Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
4 EYLÜL 1990 CUMHURİYET/15
HAVA DURUMU TURKIYE'DE BUGÜN
Meteoroloji Genel Müdüriüflû'nden
alınan bilgıye göre yurdun kuzey ke-
amleri parçalı buhjthı, Trakya, Marma-
ra. Kuzey ve İç Ege, Iç Anadohı üe Ka-
radeniz bölgeleri saganak « yer yer
gök gürûltûlû saflnak yağışlı, diger
yerier az buluöu geçece* KWA Sl-
CAKLIĞI: Vaflış atan yerlerde t»raz aza-
laçak, .diğer yerterde değişmeyecek
RÜZGÂR Kuzey. batı. yurdun gtmey
kesımlennde gûney ve batı yönlerden
hafif, ara sıra orta kuvvettejaflış anın-
da kuvvedice esecek. Denizlerimizde:
Karadenız ve Marmara'da yıldız ve ka-
rayefden, dığer denizlenmızde gûnba-
tısı ve karayelden 2-4, yer yer 5 kuv-
vetinde saatte 4-16. yer yer 21 deniz
mslı hnJa esecek Daiga ü t e M ğ
03-05 m, açıklarta zaman zaman 1 m dotayında olacak. Van
Gûlü'nde hava: Az bulutlu ve açık gelecek. Rûzgâr güney ve batı
yönlerden hafif, ara sıra orta kuvvette esecek. Göl kûçûk dalgalı
olacak. Gcrûş uzaklığı 10 km. dolayında bulunacak
Mana
Adapanr,
Adıyaman
Alyon
Anto-a
Antekya
Antalya
Artvm
hfiim
BaMesır
Bfeak
&ng(H
Bıtlis
Bolu
Bursa
ÇanaMale
Çofum
Oendı
A 35° 20° OyarMtor
Y 28° 18° Edime
A 35° 19» Erancan
Y 28° 10° Emırutn
A 26° 10° EsKışeh»
Y 25° 17° Gaaartep
A 34»23»ûr«sun
A 32° 18° Gûmûşfla» A
A 22°16°Hakari A
A 32»19l>
lspaf1a A
Y 29° 16° Istandul Y
Y 28°15°iz™ Y
A 31° W° Kare A
A 30° 16° Kistamonu Y
Y 24° 12° Kaysen Y
Y 30° 17° Kjrttere» Y
Y 29°22°Kooya Y
A 24°12°KMarıya Y
Y 32°19°Malatya A
34°18°M»sa
30° 19° K Maıas
26°12°M«sn
23° 6°Muğla
25° 16° Mu$
34°20°Ni$de
26°21°On)u
23°13°fto
30° tt° Samsuı
32°13°Siirt
26°18»Snop
32o
20»Sıvas
22° 7"WortUJ
24°13°lWEon
25° 10° ümceli
30°20"Uşaı<
28° 13" Van
29° 19° Yozflat
30° 14° Z J d
Y 33° 19°
A 34° 20°
A 32° 22»
A 32°21°
A 29° 12°
Y 26° 13°
A 25° 20°
A25°20°
A 25° 20°
A3S°2OS
Y 24° 18°
Y 24° 10°
Y ÎVTff1
A 25° 20°
A 29° 14°
Y 28° 14°
A 26° 13°
Y 24° 12°
Y 23° 19°
-jQ'; yajmunu sıslı A-açık B-tx*jlIu G-gjne$iı Kkarlı S-$ıslı Y-y3fln«rtj
BULMACA
SOLDAN SAĞA:
1/ Kargabükenden çı-
karılan etkili bir ze-
hir. 2/ Ürenin kanda
birikmesi sonucu or-
taya çıkan hastalık...
SSCB'de Gulag
kamplanndaki tutuk-
lulara verilen ad. 3/
Hayal gücünün ürünü
olan, gerçekdışı şey.
4/ Avrupa'da yasayan
bir halk... Isviçre'de
bir kanton. 5/ Bir ya-
rışın belirli uzaklığı
kapsayan bölümlerin-
den her biri... Padişa-
hın bir toprağı birine mülk olarak ya
da sadece gelirinden yararlanması için
vermesi. 6/ Yerleşrniş ilke ya da yasa-
ya uygun durum... Yiyecek bulamayan,
yoksul kimse. 7/ tlave... Lütesyum ele-
mentinin simgesi... Bir peygamber. 8/
Her türlü siyasal düzeni yadsıyan, top-
lumun birey üzerinde hiçbir baskısını
kabul etmeyen görüş. 9/ Yalraz bir giy-
silik dokunmuş özgün kumaş... En kısa
zaman süresi.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Süt görünüslü, özsuyu hekimlikte ve sanayide kullanılan bir bitki.
