27 Nisan 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET/10 HABERLER 4 EYLÜL 1990 fS <*„ P A R T 1 L E R D E N Kongreye doğru başlayan delege seçiraleri sürüyor. Yaklaşık 1 milyon 400 bin üye arasından Uçe kongreleri için belirlenecek delegeler 18 eylüle kadar seçilmiş olacaklar. Bu sürenin bitiminde 7 günlük itiraz süresinin ardından kesinleşecek delege listeleri ilçe seçim kurullanna teslim edilecek. llçe kongrelerinin tarihi de delege listelerinin kesinleşmesinden sonra 15 gün içinde açıklanacak. ANAP tüzüğüne göre ilçe kongrelerinde, seçilen ve tabii üyelerden oluşan toplam 400 kişi oy kullanacak. Ancak kongre yapüacak ilçe ya da çevresindeki köy ve mahallerde kayıtlı üye sayısı net 400 veya daha az ise türa üyeler ilçe kongresi için delege olabilecek ANAP MKYK daha önce 8 Nisan 1990*da başlayan seçim sürecinde delege seçimlerinin 1 ağustosta yapılmasını kararlaştırmıştı. Araya giren 19 Ağustos yerel ara seçimleri nedeniyle delege seçimleri 3 eylttl tarihine ertelenmişti. ANAP yöneticileri, genel başkanın da belirleneceği büyük kongrenin muhtemelen ocak ayında yapılabileceğini ancak iklim şartları ve itirazlar da dikkate alınarak önümüzdeki ilkbahara da kalması ihtimalinin bulunduğunu belirtiyorlar. (lç Politika Servisi) Genel görüşmeiı SHP milletvekilleri Musa ' Gökbel ve Erdal Kalkan, SHP Meclis Grubu'nda 'partinin içinde bulunduğu kimlik bunaJımı ve çözumleri' konusunda genel görüşme açılmasım istediler. SHP Grup BaşkanlığYna dün başvuruda bulunan Gökbel ve Kalkan, "Bugün SHP'rûn içinde bulunduğu I dağınıklık, belirsizlik ve zaaflar hiçbir parti üyesinin inkâr edemeyeceği kadar açıktır ve önemlidir" görüşünü savundular. 26 Mart yerel seçimleri sonrası partinin gerekli politikalan üretemediği ve bu nedenle seçmenin yügınlığa düştüğü savlannın da yer aldığı başvuru metninde, "Bilime dayalı eleştiri ve özeleştiri Ukesini işletmek, parti içi demokrasiyi tüm kural ve kurumlan Ue yaşama geçirmek" gereklidir denildi. (ANKARA/Cumhuriyet) D V P ' H A ViiJ'TirliV Körfez krizi nedeniyle iç L ' I F U C U a ^ l i İİIV poiiukamn gündemde geri plana düştüğü gerekçesiyle büyük kongresini 29 eylulden 24 kasıma alan DYP'de hazıruklar yoğun bir şeküde sürüyor. DYP Genel Başkanı Süleyman Demirel, büyük kongre öncesinde partili belediye başkanları ve il başkarüan Ue görüşeceğini, ancak tarihin henüz belli'olmadığını söyledi. Bu arada DYP yetküileri, iddialı bir kongre ^•sr yapacaklarını büdirdiler. 24-25 kasım _u«^ tarihlerinde yapüacak üçüncü büyük kongreye "Demokrasinin restorasyonu" oiarak baktıklannı vurgulayan DYP yetkilileri, "Amacımız ses getirecek bir gösteri yapmak, kongrenin ertelenmesindeki tek sebep bu" görüşünü dUe getırdiler. • m Ozay: Göreve dönecegim • ÇORLU (Cumhuriyet) — Çanakkale'nin SHP'li Belediye Başkanı Ismail özay, Cumhurbaşkanı'na hakaret ettiği iddiası ile görevden alınmasına karşılık diğer görevlerini eksiksiz sürdürüyor. Marmara ve Boğazlar Belediyeler Birliği Encümeni'ndeki aylık toplantılara katılan Çanakkale'nin görevden alınan Belediye Başkanı lsmail özay, "Ben, Türkiye'de adaletin olduğuna inanıyorum. Bu konuda açılmış davalar devam ediyor. P : - kararların olumlu sonuçlanarak benim göreve ve. .^.»