23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 EYLÜL 1990 DIŞ HABERLER CUMHURİYET/3 NATO'dan açıklama • BRÜKSEL (AA) — NATO kuvvetlerinin, Türkiye'nin Irak sının bölgesinde tatbikat yapmasının söz konusu olmadığı belirtildi. Bazı Batılı kaynaklar, son günlerde ABD ve bazı Avrupa ülkelerinin, Irak'ın, güney sınınndan kuzeye asker kaydırmasını sağlamak amacıyla, Türk - Irak sınırında önceden planlanmamış NATO manevralan düzenlenmesi ihtimalini ortaya atmışlardı. AA muhabirinin görüşlerine başvurduğu NATO çevreleri, Türkiye'nin sırur komşusu Irak'a karşı kışkırtıcı sayılabilecek davranışlardan kaçınan bir politika izlediğine dikkat çektiler ve bu nedenle bu tür bir manevra yapılmasının söz konusu olmadığını vurguladılar. Aynı kaynaklar, ittifak çerçevesinde bu tür bir askeri tatbikat öngörülmediğini de kesin şekilde ifade ettiler. Bu arada, adının gizli kalmasını isıeyen ust düzeyde bir kaynak, Türkiye - Irak sırunnda sadece Türk ve Amerikan birliklerinin katılacağı bir manevra yapılmasının, ancak hükümetler düzeyinde alınacak bir kararla rnümkün olabileceğini belirtti. Şu anda böyle bir konunun gündemde bulunmadığını kaydetti. Çadü klihi istifa etti • TUNUS (AA) — Tünuslu diplomat Çadli Klibi, Arap Birliği Genel Sekreterliği'nden istifa etti. Arap Birliği tarafından yapılan açıklamada, Çadli Klibi'nin istifa gerekçesi hakkında bilgi verilmedi. 64 yaşındaki Klibi, örgütün merkezinin Camp David Antlaşmasfnın imzalanmasından sonra 1979 yıhnda Kahire'den Tünus'a nakledilmesinden bu yana, 21 üyeli Arap Birliği'nin genel sekreterliği görevini yürütüyordu. Magrip Birligi • MASKAT (AA) — Körfez krizi konusunda ortak bir tutum belirlemek amaeryra Cezayir'de ' toplanan Magrip Birliği - Dışişleri Bakanlan, çaüşmalanna ara verdiler. İbplantıda, sonuç bildirisini hazırlamak üzere bir çalışma grubu oluşturulduğu bildirildi. Magrip Birliği'ne Cezayir, Fas, Tünus, Libya ve Moritanya üye bulunuyor. Kahire merkez olacak • TUNUS (AA) — 10 eylülde Kahire'de toplanacak Arap Birliği Dışişleri Bakanlan toplantısında Arap Birliği'nin merkezinin yeniden Kahire'ye alındığının resmen açıklanacağı bildirildi. 21 üyeli örgütün merkezi, Camp David Anlaşması'mn imzalanmasından sonra 1979 yıhnda Kahire'den Tünus'a nakledilmişti. Karar, Irak'ın tepkilerine yol açtı. Azerbaycan yardım igtedi • MOSKOVA (AA) — Azerbaycan Yüksek Sovyeti, SSCB Başkanı Mihail Gorbaçov'dan Ermeni saldırganhğı karşısında cumhuriyetin toprak bütünlüğünü güvenceye alacak onlemlere başvurulmasını yeniden isterken Birleşmiş Milletler örgütünü de bu saldırganhktan haberdar etti. Azerbaycan Yüksek Sovyetı'nın kararında, Ermenistan'dan kaynaklanan silahh saldırılann Azerbaycan'ın toprak bütünlüğünü hedef aldığına inanıldığı vurgulandı. Moldavya'ya yeni sistem • MOSKOVA (AA) — SSCB'nin Moldavya Cumhuriyeti Yüksek Sovyeti, son iki hafta içinde Cumhuriyet topraklarında iki bağımsız cumhuriyet ilan edilmesi uzerine cumhuriyette 'başkanlık sistemi' uygulanmasma karar verdi. Moldavya Yüksek Sovyeti'nin bu karanndan sonra seçilecek yürütme yetkileriyle donatılmış 'Moldavya başkam'mn, bağımsızlık ilan eden Gagavuz Türkleriyle Rus azmhğın yaşadığı bölgelerde, doğrudan kendine bağü yönetim oluşturması bekleniyor. KÖRFEZ KRtZt...KÖRFEZ KRİZİ... KÖRFEZ KRİZİ...KÖRFEZ KR Irak'ın heryanındaaskerikampaçıhyor. Hererkekenaz iki silah kullanmasını biliyor Silahı tamyan toplutnAskeri kamplara gelen gönüllüler, 15 gün eğitim görüyorlar. 