2/ Türkiye'nin plaka işareti... Bir gıda maddesi... Dar, uzun ve ha-
fîf bir yanş kayığı. 3/ Fesleğen de denilen bir süs bitkisi... Derviş
selamı. 4/ Üstü kapalı olarak belirtme... Selenterelerden, toplu ya
da tek başına yaşayabilen basit yapılı hayvan. 5/ tnkalar'da düğümiü
iplerle oluşturulan yazj sistemi... Dürülerek boru biçimi verilmiş
deri ya da kâğıt tomaı. 6/ Orta Asya'da yayaşan Şamarust Türkler
arasında, çeşitli şeylerden anlam çıkartarak bakılan fal... Küçük ma-
ğara. 7/ Bursa'nın bir Uçesı... Nişan. 8/ Kesintilerden sonra kalan
miktar... Kimi hayvanlann boynuna takılan bağ. 9/ lstavrit balığı-
nın küçüğü.
60 YEL ÖNCE Cumhuriyet
Gazeteler Kralı
4 EYLÜL 1930
Amerikan gazetecilerinin ileri gelenlerinden M. Hearst,
Fransa hududu haricine çıkarıltnış ve Londra'ya gelmiştir.
M. Hearst, kendisile görüşen gazete muhabirlerine vaki
beyanatında şu sözleri söylemiştir. "Bana karşı büyük bir
nezaketle muamele etmiş olan
Fransız memurlardan hiç bir
şikâyetim yoktur. Bunlar bana
Fransa'nın bir düşmanı
nazarile bakıldığını ve Fransa
topraklarında kalmaklığımın
bir tehlike teşkil ettiğini
söylemişlerdir. Fransa hududu
haricine çıkanlmaklığıının
sebebi, tngiliz-Fransız gizli
muahedesinin iki sene evvel
neşri ve idaresi başında
bulunduğum gazetelerin
Amerika'mn Avrupa devletleri arasındaki ihtilâflara
karışması neticesini tevlit edebilecek herhangi bir misaka
istirakine ve Akvam Cemiyetine dahil olmasına muanz
bulunması gibi şeylerden ibarettirf
30 YIL ÖNCE Cumhuriyet
Tarık Zafer Tunaya
4 EYLÜL 1960
Anayasa Komisyonundaki üyeliklerinden affedilen Prof.Dr.
Tank Zafer Tunaya ile Doçent Dr. İsmet Giritli dün Prof.
Tbnaya'nın Gümüşsuyundaki evinde müşterek bir basın
toplantısı yapmışlardır.
Tunaya ve Giritli müştereken verdikleri beyanatta baa
hususlarda "ihtilâf olduğunda" ısrar etmişler ve şunlan
söylemişlerdir:
"—Sayın Onar'ın iddiası hilâfına daha evvel bazı gazetelerde,
intişar eden haberlerde de belirtildiği gibi, "lkinci meclisin
teşekkül tarzı ve selâhiyetleri — tktisaf Şûrasının lüzum,
terekküp tarzı ve yetkileri ve Demokratik^ bir düzen içinde
siyasî partilerin yeri, Önemi ve
imkântan ve bilhassa Anayasa
komisyonunun basınla olan
münasebetleri konusunda ve diğer
bazı konularda komisyon üyeleri
arasında fîkir aynlığı olmuştur. Ve
bu da normaldir. Sayın başkanın
bahsettiği protokoller zabıt
mahiyetinde olmadıktan ve bu Prof. T. Zafer Tunaya
itibarla üyeler arasındaki münakasaları aksettirmedikten
maada, henüz yeni temize çekildikleri için ilk bir tanesi
hariç tarafımızdan imzalanmamış ve muhalefet şerhleri
belirtilmemiştir. Sayın Onar komisyon çalışmalarına faydalı
olduğumuzdan bahsediyor. Halbuki basında başkanın
komisyon çalışmalarını aksattığımız mucip sebebiyle bizi
M.B.K. ne şikâyet ettiği yazılıydı. Bu itibarla kanaatimizce
başkana düşen iş bu haberleri yalanlaması veya gerçek
durumu açiklamasıdır. Yoksa, M.B.K.
nin bizleri tâyin ettiği gibi,
görevimizden de affedeceği ortadadır.
Ancak, ilk günden beri Anayasa
Komisyonuna ve ilim mensuplanna
büyük bir saygı ve itibar göstermiş
olan M.B.K. nin bu işi durup
dunırken ve başkanın fıkrini
almadan yapabileceğine ihtimal
verilemez"
Prof. Tunaya ve Doç. Giritli: "Bugüne kadar Anayasa
Komisyonunda çıkan ayrüıklar ve neticeleri ne olursa olsun,
bu komisyonun bütün milletin ümit bağladığı milli ve güç
bir vazifeyi üzerine aldığını gözönünde tutarak, kendilerine
her bakımdan başanlar dilediklerini ve her bakımdan destek
olacaklarını da" belirtmişlerdir.
GEÇEN YIL BUGÜN Cumhuriyet
Doç. İsmet Giritli
Çiftçi eylemi
4 EYLUL 1989
Çiftçiler Bursa'da 1974 yılında yapılan mitingden tam 15 yıl
sonra yeniden yürüyüşe hazırlaruyor. Manisa Ziraat
Odası'nın 7 eylülde yapacağı yürüyüş ve mitinge yaklasık 30
bin üreticinin 5 bine yakın traktörle katılacağı belirtiliyor.