...n gerçekleşecektir" dedi. Çanakkale'nin SHP'li Belediye Başkanı îsmail özay, Marmara ve Boğazlar Belediyeler Birliği Encümeni'nin Çorlu'daki toplantısına katıldı. Diğer belediye başkanlan ile görüşmelerde bulundu. Hasta mahkûma af istemi • ANKARA (ANKA) — Türk Tabipleri Birliği (TTB), çeşitli cezaevlerinde bulunan sürekli hastalığı olan mahkûmların durumunu yakın izlemeye aldı. Felçli, kalp, şeker ve kanser hastası 6 mahkr.m için "ceza ertelemesi, tahliye ya da etkin tedavi" isteminde bulunan TTB, Adalet ve Sağlık bakanlıkları hakkında da "taammuden adam öldürmeye eşdeğer eylemlerinden dolayı" suç duyunısunda bulunmayı planlıyor. TTB tarafından sürekli hastabk ve rahatsızlığı bulunan 6 mahkûmla ilgili oiarak hazırlanan bir dosya, ilgili yerlere ulaştırıldı. Ferit Melen anıldı • ANKARA (AA) — Eski başbakanlardan Ferit Melen, ölümünün 2. yıhnda dün mezarı başında anıldı. Ferit Melen, 22 Mayıs 1972-15 Nisan 1973 tarihleri arasında başbakanlık görevinde bulunmuştu. Melen, son oiarak 1983 seçimlerinde, MDP Van Milletvekili oiarak parlamentoya girdi ve bu partinin kendisini feshetmesinden sonra yasama dönemini bağımsız oiarak tamamladı. Izmit'te muhtarlık geçimleri • KOCAELİ (AA) — Izmit Merkez'e bağlı Hatip beldesindeki 3 mahallede yapılan muhtarlık seçimlerinin sonuçları ahndı. ilçe Seçim Kurulu'nun verdiği bilgiye göre toplam 4 bin 158 seçmenin kayıtlı bulunduğu Hatip'e bağlı Fatih, Merkez Doğan ve Kocatepe mahauelerinde yapılan muhtarhk seçimlerine 11 aday katıldı. Resmi olmayan kesin sonuçlara göre Fatih Mahallesi'nde 1.058 seçmenden 211'inin oyunu alan Talip Turan, Merkez Doğan mahallesinde 2 biri 499 seçmenden 639'unun oyunu alan Mustafa Ekin ve Kocatepe Mahallesi'nde 601 seçmenden 170'inin oyunu alan Kemal Çelebi muhtar oldu. Cem Karaca ve ANAP • ANKARA (UBA) — Uzun bir süre yurtdışmda kaldıktan sonra Türkiye'ye dönen ses sanatçısı Cem Karaca, SHP ve DYP milletvekillerini istifaya çağırdı. Karaca, "Sizce en etkili siyasal eylem ne olabilir" sorusunu yanıtlarken "En etkili siyasal eylem SHP ve DYP milletvekillerinin toptan istifa etmesi olabilir. Bu kadar demokrasi havarisi geçiniyorlarsa hemen istifa etmelidirler. Böylece doğal oiarak erken seçime gidilir. Ben milletvekili olsaydım istifa ederdim. Bence Murat Sökmenoğlu son derece haysiyetli bir adam" dedi. Çeşitli konulara ilişkin oiarak görüşlerini açıklarken Türkiye'de bugün elektrik gitmemiş köyü ve mezra bile kalmadığını söyleyen Cem Karaca, "Bütün bunlar ANAP iktidan sayesinde mi oldu?" sorusunu da "ANAP Türkiye'de gelmiş geçmiş sağcı iktidarlar arasında demokrasiye ilerlemeye en açık olanıdır" diye yanıtladı. Karaca, bu soruyu yanıtlarken Türkiye'nin ANAP iktidan döneminde Sovyetler Birliği ile kurduğu ilişkinin özellikle büyük önem taşıdığını belirtti. KÖRFEZ KRİZİ...KÖRFEZ KRİZİ... KÖRFEZ KRİZİ...K0 Cumhurbaşkanı Tiırgut Özal'tn başkanhğında toplanan BakanlarKuruln,izninçerçevesinibelirledi Izin isteği bııgün Meclis'teANKARA (Cumhuriyet Biıro- su) — TBMM'nin açıüşında Kör- fez'e asker çönderilmesi için hü- kümete izin verilmesi tavsiyesin- de bulunan Cumhurbaşkanı Tnr- gut Özal, bununla yetinmeyip dün Bakanlar Kurulu'nu Cumhurbaş- kanlığı Köşkü'nde toplayarak bu isteğini kabul ettirdi. Ozal, izin is- teminin gerekçelerini bakanlara açıkladıktan sonra bir sayfalık "gerekceli izin tezkensi taslağıru" okudu ve tezkerenin bugün TBMM'den çıkarümasını istedi. Geçen hafta Körfez'e asker gön- derilmesi için izin alınmasına kar- şı çıkan, daha sonra da Özal'ın tavsiyesinin Bakanlar Kurulu'nun çarşamba günkü toplantısında °'~ alınacağını açıklayan Başbakau Yıldınm Akbulut ile Bakanlar, Özal'ın 6u isteğine karşı herhan- gi bir tepki göstermediler. Özal, "zaten gecikibniş bir karar ola- cak" nitelemesinde bulunarak "Bu yetkiyi hökümet alsı». Kul- lanıp kullanmamak yine hüküroe- tin bileceği iş" dedi. Başbakan Yıldınm Akbulut dün sabah Devlet Bakanı Işın Çe- lebi'yı Başbakanlık Konutu'na ça- ğırarak bir süre görüştü. Bu gö- rüşmede Akbulut'un Çelebi'yi "son günlerde Irak'a ilac ve ma- ma