'Silah tutmayı' yeni teknik ve taktikleri öğrendikten sonra işlerinin başına dönüyorlar. Ondan sonra yeni bir grup geliyor. YASEMİN ÇONGAR BAĞDAT — Ve birden aplamaya baş- ladılar. Tüfeklerini havada sallayarak, el- lcrini çırparak, olduklan yerde oturup kal- karak, bir yandan zafer işareti yapıp bir yandan gülerek... Savaş töreni yapan Af- rika yerlilerine ilişkin bir belgesel sanki. Göriintüleri öyie.. Üniformalı birlikler öte- de durmuş izliyorlar bu dansı... Zıplayan sivillerin arasında beyaz sakallı olanlan var. Entarili bir dede, Ingılızce rengârenk ya- alarla dolu tişört giymiş gençler... Ortauk taro toz duman. Ve gürültülü... "Saddam ismet hez Emerike...", "Saddam ismek hez Emerike..."Gencı yaşhsıyla eili kişilik silahlı sivil grup böyle bağırıyor. "Saddam sen ABD'yi titrettîn" demekmiş. Kamplarına giren ilk üç Türk gazetecisi olarak bizim kendilerini izlediğimızj görünce gösteriyi sürdürüyorlar. "Down down America" (Kahrolsun Amerika), "Bush balk seni sev- miyor", "Ruhumuzla, kanımızla sana fe- da oldnk Saddam". Arapça, îngilızce hay- kırışlar bırbirini izliyor. Bağdat yakınlanndaki onJarca askeri kamptan birindeyiz. Kendisini "savaşçıla- nn komutanı" olarak tanıtan Amir Ali Namman'la söyleşiyoruz. "Kampta şu an- da 400 savaşçı var. Yedi gün kalacaklar. Ge- leli bir haftayı buldu. Toplam 15 giinde si- lah tutmayı, yeni teknik ve taktikleri ög- renip. form tntup işlerinin başına gidecek- ler. 400 kişilik yeni bir grup gelecek onla- nn yerine..." "Buradaki berkes gönfillö mü?", "Gö- nüllüdür", "Peki" diyorum, "tşleri güçle- ri yok mu, nastl geüp bnrmda kahyorlar on- beş gün?" "Vardır, çoğu meraur, işçi, ög- renci... Izin aiırlar, gelir günde üç saat egi- tim yapar, kampta yaşarlar." Üniformalı gruplann eğitimini izliyoruz. On beşer kişilik birlikler bir komutandan sılahlar hakkında bilgi alıyor. Sonra sıra düzeni, uygun adım... Yürüyüş... Koşma... "Hey AUah, hey Allah" diye tempo tuta- rak... Yaşhlar yorgun, gençler gülec. Her- kes terli... Sonradan bize gösteri yapan si- vil grup onları hayranhkla izliyor. Onların da gönullü olarak gcldiğini ancak sağlık durumları nedeniyle eğitim programının tümüne dahil edilmediklerini öğreniyoruz. Bağdat güneşi bir hurma ağacının tepe- sine çakıimış. Bir başkasırun anhnda ay do- TÜFEK TUTMAYI ÖĞRENİYORLAR — Irmk'taki askeri kamplarda eğitim gören gönüllüler arasında her yaştan insan var. ğuyor. Girişinin fotoğrafını çekince azar işittiğiıniz kamptan aynhyoruz. Makinele- rimızdeki film eğitim yapan savaşçılann gülen yüzleriyle dolu. Teypte adını verme- yen 33 yaşında bir Türkmenin anlattıklan var. Turkiye'den geldiğimizi duyunca, "Bn- nu yazın, rica ederim" diye söyledikleri: "Biz Türkiyeden farklı şey belderdik. sadakat göstermedi. Muttefikçe davrannu- dı. Tnrkiye'ye KerkuklüJer olarak çok ryi baknuşık. Ama