Cumhuriyet tarihinin en kapsamlı üretici eylemi olması
bekienen miting için TZOB Başkanı Osman Özbek, "Üretici
alınterini alamadığı için yüritmeye karar verdi" derken
Ziraatçılar Derneği Genel Başkanı tbrahim Yetkin,
"Geciluniş de olsa yüriiyüşü destekliyoruz" diye konuştu.
Miting için son hazırlıklar yapılıyor. Ege'deki ziraat
odalannda alışılmışın dışında bir hareketlilik var.
"Bıçak kemige dayandı, deldi, geçti" diyen üreticiler mitinge
traktörlerle, pankartlarla hazırlanıyor. Özellikle Aydın ve
çevresin4eki üretici kunıluşlannda büyük bir heyecan
görülüyor.
L e n ı n
9 r a ( 1
-(~y.
Moskova
DÜNYA'DA BUGÜN
Amsterdam
Amman
Aöna
BaOda!
Barcekma
Basel
Bekjrad
Sefiın
Bonn
Briıteel
Budapeşte
C
Ceayv
CKtde
Oubaı
FranMurt
Srm
Hefcankı
Kahın
Kopenrng
um
Lefkoşa
B 21°
A 35°
A 32°
A 38°
A 30°
A 23°
A 26°
B 21°
8 24°
B 22°
A 22°
B 21°
A Z8°
A 42°
A 45°
A 25°
A 34°
B 14°
A 34°
B 21°
B 24°
A 33°
A 18°
A 27°
A 30°
A 28°
A 27°
B 14°
A 24°
A 30°
Y 18°
A 27°
A 20»
A 43°
A 31°
A 30°
A 33°
A 32°
A 34°
A 18°
A 30°
A 26°
Wast»nçtDn A 3CF
Zûnh A 23"=
Lenıngraû
Londra
Madnd
Mılano
Montreai
Mostova
Uurah
NemYvk
Osto
Pais
Praç
Rıyad
Roma
Sofya
Şam
»Avıv
Tunus
Varşova
Venedık
viyana
TAKT1SMA
asasaı D^tşmelidir
Yürürlükte olan yasada suçun oluşmasında ihtarın bankalarca
yapılmasının öngörülmüş olması ve bankaların bunu ihmal
etmesi nedeniyle suçun oluşmasında güçlüklerle karşılaşma
olasılığı ortaya çıkmaktadır.
Her seyin çözümlendiği düşüncesiyle cıka-
rılan 3167 sayılı "Çekle Ödemelerin Düzenlen-
mesi vc Çek Hamillerinin Korunması Hakkın-
da K*nun", ne keşideciyi (borçluyu) ve ne de
alacaklıyı ve hatta başta TC Merkez Bankası
olmak üzere artık diğer bankalan da memnun
etmemektedir. Başka bir deyişle Çek Yasası ile
doğrudan veya dolayısıyla ilgili olan herkes bu
yasadan şikâyetçi olmuş ve keşke çıkmasa idi
görüşü ağırlık kazanmış bulunmaktadır.
lere göre zorunlu değildir. Böyle bir durum-
da çek, muhatap bankanın iş merkezi tarafın-
dan ödenir (TTK. 693/2). Öte yandan, çeke
hesap numarasının yazılmaması da fazla önem
taşımamaktadır. Banka şubesi; kesidecinin he-
sabını kullandığı bilgisayarlarla kolayhkla bu-
labilmektedir. Çek karnelerinin basımı ve bas-
Bilindiği üzere yasaların düzenlenmesinde
en önemli ilke, yasaların aynntılardan uzak ve
genel nitelikte olmasıdır. Her ne kadar bazı
aynntıların öngörülmesi zorunlu olabiliyorsa
da Çek Yasası'nda özellikle çek keşidecisine
ihtar (Md. 7), kesidecinin düzeltme hakkı (Md.
8), muhatap bankasının TC Merkez Banka-
sı'na yaptığı büdirme ve duyuru (Md. 9) ve ce-
zalandınlan keşidecilerin bankalarda çek he-
sabı açmasının ve çek keşide etmesinin yasak-
lanmasma ilişkin mahkeme karannın tüm
bankalara duyurulmak üzere TC Merkez Ban-
kası'na bildirihnesi (Md. 16) hususları kırta-
siyeciliğe yol açmıştır. Çek Yasası'ndaki bu
yersiz kırtasiyeciliğin bir an önce ortadan kal-
dırılması gerekmektedir. Bunun için Çek Ya-
sası'ndaki bazı hükümlerin degiştirüerek ye-
ni hükümlerin yasa kapsamına alınması ka-
nımızca bekienen bir çözüm değildir. Yapıla-
cak tek çözüm, Çek Yasası'nda yöntem deği-
şikliği ve bunun sonucu aynntıların yasadan
çıkan lmasıdır.
