Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
4 EYLÜL 1990 DIŞ HABERLER CUMHURİYET/3
NATO'dan
açıklama
• BRÜKSEL (AA) —
NATO kuvvetlerinin,
Türkiye'nin Irak sının
bölgesinde tatbikat
yapmasının söz konusu
olmadığı belirtildi. Bazı
Batılı kaynaklar, son
günlerde ABD ve bazı
Avrupa ülkelerinin, Irak'ın,
güney sınınndan kuzeye
asker kaydırmasını
sağlamak amacıyla, Türk -
Irak sınırında önceden
planlanmamış NATO
manevralan düzenlenmesi
ihtimalini ortaya atmışlardı.
AA muhabirinin
görüşlerine başvurduğu
NATO çevreleri, Türkiye'nin
sırur komşusu Irak'a karşı
kışkırtıcı sayılabilecek
davranışlardan kaçınan bir
politika izlediğine dikkat
çektiler ve bu nedenle bu
tür bir manevra
yapılmasının söz konusu
olmadığını vurguladılar.
Aynı kaynaklar, ittifak
çerçevesinde bu tür bir
askeri tatbikat
öngörülmediğini de kesin
şekilde ifade ettiler. Bu
arada, adının gizli
kalmasını isıeyen ust
düzeyde bir kaynak,
Türkiye - Irak sırunnda
sadece Türk ve Amerikan
birliklerinin katılacağı bir
manevra yapılmasının,
ancak hükümetler
düzeyinde alınacak bir
kararla rnümkün
olabileceğini belirtti. Şu
anda böyle bir konunun
gündemde bulunmadığını
kaydetti.
Çadü klihi
istifa etti
• TUNUS (AA) —
Tünuslu diplomat Çadli
Klibi, Arap Birliği Genel
Sekreterliği'nden istifa etti.
Arap Birliği tarafından
yapılan açıklamada, Çadli
Klibi'nin istifa gerekçesi
hakkında bilgi verilmedi. 64
yaşındaki Klibi, örgütün
merkezinin Camp David
Antlaşmasfnın
imzalanmasından sonra
1979 yıhnda Kahire'den
Tünus'a nakledilmesinden
bu yana, 21 üyeli Arap
Birliği'nin genel sekreterliği
görevini yürütüyordu.
Magrip Birligi
• MASKAT (AA) —
Körfez krizi konusunda
ortak bir tutum belirlemek
amaeryra Cezayir'de '
toplanan Magrip Birliği -
Dışişleri Bakanlan,
çaüşmalanna ara verdiler.
İbplantıda, sonuç bildirisini
hazırlamak üzere bir
çalışma grubu
oluşturulduğu bildirildi.
Magrip Birliği'ne Cezayir,
Fas, Tünus, Libya ve
Moritanya üye bulunuyor.
Kahire merkez
olacak
• TUNUS (AA) — 10
eylülde Kahire'de
toplanacak Arap Birliği
Dışişleri Bakanlan
toplantısında Arap
Birliği'nin merkezinin
yeniden Kahire'ye
alındığının resmen
açıklanacağı bildirildi. 21
üyeli örgütün merkezi,
Camp David Anlaşması'mn
imzalanmasından sonra
1979 yıhnda Kahire'den
Tünus'a nakledilmişti.
Karar, Irak'ın tepkilerine
yol açtı.
Azerbaycan
yardım igtedi
• MOSKOVA (AA) —
Azerbaycan Yüksek
Sovyeti, SSCB Başkanı
Mihail Gorbaçov'dan
Ermeni saldırganhğı
karşısında cumhuriyetin
toprak bütünlüğünü
güvenceye alacak onlemlere
başvurulmasını yeniden
isterken Birleşmiş Milletler
örgütünü de bu
saldırganhktan haberdar
etti. Azerbaycan Yüksek
Sovyetı'nın kararında,
Ermenistan'dan
kaynaklanan silahh
saldırılann Azerbaycan'ın
toprak bütünlüğünü hedef
aldığına inanıldığı
vurgulandı.
Moldavya'ya
yeni sistem
• MOSKOVA (AA) —
SSCB'nin Moldavya
Cumhuriyeti Yüksek
Sovyeti, son iki hafta içinde
Cumhuriyet topraklarında
iki bağımsız cumhuriyet
ilan edilmesi uzerine
cumhuriyette 'başkanlık
sistemi' uygulanmasma
karar verdi. Moldavya
Yüksek Sovyeti'nin bu
karanndan sonra seçilecek
yürütme yetkileriyle
donatılmış 'Moldavya
başkam'mn, bağımsızlık
ilan eden Gagavuz
Türkleriyle Rus azmhğın
yaşadığı bölgelerde,
doğrudan kendine bağü
yönetim oluşturması
bekleniyor.