şimdi Irak'la Türkiye ara- sında bu dunım çok barap. Niçin bize bv dar durumda yardıra yapmıyorlar. Bu bi- cabi bir iştir. Çok müleessirik. Türkiye hn- knmab bizimle şiddet vakünda, daruk vak- tında lazım, bir olsunlar." Irak eli tüfek tutan insanların ülkesi. tran'la yaptıklan sekiz yılhk savaşta, her- kes ya oepheye gitmiş, ya eğitimden geçmiş. Taksi soföründen, meyve sebze satıcısına, doktorundan öğretmenine her erkek en az iki silah kullanmayı biliyor. Askeri kampta sohbet ettiğimiz her sa- vaşçıya "NereHsin?" diyorum. Kürtler, Türkmenler, Şii ve Sünni Araplar, Katolik- hep bir arada. Irak'ın renkli etnik ya- pısı gönullü kamplanna yansımış. Bağdat; Şii-Sünni, Araplann kanşık yaşadığı bir bölgede kurulu. Ülkenin etnik haritası beş bölümlü çiziliyor. En kuzeyde Kürtlerin ço- ğunlukta olduğu bölge var. Kermanşah'ın güneyinden başlayan ikinci bölgede Kürt- Sünni Arap kanşımı. Fırat'ın Suriye'den Irak topraklanna girdiği, Dicle'nin Bağ- dat'a yönddiği en geniş üçüncu bölgede ço- ğunluk Sünni Araplann. Bağdat'ı içine alan ve Suudi Arabistan'a komşu bölgede Sünni Arap-Şii Arap kanşımı yaşıyor. Şat- tularap su yolunun geçtiği, Basra kentinin merkezi bir rol oynadığı güney bölgesi ise Şii Arap çoğunluğun yurdu. Kerbela ken- ti de bu bölgede yer alıyor. Kamptakilerin bir bölümü eğitimlerini tamamlayınca bu farklı bölgelere gidecek. Kuzeyde 11 Mart 1970 Anlaşması'ndan beri bütakım özerklik haklanna sahip olan Kürt bölgesinde 1.5 milyon kişilik bir or- du görev yapıyor. öte yandan Irak'ın Kuveyt'i işgalinin uzerinden bir ayı aşkın süre geçmesine kar- şın, bu Körfez ülkesinde durumun henttz sakinleşmediği belirtiliyor. Kuveyt *entin- de önceki gece çatışmalar meydana geldi- ği ve 5 kişinin Iraklı askerler tarafından öldürülduğü haberi Bağdat'ı karıştınrken Irak'ın "19. ili" başta yabancı gazeteci- ler olmak üzere herkes için "yasak bölge" olmaya devam ediyor. Irak birliklerinin Kuveyt'e girdiği 2 ağustostan beri, ülkede Emir El-Sabah'ın ailesine yakınlığıyla tarunan silahlı bir gru- bun direniş yaptığı öğrenildi. Iraklı yetki- liler bu direnişin variığını doğrulamıyor. Ürdün, Yemen, Libya ve Lübnan'daki radikal îslamcılardan Saddam'a destek Ambargo 4 koldan deliniyorÜrdün ve Yemen, BM ambargo kararını benimsediklerini açıkladılar. Ancak bu iki ülke de Irak gemilerinin uğrak limam. Libya, ambargoya uymayacağım açıklayan ilk Arap ülkesi oldu. Kraü Hüseyin'in ülkesinde yaşayanlar ayrıca Saddam'a büyük bir sempati duyuyorlar. Dtş Haberier Servisi — Irak, Kuveyt'i iş- gali sonucu BM Güvenlik Konseyi karan uyarınca kendisine karşı başlaülan ekono- mik ambargoyu 4 ülke uzerinden delmeyi sürdürüyor. Irak, Ürdun ve Lübnan'daki bazı radikal tslamcı gruplar aracıhğıyla yi- yecek teminini surdurilrken, Libya'nın da bu kervana katıuııası sonucu moral buldu. Irak'ın yaklaşık bir aydır yürütülmeye ça- lışılan ekonomik ambargo cemberinde di- ğer bir can damarı da Yemen. Ürdun, şimdiye kadar ambargoya karşı olduğunu açıklamadı. Hatta Ürdun Kraü Hnseyin, ABD Başkam George Bush ile Maine'de yaptığı görüşmeden sonraki acık- lamasında BM Güvenlik Konseyi'nin 661 sayılı ekonomik ambargo kararını benim- sediklerini söyledi. Ancak bu görüşmenin uzerinden geçen 15 gün süresince Irak, Ür- dün uzerinden "can bulmayı" sürdürdü. 