Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURÎYET/10 HABERLER 4 EYLÜL 1990
fS <*„
P A R T 1 L E R D E N
Kongreye doğru
başlayan delege seçiraleri sürüyor. Yaklaşık 1 milyon 400 bin
üye arasından Uçe kongreleri için belirlenecek delegeler 18
eylüle kadar seçilmiş olacaklar. Bu sürenin bitiminde 7
günlük itiraz süresinin ardından kesinleşecek delege listeleri
ilçe seçim kurullanna teslim edilecek. llçe
kongrelerinin tarihi de delege listelerinin
kesinleşmesinden sonra 15 gün içinde
açıklanacak. ANAP tüzüğüne göre ilçe
kongrelerinde, seçilen ve tabii üyelerden
oluşan toplam 400 kişi oy kullanacak. Ancak
kongre yapüacak ilçe ya da çevresindeki köy
ve mahallerde kayıtlı üye sayısı net 400 veya daha az ise
türa üyeler ilçe kongresi için delege olabilecek ANAP
MKYK daha önce 8 Nisan 1990*da başlayan seçim sürecinde
delege seçimlerinin 1 ağustosta yapılmasını kararlaştırmıştı.
Araya giren 19 Ağustos yerel ara seçimleri nedeniyle delege
seçimleri 3 eylttl tarihine ertelenmişti. ANAP yöneticileri,
genel başkanın da belirleneceği büyük kongrenin
muhtemelen ocak ayında yapılabileceğini ancak iklim
şartları ve itirazlar da dikkate alınarak önümüzdeki
ilkbahara da kalması ihtimalinin bulunduğunu belirtiyorlar.
(lç Politika Servisi)
Genel görüşmeiı SHP milletvekilleri Musa
' Gökbel ve Erdal Kalkan,
SHP Meclis Grubu'nda 'partinin içinde bulunduğu kimlik
bunaJımı ve çözumleri' konusunda genel görüşme açılmasım
istediler. SHP Grup BaşkanlığYna dün
başvuruda bulunan Gökbel ve Kalkan,
"Bugün SHP'rûn içinde bulunduğu
I dağınıklık, belirsizlik ve zaaflar hiçbir parti
üyesinin inkâr edemeyeceği kadar açıktır ve
önemlidir" görüşünü savundular. 26 Mart
yerel seçimleri sonrası partinin gerekli
politikalan üretemediği ve bu nedenle seçmenin yügınlığa
düştüğü savlannın da yer aldığı başvuru metninde, "Bilime
dayalı eleştiri ve özeleştiri Ukesini işletmek, parti içi
demokrasiyi tüm kural ve kurumlan Ue yaşama geçirmek"
gereklidir denildi. (ANKARA/Cumhuriyet)
D V P ' H A ViiJ'TirliV Körfez krizi nedeniyle iç
L
' I F U C
U a ^ l i İİIV poiiukamn gündemde geri
plana düştüğü gerekçesiyle büyük kongresini 29 eylulden 24
kasıma alan DYP'de hazıruklar yoğun bir şeküde sürüyor.
DYP Genel Başkanı Süleyman Demirel,
büyük kongre öncesinde partili belediye
başkanları ve il başkarüan Ue görüşeceğini,
ancak tarihin henüz belli'olmadığını söyledi.
Bu arada DYP yetküileri, iddialı bir kongre
^•sr yapacaklarını büdirdiler. 24-25 kasım
_u«^ tarihlerinde yapüacak üçüncü büyük
kongreye "Demokrasinin restorasyonu" oiarak baktıklannı
vurgulayan DYP yetkilileri, "Amacımız ses getirecek bir
gösteri yapmak, kongrenin ertelenmesindeki tek sebep bu"
görüşünü dUe getırdiler.
• m
Ozay: Göreve dönecegim
• ÇORLU (Cumhuriyet) — Çanakkale'nin SHP'li
Belediye Başkanı Ismail özay, Cumhurbaşkanı'na
hakaret ettiği iddiası ile görevden alınmasına karşılık
diğer görevlerini eksiksiz sürdürüyor. Marmara ve
Boğazlar Belediyeler Birliği Encümeni'ndeki aylık
toplantılara katılan Çanakkale'nin görevden alınan
Belediye Başkanı lsmail özay, "Ben, Türkiye'de adaletin
olduğuna inanıyorum. Bu konuda açılmış davalar devam
ediyor. P
:
- kararların olumlu sonuçlanarak benim
göreve ve. .^.»...n gerçekleşecektir" dedi. Çanakkale'nin
SHP'li Belediye Başkanı îsmail özay, Marmara ve
Boğazlar Belediyeler Birliği Encümeni'nin Çorlu'daki
toplantısına katıldı. Diğer belediye başkanlan ile
görüşmelerde bulundu.
Hasta mahkûma af istemi
• ANKARA (ANKA) — Türk Tabipleri Birliği (TTB),
çeşitli cezaevlerinde bulunan sürekli hastalığı olan
mahkûmların durumunu yakın izlemeye aldı. Felçli, kalp,
şeker ve kanser hastası 6 mahkr.m için "ceza ertelemesi,
tahliye ya da etkin tedavi" isteminde bulunan TTB,
Adalet ve Sağlık bakanlıkları hakkında da "taammuden
adam öldürmeye eşdeğer eylemlerinden dolayı" suç
duyunısunda bulunmayı planlıyor. TTB tarafından
sürekli hastabk ve rahatsızlığı bulunan 6 mahkûmla ilgili
oiarak hazırlanan bir dosya, ilgili yerlere ulaştırıldı.