Acaba Çek Yasası'nda yöntem değişikliği
nasıl olmalıdır? Her şeyden önce çekin yasal
unsurlannın saptanması hususlan özel yasa ile
değil, bir genel yasa olan Tiirk Ticaret Kanu-
nu'na bırakılmalıdır. Hem özel bir yasada ve
hem de Türk Ticaret Kanunu'nda çekin un-
surlannın gösterilmesi karışıklıklara neden ol-
makta ve görüş farklüığını ortaya çıkarmak-
tadır. Şu halde Çek Yasası'nda yapılacak ilk
değişiklik, bu yasanın 3. maddesinde öngörü-
len "...Çekle işleyen hesabın bulunduğu şube-
lerin adı ile kesidecinin hesap nıımarasım yaz-
maya mecbtırdurlar" kuralırun değiştirilmesi-
dir. Çünkü Türk Ticaret Kanunu, çekin un-
surlarını göstermiştir. Aynca özel bir yasada
düzenlenmesi yorum farklılığı doğurmaktadır.
Çekte şube adının yazılmaması genel hüküm-
kı biçimine ilişkin kurallann da yasada öngö-
rülmesi kırtasiyeciliği desteklemektedir. Bas-
kı işinin tamamen serbest bırakılması ayrın-
tılann terki anlamında olup yararh olacağı dü-
şünülmektedir.
Diğer bir yöntem değişikliği de karşıhksız
çek düzenleme suçunun oluşması için suçun
unsurlannın basitlestırilmesidir. Yürürlükte
olan yasada suçun oluşmasında ihtann ban-
kalarca yapılmasının öngörülmüş olması ve
bankaların bunu ihmal etmesi nedeniyle su-
çun oluşmasında güçlüklerle karşılaşma ola-
sılığı ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle Çek Ya-
sası'mn 7. maddesinde öngörülen "ihtar" hu-
susunu kaldırmak gerekmektedir. Başka bir
söyleyişle, karşıhksız çek düzenleme suçunun
oluşması için çek hamilinin (alacaklı) muha-
tap bankaya ödenmek için çeki ibraz etmesi
halinde, bu çekin yeterli karşıbğı yoksa, kar-
şıhksız çek suçu oluşmalıdır. Bunun dışında
suçun oluşması için bazı unsurların eklenme-
si, ayrıntılara fazla yer vermek demektir. Ya-
sada halen var olan "düzeltme hakkı"mn ta-
nınmasına devam edilmek isteniyorsa, bunun
da basit bir dunıma getirilmesi gerekir. Çek
Yasası'nın 8. maddesini kaldırmak suretiyle
"düzeitme hakkı"na ilişkin işlemleri banka-
lardan alarak tamamen çek keşidecisine yük-
lemek gerekir. Bunun için şöyle bir yol izle-
nebilir. Biraz önce değinildiği üzere, çekin ye-
terli karşıhğı yoksa, suç oluşmalıdır. Oluşan
bu suç nedeniyle çek keşidecisi, çek hamiline
her ne suretle olursa olsun ödeme yaparak çe-
kin aslını hamilden almak ve bu çeki banka-
ya belli bir sürede ibraz etmek, sözgelimi; ha-
milin çeki bankaya ibrazından itibaren çeki
ödeyerek sahip olan çek keşidecisi bu çeki ban-
kaya on beş gün gibi bir zaman içinde götü-
rerek düzeltme hakkını kullanabilmelidir. Bu
işlemde düzeltme hakkının kullanılmasına iliş-
kin külfet, çek keşidecisine yüklenmektedîr.
Çek bu süre içinde ödenerek keşidecisi tara-
fından düzeltme hakkı istenmezse, düzeltme
hakkının düştüğünü kabul etmek gerekmek-
tedir.
Karşıhksız çek suçunun şikâyete bağlı olma-
sı, yerinde bir kuraldır. Çek Yasası'nın ama-
cı, çeki karşıhksız çıkan kesidecinin cezalan-
dınlmasından zdyade, çek karşıhğının ödenme-
sinin sağlanması olduğuna göre çekin belli bir
tazminat ve temerrüt faizi ile ödenmesi halin-
de, hamilin vazgeçmesine gerek duyulmaksı-
zın keşideci aleyhindeki ceza davasının ken-
diliğinden düsmesi uygun olur. Bugünkü uy-
gulamada, ceza davası açıldıktan sonra hami-
lin vazgeçmesi koşulunun aranarak davanın
düşmesı, hamil ile keşideci arasında şantaja
varan pazarbklara neden olmaktadır. Keşideci,
yasaca saptanacak koşullar içinde karşıhksız
,çeki ne zaman öderse, o tarihte ceza davası
hangi halde olursa olsun, ceza davası dıişme-
li veya cezanın infazına başlanmıssa bu infaz
durdurulmalıdır.