2 her tflrlü riski göze alıp yiyecek maddesi gönderdiği, Israil tarafından öne sürüldü. Yemen'in desteği Irak'ın Kuveyt'i işgaline pek olumsuz yaklaşmayan Yemen, Saddam Hüseyin'e açık desteğini Kahire'deki Arap zirvesinde verdi. Suudi Arabistan'a asker gönderilmesi karanna çekimser oy kullanan bu ülke, Ür- dün'ün Akabe Limam'ndan Irak için mal boşaltılmasına ses çıkarmadığı sıralarda, aym uygulamayı Aden uzerinden yapttrt- tı. Yemen, Aden'e yaklaşan Irak gemileri- nin boşaltılmalanna izin verdi. Irak'ın Aden'e boşaltüan gıda maddelerini hangi yolla topraklanna soktuğu şu ana kadar bilinmszken, Amman'daki diplomatik göz- lemciler bunun Ürdün uzerinden yapılabi- leceğine işaret ediyorlar. Yemen, aym zamanda Urdün'ün uygu- ladığı "taktiğin" hemen hemen aynısını uy- guluyor. Yemen yönetimi bir yandan BM kararlarına uyulacağını açıklarken, diğer yandan da içte Saddam yanlısı bir politi- ka uyguluyor. Yemen gazetelerinin tama- mı, Irak'a karşı uygulanan ekonomik am- bargo karşıtı yorumlar yayımlıyorlar. Sad- dam'ın ekonomik ambargo konusundaki moralinin artmasında etken olan bu ülke, Irak için Ürdün'den sonra denizlere açılan ikinci kapı olma özelliğim sürdürüyor. Kaddafi'nin demeci Libya da Körfez krizinin başlangıcından bugüne kadar geçen süre içinde Irak kar- şıtı bir tutum almaktan kaçındı. Libya li- deri Muammer EJ Kaddafi, Arap zirvesin- de Irak yanlısı bir tutum izlerken, yalnız- ca "Irak'ın Kuveyt'i işgali. bölgede tamiri mümkün olmayan sonuçlara yol açabilir" diyerek Batı'ya da bu işe pek karışmak is- temediği yolunda bir mesaj vermeye çalij- tı. Ancak aym Kaddafi, önceki gün yaptı- ğı açıklama ile Arap dünyası içinde BM Güvenlik Konseyi'nin ambargo karanna ilk karşı çıkan lider oldu. Kaddafi, Irak hal- kının ve çocuklann aç kalmalarma seyirci kalamayacağım belirterek ABD'yi BNPnin kendisine verdiği bir yetki ojpıadan keyfi olarak ambargo uygulamakla suçladı. Irak Bush'u yargılayacak AA'mn bildirdiğine göre Iraklı avukat- lar, ABD Başkam George Bush'un yargı- lanması amaayla Arap dünyası içinde çe- şitli temaslarda bulunuyorlar. Iraklı Avukat Mnhammed El-Rani, Bağdat'ta AFP'ye yaptığı açıklamada Bush'un "insanlığa ve özgıirlüğii isteyen halklara karşı snç işlemek" gerekçesiyle dava edileceğini belirtti. Arap ülkelerinin tamnmış hukukçu ve siyaset bilimcileriy- le bu dava konusunu göruştuklerini kay- deden avukat, bu görüşmelerde iddiana- menin hazırlanması ve mahkemenin yeri ile tarihi konulanmn ele alındığıru ifade et- ti. El-Raui, siyasi, ekonomik ve adh suç- lamalann bulunacağı iddianamenin Baş- kan Bush'a gönderüeceğini belirtti. den Akabe Limanı'ndan aldıkları yiyecek maddelerini Irak'a göturmeyi sürdurüyor- lar. Kral Hüseyin'in ülkesinde yaşayanlar ay- rıca Irak lideri Saddam Hüseyin'e büyük bir sempati duyuyorlar. Bu nedenle Ür- dün'ün başkenti Amman'da Irak için top- lanan yiyecek maddeleri ve para yardımı da çeşitli biçimlerde Bağdat'a ulaştınlıyor. Ürdünluler bu konuda Saddam Hüseyin- in en büyük