KÖRFEZ KRtZt...KÖRFEZ KRİZİ... KÖRFEZ KRİZİ...KÖRFEZ KR
Irak'ın heryanındaaskerikampaçıhyor. Hererkekenaz iki silah kullanmasını biliyor
Silahı tamyan toplutnAskeri kamplara gelen gönüllüler, 15 gün eğitim
görüyorlar. 'Silah tutmayı' yeni teknik ve taktikleri
öğrendikten sonra işlerinin başına dönüyorlar. Ondan
sonra yeni bir grup geliyor.
YASEMİN ÇONGAR
BAĞDAT — Ve birden aplamaya baş-
ladılar. Tüfeklerini havada sallayarak, el-
lcrini çırparak, olduklan yerde oturup kal-
karak, bir yandan zafer işareti yapıp bir
yandan gülerek... Savaş töreni yapan Af-
rika yerlilerine ilişkin bir belgesel sanki.
Göriintüleri öyie.. Üniformalı birlikler öte-
de durmuş izliyorlar bu dansı... Zıplayan
sivillerin arasında beyaz sakallı olanlan var.
Entarili bir dede, Ingılızce rengârenk ya-
alarla dolu tişört giymiş gençler... Ortauk
taro toz duman. Ve gürültülü... "Saddam
ismet hez Emerike...", "Saddam ismek hez
Emerike..."Gencı yaşhsıyla eili kişilik silahlı
sivil grup böyle bağırıyor. "Saddam sen
ABD'yi titrettîn" demekmiş. Kamplarına
giren ilk üç Türk gazetecisi olarak bizim
kendilerini izlediğimızj görünce gösteriyi
sürdürüyorlar. "Down down America"
(Kahrolsun Amerika), "Bush balk seni sev-
miyor", "Ruhumuzla, kanımızla sana fe-
da oldnk Saddam". Arapça, îngilızce hay-
kırışlar bırbirini izliyor.
Bağdat yakınlanndaki onJarca askeri
kamptan birindeyiz. Kendisini "savaşçıla-
nn komutanı" olarak tanıtan Amir Ali
Namman'la söyleşiyoruz. "Kampta şu an-
da 400 savaşçı var. Yedi gün kalacaklar. Ge-
leli bir haftayı buldu. Toplam 15 giinde si-
lah tutmayı, yeni teknik ve taktikleri ög-
renip. form tntup işlerinin başına gidecek-
ler. 400 kişilik yeni bir grup gelecek onla-
nn yerine..."
"Buradaki berkes gönfillö mü?", "Gö-
nüllüdür", "Peki" diyorum, "tşleri güçle-
ri yok mu, nastl geüp bnrmda kahyorlar on-
beş gün?" "Vardır, çoğu meraur, işçi, ög-
renci... Izin aiırlar, gelir günde üç saat egi-
tim yapar, kampta yaşarlar."
Üniformalı gruplann eğitimini izliyoruz.
On beşer kişilik birlikler bir komutandan
sılahlar hakkında bilgi alıyor. Sonra sıra
düzeni, uygun adım... Yürüyüş... Koşma...
"Hey AUah, hey Allah" diye tempo tuta-
rak... Yaşhlar yorgun, gençler gülec. Her-
kes terli... Sonradan bize gösteri yapan si-
vil grup onları hayranhkla izliyor. Onların
da gönullü olarak gcldiğini ancak sağlık
durumları nedeniyle eğitim programının
tümüne dahil edilmediklerini öğreniyoruz.
Bağdat güneşi bir hurma ağacının tepe-
sine çakıimış. Bir başkasırun anhnda ay do-
TÜFEK TUTMAYI ÖĞRENİYORLAR — Irmk'taki askeri kamplarda eğitim gören gönüllüler arasında her yaştan insan var.
ğuyor. Girişinin fotoğrafını çekince azar
işittiğiıniz kamptan aynhyoruz. Makinele-
rimızdeki film eğitim yapan savaşçılann
gülen yüzleriyle dolu. Teypte adını verme-
yen 33 yaşında bir Türkmenin anlattıklan
var. Turkiye'den geldiğimizi duyunca, "Bn-
nu yazın, rica ederim" diye söyledikleri:
"Biz Türkiyeden farklı şey belderdik.
sadakat göstermedi. Muttefikçe davrannu-
dı. Tnrkiye'ye KerkuklüJer olarak çok ryi
baknuşık. Ama şimdi Irak'la Türkiye ara-
sında bu dunım çok barap. Niçin bize bv
dar durumda yardıra yapmıyorlar. Bu bi-
cabi bir iştir. Çok müleessirik. Türkiye hn-
knmab bizimle şiddet vakünda, daruk vak-
tında lazım, bir olsunlar."