Sonuç olarak kısaca şunlan söyleyebiliriz;
Çek Yasası'nın değiştirilmesi yönünde beliren
çalışmalarda yöntem değişmesine ağırlık ver-
mek gerekmektedir. Yasanın değişmesinde ay-
nntıların yasadan çıkarılarak çekin
?
anım ve
yasal unsurlannın yürürlükte bulunan Türk
Ticaret Kanunu'na bırakılması gerekir. Kar-
şıhksız çek suçunda, hamilin çeki bankaya ib-
razı ile suç oluşmalıdır. Şikâyete bağlı olan bu
suçtan, şikâyetçinin vazgeçmesi yetkisi muha-
faza edilmekle beraber, kesidecinin öngörii-
lecek belli bir faiz ve tazminatı ödemesi ha-
Unde, davanın ve ceza verilmiş ise cezanın düş-
mesinin sağlanması gerekir. Düzeltme hakkı-
nın kullanılması koşulları da çek keşidecisi-
ne yüklenerek bankaların işlernlerinin kaldı-
nlması uygun olur düşüncesini taşımaktayız.
GÖNEN ERtŞ
Yargıtay 11. HD. Üyesi
Hariçten Doçentlîk Üzerîne
Doçentlik unvanı, ancak üniversite içindeki çahşmalarla
kazanılabilecekse, yine ancak üniversite içerisinde
kullanılabilmelidir.
24 Ağustos 1990 tarihli gazetenizin "Tar-
tışma" sütununda Sajın Doç. Dr. Nadir Pak-
soy'un "Hariçten Doçentlik Kaldınlmalıdır"
başlıkh yazısı üzerine, tamamen serbest çalı-
şan bir hekim olarak görüşlerimi aktarma zo-
runluluğunu duydum.
Sn. Paksoy, "Doçentlik akademik bir sis-
tem ve doçent de akademik bir unvandır" nok-
tasından hareketle, üniversite dışında bir has-
tanede ya da özel çalışan bir hekime bu ola-
nağın sağlanmasındaki rnantığa akıl sır erdi-
remediğini, zira üniversite dışından doçent ol-
mak isteyenlerin tek amaçlarının "ticari itibar-
lannı ytikseltmek" olduğunu ve bunun da aka-
demik sistemin saygınhğını zedelediğini
belirtmişler.
Elbette doçentlik akademik bir sistem ve do-
çent de akademik bir unvandır. Ancak bir aka-
demik unvanın sadece üniversitelerde çahşan-
lann kazanımına açık tutulma gereği savunul-
duğunda ve buna gerekçe olarak da akademik
unvanların ancak akademik çalışma sistemi
içinde edinilebileceği öne sürüldüğünde, hiç
kuşku yok ki söz konusu akadenZk unvanla-
nn kullanımının da yine akademik sistem için-
de düşünülmesi gerekecektir. Bir başka deyişle,
doçentlik unvanı ancak üniversite içindeki ça-
hşmalarla kazanılabilecekse, yine ancak üni-
versite içerisinde kullanılabilmelidir.
Üniversite dışında çalışanların doçent ol-
mak istemelerindeki tek amaçlannın, ticari iti-
barlarını yükseltmek olduğu savı ise kanım-
ca amacını oldukça aşmış bir yorum olarak
değerlendirilmelidir. Yine de Sn. Paksoyun bu
savııun bir an için doğru olduğunu varsaysak
bile, aynı amacın özel muayenehanelerinin ka-
pılarına doçent unvanlannı da içeren tabela-
lar asan üniversite öğretim üyeleri açısından
da geçerli olduğunu nasıl yadsıyabiliriz? Us-
telik yine Sn. Paksoy'un örneğinden hareket-
le, üniversite öğretim üyelerinin Sağlık Bakan-
lıgı Eğitim Hastaneleri'ndeki eşdeğerleri olan
şef ve şef yardımcılannın bu unvanlannı özel
işyerlerinde kullanmadıklan ortada iken.
Hariçten doçentlik uygulamasının akade-
mik sistemin saygınhğını zedelemekte oluşu
mantığının çıkış noktasına ise gerçekten akıl
sır erdiremediğimi belirtmeliyim. YÖK siste-
minde üniversitelerimizin son yıllarda, "laik-
lik-çağdaşlık-bilimsellik" temellerinden ne
denli ödünler verdiği ortada iken, üniversite
dışından doçent olabilme başarısıru gösteren
üç-beş hekimin akademik sistemin saygınhğıhı
zedelediğini nasıl söyleyebiliriz?