destekçileri. Bunda Ürdün nü- fusunun hemen hemen yarısuıa yakımnın Filisünli olması ve Irak'tan çok ucuz fiya- ta petrol almması etken bir rol oynuyor. Saddam Hüseyin'in Suudi Arabistan'daki ABD askerlerine karşı yaptığı "cihat" çağ- nsı da en buyük yankısım bu Ulkede bul- du. Ülkesinin ekonomisi Körfez krizi ne- deniyle bir uçurumun eşiğine gelen Kral Hüseyin'in bu aşamada tabandan gelen Saddam yanlısı ve ekonomik ambargo kar- şıtı seslere kulak tıkayacağı pek sanılmıyor. Lübnan'daki radikaller Irak lideri Saddam Hüseyin'in Ürdün kadar olmasa da ambargonun delinmesin- de en önemli destek noktalanndan birini Lübnan'daki radikal Islama gruplar oluş- turdu. Lübnan'da yıllardır süren iç savaş ve ülkenin yüzlerce îslamcı ve Hıristiyan kamptan oluşan yapısı, bu konuda Sad- dam'a yardımcı oldu. Lübnan Cumhurbaş- kanı Hias Hmwi, 9 ağustosta Kahire'de ya- pılan Arap zirvesinde uzerine basa basa Irak'a karşı bir politikadan yana tavır ahr- ken, aynı gün içerisinde Saddam Huseyin1 în "cihat" çağrısı, radikal tslamcı gruplar arasında büyük bir yankı buldu. lran yanlısı Hizbullah örgutü ile bu ül- kedeki Filistinliler, Saddam yanlısı sesle- rini yükseltmeye başladılar. Beyrut'taki diplomatik gözlemciler ajanslara verdikleri bilgilerde Lübnan uzerinden radikal tslam- cı gruplar aracıhğıyla Irak'a yiyecek mad- desi gönderildığini belirttiler. Bu ülkedeki yönetim boşluğu nedeniyle radikal tslam- cıların yanı sıra bazı tüccarların da Irak'a Yabancılan götürecek uçaklann Bağdat'a inişi, süresiz ertelendi RehinelerinçıkışıaskıdaDış Haberler Servisi — Irak Devlet Baş- kam Saddam Hüseyin'in izniyle, hafta so- nunda yaklaşık 700 Batılı kadın ve çocuk rehinenin salıverilmesinin ardından, Irak rehineleri almak için gelecek yabancı uçak- lann Bağdat'a inmesine izin vermeyecek- lerini açıkjadı. Irak uçaklanmn kendi ha- vaalanlanna inmesine izin vermeyen ülke- lerin uçaklannın Bağdat'a inemeyeceğini açıklayan Irak yönetimi, dun rehineleri al- mak için Irak'a girmesine izin verilen tn- gıliz ve Fransız uçaklanmn izinlerini askı- ya aldı. Kuveyt'teki Demokratik Alman bü- yükelçisinin önceki gün Irak askerleri ta- rafından zorla Irak'a götürillmesi ise Fe- deral Almanya ve Demokratik Almanya yönetimleri tarafından tepkiyle karşılandı. Irak hükümeti yetkililerinden Naji El- Haditi, önceki akşam hükümet adına yap- tığı açıklamada, Irak Havayollan'na am- bargo uygulayarak, kendi havaalanlannı Irak uçaklanna kapatan Batıh ulkelerin uçaklanmn Bağdat'a gelerek rehineleri tahliye etmesine izin verihneyeceğini belirt- ti. Haditi, yabancı rehinelerin karayoluy- la veya Irak uçaklarıyla Ürdün'e gidebileceklerini söyledi. Fransa Dışişleri Bakanhğı'ndan önceki akşam yayımlanan bir açıklamada da Fransa hükümetine, Bağdat'a uçak gönderilmesi için izin ve- rilmediği bildirildi. Açıklamada şöyle denildi: "Dedikodulara son verilmesi ve rehine ailelerinin boş yere umutlandırılmaması için bakanlıgımız açıklama yapmayı uygun görmüştür. Irak'ta çıkış vizesi aldıktan son- ra ülkeyi terk etmek için bekleyen Batılı re- hinelerin almması amacıyla hukumetimiz tarafından gönderilmesi planlanan uçağa, şu ana kadar