Ferit Melen anıldı
• ANKARA (AA) — Eski
başbakanlardan Ferit Melen,
ölümünün 2. yıhnda dün
mezarı başında anıldı. Ferit
Melen, 22 Mayıs 1972-15
Nisan 1973 tarihleri arasında
başbakanlık görevinde
bulunmuştu. Melen, son
oiarak 1983 seçimlerinde,
MDP Van Milletvekili
oiarak parlamentoya girdi ve
bu partinin kendisini
feshetmesinden sonra
yasama dönemini bağımsız
oiarak tamamladı.
Izmit'te muhtarlık geçimleri
• KOCAELİ (AA) — Izmit Merkez'e bağlı Hatip
beldesindeki 3 mahallede yapılan muhtarlık seçimlerinin
sonuçları ahndı. ilçe Seçim Kurulu'nun verdiği bilgiye
göre toplam 4 bin 158 seçmenin kayıtlı bulunduğu
Hatip'e bağlı Fatih, Merkez Doğan ve Kocatepe
mahauelerinde yapılan muhtarhk seçimlerine 11 aday
katıldı. Resmi olmayan kesin sonuçlara göre Fatih
Mahallesi'nde 1.058 seçmenden 211'inin oyunu alan Talip
Turan, Merkez Doğan mahallesinde 2 biri 499 seçmenden
639'unun oyunu alan Mustafa Ekin ve Kocatepe
Mahallesi'nde 601 seçmenden 170'inin oyunu alan Kemal
Çelebi muhtar oldu.
Cem Karaca ve ANAP
• ANKARA (UBA) — Uzun bir süre yurtdışmda
kaldıktan sonra Türkiye'ye dönen ses sanatçısı Cem
Karaca, SHP ve DYP milletvekillerini istifaya çağırdı.
Karaca, "Sizce en etkili siyasal eylem ne olabilir"
sorusunu yanıtlarken "En etkili siyasal eylem SHP ve
DYP milletvekillerinin toptan istifa etmesi olabilir. Bu
kadar demokrasi havarisi geçiniyorlarsa hemen istifa
etmelidirler. Böylece doğal oiarak erken seçime gidilir.
Ben milletvekili olsaydım istifa ederdim. Bence Murat
Sökmenoğlu son derece haysiyetli bir adam" dedi. Çeşitli
konulara ilişkin oiarak görüşlerini açıklarken Türkiye'de
bugün elektrik gitmemiş köyü ve mezra bile kalmadığını
söyleyen Cem Karaca, "Bütün bunlar ANAP iktidan
sayesinde mi oldu?" sorusunu da "ANAP Türkiye'de
gelmiş geçmiş sağcı iktidarlar arasında demokrasiye
ilerlemeye en açık olanıdır" diye yanıtladı. Karaca, bu
soruyu yanıtlarken Türkiye'nin ANAP iktidan
döneminde Sovyetler Birliği ile kurduğu ilişkinin özellikle
büyük önem taşıdığını belirtti.
KÖRFEZ KRİZİ...KÖRFEZ KRİZİ... KÖRFEZ KRİZİ...K0
Cumhurbaşkanı Tiırgut Özal'tn başkanhğında toplanan BakanlarKuruln,izninçerçevesinibelirledi
Izin isteği bııgün Meclis'teANKARA (Cumhuriyet Biıro-
su) — TBMM'nin açıüşında Kör-
fez'e asker çönderilmesi için hü-
kümete izin verilmesi tavsiyesin-
de bulunan Cumhurbaşkanı Tnr-
gut Özal, bununla yetinmeyip dün
Bakanlar Kurulu'nu Cumhurbaş-
kanlığı Köşkü'nde toplayarak bu
isteğini kabul ettirdi. Ozal, izin is-
teminin gerekçelerini bakanlara
açıkladıktan sonra bir sayfalık
"gerekceli izin tezkensi taslağıru"
okudu ve tezkerenin bugün
TBMM'den çıkarümasını istedi.
Geçen hafta Körfez'e asker gön-
derilmesi için izin alınmasına kar-
şı çıkan, daha sonra da Özal'ın
tavsiyesinin Bakanlar Kurulu'nun
çarşamba günkü toplantısında °'~
alınacağını açıklayan Başbakau
Yıldınm Akbulut ile Bakanlar,
Özal'ın 6u isteğine karşı herhan-
gi bir tepki göstermediler. Özal,
"zaten gecikibniş bir karar ola-
cak" nitelemesinde bulunarak
"Bu yetkiyi hökümet alsı». Kul-
lanıp kullanmamak yine hüküroe-
tin bileceği iş" dedi.
Başbakan Yıldınm Akbulut
dün sabah Devlet Bakanı Işın Çe-
lebi'yı Başbakanlık Konutu'na ça-
ğırarak bir süre görüştü. Bu gö-
rüşmede Akbulut'un Çelebi'yi
"son günlerde Irak'a ilac ve ma-
ma gönderilmesi konusunda sık
stk açıklamalar yapması ve Ba-
kanlar Kurulu loplantısı hakkın-
da basına bilgi vermcsi" nedeniyle
sert biçimde eleştirdiği öğrenildi.