gönderilmesi konusunda sık stk açıklamalar yapması ve Ba- kanlar Kurulu loplantısı hakkın- da basına bilgi vermcsi" nedeniyle sert biçimde eleştirdiği öğrenildi. Çelebi, bu görüşmeden sonra Başbakankk'uki makamına dön- dü. Akbulut konutta temaslarıru sürdürürken Cumhurbaşkanı özal'ın tavsiyesi konusunda par- ti içi gruplar da kendi aralarında toplantılar yaptılar. ANAP genel başkan adaylanndan Mesnt Yıl- maz yandaşlarıyla TBMM'de bir araya gelerek hükümet tezkeresi- nin belli olmasının beklenmesini, hükümetin yetki isteğinin geTek- celerinin önce grupta tartışılma- sını, bundan sonra tavır bdirlen- mesini savundu. Bu toplantıya katılanlardan Mustafa Kalerali, asker gönderilmesine karşı çıka- cağmı belirtti. Ancak Yavuz Köy- men'in de içlerinde bulunduğu bir grup milletvekili ise özal'a ters ^üşmemek gerekçesiyle tavsiyeye uyulmasını önerdiler. Bunun üze- rine Yılmaz ve arkadaşlan bağla- yıcı bir karar alamadan dağıldı- lar. Ancak Yılmaz yanlısı grup yönetim kurulu üyesi Rize Millet- vekili Şadan Tuzcu, öğleden son- ra toplanan ANAP Grup Yöne- tim Kurulu'nda konunun grupta yapüacak bir genel görüşmede ele alınmasını öncrdi. ANAP Grup Yönetim Kurulu da bu öneriyi be- nimsedi. Tuzcu, Cumhuriyet mu- habirine "12 ağustostan bu yana ne degişti, Başbakan gelip bunlan gruba anlalsın. Biz de ona göre karanmızı vereUm. Gerekçeleri açıklanmadan asker gönderme >etkisine evet dememiz münkün degil" dedi. Hasan Celal Güzel de 24 mil- letvekili ile bürosunda yapuğı top- lanuda, tavsiyeye ilişkin görüş be- lirlemeye çalıştı. Güzel'in tavsiye- Anayasanın 92. maddesi Anayasanın "Türkiye Büyak Millct Meclisi'nin görtv ve yetküeri" bölümünde "savaş hali ilanı ve silahlı kuvvet knllanılmasına izin verme" başlığıyla yer alan 92. madde şu hükümleri içeriyor: "Milletlerarası buknkun mcşnı saydığı halJertie savaş ilanına ve Türkiye'nin taraf oldogu milletlerarası antlaşmalann veya milletlerarası nezakct kurallanmn gerektirdigi haller dışında, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin yabancı ulkelere gönderilmesine veya yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye'de bulanmasına izin verme yetkisi Turkiye Büyük Millet Meclisi'nindir. Türkiye Büyük Millet Meclisi tatilde veya ara vermede iken ülkenin ani bir silahlı saldınya uğramast ve bu sebeple silahlı kuvvet kullanılraasına derhal karar verilmesinin kaçınılmaz olması halinde Cnmharbaşkanı da. Türk Silahh Kuvvetleri'nin kallanılmasına karar verebilir." ye karşı çıkma eğilimine rağmen kendisini destekleyen milletvekil- leri özal'ın tavsiyesinin kabul edilmesini savundular. Bunun üzerine toplantıya nihai tavn bu- gün yapüacak ANAP grup top- lantısı sonrasında belirlemek üze- re son verildi. Bu arada "aksaclılar gruba" içerisinde yer alan Burdur MUlet- vekili Fethi Çelikbaş ile hüküme- tin ilk yetki tezkeresine karşı çı- kan Milli Savunma Komisyonu Başkanı Recep E>gun grupta ko- nuşmak üzere başvuruda bulun- dular. Çelikbaş, "Tezkerenin grupta konuşulmadan Meclise ge- Ürilroesine karşıyım. Millervekil- lerinin emrivaki ile karşı karşıya kalmalan demokratik degildir" dedi. Çelikbaş, Cumhurbaşkanı ile başbakan ve bakanlar arasın- da "degil fark nnans bile olma- rnası gerektiğini" belirterek "Aa- laşılan Başbakan göraşanâ degişürdi" şeklinde konuştu. Er- gun da "Gerekçe belli olmadan kimsenin nc yönde oy kullanaca- gının belli olmayacagını" belirte- rek "Tercih belirl«nirken ülkenin menfaatlerioin de düşıiBülmesi gerektiğini" söyledi. Özal'a yakınlığıyla bilinen ANAP Teşkilat Başkan Yardım- cısı Ercan Vuralhan da bugün grupta konuşmak üzere grup yö- netimine başvuruda bulundu. Köşk'teki trafik