Bağdat tarafından izin veril- memiştir. Ancak izin alınması için girişim- leriraiz devam etmektedir." BEBEKLERİN FERYADI - Önceld güo bırmkılan 61 çocuktan ikisi Frankfnrt'a inişte annelerinivanlanna iste/erek aznn bir süre agladüar. (Fotograf: Reuter) lngıliz Havayolu Şirketi Virgin Atlan- tic"e, Irak'ta bulunan Ingiliz rehinelerini ül- kelerine donmelerini sağlamak amacıyla verilen uçuş izninin de askıya ahndığı bil- dirildi. Bağdat'a İngiliz konvoyu Bu arada Kuveyt'te bulunan İngiliz ka- dın ve çocuk rehinelerden yaklaşık beş yü- zünün bu sabah otobüslerle Bağdat'a gö- türuleceği bildirildi. tngiltere Dışişleri Ba- kanhğı'ndan yapılan açıklamada, tngilte- re'nin Kuve>t Büyükelçiliği'nin bu ulkeyi terk etmek isteyen İngiliz rehinelerin Bağ- dat'a götürulmesi için gerekli düzenleme- leri yaptığı belirtildi. Konvoyun bu sabah saat 06.00 sırala- nnda hareket edeceğini söyleyen bakanhk yetkilileri, tngüiz rehinelerden yanlanna su ve yiyecek almalannı, birden fazla bavul getirmemelerini istediler. Yetkililer konvo- yun hareketiyle ilgili bilgilerin BBC araa- İığıyla rehinelere iletileceğini bildirdiler. Almanya'nın tepkisi Demokratik Almanya'nın Kuveyt'teki buyükelçisinin, önceki gün zorla Bağdat'a götürülmesinin ardından, Demokratik Al- man hükümeti tarafından dün yapılan açıklamada, Irak yönetimine şimdilik pro- testo notası gönderilmeyeceği, ancak Ku- veyt'teki elçiliğin açık kalarak etkinliğini surdüreceği bildirildi. Öte yandan Sovyetler Birliği'nin Irak'- ta bulunan 8 bin dolayındaki vatandaşın- dan, Körfez krizi uzerine tahliye etmeye karar verdiği bin dolayındaki kadın ve ço- cuğun ülkelerine taşınma işleminin dun ta- mamlandığı bildirildi. BUGUN ALİSİRMEN Sıcak Eylül Birfeşmiş Milletler Genel Sekreteri Perez de Cuellar'ın Tank Aziz ile yapüğı görüşme sonrasmdaki açıklaması, Bağdat'tan krizi yumuşatacak adım bekleyenleri düş kırıklığına uğrattı. De Cuellar-Aziz görûşmesi ile TÖ'nün parlamentodan yetki is- temesi, hemen hemen aynı günlere rastlıyordu. Öte yandan tüm bu gelişmeler olurken ABD de bölgeye sis- temli olarak asker göndermeyi sürdürmekteydi ve uzmanlar Ame- rikan silahlı kuvvetlerinin 10 eylülde Irak'a darbe indirmeye ha- zır hale geleceğıni belirtiyorlardı. Bu arada 9 eylül günü ise Bush ile Gorbaçov bir araya gele- ceklerdi. Gelişmeler birbiri ardına sıralandığında, ABD'nin yığınağı ön- ceden iyi yapılmış bir müdahaleyı adım adım kotarmakta oldu- ğu izleniminı uyandırmaktadır. Eylül ayı, bölge için olduğu kadar, tüm dünya için sıcak geçe- ceğe benziyor. ABD'nin olası bir saldırıda, Irak ile çol savaşının güçlükteri- nin bilincinde olduğunu herkes görüyor. VVashington'un böyte bir savaş haiinde Irak'ı kuzeyden de vuracak üslere ihtiyacı ol- duğu, aynı zamanda Bağdat'ı kuzey sınırında meşgul edecek bir çatışma ya da asker yığma zorunluğu yaratmayı gerekli gör- düğü de bilınmeyen gerçekler değildir. Yine herkesin bildiği bir olay da TÖ'nün, kendi politikasının gelişmesine koşut olarak ABD'nin bölgeye yapacağı herhangi bir müdahalede şu ya da bu biçimde etkin bir rol oynamak iste- diğidir. Meclis'ten istenen yetki, işte bu amacı gerçekleştirmeye