Çelebi, bu görüşmeden sonra
Başbakankk'uki makamına dön-
dü.
Akbulut konutta temaslarıru
sürdürürken Cumhurbaşkanı
özal'ın tavsiyesi konusunda par-
ti içi gruplar da kendi aralarında
toplantılar yaptılar. ANAP genel
başkan adaylanndan Mesnt Yıl-
maz yandaşlarıyla TBMM'de bir
araya gelerek hükümet tezkeresi-
nin belli olmasının beklenmesini,
hükümetin yetki isteğinin geTek-
celerinin önce grupta tartışılma-
sını, bundan sonra tavır bdirlen-
mesini savundu. Bu toplantıya
katılanlardan Mustafa Kalerali,
asker gönderilmesine karşı çıka-
cağmı belirtti. Ancak Yavuz Köy-
men'in de içlerinde bulunduğu bir
grup milletvekili ise özal'a ters
^üşmemek gerekçesiyle tavsiyeye
uyulmasını önerdiler. Bunun üze-
rine Yılmaz ve arkadaşlan bağla-
yıcı bir karar alamadan dağıldı-
lar. Ancak Yılmaz yanlısı grup
yönetim kurulu üyesi Rize Millet-
vekili Şadan Tuzcu, öğleden son-
ra toplanan ANAP Grup Yöne-
tim Kurulu'nda konunun grupta
yapüacak bir genel görüşmede ele
alınmasını öncrdi. ANAP Grup
Yönetim Kurulu da bu öneriyi be-
nimsedi. Tuzcu, Cumhuriyet mu-
habirine "12 ağustostan bu yana
ne degişti, Başbakan gelip bunlan
gruba anlalsın. Biz de ona göre
karanmızı vereUm. Gerekçeleri
açıklanmadan asker gönderme
>etkisine evet dememiz münkün
degil" dedi.
Hasan Celal Güzel de 24 mil-
letvekili ile bürosunda yapuğı top-
lanuda, tavsiyeye ilişkin görüş be-
lirlemeye çalıştı. Güzel'in tavsiye-
Anayasanın 92. maddesi
Anayasanın "Türkiye Büyak Millct Meclisi'nin görtv ve
yetküeri" bölümünde "savaş hali ilanı ve silahlı kuvvet
knllanılmasına izin verme" başlığıyla yer alan 92. madde şu
hükümleri içeriyor:
"Milletlerarası buknkun mcşnı saydığı halJertie savaş
ilanına ve Türkiye'nin taraf oldogu milletlerarası
antlaşmalann veya milletlerarası nezakct kurallanmn
gerektirdigi haller dışında, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin
yabancı ulkelere gönderilmesine veya yabancı silahlı
kuvvetlerin Türkiye'de bulanmasına izin verme yetkisi
Turkiye Büyük Millet Meclisi'nindir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi tatilde veya ara vermede
iken ülkenin ani bir silahlı saldınya uğramast ve bu sebeple
silahlı kuvvet kullanılraasına derhal karar verilmesinin
kaçınılmaz olması halinde Cnmharbaşkanı da. Türk Silahh
Kuvvetleri'nin kallanılmasına karar verebilir."
ye karşı çıkma eğilimine rağmen
kendisini destekleyen milletvekil-
leri özal'ın tavsiyesinin kabul
edilmesini savundular. Bunun
üzerine toplantıya nihai tavn bu-
gün yapüacak ANAP grup top-
lantısı sonrasında belirlemek üze-
re son verildi.
Bu arada "aksaclılar gruba"
içerisinde yer alan Burdur MUlet-
vekili Fethi Çelikbaş ile hüküme-
tin ilk yetki tezkeresine karşı çı-
kan Milli Savunma Komisyonu
Başkanı Recep E>gun grupta ko-
nuşmak üzere başvuruda bulun-
dular. Çelikbaş, "Tezkerenin
grupta konuşulmadan Meclise ge-
Ürilroesine karşıyım. Millervekil-
lerinin emrivaki ile karşı karşıya
kalmalan demokratik degildir"
dedi. Çelikbaş, Cumhurbaşkanı
ile başbakan ve bakanlar arasın-
da "degil fark nnans bile olma-
rnası gerektiğini" belirterek "Aa-
laşılan Başbakan göraşanâ
degişürdi" şeklinde konuştu. Er-
gun da "Gerekçe belli olmadan
kimsenin nc yönde oy kullanaca-
gının belli olmayacagını" belirte-
rek "Tercih belirl«nirken ülkenin
menfaatlerioin de düşıiBülmesi
gerektiğini" söyledi.
Özal'a yakınlığıyla bilinen
ANAP Teşkilat Başkan Yardım-
cısı Ercan Vuralhan da bugün
grupta konuşmak üzere grup yö-
netimine başvuruda bulundu.
Köşk'teki trafik
Milletvekilleri arasında görüş-
meler sürerken Özal izin tartışma-
sıyla ilgili ilk temasını Devlet Ba-
kanı Mehmet Keçedler ile yaptı.