Irak eli tüfek tutan insanların ülkesi.
tran'la yaptıklan sekiz yılhk savaşta, her-
kes ya oepheye gitmiş, ya eğitimden geçmiş.
Taksi soföründen, meyve sebze satıcısına,
doktorundan öğretmenine her erkek en az
iki silah kullanmayı biliyor.
Askeri kampta sohbet ettiğimiz her sa-
vaşçıya "NereHsin?" diyorum. Kürtler,
Türkmenler, Şii ve Sünni Araplar, Katolik-
hep bir arada. Irak'ın renkli etnik ya-
pısı gönullü kamplanna yansımış. Bağdat;
Şii-Sünni, Araplann kanşık yaşadığı bir
bölgede kurulu. Ülkenin etnik haritası beş
bölümlü çiziliyor. En kuzeyde Kürtlerin ço-
ğunlukta olduğu bölge var. Kermanşah'ın
güneyinden başlayan ikinci bölgede Kürt-
Sünni Arap kanşımı. Fırat'ın Suriye'den
Irak topraklanna girdiği, Dicle'nin Bağ-
dat'a yönddiği en geniş üçüncu bölgede ço-
ğunluk Sünni Araplann. Bağdat'ı içine
alan ve Suudi Arabistan'a komşu bölgede
Sünni Arap-Şii Arap kanşımı yaşıyor. Şat-
tularap su yolunun geçtiği, Basra kentinin
merkezi bir rol oynadığı güney bölgesi ise
Şii Arap çoğunluğun yurdu. Kerbela ken-
ti de bu bölgede yer alıyor.
Kamptakilerin bir bölümü eğitimlerini
tamamlayınca bu farklı bölgelere gidecek.
Kuzeyde 11 Mart 1970 Anlaşması'ndan
beri bütakım özerklik haklanna sahip olan
Kürt bölgesinde 1.5 milyon kişilik bir or-
du görev yapıyor.
öte yandan Irak'ın Kuveyt'i işgalinin
uzerinden bir ayı aşkın süre geçmesine kar-
şın, bu Körfez ülkesinde durumun henttz
sakinleşmediği belirtiliyor. Kuveyt *entin-
de önceki gece çatışmalar meydana geldi-
ği ve 5 kişinin Iraklı askerler tarafından
öldürülduğü haberi Bağdat'ı karıştınrken
Irak'ın "19. ili" başta yabancı gazeteci-
ler olmak üzere herkes için "yasak bölge"
olmaya devam ediyor.
Irak birliklerinin Kuveyt'e girdiği 2
ağustostan beri, ülkede Emir El-Sabah'ın
ailesine yakınlığıyla tarunan silahlı bir gru-
bun direniş yaptığı öğrenildi. Iraklı yetki-
liler bu direnişin variığını doğrulamıyor.
Ürdün, Yemen, Libya ve Lübnan'daki radikal îslamcılardan Saddam'a destek
Ambargo 4 koldan deliniyorÜrdün ve Yemen, BM ambargo kararını benimsediklerini
açıkladılar. Ancak bu iki ülke de Irak gemilerinin uğrak
limam. Libya, ambargoya uymayacağım açıklayan ilk
Arap ülkesi oldu. Kraü Hüseyin'in ülkesinde yaşayanlar
ayrıca Saddam'a büyük bir sempati duyuyorlar.
Dtş Haberier Servisi — Irak, Kuveyt'i iş-
gali sonucu BM Güvenlik Konseyi karan
uyarınca kendisine karşı başlaülan ekono-
mik ambargoyu 4 ülke uzerinden delmeyi
sürdürüyor. Irak, Ürdun ve Lübnan'daki
bazı radikal tslamcı gruplar aracıhğıyla yi-
yecek teminini surdurilrken, Libya'nın da
bu kervana katıuııası sonucu moral buldu.
Irak'ın yaklaşık bir aydır yürütülmeye ça-
lışılan ekonomik ambargo cemberinde di-
ğer bir can damarı da Yemen.