yö- neliktir. Bir zamanlar Türkiye'de sivilleşmenin aracı, hatta sim- gesı olarak gösterilmiş kişi, askerterden daha ateşli bir savaş yandaşı, şahin olup çıkmıştır. TÖ'nün pek ustaca bulunan potitikası, yetki verilerek ANAP- ın tümü tarafından onaylandığı takdirde, Türkiye kendisini ça- tışmanın tarafı olarak bulabilir. Türkiye'nin kanşık ve çürümüş ortamında, savas yalnızca bir uluslararası çatışma öğesi değil, aynı zamanda iç politika veri- lerini temelınden değiştirebilecek bir gelişmedir. Parlamenter sıstemı bir kenara itip, sorumluluk yetki çerçeve- sini hiçe sayan başkancı sistemi yerleştirmek isteyen TO, Türki- ye'nin bir çatışmaya taraf olması haiinde sıkıyönetım ilanını is- teyebılir ve gelişmeler bu isteğin gerçekleşmesini sağlayabilir. Sıkıyönetım ilanı, Türkiye'de ağtritğt yeniden rvme kazanan eko- nomik koşulların da etkısıyle için için kaynamakta olan ve er ya da geç açığa çıkması kaçınılmaz görünen toplumsal muhalefe- tin bastırılmasına, zaten pek etkili olmayan parlamentodaki mu- halefetin daha da güçsüzleştirilmesine yardımcı olabilir diye dü- şünenler vardır. < Bu görüse yandaş olanlara göre bölgedeki savaşta şu ya da bu biçimde taraf olmakla TÖ bir taşla iki kuş vurmuş olacak; bir yandan ABD'nin güvenini pekiştirir, Atlantik ötesinin kendisin- den bekjentiierini boşa çıkarmadığını kanıtlarken öte yandan da içeride muhalefetı etkisızleştırerek parlamentarizmden, başkan- cılığa geçişini kolaylaştıracaktır. Metın Toker de dünkü yazısın- da, anayasanın 78. maddesıne dayanarak seçimleri erteletme olanağının gündeme gelebileceğinin düşünülmesi gerektiğini ya- zıyordu. Dışarıda Amerıka'nın yanında gırişilmiş bir savaş, içeride mu- halefetsiz seçımsiz gül bahçesinde gezinir gibi bir başkancı sis- tem düşlerı, 12 Eylül'ün onuncu yıldönümünü yaşamaya hazır- lanan Türkiye için de bu ayın çok sıcak geçebileceği izlenimini yaratıyor. Bu arada, sıcak eylülûn hesaplarındaki yanılgılar, gelecekte tüm gelişmelerin, olaylan onlardan çıkar bekleyenlerin başına yıkabilecek yöne dönüşmesine de yol açabilir. Hele hete yakın geçmişimiz, bir kez silah dönemı açıldı mı onu elinde tutanın başkası adına vekâleten kullanmak yerine, kendi adına kullanmayı yeğledığinı kanrtladığına göre irtce sanılan he- sapların ince ağır yanılgılara gebe olduğunu görmek kolaylaşı- yor. Ne yazık ki kimi zamanlar aklı başından ilk gidenler de hep ince hesap adamı sanılanlar oluyor. Miîterrand'a'Arapçözümü'nü anlattı Kral Htiseyin destek arıyor Fransa Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Mitterrand-Hüseyin görüşmesinden sonra yaptığı açıklamada, iki taraf arasında görüş birliği olduğunu söylemenin güç olduğunu belirtti. duyduğu üzuntüyü dile getirdi ve Araplann bölünmüşlüğünün gü- numuzde bir "olgu" haline gel- diğim söyledi. Kral Hüseyin ise uzun uzun, Irak-Kuveyt ihtilafı- run geçmişine değindi ve Körfez1 de olup bitenlerin, medyalara yansıyan dışında öğelere de sahip olduğuna işaret etmek istedi. Bu arada Hüseyin'in Mitterrand'a Avrupa ülkelerinde yaptığı te- maslardan sonra "Gerçekte görâf farkuun sajuldıgı kadar derin ol- madığını fark ettigini" aktardı. Hüseyin, Arap