Özal'ın çağrısı üzerine saat
14.30'da Çankaya Köşkü'ne çı-
kan Devlet Bakanı Mehmet Keçe-
ciler, cumhurbaşkanına grubun
tavsiye konusundaki eğilimini an-
lattı. Keçeciler, ANAP milletve-
killerinin "Cumhurbaşkanımn
tavsiyesint aymaya hazır oldağu-
nu, ancak konunun öncelikle
grupta tartışılmasında yarar gör-
düklerini • büdirdi. özal Keçeci-
ler görüşmesi yaklaşık bir saat
sürdü.
özal daha sonra Başbakan Ak-
bulut'u Çankaya Köşkü'ne çağır-
dı. Saat 16.00'da başlayan bu gö-
rüşme sırasında Özal, asker gön-
derme izni konusunun daha da
gecikmeden Bakanlar Kurulu ve
Melis'te görüşülmesi gerektiğini
belirtti. Özal'ın Akbulut'a görüş-
lerini kabul ettirmesi Üzerine, ba-
kanlar saat 17.00'den itibaren
Cumhurbaşkanı özal'ın başkan-
hğında toplantıya çağnldüar.
Bakanlar Kurulu
Bakanlar saat 18.15'ten itiba-
ren Köşk'e gelmeye başladüar.
Kececiler'in Devlet Bakanı Hüs-
nü Dofan Ue aynı arabada gelme-
leri dikkati cekti.
Bakanların gelmesiyle birlikte
Özal - Akbulut görüşmesi Bakan-
lar Kurulu toplantısına dönüştü.
Toplantıya bakanlardan Diyarba-
kır'da olan Cemil Çicek ve Ab-
dülkadir Aksu, hasta olan Adnan
Kabved, Arjantin'e giden Fahret-
ün Kurt, ABD'de olan Ongiz Al-
DEMtREL, OJMHURBAŞKANIÖZAO RİY4 POÜTtKASI İZLEMEKLE SUÇLADI
ANKARA (Camauriyct Büro-
sn) — DYP Genel Başkanı Süley-
man Demirel, Cumhurbaşkanı
Turgut özal'ın hükümete "vurt dı-
sına asker gönderilmesi ve yabana
ülkelerden asker çagınlması izni"
verilmesi tavsiyesinin "Meclis'i
devre dışı borakmak anlamına
geldigini" söyledi. Demirel, "Yet-
kiyi hükümete istemesi aslında bir
örtüdur. O yetkiyi Özal'ın kendi-
si kullanacakbr. Çünkü verdiği
sözler vardır ve fevkalade
sıkışmıştır" dedi.
Demirel, dün düzenlediği basm
toplantısında, Körfez krizinin ba-
rışçı yollarla çözümlenmesi yolu-
na gidildiğini kaydetti. tngiltere
1
nin de son günlerde banşçı arayış-
lara girdiğini, ancak Batı basını-
nın "hâla savaşçı olduğanB" kay-
deden Demirel, çıkacak bir sava-
şın "Birfeşmis MflJetfer şemsiyesr
altında olup olmayacağının 9 ey-
paçaları sıvamışlar'
lüldeki Bush-Gorbaçov zirvesiyle
belirginleşeceğini söyledi. ABD-
nin kesinlikle savaştan yana oldu-
ğunu ve savaşın hedeTınin sadece
Kuveyt'i kurtarmak değil, Sad-
dam'ı devirerek Irak'ı askeri güç
olmaktan çıkarmayı düşündüğü
görüşünü savunan Demirel şöyle
konuştu;
"Türkiye bunun neresind* d«-
DYP Genel
Başkanı Demirel,
ABD'nin Körfez
sorununu savaşla
çözmeye kararlı
olduğunu
belirterek
"Türkiye'yi
yönetenler buna
heveslidirler"
dedi.
rnyor, nerede, ne şekilde bir savaş
yapdacaktır bu henüz belli degil.
Ama bu savaşa Türkiye'yi bulaş-
tırmaya calışacaklardır. Tnrkiye
1
yi yönetenler de buna çok beves-
lidir. Hangi büyüklükte olacağı
veya olup olmayacağı belli olma-
yan bir pastadan pay almaya so-
yvnmuşlardır. Alaeaklan pay için
de ne sarf edecekleriai düşünme-
den savaş için paçalannı sıvamt»-
lardır.
Onun içindir ki 1 eylülde Mec-
lis'in açılışı bahanesiyle Sayın
Özal, daha önce kendisini seçen
ANAP grubuna hitap ederek dı-
şanya asker göndenne yetkisini is-
temiştir. O yetkiyi hükümete iste-
mesi, aslında bir örtüdur. Hükü-
mete yetki verilirse, o vetkiyi ken-
disi kullanacaktır. Çünkü Sayın
Özal'ın birtakım sozleri vardır vc
fevkalade sıkışmıştır. Ashnda öyJe
bir yetkinin pratiği de yokUr.
Türkiye hakikaten bir yere asker
gönderecekse hükümetin Meclis'e
gelip 'Şuraya şu kadar asker gön-
dereceğim' deyip durumu izah et-
mesi gerekir. Hükümetin Meclis'te
zaten çoğunluğu vardır, o izni al-
ması kolaydır. Meclis'ten böyle bir
karann alınması çabukluğa mani
bir olay degildir. Bu doğrudan
doğruya Meclis'i devre dışı bırak-
mak ve Meclis'ten bir şeyi kaçır-
maktırî'
DYP lideri, iznin hükümete ve-
rilmesinin Irak'a savaş açmak an-
lamına gemıeyeceğini belirterek,
"Ama parlamentonun iradesini bir
kenara itmenin anlarnı ne? Bu sa-
vaş ilanı degildir, ama Türkiye'yi
savaş ilan edecek hale getirir" de-
di. Anayasanın 92. maddesindeki
yetkinin devredilemeyeceği görü-
şünü savunan Demirel, "Blr y«re
askec göndermek İçin bana izin
ver diyeceğine, nereye asker gön-
dereceksen onu malnm hale getir,
onun iznini isle. Bu dış politika bir
riya politikasıdır. Yetki kullanıl-
mayacaksa niye istiyorsunuz?
Türkiye'nin menfaatlerine uygun-
sa gelin Mecüs'tea alıa" diye ko-
nuştu.
Demirel, Son sekiz ay içinde ben
zinfiyatlannayüzde 65-70 oranın
da zam yapüdığmı da anlattı.
İnönü, Anayasa MahkemesVne gidilebilmesinin tezkerenin gerekçesine bağlı olduğunu söyledi
Ifetki îsteği
4
savaş üanı' demekANKARA (Cumhuriyet Büro-
su) — SHP Grup Yönetim Kuru-
lu, Curahurbaşkanı özal'ın tav-
siyesi ile hükümetin Meclisten is-
teyeceği yetkinin "savaş ilaıu" ile
aynı olduğu göruşüne vardı. SHP
Genel Başkanı Erdal tnönü de hü-
kümetin yetki isteminin gerçekleş-
mesi durumunda, buna karşı
Anayasa Mahkemesi'ne gidilebil-
mesinin Başbakanhk tezkeresinin
gerekçesine bağlı olduğunu söyle-
di.
Erdal İnönü başkanhğında dün
toplanan grup yönetim kurulu
"Anayasanın 92. maddesindeki
savaş ilanı hariç, diger yetkilerin
hükümete verilmesi" yönündeki
Özal'ın "tavsiyesi"ni degerlendir-
di. SHP Grup Başkanvekili Ha-
san Fehmi Güneş, toplantıdan
sonra yaptığı açıklamada partisi-
nin söz konusu yetkilerin hükü-
mete devredilmesine karşı olduğu-
nu yineleyerek şunlan söyledi:
"Meclis o konuda iradesini da-
ha önce belirlemiştir. O koşullar
değişmediği, bir olağanüstü zo-
runluluk olmadıgı halde böyle bir
yetkinin verilmesine gerek olma-
dıgını, bu yetkinin savaş ilanı Ue
aynı anlama geleceğini ve Türki-
ye'nin bolgedeki istikrar ve ban-
t< koruyucu rolünü kaybedecegi-
ni düşünüyontz."
SHP lideri İnönü, Cumhuriyet
muhabirinin sorusunu yanıtlar-
ken hükümete asker kullanımı ko-
nusunda sınırsız yetki verilmesi-
nin anayasaya aykırı olduğunu
vurguladı. İnönü, "Hangi amaç-
I», nereye ve ne sayıda" askeri
güç gönderileceği Başbakanlık
tezkeresinde açıkça söylenirse
anayasanın 92. maddesine aykırı-
lığın kalkacağını bildirdi.
SHP lideri, bölgeye asker gön-
derilmesine kesinlikle karşı olduk-
larını yineledi ve şunları söyledi:
"Ani bir müdahâlede İncirlik
Üssü kullanıhrsa yıllarca işin içüı-
den çıkamayacafız. ABD'nin po-
litikası bizim anlayçımıza asla uy-
muyor. Sayın Özal, ekonomi po-
litikalannda ABD yaklaşımlanm
benimsedikten sonra şimdi de bn
lutumu dış politika getirdi."
inönü, "Siz de Özal'ın Bnsh'a
büinmeyen vaatlerde bulunduğu
için yeni yetkDer istedigi göriışü-
ne kablıyor musunuz" sorusuna,
"Tek başına kullanmak için yet-
kiler istiyor, bunu gizli maksadar-
la istiyor" karşüığını verdi.
öte yandan SHP Hukuk Ko-
misyonu üyesi Seyfı Oktay da yet-
ki isteminin Anayasa Mahkeme-
si'ne götürülüp götürülemeyece-
ğinin istemin niteliği ve kapsamı-
na bağlı olduğunu belirtti. Mec-
lis'in toplantı halinde olduğunu
anımsatan Oktay, bu dönemde
anayasanın 92. maddesinde belir-
tilen savaş hali ilam üe yabancı bir
ülkeye silahlı kuvvet göndenne ya
da ulkede yabancı silahlı kuvvet
bulundurma konulanndaki yetki-
nin tümüyle Meclis'e ait olâuğu-
nu söyledi. Bu konularda tek ka-
rar orgarunın Meclis olduğunu da
belirterek, bu yetkinin bir başka
orgarunın ise kesinlikle söz konu-
su olamayacağjnı kaydeden Ok-
tay, bunun anayasaya açık bir ay-
kırılık oluşturacağını ifade etti.