Milletvekilleri arasında görüş- meler sürerken Özal izin tartışma- sıyla ilgili ilk temasını Devlet Ba- kanı Mehmet Keçedler ile yaptı. Özal'ın çağrısı üzerine saat 14.30'da Çankaya Köşkü'ne çı- kan Devlet Bakanı Mehmet Keçe- ciler, cumhurbaşkanına grubun tavsiye konusundaki eğilimini an- lattı. Keçeciler, ANAP milletve- killerinin "Cumhurbaşkanımn tavsiyesint aymaya hazır oldağu- nu, ancak konunun öncelikle grupta tartışılmasında yarar gör- düklerini • büdirdi. özal Keçeci- ler görüşmesi yaklaşık bir saat sürdü. özal daha sonra Başbakan Ak- bulut'u Çankaya Köşkü'ne çağır- dı. Saat 16.00'da başlayan bu gö- rüşme sırasında Özal, asker gön- derme izni konusunun daha da gecikmeden Bakanlar Kurulu ve Melis'te görüşülmesi gerektiğini belirtti. Özal'ın Akbulut'a görüş- lerini kabul ettirmesi Üzerine, ba- kanlar saat 17.00'den itibaren Cumhurbaşkanı özal'ın başkan- hğında toplantıya çağnldüar. Bakanlar Kurulu Bakanlar saat 18.15'ten itiba- ren Köşk'e gelmeye başladüar. Kececiler'in Devlet Bakanı Hüs- nü Dofan Ue aynı arabada gelme- leri dikkati cekti. Bakanların gelmesiyle birlikte Özal - Akbulut görüşmesi Bakan- lar Kurulu toplantısına dönüştü. Toplantıya bakanlardan Diyarba- kır'da olan Cemil Çicek ve Ab- dülkadir Aksu, hasta olan Adnan Kabved, Arjantin'e giden Fahret- ün Kurt, ABD'de olan Ongiz Al- DEMtREL, OJMHURBAŞKANIÖZAO RİY4 POÜTtKASI İZLEMEKLE SUÇLADI ANKARA (Camauriyct Büro- sn) — DYP Genel Başkanı Süley- man Demirel, Cumhurbaşkanı Turgut özal'ın hükümete "vurt dı- sına asker gönderilmesi ve yabana ülkelerden asker çagınlması izni" verilmesi tavsiyesinin "Meclis'i devre dışı borakmak anlamına geldigini" söyledi. Demirel, "Yet- kiyi hükümete istemesi aslında bir örtüdur. O yetkiyi Özal'ın kendi- si kullanacakbr. Çünkü verdiği sözler vardır ve fevkalade sıkışmıştır" dedi. Demirel, dün düzenlediği basm toplantısında, Körfez krizinin ba- rışçı yollarla çözümlenmesi yolu- na gidildiğini kaydetti. tngiltere 1 nin de son günlerde banşçı arayış- lara girdiğini, ancak Batı basını- nın "hâla savaşçı olduğanB" kay- deden Demirel, çıkacak bir sava- şın "Birfeşmis MflJetfer şemsiyesr altında olup olmayacağının 9 ey- paçaları sıvamışlar' lüldeki Bush-Gorbaçov zirvesiyle belirginleşeceğini söyledi. ABD- nin kesinlikle savaştan yana oldu- ğunu ve savaşın hedeTınin sadece Kuveyt'i kurtarmak değil, Sad- dam'ı devirerek Irak'ı askeri güç olmaktan çıkarmayı düşündüğü görüşünü savunan Demirel şöyle konuştu; "Türkiye bunun neresind* d«- DYP Genel Başkanı Demirel, ABD'nin Körfez sorununu savaşla çözmeye kararlı olduğunu belirterek "Türkiye'yi yönetenler buna heveslidirler" dedi. rnyor, nerede, ne şekilde bir savaş yapdacaktır bu henüz belli degil. Ama bu savaşa Türkiye'yi bulaş- tırmaya calışacaklardır. Tnrkiye 1 yi yönetenler de buna çok beves- lidir. Hangi büyüklükte olacağı veya olup olmayacağı belli olma- yan bir pastadan pay almaya so- yvnmuşlardır. Alaeaklan pay için de ne sarf edecekleriai düşünme- den savaş için paçalannı sıvamt»- lardır. Onun içindir ki 1 eylülde Mec- lis'in açılışı bahanesiyle Sayın Özal, daha önce kendisini seçen ANAP grubuna hitap ederek dı- şanya asker göndenne yetkisini is- temiştir. O yetkiyi hükümete iste- mesi, aslında bir örtüdur. Hükü- mete yetki verilirse, o vetkiyi ken- disi kullanacaktır. Çünkü Sayın Özal'ın birtakım sozleri vardır vc fevkalade sıkışmıştır. Ashnda öyJe bir yetkinin pratiği de yokUr. Türkiye hakikaten bir yere asker gönderecekse hükümetin Meclis'e gelip 'Şuraya şu kadar asker gön- dereceğim' deyip durumu izah et- mesi gerekir. Hükümetin Meclis'te zaten çoğunluğu vardır, o izni al- ması kolaydır. Meclis'ten