Ürdun, şimdiye kadar ambargoya karşı
olduğunu açıklamadı. Hatta Ürdun Kraü
Hnseyin, ABD Başkam George Bush ile
Maine'de yaptığı görüşmeden sonraki acık-
lamasında BM Güvenlik Konseyi'nin 661
sayılı ekonomik ambargo kararını benim-
sediklerini söyledi. Ancak bu görüşmenin
uzerinden geçen 15 gün süresince Irak, Ür-
dün uzerinden "can bulmayı" sürdürdü.
2
her tflrlü riski göze alıp yiyecek maddesi
gönderdiği, Israil tarafından öne sürüldü.
Yemen'in desteği
Irak'ın Kuveyt'i işgaline pek olumsuz
yaklaşmayan Yemen, Saddam Hüseyin'e
açık desteğini Kahire'deki Arap zirvesinde
verdi. Suudi Arabistan'a asker gönderilmesi
karanna çekimser oy kullanan bu ülke, Ür-
dün'ün Akabe Limam'ndan Irak için mal
boşaltılmasına ses çıkarmadığı sıralarda,
aym uygulamayı Aden uzerinden yapttrt-
tı. Yemen, Aden'e yaklaşan Irak gemileri-
nin boşaltılmalanna izin verdi. Irak'ın
Aden'e boşaltüan gıda maddelerini hangi
yolla topraklanna soktuğu şu ana kadar
bilinmszken, Amman'daki diplomatik göz-
lemciler bunun Ürdün uzerinden yapılabi-
leceğine işaret ediyorlar.
Yemen, aym zamanda Urdün'ün uygu-
ladığı "taktiğin" hemen hemen aynısını uy-
guluyor. Yemen yönetimi bir yandan BM
kararlarına uyulacağını açıklarken, diğer
yandan da içte Saddam yanlısı bir politi-
ka uyguluyor. Yemen gazetelerinin tama-
mı, Irak'a karşı uygulanan ekonomik am-
bargo karşıtı yorumlar yayımlıyorlar. Sad-
dam'ın ekonomik ambargo konusundaki
moralinin artmasında etken olan bu ülke,
Irak için Ürdün'den sonra denizlere açılan
ikinci kapı olma özelliğim sürdürüyor.
Kaddafi'nin demeci
Libya da Körfez krizinin başlangıcından
bugüne kadar geçen süre içinde Irak kar-
şıtı bir tutum almaktan kaçındı. Libya li-
deri Muammer EJ Kaddafi, Arap zirvesin-
de Irak yanlısı bir tutum izlerken, yalnız-
ca "Irak'ın Kuveyt'i işgali. bölgede tamiri
mümkün olmayan sonuçlara yol açabilir"
diyerek Batı'ya da bu işe pek karışmak is-
temediği yolunda bir mesaj vermeye çalij-
tı. Ancak aym Kaddafi, önceki gün yaptı-
ğı açıklama ile Arap dünyası içinde BM
Güvenlik Konseyi'nin ambargo karanna ilk
karşı çıkan lider oldu. Kaddafi, Irak hal-
kının ve çocuklann aç kalmalarma seyirci
kalamayacağım belirterek ABD'yi BNPnin
kendisine verdiği bir yetki ojpıadan keyfi
olarak ambargo uygulamakla suçladı.
Irak Bush'u yargılayacak
AA'mn bildirdiğine göre Iraklı avukat-
lar, ABD Başkam George Bush'un yargı-
lanması amaayla Arap dünyası içinde çe-
şitli temaslarda bulunuyorlar.
Iraklı Avukat Mnhammed El-Rani,
Bağdat'ta AFP'ye yaptığı açıklamada
Bush'un "insanlığa ve özgıirlüğii isteyen
halklara karşı snç işlemek" gerekçesiyle
dava edileceğini belirtti. Arap ülkelerinin
tamnmış hukukçu ve siyaset bilimcileriy-
le bu dava konusunu göruştuklerini kay-
deden avukat, bu görüşmelerde iddiana-
menin hazırlanması ve mahkemenin yeri
ile tarihi konulanmn ele alındığıru ifade et-
ti. El-Raui, siyasi, ekonomik ve adh suç-
lamalann bulunacağı iddianamenin Baş-
kan Bush'a gönderüeceğini belirtti.
den Akabe Limanı'ndan aldıkları yiyecek
maddelerini Irak'a göturmeyi sürdurüyor-
lar.
Kral Hüseyin'in ülkesinde yaşayanlar ay-
rıca Irak lideri Saddam Hüseyin'e büyük
bir sempati duyuyorlar. Bu nedenle Ür-
dün'ün başkenti Amman'da Irak için top-
lanan yiyecek maddeleri ve para yardımı
da çeşitli biçimlerde Bağdat'a ulaştınlıyor.
Ürdünluler bu konuda Saddam Hüseyin-
in en büyük destekçileri. Bunda Ürdün nü-
fusunun hemen hemen yarısuıa yakımnın
Filisünli olması ve Irak'tan çok ucuz fiya-
ta petrol almması etken bir rol oynuyor.
Saddam Hüseyin'in Suudi Arabistan'daki
ABD askerlerine karşı yaptığı "cihat" çağ-
nsı da en buyük yankısım bu Ulkede bul-
du. Ülkesinin ekonomisi Körfez krizi ne-
deniyle bir uçurumun eşiğine gelen Kral
Hüseyin'in bu aşamada tabandan gelen
Saddam yanlısı ve ekonomik ambargo kar-
şıtı seslere kulak tıkayacağı pek sanılmıyor.
Lübnan'daki radikaller
Irak lideri Saddam Hüseyin'in Ürdün
kadar olmasa da ambargonun delinmesin-
de en önemli destek noktalanndan birini
Lübnan'daki radikal Islama gruplar oluş-
turdu. Lübnan'da yıllardır süren iç savaş
ve ülkenin yüzlerce îslamcı ve Hıristiyan
kamptan oluşan yapısı, bu konuda Sad-
dam'a yardımcı oldu. Lübnan Cumhurbaş-
kanı Hias Hmwi, 9 ağustosta Kahire'de ya-
pılan Arap zirvesinde uzerine basa basa
Irak'a karşı bir politikadan yana tavır ahr-
ken, aynı gün içerisinde Saddam Huseyin1
în "cihat" çağrısı, radikal tslamcı gruplar
arasında büyük bir yankı buldu.
lran yanlısı Hizbullah örgutü ile bu ül-
kedeki Filistinliler, Saddam yanlısı sesle-
rini yükseltmeye başladılar. Beyrut'taki
diplomatik gözlemciler ajanslara verdikleri
bilgilerde Lübnan uzerinden radikal tslam-
cı gruplar aracıhğıyla Irak'a yiyecek mad-
desi gönderildığini belirttiler. Bu ülkedeki
yönetim boşluğu nedeniyle radikal tslam-
cıların yanı sıra bazı tüccarların da Irak'a
Yabancılan götürecek uçaklann Bağdat'a inişi, süresiz ertelendi
RehinelerinçıkışıaskıdaDış Haberler Servisi — Irak Devlet Baş-
kam Saddam Hüseyin'in izniyle, hafta so-
nunda yaklaşık 700 Batılı kadın ve çocuk
rehinenin salıverilmesinin ardından, Irak
rehineleri almak için gelecek yabancı uçak-
lann Bağdat'a inmesine izin vermeyecek-
lerini açıkjadı. Irak uçaklanmn kendi ha-
vaalanlanna inmesine izin vermeyen ülke-
lerin uçaklannın Bağdat'a inemeyeceğini
açıklayan Irak yönetimi, dun rehineleri al-
mak için Irak'a girmesine izin verilen tn-
gıliz ve Fransız uçaklanmn izinlerini askı-
ya aldı. Kuveyt'teki Demokratik Alman bü-
yükelçisinin önceki gün Irak askerleri ta-
rafından zorla Irak'a götürillmesi ise Fe-
deral Almanya ve Demokratik Almanya
yönetimleri tarafından tepkiyle karşılandı.
Irak hükümeti yetkililerinden Naji El-
Haditi, önceki akşam hükümet adına yap-
tığı açıklamada, Irak Havayollan'na am-
bargo uygulayarak, kendi havaalanlannı
Irak uçaklanna kapatan Batıh ulkelerin
uçaklanmn Bağdat'a gelerek rehineleri
tahliye etmesine izin verihneyeceğini belirt-
ti. Haditi, yabancı rehinelerin karayoluy-
la veya Irak uçaklarıyla Ürdün'e
gidebileceklerini söyledi. Fransa Dışişleri
Bakanhğı'ndan önceki akşam yayımlanan
bir açıklamada da Fransa hükümetine,
Bağdat'a uçak gönderilmesi için izin ve-
rilmediği bildirildi. Açıklamada şöyle
denildi:
"Dedikodulara son verilmesi ve rehine
ailelerinin boş yere umutlandırılmaması
için bakanlıgımız açıklama yapmayı uygun
görmüştür. Irak'ta çıkış vizesi aldıktan son-
ra ülkeyi terk etmek için bekleyen Batılı re-
hinelerin almması amacıyla hukumetimiz
tarafından gönderilmesi planlanan uçağa,
şu ana kadar Bağdat tarafından izin veril-
memiştir. Ancak izin alınması için girişim-
leriraiz devam etmektedir."
BEBEKLERİN FERYADI - Önceld güo bırmkılan 61 çocuktan ikisi Frankfnrt'a inişte
annelerinivanlanna iste/erek aznn bir süre agladüar. (Fotograf: Reuter)
lngıliz Havayolu Şirketi Virgin Atlan-
tic"e, Irak'ta bulunan Ingiliz rehinelerini ül-
kelerine donmelerini sağlamak amacıyla
verilen uçuş izninin de askıya ahndığı bil-
dirildi.
Bağdat'a İngiliz konvoyu
Bu arada Kuveyt'te bulunan İngiliz ka-
dın ve çocuk rehinelerden yaklaşık beş yü-
zünün bu sabah otobüslerle Bağdat'a gö-
türuleceği bildirildi. tngiltere Dışişleri Ba-
kanhğı'ndan yapılan açıklamada, tngilte-
re'nin Kuve>t Büyükelçiliği'nin bu ulkeyi
terk etmek isteyen İngiliz rehinelerin Bağ-
dat'a götürulmesi için gerekli düzenleme-
leri yaptığı belirtildi.
Konvoyun bu sabah saat 06.00 sırala-
nnda hareket edeceğini söyleyen bakanhk
yetkilileri, tngüiz rehinelerden yanlanna su
ve yiyecek almalannı, birden fazla bavul
getirmemelerini istediler. Yetkililer konvo-
yun hareketiyle ilgili bilgilerin BBC araa-
İığıyla rehinelere iletileceğini bildirdiler.
Almanya'nın tepkisi
Demokratik Almanya'nın Kuveyt'teki
buyükelçisinin, önceki gün zorla Bağdat'a
götürülmesinin ardından, Demokratik Al-
man hükümeti tarafından dün yapılan
açıklamada, Irak yönetimine şimdilik pro-
testo notası gönderilmeyeceği, ancak Ku-
veyt'teki elçiliğin açık kalarak etkinliğini
surdüreceği bildirildi.
Öte yandan Sovyetler Birliği'nin Irak'-
ta bulunan 8 bin dolayındaki vatandaşın-
dan, Körfez krizi uzerine tahliye etmeye
karar verdiği bin dolayındaki kadın ve ço-
cuğun ülkelerine taşınma işleminin dun ta-
mamlandığı bildirildi.
BUGUN
ALİSİRMEN
Sıcak Eylül
Birfeşmiş Milletler Genel Sekreteri Perez de Cuellar'ın Tank
Aziz ile yapüğı görüşme sonrasmdaki açıklaması, Bağdat'tan krizi
yumuşatacak adım bekleyenleri düş kırıklığına uğrattı.
De Cuellar-Aziz görûşmesi ile TÖ'nün parlamentodan yetki is-
temesi, hemen hemen aynı günlere rastlıyordu.
Öte yandan tüm bu gelişmeler olurken ABD de bölgeye sis-
temli olarak asker göndermeyi sürdürmekteydi ve uzmanlar Ame-
rikan silahlı kuvvetlerinin 10 eylülde Irak'a darbe indirmeye ha-
zır hale geleceğıni belirtiyorlardı.
Bu arada 9 eylül günü ise Bush ile Gorbaçov bir araya gele-
ceklerdi.
Gelişmeler birbiri ardına sıralandığında, ABD'nin yığınağı ön-
ceden iyi yapılmış bir müdahaleyı adım adım kotarmakta oldu-
ğu izleniminı uyandırmaktadır.
Eylül ayı, bölge için olduğu kadar, tüm dünya için sıcak geçe-
ceğe benziyor.
ABD'nin olası bir saldırıda, Irak ile çol savaşının güçlükteri-
nin bilincinde olduğunu herkes görüyor. VVashington'un böyte
bir savaş haiinde Irak'ı kuzeyden de vuracak üslere ihtiyacı ol-
duğu, aynı zamanda Bağdat'ı kuzey sınırında meşgul edecek
bir çatışma ya da asker yığma zorunluğu yaratmayı gerekli gör-
düğü de bilınmeyen gerçekler değildir.
Yine herkesin bildiği bir olay da TÖ'nün, kendi politikasının
gelişmesine koşut olarak ABD'nin bölgeye yapacağı herhangi
bir müdahalede şu ya da bu biçimde etkin bir rol oynamak iste-
diğidir.
Meclis'ten istenen yetki, işte bu amacı gerçekleştirmeye yö-
neliktir. Bir zamanlar Türkiye'de sivilleşmenin aracı, hatta sim-
gesı olarak gösterilmiş kişi, askerterden daha ateşli bir savaş
yandaşı, şahin olup çıkmıştır.
TÖ'nün pek ustaca bulunan potitikası, yetki verilerek ANAP-
ın tümü tarafından onaylandığı takdirde, Türkiye kendisini ça-
tışmanın tarafı olarak bulabilir.
Türkiye'nin kanşık ve çürümüş ortamında, savas yalnızca bir
uluslararası çatışma öğesi değil, aynı zamanda iç politika veri-
lerini temelınden değiştirebilecek bir gelişmedir.
Parlamenter sıstemı bir kenara itip, sorumluluk yetki çerçeve-
sini hiçe sayan başkancı sistemi yerleştirmek isteyen TO, Türki-
ye'nin bir çatışmaya taraf olması haiinde sıkıyönetım ilanını is-
teyebılir ve gelişmeler bu isteğin gerçekleşmesini sağlayabilir.
Sıkıyönetım ilanı, Türkiye'de ağtritğt yeniden rvme kazanan eko-
nomik koşulların da etkısıyle için için kaynamakta olan ve er ya
da geç açığa çıkması kaçınılmaz görünen toplumsal muhalefe-
tin bastırılmasına, zaten pek etkili olmayan parlamentodaki mu-
halefetin daha da güçsüzleştirilmesine yardımcı olabilir diye dü-
şünenler vardır. <
Bu görüse yandaş olanlara göre bölgedeki savaşta şu ya da
bu biçimde taraf olmakla TÖ bir taşla iki kuş vurmuş olacak; bir
yandan ABD'nin güvenini pekiştirir, Atlantik ötesinin kendisin-
den bekjentiierini boşa çıkarmadığını kanıtlarken öte yandan da
içeride muhalefetı etkisızleştırerek parlamentarizmden, başkan-
cılığa geçişini kolaylaştıracaktır. Metın Toker de dünkü yazısın-
da, anayasanın 78. maddesıne dayanarak seçimleri erteletme
olanağının gündeme gelebileceğinin düşünülmesi gerektiğini ya-
zıyordu.
Dışarıda Amerıka'nın yanında gırişilmiş bir savaş, içeride mu-
halefetsiz seçımsiz gül bahçesinde gezinir gibi bir başkancı sis-
tem düşlerı, 12 Eylül'ün onuncu yıldönümünü yaşamaya hazır-
lanan Türkiye için de bu ayın çok sıcak geçebileceği izlenimini
yaratıyor.
Bu arada, sıcak eylülûn hesaplarındaki yanılgılar, gelecekte
tüm gelişmelerin, olaylan onlardan çıkar bekleyenlerin başına
yıkabilecek yöne dönüşmesine de yol açabilir.
Hele hete yakın geçmişimiz, bir kez silah dönemı açıldı mı onu
elinde tutanın başkası adına vekâleten kullanmak yerine, kendi
adına kullanmayı yeğledığinı kanrtladığına göre irtce sanılan he-
sapların ince ağır yanılgılara gebe olduğunu görmek kolaylaşı-
yor.
Ne yazık ki kimi zamanlar aklı başından ilk gidenler de hep
ince hesap adamı sanılanlar oluyor.
Miîterrand'a'Arapçözümü'nü anlattı
Kral Htiseyin
destek arıyor
Fransa Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü
Mitterrand-Hüseyin görüşmesinden sonra
yaptığı açıklamada, iki taraf arasında görüş
birliği olduğunu söylemenin güç olduğunu
belirtti.
duyduğu üzuntüyü dile getirdi ve
Araplann bölünmüşlüğünün gü-
numuzde bir "olgu" haline gel-
diğim söyledi. Kral Hüseyin ise
uzun uzun, Irak-Kuveyt ihtilafı-
run geçmişine değindi ve Körfez1
de olup bitenlerin, medyalara
yansıyan dışında öğelere de sahip
olduğuna işaret etmek istedi. Bu
arada Hüseyin'in Mitterrand'a
Avrupa ülkelerinde yaptığı te-
maslardan sonra "Gerçekte görâf
farkuun sajuldıgı kadar derin ol-
madığını fark ettigini" aktardı.
Hüseyin, Arap ülkelerine "Arap-
lararası çözum bulmaüuı için fır-
sat bırakılmadığını" da belirtti •
AYDA 4 UÇAK
F-161arın
üretînıi
artıyor
ANKARA (Camhuriyet Biiro-
su) — Türk Uçak Sanayii (TAİ)
tarafından imal edilen F-16 tipi
savaş uçaklannın üretimi arttınl-
dı. TAI daha önce ayda iki savaş
uçağı üretirken, eylül ayından iti-
baren bu sayı ayda dörde çıkan-
lacak.
F-16 savaş uçaklannın Üıcti-
mindeki birçok sorun hâlâ tam
anlamıyla çözulmüş değil. Türk
yetkilileri öncelikle savaş uçakla-
nna elektronik harp sistemlerimn
taküması gerekJiliğinı vurgulu-
yoriar. Edinilen bilgiye göre bu
sistemler 1991 yıhndan itibaren
takılmaya başlanacak.
Normal üretimleri ayda iki
adet olarak belirlenen F-16 uçak-
lannın eylül ayından itibaren ay-
da dörde çıkanlmasına karşın ye-
dek parça ve füze sakmosı devam
ediyor. Askeri yetkililer bu uçak-
lar için lojistik eksiklikleri dof-
rularken ABD'nin Türkiye'ye vw-
meyi planladığı 40 adet F-4 Fan-
tom uçağı konusuna sıcak bak-
rmyorlar. Hava Kuvvetleri'ne ya-
kın çevreler Türkiye'nin üçüncü
jenerasyon bir uç^ı envanterine
sokarken yeniden ikinci jeneras-
yon uçak almasımn olumlu bir
tutum olmayacağmı belirtiyorlar.
PARtS (Cambariyet) — Ür-
dün Kralı Hüseyin, Avrupa gezi-
sinin Fransa durağında Cumhur-
başkanı François Mitterrand ta-
rafından "kibarca" dınlendı. Mit-
terrand, "Ürdün'le diyalogu sür-
dünne arzusunu" Kral Hüseyin'e
iletmelde birlikte, Fransa Cum-
hurbaşkanlığı Sözcüsü, "iki taraf
arasında görüş birliği" olduğunu
söylemenin güç olduğunu ifade
etti. Ürdün Kralı, Mitterrand'la
olan görüşmesinden sonra, bir
toplantı için Paris*te bulunan BM
Genel Sekreteri Javier Perez de
Cuellar'la akşam yemeği yedi.
Kral Hüseyin bir buçuk saat sü-
ren görüşmesinden sonra Elysee
Sarayı çıkışında, "çabaiannı ıs-
rarla sürdürecegini" söyledi. Kral
Hüseyin, tarihini belirtmemekle
birlikte pek yakında Moskova'ya
da gidecegini de acıkladı.
Kral Hüseyin daha önce ABD,
tngiltere, tspanya ve FAlmanya'-
yı ziyaret etmişti. Bu ziyaretlerin-
de olduğu gibi, Ürdün hükümda-
n Korfez bunalımına ilişkin ken-
di çözüm planından Mitterrand'a
söz etti. Elysee sözcüsü, Kral'm,
kendi çözüm planının aynntüa-
nna girmediğini söyledi ve Arap
ülkelerinden oluşacak gücün ara-
ya girmesi gibi genel hatlann öte-
sine inmediğjni sözlerine ekledi.
Ürdün Krah'nın öngördüğü çö-
zümün bir "Araplararası çözüm"
olduğu biliniyor, ancak kimse ta-
sarladığı planın tam anlamıyla
hangi noktalan kapsadığını sap-
tamış değil. Gözlemciler, yeni bir
çözüm plam bulmanın ötesinde,
Kral Hüseyin'in kendi ülkesinin
durumunu ön planda tuttuğunu
ve tahtını kurtarma peşinde oldu-
ğunu vurguluyorlar.
Cumhurbaşkaru François Mit-
terrand, Ürdun hükümdanna,
Fransa'nın BM Güvenük Konse-
yi'nin kararlannı harfiyen uygu-
ladığını aktardı. Mitterrand, Pa-
ris'in Güvenlik Konseyi'nin tanı-
dığı yetkilerin ne altında kalma-
yı düşundüğünü ne de ötesine git-
meyi arzuladığım belirtti ve bu-
nalımın başlangıç aşamasında
Arap topluluğuna çözüm bulma
konusunda çağrı yaptığım anım-
sattı. Fransa Devlet Başkam, bu
çağnsının yankı bulmamasından