CUHEYT ABCAYUREK »aa»or
Son Bir Darbe Daha...
ANKARA — Tehlikeyi gördü
TÖ. Cumartesi gecesi, pazar gü-
nü, pazartesi öğteye kadar ANAP
grubu tçindeki gelışmeteri dikkat-
le izledi. Asker gönderme, ya-
bancı asker çağırma, bunlara
bağlı oiarak İncirlik Üssü'nün
açılması gibi üç önemli silahtan
birinin elinden alınabileceğinden
çekindi. Önce davranmaz, once-
lik almazsa bugün toplanacak
grupta izinlerin amactna etver-
meyecek biçime dönüşebitece-
ğinden kuşkulandı.
Kabinedeki temsilcisi Işın Çe-
lebi ve daha sonra Keçeciler'le
grup ve hükümetteki eğilimleri
görüştükten sonra Akbulut'u ça-
ğırdı, tam iki saat Koşk'te hapset-
ti.
Başbakan yetkiyi çarşamba
gûnü ele alacaklarım söylemiş-
ti. Oysa bugünkü grupta sorun
ortaya atılacak, etkileyici konuş-
malardan sonra ola ki izinler ku-
şa döndürülecekti. Grup, hükü-
meti bağlayıcı eğilimler sergile-
yebilirdi.
Bu yüzden "tedbirli" olmak
gerekryordu. İlk önce hükümeti
bir güzel bağlamalı, grubun Cıze-
rinde oynamasına olanak sağla-
yacak girişmeteri bir oldubitti ha-
vasıyla engellemeliydi. Bu arada
AMAr Kuıısıne Saddam korku-
su"nun yayılması için elden ge-
len yapıldı. Bu Saddam var ya,
ayakta kalırsa bize dönecekti!
Saddam'ın "temizlenmesi için en
kestirme yol" savaştı. ABD, bu-
nu yapacaktı. Onunla birlik ol-
makta sayısız yararlanmız vardı.
Bir kerre korkulu rûyadan kurtu-
lacaktık. İkincisi savaş sonrası
masaya gelen pastadan hakkımı-
zı alacaktık. izinleri geçirmek için
ANAP kulisine salınan korkuyla
asker gönderecek, yabancıları
çağıracak, savaş başlayınca gö-
nül rahatlığıyfa üsleri ABD'ye
açacaktık.
Dün gece ıkı saatte iş bitiren
Bakanlar Kurulu'nda TÖ, korku-
ya dayalı masallan bakanlara ay-
rıntılarla anlatarak asker gönder-
me, yabancı askerleri çağırma iz-
nini "ilke kararına" bağlatıverdi.
Görüşmeler 20.00'ye doğru bit-
miş, TV açılıp haberler izlenme-
ye başlanmıştı. Tarihsel sorum-
luluk taşıyan karar, bir saat, en
çok bir buçuk saatte, TÖ'nün
ağırlıklı konuşmasıyla dettere ya-
zılmıştı. Tabii TÖ, bakanlan okşa-
mayı biliyordu. Mavi boncuk
uzattı.
Tezkereyi hemen oracıkta im-
zaya açabilirdi. Zaten gerekçeyi
önlerine uzatmıştı. Metnin terte-
miz yazılmasını, Akbulut'la dev-
let bakanlarına bırakma büyük-
lüğünü gösterdi. Gece yarısı
Başbakan'la bakanlar "tertemiz
metin" üzerinde çalışıyorlardı.
Dün geceyarısı ya da sabahın
erken saatlerinde nasılsa tezke-
reyi görecek, üstünü başını dile-
digi yönde düzelterek gruba oy-
le gitmesini sağlayacaktı. Varsın
hükümet, tezkerenin sahib-i ha-
kikisi olduğuyla övünedursundu.
Bush'a telefonla "müjdelerı" ve-
recek. bir kez daha ABD gözün-
de "en büyük dost olmanın" kı-
vanctnı yaşayacaktı!
Geriye kala kala tezkerenin
anayasaya uygunluğunu sağla-
mak kalıyordu. Geceki açıklama-
sında Yazar "kuşkusuz" diyordu.
Ne var ki ömeğin asker gönder-
me izninde "hangi amaçla, ne-
reye ve ne kadar" asker gönde-
rileceğinin yer alıp almayacağı-
na yanıt veremiyordu. Tezkere
yazılsın, hep birlikte içeriğini gc-
rüp öğrenecektik!
İzinleri "adama çevirme" pe-
şine düşenler böylece tam anla-
mıyla bir oldubitti ile karşılaşıyor-
lardı. Bugün grupta tezkere met-
nini ayaküstü görecekler ya da
içeriğini öğrenerek tartışmalara
gireceklerdi. TÖ, biliyordu ki 186
asker-mılletvekilı dediğine göre
davranacak. Tezkere grup kara-
rına da bağlanırsa Meclisten
gümbür gümbür geçecek.
Tutanaktara inanmak
"Nereye, ne kadar, hangi ge-
rekçeyle asker gönderileceğini"
belirlemeyen izin belgesi zaten
son haftalarda arapsaçına dö-
nen politikayı daha da boyutlan-
dıracaktı. Nereden bakılırsa ba-
kılsın ANAP grubunda söz sahi-
bi olanlara, şayet siyasal emel-
lerini gemleyebilirlerse, büyük
görevler düşüyor.
"Yukardaki", gece vakti hükü-
mete ANAP grubuyla Meclis ıra-
desine hızla elkoyarken, dün sa-
bah siyasal kulislerde çok canlı
tartışmalar sürûyordu. Örneğin
Demirel'e göre, TO izni geçire-
cek, ANAP grubu boyun egecek-
ti. O kadar ki Gölcük'te iki firka-
teyn harekete hazır bekliyordu.
Bu arada TÖ'nün şeflik amaçla-
rına ve anayasayı ihlal eden kc-
numuna "işleri iyi götürdüğü gı-
bi saçma bir gerekçeyle teslim
olan" yazarların dışında kalan-
lar, İnönü ile Demirel'in bir süre-
dir söytediği, dün de yinelediği
önemli bir olguya olumlu gözle
bakıyortardı.
İnönü ile Demi'
p
el, TÖ'nün
acelesine, mutlaka asker gön-
derme tutkusuna bakarak,
ABD'ye şimdilik "içeriği bilinme-
yen, ancak kapalı kapılar ardın-
da verdiği kimi sözlerin" neden
olduğunda direniyorlardı. Demi-
rel, "Başka izahı yok" derken,
İnönü bize, "Bu yetkileri TÖ'nün
gizli maksatlannda kullanmak
için istediğini" söylüyordu. Bir
de başka acayiplik izleniyordu.
TÖ'yü eleştirecek yerde kimile-
ri, muhalefetin üzerine düşeni
yapmadığını irdeliyordu. Oysa
muhalefet bugün de söyleyecek
kuşkusuz, ne asker gönderme-
ye, ne de TÖ'nün pastadan pay
hesabıyla ABD peştnde savaşa
sürüklenmemize yanaşıyordu.
Devlet arşivine giren resmi tu-
tanaklara dayanarak; bir gün
TÖ, muhalefetin hesapsız, hak-
sız suçlamalar yaptığını söyter ya
da savunusunda bu tutanaklara
dayanarak "gizli vaatlerin" ge-
çersızliğini öne sürerse, o zaman
somut bir örnek hemen akıllara
gelecek
O örnek, kısa süre önce Çan-
kaya'da yazılmasını istemediği
"kapalı basm toplantısında" ya-
şandı. Orada TO, yaptığı konuş-
maları, tutanakları okuyarak ak-
tarıyordu. Muammer Yaşar, Be-
yaz Saray'da Bush'a Saddam'-
la ilgili değeriendirmeler yapıp
yapmadığını, "tehlikeli adam"
deyip demediğini sordu.
TÖ, Saddam'ı Bush'a anlattı-
ğını. ancak (orada hazır bulunan
gazeteci Uluç Gürkan'ı göstere-
rek) "bu arkadaş yazar diye tu-
tanaktan çıkardığını" söyledi.
Hande Mumcu davası dosyasın-
da - Gürkan'ın açıkladığı - Bush-
TÖ görüşmesinin metni yer alı-
yordu. Metinde TÖ'nün Bush'a
Saddam'ın tek adamlığa daya-
nan yönetiminden, İran'da Irak'a
oranla daha demokratik yönetim
olduğundan söz edildiği yazılıy-
dı. O kadar!
Demek ki ikili görüşmeler işe
gelenler gelmeyenler diye ayn-
Iryor, bir bölümü tutanaktan çıka-
rılıyordu. Bu kadar ciddi konuda
TÖ'nün şaka yollu konuşmadığı
açıktı. Bu örneğe bakarak ikili
görüşmelerin tutanaklarma da-
yanarak gerçeği nasıl saptaya-
caktık?
Resmi tutanaklar kişiye göre
sakıncalı olanlarta olmayanlar di-
ye düzenleniyorsa - muhalefetin
öne sürdüğû gibi - Bush'a bilin-
meyen kimi vaatler yapılmadığı-
na nasıl inanacaktık?
Bu sorular, yeni izinlerin ale-
lacele gruba ve Meclis'e getiril-
mesjyle daha güç kazanıyor.
TÖ, tek başına buyruk kaldık-
ça daha çok sular akacak!
tınkaya, Yugoslavya'da olan Na-
mık Kemal Zeybek ile Lütfullah
Kayalar ve Kflmran lnan katüma-
dılar.
Başbakanlık Müsteşan Saba-
hartin Çakmakoğln, saat 19.50'de
Köşk'e gelerek toplantıya katıldı.
Dışişleri Bakanı Ali Bozer, Çin
Halk Cumhuriyeti Dışişleri Baka-
nı Qian Qichen'e Devlet Konuke-
vi'nde vereceği yemeğe katılrnak
üzere toplantıdan erken aynldı.
Özarın sözleri
özal, Bakanlar Kurulu'nda
yaklaşık bir saat "savaş hali ila-
nı hariç" asker gönderme veya
yabana askerlerin Türkiye'de bu-
lundurulması için iznin gereklili-
ğini anlattı. özal, daha önce hü-
kümetin yetki isteminin gruba ye-
terince anlatılmadığını kaydede-
rek "1yi anlatamadık, bunua ız-
dırabını yaşadık" dedi ve sözle-
rini özetle şöyle sürdürdü:
"Böyle bir karan elinde bulun-
duran güçlü bir hükümet olması
biraz elastikiyetinizi artınr. Kör-
fez'de durum çok bızla degişiyor.
Bir şekilde ileride, eninde sonun-
da masaya oturulacak, belki de
yeniden bir harita çizüecek. Türki
ye'nin de bu masada söz «abJbi ol-
ması gerekir. Bu nedenle hüküme-
tin elinde böyle bir iznin bulnn-
ması bize elastikiyet saglar ve pa-
zariık imkânını artınr. Aktif bir
politika izlememiz için bu iznin
alınması gerekli. Ben bu iznin
alınmasını, bunu hemen kullan-
mak manasına istemedim. Hükü-
metin elinde bu yetki bulunsuB,
kullanıp kullanmaya da asker
gönderip göndermemeye de daha
sonra hükümet otunır karar ve-
rir."
özal, sözlerini tamamladıktan
sonra daha önce hazırlandığı an-
laşüan bir sayfalık izin tezkeresi
taslağı ile gerekcesini okudu ve
bütün bakanların imzalannın ge-
rekmediğıni, başbakanın ırnzası-
nın tezkerenin Meclis'e sunulma-
sı için yeterli olduğunu söyledi.
Saatin 20.00'ye yaklaştığı sırada
Özal'ın isteği üzerine televizyon
açıldı ve topluca haberler izlendi.
Toplantıdan ilk aynlan hüküme-
tin ük tezkeresine Meclis'te karşı
çıkan ve sınırlandırılması için ca-
ba harcayan Devlet Bakanı Veh-
bi Dincerler oklu. Dinçerler'in ar-
dından Başbakan ve öbür bakan-
lar da saat 20.30 sıralannda köşk-
ten aynldılar.
Yazar'ın açıklaması
Devlet Bakanı ve Hükümet
Sözcüsü Mehmet Yazar, Bakan-
lar Kurulu toplantısından sonra
Cumhurbaşkanlığı Köşkü'nün
kapısında gazetecilere kısa bir
açıklama yaptı. Yazar'ın açıkla-
ması şöyle:
"Bugünkü Bakanlar Kurulu
toplantısında anayasanın 92.
maddesinin harb hali ilanı hariç
diğer iki bölumle Dgili oiarak hü-
kümetimiz Meclis'ten izin istetne
karan almıştır. Konu yann (bu-
gün) Meclis grubunda göriişüle-
cektir. Öğleden sonra da tezkere
Meclis'e takdim edilecektir."
Yazar, "Gönderilecek tezkere-
de askerin nereye, hangi görevle
gideceği veya BM'nin 665 sayılı
karanna uygun mu olacagı hak-
kında bir açıkiık olacak mı?" so-
rusuna, "Bunlann yan tezkerede
ancak görebiliriz. Genelde sayın
Cumhurbaşkanımızın Meclis'tekl
tavsiyeleri istikametindedir" kar-
şüığını verdi. Daha sonra gazete-
cilerin Yazar'a yönelttikleri soru-
lar ile yanıtları şöyle:
"— Tezkere hazırlanmadı
mıî"
YAZAR — Tezkere hazırlana-
cak.
— Sayın başbakan cumhurbaş-
kanımn tavsiyesinin Bakanlar Ku-
rnlu'nda çarşamba günü görüşü-
lecegini soylemişti. Neden görüş-
me erkene ahndı?
YAZAR — Bir gün evvel, bir
gün sonra o kadar önemli değil,
hızlı davranmak mümkünse hızlı
davranmak daima iyidir.
— Hızlı davranmayı gerektiren
bir durum mu var?
YAZAR — Hızlı davranmak
her zaman iyidir.
— tlac ve mama gönderilmesi
de gündeme geldi mi?
YAZAR — Hayır efendim, gd-
medi.
— Bunlar sayın cumhurbaşka-
runın başbakam dışlaması anlamı-
na geliyor mu?
YAZAR — Hayır efendim.
Böyle yorumlar olur mu? Hepsi
bir bütündür."
Yazar, öbür sorulan yanıtla-
maksızın "hadi
allahaısmariadık" diyerek araba-
sına bindi ve Köşk'ten uzaklaştı.
Akbulut'un toplantısı
Başbakan Akbulut da Köşk'ten
beraberinde bakanlar Mehmet
Keçeciler, Hüsnü Doğan, Kemal
Akkaya, Oltan Sungurlu, Musta-
fa Taşar ve Işın Çelebi ile birlik-
te Başbakanlık Konutu'na geçti.
Akbulut ve bakanlar, ANAP
Grup Başkanvekilleri Yasin Boz-
kurt ve Ülkü Güney bir süre izin
ile ilgüi gelişmeleri değerlendirdi-
ler. Bu toplantıda Başbakan Ak-
bulut'un bugün saat 10.30'da ya-
püacak ANAP grubuna katüarak
iznin gerekçelerini açıklaması ve
konunun daha sonra grupta tar-
tışmaya açılması görüşü benim-
sendi. Saat 13.00'te de TBMM
danışma kurulunun toplantıya
çağrılarak tezkerenen bugün
TBMM genel kurulunda görüşül-
mesi önerilecek.