Ülkemizde, hiçbir altyapısı olmayan kimi tip
fakültelerinin tamamen politik tercihlerle açı-
labilmesi, bazı tıp fakültelerinin kuruluş yıl-
larında "anatomi-patoloji", "anatomi-
fiıyoloji" gibi temel tıp derslerinin, hariçten
doçent bile olmamış uzman hekimlerce veri-
lebilmesi, devlet TV'sinde üniversite öğretim
üyelerinin Efsuncu Macit'in efsunları üzeri-
ne bilimsel yorumlar yapabihnesi, ortaokul
mezunu olduğu tartışmah kişilerin onlarca do-
çent ve profesörün hazır bulunduğu bilimsel
(!) toplantüarda "übbi konferanslar" verebil-
mesi, bazı tıp fakültelerimizin mezuniyet tö-
renlerinin mevlitli namazlı gösterilerle cami-
lerde yapılabilmesı, tam donanımlı radyoloji
enstitüsü ve bilgisayarh tomografi cihan bile
bulunmayan kimi tıp fakültesi eğitim hasta-
nelerinin bahçelerine 999 kişilik camiler inşa
edilebilmesi, erkek hasta muayene etmeyi red-
dedebilen hanım ve kadın hasta muayene et-
meyen erkek hekimlerin türbanlan ve çember
sakallan ile birer laik devlet kurumu olmala-
rı gereken kimi üniversite hastanelerinde boy
gösterebilmeleri akademik sistemin saygmlı-
ğıru zedelemiyor da hariçten doçent olanlar
bu saygınlığı yerle bir ediyorsa, varsın o aka-
demik saygınlık biraz da bu nedenle zedele-
niversin diyorum ben.
Saygılanmla.
Dr. HÜSNÜ BOZKURT
Konya
ANKARA NOTLARI
MUSTAFA EKMEKÇİ
Öğretmenler Birleşin!
Eğit-Der'in kurultayıyla Meclis'in açılışı üst üste geldi. "Dün-
ya Barış Günû" dolayısıyla yoğun bir gün yaşandı. Meclis baş-
kanı Kaya Erdem'in, cumartesi akşamı Meclis bahçesinde verdiği
kokteylde, bir eski CHP'li bakan şunlan söyledi:
—Düşürülmesi iyice güçleşiyor. Bir İsmet Paşa gerekli belki,
o da yok!
Hacı Turgut Bey'den söz ediyordu. SHP'liler, uzaktan uzak-
tan gidiyorlardı. Karşılaştıklarımız bile:
—Ekmekçi artık bizi sevmiyor, diyorlardı. Niye sevmeyelim ca-
nım? Siz görevinizi yapın; partinizin içinde demokrasiyi işletin,
faşizm heveslilerini atın başınızdan, gösteri arkasında koşanla-
rın dersini verin; görün, bakın halk sizi nasıl sevmeye başhyor!
Daha ne soyieyelim? Dost acı söyler diye bir söz var, anlasın ar-
tık herkes...
Hacı TÖ'nün konuşması sırasında, muhalefetin salonda bu-
lunmaması, tutarlı bir davranıştı. Teoman Erel'in "Böyle kritik bir
anda muhalefet sıraları boştur! Büyük yanlışlık" sözlerine katıl-
mıyorum. Haa TÖ'nün, değirmenine su taşıyıcjlığı yapmanın âte-
mi yok.
Meclis Başkanı Kaya Erdem'in kokteyli ilginçti. Bin kişi vardı!
Gelenler, masalara baktılar şöyle bir; kavun, karpuz, üzüm, muz,
kivi, armut' Önce meyvelere saldırıldı. Sonra baklavalara, şöbi-
yetlere geldi sıra; daha, sıcaklar getmemişti. Dönerle, pitav için
beklemek gerekiyordu uzun kuyrukların sonunu. Döner için us-
talar nazlanıyorlardı; saat 20.30'da başlayacaktı dönerlerin su-
nuluşu. Beklemedik artık! Çağrılıları, çağrısızlan, türbanlı
bayanları, kurdelalı kız çocukiarı döner kuyruğunda bırakıp çık-
tık.
Muhalefet milletvekilleri, Meclisi terk edip kulislere çekilince
ANAP'lılar, muhalefetin bıraktığı sıraları hemen doldurmuşlar-
dı. TV'de Hacı Turgut Bey'in "monolog" biçimindeki konuşma-
sı verilirken, TV muhalefet sıralarını gösteriyordu. Aaa, o ne?
Erdal Bey'in sırasında şişmanca bir ANAP'lı oturuyor! Yanında
da bir başka ANAP'lı var. Leyla Hanım şöyle dedi:
—Ne kadar ayıp! Muhalefet sıralarını Meclis boş değilmiş gi-
bi göstermek istiyorlar; başkasının yerine oturmak çok çirkin!
Aman efendim, onlar ulusun sırtına oturmuşlar, yağma Ha-
san'ın böreği ömeği, soğana çevirmişler! Bir boş sıraya oturmuş-
lar, çok mu?
Diyeceğim, kimse yutmadı Meclis'teki bu gösteriyi!
• • •
Eğit-Der'in İkinci Olağan Kurultayı'nı izledim. Çok elektrikli,
gürültülü geçti, ama çoğu kuru gürültüydü. İlk gün neredeyse
kavga çıkacaktı. Çıkmadı. Bir öğretmen, arada Ankara'da bir es-
naf dostuna uğramıştı...
—Ooo, hoş geldin, hayrola ne var Ankara'da?
—Bizim kurultayımız var, dedi öğretmen, Eğit-Oer kurultayı vart
—Kavga çtktı mı, diye sordu arkadaşı hemen.
Öğretmenlerin kurultayı deyince, neden hemen usuna kavga
gelmişti ki? Kurultaya gelenlerin çoğu, yaşlı insanlardı. Unlarını
elemişler, ancak daha eleği asmamışlardı. Saçlarını, öğrencile-
rine, insanlarına bir şeyler vermek, onların yüreklerini de kendi
yürekieri gibi banş, insanlık, eşitlik, duygulanyla doldurmak, hak-
sızlıklara karşı direnmeyi öğretmek için ağartmışlardı. Görevle-
rinin bitmedlgi bilincindeydiler. Paydos zili daha çalmamıştı. 12
Eylül'le, onun uzantısı bugünkü yönetim, öğretmenlerin dernek
kurmalarını yasaklamıştı. Öyle mi, öyleyse emekli öğretmenler
kurarlardı derneği, ama kesinlikle kurarlardı. Yasakçılar ışıktan,
aydınlıktan, demokrasiden korkuyorlardı. Yazıklar olsun bugü-
nün kılkuyruk bürokratlarına. yasakçılarına! Yasaklar koyarken
utanmıyorlar da! "Bizim de çoluk cocuğumuz var mı?" demeye
getiriyorlar! Hay sizin...
Doğrusu, Eğit-Oer Kurultayı'nın ilk günü kavgalı, gürültülü geç-
ti. Bir grup "Eğitsen"ciler ne yapıp yapıp olaylar çıkarmaya ni-
yetli gibiydiler. Yaşlı öğretmenler "Eğitim-İş"çiler bu oyunlara
getmediler. Öğretmenlerin 80 yıllık bir örgütlenme deneyimleri
vardı. İlk kez, sendika kurmak için basvuruyorlar, hak istiyorlar
bunun yasal olarak düzenlenmesi için siyasal erki ellerinde tu-
tanları zorluyorlardı. Kavga çıkarmayı düşünenler; saldırılarla,
kavgalarta yıldıracaklannı, kaçıracaklannı mı sanıyortardı! Bu film-
leri, daha önce de görmüş olan deneyimli, saçları ağarmış biri
şöyle bağırdı:
—Kaçanın avradını...
Kurultay, Ankara Anakent Belediyesi'nin Gençiik Parkı içindeki
Ceyhun Atuf Kansu Salonu'nda yapılıyordu. Delegeler, kartlan-
nı almak, kurultaya katılmak için uzun kuyruklar oluşturmuşlar-
dı. Sessiz, gürültüsüz, inançlı, inatçı bekliyorlardı sıralarını.
İnsanın gözlerini yaşartacak bir görünümdü bu. Torunlarını park-
larda gezdirmeye alışık bu insanlar, çağdaş, barıştan yana bir
eğitim; insanın tüm yeteneklerini geliştirmeyi amaçlayan, para-
sız bir eğitim; demokratik, laik bir eğitim için düşmüşlerdi yolla-
ra.
Öğretmenler, çalışan öğretmenler, Eğit-Der'e yaslanarak
"Eğitim-İş"i kurmuşlardı. Eğit-Der içinde bir grup da "Eğit-Sen"i
kurmak istiyor, kavga buradan, bölünmeden çıkıyordu. Mustafa
Gazalcı'nın başı çektiği "Eğitim-iş"çiler, sonunda kurultayı 92-63
kazandılar. "Eğit-Sen"liler yitirdiler. Ama anlaşılan o ki Eğit-Der
Kurultayı'nı yitirenler, kasım ayındaki Eğitim-iş Kurultayı'nda so-
nuç almaya çalışacaklar.ören'den yazdığım bir "Ankara Notla-
rı"na "Eğitim-İş'in İşi Güç..." başlığını koymustum. Kimi
öğretmenler, o zaman alınmışlardı. "Neden güç olsun?" diyor-
lardı. İşin güclüğünü, izlediğim bu kurultayda daha açıkça gör-
düm. Diyeceğim şu: Öğretmenler birleşin, birleşmek
zorundasınız!
Eğit-Der Kurultayı'nda, ilginç iletller okundu. Bunlann içinde
biri, Töb-Der eski yönetim kurulu üyelerinden, şimdi yurtdışın-
da yaşama zorunda kalan Tekin Üstün'ün iletisi.. bana, iletilerin
en ilginci göründü. Tekin Üstün, iletisinin bir yerinde özetle şöy-
le diyordu:
"Eğitim emekçilerinin hak arama mücadelesinin şu içinde bu-
lunduğumuz, tarihsel önemi büyük olan aşamasında yapacağı
sıçramayı coşkuyla, kıvançla bekliyorum. Ve ben bu mücadele-
nin dışına düşürülmüş birisi olarak dehşetli kederler içindeyim.
Sizlere imreniyorum. Sizleri kıskanryorum. Ve korkunç bir özlemle
hepinizi bağrıma basıyorum.
(Arkası 17. Sayfada)
Çalışma saatleri içinde veya dışında
MUHASEBE veya İNGİLİZCE
öğretmenliği yapabilecek
ELEMANLAR ARANIYOR
Meslekî ve yasa! niteliklere sahip isteklilerin
Merkez Müdürlüğümüze başvurmaları rica olunur.
®
OZEL DAKTİU) UKRETER VE tİLGİSATAfl KtMSLANI
Merkezi : Beyazıt, Mithat Paşa Cad. 14/1 Tel
Kadıköy : Altjyol, Kuşdili Caddesi, 6/8 Tel
Beşiktaş : Çırağan, Asariye Cad. 7/2-3 Tel
Şişli : Abidei Hürriyet C. Hasat Sok. 15 Tel
Baknköy : Hüsreviye S. 18/4 (Mıgros suası) Tel
527 55 25 - 522 21 06
338 08 42 - 336 11 50
158 24 97 - 158 24 98
130 90 37 - 175 43 14
571 31 31 - 561 29 06
Mkkat: Bu S adrestM ka*kı ŞAMPİY0N atyU çabfan MçMr taktM S«krtttr «« BH«lsayar kru fatomlz
MALİYE VE GÜMRÜK
BAKANLIĞFNDAN
MALİYE MÜFETTİŞ YARDIMCILIĞI
GtRİŞ SINAVI
Maliye ve Gümrük Bakanhgı Teftiş Kurulu Baskanlıjı'nca 16.10.1990
Salı günü başlamak üzere Ankara ve Istanbul'da Maliye Müfcttis Yw-
dımcıhğı Giriş Sınavı yapılacakur.
I- SINAVA KATILABİLME ŞARTLARI:
1. Devlet Memurlan Kanunu'nun 48. maddesinde yaah nitdikleri
taşımak,
2. 01.01.1990 tarihinde 30 yaşını doldurmamış olmak,
3. Siyasal Bilgiler, Hukuk, tktisat, Işlctme ve Iktisadi ve ldari Bi-
limler Fakülteleri ile aynı konularda öğretim yapıp bu fakûlteJere denk-
liği Yüksek ögrenim Kurumu'nca kabul edilmiş yerli ve yabana
yükseköğrenim kurumlanndan birinden mezun olmak,
4. Sağlık durumu Türkiye'nin her yerinde görev yapmaya, her tür-
lü iklim ve yolculuk koşullarına ve her türlü tasıt araçlanyla yolcu-
luk yapmaya elverisü olmak;
5. Erkeklerde askerliğini yapmış veya erteletmiş olmak (halen as-
kerlik görevini yapmakta bulunanlar, terhislerinden sonra atamaian
yapılmak üzere sınava kabul edilebilirler);
6. Maliye müfettişliği niteliklerini tasımak,
7. Daha önce bir defadan fazla maliye müfettiş yarduncıhğı girif
sınavına katılmanus olmak;
II- SINAV KONULARI:
Yazılı sınavlar, Maliye, tktisat, Hukuk, Muhasebe, Matematik ve
Yabancı Dil (tngilizce, Fransızca, Almanca ve ltalyanca dillerinden
biri) olmak üzere 6 grupta yapılacaktır.
Yazılı sınavı kazananlar aynca Ankara'da sözlü sınava tabi tutula-
caklardır.
lstekliler sınavlarla ilgili aynntıh bilgi içeren broşür ve mOncaat
formlannı Maliye ve Gümrük Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığı'n-
dan ve Ankara, lstanbul ve tzmir'deki Maliye Müfettisliklerinden te-
min edebilirler.
III- SON BAŞVURU TARİHİ:
Sınavlara katüabilmek için isteklilerin gerekli belgelerle birlikte en
geç 28.09.1990 günü mesai saati bitimine kadar Maliye ve Gümrük
Bakanlığı Teftiş Kurulu BaskanlığVna bizzat veya bu tarihte Teftiş Ku-
rulu Baskannğı'na ulaşacak sekilde posta ile başvurmaları gerekmek-
tedir. Postada vaki gecikmeler nedeniyle bu tarihten sonra Teftiş Kurulu
Baskanlığı'na ulajan muracaatlar dikkate alınrnayacaktır.
llan olunur.
Basın: 3039?
LONDRA, GKFORI), CAMBRIDGS
U T H T N
DE
7ADA BÜTÜN YILİNÖİUZCE 06R.ENİM
UTAKSUTE OD
KOIAYUGI
DEVAM
EDMOR/
•6ENEiyEHIZLANWR)LMI$ KURSVAR
•TİCARİ İNÛİUZCE
• TUR.İZM İNGİÜZCESİ
•BANKACILIK İNûİLlZCESİ
•5INAV KURSLARI: Cambridgc
•Fırst Certificatt ,Proficicncy,
•TOEFl. j ARHS (Soz \ ü )
tursem
İNGİÜZLİSANOKULLARI
DANIŞMA MERKEZİ
Cumhuriyet Cad 173/4-3 Elmadağ
30230 lstanbul Hılton Oteli Karşısı
Tel 148 39 77-1487943-1482849
Fax . 132 97 29. Tlx: 27498 tusm tr.