ülkelerine "Arap- lararası çözum bulmaüuı için fır- sat bırakılmadığını" da belirtti • AYDA 4 UÇAK F-161arın üretînıi artıyor ANKARA (Camhuriyet Biiro- su) — Türk Uçak Sanayii (TAİ) tarafından imal edilen F-16 tipi savaş uçaklannın üretimi arttınl- dı. TAI daha önce ayda iki savaş uçağı üretirken, eylül ayından iti- baren bu sayı ayda dörde çıkan- lacak. F-16 savaş uçaklannın Üıcti- mindeki birçok sorun hâlâ tam anlamıyla çözulmüş değil. Türk yetkilileri öncelikle savaş uçakla- nna elektronik harp sistemlerimn taküması gerekJiliğinı vurgulu- yoriar. Edinilen bilgiye göre bu sistemler 1991 yıhndan itibaren takılmaya başlanacak. Normal üretimleri ayda iki adet olarak belirlenen F-16 uçak- lannın eylül ayından itibaren ay- da dörde çıkanlmasına karşın ye- dek parça ve füze sakmosı devam ediyor. Askeri yetkililer bu uçak- lar için lojistik eksiklikleri dof- rularken ABD'nin Türkiye'ye vw- meyi planladığı 40 adet F-4 Fan- tom uçağı konusuna sıcak bak- rmyorlar. Hava Kuvvetleri'ne ya- kın çevreler Türkiye'nin üçüncü jenerasyon bir uç^ı envanterine sokarken yeniden ikinci jeneras- yon uçak almasımn olumlu bir tutum olmayacağmı belirtiyorlar. PARtS (Cambariyet) — Ür- dün Kralı Hüseyin, Avrupa gezi- sinin Fransa durağında Cumhur- başkanı François Mitterrand ta- rafından "kibarca" dınlendı. Mit- terrand, "Ürdün'le diyalogu sür- dünne arzusunu" Kral Hüseyin'e iletmelde birlikte, Fransa Cum- hurbaşkanlığı Sözcüsü, "iki taraf arasında görüş birliği" olduğunu söylemenin güç olduğunu ifade etti. Ürdün Kralı, Mitterrand'la olan görüşmesinden sonra, bir toplantı için Paris*te bulunan BM Genel Sekreteri Javier Perez de Cuellar'la akşam yemeği yedi. Kral Hüseyin bir buçuk saat sü- ren görüşmesinden sonra Elysee Sarayı çıkışında, "çabaiannı ıs- rarla sürdürecegini" söyledi. Kral Hüseyin, tarihini belirtmemekle birlikte pek yakında Moskova'ya da gidecegini de acıkladı. Kral Hüseyin daha önce ABD, tngiltere, tspanya ve FAlmanya'- yı ziyaret etmişti. Bu ziyaretlerin- de olduğu gibi, Ürdün hükümda- n Korfez bunalımına ilişkin ken- di çözüm planından Mitterrand'a söz etti. Elysee sözcüsü, Kral'm, kendi çözüm planının aynntüa- nna girmediğini söyledi ve Arap ülkelerinden oluşacak gücün ara- ya girmesi gibi genel hatlann öte- sine inmediğjni sözlerine ekledi. Ürdün Krah'nın öngördüğü çö- zümün bir "Araplararası çözüm" olduğu biliniyor, ancak kimse ta- sarladığı planın tam anlamıyla hangi noktalan kapsadığını sap- tamış değil. Gözlemciler, yeni bir çözüm plam bulmanın ötesinde, Kral Hüseyin'in kendi ülkesinin durumunu ön planda tuttuğunu ve tahtını kurtarma peşinde oldu- ğunu vurguluyorlar. Cumhurbaşkaru François Mit- terrand, Ürdun hükümdanna, Fransa'nın BM Güvenük Konse- yi'nin kararlannı harfiyen uygu- ladığını aktardı. Mitterrand, Pa- ris'in Güvenlik Konseyi'nin tanı- dığı yetkilerin ne altında kalma- yı düşundüğünü ne de ötesine git- meyi arzuladığım belirtti ve bu- nalımın başlangıç aşamasında Arap topluluğuna çözüm bulma konusunda çağrı yaptığım anım- sattı. Fransa Devlet Başkam, bu çağnsının yankı bulmamasından
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle