, basın
toplantısında en az iki kez
"Onümüzde altı gün daha var"
diyerek ileriye dönük sınırh
umudunu ifade etti.
Diplomasinin şansı
Aziz-Baker goruşmesinin
olumsuz sonuçlarının yarattığı
korku dalgası nedeniyle diplo-
masinin şimdi her zamankinden
daha fazla şansı var. Ancak sa-
vaş tehlikesi de o ölçude artmış
durumda. Bunun nedenlerine
bakıldığında ortaya çıkan man-
zara ana başhklanyla şöyle ozet-
lenebilir:
• Hodri Meydan: Cenevre gö-
ruşmelerinde ozellikle Irak açı-
sından ön plana çıkan olgu,
Bağdat'ın âdeta VVashington'a
meydan okumasıydı. Tank Aziz,
sadece Irak'ın 'tarihi haklar
nedeniyle' Kuveyt'ten çekilmeye-
ceğini vurgulamakla kalmadı,
aynı zamanda kararlı bir ifade
ile bir savaş çıkarsa Amerika'ya
şiddetle karşı konulacağının sin-
yalini verdi. Buna ek olarak da
ABD Başkanı Bush'un Baker
aracılığı ve Aziz eliyle Saddam
Hüseyin'e yollamak istediği
mektubu "okuduktan" sonra al-
mayı reddetti. ABD Dışişleri Ba-
kanı Baker'a bu göruşmeden
sonra neler hissettiği soruldu-
ğunda, tek kelimeyle
"Karaınsar" yanıtını verdi.
Irak'ın bu tavır içine girmiş ol-
ması tabiatıyla Amerika'yı tum
dünyanın gözu önünde, "pabuç
bırakmamaya" zorluyor.
• Eşit platform: Irak'ın
ABD'ye meydan okumasında
göze çarpan dürtulerden birisi
"eşit platform özlemiydi". Irak
Dışişleri Bakanı Aziz, Birleşmiş
Milletler Güvenlik Konseyi ka-
rarlarının "aynmsız uyguianma-
sından", ABD Başkanı Bush'un
Irak lideri Hüseyin'e yazdığı
mektubun tonunun beğenilme-
mesi nedeniyle reddedilmesine
kadar "eşitlerarası bir ilişki"
arayışı içindeydi. Dolayısıyla da
Cenevre'deki basın toplantısın-
dan dünyaya seslenirken soyle-
diklerinin tümü ile görüş birli-
ğinde olunmasa dahi mağrur
tavrı ve kişiiikli yaklaşımlan ne-
deniyle hiç kuşku yok ki Orta-
doğu'da kitlelerin kalbini kazan-
dı. Aziz'in bu tavrının, sokak
düzeyinde, "Irak, Amerika'ya
kafa tuttu" diye efsaneleştirilme
olasılığının yuksekliği, Ameri-
ka'nın Ortadoğu'yu tanıyan uz-
manlanna önceki gün soğuk ter-
ler dökturdü. Irak iideri, BM
kararlannın sadece Kuveyt ile il-
gili olanlarının değil tümünün
uygulanmasını isterken "bölge-
deki tüm konulara adil
yaklaşım" formülunü ortaya at-
tı. Aziz'in bu tavrı, Baker ile gö-
ruşmesinde Kıbrıs ile ilgili BM
kararlannın da gündeme getiril-
miş olabileceğini gösteriyor.
• Paralı askerler. Irak Dışiş-
leri Bakanı, bu mağrur tavrı sa-
dece Amerika'ya karşı sergile-
medi. Örneğin Baker ile yaptığı
görüşmeden sonra Avrupalılann
kendisini Lüksemburg'a davet
ettiklerini, ancak bunu reddet-
tiğini açıkladı. Neden olarak da
"ABD Başkanı Bush, beni Was-
hington'a davet edince Avrupa
Toplulugu da ttalya'ya gitmemi
istedi. Ama ben Uashinglon'a
gitmeyince Avrupalılar daveti
geri çekti, şimdi de ben Lüksem-
burg'a gitmek ihtiyacı
hissetmiyorum" dedi. Aziz, üs-
tü kapalı olarak başka ülkelere
de çattı. Örneğin ABD'yi des-
tekleyen bazı "paralı asker ülke-
lerin, her gün Amerika ya da
Araplardan para gelmiyor diye
şikâyet ettiğini, oysa Irak'ı des-
tekleyenlerin böyle bir çıkar
beklentisi olmadığını" söyledi.
• "tsrail'e vururuz": Aziz, ba-
sın toplantısında, savaş başlar-
sa Irak'ın İsrail'e saldınp saldır-
mayacağının sorulması üzerine,
"Kesinlikle evet" diye yanıt ver-
di. Ancak "Saldırılmadan
saldırmayız" diye de ekledi. Irak
Dışişleri Bakanı bu açıklaması
zaten olası bir savaşın Ortado-
ğu'da bugünkünden çok daha
büyük sorunlar yaratacağı endi-
şesini taşıyan VVashington'u da-
ha da tedirgin ederken Irak li-
deri Saddam Hüseyin de Bağdat
TV'sine verdiğı bir demeçte,
"Amerikan askeri kendi kanı
içinde yüzer" dedi. Bu açıkla-
malar barışa dönük bekfentîler
yaratmaktan geride kaldığı gibi
olası bir savaşın sadece Kuveyt
coğrafyasıyla sınırlanacağı umu-
dunu da iyice ortadan kaldırdı.
Kuveyt'te katı
• Kuveyt'ten çekilmeyiz:
Aziz'in basın toplantısında dik-
kat çeken bir başka unsur, 45
dakikalık konuşması içinde tek
bir kez "Kuveyt" sözcüğünü ağ-
zına almamasıydı. Bu durum,
ozellikle ABD Başkanı Bush'un
dikkatini çekmiş. Bush, dünkü
basın toplantısında, "Hem Fi-
listin sorunu ile Kuveyt arasın-
da irtibat kurmak istiyorlar hem
de Kuveyt'in adım bile
anmıyorlar" dedi. Bu gözlem-
den anlaşılıyor ki Irak, Kuveyt'i
işgal amacının "Filistin davası-
na hizmet etmek" olduğuna
dünyayı inandırmakta zorlanı-
yor. Irak'ın amacının daha çok
kendine hizmet eder bir çizgide
olduğu konusunda görüş birli-
ği bulunduğundan Irak'ın Ku-
veyt'ten çekileceğine ihtimal ve-
rilmiyor. ABD Başkanı Bush,
bu yüzden dun, "BM karariart-
nın tam olarak uygulanması için
her zamankinden daha kararlı
oldugunn" söyledi ve ekledi:
"Banş için fazla umudum yok".
• Diplomatlar çekiliyon Aziz-
Baker goruşmesinin karamsar-
hk yaratan bir başka yanı da
ABD Dışişleri Bakanı'nın Irak-
lı meslektaşmdan Bağdat'taki
Amerikalı diplomatların 12
ocakta Irak'ı terk etmesine güç-
luk çıkarılmaması için güvence
istemesiydi. Bu adım, Amerika-
nm savaşa gitmekteki kararlılı-
ğının gösterisi olarak planlanmış
bir manevra olsa dahi krizin çö-
zümüne dönük beklentileri şim-
dilik erteliyor. Ayrıca Aziz-
Baker görüşmesi sırasında Was-
hington'da meydana gelen iki
gelişme de savaş bulutlarmın da-
ğılmasına hizmet etmiyor. Bush,
önceki gün, İkinci Dünya Sava-
şı'ndan bu yana ilk defa yakıt,
ulaştırma ve yakıt tüketiminde
önceliğin sivilden askeri kanada
kaydınlmasına dönük bir kara-
rı yürürlüğe soktu. ABD Savun-
ma Bakanı Dick Cheney de 1
milyonluk yeni bir grup ihtiyatı
"hareketlendireceğini", ama ilk
elden çağnlanlann az sayıda
olacağını açıkladı. Bu arada
Baker-Aziz görüşmesinin yarat-
tığı umutsuzluk ortamı, Bush
1
un Kongre'den askeri güç kul-
lanmak için destek alması ola-
sılığını arttırdı. Ancak bu, "sa-
vaş yetkisi" anlamına gelmiyor.
Ne Bush'un böyle bir talebi var
ne de Kongre bunu vermek ni-
yetinde. Kongre desteği sadece
bir tavsiye kararı niteliğinde
olacak.
Baker ve Aziz'in umut yarat-
mayan açıklamalarından sonra
New York Borsası'nda fiyatlar
başaşağı giderken sabah 22 do-
lar civarında olan petrolün va-
rili yedi dolar arttı. Bir gün için-
de meydana gelen bu oynama,
ekonomik piyasaların savaş bek-
lentilerinin arttığını gösteriyor.
Dünya belki önceki günden da-
ha fazla savaşa yakın, ama dip-
lomasinin hiç şansı da yok de-
ğil. VVashington'daki hava özetle
bu merkezde.
GOZLEM
UGUR MUMCU
(Baftarafi 1. Sayfada)
Bazılarımız ise savaşın hiç çıkmayacağı kanısındadır.
— )fok canım, savaş çıkmaz...
Nereden biliyorlar bunları?
Bildikleri yok: "Strateji.." "denge." "diplomasi" gibi kav-
ramlar arasından bu palavraları sıkıyorlar
Savaşın çıkıp çıkmayacağını, çıkacaksa ne zaman ola-
cağını Bush ve yakın çevresi ile Saddam ve adamları bilir,
kim bilecek başka?_
Cumhurbaşkanı Özal bilir mi savaşın çıkıp çıkmayacağı-
nı?
Bilmez.
Başbakan Akbulut?
O hiç bilmez.
Niçin bilmezler?
Çünkü bu savaşa karar verecek olanlar Özal ve Akbulut
degildir de ondan bilmezler.
Sıkıyönetim ilanı değil ki bu bilsinler!
Savaş hazırtığı yapmasına yaparlar... Çevik Kuvveti de ça-
ğırırlar. Incirlik ve Erhaç üslerini de açarlar. Baker'ı konuk
edip Bush ile telefonla da konuşurlar. Ancak Irak'ın Ameri-
ka'ya, Amerika'nm da Irak'a saldınp saldırmayacağına ka-
rar veremezler. Bu ayrı bir iştir.
Bu kararı verecek olan Bush'tur
Bush, saldırı kararı verirse, Türkiye kendisini bir anda sa-
vaşın içinde bulacaktır.
Konunun can alıcı noktası da işte buradadır.
Bugünkü teknoloji bu. Savaş kararlannı "süper devletter"
veriyor, yoksul uluslar da savaşlara katılıyorlar. Siyasal ku-
rumlar da savaş koşullarında büsbütün devreden çıkıyor.
"Milli irade" bunalım anlarında "çokuluslu askeri iradeye"
dönüşüveriyor. Savaşlardan sonra sınırlar; sınırlar ile bir-
likte rejimler de değişiyor. Sivit demokrasi gidiyor, yerinde
militarizm rüzgârları esiyor
Bugün bu "çokuluslu askeri ;rade"nin başında Pentagon
ve Bush var. Bush narar verdi mi tamam; buyurun savaşa...
Günümüzdeki bu savaşların arkasında hangi çıkarlar ya-
tıyor, bunlar da ancak savaştan yıllarca sonra yapılan araş-
tırmalarla ortaya konuyor.
Ortaya konuyor, ama iş işten geçiyor...
Örneğirr.Saddam'ın bugünkü sakjırganhğına yol açan as-
keri gücü sağlayanlar arasında Batı silah tekelleri ile Sov-
yet ve Çin Halk Cumhuriyeti şirketleri var.
Irak'a, başta Sovyetler olmak üzere ABD, Fransa, Fede-
ral Almanya ve Çin Halk Cumhuriyeti silah satmadılar mı?
Sattılar...
Irak'a kimyasal silahları kimler sartı?
Federal Alman şirketleri sattı... İngiliz şirketleri sattı... Sov-
yetler sattı... Arjantin sattı...
Irak'a her türlü silahı satan bu devletler Saddam'ın bu
silahları olası bir saldırı için kullanacağını bilmiyorlar mıy-
dı?
Biliyorlardı...
Öyleyse bu canavarı onlar yarattılar...
Türkiye, Irak'a silah satmadı. Ne kimyasal silah, ne kla-
sik silah... Irak ile savaş nedeni olacak bir sorunu da yok.
Bush karar verecek, Amerikan çıkarları, çağdışı petrol
şeyhlikleri ve despot Arap rejimleri için Türkiye savaşa gi-
recek. Bu savaşın karannı da ya Bush verecek ya Saddam...
Ve nice vatan evladı da hiç ilgimiz ve çıkarımız olmayan
böyle bir savaşta pisi pisine ölecek...
Peki niçin?
Petrol yükseldi, borsalar
(Baftarafi 1. Sayfada)
viyesine inen petrol fiyatlan ye-
niden tırmanışa geçti. Cenevre'-
deki başarısızlığın önceki gün
New York'ta yarattığı panik so-
nucu 31 dolara kadar çıkan pet-
rol fiyatı, dun biraz düştü ve
27-26 dolara geriledi. Londra
Ticaret Borsası'nın dünkü işlem-
THY
13 ocaktan
sonra Körfez'e
sefer yok
Haber Merkezi — Türk Ha-
va Yolları (THY) Ortadoğu'ya
yapacağı seferleri 13 ocaktan iti-
baren iptal etti. Kurumdan ya-
pılan yazıh açıklamada gerekçe
olarak, Korfez kriziyle birlikte
yolcu sayısındaki düşüş ve böl-
geye yapılan uçuşlarda uygula-
nan "sigorta primlerindeki ar-
tışın (aşınmaz boyutlara
ulaşması" gösterildi.
THY yetkilileri, Ortadoğu ül-
kelerine yapılan uçuşlar için si-
gorta şirketlerinin "sigorta uy-
gulaması"nı durdurduklannı
bildirerek Körfez'de yükselen
tansiyon nedeniyle bazı Ortado-
ğu ülkelerinin havayollarının
uçaklarını risksiz bölgelere gö-
türerek koruma altına aldıklan
bildirildi.
THY, uçuş güvenliği yanı sı-
ra ticari kıstaslann da değerlen-
dirilmesi sonucu en son uçuşla-
rını dün Tel-Aviv, Amman,
Şam ve Riyad'a dun yaparken,
Cidde, Dahran, Dubai ve Kahi-
re uçuşlannı 13 ocakta yapacak.
Belirtilen tarihten sonra bu nok-
talar için tarifede yer alan sefer-
lerin ikinci bir emre kadar iptal
edildiğini belirten yetkililer, kış
tarifesinde mevcut diğer Avru-
pa, Amerika ve Uzakdoğu uçuş-
larına aynen devam edecekleri-
ni beliıttiler.
lerinde Kuzey Denizi turü ham
petrolün variİ fiyatı 22.35 dolar-
dan 26.70 dolara yükseldi. Ay-
nı tür petrol Sıngapur Borsası'n-
da 27 dolardan, Tokyo Borsa-
sı'nda ise 26.60 dolardan işlem
gördü. Piyasa analıstleri ticaret
borsalarında işlemlerin çok ha-
reketli olduğunu, savaş çıkması
halinde petrolün 50 dolara ka-
dar çıkabileceğini belirtiyorlar.
Altın fiyatlarında ise küçük
çaplı fıyat artışlan gözlendi. Al-
tının ons fiyatı Londra'da 387
dolardan 387.85 dolara yükselir-
ken Zürih'te 387.75 dolardan
388.20 dolara çıktı. Altın fiyat-
ları konusunda yazılan senaryo-
larda savaş halinde ons başına
fiyatın 425 dolara kadar çıkabi-
leceği, barış halinde ise fiyatın
365 dolara kadar gerileyebileceği
yer alıyor.
Kriz dönemlerinin en güveni-
lir yatırım araçlarından biri ola-
rak gösterilen dolar diğer para
birimlerine karşı değer kazanı-
yor. ABD para birimi ulusiara-
rası borsalarda dün Alman Mar-
kı'na karşı 1.5125 marktan
1.5265 marka yükselirken Japon
Yeni'ne karşı da 134 yenden
135.48 yene yükseldi.
Baker-Aziz goruşmesinin ya-
rattığı iyimserlik havasında yük-
selen hisse senedi fiyatlan görüş-
me sonrasında yapılan açıkla-
malardan sonra inişe geçti.
Londra Borsası'nda dün Finan-
cial Times 100 endeksi 17.9 pu-
anlık kayıpla 2 bin 111 puana ge-
riledi. Paris Borsası'nda ise his-
se senetlerinin ortalama kaybı
yüzde 2.2 olarak gerçekleşti.
lİY^TRODA
DEVRİM
Zehra tpşiroğlu
5.000 lira (KDV içinde)
Çağdaş Yayınlan Turkocağı
Cad. 39-41 Cağaloğlu-tstanbul
Ödemeli gonderilmez.