böyle bir karann alınması çabukluğa mani bir olay degildir. Bu doğrudan doğruya Meclis'i devre dışı bırak- mak ve Meclis'ten bir şeyi kaçır- maktırî' DYP lideri, iznin hükümete ve- rilmesinin Irak'a savaş açmak an- lamına gemıeyeceğini belirterek, "Ama parlamentonun iradesini bir kenara itmenin anlarnı ne? Bu sa- vaş ilanı degildir, ama Türkiye'yi savaş ilan edecek hale getirir" de- di. Anayasanın 92. maddesindeki yetkinin devredilemeyeceği görü- şünü savunan Demirel, "Blr y«re askec göndermek İçin bana izin ver diyeceğine, nereye asker gön- dereceksen onu malnm hale getir, onun iznini isle. Bu dış politika bir riya politikasıdır. Yetki kullanıl- mayacaksa niye istiyorsunuz? Türkiye'nin menfaatlerine uygun- sa gelin Mecüs'tea alıa" diye ko- nuştu. Demirel, Son sekiz ay içinde ben zinfiyatlannayüzde 65-70 oranın da zam yapüdığmı da anlattı. İnönü, Anayasa MahkemesVne gidilebilmesinin tezkerenin gerekçesine bağlı olduğunu söyledi Ifetki îsteği 4 savaş üanı' demekANKARA (Cumhuriyet Büro- su) — SHP Grup Yönetim Kuru- lu, Curahurbaşkanı özal'ın tav- siyesi ile hükümetin Meclisten is- teyeceği yetkinin "savaş ilaıu" ile aynı olduğu göruşüne vardı. SHP Genel Başkanı Erdal tnönü de hü- kümetin yetki isteminin gerçekleş- mesi durumunda, buna karşı Anayasa Mahkemesi'ne gidilebil- mesinin Başbakanhk tezkeresinin gerekçesine bağlı olduğunu söyle- di. Erdal İnönü başkanhğında dün toplanan grup yönetim kurulu "Anayasanın 92. maddesindeki savaş ilanı hariç, diger yetkilerin hükümete verilmesi" yönündeki Özal'ın "tavsiyesi"ni degerlendir- di. SHP Grup Başkanvekili Ha- san Fehmi Güneş, toplantıdan sonra yaptığı açıklamada partisi- nin söz konusu yetkilerin hükü- mete devredilmesine karşı olduğu- nu yineleyerek şunlan söyledi: "Meclis o konuda iradesini da- ha önce belirlemiştir. O koşullar değişmediği, bir olağanüstü zo- runluluk olmadıgı halde böyle bir yetkinin verilmesine gerek olma- dıgını, bu yetkinin savaş ilanı Ue aynı anlama geleceğini ve Türki- ye'nin bolgedeki istikrar ve ban- t< koruyucu rolünü kaybedecegi- ni düşünüyontz." SHP lideri İnönü, Cumhuriyet muhabirinin sorusunu yanıtlar- ken hükümete asker kullanımı ko- nusunda sınırsız yetki verilmesi- nin anayasaya aykırı olduğunu vurguladı. İnönü, "Hangi amaç- I», nereye ve ne sayıda" askeri güç gönderileceği Başbakanlık tezkeresinde açıkça söylenirse anayasanın 92. maddesine aykırı- lığın kalkacağını bildirdi. SHP lideri, bölgeye asker gön- derilmesine kesinlikle karşı olduk- larını yineledi ve şunları söyledi: "Ani bir müdahâlede İncirlik Üssü kullanıhrsa yıllarca işin içüı- den çıkamayacafız. ABD'nin po- litikası bizim anlayçımıza asla uy- muyor. Sayın Özal, ekonomi po- litikalannda ABD yaklaşımlanm benimsedikten sonra şimdi de bn lutumu dış politika getirdi." inönü, "Siz de Özal'ın Bnsh'a büinmeyen vaatlerde bulunduğu için yeni yetkDer istedigi göriışü- ne kablıyor musunuz" sorusuna, "Tek başına kullanmak için yet- kiler istiyor, bunu gizli maksadar- la istiyor" karşüığını verdi. öte yandan SHP Hukuk Ko- misyonu üyesi Seyfı Oktay da yet- ki isteminin Anayasa Mahkeme- si'ne götürülüp götürülemeyece- ğinin istemin niteliği ve kapsamı- na bağlı olduğunu belirtti. Mec- lis'in toplantı halinde olduğunu anımsatan Oktay, bu dönemde anayasanın 92. maddesinde belir- tilen savaş hali ilam üe yabancı bir ülkeye silahlı kuvvet göndenne ya da ulkede yabancı silahlı kuvvet bulundurma konulanndaki yetki- nin tümüyle Meclis'e ait olâuğu- nu söyledi. Bu konularda tek ka- rar orgarunın Meclis olduğunu da belirterek, bu yetkinin bir başka orgarunın ise kesinlikle söz konu- su olamayacağjnı kaydeden Ok- tay, bunun anayasaya açık bir ay- kırılık oluşturacağını ifade etti. CUHEYT ABCAYUREK »aa»or Son Bir Darbe Daha... ANKARA — Tehlikeyi gördü TÖ. Cumartesi gecesi, pazar gü- nü, pazartesi öğteye kadar ANAP grubu tçindeki gelışmeteri dikkat- le izledi. Asker gönderme, ya- bancı asker çağırma, bunlara bağlı oiarak İncirlik Üssü'nün açılması gibi üç önemli silahtan birinin elinden alınabileceğinden çekindi. Önce davranmaz, once- lik almazsa bugün toplanacak grupta izinlerin amactna etver- meyecek biçime dönüşebitece- ğinden kuşkulandı. Kabinedeki temsilcisi Işın Çe- lebi ve daha sonra Keçeciler'le grup ve hükümetteki eğilimleri görüştükten sonra Akbulut'u ça- ğırdı, tam iki saat Koşk'te hapset- ti. Başbakan yetkiyi çarşamba gûnü ele alacaklarım söylemiş- ti. Oysa bugünkü grupta sorun ortaya atılacak, etkileyici konuş- malardan sonra ola ki izinler ku- şa döndürülecekti. Grup, hükü- meti bağlayıcı eğilimler sergile- yebilirdi. Bu yüzden "tedbirli" olmak gerekryordu. İlk önce hükümeti bir güzel bağlamalı, grubun Cıze- rinde oynamasına olanak sağla- yacak girişmeteri bir oldubitti ha- vasıyla engellemeliydi. Bu arada AMAr Kuıısıne Saddam korku- su"nun yayılması için elden ge- len yapıldı. Bu Saddam var ya, ayakta kalırsa bize dönecekti! Saddam'ın "temizlenmesi için en kestirme yol" savaştı. ABD, bu- nu yapacaktı. Onunla birlik ol- makta sayısız yararlanmız vardı. Bir kerre korkulu rûyadan kurtu- lacaktık. İkincisi savaş sonrası masaya gelen pastadan hakkımı- zı alacaktık. izinleri geçirmek için ANAP kulisine salınan korkuyla asker gönderecek, yabancıları çağıracak, savaş başlayınca gö- nül rahatlığıyfa üsleri ABD'ye açacaktık. Dün gece ıkı saatte iş bitiren Bakanlar Kurulu'nda TÖ, korku- ya dayalı masallan bakanlara ay- rıntılarla anlatarak asker gönder- me, yabancı askerleri çağırma iz- nini "ilke kararına" bağlatıverdi. Görüşmeler 20.00'ye doğru bit- miş, TV açılıp haberler izlenme- ye başlanmıştı. Tarihsel sorum- luluk taşıyan karar, bir saat, en çok bir buçuk saatte, TÖ'nün ağırlıklı konuşmasıyla dettere ya- zılmıştı. Tabii TÖ, bakanlan okşa- mayı biliyordu. Mavi boncuk uzattı. Tezkereyi hemen oracıkta im- zaya açabilirdi. Zaten gerekçeyi önlerine uzatmıştı. Metnin terte- miz yazılmasını, Akbulut'la dev- let bakanlarına bırakma büyük- lüğünü gösterdi. Gece yarısı Başbakan'la bakanlar "tertemiz metin" üzerinde çalışıyorlardı. Dün geceyarısı ya da sabahın erken saatlerinde nasılsa tezke- reyi görecek, üstünü başını dile- digi yönde düzelterek gruba oy- le gitmesini sağlayacaktı. Varsın hükümet, tezkerenin sahib-i ha- kikisi olduğuyla övünedursundu. Bush'a telefonla "müjdelerı" ve- recek. bir kez daha ABD gözün- de "en büyük dost olmanın" kı- vanctnı yaşayacaktı! Geriye kala kala tezkerenin anayasaya uygunluğunu sağla- mak kalıyordu. Geceki açıklama- sında Yazar "kuşkusuz" diyordu. Ne var ki ömeğin asker gönder- me izninde "hangi amaçla, ne- reye ve ne kadar" asker gönde- rileceğinin yer alıp almayacağı- na yanıt veremiyordu. Tezkere yazılsın, hep birlikte içeriğini gc- rüp öğrenecektik! İzinleri "adama çevirme" pe- şine düşenler böylece tam anla- mıyla bir oldubitti ile karşılaşıyor- lardı. Bugün grupta tezkere met- nini ayaküstü görecekler ya da içeriğini öğrenerek tartışmalara gireceklerdi. TÖ, biliyordu ki 186 asker-mılletvekilı dediğine göre davranacak. Tezkere grup kara- rına da bağlanırsa Meclisten gümbür gümbür geçecek. Tutanaktara inanmak "Nereye, ne kadar, hangi ge- rekçeyle asker gönderileceğini" belirlemeyen izin belgesi zaten son haftalarda arapsaçına dö- nen politikayı daha da boyutlan- dıracaktı. Nereden bakılırsa ba- kılsın ANAP grubunda söz sahi- bi olanlara, şayet siyasal emel- lerini gemleyebilirlerse, büyük görevler düşüyor. "Yukardaki", gece vakti hükü- mete ANAP grubuyla Meclis ıra- desine hızla elkoyarken, dün sa- bah siyasal kulislerde çok canlı tartışmalar sürûyordu. Örneğin Demirel'e göre, TO izni geçire- cek, ANAP grubu boyun egecek- ti. O kadar ki Gölcük'te iki firka- teyn harekete hazır bekliyordu. Bu arada TÖ'nün şeflik amaçla- rına ve anayasayı ihlal eden kc- numuna "işleri iyi götürdüğü gı- bi saçma bir gerekçeyle teslim olan" yazarların dışında kalan- lar, İnönü ile Demirel'in bir süre- dir söytediği, dün de yinelediği önemli bir olguya olumlu gözle bakıyortardı. İnönü ile Demi' p el, TÖ'nün acelesine, mutlaka asker gön- derme tutkusuna bakarak, ABD'ye şimdilik "içeriği bilinme- yen, ancak kapalı kapılar ardın- da verdiği kimi sözlerin" neden olduğunda direniyorlardı. Demi- rel, "Başka izahı yok" derken, İnönü bize, "Bu yetkileri TÖ'nün gizli maksatlannda kullanmak için istediğini" söylüyordu. Bir de başka acayiplik izleniyordu. TÖ'yü eleştirecek yerde kimile- ri, muhalefetin üzerine düşeni yapmadığını irdeliyordu. Oysa muhalefet bugün de söyleyecek kuşkusuz, ne asker gönderme- ye, ne de TÖ'nün pastadan pay hesabıyla ABD peştnde savaşa sürüklenmemize yanaşıyordu. Devlet arşivine giren resmi tu- tanaklara dayanarak; bir gün TÖ, muhalefetin hesapsız, hak- sız suçlamalar yaptığını söyter ya da savunusunda bu tutanaklara dayanarak "gizli vaatlerin" ge- çersızliğini öne sürerse, o zaman somut bir örnek hemen akıllara gelecek O örnek, kısa süre önce Çan- kaya'da yazılmasını istemediği "kapalı basm toplantısında" ya- şandı. Orada TO, yaptığı konuş- maları, tutanakları okuyarak ak- tarıyordu. Muammer Yaşar, Be- yaz Saray'da Bush'a Saddam'- la ilgili değeriendirmeler yapıp yapmadığını, "tehlikeli adam" deyip demediğini sordu. TÖ, Saddam'ı Bush'a anlattı- ğını. ancak (orada hazır bulunan gazeteci Uluç Gürkan'ı göstere- rek) "bu arkadaş yazar diye tu- tanaktan çıkardığını" söyledi. Hande Mumcu davası dosyasın- da - Gürkan'ın açıkladığı - Bush- TÖ görüşmesinin metni yer alı- yordu. Metinde TÖ'nün Bush'a Saddam'ın tek adamlığa daya- nan yönetiminden, İran'da Irak'a oranla daha demokratik yönetim olduğundan söz edildiği yazılıy- dı. O kadar! Demek ki ikili görüşmeler işe gelenler gelmeyenler diye ayn- Iryor, bir bölümü tutanaktan çıka- rılıyordu. Bu kadar ciddi konuda TÖ'nün şaka yollu konuşmadığı açıktı. Bu örneğe bakarak ikili görüşmelerin tutanaklarma da- yanarak gerçeği nasıl saptaya- caktık? Resmi tutanaklar kişiye göre sakıncalı olanlarta olmayanlar di- ye düzenleniyorsa - muhalefetin öne sürdüğû gibi - Bush'a bilin- meyen kimi vaatler yapılmadığı- na nasıl inanacaktık? Bu sorular, yeni izinlerin ale- lacele gruba ve Meclis'e getiril- mesjyle daha güç kazanıyor. TÖ, tek başına buyruk kaldık- ça daha çok sular akacak! tınkaya, Yugoslavya'da olan Na- mık Kemal Zeybek ile Lütfullah Kayalar ve Kflmran lnan katüma- dılar. Başbakanlık Müsteşan Saba- hartin Çakmakoğln, saat 19.50'de Köşk'e gelerek toplantıya katıldı. Dışişleri Bakanı Ali Bozer, Çin Halk Cumhuriyeti Dışişleri Baka- nı Qian Qichen'e Devlet Konuke- vi'nde vereceği yemeğe katılrnak üzere toplantıdan erken aynldı. Özarın sözleri özal, Bakanlar Kurulu'nda yaklaşık bir saat "savaş hali ila- nı hariç" asker gönderme veya yabana askerlerin Türkiye'de bu- lundurulması için iznin gereklili- ğini anlattı. özal, daha önce hü- kümetin yetki isteminin gruba ye- terince anlatılmadığını kaydede- rek "1yi anlatamadık, bunua ız- dırabını yaşadık" dedi ve sözle- rini özetle şöyle sürdürdü: "Böyle bir karan elinde bulun- duran güçlü bir hükümet olması biraz elastikiyetinizi artınr. Kör- fez'de durum çok bızla degişiyor. Bir şekilde ileride, eninde sonun- da masaya oturulacak, belki de yeniden bir harita çizüecek. Türki ye'nin de bu masada söz «abJbi ol- ması gerekir. Bu nedenle hüküme- tin elinde böyle bir iznin bulnn- ması bize elastikiyet saglar ve pa- zariık imkânını artınr. Aktif bir politika izlememiz için bu iznin alınması gerekli. Ben bu iznin alınmasını, bunu hemen kullan- mak manasına istemedim. Hükü- metin elinde bu yetki bulunsuB, kullanıp kullanmaya da asker gönderip göndermemeye de daha sonra hükümet otunır karar ve- rir." özal, sözlerini tamamladıktan sonra daha önce hazırlandığı an- laşüan bir sayfalık izin tezkeresi taslağı ile gerekcesini okudu ve bütün bakanların imzalannın ge- rekmediğıni, başbakanın ırnzası- nın tezkerenin Meclis'e sunulma- sı için yeterli olduğunu söyledi. Saatin 20.00'ye yaklaştığı sırada Özal'ın isteği üzerine televizyon açıldı ve topluca haberler izlendi. Toplantıdan ilk aynlan hüküme- tin ük tezkeresine Meclis'te karşı çıkan ve sınırlandırılması için ca- ba harcayan Devlet Bakanı Veh- bi Dincerler oklu. Dinçerler'in ar- dından Başbakan ve öbür bakan- lar da saat 20.30 sıralannda köşk- ten aynldılar. Yazar'ın açıklaması Devlet Bakanı ve Hükümet Sözcüsü Mehmet Yazar, Bakan- lar Kurulu toplantısından sonra Cumhurbaşkanlığı Köşkü'nün kapısında gazetecilere kısa bir açıklama yaptı. Yazar'ın açıkla- ması şöyle: "Bugünkü Bakanlar Kurulu toplantısında anayasanın 92. maddesinin harb hali ilanı hariç diğer iki bölumle Dgili oiarak hü- kümetimiz Meclis'ten izin istetne karan almıştır. Konu yann (bu- gün) Meclis grubunda göriişüle- cektir. Öğleden sonra da tezkere Meclis'e takdim edilecektir." Yazar, "Gönderilecek tezkere- de askerin nereye, hangi görevle gideceği veya BM'nin 665 sayılı karanna uygun mu olacagı hak- kında bir açıkiık olacak mı?" so- rusuna, "Bunlann yan tezkerede ancak görebiliriz. Genelde sayın Cumhurbaşkanımızın Meclis'tekl tavsiyeleri istikametindedir" kar- şüığını verdi. Daha sonra gazete- cilerin Yazar'a yönelttikleri soru- lar ile yanıtları şöyle: "— Tezkere hazırlanmadı mıî" YAZAR — Tezkere hazırlana- cak. — Sayın başbakan cumhurbaş- kanımn tavsiyesinin Bakanlar Ku- rnlu'nda çarşamba günü görüşü- lecegini soylemişti. Neden görüş- me erkene ahndı? YAZAR — Bir gün evvel, bir gün sonra o kadar önemli değil, hızlı davranmak mümkünse hızlı davranmak daima iyidir. — Hızlı davranmayı gerektiren bir durum mu var? YAZAR — Hızlı davranmak her zaman iyidir. — tlac ve mama gönderilmesi de gündeme geldi mi? YAZAR — Hayır efendim, gd- medi. — Bunlar sayın cumhurbaşka- runın başbakam dışlaması anlamı- na geliyor mu? YAZAR — Hayır efendim. Böyle yorumlar olur mu? Hepsi bir bütündür." Yazar, öbür sorulan yanıtla- maksızın "hadi allahaısmariadık" diyerek araba- sına bindi ve Köşk'ten uzaklaştı. Akbulut'un toplantısı Başbakan Akbulut da Köşk'ten beraberinde bakanlar Mehmet Keçeciler, Hüsnü Doğan, Kemal Akkaya, Oltan Sungurlu, Musta- fa Taşar ve Işın Çelebi ile birlik- te Başbakanlık Konutu'na geçti. Akbulut ve bakanlar, ANAP Grup Başkanvekilleri Yasin Boz- kurt ve Ülkü Güney bir süre izin ile ilgüi gelişmeleri değerlendirdi- ler. Bu toplantıda Başbakan Ak- bulut'un bugün saat 10.30'da ya- püacak ANAP grubuna katüarak iznin gerekçelerini açıklaması ve konunun daha sonra grupta tar- tışmaya açılması görüşü benim- sendi. Saat 13.00'te de TBMM danışma kurulunun toplantıya çağrılarak tezkerenen bugün TBMM genel kurulunda görüşül- mesi önerilecek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle